03.02.2021 Views

TOURMAG / Kış 2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ocak•Şubat•Mart 2021 | Yıl: 7 Sayı: 25 | Fiyat: 20 TL

Ege’nin Sümela’sı

AFKULE’NIN ÇAĞRISI

Serda Büyükkoyuncu

MANZARASI GÜZEL,

KENDİ GÜZEL GÖLLER

Saffet Emre Tonguç

PANDEMI SONRASINDA

ILK AVRUPA SEYAHATI

Ateşin, rüzgârın

ve şairlerin kenti

BAKÜ

Bodrum Belediye Başkanı

Ahmet Aras

BODRUM’U SEVIYORSAN,

BODRUMLU OL

Salgın sürecinden en fazla etkilenen sektör

TURİZMDE YARALAR NASIL SARILACAK?



Siz de geç kalmadan evinizin,

fabrikanızın, iş yerinizin deprem raporunu alın.

UYKULARINIZ KAÇMASIN.

DEPREM-ARAŞTIRMA-TESPİT

www.darteskentseldonusum.com

V

HEMEN ARAYIN

0216 550 91 71

Dartes Mühendislik; T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından lisanslı olan, binaların deprem risk raporları konusunda hizmet veren uzman bir kuruluştur.


Editör

Turizm aşısını arıyor

CANAN TOPRAKKAYA

tourmag@tourmag.com.tr

Yeni yılın ilk sayısında TOURMAG Turizm

Dergimizin kapak konusu, doğal

olarak pandemi üzerine bina edildi.

Çünkü Covid-19 salgını, hiç kuşkusuz

en çok turizm sektörünü vurdu ve

adeta bir gecede tüm ülkelerin kapısına

kilit vuruldu.

En büyük krizi ekonomisi turizme

dayalı ülkelerin başını çektiği bu

dönemde pek çok otel ve işletme

kapanırken, alt sektörlerde de büyük

yıkımlar yaşandı/yaşanmakta. Virüsün

neden olduğu yıkım, yalnız fakir

ülkeleri açlık sınırının altına indirmekle

kalmadı; koskoca Amerika Birleşik Devletleri efsanesi yerle bir olarak

Trump’ın gitmesine, Biden’ın başkanlık koltuğuna oturmasına neden

oldu. Hâlâ etkileri sürmekte olan ‘Beyaz Saray Kalkışması’nı dünyanın gözünde

toparlamak da çok kolay olmayacak gibi görünüyor. Milletçe endişe

(!) duymaya devam ediyoruz. :)

Umudumuz 2021 yılında... Aşılama çalışmalarının rehavetine kapılmadan,

maske-mesafe-hijyen üçlüsü eşliğinde her ülkenin planlama yaparak,

uygulama aşamasında hızla hareket etmesi gerekmekte.

70’li yılların başında koleranın yol açtığı yıkımın ardından ilk kez karşılaştığımız

ve bir türlü nasıl geliştiğine anlam veremediğimiz Covid-19

pandemisine dair turizm sektörünün nabzını tuttuk, önerileri ve çalışmaları

sayfalarımıza taşıdık. Pandemi özel sayımızın konukları arasında

Akdeniz Turizm Vakfı Genel Sekreteri Andrew Agius Muscat, Dünya Turizm

Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu Başkanı Tijani Haddad, Türkiye

Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Firuz Bağlıkaya, The World Tourism

Forum Institute Başkanı Bulut Bağcı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet

Nuri Ersoy’un görüşleri yer almakta. Ayrıca otel yöneticilerinin değerlendirmeleriyle

birlkte bir kaynak dosya niteliğindeki kapak dosyamızı, Gürer

Mut arkadaşımız hazırladı.

Kâbus dolu bir yılın ardından umutları yeşerttiğimiz 2021’de

ilk seyahatini gerçekleştiren köşe yazarımız Saffet Emre Tonguç’un

gündemi de pandemi idi. Yeni düzen ve stres, değerli

yazarımıza fazladan birkaç kilo ile birlikte uyku problemleri,

reflü, terleme, aritmi gibi sağlık sorunlarını da getirince soluğu

Avusturya’daki Vivamayr Maria Wörth’te aldı: “Pandemi

sürecinde en iyi yatırımı bedenimize yapmamız gerektiğini

anladım. Sağlıklı beden, sağlıklı bir ruh ve sağlıklı bir zihnin

de temeli. Hem bedenimin hem de ruhumun doğayla detoks

yaptığı bu merkezi ve sağlıklı yaşam için tüm ipuçlarını sizlerle

de paylaşmak istedim. Şifa olması dileğimle...”

***

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz da

dergimize pandemi sürecine dair katkı vererek, ulusal çalışmalarımızı

şöyle sıraladı: “Bütün dünyayı olduğu gibi bizi

de olumsuz etkiledi küresel salgın. Ancak biz salgın başlar

başlamaz önlem aldık ve hızla Güvenli Turizm Sertifikası’nı

hayata geçirdik. ‘Yolcu Sağlığı ve Güvenliği’, ‘Çalışan Sağlığı ve

Güvenliği’, ‘Tesislerde Alınan Önlemler’ ve ‘Ulaşım Araçlarında

Alınan Önlemler’ olmak üzere dört ana başlıkta toplanan

önlem paketiyle, salgın süresince misafirlerimizin ve çalışanlarımızın

sağlıklarını en üst düzeyde korumayı hedefledik.”

***

Türkiye’nin yedi bölgesinden haberler, yurt dışındaki okurlarımız

için İngilizce olarak Bodrum, Kapadokya, Antalya özel

dosyalarımız ve röportajlarımız ile birlikte dopdolu bir TOUR-

MAG ile karşınızdayız. Dikkat! Sadece dijital değil, yazılı olarak

da raflarda yerimizi aldık ve sizlerle göz göze olmayı diliyoruz.

Keyifli okumalar...

TOURMAG TURİZM DERGİSİ

Üç ayda bir yayınlanan yaygın süreli dergi

Haber, Aktüel, Turizm, Magazin

Yayıncı

Kadir Toprakkaya K-İletişim

Karanfil Sokak No: 27/13

Göztepe - Kadıköy İstanbul

0 532 266 82 43 / 0 532 470 73 05

tourmag@tourmag.com.tr

www.tourmag.com.tr

ftourmag.com.tr Ltourmagcomtr

itourmagturkey

ISSN: 2149-8768

Ocak-Şubat-Mart 2021 // Sayı: 25

İmtiyaz Sahibi

Kadir Toprakkaya

Genel Yayın Yönetmeni

Canan Toprakkaya

Sorumlu Yazı İşleri

Müdürü

İrem Toprakkaya

Haber Müdürü

Cenay Toprakkaya

Reklam Müdürü

Tulu Evrensel

0 532 266 82 43

reklam@tourmag.com.tr

Yayın Kurulu

Barbaros Kon

Delal Atamdede

Hüseyin Kurtoğulları

Nilgün Şirin

Sema Kutlu

Sertaç Kayserilioğlu

Yonca Atamdede

Editörler

Pınar Baltacı

Nil Özer

Serap Gürses

Yiğit Uygun

Gürer Mut

Çeviri

Melike Küçükosman

Gürer Mut

Görsel Yönetmen

Kubilay Şenyiğit

Katkıda Bulunanlar

Barış Kadıoğlu

Melih Daşgın

Melih Uslu

Oğulcan Tatar

Saffet Emre Tonguç

Serda Büyükkoyuncu

Yaprak Gürdal

Basım

Ege Reklam ve Basım

Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.

Sertifika No: 45604

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.

No: 4/1 Ataşehir - İstanbul

Tel: (0216) 470 44 70

www.egebasim.com.tr

Basım Tarihi:

3 Şubat 2021

4 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


İçindekiler

74

30

50

30

50

58

64

66

Salgın sürecinden en fazla etkilenen sektör

TURİZMDE YARALAR NASIL SARILACAK?

GÜRER MUT: Dünya; turizm sektöründe yaralarını sarmaya

hazırlanırken, uzmanlar bu toparlanmanın zaman alacağı

görüşünde... Turizmin içinde bulunduğu krizi ve gelecek

hedeflerini kapak dosyamızda tartışmaya açtık.

EGE’NİN SÜMELA’SI AFKULE’NİN ÇAĞRISI

MELİH USLU: Fethiye sırtlarında, çam ormanları arasından

sonsuz maviliğe başını uzatan mistik bir gökyüzü kulesi...

Ayasofya ile yaşıt olan bu muhteşem manastır, inanç turizminin

kalbi olması gerekirken yıkılmayı bekliyor. Neden?

MANZARASI GÜZEL, KENDİ GÜZEL GÖLLER

SERDA BÜYÜKKOYUNCU: “Evlere tıkıldık, nefes alamıyoruz.

Bitse şu günler” diyorsunuz ya… “Madem gidemiyorsunuz,

o hâlde ben getiririm gölleri ayağınıza” dedim. Eğer hava

serinse battaniyelerinize sarınıp, çayınızı kahvenizi yudumlarken

kendinizi bir göl yürüyüşünde hissetmeniz için hem

de… İşte size harika bir göl rotaları listesi...

TURİZM DÜNYASINA DAİR DEĞERLENDİRME

PINAR BALTACI: Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül

Özkan Yavuz ile göreve geldiği günden bu yana hayata

geçirdiği projeleri ve turizm sektörünün genel durumunu

konuştuk. Pandemi sürecinin etkilerini yorumlayan Yavuz,

dijital dünyaya ilişkin de önemli bilgiler verdi.

PANDEMİ SONRASINDA

İLK AVRUPA SEYAHATİM

SAFFET EMRE TONGUÇ: Pandeminin yeni düzeni ve stres,

bana fazladan birkaç kilo ile birlikte uyku problemleri, reflü,

terleme, aritmi gibi sağlık sorunlarını da getirdi. Kendimi ne

zaman ölçüyü kaçırmış hissetsem, arınmak için gittiğim yer

belli: Avusturya’daki Vivamayr Maria Wörth... Fakat önümdeki

engel yine pandemi diye düşünürken, hiç bilmediğim

bir şey öğrendim ki sağlıkla ilgili sebepler için yurt dışına

çıkmak mümkünmüş.

58

74

90

64

BU KADAR TARİHİ ZENGİNLİK,

PEK ÇOK YERİ KISKANDIRIR

YİĞİT UYGUN: Ege’nin çok özellik barındıran ilçesi Selçuk…

Muhteşem tarihi eserlere, çok önemli dinsel mekânlar eşlik

ediyor. Turizmin yanında gastronomi anlamında da özel...

Konaklama tesislerinin yeterliliği, yeme-içme çeşitliliği, her

yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti buraya davet ediyor.

Selçuk, var olan şöhretini fazlasıyla hak ediyor.

ATEŞİN, RÜZGÂRIN VE

ŞAİRLERİN KENTİ: BAKÜ

GÜRER MUT: Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye yaptığım

yolculuktan edindiğim izlenimler ışığında, bir tür ‘alternatif’

Bakü rehberi hazırlamaya çalıştım.

90

66

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

5


Zirve

İzmir, Kültür Zirvesi’ne

ev sahipliği yapacak

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmirlileri

9-11 Eylül 2021'de kentte yapılacak 4. Birleşmiş

Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) Kültür Zirvesi’ni

sahiplenmeye çağırarak; “Gelin, İzmir'in her köşesini

kültürle buluşturalım” dedi.

GÜRER MUT

Dünyanın önde gelen etkinliklerinden biri

olan Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler

(UCGL) Kültür Zirvesi’ne bu yıl İzmir ev

sahipliği yapacak. İzmir’in kültür alanında

küresel bir aktör olma yolunda ilerlediğini

belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç

Soyer; “İzmir uluslararası bir etkinliğe,

4. UCLG Kültür Zirvesi’ne ev sahipliği

yapmaya hak kazandı. Bu gururu İzmirlilerle

paylaşmak istiyorum, çünkü bu gurur

İzmir’in!” diye konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer

“BAŞKA BİR KÜLTÜR MÜMKÜN”

Başkan Soyer, İzmirlileri bu önemli etkinliği

sahiplenmeye çağırarak, şunları ifade

etti: “Elit bir kültür anlayışıyla değil, arka

sokakları da işin içine katarak kentin her köşesini

bir kültürel etkinlik alanına çevirmek

mümkün. Başka bir kültür mümkün ve bu

zirve, başka bir kültürün mümkün olduğunu

İzmir’den tüm dünyaya göstermek için çok

önemli bir fırsat. Biz İzmirliler de bu fırsatı

en iyi biçimde değerlendireceğiz. El birliğiyle

kültür kenti İzmir’i dünyaya tanıtacağız.”

ZİRVEDE KÜRESEL DÜZEYDE KÜLTÜR

GÜNDEMİ ELE ALINACAK

4. UCLG Kültür Zirvesi, 10 Haziran’da

çevrimiçi bir oturumla açılacak ve İzmir

Enternasyonal Fuarı (İEF) ile eşzamanlı olarak

9-11 Eylül 2021 tarihleri arasındaki yüz

yüze oturumlarla devam edecek. Zirve, 11

Eylül’de son bulacak. Dünyanın önde gelen

kültür üreticilerini, sanatçılarını ve kanaat

önderlerini İzmir halkıyla bir araya getirecek

zirvede, küresel düzeyde kültür gündemi ve

politikaları ele alınacak. Zirvedeki toplantılarda

“Post-Covid-19 Döneminde Kültür”,

“Kültür ve Sürdürülebilirlik”, “Çevre ve Kültür”,

“Kültürel Haklar ve Topluluklar”, “Kültür

ve Cinsiyet”, “Yaratıcı Ekonomi ve Kültürel

Çeşitlilik”, “Kültürel Miras ve Turizm” başlıkları

üzerinde durulacak. Toplantıların yanı

sıra zirve kapsamında kentte çok sayıda

kültürel etkinlik düzenlenecek.

İZMİR TAM PUAN ALARAK, RUSYA’YI VE

MEKSİKA’YI GERİDE BIRAKTI

Yerel yönetim ve kentleri kapsayan dünyadaki

en büyük birliklerden UCLG, sürdürülebilir

kalkınmanın temel basamaklarından

olan kültürü, kültürel çeşitliliği ve turizmi

teşvik etmeyi amacıyla iki senede bir, farklı

bir kentte kültür zirvesi düzenliyor.UCLG

Kültür Zirvesi, 2015’te İspanya’nın Bilbao,

2017’de Kore’nin Jeju ve 2019’da Arjantin’in

Buenos Aires kentinde yapılmıştı. Başkan

Soyer’in 11-15 Kasım 2019’da bizzat katıldığı

Güney Afrika’nın Durban şehrindeki UCLG

Kongresi’nde ise İzmir tam puan alarak,

Rusya’nın Kazan ve Meksika’nın Merida

kentlerini geride bırakmış ve zirveye ev

sahipliği yapmaya hak kazanmıştı.

6 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Platform

Turizmde yeni stratejiler,

projeler üretiyoruz

Bu yıl 20. yaşını kutlayan

Tur Operatörleri Platformu’nun

sözcüsü Cem Polatoğlu, 1999

yılında acentaların işbirliği

amacıyla kurduğu ve aradan

geçen zamanda mesafe kateden

platformun çalışmalarını

değerlendirdi.

GÜRER MUT

Tur Operatörleri Platformu Dönem Sözcüsü

Cem Polatoğlu, yayımladığı kutlama mesajında

1999 yılında incoming ve outgoing

yapan acentaların işbirliği amacıyla Tur

Operatörleri Platformu’nu kurduklarını

söyledi. Platform kurulmadan önce içinde

bulundukları şartları anlatan Polatoğlu; “O

dönemde örneğin İtalya’ya operasyon yapan,

uçak kiralayan tur operatörleri, rekabet

ve inatlaşma nedeniyle rakip operatörlerle

paslaşmaz, sadece kendi kiraladığı uçağını

kullanır, otelini satardı. Ancak hemen

hemen tüm operatörlerin uçakları boş

koltuklarla kalkardı” dedi.

1999 yılında incoming yapan çoğu tur

operatörlerinin uçaklarının boş gidip, dolu

döndüğünü ifade eden Cem Polatoğlu,

outgoing yapan operatörlerin uçaklarının

ise dolu gidip, boş döndüğünü dile getirdi.

Tur Operatörleri Platformu Dönem Sözcüsü

Cem Polatoğlu

“Birbirlerini tanımayan, gereksiz egoları

nedeniyle işbirliği yapmaktan imtina eden

acentalar, bile bile zararı göze alırdı” diyen

Polatoğlu, ayrıca satışta kendi kontenjanını

dolduramayan bazı tur operatörlerinin,

tali acentaları dışında diğer acentelere bu

zafiyetini belli etmemek için haber dahi

vermediğini açıkladı.

“1 EURO’YA İTALYA TURU SATAN

ACENTALAR MEVCUTTU”

Etik olmayan davranışların sektöre egemen

olduğunu ve haksız rekabetin yaşandığını

aktaran Tur Operatörleri Platformu Dönem

Sözcüsü Cem Polatoğlu, o denemden

örnekler sundu: “Eksi bakiyeye çalışan

incoming tur operatörleri olduğu gibi piyasada

1 Euro’ya İtalya turu satan acentalar

mevcuttu. Yurt dışı turu 99 Euro’ya satan

ama havaalanı vergisini 180, hatta 250 Euro

olarak gösteren acentalar da vardı maalesef.

Oysa alan vergisi, çift taraflı 50 Euro’yu

geçmezdi. Elbette buradaki tuzak, her biri

normalin en az 2 katı satılan ekstra turlara

katılma mecburiyetiydi.”

“SORUNLARA ÇÖZÜM BULMAK İÇİN

PLATFORMU KURDUK”

Bu ve benzeri sorunlar karşısında TÜRSA-

B’ın yetersiz kaldığını söyleyen Polatoğlu,

özellikle Avrupa çalışan tur operatörleri

olarak sorunlara çözüm bulmak amacıyla

platformu kurduklarını belirtti. “Bir araya

gelindi, sorunlarımız tek tek masaya yatırıldı.

Etik kurallar oluşturuldu, paylaşım ve

centilmenlik anlaşmaları ön plana çıktı. Kim

elinde ne uçak, otel, tur varsa paylaşmaya

karar verdi ve bu platform sayesinde sorunlar

yavaş yavaş çözülmeye başladı” diyen

Polatoğlu, büyük firmaların platformun

içine dahil olmasalar bile oluşturulan etik

kurallara uyduklarını söyledi.

“İLAN ÜZERİNDEN SAVAŞLARA

SON VERİLDİ”

Sektörün kuralsız ve karmaşık yapısının

girişim sayesinde toparlanmaya başladığını

belirten Polatoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı:

“Sigorta zorunlu hâle getirildi. Alan vergileri

ve tüm mecburi tahsilatlar, tur fiyatına

dahil edildi. Gazetelerle, bankalarla toplu

pazarlıklar yapıldı, ilan üzerinden savaşlara

son verildi. Eleman çalma, habersiz transfer

dönemleri bitti.Kötü niyetli müşterilerden

herkes haberdar oldu” dedi.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

7


Aktüel

Alman Seyahat Acenteleri

Birliği Başkanı Norbert Fiebig:

Ege kıyıları gizli bir

mücevher

İzmir Ticaret Odası, Alman Seyahat Acenteleri Birliği (DRV) ile birlikte

Ege Bölgesi’nin turistik potansiyelinin Almanya’da tanıtılması amacıyla online

olarak bir toplantı düzenledi. Oturumda söz alan DRV Başkanı Norbert Fiebig;

“Alman tatilci için Türkiye’nin Ege kıyıları hâlâ gizli bir mücevher” dedi.

GÜRER MUT

Ege Bölgesi’nin turistik potansiyelinin

Almanya’da tanıtılması amacıyla düzenlenen

online toplantının açılış konuşmasında

söz alan İzmir Ticaret Odası (İZTO)

Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Özkardeş, uzun

zamandır devam eden temasların ardından

İzmir Ticaret Odası ve Alman Seyahat

Acenteleri Birliği (DRV) ile bölgede bulunan

diğer paydaşlar arasında daha yakın ilişkiler

kurulmasını amaçladıklarını söyledi. Özkardeş,

sözlerine şöyle devam etti:

“Bu buluşmalar sayesinde kurum ve

kuruluşlar; aralarında bilgi, tecrübe ve

karşılıklı fikir alışverişinde bulunma fırsatını

İzmir Ticaret Odası (İZTO)

Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Özkardeş

da yakalayacaklar. Farklı ülkelerde bulunan

turizmciler ile kurulan bağlar, kent turizmine

önemli katkılar sağlayacak. Kentimize

geçtiğimiz yıl kasım ayı sonu itibariyle 250

bin civarında yabancı turist geldi. Gelen

turistlerin büyük bir kısmını Alman vatandaşları

oluşturuyordu.”

PAYDAŞ KURUMLARLA İŞ BİRLİKLERİ

Yaz sezonunun uzatılması, kent merkezinde

ve resortlarda güvenli turizm ile daha fazla

turistin İzmir’e çekilmesini hedeflediklerini

ifade eden Oğuz Özkardeş; “Batı Anadolu’da

ve kentimizde düzenlenen fuar ve etkinliklerin

tanıtılmasında Alman Seyahat Acenteleri

Birliği ile birlikte çalışacağız. Kent turizmimizin

gelişmesine büyük değer katacağına

inandığımız bu etkinliklerdeki destekleri

için Başkan Norbert Fiebig nezdinde tüm

DRV temsilcilerine ve firma yetkililerine çok

teşekkür ederiz” dedi.

“EGE KIYILARI HÂLÂ

GİZLİ BİR MÜCEVHER”

Sözlerine İzmir Ticaret Odası’na teşekkür

ederek başlayan DRV Başkanı Norbert Fiebig

ise şu açıklamalarda bulundu: “İzmir ve

ilçelerinin Almanya pazarında nasıl etkin bir

şekilde tanıtılacağı konusunda mükemmel

bir fikir alışverişi yaptık. Çoğu Alman tatilci

için Türkiye’nin Ege kıyıları hâlâ gizli bir

mücevher. Ege; tarihi yerleri, harika kültürü,

güzel köyleri, kasabaları ve Türk misafirperverliği

ile biliniyor. Bu bölgeyi tanıtmada

Türk dostlarımıza ve ortaklarımıza yardımcı

olacağız.”

BÖLGE ÖZGÜN YAPISINI KORUMALI

Toplantıda; İzmir’in butik otelleri, gastronomisi,

keyifli yaşam tarzı, iklimi, inanç ve

kültür turizmi konularında ön plana çıkarılmasının

önemine değinilirken, Almanya ile

Ege Bölgesi arasındaki turizm hareketliliği

artırmak için destinasyonun butik ve kendine

özgün yapısının da vurgulanmasının

faydalı olacağı dile getirildi.

8 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Yatırım

Koç Grubu,

Divan Antalya Talya Oteli’ni

yeniden açıyor

Antalya’nın ilk 5 yıldızlı oteli olan ve 8 yıldır kapalı duran Koç Grubu’na ait Divan Talya Oteli’nin

yeniden yapımı için 50 milyon dolarlık yatırım yapılacak. 1970'li yıllarda Antalya'da hizmete giren

Divan Talya, Koç Ailesi için de ayrı bir öneme sahip.

GÜRER MUT

Marmaris Altınyunus Turistik Tesisler, Antalya'da

bulunan ve 13 Mayıs 2013'te faaliyetlerine

ara verilen Koç Grubu’na ait Divan

Talya Oteli’nin yeniden yapımı için 50 milyon

dolarlık yatırım kararı aldığını duyurdu. Şirket

tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu'na

yapılan açıklamada, Divan Talya Oteli’nin

yeniden yapımı için resmi makamlardan

alınması gerekli yıkım ve inşaat izinleri ile

birlikte diğer tüm idari ve tüzel kişiler ile

ilgili süreçlerin tamamlanmasına yönelik

çalışmaların başlatılmasına, bu çalışmalar

doğrultusunda kamu kurum kuruluşları ve

üçüncü kişiler nezdinde gerekli işlemlerin

yapılmasına karar verildiği bildirildi.

Divan Talya Oteli’nin ve Konferans Merkezi'nin

bulunduğu Antalya ili, Muratpaşa ilçesi,

28435 ada 1 ve 2 parsellerdeki parselasyon

neticesinde T.C Maliye Hazinesi adına

tescil edilen toplam yaklaşık 600 metrekarelik

alanların satın alınacağı ve 28435 ada

1 ve 2 parseller ile 68 ada 58-60-61-62-65

parsellerdeki inşaata ilişkin tüm işlemlerin

gerçekleştirileceği belirtildi.

ANTALYA’NIN İLK 5 YILDIZLI OTELİ

Öte yandan, açıklamada yatırımın 3 yıl

içerisinde bitirilmesinin ve toplam yatırımların

yaklaşık yüzde 40'ının sermaye artırımı

ile finanse edilmesinin planlandığı ifade

edildi. 1970'li yıllarda Antalya'da açılan ilk 5

yıldızlı otel olan Divan Talya, Koç Ailesi için

de ayrı bir öneme sahip. Koç Topluluğu’nun

kurucusu Vehbi Koç, 25 Şubat 1996 tarihinde,

95 yaşında Divan Talya’nın 609 numaralı

odasında hayata veda etmişti. O günden bu

yana merhum Koç’un kullandığı oda kapalı

tutulurken, Vehbi Koç’un büstü otelde asansörlerin

hemen yanına yerleştirildi.

ÖZTUNÇ: BU BİR DEVRE ARASI

Talya Oteli, Mayıs 2013'te kapatılmıştı. 204

odalı otelin kapanışı nedeniyle düzenlenen

basın toplantısında dönemin Divan Grubu

Genel Müdür Yardımcısı Faik Öztunç; “Bu

bir veda değil, devre arası” demişti. Öztunç,

Koç Topluluğu’na ait otelin yenilenme

süreci içine girdiğini söylemişti. Talya

Oteli’nin sahibi MARES'in hisse dağılımı

ise şöyle: Koç Holding yüzde 36, Koç Ailesi

üyeleri yüzde 3.91, Temel Ticaret ve Yatırım

A.Ş. yüzde 29.55; halka açık yüzde 25, geri

alınmış paylar yüzde 4.73.


Destinasyon

2021'de gidilecek yerler:

Bu yıl hayalini kurduğumuz

tatiller

Avrupa’nın önde gelen gezi yazarları, İngiliz The Guardian Gazetesi için 2021 yılı

seyahat listesini oluşturdu. 2020 yılına damgasını vuran küresel sağlık krizinde,

karantina şartlarında yaşamak zorunda kalan milyonlarca insanın özlem ve

ihtiyaç duyduğu tatil için hazırlanan rehberle karşınızdayız.

Çeviren: GÜRER MUT

Oliver Balch / Portekiz

Amarante'de nehir kenarında bir gezinti

Hareketin olmadığı, sakin bir kent atmosferi isteyenler için Porto’nun

kuzeydoğusunda bulunan Amarante kasabası eşsiz bir yer. Tâmega Nehri'nin

kıyısında bulunan kasaba; Arnavut kaldırımları, huzurlu kafeleri ve

labirenti andıran hoş sokaklarıyla tanınıyor. Buraya yolunuz düşerse Sao

Gonçalo Kilisesi’ni, Amadeo de Souza-Cardoso sanat müzesini ve yıkık

Solar dos Magalhaes malikanesini ziyaret etmeyi ihmal etmeyin. Ayrıca,

nehir kıyısında bulunan ve Lizbon dışındaki en iyi restoranlarından birine

sahip olan Casa da Calçada otelinde yemeğinizi yiyebilirsiniz.

Angela Giuffrida / İtalya

Dolomitler’de onarıcı yürüyüş

Kuzey İtalyan Alpleri’nde bir dağlık bölge olan Dolomites, eşsiz

bir doğa güzelliğine sahip. 2 bin 260 metredeki Dolomites

platosunda bulunan Corno del Renon dağ kulübesi, bulunmayı

en sevdiğim yerlerden. Ayrıca, hazır buraya gelmişken

harika yemekler sunan ve bir aile işletmesi olan Gasthof

Wiesenheim’a gitmenizi öneririm. Bu arada ulaşmak için

Bolzano'ya giden bir trene binin ve oradan teleferikle yaylaya

çıkın. Kasabalar arasında giden tramvaylar, sizi istediğiniz yere

ulaştıracaktır.

Mark Pickering / Çek Cumhuriyeti

Kromeriz’in keyifli tuhaflıkları

Çek Cumhuriyeti'nin Zlín bölgesinde yer alan Kromeriz, çılgın yerli

halkı nedeniyle beni her daim kendisine çekiyor. UNESCO tarafından

korunan bu şehirde, eski dünyanın sükûnetini ve Çek halkının misafirperverliğini

bulabiliyorsunuz. Şehrin Arnavut kaldırımlı meydanlarında

müthiş restoranlar bulunuyor. Ben buraya gittiğimde ekseriyetle yerel

bira fabrikasından çıkan yarı koyu Černý Orel (The Black Eagle) birası ile

geleneksel Çek svíčková (krema soslu dana bonfile) siparişi veriyorum.

Ayrıca, çevredeki büfelerde oturarak harika atıştırmalıkların tadını da

çıkarabilirsiniz.

10 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Destinasyon

Rachel Howard / Yunanistan

Sıkıntılı yılı Tinos'ta geride

bırakmak

Karantina günlerinden çıktıktan sonra, Atina’ya üç saatlik

uzaklıktaki ilkel bir güzelliğe sahip Tinos'a gitmeyi planlıyorum.

Ada, doğayla baş başa olabileceğiniz bir sığınak adeta.

Çobanların ve koyunların gezindiği yollar, antika eşyalarla

bezeli serin pansiyonlar, dalgalara ve uçsuz bucaksız

maviliklere tepeden baktığınız verandalar… Adaya yolunuz

düşerse, Krokos kasabasına uğramayı ihmal etmeyin. Bu

nostaljik dünyanın içinde izole olmanın getirdiği rahatlığın

ardından şehir hayatına dönmek gözünüzde büyüyecek.

Ben Coates / Hollanda

Limburg tepelerinde bisikletle

karnavala gitmek

Hollanda’nın güneydoğusunda bulunan Limburg bölgesi, kendine özgü

yapısıyla insanı kendisine çeken bir yer. Güzel ormanlarıyla, yeşil tepeleriyle

eşsiz bir manzaraya sahip... Buranın bir diğer özelliği, Belçika’yı ve Almanya’yı

(Drielandenpunt) bisiklet yollarıyla birbirine bağlaması. Karantina günlerinin

ardından, büyük Roma tarihinin görkemini taşıyan Maastricht kentini

gezeceğim ve daha sonra Mardi Gras ve Glastonbury’deki yıllık karnavala

katılacağım (eğer aşı çalışmaları tamamlanabilirse). Şüphesiz tam o anda,

etrafımda bira içen sayısız insanın varlığıyla kalp krizi geçirecek kadar sosisli

sandviç yerken kendimi son derece mutlu hissedeceğim.

Noah Charney / Slovenya

Ljubljana’nın muhteşem gıda pazarı

Katı karantina tedbirlerinin ardından keyifli, kalabalık sosyal alanlara

dönmek için gün sayıyorum. İlk durağım ise Slovenya'nın başkenti Ljubljana'daki

‘merkez açık hava pazarı’ olacak. Cuma günleri Odprta Kuhna’nın

(Açık Mutfak) kurulduğu alanda enfes lahana turşuları, Kranj sosisleri satan

tezgâhlar ve düzinelerce yemek standı yer alıyor. Pazarı ziyaret ettiğimde

özellikle kestane, armut ve kaz ciğeriyle yapılan yöresel bir mantıyı denemek

için sabırsızlanıyorum.

Philip Oltermann / Almanya

Luneburg Heath’in vahşi

güzelliğini deneyimlemek

Bu süreçte Almanya’nın kuzey manzarasını özledim. Aşağı

Saksonya’da bulunan 107 bin hektarlık bir doğal yaşam

alanı olan Lüneburg Heath, ağustos ve eylül aylarında

baştan aşağıya mora bürünüyor. Doğa yürüyüşçülerinin

ortak buluşma yeri olan Lüneburg Heath, ayrıca bisiklet

meraklıları için de bulunmaz bir destinasyon. Hotel

Heiderose veya Ferienhof Heins'ten kiraladığınız bisikletle

çevreyi dolaşabilir veya Wilsede köyüne giden at arabalarına

binerek yerel lezzetleri keşfedebilirsiniz.

Sorrel Downer / İspanya

Hayatın ve coşkunun kenti Madrid

Salgın döneminde Madrid’in Lavapiés semtindeki loş ışıklı, gürültülü Bar

Benteveo’a gitmeye can atıyorum. Hayalim, iyi bir bira eşliğinde güzel

bir empanadas yiyerek, mahallede koşuşturan insanları izlemek. Şehir

hayatının keşmekeşini arzuluyorum; yoğun trafiği, sokak sanatını, yaratıcı

vitrinleri bulunan mağazaları, neon ışıklarını, küçük kafeleri ve masaların

arasında dolanan başıboş kedileri özledim. Geri döndüğümde La Tabacalera

Görsel Sanatlar Merkezi ve La Casa Encendida Kültür Sanat Merkezi

Galerisi'ni dolaştıktan sonra, Mercado de San Fernando’daki Mercadillo

Lisboa’da oturup, arancini yiyerek Bendito'nın şarabını içeceğim. Çevredeki

antika dükkânlarını dolaşacak ve ilginç kitapçı La Fugitiva’ya uğrayıp,

kitapların arasında turlayacağım.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

11


İnovasyon

ICIBOT Satış ve Pazarlama

Direktörü Bahadır Çakar:

Otellerde dijital

dönüşüm başladı

NİL ÖZER

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını döneminde

güvenli ve temassız tatil anlayışının

zorunlu hâle gelmesiyle birlikte turizm

sektöründe dijital bir dönüşüm başladı.

Özellikle otellerde daha pratik ve güvenli

hizmet verme imkânı sunduğu ve teması en

aza indirdiği için mobil uygulamalar tercih

ediliyor. Konuyla ilgili TOURMAG Turizm

Dergisi'ne açıklamalarda bulunan Seyahat

Teknolojileri Uzmanı ve ICIBOT Pazarlama

Direktörü Bahadır Çakar; “Covid-19 sonrasında

otellerin teknoloji yatırımları tüm

dünyada arttı. Geliştirdiğimiz yazılımı şu

anda sadece Türkiye’de değil, 4 kıtada 20’ye

yakın ülkede otellerin kullanımına sunduk”

ifadelerini kullandı.

Seyahat Teknolojileri Uzmanı

ve ICIBOT Pazarlama Direktörü

Bahadır Çakar

ARTIK OTEL VE MİSAFİR ARASINDAKİ

İLETİŞİM, MOBİL ASİSTANA EMANET

Hem oteller hem de misafirler için büyük

kolaylıklar sunan mobil uygulamalar ile

tatil alışkanlıklarında da yeni bir dönem

açıldığını belirten Çakar, bundan böyle otel

personeli ve misafirin minimum temas kurmasını

sağlayan mobil teknoloji ile hem tatil

öncesindeki işlemlerin hızlandığını hem

de otel içindeki hizmetlere temassız ulaşım

imkânı sağlanacağını vurguladı. Güvenli ve

temassız hizmet anlayışının tüm dünyada

ortak bir uygulamaya dönüştüğünü belirten

Bahadır Çakar, oteller için geliştirdikleri

teknolojinin nasıl kullanıldığını ve önemini

şu şekilde aktardı:

TURİZM SEKTÖRÜNE BİRÇOK

YENİ GELİR MODELİ

“Özellikle bu dönem ile birlikte birçok

ülkedeki işbirliklerimizi ve birlikte çalıştığımız

otel sayısını ciddi bir şekilde artırdık.

Pargesoft ile yaptığımız ortaklık sonrasında

teknolojik altyapımızı geliştirdik. Misafirlerin

otele girişlerinden çıktıkları ana kadar

temas kurmadan ve personel ile yüz yüze

görüşme ihtiyacı duymadan; odalarına

giriş işlemlerini online yapabildikleri, otel

hakkında bilgi alabildikleri, otel içerisindeki

aktiviteleri mobil uygulama aracılığıyla öğrenebildikleri

ve tüm alanlara rezervasyon

yapıp, özel servisleri satın alabildikleri bir

teknolojiyi otellerde uyguluyoruz. Otellerin

misafir ilişkilerine destek sağlayan ve

gelirini arttıran mobil uygulamalar, turizm

sektörüne birçok yeni gelir modeli de

kazandıracak.”

12 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Detaylı Detaylı bilgi bilgi www.teknosa.com/hizli-teslimat adresinde.


Marmara Bölgesi

“Müzeler şehri” Edirne,

bir müzeye daha kavuşuyor

Balkan Savaşları'nda Edirne savunma hattının

en önemli askeri alanlarından Hıdırlık

Tabya kapıları, Balkan Tarihi Müzesi olarak

açılacak. Kent merkezinde 9 müze bulunan

Edirne'de gelecek yıl 12 müze daha faaliyete

geçecek. O müzelerden birisi de Türklerin

Balkanlar'daki 600 yıllık tarihini anlatan

Balkan Tarihi Müzesi olacak.

MÜZEDE NELER OLACAK?

Edirne Müdafi Mehmet Şükrü Paşa'nın

karargâh olarak kullandığı tabyada, Şükrü

Paşa'nın silikon heykelle canlandırıldığı

bir bölüm de yer alıyor. “Edirne’den Geçen

Sultanlar”, “Balkanlar’da Osmanlı Mimarisi”,

“Osmanlı İdaresinde Balkanlar”, “Edirne’nin

Fethi”, “Edirne’den Geçen Komutanlar”,

“Balkan Savaşları Günlükleri”, “Cephede Giyinme

ve Beslenme”, “Savaşta Salgın Hastalıklar”,

“Göç Edenler”, karargâh binasındaki

odalarda ses, video ve grafiklerle anlatılıyor.

O döneme ait eşyaların sergilendiği müzede,

dehliz ve topçu odalarında da dönem

yansıtılmaya çalışılıyor.Tabyanın seyir

terasıyla da ziyaretçilere kentin panoramik

görüntüsü sunuluyor.

Hersek Lagünü

yılın her döneminde

göçmen kuşları ağırlıyor

Maden Deresi

için ‘Ekoturizm

Projesi’

hazırlandı

Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı

Ekrem Yüce, şehrin turizm potansiyeline

Kocaali ilçesindeki Maden Deresi

bölgesinde hayata geçirecekleri “Ekoturizm”

projesiyle canlılık katacaklarını

belirtti. Şehrin kuzey ucu Kocaali'nin

Karadeniz’in maviliği, doğanın yeşilliği

ile adeta cennet köşelerinden olduğunu,

bu değerleri hem korumak hem de

ekoturizm ile canlandırmak istediklerini

söyleyen Başkan Yüce, sözlerini

şöyle sürdürdü:

“Proje kapsamında atıl vaziyette

bulunan piknik ve rekreasyon alanları

yenilenecek. Doğal mağaraların

bulunduğu turistik alanda, Ekoturizm

Projesi kapsamında yürüyüş parkuru

inşa edilecek. Sakarya Büyükşehir Belediyesi

olarak şehrimizin turizm potansiyeline

Maden Deresi bölgesinde

hayata geçireceğimiz projeyle canlılık

katacağız. Mesire alanını dönüştürecek

yürüyüş yolları, piknik alanları ile

ekoturizmin merkez konumu Maden

Deresi olacak.”

Türkiye'nin önemli köprülerinden Osmangazi

Köprüsü'ne yapımı sırasında kavis verdiren

Hersek Lagünü, eşsiz güzelliğiyle 232 farklı

kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Yalova'nın

Altınova ilçesinde bulunan, bazı türlerin

sonbahar ve kış aylarını geçirmesi dolayısıyla

"Kuş Oteli" olarak bilinen 152 hektarlık lagün,

yeni yapılan projelerle Marmara Bölgesi'nin

önemli sulak alanı hâline geldi.

232 kuş türünden 3 binin üzerinde kuşa ev

sahipliği yapan lagün, her geçen gün artan

tür sayısıyla Türkiye'nin önemli kuş cennetleri

arasındaki yerini sağlamlaştırıyor. Altınova

Belediyesi tarafından lagün ve çevresinde

hayata geçirilen birbirinden değerli projelerle

adından sıkça söz ettiren lagün, güzellikleriyle

göz kamaştıran flamingoların da konakladığı

bir merkez olarak dikkatleri çekiyor.

14 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Marmara Bölgesi

"Saklı cennet" Kıyıköy,

Türk Akım ile adını duyuruyor

Rus doğal gazını Türkiye ve Avrupa'ya

taşıyan Türk Akım boru hattının Türkiye'ye

ulaştığı nokta olan Trakya'nın "saklı cenneti"

Kıyıköy, proje sayesinde turizmde atağa kalkarak,

her geçen gün daha fazla tanınıyor.

Türk Akım yetkililerinden edindiği bilgiye

göre şirket, Kırklareli'nin Vize ilçesine bağlı

2 bin nüfuslu Kıyıköy beldesinde 2017'den

bu yana Toplumsal Yatırım Programı kapsamında

projeler yürütüyor. Şirket tarafından

hayata geçirilen sosyal sorumluluk projeleri

ile doğası, tarihi, denizi ve lezzetleriyle ön

plana çıkarılan Kıyıköy'e yerli ve yabancı

turist ilgisi arttı. Ziyaretçi sayısını 2017 yılından

sonra bir hayli arttıran Kıyıköy, geçen

yıl yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına

rağmen birçok turisti ağırladı.

Troya'nın 3 bin 500 yıllık su kemeri

geleceğe taşınıyor

Çanakkale'de yer alan Troya Antik Kenti'ndeki

3 bin 500 yıllık su kemeri restore

ediliyor. Merkeze bağlı Civler köyü yakınında

bulunan Kemerdere Su Kemeri, 5 bin yıldan

fazla geçmişe sahip Troya'ya su kaynağı

olarak Roma döneminde yaptırıldı. Binlerce

yıl kullanılan ve zamanla yıpranan tarihi

yapının gelecek nesillere aktarılabilmesi

amacıyla proje hazırlandı.

İl Özel İdaresince, Güney Marmara Kalkınma

Ajansı’nın desteğiyle yapının aslına uygun

olarak restorasyonuna başlandı. Çanakkale

Vali Yardımcısı ve İl Özel İdaresi Genel

Sekreteri Abdullah Köklü, proje aşamasında

yapının kapsamlı şekilde incelendiğini

ve onarımda kullanılacak malzemelerin

belirlenmesi amacıyla alınan numunelerin

analiz edildiğini söyledi. Bu süreçte Orman

Bölge Müdürlüğü denetiminde servis yolu

açıldığını, Troya Müzesi kontrolünde yapının

eksik olan kısmının temel kalıntılarına

ulaşılması için araştırma kazısı yapıldığını

belirten Köklü, yaklaşık 1 milyon 800 bin lira

olan restorasyon bütçesinin yarısının GMKA,

diğer yarısının İl Özel İdaresi bütçesinden

karşılandığını dile getirdi.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

15


Ege Bölgesi

Manisa'nın "gizli hazinesi" Darkale,

pandemi sonrası turistler için hazırlanıyor

Manisa'nın Soma ilçesinde geleneksel Türk

evi mimarisine sahip yapılarıyla dikkati

çeken ve vadiden geçilerek ulaşıldığı için

“gizli hazine” olarak nitelendirilen Darkale

Mahallesi, yeni tip koronavirüs (Covid-19)

salgını sonrası ziyaretçilerinin ilgisini bekliyor.

