26.01.2021 Views

symbiosis en son hali

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.


SYMBIOSIS | 02 O C A K 2 0 2 1




LIVING

TOGETHER

Editörlerin Kaleminden

SYMBIOSIS EKİBİ

SYMBIOSIS | 05

O C A K 2 0 2 1

Science for

Everyone



B İ L İ M

Geyik

Aksolotl'un aks ne gey kler g b kopan uzuvlarını

tamamen yen leyemezler. Ancak, boynuzu

koptuktan sonra 3 ay g b b r sürede, yen b r

boynuz oluşturab l r. Gey k boynuzu 27-30 k lo

ağırlığındadır, bu kadar ağır b r uzvun tamamen

yen lenmes doğada nad r rastlanan b r durumdur.

Deniz Yıldızı

Der s d kenl ler sınıfında olan den z yıldızları,

uzuvlarının beş tarafını da yen leyeb lme

yeteneğ ne sah pt r. Merkez s n r s stem hasar

görmed ğ sürece, tek b r kolu kalsa da bütün

kollarının yer ne yen s yapab l r. Ancak bu

yen lenme sürec b rkaç ay ya da yıl süreb l r.

Den z yıldızları, aseksüel ve seksüel üreme

yapmaktadır. Aseksüel üremede kollarından

b r n vücudundan ayırır ve bu ayrılan parçadan

yen b r den z yıldızı gel ş r. Böylece kopan kolunu

yen lerken, aseksüel üreme de yapmış olur.

Deniz Hıyarı

Okyanus tabanında bulunan den z hıyarları da

der s d kenl ler sınıfındadır. Der ler kayış

sertl ğ nded r ve gerg n b r vücuda sah pt rler. B r

den z hıyarı parçalarına ayrılırsa her b r parçadan

yen b r den z hıyarı oluşur. Araştırmacılar, den z

hıyarının bu özell ğ n nsan vücudunda da

kullanıp kullanılmayacağı üzer nde çalışmalar

yapmaktadır. Fakat yürütülen çalışmalar,

yen lenmey sağlayan bu mekan zmanın tam

olarak nasıl çalıştığını henüz keşfedemed .

Kertenkele

B l nd ğ üzere, kertenkeleler saldırı anında,

d kkat dağıtmak ç n ger de kuyruklarını bırakırlar.

Bu hareket, onların yaptıkları b r savunma

mekan zmasıdır. Kopan kuyruğunun yen lenmes

yaklaşık dokuz ay sürmekted r.

Örümcekler

B l m

nsanları, örümcekler üzer nde yaptıkları

çalışmada, örümcekler n kopan bacakları yer ne

yen s n oluşturab ld kler n

gözlemlem şlerd r. Bu özell ğ , nsan üzer nde nasıl

takl t edeb lecekler ne da r araştırmalar hala

devam etmekted r.

Yassı Solucan

Yassı solucan, b l nen en yüksek yen lenme

yeteneğ ne sah p canlıdır. B r yassı solucan k ye

bölünürse, her b r parçadan yen b r yassı solucan

oluşturab lmekted r. Kafası da dah l bütün

vücudunu tamamen yen leyeb lmes , yassı

solucanları d ğer canlılardan ayırt eden b r

özell kt r.

Dikenli Fare

Saldırıya uğradığında der s n bırakarak kend n

yen leyen b r d ğer hayvan da d kenl fared r. D kenl

fare; der s n , kıl fol küller n , kıkırdağını ve ter

bezler n yen leyeb l r. D kenl fareler de nsanlar g b

memel sınıfındadır. Bu ortak nokta, araştırmacıları,

d kenl farelerde yen lenmey sağlayan gen

nsanlara aktardığında, bu gen n nsanda da aynı

etk y göster p gösteremeyeceğ n araştırmaya

yönlend rm şt r. Yen lenme mekan zmalarına da r

b lg m z arttığında, gelecekte kol ve bacak kayıpları,

kalıcı yara zler tar h olab l r.

