24.01.2021 Views

Hanabi sayı 4

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Dört Yazardan

Japonya’nın Dört Köşesi:

Onomichi, Kushiro, Okinawa,

Kushimoto // Japon Zihni Sinir

Projeleri: Chindōgu // Gekiga

Stili // Japonlarda Selamlaşma

Adabı // Parmak İzi Kadar

Eşsiz: Hanko // Sen de mi

Mitsubishi? // Origami Türleri

// Röportaj: Prof.Dr.Hüseyin

Can Erkin // Türklerin Söylemek

İstediği Japonca Bir Cümle: Özür

Dilerim ve Teşekkür Ederim



O-Hisashiburi *

4. sayımızı, yaz aylarına uygun bir tema olan “seyahat”

konusuna ayırdık. Japonya denildiğinde ilk akla gelen yerleri bir

kenara bırakan yazarlarımız nispeten az gezilen Onomichi,

Kushiro, Okinawa ve Kushimoto izlenimlerini bizlerle

paylaştılar. Gözde turistik destinasyonların dışına çıkılarak

yapılan bu özgün gezi yazılarını okumadan Japonya gezisi

planlamayın!

Yayın Ekibi

Yazarlar

Tasarım ve Uygulama

Katkıda Bulunanlar

Yayın Tarihi

Zeynep Ebru OKYAR, Gökberk

TALU, Günsu TAŞKÖPRÜ

Okan Haluk AKBAY, Ayşegül

ARKAN, Ryoko ASANO, Nur

BÜYÜKYILMAZ, Mustafa

ÇELİKKAYA, Sevde Nur

DİLMAÇ, Erdem Özkan KELES,

Arda Cem KUYUCU, Zeynep

Ebru OKYAR, Zeren ÖZDAMAR,

Özlem Burcu ÖZTÜRK, Ömer

YILMAZ

Bilge BOSTAN

Shoko ADACHİ

Eylül 2016

Bu sayımızda bir röportaja da yer veriyoruz. Çevirdiği manga

ve romanlarla okurlarımızın ismine aşina olduğu Prof. Dr.

Hüseyin Can ERKİN ile kariyeri üzerine konuştuk. Japon dili

ve kültürü üzerine çalışma yapmak isteyen okuyucularımız için

bu söyleşinin yararlı olacağı kanısındayız.

Otomotiv sektöründe ortaya çıkan emisyon skandallarına

bahar aylarında Mitsubishi’nin de eklenmesi otomobil

meraklılarının dikkatini Japonya’ya çevirdi. Otomotiv sektörü ile

ilgili köşemizde bu skandalla ilgili ayrıntılara ulaşabilirsiniz.

Origami ile ilgili yazı dizimize origami türleri ile devam

ediyoruz. Bunun yanısıra, Chindōgu olarak adlandırılan “fuzuli

eşyalar” üzerine ilginç bir yazı da bu sayımızda yer alıyor.

Önceki sayımızda okuduğunuz yetişkin mangası Gekiga

ile ilgili bu sayımızda da gekiga stili üzerine bir devam yazısı

bulacaksınız.

OKURUMUZUN DİKKATİNE;

Bu çalışma, tamamen gönüllü katkılarıyla hazırlanmış

olup, içindeki yazı ve kişiye ait fotoğrafları kaynak

göstermeden kısmen veya tamamen alıntılamamanızı,

hiçbir yöntemle kopya etmemenizi, çoğaltmamanızı ve

yayınlamamanızı rica ederiz. Çalışma içinden kullanmak

istediğiniz yazı ve belgeler olduğu takdirde konuyla ilgili

olarak lütfen hanabi.proje@gmail.com adresinden yayın

ekibiyle iletişime geçiniz.

Bu konuda göstereceğiniz özen için şimdiden teşekkür

ederiz.

Japonların günlük yaşamında önemli yer tutan selamlaşma

ve özür dileme konularına dair araştırma ve yorum yazılarının

ilginizi çekeceğine eminiz. Kişisel mühür kullanımının Japon

toplumundaki yerinin irdelendiği yazımızla da günlük yaşamın

bir diğer yüzüne ışık tutmaya çalışıyoruz.

Keyifli okumalar!

HANABİ Ekibi

* Japoncadaki ad-soyad sıralaması Türkçedekinden

farklı olduğu için yazılardaki kişi isimlerinde soyad

BÜYÜK HARFLERLE yazılmıştır.

Dergimizde yayımlanan yazılar yazarların kişisel görüşlerini

yansıtmaktadır.

* O-hisashiburi, “uzun zamandır görüşümedik” anlamında kullanılan bir

kalıp.

eylül 2016 / hanabi 1


içindekiler

4

5

6

8

36

41

Japonya Gündemi

Türkiye’deki Japonya

Dünya Gündemi

Japon Zihni Sinir Projeleri: Chindōgu

Japonlarda Selamlaşma Adabı

Sen de mi Mitsubishi?

14

30

Parmak İzi Kadar

Eşsiz: Hanko

Röportaj

Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN

Ankara Üniversitesi

Yabancı Diller Yüksek Okulu

2 hanabi / eylül 2016


Onomichi Hikâyesi

Turnanın İzinde Kuzey Japonya:

Kushiro

Japonya İçinde Japonya Olmayan Yer:

Okinawa

Kasabada Sakin Bir Gün:

Kushimoto

Gekiga Stili

Origami Türleri

47

55

61

73

88

93

46

82

Dört Yazardan

Japonya’nın Dört Köşesi

Onomichi, Kushiro,

Okinawa, Kushimoto

Türklerin Söylemek

İstediği Japonca

Bir Cümle:

Özür Dilerim ve

Teşekkür Ederim

eylül 2016 / hanabi 3


japonya gündemi

Derleyen: Zeynep Ebru OKYAR

İMPARATOR İSTİFA ETMEK

İSTERSE...

Japonya bugünlerde İmparator Akihito’nun 8 Ağustos’ta

yaptığı televizyon konuşmasına odaklanmış durumda.

Şimdiye dek halka sadece iki kez televizyondan seslenmiş

olan 82 yaşındaki İmparator Akihito (ilki 2011’deki büyük

felaketten sonraki birlik-beraberlik çağrısıydı), tahttan feragat

etmek istediğini ifade etti. (Japonya’da tahttan en son feragat

1817 yılında olmuştu.) İmparatorun konuşması, son derece

üstü kapalı şekilde bu talebi içeriyor. “Neden açıkça değil?”

diye sorulacak olursa, 2. Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin

kontrolünde hazırlanan Anayasa’ya göre imparatorun siyasi

konularda fikir bildirmesi kesinlikle yasak.

2003 yılında prostat kanseri sebebiyle ameliyat olan ve 4 yıl

önce de koroner baypas operasyonu geçiren Akihito, ilerleyen

yaşı ve sağlık durumunun, ülkeye hakkıyla hizmet etmesini zorlaştırdığını ifade etti.

Dünya üzerinde en uzun süre (1400 yıldır) kesintiye uğramamış hanedandan gelen 125.

Japon İmparatoru Akihito, tahttan çekilerek, kalan yaşamını daha az sayıda resmi görevle

geçirmek istese de Hanedan Kanunu’na göre bu, mümkün değil. Abe hükümeti, bu talebi

gerçekleştirmek için kanunda değişiklik yapmak zorunda.

Yasada yapılacak değişikliklerin de parlamentoda onaylanması gerekiyor ki, bu da

imparatorun ülke içindeki konumunun tartışmaya açık hale gelmesine ve imparatorluk

veraseti kanunu üzerinde tekrar düşünülmesine sebep olabilir. Bilindiği gibi, imparatorun

ikinci oğlunun erkek çocuğu dünyaya gelmeden önce Veliaht Prens Naruhito’dan (56) sonra

kızı Prenses Aiko’nun tahta çıkabilmesi için kanun değişikliği yapılması gündemdeydi.

Adı, “erdemin parlak zirvesi” anlamına gelen Akihito, “savaş karşıtı” olarak tanınıyor.

Krizantem Tahtı sahipleri içinde şimdiye kadar halka en yakın kişi olarak görülen imparator,

halktan biriyle evlenmiş, dünyayı çok gezmiş, 1500 yıl önceki kan bağına dayanarak Kore ile

“bir akrabalık bağı” hissettiğini açıklamıştı.

http://www.japantimes.co.jp/opinion/2016/08/08/

editorials/emperors-message-abdication/#.V7iM35iLSM8

http://www.scmp.com/week-asia/article/2003034/realreason-japans-emperor-wants-abdicate

http://edition.cnn.com/2016/07/14/asia/japaneseemperor-abdication/

http://www.bbc.com/news/world-asia-36784045

4 hanabi / eylül 2016


türkiye'deki japonya

Derleyen: Bilge BOSTAN, Zeynep Ebru OKYAR

SHODŌ GÖSTERİSİ

Haziran ayında Ankara genç bir shodo ustasını ağırladı.

Ülkesi Japonya’da genç yaşında kazandığı başarılarla

adından söz ettiren Mohri SUZUKİ, geleneksel shodo

sanatını reklam, iç mimari, moda gibi alanlarda yaptığı

ortak çalışmalarla da geniş kitlelere tanıtıyor.

Tüm dünyada bir yandan geleneksel sanatlara olan ilgi

azalırken, diğer yandan da bu alanlarda çalışan genç ve

başarılı sanatçıların sayısının da fazla olmaması sanat

camiasında üzüntü ile karşılanıyor. Bu yüzden Mohri

SUZUKİ gibi sanatçıların dünyanın çeşitli yerlerinde

gösteriler yaparak shodo gibi geleneksel sanatları

tanıtması büyük önem taşıyor.

11-12 Haziran 2016 tarihlerinde Türk-

Japon Vakfı’nda düzenlenen shodo

etkinliği de hem Güzel Sanatlar Lisesi

öğrencilerinin geleneksel Türk müziği

enstrümanları kanun ve bağlama

dinletisiyle hem de shodo ustasının bu

müzik eşliğinde sunduğu gösterisiyle

bu açıdan oldukça önemliydi. Atölye

çalışması sırasında ve sonrasında

tüm katılımcılarla tek tek ilgilendi.

Ülkemize ilk kez gelen SUZUKİ, yılın

geri kalanında da dünyanın çeşitli

yerlerinde gösteri sunmaya ve shodō

sanatını tanıtmaya devam edecek.

Türk-Japon Bilim ve Teknoloji

Üniversitesi kuruluyor

Haziran ayında Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nin kurulmasına dair

anlaşma, Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Tekin ile Japonya’nın Ankara Büyükelçisi

OKA tarafından imzalanmıştı. 20 Ağustos’ta TBMM de bu amaçla çıkarılan kanunu

onayladı. Öğretim dili İngilizce olacak üniversitenin rektörü Türkiye tarafından

atanacak. Türkçe ve Japonca derslerine de özel önem verilmesi bekleniyor.

eylül 2016 / hanabi 5


dünya gündemi

Derleyen: Günsu TAŞKÖPRÜ

SMAP BU KEZ GERÇEKTEN DAĞILIYOR!

Japonya’nın ünlü müzik gruplarından SMAP, 2016 başında dağılacaklarını

açıkladıklarında ana haber bültenlerine haber olmuş, Başbakan Abe’den bile

tepki almış, bütün dünyada hayranarı bu habere olan tepkilerini Twitter’da grubu

gündemin üst sıralarına oturtarak göstermişti. Bunun üzerine grup üyeleri

televizyondan yaptıkları açıklama ile özür dileyerek devam edeceklerini açıklamıştı.

Fakat 14 Ağustos’ta şirketleri Johnny& Associates Inc.’ten faks ile yapılan

açıklamada 25 yıldır piyasada olan grubun 31 Aralık 2016 itibariyle dağılacağını

açıklandı. Bu süre zarfında grubun çalışmalarına devam edeceği, dağıldıktan sonra

da üyelerin şirkette kalarak solo çalışmalarına odaklanacakları belirtildi. Grup üyeleri

basına yaptıkları bireysel açıklamalarında ise grubu dağıtmak zorunda oldukları için

özür dilemekte.

2014 yılında Mr.S adlı son stüdyo albümlerini çıkardılar.

https://english.kyodonews.jp/news/2016/08/427059.

html

http://www.japantimes.co.jp/culture/2016/08/14/

entertainment-news/smap-disband-new-yearseve/#.V8fW6vmLTIV

https://www.japan-zone.com/modern/smap.shtml

SMAP KİMDİR?

1988 yılında “Sports Music Assemble

People” ismiyle Johnnys&Associates

şirketi tarafından kurulan SMAP,

NAKAİ Masahiro, KİMURA Takuya,

KATORİ Shingo, KUSANAGİ Tsuyoshi,

İNAGAKİ Goro ve MORİ Katsuyuki

ile altı kişilik bir grup olarak başladı.

MORİ’nin 1996 yılında ayrılmasıyla

5 kişi olarak çalışmalarına devam

etmiştir. 1991 yılında resmi çıkışlarını

yapan grup günümüzde Japonya’nın

en başarılı grubu olarak anılmaktadır.

Japonya’daki “idol” kavramını

pekiştiren SMAP üyelerinin birlikte ve

ayrı olarak yaptığı birçok televizyon

programı, reklam, dizi ve film de

bulunmaktadır. SMAP’in marka

değerinin 20 milyar yen olduğu

söylenmektedir.

Grup; 55 single, 26 albüm çıkarmıştır.

En ünlü single’ları “Sekai ni Hitotsu

Dake no Hana” 2003 yılında çıkmış

ve 2,57 milyon adet satmıştır.

1996 yılından beri süren televizyon

programları SMAPxSMAP Japonya’da

en çok izlenen 7. eğlence programıdır.

6 hanabi / eylül 2016


dünya gündemi

Derleyen: Bilge BOSTAN

KİRA ve L’den 10 yıl sonra Death Note

Mangası, animesi, kitapları, oyunları, filmleri, dizisiyle Death Note!

2003-2006 yılları arasında Weekly Shōnen Jump’ta yayımlanan bu kült manganın

hayranlarına bir iyi, bir de o kadar iyi olmayan iki haberimiz var:

Uluslararası film veri tabanı imdb.com’a

göre 29 Ekim 2016’da Japonya’da yeni bir

Death Note filmi gösterime giriyor. “Gantz”

ve “Toshokan Sensō (Library Wars)”

filmleriyle tanıdığımız Shinsuke SATO’nun

yönettiği, konusu Kira ve L’den 10 yıl

sonra geçen filmin ülkemizde gösterime

girip girmeyeceğini bilmiyoruz. Ancak

Death Note’un diğer filmlerinin IF Film

Festivali (2008) kapsamında gösterildiğini

düşünürsek, belki 2017’de en azından bir

günlüğüne de olsa beyazperdede bu filmi

izleme fırsatını yakalayabiliriz.

Tsugumi OHBA’nın yazdığı, Takeshi

OBATA’nın çizdiği, Hüseyin Can ERKİN

tarafından Türkçeye çevrilen manganın

2006-2007 yılları arasında Tetsurō

ARAKİ tarafından kısa (37 bölüm) ve

uzun (ilki 2007, ikincisi 2008 yapımı)

animeleri yapılmıştı. 2006-2008 yılları

arasında gösterime giren 3 film sayesinde,

oyuncular Tatsuya FUJİWARA ve Kenichi

MATSUYAMA’nın hayran kitlesi oldukça genişledi. 2015’te yayınlanan 11 bölümlük

dizisinin ise filmlerin gölgesinde kaldığını belirtmek gerek. Yine de Death Note

rüzgârı dinecek gibi görünmüyor.

Öyle ki, dünya üzerinde yayınlanan tüm güzel filmlerin uyarlamasını yapmaya pek

meraklı Hollywood film endüstrisi, Death Note’a da el attı. Warner Bros.’un sahip

olduğu ABD’deki yeniden çevirim hakkının süresinin dolmasıyla, Netflix kanalı 2017

yılında Amerikan versiyonu bir Death Note ile seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Hollywood’un yeniden çevirimlerinin, filmin aslını tercih eden hayranlar tarafından

ender olarak beğenildiğini düşünürsek bu filmden pek umutlu değiliz. Ama hep

beraber bekleyip görelim...

eylül 2016 / hanabi 7


Japon Zihni Sinir

Projeleri: Chindōgu

Yazı: Özlem Burcu ÖZTÜRK

Hayal gücüne sahip

olan insanoğlu, tarih

boyunca, bazen zaman

öldürmek, bazen de

sadece eğlenmek adına

ilginç icatlara imza

atmıştır. Japonya’da

zamanla bir sanat

halini alan bu icatların

bir adı bulunmakta;

Chindogu. -

8 hanabi / eylül 2016


bunu biliyor musunuz?

Tarihte ilk geliştirilen chindōgu günümüzdekiler

kadar ilginç durmayan,

balıkçılıkta kullanılmak üzere 1894

yılında icat edilen bir araçtır. Zaman

ilerledikçe ilginçleşen ve eşsiz icatlar

olmaya başlayan “chindōgu” kategorisindeki

ürünlerin ilk örnekleri arasında

1905 yılında icat edilen tavuk göz koruyucusundan

söz edebiliriz.

Bu tarz icatlar uzun süre sadece boş

zamanı değerlendirmek için üretilmiş

gibi gözükse de 1995 yılında kurulan

Uluslararası Chindōgu Derneği (International

Chindogu Society-ICS) ile

“Chindōgu” olarak anılmaya başlanmıştır.

Bu derneği kuran ve “Chindōgu”

kavramını yaratan karikatürist, yazar,

mühendis ve mucit olan Rube

GOLDBERG’den ilham alan Kenji KA-

WAKAMİ, 20 sene içersinde 700’ü

aşkın chindōgu yaratmış ve konuyla

ilgili The Big Bento Box of Unuseless

Japanese Inventions (Faydasız Olmayan

Japon İcatlarının Büyük Bento

Kutusu), 101 Unuseless Objects (101

Kullanışsız Olmayan Objeler) başta

olmak üzere birçok kitap yazarak

chindōgunun Japonya’da popüler bir

sanat haline gelmesini sağlamıştır.

Özçekim (Selfie)

çubuğunun iki defa icat

edildiğini ve özçekim

çubuğunun eskiden bir

chindōgu olduğunu biliyor

musunuz?

Tatilde bir çocuktan resmini

çekmesini isteyen Hiroshi UEDA,

çocuğun kamerayı alıp kaçmasının

üzerine 1980’li yıllarda özçekim

çubuğunu icat etmiş, 1983 yılında

patentini almış, ancak başarılı

olamamış ve patenti 2003 yılında

bitmiştir.

Her ne kadar KAWAKAMİ’nin

koyduğu kurallarla çelişse de

(Kural 5 ve Kural 9) Japonya’da

1995 yılında yayınlanan The Big

Bento Box of Unuseless Japanese

Inventions (Kullanışsız Olmayan

Japon İcatlarının Büyük Bento

Kutusu) kitabında özçekim çubuğu

bir chindōgu olarak chindōgu

meraklıları ile paylaşılmıştır.

Belki sadece 20-25 yıl kadar erken

icat edilmesinden ötürü bir dönem

“chindōgu” olarak sınıflandırılan

özçekim çubuğu, Kanadalı bir mucit

tarafında 2000’li yıllarda tekrar icat

edilmiş ve hayatlarımızdaki yerini

almıştır.

eylül 2016 / hanabi 9


“Japonlar, hayatlarındaki her

şeyin olabildiğince kolay olmasını

severler” felsefesi ile “chindōgu”

kavramını yaratan Kenji KAWAKAMİ,

bir icadın chindōgu sayılabilmesi

için temelde 10 ilkeye sahip olması

gerektiğini belirtmiştir.

1946 doğumlu olan Kenji KAWAKAMİ, 1967

yılında Tokai Üniversitesi’nde havacılık mühendisliği

okumuş, ancak okulu, öğrenci hareketlerine

katılmasından ötürü bırakmıştır.

1980’lere gelindiğinde o zamana kadar birçok

işte çalışmış olan KAWAKAMİ, genellikle yazı

ve kurgu işlerini tercih etmiş, bu da onu popüler

alışveriş katalogu Tsūhan Seikatsu’nun

editörlüğüne götürmüştür.

