14.01.2021 Views

Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi İkliminde Yeni Bir Başlangıç

  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.


1986

KIZILCAHAMAM - ÇAMLIDERE

EĞİTİM VE SOSYAL

YARDIMLAŞMA VAKFI

Hazırlayanlar

Tevfik Taha Tepe

Serkan Demir

Şeyma Buse Türker

Beyzanur Bektaş

Hüseyin Peker

Hacıbayram Mah. Şehit Keskin Sok.

No:9 Altındağ / Ankara

Tel.: (0.312) 322 12 01 - 322 12 69

E-Posta: esyavvakfi@gmail.com

www.esyav.com

Instagram: esyav_

Twitter: esyav_

Whatsapp: 03123221201

Tasarım • Baskı

Semih Ofset

www.semihofset.com.tr

ESYAV VAKFININ DİBACESİNDE

1986 yılında bir elin parmakları kadar imanlı insanın eseri ESYAV Vakfı

olmuştur. Millet ve memleket meselesini kendine dert etmiş fedakarlık erleri

vâkıflar bu mübarek yapıyı kurmuştur. Vakfımız Ruyası görülen, toprağa dikilen,

yeşillenen, büyüyen, dal budak veren ve meyve veren bir eser olmuştur.

Yabanabad’ın anasırı Kızılcahamam ve Çamlıdere insanının oluşturduğu

bir hayır kurumudur. Safiyetini kurucularının ve onları doğuran kültür ve

coğrafyadan almaktadır. Bu dürüst insanları yetiştiren toprak, ESYAV Vakfı

ile geleneğini, inancını, anlayışını, adanmışlığını gelecek nesillere aktarmak

istemektedir. Bunun için yardımlaşma, ilim, sohbet, dayanışma gibi medeni

değerlere dayanmaktadır.

Vakıf amacını gerçekleştirmek için mevcudiyeti bir insan ömrü ile sınırlı olmayan

bir geleneğe mensup olmuştur. Vakfımız bizlerden farklı olarak ila nihaye

mevcudiyetini koruyacaktır. Böylece bir faninin ulaşamayacağı menzillere

varan, insana ve topluma hizmeti ölümsüzleştiren bir kurum olarak var olacaktır.

Bu eser bizleri, çocuklarımıza ve onları onların çocuklarına eriştirecek

geçmişten geleceğe bir köprüdür. Amel defterini kapatmayan, yüz yıl sonra da

bir fatiha okunmasına vesile kılacak bir iman ve kültür hamlesidir bu.

Esasen maksat rızai haktır. İnsanların hayırlısı insanlara hayırlı olandır hadisi

şerifi mucibince hayır ve hasenata teveccüh etmiş kalplerin tecelligahıdır

ESYAV Vakfı. Günümüze kadar 16.000 genç üniversite öğrencisine, imam

hatip okullarına, ihtiyacı olan herkese gönlünü açmış iman erleridir onlar.

Almadan vermeyi bilen sadece dinine ve diyanetine, vatanına ve milletine

bağlı olmayı şiar edinen bir nesil mecraı arzulayan fiili bir duadır aslında. Bize

bu şüheda toprağını bırakan şehit ve gazi dedelerimize bir hatıradır kendisi.

Bir meşveret meclisidir. Aksakallıların on yedi yaşındaki gençlerle buluştuğu,

akıl ve irfanını paylaştığı mukaddes bir çatıdır. Bu çatının altında gençlerimiz

de safiyet ve ideallerini vâkfın aynasında yansıtır, neşvu nema bulur.

Beşeri sermayenin her türlü unsurunu taşıyan vakfımız, geçmişi geleceğe

bağlarken büyük devlet, ilim ve işadamlarına da ocaklık etmektedir. Bünyesinden

bakanlar, bürokratlar, ilmin her alanında nüfuzu bulunan alimler, iş ve

gönül adamları çıkmaktadır. Vakıf olma şuurunun gündelik endişelerin ötesinde

tecelli ettiği eşsiz bir diriliş amentüsüdür. Burada mavera aşkı insanı

menzile merbut eder. İşte bugün, sağlığın, imanın, ihsanın, mevcudiyetin ve

diğer her türlü imtihanın yaşandığı günümüzde bir ruh üflemesi, bir nişangahtır.

Bu mukaddes davada Ankara ilinin manevi hükümdarı Hacı Bayram

Veli’nin dergahına dayanması, maddi olarak ona mücaveret etmesi ayrı bir

takdiri ilahi olmuştur.

Vakfımızın mensup olduğu gönül ateşinin dünyanın, insanların, ateşin,

suların ve hesabın karanlığında bizi kayıracak bir meşale olması duasıyla…



Hacýbayram: Coðrafyanýn

Vatana Dönüþtüðü Yer

Prof. Dr. Hasan Ayrancı

ESYAV Yönetim Kurulu Başkanı

Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü

Coğrafyanın vatana dönüştüğü Anadolu toprağında ilim

ve irfanla yoğrulmuş vakıf medeniyetimizin tohumlarının

atıldığı şehirlerin başında gelen Ankara’da kurulan vakfımız

Hacı Bayram Veli Hazretlerinin ruhuyla manevi değer

kazanmış yeni mekânında hizmet için imkân buldu. Yıllar

önce “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” düsturuna

iman etmiş bir elin parmaklarını geçmeyen iman

erleriyle çıkılan yolun bu menzilinde, şiar edindiğimiz “her

nokta bir başlangıç sonunda Allah’a varası yollar” fikriyle

yürümeye devam ediyoruz. Hacı Bayram Veli Hazretlerine

ekin ek, burçak ek denilmişti; o bu emirle halk içinde

hakla beraber oldu. O zaman ekin ekmek, burçak ekmek,

çiftçilik etmek insanlığa hizmet etmenin en önemli yollarındandı.

Asrımızda hizmet kapılarını açan işler çoğaldı; eğitim-öğretim

zaruret halini aldı. Eğitim-öğretim hayatı

idame ettirmek ve insanlara hayırla yarışabilecek

bir çok kapıyı açan fırsat olmuştu. Böyle bir

zamanda, eğitim-öğretim için yol gösterecek, bir

elinin verdiğini diğerinin görmeyeceği maddi imkânları

sunacak kurumlara her zamankinden fazla ihtiyaç

vardı. Medeniyetler iyiliği, yardımı, hayırseverliği

kurumsal yapılar içinde sürdürebilenlerin gayretiyle

doğmuştur. ESYAV vakfını kuran büyüklerimiz,

memleketin durumunu, ihtiyacını iyi gözlemlemiş

bunların üstesinden gelmeyi gaye edinmişlerdi.

Eğitim-öğretim hayatının bin bir zorlukla yaşandığı

devirlerde, hemşerimizi yoklukta, darlıkta, zorlukta

yani en çok ihtiyacı olduğu zamanda hayırla buluşturan

ESYAV vakfı bir gayesi olan şahısların marifetiyle

ortaya çıktı. Eğitim öğretim yolunda karınca

misali yürüyen binlerce gencimize burs imkânı

sağladı. Eğitim öğretim hayatlarında bu bursu alan

gençlerimiz hayırlı iş kapılarını tuttuklarında vakfın

kendilerine sunduğu imkânın yeni nesillere sunulması

için çaba sarf ettiler. Gönülden geçenler görünmeyen

ellerle ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.

Sokak aralarından, apartman dairelerinden, coğrafyamızın,

tarihimizin manevi mimarlarından ilk

akla gelenlerden biri olan Hacı Bayram Veli Hazretlerinin

hizmet verdiği, mekânının bu kadar

yakınına gelmemiz anlamlı bir buluşmayı göstermektedir.

Gönülden gönüle geçen bayrak yarışına

benzeyen hizmet aşkıyla tuttuğumuz meşaleyi onu

ilk yakanların başında gelen Hacı Bayram Veli’nin

manevi huzuruna getirebilmemiz yürüdüğümüz

yolun doğruluğunu bir kere daha göstermiştir. İnanıyoruz

ki bulunduğumuz mekân ve çevresi, Hacı

Bayram’ın huzurunda buluşan adını bilmediğimiz

veya zikretmediğimiz birçok manevi mimarın da

durak noktası oldu.



Ülkemizin kalkınması için

Hüdaverdi ÇAKIR

ESYAV Kurucusu ve Başkan Vekili

NÝTELÝKLÝ BÝR

ÞEKÝLDE ADIM

ATMALIYIZ

Yaşadığımız yüz yılda ülkemizin kalkınması için adım

atmakla mükellef olduğumuz bir süreç içerisinden geçiyoruz.

Sahip olduğumuz maddi ve manevi imkanlar

dahilinde herkesin ayrı noktalarda da olsa aynı istikamet

ekseninde ortak bir vizyon içerisinde ilerlemek

için birlik olması lazımdır.

Bizlerin sarf edeceği gayretli adımlar bugünü güvence

içerisine alırken yarına da emin bir şekilde ulaşmamızı

sağlayacaktır. Bugüne baktığımızda Türkiye %70 ithalata

bağlı olarak ihracat gerçekleştiriyor. Yani ihracat

aşamasında ürettiğimiz ürünlerin imalat aşamasında

kullanılan ara ürünleri de ithal ederek ihracatımızı gerçekleştirmeye

gayret ediyoruz. Bu da bizi dışa bağlı bir

sistem içerisine sevk ediyor. Yalnızca ihracat aşamasında

değil dış politikadan güvenliğe her açıdan zorluklar

ile karşılaşırken rakip olan ülkelerin ham madde

eksikliğimizi bir koz olarak kullandığını görüyoruz. Yerli

ve milli üretim içerisinde bu eksikliği telafi etmek için

güçlü bir adım atmalıyız.

Türkiye’deki Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde

TOBB, ASO, ATO OSTİM, TİM/MUSİAD vb. köklü

sivil toplum örgütleri eşliğinde ithal edilen ürünleri ülkemiz

içerisinde yerli üretim ile temin etmek için adım

atmalıyız.

Yerli ve milli üretim için köklü bir analiz ve istatistik

çalışması yaparak ihracat yaptığımız ürünlerin üretimi

aşamasında kullanılan ham maddelerin de yerli

ve milli üretime geçmesi için adım atılmalıdır.

Bugün baktığımızda belki Çin veya Hindistan

kadar güçlü üretim kapasitesine sahip olamamakta

asıl amaç onlara dahi muhtaç olmadan

ihtiyaçların temini açısından adım atmamız

olacaktır. Yani önce kendi ihtiyaçlarımıza karşılık

verecek ve dışa bağlılığı kesecek bir sisteme

sahip olmalıyız. Yapılan araştırmalara göre

Çin’in Hindistan’ın, Güney Kore, Malezya, Endonezya’nın

ABD ve AB Birliği ülkelere nazaran

10 yıl içerisinde büyük ölçekte büyüme yapacağını

söylemişti.