Derince bir vadinin içinde sırtını kayalık

dağlara yaslamış “Tarhala” olarak da bilinen

Soma'ya 3 kilometre uzaklıktaki 800 haneli

Darkale Mahallesi; tarih, yürüyüş, kaya

tırmanışı ve fotoğraf meraklısı turistlerin ilgisini

çekebilecek birçok güzellik barındırıyor.

Tarihi Bergama Krallığı'na değin uzanan,

Bizans ve Osmanlı döneminde de önemli

bir yerleşim birimi olan mahalle, Safranbolu

ve Beypazarı evleri gibi yapıları ve doğal güzellikleriyle

ziyaretçilerini hayran bırakıyor.

Darkale'nin bir başka özelliği de tarihi Kırkoluk

Camisi'nin altındaki çeşmenin suyu...

Çevre mahallelerde yaşayanlar, yumuşak

içimli suyu bidonlarına doldurup evlerine

götürüyor. Cumhuriyet'in ilk yıllarında 1000

kadar nüfusun olduğu belirtilen mahallede,

80'li yıllarda başlayan göç nedeniyle 60'a

yakın kişi yaşamını sürdürüyor. Mahalleye

dikkati çekmek isteyen bir grup gönüllü,

bölgeyi turizmle ayakta tutmak için el birliğiyle

çalışıyor.

30 şelalenin bulunduğu Deliçay Vadisi,

keşfedilmeyi bekliyor

Aydın'ın Bozdoğan ilçesinde irili ufaklı

30 şelale ve yaklaşık 2 bin yıllık olduğu

değerlendirilen tarihi köprünün bulunduğu

Deliçay Vadisi, doğa tutkunlarının ilgisini

bekliyor. İlçe merkezine 15 kilometre

uzaklıkta bulunan Alhisar Mahallesi'ndeki

Deliçay Vadisi, görkemli yapısı ve şelaleleriyle

dikkatleri çekiyor. Vadinin ortasında

yaklaşık 2 bin yıllık olduğu değerlendirilen

bir de tarihi köprü bulunuyor.

Aydın İl Kültür ve Turizm Müdürü Umut

Tuncer, konu ile ilgili yaptığı açıklamada

bölgenin yeni yeni keşfedilmeye başlandığını,

buranın turizme kazandırılması için

çalışma yapacaklarını söyledi. Şelalelerin

arka arkaya sıralanmasının uzun bir seyir

parkuru oluşturduğunu vurgulayan Tuncer;

“Bunlardan belki en güzeli Alhisar Şelalesi...

Valimiz Hüseyin Aksoy'un da ifade ettiği gibi

Aydın'da turizmi yılın 12 ayına yaymak istiyo-

ruz. Kuşadası ve Didim gibi önemli yaz turizm

ilçelerimiz var. Buradaki turizm performansımızdan

da son derece memnunuz. Dünyada

turizm artık daha çok butik şekil almaya

başladı. Bu anlamda, daha küçük gruplarla

özelleştirilmiş içeriklere sahip turizm konseptinin

yerleştirilmesi de turizmin yılın 12 aya

yayılmasına katkı sağlayacaktır” dedi.

16 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Ege Bölgesi

İzmir’in "hayalet köyü"

Lübbey turizme kazandırılacak

İzmir'in Ödemiş ilçesinde bulunan ve çeşitli

nedenlerle halkının göç etmesi sonucu

nüfusu 5'e düşen Lübbey köyü, eşsiz doğası

ve tarihi yapılarıyla zamana meydan

okuyor. Geçmişi antik çağlara uzanan 1000

metre rakımlı Lübbey Yaylası'nda Osmanlı

döneminden kalan evleriyle dikkati çeken

köy, Ödemiş'in Bozdağlar'a bakan güney

yamaçlarında yer alıyor.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde

yöresinde rastlanılmayacak özgünlükte

bir yerleşim yeri olarak dikkati çeken tarihi

köy; taş, kerpiç ve çamur sıva karışımından

oluşan evleriyle öne çıkıyor. "Eşkıya köyü"

olduğu rivayet edilen köyde bitişik düzende

inşa edilen evler, ufak kalelere benzetiliyor.

Cumhuriyet döneminde de uzun

süre kış aylarında 300-400 civarında kişinin

ikamet ettiği köy, son yıllarda halkının çoğunun

ekonomik ve fiziki şartlar nedeniyle

yayladaki Çamyayla Mahallesi'ne taşınmasıyla

sadece 5 kişiye ev sahipliği yapıyor.

Köy, özgün mimarisi ve doğası sayesinde

son dönemlerde hafta sonları fotoğraf

tutkunları ile yürüyüş gruplarının ilgisini

çekip popüler olmaya başlasa da Covid-19

nedeniyle bu dönemde yine eski yalnızlığına

dönmüş görünüyor.

İngilizlerin tercihi 2020'de yine Muğla!

Gözde turizm merkezlerinin bulunduğu Muğla, yeni tip koronavirüs

salgınına rağmen verilen güvenli ve sağlıklı turizm

hizmetleri sayesinde yine İngilizlerin vazgeçilmez tatil adresi

oldu. Türkiye'ye gelen İngiliz turistlerin büyük bölümünün

tercih ettiği Muğla, geçen yıl da bu ülke vatandaşlarını ilk

sırada ağırladı.

Muğla İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü verilerine göre, Muğla'yı

geçen yıl 695 bin 314 turist ziyaret etti. En çok turistin

geldiği ülkeler sırasıyla 309 bin 717 turistle İngiltere, 159 bin

397 turistle Rusya, 127 bin 564 misafirle Ukrayna, 17 bin 424

turistle Polonya, 16 bin 313 turistle Almanya oldu.

“Frigya'nın kalbi” Ayazini

çekim merkezi olacak

Afyonkarahisar'da tarihi “Frig Vadisi'nin kalbi” olarak nitelendirilen İhsaniye

ilçesine bağlı Ayazini köyünün, devam eden projelerin tamamlanmasıyla

yakın zamanda önemli bir turizm destinasyonu olması bekleniyor.

Frigya'nın en önemli kaya yerleşimleri, oyma kaya mezarları, peribacaları,

şapel, kilise ve Avdalaz Kalesi'nin bulunduğu Ayazini köyünde Afyonkarahisar

Valiliği’nin başlattığı “Frigya Açık Hava Müzesi ve Karşılama Merkezi”,

“Ayazhan Restorasyonu” ve “Sokak Sağlıklaştırma” projelerine köy halkı

da destek veriyor. Nevşehir Ürgüp/Göreme, Bursa Cumalıkızık ve İzmir

Şirince gibi önemli bir turizm köyü olmayı hedefleyen Ayazinililer, bahar

ayında başlaması düşünülen turizm hareketliliği için bir taraftan evlerinde

inşaat çalışmalarına başlarken, diğer taraftan da planlanan eğitim ve

gezilere katılmaya hazırlanıyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

17


Akdeniz Bölgesi

Kibyra Antik Kenti’nde

Yunan ve Mısır tanrısı

heykelleri bulundu

Burdur'un Gölhisar ilçesinde "Gladyatörler

Şehri" olarak bilinen Kibyra Antik Kenti’nde,

Roma dönemine ait tanrı heykelleri bulundu.

Valilikten yapılan yazılı açıklamaya göre,

antik kentte İmparator Kültü Tapınağı’nın

güney yamacında, Yunan mitolojisinde

tıbbın ve sağlığın tanrısı olarak bilinen

Asklepios’un heykeli 7 parça hâlinde

ortaya çıkarıldı.

Tüm parçaları bulunan, ince işçiliğiyle

dikkati çeken ve yaklaşık 38 santim boyundaki

eser; giyimli, uzun kıvırcık saçları ve

sakalıyla betimlenmiş.Yılan sarılı asasına

dayanmış Asklepios, elinde yumurta

tutuyor. Asklepios’un yumurta tutarken

yapılmış betimleri çok az sayıda olması

nedeniyle heykel, hem arkeoloji tarihi hem

de Kibyra’nın sağlıkla ilgili kültleri için

önemli bilgiler sağlıyor.

Mısır kökenli gök tanrı veya ışığın tanrısı gibi

birçok özellikle bilenen Serapis’in mermer

büstü ise iki parça hâlinde gün yüzüne

çıkarıldı. Gövde kısmı 2019'da bulunan

Serapis büstünün baş kısmı, Roma hamamı

kompleksinin bitki temizliği sırasında bulundu.

Baş kısmının bulunmasının ardından

sergilenebilecek niteliğe kavuşan mermer

büstün restorasyonu, kazı ekibinin deneyimli

restoratörleri tarafından gerçekleştirildi.

Beş dönemin izlerini taşıyan müze,

ziyaretçilerini zaman yolculuğuna çıkarıyor

Hatay'da 2010 yılında bir otelin inşaat çalışması

sırasında ortaya çıkan, beş döneme

ait eserlerin yer aldığı müze-otel konseptine

sahip Necmi Asfuroğlu Arkeoloji Müzesi,

hizmete girdiği geçen yıldan bu yana 22 bin

500 ziyaretçiyi ağırladı. Antakya ilçesinde

yapımına başlanan otelin inşaat çalışmaları,

10 yıllık süre içerisinde 66 ayağın üzerinde

devam ederken, temelde bulunan arkeolojik

buluntular özenle muhafaza edildi.

Kapalı 550 metrekare alana sahip müzenin

içerisindeki eserler, yaklaşık 10 yıllık hummalı

çalışmanın ardından gün yüzüne çıkarıldı.

Geçen yılın ocak ayında ziyarete açılan ve

içerisinde Helenistik, Roma, Bizans, Orta

Çağ ve İslamiyet dönemlerine ait eserlerin

olduğu müze, 22 bin 500 kişi tarafından

gezildi. Müzede, Helenistik döneme ait sur

duvarlarından 5. yüzyıla ait üzeri kuş figürleriyle

süslenmiş mozaik parçasına, büyük

boyutlu ve çok mekânlı Roma hamamından

vahşi doğa tasvirli mozaiğe kadar birçok

ünik eser, bulunduğu yerde sergileniyor.

Sergilenenler arasında M.S. 6. yüzyılda

kamu alanı olarak kullanıldığı değerlendirilen

ve kapladığı yaklaşık 1200 metrekarelik

alanla “dünyanın en büyük tek parça taban

mozaiği” olarak anılan mozaik, ziyaretçilerin

dikkatini çekiyor. Müzedeki teşhir alanında

ise yaklaşık 350 ünik arkeolojik eser, cam

vitrinlerde görülebiliyor.

18 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Akdeniz Bölgesi

Huzurun adresi Kovada

Gölü Milli Parkı

ziyaretçilerini

cezbediyor

,Isparta'nın Eğirdir ilçesinde bulunan

ve her mevsim ayrı güzelliği bürünen

Kovada Gölü Milli Parkı, ziyaretçilerine

görsel şölen sunuyor. Doğal güzelliğinin

yanı sıra barındırdığı birçok bitki ve

canlı türüyle son dönemlerde fotoğrafçı

ve kuş bilimcilerin uğrak yerleri arasında

bulunan Kovada Gölü, ağaçların sararan

yapraklarıyla renk cümbüşü sunuyor.

6 bin 551 hektar büyüklüğe sahip Kovada

Gölü Milli Parkı; 59'u yerli, 26'sı kış,

48'i yaz ve 20'si transit göçmen olmak

üzere 153 su kuşu türünü barındırıyor.

Çeşitli yırtıcı hayvanların mumyalanmasıyla

oluşturulan parkın içindeki müze

de ilgi görüyor. Son yıllarda milli park

içine yapılan engelliler için yürüyüş

yolu ve iskele, ziyaretçilere kolay gezinti

imkânı sağlıyor. Güzelliğiyle ziyaretçilere

kendini hayran bırakan Kovada

Gölü Milli Parkı'nda; sedirden Toros

göknarına, çitlenbikten akçakesmeye,

menengiçten defneye onlarca tür ağaç

bulunuyor.

Anavarza Antik Kenti'nde

arkeologları heyecanlandıran izler

Helenistik, Roma, Bizans, Sasani ve Osmanlı

dönemlerine ait kültür izlerini taşıyan, UNES-

CO Dünya Miras Geçici Listesi'nde yer alan

Anavarza Antik Kenti'nde 2020 yılı kazıları

tamamlandı. Adana’nın Kozan ilçesinde

yaklaşık 2 bin yıllık olduğu düşünülen antik

kentte tamamlanan 2020 kazılarında daha

eski dönemlere ait izlere rastlanması, arkeologları

heyecanlandırdı.

Tarihte “Yenilmez Şehir” adıyla tanınan, sütunlu

caddesinin yanı sıra görkemli taç kapısı

ve surlarıyla dikkati çeken, 2 bin yıllık geçmişi

olduğu düşünülen Anavarza Antik Kenti'nde

2020 kazılarında bulunan taş balta öne çıktı.

Kalkolitik döneme ait olduğu belirlenen taş

baltanın, dinsel törenler ve ritüellerde kullanıldığının

değerlendirildiği belirtildi.

Mersin'de müzeye dönüştürülen

eski adliye binası tarihe ışık tutuyor

Mersin'in Tarsus ilçesinde 59 yıl adliye binası

olarak kullanıldıktan sonra restorasyonla

müzeye çevrilen yapı tarihe ışık tutuyor.

Tarsus'ta 1950 yılında yapımı tamamlanan,

1954-2013 yılları arasında adliye binası

olarak kullanılan, Kültür ve Turizm Bakanlığı

tarafından yürütülen restorasyon çalışmaları

sonucu Tarsus Müzesi'ne dönüştürülen

yapı, içerisinde tarihten izler barındırıyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri

Ersoy'un katılımıyla geçtiğimiz aralık

ayında açılışı gerçekleştirilen müze,

Paleolitik dönemden Cumhuriyet

dönemine kadar olan süreci yansıtan

interaktif uygulamalarla destekleniyor.

Müzede 805 arkeolojik, 408 etnografik

ve 810 sikke olmak üzere toplam 2 bin

23 eser sergileniyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

19


Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Diyarbakır'da

“izole rota” olmaya

aday gizli hazine;

İkiz Şelale

Diyarbakır'ın termal turizmde önemli yere

sahip Çermik ilçesi, İkiz Şelale ve yürüyüş

parkuruyla doğaseverlerin yeni rotası olacak.

Çermik, birçok hastalığa iyi geldiği belirtilen

su kaynakları ve yüzlerce yıllık hamamları,

kaya tırmanışı ve rafting tutkunlarının yeni

rotası Sinek Çayı ve Kanyonu, efsanelere

konu olan ve peribacalarını andıran Gelincik

Dağı gibi çok sayıda tarihi, kültürel ve doğal

güzelliği bünyesinde barındırıyor.Yabanardı

Mahallesi'nde bulunan gizli hazine İkiz

Şelaleler ve doğa yürüyüş parkuru da bu

güzelliklerin arasında yer alıyor.

Çermik Kaymakamı Ramazan Polat, konu

ile ilgili yaptığı açıklamada ilçenin ve Diyarbakır'ın

güzelliklerini tanıtmak istediklerini

söyledi. İkiz Şelale ve yürüyüş parkurunun

Gastronomi kenti Gaziantep’in eşsiz lezzetleri,

internetten satışa sunuldu

UNESCO'nun Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil

ettiği Gaziantep'te Büyükşehir Belediyesi’nin

yürüttüğü çalışmayla, yörenin eşsiz lezzetleri

internetten satışa sunuldu. Gaziantep Bü-

“Mezopotamya’nın Altın Üçgeni” olarak adlandırılan

turizm güzergâhı kapsamındaki

önemine değinen Polat; "Buranın tanıtımını

sağlamak istiyoruz. Amacımız, buranın insanlar

tarafından bilinmesi, pandemi sürecinde

daha rahat, daha sağlıklı bir ortamda

zaman geçirilmesi. Tabiat Parkı çalışmamız

var. Doğa ve Milli Parklar İl Müdürlüğü ile

görüşme hâlindeyiz” dedi.

yükşehir Belediyesi’nden yapılan açıklamaya

göre, kentteki kadın istihdamının arttırılması

ve unutulmaya yüz tutmuş yöresel lezzetlerin

gün yüzüne çıkartılarak yaygınlaştırılması

amacıyla dört yıl önce hizmete açılan “Zahire

Evi” çalışması kapsamında, yöreye ait birçok

lezzet ve baharat hazırlanıyor.

Daha öncesinde baharat ile kuru gıda satışının

yapıldığı "zahire-evi.com" adresinde, alınan

kararlar doğrultusunda ilk etapta yörenin

öne çıkan ve damaklarda eşsiz lezzet bırakan

yuvarlama, içli köfte ve ekşili ufak köfte satışa

sunuldu. Bu lezzetler, “TS ISO 22000 Gıda

Güvenliği Yönetim Sistemi”, “ISO 9001 Kalite

Yönetim Sistemi”gibi hijyen belgesi sahibi

olan Mutfak Sanatları Merkezi’nde, Şef Doğa

Çitçi önderliğinde deneyimli mutfak şeflerinin

ellerinde hazırlanıyor. Hazırlanan ürünler,

soğuk hava depolarında muhafaza edilerek,

soğuk zinciri kırılmadan uygun ambalajlarla

kargoyla evlere teslim ediliyor.

“Dünya mirası” Nemrut,

2021’de ziyaretçi

patlaması

bekliyor

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde

yer alan, Adıyaman'ın Kahta ilçesi

sınırlarındaki Nemrut Dağı, Kommagene

Krallığı'na ait 50 metre yüksekliğinde,

150 metre çapında tümülüs ile

pek çok dev esere ev sahipliği yapıyor.

Milli park alanı olarak korumaya alınan

bölge, her yıl yerli ve yabancı binlerce

turisti ağırlıyor.

Adıyaman İl Kültür ve Turizm Müdürü

Mustafa Ekinci, konu ile ilgili yaptığı

açıklamada son 5 yılda 530 bin turist

ağırlayan Nemrut'un hem Türkiye hem

de Adıyaman'ın göz bebeği olduğunu

belirtti. Nemrut'u her yıl binlerce kişinin

ziyaret ettiğini belirten Ekinci; "2019'da

son 30 yılın en yüksek ziyaretçi sayısına

ulaştık. Aslında bu rakamın daha fazlası

da mümkündü, ancak konaklama ve

yatak kapasitemizin yeterli olmaması

nedeniyle turizmin en hareketli olduğu

nisan, mayıs, haziran, eylül ve ekimde

gelen taleplere cevap veremedik. Bu

yılın ilk 6 ayında çok büyük hedefimiz

yok, fakat pandemi nedeniyle evlerinde,

dört duvar arasında kalan insanların,

başarılı aşı uygulamalarının ardından

geziye çıkacaklarını ümit ediyoruz ve

2021'in ikinci 6 ayında ciddi bir ziyaretçi

patlaması bekliyoruz” diye konuştu.

20 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Tarihi kent Mardin’in mimari

dokusu ortaya çıkarılacak

tüm ilgili kurumlar ve vatandaşlarla şehri

çok daha iyi bir görüntüye kavuşturmak için

çalıştıklarını kaydetti.

Tarihi yapıların her açıdan daha iyi görünmesi

ve kentin tüm inceliklerini ortaya

çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Mardin

Valisi Demirtaş; “Ülkemizin en önemli

turizm şehirlerinden birisi olan Mardin’i yerli

ve yabancı turistlerin ilgisini cezbedecek,

turizm potansiyelini her geçen gün katlayan

bir şehir statüsüne getirmek için çalışmalarımız

aralıksız devam edecek” dedi.

Mardin Valisi Mahmut Demirtaş başkanlığında,

dantel gibi işlenen taşların her

mevsim ayrı renge dönüşmesiyle ziyaretçilerine

adeta tarihe yolculuk yaptıran

kentin mimari dokusunu ortaya çıkarılabilmesi

için başlatılan çalışmalar sürüyor. Bu

kapsamda, hoşgörü kenti tarihi Mardin’in

mimari dokusunu bozan 240 yapının yıkımı

gerçekleştirilecek.

Vali Demirtaş, konu ile ilgili yaptığı açıklamada

tarihi dokuların siluetini bozan

görüntülerin ortadan kaldırılması için

yoğun bir çalışma başlattıklarını, Çevre ve

Şehircilik Bakanlığı’nın ödenek gönderdiğini

belirterek, ödenek ile bugüne kadar

tespit edilen 240'a yakın yapının yıkılacağını

söyledi. Bu yapıların sahibi vatandaşların

da yardımcı olduğunu aktaran Demirtaş,

Göbeklitepe’den sonra Karahantepe de

Şanlıurfa turizmine

değer katacak

Doğal zenginlikleri, köklü tarihi ve inanç

turizmi alanındaki potansiyeliyle her yıl

binlerce yerli ve yabancı turistin ağırlandığı

Şanlıurfa, barındırdığı güzelliklerle ziyaretçilerini

kendine hayran bırakıyor. Kültür ve inanç

turizminde önemli bir yere sahip olan Şanlıurfa,

“tarihin sıfır noktası” diye adlandırılan

Göbeklitepe ile zirveye taşıdığı turizm atağını

Karahantepe ile taçlandırmayı hedefliyor.

Şanlıurfa'ya gelen ziyaretçiler, Hazreti

İbrahim'in doğduğu ve ateşe atıldığı yer

olarak rivayet edilen Balıklıgöl, "tarihin sıfır

noktası" diye nitelendirilen UNESCO Dünya

Mirası Listesi'ndeki Göbeklitepe, konik

kubbeli evleriyle bilinen tarihi Harran ilçesi

ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Halfeti

gibi noktaları gezme imkânı buluyor. Göbeklitepe

semalarında bu yıl başlayan sıcak

hava balonu turlarıyla artan kentteki turizm

çeşitliliği, Karahantepe'deki yeni buluntularla

üst noktaya taşındı. Kültür ve Turizm

Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un Karahantepe'ye

ilişkin “Muhtemelen dünyada tekrar

ses getiren yeni bir keşfimiz olacak diye

düşünüyorum” ifadeleri, Şanlıurfa'da pandemi

sonrası yaşanacak turizm hareketliliği

noktasında heyecan yarattı.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

21


Doğu Anadolu Bölgesi

Turistlere

rehberlik edecek:

“Rota Kars”

kitapçığı

hazırlandı

Tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle

her mevsim ziyaretçileri cezbeden

Kars'ta turistlere gezi programlarında

rehberlik sağlayacak “Rota Kars”

kitapçığı hazırlandı. Kars İl Kültür ve

Turizm Müdürlüğü’nün hazırladığı 67

sayfalık kitapçıkta, UNESCO Dünya

Mirası Listesi’ndeki Ani Ören Yeri, kış

ayında buzla kaplanan Çıldır Gölü, Susuz

Şelalesi, peynir üretimiyle bilinen

Boğatepe, Digor Beş Kilise gibi kentin

birçok tarihi ve turistik yeri yer alıyor.

Kitapçığın metnini hazırlayan Kafkas

Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi

Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Öğretim

Üyesi Muhammet Arslan, kentin

turizmde önemli potansiyele sahip

olduğunu söyledi. Kars'ın tarihi

yapıları ve doğal güzellikleri ile son

yıllarda göze çarpan turizm destinasyonlarından

biri hâline geldiğini ifade

eden Arslan, şöyle konuştu: "Kitapçıkta

Kars’ın coğrafi durumu ve kısa

tarihçesiyle başlayarak, özellikle Kars

Vadisi olarak da bilinen Kars Kalesi

eteklerindeki Osmanlı devri kültür

varlıkları ile Ani Ören Yeri, Sarıkamış

Kayak Merkezi ve Çıldır Gölü gibi

önemli merkezler konu olarak ele

alındı. Kitapçık ile Kars'ın sadece tarihi

değerleri değil, aynı zamanda kültürel

ve doğal güzelliklerinin de tanıtılması

amaçlandı. Bu bağlamda, başta Kars

Kalesi ve çevresindeki Osmanlı devri

eserleri ile 19. yüzyılda inşa edilen

tabyalar da anlatılmış oldu.”

Van'da bulunan ızgara planlı antik kent,

gün yüzüne çıkarılacak

Van'ın Erciş ilçesindeki Zernaki Tepe'de ızgara

planlı tarihi kent kalıntısının bulunduğu

alanın turizme kazandırılması amacıyla

proje hazırlandı. İlçeye bağlı Yukarıışıklı

Mahallesi'nde 270 hektarlık alanda,

yaklaşık 2,5 kilometre uzunluğunda ve 1,5

kilometre genişliğindeki ızgara planlı tarihi

kent kalıntısının gün yüzüne çıkarılması

için Erciş Belediyesi öncülüğünde çalışma

başlatıldı.

Bu kapsamda, bölgede inceleme yapan Van

Müze Müdürü Erol Uslu ve Van Yüzüncü Yıl

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji

Bölümü Başkanı Prof. Dr. Rafet Çavuşoğlu;

Madavans Vadisi turizme

kazandırılıyor

Bitlis'in Ahlat ilçesinde binlerce yıllık y

aşamın izlerini taşıyan ve 400 mağara

evin bulunduğu 17 kilometrelik

Madavans Vadisi'nin, restorasyon ve

çevre düzenleme çalışmalarıyla bölgenin

cazibe merkezlerinden biri hâline getirilmesi

planlanıyor. Ahlat Kaymakamlığınca,

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın

imzasıyla “Kesin Korunacak Hassas Alan”

ilan edilen Madavans Vadisi'nin turizme

kazandırılması amacıyla çalışma

başlatıldı.

yapıların temel duvarları, kerpiç kalıntıları,

seramik, çanak ve çömlek parçaları, sur

duvarları ile binaların temel inşasında

kullanılan kireçtaşı malzemesinin alındığı

taş ocaklarının yerini belirledi. Erciş

Belediyesi, alanda kurtarma kazısının

yapılarak turizme kazandırılması için Kültür

ve Turizm Bakanlığı’na başvuruda bulundu.

Erciş Kaymakamı ve Belediye Başkan Vekili

Nuri Mehmetbeyoğlu, konu ile ilgili yaptığı

açıklamada Urartu medeniyetinden bugüne

ulaşan ve modern toplu konut anlayışının

Doğu Anadolu'da hayat bulan ilk örneği

Zernaki Tepe'yi açık hava müzesi hâline

getirmeyi planladıklarını söyledi.

Bu kapsamda hazırlanan “Madavans

Vadisi'nin Ekoturizm İlkeleri Çerçevesinde

Turizme Kazandırılması” projesi, Doğu

Anadolu Kalkınma Ajansınca kabul edildi.

Proje kapsamında Kulaksız ile Tahtısüleyman

mahallelerinin üst kısmında yer alan ve

tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği

yapan vadideki mağara evlerin aslına uygun

restore edilmesi, yürüyüş yolları, rekreasyon

çalışmaları, bakı terası, kamp alanları, hobi

bahçeleri ve kır kahveleriyle geçmişe ait izlerin

gelecek nesillere aktarılması hedefleniyor.

22 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Doğu Anadolu Bölgesi

“Doğu’nun Karadeniz’i yeni turizm yatırımlarıyla

365 gün turist ağırlayacak

Uluslararası Sakin Kentler Birliğince 4 yıl önce “Türkiye’nin

11. sakin kenti” seçilen ve şehir merkezi Doğu Anadolu'da

bulunan Erzurum’un doğa harikası ilçesi Uzundere’de, yeni

yapılan turizm yatırımları ve projelerle yılın 365 günü yerli

ve yabancı turistlerin ağırlanması hedefleniyor.

Erzurum Valiliği koordinesinde, Erzurum Büyükşehir

Belediyesi, Uzundere Belediyesi ve Tarımsal Kalkınmayı

Destekleme Kurumu (TKDK) iş birliğinde gerçekleştirilen

projeyle, Uzundere ilçesindeki dünyaca ünlü Tortum Şelalesi'ne

önemli turizm yatırımları gerçekleştirildi. Çevresine

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları

Genel Müdürlüğünce 2014 yılında yapıkısa

süre önce yürüyüş yolları, ağaçlandırma, engellilerin

rahatlıkla şelaleyi görebileceği seyir terasları, dinlenme

ve gezinti alanları, restoranlar ve hediyelik eşya alışverişi

yapılabilecek işyerleri ile otopark yapılan Tortum Şelalesi,

özellikle gece gezilebilmesi için inşa edilen aydınlatma sistemiyle

bir başka güzelliğe büründü. UNESCO'nun Dünya

Mirası Listesi'ne aday gösterilen, Erzurum-Artvin Karayolu’nun

110. kilometresinde bulunan ve deniz seviyesinden

bin metre yükseklikte yer alan 21 metre genişlikte ve 48

metre yükseklikteki şelale, yenilenen yüzüyle gece gündüz

ziyaretçilerini ağırlıyor.

Türkülere konu olan Kömürhan Köprüsü,

yeni yüzüyle ulaşıma yön verecek

Malatya ile Elazığ arasındaki Karakaya Baraj

Gölü üzerinde yapılan ve türkülere konu

olan Kömürhan Köprüsü, yeni yüzüyle bir

yandan Doğu Anadolu'yu üç bölgeyle birleştirirken;

diğer yandan turizm ve ticaret

merkezlerini birbirine bağlayarak, bölgenin

ve ülkenin gelişimine katkı sağlayacak.

mına başlanan Yeni Kömürhan Köprüsü,

Bağlantı Tüneli ve Yolu Yapım Projesi

tamamlandı. Doğu Anadolu'yu Güneydoğu

Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz bölgeleriyle

birleştirecek Yeni Kömürhan Köprüsü ile

Bağlantı Tüneli yakın zamanda hizmete girecek.

Malatya ile Elazığ arasındaki mevcut

yolu 1 kilometre kısaltacak Yeni Kömürhan

Köprüsü, Bağlantı Tüneli ve Yolu Yapım

Projesi ile iki kent arasındaki karayolu

daha konforlu hâle gelecek. Proje, Malatya

ve Elazığ'daki havalimanlarıyla bütünleşerek,

ulusal ve uluslararası bağlantıların

parçası olacak ve iç-dış turizm sirkülasyonlarının

sağlanmasıyla bölgenin sosyal ve

ekonomik gelişimini destekleyecek. Köprü,

tünel ve yolun hizmete açılmasıyla birlikte

Malatya ile Elazığ arasındaki karayolu

ulaşımında karşılaşılan ciddi sorunlar artık

tarih olacak.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

23


İç Anadolu Bölgesi

Konya lavantanın merkezi olacak

Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından

çiftçiye dağıtılan 1 milyon 200 bin lavanta

fidesi toprakla buluşturuldu. Büyükşehir

Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre,

Konya'da kırsal bölgelerde alternatif ürün

ekimini teşvik etmek, çiftçiye destek olmak

için yağışın az olduğu, sulama yapılmayan

arazilerde artık lavanta yetiştirilecek.

Türkiye'de 2020 yılı itibariyle yaklaşık 12

bin dekar lavanta üretim alanı buluyor. Bu

destekleme ile 720 bin metrekare alanın ekilmesi

hem kıraç arazilerin değerlendirilmesi

hem de lavanta üretiminin desteklenmesi

açısından büyük önem taşıyor. Açıklamada

görüşlerine yer verilen Konya Büyükşehir

Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, Güneysınır

ilçesini lavantanın merkezi yapmak için

çalıştıklarını belirterek; “Güney sınırlı hemşehrilerimize

dağıttığımız lavanta fidelerinin

toplam bedeli 1,7 milyon lira. Katma değeri

yüksek lavanta yağı, lavanta çiçeği ve lavanta

balı üretimiyle turizmi geliştirmeyi amaçlıyoruz.

Özellikle yağışın az olduğu bölgelerde ve

sulanamayan arazilerde lavanta üretimiyle

çiftçimize ek bir kazanç sağlamak istiyoruz”

ifadelerini kullandı.

Hititlerden kalan tuz mağarasında hedef

1 milyon ziyaretçi

Çankırı Belediye Başkanı İsmail Hakkı Esen,

tuz mağarasıyla ilgili turizm hedeflerinin

yılda 1 milyon ziyaretçi olduğunu söyledi.

Hititlerden kaldığı ve yaklaşık 5 bin yıldır

tuz üretimi yapıldığı bilinen mağara ile ilgili

turizm hedeflerinin yüksek olduğunun altını

çizen Esen, tuz mağarasının tanıtımı için

geniş kapsamlı Tuz Festivali planladıklarını,

ancak salgın nedeniyle hayata geçiremediklerini

anlattı.

“2019 yılında gelen ziyaretçi sayımız, hazır

olmamamıza rağmen 150 bin civarındaydı.

2020 yılında pandemiye rağmen 180 binleri

buldu” diyen Başkan İsmail Hakkı Esen,

sözlerine şöyle devam etti: “Hayli yüksek

bir talep var. Çok fazla tanıtımını yaptığımızı

da düşünmüyorum. İlk olarak dışarıdan

peyzaj çalışmasına geçmiştik, pandemi

süreci çıktı. Sosyal tesisini yaptık, ilaveler

de yapacağız.

TÜRKİYE’DE EŞİ BENZERİ YOK

Şu anda Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı

(KUZKA) ile güdümlü proje kapsamında

içerisiyle alakalı projeler yapılıyor. Yaklaşık

6 milyon lira KUZKA’dan bir destek alacağız.

Türkiye'de eşi benzeri yok, dünyada da

en büyük üç mağaradan bir tanesi. Tuz

mağarası, Çankırı turizminin lokomotifi

olacak. 1 milyon ziyaretçiyi tuz mağarasına

getireceğiz.”

24 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


İç Anadolu Bölgesi

Kayseri kültürü

5 asırlık konakta sergileniyor

Kayseri'de taş işçiliğinin en güzel örneklerinden

5 asırlık Güpgüpoğlu Konağı, kentin

eski günlük yaşamına, mutfak kültürüne

ve sahip olduğu değerlere ışık tutuyor.

Yapımına 1419 tarihinde başlanan Tennuri

Sokak'taki konak, hem “müze ev” hem de

etnografya müzesi olarak hizmet veriyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1976 yılında

kamulaştırılan, “haremlik” ve “selamlık”

olmak üzere iki kısımdan oluşan tarihi konak,

içindeki balmumu heykelleri ve tavan

işlemeleriyle yüzyıllar öncesinin estetik

zevkini gözler önüne seriyor. İl Kültür ve Turizm

Müdürü Şükrü Dursun, Kayseri'nin en

eski konaklarından Güpgüpoğlu'nun aynı

zamanda kentin en eski mahallesinde yer

Divriği’ye seyir terası

kazandırılıyor

aldığını söyledi. Konağın selamlık kısmının

Kayseri Kalesi'nin dış surlarına bitişik inşa

edildiğini belirten Dursun, 1419'da yapımına

başlanan konağa 18. yüzyıla kadar çeşitli

eklemeler yapıldığını aktardı.

Devlet Resim ve

Heykel Müzesi,

sanatseverleri

yolculuğa

çıkaracak

Türk resim tarihinin en değerli

eserlerine ev sahipliği yapan Devlet

Resim ve Heykel Müzesi, korunan

özgün hâli ile çağdaş müzecilik

anlayışını birleştirdiği yeni restorasyonuyla

sanatseverleri resim

tarihinde yolculuğa çıkaracak.

Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi’nin

en görkemli yapılarından olan

Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi'nin

tarihi binası ve eserlerine

ilişkin üç yıl önce başlayan restorasyon

çalışması, Kültür ve Turizm

Bakanlığı uzmanları ile üniversitelerden

akademisyenlerin katkılarıyla

tamamlandı. Kültür ve Turizm

Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un

çabaları ile restorasyonu tamamlanan,

küratörlüğünü Prof. Dr. Kıymet

Giray'ın üstlendiği Devlet Resim ve

Heykel Müzesi, kapılarını yeniden

ziyaretçilerine açtı.

Sivas’ın Divriği ilçesinin Seyir Terası Projesi

ile cazibe merkezi olması hedefleniyor.

Sivas Valisi Salih Ayhan, yapımı devam eden

projeyi yerinde inceleyerek Kaymakam

Mehmet Bek ve diğer yetkililerden bilgi aldı.

Projeyi çok önemsediklerini aktaran Ayhan,

şunları söyledi:

“Divriği'nin turizm altyapısını geliştirmek

ve potansiyelini arttırmak amacıyla yapılan

Seyir Terası ile Çaltı Kanyonu, Divriği Ulu

Cami ve Divriği Kalesi’nin muhteşem manzarası

ziyaretçilere sunulacak. Seyir terası

kısa sürede ilçeye kazandırılacak.” UNESCO

Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan

Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası başta olmak

üzere tarihi konakları ve kalesiyle çok sayıda

turistin ilgisini çeken Divriği'nin, projenin

tamamlanmasıyla cazibe merkezi olması

bekleniyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

25


Karadeniz Bölgesi

Kahin Tepe kazıları heyecanlandırıyor

Kastamonu'nun Araç ilçesinde yürütülen Kahin Tepe

kazısında, günümüzden 12 bin yıl öncesine ait yapılara

ulaşıldı. İlçenin Kahin Tepe mevkisinde 3 yıl önce

başlayan kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı

Kastamonu Müze Müdürlüğü başkanlığında devam

ediyor. Kazılarda bugüne kadar Akeramik Neolitik (çanak

çömleksiz neolitik) döneme ait olduğu düşünülen

tapınak, dikili taş, adak çukurları ve "nitelikli heykeltıraşlık"

eserlere ulaşılması, arkeolog ve tarihçileri

heyecanlandırıyor.

Kazıya, Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji

Bölümü Protoistorya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim Dalı Başkanı

Dr. Öğretim Üyesi Nurperi Ayengin danışmanlık yapıyor.

Ayengin, 3 yıldır devam eden çalışmalara Başköy yakınlarında

baraj kurtarma kazısı olarak başladıklarını söyledi. Kahin

Tepe'nin konum olarak stratejik bir yerde bulunduğuna işaret

eden Nurperi Ayengin; "Bölge çok özel bir yere konumlanmış.

Bir yanında Araç Çayı var, diğer yanı güvenlik açısından çok

önemli. Vadiye hâkim inanılmaz stratejik bir noktada kurulmuş.

Bu tepenin özel olarak seçildiğini düşünüyoruz" dedi.

Büyük Göztepe Tümülüsü ziyaretçilerini

Frig tarihinde yolculuğa çıkaracak

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde ve "En

iyi korunan 20 kent" arasında yer alan

Karabük'ün Safranbolu ilçesindeki Büyük

Göztepe Tümülüsü'nde, Frig döneminin

yaşantısına animasyonlarla ışık tutulacak.

Tarihi geçmişini koruyup bugüne kadar taşıyabildiği

için "Korumanın Başkenti" olarak

da anılan Safranbolu, Türkiye'deki yaklaşık

50 bin korunması gerekli kültür ve tabiat

varlığının 1125'ini bünyesinde barındırıyor.

Osmanlı döneminden kalan han, hamam,

cami, çeşme ve köprülerin yanı sıra 18.

ve 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarında inşa

edilmiş konaklara sahip Safranbolu'daki

Büyük Göztepe Tümülüsü (bir mezar ya da

mezarlık içeren, toprak yığılarak oluşturulmuş

tepecik), Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan

alınan izinle Valilik organizasyonunda

yapılan kazılarla 2011'de açıldı. Frig dönemine

tarihlendirilen ve bölgedeki tek Frig

tümülüsü olduğu değerlendirilen mekânın

turizme kazandırılması için çalışmalar

devam ediyor.

MEZARLAR VE BULGULAR,

OLDUĞU YERDE SERGİLENECEK

Kazılarda, boyu ve mimarisiyle gömülü

kişinin zenginliğini simgeleyen 20 mezar,

iskeletler, ölen kişilerin kullandığı ve

kendisine hediye edilen çeşitli eşyalar

çıkarıldı. Safranbolu Kültür ve Turizm Vakfı

destekleriyle üstü kapatılan yaklaşık 25

metre yüksekliğindeki tümülüsteki mezarlar

ve bulgular, turizme açılarak olduğu yerde

sergilenecek.

26 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Karadeniz Bölgesi

Yıkılmak üzereyken

restore edilen

tarihi fabrika

artık cazibe

merkezi

Samsun'da bir asırdan fazla süredir tütün

fabrikası olarak hizmet veren tarihi

yapı, restore edilerek cazibe merkezi

hâline geldi. Osmanlı döneminde 1887

yılında inşa edilen yapı, 1997 yılına kadar

tütün fabrikası olarak kullanıldı. 20

yıl atıl vaziyette kalan tarihi yapı, örnek

bir kentsel yenileme projesi kapsamında

ele alınarak aslına uygun restore

edildi ve 2012 yılında alışveriş merkezi

olarak açıldı.

Anadolu mimarisinin tipik özelliklerinden

iç avluları ile çok geniş bir meydana

sahip 6 bloktan oluşan fabrika ve

depolarının restorasyonunun ardından

alışveriş merkezine dönüştürülen tarihi

yapıda, yerli ve yabancı markalara

ait 45 mağaza yer alıyor ve bin kişiye

istihdam sağlanıyor. Her gün binlerce

kişinin ziyaret ettiği tarihi yapı, kente

kattığı estetiğin yanı sıra ekonomik ve

sosyal hayata kazandırdıklarıyla da öne

çıkıyor.

Turistlerin gözdesi Ortamahalle

yenilenen yüzüyle hizmet verecek

Osmanlı dönemine ait evler, konaklar,

çeşmeler, sokaklar ve mahalle kültürünün

bir bütün hâlinde sergilendiği, Trabzon'un

Akçaabat ilçesinde 1988 yılında büyük bölümü

kentsel sit alanı ilan edilen Ortamahalle,

tarihi dokunun bugüne kadar aktarılabildiği

nadir yerleşim yerleri arasında bulunuyor.

Arnavut kaldırımlı sokakları, dik yokuşları

ve dar meydanlarıyla tarihi görünümünü

koruyan mahalle, Osmanlı döneminin yanı

sıra Roma ve Bizans gibi farklı medeniyetlerin

de izlerini taşıyor.