Editör olarak kataloğun sayfalarının doldurulmasından

sorumlu olan Kawakami, bir katalogdaki

ekstra sayfaları satılmayan ürünlerle

doldurmuş, bunları “chindōgu” olarak adlandırmış

ve kataloğu baskıya göndermiştir. Yarattığı

ilk ürün göz damlası damlatma hunisi

olmuştur. Okuyucuların ilgisini toplayan bu

bölüm sayesinde her ay katalogda Chindōgu

bölümü yapmaya başlamış, televizyon şovlarına,

sanat sergilerine ve röportajlara konu ve

konuk olmuştur.

Bir gün Tokyo ve Japonya hakkında İngilizce

yayınlanan Tokyo Journal dergisi yazarlarından

Dan PAPİA’nın dikkatini çekmiştir.

Chindōgu hakkında bir makale yazmak

için KAWAKAMİ ile iletişime geçen Dan PA-

PİA, chindōgunun okuyuculardan büyük

ilgi görmesi üzerine dergide düzenli olarak

KAWAKAMİ’nin icatlarını yayınlanmaya başlamıştır.

Zaman içerisinde okuyucuların da chindōgu

fikirlerini dergiye yollamaya başlaması ile bunun

herkesin yararlanmasına izin verilecek

yeni bir sanat anlayışı düşüncesine inanarak

Kenji Kawakami ile 1995 yılında Uluslararası

Chindōgu Derneği (ICS)’ni kurmuştur.

Chindōgu böylelikle Japonya dışında da duyulmaya

başlar ve KAWAKAMİ, röportajlar

ve programlar için yurtdışına davetler alır.

BBC’nin It’ll Never Work? (Asla Çalışmaz mı?)

ve Tomorrow’s World (Yarının Dünyası) programına

düzenli bir şekilde katılır.

10 hanabi / eylül 2016


01.

ilke

02.

ilke

03.

ilke

04.

ilke

05.

ilke

06.

ilke

07.

ilke

08.

ilke

09.

ilke

10.

ilke

Chindōgu’nun 10 İlkesi

Chindōgu gerçek bir yarar taşımamalıdır; icat edilmesindeki

temel nokta neredeyse tam anlamıyla saçma olacak, pratik

kullanım için yaratılmamış olmasıdır. Ancak gerçekten

çok kullanışlı, işe yarar bir hale gelirse bu chindōgu olarak

tanımlanamaz.

Chindōgu var olmalıdır; chindōgu kullanılamaz, ancak mutlaka

fiziksel olarak yapılmalıdır, yalnızca fikir olarak kalmamalıdır.

(Böylelikle bir gün birisi tarafından kullanılması ümit edilebilir.)

Her chindōgunun doğasında anarşistlik vardır; düşünce ve

davranışların özgürlüğünü temsil ederler, bir çeşit meydan

okumadır, neredeyse kullanışsız olmanın özgürlüğüne sahiptir.

Chindōgu günlük kullanım içindir; açıklamaya ihtiyaç kalmadan

her yerde, herkes tarafından ne için icat edildiği anlaşılabilmelidir.

Chindōgular satılık değildir; ticareti yapılamaz. Şaka amaçlı bile

satılamaz.

Mizah, chindōgunun icat edilmesindeki temel amaç olamaz;

temel amaç bir problemi çözmek olmalıdır.

Chindōgu propaganda olamaz; chindōgu masumdur.

Kullanılamayacak olsalar da kullanılması amaçlanarak icat

edilirler. İronik yorumlara malzeme olmak için icat edilmezler.

Chindōgular tabu (yasak) olamaz; Uluslararası Chindogu

Derneği ölçütler belirlemiştir. Bu ölçütlere göre Chindōgular

var olan, yaşayan şeylerin kutsallığını bozacak acımasız mizah

malzemeleri olamazlar.

Chindōgunun patenti alınamaz; Chindōgular dünyaya

sunulmuştur. Telifi, patenti ya da sahipliği bulunamaz.

Chindōgu önyargıya sebep olamaz; chindōgu hiçbir zaman bir

ırkın ya da dinin üstünlüğünü öne çıkaramaz. Genç-yaşlı, kadınerkek,

fakir-zengin, herkesin chindōguda eşit hakkı vardır.

eylül 2016 / hanabi 11


Bunu kullanan

kedinin hoşuna

gider mi bilinmez

ancak sürekli ev

temizliği yapan

kadınlardan

birinin icadı olan

bir chindōgu diye

düşünebiliriz.

Bu kravat chindōgu günümüz

için sizce de çok kullanışlı gibi

durmuyor mu?

Dünyanın her yerinde her gün yeni bir Chindōgu

icat edilirken sizler için gördüklerimiz

arasından en ilgi çekici olanları seçtik.

En ilgi çekici

chindōgular *

Bunlardan kesinlikle almalıyım,

diye düşünen?

Topuklu ayakkabı giyen kadınların

düşmanı yağmurlu ve çamurlu

günlere chindōgu tarzı bir çözüm...

12 hanabi / eylül 2016


Uzun yolculuklarda içi geçen yolcuların

çevresine rahatsızlık vermemesi ve kafalarının

öne düşerek uykularının bölünmemesi

düşünülerek tasarlandığı belli değil mi?

Kim ağzı yanarak ramen

yemek ister ki?

* Chindōgu, orijinal fikirlerin üzerine kurulmasına rağmen çok yaygın bir konu değil. Bu yüzden yayınlanmış görsel malzeme son derece

kısıtlı. Dergimizdeki yazılara eşlik eden görsellerin izin alınmış veya kullanımı serbet görseller olmasına özen göstermemize karşın, bu

ilginç konuda gerek yazarımızın gerekse yayın ekibimizin çabaları ne yazık ki birkaç görselle sınırlı kaldı.

meraklısına:

http://www.chindogu.com

http://www.japantimes.co.jp/news/2001/04/14/national/gadget-guy-puts-ideology-over-profit/#.V0qcFuS1fRj

http://www.wowjpn.com/1819

http://www.curiosite.com/scripts/news/ennews.php?frmIdPagina=10002

http://rosemaryroad.org/ctnst3/chindogu.html

http://www.tofugu.com/japan/chindogu-japanese-inventions/

http://japanesechindogu.weebly.com/

https://en.wikipedia.org/wiki/Rube_Goldberg

http://andoryu71.blogspot.com.tr/2015/05/chindogu-selfie-sticks.html

http://www.bbc.com/news/magazine-32336808

eylül 2016 / hanabi 13


14 hanabi / eylül 2016


Parmak İzi

Kadar Eşsiz

©flickr/scott_ashkenaz

Yazı: Zeynep Ebru OKYAR

El yazısı ve kaligrafiye son derece

önem verilen Japonya’da imza kültürü

yerine, mühür kültürünün gelişmesi

oldukça ilginç değil mi?

hankosquare.com

eylül 2016 / hanabi 15


hankosquare.com

Mühür ve Japon kültürü

Japonya’da kullanılan semboller (mühür, tabela,

işaret, vb.) sistemi, tamamen işlevsellik

üzerine kurulu olsa da tasarlarken gösterilen

özen ve estetik kaygılar, bu sembolleri aynı

zamanda sanatsal bir objeye dönüştürmüştür.

Kullanılan kaligrafi, süsleme figürleri, çeşitli

şekil ve göndermeler de içeren bu semboller,

Japon kültüründe içeriğe olduğu kadar

(hatta belki içerikten de önce) görünüme verilen

önemi yansıtır.

Shuniku denilen geleneksel kırmızı mürekkebin

washi denilen özel kâğıtlara damgalanmasıyla

oluşan kırmızı-beyaz görüntü, farklı

alanlarda da karşımıza çıkan tipik Japon

kombinasyonu olup görenin aklına hemen

Japon sanat ve estetik anlayışını getirir.

Mühür kullanımı

Japonya’da mühürler, sadece iş hayatında

değil, kişisel hayatta da önemli. Bizim imza

attığımız yerlerde, Japonlar adları yazılı damgalarla

mühür basıyor. Her ne kadar, artık para

çekmek gibi işlemler ATM benzeri makineler

aracılığıyla yapılabiliyorsa da, eğer işleminizi

bankada yapacaksanız çoğu bankada mührünüzü

kullanmak zorundasınız. Mühür kullanmadan

ev kiralamak, araba satın almak, resmi

yazışmaları göndermek ve teslim almak,

makbuz düzenlemek gibi günlük hayatın pek

çok gerekli faaliyetinde bulunmak, imkânsız

değilse de zordur.

Tokyo Mühür Oymacıları Derneği Başkanı

Shōichi NAKAJİMA’nın verdiği bilgiye göre,

ortalama olarak bir Japon’un ömür boyu 4-5

hankosu oluyor.

Neden imza yerine mühür?

Bunun 2 temel sebebi olduğu düşünülmektedir;

birincisi mühür, yazıya göre çok daha pratik

ve hızlıdır. Tükenmez kalemin henüz icat

edilmediği, yazının özel fırçalarla yazıldığı,

mürekkep, hokka, kurutma kâğıdı, vb. malzemenin

sürekli el altında bulundurulması gereken

bir süreç, özellikle ticaret yapan kişiler için

işi zorlaştırıyordu. İkinci sebep ise 17. yüzyılın

ortalarında Tokugawa Şogunluğu’nun gücünü

ve etkisini pekiştirmek için köylere ve kasabalara

gönderilen tebliğ ve düzenlemeleri, herkesin

duyduğunu teyit etmek için bir sistem

gerekmesiydi. Önceleri kâğıda işaret koymak,

imza atmak şeklinde bir uygulama varsa da,

mühür sistemi bunu herkes için çok daha kolay

hale getirmiştir.

Kişisel mühür sistemi oluşturulduğunda,

okuryazarlık oranı çok düşüktü ve mühürler

kimlik tespiti için vazgeçilmez bir unsur olarak

işlev görüyordu. Şu anda ise pek çok kişi

dünyanın en yüksek okuryazarlık oranına sahip

modern Japon toplumunda, mühürlerin bu

tarihsel işlevini artık tamamladığı ve emekli

edilmesi gerektiğini düşünüyor.

Güvenlik açısından incelendiğinde ise, uzmanlara

göre, damga ve imzanın, güvenlik

düzeyi benzerdir; her ikisi de bir amatör tarafından

taklit edilmesi zor yöntemlerdir. Bu

bağlamda, kötü niyetli kişilerin erişimine açık

hale getirerek imza sahteciliğine fırsat vermemek

için imzamızı atarken özen gösterdiğimiz

gibi, mührü kullanırken de özen gösterilmesi

beklenir.

16 hanabi / eylül 2016


MÜHÜR

Tarihçesi

5500

Dünyada ilk mühür

kullanımları

Ortadoğudan Avrupa ve Asya’ya yayıldı.

MS 750

MS 57

Hiyerarşide

yukarıdan aşağıya yayılım

İmparatordan sonra soylular da

mühür kullanmaya başladı.

11.yy

Japonya’daki

en eski mühür

Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi

kralına Çin hükümdarı tarafından

altın mühür gönderildi.

Samurayların mühür kullanması

Kırmızı renk, samuraylara özeldi!

1694

Mühür tescili

“Jitsu-in” sisteminin temelleri atıldı.

1871

2. Dünya

Savaşı

sonrası

İmparatorluk mührü kullanımı bırakıldı.

Merkezi ve yerel idarelerde mühür kullanımı

devam ediyor.

Meiji reformları

İmza yerine mühür kullanma

zorunluluğu getirildi.

eylül 2016 / hanabi 17


18 hanabi / eylül 2016

Hanko ( 判 子 ) mu,


İnkan ( 印 鑑 ) mı?

Hanko ( 判 子 ) damgalama işleminin

yapıldığı nesnedir. Taş, ahşap, kemik,

boynuz, kristal veya fildişinden yapılır;

inkan ( 印 鑑 ) ise kâğıt üzerindeki damga

görüntüsüdür. Yine de bu iki kelimenin

günlük hayatta her iki anlamda da

kullanıldığını söyleyebiliriz. Hanko biraz

daha günlük konuşma diline yakın bir

izlenim verirken, inkan bir parça daha

resmiyet hissi vermektedir.

©flickr/david_shackelford

©flickr/gene_han

eylül 2016 / hanabi 19


Japonya’da bulunan en eski mühür: Altından yapılmış Wa mührü

Tarihçe

Dünyada ilk mühür kullanımı, MÖ 5500’lü yıllarda Ortadoğu’da olmuştur. Taş, deniz kabuğu, kil

gibi malzemenin üzerine kişisel semboller kazınarak aidiyet ifadesi, önce Avrupa’ya, daha sonra

da Asya’ya yayılmıştır. Japonya’da kullanımının ise 8. yüzyılda başladığı biliniyor.

MS 57 yılına dayandırılan Japonya’da bulunan en eski mühür, Kyūshū’da keşfedilmiştir. Altından

yapılmış olan bu mührün, Wa (Japon) ülkesi Na bölgesi kralına dönemin Çin hükümdarı

tarafından gönderilmiştir. Her ne kadar Japonlar, Çin kültürünün etkisiyle mühür kullanmaya

başladılarsa da, kendi kültürlerinin etnosantrik ve hiyerarşik yapısını, mühür tasarım ve kullanım

kurallarına yansıtarak “Japon mühür geleneği”ni oluşturmuşlardır.

750 yılından sonra ilk başta sadece İmparator ve çok yakın hizmetlileri tarafından kullanılan

“hanko”yu, soylular da kullanmaya başlamış, samurayların kullanımıyla hankoların yaygınlaşması

ise 11. yüzyıldan sonra olmuştur. Bu dönemde kırmızı renk, samuraylara özel kılınmıştır.

1694 yılında, Japon hükümeti, damganın kullanımının yaygınlaşması, sahtekârlıkları çok arttırınca,

tüm mühür sahiplerinin, bu mühürleri yerel yönetimlere kaydettirmesi gerekliliğini getirdi.

Bu karar, “gerçek damga” anlamına gelen “jitsu-in” sisteminin başlangıcıdır.

1871 yılındaki Meiji Restorasyonu ile kanuni ve ticari evrakta diğer kimlik ispat yöntemleri yasaklandıktan

sonra, mühür kullanımı toplum geneline yayılmıştır. Mühür kullanımının yasalarla

düzenlenmesi ve tescil gerekliliği, yeni doğmakta olan Japon bürokrasisinin bir sonucudur.

Meiji reformlarıyla, bir devlet mührü oluşturuldu ve imparatorluk mührü revize edildi. 2. Dünya

Savaşı’ndan sonra imparatorluk mührünün kullanılmasından vazgeçildiyse de damga sistemi

hem merkezi hem de yerel yönetim dairelerinde hâlâ kullanılmaktadır. Aynı yıl yapılan kişisel

mühürlerin tescil ve sertifikasyonuna dair yasal düzenlemelerle de ulusal damga sistemi oluşturulmuştur.

20 hanabi / eylül 2016


Basımcı mühürleri

Ukiyo-e resimlerinin çoğunda

basımcının (hanmoto) mührünü görmek

mümkündür. Marka ya da basit işaretli

mühürler olabildiği gibi, kanji ve görsel

figürler içeren mühürler de vardır.

printsofjapan.com

eylül 2016 / hanabi 21


Mühür çeşitleri

Jitsu-in

Kanuni mühür diyebileceğimiz “jitsu-in”,

“gerçek mühür” anlamına gelir, “yetkili imza”

yerine geçer. Mali evraklarda, sicillerde, vb.

resmi sebeplerle kullanılacak bu mühürlerin

yerel idare kayıtlarına tescil edilmesi gerekliliği

açıktır. Aynı şekilde bu mühürlerin kaybedilmesinin

yol açacağı sorunlar da çok ciddi

olmaktadır.

Japon kanunlarına göre, bir kişi mührünü yerel

yönetim ofisinde tescil ettiğinde, bu damganın

yer aldığı bir nevi imza sirküleri, mühür

tescil belgesi (inkan tōroku shōmei-sho) verilir

ve kişi damgayı kullandığı yerlerde o belgeyi

de göstermekle yükümlüdür. Özellikle

sözleşmeler, büyük işlemler söz konusu olduğunda,

kimliğin ispatı için bu çok önemlidir.

İpotek yaptırırken ya da kredi alırken jitsu-in

mecburidir.

Bir kişinin sadece bir tane tescilli mührü olabilir.

hankosquare.com

Jitsu-in, boyut, şekil, malzeme, süsleme ve

kaligrafi stili çok sıkı kurallara bağlanmıştır.

Örneğin, Hiroşima’da bir jitsu-in, 1,3-2,5

cm boyutunda bir kare (nadiren dikdörtgen)

olabilir. Kişinin adı ve soyadı, hiçbir kısaltma

yapılmaksızın yazılmalıdır. Beyaz fon üzerine

kırmızı yazı bulunmalıdır. Belirlenmiş eski

yazı tiplerinden biri ve kanjilerin eski formları

tercih edilir. İsmin çevresinde kırmızı bir hat

bulunmalı ve damganın kullanılan yüzünde

hiçbir süsleme olmamalıdır.

Yabancılar için jitsu-in kuralları da detaylıdır;

pasaportta yer alan haliyle yazılabildiği gibi,

uzun isimlerde ilk harf kullanımı suretiyle kısaltmak

da mümkündür. Ayrıca kişinin kanji

ile yazılan tescil edilmiş bir ismi varsa onu da

jitsu-in’de kullanabilir.

Jitsu-in, banka kasası gibi güvenliğinden

emin olunan yerlerde, nakışlı kumaş kaplı özel

kutusunda saklanır.

Ginkō-in

“Banka damgası” anlamına gelen ginkō-in( 銀

行 印 ) ya da todokede-in ( 届 出 印 ), bankalarda

para çekmek, otomatik ödeme talimatı vermek

gibi işlemlerde kullanılan kişisel mühürdür.

Güvenlik sebebiyle özel yerlerde saklanır.

Yakın zamana kadar kişinin hesap defteri

bununla damgalanıyordu ancak güvenlik gerekçesiyle

çoğu banka artık bu uygulamadan

vazgeçmiştir. Fabrikasyon olanları, güvenlik

sebebiyle tercih edilmezken, kişiye özel üretim

yapan mühür ustaları/şirketleri ya da kişinin

kendisi tarafından tasarlanır. Tahta ya

da taştan yapılan bu mühürlerde, isteğe bağlı

yazı tipleri ve süslemeler bulunabilir. Hatta

bazı bankalar, mühürde yazıyı bile zorunlu

tutmamaktadır. Banka şubelerinde müşterilerin

kullanımı için ıstampa mürekkebi, mühür

macunu ve kurutma kâğıdı bulunur.

22 hanabi / eylül 2016


Mitome-in

Mitome-in, orta resmiyette bir mühür olup

posta teslim alırken, elektrik, su, gaz vb. faturaları

öderken, şirket içi yazışmaları gönderirken

ve alırken, kairanban denilen mahalle duyurularını

teslim alırken, yani gündelik hayatta

yüksek güvenlik gerekmeksizin imza attığımız

durumlarda kullanılır.

Tasarımındaki kurallar jitsu-in ve ginkō-in’e

göre çok daha serbest olan mitome-in için,

daha çok sosyal kabuller söz konusudur. Örneğin

erkeklerin mührü, kadınlarınkinden biraz

daha büyük olur; ofiste çalışanların mührünün,

üstlerininkine göre daha küçük olması

tavsiye edilir. Aile üyelerinin “ev halkı” adına

kullanması yaygın olduğu için, sadece soyadını

içeren bu mühür tipi, genelde yuvarlak ya

da oval olur. Çerçeve çizgisi bulunması, isteğe

bağlıdır. Kauçuktan yapılan mitome-inler kırtasiyecilerde

satılmakta olup, ucuz taştan yapılanlar

da oldukça popülerdir. Genelde küçük

plastik kutularda, ufak bir ıstampa ile birlikte

muhafaza edilir. Emniyet sorunu çok olmadığı

için özel bir saklama yeri gerektirmez.

hankosquare.com

Mitome-in’in bir çeşidi de teisei-in ( 訂 正 印 )

denilen “düzeltme mührü”dür. Normal mühürden

daha küçük olup genelde oval şeklindedir.

Hatalı yazılmış metinde hatalı kelimenin üstü

çift çizilerek doğru kelime yanına/altına yazılır

ve bu mühür ile düzeltmeyi yapan kişinin kim

olduğu belirtilir.

hankosquare.com

eylül 2016 / hanabi 23


Kurum ve Şirket mühürleri

Resmi kurumların kullandığı “inkan” 5,1 ila 10,2 cm genişliğinde

olup jitsu-in kurallarıyla düzenlenir. Bu büyük mühürlerin

tutağında oymalı süslemeler bulunur; genelde mitolojik

canavarlar ya da eski metinlerden alıntıları görmek

mümkündür. 3,55 kg ağırlığındaki İmparatorun Ferman

Mührü, buna güzel bir örnektir.