Bu ülkelerin içerisinde Türkiye’nin bulunmamasının

nedeni nedir?

Türkiye bu hususta kendine milli bir vizyon çizmelidir.

Güçlü ve kararlı bir şekilde bu vizyona

erişebilecek ehil kişilerden oluşan ve merkezine

liyakati alan bir misyon ile gün kaybetmeden

adım atılmalıdır. Eğer Türkiye bu adımları

atmazsa Türkiye’nin üniversitelerinde tahmini

7 milyon 850 bin öğrenci, liselerde 18 milyon

öğrenci var Bunun total rakamı 26 milyona

yakın bir seviyeye ulaşıyor. Şimdi o zaman

bu araştırmalar ve teknolojiler takip edilerek

geliştirilmediği takdirde bu öğrenciler mezun

olup hakiki manada hayata atıldıklarında önce

aş sonra iş ve en sonunda bir de eş isteyecek.

Ülkemizde sistemsel olarak gençlerin yetişkinlik

evresinde elleri ekmek tutacak seviyeye

geldiklerinde bu makul taleplerine karşılık veremezsek

ne olacak? Sonrasında oluşabilecek

zihin erozyonu ve beyin göçünü nasıl önleyeceğiz?

Maddi olan dışa bağlılığın aynı zamanda

zihin göçü ile oluşacak insan kaynağı nasıl

temin edilecek?

Ülkemizin kalkınması için bütün bu eksiklikleri

temin edecek şekilde nitelikli adımlar atmalıyız.



ESYAV Yönetim Kurulu

ESYAV Yönetim Kurulu

ESYAV YÖNETİM KURULU

ESYAV YÖNETİM KURULU

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Hasan Ayrancı

Vakıf Başkanı

Sabri Özcan

Yönetim Kurulu Üyesi

İsmail Özdemir

Yönetim Kurulu Üyesi

Osman Sancak

Yönetim Kurulu Üyesi

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

6 7

Hüdaverdi Çakır

Başkan Vekili

İsmail Sarıhan

Başkan Yardımcısı

Salim Zeki Çalıkıran

Başkan Yardımcısı

Yusuf Gündüz

Yönetim Kurulu Üyesi

Tahsin Aydın

Yönetim Kurulu Üyesi

Mehmet Sacit Güran

Yönetim Kurulu Üyesi

Yakın zamanda vefat eden 2007-2020 yılları

arasında vakfımızın yönetim kurulunda görev

alarak desteklerini esirgemeyen

Ali İhsan Oğultürk’ü

rahmetle anıyoruz.

Hasan Basri Acar

Muhasip Üye

1944-2020



Vakıf Kurucuları

VAKIF KURUCULARI

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

8

Hüdaverdi Çakır

Salih Bezci

Sadi Kaya

Osman Aydın

Eyüp Sanay

Halil Yurtoğlu

Mehmet Kiraz



Bu Ülkenin Geleceği

Gençlerimizdir

Vasip Şahin • Ankara Valisi

ESYAV Bizim Gurur

Kaynağımızdır

Emrullah İşler • Ankara Milletvekili

13 39

16

42

HAVELSAN

Mehmet Akif Nacar

Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si

Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı

Prof. Dr. Seyfettin Erşahin

Bir Yabanabad Meselesi

Yaşar Yıldırım • Ankara Milletvekili

25

46

Mehmet Akif Ersoy

OSTİM, Milli İhtiyaçların

Çözüm Merkezidir

Orhan Aydın • Ostim Başkanı

30

52

Şeyh Ali Semerkandi

(1320-1457)

2030’a

Hazır Olmak

Elif Tamer Maradit

33

58

Eskişehir Gezi Notları

Şeyma Buse Türker

Veri Madenciliği

Seyide Nur Bozüyük

37

60

Sayılarla ESYAV

Bursları



Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj

Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

BU ÜLKENİN GELECEĞİ

GENÇLERİMİZDİR

Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Bayburt’ta doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Erzincan’da

tamamladıktan sonra, 1985 yılında İstanbul

Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum.

1986 yılı Haziran ayında Erzincan Kaymakam

adayı olarak göreve başladım. 1987 yılında bir

yıl süre ile inceleme ve araştırmalarda bulunmak

üzere İngiltere’ye gittim. Yurda dönüşümden

sonra, Kastamonu-Küre, Malatya-Pütürge ilçelerinde

kaymakamlık; Muş Vali Yardımcılığı, Bolu-Mudurnu,

Ankara -Kızılcahamam ilçelerinde

kaymakamlık, Düzce Vali Yardımcılığı yaptım.

Vasip Şahin

Ankara Valisi

2003 yılında İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri ve

Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı,

Eylül 2005 - Ağustos 2008 tarihleri arasında

İller İdaresi Genel Müdür Yardımcısı, 5 Ağustos

2008 tarihinden itibaren İller İdaresi Genel

Müdürü, 2010-2012 yılları arasında 2 yıl süre ile

Düzce Valiliği, sonrasında 2 yıl süre ile Malatya

Valiliği ve 4 yıl süre ile İstanbul Valiliği yaptım. 6

Kasım 2018 tarihinden itibaren de Ankara Valisi

olarak görev yapmaktayım.

-Valinin görevleri nelerdir, kısaca bahseder misiniz?

Vali, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile atanan,

devletin ildeki temsilcisidir. İllerin yönetiminde

en temel kanunlardan biri olan 5442 Sayılı İl İdaresi

Kanunu’na göre valiler, ilde devletin ve Cumhurbaşkanı’nın

idari ve siyasi yürütme organıdırlar.

Dolayısıyla toplum kalkınmasında lider görevi

olmakla beraber, şehrin güvenliği ve huzuru valilik

makamının görev ve sorumluluğu alanındadır.

Bunun dışında; sağlıktan spora, kültürden

eğitime kadar çok geniş bir yelpazede valilerin

mevzuatla tanımlanmış görevleri bulunmaktadır.

-Bir gününüz nasıl geçiyor? Günde kaç saat çalı-

şıyorsunuz?

Her vali, görev yaptığı ilin en üst yönetici olarak

devletin gören gözü, dinleyen kulağı, konuşan dili

ve uzanan elidir. Dolayısıyla valilerin mesai mefhumu

olmaz. Haftanın her günü, günün her saati sorumlu

olduğu ilin hizmetindedir. Bunun yanında,

valisi olduğum Ankara’nın ülkemizin başkenti olması,

devlet yönetiminin merkezi olması, görev ve

sorumluluklarımın önemini bir kat daha artırıyor.

-Ankara Valiliğinden önceki göreviniz İstanbul

Valiliğiydi. Büyükşehirlerde vali olmak gibi bir ha-

yaliniz var mıydı?

Allah bana önce kaymakamlığı, ardından valiliği nasip

etti. Hem İstanbul’da hem Başkent Ankara’da

valilik yapmak benim için büyük bir şereftir, onurdur.

-Sosyal medyada çok konuşularak gündeme ge-

len, gönlü zengin, yüreği kocaman Hasan M.ye

ulaşarak yakından ilgilendiniz. Bu süreç nasıl

ilerledi ve şu an Hasan nasıl, neler yapıyor, bilgi

verebilir misiniz?

Bazen bir olay, bize bazı şeylerin ne kadar önemli

olduğunu, hiç ummadığımız bir anda ve şekilde

gösterir.

Sosyal medyada gündeme gelen bir video neticesinde

haberdar olduğumuz Hasan M.ye de kısa

sürede ulaştık. Sağlık sorunları olan Hasan’ı, bir

sağlık kurumumuzda tedavi ettirdik. Hayırseverlerimizin

de gayretleriyle ve katkılarıyla bundan

sonraki yaşamını daha rahat, daha konforlu ve

daha gönlünce olması için bütün imkanlarımızı

seferber ettik. Artık Hasan’ın da mutlu olduğu bir

işi, huzurla yaşayacağı sıcak bir yuvası var. Yurdun

dört bir köşesinden bizi arayan vatandaşlarımızın

bu hassasiyeti nedeniyle kendilerine hem

çok teşekkür ediyorum hem de çok duygulandığımızı,

milletimizle bir kez daha gurur duyduğumuzu

bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

12 13

-Başkent Ankara’nın şehir olarak ne tür avantajları

var? Başkent Ankara’da vizyon açısından özellikle

önem verilen sektörler ve projeler nelerdir?

Ülkemizin başkenti olması zaten en büyük avantajı.

Bununla beraber, Türkiye’nin her yerinden kolaylıkla

ulaşılabilen bir kavşak noktasında bulunan,

önemli bir sanayi, teknoloji, ticaret, tarım, turizm

ve kongre turizmi merkezidir. Dolayısıyla Ankara,

çok yaygın olan “memur şehri” algısının aksine, sanayi

ile desteklenen, gelişmiş hizmetler sektörüyle

çeşitlendirilmiş güçlü bir ekonomik yapıya sahiptir.



Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj

Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Son yıllarda, pazar alanlarımız genişlemiştir. Orta

Asya’dan Çin’e, Orta Doğudan Afrika’ya ve Avrupa’dan

Amerika kıtasına kadar tüm dünya ülkeleri

ile ticaretimiz gelişmekte ve yeni pazarlara

ulaşılmaktadır.

-Ankara, başkent oluşunun yanı sıra Türkiye’nin

en kalabalık ikinci şehri konumundadır. Bunun

sonucu olarak hava kirliliği, önemli sorunlardan

biri hâline gelmektedir. Ankara için hazırlanan‘Te-

miz Hava Eylem Planı’ hakkında neler söylemek

istersiniz?

Hızla kentleşen Ankara’da; kentin topografik yapısı,

hızlı nüfus artışı, ısıtma sisteminde kullanılan

kalitesiz yakıtlar ve yanlış yakma tekniklerine

ek olarak, kentin yıllık ortalama rüzgâr hızının

çok düşük olması, motorlu taşıt sayılarının her

geçen gün artması, hava kirlilik düzeyinin tehli-

Kızılcahamam Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma

Vakfı, kurulduğu günden bu yana Kızılcahamam

ve Çamlıdere’den üniversiteyi kazanan öğrencilerimizin

eğitimlerine destek olmakta, böylece

yörenin sosyal ve kültürel hayatına önemli katkılar

sağlamaktadır. Yabanabad yöresinin en eski ve en

büyük sivil toplum kuruluşu olan Kızılcahamam

Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfının

gerçekleştirdiği hizmetlerden dolayı kutluyor ve

vakfın her geçen yıl yardımlarını artırarak devam ettirdiğini

memnuniyetle takip ediyorum.

kuruyorum. Gençlerimize baktıkça ülkemizi daha

güzel yarınlara hep birlikte taşıma konusunda

hiçbir endişemin olmadığını; ülkemizin geleceği

ile ilgili beklentilerimin çok da arttığını ifade etmek

istiyorum.

