Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Dört Yazardan
Japonya’nın Dört Köşesi:
Onomichi, Kushiro, Okinawa,
Kushimoto // Japon Zihni Sinir
Projeleri: Chindōgu // Gekiga
Stili // Japonlarda Selamlaşma
Adabı // Parmak İzi Kadar
Eşsiz: Hanko // Sen de mi
Mitsubishi? // Origami Türleri
// Röportaj: Prof.Dr.Hüseyin
Can Erkin // Türklerin Söylemek
İstediği Japonca Bir Cümle: Özür
Dilerim ve Teşekkür Ederim
O-Hisashiburi *
4. sayımızı, yaz aylarına uygun bir tema olan “seyahat”
konusuna ayırdık. Japonya denildiğinde ilk akla gelen yerleri bir
kenara bırakan yazarlarımız nispeten az gezilen Onomichi,
Kushiro, Okinawa ve Kushimoto izlenimlerini bizlerle
paylaştılar. Gözde turistik destinasyonların dışına çıkılarak
yapılan bu özgün gezi yazılarını okumadan Japonya gezisi
planlamayın!
Yayın Ekibi
Yazarlar
Tasarım ve Uygulama
Katkıda Bulunanlar
Yayın Tarihi
Zeynep Ebru OKYAR, Gökberk
TALU, Günsu TAŞKÖPRÜ
Okan Haluk AKBAY, Ayşegül
ARKAN, Ryoko ASANO, Nur
BÜYÜKYILMAZ, Mustafa
ÇELİKKAYA, Sevde Nur
DİLMAÇ, Erdem Özkan KELES,
Arda Cem KUYUCU, Zeynep
Ebru OKYAR, Zeren ÖZDAMAR,
Özlem Burcu ÖZTÜRK, Ömer
YILMAZ
Bilge BOSTAN
Shoko ADACHİ
Eylül 2016
Bu sayımızda bir röportaja da yer veriyoruz. Çevirdiği manga
ve romanlarla okurlarımızın ismine aşina olduğu Prof. Dr.
Hüseyin Can ERKİN ile kariyeri üzerine konuştuk. Japon dili
ve kültürü üzerine çalışma yapmak isteyen okuyucularımız için
bu söyleşinin yararlı olacağı kanısındayız.
Otomotiv sektöründe ortaya çıkan emisyon skandallarına
bahar aylarında Mitsubishi’nin de eklenmesi otomobil
meraklılarının dikkatini Japonya’ya çevirdi. Otomotiv sektörü ile
ilgili köşemizde bu skandalla ilgili ayrıntılara ulaşabilirsiniz.
Origami ile ilgili yazı dizimize origami türleri ile devam
ediyoruz. Bunun yanısıra, Chindōgu olarak adlandırılan “fuzuli
eşyalar” üzerine ilginç bir yazı da bu sayımızda yer alıyor.
Önceki sayımızda okuduğunuz yetişkin mangası Gekiga
ile ilgili bu sayımızda da gekiga stili üzerine bir devam yazısı
bulacaksınız.
OKURUMUZUN DİKKATİNE;
Bu çalışma, tamamen gönüllü katkılarıyla hazırlanmış
olup, içindeki yazı ve kişiye ait fotoğrafları kaynak
göstermeden kısmen veya tamamen alıntılamamanızı,
hiçbir yöntemle kopya etmemenizi, çoğaltmamanızı ve
yayınlamamanızı rica ederiz. Çalışma içinden kullanmak
istediğiniz yazı ve belgeler olduğu takdirde konuyla ilgili
olarak lütfen hanabi.proje@gmail.com adresinden yayın
ekibiyle iletişime geçiniz.
Bu konuda göstereceğiniz özen için şimdiden teşekkür
ederiz.
Japonların günlük yaşamında önemli yer tutan selamlaşma
ve özür dileme konularına dair araştırma ve yorum yazılarının
ilginizi çekeceğine eminiz. Kişisel mühür kullanımının Japon
toplumundaki yerinin irdelendiği yazımızla da günlük yaşamın
bir diğer yüzüne ışık tutmaya çalışıyoruz.
Keyifli okumalar!
HANABİ Ekibi
* Japoncadaki ad-soyad sıralaması Türkçedekinden
farklı olduğu için yazılardaki kişi isimlerinde soyad
BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır.
Dergimizde yayımlanan yazılar yazarların kişisel görüşlerini
yansıtmaktadır.
* O-hisashiburi, “uzun zamandır görüşümedik” anlamında kullanılan bir
kalıp.
eylül 2016 / hanabi 1
içindekiler
4
5
6
8
36
41
Japonya Gündemi
Türkiye’deki Japonya
Dünya Gündemi
Japon Zihni Sinir Projeleri: Chindōgu
Japonlarda Selamlaşma Adabı
Sen de mi Mitsubishi?
14
30
Parmak İzi Kadar
Eşsiz: Hanko
Röportaj
Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN
Ankara Üniversitesi
Yabancı Diller Yüksek Okulu
2 hanabi / eylül 2016
Onomichi Hikâyesi
Turnanın İzinde Kuzey Japonya:
Kushiro
Japonya İçinde Japonya Olmayan Yer:
Okinawa
Kasabada Sakin Bir Gün:
Kushimoto
Gekiga Stili
Origami Türleri
47
55
61
73
88
93
46
82
Dört Yazardan
Japonya’nın Dört Köşesi
Onomichi, Kushiro,
Okinawa, Kushimoto
Türklerin Söylemek
İstediği Japonca
Bir Cümle:
Özür Dilerim ve
Teşekkür Ederim
eylül 2016 / hanabi 3
japonya gündemi
Derleyen: Zeynep Ebru OKYAR
İMPARATOR İSTİFA ETMEK
İSTERSE...
Japonya bugünlerde İmparator Akihito’nun 8 Ağustos’ta
yaptığı televizyon konuşmasına odaklanmış durumda.
Şimdiye dek halka sadece iki kez televizyondan seslenmiş
olan 82 yaşındaki İmparator Akihito (ilki 2011’deki büyük
felaketten sonraki birlik-beraberlik çağrısıydı), tahttan feragat
etmek istediğini ifade etti. (Japonya’da tahttan en son feragat
1817 yılında olmuştu.) İmparatorun konuşması, son derece
üstü kapalı şekilde bu talebi içeriyor. “Neden açıkça değil?”
diye sorulacak olursa, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin
kontrolünde hazırlanan Anayasa’ya göre imparatorun siyasi
konularda fikir bildirmesi kesinlikle yasak.
2003 yılında prostat kanseri sebebiyle ameliyat olan ve 4 yıl
önce de koroner baypas operasyonu geçiren Akihito, ilerleyen
yaşı ve sağlık durumunun, ülkeye hakkıyla hizmet etmesini zorlaştırdığını ifade etti.
Dünya üzerinde en uzun süre (1400 yıldır) kesintiye uğramamış hanedandan gelen 125.
Japon İmparatoru Akihito, tahttan çekilerek, kalan yaşamını daha az sayıda resmi görevle
geçirmek istese de Hanedan Kanunu’na göre bu, mümkün değil. Abe hükümeti, bu talebi
gerçekleştirmek için kanunda değişiklik yapmak zorunda.
Yasada yapılacak değişikliklerin de parlamentoda onaylanması gerekiyor ki, bu da
imparatorun ülke içindeki konumunun tartışmaya açık hale gelmesine ve imparatorluk
veraseti kanunu üzerinde tekrar düşünülmesine sebep olabilir. Bilindiği gibi, imparatorun
ikinci oğlunun erkek çocuğu dünyaya gelmeden önce Veliaht Prens Naruhito’dan (56) sonra
kızı Prenses Aiko’nun tahta çıkabilmesi için kanun değişikliği yapılması gündemdeydi.
Adı, “erdemin parlak zirvesi” anlamına gelen Akihito, “savaş karşıtı” olarak tanınıyor.
Krizantem Tahtı sahipleri içinde şimdiye kadar halka en yakın kişi olarak görülen imparator,
halktan biriyle evlenmiş, dünyayı çok gezmiş, 1500 yıl önceki kan bağına dayanarak Kore ile
“bir akrabalık bağı” hissettiğini açıklamıştı.
http://www.japantimes.co.jp/opinion/2016/08/08/
editorials/emperors-message-abdication/#.V7iM35iLSM8
http://www.scmp.com/week-asia/article/2003034/realreason-japans-emperor-wants-abdicate
http://edition.cnn.com/2016/07/14/asia/japaneseemperor-abdication/
http://www.bbc.com/news/world-asia-36784045
4 hanabi / eylül 2016
türkiye'deki japonya
Derleyen: Bilge BOSTAN, Zeynep Ebru OKYAR
SHODŌ GÖSTERİSİ
Haziran ayında Ankara genç bir shodo ustasını ağırladı.
Ülkesi Japonya’da genç yaşında kazandığı başarılarla
adından söz ettiren Mohri SUZUKİ, geleneksel shodo
sanatını reklam, iç mimari, moda gibi alanlarda yaptığı
ortak çalışmalarla da geniş kitlelere tanıtıyor.
Tüm dünyada bir yandan geleneksel sanatlara olan ilgi
azalırken, diğer yandan da bu alanlarda çalışan genç ve
başarılı sanatçıların sayısının da fazla olmaması sanat
camiasında üzüntü ile karşılanıyor. Bu yüzden Mohri
SUZUKİ gibi sanatçıların dünyanın çeşitli yerlerinde
gösteriler yaparak shodo gibi geleneksel sanatları
tanıtması büyük önem taşıyor.
11-12 Haziran 2016 tarihlerinde Türk-
Japon Vakfı’nda düzenlenen shodo
etkinliği de hem Güzel Sanatlar Lisesi
öğrencilerinin geleneksel Türk müziği
enstrümanları kanun ve bağlama
dinletisiyle hem de shodo ustasının bu
müzik eşliğinde sunduğu gösterisiyle
bu açıdan oldukça önemliydi. Atölye
çalışması sırasında ve sonrasında
tüm katılımcılarla tek tek ilgilendi.
Ülkemize ilk kez gelen SUZUKİ, yılın
geri kalanında da dünyanın çeşitli
yerlerinde gösteri sunmaya ve shodō
sanatını tanıtmaya devam edecek.
Türk-Japon Bilim ve Teknoloji
Üniversitesi kuruluyor
Haziran ayında Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin kurulmasına dair
anlaşma, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin ile Japonya’nın Ankara Büyükelçisi
OKA tarafından imzalanmıştı. 20 Ağustos’ta TBMM de bu amaçla çıkarılan kanunu
onayladı. Öğretim dili İngilizce olacak üniversitenin rektörü Türkiye tarafından
atanacak. Türkçe ve Japonca derslerine de özel önem verilmesi bekleniyor.
eylül 2016 / hanabi 5
dünya gündemi
Derleyen: Günsu TAŞKÖPRÜ
SMAP BU KEZ GERÇEKTEN DAĞILIYOR!
Japonya’nın ünlü müzik gruplarından SMAP, 2016 başında dağılacaklarını
açıkladıklarında ana haber bültenlerine haber olmuş, Başbakan Abe’den bile
tepki almış, bütün dünyada hayranarı bu habere olan tepkilerini Twitter’da grubu
gündemin üst sıralarına oturtarak göstermişti. Bunun üzerine grup üyeleri
televizyondan yaptıkları açıklama ile özür dileyerek devam edeceklerini açıklamıştı.
Fakat 14 Ağustos’ta şirketleri Johnny& Associates Inc.’ten faks ile yapılan
açıklamada 25 yıldır piyasada olan grubun 31 Aralık 2016 itibariyle dağılacağını
açıklandı. Bu süre zarfında grubun çalışmalarına devam edeceği, dağıldıktan sonra
da üyelerin şirkette kalarak solo çalışmalarına odaklanacakları belirtildi. Grup üyeleri
basına yaptıkları bireysel açıklamalarında ise grubu dağıtmak zorunda oldukları için
özür dilemekte.
2014 yılında Mr.S adlı son stüdyo albümlerini çıkardılar.
https://english.kyodonews.jp/news/2016/08/427059.
html
http://www.japantimes.co.jp/culture/2016/08/14/
entertainment-news/smap-disband-new-yearseve/#.V8fW6vmLTIV
https://www.japan-zone.com/modern/smap.shtml
SMAP KİMDİR?
1988 yılında “Sports Music Assemble
People” ismiyle Johnnys&Associates
şirketi tarafından kurulan SMAP,
NAKAİ Masahiro, KİMURA Takuya,
KATORİ Shingo, KUSANAGİ Tsuyoshi,
İNAGAKİ Goro ve MORİ Katsuyuki
ile altı kişilik bir grup olarak başladı.
MORİ’nin 1996 yılında ayrılmasıyla
5 kişi olarak çalışmalarına devam
etmiştir. 1991 yılında resmi çıkışlarını
yapan grup günümüzde Japonya’nın
en başarılı grubu olarak anılmaktadır.
Japonya’daki “idol” kavramını
pekiştiren SMAP üyelerinin birlikte ve
ayrı olarak yaptığı birçok televizyon
programı, reklam, dizi ve film de
bulunmaktadır. SMAP’in marka
değerinin 20 milyar yen olduğu
söylenmektedir.
Grup; 55 single, 26 albüm çıkarmıştır.
En ünlü single’ları “Sekai ni Hitotsu
Dake no Hana” 2003 yılında çıkmış
ve 2,57 milyon adet satmıştır.
1996 yılından beri süren televizyon
programları SMAPxSMAP Japonya’da
en çok izlenen 7. eğlence programıdır.
6 hanabi / eylül 2016
dünya gündemi
Derleyen: Bilge BOSTAN
KİRA ve L’den 10 yıl sonra Death Note
Mangası, animesi, kitapları, oyunları, filmleri, dizisiyle Death Note!
2003-2006 yılları arasında Weekly Shōnen Jump’ta yayımlanan bu kült manganın
hayranlarına bir iyi, bir de o kadar iyi olmayan iki haberimiz var:
Uluslararası film veri tabanı imdb.com’a
göre 29 Ekim 2016’da Japonya’da yeni bir
Death Note filmi gösterime giriyor. “Gantz”
ve “Toshokan Sensō (Library Wars)”
filmleriyle tanıdığımız Shinsuke SATO’nun
yönettiği, konusu Kira ve L’den 10 yıl
sonra geçen filmin ülkemizde gösterime
girip girmeyeceğini bilmiyoruz. Ancak
Death Note’un diğer filmlerinin IF Film
Festivali (2008) kapsamında gösterildiğini
düşünürsek, belki 2017’de en azından bir
günlüğüne de olsa beyazperdede bu filmi
izleme fırsatını yakalayabiliriz.
Tsugumi OHBA’nın yazdığı, Takeshi
OBATA’nın çizdiği, Hüseyin Can ERKİN
tarafından Türkçeye çevrilen manganın
2006-2007 yılları arasında Tetsurō
ARAKİ tarafından kısa (37 bölüm) ve
uzun (ilki 2007, ikincisi 2008 yapımı)
animeleri yapılmıştı. 2006-2008 yılları
arasında gösterime giren 3 film sayesinde,
oyuncular Tatsuya FUJİWARA ve Kenichi
MATSUYAMA’nın hayran kitlesi oldukça genişledi. 2015’te yayınlanan 11 bölümlük
dizisinin ise filmlerin gölgesinde kaldığını belirtmek gerek. Yine de Death Note
rüzgârı dinecek gibi görünmüyor.
Öyle ki, dünya üzerinde yayınlanan tüm güzel filmlerin uyarlamasını yapmaya pek
meraklı Hollywood film endüstrisi, Death Note’a da el attı. Warner Bros.’un sahip
olduğu ABD’deki yeniden çevirim hakkının süresinin dolmasıyla, Netflix kanalı 2017
yılında Amerikan versiyonu bir Death Note ile seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor.
Hollywood’un yeniden çevirimlerinin, filmin aslını tercih eden hayranlar tarafından
ender olarak beğenildiğini düşünürsek bu filmden pek umutlu değiliz. Ama hep
beraber bekleyip görelim...
eylül 2016 / hanabi 7
Japon Zihni Sinir
Projeleri: Chindōgu
Yazı: Özlem Burcu ÖZTÜRK
Hayal gücüne sahip
olan insanoğlu, tarih
boyunca, bazen zaman
öldürmek, bazen de
sadece eğlenmek adına
ilginç icatlara imza
atmıştır. Japonya’da
zamanla bir sanat
halini alan bu icatların
bir adı bulunmakta;
Chindogu. -
8 hanabi / eylül 2016
bunu biliyor musunuz?
Tarihte ilk geliştirilen chindōgu günümüzdekiler
kadar ilginç durmayan,
balıkçılıkta kullanılmak üzere 1894
yılında icat edilen bir araçtır. Zaman
ilerledikçe ilginçleşen ve eşsiz icatlar
olmaya başlayan “chindōgu” kategorisindeki
ürünlerin ilk örnekleri arasında
1905 yılında icat edilen tavuk göz koruyucusundan
söz edebiliriz.
Bu tarz icatlar uzun süre sadece boş
zamanı değerlendirmek için üretilmiş
gibi gözükse de 1995 yılında kurulan
Uluslararası Chindōgu Derneği (International
Chindogu Society-ICS) ile
“Chindōgu” olarak anılmaya başlanmıştır.
Bu derneği kuran ve “Chindōgu”
kavramını yaratan karikatürist, yazar,
mühendis ve mucit olan Rube
GOLDBERG’den ilham alan Kenji KA-
WAKAMİ, 20 sene içersinde 700’ü
aşkın chindōgu yaratmış ve konuyla
ilgili The Big Bento Box of Unuseless
Japanese Inventions (Faydasız Olmayan
Japon İcatlarının Büyük Bento
Kutusu), 101 Unuseless Objects (101
Kullanışsız Olmayan Objeler) başta
olmak üzere birçok kitap yazarak
chindōgunun Japonya’da popüler bir
sanat haline gelmesini sağlamıştır.
Özçekim (Selfie)
çubuğunun iki defa icat
edildiğini ve özçekim
çubuğunun eskiden bir
chindōgu olduğunu biliyor
musunuz?
Tatilde bir çocuktan resmini
çekmesini isteyen Hiroshi UEDA,
çocuğun kamerayı alıp kaçmasının
üzerine 1980’li yıllarda özçekim
çubuğunu icat etmiş, 1983 yılında
patentini almış, ancak başarılı
olamamış ve patenti 2003 yılında
bitmiştir.
Her ne kadar KAWAKAMİ’nin
koyduğu kurallarla çelişse de
(Kural 5 ve Kural 9) Japonya’da
1995 yılında yayınlanan The Big
Bento Box of Unuseless Japanese
Inventions (Kullanışsız Olmayan
Japon İcatlarının Büyük Bento
Kutusu) kitabında özçekim çubuğu
bir chindōgu olarak chindōgu
meraklıları ile paylaşılmıştır.
Belki sadece 20-25 yıl kadar erken
icat edilmesinden ötürü bir dönem
“chindōgu” olarak sınıflandırılan
özçekim çubuğu, Kanadalı bir mucit
tarafında 2000’li yıllarda tekrar icat
edilmiş ve hayatlarımızdaki yerini
almıştır.
eylül 2016 / hanabi 9
“Japonlar, hayatlarındaki her
şeyin olabildiğince kolay olmasını
severler” felsefesi ile “chindōgu”
kavramını yaratan Kenji KAWAKAMİ,
bir icadın chindōgu sayılabilmesi
için temelde 10 ilkeye sahip olması
gerektiğini belirtmiştir.
1946 doğumlu olan Kenji KAWAKAMİ, 1967
yılında Tokai Üniversitesi’nde havacılık mühendisliği
okumuş, ancak okulu, öğrenci hareketlerine
katılmasından ötürü bırakmıştır.
1980’lere gelindiğinde o zamana kadar birçok
işte çalışmış olan KAWAKAMİ, genellikle yazı
ve kurgu işlerini tercih etmiş, bu da onu popüler
alışveriş katalogu Tsūhan Seikatsu’nun
editörlüğüne götürmüştür.
Editör olarak kataloğun sayfalarının doldurulmasından
sorumlu olan Kawakami, bir katalogdaki
ekstra sayfaları satılmayan ürünlerle
doldurmuş, bunları “chindōgu” olarak adlandırmış
ve kataloğu baskıya göndermiştir. Yarattığı
ilk ürün göz damlası damlatma hunisi
olmuştur. Okuyucuların ilgisini toplayan bu
bölüm sayesinde her ay katalogda Chindōgu
bölümü yapmaya başlamış, televizyon şovlarına,
sanat sergilerine ve röportajlara konu ve
konuk olmuştur.