İmparatorluk Mührü

“Kikumon”

Meiji döneminde

imparator dışında

hiç kimsenin 16

yapraklı krizantem

mührünü kullanmasına

izin verilmiyordu;

imparatorluk ailesinden

kişiler de bu mührün

farklılaştırılmış

versiyonlarını kullanırdı.

Şinto tapınaklarının

ambleminde de

imparatorluk mührü ya

da bu mührü sembolize

eden bir figür mutlaka

bulunurdu.

Şirket mühürleri genelde kişisel mühürlerden daha büyüktür.

Şirket ne kadar büyük, köklü ve ünlü ise, mührün de o

kadar büyük olması beklenir. Şirket mühürleri ayrıca daha

karmaşık tasarım öğeleri içerir. Şirket mührü de jitsu-in

gibi tescile tabidir. Bu sicil, Adalet Bakanlığı’nın yerel ofisinde

bulunur.

Kurumların resmi mührü, temsil yetkisi olan idarecisinin

mührü olarak tescil edilir. Yuvarlak mühür anlamına gelen

“maru-in” de denilen bu mühürlerde eş merkezli iki daire

bulunur; dış halkada şirketin ya da kurumun adı, içte

ise yöneticinin adı yer alır. Büyük şirketlerde şirket adına

farklı düzeylerde mühürler de bulunur; şirket yöneticisi

(yakushoku-in), bölüm şefi (buchō-in), şube yöneticisi

(shitenchō-in) gibi.

Diğer mühürler

Sansür mühürleri

1790 yılına kadar kitap ve resim basımı, yerel idarecilerin

kontrolüne tabi idi. 1791 yılından sonra ise bu sorumluluk,

basımcı loncalarına verildi. “Kiwame” denilen “onaylandı”

mührü ve “aratame” denilen “incelendi” mührü, 1842 yılına

kadar kullanıldı. Daha sonra e-nanushi denilen devlete

bağlı resim denetleyicileri bu görevi yerine getirdi. 1875

yılına kadar bu denetim ve mühürleme devam etti. Sonrasında

ise basımcıların isim, adres ve tarih içeren damgası

bulunan resimleri İçişleri Bakanlığı’na ibraz etmesi sistemi

getirildi. Yaklaşık 90 yıl süren bu sansür dönemi, ukiyo-e

resminin en aktif dönemlerine denk gelir. İlginçtir ki bu

sansür mühürleri sayesinde, bugün, çoğu dönem resminin

tarihini doğru olarak tespit etmek mümkün olmaktadır.

Pavlonya Mührü

Japon hükümetinin

mührüdür.

Sağda görülen 5-7-5

çiçekli pavlonya figürü,

başbakanın mührüdür.

24 hanabi / eylül 2016


hankosquare.com

Eğlence amaçlı mühürler Japonların kawaii kültürünün

yansımasıdır.

Gayriresmî mühürler

Hem çocuklar, hem de yetişkinler için, piyasada

çokça eğlence amaçlı mühür de bulunmaktadır.

Sık bulunan isimleri de orijinal

tasarımlarla bulabileceğiniz bu tür mühürler,

kişisel not ve mektuplarda kullanılır.

Dijital mühür

İnternette ya da Microsoft Word veya Excel

dosyalarında mühür figürlerine rastlamış olabilirsiniz.

Denshi inkan ( 電 子 印 鑑 )denilen bu

elektronik damgalar, mitome-in gibi bir fonksiyona

sahip olup, daha samimi yazışmalarda

da kullanılabilmektedir. Beğendiğiniz tasarımdan

fiziki damga siparişi vereceğiniz beklentisiyle,

internette kendi damganızı tasarlama

fırsatı veren şirket sayısı hayli fazla.

Haziran 2016’da ülkemize gelen shodō ustası Mohri

SUZUKİ’nin eserlerinde kullandığı gagō-in mührü.

Gagō-in

Görsel sanatlarda, sanatçının eseri süslemek

ve imzasını atmak için kullandığı mühürdür.

Tüm çalışmalarında aynı mührü kullanan sanatçılar

olduğu gibi, çeşitli mühürler kullanan

sanatçılar da vardır. Genelde takma ad

ve lakaplar kullanılır. Sanatçının adının yanı

sıra, eski ustaların ismi ya da kullandığı amblemler,

stüdyo armaları, aile isim ve lakapları

mühürde yer alabilir. Süsleme amaçlı kısa

ifade ve sloganlara da yer verilir. Bu metinlere

damga cümlesi anlamına gelen “inbun ( 印 文 )”

denmektedir. Boyut, tasarım ve şekli değişken

olan bu tip mühürler, son dönemde daha çok

yumuşak taşlardan yapılmaktadır.

eylül 2016 / hanabi 25


hankosquare.com

Kadın ve erkek mühürleri

Mührün çapı önemli bir ayrım

noktası olsa da bunun dışında

faktörler de vardır:

• Kişi adı,

• Yazı tipi ve kullanılan kanji

seçimleri,

• Mührü taşımak ve korumak

için kullanılan aksesuarların

renk ve tarzı.

Mühür Yapımı

Mühürlerde kullanılan kaligrafi

Farklı mühür tiplerinde farklı yazı tarzları kullanılır.

Bu, hem kanuni sebepler hem de genel

uygulamalara göredir. Özellikle “tensho” denilen

eski Çin kaligrafi stilinin iki çeşidi, “daiten”

büyük mühür yazısı ve “shoten” küçük

mühür yazısı olarak sıkça kullanılmaktadır.

Mühürde kullanmak istediğiniz kelimeyi hiragana,

katakana, kanji ya da Latin alfabesiyle

yazarak tensho ile nasıl göründüğünü

test etmek isterseniz, şu sayfadaki formu

kullanabilirsiniz:

https://www.is-hanko.co.jp/shachi/tensho_

check.html

Japon kaligrafisi olan shodō üstatları ve

ünlü mühür oymacıları, bireysel olarak ya da

gruplar halinde, tasarladıkları damgalardan

oluşan inpu denilen kitaplar çıkartmaktadır.

Tavsiye edilen kişisel mühür çapları

Boyut (mm) 10,5 12 13,5 15 16,5 18 19,5

Kadın / Erkek ♀ ♀ ♂ ♀ ♂ ♂ ♂

Mitome-in

Ginkō-in √ √

Jitsu-in √ √

26 hanabi / eylül 2016


hankosquare.com

Mühür malzemeleri

Günümüzde çoğu kişisel mühür ahşap ya da plastikten

yapılmaktadır. Fildişi ya da abanoz görünümlü

sentetik malzemelere de sıkça rastlanmaktadır.

Özellikle jitsu-in, uzun süreli kullanım için yapıldığından,

dayanıklı malzemeler tercih edilir.

Bugün Japonya’da “Kendi Hanko’nu Kendin Yap”

setleri, kırtasiyecilerde, büyük kitapçılarda ve perakende

satış mağazalarında çokça bulunmaktadır.

Mühür macunu

İpek ya da bitki bazlı olan mühür macunu, genel

olarak alev kırmızısıdır. Shuniku denilen bu malzemenin,

standart ıstampa mürekkebinden en temel

farkı, zamana ve güneş ışığına dayanıklılığıdır.

Ancak özel amaçlar için siyah ve lacivert olanları

da bulunur. Plastik ya da seramik kutulu olan bu

macun, kullanımın hemen ardından sıkıca kapatılmazsa

kuruyabilir. Doğrudan güneş ışığına maruz

kalmamasına dikkat edilir. Ayda bir de özel spatulası

ile karıştırılarak içeriğindeki yağın ayrışması

önlenir.

Mühür kutuları

Plastik kutular birkaç bin Japon yenine satılmakta.

İçinde genelde ufak bir ıstampa da bulunur. Fabrikasyon

kutular, en fazla 1,8 cm çap ve 6 cm uzunluğundaki

mühürler içindir ve kalın bir ruj kutusunu

andırır. Kese tipi mühür taşıma seçeneği de sıkça

kullanılmaktadır.

jungifts.com

eylül 2016 / hanabi 27


Mühür kimdeyse, Süleyman odur.

Sadece insanlara değil, hayvanlara, cinlere, perilere, doğaya hükmeden

Hükümdar-Peygamber Süleyman’ın, gücünü borçlu olduğu mühür

yüzüğüne atfen söylenen söz. Hikâyeye göre yüzlerce yıl süren bu

hüküm ve ömür, yüzüğü kaybetmesiyle elinden gider. Zira saltanatın

kerameti, mühürdedir ve mühür kimdeyse Süleyman yani hükümdar

odur. Mührün, hükmün, hükümranlığın baki; mühür sahibinin,

hükmedenin, hükümdarın ise geçici olduğuna işaret eden söz,

atasözü olarak kullanılır.

Mezapotamya’da kullanılmaya başlayan

“mühür”, kalkolitik çağdan itibaren Orta

Anadolu’da kullanılmıştır. Boğazköy’de

bulunan ve Eski Eti çağına ait olan kral

mühürleri, damga olarak en eski kral mühürlerini,

aynı zamanda en eski hiyeroglif

belgelerini teşkil eder. Dünyanın en büyük

bulla buluntusu* da Zeugma’da bulunmuştur.

Eski Mısır, eski Yunan ve Roma

İmparatorluğu’na yayılan mühürler, MÖ

221’den sonra Çin’de kullanılmaya başlamıştır.

Hükümdarların isimlerinin kullanıldığı

mühürler özellikle Çin devlet geleneğinde

önemlidir. 9. yüzyıldan itibaren

Avrupa’da kralların resimlerinin işlendiği

mühürlere rastlamaktayız. Orta Çağ’da

Avrupa’da balmumu mühürler çok yaygınlaşmıştır.

Kilise’nin de mühür kullanımının

buna etkisi olduğu düşünülmektedir.

İslam dünyasında da Hz. Muhammed,

hükümdarlara gönderdiği “İslamiyet’e

çağrı” mektuplarına bastığı mühürde,

Kelime-i Şehadet’i kullanmıştır. Türk-

İslam devletlerinde hükümdarların kullandığı

mühürler, özellikle Osmanlı döneminde

nakkaşlar tarafından tasarlanan ve

padişahın baba adı ve kendi adı ve lakabı

bulunan “tuğra”lar, resmi evrak ve sikkelerin

üzerinde bulunurdu. Hatta yazı-tura’daki

tura, bu geleneğin yansımasıdır.

Osmanlı toplumunda üzerinde sahibinin

ismi kazılı olan mühür kullanma uygulaması,

1908 yılına kadar devam etmiştir.

20. yüzyıldan sonra Batı Avrupa ve

Amerika’da yalnızca görev amaçlı mühür

kullanımı bulunsa da, kişisel mühürler,

Doğu Asya ülkeleri gibi, Orta ve Doğu Avrupa

ülkelerinin çoğunda da kimlik ispatı

için halen kullanılmaktadır.

Mühür, Türkiye’deki bürokrasi geleneğinde

belgeye resmi kimlik kazandıran ispat

aracı olarak, büyük öneme sahiptir.

Yeminli mali müşavir veya noter mührü,

bankalarda müfettiş mühürleri, “olmazsa

olmaz” niteliktedir. Resmi mühürler,

Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü

tarafından imal edilir ve bir resmi

mühür kütüğüne kaydedilir. Türkiye’de bireysel

kimlik ispatı için yoğunlukla imza

kullanılıyor olsa da, kanunen, noterde tasdik

edilmiş isim yazan mührü kullanmak

da mümkün. Günlük hayatta ise “mühür”

dendiğinde aklımıza en çok gelenler posta

mührü ve seçimlerde hepimizi “Süleyman”

yapan “evet” mührü...

28 hanabi / eylül 2016

*

Bulla; Roma İmparatorluğu’nda kullanılan bir tür mühür


Mühür nasıl basılır?

Mühür basmak, bir anlamda yemek çubuklarını

kullanmaya benzer. Herkes yapabilir, ama

“iyi” denilecek nitelikte yapabilmek için ciddi

bir el alışkanlığı gerekir. Gerçek bir mührü

basmak, günümüzde tipik hale gelen kauçuk

mühürlerden çok daha zordur. Lastik mühür

yumuşak olduğu için belirli bir açıda kâğıda

yaklaştırıp bastırmanız, genelde iyi bir damga

elde etmeniz için yeterlidir. Plastiğin esnek

yapısı, mührün kâğıt üzerinde kaymasını,

dönmesini engellediği için net bir figür basılma

olasılığı çok daha yüksektir. Istampa

kullanılan durumlarda, ne kadar bastıracağını

bilmek de önemlidir; az bastırmak, damganın

silik çıkmasına sebep olabileceği gibi, çok

bastırmak da mürekkebin dağılıp damganın

bulanıklaşmasına sebep olabilir. Mühür basılırken

alt-üst kontrolünü de yapmak gerekir.

Bazı mühürlerin üzerinde basıldığında hangi

tarafının üste geleceği işaretlidir.

Mühür kaybedilirse

Eski mührün kayıp ya da tahrip olduğuna ya

da çalındığına dair bildirimde bulunmak ve

yeni mührü tescil ettirmek gerekir. Birbirine

çok benzeseler bile her bir mührün “tek” olduğu

unutulmamalıdır.

Jitsu-in ve mühür tescil belgesi

aynı yerde bulundurulmaz.

Çünkü yanlış ellere geçerse, sizin

adınıza işlem yapma imkânı verir.

meraklısına:

Nippon : The Land and Its People (English and Japanese Edition), Yasuo AOTO, 1988

Japanese Coloring – Editing by Ikko TANAKA & Kazuka KOIKE

CultureShock! Japan: A Survival Guide to Customs and Etiquette – Sean Bramble – 4th edition, 2012- Marshall CAVENDISH

Japan Company Laws and Regulations Handbook, International Business Publications, USA, 2009

Discover Japan: Words, Customs and Concepts – Çeviri: MATSUMOTO Michihiro – Japan Culture Institute, 1997

Popular Literacy in Early Modern Japan, Richard RUBINGER, University of Hawaii Press, 2007.

Sho Japanese Calligraphy: An In-Depth Introduction to the Art of Writing Characters - Christopher EARNSHAW

Asian Indigenous Law: An Interaction With Received Law edited by Masaji CHIBA - Routledge & Kegan Paul, 1986

Japanese Marks and Seals – 1884 – James Lord BOWES

Kodansha Encyclopedia of Japan

Visually Sealed and Digitally Signed Documents, Liu, Vicky, Caelli, William J., Foo, Ernest, & Russell, Selwyn V. (2004)

Executing Contracts in Japan (May 30, 2015). Andrew PARDIECK, 39 Zeitschrift für Japanisches Recht [J. Japanese L.] 8

(2015).

http://japanese-calligraphy.jp/history_en.html

http://www.turning-japanese.info/2013/08/all-about-japanese-inkanhankochopsseals.html

https://www.city.iruma.saitama.jp/i-society/CC_Eng/CC_Eng_0211.pdf

http://www.realestate-tokyo.com/news/japanese-hanko-inkan/

http://viewingjapaneseprints.net/texts/topictexts/faq/faq_inscript_seals.html

http://mercury.lcs.mit.edu/~jnc/prints/sealdate.html

http://www.japantimes.co.jp/news/2007/08/21/reference/hanko-fate-sealed-by-test-of-time/#.VxeZv_mLSMhttps://scrcexhibits.omeka.net/exhibits/show/japanese-woodblock-prints/item/36

Anadolu Damga Mühürleri; Nimet DİNÇER; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 1 Sayfa: 073-081 DOI: 10.1501/

Dtcfder_0000000427 Yayın Tarihi: 1943

eylül 2016 / hanabi 29


RÖPORTAJ

PROF. DR.

HÜSEYİN CAN ERKİN

Japonca: Hem İş Hem Hobi

Röportaj ve Fotoğraflar:

Ömer YILMAZ

Death Note’tan Kapital mangasına,

Murakami’den Mişima’ya,

Kavabata’dan Tanizaki’ye

popüler ve klasik Japon kültürünü ülkemize

taşıyan önemli isimlerden Prof. Dr. Hüseyin

Can ERKİN ile dergimiz adına Ankara

Üniversitesi öğrencisi Ömer YILMAZ görüştü.

30 hanabi / eylül 2016


Japon kültürüne ve Japonya’ya nasıl

ilgi duymaya başladınız?

Benim okuduğum lise, Samsun Anadolu Lisesi

idi. Bu okulda görevli Amerikalı bir hocamız

vardı. Hocamızın çok güzel bir Japon bahçesi

ve bu bahçeye bakan bir kütüphanesi vardı.

Aynı zamanda hocamızın kütüphanesinde

40-45 kadar Japonya ile alakalı kitap koleksiyonu

vardı. Özellikle Japon bahçeleri, Japon

mimarisi, ikebana vs. gibi konularla ilgili. Hem

İngilizce bir şeyler okumak , hem de oradaki

görsel malzemeyi tadabilmek için sık sık uğrardım

kütüphaneye; hocamız aynı zamanda

bize satranç öğretirdi. Orada yaptığımız konuşmalar

sırasında Japonya’dan ve Japonya

seyahatinden sürekli bahsederdi. Tabii, bu, temel

etkenlerden biri sadece.

(...) Fatih

Sultan Mehmet

Köprüsü’nün 1988

yılında ulaşıma

açılmasının da

etkisiyle Türkiye’de

Japonya’ya ilgi

artmıştı.

1985 yılında yapımına başlanan Fatih Sultan

Mehmet Köprüsü’nün 1988 yılında ulaşıma

açılmasının da etkisiyle Türkiye’de Japonya’ya

ilgi artmıştı. Özellikle dönemin cumhurbaşkanı

Turgut ÖZAL’ın “Japon modeli” diye tabir

ettiği, sürekli tekrarladığı bir lafı vardı ve gazetelerde

de köprünün inşaatında Japon mühendislerin

ve Türk işçilerin ortak çalışmasıyla

inşaatın tamamlanıp erken teslim edilmesi

gibi birçok haber çıkardı. Onları okurduk.

Bir diğer etken de tam o sırada Türkiye’de ilk

kez 1985 yılında Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim

Dalı açıldı Ankara Üniversitesi’nde. İlk

öğrencilerini 1986-1987 döneminde aldı.

Ben 1987-1988 eğitim-öğretim yılında 2. dönem

öğrencilerinden biri olarak girdim. Ondan

sonra da devam ettim, yaklaşık bir 30 yılı buldu...

1987-1988 yılları arasında dediniz değil

mi? Peki bu zamanda size kim ya da

kimler ders verdi?

O zaman biz ders veren… Açıkçası Japonya’dan

doğrudan görevlendirilmiş, Japonca öğretiminin

uzmanı olan hocamız vardı. Okullu demek

lazım ona. Bir de eşi Türk olup da Türkiye’de

yaşayan Japon hocalarımız vardı. İlk derslerimizi

onlardan aldık. Sonra, 2014 yılında

rahmetli olan Prof. Dr. Polat OKTAR hocamız

vardı onların dışında. Sonraki yıllarda, 3 ve 4.

sınıfta, daha çok kültür ve tarih gibi konularda

dersler aldık.

İşiniz ve uzmanlık alanınız dışında

manga, anime, J-Rock, J-Pop vs. gibi

popüler Japon kültürü öğelerinden

hangisi ile ilgileniyorsunuz?

Bu tür şeylere işimin dışında bakabilmem benim,

mümkün değil. Nihayetinde Japonya’nın

neresinden tutarsak tutalım işimin bir parçası.

Küçük bir parçası ya da büyük bir parçası...

Mesela ben mangaya bakarken, tutup da işte

“günümüz mangalarını deli gibi her gün 3 tane

okuyayım, 4 tane okuyayım” gibi bir hobim

yok, ama manganın tarihsel gelişimi, nereden

başlayıp ne şekilde bir evrimden sonra bugünkü

mangaya ulaştığı gibi konuları araştıran

hem danışmanlığını da yaptığım öğrencilerim

var. Aynı konu üzerinde kafa yormuşluğum da

oldu. Çünkü bir öğrencinin danışmanlığını yaparken

az bir şey siz de konuyu bileceksiniz ki

yönlendirebilesiniz.