-ESYAV, 1986’dan beri Yabanabad yöremize hizkeli

sınırlara yaklaşmasına sebep olmaktadır.

met etmiş, bundan sonra da hizmet etmeye

Bu ülkenin geleceği, gençlerimizdir. Ülkemizin güçlü

14 devam edecektir. Kızılcahamam Kaymakamlığı-

yarınlarında söz sahibi olarak geleceğe yön verecek

olan, gençlerimizdir. Bu bilinçle ve sorumluluk

kında düşünceleriniz nelerdir?

15

Temiz Hava Eylem Planı çerçevesinde hayata

nızdan beri ESYAV’la tanışıyorsunuz. ESYAV hak-

geçirilen uygulamalar ile, ilimizin hava kirliliği

sebeplerinin tespit edilerek, gelecek yıllarda da

anlayışı ile eğitim hayatını sürdürmelerini, bayrağı

Ben, her zaman, birlik beraberlik ve dayanışma

hava kirleticilerinin sınır değerlerinin aşılmaması

devraldıkları zaman da bizi biz yapan değerlerimize

ruhuyla hareket edildiği takdirde, eksikliklerin

giderileceğine, tüm sorunların aşılacağına

ve bu konuda sorumlu kurum/kuruluşlar ile sağlıklı

yaşanabilir temiz hava standartlarının sağla-

-Birçok gencin örnek aldığı bir valisiniz. Gençlere lerde bulunmalarını tavsiye ediyorum.

sahip çıkarak, ülkemize ve insanlığa kalıcı hizmet-

inandım.

nabilmesi hedeflenmektedir.

neler önerirsiniz?

Sayın Valim, bizi kabul ettiğiniz ve sorularımıza

-Bir dönem Kızılcahamam Kaymakamlığı da yap-

tınız. Kızılcahamam’ın bir ilçe olarak avantajları

Her şeyden önce ben, gençlerimizin hepsiyle gurur

duyuyor, gelecekle ilgili daha büyük hayaller

içtenlikle verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür

eder, görevinizde başarılar dileriz.

nelerdir? Kaymakamı olduğunuz dönem ile şu

anki Kızılcahamam arasında ne gibi farklılıklar-

dan söz edilebilir?

Tarih boyunca orduların ve ticaret kervanlarının

güzergâhında olan Kızılcahamam ve çevresi; el

değmemiş doğası, turizme uygun iklimi, termal

kaynakları, zengin tarihi ve kültürel değerleri, alternatif

turizm türleri bakımından giderek artan

çekiciliği ile tam bir kültür ve turizm merkezidir.

Bunlara binlerce yıllık tarihi geçmiş, birçok tarihsel

yapı ve doğa koruma alanlarının varlığı, sosyo-kültürel

açıdan oldukça çeşitlilik göstermesi,

yöre halkının misafirperverliği, el sanatları, yöresel

yemekleri ve festivalleri gibi kültürel ve sosyal

özellikler de ilave edilebilir.

Kaymakam olarak görev yaptığım yıllardan sonra

da Kızılcahamam’ı yakından takip etmeye devam

ettim. Aradan geçen 20 yılda Kızılcahamam’ın

turizm çeşitliliğini artırarak; kaplıca ve termal turizmi,

inanç turizmi, spor turizmi, kongre ve festival

turizmi, doğa turizmi konusunda gösterdiği

önemli gelişmelerle sadece Ankara’nın değil ülkemizin

en önde gelen ve en dikkat çeken turizm

destinasyonlarından biri haline geldiğini memnuniyetle

görüyorum.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

Ankara Milletvekili Emrullah İşler ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

ESYAV BİZİM GURUR KAYNAĞIMIZDIR

Prof.Dr. Emrullah İşler

Eski Başbakan Yardımcısı • Ankara Milletvekili

siyasetle doğrudan ilgilenen değil ama siyasete ilgisi

olan ve siyaseti yakından takip eden birisi olarak, bir

gün Allah nasip ederse parlamentoya gireceğimi hayal

ediyordum. Tabi her şey hayalle başlar nitekim Allah

nasip etti parlamentoya girdik. Özellikle gençlerimize

şunu söylemek istiyorum, önce bir şeyi hayal etmeleri

lazım, sadece hayal etmekle olmaz aynı zamanda

çalışmakta lazım ve hayallerin gerçekleşebilmesi için

ellerinden gelen gayreti göstermeleri gerekmektedir.

Mesela üniversiteye girdiğimde ben en alt basamaktan

başladım. Önce okutman oldum, üniversiteden

ayrılırken ise profesör olarak ayrıldım. Çünkü çok çalıştım

ve çabaladım. Her basamağı

çalışmalarımın neticesinde teker

teker çıktım ve sınavlarda başarılı

oldum. Onun için elbette ki insan

bir şeyi başarmayı arzu ediyorsa,

hayal etmesi lazım ve başarmak is-

16

tediği hedefi için yılmadan çalışıp lazım hayal edecekler Hüdaverdi Ağabey olmak üzere

17

çaba ve gayret göstermesi gerekir.

ama sadece hayalde

Gençlerimize tavsiyem hayal kursunlar

ama bu hayallerini gerçekleştirmek

için de çalışsınlar.

lazım ve o

olmaz çalısmaları da

hayallerin

İlk olarak Emrullah İşler kimdir?

Emrullah İşler, 1960 Kızılcahamam/Kuşcuören köyü

doğumlu, ilk orta ve lise öğrenimi Türkiye’de Ankara’da

yüksek öğrenimini Suudi Arabistan’da yapan

birisidir. İngiltere’de altı ay gibi kısa süreli bir bulunmanın

ardından askerlik hizmeti için ülkeye dönüş

yapmıştır. Genelkurmayda ilk memurluk görevine

başladıktan sonra üniversite hayatına geçiş yapmış

ve üniversitede bütün kademeleri aşarak 2004 yılında

profesörlüğe yükselmiştir. 2006 yılından itibaren

Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde

başdanışman olarak çalışmış hem özel tercümelerini

yapmış hem de Arap ülkeleri ile ilişkilerinde çalışmış

tır. Daha sonra da 2007 yılında ilk aday adaylığım söz

konusu olmuştur. O zaman sırada geride olduğum

için seçilemedik. Daha sonra 2011 yılında nasip oldu

parlamentoya girdik ve ondan sonra yapılan her seçimde

de listede yer aldık. Dört dönem seçilme nasip

oldu şu an ise 27. dönem Ankara milletvekili olarak

görevime devam ediyorum.

Başarılı bir siyasetçi ve devlet adamısınız. Kızılca-

hamam’da başlayan hayatınızın buralara geleceğini

tahmin ediyor muydunuz?

Hayatta kimse yarın ne olacağını kolay kolay kestiremez

ama bazı şeyler de insanın içine doğar. Ben de

Kızılcahamamlı olmanın avantajları

var mıdır, varsa siz bu avan-

tajlardan faydalanabildiniz mi?

Kızılcahamamlı gençlere özel tav-

siyeleriniz var mı?

Özellikle gençlerimize

sunu söylemek

istiyorum, önce bir

seyi hayal etmeleri

gerçeklesebilmesi için

ellerinden gelen gayreti

göstermeleri lazım.

Kızılcahamamlı hemşerilerim ile gurur duyuyorum.

Gerçekten candan insanlar sağolsunlar hemşerimiz

vekil olmuş diye ziyaretimize gelenler olsun

ya da sahada görenler olsun her zaman bize değer

vermişlerdir. Benim de kapım hangi konuda olursa

olsun bizden destek isteyen hemşerilerimize her

zaman açık olmuştur. Birçok hemşerimizin göreve

gelmesinde bugüne kadar hem aktif siyasette hem

de bürokraside ciddi katkılarımız olmuştur. Bununla

da iftihar ediyoruz. Tabi bu olaya sadece Kızılcahamam

olarak da bakmıyoruz biz Ankara milletvekiliyiz

ve Ankaralı hemşirelerime değer veren bir

siyasetçi olarak bütün hemşerilerimizin taleplerini

karşılamak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.

Ankaralıların siyaset listelerinde yer alması

kolay bir iş değildi ama şükürler olsun son yıllarda

bu listelerde yer alan ve parlamentoda olan bir

Ankaralı olarak söylüyorum hemşerilerimle gurur

duyuyorum ve duymaya devam edeceğim. Hemşerilerimizin

gittiğimiz her yerde bizi el üstünde tutmalarından

anlıyoruz ki bizim parlamentoda olmamızdan

mutlu oluyorlar. Onların mutluluğu elbette

bizi de mutlu ediyor.

ESYAV hakkında ne düşünüyorsunuz?

ESYAV bizim gurur kaynağımızdır.

ESYAV’ı kuran ve ahirete intikal

edenlere Allah’tan rahmet

diliyorum sağ olanlara başta

sağlıklı mutlu hayatlar diliyorum.

Gerçekten yöresel ölçekte Türkiye’de

eşi benzeri bulunmayan

bir vakıftır. Yaptığı faaliyetler ve

en önemlisi öğrencilere sağlamış

olduğu burslar bakımından iftihar

tablosu olan bir vakfımızdır. Ben

de elimden geldiğince ESYAV’a

destek olmaya gayret ediyorum.

Bir kez daha kuruluşundan bugüne kadar ESYAV’ın

gelişmesinde emeği geçen herkese şükranlarımı

sunuyorum. Yeni nesillerden yani ESYAV’ın verdiği

hizmetlerden yararlanan ve ilişiği bulunan gençlerimizden

gelecekte vakfımıza sahip çıkmalarını temenni

ediyorum. Bunun en güzel örneği de Çankırı

Karatekin Üniversitesi Rektörü Hasan Ayrancı Bey.

Şu an vakfımızın başkanı olan Hasan Ayrancı Bey

vakfımızın ilk bursiyer öğrencilerden birisi olarak

güzel bir başarı hikâyesi ve örneği olarak gençlerimizin

önünde duruyor.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Türkiye’de siyaset oldukça zorludur. Tecrübeli bir si-

yasetçi olarak Türk siyaseti ile ne zaman tanıştınız

ve Türkiye’deki siyasetin geleceğini nasıl görüyorsu-

nuz?

belli bir düzen içerisinde yaratmış. Türkiye ölçeğinde

baktığımızda Elazığ’daki doğal afet 6,8 İzmir’deki

doğal afet 7 şiddetinde bir depremdi. Ciddi boyutlarda

bir hasarımızın olmaması ve kaybımızın az

olması bakımından mutluyuz ama temenni ederdik

ki hiç olmasaydı. Gelişmiş dünya ülkelerine baktığımızda

bizden daha çok depremle içli dışlı oldukları

ve yaşadıkları bir gerçektir. Japonya, 8-9 şiddetinde

bir deprem ile karşılaştığında kimsenin burnu dahi

kanamıyor. Biz ise 17 Ağustos 1999 Depremi’nde

17.000 insanımızı kaybettik. Buna kader diyemeyiz.