SYMBIOSIS | 07 O C A K 2 0 2 1


B İ L İ M

BAKTERİ DÜNYASI

YENİDEN

SINIFLANDIRILIYOR

SYMBIOSIS | 08 O C A K 2 0 2 1


B İ L İ M

B a k t e r i l e r , f a r k l ı o r t a m l a r d a ü r e y e b i l e n

m i k r o s k o b i k , t e k h ü c r e l i c a n l ı l a r d ı r . B u

o r g a n i z m a l a r t o p r a k t a , o k y a n u s t a v e i n s a n

b a ğ ı r s a ğ ı n d a y a ş a y a b i l i r l e r . B a k t e r i l e r i n

i n s a n l a r l a o l a n i l i ş k i s i o l d u k ç a k a r m a ş ı k t ı r .

S ü t ü , y o ğ u r t y a p m a k v e y a s i n d i r i m i

k o l a y l a ş t ı r m a k g i b i f a y d a l a r ı o l d u ğ u k a d a r ,

z a t ü r r e y e v e m e t i s i l i n e ( b i r ç e ş i t

a n t i b i y o t i k ) d i r e n ç l i S t a f i l o k o k a u r e u s g i b i

h a s t a l ı k l a r a d a n e d e n o l u r l a r .

Antarktika'ya Bilim Üssü Kurulması Projesi kapsamında 3. Ulusal

Antarktika Bilim Seferi'ne bir Türk ekip de katılmıştır. Bu proje

kapsamında, genomik analizler ile herbisitleri parçalayabilen

psikrofil ve psychotolerant mikroorganizma çalışmaları

yürütülmüştür. Bu çalışmalar yaklaşık 1 yıl sürmüştür. Prof. Dr.

Ersan Başar tarafından toplanan örnekler sonucunda farklı iki yeni

bakteri ırkı keşfedilmiştir. Düzenlenen Bilim Seferi’ne gönderilen

ekibin lideri Doç. Dr. Burcu Özsoy olduğu için, keşfedilen bu bakteri

ırklarına “Psychrobacter“

sp. strain TaeBurcu001” ve “Psychrobacter sp.

strain TaeBurcu002” ” isimleri verilmiştir. Yılmaz Kaya tarafından bu

bakteriler araştırılmıştır ve yabancı otları öldüren kimyasal bir

maddeyi doğada kalıntı problemini önleyecek şekilde zararsız hale

getiren bir tür olduğu bildirilmiştir. Bu bakterilerin, tarımsal

biyoteknoloji ve özellikle sürdürülebilir tarım alanında kullanılabilme

potansiyelleri vardır.

SYMBIOSIS | 09 O C A K 2 0 2 1


T E K N O L O J İ

İKLİM

DEĞİŞİKLİĞİNE

ÇÖZÜM YAPAY

ZEKA MI?

Yapay zeka günden güne b z şaşırtmaya devam ed yor.

Karşılaşılan zorluklar nedeniyle yapay zekanın kullanım alanı günümüzde giderek artıyor.

Peki bozulan iklimimizi ve iklim değişikliğinin yol açtığı sorunları yapay zeka yardımıyla

düzeltebilir miyiz?

Yapay zeka teknolojisi hayatımızın hemen her alanına girmeye başladı. Günümüzde

kullandığımız birçok cihaz ve hizmetler de aslında bu teknolojinin eseri. En büyük katkısı

ise, yüklü miktardaki dijital veriyi, yapay zeka teknolojisi yardımıyla daha iyi anlayabiliyor

olmamız. Bilim insanları, en büyük toplumsal sorunlara getirilebilecek yeni ve daha etkili

çözümler için yapay zekadan faydalanıyor. Dünya’nın iklim davranışlarını ve bunların

gelecekte nasıl değişebileceğini anlamak, gündemin en başında yer alıyor. İklim değişikliği,

insanlığı her zamankinden daha fazla etkilemeye başladı. Bu değişiklik için çözümlere her

zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. İklim değişikliğinin azaltılması için yapay

zeka teknolojilerini kullanmak en iyi çözüm olarak görülüyor. Peki, çevresel değişimleri

azaltmasında, önlemesinde ve insanlığın geleceğe uyum sağlamasında yapay zeka bize

nasıl yardımcı olabilir?

SYMBIOSIS | 12 O C A K 2 0 2 1


T E K N O L O J İ

İklim değişikliği, insan yapımı bir sorun olmasına

rağmen, insan yapımı teknolojiler sayesinde

önlenebilir.