Bir gün Tokyo ve Japonya hakkında İngilizce
yayınlanan Tokyo Journal dergisi yazarlarından
Dan PAPİA’nın dikkatini çekmiştir.
Chindōgu hakkında bir makale yazmak
için KAWAKAMİ ile iletişime geçen Dan PA-
PİA, chindōgunun okuyuculardan büyük
ilgi görmesi üzerine dergide düzenli olarak
KAWAKAMİ’nin icatlarını yayınlanmaya başlamıştır.
Zaman içerisinde okuyucuların da chindōgu
fikirlerini dergiye yollamaya başlaması ile bunun
herkesin yararlanmasına izin verilecek
yeni bir sanat anlayışı düşüncesine inanarak
Kenji Kawakami ile 1995 yılında Uluslararası
Chindōgu Derneği (ICS)’ni kurmuştur.
Chindōgu böylelikle Japonya dışında da duyulmaya
başlar ve KAWAKAMİ, röportajlar
ve programlar için yurtdışına davetler alır.
BBC’nin It’ll Never Work? (Asla Çalışmaz mı?)
ve Tomorrow’s World (Yarının Dünyası) programına
düzenli bir şekilde katılır.
10 hanabi / eylül 2016
01.
ilke
02.
ilke
03.
ilke
04.
ilke
05.
ilke
06.
ilke
07.
ilke
08.
ilke
09.
ilke
10.
ilke
Chindōgu’nun 10 İlkesi
Chindōgu gerçek bir yarar taşımamalıdır; icat edilmesindeki
temel nokta neredeyse tam anlamıyla saçma olacak, pratik
kullanım için yaratılmamış olmasıdır. Ancak gerçekten
çok kullanışlı, işe yarar bir hale gelirse bu chindōgu olarak
tanımlanamaz.
Chindōgu var olmalıdır; chindōgu kullanılamaz, ancak mutlaka
fiziksel olarak yapılmalıdır, yalnızca fikir olarak kalmamalıdır.
(Böylelikle bir gün birisi tarafından kullanılması ümit edilebilir.)
Her chindōgunun doğasında anarşistlik vardır; düşünce ve
davranışların özgürlüğünü temsil ederler, bir çeşit meydan
okumadır, neredeyse kullanışsız olmanın özgürlüğüne sahiptir.
Chindōgu günlük kullanım içindir; açıklamaya ihtiyaç kalmadan
her yerde, herkes tarafından ne için icat edildiği anlaşılabilmelidir.
Chindōgular satılık değildir; ticareti yapılamaz. Şaka amaçlı bile
satılamaz.
Mizah, chindōgunun icat edilmesindeki temel amaç olamaz;
temel amaç bir problemi çözmek olmalıdır.
Chindōgu propaganda olamaz; chindōgu masumdur.
Kullanılamayacak olsalar da kullanılması amaçlanarak icat
edilirler. İronik yorumlara malzeme olmak için icat edilmezler.
Chindōgular tabu (yasak) olamaz; Uluslararası Chindogu
Derneği ölçütler belirlemiştir. Bu ölçütlere göre Chindōgular
var olan, yaşayan şeylerin kutsallığını bozacak acımasız mizah
malzemeleri olamazlar.
Chindōgunun patenti alınamaz; Chindōgular dünyaya
sunulmuştur. Telifi, patenti ya da sahipliği bulunamaz.
Chindōgu önyargıya sebep olamaz; chindōgu hiçbir zaman bir
ırkın ya da dinin üstünlüğünü öne çıkaramaz. Genç-yaşlı, kadınerkek,
fakir-zengin, herkesin chindōguda eşit hakkı vardır.
eylül 2016 / hanabi 11
Bunu kullanan
kedinin hoşuna
gider mi bilinmez
ancak sürekli ev
temizliği yapan
kadınlardan
birinin icadı olan
bir chindōgu diye
düşünebiliriz.
Bu kravat chindōgu günümüz
için sizce de çok kullanışlı gibi
durmuyor mu?
Dünyanın her yerinde her gün yeni bir Chindōgu
icat edilirken sizler için gördüklerimiz
arasından en ilgi çekici olanları seçtik.
En ilgi çekici
chindōgular *
Bunlardan kesinlikle almalıyım,
diye düşünen?
Topuklu ayakkabı giyen kadınların
düşmanı yağmurlu ve çamurlu
günlere chindōgu tarzı bir çözüm...
12 hanabi / eylül 2016
Uzun yolculuklarda içi geçen yolcuların
çevresine rahatsızlık vermemesi ve kafalarının
öne düşerek uykularının bölünmemesi
düşünülerek tasarlandığı belli değil mi?
Kim ağzı yanarak ramen
yemek ister ki?
* Chindōgu, orijinal fikirlerin üzerine kurulmasına rağmen çok yaygın bir konu değil. Bu yüzden yayınlanmış görsel malzeme son derece
kısıtlı. Dergimizdeki yazılara eşlik eden görsellerin izin alınmış veya kullanımı serbet görseller olmasına özen göstermemize karşın, bu
ilginç konuda gerek yazarımızın gerekse yayın ekibimizin çabaları ne yazık ki birkaç görselle sınırlı kaldı.
meraklısına:
http://www.chindogu.com
http://www.japantimes.co.jp/news/2001/04/14/national/gadget-guy-puts-ideology-over-profit/#.V0qcFuS1fRj
http://www.wowjpn.com/1819
http://www.curiosite.com/scripts/news/ennews.php?frmIdPagina=10002
http://rosemaryroad.org/ctnst3/chindogu.html
http://www.tofugu.com/japan/chindogu-japanese-inventions/
http://japanesechindogu.weebly.com/
https://en.wikipedia.org/wiki/Rube_Goldberg
http://andoryu71.blogspot.com.tr/2015/05/chindogu-selfie-sticks.html
http://www.bbc.com/news/magazine-32336808
eylül 2016 / hanabi 13
14 hanabi / eylül 2016
Parmak İzi
Kadar Eşsiz
©flickr/scott_ashkenaz
Yazı: Zeynep Ebru OKYAR
El yazısı ve kaligrafiye son derece
önem verilen Japonya’da imza kültürü
yerine, mühür kültürünün gelişmesi
oldukça ilginç değil mi?
hankosquare.com
eylül 2016 / hanabi 15
hankosquare.com
Mühür ve Japon kültürü
Japonya’da kullanılan semboller (mühür, tabela,
işaret, vb.) sistemi, tamamen işlevsellik
üzerine kurulu olsa da tasarlarken gösterilen
özen ve estetik kaygılar, bu sembolleri aynı
zamanda sanatsal bir objeye dönüştürmüştür.
Kullanılan kaligrafi, süsleme figürleri, çeşitli
şekil ve göndermeler de içeren bu semboller,
Japon kültüründe içeriğe olduğu kadar
(hatta belki içerikten de önce) görünüme verilen
önemi yansıtır.
Shuniku denilen geleneksel kırmızı mürekkebin
washi denilen özel kâğıtlara damgalanmasıyla
oluşan kırmızı-beyaz görüntü, farklı
alanlarda da karşımıza çıkan tipik Japon
kombinasyonu olup görenin aklına hemen
Japon sanat ve estetik anlayışını getirir.
Mühür kullanımı
Japonya’da mühürler, sadece iş hayatında
değil, kişisel hayatta da önemli. Bizim imza
attığımız yerlerde, Japonlar adları yazılı damgalarla
mühür basıyor. Her ne kadar, artık para
çekmek gibi işlemler ATM benzeri makineler
aracılığıyla yapılabiliyorsa da, eğer işleminizi
bankada yapacaksanız çoğu bankada mührünüzü
kullanmak zorundasınız. Mühür kullanmadan
ev kiralamak, araba satın almak, resmi
yazışmaları göndermek ve teslim almak,
makbuz düzenlemek gibi günlük hayatın pek
çok gerekli faaliyetinde bulunmak, imkânsız
değilse de zordur.
Tokyo Mühür Oymacıları Derneği Başkanı
Shōichi NAKAJİMA’nın verdiği bilgiye göre,
ortalama olarak bir Japon’un ömür boyu 4-5
hankosu oluyor.
Neden imza yerine mühür?
Bunun 2 temel sebebi olduğu düşünülmektedir;
birincisi mühür, yazıya göre çok daha pratik
ve hızlıdır. Tükenmez kalemin henüz icat
edilmediği, yazının özel fırçalarla yazıldığı,
mürekkep, hokka, kurutma kâğıdı, vb. malzemenin
sürekli el altında bulundurulması gereken
bir süreç, özellikle ticaret yapan kişiler için
işi zorlaştırıyordu. İkinci sebep ise 17. yüzyılın
ortalarında Tokugawa Şogunluğu’nun gücünü
ve etkisini pekiştirmek için köylere ve kasabalara
gönderilen tebliğ ve düzenlemeleri, herkesin
duyduğunu teyit etmek için bir sistem
gerekmesiydi. Önceleri kâğıda işaret koymak,
imza atmak şeklinde bir uygulama varsa da,
mühür sistemi bunu herkes için çok daha kolay
hale getirmiştir.
Kişisel mühür sistemi oluşturulduğunda,
okuryazarlık oranı çok düşüktü ve mühürler
kimlik tespiti için vazgeçilmez bir unsur olarak
işlev görüyordu. Şu anda ise pek çok kişi
dünyanın en yüksek okuryazarlık oranına sahip
modern Japon toplumunda, mühürlerin bu
tarihsel işlevini artık tamamladığı ve emekli
edilmesi gerektiğini düşünüyor.
Güvenlik açısından incelendiğinde ise, uzmanlara
göre, damga ve imzanın, güvenlik
düzeyi benzerdir; her ikisi de bir amatör tarafından
taklit edilmesi zor yöntemlerdir. Bu
bağlamda, kötü niyetli kişilerin erişimine açık
hale getirerek imza sahteciliğine fırsat vermemek
için imzamızı atarken özen gösterdiğimiz
gibi, mührü kullanırken de özen gösterilmesi
beklenir.
16 hanabi / eylül 2016
MÜHÜR
Tarihçesi
MÖ
5500
Dünyada ilk mühür
kullanımları
Ortadoğudan Avrupa ve Asya’ya yayıldı.
MS 750
MS 57
Hiyerarşide
yukarıdan aşağıya yayılım
İmparatordan sonra soylular da
mühür kullanmaya başladı.
11.yy
Japonya’daki
en eski mühür
Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi
kralına Çin hükümdarı tarafından
altın mühür gönderildi.
Samurayların mühür kullanması
Kırmızı renk, samuraylara özeldi!
1694
Mühür tescili
“Jitsu-in” sisteminin temelleri atıldı.
1871
2. Dünya
Savaşı
sonrası
İmparatorluk mührü kullanımı bırakıldı.
Merkezi ve yerel idarelerde mühür kullanımı
devam ediyor.
Meiji reformları
İmza yerine mühür kullanma
zorunluluğu getirildi.
eylül 2016 / hanabi 17
18 hanabi / eylül 2016
Hanko ( 判 子 ) mu,
İnkan ( 印 鑑 ) mı?
Hanko ( 判 子 ) damgalama işleminin
yapıldığı nesnedir. Taş, ahşap, kemik,
boynuz, kristal veya fildişinden yapılır;
inkan ( 印 鑑 ) ise kâğıt üzerindeki damga
görüntüsüdür. Yine de bu iki kelimenin
günlük hayatta her iki anlamda da
kullanıldığını söyleyebiliriz. Hanko biraz
daha günlük konuşma diline yakın bir
izlenim verirken, inkan bir parça daha
resmiyet hissi vermektedir.
©flickr/david_shackelford
©flickr/gene_han
eylül 2016 / hanabi 19
Japonya’da bulunan en eski mühür: Altından yapılmış Wa mührü
Tarihçe
Dünyada ilk mühür kullanımı, MÖ 5500’lü yıllarda Ortadoğu’da olmuştur. Taş, deniz kabuğu, kil
gibi malzemenin üzerine kişisel semboller kazınarak aidiyet ifadesi, önce Avrupa’ya, daha sonra
da Asya’ya yayılmıştır. Japonya’da kullanımının ise 8. yüzyılda başladığı biliniyor.
MS 57 yılına dayandırılan Japonya’da bulunan en eski mühür, Kyūshū’da keşfedilmiştir. Altından
yapılmış olan bu mührün, Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi kralına dönemin Çin hükümdarı
tarafından gönderilmiştir. Her ne kadar Japonlar, Çin kültürünün etkisiyle mühür kullanmaya
başladılarsa da, kendi kültürlerinin etnosantrik ve hiyerarşik yapısını, mühür tasarım ve kullanım
kurallarına yansıtarak “Japon mühür geleneği”ni oluşturmuşlardır.
750 yılından sonra ilk başta sadece İmparator ve çok yakın hizmetlileri tarafından kullanılan
“hanko”yu, soylular da kullanmaya başlamış, samurayların kullanımıyla hankoların yaygınlaşması
ise 11. yüzyıldan sonra olmuştur. Bu dönemde kırmızı renk, samuraylara özel kılınmıştır.
1694 yılında, Japon hükümeti, damganın kullanımının yaygınlaşması, sahtekârlıkları çok arttırınca,
tüm mühür sahiplerinin, bu mühürleri yerel yönetimlere kaydettirmesi gerekliliğini getirdi.
Bu karar, “gerçek damga” anlamına gelen “jitsu-in” sisteminin başlangıcıdır.
1871 yılındaki Meiji Restorasyonu ile kanuni ve ticari evrakta diğer kimlik ispat yöntemleri yasaklandıktan
sonra, mühür kullanımı toplum geneline yayılmıştır. Mühür kullanımının yasalarla
düzenlenmesi ve tescil gerekliliği, yeni doğmakta olan Japon bürokrasisinin bir sonucudur.
Meiji reformlarıyla, bir devlet mührü oluşturuldu ve imparatorluk mührü revize edildi. 2. Dünya
Savaşı’ndan sonra imparatorluk mührünün kullanılmasından vazgeçildiyse de damga sistemi
hem merkezi hem de yerel yönetim dairelerinde hâlâ kullanılmaktadır. Aynı yıl yapılan kişisel
mühürlerin tescil ve sertifikasyonuna dair yasal düzenlemelerle de ulusal damga sistemi oluşturulmuştur.
20 hanabi / eylül 2016
Basımcı mühürleri
Ukiyo-e resimlerinin çoğunda
basımcının (hanmoto) mührünü görmek
mümkündür. Marka ya da basit işaretli
mühürler olabildiği gibi, kanji ve görsel
figürler içeren mühürler de vardır.
printsofjapan.com
eylül 2016 / hanabi 21
Mühür çeşitleri
Jitsu-in
Kanuni mühür diyebileceğimiz “jitsu-in”,
“gerçek mühür” anlamına gelir, “yetkili imza”
yerine geçer. Mali evraklarda, sicillerde, vb.
resmi sebeplerle kullanılacak bu mühürlerin
yerel idare kayıtlarına tescil edilmesi gerekliliği
açıktır. Aynı şekilde bu mühürlerin kaybedilmesinin
yol açacağı sorunlar da çok ciddi
olmaktadır.
Japon kanunlarına göre, bir kişi mührünü yerel
yönetim ofisinde tescil ettiğinde, bu damganın
yer aldığı bir nevi imza sirküleri, mühür
tescil belgesi (inkan tōroku shōmei-sho) verilir
ve kişi damgayı kullandığı yerlerde o belgeyi
de göstermekle yükümlüdür. Özellikle
sözleşmeler, büyük işlemler söz konusu olduğunda,
kimliğin ispatı için bu çok önemlidir.
İpotek yaptırırken ya da kredi alırken jitsu-in
mecburidir.
Bir kişinin sadece bir tane tescilli mührü olabilir.
hankosquare.com
Jitsu-in, boyut, şekil, malzeme, süsleme ve
kaligrafi stili çok sıkı kurallara bağlanmıştır.
Örneğin, Hiroşima’da bir jitsu-in, 1,3-2,5
cm boyutunda bir kare (nadiren dikdörtgen)
olabilir. Kişinin adı ve soyadı, hiçbir kısaltma
yapılmaksızın yazılmalıdır. Beyaz fon üzerine
kırmızı yazı bulunmalıdır. Belirlenmiş eski
yazı tiplerinden biri ve kanjilerin eski formları
tercih edilir. İsmin çevresinde kırmızı bir hat
bulunmalı ve damganın kullanılan yüzünde
hiçbir süsleme olmamalıdır.
Yabancılar için jitsu-in kuralları da detaylıdır;
pasaportta yer alan haliyle yazılabildiği gibi,
uzun isimlerde ilk harf kullanımı suretiyle kısaltmak
da mümkündür. Ayrıca kişinin kanji
ile yazılan tescil edilmiş bir ismi varsa onu da
jitsu-in’de kullanabilir.
Jitsu-in, banka kasası gibi güvenliğinden
emin olunan yerlerde, nakışlı kumaş kaplı özel
kutusunda saklanır.
Ginkō-in
“Banka damgası” anlamına gelen ginkō-in( 銀
行 印 ) ya da todokede-in ( 届 出 印 ), bankalarda
para çekmek, otomatik ödeme talimatı vermek
gibi işlemlerde kullanılan kişisel mühürdür.
Güvenlik sebebiyle özel yerlerde saklanır.
Yakın zamana kadar kişinin hesap defteri
bununla damgalanıyordu ancak güvenlik gerekçesiyle
çoğu banka artık bu uygulamadan
vazgeçmiştir. Fabrikasyon olanları, güvenlik
sebebiyle tercih edilmezken, kişiye özel üretim
yapan mühür ustaları/şirketleri ya da kişinin
kendisi tarafından tasarlanır. Tahta ya
da taştan yapılan bu mühürlerde, isteğe bağlı
yazı tipleri ve süslemeler bulunabilir. Hatta
bazı bankalar, mühürde yazıyı bile zorunlu
tutmamaktadır. Banka şubelerinde müşterilerin
kullanımı için ıstampa mürekkebi, mühür
macunu ve kurutma kâğıdı bulunur.
22 hanabi / eylül 2016
Mitome-in
Mitome-in, orta resmiyette bir mühür olup
posta teslim alırken, elektrik, su, gaz vb. faturaları
öderken, şirket içi yazışmaları gönderirken
ve alırken, kairanban denilen mahalle duyurularını
teslim alırken, yani gündelik hayatta
yüksek güvenlik gerekmeksizin imza attığımız
durumlarda kullanılır.
Tasarımındaki kurallar jitsu-in ve ginkō-in’e
göre çok daha serbest olan mitome-in için,
daha çok sosyal kabuller söz konusudur. Örneğin
erkeklerin mührü, kadınlarınkinden biraz
daha büyük olur; ofiste çalışanların mührünün,
üstlerininkine göre daha küçük olması
tavsiye edilir. Aile üyelerinin “ev halkı” adına
kullanması yaygın olduğu için, sadece soyadını
içeren bu mühür tipi, genelde yuvarlak ya
da oval olur. Çerçeve çizgisi bulunması, isteğe
bağlıdır. Kauçuktan yapılan mitome-inler kırtasiyecilerde
satılmakta olup, ucuz taştan yapılanlar
da oldukça popülerdir. Genelde küçük
plastik kutularda, ufak bir ıstampa ile birlikte
muhafaza edilir. Emniyet sorunu çok olmadığı
için özel bir saklama yeri gerektirmez.
hankosquare.com
Mitome-in’in bir çeşidi de teisei-in ( 訂 正 印 )
denilen “düzeltme mührü”dür. Normal mühürden
daha küçük olup genelde oval şeklindedir.
Hatalı yazılmış metinde hatalı kelimenin üstü
çift çizilerek doğru kelime yanına/altına yazılır
ve bu mühür ile düzeltmeyi yapan kişinin kim
olduğu belirtilir.
hankosquare.com
eylül 2016 / hanabi 23
Kurum ve Şirket mühürleri
Resmi kurumların kullandığı “inkan” 5,1 ila 10,2 cm genişliğinde
olup jitsu-in kurallarıyla düzenlenir. Bu büyük mühürlerin
tutağında oymalı süslemeler bulunur; genelde mitolojik
canavarlar ya da eski metinlerden alıntıları görmek
mümkündür. 3,55 kg ağırlığındaki İmparatorun Ferman
Mührü, buna güzel bir örnektir.