Turizmde giderek daha da ön plana çıkan,

misafirlerine her mevsim eşsiz manzarasıyla

Çorum'daki 155 yıllık Osmanlı hanı

turizme kazandırılacak

tabiat ile iç içe vakit geçirme, konaklama

ve yöresel lezzetleri tatma imkânı sunan

Ortamahalle, Akçaabat Belediyesi'nin Sokak

Sağlıklaştırma Projesi kapsamında yaptığı

çalışmalarla 2021 turizm sezona yenilenen

yüzüyle girecek. Proje kapsamında

mahalledeki tarihi yapıların cephelerinin

iyileştirilmesi, yol ve kaldırım düzenlemelerinin

yapılması, sokak kaplamalarının,

aydınlatma elemanlarının mevcut dokuya

uygun şekilde yenilenmesi gerçekleştiriliyor.

Tarihi Ortamahalle, kısa sürede tamamlanması

planlanan çalışmalarla 2021 turizm

sezonunda yeni yüzü ile ziyaretçilerini

ağırlamaya hazırlanıyor.

Çorum'da Osmanlı İmparatorluğu döneminde

inşa edilen ve günümüzde çok az

örneği bulunduğu belirtilen 155 yıllık Veli

Paşa Hanı'nda restorasyon çalışmaları sürüyor.

Yozgat Beylerbeyi Veli Paşa tarafından

1865'te yaptırılan Çepni Mahallesi'ndeki

tarihi han, uzun bir dönem Anadolu Oteli

olarak kullanıldı. Bin metrekare alana inşa

edilen iki katlı han, bitişiğindeki 35 odalı

otel kısmıyla 1914 yılında çıkan yangında

büyük oranda hasar gördü. Yeniden inşa

edilerek bugünkü hâlini alan yapı, mülk

sahipleri tarafından market ve depo olarak

kullanıldı.

Tarihi han, geçen yıllarda Çorum Belediyesince

turizme kazandırılmak üzere 35

yıllığına kiralandı. Çorum Belediyesi'nin

Orta Karadeniz Kalkınma Ajansının mali

desteğiyle başlattığı, yaklaşık 6 milyon lira

bütçeli restorasyon projesinin bu yıl tamamlanması

planlanıyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

27




Cover

30 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Cover

How will wounds

be healed in

tourism?

The crisis caused by the new type of

coronavirus Covid-19 pandemic, which has

affected the entire world, has undoubtedly

deeply affected the tourism sector. Almost

only in one-night, global tourism came to

a complete standstill. Although the partial

revival in summer was a glimmer of hope for

all sectors, that devastating second wave of

Covid-19 left scant hopes for a recovery in 2021.

In this issue, where we discussed the crisis in

tourism and its future goals, we included expert

opinions and evaluations.

Minister of Culture and Tourism Mehmet Nuri

Ersoy made an explanation on the steps of

normalization in tourism, which tourists are

eagerly waiting for, and said that the tourism

season will start in April and that they expect

a “V” exit in tourism for 2021. Mediterranean

Tourism Foundation (MTF) General Secretary

Andrew Agius Muscat told that after the crisis,

the wounds in tourism will heal quickly and

will come out of this process stronger.

The President of Federation of World Tourism

Writers and Journalists (FIJET) Tijani Haddad,

who signified that economic destruction in

the tourism sector will not be easy to recover,

stressed that predicting consumer trends

and the creation of new destinations is very

important for the upcoming process.

The President of the Association of Travel

Agencies of Turkey (TÜRSAB) named Firuz

Bağlıkaya, expressed the problems of travel

agencies and tour operators and said that after

the pandemic, rival countries would carry out

aggressive advertising and marketing efforts

to compensate for their losses. Therefore, he

asked the authorities to provide more support

for travel agencies that are the locomotive of

tourism promotion. Bulut Bağcı, President

of the World Tourism Forum Institute, told

that healing the wounds in tourism depends

on finding the vaccine, and foresaw that the

recovery process of the tourism sector will find

up to 2022.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

31


Kapak

Salgın sürecinden en fazla etkilenen sektör

TURİZMDE YARALAR

NASIL SARILACAK?

Dünya; turizm sektöründe yaralarını sarmaya hazırlanırken, uzmanlar bu toparlanmanın zaman

alacağı görüşünde... Turizmin içinde bulunduğu krizi ve gelecek hedeflerini tartışmaya açtığımız

bu sayımızda, Akdeniz Turizm Vakfı Genel Sekreteri Andrew Agius Muscat, Dünya Seyahat

Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu Başkanı Tijani Haddad, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği

Başkanı Firuz Bağlıkaya ve The World Tourism Forum Institute Başkanı Bulut Bağcı ile konuştuk.

GÜRER MUT

Tüm dünyayı etkisi altında bırakan yeni tip

koronavirüs (Covid-19) pandemisi, sağlık

alanında büyük bir yıkıma sahne oldu. 2019

yılı sonunda Çin’in Hubei eyaletine bağlı Vuhan

kentinde ortaya çıktı ve çok kısa sürede

215 ülkeye yayılarak, daha önce benzeri

görülmemiş bir küresel sağlık krizine dönüştü.

Dünya bu yıkımdan kurtulabilmek için

adeta kabuğuna çekildiyse de salgının yıkıcı

etkilerinden kaçınamadı. Güncel verilerin

ışığında 96,2 milyon vakanın görüldüğü

dünyada, salgın dolayısıyla yaklaşık 2 milyon

insan hayatını kaybetti.

Sınırların kaldırıldığı “global” dünyanın

laneti hâline gelen Covid-19 pandemisi, küresel

ekonomiyi de büyük oranda etkiledi.

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Ekonomik

Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından

geçtiğimiz kasım ayında hazırlanan

rapora göre, yaşanmakta olan sağlık krizinin

küresel ekonomiye maliyetinin 2020 ve

2021'de 8,5 trilyon doları bulduğu ve bu

oranın 2008 küresel finans krizini de aştığı

ifade ediliyor. Öyle ki, 2008 yılında ABD'de

başlayan ve dünyayı etkisi altına alan küresel

finans krizin maliyeti yaklaşık 3,5 trilyon

dolardı. Kısacası, bugün yaşadığımız krizin

ekonomiye yansıyan faturası, aynı zamanda

büyük bir yıkımın göstergesi.

SALGIN NEDENİYLE YARIM MİLYAR

İNSAN, AÇLIK SINIRININ ALTINDA!

Sağlık krizinin yarattığı en büyük yıkım, hiç

tartışmasız turizm sektöründe meydana

geldi. Neredeyse bir gecede, küresel turizm

tamamen durma noktasına geldi. Sınırların

kapatıldığı, karantina günlerinin hüküm sürdüğü

dünyada adeta yaprak kıpırdamadı.

Bu süreçten en büyük yarayı ise ekonomisi

büyük ölçüde turizme dayalı olan ülkeler

aldı. Özellikle ada ülkelerinin yaşadığı

finansal krizin boyutları öylesine ciddi

boyutlara ulaştı ki, birçok otel ve işletme

faaliyetlerine son vermek zorunda kaldı. Turizmin

beslediği yan sektörler de bu yıkımın

32 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Kapak

yarattığı etkilerden nasibini aldı. Dolayısıyla,

turizmde yaşanan yıkımın faturası, istisnasız

tüm sektörlere yansıdı.

Salgının doğurduğu iktisadi krizin bilançosu,

ülkeler ve çeşitli sosyal tabakalar arasında

farklılık gösterdi. Örneğin, gelir adaletsizliği

üzerine yaptığı çalışmalarla bilinen uluslararası

yardım kuruluşu Oxfam’ın araştırmasına

göre, mevcut rakamlara ek olarak yarım

milyara yakın insan daha salgının yol açtığı

etkilerle birlikte açlık sınırının altında bir yaşam

sürmek zorunda kaldı. Fransa merkezli

sağlık örgütü Médecins du Monde ise sadece

ekonomik kapasitesi kısıtlı ülkelerde değil,

gelişmiş ülkelerde de Covid-19 salgınıyla

birlikte milyonlarca insanın açlık ve yoksulluk

sınırının altına itildiği uyarısını yaptı.

HER TÜRLÜ OLASILIĞA İLİŞKİN

PLANLAMA YAPILMALI

Yaz aylarında yaşanan kısmi canlanma tüm

sektörler için umut ışığı olsa da Covid-19’un

o yıkıcı ikinci dalgası, cılız olan umutları

2021 yılında yaşanacak toparlanmaya bıraktı.

Tam bu noktada, 2020’nin son aylarında

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’ne

(UNWTO) bağlı Küresel Turizm Kriz Komitesi’nin

yayımladığı ve bizim de sayfalarımıza

taşıdığımız “Turizmi Yeniden Başlatma

Küresel Rehberi”, gelinen noktada daha

planlı hareket edilmesini, tüm olanakların

efektif kullanılmasını ve yaratıcı çözümlerin

devreye sokulması gereğini belirtti.

Bu çerçevede, Küresel Turizm Kriz Komitesi’nin

yayımladığı rapor; güvenilir sınır yönetimi,

havayolu ulaşımında izlenecek yollar,

konaklama prosedürleri, tur operatörlerinin

ve seyahat acentelerinin durumu, kongre

ve fuar etkinliklerinin yeniden planlanması,

turizm destinasyonlarının yeni duruma

göre güncelleştirilmesini kapsayan bir dizi

öneriyi içeriyor. Raporun belki de en önemli

vurgusu, aşılama çalışmalarının yarattığı

rehavete kapılmadan, her türlü olasılığa

ilişkin planlamanın yapılması. Bu uyarı,

şüphesiz sektörün yeniden canlanması için

taşınan inancın ve kararlılığın bir çıktısı.

Yaşanmakta olan sürecin değerlendirilmesinin

yanı sıra sektöre ilişkin çözüm önerilerini

ve hazırlıklarını da sayfalarımıza taşımak

istedik. Akdeniz Turizm Vakfı (MTF) Genel

Sekreteri Andrew Agius Muscat, Dünya

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu

(FIJET) Başkanı Tijani Haddad, Türkiye

Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı

Firuz Bağlıkaya, The World Tourism Forum

Institute Başkanı Bulut Bağcı, Kültür ve

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un görüşlerine,

değerlendirmelerine yer verdik. Bu

toparlamanın, önümüzdeki döneme ilişkin

çıkış yollarının bulunması için yararlı bir

kaynak oluşturacağını düşünüyoruz.

“2021, TURİZM İÇİN

TOPARLANMA YILI OLACAK”

Turizmcilerin merakla beklediği turizmde

normalleşme adımlarına ilişkin, Kültür ve

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy açıklamalarda

bulundu. Turizm sezonunun

nisan ayında başlayacağını belirten Kültür

ve Turizm Bakanı, geride bıraktığımız yıla

ilişkin değerlendirmeler yaptı. Acentelerin

ve turist rehberlerinin durumunu, “Güvenli

Turizm Sertifikasyonu” projesini, turizme

ilişkin önümüzdeki dönem yapılacak tanıtım

çalışmalarını, turizme kazandırılan yeni

destinasyonları ve 2021 hedeflerini aktaran

Bakan Ersoy, 2021’in turizm için toparlanma

yılı olacağını söyledi. Seyahat acentelerine,

turist rehberlerine çeşitli destekler verdiklerini

belirten Ersoy, süreci iyi yönettiklerini

ve “Güvenli Turizm Sertifikasyonu” ile iyi bir

başarı yakaladıklarını kaydetti. 50’yi aşkın

başlığı "GoTurkey" üzerinden tanıtacaklarını

açıklayan Bakan Mehmet Nuri Ersoy, turizme

kazandırılacak yeni destinasyonlar için “Yeni

Göbeklitepelere hazır olalım” mesajını verdi.

“TURİZM BU SÜREÇTEN

DAHA GÜÇLÜ ÇIKACAK”

2020 başında turizm sektörünün sürdürülebilirliğine

ilişkin İstanbul’da katıldığı

bir konferansta Covid-19 salgını haberini

duyduğunu belirten Akdeniz Turizm Vakfı

(MTF) Genel Sekreteri Andrew Agius Muscat,

ekonomik senaryoların bir gecede değiştiğini

belirtti. Yatırımcıların bu sürece hazırlıksız

yakalandığını ve turizm sektöründe iflasların

art arda geldiğini söyleyen Muscat, “Kâbus

dolu bir yıl geçirdik” diye konuştu. Ekonomisi

büyük ölçüde turizme bağlı ada ülkelerinin

bu süreçte büyük yara aldığını ifade eden

Muscat, umudun bitmeyeceğini ve ekonomisi

büyük ölçüde zarar gören adalarda

işletmelerin yaratıcı çözümlerle bu sıkıntıdan

kurtulmaya çalıştıklarını dile getirdi.

“KAMU-ÖZEL İŞBİRLİĞİ,

BU SÜREÇTE YOĞUN YAŞANMALI”

Covid-19 pandemi sürecinden en çok

etkilenen sektörün turizm sektörü olduğunu

ve bunun da ulusal ekonomilerin bütününü

etkilediğini belirten Dünya Turizm Yazarları

ve Gazetecileri Federasyonu (FIJET) Başkanı

Tijani Haddad, hızlı toparlanma senaryolarının

aksine yaşanan krizin boyutunun görünenden

daha fazla olduğunu ve ekonomik

toparlanmanın kolay olmayacağını ifade etti.

İlk etap için normalleşme adımlarıyla birlikte

milyonlarca insanın seyahat etme arzusunun

sektörü hareketlendireceğini aktaran

Haddad, ayrıca turizm yayıncılığının içinde

bulunduğu duruma da değinerek, yayıncıların

da sektörün diğer paydaşları gibi yeni

döneme hazır olması gerektiğini açıkladı.

“SEYAHAT ACENTALARINA SAĞLANACAK

DESTEK, SEKTÖRE GÜÇ KATAR”

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)

Başkanı Firuz Bağlıkaya ise ekonomik

açıdan yüzyılın en büyük krizi ile karşı

karşıya kaldığımızı ve bu süreçte seyahat

acentelerinin ciddi yara aldığını söyledi.

Aşı çalışmalarının turizm sektörü için daha

büyük önem taşıdığına değinen Bağlıkaya,

aşılamada kaydedilecek gelişmelerin turizm

sektörünü de pozitif etkileyeceğini belirtti.

Pandemi sonrası rakip ülkelerin kayıpları

telafi etmek üzere agresif bir tanıtım ve

pazarlama çalışması yürüteceği hatırlatmasında

bulunan Bağlıkaya, turizm tanıtımının

lokomotifi konumunda bulunan seyahat

acentalarına sağlanacak desteğin sektöre

güç katacağını vurguladı.

“TURİZMİN TOPARLANMASI

2022’Yİ BULACAK”

Turizmde yaraların sarılmasının aşının

bulunmasına bağlı olduğunu belirten The

World Tourism Forum Institute Başkanı

Bulut Bağcı, sağlık alanında yapılan çalışmalara

rağmen, 2021 yılı turizm rakamlarının

2019’un verilerini yakalamasının çok

zor olacağını öngördüğünü söyledi. Bağcı,

turizm sektörünün toparlanma sürecinin

2022 yılını bulacağını söyledi.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

33


Kapak

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy:

Bu sene turizmde

‘v’ çıkışı bekliyoruz

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, turizmcilerin merakla beklediği “normalleşme”

adımlarının ne zaman atılacağına ilişkin açıklamalarda bulunarak; “Türkiye, 2020'de 15,5 milyon

yurt dışı ziyaretçi elde edecek ve yüzde 70'lik daralma ile seneyi kapatacak. Turizm gelirinde ise

11 milyar doların üzerinde bir rakam bekliyoruz” dedi.

Turizmcilerin merakla beklediği turizmde

normalleşme adımlarına ilişkin, Kültür

ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’dan

müjdeli haber geldi. Etkinliklerin mart ayı

itibariyle kaldığı yerden devam edeceğini

belirten Bakan Ersoy, turizm sezonunun da

nisan ayında başlayacağını dile getirdi.

2020’ye başlarken turizme ilişkin büyük

hedefleri olduğunu söyleyen Kültür ve

Turizm Bakanı, salgın dolayısıyla belirlenen

hedeflere ulaşamadıklarını açıklamasının

ardından şunları ifade etti: “Uluslararası

turizm gelirlerinde yüzde 88'lik bir daralma

oldu. Türkiye olarak biz Yunanistan, İspanya

gibi ülkelere göre nitelikli turist getiren ülkeleri

rakip alıyoruz. Türkiye artık gelir seviyesi

yüksek turist getiren ülkeler sınıfına girdi.

Oralarda turizm gelirlerinde yüzde 80'lik bir

daralma olduğunu görüyoruz.”

“ACENTELERE VE TURİST

REHBERLERİNE ÇEŞİTLİ

DESTEKLER VERDİK”

Türkiye’nin 2020'de 15,5 milyon yurt dışı

ziyaretçi elde ettiğini ve yüzde 70'lik daralma

ile seneyi kapattığını açıklayan Bakan

Ersoy; “Gelirlerde 11 milyar doların üzerinde

bir rakam bekliyoruz. Dünyada turizmdeki

yüzde 80 daralmaya karşı Türkiye, yüzde

20’lik performansla ve yüzde 68 daralmayla

bu seneyi kapattı” dedi.

Turizmde sektöre verilen destekler hakkında

da açıklamalarda bulunan Ersoy,

seyahat acentelerine ve turist rehberlerine

çeşitli destekler verdiklerini, işletmelerin

arazi kullanım bedellerine, konaklama

vergilerine yönelik kolaylıklar sağladıklarını

ve çeşitli düzenlemeler yaptıklarını söyledi.

Bakan Mehmet Nuri Ersoy, havayolu şirketlerini

de desteklediklerini aktararak, Türk

kökenli yabancı bayraklı havayolu şirketleri

arasında bulunan dört büyük tur operatörüne,

iki etapta orta vadeli kredi desteği

verildiğini, bu şirketlerin bünyelerinde 160

uçak barındırarak, “resort” bölgelerine bu

uçaklarla turist taşıdıkları için önemli olduğunu

kaydetti.

“GÜVENLİ TURİZM SERTİFİKASYONU İLE

İYİ BİR BAŞARI YAKALADIK”

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme

Ajansı’nın 2020'de ülkenin turizm tanıtımına

katkı sunmak için çalıştığını vurgulayan

Ersoy; “Dünyada 100 yıl önce kurulmuş bir

ajans ama bu işi en iyi yapan ajans da bizde.

Çok ciddi bir profesyonel ekibi bünyemizde

bulunduruyoruz. Bu sene Türkiye, turizm

konusunda dünyada en etkili ve en yoğun

reklam yapan ülke oldu” diye konuştu.

34 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Kapak

Turizm alanında yapılan reklam harcamalarının,

Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme

Ajansı tarafından kriz başlamadan

önce tam zamanında hayata geçirildiğini

ve bu nedenle rakip ülkelere göre daha

iyi bir performansla yılı sonlandırdıklarını

ifade eden Ersoy, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bütün ülkeler doğal olarak ekonomik

endişelerle siyasi kararlar almak durumunda

kaldılar. Kendi ülkelerinin de bağlı

oldukları grupları önceliklendirmeleri de

gerekli. Bütün bunlara rağmen Türkiye

olarak bir fark yarattık ve onlardan daha

iyi performans sergiledik. Bu sene otelleri

tamdört kere denetledik. Süreci çok iyi

yöneterek, Güvenli Turizm Sertifikasyonu

ile iyi bir başarı yakaladık.

2021’DE 23,5 MİLYAR DOLARI

GEÇECEĞİMİZİ UMUYORUZ

2021 yılının turizm için bir toparlanma yılı

olacağını belirten Bakan Ersoy; “2021’de turizmde

‘V’ çıkışı bekliyoruz. Alınan önlemler

neticesinde vaka sayılarında hızlı bir düşüş

yaşandı. Aşılama çalışmaları da başladı.

Mart ayında vaka sayısında 2 binli rakamlara

ineriz. Nisan ayı itibariyle de sezonun

açılacağını düşünüyoruz. Toplum disiplini

ile alakalı bir konu bu, sadece bizim ülkemizle

ilgili değil. Yurt dışındaki vaka sayıları

da önemli rol oynayacak. 2019 rakamlarını

2021’de yakalama şansımız yok ama yüzde

100'lük bir büyüme ile 31 milyonluk turist

sayısını aşacağımızı ve 23,5 milyar doları

geçeceğimizi umuyoruz. Ay ay olan gelişmelerle

rakamları takip edeceğiz.”

TÜRKİYE, “GO TURKEY” İLE TANITILACAK

Mehmet Nuri Ersoy, 2021'de Türkiye'nin

zengin ürün ve destinasyon çeşitliliği ve

dünya turizminin değişen trendleri çerçevesinde

golf turizmi, müzeler, kültür rotaları,

inanç turizmi, gastronomi, alışveriş gibi

50'yi aşkın başlığı "Go Turkey" üzerinden

tanıtacaklarını kaydederek; Go Turkey'i son

teknoloji ile yaptıklarını, dünyada en çok

ziyaret edilen siteleri incelediklerini, buralarda

son teknolojiyi kullandıklarını açıkladı.

Go Turkey’de Türkiye hakkında haber yapma

olasılığı olan haber portallarının yapay

zekâ tarafından takip edildiğini söyleyen

Ersoy, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Dünyanın en büyük yolcu tedariği yapan

tur operatörlerini sistem takip ediyor. Türkiye

ile ilgili olumlu ve olumsuz yönlendirmeleri

alıp, ona göre tanıtım önceliği yapıyor.

Siteye önceden gerçekletirdiğiniz ziyaretleri

kayıt altında tutuyor. Eğilimlerinizi kaydediyor,

size ona göre planlamalar gösteriyor.

Go Turkey, dünyada en çok ziyaretçi alan

sitelerin başında. Burada nitelikli ziyaretçiyi

öncelikledik ve ikinci aşamaya geçtik. Farklı

lisanlarda hizmet vereceğiz. 81 vilayeti ve 50

ürünü tanıyoruz, hem destinasyonları hem

ürünlerini tanıtıyoruz. 30'dan fazla ürün

işlenmiş durumda, şubat sonuna kadar tüm

şehirler işlenmiş olacak. Turizm tanıtımında

tek sesliliğe geçiyoruz.”

“MISIR'DA PİRAMİTLER NEYSE, URFA

BÖLGESİ BİZİM İÇİN O OLACAK”

2020'de yaptıkları önemli çalışmalardan

birisinin de Devlet Resim ve Heykel Müzesi

olduğunu dile getiren Bakan Ersoy, binanın

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatları

ile yapıldığını, Atatürk'ün binanın hem içinde

hem dışında Türk motiflerinin olmasını

istediğini söyledi. Ersoy, müzenin envanterindeki

eserlerin depolarda son teknoloji

ile korunduğunu belirterek; “Biz burada

Bakanlığa bağlı resim envanterini koruma

altına almış oluyoruz” dedi.

Kazı alanlarındaki çalışmalara 2021'de de

yoğun bir şekilde devam edeceklerini aktaran

Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, sözlerini

şöyle sonlandırdı: “2018 yılında listeye alınan

Göbeklitepe'yle birlikte UNESCO Dünya

Mirası Listesi varlık sayımızı 18'e çıkardık.

Yeni Göbeklitepelere hazır olalım. Karahantepe'yi

duyurmuştum, birkaç ay sonra

araştırmalar tamamlanır. Mısır'da piramitler

neyse, Urfa bölgesi de bizim için o olacak.

Dünyada önemli ses getiren bir proje

olacak. Urfa, Türkiye'nin turizm yüzlerinden

biri hâline gelecek. Haziranda eylem planını

açıklayacağız.

BODRUM KALESİ VE SÜMELA

MANASTIRI’NDA SONA YAKLAŞILIYOR

Türkiye'de restorasyonlarda kademeli

açılış sistemine geçtik, böylelikle turistlerin

ziyaretçi ayağının kesilmemesini sağladık.

Bodrum Kalesi'nin üçüncü etap çalışmaları,

2021 Mayıs ayında tamamlanacak. Sümela

Manastırı'nda profesyonel dağcılarımız ekip

içerisinde yer aldı. Restorasyon tamamlandığında

daha önce hiç ziyarete açılmamış

olan üçüncü etap da 2021 yılında tamamlanarak

ziyaretçilerine açılacak.”

Bodrum Kalesi

Sümela Manastırı

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

35


Kapak

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya:

2021’de uluslararası turizm

rekabeti çok yoğun yaşanacak

Dünya genelinde başlayan ve turizm sektöründe

derin yaralar açan Covid-19 pandemisinin

yaraları sarılmaya hazırlanırken;

Türkiye’nin önümüzdeki süreçte sektöre

ilişkin atacağı adımları Türkiye Seyahat

Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Firuz

Bağlıkaya ile konuştuk.

2020’de turizm özellikle yaz aylarında

kısmi bir canlanma yaşasa da

beklenilen geri dönüşler olmadı.

Birçok işletmeci ve acenta iflas ettiğini

duyurdu. Geride bıraktığımız yılı nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Covid-19 pandemisi neredeyse bir yıldır

sadece insan hayatı ve sağlığını değil, aynı

zamanda ekonomiden sosyal yaşama kadar

tüm hayatımızı derinden etkiledi. Ekonomik

açıdan yüzyılın en büyük krizi ile karşı karşıya

kaldık. Bu süreçte salgından en büyük

yarayı alan sektörlerin başında maalesef ki

turizm geldi. Turizm başta olmak üzere tüm

iş kolları, daha önce eşi benzeri görülmemiş

bir krizle mücadeleyle dolu bir yılı geride

bıraktı. Seyahat acentaları da ne yazık ki

bu krizden büyük yara aldı. Geçen sürede

bazı destekler açıklandı, ancak bunlar

sektörümüzün toparlanabilmesi için yeterli

olmadı. Seyahat acentaları ne yazık ki büyük

sıkıntıda. UNWTO verilerine göre, 2020

yılının ocak-ekim döneminde uluslararası

seyahatlerde yüzde 72 oranında gerileme

yaşanırken, Türkiye de pandemi nedeniyle

dünya turizminde yaşanan gerilemeden

olumsuz etkilendi ve dünya genelindeki

düşüşe benzer oranlarda kayıp yaşadı.

Tedavi için planlanan aşı çalışmaları

hayata geçiyor. Fakat normalleşmenin

uzun sürmesi durumunda acentalar ve

turizm merkezleri nasıl bir yol

izlemeli?

Turizm sektörünün 2021 yılındaki performansını

belirleyecek ana unsur, yine

pandeminin seyri olacaktır. Burada aşılama

süreci çok önemli. Ana pazarlarımız olan

İngiltere, Rusya, Almanya ve diğer Avrupa

ülkelerinde aşılanma süreci başladı. Ülkemizde

de aşı çalışmaları gerçekleştiriliyor.

Bu sürecin hızla ilerlemesi, turizm sektörü

için da büyük önem taşıyor. Cumhurbaşkanımız,

DEİK toplantısında 25 milyon yeni

aşının geleceğini de söyledi. Dolayısıyla, bu

oran hızla artacak. Ülkemizde aşı çalışması

sayesinde pandemiyle mücadele konusunda

kaydedilecek gelişmeler, turizmdeki

gelişime pozitif etki edecektir. Tüm bu çalışmalar

ışığında yılın ikinci yarısından itibaren

Türkiye’ye yönelik turizm hareketlerinde

artış beklediğimizi ifade edebiliriz.

Pandemi sonrası rakip ülkelerin kayıpları

telafi etmek üzere agresif bir tanıtım

ve pazarlama çalışması yürüteceği ve

uluslararası turizm rekabetinin çok yoğun

36 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Kapak

biçimde yaşanacağı göz önünde

bulundurularak, ülkemiz turizm

tanıtımının lokomotifi konumunda

bulunan seyahat acentalarına

tanıtım ve pazarlama desteği

sağlanması da sektörümüze güç

katacaktır.

Sektörümüzün yaşadığı nakit

akışı sorununun çözülmesi için

turizm sektörü şirketlerine sicil

affı çıkarılması, KGF ve benzeri

kaynaklardan kullanılmak üzere

uzun vadeli, esnek faizli, TL bazında

kolay ulaşılabilir ve uzun

vadeli kredilerin en acil şekilde

sağlanması büyük önem taşıyor.

Ülkemizin turizmdeki rekabet gücünün

temelini oluşturan kalifiye

personel istihdamının sürekliliğinin

sağlanması açısından Kısa

Çalışma Ödeneği uygulamasının

sektörümüz için 2021 yıl sonuna

kadar uzatılması da sektörümüzün

ihtiyaç duyduğu destekler

arasındadır.

Yeni dönemde ‘her şey dahil’

sistemini de kapsayan birçok

konseptin revize edileceği

öngörülmüştü…

Her şey dahil sistemi, Türkiye’nin

başarıyla uyguladığı ve dünya

turizminde söz sahibi olmada

önemli bir avantaja dönüştürdüğü

bir sistem. Özellikle de kitle

turizmi odaklı büyümede son

derece etkili bir ürün. Pandemiyle

birlikte her şey dahil konseptinin

işleyişi ile ilgili yiyecek-içecek

servisi başta olmak üzere bazı

farklı uygulamalar gündeme

geldi. Bununla birlikte hizmet

kalitesinde herhangi bir sıkıntı

yaşanmadı. 2021 yılı, her şey

dahil sistemi açısından hijyen

kurallarının yine üst düzeyde

olacağı bir yıl olacak.

Acentaların önümüzdeki

döneme ilişkin ne gibi

hazırlıkları var? Yeni konseptler

oluşturulacak mı?

Pandemi süreci, dünya genelinde

tüketicilerin tatil amaçlı destinasyon

tercihlerindeki önceliklerini

değiştirdi. Yapılan araştırmalar,

hijyen ve güvenliğin tüketicilerin

destinasyon tercihinde en

belirleyici unsur olduğunu ortaya

koyuyor. Bu bakımdan, doğru

iletişim kurularak Türkiye’nin

pandemiyle mücadele konusunda

yürüttüğü başarılı çalışmaların

ve turizm sektörümüzün aldığı

önlemlerin etkili bir şekilde aktarılması

büyük önem taşıyor. Bu

çerçevede, TÜRSAB olarak biz de

dünya genelindeki turizm meslek

kuruluşları ve ülkemizde görev

yapan büyükelçilerle sürekli

iletişim içinde bulunduk.

2021 yılında turizmde ne gibi

yeniliklerin ve değişikliklerin

olacağını öngörüyorsunuz?

2021 yılı, turizm sektörü adına

kademeli toparlanma başlangıç

yılı olacak. TÜRSAB olarak 2021

yılı için sektörümüze koronavirüs

sonrası öngörü olması açısından,

hedef pazarlarımızla bizimle aynı

konumdaki birliklerle görüşmeler

gerçekleştirdik. Türkiye

turizmi açısından önem taşıyan

Rusya, Almanya, İngiltere,

Hollanda, Ukrayna ve ABD’de

faaliyet gösteren seyahat acentası

meslek örgütü başkanları ile

gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde

de turizmde hareketlenmenin

2021 yılının ikinci yarısından

itibaren ivme kazanacağı görüşü

öne çıkıyor. Bu çerçevede,

toparlanmanın 2021 yılında

başlayacağını, 2019 yılı verilerinin

ise 2023 yılında yakalanacağını

öngörüyoruz. Öte yandan,

2021 yılında tüm dünyada iç

turizm hareketlerinin öneminin

artacağından hareketle TÜRSAB

olarak yurt içi turizm seferberliği

başlatılması hususunda resmi

mercilere talebimizi ilettik.

Bunun dışında pandemi nedeniyle

seyahat severlerin dönemin

şartlarına uygun beklentileri oluştu.

Seyahat acenteleri tur transfer

araçlarında hijyen kurallarına

uygun hizmet sunuyor. Önümüzdeki

dönemde daha butik turlar

ön plana çıkacak. İnsanlar yakından

tanıdığı aile, dost ve arkadaş

gruplarıyla seyahat etmeyi tercih

ediyor. Hazırlanan paket turlar da

buna göre şekillenmeye başladı.

Tatil planlarında insan yoğunluğunun

az olduğu destinasyonlar

ve doğa turizmi ön planda tutuluyor.

Turizmin dinamikleri de

dünyadaki her sektörde olduğu

gibi pandemiyle yön değiştirmeye

başladı diyebiliriz.

UFTAA Başkan Yardımcısı

Çetin Gürcün:

Turizmde ciddi

belirsizlikler var

Dünya Seyahat Acentaları Birlikleri Federasyonu

(UFTAA) Başkan Yardımcısı Çetin Gürcün, turizm

sektörünün belirsizliğine vurgu yaparak, dergimize

şu açıklamalarda bulundu: “Toplantılarımızda

ülkemiz ve dünyanın çeşitli bölgeleriyle ilgili

değerlendirmeler yapıyoruz. Bir gerçeklik var ki,

pandemiden en büyük darbeyi gerçekten turizm

aldı. Hem de çok dramatik bir darbe... Şöyle ki;

2019 yılında dünyada seyahat eden insan sayısı

ile şimdi seyahat eden sayısı arasında büyük

farklar var. Neredeyse üçte ikisini kaybetmiş durumda.

Türkiye’de de turizm sektörü ve oteller bir

şekilde direnmeye, dayanmaya çalışıyor.”

“DÜNYADA ÇOK BÜYÜK BİR KAYIP VAR”

Gürgün, sözlerini şöyle sürdürdü: “Seyahat

acentalarının durumu da bir felaket. Sadece

bizde değil, dünyada da durum aynı… Diğer bir

boyutu da turist akışı açısından dünyada çok

büyük bir kayıp var. Ne zaman normale döner,

işin açıkçası şu an projeksiyon yapma imkânı

yok. Aşı konuşuluyor ama aşı ile ilgili bilinmeyen

noktalar var. Kimse bir şey bilmediği için turizmin

ne zaman başlayacağı konusunda da çok ciddi

belirsizlikler bulunuyor. Turizmin küresel ölçekte

toparlanmasının, aşının bütün dünyada yaygın

biçimde kullanılması ve hastalığın kontrol altına

alınmasına bağlı olduğunu düşünüyorum.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

37


Kapak

World Tourism Forum Institute

Yönetim Kurulu Başkanı

Bulut Bağcı:

2021 turizm rakamlarının

2019 verilerini yakalaması çok zor

World Tourism Forum Institute Yönetim Kurulu

Başkanı Bulut Bağcı, koronavirüs sürecine

yönelik dergimize şunları ifade etti: “Pandemi,

tüm dünyada turizmi ciddi anlamda bir fırtınaya

soktu. Turizm sektörü, dünya genelinde 3

trilyon dolar üzeri bir kayıp yaşadı. Türkiye de

bu yaşananlardan nasibini aldı. Mart 2020’de

Dünya Sağlık Örgütü’nün Covid-19’u pandemi

ilan etmesiyle beraber tüm ülkeler hızlı bir

aksiyon alıp, sınırlarını kendi ülke vatandaşlarının

giriş çıkışları hariç tüm ülkelere kapattı.

Bu süreçte özellikle havayolu şirketleri, ciddi

anlamda çıkmaza girdi. Hatta finansal yapısı

güçlü olmayan birçok havayolu şirketi, iflasını

açıklamak durumunda kaldı.

ESAS İYİLEŞME

2022 YILINDA OLACAK

Turizmde yaraların sarılması, aşının bulunması

ile doğru orantılı. Şu an görüyoruz ki

aşı çalışması, birçok ülkede uygulanmaya

başlandı. Benim öngörüm, sağlık alanında

yapılan çalışmalara rağmen 2021 yılı

turizm rakamlarının, 2019’un verilerini

yakalamasının çok zor olacağı yönünde.

2021 yılında, 2019 verilerinin ancak yüzde

75’inin yakalanabileceğini öngörüyoruz.

Esas iyileşme 2022 yılında olacaktır. Çünkü

aşının bulunması kadar, onun tüm milletlere

şeffaf ve adil dağıtılması da bir o kadar

önemli…”

POYD İstanbul BYK Başkanı Serkan Gümrükçü:

İşsiz kalan turizm çalışanlarının

durumu endişe verici boyutta

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD)

İstanbul Bölge Yönetim Kurulu Başkanı ve

Ramada Old City Hotel Genel Müdür Serkan

Gümrükçü ile pandemi döneminde otellerin

durumunu ve yeni döneme ilişkin planlarını

konuştuk. Sokağa çıkma yasağının var olduğu

bir ülkede otelcilik yapmanın oldukça

zor olduğunun altını çizen Gümrükçü; “Biz

böylesi ağır bir dönemi yaşıyoruz. Otellerimiz

bu sürece hızlı refleks göstererek,

pandemi tedbirlerini eksiksiz olarak hayata

geçirdi. İlgili prosedürleri doğru şekilde takip

ettik. Fakat burada asıl sorun, otelcilerin

içine düştüğü bu çıkmazdan nasıl kurtulacağıdır.

Covid-19 salgınının insanların hayatını

etkilediği, büyük acılara neden olduğu

muhakkak ama işsiz, ekmeksiz kalan turizm

çalışanlarının karşı karşıya kaldığı zorluklar

da bir o kadar endişe verici boyutta.

Maalesef, bugüne kadar fakirlik ve işsizlik

virüsünün aşısını göremedik!” dedi.

“ÇÖZÜME İLİŞKİN ELLE TUTULUR BİR

GELİŞME KAYDEDİLMEDİ”

Oteller öncelikli olarak, pansiyon konseptinden

başlayarak giderlerini yeni koşullara

nasıl uyarlayacaklarının planlarını yapacaklarını

da vurgulayan Serkan Gümrükçü;

“Gelirleri belirlemenin imkânsıza yaklaştığı

bu ‘virüs etkisi’, işletmeleri gider kontrolünü

daha yapısal bir bakış açısıyla değerlendirme

mecburiyetinde bırakacaktır. Öte yandan, turizme

insan kaynağı sağlayan turizm okulları,

iki yıldır staj yapamayan, sahada uygulamalı

eğitim göremeyen lise, meslek yüksekokulu

ve lisans seviyesinde öğrenci sorunu da

yaşamakta. Bu konunun çözümüne ilişkin

şu ana kadar elle tutulur bir gelişme kaydedilmedi.

Bir başka sorun da turizm acentalarının

içler acısı durumu. Acentaların yaşadığı

sorunlar, doğal olarak otellere ciddi bir

tahsilat sorunu yarattı. Özellikle İstanbul’da

önümüzdeki süreçte online otel rezervasyonlarına

yönelecek turist sayısı yerel acentelerden

daha fazla olacağı için, yine olumsuz bir

daralma gerçekleşmesi muhtemel olacaktır”

şeklinde konuştu.

38 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Kapak

SKAL International İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ayşe Önen:

Tüm gücümüzle rekabete

hazırlanmalıyız

Tüm dünyayı derinden etkileyen bu zorlu

süreçte turizm endüstrisi, tüm paydaşları ile

birlikte büyük bir sınav vermekte. Süreci bu

defa SKAL International İstanbul Yönetim

Kurulu Başkanı Ayşe Önen’e sorduk. “SKAL

İstanbul Kulübü olarak sektörün geleceğine

yönelik yoğun katılımlı bir çalıştay ve bir dizi

toplantı düzenledik. Sektörün durumunu

analiz ettik, çareler aradık” diyen Önen,

şunları ifade etti:

“Çıkan sonuçlar sürpriz değildi; katıldığımız

uluslararası toplantılar, panel,

webinar ve arama konferanslarında

genellikle benzer sonuçlar ve çözüm

önerileriyle karşı karşıya geldik. Pandemi

sonrası müşteri beklentilerinde çok

radikal değişimler olacak. Bu değişimlere

hızlı, güçlü ve etkili yanıt vermeli,

bütün enerjimizi yeniyi inşa etmek üzere

odaklanmalıyız.

SÜREÇ AKILLI YÖNETİLİRSE,

OLUMSUZ HAVA DEĞİŞİR

Yeni dönemle birlikte inovasyon ve dijitalleşme,

hijyen ve sağlık güvenilirliği, temassız

işlemler, kişiye özel seyahat ve konaklama

tercihleri, yeni turistik bölgelerin tercih

edilmesi ön plana çıkacaktır. Bu bağlamda

süreci akıllıca yönetirsek, olumsuz havayı

olumluya çevirebiliriz diye düşünüyorum.

İletişimin gücünden yararlanmamız lazım.

Aynı ürün ve hizmeti, aynı şekilde farklı

ülkelere satamayız. Hepsinin kültürü, tatil

anlayışı veya müşteri beklentisi birbirinden

çok farklı... Bu farklılıkları göz önüne bulundurmak

gerekmektedir.”

ATURJET Başkanı Delal Atamdade:

Türkiye ekonomisi turizme bağlı

FIJET Türkiye (ATURJET) Başkanı Delal

Atamdade, pandemi sürecinin turizm

sektörüne etkilerini değerlendirdi. Türkiye

ekonomisinin turizme bağlı olduğunu dile

getiren Atamdede, şu açıklamalarda bulundu:

“Gerek dünyada gerekse Türkiye’de

pandemi gündeme geldiği andan itibaren

turizm başta olmak üzere birçok sektör

derinden etkilendi. Özellikle Türkiye gibi

ekonomisi turizme bağlı, dış ticaret açığının

yüzde 40-45’ini turizm gelirleriyle kapatan

bir ülkede milyonlarca insanın resmi veya

gayriresmi çalıştığı, normal şartlarda yaklaşık

40 milyar dolarlık gelir beklenen bacasız

bir endüstriden bahsediyoruz.

Gelin görün ki pandemiye kadar sanki

sistem tıkır tıkır işliyormuş da şimdi bu illet

yüzünden kesintiye uğramışçasına, ilgili

ilgisiz herkes kanaat belirtiyor. Yok efendim

25 milyon turist gelirmiş, yok efendim

bilmem kaç milyar dolar girdi beklermiş,

yok efendim bu topraklarda bir sürü kültürü

saklarmışız da onun için avantajlıymışız da!”

“TÜRKİYE YARALARINI AKIL, MANTIK,

EĞİTİM VE TECRÜBEYLE SARAR”

Atamdede, sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi siz yabancı turisti getirmek istiyorsanız,

öncelikle onların ekonomilerini

göz önünde bulundurarak bir strateji

geliştirmeniz gerekiyor. O meşhur sistemler

ve stratejiler uygulanacaksa bile gerçek

turizmciler uygulasınlar da bir işe yarasın.

Ancak, ‘Biz artık bu ucuz memleket

elbisesini çıkaracağız’ diyorsanız, paydaşlarınızla

birlikte geçmişin üzerine

bir sünger çekip, fabrika ayarlarına geri

dönmenizde fayda olacaktır. Hiç olmazsa

pandemi gibi bir illet, son çeyrek asra

yakındır yanlışlar ve hatalarla dolu bir

endüstrinin yararına bir süreç olsun. Milyar

dolarlık turizm girdilerinin maliyetleri iyi

hesap edilsin; en ufak sallantıda yıkılmayan,

hizmet sektöründe çalışanın kolay yetişmediğini,

ha deyince bulunamayacağını

bilen, elemanlarının önemini kavramış,

kısacası kendini geliştiren bir turizm algısı

oluşturulsun. Umarım akıl, mantık, eğitim

ve tecrübeden oluşan görev bilinci üstün

gelir de Türkiye turizmi pandemi sonrası

yaralarını sarar.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

39


Cover

Andrew Agius Muscat:

Technology will be

the game changer

Explaining what needs to be done to tackle

the Covid-19 pandemic that badly affected

the tourism industry, Secretary General of

the Mediterranean Tourism Foundation

(MTF), Andrew Agius Muscat said; “The

tourism, hospitality and travel sectors need

to rethink their operations and create new

experiences by using technology.”