Yüklü miktarda veriyi ve bilgileri çok hızlı işleyebildiği ve

bilgiler arasında ilişki kurabildiği için yapay zeka, çığır

açan bir yenilik olarak karşımıza çıkıyor. Yapay zeka

teknolojisinin avantajları, iklim bilimi ve iklim

değişikliğini izleme sistemleri için de geçerli. İklim

değişikliği, temel çözümler kullanılarak çözülmesi zor ve

karmaşık bir problem haline gelmiştir. Yapay zeka gibi

teknolojileri ilgilendiren yer de burasıdır. Yapay zeka;

iklim değişikliğine neden olan olayları analiz etmek, ve

gelecekte bizi bekleyen senaryoları tahmin etmek için

insanlığa katkısı olması adına kullanılabilir. Hatta iklim

değişikliğinin sebeplerini, etkilerini en aza indirmeye

yardımcı olabilecek yeni ürün ve hizmet oluşturabilir.

Günümüzde uydular vasıtasıyla toplanan iklimsel

verilerin miktarı, tarih boyunca görülmemiş seviyelere

ulaşmış durumda. Karşılaştığımız hava tahminleri ise

daha önce hiç olmadığı kadar fazla ayrıntıya yer veriyor.

Fakat iklim modelleri ve senaryoları, birçok belirsizlik

barındırmaya devam ediyor. Bilim insanları, edindikleri

yüklü verileri yapay zekadan faydalanarak

değerlendirdiler. Bu sayede klimatoloji yani iklim bilimi

gelişmeye başlayacak. Toplumun ve doğanın geleceğe

uyum sağlaması kolaylaşacak ve daha tutarlı iklim

tahminleri yürütmek hedefleniyor.

Yapay zeka, uydu görüntülerinin yorumunda ve iklim

tahminlerinde bilim insanlarına yardımcı olabilir.

Bilim insanları, yapay zekadan faydalanarak gezegenimiz

hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmeyi başardı. Yapay

zeka kullanılarak arazi ve bitki örtüsündeki değişiklikler

tespit edildi. Şehirlerin hava kalitesi tahminleri ve uydu

görüntülerini otomatik olarak işleme çalışmalarında

yapay zekanın sağladığı avantajlar, Copernicus İklim

Değişikliği Servisi (C3S) ve CAMS tarafından test

edilmeye ve kullanılmaya başlamıştır.

Ayrıca, Turing Enstitüsündeki İngiliz Antarktika

Araştırması (BAS) uzmanları, Antarktika kıtasının

batısında yer alan Amundsen Denizi’nde buzulların

bölünüp daha küçük parçalara nasıl ayrıldığını tespit

etmek ve onları izlemek amacıyla bu teknolojiden

faydalanıyorlar. Uzmanlar, Denizdeki buzulların

gelecekteki durumlarına dair tahmin yürüten yapay zeka

algoritmalarını geliştirmek için de kullanıyorlar. Yapılan

tahminleri bu teknoloji sayesinde yorumlayabiliyor ve

iklim değişkenlerinin birbirlerini zamanla nasıl

etkiledikleri hakkında yeni bulgular ediniyorlar.

SYMBIOSIS | 13 O C A K 2 0 2 1


T E K N O L O J İ

Büyük ve küçük çevresel, toplumsal

sorunların çözümünde kullanılan yapay zeka

uygulamaları bunlarla da sınırlı kalmıyor.

Deniz suyu sıcaklıklarındaki artışların

izlenmesinde ve daha doğru tahminler

yürütülebilmesinde, yaban hayatı ve insan

faaliyetlerini havadan izleyip yapay zekadan

faydalanarak hayvan-insan karşılaşmalarının

önlenmesinde, yeşil alanların korunmasına

yönelik gerekli önlemlerin alınabilmesi için

şehirdeki ağaçların sayısının ve sağlık

durumlarının kontrol edilmesi gibi alanlar

için yapay zekadan faydalanılması

planlanıyor.