Tedbir almazsanız, tedbirsizlik kaderiniz olur. Ancak

tedbirinizi alırsanız o zaman

Ben 1960 doğumluyum ve anarşi dönemi gençlik

yıllarımıza denk geldi. O dönemde aktif olarak olayların

içerisinde hiçbir zaman olmadım, olayları da

tasvip etmedim. Ama bu ortam Türk insanının siyasete

daha çok ilgi duymasına neden olmuştur. Türk

insanının %90 gibi büyük bir kesimi siyasetle ilgilidir.

Bir fiil siyasetin içinde olmasa da siyasi gelişmeleri

takip eder ve konular hakkında bilgi sahibidir. Dolayısıyla

ben de her zaman siyasete yakın oldum ve takip

ettim. Türkiye özellikle AK Parti ile birlikte hayal

dahi edilemeyen mesafeler katetti. Bunu özellikle

darbeler geçmişi olan bir ülke açısından ve bunları

yaşayan ülkenin bir ferdi olarak söylüyorum. 60 Dar-

kaderiniz güzel olur, bu kader

Tedbir almazsanız,

bilinmektedir. Osmanlı İmpara-

konusu ince bir çizgidir. Özellikle

torluğu’nun dağılmasından sonra

gençlerimize bunu hatırlatmakta tedbirsizlik

eksik olmayan Ortadoğu’daki bu

fayda var. Hz. Ömer döneminde kaderiniz olur.

acının, kanın son bulmasını umut

besi, 71 Muhtırası, 12 Eylül, 80 Darbesi ve 28 Şubat

ordu sefere gittiğinde bir yerde

Deprem ülkesi olarak nitelendirilen ülkemizde 24

Ancak tedbirinizi

ediyoruz ama umut etmek yetmi-

18 veba hastalığı olduğu söyleniyor.

yor. Bu minvalde Ortadoğu’nun 19

Ocak 2020’de Elazığ’da ve 30 Ekim 2020’de İzmir’de

darbelerinden ülkemiz ve milletimiz çok çekti. Geldiğimiz

noktada çok şükür Türk siyasetinde, siyaset ve

siyasetçinin alanının genişlediğini görüyoruz. Özellikle

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülkemiz

halktan yetki alınan ve halka hesap verilen bir döneme

girmiştir. Bu bakımdan ben ülkemizin gelmiş

olduğu noktayı önemsiyorum. Eğer demokratik bir

ülkede yaşıyorsak kimden yetkiyi aldıysak ona hesabı

vermemiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız

2003’te Başbakan olduğunda kameraların karşısında

şöyle bir cümle kullanmıştı hassaten hatırlatmak

istiyorum “AK Parti olarak iktidar olduğumuzu söyleyebilirim

ama muktedir olduğumuzu söyleyemem.”

demişti. 2003’te söylenen bir cümle aslında Türkiye’nin

o dönemki tablosunu ortaya koymaktadır.

Bu şu demektir; siz halk tarafından seçiliyorsunuz,

Başbakan oluyorsunuz ama devlet yönetiminde sizin

etki alanınız ancak %25-30 seviyesinde, pastanın

geri kalan büyük kısmında başka odaklar etkin

oluyor. Bu odaklar askeriye, yargı ve bürokrasi idi.

Ancak Tayyip Bey gibi siyasi öngörüsü güçlü olan

karizmatik bir lider aslında o sözüyle satır arasında

ben zamanla muktedir olacağım ve halktan aldığım

yetkinin hesabını da yine halka vereceğim mesajını

veriyordu. Son yıllarda birileri tarafından söylenmeye

çalışılan tırnak içinde söylüyorum diktatörlüktür,

tek adamlıktı söylemleri vesayet odaklarının muktedir

olamamasından kaynaklanmaktadır. Muktedir

bir iktidar olduğunuz zaman maalesef muhalefetiniz

olan siyasetçiler bile sizi diktatörlükle veya tek

adamlıkla suçlayarak siyasetin ve siyasetçinin etkisini

azaltmak gayreti içerisindedir. Fakat şunu belirtmekte

fayda vardır bunu hala eski kafayla düşünenler

için söylüyorum. Artık devir değişti bundan sonra

millet kimi seçiyorsa millete hesabı da o verecektir

ve milletten aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanmak

zorundadır. Doğrusu da budur, çok şükür ülkenin bu

bakımdan gelmiş olduğu noktayı da önemsiyorum.

meydana gelen depremler ile ülke olarak sarsıldık.

Bu sarsıntı sonrasında devlet ve millet olarak bir

birliktelik göstererek yaralarımızı hızlıca sardık ve

sarmaya devam ediyoruz. Yaşanan bu üzücü doğal

afetler sonrasındaki birliktelik hakkında neler söyle-

mek istersiniz?

Öncelikle sergilenen tablo beni çok mutlu ediyor ve

gurur duyuyorum. Milletimizin dayanışması, birliği

ve beraberliği bu tür afetlerde gerçekten gurur verici

bir tablo doğuruyor. Yardımlaşma, destek olma

bunlar bizim milletimizin hasletleri bu hasletler başka

milletlerde kolay kolay bulunmaz. Bizdeki bu dayanışma

ve yardımlaşma ruhu, komşusu aç iken tok

yatmama duygusu gerçekten milletimizin en önemli

hasletleridir. Fakat biz deprem kuşağında bir ülkeyiz

özellikle kuzey ve doğu hattı ve şimdi batıda da sallantılar

oluyor. Bizim buradan çıkarmamız gereken

önemli dersler vardır. Aslında afet Allah’ın insanlara

gönderdiği bir şey değildir. Allah kâinatı yaratırken

alırsanız o zaman

kaderiniz olur bu

kader konusu ince

bir çizgidir.

Hz. Ömer diyor ki; oraya girilmesin.

Bazıları Hz. Ömer’e diyor ki

Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun

Hz. Ömer’in cevabı çok güzel ve

çok enteresandır. Evet diyor “Allah’ın

bir kaderinden başka bir

kaderine kaçıyoruz.” Şimdi eğer siz depreme dayanıksız

evler binalar yaparsanız, o sizin kaderiniz olur.

Hâlbuki siz depreme dayanıklı evler yapsanız 6,8 ve

7 şiddetinde bir depremde kimsenin burnu kanamaz,

hiçbir ev çökmez. Dolayısıyla bu kader ve tedbir

arasındaki ince çizginin farkına varmamız lazım.

Çok şükür, 99 depreminden sonra yapılan dayanıklı

binalarda hasar olmuyor. Onun için milletçe hızlı bir

şekilde kentsel dönüşümü gerçekleştirerek özellikle

depreme dayanıksız bölgelerin bir an önce yenilenmesi

gerekmektedir. Şu anda Elâzığ’da 10.000 konut

yeniden yapılacak. Devlet olarak çok hızlı hareket

ettik. 99 depreminde ‘Nerede bu devlet’ diye haykıran

vatandaşlarımızdan artık bu sözleri duymuyoruz.

Van Depremi’nde binlerce konut yapıldı. Devletimizin

ve milletimizin gücünü göstermesi açısından

gelmiş olduğumuz bu aşama iftihar ve gurur tablosudur.

Bir hususun altını bir kez daha çizmek isterim

ki vatandaşlarımıza da çok önemli görevler düşüyor,

devletin yürütmüş olduğu çalışmalara katkı sunarak

evimi mülkümü kaybederim düşüncesini bir tara bırakarak

o evleri mezar haline getirmemeleri gerekir.

Kentsel dönüşümleri bir an önce yapmamız lazım ki

bu tür depremlerde hasar ve zarar görmeyelim.

Ortadoğu’ya gelecek olursak çok hareketli bir coğrafya

olduğu, uzun zamandır acının, zulmün ve ka-

nın durmadığı bir bölge olduğu

refahı için gerekli gördüğünüz en

temel olgu nedir? Mesela güçlü ve

doğru bir eğitim modeli Ortado-

ğu’yu dönüştürmeye yeter mi?

Eğitim her şeyin başı onun bir defa

altını çizmekte fayda var. Güçlü

ve doğru bir eğitim sistemi ile ülkelerin kalkınması

çok daha kolay olur fakat sadece Ortadoğu’da yaşananları

buradaki eğitim seviyesindeki eksiklikle izah

etmek de mümkün değildir. Siz sorunuzda da ifade

ettiğiniz gibi 1. Dünya Savaşı, Balkan Savaşları ve

Osmanlı’nın yıkılmasından sonrasında İslam dünyası

çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalmıştır.

Şimdi aradan 100 yıl geçtikten sonra Osmanlı coğrafyası

üzerinde oluşan o devletlerde kendi içlerinde

çok ciddi meydan okumalarının olduğunu görüyoruz.

O bölünmüş ve parçalanmış olan bölge ülkelerini

daha da küçük parçalara ayırmak için bir çaba

sarf edildiği aşikardır. Arap Baharı bir demokrasi,

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

özgürlük ve insan hakları talebi idi ancak demokrat,

özgün dünya bu demokrasi ve insan hakları taleplerine

kulaklarını tıkadı. Uluslararası sistemin bilinçli

bir şekilde bu ülkeleri kaosa sürüklediğini söylemek

yanlış olmayacaktır. Burada bölge içerisindeki bazı

zengin Arap ülkelerinin yöneticileri, koltuklarını kaybetmemek

adına karşı devrim hareketini başlatması

da bu süreçte etkili oldu. Dolayısıyla coğrafyamız bir

krize, kaosa sürüklendi. Bu kaostan bu coğrafyanın

çıkması lazım. Bu da öncelikle aklıselim hareket etmekle

olur çünkü çatışmaların kimseye faydası yoktur.

Bu çatışmalardan ülkelerin halkları ciddi şekilde

zarar görmektedir. Suriye’de, Yemen’de, Libya’da

yaşananlara baktığınız zaman milyonlarca ölü var

ve yine milyonlarca insan evinden köyünden göç

etmek zorunda kalmıştır. Bu acıların bir an önce

önüne geçilmesi ve durdurulması gerekmektedir.

İslam dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde ha-

olduğunu gelecek nesiller de görecek. Türkiye bu

karmaşada demokrasiden, özgürlüklerden ve insan

haklarından yana tavıır takınmıştır. Bu tavrından dolayı

kısa vadede bedeller ödüyoruz ödeyebiliriz ama

bu bedellerin hiçbir önemi yok. Çünkü dediğim gibi

bu günler bu yıllar geçer sonra geriye hakikatlerle

yüzleşmek kalır. Ülkemizde 4 milyona yakın Suriyeli

mülteci var. Biz kapılarımızı kapatamazdık ve kapatmadık.

Onlara karşı insani ve komşuluk vazifemizi

yerine getiriyoruz. Bunun bir takım maliyetleri olabilir

ama aynı zamanda bunun bize sağlamış olduğu

birçok kazanımı da var ve onu göz ardı etmememiz

lazım.