İmparatorluk Mührü
“Kikumon”
Meiji döneminde
imparator dışında
hiç kimsenin 16
yapraklı krizantem
mührünü kullanmasına
izin verilmiyordu;
imparatorluk ailesinden
kişiler de bu mührün
farklılaştırılmış
versiyonlarını kullanırdı.
Şinto tapınaklarının
ambleminde de
imparatorluk mührü ya
da bu mührü sembolize
eden bir figür mutlaka
bulunurdu.
Şirket mühürleri genelde kişisel mühürlerden daha büyüktür.
Şirket ne kadar büyük, köklü ve ünlü ise, mührün de o
kadar büyük olması beklenir. Şirket mühürleri ayrıca daha
karmaşık tasarım öğeleri içerir. Şirket mührü de jitsu-in
gibi tescile tabidir. Bu sicil, Adalet Bakanlığı’nın yerel ofisinde
bulunur.
Kurumların resmi mührü, temsil yetkisi olan idarecisinin
mührü olarak tescil edilir. Yuvarlak mühür anlamına gelen
“maru-in” de denilen bu mühürlerde eş merkezli iki daire
bulunur; dış halkada şirketin ya da kurumun adı, içte
ise yöneticinin adı yer alır. Büyük şirketlerde şirket adına
farklı düzeylerde mühürler de bulunur; şirket yöneticisi
(yakushoku-in), bölüm şefi (buchō-in), şube yöneticisi
(shitenchō-in) gibi.
Diğer mühürler
Sansür mühürleri
1790 yılına kadar kitap ve resim basımı, yerel idarecilerin
kontrolüne tabi idi. 1791 yılından sonra ise bu sorumluluk,
basımcı loncalarına verildi. “Kiwame” denilen “onaylandı”
mührü ve “aratame” denilen “incelendi” mührü, 1842 yılına
kadar kullanıldı. Daha sonra e-nanushi denilen devlete
bağlı resim denetleyicileri bu görevi yerine getirdi. 1875
yılına kadar bu denetim ve mühürleme devam etti. Sonrasında
ise basımcıların isim, adres ve tarih içeren damgası
bulunan resimleri İçişleri Bakanlığı’na ibraz etmesi sistemi
getirildi. Yaklaşık 90 yıl süren bu sansür dönemi, ukiyo-e
resminin en aktif dönemlerine denk gelir. İlginçtir ki bu
sansür mühürleri sayesinde, bugün, çoğu dönem resminin
tarihini doğru olarak tespit etmek mümkün olmaktadır.
Pavlonya Mührü
Japon hükümetinin
mührüdür.
Sağda görülen 5-7-5
çiçekli pavlonya figürü,
başbakanın mührüdür.
24 hanabi / eylül 2016
hankosquare.com
Eğlence amaçlı mühürler Japonların kawaii kültürünün
yansımasıdır.
Gayriresmî mühürler
Hem çocuklar, hem de yetişkinler için, piyasada
çokça eğlence amaçlı mühür de bulunmaktadır.
Sık bulunan isimleri de orijinal
tasarımlarla bulabileceğiniz bu tür mühürler,
kişisel not ve mektuplarda kullanılır.
Dijital mühür
İnternette ya da Microsoft Word veya Excel
dosyalarında mühür figürlerine rastlamış olabilirsiniz.
Denshi inkan ( 電 子 印 鑑 )denilen bu
elektronik damgalar, mitome-in gibi bir fonksiyona
sahip olup, daha samimi yazışmalarda
da kullanılabilmektedir. Beğendiğiniz tasarımdan
fiziki damga siparişi vereceğiniz beklentisiyle,
internette kendi damganızı tasarlama
fırsatı veren şirket sayısı hayli fazla.
Haziran 2016’da ülkemize gelen shodō ustası Mohri
SUZUKİ’nin eserlerinde kullandığı gagō-in mührü.
Gagō-in
Görsel sanatlarda, sanatçının eseri süslemek
ve imzasını atmak için kullandığı mühürdür.
Tüm çalışmalarında aynı mührü kullanan sanatçılar
olduğu gibi, çeşitli mühürler kullanan
sanatçılar da vardır. Genelde takma ad
ve lakaplar kullanılır. Sanatçının adının yanı
sıra, eski ustaların ismi ya da kullandığı amblemler,
stüdyo armaları, aile isim ve lakapları
mühürde yer alabilir. Süsleme amaçlı kısa
ifade ve sloganlara da yer verilir. Bu metinlere
damga cümlesi anlamına gelen “inbun ( 印 文 )”
denmektedir. Boyut, tasarım ve şekli değişken
olan bu tip mühürler, son dönemde daha çok
yumuşak taşlardan yapılmaktadır.
eylül 2016 / hanabi 25
hankosquare.com
Kadın ve erkek mühürleri
Mührün çapı önemli bir ayrım
noktası olsa da bunun dışında
faktörler de vardır:
• Kişi adı,
• Yazı tipi ve kullanılan kanji
seçimleri,
• Mührü taşımak ve korumak
için kullanılan aksesuarların
renk ve tarzı.
Mühür Yapımı
Mühürlerde kullanılan kaligrafi
Farklı mühür tiplerinde farklı yazı tarzları kullanılır.
Bu, hem kanuni sebepler hem de genel
uygulamalara göredir. Özellikle “tensho” denilen
eski Çin kaligrafi stilinin iki çeşidi, “daiten”
büyük mühür yazısı ve “shoten” küçük
mühür yazısı olarak sıkça kullanılmaktadır.
Mühürde kullanmak istediğiniz kelimeyi hiragana,
katakana, kanji ya da Latin alfabesiyle
yazarak tensho ile nasıl göründüğünü
test etmek isterseniz, şu sayfadaki formu
kullanabilirsiniz:
https://www.is-hanko.co.jp/shachi/tensho_
check.html
Japon kaligrafisi olan shodō üstatları ve
ünlü mühür oymacıları, bireysel olarak ya da
gruplar halinde, tasarladıkları damgalardan
oluşan inpu denilen kitaplar çıkartmaktadır.
Tavsiye edilen kişisel mühür çapları
Boyut (mm) 10,5 12 13,5 15 16,5 18 19,5
Kadın / Erkek ♀ ♀ ♂ ♀ ♂ ♂ ♂
Mitome-in
Ginkō-in √ √
Jitsu-in √ √
√
26 hanabi / eylül 2016
hankosquare.com
Mühür malzemeleri
Günümüzde çoğu kişisel mühür ahşap ya da plastikten
yapılmaktadır. Fildişi ya da abanoz görünümlü
sentetik malzemelere de sıkça rastlanmaktadır.
Özellikle jitsu-in, uzun süreli kullanım için yapıldığından,
dayanıklı malzemeler tercih edilir.
Bugün Japonya’da “Kendi Hanko’nu Kendin Yap”
setleri, kırtasiyecilerde, büyük kitapçılarda ve perakende
satış mağazalarında çokça bulunmaktadır.
Mühür macunu
İpek ya da bitki bazlı olan mühür macunu, genel
olarak alev kırmızısıdır. Shuniku denilen bu malzemenin,
standart ıstampa mürekkebinden en temel
farkı, zamana ve güneş ışığına dayanıklılığıdır.
Ancak özel amaçlar için siyah ve lacivert olanları
da bulunur. Plastik ya da seramik kutulu olan bu
macun, kullanımın hemen ardından sıkıca kapatılmazsa
kuruyabilir. Doğrudan güneş ışığına maruz
kalmamasına dikkat edilir. Ayda bir de özel spatulası
ile karıştırılarak içeriğindeki yağın ayrışması
önlenir.
Mühür kutuları
Plastik kutular birkaç bin Japon yenine satılmakta.
İçinde genelde ufak bir ıstampa da bulunur. Fabrikasyon
kutular, en fazla 1,8 cm çap ve 6 cm uzunluğundaki
mühürler içindir ve kalın bir ruj kutusunu
andırır. Kese tipi mühür taşıma seçeneği de sıkça
kullanılmaktadır.
jungifts.com
eylül 2016 / hanabi 27
Mühür kimdeyse, Süleyman odur.
Sadece insanlara değil, hayvanlara, cinlere, perilere, doğaya hükmeden
Hükümdar-Peygamber Süleyman’ın, gücünü borçlu olduğu mühür
yüzüğüne atfen söylenen söz. Hikâyeye göre yüzlerce yıl süren bu
hüküm ve ömür, yüzüğü kaybetmesiyle elinden gider. Zira saltanatın
kerameti, mühürdedir ve mühür kimdeyse Süleyman yani hükümdar
odur. Mührün, hükmün, hükümranlığın baki; mühür sahibinin,
hükmedenin, hükümdarın ise geçici olduğuna işaret eden söz,
atasözü olarak kullanılır.
Mezapotamya’da kullanılmaya başlayan
“mühür”, kalkolitik çağdan itibaren Orta
Anadolu’da kullanılmıştır. Boğazköy’de
bulunan ve Eski Eti çağına ait olan kral
mühürleri, damga olarak en eski kral mühürlerini,
aynı zamanda en eski hiyeroglif
belgelerini teşkil eder. Dünyanın en büyük
bulla buluntusu* da Zeugma’da bulunmuştur.
Eski Mısır, eski Yunan ve Roma
İmparatorluğu’na yayılan mühürler, MÖ
221’den sonra Çin’de kullanılmaya başlamıştır.
Hükümdarların isimlerinin kullanıldığı
mühürler özellikle Çin devlet geleneğinde
önemlidir. 9. yüzyıldan itibaren
Avrupa’da kralların resimlerinin işlendiği
mühürlere rastlamaktayız. Orta Çağ’da
Avrupa’da balmumu mühürler çok yaygınlaşmıştır.
Kilise’nin de mühür kullanımının
buna etkisi olduğu düşünülmektedir.
İslam dünyasında da Hz. Muhammed,
hükümdarlara gönderdiği “İslamiyet’e
çağrı” mektuplarına bastığı mühürde,
Kelime-i Şehadet’i kullanmıştır. Türk-
İslam devletlerinde hükümdarların kullandığı
mühürler, özellikle Osmanlı döneminde
nakkaşlar tarafından tasarlanan ve
padişahın baba adı ve kendi adı ve lakabı
bulunan “tuğra”lar, resmi evrak ve sikkelerin
üzerinde bulunurdu. Hatta yazı-tura’daki
tura, bu geleneğin yansımasıdır.
Osmanlı toplumunda üzerinde sahibinin
ismi kazılı olan mühür kullanma uygulaması,
1908 yılına kadar devam etmiştir.
20. yüzyıldan sonra Batı Avrupa ve
Amerika’da yalnızca görev amaçlı mühür
kullanımı bulunsa da, kişisel mühürler,
Doğu Asya ülkeleri gibi, Orta ve Doğu Avrupa
ülkelerinin çoğunda da kimlik ispatı
için halen kullanılmaktadır.
Mühür, Türkiye’deki bürokrasi geleneğinde
belgeye resmi kimlik kazandıran ispat
aracı olarak, büyük öneme sahiptir.
Yeminli mali müşavir veya noter mührü,
bankalarda müfettiş mühürleri, “olmazsa
olmaz” niteliktedir. Resmi mühürler,
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü
tarafından imal edilir ve bir resmi
mühür kütüğüne kaydedilir. Türkiye’de bireysel
kimlik ispatı için yoğunlukla imza
kullanılıyor olsa da, kanunen, noterde tasdik
edilmiş isim yazan mührü kullanmak
da mümkün. Günlük hayatta ise “mühür”
dendiğinde aklımıza en çok gelenler posta
mührü ve seçimlerde hepimizi “Süleyman”
yapan “evet” mührü...
28 hanabi / eylül 2016
*
Bulla; Roma İmparatorluğu’nda kullanılan bir tür mühür
Mühür nasıl basılır?
Mühür basmak, bir anlamda yemek çubuklarını
kullanmaya benzer. Herkes yapabilir, ama
“iyi” denilecek nitelikte yapabilmek için ciddi
bir el alışkanlığı gerekir. Gerçek bir mührü
basmak, günümüzde tipik hale gelen kauçuk
mühürlerden çok daha zordur. Lastik mühür
yumuşak olduğu için belirli bir açıda kâğıda
yaklaştırıp bastırmanız, genelde iyi bir damga
elde etmeniz için yeterlidir. Plastiğin esnek
yapısı, mührün kâğıt üzerinde kaymasını,
dönmesini engellediği için net bir figür basılma
olasılığı çok daha yüksektir. Istampa
kullanılan durumlarda, ne kadar bastıracağını
bilmek de önemlidir; az bastırmak, damganın
silik çıkmasına sebep olabileceği gibi, çok
bastırmak da mürekkebin dağılıp damganın
bulanıklaşmasına sebep olabilir. Mühür basılırken
alt-üst kontrolünü de yapmak gerekir.
Bazı mühürlerin üzerinde basıldığında hangi
tarafının üste geleceği işaretlidir.
Mühür kaybedilirse
Eski mührün kayıp ya da tahrip olduğuna ya
da çalındığına dair bildirimde bulunmak ve
yeni mührü tescil ettirmek gerekir. Birbirine
çok benzeseler bile her bir mührün “tek” olduğu
unutulmamalıdır.
Jitsu-in ve mühür tescil belgesi
aynı yerde bulundurulmaz.
Çünkü yanlış ellere geçerse, sizin
adınıza işlem yapma imkânı verir.
meraklısına:
Nippon : The Land and Its People (English and Japanese Edition), Yasuo AOTO, 1988
Japanese Coloring – Editing by Ikko TANAKA & Kazuka KOIKE
CultureShock! Japan: A Survival Guide to Customs and Etiquette – Sean Bramble – 4th edition, 2012- Marshall CAVENDISH
Japan Company Laws and Regulations Handbook, International Business Publications, USA, 2009
Discover Japan: Words, Customs and Concepts – Çeviri: MATSUMOTO Michihiro – Japan Culture Institute, 1997
Popular Literacy in Early Modern Japan, Richard RUBINGER, University of Hawaii Press, 2007.
Sho Japanese Calligraphy: An In-Depth Introduction to the Art of Writing Characters - Christopher EARNSHAW
Asian Indigenous Law: An Interaction With Received Law edited by Masaji CHIBA - Routledge & Kegan Paul, 1986
Japanese Marks and Seals – 1884 – James Lord BOWES
Kodansha Encyclopedia of Japan
Visually Sealed and Digitally Signed Documents, Liu, Vicky, Caelli, William J., Foo, Ernest, & Russell, Selwyn V. (2004)
Executing Contracts in Japan (May 30, 2015). Andrew PARDIECK, 39 Zeitschrift für Japanisches Recht [J. Japanese L.] 8
(2015).
http://japanese-calligraphy.jp/history_en.html
http://www.turning-japanese.info/2013/08/all-about-japanese-inkanhankochopsseals.html
https://www.city.iruma.saitama.jp/i-society/CC_Eng/CC_Eng_0211.pdf
http://www.realestate-tokyo.com/news/japanese-hanko-inkan/
http://viewingjapaneseprints.net/texts/topictexts/faq/faq_inscript_seals.html
http://mercury.lcs.mit.edu/~jnc/prints/sealdate.html
http://www.japantimes.co.jp/news/2007/08/21/reference/hanko-fate-sealed-by-test-of-time/#.VxeZv_mLSMhttps://scrcexhibits.omeka.net/exhibits/show/japanese-woodblock-prints/item/36
Anadolu Damga Mühürleri; Nimet DİNÇER; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1 Sayfa: 073-081 DOI: 10.1501/
Dtcfder_0000000427 Yayın Tarihi: 1943
eylül 2016 / hanabi 29
RÖPORTAJ
PROF. DR.
HÜSEYİN CAN ERKİN
Japonca: Hem İş Hem Hobi
Röportaj ve Fotoğraflar:
Ömer YILMAZ
Death Note’tan Kapital mangasına,
Murakami’den Mişima’ya,
Kavabata’dan Tanizaki’ye
popüler ve klasik Japon kültürünü ülkemize
taşıyan önemli isimlerden Prof. Dr. Hüseyin
Can ERKİN ile dergimiz adına Ankara
Üniversitesi öğrencisi Ömer YILMAZ görüştü.
30 hanabi / eylül 2016
Japon kültürüne ve Japonya’ya nasıl
ilgi duymaya başladınız?
Benim okuduğum lise, Samsun Anadolu Lisesi
idi. Bu okulda görevli Amerikalı bir hocamız
vardı. Hocamızın çok güzel bir Japon bahçesi
ve bu bahçeye bakan bir kütüphanesi vardı.
Aynı zamanda hocamızın kütüphanesinde
40-45 kadar Japonya ile alakalı kitap koleksiyonu
vardı. Özellikle Japon bahçeleri, Japon
mimarisi, ikebana vs. gibi konularla ilgili. Hem
İngilizce bir şeyler okumak , hem de oradaki
görsel malzemeyi tadabilmek için sık sık uğrardım
kütüphaneye; hocamız aynı zamanda
bize satranç öğretirdi. Orada yaptığımız konuşmalar
sırasında Japonya’dan ve Japonya
seyahatinden sürekli bahsederdi. Tabii, bu, temel
etkenlerden biri sadece.
(...) Fatih
Sultan Mehmet
Köprüsü’nün 1988
yılında ulaşıma
açılmasının da
etkisiyle Türkiye’de
Japonya’ya ilgi
artmıştı.
1985 yılında yapımına başlanan Fatih Sultan
Mehmet Köprüsü’nün 1988 yılında ulaşıma
açılmasının da etkisiyle Türkiye’de Japonya’ya
ilgi artmıştı. Özellikle dönemin cumhurbaşkanı
Turgut ÖZAL’ın “Japon modeli” diye tabir
ettiği, sürekli tekrarladığı bir lafı vardı ve gazetelerde
de köprünün inşaatında Japon mühendislerin
ve Türk işçilerin ortak çalışmasıyla
inşaatın tamamlanıp erken teslim edilmesi
gibi birçok haber çıkardı. Onları okurduk.
Bir diğer etken de tam o sırada Türkiye’de ilk
kez 1985 yılında Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim
Dalı açıldı Ankara Üniversitesi’nde. İlk
öğrencilerini 1986-1987 döneminde aldı.
Ben 1987-1988 eğitim-öğretim yılında 2. dönem
öğrencilerinden biri olarak girdim. Ondan
sonra da devam ettim, yaklaşık bir 30 yılı buldu...
1987-1988 yılları arasında dediniz değil
mi? Peki bu zamanda size kim ya da
kimler ders verdi?
O zaman biz ders veren… Açıkçası Japonya’dan
doğrudan görevlendirilmiş, Japonca öğretiminin
uzmanı olan hocamız vardı. Okullu demek
lazım ona. Bir de eşi Türk olup da Türkiye’de
yaşayan Japon hocalarımız vardı. İlk derslerimizi
onlardan aldık. Sonra, 2014 yılında
rahmetli olan Prof. Dr. Polat OKTAR hocamız
vardı onların dışında. Sonraki yıllarda, 3 ve 4.
sınıfta, daha çok kültür ve tarih gibi konularda
dersler aldık.
İşiniz ve uzmanlık alanınız dışında
manga, anime, J-Rock, J-Pop vs. gibi
popüler Japon kültürü öğelerinden
hangisi ile ilgileniyorsunuz?
Bu tür şeylere işimin dışında bakabilmem benim,
mümkün değil. Nihayetinde Japonya’nın
neresinden tutarsak tutalım işimin bir parçası.
Küçük bir parçası ya da büyük bir parçası...
Mesela ben mangaya bakarken, tutup da işte
“günümüz mangalarını deli gibi her gün 3 tane
okuyayım, 4 tane okuyayım” gibi bir hobim
yok, ama manganın tarihsel gelişimi, nereden
başlayıp ne şekilde bir evrimden sonra bugünkü
mangaya ulaştığı gibi konuları araştıran
hem danışmanlığını da yaptığım öğrencilerim
var. Aynı konu üzerinde kafa yormuşluğum da
oldu. Çünkü bir öğrencinin danışmanlığını yaparken
az bir şey siz de konuyu bileceksiniz ki
yönlendirebilesiniz.