Yapay zeka, iklim değişikliğini önlemedeki

savaşımıza aşağıdaki yollarla yardımcı

olabilir:

Daha iyi hava tahminleri sağlama

Akıllı evler için akıllı ürünler geliştirme

Enerji tüketimini düzenlemek için akıllı

termostatlar

Su tasarrufu için akıllı su çözümleri

İklim değişikliğinin başlıca kaynaklarını

sıfırlama

Yapay zeka, iklim değişikliğini tahmin

edebilecek güçlü bir araç olabilir mi?

Yapay zekanın en iddialı hedeflerinden biri,

Dünya’nın bir “dijital ikizi”ni oluşturmak.

Dijital ikiz, yani gezegenimizdeki sistemleri

ve süreçleri taklit eden bir kopyasının

oluşturulması. Dr. Mathieu, “Bahsedilen

dijital ikiz’, dünyamızı yansıtan sayısal bir

laboratuvar niteliğindedir. Burada çeşitli

denemeler yapabilir, doğacak sonuçları

değerlendirebilir ve edinilen bulgular ışığında

gerekli politikaları oluşturabiliriz”. Fakat

yapay zeka halen kusursuz sonuçlar sunan

bir teknoloji değil. Bazı uzmanlar, elimizdeki

verilerin iklim öngörülerinde bulunacak

algoritmaları geliştirme konusunda yetersiz

olduğuna dair uyarıda bulunuyor. İklim

değişikliği için Yapay Zeka’dan yararlanmak

sihirli bir çözüm olarak işe yaramayabilir,

ancak insanlığın bu değişikliğe karşı

mücadelesinde önemli ölçüde yardımcı

olabilir. Son olarak akıllara şu soru geliyor.

Dünyanın sonunu getireceğine inanılan

yapay zeka, aslında Dünyanın kaderini

yeniden yazabilir mi?

SYMBIOSIS | 14 O C A K 2 0 2 1



U Z A Y

2020 UZAYDA

O C A K

Güneş’in En Yakın ve En Yüksek

Çözünürlüklü Görüntüleri Elde Edildi

Gökbilimciler Güneşin, şimdiye kadar ki en gelişmiş Güneş

Teleskopu (DKIST) tarafından elde edilen en yüksek

çözünürlüklü görüntüsünü paylaştılar. Teleskop hala teknik olarak

yapım aşamasında olsa da alınan veriler sistemimizdeki

yıldızların gizemini çözmeye yardımcı olacaktır.

M A Y I S

Dünya’ya En Yakın Kara Delik

Keşfedildi

Dünyaya en yakın kara delik uzayın güney yarımküresinde

bulunan Telescopium takımyıldızında keşfedildi. Bu kara delik

dünyaya yaklaşık 1000 ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.

H A Z İ R A N

A Ğ U S T O S

Uzaya gönderilen Spektr-RG Uzay Teleskobu görevine başladı.

Evrenin farklı noktalarından veri toplamaya başlayan Spektr-

RG’nin üzerine yerleştirilmiş eRosita cihazının elde ettiği

verilerden uzayın yeni bir haritası oluşturuldu.

Evrenin En Detaylı X Işını

Haritası Çıkarıldı

Yerli Roketimiz Uzaya Ulaştı

Roketsan tarafından geliştirilen bir roket uzayın sınırı olarak

kabul edilen 100 km hattını aşmayı başardı ve bize Dünya’nın

bir görüntüsünü gönderdi. Bu yerli roket, uzay sınırını geçen ilk

Türk aracı oldu.

SYMBIOSIS | 16 O C A K 2 0 2 1


NELER OLDU?

U Z A Y

Beyaz Cüce Etrafında Dolaşan

Gezegen

Bilim insanları beyaz cüce türü bir ölü yıldızın etrafında dolanan

bir gezegen keşfetti.Yeni keşfedilen gezegen her 1,4 günde bir

WD 1856+534 adlı beyaz cücenin etrafında bir tur atıyor.

Gezegenin kütlesinin ne kadar olduğu ise henüz bilinmiyor.

E Y L Ü L

E K İ M

Venüste Fosfin Gazı Keşfedildi

Dünya'nın ikizi olarak da adlandırılan Venüs'te yaşam belirtisinin

en önemli bulgularından biri olan fosfin gazı bulundu.Bilim

insanları yaptıkları araştırmada, Venüs gezegeninin atmosferinde

mikropların yaşamlarını sürebileceği fosfin adlı bir gaz tespit

ettiklerini ve bunun da Dünya'ya benzer bir yaşamın belirtisi

olduğunu duyurdu.