Libya’nın Türkiye için önemi nedir?

Libya’da 1551 yılından 1912 yılına kadar yani 361

yıllık bir birlikteliğimiz söz konusu. Libya 1510 yılında

ilk defa Osmanlı’dan yardım istiyor. O zaman İs-

orada var oluyoruz. Bugün Kuzey Afrika’daki Osmanlı

varlığına baktığımız zaman şunu görmekteyiz.

İngilizlerin ve Fransızların kışkırtmasıyla bazı Kuzey

Afrikalılar ve Arap kabileler maalesef ki Osmanlıyı

sömürgeci olarak kabul etmektedir. Ancak Kuzey

Afrikalılar hep şunu söylemiştir; Osmanlı olmasaydı

biz bugün Müslüman olmazdık. Dolayısıyla Cezayir,

Tunus ve Libya eğer bugün Müslüman kimliğini sürdürebiliyor

ise bunu Osmanlı’nın oradaki varlığına

borçlular ve bunu da her zaman ifade ederler. Bizim

tarihdaşlığımız, kültürdaşlığımız ve akrabalarımız

olarak nitelendirebileceğimiz Libya ile 361 yıllık bir

ortak geçmişimiz vardır ve bu bizim için son derece

önemlidir.

Libya’da Kaddafi’nin ölümünden sonra çok ciddi bir

otorite boşluğu ve yönetim krizi vardır. Trablus ve

Tobruk arasındaki yönetim krizinin akıbetini nasıl

Libya’daki bölünmüşlük aslında bu bölgede yaşanan

olayların hepsiyle ilintilidir. Suriye’deki krizle Libya’daki

krizi veya Yemen’deki krizi birbirinden ayırmak pek

mümkün değildir. Çünkü krizin aktörleri aynı, dikkat

ederseniz 2014 Şubat ve Mayıs’ın da Hafter’in darbe

girişimi oldu, bu darbe Mısır’daki darbenin devamı

niteliğinde olan bir darbedir. Mısır’daki darbeden

önce de Türkiye’de Gezi parkı olaylarıyla hükümeti

yıkmayı denediler ancak başaramadılar. Hemen akabinde

2013 yılı mayıs-haziran aylarında yine böyle bir

kalkışma oldu. Daha sonra Mısır’da darbeyle yönetimi

değiştirdiler. Bu ülkelerin yeniden dikta dönemine

dönmesi, dikta rejimi ile yönetilmesi arzusu vardır.

Özellikle de karşı devrim hareketini başlatan ülkeler

bunu arzulamaktadırlar. Mısır’da bunu başardılar, Libya’da

da bunu başaralım diye düşündüler ama olmadı.

Hafter başaramadı. Benim tanıdığım Libya halkı

yeni bir diktatöre şiddetle karşı çıkıyor. Hafter yanlısı

görünenler gönül rızasına dayalı bir yanlılık değildir.

Baskıyla, silah zoruyla ve korkuyla olan bir yanlılık söz

konusudur. Ulusal Mutabakat Hükümeti uluslararası

toplumun tanıdığı meşru hükümetti. Trablus’a 4 Nisan

2019’da topyekûn bir saldırı başlatıldı. Hafter’e

biz bu hükümetin yanında olacağımızı söyledik ve

gerekli desteği verdik. Ardından 27 Kasım’da 2 mutabakat

muhtırası imzaladık. Birisi deniz yetki alanları

diğeri ise güvenlik ve askeri işbirliği alanındadır.

Bunları imzaladıktan sonra da eğer talep gelirse asker

gönderebileceğimizi söyledik. Nitekim Libya’nın meşru

hükümeti 5 ülkeden askeri yardım talebinde bulundu.

Hafter’e karşı ve terör örgütleri ile mücadelesinde

destek olması bakımından bu çağrıya cevap veren tek

ülke Türkiye oldu.

değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin de desteklediği Türkiye şu an orada hem eğitim hem lojistik olarak

20 reket etmesi gerekiyor. Biz Türkiye olarak ilkesel bir panyollar oraları işgal ettiğinde Müslüman halk kendilerini

koruyabilecek tek gücün Osmanlı olduğunu

tabakat Hükümeti’nin askeri olarak daha güçlü olan ter bugüne kadar elindeki silah ve ekonomik güce

21

Libya’nın meşru ve resmi hükümeti olan Ulusal Mu-

Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek veriyor. Haf-

dış politika istiyoruz. Karşı taraflardan da bu ilkesel

dış politikanın benzerini bekliyoruz. Ancak çıkar ilişkileri

ve özellikle bölgedeki karşı devrim hareketini lesef cevap veremiyoruz ancak daha sonra 1519’da

ğerlendiriyorsunuz?

mez. Çünkü Hafter’in askerlerinin büyük çoğunluğu-

düşünüyordu. 1510 yılındaki yardım talebine maa-

Temsilciler Meclisi karşısındaki durumunu nasıl de-

rağmen Trablus’a giremedi, bundan sonra da gire-

başlatan ülkeler buna engel oluyor. İnsanlık ve ülke ikinci bir talep geliyor ve o talebe karşılık veriliyor.

nu paralı askerler oluşturmaktadır. Trablus’ta, Mısrata’da

bu mücadeleyi yürütenler ise oraların halkları

tarihinde 5-10 yıl uzun bir süre değildir, bu günler Osmanlı, Murat Ağa komutasında bir filoyu gönderiyor.

Bu süreçte Trablus alınıyor, karşılıklı bir alma

gelir ve geçer. Ancak netice itibariyle tarih yazılırken

ve dediğim gibi yeni bir diktatöre de şiddetle karşı

Türkiye’nin takındığı tavır hakkında olumlu veyahut kaybetme yaşanıyor ve daha sonra Sultan Süleyman

olanlardır. Libya’nın Kaddafi öncesi döneme ve Kaddafi

dönemine dönmesine rızası olmayan insanlar

olumsuz bir değerlendirme yapıldığında Türkiye’nin zamanında 1551 yılından itibaren Libya tamamen

karnesinin temiz olduğunu, iyi olduğunu, olumlu bizim kontrolümüze geçiyor. 1912 yılına kadar biz

çok ağır bedeller ödemelerine rağmen mücadelelerini

sürdürüyorlar. 20.yüzyıl mantığı ile 21.yüzyılı

idare edemez ve yönetemezler. Libya’da da artık 21.

yüzyıldayız birilerinin bunu idrak etmesi gerekiyor.

Gelecek demokrasiden, hoşgörüden ve insan haklarından

yana olacaktır. Bunu artık birilerinin idrak etmesi

gerekiyor ama maalesef çok kan döküldü. Hala

da dökülmeye devam ediyor.

Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakat muh-

tıralarının ardından Akdeniz’deki enerji mücadelesini

Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj

sistem var ve bu sistemin değişmesi lazım. Zalim ve

gayri adil bir sistem var. Bir an önce adaletin, hukukun

ve insan haklarının sağlanması gerekmektedir.

Bu çarpık sistemin ortaya çıkarmış olduğu sorunla-

Atmış olduğumuz bu adım Amerikan üniversitelerinde

yüzyılın hamlesi olarak okutulmaya başlanmış.

Geçen bir yazarımız bunu köşesinde de yazdı.

Türkiye’nin atabileceği önemli bir adım vardı onu da

atmış oldu. Biz uluslararası hukukun bizden yana

olduğunu biliyoruz. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku

Sözleşmesi’ne ve Uluslararası Adalet Divanı içtihatlarına

baktığımızda Türkiye’nin haklı olduğunu

görüyoruz. Bu adımı atmamız gerekiyordu. Biz Doğu

Akdeniz’in Yunan ve Rum gölü haline çevrilmesine

razı olamazdık, rıza gösteremezdik. Türkiye’yi Antalya

sahillerine, açıklarına hapsetmek

ilişkiler var. Hem yüz yüze görüşmeler hem de telefon

diplomasisi açısından baktığımızda bu böyle,

fakat uluslararası ilişkiler maalesef çıkar üzerine kuruludur.

Elbette ki bizlerde Türkiye olarak çıkarımızı

gözetiyoruz ama ilkelere de bağlıyız. İlkeli siyaset ve

dış politikaya öncelik veriyoruz ve karşı taraftan da

biz bunu bekliyoruz. Bunu bütün batı ülkelerinde

de görüyoruz yani çıkarları neyi gerektiriyorsa ona

göre hareket ediyorlar. İlke, hakkaniyet hepsi ikinci

plana atılıyor. Suriye’de de Libya’da da görüş ayrılığımız

olan konulara rağmen biz yine diplomatik

kanalları açık tutmaya çalışıyoruz.

Birliği tarafından bu iradenin ortaya konulmadığı

görülüyor. Yüz binlerce insan evinden barkından

oluyor. Sayı 1 milyona ulaştıktan sonra BM açıklama

yapıyor. Türkiye olarak hakikaten 4 milyonu aşkın

insana ev sahipliği yapıyoruz ama her ülkenin

bir tahammül gücü var dolayısıyla bunun fazla zorlanmaması

lazım. Ancak oradaki insanların acılarını

da Türkiye olarak görmemezlikten gelemeyiz. Sınırın

öbür tarafında barınacakları güvenli bölgeleri kurmak

için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Aslında

bu sorun sadece Türkiye’nin sorunu değil tüm

dünyanın sorunudur. Küreselleşen bir dünyada herra

baktığımız zaman dünyanın her tarafında benzer

problemlerle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.

Dünyanın geleceğinde bu konuları yüksek sesle

dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız kabul görmeye

başladı. Önümüzdeki yıllarda elbette ki bu konuda

da bir adım atılması gerekiyor ve atılacağını da ben

bekliyorum. Bu konuda Türkiye lokomotif ülke oldu.

Bundan sonra da yine lokomotifliğini sürdürecektir.

Son olarak şunu söyleyebilirim: Evet bölgemiz

çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya, Türkiye

ciddi meydan okumalarla ve tehditlerle karşı karşıya

ancak şunu okuyucularımız ve hemşerilerimiz iyi

istiyorlardı. Biz de bu düşün-

Türkiye-Rusya gerginliğinin ne iki

hangi bir bölgedeki sorun bütün herkesi ister iste-

bilsinler ki Türkiye bugün 1974’teki Kıbrıs çıkarması-

celeri Libya ile yapmış olduğumuz 20. yüzyıl mantıgı ile tarafa ne de bölgeye bir faydası

mez etkilemektedir. Bunun farkında olmamız lazım. nı yapan Türkiye’den en az 100 kat daha güçlüdür.

olmaz. Onun için hiç olmazsa

anlaşma ile bozmuş olduk. Bunu 21. yüzyılı idare edemez

Adaletsiz bir dünya sistemi var, bundan dolayı sayın Türkiye’nin güçlü birlikleri, karizmatik ve cesur bir

yaparken de bütün ülkelere çağrılarda

bulunduk ve bulunuyoruz.