Ayrıca manga çevirisi de yaptım ben. Bunlardan

birisi; dünya klasiklerini mangalaştırmış bir

Japon yayınevi, onlardan bazılarını çevirdim.

eylül 2016 / hanabi 31


Yanlış biliyor olabilirim ama Toujutsu

adlı üniversiteli bir grup uğraşmıştı

mangaya kazandırmak için bu eserleri.

Hatta kendilerine 1940’larda Kuran’ı

Kerim’i Japoncaya da kazandırmış olan

bir kişiyi örnek almışlardı. Ama sanırım

karıştırdım çok fazla.

Onlar değil, East Press adında bir yayınevi idi

bu mangaya hazırlayan ve Türkiye’de “Yordam

Kitap” yayınladı onların yayınlarını. Onun

içerisinde Karl MARX’ın Das Kapital’i mangaya

çevrilmişti. Japonca olarak mangalaştırılmıştı,

onu Türkçeye çevirdim. Benim Türkçe

çevirimden daha sonra Kürtçeye çevrildiğini

ve yayınlandığını öğrendim. Yakında artık

herhalde Zazaca, Farsça vs. yayılır gider. Ana

dili Kürtçe olanların da okumak istedikleri bir

kitap.

1970’li yıllarda Türkiye’de Karl MARX’ın

Kapital’i ile ilgili çok ilginç bir tartışma olur

dönemin iki düşünürü arasında. İşte efendim

“Halkımız klasik kitapları, ağırlığı olan kitapları

okumuyor” şeklinde bir serzenişte bulunur.

Karşısındaki tartışmacı da der ki “ Fotoromanlı

mı çıkaracağız da okunacak?” der. İşte o süreç

sırasında 1990’lı yılların sonunda Japonlar

mangasını çıkarmıştı fotoromanlı olmasa

bile belli bir kitlesi vardı. Hani kültürler arası

olarak düşünecek olursanız bunu “Karl MARX

niye okunmuyor?” tartışmasında herkesin

okuyabileceği bir manga haline getirmişlerdi.

İşte o mangayı çevirdim.

(...) işiniz

hobiniz

olmadığı

sürece mutsuz

olursunuz.

Sonra “Death Note” serisini, 12 cilt olarak çevirdim.

Onu da Akılçelen Kitaplar Türkiye’de

yayınladı. O da yarı hobi, yarı işimin bir parçası

olarak. Zaten üniversitede, bazı alanlar farklı

olabilir ama özellikle beşeri bilimler, insan bilimleri

dediğimiz ya da sosyal bilimler dediğimiz

alanlarda, işiniz hobiniz olmadığı sürece

mutsuz olursunuz. Mekanik olarak memur

zihniyeti ile yapamazsınız. Yaptığınız işi seveceksiniz

ve hobi olarak benimseyeceksiniz

ki, mutlu olabilesiniz. Bu bakımdan işle hobi

arasında benim açımdan fazla bir fark yok.

Haruki MURAKAMİ çevirileri yapıyorsunuz.

Haruki MURAKAMİ başta olmak

üzere eserlerini çevirdiğiniz yazarların

çeviri esnasında sizi zorlayan

ne gibi özellikleri oluyor?

Çeviri esnasında yazarın eserinin beni zorlamasından

ziyade kendi ortam koşullarımın

zorlaması söz konusu. Örneğin çeviriye başlıyorsunuz,

tam o işin üzerindesiniz, sular seller

gibi akıyor işte, cümleler birbirini takip ediyor,

kendinizden, yaptığınız işten memnun kalıyorsunuz,

ama vücut yoruluyor, kafa yoruluyor.

Bir yerden sonra, artık o limite geliyorsunuz.

En çok o limitlerin zorlaması çevirilerde

önemli. Onun dışında, çevirinin yani yazarın

oynattığı kalemin zorladığı yerler aslında çeviriyi

eğlenceli kılan şeylerdir. “Challenge”

ortaya koymuş oluyorsunuz çünkü. Çevirememek

değil, çevirebilmek için o işin başına

oturuyorsunuz. O zorlanmalar olmasa ya da

öyle arada sırada çıkan barikatlar olmasa çeviri

çok monoton bir hal alır. Zaten bu, yazarın

o kadar da iyi bir yazar olmadığını da gösterir.

Buna “is reading” ya da “is writing” şeklinde

trende otobüste falan iki üç dakika içerisinde

okunabilecek, iki üç dakika derken, üç beş dakika

üç beş dakika parça parça okunabilecek

kitaplar demektir.

32 hanabi / eylül 2016


Bu çevirilerinizde mesela Japoncadan

Türkçeye karşılığı olmayan ya da

zor karşılanabilen terimler ve kavramlar

var. Siz bunları neyi dikkate alarak

Türkçeye çeviriyorsunuz?

Şimdi aslında bir dilden başka bir dile çeviri

yaparken karşılığı olmayan kavram ya da

karşılığı olmayan kelime diye bir şey yoktur.

Hazırda yaptığınız, üzerinde çalıştığınız

çeviri kitapları ya da başka bir çalışma

var mı şu an? Bir de “Orta Asya

Tarihi” adlı bir çeviri-kitap çalışmanız

vardı. Ne zaman yayınlanacak?

Yayınevleri ne zaman ilgi duyup yayınlamak

isterlerse o zaman yayınlanacak. Hazır durumda

bekliyor.

Esas olarak “ben buna

ne katarsam anlamı parçalamamış

olurum” şeklinde

nasıl olur?

Şimdi, en büyük hatalardan

birisi, örneğin bir Polyanna

çevirisine bakıyorsunuz.

Başka bir dilden konuşalım.

Polyanna diyor ki “Aman

Allah’ım!”. Polyanna, “Aman

Allah’ım” demez. “Aman” demez.

“Yüce Tanrım” der belki.

Bizim alıştığımız yani batı kültürüne ilişkin

kullanımlarımız o şekilde olduğu için aynı

şeyler Japonca için de söz konusu. Orada

bir soyluyu, bir efendiyi tutup da “Lord” diye

Türkçeye çevirirseniz çok ciddi hatalar yapıyorsunuz

demektir. Mesela “sahip” diye de

çeviremezsiniz. Çeviren var. Yani bu Hintlilerde

çok yakıştırılır; “efendi-sahip” şeklinde.

Bu tür kelimeler hatalardır. Önemli olan bu

hatalara düşmemek. Bir “Shogun Hazretleri”

diyebilirsiniz ama “Majesteleri Shogun” dediğiniz

zaman, yani bir çeviri yapıyorsunuz ve

İngilizce kökenli bir kelime ile karşılamaya çalışıyorsunuz;

ortaya bir çorba çıkartıyorsunuz

demektir.

Yayınevlerinin

ilgisi gitgide başka

taraflara kayıyor.

Okur kitlesi de

Türkiye’de her

sene biraz daha

azalmaya başladı.

Yayınevlerinin ilgisi gitgide

başka taraflara kayıyor. Okur

kitlesi de Türkiye’de her sene

biraz daha azalmaya başladı.

Haruki MURAKAMİ’de

öyle bir sıkıntı yok. Okur sayısı

oldukça yüksek bir yazar.

Ama diğer yazarlarda, diğer

yabancı yazarlarda özellikle,

ciddi okur tutamama sıkıntısı

var.

Türk yazarları daha çok okunuyor.

Bu, iyi bir şey. Kendi halkına hitap eden

yazılar eserler bırakabilen yazarların sayısının

arttığını gösteriyor bu. Bazı yazarlara bakıyoruz,

Hakan GÜNDAY, Arapçaya çevriliyor,

Fransızcaya çevriliyor, Almancaya çevriliyor,

İngilizceye çevriliyor. Artık bizim yazarlarımız

da yabancı dile çevriliyor. Bu da iyi bir şey

ama çevirmenlere farklı bir şekilde yansıyor.

Türkçeden Japoncaya çevirip katkıda

bulunmak istediğiniz eser ya da yazar

var mı? Varsa bunlar nedir?

Şimdi, o konuda Ahmet Hamdi TANPINAR’ın

“Saatleri Ayarlama Enstitüsü” üzerinde bir

dönem düşünmüştüm ben klasik yazarlarımızdan.

Modern yazarlarımızdan da Hakan

GÜNDAY’ın kitapları var. Hangisi olabilir, bilemiyorum.

Japonya’da biraz yeraltı yazarlarına

ilgi var. Yabancı yazarların eserlerini de okuyorlar

Japonya’da. O olabilir.

Bir de klasik bir Türk yazarını Japoncaya kazandırmak

isterim açıkçası. Ahmet Hamdi

TANPINAR olabilir, Sabahattin ALİ olabilir.

Herhangi biri belki olabilir ama şu an için öyle

bir planım yok.

eylül 2016 / hanabi 33


[Monbusho

bursu] sonrasında

memlekete

faydalı, faydası

olacak bir şeyler

yapmıyorlarsa o

bursu almasınlar

derim.

Monbusho Bursu ile 1992 ve 1996 yılları

arasında Japonya-Hokkaido Üniversitesinde

yüksek lisans yaptınız. Monbusho

ya da başka burslar dâhilinde

Japonya’da eğitim gören öğrencilere

ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

O kadar burs alarak gidiyorlar, bu bursun kötü

tarafı karşılıksız olması. Bence Türkiye de çok

fazla insanın sahip olamayacağı bir şans. O

burs sonrasında memlekete faydalı, faydası

olacak bir şeyler yapmıyorlarsa o bursu almasınlar

derim. Yani oradaki plan, program ve

çalışmalarını da Türkiye’ye döndükten sonra

yapacakları işlere göre odaklayıp, oradaki sürelerini

buna göre geçirmelerini öneririm.

Japonya’da yaşasaydınız nerede yaşamak

isterdiniz?

Shounen bölgesi. Tokyo’nun güneyindeki

Enoshima’dan başlar, İzu yarımadasına kadar

devam eder. Japonya’nın en sevdiğim adası

orasıdır. Hem taşradır, hem büyük şehirdir.

Yani her şeye ulaşabilirsiniz ama yaşam tarzına

baktığınızda Japon taşrasıdır. O açıdan

bana hep çok sempatik gelir. Bölge olarak da

orası olur.

Orada yaşasaydınız, Türk kültürünün

hangi öğelerini Japonya’ya kazandırmak

isterdiniz?

Ben 48 yaşındayım ve bu 48 yılın 30 yılını Japonya

ile harcadım. O yüzden neyin başına geçersem

geçeyim tamamen bir amatör olurum.

Belki üniversiteden yeni mezun olmuş Türkolog

ya da sosyolog çok daha başarılı olabilir. O

konulara fazla bulaşmamak lazım; ama zaten

kültürümüz çoğunlukla Japonya’da tanınıyor.

Olmadık yerlerde Türk ebru sanatı gibi şeyler

çıkabiliyor. Aklınızın ucundan bile geçmeyecek

şeyler Japonlar tarafından sahipleniliyor

ya da orada yaşayan Türkler tarafından yürütülüyor.

Hokkaido Adası’nda yaşayan bir Türk

var cam sanatçısı. O kadar da tanıtılmamış

bir ülke değiliz artık. Pek bir şey kaldığını da

sanmıyorum.

Aileniz çalışmalarınızı nasıl karşılıyor?

Herhangi bir destekte bulunuyorlar mı?

Şimdi hem üniversitede çalışmak hem de çevirmenlik

vesaire şeyler, bireysel çalışmalardır

bunlar.

34 hanabi / eylül 2016


Görünür yönü diyelim ki bir kitabınız

yayınlandı, soru cevap şeklinde bir

röportaj yaptınız, bunlar tamamen bireysel

çalışmalardır. Fakat bunlar yapılmadan

önceki birikimin sağlanması

ya da emeğin ortaya konması aşamasında

da tek başınasınızdır. Zaten işin

çevirmenlik boyutuna baktığınızda

çok asosyal bir meslektir.

Japon siyasetini takip ediyor

musunuz?

Hiç ilgilenmiyorum.

MURAKAMİ’nin yakın bir zamanda

Nobel alacağını düşünüyor

musunuz?

Daha önce hep potansiyel aday olarak

gösterildi MURAKAMİ. Nobel ödülüne

adaylığı MURAKAMİ’nin daha fazla

prim yapmasını da sağladı. Gazetelerde

haberler çıktı “En güçlü aday,

MURAKAMİ” şeklinde. Fakat Nobel

ödülü alan adaylara baktığımızda ve

biraz da MURAKAMİ’nin tarzına baktığımızda

böyle bir olasılığın olmadığı

görürüz. Çünkü tarz olarak Nobel

Ödülü alacak bir yazar değil. Bir diğer

nokta da Nobel Ödüllerinin son dönemlerine,

MURAKAMİ’nin de aday

gösterildiği dönem, baktığımızda fizik,

tıp gibi alanlarda ödül alan Japonların

olduğunu görürsünüz. Eğer bu Japonlar

fizik, tıp ya da diğer bilim dallarında

ödül alıyorlarsa başka bir ödülü, edebiyat

ödülünü, onlara vermezler.

kitap çevirileri:

T.C. Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü,

(Türkçeden Japoncaya Çev. H. Can Erkin ve Tsuyoshi Sugiyama) Toruko

(İşte Türkiye), BSYEGM, Ankara, 2002.

Toyama, Atsuko, Türkiye: Yüzyılın Dönemecinde Türk Japon Vakfı,

Ankara, 2004.

Yamamoto, Tsunetomo. Hagakure: Saklı Yapraklar –Mücadele, Şeref ve

Sadakat–, İş Bankası Kültür Yayınları Hasan Âli Yücel Dünya Klasikleri

Dizisi, İstanbul, 2006.

Dazai, Osamu. İnsanlığımı Yitirirken, Karakutu Yayınları, 2006, İstanbul.

Kavabata, Yasunari. Kiraz Çiçekleri, Doğan Kitapçılık, 2007, İstanbul.

Murakami, Ryu. Yok Yere…, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2007.

Murakami, Ryu. Emanet Dolabı Bebekleri, Doğan Kitapçılık, 2008,

İstanbul.

Abe, Kobo. Kumların Kadını, Merkez Kitaplar, İstanbul, 2006.

Gravett, Paul (Japonca kısımların Türkçeye Çev. H. Can Erkin).

Manga:Japon Çizgi Romanının Tarihi, Plan B Yayıncılık, İstanbul, 2008.

Murakami, Haruki. Sahilde Kafka, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2009.

East Press. Karl Marx: Kapital Manga-I, Yordam Kitap, İstanbul, 2009.

East Press. Karl Marx: Kapital Manga-II, Yordam Kitap, İstanbul, 2010.

East Press. Kobayaşi Takici: Yengeç Gemisi Manga, Yordam Kitap,

İstanbul, 2010.

East Press. Charles Darwin: Türlerin Kökeni Manga, Yordam Kitap,

İstanbul, 2010.

Miyazava, Kenci. Japonya’dan Öyküler, Nesin Yayınevi, İstanbul, 2010

Kuroki, Ryo. Top Left: Wall Street Kartalını Vurun, Bizim Kitaplar, İstanbul,

2010.

Oe, Kenzaburo. Kişisel Bir Sorun, Can Yayınları, İstanbul, 2010.

Tanizaki, Jun’içiro, Anahtar, Can Yayınları, İstanbul, 2011.

Murakami, Haruki. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu, Doğan

Kitapçılık, İstanbul, 2011.

Mişima, Yukio. Yaz Ortasında Ölüm, Can Yayıncılık, İstanbul, 2011.

Murakami, Haruki. 1Q84, Doğan Kitapçılık, İstanbul, 2012.

Murakami, Haruki. Koşmasaydım Yazamazdım, Doğan Kitapçılık,

İstanbul, 2014.

Hanabi ekibi olarak Prof. Dr. Hüseyin Can ERKİN’e

zaman ayırıp sorularımızı yanıtladığı için çok

teşekkür ederiz.

eylül 2016 / hanabi 35


Yazı: Sevde Nur DİLMAÇ

Her ülkenin kendine özgü bir selamlaşma biçimi

vardır. Kimi el öperek, kimi yumruklarını tokuşturarak,

kimi el sıkışarak, kimi kaşını kaldırarak, kimi ayağa

dokunarak selamlaşmaktadır. Japonya’da ise insanlar

baş veya vücutlarını eğerek selamlaşırlar.

Ojigi denilen bu selamlaşma biçimi Japonların çok önem verdiği bir konudur. Adab-ı muaşerete

ve nezakete çok önem veren Japonlar için elbette ki selamlaşma çok önemlidir. Öyle ki, insanlar

küçük yaştan itibaren kiminle nasıl selamlaşacağını öğrenmesine rağmen, şirketler çalışanlarına

özel olarak ojigi eğitimi verir. Ojigi sadece bir selamlaşma yöntemi değildir. Teşekkür etmek,

minnettarlığını göstermek, af dilemek veya bir iyilik isteneceği zaman da yapılır.

36 hanabi / eylül 2016


Ojigide selam veren kişi başını veya gövdesini

öne doğru eğer. Eğilirken yapılan açı, eğilen

kişinin karşısındaki kişinin statüsüne göre

değişiklik göstermektedir. Bu bakımdan verilen

selamın biçimi, karşıdaki kişiye duyulan

saygının bir göstergesidir diyebiliriz.

Tüm uzakdoğu ülkerinde var olan bu selamlaşma

şekli, ülkeden ülkeye ufak farklılıklarla

kendini göstermektedir. Japonya’da yaygın

olduğu sanılan avuçlar birleştirilerek selamlama

şekli Japonya’dan ziyade Tayland’da

görülür. Kaynağı Budizm’e dayanan bu gelenekteki

elleri birleştirerek hafif eğilme hareketi,

Japonya’da yemekten önce tanrılardan ve

doğadan gelen bu özel hediyeye teşekkür etmek

amaçlı söylenen “ İtadakimasu” cümlesi

eşliğinde yapılır.

Avuçlar

birleştirip başı

hafifçe öne

eğerek yapılan

selamlama

Tayland’da

görülür.

Japonya’da

yapılmaz!

i

ta

da

ki

ma

su

Japonya’da yemeğe

başlamadan önce

avuçlar birleştirerek

itadakimasu

denmesi yemeği

yapan, yemeğin

yapımında emeği

geçen herkese ve

her şeye, doğaya

ve tanrılara bir

teşekkür ifadesidir.

eylül 2016 / hanabi 37


Japonlar, kendi içlerinde selamlaşırken

ojigi kurallarına oldukça dikkat ederler

fakat yabancılardan bu kuralları bilmelerini

beklemezler. Bu yüzden Japonya’ya

gittiğinizde başınızla selam vermeniz

yeterli olacaktır. Batı’dan gelen bir

selamlaşma şekli olan el sıkışma ise

Japonya’da pek yer edebilmiş değil. Bir

tanışma veya toplantıda el sıkışabilirsiniz,

ancak Japonlar el sıkışırken fazla göz

teması kurmadan, elinizi gevşek şekilde

tutarak el sıkışırlar. İlk defa karşılaşılan

kişilerle, yanlış ojigi yapılmasını önlemek

adına genelde kendileri el sıkışmayı teklif

ederler ancak yine de el sıkışmanın ardından

ojigi yapılması nezaketen daha

doğru olacaktır.

Resmi görüşmeler ve iş ortamlarında ise

hem el sıkışıp hem de eğilerek selam verilir.

Fakat bunlar aynı anda değil art arda

yapılır. El sıkışma ve ojiginin ayrı ayrı yapılması

gerektiği asla unutulmamalıdır.

Bunun sebebi el sıkışmak göz teması gerektirirken,

ojigide göz teması olmamasıdır.

Ojigide göz temasında bulunmak itici

hatta tehdit olarak algılanabilmektedir.

Bu yüzden aynı anda yapılmamasına çok

dikkat etmek gerekir.

1880’lerde çekilen ve elle renklendirilmiş bu fotoğrafta da

ojigi kurallarını görmek mümkün

©flickr/photographic heritage

Ojigi Nasıl Yapılır?

Peki Japonlar bize anlayış gösteriyor diye nasıl ojigi yapılır öğrenmeyelim mi?

Haydi, bakalım nasıl eğilmek gerekiyormuş:

Boyun ve sırt düz, ayaklar kapalı, gözler yerde, kollar yanlarda olacak

şekilde bel eğilir.

Selam veren kişi kadınsa ellerini birbirine bağlayıp aşağıda tutar.

Selam verirken tam olarak karşınızdakine dönük olmalısınız.

Eğer elinizde taşımanız gereken birşey varsa onu yere bırakmanız

şart değil.