Many countries of the world had

a difficult year regarding their

economy due to Covid-19. Especially,

Mediterranean countries suffered greatly

in this process. How do you evaluate the

year we have left behind?

Year 2020 was a nightmare for all those who

work or operate a business in the tourism,

hospitality and travel sectors across the

world. The unimaginable happened. As

year over year, tourism was growing across

the world and traveling was becoming more

accessible to more people, the key issues

seemed to revolve around the challenges

caused by over-tourism.

40 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Cover

Indeed, as in February 2020, I was attending

a conference in Istanbul discussing

over-tourism and what needs to be done to

focus actions towards sustainable tourism

initiatives. Then suddenly, we started seeing

in the news that China was being locked

down due to a mysterious virus, which was

killing people in a far away and relatively

unknown city, Wuhan. The rest is the start

of a nightmare called corona virus and for

the more politically correct, Covid-19.

Suddenly, traveling across the world started

to take a stop and that was the doom of our

hospitality and tourism sector. This caught

a number of investors in this sector unprepared,

as the economic scenario changed

from a positive to a negative one overnight.

Many employees started to lose their jobs

and lifetime careers in the tourism sector,

and investors started to face series financial

difficulties and some even started to close

down to avoid bankruptcies. A real nightmare...

And what’s worst, this is still not yet

over. The effects which started in 2020 are

still very much with us, and despite that we

all believed that year 2021 would be a year

for relaunch, unfortunately the difficulties

being faced by the tourism, travel and hospitality

sectors are still very serious.

‘THE PANDEMIC HAS CRIPPLED THE

AVIATION AND CRUISE LINE BUSINESS’

Italy, Greece, Croatia, Turkey and

Egypt’s tourism suffered severely

because of Covid-19. So, how were the

Mediterranean islands affected by this

crisis? Tourism centers on the islands

went bankrupt as their income fell.

Are there any hope for the island

economies to recover?

Islands have a major challenge.

Whereas continental and large

countries could at least during the pandemic

manage the damage caused by focusing

on internal tourism activities, for smaller

islands this is not an option. This is because

to travel to an island, you need to get to it

by plane or by ship. The pandemic has crippled

the aviation and cruise line business

and consequently islands whose economy

depends on tourism just blocked.

Of course, hope is the last thing to die

and if anything else the pandemic is also

proving how resilient tourism is. Many

operators in the wider tourism sector are

trying to reinvent themselves. For example,

a number of restaurants have started

to offer take-away services and hotels are

transforming their conference halls into

office spaces. But of course this is not

enough to be sustainable.

How fast will the normalization

take places in tourism as a result of

vaccinating the people? How will

this process progress? Are there

any preparations of the tourism

organizations and countries in the region

regarding this?

We are looking forward to the vaccine and

it’s rollout process to leave the desired

effects. The big questions related to when

will this be complete and what will be the

outcome cannot be answered at this stage.

There are various challenges of a medical,

logistical and psychological nature, which

complicate any attempt to forecast an

outcome. All we have to do is follow closely

what is happening and be ready to react

to any eventuality by taking the right and

timely actions.

‘IT’S JUST A QUESTION OF TIME

AND VISION TO DO THE NECESSARY

CHANGES’

What kind of innovations and changes do

you foresee in tourism in 2021? Will the

countries in the region be able to heal

their wounds?

Technology will be the game changer. The

tourism, hospitality and travel sectors need

to rethink their operations and create new

experiences by using technology. Of course,

time will be the best healer and like other

similar situations in history, there will be

those who will fall victims to the pandemic

and others who will come out as victorious.

And accordingly the world will keep going

round.

Considering the optimistic and

pessimistic scenarios for this year, how

much do you think the tourism activity

of the Mediterranean countries will

increase? How big will the increase be

after COVID-19?

When things will be back to normality is

difficult to say. What however can be said

is that at the right time, tourism will pick

up again and this economic sector will

be stronger as ever before. People love to

travel and no pandemic will kill this desire

in human nature. It’s just a question of time

and vision to do the necessary changes

which will best address the new realities

and concerns created by this nightmare.

Covid-19 will remain a scare,

but will not be the cause of the

death of the tourism business

for sure.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

41


Cover

President of FIJET World Tijani Haddad:

The desire to travel

is eternal

Anticipating that we will overcome the pandemic

crisis we are in and that the tourism

industry will be reorganized, President of

FIJET World Tijani Haddad said; “Today,

traveling is no longer a luxury reserved for

the wealthy persons and the elite. Tourism

is even part of human rights. This is why

tourism will rebound.”

Many countries of the world had a

difficult year regarding their economy

due to Covid-19. How do you evaluate the

year we left behind globally in terms of

tourism?

Covid-19 pandemic has been a real disaster

for the world economy, but tourism sector

has been the most affected sector. Its collapse

has been brutal and almost total. The

consequences has been harder and will last

longer. They are economic, social and even

politic. For several countries in the world,

tourism is a drawing force for many other

sectors. The Covid-19 pandemic has terrorized

the whole world, in its own way, and

more particularly struck down the tourism

sector and all its components: hotels, travel

agencies, air transport, car rental, crafts,

air transport, restaurants, marinas. The

damage did not stop there, to encompass

farmers, anglers, doctors, clinics, pharmacists,

and to sum up, all the cogs of the

national economy.

Tourism, with all its components, is a great

jobs creator and contributes to fighting

against poverty. Beyond its economic

role, tourism conveys a cultural message

and promote dialogue between religions

and civilizations. It is obvious and clear

that the end of the Covid-19 crisis is not

for tomorrow: building industry, textile

factories, supermarkets, can go back to

the normal level as soon as the end of the

pandemic. This will not be the case for

tourism. The crisis will be much longer for

various reasons:

- Potential tourists will not easily get rid of

the Covid-19 obsession.

42 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Cover

- A bitter aftertaste of tourism and travel

will persist for a long time in the people's

subconscious, as the crisis was multidimensional.

- Some voices of European officials

advised to "confine" their fellow cities.

Tourism depends on air transportation

that is itself in deep crisis.

- Health protocol imposed to hotels,

restaurants and air companies -though

but necessary regulations- would limit

tourists to fully enjoy their vacations.

‘MANY TOURISM MAGAZINES

DISAPPEARED’

Many tourism companies affected

by Covid-19 crisis and some of them

announced that they had gone bankrupt.

What was the impact on the publishing

sector?

Of course, companies closely linked to the

tourism sector deadly suffered to bankrupting,

mainly those in countries where

governments, because of lack of financial

means, could not provide to them

the necessary help to compensate their

enormous losses. Hotel owners had the

difficult choice to either close their hotels

or continue to support the burden of

different managing expenses without any

income. In both cases, they thought that in

this stagnation it would be without effect

to continue to undertake promotional

campaigns, which caused a great loss for

communication, printing and publication

companies. Many tourism magazines disappeared.

Tourism stakeholders lost good

means to communicate with governments

and banks to convince them to continue

supporting the tourism sector. Moreover,

when the time comes, the publishing

companies should be ready to resume

promotional campaigns.

Very early, we need to establish a concerted

and coherent action plan involving not only

the tourism authorities, but also diplomacy

players such as the Ministry of Foreign

Affairs and embassies abroad. Everyone

could play its part. Communication should

never be associated with price slashing.

Because, unfortunately we generally tend to

fall into this trap to attract tourists in times

of crisis. However, slashing prices risks even

in times of crisis have no effect having a will

have strong impact on the quality of the

offer and of services, which is not positive

in itself. It is therefore a reflex to avoid. You

never communicate by selling off the prices

of a destination.

‘TOURISM CONVEYS

A CULTURAL MESSAGE’

Does tourism have any hope of economic

recovery? How long will this take?

Of course, after the corona tourism will

rebound. The desire to travel is eternal. Today,

traveling is no longer a luxury reserved

for the wealthy persons and the elite. Tourism

is even part of human rights. This is why

tourism will rebound. Undoubtedly, tourism

sector is a drawing force for many other

industries, an important jobs creator and

an efficient arm against poverty. Moreover,

tourism conveys a cultural message, and

contributes to preserve the world cultural

heritage, reinforces relations between countries

and catalyses better understanding

between peoples.

The contribution of tourism to the world

economy is important for developed and

for developing countries. Unfortunately, it

has been the most affected and he most

damaged sector through this Covid-19

pandemic. Of course, the consequences

will be heavier, harder, and more serious

economically, socially and even politically.

Tourism, with all its components: travel

agencies, transport, handicrafts, etc., is

the biggest employer and contributes to

a large extend to the fight against poverty.

Moreover, tourism provides the necessary

foreign currency to cover the trade deficit of

much country. From the very beginning of

the pandemic, governments courageously

faced the immediate health challenges:

preserving people's lives, by applying containment

measures and promoting social

measures for the poorest. So far, the efforts

of governments have been convincing and

very productive.

‘I THINK WE WILL GO

BACK TO THE 2019 FIGURES’

What kind of innovation and changes do

you foresee for tourism in 2021?

Now, I hope that the end of this terrible

scourge is very near. Governments and

tourism stakeholders should actively

prepare the resilience of the sector. They

should lead a wide consultation to establish

a concerted and coherent action plan.

The consultation should include different

stakeholders and should determine the

measures to prepare the recovery according

to a plan based on a scientific approach

to launch an unprecedented promotional

campaign. Tourism destinations should

review their tourism product in a way to

satisfy the new tendencies of the new

millennium. The consultation must include

all stakeholders of the sector including air

companies and travel press. The clients will

be very regarding to the question of health

and environment.

Considering the optimistic and

pessimistic scenarios for this year, how

much do you think mobility in tourism

will increase? How big the increase be

after Covid-19?

I am sure that the world of scientists and

politics does not stand idly by. Over the next

few months, they will redouble their efforts

to overcome this pandemic. The resilience

will be obvious, because potential tourists

nowadays are like lovers prevented seeing

see their bride, and as soon as they can

do it, they will hurry to see her. So, being

optimistic by nature, I strongly think that

the next summer season 2021 will witness

the resilience of the tourism sector and that

we will back to 2019 figures.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

43


Oteller

Hapimag Resort Operasyonları Türkiye Direktörü Kerem Demirkol:

Krizlere karşı hazırlıklı olmak için

planlamalar yapıyoruz

1994 yılında Yalıçiftlik Koyu'nda açılan,

“Doğadan ilham alıyoruz” felsefesi ile deniz,

doğa, spor ve gastronomi tutkunlarını bir

araya getiren Hapimag Sea Garden Resort

Bodrum, İsviçre’nin profesyonel otelcilik

anlayışı ile Türk misafirperverliğini buluşturuyor.

Salgın döneminden en çok etkilenen

turizmde yaraların nasıl sarılacağını anlatan

Hapimag Resort Operasyonları Türkiye

Direktörü Kerem Demirkol; “Pandemi

döneminde biz de bazı önlemler aldık. Tatil

başlangıcından sekiz gün öncesine kadar

rezervasyonları ‘ücretsiz olarak oluşturabilir’

şekilde düzenledik veya iptal ettik. Kendi

mağazalarımızdan yiyecekleri doğrudan

konuk dairelerimize teslim ettik. Bu alanda

dijitalleşmeyi destekliyoruz. Ayrıca, misafirlerimizin

sağlığı ve güvenliği için ‘Güvenli

Turizm Sertifikası’ ile birlikte ek önlemlerimizi

hayata geçiriyoruz” diye konuştu.

“TÜRKİYE GÜVENLİ KONUMA GELİYOR”

Krizleri fırsata çevirmenin her zaman mümkün

olduğunu söyleyen Demirkol; “Sadece

bu fırsatların farkına varmak önemlidir. Özel

anket ve araştırmalarımızla her zaman gelecek

dönemde nelerle karşılaşabileceğimizi ve

beklentileri öğrenmeye çalışıyoruz. Hizmetlerimizi

olabildiğince krizlere karşı etkili olacak

şekilde planlıyoruz. Uzun vadeli trendleri ve

gelecek öngörülerini inceleyerek, adımlarımızı

buna göre atıyoruz. Önümüzdeki yıl için

tahmin yapmak hâlâ zor. Bu nedenle, ne gibi

önlemler geliştirebileceğimize bakıyoruz.

Maliyetlerimizi doğru analiz etmeye ve daha

yalın düzenlemeler yapmaya özen gösteriyoruz”

açıklamasında bulundu.

Elite World Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu:

2021 yılı, bir geçiş yılı

Turizm sektörünün içinde bulunduğu daralmanın

ancak 2022 yılında eski potansiyeline

ulaşacağını belirten Elite World Hotels Satış ve

Pazarlama Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi

Emel Elik Bezaroğlu, 2021 yılının geçiş yılı

olacağını, fakat aşılama çalışmaları neticesinde

canlılığın pazara yansıyacağını dile getirdi.

2020 yılında tüm sektörlerde olduğu gibi

turizm sektörünün de koronavirüse yakalandığını

ifade eden Bezaroğlu, şunları söyledi:

“Aslında bizim sektörümüz, 2019 yılında ivme

kazanmaya başlamıştı. 2019 yılını 51 milyon

turist, 34 milyar dolara yakın turizm geliriyle

kapatmıştık. 2020 yılında ise tüm dünyayı

etkisi altına alan Covid-19 salgını, ağırlıklı

olarak turizm sektörünü vurdu. 2020 yılına 58

milyon turist, 40 milyar dolardan fazla turizm

geliri hedefiyle başlamıştık. Mart ayında açıklanan

Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi’nde

sunulan mali destek, finansman ve likidite

imkânları içerisinde turizm sektörüne yönelik

önlemler de yer almasına karşın, yabancı

turistte hareketlenme olmayınca hedeflerin

çok altında kalındı.”

“BÜYÜME STRATEJİLERİMİZİ HAYATA

GEÇİRMEYE HAZIRLANIYORUZ”

2021 yılının bir geçiş yılı olacağını da aktaran

Bezaroğlu; “2022 yılında ise sektörümüzün

eski potansiyeline ve yapısına ulaşacağını

düşünüyorum. Bu kapsamda, geçmişte planlanan

çeşitli yönlerde büyüme stratejilerimizi

de uygulamaya başlayacağız. Bunlar arasında

markamız, standartlarımız, işletme tecrübemiz

ve sistemlerimizle ‘franchise’ ve yönetim

anlaşması alternatifleri ile ülkemizde farklı

bölgelerde yeni otel işletmelerine girmeyi

planlıyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.

44 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Oteller

Dedeman Hotels İcra Kurulu Üyesi Nadir Kadakal:

Kayıpların telafi edildiği

bir yıl olacak

Covid-19 salgınına karşı başlatılan aşılama

çalışmalarının yaygınlık kazanmasıyla birlikte

dünya hızlı bir normalleşme sürecine

girmeye hazırlanıyor. Geride bıraktığımız

dönemi ve bugünü dergimize yorumlayan

Dedeman Hotels & Resort International İş

Geliştirmeden Sorumlu İcra Kurulu Üyesi

Nadir Kadakal, hayatın normale dönmesi ile

küresel ekonominin toparlanma evresi yaşayacağını

ve 2021’in sektörün kayıplarının

telafi edileceği bir yıl olacağını kaydetti. (4)

Nadir Kadakal, birçok işletmenin zarar

gördüğü 2020 yılını turizm açısından şöyle

değerlendirdi: “Yaz döneminde iç pazarda yaşanan

hareketlilik yılın geriye kalan dönemi

için sektörü umutlandırsa da eylül ayında

kısıtlamaların yeniden başlamasıyla, hedeflenen

gelir beklentilerinin altında kaldık. Dedeman

Hotels & Resorts International olarak

çalışanlarımızın ve misafirlerimizin sağlığını

korumaya yönelik hazırladığımız ‘Güvende

Kal’ manifestomuz, Dünya Seyahat ve Turizm

Konseyi (WTTC) tarafından da ‘Safe Travel’

(Güvenli Seyahat) onayı aldı.”

“YENİ YATIRIM FIRSATLARI

OLUŞACAĞINI TAHMİN ETMEKTEYİZ”

Önümüzdeki süreçte grup hâlinde seyahatlerden

ziyade münferit veya çekirdek aile

seyahatlerinde yükseliş trendi süreceğini de

vurgulayan Kadakal; “Hayatımızın normale

dönmesi ile birlikte ‘eski normaller’

işletmelerde yerini almaya başlayacak.

Fakat burada hangi hizmetlerin devam edip

etmeyeceğine misafirlerin karar vereceği bir

sürece gireceğiz. Küresel ekonominin yeniden

hız kazanması için üretimde hareketlilik

ve farklı sektörler için yeni yatırım fırsatları

oluşacağını tahmin etmekteyiz. Ekonomide

yaşanacak bu hareketlilik, sektörümüze

olumlu katkı sağlayacaktır. Bu nedenle 2021

yılı, sektörümüzde kayıpların telafi edilmeye

başlandığı bir yıl olacak” dedi.

The Green Park Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Üstündağ:

Sektörün yeni bir hikâye yazmaya ihtiyacı var

Turizmin içinde bulunduğu sorunları ve

önümüzdeki sürece ilişkin atılacak adımları

değerlendiren The Green Park Hotels

Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Üstündağ, 2021

yılının bir toparlanma yılı olacağını, turizm

sektörünün ise yeni bir hikâye yazmaya ihtiyacı

olduğunu söyledi. Turizm sektörünün

Covid-19 salgını ile birlikte ciddi anlamda

düşüş yaşadığını da ifade eden Üstündağ;

“Çalışanlar başta olmak üzere yatırımcı

da bu durumdan ciddi oranda hasar aldı.

Salgının ortaya çıktığı ve büyük bir hızla yayıldığı

2020 yılında dünya genelinde turizm

destinasyonları büyük kayıplara uğramış

olup, Türkiye'nin turizmdeki rakipleri de dip

seviyeleri gördü. Krizlerin yarattığı etki ile

turizm sektörünün sürdürülebilir bir meslek

olmaktan çıktığını çok açık bir şekilde gözlemleyebiliyoruz”

dedi.

“BU YIL TURİZMDE

BÜYÜK BİR ARTIŞ YAŞANACAK”

Pandemi sürecinin ardından yeni bir sisteme

ihtiyacımız olduğunu vurgulayan Atilla

Üstündağ, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Son

yıllara damgasını vuran bir sistemi renove

ederken, alternatif bir diğer konsepti ortaya

koymamız şart. Misafirlerin sağlık güvenliğini

ön planda tutacakları kriterinden

hareketle, 2020’de uygulanan ‘Güvenli Turizm

Sertifikası’ kriterlerinin detaylandırılıp,

birçok alanda uygulamaya geçilmesi gerekiyor.

Sektörün ‘yeni bir hikâye’ yazmaya olan

ihtiyacı ise kaçınılmaz. Turizm hareketinin

2021 Haziran’dan itibaren ivme kazanacağı,

yıl sonuna kadar da her ay artan bir şekilde

ilerleyeceği öngörülüyor. Tabii bu tahmin,

virüsün mutasyona uğramayacağı veya

yeni bir virüs çıkmayacağı varsayımına göre

yapılmakta. Fakat şurası net ki kapanmanın

yarattığı etki nedeniyle, bu yıl turizmde

büyük bir artış yaşanacak. Öyle ki 2021

yılının ikinci yarısında, 2019 yılı ikinci yarısı

cirolarımızın en az yüzde 80’i yakalanabilir.

2022 yılında ise turizm sektöründe 2019’a

göre büyük bir artış öngörülmekte. 2021

yılı, tatil özleminin yoğun bir şekilde geri

döndüğü yıl olarak tarihe geçecektir.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

45


Oteller

Titanic Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Aygün:

Yaz sezonunu otellerimiz yüksek

dolulukla geçirdi

Pandemi sürecinin turizm sektörüne etkilerini

bir de Titanic Hotels Yönetim Kurulu

Başkanı Mehmet Aygün'den dinledik. 2020

yılında önceliklerinin misafirlerin sağlığı

olduğunun altını çizen Aygün; "Misafirlerimizin

güvenli ve konforlu tatil yapmalarını

sağlamak için çalıştık. Buna göre gerekli

tüm tedbirleri almak ve gelen her misafirimizin

memnun ve mutlu ayrılması, bizim

için en önemli konuydu. Yaz sezonunu

otellerimiz yüksek dolulukla geçirdi" dedi.

Pandemi süreci boyunca maksimum hijyene

dikkat ettiklerini ifade eden Mehmet Aygün,

Titanic Hotels özelinde alınan tedbirleri şu sözlerde

anlattı: "Maksimum hijyen tedbirleri alıp,

izole alanların, yeşil alan ve bahçelerin kullanımını

en üst seviyede tutarak konseptlerimizi

geliştirdik, umut ve heyecanla 2021’e girdik.

Misafirlerimize memnuniyetleri için alternatif

alanlar oluşturduk. Farklı hizmetler geliştirerek,

kaliteli ve hayal edilen bir tatil sunmak en

büyük hedefimiz. Büyümeye devam ediyoruz,

bu süreçte misafirlerimizin beklentilerini iyi

analiz ediyoruz. Lüks konaklama sektöründe

değişen istekleri anlamak çok önemli. Bu

sebeple, misafirlerimiz için kendilerini iyi

hissedecekleri seçkin bir alan oluşturarak, kişiselleştirilmiş

deneyimler sunuyoruz. 2020’de

hizmete aldığımız Bali evlerinde spa ile iç içe

bir alan, ayrıcalıklı bir egzotik tatil deneyimi sunuyoruz.

Havuza direkt erişim sağlayan Maldiv

ruhunu yansıtan su üstü Maldiv evleri ise özel

güneşlenme alanları ve dekorasyonu ile keyifli

bir konaklama seçeneği."

“BAKANLIĞIN KARARLARI

OLUMLU YÖNDE ETKİLEDİ”

Kültür ve Turizm Bakanlığı, vatandaşların

güvenle tatil yapabilmesini sağlamak için

uluslararası kabul gören “sertifikasyon ve

belgelendirme” prosedürüne geçildiğini

duyurmuştu. Bu güven ortamının iç pazarda

yarattığı canlanmaya da değinen Aygün;

"Yaşanan pandemi sürecinin hemen başında

Dünya Sağlık Örgütü ve Sağlık Bakanlığı Bilim

Kurulu’nun açıklamaları ve tavsiye kararları

üzerine yüzlerce detaydan oluşturulan yeni

hijyen prosedürümüz Safe Touch Hijyen

Manifestosu'nu hazırladık ve uygulamaya

geçirdik. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncülüğünde

başlatılan Güvenli Turizm Sertifikasyon

Programı kapsamında belirlenen bütün

kriterleri de harfiyen karşılıyoruz. Restoranlardan

odalara, kapı kollarından merdiven

tırabzanlarına, otellerimizin tüm alanlarında

kapsamlı hijyen ve dezenfeksiyon işlemleri

yapıyor, check-in'den satınalma işleyişlerine,

yemek servisinden ısıtma-soğutmaya tüm

hizmet ve operasyon süreçlerimizde detaylı

önlem ve standartlar uyguluyoruz. İlgili

bakanlık, kurum ve kuruluşları yakından takip

ediyor, her yeni düzenleme sonrası gerekli

yeni şartları da hızlıca uygulamaya alıyoruz.

Bu güven ortamı, hem iç pazarda hem de yurt

dışında elbette güven ortamı yarattı ve olumlu

yönde etkileri oldu” şeklinde konuştu.

“ŞİMDİDEN REZERVASYON

YAPTIRIYORLAR”

Önümüzdeki dönemde yerli ve yabancı

turistlerin akıbetini de yorumlayan Titanic

Hotels Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet

Aygün, sözlerini şöyle sonlandırdı: "Daha

önce otellerimizde kalan ve hizmetlerimizi

deneyimleme fırsatı olan misafirlerimiz, şimdiden

rezervasyon taleplerini iletti. Özellikle

Avrupalı misafirlerimizin vazgeçilmezi Titanic

Beach Lara için talepler geldi. Titanic Mardan

Palace, Rus misafirlerimizin ilgi odağı hâlinde

ve bu yönde talepler gelmeye başladı.

Titanic Deluxe Bodrum ve Titanic Deluxe

Golf Belek için iç pazardan erken rezervasyon

almaya başladık. Hem iç pazar hem de

dış pazardan Rus, Türki Cumhuriyetler ve

Avrupa’dan misafirlerimizi 2021 yılında da

en iyi şekilde ağırlayacağız. Bulunduğumuz

dönemde önde gelen ulusal ve uluslararası

birçok futbol kulübü, kamp dönemlerini yine

otellerimizde geçirmeyi tercih etti. Futbol

takımlarını, aldığımız hijyen kuralları çerçevesinde

en iyi şekilde ağırlamaktayız.”

46 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


The next stop for style, quality, reliability and a high level of ongoing service;

HERA YACHTING

We, Anja Van der Wal and Arzu Gerçek, are the owners of this wonderful yacht charter company and we are proud that we

provide style, service, and quality of the highest level and this starts well before you start your journey.

We have the right knowledge and experience to find you the perfect yacht that suits your wishes and budget. We ensure that

everything is tailormade for every client. We take the time and give our clients the attention they deserve.

At Hera Yachting, you will find a loyal and passionate personality with a layer of reliability and infinite service. We believe

strongly that perfection doesn’t consist of doing extraordinary things, but in doing ordinary things extraordinarily well...

f heraguletcharter

l heraguletcharter

i YachtingHera

i hera-yachting-6229b8193

Contact Us

Anja Van der Wal: +90 534 771 61 90

Arzu Gerçek: +90 555 734 78 33

Office: +90 252 412 93 93

Email: info@heraguletcharter.com

Ulusal Egemenlik Caddesi No:19 Kemeraltı Mah. Marmaris / Muğla


Rapor

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü:

Dünya seyahat etmeye

hazırlanıyor

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün oluşturduğu Küresel Turizm Kriz Komitesi, turizmin

yeniden canlandırılması için "Turizmi Yeniden Başlatma Küresel Rehberi"ni yayımladı. Verilen

mesajda kararlı olmanın, güven sağlamanın ve yeniliklere açık olmanın önemine dikkat çekildi.

GÜRER MUT

Tüm dünyanın mücadele ettiği Covid-19

salgını, özellikle seyahat yasaklarıyla birlikte

küresel ölçekte turizm sektörünü olumsuz

etkiledi. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm

Örgütü'nün (UNWTO) öncülüğünde İspanya'nın

başkenti Madrid'de bir araya gelen

Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO),

Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), Uluslararası

Çalışma Örgütü (ILO), Dünya Bankası,

Uluslararası Havalimanları Konseyi (ACI),

Uluslararası Kruvaziyer Hatları Birliği (CLIA),

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA),

Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi (WTTC)

ve üye devletlerin temsilcilerinin oluşturduğu

Küresel Turizm Kriz Komitesi, güvenli bir

şekilde turizmi yeniden canlandırmak için

“Turizmi Yeniden Başlatma Küresel Rehberi”ni

yayımladı.

Dünya çapında incelenen 217 destinasyonun

yüzde 100’ünde Covid-19 seyahat

kısıtlaması mevcut. Destinasyonlardan

yüzde 75’i ise uluslararası turizme henüz

tamamen kapalı... Destinasyonların yüzde

37’sinde kısıtlamalar 10 haftadır uygulanırken,

yüzde 24’ünde 14 hafta veya daha

uzun süredir uygulanıyor. Küresel Turizm

Kriz Komitesi tarafından hazırlanan rapora

göre, kalkınmakta olan küçük ada devletlerinin

yüzde 85’i, turistlere kapalı durumda

bulunuyor. Afrika kıtasındaki destinasyonların

yüzde 75’i, Amerika kıtasının yüzde 86’sı,

Asya kıtası ve Pasifik bölgesinin yüzde 67’si,

Avrupa'nın yüzde 74’ü ve Orta Doğu'nun

yüzde 69’u da turizme açık değil.

TURİZMİN CANLANMASININ İLK ŞARTI,

SAĞLIK DÜZENLEMELERİNE TAM UYUM

Sağlık alanında yaşanan gelişmelerin ışığında

normalleşme adımlarını küresel ölçekte

yaygınlaştırmayı hedefleyen komite, “Turizmi

Yeniden Başlatma Küresel Rehberi” ile kararlı

48 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Rapor

olmanın, güven sağlamanın ve yeniliklere

açık olmanın önemine dikkat çekiyor. Turizmin

yeniden başlamasının ilk adımı olarak

insanların sağlık düzenlemelerine tam olarak

uymaları gerektiğinin altını çizen rehber, turizmin

yeniden canlanması için tatilcilerin ve

konaklama merkezlerinin izlenmesi gereken

prosedürleri şu şekilde sıraladı:

“Güvenli ve sorunsuz bir seyahat için uyulması

gereken kurallar arasında, tatilcilere

rezervasyon aşamasında seyahat güzergahında

uyması gereken kuralların anlatılması

birincil öncelik. Ardından, varış noktasından

konaklama merkezine ulaşıncaya kadar

izlenecek prosedür hakkında bilgilendirilmenin

yapılması gerek. Ayrıca, rezervasyon

iptallerinde güncel bilgiler de tatilcilere sunulmalı.

Tatilcilerin öncelikli dikkate alması

gereken husus ise yerel ulaşımlarda temassız

ödeme, fiziksel mesafe kurallarına uyma

ve mevcut protokolleri harfiyen uygulama.

Uzun mesafe yolculuklarda da check-in ve

biniş işlemlerinde temasın olabildiğince

asgariye indirilmesi gerekiyor.

Konaklama esnasında sosyal temaslarını

kontrol altında tutmak için teknolojik

araçlar (konaklama merkezleri tarafından

aplikasyonların geliştirilmesi) yardımıyla

misafirlerin yakından izlenmesi sağlanmalı.

Turizm merkezlerinde temassız ödeme

uygulamasının yaygınlaştırılması veya

temas gerektiren noktalar için belirlenen

protokoller ve düzenlemeler hakkında

önceden bilgilendirmeler yapılmalı. Son

olarak, uluslararası ve yerel düzenlemeler

hakkında tatilcilere bilgilendirme mesajları

gönderilmeli.”

KRİZ KOMİTESİ,

KÜRESEL KURALLARI AÇIKLADI

Komite tarafından hazırlanan raporda, küresel

kurallar da sıralandı. Özellikle güvenli

sınır yönetimi, havayolu ulaşımında izlenecek

yeni yollar, konaklama prosedürleri,

tur operatörlerinin ve seyahat acentelerinin

durumu, kongre/fuar etkinliklerinin yeniden

planlanması ve son olarak turizm destinasyonlarının

yeni duruma göre güncelleştirilmesi,

turizmin yeniden canlanmasının

koşulları olarak sıralandı.

Güvenli sınır yönetimi üzerinde duran

Küresel Turizm Kriz Komitesi, kamu sağlığı

risk değerlendirmesi ile ilgili olarak prosedürlere

uyum sağlanmasını ve tanıtımların

yapılmasını önerdi. Ayrıca kamu, özel sektör

ve seyahat edenler için belirli rollerin,

sorumlulukların tanımlanmasının altı

çizildi. Sınırların açılmasına ilişkin olarak ise

uluslararası koordinasyonun sağlanmasının

önemi özellikle vurgulandı. Devletlerin,

uluslararası sağlık otoriteleri ve oluşturulan

bilim kurullarının bilgileri doğrultusunda

seyahat kısıtlamalarını ve güvenlik protokollerini

düzenli olarak gözden geçirmesi

istendi. Komite, bu başlıkta da güvenli ve

temassız seyahat için teknolojinin aktif olarak

kullanılması ve geliştirilmesi gerektiğini

yineledi. Bununla birlikte, kamu kuruluşlarının

turizm, sağlık ve ulaşım sektörlerinde

koordinasyonu sağlaması istendi. Son olarak,

ülkelerin ilerleyen dönemlerde seyahat

politikaları için e-vize, kapı vizesi ve vizesiz

işlemleri yeniden revize etmesi, seyahat uygulamalarını

kolaylaştırma yoluna gitmeleri

önerildi.

HAVAYOLU TAŞIMACILIĞINI

CANLANDIRMAK İÇİN ATILMASI

GEREKEN ADIMLAR

Turizmin yeniden canlanması için küresel

salgının ardından neredeyse durma noktasında

gelen havayolu taşımacılığının canlanması

konusunda da önerilerini sıralayan

komite, havacılık sektöründe bulunanların

risk değerlendirmesi çerçevesinde uygun

sağlık kontrollerinin sıkı biçimde uygulanması

gerektiğini belirtti. Ayrıca uçak içi

kabin hijyen prosedürlerinin genişletilmesine,

fiziksel mesafenin korunabilmesi için

uçaktan iniş süresinin hızlandırılmasına,

kabin içi hareketlerin sınırlanmasına ve mürettebatın

yolcularla etkileşiminin sınırlandırılmasına

özen gösterilmesi istendi. Kamu

sektörünün, havalimanlarının işlemesine

yönelik yardım paketlerinin hazırlanmasının

ve havalimanı işletmeciliğine ilişkin vergi

indirimlerinin uygulanması, bir diğer öne

çıkan talep olarak dikkat çekti.

YENİ TURİZM DESTİNASYONLARI

YARATARAK ÇEŞİTLİLİK SAĞLANMALI

Turizmin bel kemiğini oluşturan ve pandemi

döneminde büyük zarar gören seyahat

acentelerinin ve tur operatörlerinin durumu

da Turizmi Yeniden Başlatma Küresel

Rehberi'nde masaya yatırıldı. Bu alanların

yeniden harekete geçirilmesi için yapılacakların

başında, farklı destinasyon seçeneklerinin

yaratılması gerektiğine işaret ediliyor.

Otel ve tatil köylerinin ötesinde bu süreçte

eko-turizmin geliştirilmesine odaklanılan

raporda, kırsal alanlara ve kültür tarihine

ilişkin destinasyonlara öncelik verilmesi gerektiğine

değiniliyor. Öyle ki, salgın süresince

veya sonrasındaki toparlanma evresinde

sürdürülebilirliğin sağlanması için küçük

gruplara veya bireysel tercihlere cevap verilmesi

öneriliyor. Örneğin tarihi lokasyonlar,

kuş gözlem turizmi ve geleneksel rotaların

işlerlik kazandırılması tavsiye ediliyor.

Ayrıca, yeni turizm destinasyonları yaratmak

için bölgesel özelliklerin ve bilgilerin

hikâyelerinin anlatılması, bu lokasyonlara

ilişkin özgün gezi paketleri oluşturularak

çeşitliliğin arttırılması gerektiği üzerinde duruluyor.

Bununla birlikte, sektörel canlanma

için seyahat kolaylığı getirilmesi gerektiği ve

bunun için de araç kiralama hizmetlerinin

kolay ulaşılabilir olması isteniyor.

KONGRE VE FUARLAR,

DİJİTAL DÜNYANIN YENİ DÜZENİNE

ADAPTE EDİLMELİ

Kongre/fuar etkinliklerinin yeniden

planlanması hususunda ise rapor beklenenin

aksine, yüz yüze buluşmaları değil

de dijital platformların bu başlıkta ticari

olarak yeniden dizayn edilmesini tavsiye

ediyor. Teknolojik yeniliklerin üst seviyede

kullanılmasını öneren rapor, dijital ortamda

etkinlik biletlerinin satılmasını, toplantılar

ve kongrelerden sonra ek ücretli etkinliklerle

farklı hizmetlerin sunulmasının verimliliği

arttıracağını öneriyor. Pandemi ile dijitalleşen

kongre ve fuar etkinliklerinin iç pazara

yansıtılma sürecinin, koşulların ışığında

küçük ve orta ölçekli buluşmalara evrilebileceği

söyleniyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

49


Destinasyon

Ege’nin Sümela’sı

Afkule’nin çağrısı

Fethiye sırtlarında, çam ormanları arasından sonsuz maviliğe

başını uzatan mistik bir gökyüzü kulesi... Ayasofya ile yaşıt

olan bu muhteşem manastır, inanç turizminin kalbi olması

gerekirken yıkılmayı bekliyor. Neden?

YAZI VE FOTOĞRAFLAR:

MELİH USLU

Fethiye’ye araçla 15 dakika uzaklıktaki Kayaköy’ün,

ziyaretçilerini zamanın gerçekliğinden uzaklaştıran

bir hâli var. Saman sarısı topraklar, salkım saçak

meyve bahçeleri ve sarp yamaçlarda gezinen renk

renk keçiler… Yeşil yamaçlarda teras teras yayılmış

evlerden mübadelenin yurtlarından ayırdığı Maria’ların,

Aleks’lerin, Yorgo’ların hüzünlü hikâyeleri

yankılanıyor. Özgün ritminde yaşayan bambaşka

bir dünya olan Kayaköy’ün sokaklarında burayı terk

etmek zorunda kalan insanların seslerini, anılarını

arıyorum. Kayaköy’ü karşıdan gören tepe üzerinde,

yörenin görkemli geçmişini düşlüyorum. Batıdan

doğuya doğru yayılan, 65 metreyükseklikteki

yumuşak eğimli bir vadiye dağılmış yüzlerce hane

gözüme çarpıyor.

Günümüzde “Hayalet Köy”e dönüşen bu evlerde,

geçmişte 10 bine yakın insan yaşamış. Kim bilir ne

anılar, ne hikâyeler biriktirilmiş? Bir zamanlar adı ‘Levissi’

olan bu eski Rum köyünün nüfusu, 1912 yılında

6 bin 500 olarak kayıtlara geçmiş. 14. yüzyılda köyü

ziyaret eden İtalyan seyyah Sanudo’nun yazdıklarına

göre Levissililer, 11. yüzyıldan beri burayı mesken

edinmiş. 1920’li yılarda ise Kayaköy’de iki okuldan

başka bir kütüphane, canlı bir çarşı, eczaneler ve civar

köylere hizmet götüren doktorlar bulunuyormuş.

HAYALET KÖY’E MÜJDE!

Günümüzün Kayaköy’üne gelince… Fethiye gezilerinin

vazgeçilmez duraklarından biri olan köy, Likya

Yolu’nu takip edenler tarafından da sıkça ziyaret edili-

50 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Destinasyon

yor. Dahası, Kayaköy’ün bir dostluk ve barış

köyü olması konusunda girişimler var. Ömer

Kavur’un “Gece Yolculuğu” filmi başta olmak

üzere birçok sinema yapıtına, belgesellere,

kitaplara ve hatta kliplere ilham veren

Kayaköy’ün evlerinin ve kamusal yapılarının

restore edilerek uluslararası bir kültürsanat

merkezine dönüştürülmesini içeren projeye,

pek çok sivil toplum kuruluşu da destek

veriyor. Geçtiğimiz günlerde bu konuyla ilgili

Kayaköy’ü sevenleri heyecanlandıran bir

haber geldi. 1923 Mübadelesi ile terk edilen

Kayaköy’ün kiliselerinin restore edileceğini

öğrendik. Kayaköy'ün yerleşim planı ve

tarihi dokusuyla yerli ve yabancı turistlerin

ilgisini çektiğini belirten Muğla İl Kültür ve

Turizm Müdürü Zekeriya Bingöl, bu önemli

haber üzerine şu açıklamayı yaptı:

“Müdürlüğümüzün üzerinde önemle

durduğu Kayaköy'deki kilise yapıları tadilata

alınacak. Ören yerinde ziyaretçiye görsellik

sunan yapıların başında kiliseler gelmekte.

Müdürlüğümüzce hazırlanan restorasyon

projesi, Koruma Kurulu’ndan onaylandıktan

sonra Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve

Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) tarafından

finanse edilecek. Kayaköy'ü 2019 yılında

99 bin, 2020’nin ekim ayı sonu itibariyle de

yaklaşık 38 bin kişi ziyaret etti. Restorasyon

çalışmalarının ardından Kayaköy, daha çok

ilgi çekecektir. Terk edilen kentte, kullanıldığı

dönemde her biri 50 metrekareden

büyük olmayan, manzara ve ışık açısından

birbirinin önünü kapatmayan yaklaşık 400

ev bulunuyor. Mimari açıdan da insanların

ilgisini çeken kentte ayrıca, evlerin arasına

serpiştirilen çok sayıda şapel, iki büyük

kilise, bir okul ile bir gümrük binası yer

alıyor.” Yıllardır sabırla beklediğimiz bu müjdeli

haber için Sayın Bingöl’e teşekkür ediyor,

“Keşke Afkule Manastırı da restorasyon

kapsamına alınsa” demeden edemiyoruz.

NOEL BABA’NIN İZLERİ

Kayaköy’ün içinden geçip, altı kilometre kadar

güneye doğru devam edecek olursanız,

Gemile Koyu’nu ve Aziz Nikolas Adası da denilen

Gemile Adası’nı içine alan muhteşem

panoramayı görme fırsatı bulabilirsiniz. Bu

el değmemiş adanın, bir zamanlar Kudüs’e

hacca giden Hristiyanları taşıyan gemilerin

uğrak yeri olduğu biliniyor. Erken Bizans

dönemine ait bazı kaynaklar, Noel Baba

olarak bilinen Aziz Nikolas’ın buraya geldiğini

ve bir süre burada yaşadığını belirtiyor.

Bu konuda kesin bir kanıt bulunmasa da

adaya Aya Nikolas’ın adı verilmiş.

Bu sarp adacığa kıyıdan motor kiralayarak

ulaşabileceğiniz gibi Fethiye’den kalkan tur

teknelerine de binebilirsiniz. 5. yüzyıldan

12. yüzyıla dek üzerinde yaşam barındıran

adada bir dini yapılar kompleksi dikkat

çekiyor. Tepedeki kilise ile adanın güneydoğu

ucundaki kiliseyi birbirine bağlayan

70 metre uzunluğundaki tünel, günümüzde

de varlığını koruyor. Adanın hemen arkasındaki

Babadağ’dan süzülen renk renk

yamaç paraşütleri ise içinde bulunduğumuz

etkileyici manzaraların tamamlayıcısı

oluyor. Bakalım Likya efsanelerinin yurdu

Fethiye’de, yolun devamında bizleri hangi

sürprizler karşılayacak?

KARTAL YUVASI GİBİ

Gemile Koyu’ndan ana yola uzanan bol

zikzaklı patikayı tırmanırken, Afkule’nin

yönünü de gösteren sarı renkli Likya Yolu

levhaları çıkıyor karşıma. Bu tabelayı takip

edenlerin irili ufaklı kayalarla kaplı makilik

patikayı izleyip, 1,5 kilometre kadar daha

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

51


Destinasyon

yürümesi gerekiyor. Ağaçların ve dikenli

bitkilerin biraz olsun seyrelerek belirgin

bir açıklık oluşturduğu alana vardığınızda

biraz soluklanmanızı ve varsa ağır eşya ya

da hacimli çantalarınızı burada bırakmanızı

tavsiye ederim. Çünkü yolun kalan 250-300

metrelik bölümünde hayli dik bir yamaçtan

dikkatle inmek durumunda kalacaksınız.