çözmemiz gerekiyor. Soçi ve Asta-

Cumhurbaşkanımız “Dünya beşten büyüktür” derken

bunları anlatmaya çalışıyor. Yani mevcut BM sis-

Erdoğan’ın güçlü liderliği altında inşallah 21. yüz-

lideri vardır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip

ve yönetemezler.

belli konularda bu sorunları bizim

Libya’da da artık 21.

temi doğru bir sistem değil. Bu sistem çözüm üretmiyor

tam tersine sorun üretiyor. Sorun üreten bir yıllarda dile getirmiş olduğu 21.yüzyıl öngörüsünün

yıl Türkiye asrı olacaktır. Rahmetli Özal’ın 80’li 90’lı

Doğu Akdeniz’de adaletli ve kapna

süreci önemli süreçler, bu sü-

22 yüzyıldayız birilerinin

23

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

samlı bir çözüm için işbirliğine

açık olduğumuzu söylüyoruz ve

müzakereye hazır olduğumuzu

ifade ediyoruz. Tabi Kıbrıs Rum

yönetimini tanımadığımız için onlarla

masaya oturma gibi bir durum

söz konusu olamaz. Mısır’ın

aslında bizimle böyle bir anlaşma

yapması gerekiyor. Ancak Mısır ile

ilişkilerimiz iyi olmadığı için böyle bir anlaşma yapmamız

şu an için yakın vadede zor görünüyor ama

bu yapılan anlaşma ile Mısır’ın da gözünün açılmış

olması lazım çünkü böyle bir anlaşma Mısır’a da çok

ciddi yeni alanlar açıyor. Elbette Mısır’da ki aklıselim

kişiler de bunu kendi içlerinde sorgulayacaklardır.

Libya üzerinde açığa çıkan Türkiye-Rusya gerginliği

İdlib’de devam etmektedir. İdlib’i, Suriye’yi son ge-

lişmeler bağlamında nasıl yorumluyorsunuz?

Bizim Rusya ile güçlü stratejik ilişkilerimiz var. İki

lider arasında gerçekten dostluğa dayanan yakın

bunu idrak etmesi

gerekiyor. Gelecek

demokrasiden,

hosgörüden ve insan

haklarından yana

olacaktır.

reçlerin hayata geçirilmesi lazım.

Bu konularda Rusya’nın üzerine

düşeni büyük oranda yapmadığını

da görüyoruz. Temenni ederiz

ki en kısa zamanda inşallah aklıselim

ve diploması galip gelir ve

daha fazla gergin ortamlarla karşı

karşıya kalmayız.

İdlib’de yaşanan Rusya ve Rejim

saldırılarından sonra yeni bir göç akını başlamıştır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,

yaklaşık 4 milyon Suriyeliyi misafir ettiğimizi ve İd-

lib’den gelmekte olan 1 milyondan fazla Suriyeli

alacak imkanımızın olmadığını söylemiştir. Bu insani

krizin kısa vadede çözümünün mümkün olduğunu

düşünüyor musunuz?

Maalesef kısa vadede bir çözüm gözükmüyor. Tabi

istenirse olur ama istenmesi için öncelikle bir irade

olması lazım Dünya’da da bu iradenin olmadığını

görüyoruz. Gerek Rusya gerek Amerika ve Avrupa

adım adım gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. İnşallah

bizim çocuklarımız torunlarımız bölgesinin ve

dünyanın çok daha güçlü ve sayılı ülkelerinden birisi

olacak Türkiye’de yaşamlarını sürdüreceklerdir.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj

BİR YABANABAD MESELESİ

MATBAACILIK

YAYINCILIK İNŞ. LTD. ŞTİ.

Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74 İskitler/Ankara • Tel : (0.312) 341 40 75 • Faks : (0.312) 341 98 98

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

25

Yaşar Yıldırım

MHP Genel Başkan Yardımcısı • Ankara Milletvekili

Bismillahirrahmanirrahim.

Besmeleyle başlayan işin sonu hayrolur.

Başkanım hemşerilerimiz sizleri tanıyor ama kendi-

nizi kısaca tanıtmanızı istiyoruz.

Yaşar Yıldırım, Ankara Kızılcahamamlı. 1956 yılında

Kızılcahamam’da doğdu. İlk ve orta tahsilini Kızılcahamam’da

yaptı. Üniversiteye geldi 1980’de hapishaneye

girdi bir daha üniversite yüzü görmedi.

1986 yılında çıktı darbe ile birlikte. Şu an da Milliyetçi

Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve

Ankara Milletvekili. Kızılcahamam’da da 1994-1999

yılları arasında belediye başkanlığı yaptım. Belediye

başkanlığı döneminde Kızılcahamam’da termal

tesisler üzerine epey çalışmış faaliyetler göstermişsiniz

bu faaliyetler nasıl başladı şu an da nasıl devam

ediyor? Kısaca görüşlerinizi almak isteriz.

Kızılcahamam’da o zamanlar şöyle bir şey vardı.

Belediye Başkanı olduğum da Kızılcahamam’da

yıldızlı otel diye tabir ettiğimiz otel bir taneydi

onun da yatak sayısı 80’di. Sadece Çam Otel vardı.

Şimdi Çam Otel yıkıldı yerine yeni otel yapıldı

ama onu hariç tutarsak, Kızılcahamam’da 5000 yatağa

yakın bir yatak kapasitesi var. Bunların hepsinin

projesinde de yapımında da bizim emeğimiz

var. Burada yapılan şey şuydu; Kızılcahamam’dan

sıcak suyu alıyorsunuz yerin altından hamamlara

veriyorsunuz artan suyu da dereye bırakıyorsunuz.

Biz bunu aldık, Kızılcahamam’ı ısıttık, artan suyu

da hamamlara verdik ve sera yaptık. Bulduğumuz

artan sularla da işte bugün Eliz, Patalya, Abıhayat,

Akasya tesislerin hepsi bu projenin ürünleridir. Yani

bunların hepsi o günkü şartlarda düşünülen haya-



Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj

Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj

ta geçirilen projeler ürünlerimiz. Tabi bu projeler insanını hangi partiden, cemaatten, dernekten olduğunu

fukaramızı garip gurabamızı burslarla destekleye-

Kesinlikle biz de hedeflerimizi yüksek tutuyoruz ve

üç beş günde hayata geçmedi yani Eliz tesisi milyonlarca

sormayız. Bizim insanımız düzgün dürüsttür

rek üniversitesini bitirmesini ve meslek sahibi oltutmaya

da devam edeceğiz. Sizler de her türlü des-

dolarlık bir tesistir. Sayın Cumhurbaşkanı bu yüzden biz insanımıza sahip çıkarız. Bugün de

masını destekledi şu anda da devam ediyor. Allah

teği veriyorsunuz, bizlere ışık tutan sizler oldukça o

başbakan iken açılışını yaptı. Dedi ki “Benim dünyada

ister burada olalım, ister il başkanlığında olalım, is-

razı olsun; para verenden de organize edenden de.

ışığı daha da aydınlatmak için elimizden geleni ya-

gördüğüm en büyük termal tesis burası.”. O ter başka görevlerde olalım bölgemizin insanına biz

Tabi para verende bir tarafta ama bide bu işin orgapacağız.

Şu anda Çamlıdere ve Kızılcahamam So-

zaman için 2004 ün sonunda böyle bir tesis ki Orta hep kucağımızı kapımızı açtık bir yarasına merhem

nizasyon tarafı var. Görevli bütün arkadaşları da ta-

runları nelerdir ve bunlar için neler yapıyorsunuz?

Anadolu’nun ve Türkiye’nin en büyük termal tesisidir.

Sayın Cumhurbaşkanı, ‘’dünyanın’’ dedi orasını oldu ama hiçbir zaman için bize gelen bölge insa-

ilişkisi olmuş mezun olan talebelerimize elimizden nemdir dile getiriyoruz. Ankara’nın içme suyu Kızıl-

olmaya çalıştık. Yapılanlar oldu yapılamayanlar da

nırız Allah hepsinden razı olsun. Bizler de ESYAV ile -Yıllarca dile getirilmedi ama biz mecliste iki dö-

bilemiyorum ama böyle bir şey ne getirdi? Orada nına kimsin niye geldin seni kim gönderdi diye de

geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. Cenabı cahamam ve Çamlıdere’den gelir. Burada dört tane

ki ekonomiyi hareketlendirdi, istihdamı sağladı.Bu sormadık. Buradaki konu siyasi erki ele geçirmek

Allah ESYAV’ın gücüne güç katsın daha güçlü olsun barajımız var ve bu dört barajın koruma alanı var.

termal tesislerin olmadığı Kızılcahamam bir hiçtir. zordur, parayla satın alınamaz. Para sahibi olabilirsin

daha fazla büyüsün daha fazla insanımıza kucak Birde baraj kurulmadan evvel bizim insanlarımızın

Bir gelenlerin bıraktığı para, birde bine yakın insan ama siyasi erk farklı bir durumdur. Biz bütün hemşerilerimize

söyleriz: Kardeşim siya-

bölgecilik, cemaat, dernekçilik yok belli şartlarda yapan köylerimizin sulu tarımını bitirdi. Fasulyedir

açsın. Bu ciddi bir sivil toplum kuruluşu, particilik, yaptığı sulu tarım var. İşte barajlar bizim sulu tarım

tesislerde çalışıyor topladığın

zaman onların ekonomiye girdisi

yani Kızılcahamam`ın ekonoset

yapın, siyasi erkte etkin olun,

üniversiteyi kazanmış öğrencilerin tümüne kucak maruldur artık yetişmiyor.

Kavak agacına

kendi iş adamınızı, bürokratınızı

açıyor. Hepsine de gençlik biriminizle sahip çıkmaya

çalışıyorsunuz. Allah zenginimizin de bürokra-

Bununla birlikte içme suyunu

temizlemek, baraj havmisine

katkısı var. O yönden Kızılcahamam

ilçe merkezi olarak

larda kendi insanımıza yardımcı

tımızın da siyasetçimizin de sizin gibi gençlerimizin

bakarsınız gölgesi destekleyin. Erki elinde tutan-

yoktur gövdesi

zasını korumak amacıyla

ziyaretçilerin çok fazla yapacağı

olsun; Tamam sen güçlüsün ama

de sayısını arttırsın.

diyorsunuz ki hayvancılık

26 bir şey yok. Bizim olan bir sıcak para etmez. Ceviz hiç kimseye faydan yok gölgende

ESYAV Gençlik birimi olarak bizlerde son dönemde

27

faaliyetlerimizi arttırdık büyüklerimizle daha çok birlikte

olmaya çalışıyoruz. Gençlik birimi hakkında ne-

ler düşünüyorsunuz bizden neler istersiniz?