Ayrıca manga çevirisi de yaptım ben. Bunlardan
birisi; dünya klasiklerini mangalaştırmış bir
Japon yayınevi, onlardan bazılarını çevirdim.
eylül 2016 / hanabi 31
Yanlış biliyor olabilirim ama Toujutsu
adlı üniversiteli bir grup uğraşmıştı
mangaya kazandırmak için bu eserleri.
Hatta kendilerine 1940’larda Kuran’ı
Kerim’i Japoncaya da kazandırmış olan
bir kişiyi örnek almışlardı. Ama sanırım
karıştırdım çok fazla.
Onlar değil, East Press adında bir yayınevi idi
bu mangaya hazırlayan ve Türkiye’de “Yordam
Kitap” yayınladı onların yayınlarını. Onun
içerisinde Karl MARX’ın Das Kapital’i mangaya
çevrilmişti. Japonca olarak mangalaştırılmıştı,
onu Türkçeye çevirdim. Benim Türkçe
çevirimden daha sonra Kürtçeye çevrildiğini
ve yayınlandığını öğrendim. Yakında artık
herhalde Zazaca, Farsça vs. yayılır gider. Ana
dili Kürtçe olanların da okumak istedikleri bir
kitap.
1970’li yıllarda Türkiye’de Karl MARX’ın
Kapital’i ile ilgili çok ilginç bir tartışma olur
dönemin iki düşünürü arasında. İşte efendim
“Halkımız klasik kitapları, ağırlığı olan kitapları
okumuyor” şeklinde bir serzenişte bulunur.
Karşısındaki tartışmacı da der ki “ Fotoromanlı
mı çıkaracağız da okunacak?” der. İşte o süreç
sırasında 1990’lı yılların sonunda Japonlar
mangasını çıkarmıştı fotoromanlı olmasa
bile belli bir kitlesi vardı. Hani kültürler arası
olarak düşünecek olursanız bunu “Karl MARX
niye okunmuyor?” tartışmasında herkesin
okuyabileceği bir manga haline getirmişlerdi.
İşte o mangayı çevirdim.
(...) işiniz
hobiniz
olmadığı
sürece mutsuz
olursunuz.
Sonra “Death Note” serisini, 12 cilt olarak çevirdim.
Onu da Akılçelen Kitaplar Türkiye’de
yayınladı. O da yarı hobi, yarı işimin bir parçası
olarak. Zaten üniversitede, bazı alanlar farklı
olabilir ama özellikle beşeri bilimler, insan bilimleri
dediğimiz ya da sosyal bilimler dediğimiz
alanlarda, işiniz hobiniz olmadığı sürece
mutsuz olursunuz. Mekanik olarak memur
zihniyeti ile yapamazsınız. Yaptığınız işi seveceksiniz
ve hobi olarak benimseyeceksiniz
ki, mutlu olabilesiniz. Bu bakımdan işle hobi
arasında benim açımdan fazla bir fark yok.
Haruki MURAKAMİ çevirileri yapıyorsunuz.
Haruki MURAKAMİ başta olmak
üzere eserlerini çevirdiğiniz yazarların
çeviri esnasında sizi zorlayan
ne gibi özellikleri oluyor?
Çeviri esnasında yazarın eserinin beni zorlamasından
ziyade kendi ortam koşullarımın
zorlaması söz konusu. Örneğin çeviriye başlıyorsunuz,
tam o işin üzerindesiniz, sular seller
gibi akıyor işte, cümleler birbirini takip ediyor,
kendinizden, yaptığınız işten memnun kalıyorsunuz,
ama vücut yoruluyor, kafa yoruluyor.
Bir yerden sonra, artık o limite geliyorsunuz.
En çok o limitlerin zorlaması çevirilerde
önemli. Onun dışında, çevirinin yani yazarın
oynattığı kalemin zorladığı yerler aslında çeviriyi
eğlenceli kılan şeylerdir. “Challenge”
ortaya koymuş oluyorsunuz çünkü. Çevirememek
değil, çevirebilmek için o işin başına
oturuyorsunuz. O zorlanmalar olmasa ya da
öyle arada sırada çıkan barikatlar olmasa çeviri
çok monoton bir hal alır. Zaten bu, yazarın
o kadar da iyi bir yazar olmadığını da gösterir.
Buna “is reading” ya da “is writing” şeklinde
trende otobüste falan iki üç dakika içerisinde
okunabilecek, iki üç dakika derken, üç beş dakika
üç beş dakika parça parça okunabilecek
kitaplar demektir.
32 hanabi / eylül 2016
Bu çevirilerinizde mesela Japoncadan
Türkçeye karşılığı olmayan ya da
zor karşılanabilen terimler ve kavramlar
var. Siz bunları neyi dikkate alarak
Türkçeye çeviriyorsunuz?
Şimdi aslında bir dilden başka bir dile çeviri
yaparken karşılığı olmayan kavram ya da
karşılığı olmayan kelime diye bir şey yoktur.
Hazırda yaptığınız, üzerinde çalıştığınız
çeviri kitapları ya da başka bir çalışma
var mı şu an? Bir de “Orta Asya
Tarihi” adlı bir çeviri-kitap çalışmanız
vardı. Ne zaman yayınlanacak?
Yayınevleri ne zaman ilgi duyup yayınlamak
isterlerse o zaman yayınlanacak. Hazır durumda
bekliyor.
Esas olarak “ben buna
ne katarsam anlamı parçalamamış
olurum” şeklinde
nasıl olur?
Şimdi, en büyük hatalardan
birisi, örneğin bir Polyanna
çevirisine bakıyorsunuz.
Başka bir dilden konuşalım.
Polyanna diyor ki “Aman
Allah’ım!”. Polyanna, “Aman
Allah’ım” demez. “Aman” demez.
“Yüce Tanrım” der belki.
Bizim alıştığımız yani batı kültürüne ilişkin
kullanımlarımız o şekilde olduğu için aynı
şeyler Japonca için de söz konusu. Orada
bir soyluyu, bir efendiyi tutup da “Lord” diye
Türkçeye çevirirseniz çok ciddi hatalar yapıyorsunuz
demektir. Mesela “sahip” diye de
çeviremezsiniz. Çeviren var. Yani bu Hintlilerde
çok yakıştırılır; “efendi-sahip” şeklinde.
Bu tür kelimeler hatalardır. Önemli olan bu
hatalara düşmemek. Bir “Shogun Hazretleri”
diyebilirsiniz ama “Majesteleri Shogun” dediğiniz
zaman, yani bir çeviri yapıyorsunuz ve
İngilizce kökenli bir kelime ile karşılamaya çalışıyorsunuz;
ortaya bir çorba çıkartıyorsunuz
demektir.
Yayınevlerinin
ilgisi gitgide başka
taraflara kayıyor.
Okur kitlesi de
Türkiye’de her
sene biraz daha
azalmaya başladı.
Yayınevlerinin ilgisi gitgide
başka taraflara kayıyor. Okur
kitlesi de Türkiye’de her sene
biraz daha azalmaya başladı.
Haruki MURAKAMİ’de
öyle bir sıkıntı yok. Okur sayısı
oldukça yüksek bir yazar.
Ama diğer yazarlarda, diğer
yabancı yazarlarda özellikle,
ciddi okur tutamama sıkıntısı
var.
Türk yazarları daha çok okunuyor.
Bu, iyi bir şey. Kendi halkına hitap eden
yazılar eserler bırakabilen yazarların sayısının
arttığını gösteriyor bu. Bazı yazarlara bakıyoruz,
Hakan GÜNDAY, Arapçaya çevriliyor,
Fransızcaya çevriliyor, Almancaya çevriliyor,
İngilizceye çevriliyor. Artık bizim yazarlarımız
da yabancı dile çevriliyor. Bu da iyi bir şey
ama çevirmenlere farklı bir şekilde yansıyor.
Türkçeden Japoncaya çevirip katkıda
bulunmak istediğiniz eser ya da yazar
var mı? Varsa bunlar nedir?
Şimdi, o konuda Ahmet Hamdi TANPINAR’ın
“Saatleri Ayarlama Enstitüsü” üzerinde bir
dönem düşünmüştüm ben klasik yazarlarımızdan.
Modern yazarlarımızdan da Hakan
GÜNDAY’ın kitapları var. Hangisi olabilir, bilemiyorum.
Japonya’da biraz yeraltı yazarlarına
ilgi var. Yabancı yazarların eserlerini de okuyorlar
Japonya’da. O olabilir.
Bir de klasik bir Türk yazarını Japoncaya kazandırmak
isterim açıkçası. Ahmet Hamdi
TANPINAR olabilir, Sabahattin ALİ olabilir.
Herhangi biri belki olabilir ama şu an için öyle
bir planım yok.
eylül 2016 / hanabi 33
[Monbusho
bursu] sonrasında
memlekete
faydalı, faydası
olacak bir şeyler
yapmıyorlarsa o
bursu almasınlar
derim.
Monbusho Bursu ile 1992 ve 1996 yılları
arasında Japonya-Hokkaido Üniversitesinde
yüksek lisans yaptınız. Monbusho
ya da başka burslar dâhilinde
Japonya’da eğitim gören öğrencilere
ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
O kadar burs alarak gidiyorlar, bu bursun kötü
tarafı karşılıksız olması. Bence Türkiye de çok
fazla insanın sahip olamayacağı bir şans. O
burs sonrasında memlekete faydalı, faydası
olacak bir şeyler yapmıyorlarsa o bursu almasınlar
derim. Yani oradaki plan, program ve
çalışmalarını da Türkiye’ye döndükten sonra
yapacakları işlere göre odaklayıp, oradaki sürelerini
buna göre geçirmelerini öneririm.
Japonya’da yaşasaydınız nerede yaşamak
isterdiniz?
Shounen bölgesi. Tokyo’nun güneyindeki
Enoshima’dan başlar, İzu yarımadasına kadar
devam eder. Japonya’nın en sevdiğim adası
orasıdır. Hem taşradır, hem büyük şehirdir.
Yani her şeye ulaşabilirsiniz ama yaşam tarzına
baktığınızda Japon taşrasıdır. O açıdan
bana hep çok sempatik gelir. Bölge olarak da
orası olur.
Orada yaşasaydınız, Türk kültürünün
hangi öğelerini Japonya’ya kazandırmak
isterdiniz?
Ben 48 yaşındayım ve bu 48 yılın 30 yılını Japonya
ile harcadım. O yüzden neyin başına geçersem
geçeyim tamamen bir amatör olurum.
Belki üniversiteden yeni mezun olmuş Türkolog
ya da sosyolog çok daha başarılı olabilir. O
konulara fazla bulaşmamak lazım; ama zaten
kültürümüz çoğunlukla Japonya’da tanınıyor.
Olmadık yerlerde Türk ebru sanatı gibi şeyler
çıkabiliyor. Aklınızın ucundan bile geçmeyecek
şeyler Japonlar tarafından sahipleniliyor
ya da orada yaşayan Türkler tarafından yürütülüyor.
Hokkaido Adası’nda yaşayan bir Türk
var cam sanatçısı. O kadar da tanıtılmamış
bir ülke değiliz artık. Pek bir şey kaldığını da
sanmıyorum.
Aileniz çalışmalarınızı nasıl karşılıyor?
Herhangi bir destekte bulunuyorlar mı?
Şimdi hem üniversitede çalışmak hem de çevirmenlik
vesaire şeyler, bireysel çalışmalardır
bunlar.
34 hanabi / eylül 2016
Görünür yönü diyelim ki bir kitabınız
yayınlandı, soru cevap şeklinde bir
röportaj yaptınız, bunlar tamamen bireysel
çalışmalardır. Fakat bunlar yapılmadan
önceki birikimin sağlanması
ya da emeğin ortaya konması aşamasında
da tek başınasınızdır. Zaten işin
çevirmenlik boyutuna baktığınızda
çok asosyal bir meslektir.
Japon siyasetini takip ediyor
musunuz?
Hiç ilgilenmiyorum.
MURAKAMİ’nin yakın bir zamanda
Nobel alacağını düşünüyor
musunuz?
Daha önce hep potansiyel aday olarak
gösterildi MURAKAMİ. Nobel ödülüne
adaylığı MURAKAMİ’nin daha fazla
prim yapmasını da sağladı. Gazetelerde
haberler çıktı “En güçlü aday,
MURAKAMİ” şeklinde. Fakat Nobel
ödülü alan adaylara baktığımızda ve
biraz da MURAKAMİ’nin tarzına baktığımızda
böyle bir olasılığın olmadığı
görürüz. Çünkü tarz olarak Nobel
Ödülü alacak bir yazar değil. Bir diğer
nokta da Nobel Ödüllerinin son dönemlerine,
MURAKAMİ’nin de aday
gösterildiği dönem, baktığımızda fizik,
tıp gibi alanlarda ödül alan Japonların
olduğunu görürsünüz. Eğer bu Japonlar
fizik, tıp ya da diğer bilim dallarında
ödül alıyorlarsa başka bir ödülü, edebiyat
ödülünü, onlara vermezler.
kitap çevirileri:
T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,
(Türkçeden Japoncaya Çev. H. Can Erkin ve Tsuyoshi Sugiyama) Toruko
(İşte Türkiye), BSYEGM, Ankara, 2002.
Toyama, Atsuko, Türkiye: Yüzyılın Dönemecinde Türk Japon Vakfı,
Ankara, 2004.
Yamamoto, Tsunetomo. Hagakure: Saklı Yapraklar –Mücadele, Şeref ve
Sadakat–, İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Âli Yücel Dünya Klasikleri
Dizisi, İstanbul, 2006.
Dazai, Osamu. İnsanlığımı Yitirirken, Karakutu Yayınları, 2006, İstanbul.
Kavabata, Yasunari. Kiraz Çiçekleri, Doğan Kitapçılık, 2007, İstanbul.
Murakami, Ryu. Yok Yere…, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2007.
Murakami, Ryu. Emanet Dolabı Bebekleri, Doğan Kitapçılık, 2008,
İstanbul.
Abe, Kobo. Kumların Kadını, Merkez Kitaplar, İstanbul, 2006.
Gravett, Paul (Japonca kısımların Türkçeye Çev. H. Can Erkin).
Manga:Japon Çizgi Romanının Tarihi, Plan B Yayıncılık, İstanbul, 2008.
Murakami, Haruki. Sahilde Kafka, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2009.
East Press. Karl Marx: Kapital Manga-I, Yordam Kitap, İstanbul, 2009.
East Press. Karl Marx: Kapital Manga-II, Yordam Kitap, İstanbul, 2010.
East Press. Kobayaşi Takici: Yengeç Gemisi Manga, Yordam Kitap,
İstanbul, 2010.
East Press. Charles Darwin: Türlerin Kökeni Manga, Yordam Kitap,
İstanbul, 2010.
Miyazava, Kenci. Japonya’dan Öyküler, Nesin Yayınevi, İstanbul, 2010
Kuroki, Ryo. Top Left: Wall Street Kartalını Vurun, Bizim Kitaplar, İstanbul,
2010.
Oe, Kenzaburo. Kişisel Bir Sorun, Can Yayınları, İstanbul, 2010.
Tanizaki, Jun’içiro, Anahtar, Can Yayınları, İstanbul, 2011.
Murakami, Haruki. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu, Doğan
Kitapçılık, İstanbul, 2011.
Mişima, Yukio. Yaz Ortasında Ölüm, Can Yayıncılık, İstanbul, 2011.
Murakami, Haruki. 1Q84, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2012.
Murakami, Haruki. Koşmasaydım Yazamazdım, Doğan Kitapçılık,
İstanbul, 2014.
Hanabi ekibi olarak Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN’e
zaman ayırıp sorularımızı yanıtladığı için çok
teşekkür ederiz.
eylül 2016 / hanabi 35
Yazı: Sevde Nur DİLMAÇ
Her ülkenin kendine özgü bir selamlaşma biçimi
vardır. Kimi el öperek, kimi yumruklarını tokuşturarak,
kimi el sıkışarak, kimi kaşını kaldırarak, kimi ayağa
dokunarak selamlaşmaktadır. Japonya’da ise insanlar
baş veya vücutlarını eğerek selamlaşırlar.
Ojigi denilen bu selamlaşma biçimi Japonların çok önem verdiği bir konudur. Adab-ı muaşerete
ve nezakete çok önem veren Japonlar için elbette ki selamlaşma çok önemlidir. Öyle ki, insanlar
küçük yaştan itibaren kiminle nasıl selamlaşacağını öğrenmesine rağmen, şirketler çalışanlarına
özel olarak ojigi eğitimi verir. Ojigi sadece bir selamlaşma yöntemi değildir. Teşekkür etmek,
minnettarlığını göstermek, af dilemek veya bir iyilik isteneceği zaman da yapılır.
36 hanabi / eylül 2016
Ojigide selam veren kişi başını veya gövdesini
öne doğru eğer. Eğilirken yapılan açı, eğilen
kişinin karşısındaki kişinin statüsüne göre
değişiklik göstermektedir. Bu bakımdan verilen
selamın biçimi, karşıdaki kişiye duyulan
saygının bir göstergesidir diyebiliriz.
Tüm uzakdoğu ülkerinde var olan bu selamlaşma
şekli, ülkeden ülkeye ufak farklılıklarla
kendini göstermektedir. Japonya’da yaygın
olduğu sanılan avuçlar birleştirilerek selamlama
şekli Japonya’dan ziyade Tayland’da
görülür. Kaynağı Budizm’e dayanan bu gelenekteki
elleri birleştirerek hafif eğilme hareketi,
Japonya’da yemekten önce tanrılardan ve
doğadan gelen bu özel hediyeye teşekkür etmek
amaçlı söylenen “ İtadakimasu” cümlesi
eşliğinde yapılır.
Avuçlar
birleştirip başı
hafifçe öne
eğerek yapılan
selamlama
Tayland’da
görülür.
Japonya’da
yapılmaz!
i
ta
da
ki
ma
su
い
た
だ
き
ま
す
Japonya’da yemeğe
başlamadan önce
avuçlar birleştirerek
itadakimasu
denmesi yemeği
yapan, yemeğin
yapımında emeği
geçen herkese ve
her şeye, doğaya
ve tanrılara bir
teşekkür ifadesidir.
eylül 2016 / hanabi 37
Japonlar, kendi içlerinde selamlaşırken
ojigi kurallarına oldukça dikkat ederler
fakat yabancılardan bu kuralları bilmelerini
beklemezler. Bu yüzden Japonya’ya
gittiğinizde başınızla selam vermeniz
yeterli olacaktır. Batı’dan gelen bir
selamlaşma şekli olan el sıkışma ise
Japonya’da pek yer edebilmiş değil. Bir
tanışma veya toplantıda el sıkışabilirsiniz,
ancak Japonlar el sıkışırken fazla göz
teması kurmadan, elinizi gevşek şekilde
tutarak el sıkışırlar. İlk defa karşılaşılan
kişilerle, yanlış ojigi yapılmasını önlemek
adına genelde kendileri el sıkışmayı teklif
ederler ancak yine de el sıkışmanın ardından
ojigi yapılması nezaketen daha
doğru olacaktır.
Resmi görüşmeler ve iş ortamlarında ise
hem el sıkışıp hem de eğilerek selam verilir.
Fakat bunlar aynı anda değil art arda
yapılır. El sıkışma ve ojiginin ayrı ayrı yapılması
gerektiği asla unutulmamalıdır.
Bunun sebebi el sıkışmak göz teması gerektirirken,
ojigide göz teması olmamasıdır.
Ojigide göz temasında bulunmak itici
hatta tehdit olarak algılanabilmektedir.
Bu yüzden aynı anda yapılmamasına çok
dikkat etmek gerekir.
1880’lerde çekilen ve elle renklendirilmiş bu fotoğrafta da
ojigi kurallarını görmek mümkün
©flickr/photographic heritage
Ojigi Nasıl Yapılır?
Peki Japonlar bize anlayış gösteriyor diye nasıl ojigi yapılır öğrenmeyelim mi?
Haydi, bakalım nasıl eğilmek gerekiyormuş:
Boyun ve sırt düz, ayaklar kapalı, gözler yerde, kollar yanlarda olacak
şekilde bel eğilir.
Selam veren kişi kadınsa ellerini birbirine bağlayıp aşağıda tutar.
Selam verirken tam olarak karşınızdakine dönük olmalısınız.
Eğer elinizde taşımanız gereken birşey varsa onu yere bırakmanız
şart değil.