Orman içinde ve kayaların üzerinde

yürümenizi kolaylaştıracak, bileklerinizi

çepeçevre saran trekking botlarınız yoksa,

bu patikayı inmeye hiç kalkışmayın derim!

Peki, bu zahmete katlanmaya değer mi?

Emin olun ki fazlasıyla değer… İtiraf etmem

gerekirse, çeyrek asırdan bu yana Fethiye

ve dev hinterlandını sayısız kez gezmiş biri

olarak Afkule’ye ilk kez geçtiğimiz günlerde

gidebildim. Her seferinde çeşitli nedenlerle

kıyısından döndüğüm bu muhteşem yapıyla

tanıştığımda, bu unutulmaz deneyimi bu

denli geciktirdiğim için bir hayli hayıflandım.

Denizden yaklaşık 400 metre yükseklikte,

kartal yuvasını anımsatan bir uçurumun

tepesindeki kayalığa oyularak inşa edilen

manastır, yörede Afkule olarak biliniyor.

Taş duvarların koruduğu kemerli bir bahçe

kapısından girilerek ulaşılan manastır,

Trabzon'daki dünyaca ünlü Sümela Manastırı'nın

âdeta küçük bir kopyası gibi…

AYASOFYA İLE YAŞIT

Ters bir “L” harfini anımsatan dar merdivenler

kullanılarak bu mistik yapının içine

girilebiliyor. Manastırın pencerelerinden ve

terasından görülen manzara ise gerçekten

etkileyici… Öyle ki İblis Burnu, Kurdoğlu

Burnu, hatta hava açıksa uzaklarda

Rodos Adası bile görülebiliyor Afkule’den.

5.-6. yüzyıllardan kalma muazzam Afkule

Manastırı, Anadolu’daki benzerleri gibi

kamusal bir alan değil, bir keşişe ait olmasıyla

diğerlerinden ayrılıyor. Evet, yanlış

okumadınız! Afkule, ‘Ayios Elefterios’ adlı bir

münzevi tarafından ömür boyu çile çekmek

amacıyla kayalara oyularak yapılmış.

Manastırın kutsal bir dini merkez olan Aziz

Nikolas Adası’nın çok yakınında olması, o

dönemde bölgede Keşiş Ayios öncülüğünde

çileci bir yalnızlar hareketinin oluştuğunu

ortaya koyuyor. Bu yönüyle benzerlerinden

ayrılarak özgün bir mimari değer

kazanan Afkule Manastırı, daha çok doğa

yürüyüşçüleri tarafından ziyaret ediliyor.

Likya Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas

Kulübü Başkanı Yıldırım Beyazıt Umurtağ,

konuyla ilgili olarak şunları söylüyor:

“Afkule, Trabzon’daki Sümela Manastırı'ndan

daha yüksekte konumlanıyor.

Küçük olmasına rağmen çok işlev gören

bir manastır... Keşişler burada kendilerini

inzivaya çekip, dünyanın diğer taraflarına

dağılmışlar.” Gerçekten de Fethiye'deki bu

saklı hazine, gün geçtikçe değeri daha iyi

anlaşılan yerlerden. Fethiyeli turizmciler

de eşsiz manzaraya sahip bu tarihi yapının

en kısa zamanda restore edilmesini istiyor.

Ege'nin masmavi sularına bakan manastırın

içine adım atar atmaz, bir su toplama

haznesi dikkatimi çekiyor. Kaderine terk

edilmesi nedeniyle başta define avcıları

tarafından olmak üzere maruz kaldığı tüm

tahribata rağmen içerisindeki fresklerin göz

alıcı çivit mavisi hâlâ seçilebiliyor.

Bu noktada önemli bir hatırlatmayı da yapmak

istiyorum. Hristiyan turist misafirlerimiz,

lütfen manastır duvarlarına yazılama

yapmasınlar. Maalesef yazılama cehaletinin

yerlisi yabancısı yok! Hatta bunun bir de

İngilizcesini yazalım, iyice anlaşılsın: “Dear

Christian visitors! Please don’t write anything

on the Afkule Monastery’s Wall.” Diğer

yandan, maalesef manastırın asma katı ve

eteklerindeki yaşam alanlarının önemli bir

bölümü çökmek üzere. Oysa Afkule, Biblical

turlar için paha biçilmez bir hazine. Doğru

bir restorasyonla turizmimize büyük katkı

sağlayacağı da aşikâr. Bu tarihi çilehanenin

Kayaköy Kiliseleri Restorasyon Projesi’ne

dahil edilmesini diliyor, “Ege’nin Sümela’sı

kurtulsun!” diyoruz.

BURALARA GELMİŞKEN KAÇIRMAYIN!

• Fethiye yakınlarında çok sayıda görülmeye

değer antik kent ve kutsal alan bulunuyor.

UNESCO Dünya Kültür Mirası Ksanthos,

Kadyanda, Sidyma, Tlos, Letoon ve Pınara

bunlardan birkaçı. Arkeolog ve Profesyonel

Turist Rehberi Yunus Özdemir, Tlos

ve çevresindeki mağaralarda bulunan

kalıntıların Fethiye’nin tarihini Neolitik

döneme kadar götürdüğünü belirtiyor.

Yörenin zengin tarihine tanıklık etmek için

Fethiye Müzesi’ne uğrayabilirsiniz.

• Fethiye Balık Pazarı, deniz ürünleri çeşitliliğiyle

Anadolu’da tek kelimeyle rakipsiz!

Tezgâhları şenlendiren balık türleri arasından

dilediğinizi seçip, çevredeki restoranlarda

pişirtebiliyorsunuz.

• Türkiye’nin en önemli paragliding merkezlerinden

biri olan Fethiye Babadağ’da

geçtiğimiz yaz tek uçuşun fiyatı, kişi başı

1500 TL’den aşağı düşmemişti. Sezonun

kapandığı bugünlerde fiyatlarda yüzde

50’ye varan indirimler uygulanıyor. Henüz

böylesi bir deneyim yaşamadıysanız,

kesinlikle kaçmaz!

52 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Bakış Açısı

Umut verdiler,

turizmde yeni çıkış

yolları önerdiler

CELAL TOPRAK

Ekonomi Gazetecileri

Derneği Başkanı

Pandemi en çok turizm sektörünü vurdu. Böyle olacağı

belliydi. İşte umutsuzluğun doruk yaptığı günlerde,

birileri yeni çıkış yolları için düğmeye bastı. Sektör

için yeni fikirler geliştirilmeliydi. Yeni fikir arayışı içinde

olanlar, önceleri sadece gazetecilerdi. Sonra sektörden

katılımlar da oldu. Bilim insanları da bu oluşuma

destek verdi. Son olarak da herkes katıldı.

Koordinasyonu ilk başlarda Hediye Boztemur yaptı.

Sonra sektörün en sevilen isimlerinden Melek Çubuk

omuz verdi bu oluşuma. İlk toplantıların birinde The

Green Park Hotels Grubu’ndan Atilla Üstündağ, hiçbir

otellerini kapatmadıklarını açıklayarak, “Her yerde

yenilik peşinde koşuyoruz” dedi ve ekledi: “Hepimiz

yenilik aramalıyız. Çünkü misafirlerimiz arıyor.” O sırada

Atilla Üstündağ’dan Londra’daki otel çalışmasını

öğrendik. Sonra bir başka toplantıda Elite World

Hotels Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu,

yeniliklerden bahsetti. Mesela, Sapanca’daki otel

inovatif özellikler taşıyan bir deney merkezi gibi idare

ediliyordu. Sözlerinden bunu anladık.

Tam bu sırada oluşum, yeni fikirlere yelken açmak

için Turizm Araştırma Geliştirme Platformu (TU-AR)

adını aldı. Beyin fırtınası toplantıları bundan sonra

başladı. Önce Antalya’da yapıldı böyle bir toplantı.

Antalya’da ilk defa fiziki bir toplantı yapılmıştı, sezon

öncesi heyecan yarattı. Müthiş bir katılım oldu. Ev

sahibi Kemal Şahin, o toplantının ardından bu defa

da TU-AR ile birlikte online bir etkinlik düzenledi. İşte

orada Antalya’daki otelin artık teniste uzmanlaşacağını

açıkladı. Böylece yeni dönemin yeniliklerinden

birinin uzman otelcilik olacağı anlaşıldı.

Sonra peş peşe online toplantılar için düğmeye

basıldı. Birkaç gün önce yapılan en son buluşma

çok anlamlıydı. Online toplantıya 100’e yakın katılım

olmuştu. Bilim insanları, gazeteciler ve sektörün çok

önemli isimleri oradaydı. İlk konuşmayı bir bilim

insanı Doç. Demet Tüzünkan yaptı. Tüzünkan süreci o

kadar iyi takip etmişti ki herkes nefessiz dinledi. Ama

dikkat çektiği bir nokta çok önemliydi. Şöyle dedi:

“TURİZMDE YETİŞMİŞ ELEMAN AVANTAJINI

KAYBETMEYELİM”

“Bizde daralma Yunanistan kadar olmadı, bunun

altını çizmeliyim. Yunanistan’da yüzde 81’leri buldu,

bizde yüzde 70’lerde kaldı. Bu, sürecin başarılı

yöneltildiğinin işareti sayılmalı. Bu başarıda Güvenli

Turizm Sertifikası’nı hızla hayata geçirmenin büyük

payı oldu. Biz turizmde rakiplerimize göre çok

önemli bir avantaja sahiptik. Çok iyi yetişmiş, fark

yaratan bir insan kaynağımız vardı. Vardı diyorum,

çünkü bu insanların moralleri çok iyi değil şu anda.

Turizmi onlar sattılar yıllarca, milyarlarca dolar

getirdiler ülkeye. Yemeği onlar yaptı, hizmette bizi

öne onlar geçirdi. Bu insanların moralleri çok bozuk.

Bunun için bir şeyler yapmalıyız. Bize değer katan

insan kaynağımıza sahip çıkmalıyız.”

“ŞİMDİ HAZIRLIK DÖNEMİ,

YENİYE HAZIRLANMALIYIZ”

Sonra Türkiye’de rehberlik denildiğinde akla ilk gelen

isimlerden Şerif Yenen söz aldı. Umut verdi şu sözlerle:

“Evet, umutluyum. Bütün dünya ilk fırsatta kendini

dışarı atacak. Bu virüs bitecek ve patlama yaşanacak.

Ancak işte tam burada çok önemli bir şey yapmalıyız.

Çünkü hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Çok şey yeni

olacak. Bu yeniye hazırlanmalıyız. Bugünleri bu

hazırlık için yoğun bir şekilde çalışarak geçirmeliyiz.

Yeniye hazırlanmalıyız. Şimdi hazırlık dönemi…

Ağlamak ve üzülmekle bir yere varılmaz. Eskisi gibi

büyük kalabalıklar şeklinde turizm olmayacak. Yeni

rotalarımız olmalı, dijital pazarlamaya hız vermeliyiz,

temas olayını sıfırlamalıyız. Deneyim turizmini,

yeme-içme olayını yeni şekline uygun bir şekilde

planlamalıyız. Ürünlerimizi çeşitlendirmeliyiz.”

“TURİZM KUZEYDEN GÜNEYE DOĞRU AKACAK”

Ardından sektörün en önemli isimlerinden Osman

Ayık, önemli noktaların altını şu sözlerle çizdi: “Dönem,

yeniye hazırlanma dönemi. İnsanlar kapalı kaldı, ilk

fırsatta sosyalleşmeye çalışacaklar. Bunun ilk ve tek

yolu da turizm olacak. Yeni dönemde birçok şey birlikte

yapılacak. Tesislerimizi buna göre yapılandırmalıyız.

Misafirlerimiz hem tatil yapacak hem de işlerine devam

edecekler. Bu nedenle, bütün işletmelerin çok iyi

teknik altyapıya sahip olması gerekiyor. Turizm kuzeyden

güneye doğru akacak. Biz güneydekiler olarak

yeni dönemde fırsatlara sahibiz. Burada ilk hazırlanan

öne geçecek. Oteller sadece otel olmayacak, ofis

özelliği de taşıyacak yeni dönemde.

Sektör yenileniyor. Yenilikte öne geçmek için herkesin

inovatif olması gerekiyor. Bilgiyi paylaşmak da

önemli bugünlerde. Özetle; bugünleri iyi değerlendirip,

iyi hazırlanmayız. Yoksa yine tren kaçtı edebiyatı

yapmak zorunda kalabiliriz.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

53


Geleneksel Mimari

Anadolu’nun zengin mimari geçmişi;

Tarihten bugüne Harran evleri

Günümüzde Akdeniz çevresinde, bilhassa Güney İtalya’nın Apulya bölgesinde hem kentsel hem de

kırsal alanda Harran evlerine benzeyen ve “Trullo” denilen bindirme kubbeli çok sayıda yapı bulunuyor.

Mezopotamya’da M.Ö. 3000’e kadar yaygın olarak kullanılan kubbe mimarisinin tarihi, aslında

M.Ö. 6000’li yıllara kadar uzanıyor.

Harran evlerinin en çok ilgi çeken yanı, bindirme

tekniğinde yapılmış, külah biçimindeki konik kubbeli

oluşu. Güneydoğunun özellikle yaz aylarında yaşamı

cehenneme çeviren sıcaklıklarına serin bir soluk

kazandıran kubbeler, kışın da ılık bir mekân sunuyor.

Harran evlerini, halkbilimi bağlamında doğal (coğrafi),

toplumsal ve yapısal değerler açıdan incelemeye

çalışacağız.

Bu görünümleriyle Harran evleri, sıcak iklimde çabuk

ve kolay yapılan, yazın serin, kışın sıcak tutan, denenmiş

ve benimsenmiş yapılar. Bindirme kubbeli evler,

bu tekniğin gelişiminde önemli yeri olan Mezopotamya

ve Akdeniz Neolitiği kültürlerinin, tarihteki yayılma

alanında günümüzde de varlıklarını sürdürüyor.

Aslında, Harran evlerinin içinde yer aldığı bölge,

yeryüzündeki en eski kubbeli ev geleneğine sahip.

İBRAHIM KIZIL

YERYÜZÜNDEKİ EN ESKİ KUBBELİ EV GELENEĞİ

Bölgede iklimin kurak geçmesi ve yağışların az

olmasının gereği olarak yeşil bitki örtüsü çok fazla

görülmüyor. Bu doğal çevre şartları, Urfa’ya en yakın

yer olan Harran’da çok farklı bir yerleşim dokusu

oluşturuyor. Yaklaşık 150-200 yıllık bir geçmişe sahip

bindirme kubbeli evler, bu dokuda farklı bir mimariye

sahip. Harran’ın ovanın ortasında yer alması,

çevredeki taş ocaklarına uzakta oluşu, ulaşım zorluğu

ve ağaçlı alanların azlığına bağlı olarak evlerde

pişmiş tuğla kullanımı dikkati çekiyor. İklim şartları

da bu yapılaşmada önemli bir etken... Harran evleri,

birimlerin bir açık avlu etrafında sıralanmasından

meydana geliyor.

54 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Geleneksel Mimari

Harran evlerinin oluşturduğu ilginç

mimari ve güzide dokuya dünyanın ender

yerlerinde rastlanıyor. Musul yakınında Arpachiyan'da,

Tiflis yakınındaki Schulaveri'de

ve Kıbrıs'ta yapılan kazılarda rastlanılan

kubbeli ev bulguları, M.Ö. 6000’e tarihleniyor.

Bu gelenek; Mezopotamya, Transkafkasya

ve Ege'de M.Ö. 3000’e kadar yoğun bir

biçimde devam etmiş.

Günümüzde Akdeniz çevresinde, bilhassa

Güney İtalya'nın Bari kentine bağlı Apulya

bölgesinde hem kentsel hem de kırsal

alanda Harran evlerine benzeyen ve “Trullo”

denilen bindirme kubbeli çok sayıda yapı

bulunuyor. Ancak Apulya yapıları, 80-

200 santimetre arasında değişen duvar

kalınlıkları ve çift çubuklu kubbeleri ile

Harran'daki benzerlerinden daha sağlam bir

durumda. Çoğu 19. yüzyıldan kalmış olan

bu evlerin arasında 15. yüzyıla tarihlenenler

de var. Ayrıca, bu yüzyılın başında yapılmış

olanlarına da rastlanmak mümkün.

İskoçya adalarında "beehivehouses" adı

verilen bu tür yapıların ise 18. yüzyılda canlı

bir gelenek oluşturduğu biliniyor. İspanya'nın

Aragonya bölgesinde, İran, Afganistan,

Çin, Bolivya ve Peru'da kerpiçten,

İtalya’daki Etna yanardağının eteklerinde ise

lavlardan yapılma kubbeli evler yer alıyor.

Yapılan araştırmalarda ise Anadolu’da kubbeli

evlerin yoğun olduğu iki bölge tespit

edilmiş. Urfa ve Birecik arasındaki birinci

bölgede, bugün yalnız Suruç ve çevresinde

bulunan birkaç köy, kubbeli evleri içeriyor.

İkinci bölge olan Urfa ve Akçakale arasında

ise Harran ve çevresindeki birkaç köyde

kubbeli evler bulunuyor. Ancak kerpiç

kubbe ile örtülmüş bu evlerden farklı olarak

Harran evleri, tuğla kubbelerle örtülmüş.

HARRAN EVLERİNİN DİNAMİK YAPISI

Harran evleri, sur duvarlarının içinde yer

alan toplu ve sık dokulu bitişik yapılardan

oluşuyor. Meskenlerin bitişik ve yan yana

yer almasının nedenlerinden biri de halkın

birbiriyle akraba olması. Ev planındaki

disiplin, köy yerleşiminde pek görülmüyor.

Harran evlerinin gelişigüzel yerleşim düzeni

insanları strese sokmayan, doğal görünümlü

bir çevre oluşturma özelliğine sahip.

En küçük ev, üç kubbeden oluşuyor. Tek

kanatlı giriş kapısıyla ortadan giriliyor ve üç

oda birlikte kullanılıyor. Ailenin ihtiyacına

göre oda sayısı da artıyor. Çok çocuklu ve

birden fazla eşli zengin ailelerin, genelde

bir iki tarafı oda dizileriyle ve diğer tarafları

yüksek duvarlarla çevrilmiş, avlulu büyük

evlerde oturdukları anlaşılıyor. Bu evler;

şark odası, tandır evi, avlu, gelin odası, ağa

odası gibi mekânlardan oluşuyor. Harran’da

yaşayan halkın büyük aileler şeklinde

yaşaması, kubbe sayısının artmasında çok

büyük bir etken. Fakat, 1989 yılından sonra

özellikle Atatürk Barajı’nın kurulması ve

halkın refah seviyesi artmasıyla yerel halk,

Harran evlerini terk ederek apartmanlarda

yaşamaya başladı.

GELENEKSEL MİMARİNİN

AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ

Harran evleri, o yörede yaşayan ustalar

tarafından geleneksel yöntemlerle yapıldığı

ve aynı kültürel dokunun parçası olduğu için

hepsi bir elden çıkmış gibi birbirine benziyor.

Evlerin inşasında, yakın çevredeki eski yerleşim

yerlerinden çıkan taşlar kullanılmış.

Kare birimlerin 60-70 santimetre kalınlığındaki

beden duvarları, 170-200 santimetreye

kadar yükseltilmiş. Taş duvarların örülmesi

bitince sıra üstlerinin kapatılmasına,

konilerin yapılmasına geliyor. Asıl ustalık,

bu aşamadan sonra belli oluyor. Tuğla ya

da kerpiçle her birinin üzerine 2,5-3 metre

yüksekliğindeki koniler, geleneksel form

verilerek örülüyor. Evlerin çoğu ise dışarıdan

siyah toprak, saman harcı; içerden ise siyah

toprak, saman harcı ile sıvalı.

HALKIN BİLİNÇLENDİRİLMESİ

GEREKİYOR

Harran evleri, geçmişten günümüze süregelen

ve kendine özgü geleneksel yapım

sistemiyle inşa edilmiş ilginç bir halk mimarisi

örneği. “Bindirme tekniği ile yapılmış,

külah biçiminde, konik kubbeli evler” olarak

tarif edilen bu yapılar arasından, 1979

yılından itibaren “arkeolojik ve kentsel sit

alanı” olarak tescil edilen 960 adet kubbe ev

koruma altına alınmış.

Bugün ise tarihi Harran evleri, ilgisizlik ve

bakımsızlık nedeniyle bozulmaya yüz tutmuş

durumda. Bu halk mimarisi ürünlerinin

güzelliği ve özelliği hakkında bilgisi olmayan

halk, maalesef bu yapıları süratle yok etmekte.

Bu konuda halkın acilen bilinçlendirilmesi

gerekiyor. Harran, ilginç yerleşimi nedeniyle

her geçen gün artan ilgiye rağmen, koruma

sadece birkaç evin onarılmasıyla sınırlı kalmış.

Toplumsal ve doğal değerlerin etkileşimi

ile yörede farklı bir doku oluşturan evlerin,

halk mimari ürünü olarak değerlendirilmesi

ve yaşatılması, kültür mirasımızın korunması

oldukça önemli.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

55


Gündem

Covid sonrası

bilinçli seyahat

UZMAN DR. SİNAN İBİŞ

Seyahatin geleceğini anlamanın bu kadar önemli olduğu

bir yıl hiç olmadı. Karantinaya alınmayacağımız hangi

ülkelere gidebiliriz? Yolculuğum sırasında Covid-19 testi

yaptırmam gerekecek mi? Uçakta yüz maskemi kaç kez

değiştirmem gerekecek?

Koronavirüs pandemi süreci, herkes için inkâr edilemez

derecede kayalık bir yol oldu ama yeni umutlarla yeni bir

yıla girdik. Bu süreçte yeniden açılan hava koridorları ve

daha iyi test protokolleri sayesinde, ülkeler arası seyahatlerin

yeniden kolaylaşmaya başlayacağını umuyoruz.

Elbette seyahatler eskisi gibi olmayacak, belki de pandemi

sonrası normalleşme kötü bir sürece evrilmeyecek.

Belki şehirler daha sessiz olacak, UNESCO Dünya Mirası

alanları aşırı kalabalık olmayacak ve gökyüzü daha

az kirlenecek. Gezegenimiz canlılık olarak solsa da ve

turizm endüstrisi büyük ölçüde acı çekiyor olsa da pandemi

bize seyahatin bir hak değil, bir ayrıcalık olduğu

konusunda hayati bir ders verdi.

BİLİNÇLİ SEYAHAT

2020'den sonra, seyahat edecek bilinçli yolcuların

artacağını tahmin edebiliriz. Bu bilinçli yolcular, gittikleri

yolculuklar hakkında çok daha anlayışlı, evden daha

uzun süre uzak kalmaya istekli ve bu seyahatleri gerçekleştirmeye

yetisi olanlar olacak. Bu bilinçli yolcular,

seyahat ettikleri yerlerde çevresini ve yerel halkı daha

çok anlayacak, daha çok takdir edecek ve harcamalarında

daha az pervasız olacaklar.

Bu zorlu süreçte birçok insan, pandemi

olmasaydı nereye seyahat etmiş olacaklarını,

sorgusuz sualsiz ne için, ne kadar para harcamış

olacaklarını düşündüklerinde, seyahatlerindeki

birçok unsurun gereksiz ve amaçsız olduğunu

düşünebilirler. Bunu düşünenlerin ise azımsanmayacak

ölçüde çok olduğu da tahmin edilebilir.

Artık gelecekte insanlar daha az ve daha seçici

seyahatler yapacak, kitle hâlinde ve kalabalık

seyahatlerinden öte daha bireysel hizmet ve

bulunurluk yaşayacakları seyahat olanaklarını

değerlendirecekler. Nereye gitmek istediklerini

dikkatlice gözden geçirecekler ve aynı kişilerle,

aynı yerlere gitmekten uzaklaşacaklar.

Seyahatler eskisi gibi olmayacak, şehirler daha

sessiz olacak, UNESCO Dünya Mirası alanları

aşırı kalabalık olmayacak ve gökyüzü daha az

kirlenecek. Birçoğumuz seyahatin özgürlüğünü

ve heyecanını umutsuzca özlüyor olsak da sosyal

prestij ve Instagram "beğenileri" için seyahat etmenin

bizi ileriye götüren şeyin olmaması gerektiğinin

farkına varıldığından hiç şüphe yok. Bizim

için gerçekten bir şey ifade eden, denizaşırı bir

yere seyahat etme çabasına ve riskine değecek

seyahatleri seçmeliyiz. Hepimiz virüse yakalanma

riskinin umduğumuzdan daha uzun süre devam

eden bir sorun olacağını tahmin ediyoruz ve

bu tahmini dikkate alan seyahat gerekliliklerini

dikkatle tercih etmeliyiz.

56 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Gündem

SEYAHAT ALIŞKANLIKLARIMIZ

NASIL DEĞİŞECEK

Aylarca süren kapanmalardan sonra,

herkeste geniş açık alanlar için evrensel

bir açlık olacak. Örneğin; şehirlerin insan

az yoğun olan yerleri, milli parklar ve ören

yerleri, kapanma sonrası açılmalar ile

büyük ziyaretçi akını yaşadı. Vahşi doğada

geçirilen zamanın modern kent yaşamına

bir panzehir olduğu düşünüldüğünde, bu

eğilimin 2021 ve sonrasında da devam

edeceği düşünülebilir.

Yolcuların tek bir konuma uçtukları ve

ardından eve döndükleri, noktadan noktaya

tatil eğilimlerinin; birden fazla yere yapılan,

daha yavaş bir hızda gerçekleşen seyahatlerin

oluşturacağı trendler ile rekabet edeceği

de düşünülebilir. 2021 ve sonrasında, modern

kent yaşamına panzehir olarak vahşi

doğada daha fazla zaman geçireceğiz.

İnsanlar seyahat tarzları hakkında daha

dikkatli düşündükçe, dünyamız üzerindeki

tahrip edici etkilerini en aza indirmek için

ellerinden gelen her şeyi yapan oteller ve

seyahat şirketleri arayacaklar. Seyahat

eden insanlar bilinçlendikçe, ekoturizm

güvencesi veren turizm hizmetlerine ve turizm

işletmelerindeki akredite hizmetlere

ilgileri artacak. Seyahat edecek kişiler hangi

nedenle seyahat ederse etsinler, evlerine

döndüklerinde kendilerini eskisinden daha

rahat, daha sağlıklı ve daha huzurlu hissetmek

isteyeceklerdir ve wellness, wellbeing

gibi turizm içerikleri daha popüler hâle

gelecek.

DENEYİMLERİ YAŞAMAK İSTEĞİ

ÖNE ÇIKACAK

Yerel topluluklarla güvenli ve saygılı bir

şekilde ilişki kurmak, yerel deneyimleri yaşamak,

yöresel lezzetleri tatmak gelecekteki

gezilerin önemli bir yönü olacak ve turistler

öğrenmeye, insanlarla bağlantılar kurmaya

istekli olacak. Doğrudan ödeme veya

gönüllülük çerçevesinde, olumlu bir ayak izi

de bırakmak isteyecekler.

Son olarak, “tatil” fikri geçmişteki farklı

tarihsel süreçlerdeki yaşananları hissetmeyi

istedikçe, sadece yurt dışında “olmak”

dikkatli bir alternatif olacaktır. Bu seyahat

ve tatil fikri, ziyaretçilerin işi tatillerle birleştirdiği,

kendilerinin belirli bir yerde daha

uzun süreler boyunca yaşamak zorunda

kalacağı “işlerin” artış döneminde tercihlerden

birisi olacaktır.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

57


Serda ile Geziyorum

Manzarası güzel,

kendi güzel göller

YAZI

SERDA BÜYÜKKOYUNCU

FOTOĞRAFLAR

AYHAN ŞENBAYRAK

“Evlere tıkıldık, nefes alamıyoruz. Bitse şu günler” diyorsunuz

ya… “Madem gidemiyorsunuz, o hâlde ben

getiririm gölleri ayağınıza” dedim. Eğer hava serinse

battaniyelerinize sarınıp, çayınızı kahvenizi yudumlarken

kendinizi bir göl yürüyüşünde hissetmeniz için

hem de…

İşte size harika bir göl rotaları listesi:

VAN GÖLÜ

Öyle böyle değil, tam 3 bin 713 kilometrekare. Zaten

halk da “Van Denizi” diyor büyüklüğünden dolayı.

Vaktiyle Nemrut Dağı’ndaki volkanik patlama sonrası

bir krater oluşmuş. Zaman içinde kraterde biriken

sular Van Gölü olmuş. Hem tatlı hem de tuzlu su

ekosistemlerini içinde barındırıyor. Dünyanın en

büyük sodalı gölünün tuzlu ve sodalı suları sayesinde

biyoçeşitlilik çok zengin. Bütün bu çeşitliliğe rağmen

gölde yaşayan tek balık türü var, o da inci kefali. Deniz

seviyesinden yüksekliği 1646 metre ve en derin yeri

tam 451 metre.

Van Gölü’nden söz edip de ünlü efsane canavarından

söz etmemek olur mu? Hani şu ünlü ‘Van Gölü Canavarı’…

Her ne kadar çok sayıda bilimsel araştırma

ekibi gelse de bir sonuç alınamamış ve yöre halkının

bölgeye turist çekebilmek adına bu efsaneyi yarattığı

sonucuna varılmış.

Van Gölü

Tuz Gölü

TUZ GÖLÜ

Van Gölü’ne göre oldukça küçük kalsa da 1300 kilometrekarelik

yüzölçümüyle Türkiye’nin ikinci büyük

gölü. Koçhisar Gölü olarak da bilinen göl, Konya şehri

sınırları içinde. Aslında göl, tektonik yer hareketleri

sonucunda meydana gelen bir çukur. Hatta öyle ki

gölün güneydoğu ve batı yönlerinde hâlâ aktif faylar

bulunuyor.

Bakmayın siz yüzölçümüne, aslında Türkiye’nin en

sığ göllerinden bir tanesi. En derin noktası 1,5 metre

civarında, ortalama su seviyesi 40 santimetre. Yani

gölde sandalla gezmek yerine kıyıda yürümek daha

mümkün. Tuz Gölü, birinci derece doğal sit alanı ilan

edilmiş. Hazır tuz demişken, bu gölden nasıl tuz elde

edildiğini söylemezsem olmaz. Yer altına doğru akan

sular, gölün tabanında biriken tuz kubbelerini eritiyor

ve bu tuzu tektonik hatlar üzerinden gölün yüzeyine

çıkartıyor. Yüzeyde tabaka hâline gelen tuz toplanıp

işleniyor ve sofralarımıza geliyor.

BEYŞEHİR GÖLÜ

Evet, geldik Konya-Isparta arasındaki Türkiye’nin en

büyük tatlı su gölüne. Çevresinde Toros Dağları, Anamas

Dağı, Erenler Dağı ve Sultan Dağları var. Beyşehir

Gölü de tektonik bir çökelti. 565 kilometrekarelik

gölün deniz seviyesinden yüksekliği 1121 metre.

Tatlı su gölü olmasa da en derin noktası 10 metre

civarında. Beyşehir Gölü’ne fazla gelen sular, bir kanal

aracılığıyla Çarşamba Suyu’na dökülüyor. Ayrıca,

Beyşehir Çayı üzerinden 60 kilometre mesafe kat

ederek Suğla Gölü’ne karışıyor. Göl içerisindeki İğdeli,

Mada, Külbent, Akburun, Yılanlı, Kızkulesi adaları

da görülmeye değer. Bu arada göl, avlanmak ya da

kuluçkaya yatmak için göçmen su kuşlarının favori

mekânlarından. Beyşehir Gölü, günümüzde Beyşehir

Gölü Milli Parkı kapsamında koruma altına alınmış.

Beyşehir Gölü

58 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Serda ile Geziyorum

Eğirdir Gölü

EĞİRDİR GÖLÜ

Türkiye’nin en büyük dördüncü gölü, Sultan

ve Karakuş dağlarının arasında. Deniz

seviyesinden 916 metre yüksekteki Eğirdir

Gölü, ortalama 3 bin 309 kilometrekare

alana yayılan bir havzanın sularını topluyor.

Ortalama derinliği 12 metre. Gölün güneybatı

kesimlerindeki sarp kayalıklı koylar

muhteşem manzaralar sergiliyor. 482 kilometrekarelik

göl, yer altı su kaynaklarının

yanısıra Kanlı Palamut Pınarı, Koca Pınar,

Karaot Avlığı Pınarı ve Havutlu Pınarı’ndan

da besleniyor.

Eğirdir Gölü’nde yer yer esen şiddetli rüzgâr

dondurucu da olabiliyor, büyük dalgalara

da yol açabiliyor. Aslında iki kısma ayrılıyor

göl. Küçük olana Hoyran Gölü, büyüğüne

Eğirdir Gölü deniyor. Bu iki göl, Hoyran

boğazıyla birbirine bağlanıyor. Eğirdir Gölü

üzerinde aynı zamanda Can Ada ve Yeşilada

da var ama göldeki su seviyesinin azalmasıyla

birlikte birbirine ve Eğirdir ilçesine

bağlanmış durumdalar.

İZNİK GÖLÜ

Bursa’ya bağlı, Marmara Bölgesi’nin en

büyük, Türkiye’nin de beşinci büyük gölü,

tektonik bir tatlı su gölü olan İznik Gölü…

Turizm açısından önemi olan gölün çevresinde

piknik ve gezi alanları ile turistik

tesisler de bulunuyor. Gittiğinizde hem

gölün hem de çamlık bölgenin keyfini

çıkarabilir, ardından da Uludağ’a günübirlik

bir gezi yapabilirsiniz.1990’da doğal

sit alanı ilan edilen göl; Karasu Deresi,

Çınarlık Deresi, Ana Dere, Derbent Dere,

Küçükköy Deresi ve Nadir Suyu tarafından

besleniyor. Verimli tarım arazileri ve zeytinliklerle

çevrili olması nedeniyle gölün

suyu, tarım alanlarının sulanmasında da

kullanılıyor.

ÇILDIR GÖLÜ

Evet, sırada Türkiye’nin en fotojenik göllerinden,

Kars Ardahan’daki Çıldır Gölü var.

Deniz seviyesinden 1959 metre yükseklikte

yer alan Çıldır, Doğu Anadolu Bölgesi’nin en

büyük tatlı su gölü. En derin noktası 42 metre

olan göl, bir lav akıntısı sonucu oluşmuş.

Çok sayıda dere ve pınarla beslenen göl,

Ermenistan sınırında yer alan Telek Çayı ile

bir çıkıntı yapmış. Göl, çevredeki köylerde

yaşayanlar tarafından her mevsim balıkçılık

için kullanılıyor. Karlı kış günlerinde buz

tutan gölde hem turistik amaçlı atlı kızakları

hem de buz kırıp balık, özellikle aynalı

sazan avlayanları görebilirsiniz. Göl çevresi

tarım için elverişli olmadığı için mera alanı

olarak kullanılıyor.

Çıldır Gölü

SALDA GÖLÜ

Nam-ı diğer “Türkiye’nin Maldivler’i” Salda

Gölü, muhteşem turkuaz rengi ve beyaz

kumsalları ile her mevsim şahane bir yürüyüş

rotası… Deniz seviyesinden yüksekliği

1140 metre olan, Türkiye'nin en derin

göllerinden Salda, Burdur'a 56 kilometre

mesafede. Suyun alkali yapısı ile kıyılarındaki

magnezyum, kil ve sodanın birçok cilt

Abant Gölü

hastalığına da iyi geldiği söyleniyor. Suların

çekilmesi ile birlikte görünen 7 tane beyaz

ada da Salda Gölü’nün sizlere sunduğu

ayrı bir sürpriz. 2019 yılında Salda Gölü,

Cumhurbaşkanlığı tarafından özel koruma

bölgesi olarak belirlenmiş.

ABANT GÖLÜ

Bolu’da dört mevsim boyunca muhteşem

manzaralara sahip Abant Gölü, uzun

yıllardır tabiat parkı olarak koruma altında.

Her mevsimi ayrı güzel olsa da özellikle

karlı kış günlerinde efsane görüntüler

sunuyor sizlere. 125 hektar büyüklüğündeki

bölgede bulunan göl çevresinde,

yürüyüş parkurları ziyaretçilerine harika

deneyimler yaşatıyor. Hem İstanbul, İzmit

hem de Ankara’ya yakınlığı nedeniyle hafta

sonu kaçamakları için bile alternatiflerinize

katabileceğiniz bir rota.

Gölün en derin noktası 18 metre ve deniz

seviyesinden 1328 metre yükseklikte. Yer altında

meydana gelen çöküntüler sonucunda

büyük taş blokların vadiyi doldurmasıyla

oluşan tektonik fay hattı üzerindeki gölü,

dağlardan gelen kar suları besliyor.

Salda Gölü

İznik Gölü

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

59



8. ETKİNLİK,

TOPLANTI ve KONGRE

SEKTÖRÜ FUARI

2-4 HAZİRAN 2021

İSTANBUL KONGRE MERKEZİ - ICC

FIT FOR FUTURE

GELECEĞE HAZIR OLANLAR,

ACE OF M.I.C.E.’DA ARAMIZDA

OLMAYA HAZIR MISINIZ?

110 Uluslararası incentive

firması ve etkinlik ajansı

5.500 m2 stant alanında

200+ katılımcı firma

15.000+ MICE ve Turizm

sektör profesyoneli

BU KONFERANS BİZİM İÇİN

9

ANA BAŞLIK

40

KONUŞMACI

ACE of M.I.C.E. sahnesi dünyaca ünlü isimlerin benzersiz

deneyimlerini ve gelecek perspektiflerini paylaşacak.

AMEzing

PARTY İLE YENİDEN

BİR ARADA OLACAĞIZ

#aceofmice

AMEzing Party

‘FIT TOGETHER’

konsepti ile

unutulmaz bir

gece yaşatmaya

hazırlanıyor.

ACE of MICE Exhibition by Turkish Airlines Sizleri Bekliyor


Röportaj

Bodrum Belediye

Başkanı Ahmet Aras:

Bodrum’u

seviyorsan,

Bodrumlu ol!

NİL ÖZER

Koronavirüs salgınının turizm sektörünü

olumsuz etkilemesiyle birlikte Bodrum esnafının

sıkıntısının tahmin edilenden daha

büyük olduğunu söyleyen Bodrum Belediye

Başkanı Ahmet Aras, ilçeye gelen yazlıkçı

sayısının kış ayında iki katına çıkması nedeniyle

mali olarak zor bir duruma girdiklerini

açıkladı.

176 bin 500 nüfusa göre alınan ödeneğin,

bu yıl 400 bin nüfusun ihtiyaçlarına göre

harcanması gibi bir durumla karşı karşıya

kaldıklarını söyleyen Başkan Aras, ilçeye

gelenlere "Bodrum’u seviyorsan Bodrumlu

ol" diyerek, nüfuslarını ilçeye aldırmalarını

istedi. Türkiye’nin gözde merkezlerinden

olan Bodrum'la ilgili güncel gelişmeleri,

Belediye Başkanı Ahmet Aras ile

konuştuk.

Bu aralar Bodrum Belediyesi olarak

hangi konular üzerinde daha yoğun

çalışıyorsunuz?

Kentimizin tarihsel kimliğini, doğasını ve

özgün dokusunu sürdürülebilirlik açısından

korumak zorundayız ve çalışmalarımız da

bu doğrultuda devam ediyor. Dünyaca ünlü

bir turizm destinasyonu olmak için planlı,

ciddi ve profesyonel çalışıyoruz. Bodrum

kimliğine aykırı, talana ve yağmaya yol açacak

hiçbir girişime izin vermeyeceğiz.

Doğa, kadın ve diğer tüm canlıların yaşam

haklarına saygılı, planlı bir kent olma

ilkemizden asla vazgeçmeden gelişeceğiz ve

büyüyeceğiz. Bodrum’un altyapı sorununu

kökten çözecek dev yatırımlara başladık.

Bu anlamda, Muğla Büyükşehir Belediyemizin

Turgutreis bölgesinde başlattığı dev

altyapı çalışmalarının ardından şimdi de

Kültür ve Turizm Bakanlığımız öncülüğünde

Torba-Çiftlik bölgesini kapsayan altyapı

projesinin temelini, Kültür ve Turizm Bakanımız

Mehmet Nuri Ersoy ile birlikte attık.

Altyapı sorunlarından kurtulmuş, üstyapısı

tamamlanmış bir Bodrum için yoğun mesai

harcamaya devam ediyoruz.

Bodrum halkı, on aydır devam eden

pandemi dönemini nasıl geçiriyor?

Bodrum Belediyesi olarak, Covid-19 salgınının

ilk günlerinden itibaren hizmetlerimizi

aksatmadan sürdürüyoruz. Belediyemiz

bu dönemde büyük bir bütçe kaybı yaşasa

da pandemi nedeniyle hem ekonomik

hem de psikolojik olarak zor günler geçiren

Bodrumlulara yardım elini uzatmaktan

geri kalmamıştır. Kısıtlamalardan dolayı iş

yerleri kapandı, insanlar işlerinden oldu.

Bodrum'da yapı itibariyle günlük kazancıyla

geçimini sağlayan çok sayıda vatandaşımız

bulunuyor. En çok etkilenen de onlar oldu.

Bodrum Belediyesi olarak, ihtiyaç sahibi bütün

vatandaşlarımıza el uzatmaya çalışıyoruz.

Bu kapsamda da birtakım kampanyalar

başlattık.

Pandemiden dolayı esnaf, turizm

sektörü çok ciddi yaralar aldı. Sizin

çözüm önerileriniz ve icraatlarınız

neler oldu?

Biz yerel idareciler olarak daha çabuk

pozisyon alıp, en azından kendi yetkimizde

olan birtakım konularda halkımızın, iş

dünyamızın ve esnafımızın yanında olmaya

büyük önem veriyoruz. Bu noktada elbette

esnafımızın ihtiyaçlarına destek olma

önceliğimiz var, çünkü insanlar işsiz kaldı.

Esnaf ise iş yapamaz hâle geldi. Bodrum’un

ana gelir kaynağı konaklama, yeme-içme

ve eğlence hizmet sektörü... Yeme-içme

sektörü, aynı zamanda çevresindeki

sektörleri de besliyor. İşletmeciler, üç aylık

gelirle dokuz ay geçinmeye çalışırken; aynı

62 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Röportaj

zamanda çalışanların maaşlarını, sigortalarını

ödemeye gayret ediyor. O yüzden bu

sektörün sıkıntısı, tahmin edilenden daha

büyük durumda.