Ayın Güneş Işığı Alan Bölgelerinde

Su Molekülü Bulundu

Ay’ın güney kutbu civarındaki Clavius Krateri’nde su molekülleri

olduğu tespit edildi. Ay’ın çeşitli bölgelerinde su olduğu

belirlenmişti fakat bölgelerin tamamı güneş ışığı almayan soğuk

yerlerdi. Clavius Krateri gibi güneş ışığı alan bir bölgede su tespit

edilmesi bilim dünyasını şaşırttı.

Asteroit Madenciliği Resmen

Başladı

A R A L I K

2014 yılında fırlatılan ve 2018 yılında Ryugu isimli asteroide

ulaşan Japon Hayabusa 2 uzay aracı 2019 yılında asteroitten bir

miktar örnek almayı başarmış ve Dünya’ya doğru yola

koyulmuştu. Hayabusa 2 taşıdığı asteroit örneğini 6 Aralık 2020

tarihinde bir kapsül içinde Dünya’ya ulaştırdı.

SYMBIOSIS 17 O C A K 2 0 2 1


U Z A Y

MARSTAN HABER VAR!

M A R S ' T A Ş E H İ R M İ

İ N Ş A E D İ L İ Y O R ?

Elon Musk neden tüm mülklerini sattığını açıkladı:

'Mars'ta şehir inşa etmek için kaynak gerekecek.'

Dünyanın en zengin kişisi unvanını elde eden

SpaceX ve Tesla kurucusu Elon Musk’ın Mars’ın

kolonileştirilmesi için sahip olduğu tüm mülkleri

satmaya niyetli olduğu bildirildi.

M A R S D Ü N Y A Y A Ç O K

Y A K I N !

Mars: 'Kızıl Gezegen' gelecek 15 yıl boyunca

Dünya'ya bu kadar yakın olmayacak. Mars 6

Ekim günü 62,1 milyon km ile Dünya'ya en yakın

mesafeye yaklaştı. İki gezegenin yeniden bu

kadar yaklaşması için Eylül 2035'i beklemek

gerekecek. Mars ile Dünya'nın en yakın

mesafede buluşması, Kızıl Gezegen'in Güneş'e

en yakın olduğu, Dünya'nın ise en uzak olduğu

noktada gerçekleşiyor.

Y E N İ Y A K I T

K A Y N A Ğ I M I Z !

Mars'ın tuzlu suyundan oksijen ve

yakıt üretecek teknoloji geliştirildi.

NASA ve SpaceX gibi uzay

şlrketleri, gelecekte önce Ay'a gidip,

ardından buradan Mars'a yolculuk

etmek ve kızıl gezegende bir

yerleşim yeri kurmayı planlıyor.

Araştırmacılar, Mars hayali için

oldukça önemli bir keşfe imza attı.

Bilim insanları, Mars'ın tuzlu

suyundan oksijen ve yakıt üretecek

yeni bir teknoloji geliştirdiklerini

duyurdu. Araştırma ekibi, oksijen ve

hidrojeni tuzlu sudan daha basit ve

ucuz bir şekilde doğrudan

ayırabilecek bir elektroliz sistemi

geliştirdi.

SYMBIOSIS | 18 O C A K 2 0 2 1


SYMBIOSIS KELİME BULMACA

D E N E Y

A G A R

S İ T O P L A Z M A

M İ K R O S K O P

H Ü C R E

C R I S P R

P E T R İ K U T U S U

Y O Ğ U N L U K

E L E M E N T

V İ R Ü S

T E S T T Ü P Ü

T E R M O M E T R E

R İ B O Z O M

T E O R İ

R E K O M B İ N A N T

L İ Z O Z O M

A S İ T

B A K T E R İ

G O L G İ A Y G I T I

R N A

SYMBIOSIS | 19 O C A K 2 0 2 1


PCR NEDİR?

PCR, yani polimeraz zincir reaksiyonu,

basit ama çok faydalı bir moleküler

biyoloji tekniğidir. Bir DNA segmentini

çoğaltmak veya çok sayıda kopyasını

üretmek için kullanılır. Yani küçük veya

tek bir kopyadan milyonlarca DNA dizisi

üretilmesini sağlar. Önemli bir genetik

teknoloji sürecidir ve yeni teknolojilerin

de geliştirilmesine katkı sağlamıştır.