Ojigi ne kadar uzun süreli yapılırsa, o kadar saygı duyulduğunu
gösterir. Kimi zaman kısa ama çok kez eğilerek yapılan ojigi daha az
resmidir.
38 hanabi / eylül 2016
2009 yılında A.B.D.
Başkanı Obama Japon
İmparatoru’nu selamlarken,
resmi görüşmelerde geçerli
ojigi kuralları biraz farklı
uygulanmış.
©flickr/stacy_herbert
Japon Uzay Araştırmaları Ajansı’nın (JAXA) elemanları
28 Şubat 2014’te yapılacak bir roket fırlatışının başarılı
geçmesini dilemek için Ebisu Tapınağı’nı ziyaret
esnasında selam durmayı unutmuyorlar.
NASA/Bill Ingalls/©flickr/nasa hq vphoto
eylül 2016 / hanabi 39
Kimin Karşısında
Nasıl Eğilmek Gerek?
15°
30°
45°
1
Eshaku
Eshaku arkadaş ortamı
gibi rahat ortamlarda
tercih edilir. Yaklaşık
15 derecelik bir açıyla
eğilinir, bunun için
başınızı hafifçe eğmeniz
yeterli olacaktır.
40 hanabi / eylül 2016
2
Keirei
Daha çok iş görüşmelerinde
tercih edilir. Gövde
yaklaşık 30 derece
eğilir. Toplantı odasına
girerken ve çıkarken veya
müşteri ile selamlaşırken
kullanılır. Çıkarken hafif
eğik pozisyonda geri geri
birkaç adım atmak da
önerilmektedir.
3
Saikeirei
Sözlükte “hürmetkâr
selamlama” anlamına
gelen Saikeirei, en kibar
selamlama şeklidir. Bu
selamlamada gövde
yaklaşık 45 derece
eğilir. Derin minnettarlık
duyduğunu göstermek
için kullanılır. Ayrıca çok
pişmanlık duyulduğu ve
af dilenmesi gerekli olan
durumlarda 70 dereceye
kadar eğilinebilir.
Sen de mı
Mitsubishi?
Tüm hissedarlarımıza
ve müşterilerimize
en içten özürlerimizi
sunuyoruz.
Yazı: Erdem Özkan KELES
eylül 2016 / hanabi
41
OTOMOBİLDE
JAPON
STİLİ
EMİSYON SKANDALI
20 Nisan 2016 tarihinde Mitsubishi Motors Başkanı
Tetsuro AİKAWA, Mitsubishi’nin Japonya’da satılan bazı
otomobillerinde tüketimi düşük ve araçları daha çevreci
emisyon normlarına sahip olarak göstermek amacıyla
Japon normlarına uygun olmayan test yöntemlerini
kullandıklarını açıkladı ve “Tüm hissedarlarımıza ve
müşterilerimize en içten özürlerimizi sunuyoruz” dedi.
Yaklaşık 625 bin aracı ilgilendiren bu
konuya ilişkin araçların 468 bin adetlik
büyük bir çoğunluğunun Nissan için
üretildiği belirtilirken, olay ilk olarak Nissan
yetkilileri tarafından raporlarda uygunsuzluk
tespit edilmesi sonrasında
Mitsubishi tarafından gerçekleştirilen iç
soruşturma sonucunda onaylandı ve “Bu
araçların sahipleri ve kullanıcılarına karşı
içtenlikle sorumluyuz” ifadesi Mitsubishi
Motors’un konu ile ilgili açıklamasında
yer aldı.
Hangi Otomobiller Etkilendi?
Emisyon uygunsuzluğuna konu olan
araçlar arasında 157 bin adet Mitsubishi
eK Wagon ve eK Space ve 468 bin adedinin
ise Nissan Dayz ve Dayz Roox isimli, Kei
car sınıfında yer alan küçük otomobiller
olduğu belirtiliyor. Söz konusu araçların
üretimi ve satışı durdurulmuş durumda.
Bu araçlar ülkemizde ise satılmamakta.
Nedeni Neydi?
Firmanın satışa sunduğu otomobillerin,
pazar içerisinde rekabet gücünü artırmak,
otomobilleri daha ekonomik ve çevreci
göstererek daha fazla müşteri elde etmek
ve sonuçta toplam üretim sayısını,
dolayısıyla şirket kârlılığını artırmak için
bu şekilde bir yöntemin izlenmiş olmasının
yüksek bir ihtimal olduğu kanısındayız.
Ayrıca Japonya’da satılan Kei Car
türü araçların motor gücünün giderek
yükselmesi ve dolayısıyla emisyon değerlerinin
kötüleşmesi de böyle bir duruma
yol açmış olabilir. Ancak böyle durumlarda
marka imajı gerçekten çok ciddi dere-
42 hanabi / eylül 2016
cede erozyona uğrayabiliyor ve bu imajı
eski haline yeniden taşımak ise çok uzun
zaman ve para harcamayı gerektirebiliyor
ve hatta geriye dönüş mümkün olmayabiliyor.
Müşterilerin markadan soğuması
ihtimali ise mevcutta bulunulan durumu
daha da kötüye götürebilir.
Son Gelişmeler Neler?
Mitsubishi Motors şirketi ve şirketin üst
yönetimi, emisyonun yanlış bildirilmesi
hakkında önceden bilgi sahibi olmadıklarını
belirtti. Emisyon testlerinin fiziksel
olarak değil, masa başında gerçekleştirilen
hesaplamalarla yapıldığı ve yaklaşık
%15 oranında sapma içerdiği açıklandı.
26 Nisan 2016 tarihinde Tetsuro AİKAWA
yanlış test yönteminin, Japonya tarafından
yeni emisyon standardının duyurulduğu
1991 yılına kadar dayandığını ve bu
durumda kaç adet aracın yanlış bildirime
konu olduğunun bilinmediğini, rakamın
tespit edilmesi için çalışıldığını açıkladı.
12 Mayıs’ta ise Nissan’ın 2,2 milyar dolar
tutarındaki %34’lük Mitsubishi hissesini
satın alacağı duyuruldu. Böylece Nissan
hem Mitsubishi markasını koruyacak,
hem de kendisinin popüler olmadığı ancak
Mitsubishi’nin popüler olduğu pazarlarda
başarı yakalamaya çalışacak.
Mitsubishi Motors Başkanı Tetsuro AİKA-
WA ve Başkan Yardımcısı Ryugo NAKAO
24 Haziran itibarıyla görevlerinden istifa
etti. Tetsuro AİKAWA yapılan uygulama
hakkında bilgisinin olmadığını ancak yine
de kendisini sorumlu hissettiğini açıkladı.
Neler olabilir?
Konuya ilişkin Mitsubishi’nin hem müşterilerine
karşı zor durumda kalma, hem de
iş ortakları ile zorlu süreçler yaşama ihtimali
var. Japon devleti ve denetleme mekanizmalarının
yaptırım uygulama ihtimali
de bulunuyor. Bunun yanında Nissan
firmasının da konu hakkında Mitsubishi
ile görüşmeleri olması, hatta Nissan ile
ortaklığı bulunan Renault’nun da görüşmelere
dahil olması söz konusu olabilir.
Japonya Ulaştırma Bakanlığı tarafından
Mitsubishi’den konu ile ilgili rapor talep
edildi. Firmayı mali anlamda da zorlu
günler bekliyor. Hisse senetlerindeki
yüksek değer kaybı ve muhtemel parasal
yaptırımlar Mitsubishi’nin işini zorlaştırabilir.
Son olarak...
Mitsubishi’nin durumu kabul etmesi ve
özür dilemesi önemli ve olumlu bir başlangıç,
ancak bundan sonraki süreçte de
sorunun ve sebebinin tam olarak tespit
edilerek çözüme doğru ilerleme gerçekleştirilmesi,
sürecin planlanması ve bu
planın yetkililer, ortaklar ve kamuoyu ile
paylaşılması gerekiyor.
Mitsubishi firmasının konuyu sağlıklı ve
hızlı şekilde tespit ederek çözümleyeceğine
inanıyor, özellikle alternatif enerji ve
çevreci otomobil teknolojilerine daha fazla
yatırım yapmasını diliyoruz.
eylül 2016 / hanabi 43
Evrimin Gücü
EVO VI
www.autocar.co.uk
Rallilerde rakiplerine zor anlar yaşatan Mitsubishi
Lancer ailesinin gelişimi bizlere evrimin gücünü
gösteriyor. Mitsubishi Lancer Evo VI’nın Tommi
MÄKİNEN adına hazırlanmış versiyonu ise oldukça
özel bir otomobil.
İlk olarak 1973 yılında sunulan Mitsubishi Lancer,
zaman içerisinde sık aralıklarla yenilendi. Başlangıçta
Toyota ve Datsun gibi firmaların ekonomik otomobilleri
ile rekabet eden Lancer’ın performansı, gelişen
nesillerle birlikte daha yüksek seviyelere ulaştı
ve otomobil, Subaru Impreza gibi dişli rakiplere de
sahip oldu.
1996 ile 1999 yılları arasında Fin Mitsubishi yarış
pilotu Tommi MÄKİNEN’in elde ettiği sıralı 4 sürücü
şampiyonluğu anısına hazırlanan Evo VI Tommi
Mäkinen versiyonunda standart versiyonlardan
farklı olarak gövde çıkartmaları, 17 inç beyaz renkli
Enkei jantlar, Recaro spor koltuklar ve Momo spor
direksiyon simidi yer almaktaydı.
Ülkemizde çok az sayıda bulunan bu otomobilin Japonya
ve Avrupa’da popüler olduğunu belirtmeliyiz.
Sedan kasa formunda üretilen otomobil, oldukça
yüksek dayanıklılığa sahip olmasının yanında konfor
haricinde dört kişi için yeterli genişlikte iç mekanı ve
yeterli bagaj hacmi ile günlük kullanıma diğer spor
otomobillere göre oldukça uygundu. İç mekanı son
derece sade olan 4 tekerlekten çekişli otomobilin 2,0
lt’lik 4 silindirli turbo motorunun sunduğu güç, 280
HP idi.
VI. nesilde motor ve soğutma sisteminin dayanıklılığı
geliştirilmişti. Ayrıca otomobil daha yüksek performans
elde etmek için modifikasyona son derece
uygundu. Otomobilin oldukça büyük boyutlu arka
spoyleri sadece görsel olarak değil, aerodinamik açıdan
da oldukça önemliydi. Otomobilin performansının,
günümüz standartlarında bile oldukça yüksek
olduğunu söyleyebiliriz.
Yol tutuş konusunda özellikle başarılı olan otomobilde,
elektronik olarak tekerlekler arasında güç dağılımını
sağlayan Active Yaw Control (Aktif Sapma
Kontrolü) sistemi bulunmaktaydı ve bu sistem otomobilin
virajları daha hızlı alabilmesine imkân tanıyordu.
Mitsubishi Lancer Evo VI, 1999 ile 2001 yılları
arasında üretilmesinin ardından yerini yeni kasa tasarımıyla
Mitsubishi Lancer Evo VII’ye bıraktı.
Mitsubishi, Lancer Evolution serisinin X. neslini ise
Final Edition isimli, 1000 adetlik sınırlı bir versiyon
ürettikten sonra Mart 2016’da durdurdu. 2017’de
yeni Mitsubishi Lancer ile tanışmak dileğiyle.
44 hanabi / eylül 2016
www.autocar.co.uk
meraklısına:
Mitsubishi Lancer Evo VI
Tommi Mäkinen Edition
(2000)
Teknik Veriler*
Aktarma
Motor
Besleme
Güç
Tork
Şanzıman
Maksimum Hız
4 tekerlekten çekiş
4 silindir 2,0 lt
Turbo
280 Bg 6500 d/dk
375 Nm 2750 d/dk
5 ileri
245 km/s
http://www.bbc.com/turkce/
ekonomi/2016/04/160420_mitsubishi
http://www.ototeknikveri.com/haber/7051/
mitshubishi-motors-da-emisyon-skandali-veetkilenen-araclar
http://tr.euronews.com/2016/04/20/
japon-otomotiv-devi-mitsubishi-deemisyon-skandalina-karisti-625-bin-aracinzehirli-gaz-saliniminin-testlerdeki-rakamlarincok-uzerinde-oldugu-ortaya-cikti/
http://www.dw.com/tr/mitsubishide-deemisyon-skandal%C4%B1/a-19200593
http://www.bloomberg.com/news/
articles/2016-04-26/japan-to-establish-taskforce-to-look-into-car-emission-testing
0-100 km/s
Ağırlık
4,5 sn
1360 kg
http://www.bloomberg.com/news/
articles/2016-05-18/mitsubishi-motorspresident-resigns-in-wake-of-mileage-scandal
http://www.reuters.com/article/us-nissanmitsubishimotors-investment-idUSKCN0Y227F
* Teknik veriler otomobilin sunulduğu pazarlara
göre değişkenlik gösterebilmektedir.
eylül 2016 / hanabi 45
Japonya’ya Hoş Geldiniz!
Bölgeleriyle Japonya haritası FreeVectorMaps.com
Dört yazardan
Japonya’nın
dört köşesi
46 hanabi / eylül 2016
ONOMİCHİ
HİKÂYESİ
Yazı: Zeren ÖZDAMAR
Onomichi
Tokyo
Japonya’ya ikinci kez
gitmeyi düşünüyorsanız, en
tanınmış yerleri zaten ziyaret
etmişseniz, büyükşehirlerin
uzağında olmaksa dileğiniz,
değerlendirebileceğiniz seçenekler
hiç de az sayılmaz.
Japonya, zengin pop kültürü
ve tarihi kadar doğasıyla da en
gezilmeye değer coğrafyalardan.
Birçok kez tarihle doğal
güzellikleri iç içe bulmak
mümkün. Böylesi yerlerden biri
de Hiroşima idari bölgesine
bağlı Onomichi şehri.
eylül 2016 / hanabi 47
Seto iç denizinin kıyısında, karşısına irili ufaklı adaları almış, şirin bir küçük
şehir burası. Konumu sebebiyle uzun yıllar ticari bir önem taşıyan şehir, modern
dünyaya ayak uyduramamış ama yokuşlu dar sokakları, manzaralı tepeleri,
Akdeniz’i andıran sakin denizi ve iklimiyle insanları kendine çekip ilham
vermeyi sürdürmüş.
Meşhur haiku şairi Basho’dan, yönetmen Mikio NARUSE’nin filmleştirdiği öykülerin
yazarı HAYASHİ Fumiko’ya, romancı SHİGA Naoya’dan, Hausu filminin
yönetmeni OBAYASHİ Nobuhiko’ya birçok isim bu şehirde yaşamış ya da burada
doğup büyümüş. Sinema tarihinin klasiklerinden Tokyo Hikâyesi’ndeki
yaşlı çift de bu şehirden. Filmin meşhur sahnelerinden birinin (Setsuko HARA
ve Chishū RYŪ’nun deniz kenarındaki sahneleri) çekildiği nokta halen sinema
meraklıları tarafından ziyaret ediliyor.
Şehrin
karşısındaki
adalar
birbirine
köprülerle
bağlanmış.
48 hanabi / eylül 2016
Tokyo Hikâyesi filminden bir sahne
eylül 2016 / hanabi 49
Dar sokaklardan
yukarı çıkarken,
merdivenler hiç
bitmeyecekmiş
gibi geliyor ama
yukarı çıktıkça
buna değdiğini
hissediyorsunuz.
Japonya’nın yaşlanan bir nüfusu olmasının etkileri en fazla
köylerde ve küçük şehirlerinde hissediliyor. Bu durumdan
Onomichi de payını almış. Gece tepeden bakınca, şehrin yarısı
karanlıkta kalıyor. Kaldığım hosteldekilere soruyorum: “Sahipsiz
kalmış evlerden oluşan mahalleler bunlar” diyorlar.
Ancak Onomichi’de umut verici yeni bir akım var. Tanıştığım
insanların büyük çoğunluğu Japonya’nın büyük kentlerinden,
özellikle Tokyo’dan gelip buraya yerleşmiş genç insanlar. Birçoğu
sanatçı ya da sanatla yakından ilgili. Kimi artık kesin olarak
buralı olmaya karar vermiş, kimi de hayatındaki bir sonraki
adıma karar verene dek Onomichi’de olmayı seçmiş.
50 hanabi / eylül 2016
Onomichi
sokaklarında
yürürken her an
karşınıza bir sokak
kedisi çıkabilir.
eylül 2016 / hanabi 51
Şehirdeki yeni birçok kafe ve galeriyi de bu
yeni gelenler açmış. Eski evleri onarıp stüdyolara,
kafelere dönüştürmüşler. Onardıkları bu
evlere yerleşenler de azımsanmayacak sayıda.
Onomichi’nin hemen karşısında Mukaishima
yer alıyor.
Bu küçük adanın bir özelliği de, Japonya’nın
bisikletli turistleri çekmek için öne çıkardığı
en güzel bisiklet yollarından
Shimanamikaido’nun başlangıç noktası oluşu.
Onomichi’nin hemen karşısındaki bu adadan
başlayıp, köprülerle birbirine bağlı diğer
adalara atlayarak, sonunda Japonya’nın dördüncü
büyük adası olan Shikoku’ya ulaşmak
mümkün.
Yasujiro OZU’nun Tokyo Hikâyesi’nde olduğu
gibi, gençler daha iyi bir hayat umuduyla büyükşehirlere
gitmeye devam ediyor belki ama
artık tersine bir akım da mevcut. Pop kültüründen
doğaya, doğadan tarihe hepsini bir
arada bulabileceğiniz, ilham veren bir şehir
burası.
Bir gün yolunuz
Onomichi’ye düşerse,
Japonya’da Akdeniz iklimini
yaşayan bu küçük şehrin
sizi de büyüleyeceğine
kuşkum yok.
52 hanabi / eylül 2016
Şehrin onarılan
binaları ve bisiklet
yolu turistler için
çekim noktası
olmuş.
eylül 2016 / hanabi 53
Onomichi’de çekilmiş tek film
Tokyo Hikâyesi değil.
Liste günümüz filmlerine kadar
geliyor.
freepik.com
Filmler
Tokyo Monogatari (Tokyo Hikâyesi),
Yasujiro OZU (1953).
*
Kanashimi wa Onna Dake ni,
Kaneto SHİNDŌ (1958).
*
Hadaka no Shima, Kaneto SHİNDŌ
(1960).
*
Nikui An-Chikushō,
Koreyoshi KURAHARA (1962).
*
Shōnen, Nagisa OSHİMA (1969).
*
Kült kabul edilen Hausu filminin
yönetmeni Nobuhiko OBAYASHİ’nin
birçok filmi.
*
Otoko-tachi no Yamato, Junya SATO
(2005).
Mangalar
Hikaru no Go (1998-2003)
*
Parallel (2000-2002)
*
Pastel (2002-)
Animeler
Kamichu! (2005-2007)
*
Blue Drop (2007)
54 hanabi / eylül 2016
Turnanın İzinde Kuzey Japonya
KUSHİRO
Yazı: Mustafa ÇELİKKAYA
Kushiro
Tokyo
Gitmesi zahmetli olsa da
doğaseverler tarafından gezi
programlarına mutlaka dahil
edilmesi gereken Hokkaido
adası, yemekleri ve sıcakkanlı
insanlarıyla “İyi ki gelmişim”
dedirtir!
eylül 2016 / hanabi 55
Merhaba,
Japonya’ya 5 kez gidip kuzey-güney hattını iki
kez gezdim. Arada atladığım bölgeler olmakla
birlikte birçok yeri gördüm. Japonya’yı uzun
gezmek için zamanı olanlara yardımcı olmak
için Hokkaido hakkında ipuçları vermek istiyorum.
Hokkaido’yu gezmek diğer büyük adalara
göre daha zor. Honshu ve Kyushuu, shinkansen
denilen hızlı tren ve gelişmiş bir tren
ağına sahip. Hokkaido ise gezmesi çok vakit
alan, bir güne neredeyse sadece bir yer sığdırabileceğiniz
bir ada.
Hokkaido’ya gitme fikri, Japon dizisi “Yasashii
Jikan”ı izlediğimde başlamıştı. Dizide manzaralar
hep muhteşemdi. Konusu ve müzikleri
de çok dokunaklıydı. (HİRAHARA Ayaka’nın
“Ashita” adlı şarkısı; mutlaka dinleyin!)
Hokkaido’nun her tarafını JR Pass alıp gezeceğimi
düşünüyordum. Kabaca planları yapmıştım.