Ojigi ne kadar uzun süreli yapılırsa, o kadar saygı duyulduğunu

gösterir. Kimi zaman kısa ama çok kez eğilerek yapılan ojigi daha az

resmidir.

38 hanabi / eylül 2016


2009 yılında A.B.D.

Başkanı Obama Japon

İmparatoru’nu selamlarken,

resmi görüşmelerde geçerli

ojigi kuralları biraz farklı

uygulanmış.

©flickr/stacy_herbert

Japon Uzay Araştırmaları Ajansı’nın (JAXA) elemanları

28 Şubat 2014’te yapılacak bir roket fırlatışının başarılı

geçmesini dilemek için Ebisu Tapınağı’nı ziyaret

esnasında selam durmayı unutmuyorlar.

NASA/Bill Ingalls/©flickr/nasa hq vphoto

eylül 2016 / hanabi 39


Kimin Karşısında

Nasıl Eğilmek Gerek?

15°

30°

45°

1

Eshaku

Eshaku arkadaş ortamı

gibi rahat ortamlarda

tercih edilir. Yaklaşık

15 derecelik bir açıyla

eğilinir, bunun için

başınızı hafifçe eğmeniz

yeterli olacaktır.

40 hanabi / eylül 2016

2

Keirei

Daha çok iş görüşmelerinde

tercih edilir. Gövde

yaklaşık 30 derece

eğilir. Toplantı odasına

girerken ve çıkarken veya

müşteri ile selamlaşırken

kullanılır. Çıkarken hafif

eğik pozisyonda geri geri

birkaç adım atmak da

önerilmektedir.

3

Saikeirei

Sözlükte “hürmetkâr

selamlama” anlamına

gelen Saikeirei, en kibar

selamlama şeklidir. Bu

selamlamada gövde

yaklaşık 45 derece

eğilir. Derin minnettarlık

duyduğunu göstermek

için kullanılır. Ayrıca çok

pişmanlık duyulduğu ve

af dilenmesi gerekli olan

durumlarda 70 dereceye

kadar eğilinebilir.


Sen de mı

Mitsubishi?

Tüm hissedarlarımıza

ve müşterilerimize

en içten özürlerimizi

sunuyoruz.

Yazı: Erdem Özkan KELES

eylül 2016 / hanabi

41


OTOMOBİLDE

JAPON

STİLİ

EMİSYON SKANDALI

20 Nisan 2016 tarihinde Mitsubishi Motors Başkanı

Tetsuro AİKAWA, Mitsubishi’nin Japonya’da satılan bazı

otomobillerinde tüketimi düşük ve araçları daha çevreci

emisyon normlarına sahip olarak göstermek amacıyla

Japon normlarına uygun olmayan test yöntemlerini

kullandıklarını açıkladı ve “Tüm hissedarlarımıza ve

müşterilerimize en içten özürlerimizi sunuyoruz” dedi.

Yaklaşık 625 bin aracı ilgilendiren bu

konuya ilişkin araçların 468 bin adetlik

büyük bir çoğunluğunun Nissan için

üretildiği belirtilirken, olay ilk olarak Nissan

yetkilileri tarafından raporlarda uygunsuzluk

tespit edilmesi sonrasında

Mitsubishi tarafından gerçekleştirilen iç

soruşturma sonucunda onaylandı ve “Bu

araçların sahipleri ve kullanıcılarına karşı

içtenlikle sorumluyuz” ifadesi Mitsubishi

Motors’un konu ile ilgili açıklamasında

yer aldı.

Hangi Otomobiller Etkilendi?

Emisyon uygunsuzluğuna konu olan

araçlar arasında 157 bin adet Mitsubishi

eK Wagon ve eK Space ve 468 bin adedinin

ise Nissan Dayz ve Dayz Roox isimli, Kei

car sınıfında yer alan küçük otomobiller

olduğu belirtiliyor. Söz konusu araçların

üretimi ve satışı durdurulmuş durumda.

Bu araçlar ülkemizde ise satılmamakta.

Nedeni Neydi?

Firmanın satışa sunduğu otomobillerin,

pazar içerisinde rekabet gücünü artırmak,

otomobilleri daha ekonomik ve çevreci

göstererek daha fazla müşteri elde etmek

ve sonuçta toplam üretim sayısını,

dolayısıyla şirket kârlılığını artırmak için

bu şekilde bir yöntemin izlenmiş olmasının

yüksek bir ihtimal olduğu kanısındayız.

Ayrıca Japonya’da satılan Kei Car

türü araçların motor gücünün giderek

yükselmesi ve dolayısıyla emisyon değerlerinin

kötüleşmesi de böyle bir duruma

yol açmış olabilir. Ancak böyle durumlarda

marka imajı gerçekten çok ciddi dere-

42 hanabi / eylül 2016


cede erozyona uğrayabiliyor ve bu imajı

eski haline yeniden taşımak ise çok uzun

zaman ve para harcamayı gerektirebiliyor

ve hatta geriye dönüş mümkün olmayabiliyor.

Müşterilerin markadan soğuması

ihtimali ise mevcutta bulunulan durumu

daha da kötüye götürebilir.

Son Gelişmeler Neler?

Mitsubishi Motors şirketi ve şirketin üst

yönetimi, emisyonun yanlış bildirilmesi

hakkında önceden bilgi sahibi olmadıklarını

belirtti. Emisyon testlerinin fiziksel

olarak değil, masa başında gerçekleştirilen

hesaplamalarla yapıldığı ve yaklaşık

%15 oranında sapma içerdiği açıklandı.

26 Nisan 2016 tarihinde Tetsuro AİKAWA

yanlış test yönteminin, Japonya tarafından

yeni emisyon standardının duyurulduğu

1991 yılına kadar dayandığını ve bu

durumda kaç adet aracın yanlış bildirime

konu olduğunun bilinmediğini, rakamın

tespit edilmesi için çalışıldığını açıkladı.

12 Mayıs’ta ise Nissan’ın 2,2 milyar dolar

tutarındaki %34’lük Mitsubishi hissesini

satın alacağı duyuruldu. Böylece Nissan

hem Mitsubishi markasını koruyacak,

hem de kendisinin popüler olmadığı ancak

Mitsubishi’nin popüler olduğu pazarlarda

başarı yakalamaya çalışacak.

Mitsubishi Motors Başkanı Tetsuro AİKA-

WA ve Başkan Yardımcısı Ryugo NAKAO

24 Haziran itibarıyla görevlerinden istifa

etti. Tetsuro AİKAWA yapılan uygulama

hakkında bilgisinin olmadığını ancak yine

de kendisini sorumlu hissettiğini açıkladı.

Neler olabilir?

Konuya ilişkin Mitsubishi’nin hem müşterilerine

karşı zor durumda kalma, hem de

iş ortakları ile zorlu süreçler yaşama ihtimali

var. Japon devleti ve denetleme mekanizmalarının

yaptırım uygulama ihtimali

de bulunuyor. Bunun yanında Nissan

firmasının da konu hakkında Mitsubishi

ile görüşmeleri olması, hatta Nissan ile

ortaklığı bulunan Renault’nun da görüşmelere

dahil olması söz konusu olabilir.

Japonya Ulaştırma Bakanlığı tarafından

Mitsubishi’den konu ile ilgili rapor talep

edildi. Firmayı mali anlamda da zorlu

günler bekliyor. Hisse senetlerindeki

yüksek değer kaybı ve muhtemel parasal

yaptırımlar Mitsubishi’nin işini zorlaştırabilir.

Son olarak...

Mitsubishi’nin durumu kabul etmesi ve

özür dilemesi önemli ve olumlu bir başlangıç,

ancak bundan sonraki süreçte de

sorunun ve sebebinin tam olarak tespit

edilerek çözüme doğru ilerleme gerçekleştirilmesi,

sürecin planlanması ve bu

planın yetkililer, ortaklar ve kamuoyu ile

paylaşılması gerekiyor.

Mitsubishi firmasının konuyu sağlıklı ve

hızlı şekilde tespit ederek çözümleyeceğine

inanıyor, özellikle alternatif enerji ve

çevreci otomobil teknolojilerine daha fazla

yatırım yapmasını diliyoruz.

eylül 2016 / hanabi 43


Evrimin Gücü

EVO VI

www.autocar.co.uk

Rallilerde rakiplerine zor anlar yaşatan Mitsubishi

Lancer ailesinin gelişimi bizlere evrimin gücünü

gösteriyor. Mitsubishi Lancer Evo VI’nın Tommi

MÄKİNEN adına hazırlanmış versiyonu ise oldukça

özel bir otomobil.

İlk olarak 1973 yılında sunulan Mitsubishi Lancer,

zaman içerisinde sık aralıklarla yenilendi. Başlangıçta

Toyota ve Datsun gibi firmaların ekonomik otomobilleri

ile rekabet eden Lancer’ın performansı, gelişen

nesillerle birlikte daha yüksek seviyelere ulaştı

ve otomobil, Subaru Impreza gibi dişli rakiplere de

sahip oldu.

1996 ile 1999 yılları arasında Fin Mitsubishi yarış

pilotu Tommi MÄKİNEN’in elde ettiği sıralı 4 sürücü

şampiyonluğu anısına hazırlanan Evo VI Tommi

Mäkinen versiyonunda standart versiyonlardan

farklı olarak gövde çıkartmaları, 17 inç beyaz renkli

Enkei jantlar, Recaro spor koltuklar ve Momo spor

direksiyon simidi yer almaktaydı.

Ülkemizde çok az sayıda bulunan bu otomobilin Japonya

ve Avrupa’da popüler olduğunu belirtmeliyiz.

Sedan kasa formunda üretilen otomobil, oldukça

yüksek dayanıklılığa sahip olmasının yanında konfor

haricinde dört kişi için yeterli genişlikte iç mekanı ve

yeterli bagaj hacmi ile günlük kullanıma diğer spor

otomobillere göre oldukça uygundu. İç mekanı son

derece sade olan 4 tekerlekten çekişli otomobilin 2,0

lt’lik 4 silindirli turbo motorunun sunduğu güç, 280

HP idi.

VI. nesilde motor ve soğutma sisteminin dayanıklılığı

geliştirilmişti. Ayrıca otomobil daha yüksek performans

elde etmek için modifikasyona son derece

uygundu. Otomobilin oldukça büyük boyutlu arka

spoyleri sadece görsel olarak değil, aerodinamik açıdan

da oldukça önemliydi. Otomobilin performansının,

günümüz standartlarında bile oldukça yüksek

olduğunu söyleyebiliriz.

Yol tutuş konusunda özellikle başarılı olan otomobilde,

elektronik olarak tekerlekler arasında güç dağılımını

sağlayan Active Yaw Control (Aktif Sapma

Kontrolü) sistemi bulunmaktaydı ve bu sistem otomobilin

virajları daha hızlı alabilmesine imkân tanıyordu.

Mitsubishi Lancer Evo VI, 1999 ile 2001 yılları

arasında üretilmesinin ardından yerini yeni kasa tasarımıyla

Mitsubishi Lancer Evo VII’ye bıraktı.

Mitsubishi, Lancer Evolution serisinin X. neslini ise

Final Edition isimli, 1000 adetlik sınırlı bir versiyon

ürettikten sonra Mart 2016’da durdurdu. 2017’de

yeni Mitsubishi Lancer ile tanışmak dileğiyle.

44 hanabi / eylül 2016


www.autocar.co.uk

meraklısına:

Mitsubishi Lancer Evo VI

Tommi Mäkinen Edition

(2000)

Teknik Veriler*

Aktarma

Motor

Besleme

Güç

Tork

Şanzıman

Maksimum Hız

4 tekerlekten çekiş

4 silindir 2,0 lt

Turbo

280 Bg 6500 d/dk

375 Nm 2750 d/dk

5 ileri

245 km/s

http://www.bbc.com/turkce/

ekonomi/2016/04/160420_mitsubishi

http://www.ototeknikveri.com/haber/7051/

mitshubishi-motors-da-emisyon-skandali-veetkilenen-araclar

http://tr.euronews.com/2016/04/20/

japon-otomotiv-devi-mitsubishi-deemisyon-skandalina-karisti-625-bin-aracinzehirli-gaz-saliniminin-testlerdeki-rakamlarincok-uzerinde-oldugu-ortaya-cikti/

http://www.dw.com/tr/mitsubishide-deemisyon-skandal%C4%B1/a-19200593

http://www.bloomberg.com/news/

articles/2016-04-26/japan-to-establish-taskforce-to-look-into-car-emission-testing

0-100 km/s

Ağırlık

4,5 sn

1360 kg

http://www.bloomberg.com/news/

articles/2016-05-18/mitsubishi-motorspresident-resigns-in-wake-of-mileage-scandal

http://www.reuters.com/article/us-nissanmitsubishimotors-investment-idUSKCN0Y227F

* Teknik veriler otomobilin sunulduğu pazarlara

göre değişkenlik gösterebilmektedir.

eylül 2016 / hanabi 45


Japonya’ya Hoş Geldiniz!

Bölgeleriyle Japonya haritası FreeVectorMaps.com

Dört yazardan

Japonya’nın

dört köşesi

46 hanabi / eylül 2016


ONOMİCHİ

HİKÂYESİ

Yazı: Zeren ÖZDAMAR

Onomichi

Tokyo

Japonya’ya ikinci kez

gitmeyi düşünüyorsanız, en

tanınmış yerleri zaten ziyaret

etmişseniz, büyükşehirlerin

uzağında olmaksa dileğiniz,

değerlendirebileceğiniz seçenekler

hiç de az sayılmaz.

Japonya, zengin pop kültürü

ve tarihi kadar doğasıyla da en

gezilmeye değer coğrafyalardan.

Birçok kez tarihle doğal

güzellikleri iç içe bulmak

mümkün. Böylesi yerlerden biri

de Hiroşima idari bölgesine

bağlı Onomichi şehri.

eylül 2016 / hanabi 47


Seto iç denizinin kıyısında, karşısına irili ufaklı adaları almış, şirin bir küçük

şehir burası. Konumu sebebiyle uzun yıllar ticari bir önem taşıyan şehir, modern

dünyaya ayak uyduramamış ama yokuşlu dar sokakları, manzaralı tepeleri,

Akdeniz’i andıran sakin denizi ve iklimiyle insanları kendine çekip ilham

vermeyi sürdürmüş.

Meşhur haiku şairi Basho’dan, yönetmen Mikio NARUSE’nin filmleştirdiği öykülerin

yazarı HAYASHİ Fumiko’ya, romancı SHİGA Naoya’dan, Hausu filminin

yönetmeni OBAYASHİ Nobuhiko’ya birçok isim bu şehirde yaşamış ya da burada

doğup büyümüş. Sinema tarihinin klasiklerinden Tokyo Hikâyesi’ndeki

yaşlı çift de bu şehirden. Filmin meşhur sahnelerinden birinin (Setsuko HARA

ve Chishū RYŪ’nun deniz kenarındaki sahneleri) çekildiği nokta halen sinema

meraklıları tarafından ziyaret ediliyor.

Şehrin

karşısındaki

adalar

birbirine

köprülerle

bağlanmış.

48 hanabi / eylül 2016


Tokyo Hikâyesi filminden bir sahne

eylül 2016 / hanabi 49


Dar sokaklardan

yukarı çıkarken,

merdivenler hiç

bitmeyecekmiş

gibi geliyor ama

yukarı çıktıkça

buna değdiğini

hissediyorsunuz.

Japonya’nın yaşlanan bir nüfusu olmasının etkileri en fazla

köylerde ve küçük şehirlerinde hissediliyor. Bu durumdan

Onomichi de payını almış. Gece tepeden bakınca, şehrin yarısı

karanlıkta kalıyor. Kaldığım hosteldekilere soruyorum: “Sahipsiz

kalmış evlerden oluşan mahalleler bunlar” diyorlar.

Ancak Onomichi’de umut verici yeni bir akım var. Tanıştığım

insanların büyük çoğunluğu Japonya’nın büyük kentlerinden,

özellikle Tokyo’dan gelip buraya yerleşmiş genç insanlar. Birçoğu

sanatçı ya da sanatla yakından ilgili. Kimi artık kesin olarak

buralı olmaya karar vermiş, kimi de hayatındaki bir sonraki

adıma karar verene dek Onomichi’de olmayı seçmiş.

50 hanabi / eylül 2016


Onomichi

sokaklarında

yürürken her an

karşınıza bir sokak

kedisi çıkabilir.

eylül 2016 / hanabi 51


Şehirdeki yeni birçok kafe ve galeriyi de bu

yeni gelenler açmış. Eski evleri onarıp stüdyolara,

kafelere dönüştürmüşler. Onardıkları bu

evlere yerleşenler de azımsanmayacak sayıda.

Onomichi’nin hemen karşısında Mukaishima

yer alıyor.

Bu küçük adanın bir özelliği de, Japonya’nın

bisikletli turistleri çekmek için öne çıkardığı

en güzel bisiklet yollarından

Shimanamikaido’nun başlangıç noktası oluşu.

Onomichi’nin hemen karşısındaki bu adadan

başlayıp, köprülerle birbirine bağlı diğer

adalara atlayarak, sonunda Japonya’nın dördüncü

büyük adası olan Shikoku’ya ulaşmak

mümkün.

Yasujiro OZU’nun Tokyo Hikâyesi’nde olduğu

gibi, gençler daha iyi bir hayat umuduyla büyükşehirlere

gitmeye devam ediyor belki ama

artık tersine bir akım da mevcut. Pop kültüründen

doğaya, doğadan tarihe hepsini bir

arada bulabileceğiniz, ilham veren bir şehir

burası.

Bir gün yolunuz

Onomichi’ye düşerse,

Japonya’da Akdeniz iklimini

yaşayan bu küçük şehrin

sizi de büyüleyeceğine

kuşkum yok.

52 hanabi / eylül 2016


Şehrin onarılan

binaları ve bisiklet

yolu turistler için

çekim noktası

olmuş.

eylül 2016 / hanabi 53


Onomichi’de çekilmiş tek film

Tokyo Hikâyesi değil.

Liste günümüz filmlerine kadar

geliyor.

freepik.com

Filmler

Tokyo Monogatari (Tokyo Hikâyesi),

Yasujiro OZU (1953).

*

Kanashimi wa Onna Dake ni,

Kaneto SHİNDŌ (1958).

*

Hadaka no Shima, Kaneto SHİNDŌ

(1960).

*

Nikui An-Chikushō,

Koreyoshi KURAHARA (1962).

*

Shōnen, Nagisa OSHİMA (1969).

*

Kült kabul edilen Hausu filminin

yönetmeni Nobuhiko OBAYASHİ’nin

birçok filmi.

*

Otoko-tachi no Yamato, Junya SATO

(2005).

Mangalar

Hikaru no Go (1998-2003)

*

Parallel (2000-2002)

*

Pastel (2002-)

Animeler

Kamichu! (2005-2007)

*

Blue Drop (2007)

54 hanabi / eylül 2016


Turnanın İzinde Kuzey Japonya

KUSHİRO

Yazı: Mustafa ÇELİKKAYA

Kushiro

Tokyo

Gitmesi zahmetli olsa da

doğaseverler tarafından gezi

programlarına mutlaka dahil

edilmesi gereken Hokkaido

adası, yemekleri ve sıcakkanlı

insanlarıyla “İyi ki gelmişim”

dedirtir!

eylül 2016 / hanabi 55


Merhaba,

Japonya’ya 5 kez gidip kuzey-güney hattını iki

kez gezdim. Arada atladığım bölgeler olmakla

birlikte birçok yeri gördüm. Japonya’yı uzun

gezmek için zamanı olanlara yardımcı olmak

için Hokkaido hakkında ipuçları vermek istiyorum.

Hokkaido’yu gezmek diğer büyük adalara

göre daha zor. Honshu ve Kyushuu, shinkansen

denilen hızlı tren ve gelişmiş bir tren

ağına sahip. Hokkaido ise gezmesi çok vakit

alan, bir güne neredeyse sadece bir yer sığdırabileceğiniz

bir ada.

Hokkaido’ya gitme fikri, Japon dizisi “Yasashii

Jikan”ı izlediğimde başlamıştı. Dizide manzaralar

hep muhteşemdi. Konusu ve müzikleri

de çok dokunaklıydı. (HİRAHARA Ayaka’nın

“Ashita” adlı şarkısı; mutlaka dinleyin!)

Hokkaido’nun her tarafını JR Pass alıp gezeceğimi

düşünüyordum. Kabaca planları yapmıştım.