Symbiosis

Lab

AVANTAJLARI NELERDİR?

PCR tekniği, çok az miktarda DNA ile çalışmaya olanak sağlamaktadır. Bu teknik ile laboratuvar tanısına çok

büyük bir hız ve kesinlik kazandırılmıştır. Ayrıca birçok durumda radyoaktivite kullanımını gerek duyulmayan

hale getirmiştir. PCR belirli bir geni çoğaltmak için oldukça iyi bir araç olmakla birlikte, birden fazla gene ait

çalışmaları PCR ile gerçekleştirdiğinizde DNA dizileme maliyetinin ve hata oranlarının fazla olması gibi

sorunlar, yeni nesil dizileme teknolojisini doğurmuş ve birçok araştırmacının PCR makineleri ve yöntemlerini

modernize etmelerini sağlamıştır.


Nasıl

çalışır?

PCR, aslında hücrelerdeki, hücre bölünmesinden

önce DNA çoğaltıldığındaki süreçleri taklit eder.

Ancak bu süreç bir laboratuvarda kontrollü şartlar

altında gerçekleştirilir. Çoğaltılmak istenen DNA’yı

içeren tüpler cihaza yerleştirilir ve cihaz sıcaklığı

sürecin her adımına uyacak şekilde sıcaklığı

değiştirir. Karışımdaki standart bileşenler şunlardır:

ilgilenilen DNA segmenti, belirli primerler, ısıya

dayanıklı DNA polimeraz enzimi, dört farklı DNA

nükleotidi türü, enzimin etki etmesi için uygun bir

ortam yaratmak için gereken tuzlar.

PCR SÜRECİ NEDİR?

KULLANIM ALANLARI NELERDİR?

Adım 1: Denatürasyon

DNA replikasyonunda olduğu gibi DNA’nın çift sarmalındaki iki

ipin ayrılması gerekir. Bu ayrılma DNA karışımının sıcaklığını

yükselterek ve DNA zincirleri arasındaki hidrojen bağlarının

kopmasıyla gerçekleşir. Bu süreç denatürasyon olarak

adlandırılır. (94 – 98 °C gerçekleşir.)

Adım 2: Primer bağlanması

Primerler bu adımda hedef DNA dizilerine bağlanır ve

polimerizasyon başlatılır. Her iplikçiye yalnızca bir primer

bağlanır. Bu adım sadece çözelti sıcaklığının düşürüldüğünde

gerçekleşir. (37 – 65 °C derecede gerçekleşir.)

Adım 3: Uzama

Orijinal iplikler şablon olarak kullanılarak yeni DNA

iplikleri yapılır. Bir DNA polimeraz enzimi, serbest DNA

nükleotitlerini bir araya getirir. Serbest nükleotidlerin eklenme

sırası, orijinal (şablon) DNA dizisindeki nükleotidlerin dizisi ile

belirlenir. (72 °C gerçekleşir.)

Kalıtsal hastalıklarda taşıyıcının ve hastanın

tanısında, Prenatal tanıda, Klinik örneklerde patojen

organizmaların saptanmasında, Adli tıpta,

Onkogenezin (kanser oluşumu, nedenleri)

araştırılmasında, Klonlamada ve gen tanısı

araştırmalarında, Nokta mutasyonlarının

belirlenmesinde, DNA dizi analizinde ve büyük

miktarda DNA örneklerinin oluşturulmasında,

Bilinmeyen dizi tayininde, Evrimin aydınlatılmasında,

İn vitro fertilization yapılan tek hücrede, implantasyon

öncesi genetik testlerin yapılmasında, DNA-protein

interaksiyonunun araştırılmasında, PCR’nin yukarıda

bahsedilenlerin dışında da gıda katkı maddelerinde

DNA’sı aranması, alerjenlerin tespiti gibi geniş bir

kullanım alanı bulunmaktadır. Bu açıdan PCR

yöntemlerinin kullanılması gıda sektörü gibi birçok

sektör açısından önemli avantajlar sağlamaktadır.


