Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi İkliminde Yeni Bir Başlangıç
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
42
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si
Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
Şehirler mi insanları inşa eder/kurar/yetiştirir, insanlar
mı şehirleri? sorusunun kestirme cevabı “her
ikisi birbirini karşılıklı inşa ederler” cümlesidir. “Ot
kökün üzerinde biter” atasözünde ifadesini bulduğu
gibi, alimler, düşünürler, siyasetçiler, sanatçılar
kısaca toplumu inşa eden önderler yetişebilmek için
kuvvetli sağlam bir “köke” ihtiyaç duyarlar. Bu kök
aileden başlayıp mahalleden şehri kadar uzanan
çevredir. Bu kökün/çevrenin dal salabilmesi, ürün
verebilmesi için de sağlam bir tohuma ihtiyacı vardır.
N. Fazıl’ın dizeleri tam da buna işaret etmektedir:
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan
mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen / Çatlarsan doğuran
kısrak utansın!
Bu bağlamda diyebiliriz ki Ankara, Hacı Bayram
Veli’yi inşa etmiş/yetiştirmiş o da Ankara’yı inşa
etmiştir. Dahası Ankara merkezli bu toprakların kurucu
değerlerinden biri olan Hacı Bayram Veli’nin
inşa faaliyeti 15. Yüzyıldan beri devam etmektedir.
Öyleyse önce Hacı Bayram’ı inşa eden Ankara’yı,
sonra Hacı Bayram’ı daha sonra Hacı Bayram’ın
Ankara’sını ve nihayet Hacı Bayram’ın Ankara ve
Türkiye için anlamını anlamaya çalışalım.
Hacı Bayram Veli’yi İnşa Eden Ankara
Ankara’nın Selçuklulardan başlayıp Ahiler İdaresi’ne
kadar uzanan bir Müslüman Türk hâkimiyeti
dönemi vardır. Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sını
maddi ve manevi bakımdan şekillendiren büyük
ölçüde bu zaman dilimi olmuştur.
işaretlerden biri adıdır. “Ankara” adı bir iki ses değişikliği
ile bugüne kadar gelmiştir. Selçuklular döneminde
“Daru’l-hısn” ve “Darü’l-celal” olarak da
anılmıştır. Osmanlı, Ankara’yı peygamber soyunun
kurduğuna mukaddes bir şehir olarak görür:
“…Ravzatu’l-Ahbab’ın muhtevasını içeren Kâmus
bu şehri kadim adını Amûr adındaki zata nispetle
Amûriye olmak üzere tetkik etmiştir. Bu Amûr’un
nesep zinciri dokuzuncu nesilde Hz. Nuh (as)’ın
oğlu Sam’a ulaşan Amûr’dur. Bu nispet söz konusu
şehrin kıdemine delalet eder.” (Ankara Vilayet Salnamesi,
1288/1871-2, I, s. 77)
Ankara ve çevresi, Türkler için, Kale’nin askeri ve
stratejik önemi yanında tarım ve hayvancılığa elverişli
coğrafyasıyla da önem arz ediyordu. Selçuklu
Türkleri, Malazgirt Zaferi’nden yaklaşık iki yıl sonra
An¬kara’ya girmişlerdir (1073). Selçuklu hâkimiyetinin
fiilen sona ermesi üzerine Ankara’da yönetimi
Ahiler üstlenmiştir (1290-1354). Şehri Osmanlı sultanı
I. Murad topraklarına katmıştır(1362).
Bu noktada şunu ifade etmeliyiz ki Hacı Bayram Veli’yi
“Ahi Ankara” yetiştirmiştir. Dini-tasavvufi, ekonomik
ve siyasi kardeşlik yapısı olan Ahiliğin temel
değerleri “ahilik andı”nda ifadesini bulmuştur:
“Ahi Evran yurdunda mesleğini icra eden zanaatkâr
ve ticaret erbabı olarak; çalışmayı ibadet sayan
bir anlayışla Hakkın rızasını gözeterek halka hizmet
edeceğime, Ahiliğin temel değerleri olarak; cömertlik,
doğruluk, dürüstlük, hoşgörü, güven, sevgi,
sabır, dostluk, fedakarlık, adalet, kanaatkarlık ilkelerine
ve komşuluk hukukuna uyacağıma;
cağıma, müşteri velinimetimdir düşüncesiyle onlara
güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip hileli
ve çürük mal satmayacağıma, yalan söylemeyeceğime,
insanları kandırmayacağıma, hayatımın her
döneminde kul hakkını gözetip kimseye haksızlık
yapmayacağıma, meslek eğitimi ve kurallarına bağlı
kalacağıma, helalinden kazanıp haram lokma yemeyeceğime
ve Ahi esnafında olması gerekli ahlaki
değerlere bağlı kalacağıma namusum, şerefim ve bütün
mukaddesatım adına ant içerim..”
Bu değerlerle Ankara tam bir Müslüman Türk yurdu
kimliği kazanmıştı. Siyasi hakimiyet yanında kültürel
bakımdan da Türk-İslam medeniyet havzasının
rengini almıştı. Nüfus bakımından Türkleşmişti.
Meskunlarının dini ve milli kimliğini ifade mahalle
adları artık Müslüman Türk adları idi. Ekonomisi
tarım ve hayvancılık yanında ticarete dayanıyordu.
Camileri/mescidleri, tekkeleri-dergahları-zaviyeleri,
mektepleri-medreseleri ile Müslüman Türk insanını
inşa ediyor-yetiştiriyordu.
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si
Ebeveyninin verdiği adı Numan b. Ahmed olan Hacı
Bayram Veli (1352-1430), Ankara Çubuk Suyu/Çayı’nın
sol kıyısındaki Solfasol (Solfasıl veya Zülfazıl)
köyünde 14. Yüzyılın ikinci yarısında doğan bir
Türk mutasavvıfıdır. Zahiri ilimlerle ilgili eğitimini
Ankara’da tamamlamıştır. Manevi terbiyesini yada
tasavvufi neşvesini Safeviyye tarikatı mürşitlerinden
Aksaraylı Hamid-i Veli Somuncu Baba’dan almıştır.
Ankara’da bir yandan örgün eğitimde müderris
olarak ders vermiş bir yandan da yaygın eğitimde
tasavvufi irşat faaliyetleri yürütmüştür. Ankara’da
vefat etmiştir. Bugün adını taşıyan bu mekan, Hacı
Bayram Camii, Hacı Bayram Türbesi, Ak Medrese,
Zaviye ve Çilehane ile bir külliye niteliğindedir.
Bir coğrafyanın, şehrin veya yerleşim yerinin mensup
olduğu kültür ve medeniyeti gösteren önemli
Elime, belime, dilime sahip çıkıp günahlardan sakınacağıma,
ölçü ve tartıda doğruluktan sapmaya-