O zamanlar Japonya’daki tren rota ve
saat bilgilerini arama sitesi olan Hyperdia’yı
kullanmayı çok iyi bilmiyordum. Dakika dakika
plan yapmamıştım. “Nasıl olsa trenler
sıktır, en kötü ihtimalde 1saat beklerim” diyordum.
Hokkaido’da trenler seyrek, konforu diğer yerlere
göre genelde daha az. Mesafeler de çok
uzun.
Adanın dört tarafını da gezecekseniz, Wakkanai,
Abashiri, Kushiro, hepsine gitmek için 1
günü trenlerde geçirmeye hazır olmak lazım.
Gittiğiniz yerden de asıl gezilecek yere ulaşmak
için otobüse binmeniz gerekiyor; bunların
zamanını da iyi kontrol edin.
İstasyonda trenden inince, bazen gidilecek
yerlere hemen 5 dakika içinde bir otobüs oluyor.
Ama tren seferleri de otobüsler de çok
seyrek. Muhtemelen bir günde bir iki yer ancak
görebilecek şekilde program yapmanız
gerekiyor. Bu da JR Pass’i Hokkaido için çok
cazip kılmıyor.
HYPERDIA.COM
İnternet sitesi ve akıllı telefon
uygulaması olan ulaşımla ilgili
bu arama motorunun özelliği,
kullanıcılara Japonya’daki tren ve
havayolları tarifelerini sunmasıdır.
Kullanıcı tarafından girilen çıkış ve
varış noktalarına göre en uygun
zamanı ve fiyatı gösterir.
Hyperdia.com’dan aldığım yaklaşık süreler:
Sapporo-Wakkanai: 5 saat
Sapporo-Abashiri: 3 saat
Abashiri-Kushiro: 3saat
Kushiro-Sapporo: 3saat
TICKET
JR PASS
Japonya’ya gitmeden önce satın
alınan ve Japan Rail şirketine
ait tren (hızlı trenlerin çoğunda
da geçerli) ve otobüslere biletsiz
binmeyi sağlayan bir özel geçiş
kartıdır. Şehir içi ve şehirler arası
çok seyahat etmeyi planlayan
turistler tarafından özellikle
tercih edilir.
56 hanabi / eylül 2016
Hakodate
Kısaca bahsetmek gerekirse;
Hakodate
Hakodate, adanın girişindeki şehir. Bu şehir,
deniz ürünleriyle meşhurmuş. Diğer şehirlerden
gelen Japonlar liman civarında değişik
lezzetler arıyorlardı. Şehrin tepelerinde çok
güzel yerler var manzara izlemek için. Ayrıca
Hakodate’de Türkiye’de yemek yapmayı
öğrenmiş bir Japonun açtığı Türk yemekleri
yapan bir restoran var. Giderseniz kesinlikle
bulun, uğrayın.
Sapporo
Sapporo çok düzenli, çok güzel bir şehir. Bana
göre Japonya’nın yemek açısından en müthiş
2 istasyonundan biri Sapporo Eki (diğeri de
Hakata). İstasyon içinde en üst katta bir açık
büfe restorana gitmiştim, hâlâ unutamıyorum.
Bütün yiyecekler çok lezzetliydi.
Asahikawa
Asahikawa’daki Daisetsuzan Milli Parkı, tüm
bir günü geçirebileceğiniz bir yer. Park çok
büyük. İçinde görülmeye değer çok yer var.
Ben çok hızlı geçmek zorunda kaldım.
İyi plan yapıp uzun süre ayırabilecekseniz
gidin. İkinci gidişimde orada Koreli turistlere
rastlamıştım. Onlar dağın kendileri için kutsal
olduğunu söylemişlerdi.
Abashiri
Abashiri’de güzel ve uygun fiyatlı bir otel
bulduğum için kalmıştım. Yakınlardaki Shiretoko,
Akan, İozan gibi yerleri gezmek için
Abashiri’de kalıp günübirlik buraları gezebilirsiniz.
Shiretoko-goko adanın kuzeydoğu ucu.
Milli parkları gerçekten çok güzel. Yolda birçok
tilki, kartal görüyorsunuz. Ayrıca kargalar,
martılar Türkiye’dekilerden çok daha büyük.
Ben sonbaharda gittiğimde somon balıkları
buradaki nehirlere yumurtlamak için dönmüşlerdi.
Kocaman balıklar nehrin ağzında
öylece bekliyordu. Bindiğim otobüsteki rehber
bana çok yorgun oldukları için dinlendiklerini
söyledi. Ayrıca nehre girince pulları renkli hale
geliyormuş.
eylül 2016 / hanabi 57
Kushiro
Hokkaido’da kesinlikle görmemiz gereken
yer neresidir derseniz bence Kushiro. Ben
Kushiro’da sadece bir gün kalabildim. Çok da
gezemedim. Sadece tanchou (kırmızı başlı
turna) görmeye gidebildim. Tanchou, çok masalsı
bir kuş.
Kushiro’da birden çok gözlem noktası var. İnternetten
detaylarını bulabilirsiniz. Bunlardan
mevsime göre seçimler yapmak gerekiyor.
Sabah kalkıp otele tanchou görmek istediğimi
söyleyip, hangi gözlem noktasına gitmem gerektiğini
sordum. Otelde bana görmek için iyi
bir mevsim olmadığını, istasyonda sormamı
söylediler. İstasyonda da benzer bir cevap aldım.
Ondan sonra gözlem noktalarından rastgele
birini seçip otobüse bindim.
Otobüs şoförüne de aynısını söyledim. O
bana görmemin çok zor olduğunu, kendisinin
belirttiği gözlem noktasında inmemi söyledi.
Yaklaşık bir saatlik bir otobüs yolculuğundan
sonra otobüsten indim. Baktım sağda ormanlık
alan. Biraz da düz bir yer var. Ormanın içine
biraz yürüyeyim, dedim. 200 metre kadar sonra
çok yakınıma 2 dev tanchou geldi kondu.
Hiç kıpırdamadan bu güzel kuşları izledim.
Sonra iki Japon’un bana kısık sesle seslenmeye
çalıştığını fark ettim. Sesin geldiği yöne
baktığımda Japonların bana elleriyle “gel”
işareti yaptıklarını gördüm. Ben de ses çıkarmadan
“siz gelin” diye işaret ettim. “Burada
kuş var!” diye anlatmaya çalıştım. 1-2 dakika
sonra onların görevli olduğunu, beni o alandan
çıkarmaya çalıştıklarını fark ettim :)
58 hanabi / eylül 2016
Tanchou (Japon turnası) gözlem noktası
Hokkaido, gezmeyi sevenler için
birbirinden güzel manzaralar sunuyor.
Ama içlerinden en güzeli, Kushiro!
Lezzetli menüler
eylül 2016 / hanabi 59
İngilizcesi Japanese Crane,
Latincesi Grus japonensis
olan Tanchou, Türkçede
kırmızı başlı turna veya
Japon turnası olarak
adlandırılır. Dünyadaki tüm
turnalar içinde 140 cm
boyuyla en büyük olanıdır.
Japonya, doğu Sibirya ve
kuzey Çin’de ürerken kışı
Kore, kuzeydoğu Çin ve
güney Japonya’da geçirir.
Ülkemizde akrabaları turna
ve telli turna oldukça sevilir.
Kimse olmadığı için parkın içine girmişim.
Parkın çitlerinin olduğu yere geri döndüm. O
arada Japon turistler geldi gözlem noktasına.
“Tanchou gördün mü?” “Kaç tane gördün?”
gibi sorular sordular. Altlarında araba olmasına,
tüm noktaları gezmelerine rağmen görememişlerdi.
Bana “Bizimle gel, beraber gezelim” dediler.
Ama eşyalarım Kushiro’da olduğu için gidemedim.
Bir saat daha bekleyip bir tanchou
daha gördüm.
Tanchou görmek çok etkileyiciydi. Resimlerde
biraz küçük görünüyorlar. Kanatlarını açınca
uçarken çok daha büyük görünüyorlar. Bir tanesi
havalandığında kendimi başka bir dünyada
sandım. Dünyada bu kadar büyük bir
kuş yaşadığını düşünmüyordum.
Ayrıca ben pek görecek zaman bulamasam
da Kushiro’daki sulak alanların da çok güzel
olduğu söyleniyor.
Hokkaido; doğası,
yemekleri, insanları ile
güzel bir yer. Her ne
kadar gezmesi zahmetli
ve zaman alıcı olsa da,
vaktiniz varsa mutlaka
görün!
60 hanabi / eylül 2016
Japonya İçinde
Japonya Olmayan Yer...
OKİNAWA
Yazı: Okan Haluk AKBAY
Tokyo
Okinawa
“Japonya içinde Japonya
olmayan bir yer (!)” olarak
bilinir Okinawa. Okinawa,
ülkenin diğer bölgelerinden
oldukça farklı dokusu ve
atmosferiyle adımınızı attığınız
andan itibaren sizi adeta
büyülemeye başlar.
eylül 2016 / hanabi 61
Okinawa’nın büyüsü sadece tropikal ikliminden
kaynaklanmaz. Aynı zamanda, eskiden
toprakları üzerinde yükselmiş olan Ryukyu
Krallığı’nın vârisi oluşu da Okinawa’ya gizemli
bir hava katar.
Ryukyu kültürünün Okinawa’nın temel dokusunu
oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.
Yemekten müziğe, mimariden geleneksel kıyafetlere
kadar Okinawa’da bulunduğunuz
süre boyunca Ryukyu kültürü yaşamın hemen
her anında karşınıza çıkar. Japon kültüründen
oldukça farklı unsurlarla bezeli bu
kültür, zaman zaman kendinizi farklı bir Asya
ülkesindeymişsiniz gibi hissetmenize neden
olur. Özellikle eyaletin başkenti konumundaki
Naha şehrinden çıkıp kırsal kesimlere doğru
ilerledikçe Japonya’da olduğunuzu tamamen
unutursunuz.
62 hanabi / eylül 2016
Şuri Kalesi’nden limana inen tarihî
taş yolda (kinjoocho) bir köşe.
Duvar yanındaki “işigandoo” yazılı
taş bloğun, yoldan şeytanların
geçmesini engellediğine inanılıyor.
Şuri Kalesi’nin
dış kapılarından
biri. Birkaç
kapıdan geçtikten
sonra kaleye
ulaşıyorsunuz.
eylül 2016 / hanabi 63
1429-1879 yılları arasında hüküm süren
Ryukyu Krallığı, Doğu Asya’nın önemli bir ticaret
merkezi olarak gelişim gösterir. Ticaret
sayesinde elde edilen ekonomik güç, kültürel
hayatın gelişmesinde de önemli rol oynar.
Yüzyıllarca refah içinde ve güçlü bir ülke olarak
varlığını sürdüren Ryukyu Krallığı’nın sanat
ve kültürü civar ülkeler üzerinde de etkili
olur.
Ryukyu Krallığı, 1879 yılında “Okinawa eyaleti”
olarak Japonya’ya katılır. Ancak II. Dünya
Savaşı sırasında Okinawa tarihinin en karanlık
ve acı dönemini yaşar. Özellikle Naha şehri,
Amerikan bombardımanı altında öylesine
büyük bir yıkım yaşar ki; adeta bir kül yığınına
dönen Naha şehrinin yanı başına yeni bir
Naha şehri daha inşa edilir. Büyük sıkıntılar
içinde geçen savaştan sonraki yıllarda Okinawa
özellikle bir turizm merkezi olarak gelişmeye
başlar ve zaman içerisinde gözde bir
destinasyon haline gelir.
64 hanabi / eylül 2016
Şiisaa adı verilen ve kötü ruhları
kovduğuna inanılan bu aslan
heykellerine Okinawa’da hemen
her yerde -özellikle çatılardarastlamanız
mümkün.
Kral mezarlığı (Tama Udun),
Okinawa’da görülmesi
gereken yerlerden biri.
eylül 2016 / hanabi 65
66 hanabi / eylül 2016
Geçmişte kraliyet ailesine
ait olan Şikina Parkı.
eylül 2016 / hanabi 67
Ara sokaklara
saptığınızda karşınıza
çıkacak olan geleneksel
lokantalardan biri.
Hesaplı fiyatlarla
değişik yerel tatları
deneyebilirsiniz.
Ziyaretçilerine pek çok seçenek sunan
Okinawa’da herkesin kendine göre bir şeyler
bulması mümkün. Eğer uzakdoğu sporlarına
meraklıysanız, karate sporunun anavatanı
olan bu topraklarda geleneksel bir dojo’yu ziyaret
edebilirsiniz. El sanatlarıyla ilgileniyorsanız,
Okinawa’nın ünlü çömlek atölyelerini
gezebilir ve çömlek yapım derslerine katılabilirsiniz.
Otantik tatlar peşindeyseniz, ara
sokaklardaki küçük yerel lokantaları dolaşabilirsiniz.
Amacınız doğal güzelliklerle hemhâl
olmak ise, yeşilin ve mavinin her tonunu bulabileceğiniz
sahillere inebilir ya da küçük adacıklara
doğru denizde açılabilirsiniz. Önceliğiniz
tarih ve kültür ise, UNESCO Dünya Miras
Listesi’nde de yer alan pek çok kültür mirasını
görebilirsiniz.
68 hanabi / eylül 2016
Makişi pazarında,
canlı satılan deniz
ürünleri gibi pek çok
renkli görüntüye şahit
olmanız mümkün.
Kokusai Caddesi’nin
girişi ve caddeyi
koruduğuna inanılan
bir şiisaa.
eylül 2016 / hanabi 69
70 hanabi / eylül 2016
Yerli halkın yui-reeru olarak isimlendirdiği
monoray. Naha şehrini gezmek için
kullanabileceğiniz en ucuz ve hızlı toplu taşıma
aracı. Yerden ortalama 20 metre yükseklikteki
raylar üzerinden Naha şehrini seyrederek
ilerledikçe bir bakıma kısa bir şehir turu da
yapmış oluyorsunuz.
eylül 2016 / hanabi 71
Kokusai
Caddesi
Kokusai Doori
Hediyelik eşya dükkânlarının
sıralandığı 1,6 km.
uzunluğundaki bu cadde,
Naha’da görülmesi gereken
ilk yer olsa gerek. Caddeyi
bir uçtan öbür uca yürüyerek
hem keyifli bir yürüyüş, hem
de alışveriş yapabilirsiniz.
Makişi Pazarı
Makishi Ichiba
Yerli halkın gündelik alışveriş
için geldiği ve iğneden
ipliğe pek çok şeyin satıldığı
bu pazar, Naha şehrinin
renkli mekânlarından
biri olarak muhakkak
hoşunuza gidecek.
Girişi Kokusai Caddesi
üzerinde bulunduğundan
caddeyi gezerken kolayca
uğrayabilirsiniz.
Şuri Kalesi
Shurijoo
450 yıl boyunca Ryukyu
Krallığı’nın diplomasi
merkezi olan ve krallığın tüm
ihtişamını size gösteren en
önemli yapı.
Kinjoocho
Şuri Kalesi’nden
Naha limanına inen
yaklaşık 300 metrelik
tarihi taş yol.
Dik bir yokuş olması
sizi biraz yorsa da,
yol kenarındaki
geleneksel Okinawa
evlerini görmek için
bu yorgunluğa değer.
Kral
Mezarlığı
Tama Udun
XVI. yüzyıl başında
inşa edilen ve 18 kral
ve aile bireylerinin
gömüldüğü kral
mezarlığı.
Çuraumi
Su Parkı
Churaumi Suizokkan
Dev boyutlardaki çeşitli
akvaryumlardan oluşan,
dünyanın en büyük su
parklarından biri. Pek çok
türdeki deniz canlısını
yakından görebilirsiniz.
Şikina Parkı
Shikinaen
Ryukyu kraliyet ailesinin
dinlenmesi ve misafirlerini
ağırlaması için inşa edilmiş
tarihî park. Uzakdoğu
bahçelerinin en güzel
örneklerinden biri olarak
kabul ediliyor.
Ryukyu Köyü
Ryukyu Mura
Geleneksel Okinawa yaşamı
ve kültürünü görebileceğiniz
bir tematik park. Değişik
el sanatlarını yapmayı
deneyebilir veya çeşitli atölye
çalışmalarına katılabilirsiniz.
72 hanabi / eylül 2016
Kasabada Sakin Bir Gün..
KUSHİMOTO
Yazı: Ayşegül ARKAN
Tokyo
Kushimoto
Tayfun sezonunda bir anda
kararan hırçın suların
kenarındaki bu kasabada
125 yıl önce iki ülkenin
kaderi kesişti. Ama burayı özel
kılan yalnızca tarihi değil,
aynı zamanda insanlarının ve
doğasının güzelliği de...
eylül 2016 / hanabi 73
Merhabalar!
Sizlere Japonya’nın Wakayama İli Kushimoto
İlçesi’nden yazıyorum. Kushimoto,
Japonya’nın Honshū Adası’nın en güney noktası.
Pasifik Okyanusu uçsuz bucaksız uzanıyor
gözlerinizin önünde ve bu manzara sizleri
başka dünyalara götürebiliyor bazen. Ancak
tayfun sezonunda, normalde masmavi olan
bu sular kara ve hırçın sulara dönüşüveriyor.
İşte asıl bir de o zaman bu manzaraya bakın,
sanki baktığınız tamamen farklı bir deniz.
Kushimoto’nun nüfusu 27.000. Küçük, sakin
ve huzurlu bir sahil kasabası. Hani genelde
herkesin kaçmak istediği Ege’deki küçük bir
sahil kasabası gibi. İnsanları temiz kalpli, güler
yüzlü, pamuk gibi… Tabii bütün Japonya’da
olduğu gibi burada da yaşlı nüfus almış başını
gidiyor. Nereye gitseniz neneler, dedeler. Restoran
ya da kafelerde bile gençten çok yaşlılar
var. Yaşlılarına da yaşlı deyip geçmemek gerek.
70, 80 yaşında kişiler benden daha genç
görünüyorlar vallahi. Şimdi diyeceksiniz sen
kaç yaşındasın nerden bilelim, ben 26 yaşındayım.
Japonya’da küçük bir kasabada yaşıyorum.
Burada alışveriş merkezleri, büyük lunaparklar
falan yok. Ama bizdeki kasaba ve köylerle
karşılaştırdığımızda şartlar çok daha gelişmiş.
Mesela 24 saat açık marketi var, onun
haricinde küçücük yer olmasına rağmen 3
büyük market daha var, yine 24 saat açık 5
küçük bakkal var. Hani şu konbini dediklerinden.
Hemen evimin yanında postane var.
Yemek yenecek, içki içilecek yerleri var. Tozlu
dumanlı yolları yok mesela, her yer asfalt,
gece sabaha kadar şakır şakır yağmur yağsa
da yolları sel almıyor. Yani güzel, gelişmiş bir
yer burası.
74 hanabi / eylül 2016
Japonya’nın Honshuu
adasının en güney noktası
Shionomisaki
Kushimoto’ya tepeden bakış...
eylül 2016 / hanabi 75
Kushimoto
İstasyonu’na
30 dakikalık
yürüme
mesafesindeki
Hashigui
kayalıkları,
dalgaların ve
rüzgârın binlerce
yıllık etkisiyle
oluşmuş.
Japoncada köprü anlamına gelen “Hashi” ve ayak, sütun
anlamına gelen “Gui” kelimelerinden adını alan Hashigui,
bitmemiş bir köprünün ayaklarını andırarak Oshima
adasına doğru uzanır.
Rivayete göre Kushimoto ile Oshima arasına bir köprü
yapmak isteyen insanları Amanojaku adlı bir canavar
engellermiş. Bir gün yolu Kushimoto’ya düşen ünlü
budist rahibi Kōbō-Daishi’den yöre halkı canavarı ikna
etmesi için yardım istemiş. Canavar, Kōbō-Daishi’ye
köprüyü yapabileceğini söylemiş. Onun yapacağı köprüyü
yıkmayacağına dair söz vermiş. Köprüyü yapabilmesi
için Kōbō-Daishi’ye 100 at gücü vereceğini, ama
köprüyü bitirebilmek için yalnızca bir gün ve bir gece
süresi olduğunu eklemiş. Kōbō-Daishi’nin gün ağarırken
kuşlar ötmeye başladığında köprüyü yapmayı bırakması
gerekiyormuş.