Biz örneğin, bu süreçte yayımlanan birtakım

genelgeler kapsamında faaliyetleri durdurulan

işletmelerden kira bedeli almadık. Bunun

yanı sıra faaliyetlerinde azalma yaşanan

işletmelerden de tahsil edilecek bedelleri üç

ay erteledik. Belediye Meclisimizde aldığımız

karara istinaden, ocak ayı itibariyle üç

ay boyunca kira/ecrimisil bedellerine zam

yapılmaması ve katı atık bedelleri ile işgaliye

bedellerinin işletmeler kapalı olduğu sürece

alınmaması kararlaştırıldı.

Aşının sonuçlarına göre turizm

sektörünün düzeleceğini düşünüyor

musunuz?

2019’da negatif havaya pozitif bir ivme

kazandırmıştık, ancak salgın tehdidi

nedeniyle birdenbire bütün beklentilerimiz

doğal olarak sonuçsuz kaldı. Mart ayından

itibaren sadece ayakta durmaya çalışıyoruz.

Bir şey kazanmıyoruz, üzerine koyamıyoruz.

Turizm bölgelerinin dinamiklerini, ilçe

hıfzıssıhha kurulları daha net bilir. Tabii ki

sağlık ön planda, sağlıkçılarımızın haklarını

ödeyemeyiz. Aşı uygulamasının yayılması

ile birlikte nisan döneminden sonra hayatın

yavaş yavaş normale girmesini umut ediyorum.

Yakalanacak iyimser hava, sektörü

kısmen rahatlatacaktır.

Salgından dolayı kış döneminde

Bodrum’un nüfusu diğer yıllara göre

daha yoğun... Ne gibi önlemler aldınız?

Koronavirüs salgınının hızla yayıldığı büyükşehirlerden

Bodrum’a gelen yazlıkçıların

birçoğu ilçemizde kalmayı tercih etti. İkinci

konutları Bodrum’da olan, özellikle İstanbul,

Ankara ve Bursa’dan gelen yazlıkçılarla birlikte

ilçemizin kış aylarında 170 bin olan nüfusu

400 bine yaklaştı. Türkiye’nin birçok yerinde

vakalar artarken, Bodrum’da vaka ya hiç olmadı

ya da tespit edilen vakalar kontrol altına

alındı. Bundan sonra da Bodrum’un güvenli

bir kent olarak kalması için çalışıyoruz.

Ayrıca, Bodrum’da kalacak olanlardan nüfuslarını

Bodrum’a aldırmalarını rica ettik.

Yazlık beldeler, kış nüfusuna göre merkezi

yönetimden ödenek alıyor. Mevcut nüfus artışını

göz önünde bulundurduğumuzda, 176

bin 500 nüfusa göre alınan ödeneğin, bu yıl

400 bin nüfusun ihtiyaçlarına göre harcanması

gibi bir durumla karşı karşıya kaldık.

Bunun için ya ekstra desteklenmemiz lazım

ya da Bodrum’da yaşayacak olan 176 bin

dışındaki vatandaşlarımızın Bodrum’a kayıt

olmaları lazım. Bu nedenle, “Bodrum’u seviyorsan

Bodrumlu ol” diye her mecrada söylüyoruz.

İlçeye yerleşenlerle birlikte nüfusu

eksiksiz bir şekilde yansıtabilirsek, o zaman

bizim genel bütçeden alacağımız pay da artacaktır.

Bir de burada da faaliyet gösteren

şirketlerin birçoğunun merkezi İstanbul ve

Ankara gibi büyükşehirlerde. Burada şube

olarak faaliyet gösteriyorlar. Firmaların Bodrum

Ticaret Odası’na kayıt yaptırmalarının,

vergilerini burada ödemelerinin ve burada

kazandıklarını yine buraya harcamalarının

daha doğru olacağını düşünüyorum.

2021 için temennilerinizi ve

mesajınızı alabilir miyim?

Koşullar ne olursa olsun, Bodrum Belediyesi

olarak her alandaki hizmetlerimizi

aksatmadan sürdürmeye devam edeceğiz.

Sahip olduğumuz imkânlar doğrultusunda

hedeflerimizi gerçekleştirirken; katılımcı,

şeffaf, insan ve doğa odaklı, bilim öncelikli bir

yönetim anlayışıyla Bodrumumuzun sadece

yarınlarını değil, gelecek 50 yılını plânlayan

bütüncül bir çalışma modelini önümüze hedef

olarak koyduk. Bodrum’un altyapısından

kent dokusuna, sosyal donatı alanlarından

kültür ve sanat yaşamına kadar her alanda

gönenci ve mutluluğuna hizmet edecek

işlere imza atmak istiyoruz. Başta Büyükşehir

Belediyesi olmak üzere, tüm kurumlarımızla

iyi bir yönetim içerisinde “Bodrum'un güzelliklerine

güzellik katmak” için çalışıyoruz.

Bu süreci atlattıktan sonra 2021 için Bodrum

ciddi bir taleple karşılaşacaktır.

“İkinci konutları

Bodrum’da olan;

özellikle İstanbul,

Ankara ve Bursa’dan

gelen yazlıkçılarla

birlikte ilçemizin kış

aylarında 170 bin

olan nüfusu 400 bine

yaklaştı.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

63


Röportaj

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı

Özgül Özkan Yavuz’dan

turizm dünyasına dair

değerlendirme

PINAR BALTACI

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan

Yavuz ile göreve geldiği günden bu yana

hayata geçirdiği projeleri ve turizm sektörünün

genel durumunu konuştuk. Pandemi

sürecinin etkilerini yorumlayan Yavuz, dijital

dünyaya ilişkin de önemli bilgiler verdi.

Özgül Hanım, öncelikle Kültür ve Turizm

Bakan Yardımcılığı görevine geldiğiniz

ilk günden bu yana gerçekleştirdiğiniz

faaliyetlere ve ilk izlenimlerinize dair

genel bir yorum alabilir miyiz? Bir turizm

cenneti olan ülkemizi siz hangi yönleriyle

anlatırsınız?

Profesyonel yaşamımın başlangıcından

bu yana turizm ve kent planlaması, turizm

pazarlaması konuları başta olmak üzere

Bakanlığın farklı kademelerinde görev yaptım.

O nedenle, bu göreve gelmem bir nevi

yuvaya dönüş gibi oldu benim için. Sayın

Bakanımızın önderliğinde hakikaten hummalı

diyebileceğim bir çalışma temposu

içine girdik. Bu süreçte, kültür endüstrileri

odaklı çalışmalar mesaimde ağırlıklı yer

tuttu. Geçmişte ve bu süreçte gözlemlediğim

olgulardan biri de ülkemizde kültür

endüstrileri ve turizm ilişkisinin olması

gerektiği kadar güçlü olmadığı yönünde

idi. Oysa bu iki sektörün de birbirine öğretebileceği

ve birbirinden beslenebileceği

çok fazla konu var.

Turizm sektörü, ülkemizde güçlü bir

kurumsal altyapıya sahiptir. Kültür

endüstrileri alanını da özellikli fikri mülki

haklar alanındaki mevzuat çalışmalarımız,

bilinçlendirme kampanyalarımız, kültür

endüstrileri kapsamına giren sektörlerdeki

mesleki birlikleri teşvik etmemiz ve onlarla

yürüttüğümüz istişari çalışmalar sayesinde

epeyce güçlendirdiğimize inanıyorum. Bu

iki dev ekonomik sektörün birbirini daha iyi

tanıyıp, aralarındaki işbirliğini artırmaları

gerek. Bu yönde çalışıyoruz.

Pandemi koşulları kuşkusuz en çok

turizm sektörünü etkiledi. Mart ayından

bu yana turizm açısından ülkemizde

neler değişti? Önümüzdeki günlerde

bizleri neler bekliyor?

Bütün dünyayı olduğu gibi bizi de olumsuz

etkiledi küresel salgın. Ancak biz salgın

başlar başlamaz önlem aldık ve hızla

Güvenli Turizm Sertifikası’nı hayata geçirdik.

“Yolcu Sağlığı ve Güvenliği”, “Çalışan Sağlığı

ve Güvenliği”, “Tesislerde Alınan Önlemler”

ve “Ulaşım Araçlarında Alınan Önlemler”

olmak üzere dört ana başlıkta toplanan

önlem paketiyle, salgın süresince misafirlerimizin

ve çalışanlarımızın sağlıklarını en üst

düzeyde korumayı hedefledik.

Bu sistemde tesislerin misafir kabulünde,

genel alanlarda, odalarda uyulacak

kurallar, sosyal mesafenin sağlanmasına

yönelik tedbirler; personelin eğitimi, temizliği,

sağlık durumlarının izlenmesi; mal

kabulü vb. durumlarda alınacak önlemler;

mekânların, mutfakların ve havalandırma,

kullanılan araç gereç ve benzeri donanımın

bakımı ve sterilizasyonu; gıdaların

saklanması, işlenmesi ve sunulması ile

ilgili uyulacak kurallar; havuz ve plajlarda

alınacak önlemler ve bütün bu konulardaki

denetleme yöntemleri vb. konuları ayrıntılı

olarak ele aldık. Ayrıca, Sağlık Bakanlığımızla

birlikte çalışarak il il, ilçe ilçe sağlık

altyapısı haritasını çıkardık ve bu bilgiyi de

tur operatörleriyle paylaştık. Havalimanlarımızda

hızlı test yaptırabilme olanağı

sağladık.

64 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Röportaj

Türkiye de dünyanın önde gelen turizm

ülkelerinden biri olarak, farklı ve alternatif

turizm türlerinde de yürüttüğü altyapı

çalışmalarıyla hem turist sayısını hem de

gelirlerini önemli ölçüde artırma ve dünya

liginde daha yukarılara tırmanma yolunda

önemli adımlar atıyor. Bu çerçevede,

olağan koşullarda bu yıl 58 milyon turist

ve 40 milyar dolardan fazla gelir bekliyorduk.

Ancak tabii ki küresel salgın, bütün

planları altüst etti. Kasım ayı itibariyle

ülkemizi 2 milyonu yurt dışında yaşayan

Türkler olmak üzere 14 milyon turist ziyaret

etti ve 8,2 milyar dolar gelir elde ettik.

Bu süreçte çeşitli ekonomik önlemler ve

turizm sektörünü de kapsayan “Ekonomik

İstikrar Kalkanı Paketi” hayata geçirildi.

Böylece, emek yoğun sektörler olan

turizm ve kültür sektörlerinde çalışanların

haklarının korunması ve bu sektörlerin

işgücü birikimini kaybetmemesi hedeflenmiş,

öte yandan sermaye sahiplerinin

ve girişimcilerin dayanma gücü artırmaya

çalışılmıştır.

Kanaatimce, küresel salgın önümüzdeki

bahar aylarından itibaren kontrol altına

alınacaktır. Turizm sektörümüz, krizlerle baş

etme konusunda rüştünü ispatlamış, çabuk

refleks verip, hızla toparlanma gücü olan bir

sektör. Bu krizin de üstesinden elbirliğiyle

geleceğiz ve hedeflerimizi yakalamak için

daha çok çalışacağız.

Pandemi süreciyle beraber dijital

dünyanın etkileri, günlük yaşantımızda

her geçen gün artıyor. Bu bağlamda

turizm sektörü, yeni dijital düzene hangi

yönleriyle adapte olacak?

Yeni ihtiyaçlar, yeni sonuçlar doğurur.

Turizm merkezleri başta olmak üzere,

şehirlerimizde dijital altyapının daha

da güçlendirilmesi, akıllı uygulamaların

yaygınlaştırılıp, internet erişiminin hızlı,

kolay, ucuz, hatta ücretsiz olarak sunulması

beklenen bir durum olacaktır. Diğer

pazarlama türlerinde olduğu gibi turizm pazarlamasında

da değişen tüketici eğilim ve

alışkanlıklarını öğrenmek önemli bir faktör.

Turizm pazarlamasında yapay zekâ uygulamalarını

kullanarak hedef pazarlardaki

turist eğilim ve davranış kalıplarını ölçmek,

tahmin etmek, tatil kararları hakkında bilgi

edinmek ve bu verilere göre sunulan ürün

ve hizmet paketlerini güncellemek, tanıtıma

yön vermek, rezervasyon ve satış işlemlerini

çevrimiçi ortamlarda yürütmek gibi işlemler

giderek yaygınlaşıyor, daha fazla kullanılıyor.

Kişiselleştirilmiş deneyimler, hızlı ve

kolay ödeme imkânları sunmak, ürünün

ve hizmet biçiminin tasarlanması sürecine

müşteriyi de dahil etmek, bu teknolojilerle

mümkün hâle geliyor.

Ziyaretçilerle mekândan ayrıldıktan sonra

da etkileşimi sürdürmek açısından da

harika araçlar sunuyor dijital dünya. Sosyal

medya, başlı başına bir pazarlama ve satış

mecrası zaten. Turizm sektörü de bu mecrayı

oldukça verimli bir biçimde kullanıyor.

Çevrimiçi iş ortamları, sanal fuarlar, fiziki

ve sanal ortamların birlikte kullanıldığı

harmanlanmış etkinlikler de hız kazanıyor.

Bizim kongre ve etkinlik sektörümüz de

buna çok iyi ayak uydurdu. Bu türden çok

sayıda etkinlik düzenleniyor artık. Bu süreçte

işgücünün dijital dönüşüme hazırlanması,

bu konudaki becerilerinin artırılması,

daha donanımlı hâle gelmeleri iyice önem

kazandı. Turizm işletmelerinin bu süreçte

rekabet güçlerini sürdürmek için çevrimiçi

ortamda sundukları bilginin güncelliğine

ve doğruluğuna çok dikkat etmeleri, sosyal

medyayı etkin kullanmaları ve sitelerinin

mobil cihazlarla da uyumlu olduğundan

emin olmaları gerekli. Dijitalleşme, tedarik

zincirleri yönetiminde de etkili biçimde kullanılıyor

sektörde. Hızla değişen üretim ve

ticaret ortamına uyum sağlayabilecek esnek

ve çevik tedarik zincirleri, dijitalleşmeyle

mümkün olacaktır.

Tüm dünyada olduğu gibi

ülkemizde de gastronomi

alanında önemli yenilikler

hayata geçiriliyor. Gastromi

turizmi adına ne gibi çalışmalar

sürdürdüğünüzü dinleyebilir

miyiz? Türkiye gastronomi

turizmini bölgesel anlamda

yorumlar mısınız?

Turistlerin yüzde 90’a yakını,

destinasyon tercihinde yemeğin

önemli olduğunu söylüyor. Ülkemize

gelen turistlerin harcamaları

içinde yeme-içme, yüzde 20’lik bir

paya sahip. Artık turizmdeki bütün

aktörler, mutfağın öneminin farkında.

Ülkemizde de son dönemde

mutfak kültürüne ilgi artıyor, bu

konudaki araştırmalar çoğalıyor.

Bu oldukça sevindirici bir gelişme.

Gaziantep, Hatay ve Afyonkarahisar,

UNESCO Yaratıcı Kentler

Ağı’na gastronomi alanında dahil

olan üç kentimiz. Bu sayının daha

da artması lazım. Biz de bu yönde

çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Küresel salgın dolayısıyla hazırladığımız

www.liveturkey.com web

sitesinde yemek tariflerimizi paylaşıyoruz.

Ayrıca yurt dışı tanıtım

sitemiz www.goturkey.com web

sitesinde ve sosyal medya hesaplarımızda

da yemek kültürümüzle

ilgili unsurlara yer veriyoruz.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

65


Bir Seyyahın Gözünden

Pandemi sonrasında ilk

Avrupa seyahatim

SAFFET EMRE TONGUÇ

tonguc@saffetemretonguc.com

Bütün dünyanın uzun süredir ilk gündem maddesi

pandemi... Bu zorlayıcı ve öğretici süreçte herkes gibi

benim de yaşam standartlarım değişti. Sağlıklı yaşamaya

dikkat eden, evlere kapanmadan önce günde

en az 10 bin adım atan, bazen 30 bin adıma kadar

çıkan bir rutinim vardı. Uyku düzenime ve beslenmeme

elimden geldiğince dikkat ederdim. Ama pandeminin

yeni düzeni ve stres, bana fazladan birkaç kilo

ile birlikte uyku problemleri, reflü, terleme, aritmi

gibi sağlık sorunlarını da getirdi. Kendimi ne zaman

ölçüyü kaçırmış hissetsem, arınmak için gittiğim yer

belli: Avusturya’daki Vivamayr Maria Wörth... Fakat

önümdeki engel yine pandemi diye düşünürken, hiç

bilmediğim bir şey öğrendim ki sağlıkla ilgili sebepler

için yurt dışına çıkmak mümkünmüş.

Tam ihtiyacım olan zamanda gelen bu haber

üzerine rezervasyonumu yaptırdım, onlardan gelen

belge ile Avusturya’ya online başvurdum ve bir

izin belgesi aldım. Elimde bir izin belgesi olmasına

karşın 10 aydır ilk kez yurt dışına çıkacak olmanın

verdiği tuhaf hisle sanki birçok zorluk yaşayacakmışım

gibi geldi. Hatta sınırdan çevrileceğimi bile

düşündüm. 2 saatlik bir uçuşla Slovenya’ya vardım,

1 saat içinde de Maria Wörth’e ulaştım. Sebep sağlık

olunca yol da sorunsuz oldu.

Pandemi sürecinde en iyi yatırımı bedenimize yapmamız

gerektiğini anladım. Sağlıklı beden, sağlıklı bir

ruh ve sağlıklı bir zihnin de temeli. Hem bedenimin

hem de ruhumun doğayla detoks yaptığı bu merkezi

ve sağlıklı yaşam için tüm ipuçlarını sizlerle de paylaşmak

istedim. Şifa olması dileğimle...

66 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Bir Seyyahın Gözünden

SAĞLIKLI YAŞAMA AÇILAN KAPI

Dünyanın en önemli sağlıklı yaşam kliniklerinden biri olan

Avusturya’daki Viva Mayr, Dr. Franz Xaver Mayr tarafından

geliştirilen kürleriyle meşhur. Dr. Mayr, 1875-1965 yılları

arasında yaşamış ve kendi kliniğinde sağlıklı yaşam

metotları üzerine çalışmış. Sindirim sistemi sağlığı, temel

çalışma alanı olmuş. Kliniğinde hastalarına sadece su ve

sebze suyunun verildiği bir tür oruç uygulamış. Uyguladığı

kürlerle sadece sindirim sisteminde düzelme sağlamamış;

hastalarının migren, yüksek tansiyon, artrit gibi rahatsızlıklarının

da iyileştiği görülmüş. Kullandığı metot hâlen

“Mayr Kürü” olarak adlandırılıyor. Ekibinde yetişenlerden

Dr. Harald Stossier, öğrendiği modeli uygulayabileceği

ama kliniğin ötesine geçecek bir tesis kurmaya karar

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

67


Bir Seyyahın Gözünden

vererek, 2004 yılında Maria Wörth’ü kurmuş.

İkincisini de Salzburg’a 1,5 saat mesafedeki

Altaussee'de 2015’te açmış. Üçüncü şube

ise Viyana’da bulunuyor. Avrupa’daki kimi

kliniklerde hâlen “Mayr Tedavisi” adı verilen

yöntem uygulanıyor.

Her üç klinikte de uygulanan terapiler ve

kürler aynı. İlk iş olarak, gıda toleransınızı

belirlemek için size testler uygulanıyor. Bu

konu aslında çok önemli, çünkü sindirim

sisteminizin işlemekte zorlandığı gıdaları

sürekli tüketmek, kendinize kötülük etmek

demek... Böyle bir merkeze gitme şansınız

olmasa bile sağlığınız ve beden farkındalığınız

için gıda tolerans testini yaptırmanızı

öneririm.

Çıkan test sonuçları doğrultusunda, toleransınızın

olmadığı yiyecekleri içermeyen

bir menü oluşturuluyor. Kamp dışında da

uygulayabileceğiniz bir beslenme listesi bu

aslında. Zaten felsefe, orada bulunduğunuz

sınırlı sürede sizi sağlıkla buluşturmak

değil, bilmediklerinizi öğreterek ya da

doğru bildiğiniz yanlışların farkına varmanızı

sağlayarak, beslenme alışkanlığınızı

değiştirmek.

YAVAŞLAYARAK BEDENİNİZİ DİNLEYİN

Güne erkenden tuzlu su içerek başlıyorsunuz.

Hızlı adımlarla tuvalete yol almanızı

sağlayan bu suyun ardından, Viva Mayr’ın

“base powder” adı verilen karbonat içerikli

tozunu içiyorsunuz. İçinde çeşitli minerallerin

olduğu bu özel karışım, hem bağırsaklarınızın

temizlenmesini hem de gün boyu

tokluk hissi yaşamanızı sağlıyor. Klinikte

uygulanan tüm tedavilerin ortak noktasında

bağırsakların rahatlatılması var. Çünkü tüm

yükü bağırsakların çektiği ve bu organın

düzgün çalışmasının diğer organları da

rahatlatacağı söyleniyor.

68 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Bir Seyyahın Gözünden

Akşam yemeği 18.00-19.00 arasında. Çoğu

zaman yediğiniz tek şey, sulu kıvamda

bir çorba ve bir parça ekmek. Ekmeğinizi

mısır ya da soya unundan yapılmış olarak

seçebiliyorsunuz. Verdikleri kaşık ise çay

kaşığı ile tatlı kaşığı arası bir şey. Dolayısıyla

bir fincan kadar çorbayı içip yemeğinizi

bitirmek, neredeyse yarım saatinizi alıyor.

Her lokmanın 30 kez çiğnenmesi öneriliyor.

Siz de yemek yerken deneyin, çok kolay

değil; ben 30’a yaklaşan her rakamda mutlu

olmakla yetiniyorum.

Özellikle 3. ve 4. günlerin biraz zor geçebileceği

hakkında önceden bilgi veriliyor. Sinirli

ve depresif bir ruh hâli olabiliyor. Şeker ve

kafein tamamen yasak, yemek de çok az

yiyorsunuz. O yüzden bugünlerde yaşadığınız

şey bir sağlık şoku gibi…

BEYİN VE RUH DETOKSU

Tahmin etmesi zor olmayacağı üzere klinik;

modellerin, sporcuların, oyuncuların da

vazgeçilmez adresleri arasında. Bence ünlüler

sadece detoks için değil, manevi arınma

için de geliyorlar. Çünkü burada yaşanan,

tam bir ruh detoksu. Muhteşem bir doğada

az konuşarak, çok okuyarak, yazarak, düşünerek

geçirilen günlerin her dakikasında

biraz daha arındığını hissediyor insan. Sakin

ve uzun yürüyüşler, doğayı dinlemek ve

izlemek veya sadece uzun uzun gökyüzüne

bakmak... Dinginliğin içinde hayatın mucizesini

yaşadığımı hatırlatıyor bana.

SAĞLIK TURİZMİNDE MODEL

Klinik diye geçiyor ama tesis 5 yıldızlı otellerin

sunduğu konfora sahip. Bu konfor hastane

olanaklarıyla da birleştirilince, ortaya sağlık

turizminin en başarılı modellerinden biri

çıkmış. Bulunduğunuz doğa öylesine güzel ve

huzurlu ki, “Burası gerçek mi?” diye düşünmeden

edemiyorsunuz. Dünyanın cennet birçok

coğrafyası var; sadece tatil yapmak, gezmek

için gidiliyor ama buranın en büyük farkı,

sağlık ve ona eşlik eden dinlenme arzusu.

Viva Mayr’ı tanımlayacak doğru kelime lüks

değil; her yana sadelikle yoğrulmuş bir kalite

hâkim. Cilt bakımı, masaj ve birçok farklı bitkisel

terapi uygulanıyor. SPA’sı olan herhangi

bir otel gibi düşünmeyin, çünkü bunların

yapılmasındaki amaç, detoksunuza yardımcı

olmak ve vücudunuzun her bakımdan

temizlenmesini, rahatlamasını sağlamak.

Yoksa kendinizi şımartılmış hissedin diye

uğraşan yok. Klinikle ilgili daha detaylı bilgi

için www.vivamayr.com sitesini inceleyebilir,

hatta Türkçe olarak kliniğin Türk Genel

Müdürü Serhan Güven’in sg@viva-mayr.com

adresine e-posta gönderebilirsiniz.

✓ Birinci kural iyi çiğnemek...

Bu sayede sindirim sisteminin

yükü çok hafifliyor.

✓ Yemek esnasında su içmemek

gerekiyor. Su, yemekten ya yarım

saat önce ya da yarım saat sonra

içilmeli.

✓ Her yemekte mutlaka soğuk

sıkım yağlar, özellikle keten

tohumu ve kendir tohumu yağı

tüketilmeli. İçerdikleri Omega

3, yağ yakımını da hızlandırıyor.

Kalp rahatsızlıklarının en az

görüldüğü insanlar, Omega 3

açısından zengin olduğu için

balık tüketen Eskimolarmış.

✓ Ekmek seçimi karabuğdaydan

yana olmalı.

✓ Akşam 16.00’dan sonra çiğ hiçbir

şey yenmemesi gerekiyor; çiğ

sebze, salata ya da meyveleri bu

saatten önce tüketmek lazım.

Sebzeleri de buharda haşlayın.

✓ Akşam yemeğinin erkenden,

mümkünse 18.00 civarı yenip

bitirilmesi tavsiye ediliyor. Ne

kadar az akşam yemeği, o kadar

sağlık demek. Hatta haftada

bir-iki gün akşam yemeği yememe

alışkanlığını kazanmak, hem

sağlık hem de kilo kontrolü için

önemli görülüyor.

✓ Ph değeri yüksek, yani alkali

değere sahip en az iki litre su içilmeli.

Kullanılan su, pH değerine

göre seçilmeli. Günlük yaşamda

suyun içine dilim limon koyarak

da alkali hâle getirebilirsiniz. Limon

dilimli suyla güne başlayıp,

onunla bitirin.

✓ Temiz havada yürüyüş, sağlık

için en önemli egzersiz. Yürüyüş

esnasında arada bir, bir dakikalığına

temponuzu arttırın, sonra

tekrar yavaşlatın.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

69


Bodrum hosts magnificent beauties with its nature and

historical structure. As Bodrum Express, we bring the

readers together with the current Bodrum news and

those that you are curious about Bodrum. You can

discover everthing that you are curious about Bodrum

travel guide, food and beverage, accommodation,

tourism, culture and arts at www.bodrumekspres.com.

On this journey that we started to guide you about

Çeşme which is one of the significant holiday

destinations of Turkey with its sea, nature, history, our

goal is to inform you and to bring you together with the

current Çeşme news. If you want to join us in this

adventure, you can be our travelling companion by

following us at www.cesmehaber.com.

/timsahajans

info@timsahajans.com.tr +90 (216) 232 23 24

Bağlarbaşı Mah. Feyzullah Cd. No:140 Artan Plaza Kat:5, 34844 Maltepe/İstanbul

www.timsahajans.com.tr


Art of meeting the highest expectations

Hotel Suadiye and its unique location combined with Istanbul’s cultural heritage of thousands of years, has a privileged

position in Istanbul metropolis. Istanbul Hotel Suadiye, being a mirror with its renovated and comfortable rooms to

Istanbul’s Asian side, will be happy to provide the best service with a creative and dynamic team.

Intersecting the shore of Suadiye and the famous Baghdad Street, Istanbul Hotel Suadiye presents a peaceful environment

using also its advantages of being in the center of Istanbul Asian side. For all guests at Hotel Suadiye on business or just as

tourists, Istanbul Hotel Suadiye is an ideal place to go to enjoy and travel along the capital of culture. The perfect location

enables our guests to visit as many places as they can reach, nothing stands between your sightseeing trip.

In a short while on foot, you are able to profit by all services around the hotel; which are famous restaurants, huge

shopping malls, clubs, railway and bus service, shipping traffic, travel agencies, cinema, theatre and much more. We

warmly invite you to discover a new world and for having unforgettable impressions.

Bağdat Caddesi Plaj Yolu Sokak No: 25 Suadiye 34740 İstanbul - Türkiye

Pbx: +90 216 445 84 24 Web: www.hotelsuadiye.com E-mail: info@hotelsuadiye.com


Hayat Tadında Geziler

Evde kahvenizi içerken

Louvre Müzesi’ni gezebilirsiniz

Pandemi döneminde “Antonina Online Mektep” uygulamasıyla gezginlerin seyahat özlemlerini

gideren Antonina Turizm’in kurucusu Atilla Tuna; “Dünya çapındaki birçok müzeyi rehberler eşliğinde

gezebilirsiniz, üstelik evde kahvenizi içerken” dedi.

NİL ÖZER

Salgın sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi

olmayacağını, bizleri bambaşka bir dünya

ve Türkiye’nin beklediğini, ‘dijital devrimin’

gerçekleştiği yeni bir iş düzeninin kurulacağını

ifade eden sanat tarihçi, Antonina

Turizm’in kurucusu ve ayrıca İstanbul Filarmoni

Derneği Başkanı Atilla Tuna ile turizm

ve sanatı konuştuk.

Antonina Turizm kaç yıldır hizmet

veriyor? Misyonunuz nedir?

Antonina Turizm, 24 yıldır faaliyette olan bir

tur operatörü... Kültür turizminde hizmet

veren bir kuruluşuz. Üretimimizin temel

dayanağı ise yerel ve uluslararası kültür...

Kültür derken tarih, arkeoloji, mimarlık,

sanat tarihi, edebiyat, güzel sanatlar gibi

disiplinleri belirtmemiz gerekiyor. İnsanların

hayalini kurdukları seyahatleri nitelikli

bir gerçekliğe dönüştürmeyi hedefliyoruz.

Sloganımız “Hayal Tadında Geziler” olup,

misyonumuzla birebir örtüşmektedir.

Covid-19 salgını her sektörü derinden

etkiledi. Antonina Turizm olarak bu

süreçte nasıl önlemler aldınız?

Pandemi başladıktan sonra turizm hareketliliği

bıçak gibi kesildi. Yüzde 100’lük bir

iptal oldu. Yurt içi ve yurt dışında yaptığımız

ödemeler, uçak biletleri ile ilgili yatırdığımız

kaporaları geri alamadık. Buna mukabil, bu

seyahatlere rezervasyon yaptıranların bir

bölümü, yatırdıkları ücretlerin iadesini talep

ettiler. Burada en büyük sıkıntımız, 1618

sayılı Seyahat Acenteleri Birliği Yasası’nda

ücret iadeleri ile ilgili konuların Kütahya

Çizelgesi gibi işlevsiz metinlerle geçiştirilmiş

olmasıdır. Tüketici Yasası’nın, bir seyahat

acentasının ticaret yapmasındaki sürdürülebilirliğin

önündeki en önemli tehlike

olduğunu bu vesileyle de öğrenmiş olduk.

Meslek kuruluşumuzun yanımızda olmayışı,

kendi çözümlerimizi üretmemizi sağladı.

Kapsamlı bir yasal çözüm yerine bizimle

uzun yıllardır gezen misafirlerimizle birebir

görüşmeler yaparak sorunlarımızı hallettik.

Finansal sürdürülebilirlik için tasarruf

tedbirlerimizi uygulamaya soktuk. Finans

kuruluşlarının bu süreçteki desteğine

müteşekkiriz. Devletimize teşekkür ederiz.

KÇÖ, SGK, vergi ötelemesi gibi desteklerin

de oldukça yararını gördük.

Çözüm önerileriniz neler oldu?

Bizimle yıllardır seyahat eden misafirlerimizle

güven temeline dayalı bir ilişkimiz var. Bunu

sürdürebilmek için önceliğimiz, misafirlerimizle

ilişkimizin sürdürülmesiydi. Instagram

ve Zoom gibi iletişim mecralarını kullandık.

Pandemi ilan edilmesinin ertesi günü, Instagram

üzerinden ilk canlı yayını gerçekleştirdik.

Ardından da “Antonina Online Mektep” adıyla

yeni bir kurumsal iletişim ağı oluşturduk.

Haftada 3 ya da 4 kez tarih, arkeoloji, klasik

müzik, resim, sanat tarihi, seyahat gibi konularda

ücretsiz seminerler yaptık.

72 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Hayat Tadında Geziler

“Antonina Online Mektep”

uygulamasından biraz bahseder misiniz?

Antonina Online Mektep, pandemi nedeniyle

uygulamaya başladığımız yeni bir

mecra... Bu aslında bir eğitim mecrası…

Bu projenin gerçekleşmesinde en büyük

katkıyı rehberlerimiz verdi. Antonina Online

Mektep’in ikinci evresinde eğitimlerimizin

çeşitlendirilmesini gerçekleştirdik. 8 haftaya

varan kurslar, konferanslar, atölyeler ve

sanal müze gezilerini devreye koyduk. Bu

etkinliklerimizi ücretli bir hizmet olarak sunuyoruz.

Sanal müze gezilerimiz ile evinizde

kahvenizi yudumlarken British Museum,

Hermitage, Louvre, Dali, Puşkin, Uffizi Galerisi,

Vatikan Müzesi gibi dünya çapında çok

sayıda müzeyi, profesyonel rehber eşliğinde

gezdiriyoruz. Seyahat organizasyonlarının

yapılamadığı bu dönemde amacımız, sanal

müze gezileriyle gezginlerin özlem duydukları

coğrafyaları görmeleri ve özlemlerini

biraz olsun giderebilmek.

Konuları nasıl ve neye göre belirlediniz?

Gezginlerin ihtiyacı, çıkış noktamız oldu.

11 farklı branşta hâlihazırda devam eden

kurslarımız var: Klasik Mitoloji, Hıristiyanlık

Tarihi, Eski Mısır Dini ve Mitolojisi, Klasik

Müzik, Bağ Kültürü Atölyesi, Çağda Sanat,

Antik Yunan Mimarisi, Kültürü ve Arkeolojisi,

Bizans Sanatı ve Mimarisi, Anadolu

İnançları ve 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi… Diğer

yandan; “Büyük İskender’in Asya Seferi

ve Hellenistik Çağ”, “İpek Yolu”, “Gertrude

Bell”, “Marko Polo Seyahatnamesi”,

“Baharat Yolu”, “Amber Yolu”, “İskenderiye

Kütüphanesi”, “Dünyanın 7 Harikası”, “Pop

Art”, “Şarap Atölyesi”, “Beethoven”, “Balkanlar”,

“Harem”, “Evliya Çelebi Seyahatnamesi”

gibi çok sayıda konferanslarımız da

bulunuyor.

Sanatseverlerden nasıl dönüşümler

aldınız bu uygulamayla ilgili?

Geri dönüşlerden memnunuz, gittikçe artan

bir ilgi var. Özelikle kurumsal firmalardan

sevindirici dönüşler oldu.

Eşiniz Sibel Hanım’la birlikte

çalışmalarınızı yürütüyorsunuz.

Kaç kişilik bir ekibiniz var?

25 kişilik çok iyi bir ekibimiz var. Ben şirketin

ürün geliştirme, kurumsal kimlik, eğitmenlik,

rehberlik ve tanıtımındaki çalışmalarında

yer alıyorum. Sibel Hanım ise

dijital dönüşüm, personel, finans, satış ve

pazarlamayla ilgili konuların başında.

İstanbul Filarmoni Derneği Başkanı

olarak bu dönemde çalışmalarınız

nasıl gidiyor?

1945 yılında Onuncu Yıl Marşı bestecisi

Cemal Reşit Rey’in kurucusu olduğu ve

Halit Ziya Uşaklıgil, Lütfi Kırdar, Nadir

Nadi, Arif Tektaş gibi İstanbul’da dönemin

önemli kişileri tarafından kurulan İstanbul

Filarmoni Derneği Başkanlığı’na seçilmem,

benim için büyük bir onur. İstanbul’da

Cumhuriyet döneminin ilk klasik müzik

orkestrası olan İstanbul Şehir Orkestrası’nı

desteklemek amacıyla, 1945 yılında dönemin

sanatseverleri tarafından kuruluyor.

İstanbul Filarmoni Derneği, yetenekli

gençlere burslar veriyor ve pandemi nedeniyle

işsiz kalan müzisyenlere de maddi

destekler vermekte.

Dernek bünyesinde konser organizasyonlarımız

oluyor ve ayrıca 1966 yılında kurulan

“İstanbul Filarmoni Oda Orkestrası” da derneğimizin

çatısı altında faaliyet göstermekte.

Canlı konserlerimizi yapamıyoruz, ancak

online konserlerimizi gerçekleştiriyoruz.

Orkestramızın en son konseri, Şef Cem Mansur

yönetiminde ve Cihat Aşkın ile Aydın

Karlıbel’in solist olarak çıktığı “75 Kuruluş

Kutlama Konseri” olarak 28 Aralık tarihinde

CRR Konser Salonu’nda düzenlendi. Online

konserlerimiz önümüzdeki dönemde de

devam edecek.

Planlarınız ve hedefleriniz arasında

neler olacak?

İstanbul Filarmoni Derneği olarak beş hedefimiz

var: Türkiye Filarmoni Dernekleri Federasyonu’nun

kurulması, İstanbul Filarmoni

Vakfı’nın kurulması, Türkiye Çok Sesli Müzik

Orkestraları Yasası’nın çıkarılması, kadrolu

ve sürdürülebilirliği olan bir İstanbul

Filarmoni Orkestrası’nın kurulması; “Sydney

Opera House” gibi ikonik bir İstanbul Konser

Salonu’nu İstanbul’a kazandırmak.

Pandemi sonrası Antonina Turizm olarak

sürprizleriniz olacak mı?

Antonina Online Mektep, 2020 yılının

kazanımı oldu. 2021 yılında bu projemizi

geniş bir kitleye duyurma ve kalıcı olarak

yerleştirme hedefimiz var. Turlar anlamında

2021’in bir rehabilitasyon dönemi olacağını

öngörüyorum. Nisan ayından itibaren yurt

içi, ekim sonrasında ise yurt dışı turlarının

açılmaya başlayacağını tahmin ediyorum.

Küçük gruplarla, nitelikli bir organizasyonla

geniş coğrafyalara yeniden ulaşmak öncelikli

hedefimiz.

Son olarak, turizmden kötü etkilenen

meslektaşlarınız ve umutla bekleyen

misafirlerinize neler söylemek istersiniz?

Pandemi sonrası bizi bambaşka bir dünya

ve Türkiye bekliyor. Hiçbir şey eskisi gibi

olmayacak. Ofislerin anlamsızlaştığı ve

her yerin çalışma alanı olduğu bir çağa

giriyoruz. “Dijital devrimin” gerçekleştiği

yeni bir iş düzeni kuruluyor. Tekil görevleri

yapan çalışanların yerine “birçok işi yapabilen”

yetenekli kişilerin hâkim olduğu bir

iş dünyası inşa ediliyor. Her yere ulaşabilen

ve her şeyi bilen bir tüketici profili, çığ gibi

büyüyor. Bürokratik hantal yapıların yaşam

şansının olmadığı, dinamik modüler yapıların

egemen olacağı bir sistemin ayak sesleri

duyuluyor. Bu ve benzeri konularda uyum

sağlayamayan, dönüşemeyen, gelişemeyen

kişi ve kuruluşların gelecekte var olma şansı

yok denecek kadar az. Tüm meslektaşlarımı

bunları dikkate alarak adım atmaları gerektiğini

anımsatmak isterim.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

73


Objektifimden

Bu kadar tarihi zenginlik,

pek çok yeri kıskandırır

Selçuk

Bölgenin en önemlisi belki de...

Yazı ve Fotoğraflar:

YİĞİT UYGUN

yigit@yigituygun.com.tr

Ege’nin çok özellik barındıran ilçesi Selçuk… Muhteşem

tarihi eserlere, çok önemli dinsel mekânlar eşlik ediyor.

Turizmin yanında gastronomi anlamında da özel!

Konaklama tesislerinin yeterliliği, yeme-içme çeşitliliği,

her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti buraya davet

ediyor. Selçuk, var olan şöhretini fazlasıyla hak ediyor.

Dünyanın yedi harikasından birinin evsahibi ‘Artemis

Tapınağı’… Ne yazık ki günümüze pek bir buluntu ulaşamamış

olsa da burada yer alması bile değerli. Ünlü

tapınağın beş kez yapılıp, beş kez yıkıldığı, yandığı

söylenir. Son olarak ‘Got’ istilasında neredeyse yok

oluş! Devasa yapının ölçüleri hakkında farklı kaynaklarda

farklı bilgiler var. Bu da onarımlardaki mimari

değişimleri işaret ediyor. Kimilerine göre 130 metre x

68 metre, kimilerine göre ise 100 metre x 60 metre…

6 bin metrekareye yakın bir alanı kapladığı belirtiliyor.

36 tanesi kabartmalı 127 sütunun taşıdığı yapı, yaklaşık

25 metre yükseklikte.

İ.Ö. 6. veya 7. yüzyıl, inşa başlangıç tarihi. Lidya Kralı

Croesus’un isteği ile başlayan yapımın 120 yıl devam

etmesi söz konusu. Günümüzde birkaç mermer parçasından,

birleştirilmiş bir iki sütundan başka bir şey yok

elde kalan. Ve bu alan tamamen açıkta! Hiçbir kontrol

yok. ‘Elini kolunu sallayan’ girebilir! Evet, buluntu pek

az ama bu açıklanabilir bir durum değil? John Turtle

Wood… Bu isme dikkat! 1863-74 yılları arasında

Osmanlı’nın izniyle burayı kazıp, bulduklarını İngiltere’ye

kaçırıyor. Artemis Tapınağı’nın arkaik sütun

başlıkları, kabartmalı sütun örnekleri günümüzde

British Museum’da sergilenmekte. Yazık, hem de

çok! Osmanlı’da tarihsel bilgi, arkeolojiye saygı

maalesef çok azdır.

Selçuk için önemli yerlerden biri de ‘Meryem Ana

Evi’... Burası ‘Bülbül Dağı’… Geniş, güzel yollardan

dolana dolana çıkacaksınız. Meryem Ana Evi, ilginç

Artemis Tapınağı

74 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Objektifimden

St. John Bazilikası

bir hikâyeyi barındırıyor. Anna Katherina

Emmerick (1774-1824), Almanya’da yaşayıp

ölen, umarsız bir hastalığın pençesinde

yatalak kalan bir dindar… Hiç görmediği,

gitmediği burayı ve tabi Meryem’i bir gece

rüyasında görür. Rüyasını çevresine detayları

ile anlatır. Emmerick öldükten çok sonra,

anlattıkları 1842’de kitap olarak yayımlanır:

“Anna Katherina Emmerick’in Vahiylerine

Göre Meryem’in Hayatı” Hristiyan topluluğu,

zaman içinde bu kitapla ve anılarla çok

ilgilenir. Üst yönetimlerin isteği ile anlatılan

Meryem Ana Evi

yerde araştırmalar başlar ve 1891’de bu

ev bulunur. 1896’da da hac ve ibadet yeri

olarak benimsenir, ilk kutsal ayin yapılır.