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

suyumuz var eğer onu da verimli

kullandık elhamdülillah. Tabi bu

20 yıl evvel olmuş bir proje ve şu

an da o sistem de ekonomik ömrünü

tamamladı. Bugün, Kızılcahamam

termal turizmde ciddi bir

tatil beldesi haline gelmiştir.

Vekillik dönemine geçtikten son-

ra daha doğrusu 80 döneminde

Ocak Başkanlığı yaptınız daha sonra 2000 döneminde

Ankara İl Başkanlığı yaptınız. O dönemlerde Ya-

banâbad yöresine dair sizi umutlandıran neler vardı?

Tabii biz Kızılcahamam’ın çocuğuyuz. Kızılcahamam-Çamlıdere

ikisi birdir yani birbirinden koparamazsınız

ayrıca ben Çamlıdere’yi Kızılcahamam’dan

daha fazla severim çünkü adım Semerkand Hazretleri’nin

orada verilmiş ve manevi havası daha fazladır

oraya gittiğim zaman bunu görürüm. Biz savcıdır,

hakimdir ve benzeri görevler de bulunan bölgemizin

agacına bakarsın

meyvesi para

eder gölgesinde

oturursun gövdesi

de para eder.

oturulmuyor böyle olmasın yani

kavak ağacı da ağaçtır ceviz ağacı

da ağaçtır. Kavak ağacına bakarsınız

gölgesi yoktur gövdesi para

da etmez. Ceviz ağacına bakarsın

meyvesi para eder, gölgesinde de

oturursun, gövdeside para eder.

Hepsi para yani ceviz ağacı gibi

olun. Sizin gövdenizde para etsin

meyvenizde yensin gölgenizde de oturulsun. Biz genellikle

hemşerilerimize bu yönden elimizden geleni

yapıyoruz yani insanımıza yardımcı olabilir miyiz,

onların karşılaştığı bir sıkıntıyı halledebilir miyiz hep

bunu düşünüyoruz.

ESYAV’ı biliyorsunuz 1986 da kuruldu ve halen faaliyetlerine

devam ediyor. Vakfımız hakkındaki görüşlerinizi

alabilir miyiz?

ESYAV ülkemizin en ciddi vakıflarından birisi. ES-

YAV’da gördüğümüz üzere binlerce insanımızı, fakir

Önce bir işi yapıyorsanız en iyisini yapacaksınız.

Mesleğinizde bir numara olacaksınız. Yani bizim

yöremizin insanı iktisatçısı ise bir numaralı iktisatçı

doktor ise bir numaralı doktor olacak yani mesleğinizde

başarılı olacaksınız ancak o zaman önünüz

açılır. Tabi bizim vatanımıza, milletimize, dinimize

olan bağımızı sorgulamıyorum bile bizim insanımız

zaten bağlıdır öyle bir derdimiz yok. Ahmet Bey

vardı kendisi Kızılcahamam Pazar köylüydü. Kardiyolojinin

Türkiye’deki duayeniydi, uzun yıllar tıp

fakültesinde dekanlık yaptı. Yani bizim insanımız

gerek iş dünyasına gerek bürokrasiye girdikleri zaman

kendi mesleklerinde bir numaralı olursa başarı

arkasından gelir. Bizim gençlere diyeceğimiz hedefleri

her zaman yüksek tutalım.

yapılmasın dolayısıyla ilçelerimiz

Ankara’ya verilen

içme suyundan dolayı

mağdur ve sıkıntıdadır.

Bunu şimdiye kadar kimse

dile getirmedi.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Bu sıkıntının bir an evvel giderilmesini

Yöre esnafımız hakkında ne duymak istersiniz? jeyi gerçekleştirmen lazım bu projenin içinde devremülk,

fizik tedavi ve otel olmalı. Yani şu an 300

ben teklif ettim. Teklifimiz de şudur ki

Şöyle Kızılcahamam’ın da Çamlıdere’nin de esnafı

kendini buna göre yetiştirip geliştirmeli. Mesela

suyun metreküpünü Ankara’da 5 kuruş

daha pahalıya satın. O 5 kuruşu

kişi çalışıyor az bir sayı değil bugünün şartlarına

en basitinden şöyle bir şey söyleyim. Ben belediye

başkanı iken de başaramadım şimdi de durum

göre 50 şer kişilik 6 tane fabrika yapar. Şimdi bizim

da suyu aldığınız yerdeki mağdur ettiğiniz

insanlara verin. Örneğin Çam-

en büyük sıkıntımız iş adamlarımızın kendi bölgemize

yatırım yapmaması. O zaman da söyledik siz 1

aynı; Kızılcahamam ve Çamlıdere’de esnaf ana

lıdere Bayındır ve Kızılcahamam

caddeye o arabasını getiri çekmesin. Dükkanının

milyon dolarınızla Ankara’da yılda 50.000 $ kazandırabilirsiniz

Kızılcahamam’da da 25.000 $ kazan-

Çeçtepe köyünü durumuna göre

önüne müşteri çeksin. Sen arabanı evinin önüne

ayırmalıyız. Bölgede ki mağdur

dırabilirsiniz. Gelin memleketinize de bir faydanız

koy. Kızılcahamam’ın bir yerden bir yere uzaklığı en

olanlara fon olarak ayırılsın. Mağduriyetin

giderilmesi için buralara

zaman dedikodusu oluyor ama sen gelmiyorsun.

olsun. Şimdi dışarıdan insan gelip yatırım yaptığı

fazla 1 kilometre. Yürüyerek gidip gelmek Sağlıklı

da olur ama biz bunu yaptıramadık. Bizim etimiz,

proje geliştirilsin. Diğer taraftan

Arzu ettiğimiz özel sektörün yöremizde ciddi yatırımlar

yapmasıdır. Çam Oteli’ni bizim hemşerimiz

sucuğumuz, bazlamamız kaliteli ve ciddi de satışlar

akla gelen tabii ki istihdamdır. Bölgenin

halkı da bu projeyle birlikte geçimini başka bir

yaptı. Bunun dışında hiçbir yerde Kızılcahamamlı

var. Şimdi esnafımızda kendisini geliştirdi kasaplarımız

eczane gibi tertemiz artı yöresel ürün satış

yerlerimiz restoranlarımız gayet güzel gelişiyor.

şeyle temin etmeye çalışsın.

yok. Teşvik ediyoruz, arsa bedava, su bedava diyoruz

ama gelen yok. Umarız bundan sonra iş adam-

O köylerimizin ahalisi Ankara’ya gelmez. Bizim Çamlıdere

olsun Kızılcahamam olsun baktığınız zaman Büyükşehir’e bağlanması ile birlikte iki milli parkılarımız

üzerine düşeni fazlasıyla yapar.

Önemli olan bir diğer konuda; Eliz projesi ile ilgili

gelenler biz buraya villa yapalım, zenginlere satalım

28

çok fazla arazisi yok. Kazan’a geldiğinizde bir aramızda

güzelleşti. Çamlıdere’de de Ali Semerkan-

belediyenin de çok kârı olsun dediler. Hesap ettik,

Bizim söyleyeceklerimiz, soracaklarımız bu kadar

sizlerin eklemek istediği bir konu var mıdır?

29

ziyle karşılaşırsınız ama Kurt Boğazını geçtiğimizden

itibaren arazimiz yoktur. Bundan dolayı da işsizlik

epey fazladır. Buna yönelik projeler geliştirmek gerekir.

Şu an Kızılcahamam bir noktaya geldi inşallah

Çamlıdere’de o noktaya doğru ilerliyor. Daha fazla

gelişmesi gerekir mi tabiki gerekir. Kızılcahamam’ın

termal tesisleri Türkiye’deki en önemli yerlerden biri

oldu Çamlıdere’de de dağ turizmi gittikçe gelişiyor

mesela geçen aylarda düzenlenen kar festivali gibi.

Bizim yapabileceğimiz turizmdir, eldeki veriler bunu

gösteriyor. Sağlık, termal ve din turizmi bunlardan

özel sektöre bu konularda ne kadar fazla yatırım

yaptırabilirsek oradaki istihdam da fazla olur.

Yöremiz Ankara’nın oksijen kaynağı hafta sonu pik-

nikler vs. etkinlikler çok yapılıyor. Siz bu etkinliklere

olan katılımı artırmak maksadıyla yapılan reklamları

yeterli buluyor musunuz?

-Soğuk su milli parkımız Türkiye’deki milli parklar

içerisinde ikinci sırada yer alıyor. Ziyaretçi olarak

da ciddi bir potansiyel var.

di Hazretlerini Büyükşehir yaptı Allah razı olsun.

Kızılcahamam’da Anfa şirketine verildi ve Kızılcahamam

milli parkını çalıştırılıyor. Geçmişte orası

Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nde idi ücretli giriş

sağlanıyordu fakat hizmet verilmiyordu. Şu an

ciddi bir hizmet veriliyor. Masası, ocağı ve benzeri

şekilde tüm altyapısı temin ediliyor. Buradaki

en önemli mevzu günübirlik gelen cebinde parası

olup da para harcayacak insanların, Kızılcahamam’da

konaklama yapabilecekleri yerlere ihtiyacımız

var. Başkent Üniversitesi’nin 400 yataklı Fizik

tedavi ve rehabilitasyon merkezi projesi vardı.

Bir hastane yapılacaktı ama bazı şartlardan dolayı

ertelendi. Tekrar bu projeleri canlandırmaya çalışıyoruz.

Tabii ki bununla birlikte yöremizinde reklamının

iyi yapılması ilçemize gelen günübirlik ziyaretçilerin

sayısını artıracaktır. Burada en önemli

konu günübirlik gelenler Ankara’da ki marketlerden

yiyeceğini içeceğini alıp gelmemeli ki yöremiz

kalkınabilsin.

gerçekten belediyenin çok karı oluyor evet ama

zenginlere satıyorsun dışarıdan yiyeceğini getirecek

çöpünü de bize bırakıp gidecek. Peki Kızılcahamam’a

ne faydası olacak. Bir Kızılcahamamlı hemşerimize

dedim ki; bak burası senin hakkın ayrıca

bir Kızılcahamamlı olarak da vazifen. Senin bu pro-

Allah işinizi gücünüzü rast getirsin güç ve kuvvet

versin. Yaptığınız ve planladığınız faaliyetlerde Allah

kolaylık versin. Dediğimiz gibi bu kapı Kızılcahamam’ın

Çamlıdere’nin kapısıdır. Gücümün yettiği

yere kadar arkanızdayım.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



OSTİM Başkanı Orhan Aydın

OSTİM, Milli İhtiyaçların Çözüm Merkezidir

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

OSTÝM,

Milli

Ýhtiyaçlarýn

yum. Evli ve dört çocuk babasıyım. İlkokul 4. sınıfa kadar

köyümde okudum. Beşinci sınıfı Ankara Kalesi’nin

dibinde bulunan Necatibey İlkokulu’nda okudum. Yenidoğan

Hıdırlıktepe’de oturdum. Daha sonra Gazi

Lisesi’ni bitirdim. Ondan sonra Ankara Devlet Mimarlık

Mühendislik Akademisi Makine Mühendisliği Bölümü’nden

mezun oldum. Okulun ardından mühendis

olarak Sanayi Bakanlığı Sanayi Dairesi’nde 1975’den

1979’a kadar çalıştım. Oradan askere gittim. Askerden

sonra sivil hayatta serbest olarak çalışmaya başladım.