Teklifi kabul eden Kōbō-Daishi hızla köprüyü yapmaya
koyulmuş. Etrafında bulduğu büyük kayaları denizin
ortasına köprü ayağı olarak yığmaya başlamış. O kadar
hızlı çalışıyormuş ki, köprüyü zamanında bitirecek gibi
gözüküyormuş. Bunu gören Amanojaku çok endişelenmiş
ve saklandığı yerden kuş sesi çıkarmaya başlamış. Sesin
Amanojaku’dan geldiğini fark etmeyen Kōbō-Daishi
zamanının dolduğunu sanarak köprü yapımını bırakmış.
İşte o günden beri bu kayalar, bitmemiş bir köprünün ayağı
olarak denizin ortasında dururmuş.
76 hanabi / eylül 2016
Kaynak: http://www.kankou-kushimoto.jp/english/sub01.html
Ertuğrul 1890 filminde kullanılan Ertuğrul maketi ve asker
kostümü burada sergileniyor.
Peki, benim bir Türk olarak ne işim var bu kasabada. Aslında önceki sayıda sizlere kendimi
tanıtmıştım. O sayıyı okuma fırsatı bulamayanlar için kısaca tekrar bahsedeyim. Adım Ayşegül
Arkan. 1990 Aydın doğumluyum. Üniversiteye kadar öğrenim hayatımı Aydın’da tamamladım.
2014 Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı
mezunuyum.
Kushimoto, Türkiye ile dost şehir. 1890 yılında Japon İmparatoru’na hediyeler getiren Osmanlı
fırkateyni dönüş yolunda Kushimoto’nun Oshima adası açıklarında tayfuna yakalanmış, sürüklenerek
kayalıklara çarparak batmıştır.
Kushimoto’daki
Atatürk anıtı
eylül 2016 / hanabi 77
Bu kazada 587 denizci şehit olmuş, 69
denizci ise ada sakinleri tarafından kurtarılmıştır.
Adada yaşayan köylüler, 40
metre yükseklikteki kayalıklardan aşağıya
inmiş, yaralıları yukarıya kadar taşımışlar.
O zamanlar fakir bir hayat yaşayan
köylüler kendilerine yetecek kadar
yiyecekleri olmamasına rağmen hiçbir
şey düşünmeden yaralı askerlerimizi doyurmuş,
iyileşmeleri için ellerinden gelen
her şeyi yapmışlar. İşte bu hazin kaza iki
ülkenin dostluğunun başlamasına vesile
olmuştur.
Geçen sene bu kazanın 125. yılı olduğu
için ben buralara çağırıldım. Törenlerde
görevimi yerine getirdikten sonra da
Kushimoto halkına Türkiye, Türk kültürü,
Türkler hakkında bilgiler veriyorum.
Türkçe dersleri veriyorum burada, Türk
yemekleri yapıyorum.
Ertuğrul Fırkateyni’nin çarptığı kayalıklar ve Ertuğrul Anıtı
78 hanabi / eylül 2016
Doğal güzellikleriyle dikkat çeken Kushimoto’da
kültürümüzü tanıtan birçok etkinlik düzenliyoruz.
Onun haricinde her iki haftada bir yerel bir gazetede köşe yazısı yazıyorum. Bu köşe yazılarında
Türk kültürünü tanıtan yazılar yazıyorum. Şimdiye kadar yemek kültürümüz, Ramazan Bayramı,
Kurban Bayramı, Cumhuriyet Bayramı gibi birçok konuda yazdım.
Mesela, geçen bir ay içinde Kushimoto’da yaptıklarıma birlikte bir göz atalım. 3 hafta önce Cuma
günü Kushimoto Türk Kültür Topluluğu ile birlikte Kushimoto’nun kardeş şehri Mersin yöresi
halk oyunları alıştırması yaptık. Alıştırmasını yaptığımız bu dansı iki gün sonra pazar günü bir
etkinlikte sergiledik.
Mersin yöresi
halk oyunları
ekibimizle gösteri
yaparken...
eylül 2016 / hanabi 79
Oshima İlkokulu öğrencileri okullarına
gelen Türk misafirleri karşılarken...
Bir sonraki hafta perşembe günü Oshima
İlkokulu’na çocuklara Türkçe öğretmeye gittim.
Türkiye ile ilgili görselleri kullanarak
çocuklara sunum yaptım. Birlikte oyunlar
oynadık. O hafta cumartesi günü Kushimoto
İlkokulu öğrencileri evime geldi, birlikte
Türkiye’den getirdiğim çekirdek ve lokumları
yedik. Birlikte benim küçüklük fotoğraflarıma
baktık.
Ertesi gün pazar günüydü, yine benim evde
3 genç arkadaşımla Türk yemekleri yaptık ve
afiyetle yedik. Patates salatası, kısır, sigara
böreği, çaydanlıkta demlenmiş çayımız vardı.
Tabii ki olmazsa olmaz Türk kahvemiz de... Ne
demişler, fala inanma falsız da kalma… Arkadaşlarıma
kahve falına bakmasını öğrettim,
çok bildiğimden değil, yanlış anlaşılmasın!
Ondan sonraki hafta Kushimoto’ya yakın bir
şehirden 25 kişilik bir topluluk geldi. Onlara
Türk Müzesi’ni gezdirdim. Burada 126 yıl önce
yaşanan olayları anlatınca herkesin gözünden
yaş geldi. Yine aynı hafta içinde Oshima’da
Kashino mahallesine gittim; oradaki dede ve
ninelerle muhabbet ederek Türkiye’yi anlattım
onlara. Yine o hafta sonu döner sattık. Herkes
çok sevdi. Pazar günü müzede misafirlere
rehberlik yaptım.
Bu hafta içerisinde Kushimoto Emniyet
Müdürlüğü’nde Türkiye hakkında sunum yapacağım.
Çarşamba ve cuma günleri ise Kushimoto
Ortaokulu’nda çocuklara Türkiye’yi
anlatacağım.
80 hanabi / eylül 2016
Bunlar haricinde, kardeş şehrimiz Mersin ile
olan bütün yazışmaları ben yapıyorum. Şehirdeki
bütün yazılı tanıtım broşürlerini Türkçe’ye
çeviriyorum. Öyle belediyede boş boş oturmuyorum
yani.
Buradaki hayatımdan çok ama çok memnunum.
Görünürde çok küçük ama içerikte büyük
işler yapıyorum ve bu beni mutlu ediyor.
Bundan sonra da bu iki ülkenin dostluğu ilelebet
sürsün.
Hepinize Kushimoto’dan
selamlar.
eylül 2016 / hanabi 81
Yazı: Ryoko ASANO
?!
Wakarimashita,
sensei.
Arigato
gozaimasu <3
82 hanabi / eylül 2016
わかりました 先 生 。ありがとうございます
“Wakarimashita, sensei. Arigato gozaimasu <3”
(Anladım, hocam. Teşekkür ederim <3)
Yıllar önce bir gece yarısı bir öğrencimden gelen e-mail. Sadece onu yazıp
göndermiş. Onu görür görmez カチンと 来 た (kachin to kita) yani sinirim
tepeme çıkmıştı.
“Teşekkür eden birine nasıl kızabilirsiniz?” diye soracaksınız herhâlde.
Ona şöyle yazmıştım:
“○○ san, Cumartesi günü kursun parasını getir. Herkes çoktan ödemişti.”
Kursun çok sevdiğim muhasebecisi yıllar önce vefat etmişti. Vefat edince geçici olarak kursun
parasını ben toplamak zorunda kaldım. Benim muhasebecilik yeteneğim sıfır. Çok zorlandım ve
strese girdim. Bence muhasebecilik dünyanın en zor işlerinden biri.
Neyse, neden öyle yazdım? Çünkü o aylardır ödememişti.
Öğrencilerime gecikecekleri zaman haber vermelerini
söylüyorum. Ama haber bile vermedi. Sonunda söylemek
zorunda kaldım. Ayrıca bu ilk kez değil. Defalarca
öyle yapıyor. Yoksa bu kadar sert yazmak istemiyorum.
Ne kadar yaşlı bir “hoca” olsam bile “Ben hocayım” diye
herkese hayat dersi vermek zorunda değilim. Daha doğrusu
veremiyorum çünkü ona öyle konularda ders verebilecek
kadar terbiyeli bir insan değilim maalesef. Ama
sonuçta başka öğrenciler veriyor. O hâlde ona hiçbir şey
söylememek eşitlik açısından doğru olamaz maalesef.
Kendime baktığımda o öğrencime onu demeye hiç hakkım
yok ama işim gereği söylemeliyim. Utanarak da olsa
söylemeliyim...
Bu durumda o öğrenci asla ve asla “Teşekkür ederim.”
dememeliydi. Aslında bu durumda o öğrenci özür dilemeliydi.
Ayrıca “<3” gibi işaret ya da “emoji”, “kaomoji” denilen
grafikli yüz ifadesi kullanarak yazması da hiç ciddi bir
davranış değil. Belki utandığı ya da kendini kötü hissettiği
için öyle yazmış olabilir ama Japon toplumunda bu, hiç
hoş karşılanmaz. Özellikle kendinden büyük yaşta olan
birine karşı kullanmamalı diye düşünüyorum. (Yaşımdan
dolayı eski kafalı bir düşünce olabilir de...) Belki de içinde
özür dilemiş olabilir ama o yazı onu hiç göstermiyor.
Özellikle Japon hocalarınıza öyle yazmamanızı tavsiye
ediyorum.
Böyle bir durumda Türkler sık sık “Teşekkür ederim” der
ve bu söz Japonların sinirine son derece dokunabilir. Japon
olsa kesinlikle özür diler, dilemeli. Tam Japon gibi olmak
isterseniz öyle bir durumda “teşekkür” yerine “özür
dileme”yi öğrenmeniz size çok avantaj olacak.
O öğrencinin neden öyle
yazdığını düşündüğümde,
“Hatırlattığınız için teşekkür
ederim.” demek istedi
herhâlde. Ama Japon
toplumunda “Benim yaptığım
hatadan (eksikliğim, kusurum
vb. de olabilir) dolayı size
zahmet verip hatırlattırdığım
için özür dilerim” olur.
eylül 2016 / hanabi 83
Tesekkür
ederim.
Niye
ki?
“Hatırlattığınız için teşekkür ederim.”
şu durumda olur: Mesela yarın ödeme günü.
“Yarın ödeme günü” diye haber geldi.
O zaman ああああああああああ(Arigato gozaimasu)
“Teşekkür ederim” diyebilirsiniz.
Ama ödeme gününde vermediğiniz/
veremediğiniz ve hatırlatıldığınız takdirde
“Teşekkür ederim” demeniz (hi ni abura o
sosogu: ateşe yağ koymak) gibi oluyor, yani
karşınızdaki kişiyi daha çok kızdıracaksınız.
「ごめんなさい」の 国 、 日 本 。「ありがとう」の 国 、トルコ。
Türkiye’de sık sık “Teşekkür ederim.” “Teşekkürler.”
sözlerini duyarız. Ama bu ifade bazı
durumlarda Japonların sinirini tepesine çıkartabilir.
Basit bir şekilde anlatayım. Biri size hediye
verdi. O zaman “Teşekkür ederim.” dersiniz.
Bu çok basit. Onun dışında da Türkler sık sık
“Teşekkür ederim” der ama bu çoğu zaman
Japonlara göre olmayabilir aksine sinirine
dokunabilir.
Peki, o zaman Japonlar ne bekliyor?
Japonlar özür dilemesini bekliyor. Japonların
asıl özür dilenmesin gerektiğini düşündüğü
ya da özür beklediği durumlarda Türkler özür
dilemez, aksine “Teşekkür ederim” der. Bu Japonların
sinirine son derece dokunabilir. Ben
de buna uzun zaman alışamadım. Bu duyguyu
atlatmakta güçlük çekmiştim.
Yukarıda dediğim gibi “özür dilemek”
Japonya’da son derece önemli.
Bazen “Hiç suçum yok” durumu olsa da özür
dilemek gerekir. Yani özür dilemek ortamı yumuşatır.
Mesela bir çağrı merkezini arayın.
Anında özür diler. Bu, müşterinin kızgınlığını
azaltmak için bir yöntem.
Mesela bir konuda birini beklettiniz. Ne dersiniz?
“Teşekkür ederim.” mi? Hayır. “Özür dilerim”
demelisiniz.
“Beni beklediğiniz için teşekkür ederim” değil,
“Sizi beklettiğim için özür dilerim” olur, Japonların
mantığı.
Başka bir örnek. Bir konuda hata yaptınız ya
da eksik bir şey yaptınız. Biri sizi hatırlattı ya
da uyardı. Ne dersiniz?
“Teşekkür ederim” diyerek Japonya’da kaybedebilirsiniz.
İlk önce ne olursa olsun “Özür dilerim” demeniz
gerekiyor.
“Hatırlattığınız için teşekkür ederim” değil,
“Tam olarak yapamadığım için özür dilerim”
oluyor. Teşekkür etmek isterseniz en son
“Bana yol gösterdiğiniz için teşekkür ederim”
gibi bir şey söyleyebilirsiniz.
Bu şekilde Japon toplumunda her zaman
“Suç bende” tavrında olmalıyız. Tam olarak
Japon gibi olmak isterseniz “Suç bende” operasyonunu
tavsiye ederim.
Aslında kişisel gelişim açısından özür dilemektense
teşekkür etmenin daha iyi olduğunu
son zamanlarda öğrendim. “Özür dilerim”
sözü, insanı negatif tarafa yönlendiriyor.
“Ayyy ne kadar kötü insanım” “Ne kadar başarısızım”
gibi düşündürüyor ve daha kötü ve
başarısız oluyor. Yani kısır döngü gibi, çıkış
yok.
84 hanabi / eylül 2016
İçinizden ne kadar “Hatırlattığınız için teşekkür ederim.”, “Beni bu konuda
suçlamadığınız için teşekkür ederim.” diye düşünseniz de, hatta ve hatta hiçbir
şey düşünmeseniz de, ağzınızdan çıkan söz “Özür dilerim.” olmalı.
Japonya’da o olaydan dolayı değil, özür dilemediği için daha çok suçlanır ve o
yüzden darağacına çıkmış gibi zor durumda kalan çok insan var. Yani asıl konu
kayar. Japonya’da özür dilemek o kadar önemli.
Japonya öyle bir ülke ki her gün her yerde her an özür diliyorlar. Japonya’da
özür dilemek, dürüstlük göstermektir.
“Özür” ülkesi Japonya, “Teşekkür” ülkesi Türkiye
Son zamanlarda aşırı yoğunluktan dolayı her
şey geciktiriyorum ve her yerde “Özür dilerim”
“Kusura bakmayın” deyip duruyorum. O sözler
istemesem de bilinçaltıma yerleşir ve ne
kadar müdahale etmeye çalışsam da negatif
düşünceler işgal etmeye başlar. Sonuç olarak
başarısız ve olumsuz bir insan şekilleniyor.
Kötü bir döngü yani.
Özür dilemek yerine teşekkür etmek ortama
hoş bir hava getirir ve pozitif dünyaya yol
açar. Sonuç olarak daha iyi bir dünya oluşur.
Bu konuda Türkiye çok önde diyebilirim.
Ama geleneksel ve şu anki Japon toplumunda
maalesef bu kabul edilmiyor. Mutlaka ve mutlaka
özür dilemek lazım. Özür dilememenin
cezası, asıl suç ve/veya hatadan bin kat daha
yüksek.
Peki, nasıl özür dileriz? Ciddiyet ve kibarlığa
göre şöyle sıralayabiliriz:
申 し 訳 ございません。
Moushiwake gozaimasen.
申 し 訳 ありません 。
Moushiwake arimasen.
すみません。Sumimasen.
ごめんなさい。 Gomennasai.
ごめん。(ごめんね)
Gomen. (Gomenne.)
すまん。Suman.
ごめんちゃい。 Gomenchai.
Bunlar belli başlı Japonca “Özür dilerim” ifadeleri.
Hangisini kullanıyoruz? Bu,
- Kim kime söyleyecek?
- Aradaki ilişki nasıl?
- Hangi durumda söyleyecek?
- Söylenecek kişinin durumu nasıl?
- Karakteri nasıl? vb.
bütün açılardan düşünülerek seçilir.
Biraz kart oyununa benzer. O açıdan Japon
dizi ve filmlerini izlerseniz daha iyi anlarsınız
diye düşünüyorum. Bu her zaman benim
“Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu”mda yer
alan bir konu. Yanıma gelirseniz, bu konuda
istediğiniz kadar konuşabiliriz.
eylül 2016 / hanabi 85
「 今 からありがとうございます。」・・・?!
Özellikle öğrencilerimden gelen mailde sık sık
görülen bu ifadenin ne manada kullanıldığını
anlamaktan son derece güçlük çekmiştim.
Benden bir şey istediğini söylüyor ve sonra,
ありがとうございます (Arigato gozaimasu)
diyerek mailini kapatıyor hâlbuki mailini daha
yeni gördüm, ne yapmamı istediğini bile bilmiyorum...
Daha hiçbir şey yapmadan neden
teşekkür ettiğini hiç anlamadım. Yoksa ona
bir şey yapmışım da ben mi farkında değilmişim
acaba?
Ayrıca,
今 からありがとうございます
(İma kara arigato gozaimasu)
diyen bile oluyor. 今 から (ima kara)
“şimdiden” demek.
“Şimdiden” de ne demek? Daha hiçbir şeyden
haberim yok ki!
Benden bir şey istediği besbelli. Benden bir
şey beklediğini okuyunca anlıyorum. Ama
neden daha hiçbir şey yapılmadan “teşekkür
ederim” diyorlar? Yaptıktan sonra “teşekkür
ederim” demiyorlar mı acaba? Türkiye’de
nasıl olduğunu bilmiyorum ama Japonya’da
böyle bir durumda “teşekkür ederim” demeyen
muhtemelen ayıplanır ve/veya saygısız
insan olarak değerlendirilebilir.
Yıllar önce Tokyo’dan görevli olarak bir Japon
gelmişti. Otobüste bir Türk kadına yerini verdi.
Ama o Türk kadın hiçbir şey demeden oturunca
Japon’un ağzından “Nnn? Sanki ‘Teşekkür
ederim’ demedi gibi geldi bana?..” ifadesi çıktı
hiç farkına varmadan. Aslında “Benim iyilik
yapmama rağmen teşekkür etmedi. Ne kadar
ayıp” diye düşünmez ama Japonlar “Biri sizin
için bir şey yaparsa ona mutlaka teşekkür etmelisiniz”
diye eğitildiği için böyle bir durumda
“Teşekkür ederim” sözünü duymayınca o
Japon gibi düşünebilir. Yani eğitimin yan etkisidir.
Neyse asıl konuya dönelim. 今 からありがと
うございます (İma kara arigato gozaimasu)
ifadesinin Türkiye’de kalıp olarak ifade edilen
“Şimdiden teşekkür ederim” cümlesinin tam
Japonca çevirisi olduğunu daha sonra öğrendim.
Türkler birinden bir şey istediği ya da
beklediği zaman her şeyden önce “Teşekkür
ederim” ya da “Şimdiden teşekkür ederim” diyormuş!
Bunu ilk önce kim çevirmiş bilmiyorum
ama ne kadar güzel çevirmiş!
Bu ifade hakikaten ilginç. 今 からありがとうご
ざいます (İma kara arigato gozaimasu) denildiği
zaman onu yapmak istesem de istemesem
de “Tamam. Yapacağım” diyesim geliyor.
Yani 今 からありがとうございます (İma kara
arigato gozaimasu) ifadesi reddettirmeme atmosferi
oluşturuyor. Sanki sihir yapmış gibi...
Hangi dil olursa olsun, ありがとうございます
(Arigato gozaimasu) yani “teşekkür ederim”
manası taşıyan sözlerin inanılmaz gücü var
bence. 今 からありがとうございます (İma
kara arigato gozaimasu) da bunun güzel bir
örneği. Ama mevcut Japonya toplumunda
maalesef anlaşılmıyor. O zaman ne demeliyiz?
Böyle bir durumda Japonya’daよろしくおね
がいします (Yoroshiku onegai shimasu) deriz.
Bu “Rica ederim” demek. Yani Japonlar
sanki “Verdim gitti” gibi diyerek karşısındaki
kişiyi istediklerini yapmaya mecbur bırakırlar.
86 hanabi / eylül 2016
İma kara arigato gozaimasu...?!
よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) da
sihirli bir söz. Derste de sık sık anlatıyorum. Japonlar bu
ifadeyi çok ama çok severek kullanıyor. Japonya’da ne
olursa olsun よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai
shimasu) diyelim sorun yaşanmasın gibi hava var. Peki
hangi durumda kullanıyoruz? Örneğin:
Biriyle tanıştığımız zaman
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
Bugün yeni bir işe girdim
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あHocaya ödev verirken
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あBir yere başvururken
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あMüdürden izin isterken
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あGeç kalacağım
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あYarın uzun tatile çıkacağım
よろしくおねがいします
Yoroshiku onegai shimasu)
あPet oteline kedi bırakırken
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
あBir şeyden ya da bir yerden kaçıp giderken
よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)
Bunun gibi birçok örnek verilebilir. Yani よろしくおね
がいします (Yoroshiku onegai shimasu) diyerek o ifade
denildikten sonraki her şeyin düzgün gitmesini, sorun
yaşanmamasını, her şeyin hayırlı olmasını dileriz. Ancak
karşıdaki kişiyi rahatsız etme, zahmet verme, aksaklık,
kargaşa ya da sorun yaşanma ihtimali olduğu zaman す
みません (Sumimasen) ifadesiyle özür dileyerek よろし
くおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) demenizi
tavsiye ederim. O zaman tam Japon gibi olursunuz.
Lütfen よろしくおねがいします
(Yoroshiku onegai shimasu)。
Enerji dolu Japonca Öğretmeni
ve TRT Japonca Masası Şefi
Kokugakuin Üniversitesi’nden mezun
oldu.
Bir kısmetle Türkçeyi tanır tanımaz
ona hayran kaldı. Birkaç kez kısa
süreliğine Türkiye’de kalarak Türkçe
öğrendi.
2000 ile 2003 yıllar arasında
Türkiye’de bir devlet kurumunun
son derece önemli bir sisteminin
kurulmasında görev aldı.
Tamamladıktan sonra 2003 yılında
Ankara’ya taşındı.
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Çağdaş Türk Lehçeleri
ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı’nda
yüksek lisans programını tamamladı.
Şu anda üniversitenin yanısıra çeşitli
yerlerde de Japonca eğitimi veriyor.
“Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu”
kurucusu.
Kedi kralı Bonita ve gamsız prenses
Kennedy-san ile birlikte fıkra gibi
yaşam sürdürmektedir.
www.facebook.com/ryaryako
ryaryako@gmail.com
eylül 2016 / hanabi 87
GE
Kİ
GA
Yazı: Arda Cem KUYUCU
Geçen sayıda gekigaların tarihçesine,
gelişimine ve konularına göz atmıştık.
Gekigaların çizim ve anlatım stiline
gelirsek, genel olarak ilk göze çarpan
teknik “kamera tekniğidir”.
88 hanabi / eylül 2016
TEZUKA’nın Adolf 「アドルフに 告 」eserinin sinematik giriş sahnesi.
Bu stilin öncüleri olan çizerler büyük oranda sinema
sanatından etkilendikleri için sayfa içerisinde
betimledikleri panellerden her biri, aslında
bir sinema filminin karesi gibidir. Her sahne aynı
zamanda farklı planlardan yerleştirilmiş kamera
açılarından alınmış üçüncü kişi bakış açısından
(bir yemek masasının üzerinden, gökyüzünden
kuşbakışı, karakterin gözlerinden vs.) görülür.
Bu tarzda en çok kullanılan sinema tekniklerinden
biri de öykünün başlangıcında bakış açısının
mekâna uzak bir noktadan kare kare yaklaşmasıdır.
Jiro TANİGUCHİ’nin dağcılık konulu
“Kamigami no Itadaki” 「 神 々の 山 嶺 」
adlı eserinden panel.
eylül 2016 / hanabi 89
Hiroshi HİRATA’nın Satsuma Gishiden「 薩 摩 義 士 伝 」 serisinden
paneller. Detaylı anatomi, gölge ve ışığı yoğun fırça darbeleriyle
yansıtılmasına örnek.
Goseki KOJİMA, Sanpei SHİRATO ve Hiroshi
HİRATA gibi çizerler, gölgelendirme ve ışıklandırma
tekniklerini de etkili bir biçimde kullanırlar
ki gölge ve ışıklandırma kullanımı normal
mangalarda pek yaygın değildir. Karakter
çizimleri de daha gerçekçi ve insan anatomisine
çok daha yakındır, örneğin Ryoichi
İKEGAMİ’nin çizimleri fotoğrafik ölçülerde bir
gerçeklik içerir. Hareket içeren sahnelerde de
gene sinemadaki aksiyon sahnelerini andırır
gerçekçi bir dinamizm gözlenir.
Öykü anlatımına gelirsek; daha çok yetişkinlere
hitap eden bu eserlerde konuşma, düşünme
balonlarının ve açıklayıcı yazı panellerin
daha uzun olduğu göze çarpar. Genel çizgi
roman okuru için manganın ikonik görseli
kawaii (şirin) yüzdür. Yani çok iri gözler, çizgi
şeklinde bir ağız ve belirsiz bir burun.
90 hanabi / eylül 2016
Çeşitli çizerlerin eserlerinden
yüz tasvirleri ve mimikler.
Yukarıdan aşağıya:
Sanpei SHİRATO Kamui
「 カムイ 」, Jiro TANİGUCHİ
Benkei「 N.Y.の 弁 慶 」,
Katsuhiro OTOMO Short Peace
「 ショート・ピース 」 ve
Goseki KOJİMA Hanzō no Mon
「 半 蔵 の 門 」
Bu da Batı tarzı çizgi romanlardaki yüz ifadeleri
ve mimiklerin Japon tarzı çizgi romanlarla
karşılaştırılmasından kaynaklanan, ifade okumada
bir karmaşaya yol açar.. Bu karmaşanın
nedeni aslında şudur: Tipik Japon çizgi
romanlarında görülen bu yüz aslında şirinliği
vurgulamaktan çok, belli duygu ve kavramları
gizleyip diğerlerini sembolik olarak ortaya çıkaran
Japon geleneksel tiyatrosundaki noh ve
kabuki maskeleri gibidir.
eylül 2016 / hanabi 91
Gekiga tarzı ise genel olarak insanları ve olayları
tüm gerçekliğiyle, çıplak bir şekilde yansıtma
yanlısıdır. Örneğin, aşina olduğumuz
yakın-modern ortaçağ dönemindeki samuray
sınıfının ve soyluların yaşam tarzını yücelten
manga, anime ve dizilerden farklı olarak tarihsel
gekigalar açlığın, sefaletin ve savaşın pençesindeki
halkın yer aldığı, kanlı ve acımasız
bir tarih portresi çizer. Modern zamanı konu
alan eserler de aynı şekilde batılıların aşina
olduğu teknoloji, ilginç modalar, adetler, konformist
pop kültürle sembolize olan yüzeysel
Japonya imgesinden çok farklı bir modern
Japonya’yı betimler.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasındaki
toplumsal bunalımlar, kapitalizmin boğduğu
bir dünyada, hayat mücadelesi içindeki işçiler,
öğrenciler, evsizler, hikikomoriler*, Asyalı
mülteciler, suçlular... Karakterlerin psikolojik
yapısı, düşünceleri, kaygıları, iç çatışmaları da
bu tip yapıtlarda büyük öneme sahiptir. Osamu
TEZUKA’nın Adolf ve Kirihito Sanka eserlerinde
baş ve yan karakterlerin geçirdiği psikolojik
buhranlar yer yer sayfalarca anlatılır.
50’li ve 60’lı yıllarda başlayan gekiga hareketinin
kullandığı anlatım ve çizim teknikleri günümüzde
farklı alanlardan çok çeşitli mangalarda
görülebilir ki günümüzde “Gekiga” terimi
daha çok bir tarihsel dönemdeki sanatsal akımı
tanımlamak için kullanılmakta. Aynı şekilde
“Gekiga”nın içerisinden ayrıldığı “Manga”
kavramı ise gene 40’lı ve 50’li yıllarda zirve
yapmış olan daha çok çocuklara yönelik daha
erken dönem Japon çizgi romanlarını tanımlıyor.
Günümüzdeki mangaları bu iki akımın
bir harmanı olarak görebiliriz ki bu iki akımın
birleşmesindeki en etkili isimlerden biri her iki
tarzda da eserler vermiş ve “Manganın Babası”
olarak kabul edilen Osamu TEZUKA.
meraklısına:
Brophy, Philip. “Osamu Tezuka’s Gekiga:
Behind the Mask of Manga.”Manga:
An Anthology of Global and Cultural
Perspectives (2010): 128-136.
Gravett, Paul. “Manga: 60 years of
Japanese comics.” (2004).
https://en.wikipedia.org/wiki/Gekiga
*Münzevi
92 hanabi / eylül 2016
ORİGAMİ
TÜRLERİ
Yazı: Nur BÜYÜKYILMAZ
Origaminin tarihçesiyle başlayan
yolculuğumuza origami türleriyle
devam ediyoruz.
“Bu yazı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Endüstriyel Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencisi Nur
Büyükyılmaz’ın ‘AN ENVIRONMENTALIST APPROACH TO DESIGN: UTILISING ORIGAMI FOR PACKAGING
DESIGN’ başlıklı tezinin dördüncü bölümünün, ilk kısmının modifiye edilmiş halidir.
eylül 2016 / hanabi 93
TEMEL KATLAMA
TEKNIKLERI
Vadi Katlaması
Su Bombası Temeli
Dağ Katlaması
Şal Temel Katlaması
Pilili Katlama
Kare Temeli
Blintz Katlaması
W-Kayık Temeli
94 hanabi / eylül 2016
İlk uygulamaları yapıştırıcı ve makas kullanılmaması kriterine dayanan
ve hammaddesi kâğıt olan origami, günümüzde uygulama alanları ve
uygulanma şekli çeşitlendirilmiş bir sanat halini almıştır.
Kurbağa Temeli
Kuş Temeli
Birçok
origami türü
ve binlerce
origami
modeli
olmasına
rağmen,
hemen
hemen bütün
modellerin ve
türlerin temel
katlama
teknikleri
aynıdır.
Balık Temeli
Elmas Temeli
eylül 2016 / hanabi 95
ORIGAMI
TÜRLERI
Saf / Katıksız Origami
Pek çok kişi tarafından sıradan origami
olarak bilinen saf origamide kare kâğıt
kullanılması, makas ve yapıştırıcı
kullanılmaması zorunluluğu vardır.
Bütün origami
modelleri aynı
temel katlama
teknikleri kullanılarak
oluşturulduğu için
origami türlerinin
sınıflandırılmasında
kullanılan malzeme
sayısı, kullanılan
malzemenin ebatları
ve kullanılan
malzemenin türü baz
alınmıştır.
Hareketli Origami
Hareketli origaminin en bilinen örneği
pek çok kişinin canı sıkıldığında farkında
olmadan yaptığı kâğıt uçaktır. Bununla
birlikte, sağladığı tekrarlı hareketlerle
insanların rahatlaması ve gündelik hayattaki
oyun ihtiyacını karşılamak için kullanılan
pek çok hareketli origami modeli vardır.
96 hanabi / eylül 2016
Modüler Origami
Modüler origamilerde 3, 6,
12, 30, 90 veya 120 parça
kâğıt kullanılmaktadır. Her bir
parça birkaç basit katlamayla
oluşturulmaktadır, fakat
birleştirme süreci yorucudur.
En popüler örnekleri
kusudama, bardakaltı ve
abajurdur.
instagram@nur.byz
Zeynep Ebru OKYAR
eylül 2016 / hanabi 97
pandanpandan.devianart.com
flickr_Daniel Go
Altın Girişim * Katlaması
Üç boyutlu origami olarak bilinen bu origami türü,
bir tür modüler origamidir. En az 250-500 arası
parça kullanılan modüler origami modellerinin
en bilinen örnekleri ejderha, kuğu ve ananastır.
Doraemon, Angry Birds, Totoro gibi küreye yakın
formlardaki çizgi film karakterlerinin origami
uygulamaları da genellikle bu katlama tekniğiyle
yapılmaktadır.
* İngilizcesi “Golden Venture”.
Çin’den kaçan 286 kaçak göçmeni taşıyan Golden Venture adlı yük gemisi, 6 Haziran
1993’te ABD New York sahillerinde karaya vurdu. Gemide bulunan göçmenler siyasi iltica
talebinde bulundu. İltica başvuru sürecinde göçmenler çeşitli hapishanelerde gözetim
altında tutuldu. Aylar süren bu süreçte mülteci adayları 100.000’in üzerinde el sanatı
çalışmasına imza attı. Bu çalışmaların büyük bölümü Çin stili origamiler idi ve soyut ve
çok yüzlü (polihedra) tasarımlara odaklanan Japon modüler origamilerinin aksine, hayvan,
kuş ve gemi figürlerinden oluşmaktaydı. ABD’ye ve modern dünyaya bu origami stilini
tanıtan kişilerin Golden Venture gemisi ile olan bağlantısı sebebiyle bu yeni origami türüne
Golden Venture Katlaması denilmektedir.
98 hanabi / eylül 2016
Islak Origami
Islak katlama:, Yuvarlak hatları ve heykelsi görünüşü olan origami modelleri
yaratmak için kullanılan ıslak katlama tekniği, modern origaminin büyük ustası
olan Akira YOSHİZAWA (1911-2005) tarafından geliştirilmiştir. Sivri köşeler
yuvarlatıldığı için bu teknik kullanılarak oluşturulan modeller diğer origami
modelleri kadar sert ve mekanik görünmemektedir.
Islak katlama adından da anlaşılacağı gibi nem gerektiren bir tekniktir, çünkü
kâğıdın ya da katlanan malzemenin nemliliği düz hatların ve köşelerin kıvrımlı
olmasını sağlamaktadır.
Aynı modelin sıradan origami
teknikleriyle ve ıslak katlama
tekniğiyle katlanmış örneği ıslak
katlamanın farkını net bir şekilde
ortaya koymaktadır.
instagram@nur.byz
eylül 2016 / hanabi 99
Tuvalet Kâğıdı Origamisi
Bu origami genellikle otellerde uygulanmaktadır ve tuvalet kâğıdının
katlanmış olması odanın temizlenmiş olduğu anlamına gelmektedir.
Malzemenin yumuşak olması ve tuvalet kâğıdının fonksiyonundan
dolayı bu türde çok fazla model tasarlanmamıştır.
Çin ve Japon paralarının
oran ve dokusunu
gözeterek oluşturulmuş
origami kâğıtları da
bulunmaktadır. Para
origamisi bu özel kâğıtlarla
da katlanabilmektedir.
Para Origamisi
Yapımında kullanılan kâğıdından dolayı
dünyada “Dollar Bill origami” olarak bilinen
bu origami türünü, diğerlerinden ayıran
yönü paranın eniyle boyu arasındaki orandır.
Amerikan dolarının ebatlarının oranı 7:3 iken
Kanada dolarının ebatlarının oranı 13:6’dır
ve orandaki bu farklılığa rağmen paraya
uyarlanabilen origami modelleri bütün
dolarlarda uygulanabilmektedir.
100 hanabi / eylül 2016
Mozaik Origami
instagram@nur.byz
Tek parça kâğıt kullanılarak
yapılan bu origami türü, kademe
kademe yapıldığı için profesyonel
olmayan origamistler tarafından
da yapılabilmektedir. İlk
örneklerinin Shuzo FUJİMOTO
tarafından tasarlandığı
düşünülmektedir. Avrupa da
oldukça popüler bir origami
türüdür.
Şerit Origami
İki boyutlu yassı bir formu, üç boyutlu bir forma dönüştürmenin
en kolay yolu olarak görülmektedir. İsminden de anlaşılacağı
gibi yapımında şerit kullanılmaktadır. Yıldız ve gül en bilinen
örneklerindendir.
meraklısına:
http://verysmartdesign.com/priceless/
http://www.origami-resource-center.com/
ORIGAMI 4か 国 語 テキスト. Tokyo: Nippon Origami Association.
eylül 2016 / hanabi 101
summary
サマリー
4
8
36
41
News in this issue: 今 号 のニュース
• May The Emperor Abdicate? 天 皇 は 生 前 退 位 できるか
• Shodō Showcase in Ankara: SUZUKİ Mohri
アンカラでの 書 道 のイベント| 鈴 木 猛 利
• Turkish-Japanese Science and Technology University is founded!
トルコ・ 日 本 科 学 やテクノロジー 大 学 が 創 立
• SMAP: The Break-Up Seems Final SMAPの 解 散 が 決 定 的 に
• Death Note: New Movie Under Way デスノートの 続 編 が 製 作 中
Chindōgu
Unuseless Japanese Inventions
珍 道 具
世 界 が 驚 く 日 本 人 の 発 想 力
Ojigi: Japanese Etiquette of Bowing
What is ojigi? How to bow in certain situations? Cultural no-nos
お 辞 儀
意 味 、おじぎのし 方 、 文 化 的 タブー
Japanese Automotive Industry
Mitsubishi Emission Scandal
日 本 車
三 菱 も?
燃 費 スキャンダルの 話
14
30
Japanese Seals “Hanko”
History; Reasons for using seals rather than
signature, Types of seals, Manufacturing and
Application of seals, Accessories
Interview: Huseyin Can ERKIN
Japanese language scholar and renowned translator
of Japanese literature and manga, tells us his
background, his viewpoint in working as a translator,
and narrates the challenges and joys of the job.
判 子
歴 史 、サインより 判 子 が 使 われる 理 由 、
種 類 、 作 り 方 や 使 い 方 、 付 属 品
インタビユー
日 本 語 学 者 であり 日 本 文 学 や 漫 画 の 有 名 な
翻 訳 者 のフセイン・ジャン・エルキンが 語
る、 学 歴 や 履 歴 、 翻 訳 者 としての 経 験 やチ
ャレンジとは
102 hanabi / september 2016 / 9 月 2016 年
46
Onomichi
Town in western Japan with cinematic aura
尾 道 | 映 画 の 雰 囲 気 が 残 る 西 日 本 の 町
Kushiro
In the wake of Japanese crane
釧 路 | 丹 頂 鶴 を 追 いかけて
Okinawa
A distinctive island in Japan
History, Daily Life, Touristic attractions written by
a Turkish scholar currently residing in Japan
沖 縄 | 日 本 の 中 の 独 特 な 島
日 本 に 住 んでいるトルコ 人 の 学 者 によって 書 かれた
歴 史 、 毎 日 の 生 活 、 観 光 地
Kushimoto
Life at a typical Japanese town at seaside.
串 本 | 日 本 らしい 海 辺 の 町 での 生 活
Gekiga- Part 2:
Styles in Drawing and Expression
劇 画
その 画 風 や 表 現
Origami
Styles of folding, Origami types (pureland, action, Golden Venture, modular,
toilet paper, dollar bill, mosaic, strip)
折 り 紙
主 な 折 り 方 や 折 り 紙 の 種 類
不 切 正 方 形 一 枚 折 り
仕 掛 け 折 り 紙 、3D 折 り 紙 、ユニット 折 り 紙 、
お 札 の 折 り 紙 、 平 織 り
47
55
61
73
88
93
82
Travel Destinations
Onomichi, Kushiro, Okinawa, Kushimoto
A Japanese expression that
the Turks would like to say
“I’m sorry” vs “Thank you”
How the Japanese and the Turkish expect to hear
unlike responses
旅 に 出 る
尾 道 、 釧 路 、 沖 縄 、 串 本
トルコ 人 が 言 いたい 日 本 語
「すみません」vs「ありがとう」
日 本 人 とトルコ 人 は 同 じ 状 況 で 別 の 言 葉
を 望 んでいる
9 月 2016 年 / september 2016 / hanabi
103
HANABİ 3.Sayı İstatistikleri
Web sitesi popülerlik haritası
Facebook sayfası
beğeni sayısı
Web sitesi toplam
görüntülenme sayısı
Web sitesi toplam
ziyaretçi sayısı
En çok okunan ay
En çok okunan gün
En popüler olduğu ülkeler
939
7.380
2.977
Mart 2016
14 Mart 2016
Türkiye, ABD, Rusya,
Japonya ve Brezilya
104 hanabi / eylül 2016
hanabi.proje@gmail.com
hanabi.dergisi
eylül 2016 / hanabi 105
106 hanabi / eylül 2016