O zamanlar Japonya’daki tren rota ve

saat bilgilerini arama sitesi olan Hyperdia’yı

kullanmayı çok iyi bilmiyordum. Dakika dakika

plan yapmamıştım. “Nasıl olsa trenler

sıktır, en kötü ihtimalde 1saat beklerim” diyordum.

Hokkaido’da trenler seyrek, konforu diğer yerlere

göre genelde daha az. Mesafeler de çok

uzun.

Adanın dört tarafını da gezecekseniz, Wakkanai,

Abashiri, Kushiro, hepsine gitmek için 1

günü trenlerde geçirmeye hazır olmak lazım.

Gittiğiniz yerden de asıl gezilecek yere ulaşmak

için otobüse binmeniz gerekiyor; bunların

zamanını da iyi kontrol edin.

İstasyonda trenden inince, bazen gidilecek

yerlere hemen 5 dakika içinde bir otobüs oluyor.

Ama tren seferleri de otobüsler de çok

seyrek. Muhtemelen bir günde bir iki yer ancak

görebilecek şekilde program yapmanız

gerekiyor. Bu da JR Pass’i Hokkaido için çok

cazip kılmıyor.

HYPERDIA.COM

İnternet sitesi ve akıllı telefon

uygulaması olan ulaşımla ilgili

bu arama motorunun özelliği,

kullanıcılara Japonya’daki tren ve

havayolları tarifelerini sunmasıdır.

Kullanıcı tarafından girilen çıkış ve

varış noktalarına göre en uygun

zamanı ve fiyatı gösterir.

Hyperdia.com’dan aldığım yaklaşık süreler:

Sapporo-Wakkanai: 5 saat

Sapporo-Abashiri: 3 saat

Abashiri-Kushiro: 3saat

Kushiro-Sapporo: 3saat

TICKET

JR PASS

Japonya’ya gitmeden önce satın

alınan ve Japan Rail şirketine

ait tren (hızlı trenlerin çoğunda

da geçerli) ve otobüslere biletsiz

binmeyi sağlayan bir özel geçiş

kartıdır. Şehir içi ve şehirler arası

çok seyahat etmeyi planlayan

turistler tarafından özellikle

tercih edilir.

56 hanabi / eylül 2016


Hakodate

Kısaca bahsetmek gerekirse;

Hakodate

Hakodate, adanın girişindeki şehir. Bu şehir,

deniz ürünleriyle meşhurmuş. Diğer şehirlerden

gelen Japonlar liman civarında değişik

lezzetler arıyorlardı. Şehrin tepelerinde çok

güzel yerler var manzara izlemek için. Ayrıca

Hakodate’de Türkiye’de yemek yapmayı

öğrenmiş bir Japonun açtığı Türk yemekleri

yapan bir restoran var. Giderseniz kesinlikle

bulun, uğrayın.

Sapporo

Sapporo çok düzenli, çok güzel bir şehir. Bana

göre Japonya’nın yemek açısından en müthiş

2 istasyonundan biri Sapporo Eki (diğeri de

Hakata). İstasyon içinde en üst katta bir açık

büfe restorana gitmiştim, hâlâ unutamıyorum.

Bütün yiyecekler çok lezzetliydi.

Asahikawa

Asahikawa’daki Daisetsuzan Milli Parkı, tüm

bir günü geçirebileceğiniz bir yer. Park çok

büyük. İçinde görülmeye değer çok yer var.

Ben çok hızlı geçmek zorunda kaldım.

İyi plan yapıp uzun süre ayırabilecekseniz

gidin. İkinci gidişimde orada Koreli turistlere

rastlamıştım. Onlar dağın kendileri için kutsal

olduğunu söylemişlerdi.

Abashiri

Abashiri’de güzel ve uygun fiyatlı bir otel

bulduğum için kalmıştım. Yakınlardaki Shiretoko,

Akan, İozan gibi yerleri gezmek için

Abashiri’de kalıp günübirlik buraları gezebilirsiniz.

Shiretoko-goko adanın kuzeydoğu ucu.

Milli parkları gerçekten çok güzel. Yolda birçok

tilki, kartal görüyorsunuz. Ayrıca kargalar,

martılar Türkiye’dekilerden çok daha büyük.

Ben sonbaharda gittiğimde somon balıkları

buradaki nehirlere yumurtlamak için dönmüşlerdi.

Kocaman balıklar nehrin ağzında

öylece bekliyordu. Bindiğim otobüsteki rehber

bana çok yorgun oldukları için dinlendiklerini

söyledi. Ayrıca nehre girince pulları renkli hale

geliyormuş.

eylül 2016 / hanabi 57


Kushiro

Hokkaido’da kesinlikle görmemiz gereken

yer neresidir derseniz bence Kushiro. Ben

Kushiro’da sadece bir gün kalabildim. Çok da

gezemedim. Sadece tanchou (kırmızı başlı

turna) görmeye gidebildim. Tanchou, çok masalsı

bir kuş.

Kushiro’da birden çok gözlem noktası var. İnternetten

detaylarını bulabilirsiniz. Bunlardan

mevsime göre seçimler yapmak gerekiyor.

Sabah kalkıp otele tanchou görmek istediğimi

söyleyip, hangi gözlem noktasına gitmem gerektiğini

sordum. Otelde bana görmek için iyi

bir mevsim olmadığını, istasyonda sormamı

söylediler. İstasyonda da benzer bir cevap aldım.

Ondan sonra gözlem noktalarından rastgele

birini seçip otobüse bindim.

Otobüs şoförüne de aynısını söyledim. O

bana görmemin çok zor olduğunu, kendisinin

belirttiği gözlem noktasında inmemi söyledi.

Yaklaşık bir saatlik bir otobüs yolculuğundan

sonra otobüsten indim. Baktım sağda ormanlık

alan. Biraz da düz bir yer var. Ormanın içine

biraz yürüyeyim, dedim. 200 metre kadar sonra

çok yakınıma 2 dev tanchou geldi kondu.

Hiç kıpırdamadan bu güzel kuşları izledim.

Sonra iki Japon’un bana kısık sesle seslenmeye

çalıştığını fark ettim. Sesin geldiği yöne

baktığımda Japonların bana elleriyle “gel”

işareti yaptıklarını gördüm. Ben de ses çıkarmadan

“siz gelin” diye işaret ettim. “Burada

kuş var!” diye anlatmaya çalıştım. 1-2 dakika

sonra onların görevli olduğunu, beni o alandan

çıkarmaya çalıştıklarını fark ettim :)

58 hanabi / eylül 2016


Tanchou (Japon turnası) gözlem noktası

Hokkaido, gezmeyi sevenler için

birbirinden güzel manzaralar sunuyor.

Ama içlerinden en güzeli, Kushiro!

Lezzetli menüler

eylül 2016 / hanabi 59


İngilizcesi Japanese Crane,

Latincesi Grus japonensis

olan Tanchou, Türkçede

kırmızı başlı turna veya

Japon turnası olarak

adlandırılır. Dünyadaki tüm

turnalar içinde 140 cm

boyuyla en büyük olanıdır.

Japonya, doğu Sibirya ve

kuzey Çin’de ürerken kışı

Kore, kuzeydoğu Çin ve

güney Japonya’da geçirir.

Ülkemizde akrabaları turna

ve telli turna oldukça sevilir.

Kimse olmadığı için parkın içine girmişim.

Parkın çitlerinin olduğu yere geri döndüm. O

arada Japon turistler geldi gözlem noktasına.

“Tanchou gördün mü?” “Kaç tane gördün?”

gibi sorular sordular. Altlarında araba olmasına,

tüm noktaları gezmelerine rağmen görememişlerdi.

Bana “Bizimle gel, beraber gezelim” dediler.

Ama eşyalarım Kushiro’da olduğu için gidemedim.

Bir saat daha bekleyip bir tanchou

daha gördüm.

Tanchou görmek çok etkileyiciydi. Resimlerde

biraz küçük görünüyorlar. Kanatlarını açınca

uçarken çok daha büyük görünüyorlar. Bir tanesi

havalandığında kendimi başka bir dünyada

sandım. Dünyada bu kadar büyük bir

kuş yaşadığını düşünmüyordum.

Ayrıca ben pek görecek zaman bulamasam

da Kushiro’daki sulak alanların da çok güzel

olduğu söyleniyor.

Hokkaido; doğası,

yemekleri, insanları ile

güzel bir yer. Her ne

kadar gezmesi zahmetli

ve zaman alıcı olsa da,

vaktiniz varsa mutlaka

görün!

60 hanabi / eylül 2016


Japonya İçinde

Japonya Olmayan Yer...

OKİNAWA

Yazı: Okan Haluk AKBAY

Tokyo

Okinawa

“Japonya içinde Japonya

olmayan bir yer (!)” olarak

bilinir Okinawa. Okinawa,

ülkenin diğer bölgelerinden

oldukça farklı dokusu ve

atmosferiyle adımınızı attığınız

andan itibaren sizi adeta

büyülemeye başlar.

eylül 2016 / hanabi 61


Okinawa’nın büyüsü sadece tropikal ikliminden

kaynaklanmaz. Aynı zamanda, eskiden

toprakları üzerinde yükselmiş olan Ryukyu

Krallığı’nın vârisi oluşu da Okinawa’ya gizemli

bir hava katar.

Ryukyu kültürünün Okinawa’nın temel dokusunu

oluşturduğunu söylemek yanlış olmaz.

Yemekten müziğe, mimariden geleneksel kıyafetlere

kadar Okinawa’da bulunduğunuz

süre boyunca Ryukyu kültürü yaşamın hemen

her anında karşınıza çıkar. Japon kültüründen

oldukça farklı unsurlarla bezeli bu

kültür, zaman zaman kendinizi farklı bir Asya

ülkesindeymişsiniz gibi hissetmenize neden

olur. Özellikle eyaletin başkenti konumundaki

Naha şehrinden çıkıp kırsal kesimlere doğru

ilerledikçe Japonya’da olduğunuzu tamamen

unutursunuz.

62 hanabi / eylül 2016


Şuri Kalesi’nden limana inen tarihî

taş yolda (kinjoocho) bir köşe.

Duvar yanındaki “işigandoo” yazılı

taş bloğun, yoldan şeytanların

geçmesini engellediğine inanılıyor.

Şuri Kalesi’nin

dış kapılarından

biri. Birkaç

kapıdan geçtikten

sonra kaleye

ulaşıyorsunuz.

eylül 2016 / hanabi 63


1429-1879 yılları arasında hüküm süren

Ryukyu Krallığı, Doğu Asya’nın önemli bir ticaret

merkezi olarak gelişim gösterir. Ticaret

sayesinde elde edilen ekonomik güç, kültürel

hayatın gelişmesinde de önemli rol oynar.

Yüzyıllarca refah içinde ve güçlü bir ülke olarak

varlığını sürdüren Ryukyu Krallığı’nın sanat

ve kültürü civar ülkeler üzerinde de etkili

olur.

Ryukyu Krallığı, 1879 yılında “Okinawa eyaleti”

olarak Japonya’ya katılır. Ancak II. Dünya

Savaşı sırasında Okinawa tarihinin en karanlık

ve acı dönemini yaşar. Özellikle Naha şehri,

Amerikan bombardımanı altında öylesine

büyük bir yıkım yaşar ki; adeta bir kül yığınına

dönen Naha şehrinin yanı başına yeni bir

Naha şehri daha inşa edilir. Büyük sıkıntılar

içinde geçen savaştan sonraki yıllarda Okinawa

özellikle bir turizm merkezi olarak gelişmeye

başlar ve zaman içerisinde gözde bir

destinasyon haline gelir.

64 hanabi / eylül 2016


Şiisaa adı verilen ve kötü ruhları

kovduğuna inanılan bu aslan

heykellerine Okinawa’da hemen

her yerde -özellikle çatılardarastlamanız

mümkün.

Kral mezarlığı (Tama Udun),

Okinawa’da görülmesi

gereken yerlerden biri.

eylül 2016 / hanabi 65


66 hanabi / eylül 2016


Geçmişte kraliyet ailesine

ait olan Şikina Parkı.

eylül 2016 / hanabi 67


Ara sokaklara

saptığınızda karşınıza

çıkacak olan geleneksel

lokantalardan biri.

Hesaplı fiyatlarla

değişik yerel tatları

deneyebilirsiniz.

Ziyaretçilerine pek çok seçenek sunan

Okinawa’da herkesin kendine göre bir şeyler

bulması mümkün. Eğer uzakdoğu sporlarına

meraklıysanız, karate sporunun anavatanı

olan bu topraklarda geleneksel bir dojo’yu ziyaret

edebilirsiniz. El sanatlarıyla ilgileniyorsanız,

Okinawa’nın ünlü çömlek atölyelerini

gezebilir ve çömlek yapım derslerine katılabilirsiniz.

Otantik tatlar peşindeyseniz, ara

sokaklardaki küçük yerel lokantaları dolaşabilirsiniz.

Amacınız doğal güzelliklerle hemhâl

olmak ise, yeşilin ve mavinin her tonunu bulabileceğiniz

sahillere inebilir ya da küçük adacıklara

doğru denizde açılabilirsiniz. Önceliğiniz

tarih ve kültür ise, UNESCO Dünya Miras

Listesi’nde de yer alan pek çok kültür mirasını

görebilirsiniz.

68 hanabi / eylül 2016


Makişi pazarında,

canlı satılan deniz

ürünleri gibi pek çok

renkli görüntüye şahit

olmanız mümkün.

Kokusai Caddesi’nin

girişi ve caddeyi

koruduğuna inanılan

bir şiisaa.

eylül 2016 / hanabi 69


70 hanabi / eylül 2016

Yerli halkın yui-reeru olarak isimlendirdiği

monoray. Naha şehrini gezmek için

kullanabileceğiniz en ucuz ve hızlı toplu taşıma

aracı. Yerden ortalama 20 metre yükseklikteki

raylar üzerinden Naha şehrini seyrederek

ilerledikçe bir bakıma kısa bir şehir turu da

yapmış oluyorsunuz.


eylül 2016 / hanabi 71


Kokusai

Caddesi

Kokusai Doori

Hediyelik eşya dükkânlarının

sıralandığı 1,6 km.

uzunluğundaki bu cadde,

Naha’da görülmesi gereken

ilk yer olsa gerek. Caddeyi

bir uçtan öbür uca yürüyerek

hem keyifli bir yürüyüş, hem

de alışveriş yapabilirsiniz.

Makişi Pazarı

Makishi Ichiba

Yerli halkın gündelik alışveriş

için geldiği ve iğneden

ipliğe pek çok şeyin satıldığı

bu pazar, Naha şehrinin

renkli mekânlarından

biri olarak muhakkak

hoşunuza gidecek.

Girişi Kokusai Caddesi

üzerinde bulunduğundan

caddeyi gezerken kolayca

uğrayabilirsiniz.

Şuri Kalesi

Shurijoo

450 yıl boyunca Ryukyu

Krallığı’nın diplomasi

merkezi olan ve krallığın tüm

ihtişamını size gösteren en

önemli yapı.

Kinjoocho

Şuri Kalesi’nden

Naha limanına inen

yaklaşık 300 metrelik

tarihi taş yol.

Dik bir yokuş olması

sizi biraz yorsa da,

yol kenarındaki

geleneksel Okinawa

evlerini görmek için

bu yorgunluğa değer.

Kral

Mezarlığı

Tama Udun

XVI. yüzyıl başında

inşa edilen ve 18 kral

ve aile bireylerinin

gömüldüğü kral

mezarlığı.

Çuraumi

Su Parkı

Churaumi Suizokkan

Dev boyutlardaki çeşitli

akvaryumlardan oluşan,

dünyanın en büyük su

parklarından biri. Pek çok

türdeki deniz canlısını

yakından görebilirsiniz.

Şikina Parkı

Shikinaen

Ryukyu kraliyet ailesinin

dinlenmesi ve misafirlerini

ağırlaması için inşa edilmiş

tarihî park. Uzakdoğu

bahçelerinin en güzel

örneklerinden biri olarak

kabul ediliyor.

Ryukyu Köyü

Ryukyu Mura

Geleneksel Okinawa yaşamı

ve kültürünü görebileceğiniz

bir tematik park. Değişik

el sanatlarını yapmayı

deneyebilir veya çeşitli atölye

çalışmalarına katılabilirsiniz.

72 hanabi / eylül 2016


Kasabada Sakin Bir Gün..

KUSHİMOTO

Yazı: Ayşegül ARKAN

Tokyo

Kushimoto

Tayfun sezonunda bir anda

kararan hırçın suların

kenarındaki bu kasabada

125 yıl önce iki ülkenin

kaderi kesişti. Ama burayı özel

kılan yalnızca tarihi değil,

aynı zamanda insanlarının ve

doğasının güzelliği de...

eylül 2016 / hanabi 73


Merhabalar!

Sizlere Japonya’nın Wakayama İli Kushimoto

İlçesi’nden yazıyorum. Kushimoto,

Japonya’nın Honshū Adası’nın en güney noktası.

Pasifik Okyanusu uçsuz bucaksız uzanıyor

gözlerinizin önünde ve bu manzara sizleri

başka dünyalara götürebiliyor bazen. Ancak

tayfun sezonunda, normalde masmavi olan

bu sular kara ve hırçın sulara dönüşüveriyor.

İşte asıl bir de o zaman bu manzaraya bakın,

sanki baktığınız tamamen farklı bir deniz.

Kushimoto’nun nüfusu 27.000. Küçük, sakin

ve huzurlu bir sahil kasabası. Hani genelde

herkesin kaçmak istediği Ege’deki küçük bir

sahil kasabası gibi. İnsanları temiz kalpli, güler

yüzlü, pamuk gibi… Tabii bütün Japonya’da

olduğu gibi burada da yaşlı nüfus almış başını

gidiyor. Nereye gitseniz neneler, dedeler. Restoran

ya da kafelerde bile gençten çok yaşlılar

var. Yaşlılarına da yaşlı deyip geçmemek gerek.

70, 80 yaşında kişiler benden daha genç

görünüyorlar vallahi. Şimdi diyeceksiniz sen

kaç yaşındasın nerden bilelim, ben 26 yaşındayım.

Japonya’da küçük bir kasabada yaşıyorum.

Burada alışveriş merkezleri, büyük lunaparklar

falan yok. Ama bizdeki kasaba ve köylerle

karşılaştırdığımızda şartlar çok daha gelişmiş.

Mesela 24 saat açık marketi var, onun

haricinde küçücük yer olmasına rağmen 3

büyük market daha var, yine 24 saat açık 5

küçük bakkal var. Hani şu konbini dediklerinden.

Hemen evimin yanında postane var.

Yemek yenecek, içki içilecek yerleri var. Tozlu

dumanlı yolları yok mesela, her yer asfalt,

gece sabaha kadar şakır şakır yağmur yağsa

da yolları sel almıyor. Yani güzel, gelişmiş bir

yer burası.

74 hanabi / eylül 2016


Japonya’nın Honshuu

adasının en güney noktası

Shionomisaki

Kushimoto’ya tepeden bakış...

eylül 2016 / hanabi 75


Kushimoto

İstasyonu’na

30 dakikalık

yürüme

mesafesindeki

Hashigui

kayalıkları,

dalgaların ve

rüzgârın binlerce

yıllık etkisiyle

oluşmuş.

Japoncada köprü anlamına gelen “Hashi” ve ayak, sütun

anlamına gelen “Gui” kelimelerinden adını alan Hashigui,

bitmemiş bir köprünün ayaklarını andırarak Oshima

adasına doğru uzanır.

Rivayete göre Kushimoto ile Oshima arasına bir köprü

yapmak isteyen insanları Amanojaku adlı bir canavar

engellermiş. Bir gün yolu Kushimoto’ya düşen ünlü

budist rahibi Kōbō-Daishi’den yöre halkı canavarı ikna

etmesi için yardım istemiş. Canavar, Kōbō-Daishi’ye

köprüyü yapabileceğini söylemiş. Onun yapacağı köprüyü

yıkmayacağına dair söz vermiş. Köprüyü yapabilmesi

için Kōbō-Daishi’ye 100 at gücü vereceğini, ama

köprüyü bitirebilmek için yalnızca bir gün ve bir gece

süresi olduğunu eklemiş. Kōbō-Daishi’nin gün ağarırken

kuşlar ötmeye başladığında köprüyü yapmayı bırakması

gerekiyormuş.