Gökyüzünün neden mavi olduğunu konuşmadan önce güneşin rengini konuşmakta

fayda var. Güneşin rengi, her ne kadar sarı renk ile özdeşleşse de güneş aslında sarı

değildir. Güneş ışığı aslında beyaz renklidir, yani herhangi bir renk değil de tüm renklerin

karışımı demek daha doğrudur. Bu konuyu ispat etmek ise oldukça olasıdır. Kristal bir

parçayı, güneşe doğru tutarsanız, gelen güneş ışığını kırarak pek çok renge ayrıştırdığını

gözlemleyebilirsiniz. Gökkuşağı renkleri gibi olacak olan bu kırılma anı, aslında güneş

ışığının tüm renklerin karışımından oluştuğunu; fakat uygun ortamda bu renklerin

kendini gösterdiğini ispatlamaktadır. Söz konusu güneş rengi; mor, mavi, sarı, turuncu,

kırmızı ve yeşil renklerin karışımıdır. Gökyüzünün mavi rengi ise işte bu kırılma durumu

ile ilişkilidir. Güneşten gelen ışıkların atmosfere teğet geçmesi ve bir kısmının

atmosferce emilmesi, şu anki gökyüzü maviliğini sağlar. Bu ışıklar atmosferden geçtiği

sırada mor tarafta kalan ışıkların kırmızı taraftaki ışıklara göre daha çok dağıldığı ve

atmosfer tarafından da en çok mavi ışığın kırılıp ayrıştığı fark edilebilir. İşte bu noktada,

dünyadan bakan bir kişinin gökyüzünü mavi ve güneş ışıklarını da beyaz ile sarı arası bir

renk olarak görmesi mümkün olur.

Gökyüzü neden mavidir?

Tavuk mu yumurtadan yoksa

Yıllardır akıllardaki gizemini koruyan, herkesin bir

cevap aradığı, “Tavuk mu yumurtadan yoksa

yumurta mı tavuktan çıkar?” sorusuna, Sheffield ve

Warwick üniversitelerindeki araştırmacılar

tarafından bir sonuç bulundu. Araştırmalara göre,

yumurtanın tavuktan çıktığı ve tavuğun öncelikli

olduğu, bu sonucu destekleyen bilgi ise; Tavuğun

yumurtalıklarında üretilen bir protein sayesinde

yumurta kabuğu oluşabiliyor. Bu nedenle yumurta

ancak tavuğun içerisinde yer alırsa var olabilir.

Mer

Z h n

yumurta mı tavuktan çıkar?

Doktorlar hıçkırıkları, genelde mideye gelen bir uyarana karşı

tepki olarak tanımlıyor. Örneğin, havayı yutmak ya da çok hızlı

yemek, içmek gibi. Diğerleri ise yoğun duygu anlarında

(mesela gülmek, ağlama krizi, endişe ve heyecan) veya bu

duygulara karşı tepki olarak ilişkilendiriyor. Tüm hıçkırık süreci

bir spazm veya diyaframın ani kasılmasıyla başlar. Daha sonra

ses tellerimiz ve gırtlak yani aralarındaki boşluk, kapanır.

Diyaframın bu hareketi, hava alma işlemini başlatır fakat ses

tellerimizin kapalı olması havanın gırtlağımıza girmesini ve

akciğerlerimize ulaşmasını engeller. Son olarak kendine has

'hık' sesi çıkmış oluyor. Şu ana kadar, hıçkırığın bilinen bir

avantajı veya dezavantajı olmadığı biliniyor.

Neden hıçkırırız?

SYMBIOSIS | 20 O C A K 2 0 2 1



KİTAP

YOUTUBE

SYMBIOSIS SEÇTİ

AYIN ÖNERİLERİ

Mutlaka Bakmalısınız!

FİLM

BELGESEL

SYMBIOSIS | 22

O C A K 2 0 2 1


SYMBIOSIS SEÇTİ

BU AY MUTLAKA GÖRMENİZ

GEREKEN EN GÜZEL 4 GÖRSEL

Bu liste, bir sonraki akılda kalıcı gezinizi

planlamanızı sağlayacak!

SYMBIOSIS | 23

O C A K 2 0 2 1

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!