Meryem’in 9 yıl kadar burada Selçuk’ta, bu

mekânda yaşadığı rivayet edilir. Pek çok

Papa’nın ziyaret ettiği mekân, her yıl sayısız

Hristiyan’ı ağırlıyor.

Selçuk’taki bu mekân ile paralel bir başka

önemli dini yapı da ‘St. John Bazilikası’...

Söylentiye göre Aziz Yuhanna, İsa’nın en

sevdiği ve en genç havarisi… Meryem

buraya yerleşince yardım amacıyla o da

buraya, Selçuk’a geliyor ve 90’lı yaşlarına

kadar burada yaşıyor. Yuhanna İncili’ni de

burada yazıyor. Kendisi, eceli ile ölen tek

havari... Vasiyeti gereği burada gömülüyor.

Yıllar sonra Bizans İmparatoru Justinianus

ve karısı Theodora bu hikâyeden etkilenerek,

Aziz Yuhanna’nın mezarının bulunduğu

alana O’nun adını taşıyan bu bazilikayı

inşa ettiriyorlar. Günümüze kalanlarla bile

muhteşem fotoğraflar veriyor bazilika. Yükseltili

bir alandaki sütunlar, kaideler, mezar

odaları, avlular görkemli… Etkilenmemek

elde değil. Artemis Tapınağı kalıntıları ve

St. John Bazilikası, UNESCO Dünya Kültür

Mirası Listesi’nde!

Selçuk geziniz için bence araç şart. Yakın

çevrede çok yer var görülmesi gereken.

İzmir’e yaklaşık bir saat mesafede, tren yolculuğu

bir alternatif olabilir. Diğer illerden

gelen ziyaretçiler, araba yoksa Adnan Menderes

Havalimanı’nı kullanacak şüphesiz.

Gastronomi deyince, tabi burada ilk akla

gelen ‘çöp şiş’ olacaktır. Kuzu eti ile yapılır,

kuyruk yağı ile tatlanır ve tabi baharatlarla

pişirilir. Yemeden gitmeyin derim.

Yaz ayları burada oldukça sıcak geçer. İdeal

ziyaret zamanı ilkbahardır. Selçuk ve civarı,

oldukça sulak bir arazi ve bereketli topraklara

sahip. Pek çok sebze meyve yetişir buralarda,

lezizdir. O nedenle yerel lezzetlere de

bakın derim. Bir süre kalınca bu coğrafyada,

yaşamın da farklı ve lezzetli aktığını hissedeceksiniz;

yiyecekler ve içecekler gibi...

Prehistorik, Arkaik, Helen, Roma, Bizans,

Selçuklu ve Osmanlı izlerini taşır ilçe. Bir

dönem Aydınoğulları Beyliği de kontrol

etmiş. Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka ziyaret

etmelisiniz, muazzam eserler var. Keşke kaçırılanlar

da geri alınabilse! 50 bin civarında

sergilenen eser sizi sarmalayacak. Selçuk,

tarih ile var!

St. John Bazilikası’nın da yer aldığı bölgeye

‘Ayasuluk Tepesi’ deniyor. Bazilikanın

hemen arkasında aynı isimdeki kale, tüm

görkemiyle ayakta. Bizans döneminden

Ayasuluk Kalesi

İsa Bey Cami

başlayan tarihinde Selçuklu, Aydınoğulları

ve Osmanlı’ya hizmet etmiş. Devasa kapıdan

girildiğinde sarnıçlar, hamam kalıntıları,

cami görülebilir. Döneminde iki kapılı ve

on beş kuleli bir yapı… St. John Bazilikası

ile beraber muhteşem bir fotoğraf veriyor

Ayasuluk Kalesi...

Aydınoğulları’nın Selçuk’taki en önemli eseri

ise ‘İsa Bey Cami’… Kesme taş işçiliğinin

özeli olan yapının mimarı Ali El-Dımeşki…

Yapı malzemelerinin Efes Antik Kenti’nden

getirilip kullanıldığı söyleniyor. Cami avlusundaki

sütunlar, bunu doğrular nitelikte.

1375’e tarihlenen yapı, Anadolu’da ‘Beylikler’

döneminin ilk önemli camilerinden.

İlginçtir; Osmanlı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında

kaderine terk edilen, kısmen yıkılan

cami, yıllar sonra Efes Antik Kenti’nde kazı

çalışmaları yapan Avusturyalı arkeologların

inceleyip değerli bulmasıyla yeniden keşfedilmiş.

Ve bu girişimle yenileme çalışmaları

başlamış. Yıllar içinde çok kez yenilenmiş.

Ve Efes! ‘Ephesus’… Sıra O’nu anlatmaya

geldi. Selçuk ilçemizin bir önemli değeri

daha… Gezerken saatlerin nasıl akıp gittiğini

bilemeyeceksiniz. Hangi ‘planı’ çekeceğinizi

hesaplayamazsınız, çünkü her bir köşe

başka fotoğraf...

Selçuk merkeze 3,5 km mesafedeki Efes,

aslında bir liman kenti olarak kurulmuş.

Tarihini 6 binlere dayandıranlar var. Kentin

iklimsel koşullar ile birkaç kez yer değişimi

söz konusu. Bir başka görüş de ‘Panayır’

ve ‘Bülbül’ dağlarının arasında kurulduğuna

dair. Tarihi daha eskiye götürenler

var, 9 bin yıl önceye. Gerçek bilgiler, Roma

İmparatorluğu’nun burayı ele geçirmesinden

sonra başlar. Öncesine dair bilgilerde

çelişkiler var.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

75


Objektifimden

Yedi Uyuyanlar Mağarası

Celsus Kütüphanesi

Efes Müzesi’nden Tanrıça Artemis Heykeli

Geleneksel ev mimarisi örneği

İ.Ö. 130’larda Roma İmparatorluğu ile deyim

yerindeyse şahlanmış Efes... ‘Asya’ eyaletinin

başkenti olmuş. Zamanınız varsa antik kenti

doya doya dolaşın, fotoğraflayın. Bir günde

bitmeyebilir. Antik kentin iki kapısı var. Eğimli

bir arazi olduğundan üst kapıdan girip,

alt kapıda geziyi tamamlamak mantıklı. Üst

kapının hemen karşısında, hediyelik eşya

dükkanları ve cafelerin yanında geniş bir

otopark var. Araç buraya bırakılabilir. Peki

kenti dolaştık, aracı almak için tekrar yokuş

yukarı tırmanmak mı gerekecek? Hayır,

üst kapının yanında faytonlar var. Geziniz

bittiğinde sizi alt kapıdan alıp üst kapıya,

aracınızın olduğu yere getiriyorlar.

Kenti tek tek anlatmaya kalksak, sayfalar

yetmez. Efes Antik Kenti’nin şüphesiz en

görkemli yapısı, kartpostallara konu olan

‘Celsus Kütüphanesi’. İ.S. 135’de Julius

Aguila tarafından, vefat eden babası Efes

Valisi ‘Julius Celsus Halemaeanus’ adına

yaptırılmış. Romalı mimar Vitruoya’nın eseri,

kalıntıları ile bugün bile çok görkemli. İki

katlı görünüm sizi yanıltmasın. 15 metrelik

yükseklik ama tek kat! 1970-80 arası ciddi

bir yenileme geçirmiş. Yapının ön yüzü

heykelleri çok görkemli ama ‘replika’!

Efes’teki ‘Büyük Tiyatro’, antik dönemin gerçekten

de en büyüğü, 24 bin kişilik kapasitesi

ile... Mutlaka görülmeli… Bir dönem gladyatör

dövüşlerine de sahne olmuş. Sıralarda

oturun ve hayal edin; “Sanat mı, vahşet mi?”

Efes Antik Tiyatrosu

‘Hadrianus Kapısı’ yine son derece önemli,

‘Nekropol’ler gerçekten özel… ‘Liman Caddesi’,

‘Kuretler Caddesi’, ‘Mermer Cadde’ kentin

önemli bağlantı noktaları… ‘Akropol’ler,

‘Aşk Evi’ ve tabi ‘Meryem Kilisesi’ (burada da

var) hayran bırakacak niteliklerde!

Genel olarak Helen ve Roma kültürünü yansıtan

Efes kent planlaması, pek çok uzmana

göre kusursuza yakın... Tabi dönemlerle değişimler,

eklemeler söz konusu. Efes için son

parantez, ‘Yamaç Evler’e ilişkin. Kentin elit

tabakası için yaptırılan bu mekânlar, ‘Pompei’

ve ‘Herculaneum’da kiler ile kıyaslanır nitelikteymiş.

‘John TurtleWood’… Bu isme dikkat

edin demiştim, burada da kazı çalışmalarında

bulunmuş. 1890’ların sonlarından itibaren,

kimi zaman uzun aralıklarla da olsa kazı çalışmalarını

Avusturyalı arkeologlar yönetiyor.

Buraya kadar gelmişken, Şirince’ye uğramadan

olmaz. Merkeze yaklaşık 10 km

mesafedeki bu köy, alternatif turizmin cenneti…

Geleneksel mimarinin korunduğu bir

‘mübadil’ köyü Şirince... Nefis yeşil bir vaha,

kalemle çizilmiş gibi duran evler... Envai

çeşit şarabın üretildiği köyde, sokaklarda

kaybolun! Ben bu hisse bayılırım. Keyifli ev

pansiyonları, yerel lezzetler, sıcacık samimi

bir ortam... Şirince’nin son yıllarda değeri

gittikçe yükseliyor. Artık bir sanat merkezi

burası, diğer özelliklerinin yanında!

Şimdi sıra bir efsanede! Siz ister isimlerine

‘Mislina’, ‘Yemliha’, ‘Debernuş’ vs. deyin; ya da

‘Malkus’, ‘Serapion’, ‘Ioannes’ vs… Halktan

halka, dilden dile anlatılır bu hikâye. Ülkemizde

birkaç farklı yerde var, dünyada da olduğu

söyleniyor. Kimi İslamiyet’e, kimi Paganizm’e,

Şirince

kimi Hristiyanlığa bağlıyor. ‘Yedi Uyuyanlar’…

‘Yetkin Erk’ten kaçan, kimilerine göre altı kişi,

yolda karşılaştıkları bir çoban ve köpeği...

Saklanmak üzere çobanın bildiği bir mağaraya

sığınır ve uykuya dalarlar. 200 ya da 300 yıl

burada uyurlar. Selçuk yakınlarındaki bu mağara

için de ‘Yedi Uyuyanlar’a mekân olduğu

görüşü var. Söylentiye göre ilk uyananlardan

biri, yiyecek almaya yakındaki bir köye gider.

Verdiği para yüzyıllar öncesine aittir, tabi

giysileri de... ‘Yeniden Diriliş’in işareti olarak

tarihe geçerler…İ.S. 5 veya 6. yüzyıla tarihlenen

bu söylentide ‘Yedi Uyuyanlar’, gerçekten

öldükten sonra da yüzyıllarca uyudukları yere

gömülürler. Efes Antik Kenti’nin hemen altında

mezar kalıntıları, buralara gelmişken bir görün.

Yaz sıcağında Selçuk’a geleceklere merkezin

hemen 10 km kadar dışındaki Pamucak

Plajı’nı önerelim serinlemeleri için. 7 km

uzunluğundaki plaj, aradıklarınızı fazlasıyla

bulacağınız bir yer. Denizden içeride yer

alan Selçuk için eşsiz bir konfor bence.

Evet, Selçuk! Hani anlatılmaz yaşanır denir

ya, öyle bir yer... Kelimelere, cümlelere

sığdırmaya çalıştık, Selçuk sığacak gibi değil

ama! İlçe ve civarında kapsamlı bir gezi

için, hele ilk kez geliniyorsa 5 gün idealdir.

Doya doya, bile bile, özümseyerek gezmek

için... Ben koşturmaca gezileri hiç sevmem.

Tabi işimiz gereği kimi zaman oluyor, ayak

uydurmaya çalışıyoruz. Ancak Selçuk gibi

‘gezen’e çok şey veren, hikâyeler barındıran

yerleri sindirerek gezmeli bence.

Geleneksel mimarinin korunduğu evler

mevcut. Bir bölümü yenilenmiş. Bazıları otel

ve pansiyon olarak hizmet veriyor. Mimari

ve boyama biçimleri fotoğraflıktır. Daracık

sokakların arasına sıkışmış bu şık mekânların

bazılarında, bir pencereden dünyanın yedi

harikasından birisi olan Artemis Tapınağı’ndan

kalanlar, bir başka penceresinden

de bu topraklardaki ilk köklü cami İsa Bey

‘manzara’ olur! Diğer tarafta Ayasuluk Kalesi

ile karşı karşıyadır bir balkon! Ve St. John

Bazilikası görülür yan odadan... Yakın tarihin

evleri, gerçek tarihe eşlik eder.

Selçuk…

76 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March



Bodrum the Region of Tourism

Turkey’s Bodrum resort town

focuses on agritourism

Turkey's famous resort city of Bodrum,

located in the Aegean province of Mugla, is

targeting to attract a million more foreign

visitors through agritourism, its mayor

said.Agriculture is an essential field for

Bodrum, which is a significant tourism

destination on the global scale, Ahmet

Aras, who is also the head of Bodrum

Promotion Foundation (BOTAV), told to

TOURMAG Tourism Magazine.

“Very important developments are taking

place in Bodrum for the development of agriculture

and value-added production, we

aim to diversify tourism by integrating tourism

and agriculture”, Aras stressed.He noted

that the city’s municipality established an

agricultural department and organized a

workshop for creating a five-year agricultural

development plan in recent months.

“Agriculture is a strategic field, especially

during the pandemic period, it has much

more importance than the manufacturing

and tourism fields”, the mayor underlined.

The municipality and BOTAV determined

the high value-added products of Bodrum

and began to work for creating an ecological

and agricultural tourism environment,

Aras said.In this regard, he said that the

producers are being supported by the

municipality with grants, free agricultural

lands, and consultancy.

NEW TRENDS: GARDENS, FARMS

Aras highlighted that the municipality

focused on ancient wheat seeds, medicinal

and aromatic plants, endemic mandarin,

grapes, and olive oil, and said it plans to

establish touristic facilities related to the

agricultural projects.Bodrum's mandarin

has aromatic value and its essence is used

for producing cologne and some snacks.

The city has also 3,000-year-old olive production

history, and deep-rooted olive oil

factories.Tourists can stay in these facilities

and spend time in botanic gardens and

agricultural fields, Aras added. “Due to

the pandemic, people now want to go to

gardens and farms; organic product trend

has increased much more after the global

outbreak [of the coronavirus]”, he recalled.

“Bodrum has not only sea, sand, and sun,

we started to work on nature, agriculture,

gastronomy, and sports tourism”, he added.

He stressed that Bodrum welcomes around

1.5 million foreign visitors annually and it

aims to host one million more tourists as a

result of new projects.He also said that the

city expects an additional tourism income

of $1 billion through new touristic projects.

BODRUM'S TOURISM

INCOME TO INCREASE

Serkan Ceylan, the general secretary of

BOTAV, said the agriculture field has been

vital in Bodrum since the ancient ages. “The

limited agricultural areas of the Bodrum

peninsula are very suitable for agritourism

and gastronomy.We have very important

goals in terms of promotion, production,

and added-value together with all our

stakeholders in the short, medium and

longterm”,Ceylan said.

78 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Bodrum the Region of Tourism

The exhibition that illuminatesthe

Bodrum underwater history

"Cultural Heritage Exhibitions” initiated by

Bodrum Municipality is continuing. In this

context, "Hometown of Underwater Archeology:

Bodrum Turkey" exhibition began

to be exhibited in Mausolos and Artemisa

Exhibition Halls.

Organized by Bodrum Municipality KUDEB,

the exhibition consists of the photo archives

of the Bodrum Underwater Archeology

Institute INA (The Institute of Nautical

Archeology).The exhibition, in which the

archive photographs of INA's underwater

archeology excavations in Bodrum were

displayed between 1960 and 2020, was

admired by art lovers.

“UNDERWATER ARCHEOLOGY

BEGINS IN TURKEY”

In the speech at the opening of the exhibition,

Tuba Ekmekçi, Director of the Bodrum

Underwater Archeology Institute, said

the followings: “In 1958, journalist Peter

Throckmorton came to Bodrum andinterviewed

with sponge divers. The shipwreck

shown by Kemal Aras in Bodrum demonstrated

pure copper ingots. A bronze age

shipwreck… The oldest shipwreck at that

time was belonging to the 13th century

BC. Journalist Peter Throckmorton immediately

contacted archaeologist Professor

George Bass in the United States. In

1961, the Byzantium began to sink in the

Turgutreis Flat Island. That way, the world

of underwater archeology begins in Turkey

for the first time.”

Excavations continue in the Halicarnassus Walls

Under the control of Bodrum Underwater and Archeology

Museum, "Halicarnassus West Walls Salvage Excavation

and Cleaning Works Project" continues with the joint work

of Bodrum Municipality and Mediterranean Countries

Academy (ACADEMIA) Foundation.

Bodrum Municipality Minister Ahmet Aras said at the

press conference that the work is important in terms of

the history and tourism of the district. The walls built by

Satrap Mausolos stating that it was built in BC. 377-362,

Aras said: “Halicarnassus walls with their towers, Mylasa,

Pedesa and Myndos gates are not only a fortification, but

also they are considered as an important monument.

Approximately 5 kilometers of the 7-kilometer-long city

walls were heavily destroyed. Despite this, it has survived

until today.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

79


Antalya the Region of Tourism

Antalya hosted approximately

3.5 million tourists in 2020

Antalya surpassed its competitors with

its healthy and safe tourism and hosted 3

million 410 thousand 43 foreign tourists,

when the world was struggling with the

new type of corona virus from the beginning

of 2020 to December 22, 2020.

The number of certified facilities in the city

has been increased within the scope of

the “Safe Tourism Certification Program”,

under the coordination of the Ministry

of Culture and Tourism in the Covid-19

process. With its historical and natural

beauties, ancient cities, luxury accommodation

facilities, sea, sand, sun and its

services, Antalya stood out its competitors

during the pandemic process.

1.5 MILLION RUSSIAN TOURISTS

VISITED ANTALYA

The most tourists came from Russia to

the city, where have taken measures were

taken in every area from the airport to the

transfer, from the entrance of the hotel to

the rooms, restaurants and beaches. Approximately

1.5 million guests that arrive

from Russia had a holiday in Antalya.

A GREAT EXAMPLE FOR WORLD

COUNTRIES

Antalya Governor ErsinYazıcı said that the

healthy and safe tourism they presented

was an example for world countries, in

his statement. Stating that the number

of facilities that received a “Safe Tourism

Certificate” in the city reached to 382,

Yazıcı said the followings:“I hope this will

not be needed next year.This year, a large

number of guests came especially in

August, September and October. We are

a city that really does a good job.”

Termessos Ancient

City became the

center of attraction

Known as the only city where Alexander the

Great could not cross its walls in the eastern

expedition, Termessos Ancient City became

the center of attraction of visitors during the

new type of coronavirus (Covid-19) process,

with its history and nature. Termessos

Ancient City, located near the Döşemealtı

district of Antalya, draws attention with

its necropolis areas, historical buildings,

theater, endemic plants and wildlife.

Termessos Ancient City, which was made

its mark in history as “the city could not

conquered by Alexander the Great” with its

strong defense,is among the cities that are

interested in by the visitorswith its giant columns,

rock tombs, sarcophagi and its location

resembling an eagle's nest. Termessos,

the least known among the ancient cities,

attracts attention by foreign tourists as well

as domestic tourists due to its location at

the summit of Güllük Mountain, which cannot

be excavated. The ancient city, which is

on the UNESCO World Heritage Temporary

List, also hosts visitors during the Covid-19

process. Visitors who go to the theater,

which is located on steep cliffs by walking in

nature, sip their coffees by the unique view

of Antalya from this point.

80 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Antalya the Region of Tourism

The road of historical caravan and

migration gained to tourism

The route passing through Akseki district

of Antalya, which is located on the Alanya

and Konya stage of the Silk Road and being

used as a caravan and migration route

from the Romans to the Ottomans, is being

gained to tourism. The historical values of

Akseki district in Antalya, which is described

as the "capital of tourism" in terms of the

number of tourists it hosts, are purposed an

item for the agenda one by one in order to

serve the tourism.

The Western Mediterranean Development

Agency and Akseki District Governorship

started a work about 2 years ago to open

the ancient road on the Alanya and Konya

stages of the Silk Road, which is used as

a world-famous trade route as well as

the unique houses to region.Accordingly,

approximately 6 kilometers of historical

caravan and migration road between

Sarıhacılar, Belenalan, Bucakalan and

Hüsamettin districts have been completed,

and the remaining 3 thousand 650 meters

will be put into use this year, after undergoing

maintenance and repair.

Antalya's olive and olive oil

will be branded with ancient city names

brand the Antalya olive, which lived a bright

period in ancient times.

THE ONLY MISSING IS THE “BRAND”

Hasan Yıldız, General Manager of ANT-

BİRLİK, said that he did not compromise

the quality of Antalya olives, despite the

decrease in production time to time.

Expressing that the only missing is the

brand, Hasan Yıldız stated that they are also

working on this area to be named with the

ancient city according to the region, where

the olive is produced.

The most important olive production area

of Turkey, Antalya brands the olives and

olive oil peculiar to the region with ancient

city names. During the excavations in Kepez

district about 10 years ago, the ancient city

of Lyrboton Kome, an olive oil production

village of 2,200 years was unearthed.

According to the evaluations made by

scientists, it was revealed that the roots of

olive production and trade in Antalya trace

to the Pamphylia period. Antalya Cotton

and Citrus Agricultural Sales Cooperatives

Association (ANTBİRLİK) brings the historical

richness to the present day in order to

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

81


Cappadocia the Region of Tourism

Historic Nevsehir Castle is under protection

A tender was held for the ‘Conservation

Development Plan’ planned to be made

in Nevsehir Castle and its surroundings.

Nevsehir Castle, which was built in the 6th

century and survived until today, was taken

under protection.

Nevsehir Castle, which draws attention with

its rock-carved places in Nevsehir from the

6th century until today, and its surroundings

are preserved and work is underway

to bring them to future generations. In this

context, a conservation plan will be prepared

for the Nevsehir Castle Environment,

whose first stage was brought to tourism

by the Nevsehir Municipality a while ago

and the other parts are ongoing. As a result

of the initiatives of Mayor Rasim Arı for

the zoning plan, a tender was held by the

Ministry of Culture and Tourism through the

Special Provincial Administration.

REGION WILL MAKE SERIOUS

CONTRIBUTIONS TO THE TOURISM

Emphasizing that the second stage of the

region will also attract great attention by local

and foreign tourists in a short time as the

first stage of the region, Rasim Arı signified

the followings: “It was of great importance

to prepare the Conservation Development

Plan. It will make serious contributions to

both the region and the country tourism.”

Restoration began at the historical Virgin

Mary Church

Restoration work was initiated at the historic

Virgin Mary Church located in Nevsehir.

According to the statement made by

Nevsehir Municipality, the contractor firm

started its work after the restoration tender

for the historical building.

As a part of the restoration, the exterior of

the church will be cleaned with scraper

and repaired the roof.The added sections

to the interior spaces will be ruined and

the frescoes on the walls of the church

will be repaired and brought out again.

Nevsehir Mayor Rasim Arı emphasized

that with the completion of the restoration

work, the church will be gained to tourism.

"All expenses for the restoration will be

covered by our Ministry of Culture and

Tourism", he said.

82 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Cappadocia the Region of Tourism

Nevsehir declared

“2021 European

Sports City”

As a result of the nomination application of

Nevsehir Municipality to the Federation of

European Capitals and Sports Cities (ACES),

it was reported that Nevsehir was declared

“2021 European Sports City”. Mayor Rasim Arı

stated that the federation committee, which

evaluated their application, made a positive

decision after examining the sports facilities

in the city and the sports investments which

will be realized by the municipality.

Stating that Europe's leading cities have

also applied for the title of “European Sports

City for 2021”, Arı said that he received the

access final decision and congratulatory letter.

Mayor Arı said; “The evaluation made by

ACES, which aims to create an effective city

network in order to spread sports culture

all over the world, is a proud development

both for our country and for Nevsehir. We

are fully confident that Nevsehir Municipality

will carry this title successfully. This

title we have earned will make a significant

contribution to our city to become a destination

not only in cultural tourism, but also

in sports and health tourism.”

Winter activities in fairy chimneys attract tourists

In Cappadocia, which offers a fabulous holiday opportunity to

its guests by taking on a different view every season, the activities

that continue during the winter months provide pleasant

moments to the tourists.

The tourists attend to events organized by terrain vehicles

on the snowfall in Cappadocia, where is one of

the most important tourism centers. Volkov Evginay,

one of the Russian tourists who made a tour by ATV

in Kılıçlar ValleyofGöreme, stated that he attended

various events in Cappadocia, where he first came,

and admired the natural texture of the region.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

83


Art

Andrea and Amanda Belluso:

Our goal is to create

change with art,

beauty and elegance

Artists take a great responsibility to color the increasingly

dark world and make it livable. Photographers Andrea

and Amanda Belluso, who set out to create a different

world, prepared a special art project. Stating that they

want to raise awareness, the two artists started the

"Arts For Future" work. Speaking for the project in which

many artists participated, Andrea and Amanda Belluso

said; "Our goal is to create change with art, beauty and

elegance. Also, the means of 'Elegance' for us is obtaining

the greatest result with the least-effort."

Gold Kaftan by Thaila…

Writer: BRITTA ROSSANDER

Photography: ANDREA BELLUSO

Arts For Future" is an eclectic photography project including

graphic art, dance, fashion, floral arrangements, beauty

(and even scents!) aimed at contributing to some of the

actions that are being taken to heal the Earth. It is an art

project initiated by Andrea and Amanda Belluso to create

something different in the world. In these times of fast

change concerning the whole of humanity, a group of creatives

and artists from different crafts have come together

to increase awareness around topics that expand on many

different aspects of our lives on Planet Earth.

THE IMPACT OF DOCUMENTARIES

The Bellusos decided to take action after watching many

great documentaries, in particular “A Life On Our Planet”

by Sir David Attenborough and after having some very

interesting conversations with Gary Douglas and Dr. Dain

Heer, Founder and Co-Founder of Access Consciousness

as well as Editor in Chief of Robb Report Sweden Isabel

Gracián and the Senior Editor of Robb Report Sweden and

writer Britta Rossander.

A great and joyful collaboration began with dancers from

The Royal Swedish Opera and Nicholas Albert Khan, Ballet

Master at The Royal Swedish Ballet. “Our goal is to create

change with art, beauty and elegance, where ‘Elegance’

for us means obtaining the greatest result with the least

amount of effort.” say the Belluso’s.

Constance Dress by By Malina,

Happy Diamond Earrings by Chopard…

84 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Art

Samuele Ninci wears: Technical Fleece Trouser

with nylon details by Prada, Shawl Spring Birds

by Emma Fällman. Luiza Lopes wears: The Slip

Dress by AWAN (As We Are Now).

THE PERSONIFICATION OF NATURE

Arts For Future tells a story in 4 chapters through photographs,

where each chapter has its own visual language

and message. The first chapter, “The Personification of

Nature” invites us to a communion between mankind

and nature. Humans morphing into plants... Or is it plants

showing us their connection to us? This invites us to reflect

on the separation that exists today between people and

the gifts of Planet Earth.

Andrea and Amanda Belluso also say; “We are working

full time on Arts For Future. For the next chapters to be

produced as well as making the project grow so that we

can support even more great actions that are being done

and we are so grateful to have an amazing team creating

this with us, and we are all working by donating our time

to ensure a great future of the coming generations on a

sustainable planet.”

ALL THE PROFITS WILL GO TO

‘THE PRINCE ALBERT 2 FOUNDATION’

The special thing about this project is that by buying one

(or more) of these limited edition hand-crafted prints,

the tourist industry would not only be ornating hotels,

lounges, restaurants and more with unique art pieces,

but it would also be making an enormous contribution

toward a sustainable Planet Earth as well as creating more

Blue Parachute Dress by

Jade Cropper…

awareness with the travellers about Arts For Future and

what it is creating for a sustainable planet. All the profits of

the purchase of the prints will go to The Prince Albert 2 of

Monaco Foundation.

Artists participating in the project is as follows: Dancers by

Luiza Lopes, First Soloist at The Royal Swedish Ballet; Samuele

Ninci, Corps de Ballet at The Royal Swedish Ballet.

Choreography by Nicholas Albert Khan, Ballet Master at

The Royal Swedish Ballet. Hair and Make-up by Diana

Tillström. Production and Styling by Amanda A. Belluso.

Photography and creative direction by Andrea Belluso. Retouching

and digital manipulations by Pratik Naik/Solstice

Retouch. Photo Assistant by Eli Sverlander.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

85


Söyleşi

Rehber Şerif Yenen’den 2021 yılı turizm trendleri:

Pandemi sonrası turizmde birçok

yeniliğe alan açılacak

Deneyimli rehber ve seyahat uzmanı Şerif Yenen, 2021’nin ‘online’ ve ‘özel ilgi turizmi’

odaklı bir yıl olacağını belirtti. Pandemiyle başlayan online gezilerin turizmde kalıcı

olacağını ve artacağını söyleyen Yenen, Türkiye’nin kültürel zenginliklerinin yeniden

keşfedileceğini ifade etti.

ÖZLEM KAPAR BAYBURS

Dünya yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle

yüzyılın en büyük krizlerinden birini yaşadı. Bu

olağanüstü süreçte pandemiden en fazla etkilenen

sektör ise turizm oldu. Salgın öncesi dünyanın en çok

ziyaretçi çeken altıncı ülkesi konumunda olan Türkiye,

2019 yılında 51,7 milyon ziyaretçi ve 34,5 milyar dolar

gelir elde edilmesiyle turizmde rekor bir yıl yaşamıştı.

Yaşanan sürece ilişkin açıklamalarda bulunan profesyonel

turist rehberi ve seyahat uzmanı Şerif Yenen,

pandemi döneminde tüm olumsuzluklarına rağmen

herkesin yeni şeyler öğrendiğine dikkat çekerek;

“2020'yi belki kayıp bir yıl olarak geride bırakıyoruz

ama 2021'e de yeni kazançlarla giriyoruz” dedi. Türk

turizminin geçmişte de pek çok kriz yaşadığını, her

seferinde ayakta kalmayı, hatta güçlenerek yeniden

yükselmeyi başardığını vurgulayan Yenen,

pandemi sürecinin sektöre yeni kapılar açtığını

savunarak, şu görüşleri dile getirdi:

TURİZMDE YENİ BİR KAVRAM; E-TUR

“Covid-19 salgını sürecinde sadece turist akışı ve

davranışı değil, aynı zamanda çalışma şekilleri de

değişti. Pandemide turizm kesintiye uğradı evet

ama tamamen de durmadı. Sanal turlar, online

seminerler ve sohbetler yapılmaya başlandı. Böylelikle

gezginler için turizmde yeni bir kavram ortaya

çıktı: E-tur… ‘Uzaktan turizm’ olarak nitelenebilecek

bu elektronik turlarda, ülkemizden veya dünyadan

seçilen bir tarihi bölge, şehir, eser veya müze, uzman

birinin anlatımı eşliğinde sanal olarak gezildi.

Böylelikle evde kalanların keşif duygusu e-turlarla

canlı kaldı. Özellikle kültür turizmi yapan seyahat

acentelerinin ve profesyonel turist rehberlerinin

yaptığı e-turlara rağbet yüksek oldu ve olmaya da

devam ediyor. Turizmin kültür kesimi, bu

sayede yeni bir boyutta ivme kazandı.

Rehberler, bu alanda da ağırlıklarını

ve önemlerini pekiştirdi.”

86 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Söyleşi

SANAL GÖBEKLİTEPE TURLARINA

BÜYÜK İLGİ

Pandeminin başından beri uzmanı olduğu

birçok alanda hem bireysel hem de

kurumsal e-turlar gerçekleştirdiğini belirten

Şerif Yenen, başta Göbeklitepe olmak üzere

Anadolu uygarlıkları, kültür, sanat, tarih, gastronomi

ve bu gibi pek çok alanda seminerler

verdiğini dile getirerek; “Bunları bir de yabancı

kitlelere ulaşması için İngilizce yapınca,

ilgi daha da arttı. Seminerlerime hâlen talep

sürüyor. Gelecekte de devam etmeyi planlıyorum”

diye konuştu. Özellikle Göbeklitepe

seminerlerinin çok ilgi gördüğünü kaydeden

Yenen, önümüzdeki günlerde ilginin devam

edeceğini, bölgeye hem sanal hem de gerçek

turların artacağını ifade etti.

GELECEK YILIN TRENDİ; ÖZEL İLGİ TURİZMİ

Aşılamanın başlamasıyla birlikte ilkbahar aylarından

itibaren turizmin yeniden hareketleneceğini

öngören Şerif Yenen, özel ilgi turizminin

öncelikli tercih olacağını, pandeminin

getirdiği bazı endişelerin hemen ortadan

yok olmayacağını, artık gezilerin daha küçük

gruplarla belirli önlemler çerçevesinde ve

özel ilgi ekseninde yapılacağını tahmin

ettiğini söyledi. “Özel ilgi turizmi, ülkemizin

en avantajlı olduğu turizm çeşitlerinden.

Kültür turizmi yapan rehberler olarak yıllardır

söylediğimiz, katma değeri yüksek bu turizm

çeşidi gelecek yılın trendi olacak” diyen

Yenen, sözlerine şöyle devam etti: “Aylardır

evlerine kapanmış, sosyal hayatı sıfırlanmış,

gönlünce seyahat edemeyen dünya genelindeki

milyarlarca insan, pandeminin biran

önce sonlanması ve eski ‘özgür’ hayatlarına

dönmek için sabırsızlanıyor.”

“SEYAHAT ROTALARINA ONLINE

TURLAR DA EKLENECEK”

Pandemiyle hayatımıza giren e-turların

gelecek yıllarda turizmin bir parçası olarak

devam edeceği öngörüsünü de paylaşan

Seyahat Uzmanı Şerif Yenen, şu açıklamalarda

bulundu: “Örneğin bir gezgin,

pandemi öncesi yılda iki seyahat rotası

planlarken, artık bunlara ek olarak online

gezilere devam edecek. Sanal turlarda

pek çok güzel görsel ve etkileyici bir sunum

eşliğinde, dünyanın bir ucunu

tanıma fırsatı bulanların veya özel bir

alanı keşfetmenin cazibesinin tadını alanların

beklentileri artacak ve çeşitlenecek.

Turizmde birçok yeniliğe alan açılacak.

Sadece bireysel seyahatlerde değil, iş gezileri

için de bu durum böyle devam edecek.

Online iş toplantıları sürecek. Uluslararası

kongreler, toplantılar yine yüz yüze sürecek

ama ek olarak online toplantılarla belki

de artık daha fazla etkileşim sağlanacak.

Örneğin, bir iş insanı yılda iki kere iki farklı

ülkede kongreye katılırken, bundan sonra

buna ek olarak iki farklı online çalıştaya

da dahil olarak, iş ağını daha da geliştirebilecek.

TÜRKİYE YENİDEN KEŞFEDİLİYOR

Son yıllarda Türk Lirası'nın döviz karşısında

değer kaybetmeye başlamasıyla

birlikte yurt dışına çıkan yerli turistler iç

turizme yöneldi. Türk insanın bir alışkanlığı

vardır; en sevdiğini en sona bırakır. Ancak

pandemi sürecinde uluslararası sınırların

kapanması ve sağlık endişelerinin ön

planda olması nedeniyle yurt dışı çıkışlar

zorlaşınca, sona bırakılan yurt içi kültür

gezileri liste başına alınmaya başladı.

Türk gezginler, ülkesini yeniden keşfeder

hâle geldi. Bu durum yeni yılda da devam

edecek. İç turizm hareketi artarken, biz

rehberlerin ana çalışma alanı olan kültür

turlarına rağbet giderek büyüyecek.”

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

87


Perspektif

Değişim yolunda

mükemmeliyetçilik

DR. BARBAROS KON

Humanica Yönetim Danışmanlığı Yönetim Kurulu Başkanı

Akdeniz Turizm Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi

FIJET Turkey-ATURJET Yönetim Kurulu Üyesi

Bana “senin için en önemli

temel değerleri yaz” deseler

ve sonra “hepsinden

birer birer vazgeçeceksin”

dendiğinde en sonda

kalan ve hiçbir zaman

vazgeçmek istemediğim

değerim mükemmeliyetçilik

olmuştur. Peki nedir bu

mükemmeliyetçilik? Bugün

size biraz mükemmeliyetçilikten

ve “mükemmel”

kelimesinin öneminden

bahsetmek istiyorum.

Her yılın başlangıcında, kendimizi değiştirmeye motive ederiz.

Yeni yılda yeni bir insan olmayı, yeni hedeflere ulaşmayı ve

geçmişte yapmak isteyip yapamadıklarımızı gerçekleştirmeyi

hepimiz gönlümüzden geçiririz. Bu gayet normaldir. Çünkü değişim

için hepimizin bir başlangıç noktasına ihtiyacı vardır. Bu

da hep yeni bir yılın veya dönemin başlangıcında olur. Çünkü

geçmişteki birçok günü değişimlere başlamak için tükettiğimizden,

bu yeni dönemler bize kurtarıcı gibi gelir. Bir anlamda

beyaz bir sayfa açmak isteriz. Beyaz sayfa ifadesi bize yeni bir

şeyler yapacağımızı, her şeyin geçmişte kaldığını, önümüzde

yeni ufuklar olduğunu ve en az bir şansımız olduğunun mesajını

verir. İçimizde yeni coşkular dolduğundan büyük gayretle

yeni değişim projelerine başlarız. Ancak çoğunlukla ilk ayın

sonunda süngümüz düşer. Çünkü; “mükemmeli yapamadığımız

için, iyiyi yapmak bizim için yeterli olmaz.”

Maalesef toplumsal koşullarımız, özellikle ailelerimiz ve

okulda öğretmenlerimiz, bize bir işin ya mükemmel yapılacağını

ya da hiç yapılmaması gerektiğini söyler. “Ya mükemmelsinizdir

ya da sıradan, ya başarılısınızdır ya da başarısız…”

Çocukken bu kafamıza hep böyle işlenmiştir. Bu nedenle

çocukluğumuzdan itibaren hep mükemmel olmaya çalışır,

başaramadığımızda da pes etmeyi daha uygun buluruz.

Mantık yine hazırdır; “Mükemmel olamıyorsan, zaten sıradansındır.

O zaman o kadara ne gerek var.” İşte bunun haksızlık

olduğunu zamanla iş hayatında yaşadıkça öğrendim. Bu

çabalarımızın heba olmaması için birkaç öneri sunmak istiyorum.

Bunlar:

• Mükemmel diye bir şeyin olmadığını öğrendim. Mükemmel,

iyilerin peş peşe sıralanarak oluşturduğu bir zincirdir. Siz ne

kadar çok iyi şey yaparsanız, mükemmeliyet yolculuğunda

o kadar ilerlersiniz.

• Mükemmele ulaşmak için önce başlamanız gerekir.

Ancak başlarsanız bitirirsiniz. Her şeyi kontrol altına

almaya, tüm sorunları ortadan kaldırmaya ve özellikle

başarısızlık ihtimallerinin hepsini bertaraf etmeye

çalışırsanız, harekete geçtiğinizde çok ama çok geç

kalabiliyorsunuz.

• Daha önceki makalemde de bahsettiğim gibi hedef belirlemeden

atılan her adım, boşa atılan adım olur. Bunun

için belirli bir konuda, zaman sınırlı, ölçülebilir, ulaşılabilir

ve gerçekçi olan ifadeleriniz olsun. Onlar hedeftir, yoksa o

konu temenni olarak kalır.

88 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Perspektif

• İnsan beyni yazılı olmayan şeyleri değiştirmekte,

kendilerine göre çarpıtmada

maalesef çok iyidir. Yazdığınız ve sürekli

gözünüzün önünde bulunan hedeflerden

daha zor vazgeçersiniz. O yüzden

hedefleriniz mutlaka yazılı olsun.

• Yazılı olacak bu hedeflerinizi yazmadan

önce 2020 yılını İş/Okul/Kariyer/Mali/

Sağlık/Özel Hayat/Aile ana başlıklarında

değerlendirin. Ayrıca, 2020 yılında

öğrendiğiniz en büyük ders ve tamamladığınız,

sizi gururlandıran en büyük

şeyi düşünün ve sonra bu ana başlıklar

doğrultusunda 2021 yılınızdaki hedeflerinizi

yazın.

• Yukarıdaki ana başlıklardan “İş” ile ilgili

hedefi yazarken zorlanıyor musunuz? O

zaman size ipucu; lütfen kendinize “Bu

şirket bana neden maaş veriyor?” diye

sorun ve kritik başarı faktörlerinizi önce

netleştirin, sonra hedeflerinizi yazın.

• 2020 yılında kendinizde keşfettiğiniz

ve 2021 yılında da keşfetmeye cesaret

edeceğiniz şeyleri de lütfen not alın ki

kendinizle gurur duyun.

• Bu arada başkaları ile paylaşılmayan

hedef, en çabuk vazgeçeceğiniz hedeftir.

İnsanlar kendilerine verdikleri sözleri

tutmada pek ısrarcı olmamalarına karşın,

başkalarına verdikleri sözü tutmada daha

titiz davranırlar. Siz de hedeflerinizi birçok

kişi ile paylaşarak, onlara karşı taahhütte

bulunmuş olursunuz. Zaten hiç kimse

başkalarının kendilerine olan güvenini

kaybetmek istemediğinden, taahhütlerini

yerine getirmek isterler. O yüzden hedeflerinizi

kendinize saklamayın.

Sonuç olarak, yukarıdaki önerileri de

dikkate alarak hep mükemmel olmaya

çalışacağız ama başaramadığımızda da

pes etmeyerek, iyi şeyler yapmaya devam

edeceğiz. Mükemmeliyet yolculuğunda iyi

ve yeni başarıların 2021 yılında da sizinle

olmasını dilerim. Tabi ki sağlıkla birlikte…

Saygılarımla...

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

89


Rota

Ateşin, rüzgârın ve şairlerin kenti:

Bakü

Azerbaycan’ın başkenti Bakü’ye yaptığım yolculuktan

edindiğim izlenimler ışığında, bir tür “alternatif” Bakü

rehberi hazırlamaya çalıştım.

GÜRER MUT

“Kafkasların Paris’i” olarak görülen Bakü, üç milyon

nüfusuyla ülkenin en kalabalık kenti. “Rüzgârlar

Şehri” olarak da bilinen, Hazar Denizi’nin yanına kurulmuş

olan bu liman kenti, girer girmez sizi çarpıyor.

Güzelliğinin ve yapılan büyük yatırımlarla değişen

çehresinin yanısıra zengin doğalgaz ve petrol yataklarının

bulunduğu ülkeye girdiğiniz anda, havaya karışan

doğalgaz kokusunu ilk başlarda yadırgıyorsunuz.