Teklifi kabul eden Kōbō-Daishi hızla köprüyü yapmaya

koyulmuş. Etrafında bulduğu büyük kayaları denizin

ortasına köprü ayağı olarak yığmaya başlamış. O kadar

hızlı çalışıyormuş ki, köprüyü zamanında bitirecek gibi

gözüküyormuş. Bunu gören Amanojaku çok endişelenmiş

ve saklandığı yerden kuş sesi çıkarmaya başlamış. Sesin

Amanojaku’dan geldiğini fark etmeyen Kōbō-Daishi

zamanının dolduğunu sanarak köprü yapımını bırakmış.

İşte o günden beri bu kayalar, bitmemiş bir köprünün ayağı

olarak denizin ortasında dururmuş.

76 hanabi / eylül 2016

Kaynak: http://www.kankou-kushimoto.jp/english/sub01.html


Ertuğrul 1890 filminde kullanılan Ertuğrul maketi ve asker

kostümü burada sergileniyor.

Peki, benim bir Türk olarak ne işim var bu kasabada. Aslında önceki sayıda sizlere kendimi

tanıtmıştım. O sayıyı okuma fırsatı bulamayanlar için kısaca tekrar bahsedeyim. Adım Ayşegül

Arkan. 1990 Aydın doğumluyum. Üniversiteye kadar öğrenim hayatımı Aydın’da tamamladım.

2014 Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Japon Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

mezunuyum.

Kushimoto, Türkiye ile dost şehir. 1890 yılında Japon İmparatoru’na hediyeler getiren Osmanlı

fırkateyni dönüş yolunda Kushimoto’nun Oshima adası açıklarında tayfuna yakalanmış, sürüklenerek

kayalıklara çarparak batmıştır.

Kushimoto’daki

Atatürk anıtı

eylül 2016 / hanabi 77


Bu kazada 587 denizci şehit olmuş, 69

denizci ise ada sakinleri tarafından kurtarılmıştır.

Adada yaşayan köylüler, 40

metre yükseklikteki kayalıklardan aşağıya

inmiş, yaralıları yukarıya kadar taşımışlar.

O zamanlar fakir bir hayat yaşayan

köylüler kendilerine yetecek kadar

yiyecekleri olmamasına rağmen hiçbir

şey düşünmeden yaralı askerlerimizi doyurmuş,

iyileşmeleri için ellerinden gelen

her şeyi yapmışlar. İşte bu hazin kaza iki

ülkenin dostluğunun başlamasına vesile

olmuştur.

Geçen sene bu kazanın 125. yılı olduğu

için ben buralara çağırıldım. Törenlerde

görevimi yerine getirdikten sonra da

Kushimoto halkına Türkiye, Türk kültürü,

Türkler hakkında bilgiler veriyorum.

Türkçe dersleri veriyorum burada, Türk

yemekleri yapıyorum.

Ertuğrul Fırkateyni’nin çarptığı kayalıklar ve Ertuğrul Anıtı

78 hanabi / eylül 2016


Doğal güzellikleriyle dikkat çeken Kushimoto’da

kültürümüzü tanıtan birçok etkinlik düzenliyoruz.

Onun haricinde her iki haftada bir yerel bir gazetede köşe yazısı yazıyorum. Bu köşe yazılarında

Türk kültürünü tanıtan yazılar yazıyorum. Şimdiye kadar yemek kültürümüz, Ramazan Bayramı,

Kurban Bayramı, Cumhuriyet Bayramı gibi birçok konuda yazdım.

Mesela, geçen bir ay içinde Kushimoto’da yaptıklarıma birlikte bir göz atalım. 3 hafta önce Cuma

günü Kushimoto Türk Kültür Topluluğu ile birlikte Kushimoto’nun kardeş şehri Mersin yöresi

halk oyunları alıştırması yaptık. Alıştırmasını yaptığımız bu dansı iki gün sonra pazar günü bir

etkinlikte sergiledik.

Mersin yöresi

halk oyunları

ekibimizle gösteri

yaparken...

eylül 2016 / hanabi 79


Oshima İlkokulu öğrencileri okullarına

gelen Türk misafirleri karşılarken...

Bir sonraki hafta perşembe günü Oshima

İlkokulu’na çocuklara Türkçe öğretmeye gittim.

Türkiye ile ilgili görselleri kullanarak

çocuklara sunum yaptım. Birlikte oyunlar

oynadık. O hafta cumartesi günü Kushimoto

İlkokulu öğrencileri evime geldi, birlikte

Türkiye’den getirdiğim çekirdek ve lokumları

yedik. Birlikte benim küçüklük fotoğraflarıma

baktık.

Ertesi gün pazar günüydü, yine benim evde

3 genç arkadaşımla Türk yemekleri yaptık ve

afiyetle yedik. Patates salatası, kısır, sigara

böreği, çaydanlıkta demlenmiş çayımız vardı.

Tabii ki olmazsa olmaz Türk kahvemiz de... Ne

demişler, fala inanma falsız da kalma… Arkadaşlarıma

kahve falına bakmasını öğrettim,

çok bildiğimden değil, yanlış anlaşılmasın!

Ondan sonraki hafta Kushimoto’ya yakın bir

şehirden 25 kişilik bir topluluk geldi. Onlara

Türk Müzesi’ni gezdirdim. Burada 126 yıl önce

yaşanan olayları anlatınca herkesin gözünden

yaş geldi. Yine aynı hafta içinde Oshima’da

Kashino mahallesine gittim; oradaki dede ve

ninelerle muhabbet ederek Türkiye’yi anlattım

onlara. Yine o hafta sonu döner sattık. Herkes

çok sevdi. Pazar günü müzede misafirlere

rehberlik yaptım.

Bu hafta içerisinde Kushimoto Emniyet

Müdürlüğü’nde Türkiye hakkında sunum yapacağım.

Çarşamba ve cuma günleri ise Kushimoto

Ortaokulu’nda çocuklara Türkiye’yi

anlatacağım.

80 hanabi / eylül 2016


Bunlar haricinde, kardeş şehrimiz Mersin ile

olan bütün yazışmaları ben yapıyorum. Şehirdeki

bütün yazılı tanıtım broşürlerini Türkçe’ye

çeviriyorum. Öyle belediyede boş boş oturmuyorum

yani.

Buradaki hayatımdan çok ama çok memnunum.

Görünürde çok küçük ama içerikte büyük

işler yapıyorum ve bu beni mutlu ediyor.

Bundan sonra da bu iki ülkenin dostluğu ilelebet

sürsün.

Hepinize Kushimoto’dan

selamlar.

eylül 2016 / hanabi 81


Yazı: Ryoko ASANO

?!

Wakarimashita,

sensei.

Arigato

gozaimasu <3

82 hanabi / eylül 2016


わかりました 先 生 。ありがとうございます

“Wakarimashita, sensei. Arigato gozaimasu <3”

(Anladım, hocam. Teşekkür ederim <3)

Yıllar önce bir gece yarısı bir öğrencimden gelen e-mail. Sadece onu yazıp

göndermiş. Onu görür görmez カチンと 来 た (kachin to kita) yani sinirim

tepeme çıkmıştı.

“Teşekkür eden birine nasıl kızabilirsiniz?” diye soracaksınız herhâlde.

Ona şöyle yazmıştım:

“○○ san, Cumartesi günü kursun parasını getir. Herkes çoktan ödemişti.”

Kursun çok sevdiğim muhasebecisi yıllar önce vefat etmişti. Vefat edince geçici olarak kursun

parasını ben toplamak zorunda kaldım. Benim muhasebecilik yeteneğim sıfır. Çok zorlandım ve

strese girdim. Bence muhasebecilik dünyanın en zor işlerinden biri.

Neyse, neden öyle yazdım? Çünkü o aylardır ödememişti.

Öğrencilerime gecikecekleri zaman haber vermelerini

söylüyorum. Ama haber bile vermedi. Sonunda söylemek

zorunda kaldım. Ayrıca bu ilk kez değil. Defalarca

öyle yapıyor. Yoksa bu kadar sert yazmak istemiyorum.

Ne kadar yaşlı bir “hoca” olsam bile “Ben hocayım” diye

herkese hayat dersi vermek zorunda değilim. Daha doğrusu

veremiyorum çünkü ona öyle konularda ders verebilecek

kadar terbiyeli bir insan değilim maalesef. Ama

sonuçta başka öğrenciler veriyor. O hâlde ona hiçbir şey

söylememek eşitlik açısından doğru olamaz maalesef.

Kendime baktığımda o öğrencime onu demeye hiç hakkım

yok ama işim gereği söylemeliyim. Utanarak da olsa

söylemeliyim...

Bu durumda o öğrenci asla ve asla “Teşekkür ederim.”

dememeliydi. Aslında bu durumda o öğrenci özür dilemeliydi.

Ayrıca “<3” gibi işaret ya da “emoji”, “kaomoji” denilen

grafikli yüz ifadesi kullanarak yazması da hiç ciddi bir

davranış değil. Belki utandığı ya da kendini kötü hissettiği

için öyle yazmış olabilir ama Japon toplumunda bu, hiç

hoş karşılanmaz. Özellikle kendinden büyük yaşta olan

birine karşı kullanmamalı diye düşünüyorum. (Yaşımdan

dolayı eski kafalı bir düşünce olabilir de...) Belki de içinde

özür dilemiş olabilir ama o yazı onu hiç göstermiyor.

Özellikle Japon hocalarınıza öyle yazmamanızı tavsiye

ediyorum.

Böyle bir durumda Türkler sık sık “Teşekkür ederim” der

ve bu söz Japonların sinirine son derece dokunabilir. Japon

olsa kesinlikle özür diler, dilemeli. Tam Japon gibi olmak

isterseniz öyle bir durumda “teşekkür” yerine “özür

dileme”yi öğrenmeniz size çok avantaj olacak.

O öğrencinin neden öyle

yazdığını düşündüğümde,

“Hatırlattığınız için teşekkür

ederim.” demek istedi

herhâlde. Ama Japon

toplumunda “Benim yaptığım

hatadan (eksikliğim, kusurum

vb. de olabilir) dolayı size

zahmet verip hatırlattırdığım

için özür dilerim” olur.

eylül 2016 / hanabi 83


Tesekkür

ederim.

Niye

ki?

“Hatırlattığınız için teşekkür ederim.”

şu durumda olur: Mesela yarın ödeme günü.

“Yarın ödeme günü” diye haber geldi.

O zaman ああああああああああ(Arigato gozaimasu)

“Teşekkür ederim” diyebilirsiniz.

Ama ödeme gününde vermediğiniz/

veremediğiniz ve hatırlatıldığınız takdirde

“Teşekkür ederim” demeniz (hi ni abura o

sosogu: ateşe yağ koymak) gibi oluyor, yani

karşınızdaki kişiyi daha çok kızdıracaksınız.

「ごめんなさい」の 国 、 日 本 。「ありがとう」の 国 、トルコ。

Türkiye’de sık sık “Teşekkür ederim.” “Teşekkürler.”

sözlerini duyarız. Ama bu ifade bazı

durumlarda Japonların sinirini tepesine çıkartabilir.

Basit bir şekilde anlatayım. Biri size hediye

verdi. O zaman “Teşekkür ederim.” dersiniz.

Bu çok basit. Onun dışında da Türkler sık sık

“Teşekkür ederim” der ama bu çoğu zaman

Japonlara göre olmayabilir aksine sinirine

dokunabilir.

Peki, o zaman Japonlar ne bekliyor?

Japonlar özür dilemesini bekliyor. Japonların

asıl özür dilenmesin gerektiğini düşündüğü

ya da özür beklediği durumlarda Türkler özür

dilemez, aksine “Teşekkür ederim” der. Bu Japonların

sinirine son derece dokunabilir. Ben

de buna uzun zaman alışamadım. Bu duyguyu

atlatmakta güçlük çekmiştim.

Yukarıda dediğim gibi “özür dilemek”

Japonya’da son derece önemli.

Bazen “Hiç suçum yok” durumu olsa da özür

dilemek gerekir. Yani özür dilemek ortamı yumuşatır.

Mesela bir çağrı merkezini arayın.

Anında özür diler. Bu, müşterinin kızgınlığını

azaltmak için bir yöntem.

Mesela bir konuda birini beklettiniz. Ne dersiniz?

“Teşekkür ederim.” mi? Hayır. “Özür dilerim”

demelisiniz.

“Beni beklediğiniz için teşekkür ederim” değil,

“Sizi beklettiğim için özür dilerim” olur, Japonların

mantığı.

Başka bir örnek. Bir konuda hata yaptınız ya

da eksik bir şey yaptınız. Biri sizi hatırlattı ya

da uyardı. Ne dersiniz?

“Teşekkür ederim” diyerek Japonya’da kaybedebilirsiniz.

İlk önce ne olursa olsun “Özür dilerim” demeniz

gerekiyor.

“Hatırlattığınız için teşekkür ederim” değil,

“Tam olarak yapamadığım için özür dilerim”

oluyor. Teşekkür etmek isterseniz en son

“Bana yol gösterdiğiniz için teşekkür ederim”

gibi bir şey söyleyebilirsiniz.

Bu şekilde Japon toplumunda her zaman

“Suç bende” tavrında olmalıyız. Tam olarak

Japon gibi olmak isterseniz “Suç bende” operasyonunu

tavsiye ederim.

Aslında kişisel gelişim açısından özür dilemektense

teşekkür etmenin daha iyi olduğunu

son zamanlarda öğrendim. “Özür dilerim”

sözü, insanı negatif tarafa yönlendiriyor.

“Ayyy ne kadar kötü insanım” “Ne kadar başarısızım”

gibi düşündürüyor ve daha kötü ve

başarısız oluyor. Yani kısır döngü gibi, çıkış

yok.

84 hanabi / eylül 2016


İçinizden ne kadar “Hatırlattığınız için teşekkür ederim.”, “Beni bu konuda

suçlamadığınız için teşekkür ederim.” diye düşünseniz de, hatta ve hatta hiçbir

şey düşünmeseniz de, ağzınızdan çıkan söz “Özür dilerim.” olmalı.

Japonya’da o olaydan dolayı değil, özür dilemediği için daha çok suçlanır ve o

yüzden darağacına çıkmış gibi zor durumda kalan çok insan var. Yani asıl konu

kayar. Japonya’da özür dilemek o kadar önemli.

Japonya öyle bir ülke ki her gün her yerde her an özür diliyorlar. Japonya’da

özür dilemek, dürüstlük göstermektir.

“Özür” ülkesi Japonya, “Teşekkür” ülkesi Türkiye

Son zamanlarda aşırı yoğunluktan dolayı her

şey geciktiriyorum ve her yerde “Özür dilerim”

“Kusura bakmayın” deyip duruyorum. O sözler

istemesem de bilinçaltıma yerleşir ve ne

kadar müdahale etmeye çalışsam da negatif

düşünceler işgal etmeye başlar. Sonuç olarak

başarısız ve olumsuz bir insan şekilleniyor.

Kötü bir döngü yani.

Özür dilemek yerine teşekkür etmek ortama

hoş bir hava getirir ve pozitif dünyaya yol

açar. Sonuç olarak daha iyi bir dünya oluşur.

Bu konuda Türkiye çok önde diyebilirim.

Ama geleneksel ve şu anki Japon toplumunda

maalesef bu kabul edilmiyor. Mutlaka ve mutlaka

özür dilemek lazım. Özür dilememenin

cezası, asıl suç ve/veya hatadan bin kat daha

yüksek.

Peki, nasıl özür dileriz? Ciddiyet ve kibarlığa

göre şöyle sıralayabiliriz:

申 し 訳 ございません。

Moushiwake gozaimasen.

申 し 訳 ありません 。

Moushiwake arimasen.

すみません。Sumimasen.

ごめんなさい。 Gomennasai.

ごめん。(ごめんね)

Gomen. (Gomenne.)

すまん。Suman.

ごめんちゃい。 Gomenchai.

Bunlar belli başlı Japonca “Özür dilerim” ifadeleri.

Hangisini kullanıyoruz? Bu,

- Kim kime söyleyecek?

- Aradaki ilişki nasıl?

- Hangi durumda söyleyecek?

- Söylenecek kişinin durumu nasıl?

- Karakteri nasıl? vb.

bütün açılardan düşünülerek seçilir.

Biraz kart oyununa benzer. O açıdan Japon

dizi ve filmlerini izlerseniz daha iyi anlarsınız

diye düşünüyorum. Bu her zaman benim

“Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu”mda yer

alan bir konu. Yanıma gelirseniz, bu konuda

istediğiniz kadar konuşabiliriz.

eylül 2016 / hanabi 85


「 今 からありがとうございます。」・・・?!

Özellikle öğrencilerimden gelen mailde sık sık

görülen bu ifadenin ne manada kullanıldığını

anlamaktan son derece güçlük çekmiştim.

Benden bir şey istediğini söylüyor ve sonra,

ありがとうございます (Arigato gozaimasu)

diyerek mailini kapatıyor hâlbuki mailini daha

yeni gördüm, ne yapmamı istediğini bile bilmiyorum...

Daha hiçbir şey yapmadan neden

teşekkür ettiğini hiç anlamadım. Yoksa ona

bir şey yapmışım da ben mi farkında değilmişim

acaba?

Ayrıca,

今 からありがとうございます

(İma kara arigato gozaimasu)

diyen bile oluyor. 今 から (ima kara)

“şimdiden” demek.

“Şimdiden” de ne demek? Daha hiçbir şeyden

haberim yok ki!

Benden bir şey istediği besbelli. Benden bir

şey beklediğini okuyunca anlıyorum. Ama

neden daha hiçbir şey yapılmadan “teşekkür

ederim” diyorlar? Yaptıktan sonra “teşekkür

ederim” demiyorlar mı acaba? Türkiye’de

nasıl olduğunu bilmiyorum ama Japonya’da

böyle bir durumda “teşekkür ederim” demeyen

muhtemelen ayıplanır ve/veya saygısız

insan olarak değerlendirilebilir.

Yıllar önce Tokyo’dan görevli olarak bir Japon

gelmişti. Otobüste bir Türk kadına yerini verdi.

Ama o Türk kadın hiçbir şey demeden oturunca

Japon’un ağzından “Nnn? Sanki ‘Teşekkür

ederim’ demedi gibi geldi bana?..” ifadesi çıktı

hiç farkına varmadan. Aslında “Benim iyilik

yapmama rağmen teşekkür etmedi. Ne kadar

ayıp” diye düşünmez ama Japonlar “Biri sizin

için bir şey yaparsa ona mutlaka teşekkür etmelisiniz”

diye eğitildiği için böyle bir durumda

“Teşekkür ederim” sözünü duymayınca o

Japon gibi düşünebilir. Yani eğitimin yan etkisidir.

Neyse asıl konuya dönelim. 今 からありがと

うございます (İma kara arigato gozaimasu)

ifadesinin Türkiye’de kalıp olarak ifade edilen

“Şimdiden teşekkür ederim” cümlesinin tam

Japonca çevirisi olduğunu daha sonra öğrendim.

Türkler birinden bir şey istediği ya da

beklediği zaman her şeyden önce “Teşekkür

ederim” ya da “Şimdiden teşekkür ederim” diyormuş!

Bunu ilk önce kim çevirmiş bilmiyorum

ama ne kadar güzel çevirmiş!

Bu ifade hakikaten ilginç. 今 からありがとうご

ざいます (İma kara arigato gozaimasu) denildiği

zaman onu yapmak istesem de istemesem

de “Tamam. Yapacağım” diyesim geliyor.

Yani 今 からありがとうございます (İma kara

arigato gozaimasu) ifadesi reddettirmeme atmosferi

oluşturuyor. Sanki sihir yapmış gibi...

Hangi dil olursa olsun, ありがとうございます

(Arigato gozaimasu) yani “teşekkür ederim”

manası taşıyan sözlerin inanılmaz gücü var

bence. 今 からありがとうございます (İma

kara arigato gozaimasu) da bunun güzel bir

örneği. Ama mevcut Japonya toplumunda

maalesef anlaşılmıyor. O zaman ne demeliyiz?

Böyle bir durumda Japonya’daよろしくおね

がいします (Yoroshiku onegai shimasu) deriz.

Bu “Rica ederim” demek. Yani Japonlar

sanki “Verdim gitti” gibi diyerek karşısındaki

kişiyi istediklerini yapmaya mecbur bırakırlar.

86 hanabi / eylül 2016


İma kara arigato gozaimasu...?!

よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) da

sihirli bir söz. Derste de sık sık anlatıyorum. Japonlar bu

ifadeyi çok ama çok severek kullanıyor. Japonya’da ne

olursa olsun よろしくおねがいします (Yoroshiku onegai

shimasu) diyelim sorun yaşanmasın gibi hava var. Peki

hangi durumda kullanıyoruz? Örneğin:

Biriyle tanıştığımız zaman

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

Bugün yeni bir işe girdim

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あHocaya ödev verirken

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あBir yere başvururken

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あMüdürden izin isterken

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あGeç kalacağım

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あYarın uzun tatile çıkacağım

よろしくおねがいします

Yoroshiku onegai shimasu)

あPet oteline kedi bırakırken

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

あBir şeyden ya da bir yerden kaçıp giderken

よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)

Bunun gibi birçok örnek verilebilir. Yani よろしくおね

がいします (Yoroshiku onegai shimasu) diyerek o ifade

denildikten sonraki her şeyin düzgün gitmesini, sorun

yaşanmamasını, her şeyin hayırlı olmasını dileriz. Ancak

karşıdaki kişiyi rahatsız etme, zahmet verme, aksaklık,

kargaşa ya da sorun yaşanma ihtimali olduğu zaman す

みません (Sumimasen) ifadesiyle özür dileyerek よろし

くおねがいします (Yoroshiku onegai shimasu) demenizi

tavsiye ederim. O zaman tam Japon gibi olursunuz.

Lütfen よろしくおねがいします

(Yoroshiku onegai shimasu)。

Enerji dolu Japonca Öğretmeni

ve TRT Japonca Masası Şefi

Kokugakuin Üniversitesi’nden mezun

oldu.

Bir kısmetle Türkçeyi tanır tanımaz

ona hayran kaldı. Birkaç kez kısa

süreliğine Türkiye’de kalarak Türkçe

öğrendi.

2000 ile 2003 yıllar arasında

Türkiye’de bir devlet kurumunun

son derece önemli bir sisteminin

kurulmasında görev aldı.

Tamamladıktan sonra 2003 yılında

Ankara’ya taşındı.

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Çağdaş Türk Lehçeleri

ve Edebiyatları Ana Bilim Dalı’nda

yüksek lisans programını tamamladı.

Şu anda üniversitenin yanısıra çeşitli

yerlerde de Japonca eğitimi veriyor.

“Doğru Yerde Doğru Japonca Kursu”

kurucusu.

Kedi kralı Bonita ve gamsız prenses

Kennedy-san ile birlikte fıkra gibi

yaşam sürdürmektedir.

www.facebook.com/ryaryako

ryaryako@gmail.com

eylül 2016 / hanabi 87


GE

GA

Yazı: Arda Cem KUYUCU

Geçen sayıda gekigaların tarihçesine,

gelişimine ve konularına göz atmıştık.

Gekigaların çizim ve anlatım stiline

gelirsek, genel olarak ilk göze çarpan

teknik “kamera tekniğidir”.

88 hanabi / eylül 2016


TEZUKA’nın Adolf 「アドルフに 告 」eserinin sinematik giriş sahnesi.

Bu stilin öncüleri olan çizerler büyük oranda sinema

sanatından etkilendikleri için sayfa içerisinde

betimledikleri panellerden her biri, aslında

bir sinema filminin karesi gibidir. Her sahne aynı

zamanda farklı planlardan yerleştirilmiş kamera

açılarından alınmış üçüncü kişi bakış açısından

(bir yemek masasının üzerinden, gökyüzünden

kuşbakışı, karakterin gözlerinden vs.) görülür.

Bu tarzda en çok kullanılan sinema tekniklerinden

biri de öykünün başlangıcında bakış açısının

mekâna uzak bir noktadan kare kare yaklaşmasıdır.

Jiro TANİGUCHİ’nin dağcılık konulu

“Kamigami no Itadaki” 「 神 々の 山 嶺 」

adlı eserinden panel.

eylül 2016 / hanabi 89


Hiroshi HİRATA’nın Satsuma Gishiden「 薩 摩 義 士 伝 」 serisinden

paneller. Detaylı anatomi, gölge ve ışığı yoğun fırça darbeleriyle

yansıtılmasına örnek.

Goseki KOJİMA, Sanpei SHİRATO ve Hiroshi

HİRATA gibi çizerler, gölgelendirme ve ışıklandırma

tekniklerini de etkili bir biçimde kullanırlar

ki gölge ve ışıklandırma kullanımı normal

mangalarda pek yaygın değildir. Karakter

çizimleri de daha gerçekçi ve insan anatomisine

çok daha yakındır, örneğin Ryoichi

İKEGAMİ’nin çizimleri fotoğrafik ölçülerde bir

gerçeklik içerir. Hareket içeren sahnelerde de

gene sinemadaki aksiyon sahnelerini andırır

gerçekçi bir dinamizm gözlenir.

Öykü anlatımına gelirsek; daha çok yetişkinlere

hitap eden bu eserlerde konuşma, düşünme

balonlarının ve açıklayıcı yazı panellerin

daha uzun olduğu göze çarpar. Genel çizgi

roman okuru için manganın ikonik görseli

kawaii (şirin) yüzdür. Yani çok iri gözler, çizgi

şeklinde bir ağız ve belirsiz bir burun.

90 hanabi / eylül 2016


Çeşitli çizerlerin eserlerinden

yüz tasvirleri ve mimikler.

Yukarıdan aşağıya:

Sanpei SHİRATO Kamui

「 カムイ 」, Jiro TANİGUCHİ

Benkei「 N.Y.の 弁 慶 」,

Katsuhiro OTOMO Short Peace

「 ショート・ピース 」 ve

Goseki KOJİMA Hanzō no Mon

「 半 蔵 の 門 」

Bu da Batı tarzı çizgi romanlardaki yüz ifadeleri

ve mimiklerin Japon tarzı çizgi romanlarla

karşılaştırılmasından kaynaklanan, ifade okumada

bir karmaşaya yol açar.. Bu karmaşanın

nedeni aslında şudur: Tipik Japon çizgi

romanlarında görülen bu yüz aslında şirinliği

vurgulamaktan çok, belli duygu ve kavramları

gizleyip diğerlerini sembolik olarak ortaya çıkaran

Japon geleneksel tiyatrosundaki noh ve

kabuki maskeleri gibidir.

eylül 2016 / hanabi 91


Gekiga tarzı ise genel olarak insanları ve olayları

tüm gerçekliğiyle, çıplak bir şekilde yansıtma

yanlısıdır. Örneğin, aşina olduğumuz

yakın-modern ortaçağ dönemindeki samuray

sınıfının ve soyluların yaşam tarzını yücelten

manga, anime ve dizilerden farklı olarak tarihsel

gekigalar açlığın, sefaletin ve savaşın pençesindeki

halkın yer aldığı, kanlı ve acımasız

bir tarih portresi çizer. Modern zamanı konu

alan eserler de aynı şekilde batılıların aşina

olduğu teknoloji, ilginç modalar, adetler, konformist

pop kültürle sembolize olan yüzeysel

Japonya imgesinden çok farklı bir modern

Japonya’yı betimler.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasındaki

toplumsal bunalımlar, kapitalizmin boğduğu

bir dünyada, hayat mücadelesi içindeki işçiler,

öğrenciler, evsizler, hikikomoriler*, Asyalı

mülteciler, suçlular... Karakterlerin psikolojik

yapısı, düşünceleri, kaygıları, iç çatışmaları da

bu tip yapıtlarda büyük öneme sahiptir. Osamu

TEZUKA’nın Adolf ve Kirihito Sanka eserlerinde

baş ve yan karakterlerin geçirdiği psikolojik

buhranlar yer yer sayfalarca anlatılır.

50’li ve 60’lı yıllarda başlayan gekiga hareketinin

kullandığı anlatım ve çizim teknikleri günümüzde

farklı alanlardan çok çeşitli mangalarda

görülebilir ki günümüzde “Gekiga” terimi

daha çok bir tarihsel dönemdeki sanatsal akımı

tanımlamak için kullanılmakta. Aynı şekilde

“Gekiga”nın içerisinden ayrıldığı “Manga”

kavramı ise gene 40’lı ve 50’li yıllarda zirve

yapmış olan daha çok çocuklara yönelik daha

erken dönem Japon çizgi romanlarını tanımlıyor.

Günümüzdeki mangaları bu iki akımın

bir harmanı olarak görebiliriz ki bu iki akımın

birleşmesindeki en etkili isimlerden biri her iki

tarzda da eserler vermiş ve “Manganın Babası”

olarak kabul edilen Osamu TEZUKA.

meraklısına:

Brophy, Philip. “Osamu Tezuka’s Gekiga:

Behind the Mask of Manga.”Manga:

An Anthology of Global and Cultural

Perspectives (2010): 128-136.

Gravett, Paul. “Manga: 60 years of

Japanese comics.” (2004).

https://en.wikipedia.org/wiki/Gekiga

*Münzevi

92 hanabi / eylül 2016


ORİGAMİ

TÜRLERİ

Yazı: Nur BÜYÜKYILMAZ

Origaminin tarihçesiyle başlayan

yolculuğumuza origami türleriyle

devam ediyoruz.

“Bu yazı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Endüstriyel Tasarım Bölümü yüksek lisans öğrencisi Nur

Büyükyılmaz’ın ‘AN ENVIRONMENTALIST APPROACH TO DESIGN: UTILISING ORIGAMI FOR PACKAGING

DESIGN’ başlıklı tezinin dördüncü bölümünün, ilk kısmının modifiye edilmiş halidir.

eylül 2016 / hanabi 93


TEMEL KATLAMA

TEKNIKLERI

Vadi Katlaması

Su Bombası Temeli

Dağ Katlaması

Şal Temel Katlaması

Pilili Katlama

Kare Temeli

Blintz Katlaması

W-Kayık Temeli

94 hanabi / eylül 2016


İlk uygulamaları yapıştırıcı ve makas kullanılmaması kriterine dayanan

ve hammaddesi kâğıt olan origami, günümüzde uygulama alanları ve

uygulanma şekli çeşitlendirilmiş bir sanat halini almıştır.

Kurbağa Temeli

Kuş Temeli

Birçok

origami türü

ve binlerce

origami

modeli

olmasına

rağmen,

hemen

hemen bütün

modellerin ve

türlerin temel

katlama

teknikleri

aynıdır.

Balık Temeli

Elmas Temeli

eylül 2016 / hanabi 95


ORIGAMI

TÜRLERI

Saf / Katıksız Origami

Pek çok kişi tarafından sıradan origami

olarak bilinen saf origamide kare kâğıt

kullanılması, makas ve yapıştırıcı

kullanılmaması zorunluluğu vardır.

Bütün origami

modelleri aynı

temel katlama

teknikleri kullanılarak

oluşturulduğu için

origami türlerinin

sınıflandırılmasında

kullanılan malzeme

sayısı, kullanılan

malzemenin ebatları

ve kullanılan

malzemenin türü baz

alınmıştır.

Hareketli Origami

Hareketli origaminin en bilinen örneği

pek çok kişinin canı sıkıldığında farkında

olmadan yaptığı kâğıt uçaktır. Bununla

birlikte, sağladığı tekrarlı hareketlerle

insanların rahatlaması ve gündelik hayattaki

oyun ihtiyacını karşılamak için kullanılan

pek çok hareketli origami modeli vardır.

96 hanabi / eylül 2016


Modüler Origami

Modüler origamilerde 3, 6,

12, 30, 90 veya 120 parça

kâğıt kullanılmaktadır. Her bir

parça birkaç basit katlamayla

oluşturulmaktadır, fakat

birleştirme süreci yorucudur.

En popüler örnekleri

kusudama, bardakaltı ve

abajurdur.

instagram@nur.byz

Zeynep Ebru OKYAR

eylül 2016 / hanabi 97


pandanpandan.devianart.com

flickr_Daniel Go

Altın Girişim * Katlaması

Üç boyutlu origami olarak bilinen bu origami türü,

bir tür modüler origamidir. En az 250-500 arası

parça kullanılan modüler origami modellerinin

en bilinen örnekleri ejderha, kuğu ve ananastır.

Doraemon, Angry Birds, Totoro gibi küreye yakın

formlardaki çizgi film karakterlerinin origami

uygulamaları da genellikle bu katlama tekniğiyle

yapılmaktadır.

* İngilizcesi “Golden Venture”.

Çin’den kaçan 286 kaçak göçmeni taşıyan Golden Venture adlı yük gemisi, 6 Haziran

1993’te ABD New York sahillerinde karaya vurdu. Gemide bulunan göçmenler siyasi iltica

talebinde bulundu. İltica başvuru sürecinde göçmenler çeşitli hapishanelerde gözetim

altında tutuldu. Aylar süren bu süreçte mülteci adayları 100.000’in üzerinde el sanatı

çalışmasına imza attı. Bu çalışmaların büyük bölümü Çin stili origamiler idi ve soyut ve

çok yüzlü (polihedra) tasarımlara odaklanan Japon modüler origamilerinin aksine, hayvan,

kuş ve gemi figürlerinden oluşmaktaydı. ABD’ye ve modern dünyaya bu origami stilini

tanıtan kişilerin Golden Venture gemisi ile olan bağlantısı sebebiyle bu yeni origami türüne

Golden Venture Katlaması denilmektedir.

98 hanabi / eylül 2016


Islak Origami

Islak katlama:, Yuvarlak hatları ve heykelsi görünüşü olan origami modelleri

yaratmak için kullanılan ıslak katlama tekniği, modern origaminin büyük ustası

olan Akira YOSHİZAWA (1911-2005) tarafından geliştirilmiştir. Sivri köşeler

yuvarlatıldığı için bu teknik kullanılarak oluşturulan modeller diğer origami

modelleri kadar sert ve mekanik görünmemektedir.

Islak katlama adından da anlaşılacağı gibi nem gerektiren bir tekniktir, çünkü

kâğıdın ya da katlanan malzemenin nemliliği düz hatların ve köşelerin kıvrımlı

olmasını sağlamaktadır.

Aynı modelin sıradan origami

teknikleriyle ve ıslak katlama

tekniğiyle katlanmış örneği ıslak

katlamanın farkını net bir şekilde

ortaya koymaktadır.

instagram@nur.byz

eylül 2016 / hanabi 99


Tuvalet Kâğıdı Origamisi

Bu origami genellikle otellerde uygulanmaktadır ve tuvalet kâğıdının

katlanmış olması odanın temizlenmiş olduğu anlamına gelmektedir.

Malzemenin yumuşak olması ve tuvalet kâğıdının fonksiyonundan

dolayı bu türde çok fazla model tasarlanmamıştır.

Çin ve Japon paralarının

oran ve dokusunu

gözeterek oluşturulmuş

origami kâğıtları da

bulunmaktadır. Para

origamisi bu özel kâğıtlarla

da katlanabilmektedir.

Para Origamisi

Yapımında kullanılan kâğıdından dolayı

dünyada “Dollar Bill origami” olarak bilinen

bu origami türünü, diğerlerinden ayıran

yönü paranın eniyle boyu arasındaki orandır.

Amerikan dolarının ebatlarının oranı 7:3 iken

Kanada dolarının ebatlarının oranı 13:6’dır

ve orandaki bu farklılığa rağmen paraya

uyarlanabilen origami modelleri bütün

dolarlarda uygulanabilmektedir.

100 hanabi / eylül 2016


Mozaik Origami

instagram@nur.byz

Tek parça kâğıt kullanılarak

yapılan bu origami türü, kademe

kademe yapıldığı için profesyonel

olmayan origamistler tarafından

da yapılabilmektedir. İlk

örneklerinin Shuzo FUJİMOTO

tarafından tasarlandığı

düşünülmektedir. Avrupa da

oldukça popüler bir origami

türüdür.

Şerit Origami

İki boyutlu yassı bir formu, üç boyutlu bir forma dönüştürmenin

en kolay yolu olarak görülmektedir. İsminden de anlaşılacağı

gibi yapımında şerit kullanılmaktadır. Yıldız ve gül en bilinen

örneklerindendir.

meraklısına:

http://verysmartdesign.com/priceless/

http://www.origami-resource-center.com/

ORIGAMI 4か 国 語 テキスト. Tokyo: Nippon Origami Association.

eylül 2016 / hanabi 101


summary

サマリー

4

8

36

41

News in this issue: 今 号 のニュース

• May The Emperor Abdicate? 天 皇 は 生 前 退 位 できるか

• Shodō Showcase in Ankara: SUZUKİ Mohri

アンカラでの 書 道 のイベント| 鈴 木 猛 利

• Turkish-Japanese Science and Technology University is founded!

トルコ・ 日 本 科 学 やテクノロジー 大 学 が 創 立

• SMAP: The Break-Up Seems Final SMAPの 解 散 が 決 定 的 に

• Death Note: New Movie Under Way デスノートの 続 編 が 製 作 中

Chindōgu

Unuseless Japanese Inventions

珍 道 具

世 界 が 驚 く 日 本 人 の 発 想 力

Ojigi: Japanese Etiquette of Bowing

What is ojigi? How to bow in certain situations? Cultural no-nos

お 辞 儀

意 味 、おじぎのし 方 、 文 化 的 タブー

Japanese Automotive Industry

Mitsubishi Emission Scandal

日 本 車

三 菱 も?

燃 費 スキャンダルの 話

14

30

Japanese Seals “Hanko”

History; Reasons for using seals rather than

signature, Types of seals, Manufacturing and

Application of seals, Accessories

Interview: Huseyin Can ERKIN

Japanese language scholar and renowned translator

of Japanese literature and manga, tells us his

background, his viewpoint in working as a translator,

and narrates the challenges and joys of the job.

判 子

歴 史 、サインより 判 子 が 使 われる 理 由 、

種 類 、 作 り 方 や 使 い 方 、 付 属 品

インタビユー

日 本 語 学 者 であり 日 本 文 学 や 漫 画 の 有 名 な

翻 訳 者 のフセイン・ジャン・エルキンが 語

る、 学 歴 や 履 歴 、 翻 訳 者 としての 経 験 やチ

ャレンジとは

102 hanabi / september 2016 / 9 月 2016 年


46

Onomichi

Town in western Japan with cinematic aura

尾 道 | 映 画 の 雰 囲 気 が 残 る 西 日 本 の 町

Kushiro

In the wake of Japanese crane

釧 路 | 丹 頂 鶴 を 追 いかけて

Okinawa

A distinctive island in Japan

History, Daily Life, Touristic attractions written by

a Turkish scholar currently residing in Japan

沖 縄 | 日 本 の 中 の 独 特 な 島

日 本 に 住 んでいるトルコ 人 の 学 者 によって 書 かれた

歴 史 、 毎 日 の 生 活 、 観 光 地

Kushimoto

Life at a typical Japanese town at seaside.

串 本 | 日 本 らしい 海 辺 の 町 での 生 活

Gekiga- Part 2:

Styles in Drawing and Expression

劇 画

その 画 風 や 表 現

Origami

Styles of folding, Origami types (pureland, action, Golden Venture, modular,

toilet paper, dollar bill, mosaic, strip)

折 り 紙

主 な 折 り 方 や 折 り 紙 の 種 類

不 切 正 方 形 一 枚 折 り

仕 掛 け 折 り 紙 、3D 折 り 紙 、ユニット 折 り 紙 、

お 札 の 折 り 紙 、 平 織 り

47

55

61

73

88

93

82

Travel Destinations

Onomichi, Kushiro, Okinawa, Kushimoto

A Japanese expression that

the Turks would like to say

“I’m sorry” vs “Thank you”

How the Japanese and the Turkish expect to hear

unlike responses

旅 に 出 る

尾 道 、 釧 路 、 沖 縄 、 串 本

トルコ 人 が 言 いたい 日 本 語

「すみません」vs「ありがとう」

日 本 人 とトルコ 人 は 同 じ 状 況 で 別 の 言 葉

を 望 んでいる

9 月 2016 年 / september 2016 / hanabi

103


HANABİ 3.Sayı İstatistikleri

Web sitesi popülerlik haritası

Facebook sayfası

beğeni sayısı

Web sitesi toplam

görüntülenme sayısı

Web sitesi toplam

ziyaretçi sayısı

En çok okunan ay

En çok okunan gün

En popüler olduğu ülkeler

939

7.380

2.977

Mart 2016

14 Mart 2016

Türkiye, ABD, Rusya,

Japonya ve Brezilya

104 hanabi / eylül 2016


hanabi.proje@gmail.com

hanabi.dergisi

eylül 2016 / hanabi 105


106 hanabi / eylül 2016

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!