Havaalanından Uber veya taksi yardımıyla kent merkezine

ucuz ve rahat bir şekilde gidebilirsiniz. Benzinin

çok ucuz olduğu ülkede, mesafeler gözünüzü korkutmasın.

Kent merkezinde indiğinizde ise sizi başka bir

sürpriz bekliyor; bu kentin birçok kültürü ve kimliği barındırdığını

hemen anlıyorsunuz. Bir tarafta eski Sovyet

mimarisi, bir tarafta Batı Avrupa normlarına uyan gotik

mimari ve diğer tarafta İtalyan mimarisi…

Fevvareler Meydanı

FEVVARELER MEYDANI VE EDEBİYAT MÜZESİ

Mimarideki bu zenginlik nedeniyle kendinizi yeşillikler

içindeki bir Avrupa kentinde hissediyorsunuz. Fevvareler

Meydanı, turistleri cezbeden (bizdeki Taksim

Meydanı’na benziyor) bir buluşma noktası. Kafeler,

restoranlar, bistrolar, mağazalar ve irili ufaklı parklarla

çevrelenmiş sokaklarda yürürken Sovyet döneminden

kalan çeşmeleri takip ederseniz, yolunuzu kolaylıkla

bulabiliyorsunuz. Bölgede bulunan Nizami Caddesi

ise bir tür kültürel merkez. Şair ve düşünür Nizâmî-i

Gencevî’nin dev heykelinin bulunduğu alanda, bir de

Milli Azerbaycan Edebiyatı Müzesi yer alıyor.

1922-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin

parçası olan Azerbaycan, birlik içinde kültürsanat

başta olmak üzere birçok alanda ön plana çıkıyordu.

Sanata ve kültüre büyük önem veren Azerbaycanlılar,

ülkenin kimliğini taşıyan bir figür olarak gördükleri

şair Nizâmî-i Gencevî’ye ise büyük sevgi besliyor. Bu

nedenle müze, sanatla ve sözlü edebiyatla iç içe geçen

Azerbaycan kültürünün öğrenilebileceği en doğru

yer. Zarif mimarisiyle sizi hayran bırakan yapının ön

cephesinde Fuzulî’den Nizamî’ye, Azerbaycan edebiyatının

altı temsilcisinin heykelleri ve çinilerin üzerine

kaydedilmiş isimleri dikkat çekiyor.

Müzenin içine girerken de öyle elinizi kolunuzu sallayarak

giremiyorsunuz. Çantanızı yanınıza almanıza izin

verilmiyor; üzerinizde hiçbir kayıt cihazını bulundurmanıza

da öyle… Ayaklarınıza galoş geçiriyorsunuz

ve size eşlik edecek tur rehberinizi bekliyorsunuz; tek

başınıza gezemiyorsunuz. Bu bilinç ve özeni gördüğü-

90 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Rota

nüzde, içinizden “İşte bir halk kültürüne bu ciddiyetle sahip

çıkılmalı” diyorsunuz. Üç katlı, 33 odalı müzenin içinde Dede

Korkut’tan Fuzulî’ye, Ali Şir Nevaî’den Nizamî’ye kadar birçok

halk ozanının o dönemden kalan sazları, el yazmaları, dokuma

halıları sergileniyor. Bir ara kafamı çevirdiğimde, Nâzım

Hikmet’in bir portresiyle karşılaşıyorum. “Bu evin içinde

emin ellerdesin Nâzım” diye geçiriyorum içimden.

ULUSUN KÜLTÜREL

TARİHİNE DAMGA VURAN

ATALARINI KEŞFEDİN

Bilmediğiniz bir ülkeye

gittiğinizde, o ülkenin ünlü

şahsiyetlerinin bulunduğu

anıtsal mezarlıkları dolaşmanız

gerektiğini düşünenlerdenim.

Bu sayede

bir şehrin kültürünü, içinde

yaşattığı değerleri kolaylıkla

keşfedebiliyorsunuz. Ardından

burada gördüğünüz

kişileri, yaşadıkları dönemi

ve yapıtlarını incelediğinizde,

o ülkeye dair önemli

miktarda bilgiler ediniyorsunuz.

Bu sebeple Fahri Hiyabanı Mezarlığı (Ulusal Şeref

Mezarlığı), mutlaka görmeniz gereken bir yer.

1948 yılında kurulan mezarlıkta, Sovyetler Birliği döneminde

üstün başarı göstermiş edebiyat, sanat, bilim ve siyaset

insanlarının mezarları bulunuyor. Burasının bir diğer önemi

ise memleket şairi Samed Vurgun’un gömütünün bulunması.

Kapıdan girer girmez karşınızda beliriyor heykeli.

Ayrıca; şair Süleyman Rüstem, Azerbaycan edebiyatında

önemli bir yer tutan, tiyatro oyunları, operalar için librettolar

yazan Cafer Cabbarlı, efsanevi Sovyet şarkıcı Müslüm

Magomayev ve Azeri oyun yazarı Ebdurrehimbey Haqverdiyev

de yine burada.

BAKÜ’NÜN AÇIK HAVA MÜZESİ: İÇ ŞEHER

Sırada Bakü’nün kalbine girmek var, yani İçeri Şeher’e…

Etrafı surlarla çevrelenen birçok tarihi yapı ve evin bulunduğu

bu alan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer

alıyor. İnsanların yaşamaya devam ettiği, çocukların sokak

aralarında top koşturduğu bu anıtsal bölge, açık hava

müzesine benziyor. 12. yüzyıldan bu yana ayakta olan Gız

Galası ve Şirvanşahlar Sarayı’nı gezdikten sonra bölgede

İçeri Şeher

bulunan restoranlarda yerel lezzetleri tadabilirsiniz. Benim

önerim, Art Club Restoran’a uğramanız olacak. Muhteşem

mezelerin ve yerel lezzetlerin yanı sıra servis de bir o kadar

kusursuz.

Bakü’de bir diğer merak ettiğim nokta, Azerbaycan Devlet

Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu’ydu. 1800’lerin sonlarına

doğru inşa edilen ve bugün hâlen opera binası olarak

kullanılan yapının Türkiye tarihinde farklı bir anlamı var.

1920’de Bakü’deki Birinci Doğu Halkları Kurultayı bu binada

toplandı. Millî mücadeleye katılmak ve işgalci emperyalist

güçleri Anadolu’dan atmak için bir araya gelenler arasında

Mustafa Suphi, Süleyman Nuri, Ethem Nejat, Naciye Hanım

gibi isimlerin de olduğu 235 kişilik Türkiye heyeti, kurultaya

ciddi bir katılım gösterdi. [Bu sayının içinde ‘Libya ve İslâm

İhtilâl Cemiyetleri İttihadı’nı temsil eden Enver Paşa grubu

ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’ni temsil eden

Dr. İbrahim Talide var.] Ayrıca eğer fırsat bulabilirseniz, bu

muhteşem salonda bir temsil izlemenizi öneririm.

AZERBAYCAN’IN VATAN ŞAİRİ: SAMED VURGUN

Ardından en çok merak ettiğim yere, Samed Vurgun Müze

Evi’ne gidiyorum. 1956’da hayatını kaybeden vatan şairi

Samed Vurgun ile Nâzım Hikmet’in bir aradalığı özellikle

Azerbaycanlı aydınlar için farklı anlamlar taşır. Şöyle ki,

Azerbaycanlıların kendi dillerine dönmeleri (Sovyet idaresinde

oldukları dönemde anadil Rusçaydı), filoloji yönünde

araştırmalar yapmaları Nâzım Hikmet ve Samed Vurgun

sayesindedir. Bu konuyu ilk kez Nâzım tartışmaya açmış ve

konuyu Vurgun ile uzun uzadıya masaya yatırmışlardır.

Eve girmeden önce duvarda yazan şu yazı size her şeyi anlatır:

“El bilir ki, sen menimsen,/ Yurdum, yuvam, meskenimsen,/

Anam, doğma, vetenimsen,/ Ayrılar mı könül candan?/

Azerbaycan, Azerbaycan!” İçeri girdiğimde yine büyük bir

evin korunduğunu gördüm. Vurgun’un birçok kişisel eşyası,

çalışma masası, eserleri burada sergileniyor. Evin bir tarafında

ise şairin Moskova’daki Yazarlar Birliği toplantısında Nâzım

ile yan yana çekilmiş olan fotoğrafı sizi duygulandırıyor.

ATEŞGAH VE YANARDAĞ

Bu tarihi şehirden bahsederken Ateşgah’ı ve Yanardağ’ı es

geçmek olmaz. Zerdüştlere ait olan tapınak, dünyada bulunan

üç “Mecusi” tapınağından birisi. Diğer ikisi Hindistan

ve İran’da olan, Bakü’ye 10 kilometre uzaklıktaki Abraşon

Yarımadası’nda bulunan tapınak, yaklaşık 4 bin yıl önce

inşa edilmiş. Zerdüştlerin ateşi suyla söndürmedikleri, etin

kanı ile ateşi buluşturmadıkları ve ateşe ant içecek kadar

ateşe önem verdiklerini, çeşitli ritüelleri ve ibadet için kullandıkları

hücreleri görebilecek, Zerdüştlük ile ilgili birçok

bilgi edineceksiniz. Yanardağ ise yeraltından çıkan gazların

yüzyıllardır yanması ile oluşmuş bir doğa harikası.

Bu noktada “Kentin kültürel dokusunu tanıdık yeter,

biraz da alışveriş yapalım!” derseniz, gitmeniz gereken yer

Yaşıl Bazar (Yeşil Pazar). İçinde bulunan dükkânların sürekli

açık olduğu pazar, özellikle hafta sonu ülkenin dört bir

yanından gelen ürünlerle zenginleşiyor. Turistlerin yoğun

rağbet ettiği bu pazarda baharatlar, peynirler, kırmızı etler,

balıklar ve en kalitelisinden havyarları bulabilirsiniz.

Hazar Denizi'nden getirilen Beluga havyarını en uygun

fiyata Yaşıl Bazar’da…

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

91


Seferi

Oyuncu Bülent Şakrak:

Bu güzel ülkenin

kalbinin attığı yerdir Anadolu

Bein Connect platformunda yayınlanan ve sunuculuğunu ünlü oyuncu Bülent Şakrak’ın

yaptığı ‘Seferi’, her bölümünde Anadolu’nun farklı bir köşesini keşfe çıkıyor. Anadolu’nun

zengin kültürünü izleyiciyle buluşturan Şakrak; “Anadolu sahiciliktir, sıcacıktır. Bu güzel

ülkenin kalbinin attığı yerdir. Adı üstünde, anamız gibidir” diyor.

NİL ÖZER

Bein Connect platformunda Vedat Atasoy’un

yönetmenliğini üstlendiği, Anadolu’nun

zengin kültürü ve eşsiz güzellikteki

coğrafyasını izleyiciyle buluşturan ‘Seferi’,

usta oyuncu Bülent Şakrak’ın eğlenceli ve

samimi sunumuyla dikkatleri çekiyor. Sevimli

köpeği Hera ile yollara düşen Şakrak,

öğrencilik yıllarından beri hayalini kurduğu

Seferi’yi TOURMAG Turizm Dergisi okurları

için anlattı.

‘Seferi’ projesinde olmayı

neden istediniz?

Konservatuar yıllarımdan beri en büyük hayallerim

arasında belgesel ve gezi programı

yapmak vardı açıkçası. Vedat Ağabey (Atasoy)

gibi birini tanıdıktan sonra onu da eskitip

çürüterek, bu işi biraz tırnaklarımla yaptım

diyebilirim. Vedat Ağabey’i biraz yıprattım

gerçekten ama Allah var, o da elimden çok

sağlam tuttu ve kendimi güvende hissettiğim

bir ortamda çalışmamı sağladı. Yani Seferi’yi

nasıl yapmamız gerektiğinden tutun projenin

ismine kadar her şeyi Vedat Ağabey’le (Atasoy)

yaptık diyebilirim.

İzleyici Seferi’yi neden izlemeli?

Bir defa biz olsak nasıl bir program izlemek

isterdik diye yola çıktık. Vedat Ağabey’in

eşsiz deneyimlerinden faydalanıyor, eğleniyoruz.

Anadolu kendi içinde çok büyük

cevherler barındıran bir yer. Biz olabildiğince

yapılmamışı yapmaya gayret ediyoruz.

Dolayısıyla, bu insanlara sıcak gelecek diye

umuyorum.

‘Anadolu’ sizin için ne anlam

ifade ediyor? Hangi yöreler sizin

ilginizi daha çok çekiyor?

Anadolu sahiciliktir, Anadolu sıcacıktır.

92 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Seferi

İnsanı bizdendir, bizdir. Bu güzel ülkenin

kalbinin attığı yerdir Anadolu… Adı üstünde,

anamız gibidir. Anadolu şahanedir.

Bu nedenle, burası şuradan daha güzel

diyemem. Her yerini çok seviyorum galiba

ve gezmediğim daha bir sürü yer var. Oraları

da gezince duygularım ne hâle gelecek onu

da bilmiyorum. Göreceğiz...

Köpeğiniz yani kızınız Hera da çekimler

sırasında size eşlik ediyor. Bu fikir kimin

aklında geldi? Hera ile birlikte çekimler

nasıl gidiyor?

Her bölümde yeni bir şey, yeni bir fikir bulmaya

çalışarak, üstüne bir şeyler koyarak

devam etmeye çalışıyoruz. Yeni projelerde

de birbirimize destek atıyoruz. Yepyeni

bir hayal için yola çıktığımız bu yolculukta

artık Hera da bizimle beraber. Çekimlerde

Hera’nın bize çok faydası oldu. Konuk

olduğumuz yerlerde de insanlar onu çok

sevdi. Dolayısıyla Hera da ekibin ayrılmaz

bir parçası oldu. Çok tatlı bir kız.

Hangi yörenin mutfağı size

daha çok hitap ediyor?

Karadeniz’de çok güzel şeyler yedik içtik.

Gaziantep’te de öyle… Ege’ye gidiyoruz,

bambaşka lezzetlerle karşılaşıyoruz.

Ülkenin her yerinde özellikle gastronomi ile

ilgili olağanüstü şeylerle karşılaştığımızdan

dolayı artık bu soruyla ilgili net bir cevabım

yok. Her bölgenin kendine özgü lezzetleri

var ve ben buna hayranım; büyük bir iştahla

yiyorum gerçekten. Sanırım bu iş sayesinde

biraz kilo da aldım.

Eşinizden (Ceyda Düvenci) eminim

çok fazla destek alıyorsunuz. Seyahat

etme konusunda benzer zevklere mi

sahipsiniz?

Tabii ki eşimden her konuda sonsuz destek

alıyorum. Bu anlamda çok şanslı biriyim.

Karşılıklı bizim ilişkimiz. Böyle bir çatı üzerine

kurulu zaten. İkimiz de gezmeyi çok seviyoruz.

Sokaklarda yürümeyi, yeni şehirler ve

yeni bölgeler keşfetmeyi çok severiz.

Özellikle pandemi sırasında ‘Seferi’,

ekran başındaki izleyicilere iyi gelecek

bir çalışma. İnsanlara moral olacak diye

düşünüyorum…

Seferi’nin böylesi bir dönemde insanlara

iyi gelmesini gerçekten ben de çok istiyorum.

İnsanlara biraz şifa olabilirsek, biraz

olsun gülümsemelerini, tebessüm etmelerini

sağlayabilirsek, ekip olarak dünyanın

en mutlu insanları oluruz. O yüzden ben

de aynı duygudayım. Umarım düşündüğümüz,

istediğimiz, hayal ettiğimiz gibi olur

her şey.

Bir gün İstanbul dışında bir yere

yerleşmek isteseniz, nereyi tercih

ederdiniz?

Şu anda iş gereği Bodrum’dayım. Bodrum’da

bulunmamızda pandeminin de

etkisi var. Bu süreçte ailecek Bodrum’dayız.

Fakat bir yaşam kurmak istesem, sanırım

Çanakkale bölgesindeki Küçükkuyu, Edremit,

Kaz Dağları’nı tercih ederdim. O bölgeyi

gerçekten çok seviyorum.

Türkiye’de bir türlü gidip görmeye

fırsat bulamadığınız yerler var mı?

Görmeyi çok hayal ettiğim ama hâlâ göremediğim

bir sürü yer var. Örneğin, Doğu

Anadolu Bölgesi’nde Tunceli, Güneydoğu’da

Mardin, Hasankeyf… Buraları henüz

görme fırsatı bulamadım ve görmeyi, buraları

gezebilmeyi gerçekten çok istiyorum.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

93


Seferi

Yönetmen Vedat Atasoy:

İzleyicilerimizi şehrin

kaosundan uzaklaştırıyoruz

NİL ÖZER

Gezi-belgesel programlarının usta yönetmeni

Vedat Atasoy ile ‘Seferi’nin hikâyesini

konuştuk.

Seferi’ye nasıl karar verdiniz?

İki yıl önce Küba’da çekmeye hazırlandığım

sağlık belgeseli üzerine çalışırken, Ayşe Barım

beni Küba dönüşünde Ceyda Düvenci

ve eşi Bülent Şakrak ile tanıştırdı. O günden

sonra çok yakın arkadaş olduk. Bülent hayalinin

belgesel yapmak olduğunu söyleyince

birlikte çalışmaya karar verdik.

Bülent Şakrak ile çalışmak keyifli mi?

Bülent Şakrak hem zeki hem samimi hem

de çok iyi bir oyuncu. Bu da işimizi çok

kolaylaştırıyor. Fakat bence Bülent’in en

önemli özelliği samimiyeti ve konu ne

olursa olsun ona pozitif bir anlam yükleyebilmesi.

Onu tanımlarken ilk söyleyeceğim

şey, “Çok iyi biri” olur. Bunun dışında ekiple

çok iyi anlaşıyor. Kameramınız Mehmet Payaslıoğlu

ile ekranda atışmaya başladı bile.

Anadolu’yu gezen Seferi’nin

rotasını neye göre belirlediniz?

Karadeniz bölümünü geçen sonbahar çekmiştik.

Ardından gelen pandemi süreci sonucu

çekimlerimize ancak yaz aylarında başlayabildik.

Bu geçen süreçte elbette hepimizin bildiği

üzere çok şey değişti. Biz de rotaları araç ile

gidebileceğimiz yerlerden seçtik. Bülent’in

Bodrum’a yerleşmesinden dolayı son bölümleri

Muğla’ya yakın bölgelerde çektik.

‘Anadolu’ dediğimizde siz neler söylemek

istersiniz? Hangi bölge sizin daha çok

ilginizi çekiyor?

Anadolu bence dünyanın merkezi, medeniyetlerin

çıkış noktası. Bunun dışında coğrafi

olarak da çok güzel ve özel bir alan. Benim

ilgimi en çok doğal güzelliği ve tarihsel

hikâyesi de olan yerler çekiyor. Mesela; Latmos

Dağı ve Heraklia (Kapıkırı Köyü), Side,

Patara, Kaş, Asos, Hattuşa, Kapadokya, Urfa,

Mardin, Safranbolu en sevdiğim yerler diyebilirim.

Seferi ile yapmak istediğimiz, bizi

etkileyen Anadolu coğrafyasının gözlerden

uzak ama bir o kadar da çok renkliliğini

izleyicilere sunmak. Onları bir nebze de olsa

şehirlerin kaosundan kurtarmak istiyoruz.

94 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


İstanbul Sanat Dergisi’nin

yeni sayısı yayınlandı

Yaşanmakta olan salgın sürecinin sanatsal faaliyetleri de büyük ölçüde kısıtlamış olmasına vurgu yapan dergi,

“Özgürlüğümüzün Olmazsa Olmazı Sanat Karantinada” diyerek, konuyu sayfalarına taşıdı. Derginin kapak

konusu yaptığı çalışmaya, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da “Sanat için özgürlük

mecburiyetini İstanbul’a hâkim kılmalıyız” mesajıyla katıldı.

İstanbul Sanat Dergisi’ne Remzi, Nezih, Kırmızı Kedi, Gergedan, Mephisto ve

Tarihçi Kitabevleri ile dergi satış noktalarından ulaşabilirsiniz.

fi

istanbulsanatdergisi

www.istanbulsanatdergisi.com


Gastronomi

GTD Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Boztepe:

Bu krizlerde ayakta kalabilenler,

çok daha güçlü olarak çıkacak

Gastronomi Turizm Derneği (GTD) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Boztepe, gastronomi

ve turizme gönül vermiş olanların her türlü zorluk karşısında yılmadan hedeflerine doğru

koşması gerektiğini vurguluyor. Boztepe, önemli olanın ise bu süreçte insan ilişkilerini

geliştirmek olduğunun altını çiziyor.

NİL ÖZER

Anadolu lezzetlerini dünyaya tanıtmak için İstanbul

Life Park Sarıyer’de yapımı devam eden Gastroköy için

heyecanlı olduklarını belirten, içinde bulunduğumuz

salgın döneminde turizmin yaşadığı zorlukların kısa bir

süre sonra çözüleceğini söyleyen Gastronomi Turizm

Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Boztepe ile

dernek çalışmalarını ve kurucusu olduğu Marka Doktoru’nu

konuştuk.

Türk mutfağını dünyaya tanıtmak amacıyla kurulan

Gastronomi Turizm Derneği’nin çalışmalarından

bahseder misiniz? Ne zaman kuruldu?

Derneğimiz yaklaşık 4 yıl önce kuruldu. Gastronomi

Turizm Derneği aslında Türkiye mutfak kültürünün

dünyada hak ettiği noktada olması için çalışan özel bir

dernek. Aramızda bulunan TÜRSAB üyesi acenteler,

96 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Gastronomi

otel sahipleri, yöneticiler, gazeteciler, rehberler,

restoran sahipleri ve ürün üreticileri

derken, ülkemizi temsil eden yiyecek-içecek

sektörü ileri gelenlerinden oluşan bir kurum

hâline geldik.

Türkiye’de ve dünyada kaç adet

dernek lokasyonunuz var?

Ülkemizde 21, dünyada 10 lokasyonda temsilciliklerimiz

var. Her geçen gün de artmaya

devam etmekte.

Gastronomi Turizmi Derneği’ne

kimler üye olabilir?

Gastronomi konusunda faaliyet gösteren

seyahat acenteleri, özel restoranlar, gastronomik

değerlerle farklılaşmak isteyen oteller,

rehberler, ülkemizin mutfak değerlerine

sahip çıkmak isteyen gıda üretici firmaları,

gastronomide uzmanlaşmış köşe yazarları,

sosyal medya uzmanları, bloggerlar, üniversitelerin

gastronomi bölümleri ve kulüpleri,

dergi ve dijital yayın organları, organik doğal

ürün toptancıları, ekonomi ve gastronomi

konusundaki bağı kuran ekonomistler

derneğimize üye olabilir.

Pandemi döneminde nasıl önlemler aldınız?

“Gastronomi Turizmi Hijyen Belgesi” projesi

ve “Güvenli Turizm” sertifikasyonu ile restoranlarımızın

ve otellerimizin standartlarını

belirledik. 35 kişilik bilim kurulumuz; Sağlık

Bakanlığı, Türkiye Kalite Derneği ve Turizm

Bakanlığı ile entegre çalıştı. Gıda mühendislerimiz,

nitelikli kurumlara gidip eğitimler

veriyor. Ardından “Royalcert” ile gizli denetleme

sistemi çalışıyor. Bu da ülkemize gelecek

turistlerin ve yerli turistlerin mekânların

seçiminde huzurlu olmasını sağlıyor.

GT Hijyen Belgesi nedir?

34 kişilik bir bilim kurulumuz var. Restoranlarımızın

Michelin yıldızı ayarında

standartlarının arttırılması için Türkiye

Kalite Derneği ile bir çalışma yaptık. Bunu

da Sağlık Bakanlığı ve Kültür ve Turizm

Bakanlığı ile entegre ettik. GT Hijyen Belgesi’ni,

Gastronomi Derneği olarak üyelerimizin

kalitesini artırmak amaçlı başlattık.

Tüm Türkiye çapında nitelikli kurumlar, bu

belgeyi talep ediyor.

Covid-19 salgınından önce seyahate

çıkacak kişiler, rotalarını gastronomiye

göre belirlemeye başlamıştı. İlgi nasıldı?

Hedeflerinize ulaştınız mı?

Gastronomi turistinin, normal bir turistin

2,5 katı daha fazla para bırakmakta olduğunu

araştırma raporları ile göstermiştik.

Ülkemizde yeme-içme sektörü hacmi,

gastronomi turisti açısından 5,1 milyar

dolardı. Hedefimiz yıllık 15 milyar dolar.

Bu hedeflere pandemi sonrası ulaşmamak

için bir sebep yok.

Merakla beklenen “Gastroköy”

projesinden de bahseder misiniz?

Gastroköy, İstanbul Life Park Sarıyer’de

yer alıyor. 2022’de bitecek. Kültür ve Turizm

Bakanlığı, Orman Bakanlığı ve

TÜRSAB’ın destek olduğu Gastronomi

Turizmi Derneği’nin projesi “Gastroköy”,

Anadolu lezzetlerini dünyaya tanıtmayı

amaçlıyor. Ülkemizin yedi bölgesinin

Anadolu lezzetlerini, otantik kıyafetleriyle

orman içindeki bungalovlarda sunan bir

köy hayal edin. Amacımız Ege, Karadeniz,

Güneydoğu mutfaklarını sanki oradaymışsınız

gibi hissetmenizi sağlamak.

Gastronomi bir yandan devam ederken,

ayrıca ‘Marka Doktoru’ adı altında bir

hizmetiniz var. Marka Doktoru nasıl

ortaya çıktı? Amacı nedir?

Kongre turizmi konusunda uzman şirketim

varken, dünyada marka olmayan hiçbir

kurumun, doğru fiyata doğru malı veya hizmeti

satamayacağı inancı ile kurduğum bir

firma ‘Marka Doktoru’... Özellikle gastronomi

ve turizm konularında uzmanlaşarak, firmalara

çözüm odaklı kâr ve itibar arttırmanın

ötesinde tek noktadan rakiplerinden fark

yaratmak isteyen bir stratejist olarak yolumuza

devam ettik ve ediyoruz.

İstanbul Aydın Üniversitesi’nde ders

verdiğinizi okudum. Öğrencilere hangi

konularda daha dikkatli olmaları veya

başarı için neler yapmaları gerektiği

konusunda önerilerde bulunuyorsunuz?

Farklı üniversitelerde eğitimler verdim.

Aydın Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde

de markalaşma konularında eğitim

vermiştim. Ülkemizde gençlerin rakiplerin

artık dünyada olduğunun farkına varmaları

ve kendilerini yetiştirmeye çalışmaları çok

kıymetli.

Uzun yıllar seyahat acenteliği yapmış,

başarılı girişimlere imza atmış biri

olarak, bu işe yeni başlayacak kişilere

tavsiyeleriniz nelerdir?

Farklı düşünmeleri, her türlü zorluk karşısında

yılmadan hedefleri için koşmaya devam

etmeleri, hepsinden önemlisi de insan

ilişkileri ile network marketing konusunda

kendilerini geliştirmelerini öneririm.

Bu kötü zamanların geçeceğine dair

beklentileriniz var mı? Buradan

nasıl bir mesaj vermek istersiniz

meslektaşlarınıza?

Ülkemiz çeşitli krizler gördü ve atlattı. Bu

dünya krizi ama kısa süre sonra bu da çözülecek.

Bu krizlerde ayakta kalabilenler, çok

daha güçlü olarak çıkacak.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

97


Sektör

Turizmin aşısı:

Güvenli Turizm

Sertifikası

SEVDA YILGAZ

Türkiye’nin “Güvenli Turizm Sertifikasyon Programı”;

ulaşımdan konaklamaya, tesis çalışanlarından yolcuların

sağlık durumuna uzanan geniş bir yelpazede

alınması önerilen bir dizi tedbirleri içeriyor. Konaklama

tesisleri için 30 oda zorunluluğu olmakla birlikte

yeme-içme tesisleri, tur ve transfer araçları, kongre

ve sanat tesisleri, temalı parklar ve deniz turizmini de

kapsıyor.

Güvenli Turizm Sertifikası’nı vermeye yetkili olan

akreditasyon firmaları, hijyen ve sağlık denetimi

ve uygunluk değerlendirmesi yaparak, bunlara

ilişkin raporlar düzenleyerek ve başvuruda bulunan

tesislere düzenli olarak denetçi gönderip, kriterlere

uygun hizmet verilip verilmediğini denetleyerek, her

ay yapılan haberli ve habersiz kontrollerle süreci

yürütüyor.

‘SAĞLIK-HİJYEN-GÜVEN’ ÜÇLEMESİ,

SEKTÖRÜN OLMAZSA OLMAZI OLDU

Covid-19 pandemisine yol açan yeni tip koronavirüs

SARS-CoV-2’yi turist hastalığı olarak bilinen akciğer

embolisi, lejyoner hastalığı, Sars, Mers veya Ebola

gibi gelip geçecek diye düşünürken, maalesef hızla

tüm dünyanın derdi oldu. Ülkemizde yıllardır güvenli

turizm anlamında bir dizi tedbirleri kapsayan metotlara

aşina olan sektör, hiçbir deneyimle mukayese

edilemeyecek laboratuvar işletmeciliği titizliğine

mecbur kaldı.

Güven, imaj bugüne kadar en büyük derdimizken;

“sağlık-hijyen-güven” üçlemesi, uluslararası akreditasyonla

sektörün olmazsa olmazı hâline geldi.

Oda sayısı sınırının neden 30 olduğu, sıkça sorulan

sorular arasında. Bunu kısıtlamanın nedeni,

işletmenin kontrolünün daha kolay hâle gelmesini

sağlamak... Aynı durum, restaurant ve cafeler için de

geçerli.

BU KADAR DETAYIN ALTINDA EZİLMEDEN

SAĞ SALİM ÇIKARSAK NE ÂLÂ

“Güvenli Turizm Sertifikası”; çalışanı, misafiri, çevreyi,

işletmeyi aynı eşitlikte koruyan, teknik metotlar

bütünü… Belediye belgeli tesislere ve daha çok esnaf

ruhuyla işletilen, profesyonellik gerektirmeyen küçük

işletmelere, başlangıçta maddelerin detayları zor geldi.

Fakat sistemi algıladıklarında, kontrollü çalışma

hepsinin hoşuna gitmeye başladı.

Tesislerde Covid-19 sürecini takip edecek eğitimli bir

pandemi sorumlusu gerekiyor. Zaten kısıtlı elemanla

çalışılan işletmeler için misafir bilgilendirme, ateş

ölçümü kayıtları, hizmet alanlarının saat saat onaylı

hijyen çizelgeleri, personel ünite kontrol ve doğrulama

işlemlerinin eksiksiz takibi, olası şüpheli tespiti,

karantina süreçleri, atık malzeme uygulama ve takibi,

havalandırma sistemlerinin periyodik kontrolleri,

atanan görevlilerin takibi ve onaylanması başlı başına

bir iş diyebiliriz.“Covid-19 diploması da verecek misiniz?

Zaten müşterimiz yok, olanlara da gerekli özeni

gösteriyoruz. Bu kadar detayın altında ezilmeden

sağ salim çıkarsak ne âlâ” diyerek, canla başla sürece

hazırlanıyorlar. İşlerini yapabilme gayretinde olan

herkes çok kıymetli...

TÜM SÜREÇ ŞEFFAFLIK KAZANMIŞ OLACAK

Her ay yenilenmesi zorunlu olan belge, bir haberli

bir habersiz denetimin sonucunda tekrarlanarak,

pandemi ortadan kalkana dek sürdürülecek. “Güvenli

Turizm Sertifika” logosu ve belgesi, tesislerinin

görünen noktalarına asılacak ve müşteriler belge

üzerindeki QR kod sayesinde tesis ile ilgili tüm denetleme

bilgilerine ulaşabilecek. Bu sayede, tüm süreç

şeffaflık kazanmış olacak.

Güvenli Turizm Sertifikası’nı vermeye yetkili akreditasyon

firmalarından biri de Marmara bölgesinde

bulunan ve yetkilisi olduğum TRB International olarak,

Kadıköy BOA Sahne’yi kültür ve sanatı desteklemek

adına tüm kriterleri sağladıkları için gönüllülük esasıyla

belgelendiriyoruz. Sanatseverler, sertifikalı kontrollü

kültür merkezlerine gönül rahatlığıyla gidebilirler.

Kültürde, sağlıkta, kısaca alternatif turizmde eşsiz imkânlara

sahip ülkemizde turizm sektörünün uzun vadeli

ve sağlıklı gelişmesi, tüm değerlerin birbirleriyle entegrasyonu

sayesinde daha cazip ve daha güçlü olacaktır.

Olumlu tarafından bakacak olursak, Covid-19’un ardından

iki üç yıl içinde kültürün ve turizmin anavatanının

Türkiye olduğunu dünyaya göstermiş olacağız.

98 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Gezi Kitapları

Yeni çıkan seyahat kitapları

Pandemi sürecinde içindeki gezme tutkusunu durduramayanlar için, 2020’nin

son çeyreğinde kaleme alınan seyahat kitaplarını derledik. Yasakların gölgesinde

geçen bugünlerde ruhunuzu kitaplarla özgürleştirmeniz dileğiyle...

PINAR BALTACI

OTEL İŞLETMELERİNİN

YÖNETİMİ

“Otel İşletmelerinin Yönetimi”

kitabı, Detay Yayıncılık’tan çıktı.

Editörlüğünü Dr. Tuğba Pala

ve Prof. Dr. Mustafa Tepeci’nin

üstlendiği kitapta; otel işletmelerinin

genel yapısı ve yeni

uygulamaları, bir otel işletmesindeki

temel departmanlar, bu

departmanların işletme içerisindeki

rolleri, yapıları/işleyişleri ve

birbirleriyle ilişkileri ele alınıyor.

DENİZAŞIRI YALNIZLIK: BİR KANADA GÖÇ HİKÂYESİ

Blog yazıları ile dünyada gezdiği onlarca ülkeyi takipçileriyle

paylaşan Yaprak Gürdal, kısa bir süre önce yayımlanan

ilk kitabı ile gündemde… “Denizaşırı Yalnızlık” adını

taşıyan kitap; yazarın Kanada’ya göç hikâyesini, Kanada’da

yaşadıklarını ve Kanada, Amerika Birleşik Devletleri

ve Karayipler gezi anılarını anlatıyor.

“Bu kitabı bana ‘Hayat sana güzel’ diyenler için yazdım”

diyen Yaprak Gürdal, kitabında yaşamda hiçbir şeyin ona

kolaylıkla gelmediğini anlattığına, ödediği bedelleri gözler

önüne serdiğine işaret ediyor. Sadece blog yazılarından ve

gezdiği yerlerden ismini duyanlar ile takipçilerinin kendisini

tanımasını istediğini kaydediyor.

DİJİTAL TURİZM:

SEKTÖRÜN YENİ

GELECEĞİ

Prof. Dr. Abdullah Karaman

ve Dr. Kürşat Sayın

editörlüğünde Eğitim Yayınevi

etiketiyle yayımlanan

kitapta, toplumunun bilgi

açısından gelmiş olduğu

son devrim olan “Dijital

Devrim”, turizm sektörü

açısından ele alınıyor.

LİKYA YOLU REHBER

Son zamanların popüler

güzergâhlarından

Likya Yolu’na dair tüm

detayları bulabileceğiniz

kitap, yürüyüş

parkurları ve haritaları

da kapsayan ayrıntılı

bilgiler sunuyor.

Metin Tüzün tarafından

hazırlanan kitap, Murat

Yayınları’ndan çıktı.

TURİST REHBERLERİ

İÇİN ANADOLU'DA

ANTİK KENT VE

MERKEZLER

Detay Yayıncılık tarafından

çıkartılan kitabın

editörlüğünü Dr. Tolga

Fahri Çakmak üstleniyor.

Göbeklitepe’den Çatalhöyük’e

kadar çeşitli merkezlerin

yer aldığı kitapta,

Anadolu’ya dair ilginç

bilgiler de bulunuyor.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

99


Ajanda

Sanal şehir gezileri,

online etkinlikler

Ocak

Dünya her konuda olduğu gibi kültür-sanat ve eğlence alanlarında da alternatifler geliştirmeye

devam ediyor. Şehirler sanal turlarla gezilirken, sanatsal etkinlikler online olarak sürüyor. Sizler

için önümüzdeki üç ayın hem online hem de salon etkinliklerini derledik.

NİLGÜN BELGÜN’LE AŞK VE KOMEDİ

Nilgün Belgün’ün hayat hikâyesinden ve anılarından yola

çıkarak sahnelediği "Nilgün Belgün’le Aşk ve Komedi"

isimli müzikli ve danslı gösteri, 30 Ocak akşamı online

olarak sizlerle... Belgün'ün büyük ilgi gören "İçimdeki Kadın:

Aşk ve Komedi" isimli kitabından sahneye uyarlanan

müzikli ve danslı gösteride sanatçı; hayatını, anılarını,

yaşadıklarını şarkılar ve danslarla, kimi zaman hüzünlü

kimi zaman kahkahalar eşliğinde anlatıyor.

ÇOCUKLARA ÖZEL MASAL ATÖLYESİ

"Tiyatroevi/Oyun Köprüsü Sömestr Programı" kapsamındaki

Masal Atölyesi, 27 Ocak saat 16.00’da online platformda!

Oyunbaz Hamit Demir tarafından hayata geçirilen etkinlikte

masal kahramanı Nasreddin Hoca, çocuklarla canlı bağlantı

yoluyla komik, öğretici, heyecanlı ve eğitici pek çok hikâyeye

imza atıyor.

DÜĞÜN DÜNDÜ, BUGÜN BUGÜN

"Düğün Dündü, Bugün Bugün", online olarak

tiyatroseverler ile buluşmaya hazırlanıyor. Bir otelin

suit odası, yeni bir hayata adım atmak üzere

evlilik törenine hazırlanan genç bir çift, hazırlıkları

takip eden yakın dostları ve hayatlarına bir anda

giren beklenmedik misafirler ile olaylar... Evlenmek

için seçtiğiniz kişi “doğru insan” değilse ne

olur? 29 Ocak’taki buluşmayı kaçırmayın.

100 Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March


Ajanda

Şubat

BİRADERLER

CABARET,

KÜÇÜKÇİFTLİK

PARK'TA

SİZLERLE

Biraderler Cabaret’te

sahnedeki

herkes tiyatro

oyuncusu ve müzisyen... Bu yüzden sıradan konser performansları

ya da müzikli oyun yapılarından çok farklı. “Avrupa ve Amerika’da

100 yılı aşkın zamandır varolan kabare kültürü, bir zamanlar ülkemizde

de yerleşmişti. Ancak yerini bar kültürü alınca, yavaş yavaş

kaybolmaya yüz tuttu. İstanbul’un en ünlü mekânlarından Yeşil

Kabare’yi kim unutabilir?” Etkinlik 3 Şubat’ta!

Mart

BERLIN SYMPHONY

CHAMBER ORCHESTRA TÜRKİYE’DE!

“Turkcell Platinum Istanbul Night Flight” konserler serisi

başlıyor. Seri, artık Avrupa’nın en iyi event ödülleriyle

dördüncü sezonunda dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.

12 Mart tarihinde Volkswagen Arena'da gerçekleşecek

olan Berlin Symphony Chamber Orchestra konserlerini

kaçırmayın!

EROL EVGİN, BOSTANCI

GÖSTERİ MERKEZİ’NDE!

Türk pop müziğinin efsane ismi Erol

Evgin, 13 Şubat akşamı saat 19.30’da

Bostancı Gösteri Merkezi’nde müzikseverlerle

buluşacak. Sanatçı, geçmişten

günümüze altın şarkılarının arasına

müzik yaşamından anılar, anekdotlar,

şiirler ve şakalar katarak hazırladığı

eşsiz şovuyla izleyenlerini duygudan

duyguya taşımaya hazırlanırken, kendisine

özel orkestrası eşlik edecek.

MARDİN’E SANAL

ŞEHİR TURU

Mardin öyle bir şehir ki

sırtını arkasındaki dağa

yaslamış, bağrını yukarı

Mezopotamya ovasına

açmış, oradan geçen

her kavmin kültürünü

alıp, bir sonraki kuşağa

aktarmış. Bu kadim

şehrin tarihini, kültürünü, etnik yapısını, mutfağını keşfetmek

için sokaklarında bir yolculuğa çıkmaya var mısınız? 21 Şubat’a

randevu vermeyin...

HAYAT KİME GÜZEL?

İstanbul Meydan Sahnesi,

Faruk Sofuoğlu yapımcılığında

“Hayat Kime Güzel?”

adlı yeni komedi oyununu

26 Şubat’ta online olarak

gösterime sunmaya hazırlanıyor.

Hem eğlenip hem de

öğrenmeyi vadeden oyunu

evinizin konforunda izleme

zevkini kaçırmayın!

ANKARA,

‘TÜRK DÜNYASI

BESTECİLERİ’Nİ

AĞIRLAMAYA

HAZIRLANIYOR

Türki Cumhuriyetlerden

derlenen şarkılara ve halk ezgilerine

yer verilecek bu özel

konser kapsamında Soprano

Demet Gürhan ve Piyanist Güler Demirova Györffy, 20 Mart akşamı

Ankara Sanat ve Konser Evi’nde sanatseverlerle buluşacak.

KAPADOKYA’YA BİR DE

SANAL DÜNYADAN BAKIN

Kendine özgü renkleri, sesleri, dokusu

ve kalp atışlarıyla büyülü coğrafya

Kapadokya, sanal şehir turu ile online

platforma taşınıyor. Anadolu bozkırının

ortasında bu eşsiz güzellikteki, sanki

dünyamıza ait olmayan yer şekillerinin

bulunduğu coğrafyaya Hititler, “Kapadokya” yani “Güzel Atlar

Ülkesi” adını uygun görmüşler, çünkü savaş arabalarını çeken

güçlü atları buradan tedarik etmişler. 20 Mart tarihinde bu sihirli

coğrafyayı keşfetmeye hazır mısınız?

İSTANBUL ULUSLARARASI DANS FESTİVALİ

İstanbul Uluslararası Dans Festivali, 26 Mart-11 Nisan tarihlerinde

Grand Pera'da dünyaca ünlü dansçılardan muhteşem şovlar, farklı

dans türlerini

öğrenmek

isteyenler

için eğitimler,

konsept partiler

ve eğlencelerle

dolu sıradışı bir

programla karşınızda

olacak.

Ocak / Şubat / Mart | 2021

January / February / March

101


MORN

top of the morning

Breakfast Bakery Brunch

MORN

“Good morning Kadıköy”

Morn her sabah kapılarını yerel malzemelerle hazırlanan

taze ürünlerle açar, mutfağını dolduran sıcaklık

tüm Kadıköy’ü sarar.

mornkadikoy

Osmanağa Mah. Yoğurtçu Parkı Cad. No:62

Kadıköy/İstanbul

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!