Okul yıllarında iken babamızın işi ile birlikte idik.

Babamla amcam, Osmanlı Reklam’ın kurucusu idiler. O

yıllar Ankara Pasajı’nda Osmanlı Reklam’ın ilk atölyesi

vardı. İsmi ‘Osman Tabela’ idi. Ortaokula ve liseye gittiğimiz

yıllarda biz hep bu iş yerine gidip gelirdik. Babamızla

beraberdik. İşyeri önce Posta Caddesi Tiritoğlu

Han’a ardından da Yeni Sanayi Demir Cadde’ye geldi.

Aynı anda Sıhhiye Merkez İşhanı’nda da yerimiz oldu.

Daha sonra OSTİM’e geldik.

80’li yıllara kadar Osmanlı Reklam’da işin her kademesinde

çalıştım. Çıraklık, kalfalık, ustalık, mühendislik,

deşlerimle birlikte kendi işlerimize başladık. Bir süre

sonra OSTİM’de lastik satış noktası açtım. Renault

yetkili servisi kurdum. Halen o işlerimiz devam etmektedir.

İşlerimiz devam ederken OSTİM organizasyonunun

yönetimine davet edildik. 1992 yılından bugüne

OSTİM yönetiminde görev yapıyorum. Buradaki organizasyonların

kurulması ve işletilmesi ile ilgili çalışmaları

sürdürmekteyiz.

Bahsettiğim süreç içinde bizim bir okul hayatımız, bir

de siyasi geçmişimiz oldu. 1975 yılında Devlet Mimarlık

Mühendislik Akademisi’nde okurken aynı zamanda

sosyal faaliyetlere de katılıyordum. Milli Selamet Partisi

Gençlik Kolları’nda bulundum, Akıncılar Derneği’nin

kurucu üyesi oldum. 12 Eylül olaylarında; 12 Eylül’ü

kısmen değişik yönleri ile yaşamış oldum. Daha sonraki

yıllarda da belediye başkan adaylığım, Refah Partisi’nden

milletvekilliği adaylığım oldu. Saadet Partisi ve

Fazilet Partisi’nde çalışmalarım oldu.

1980’den 1992 yılına kadar OSTİM’de ticaretle meşgul

oluyordum. Bu arada bir iki tane de sosyal faaliyete

katılıyordum. Dernek, vakıf, parti ve benzeri organizas-

Yönetim Kurulu Başkanı olduk. O günden bu zamana

burada faydalı olmaya çalıştık ve çalışıyoruz. OSTİM’e

sadece bir kooperatif, sanayi bölgesi olarak bakmadık,

bir takım yeni oluşumlar için çalıştık.

OSTİM, milli ihtiyaçların çözüm merkezidir

Ankara’nın öncü sanayi bölgelerinden biri olarak yarım

asrı geride bırakan OSTİM, 17 sektör ve 139 işkolunda,

6.200’den fazla işletme, 60.000’den fazla çalışanın

faaliyet gösterdiği, milli ihtiyaçların karşılanmasında bir

çözüm merkezi olarak uluslararası marka değerine sahip

bir KOBİ kentidir.

Merhum Cevat Dündar ve bir grup müteşebbisin

1967’de temellerini attığı OSTİM, günümüzde KOBİ’lerin

ideallerini büyüterek Türkiye’de “ortak rekabet” ve

“güç birliği” kavramlarını belleklere yerleştirmiştir.

OSTİM, 1997 yılında OSB statüsü alarak bölge işletmelerinin

sorun ve ihtiyaçlarına yönelik kaliteli ve düşük

maliyetli altyapı, girdi ve üstyapı üretim ekosistemini

güçlendirmiştir. OSTİM’de üretim ortamında ihtiyaç

duyduğunuz her türlü yatırım, izin, alt yapı temini

vb. hizmetlere “tek adımda” erişebilir, hızlı ve kaliteli

yonlarla da uğraşıyordum. Aynı zamanlarda da Kızılcahamam

ve Etlik Yayla Kent Kooperatifi ve inşaatları ile üretim tesisleri, kamu hizmet birimleri, yaşam alanları,

bir şekilde temin edebilirsiniz. 7/24 yaşamın sürdüğü;

Çözüm

de meşgul oluyorduk. Yeni OSTİM Kooperatifi, İvedik sağlık, eğitim ve sivil toplum kurumlarıyla farklılıklarını

Orhan Aydın

Organize Sanayi Bölgesi Öz Anadolu Kooperatifi; bunların

kuruluşları ve yürütülmesinde de aktif olarak gö-

üretim ortamında yer alabilirsiniz.

ortaya koyan bu büyük yapıda güvenli ve verimli bir

OSTİM Başkanı

Merkezidir

OSTİM Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı

rev aldım.

İşletmelerin gelişimlerine yönelik ihtiyaçlarınız için uzmanlaşmış

OSTİM kurumlarından eğitim, danışmanlık,

Yeni OSTİM Kooperatifi’ni kısa sürede bitirmemiz neticesinde;

davet ve talep üzerine buraya OSTİM’de istihdam, rehberlik, Ar-Ge, teknoloji transferi, pazarla-

Ankara Kızılcahamam Mahkemeağcin Köyü doğumlu-

hepsini yaptım. 1980 yılında askerden dönünce kar-

30 31

ma, tanıtım vb. alanlarda destek alabilir, iş birliği yapabilirsiniz.

Üretim, teknoloji, Ar-Ge gibi kavramlar Türkiye’nin geleceği

açısından hayati önemde. Eğer bu yönde ilerleme

sağlanamazsa, ithalata dayalı tedarik, açıkları ilerletir.

Üretim olmadan, katma değerli ürün üretilmeden

istenilen sonuçlara ulaşılamıyor.

Türk sanayisi çok kabiliyetli, başaramayacağı hiçbir

şey yok. 2018’e bölgemiz açısından baktığımız zaman;

savunma ve havacılık sanayiine çalışan firmalarımızın

çoğunluğu, onların ihracat kapasiteleri önemli bir etken

oldu. Türkiye için çarkları döndürmeye ve üretimi

sürdürmeye davam ettik.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



OSTİM Başkanı Orhan Aydın

2030’a Hazır Olmak

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Sanayileşme stratejik bir kavram

Bir ülkenin bağımsızlığının temel şartlarının başında,

ekonomik alandaki gücü gelmektedir. Ekonomik alandaki

gücü ise üretim kabiliyetleri ve markalaşmayla

pekişmektedir. Uluslararası alanda söz söyleyebilme

ve hâkim ülke pozisyonunda olmak da yine temel ekonomik

dengelerle ilgilidir. Sanayileşmeyi stratejik bir adımları ümit verici. Zaman kaybetmeden hayata geç-

Devletimizin yerlileşme konusundaki beyanları ve

Araştırmalar 20 yıl sonra X kuşağı yöneticilerin şirketleri

yönetmeyeceğini, yerlerini Y kuşağı yönetibilmek

ve ürünlerimizi başkasına pazarlayabilmek,

bir tarlaya dönüşüyor. Bu tarlada söz sahibi ola-

kavram olarak görüyoruz. Savunma sanayiindeki gelişmeler

bunun en güzel örneğidir. Sektör, birçok ürünü lar var. Bu çok kıymetli ama bizim hep söylediğimiz;

mesi şart. Özellikle savunma sanayiinde ciddi başarıcilere

ve bırakacaklarını gösteriyor. Aynı zamanda, ürün tedarik etmek için yabancı dil şart. Ülkemiz-

32 33

kendi imkânlarıyla, mühendisleriyle tasarlayıp, üretip

Türkiye’nin gücüne güç katabiliyor. Cumhurbaşkanımız

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde, savunma

sanayiindeki kritik ürünler Türkiye’de üretiliyor.

Türkiye sanayisi yerli ve milli yönde adımları attıkça, gelişmiş

ülkeler, “Serbest piyasa ekonomisi var, bu kuralı

koyamazsınız, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) kuralları

var, böyle yapamazsınız.” gibi dayatmalarda bulunuyorlar.

Oysa kendileri gelişirken bu kurallara uymadılar. Merdivenle

üste çıktılar; merdiveni üst kata koyup bize ne

yapmamız gerektiğini tarif ediyorlar. Onların tarifleriyle

biz sanayileşme sürecimizi tamamlayıp 10 bin dolardan

25 bin dolara hiçbir zaman gelemeyiz. Onların malını satın

aldıkça, standartlarını kabul ettikçe biz onlardan 10

adım geriden gitmeyi kabullenmişiz demektir.

Ülke kalkınmasının bize göre en kritik noktasını “Yerli

ve Milli Üretim” anlayışı oluşturmaktadır. Bilinmelidir

ki; bir ülke kendi tasarımını ve markalarını ortaya koymadıkça

dünya ekonomisinde söz sahibi olamaz.

Ülkeleri güçlü yapan üretim gücüdür

Ülkeleri güçlü yapan üretim gücüdür. Başkalarının tasarladığını

üretmek güç kazandırmaz. Bilgiyi ve teknolojiyi

üretime çevirmek gerekir. Kendi yaptığımız ürünleri

önemsemezsek, yabancıların ürettiği ürünlerle

kalkınmamızı sürdüremeyiz. Bu nedenle birbirimize

yardımcı olarak kendi imkânlarımızla üretmeliyiz.

Üretimin nitelikli hale gelmesi, marka çıkartmak için

gelişmiş ekonomilerin yaptığı gibi davranmalıyız. Kendi

üreticimizin önü açılmalı, onlara Ar-Ge ve inovasyon

süreçlerinde sabır gösterilmeli ve destek sağlanmalı,

uluslararası pazarlarda rekabet gücü geliştirilmelidir.

Savunma sanayiinin yaptıklarını öngörerek, diğer alanlarımızı

da aynı şekilde uzun vadeli bir stratejik plana

dönüştürüp, bütün kurum ve kuruluşların ortak hareketiyle,

sanayileşme konusundaki hamleler pekiştirilmelidir.

Üretim yapanları çok önemsememiz gerekiyor.

“Katma değeri yüksek olan ürün üretelim, açığı kapatalım

ama nasıl?” sorusunun cevabını tam yazmalıyız.

savunmada yaptığımızı diğer alanlara da taşımak. Yani

sağlıkta aynı şekilde değiliz, enerjide, ulaştırmada aynı

şekilde değil. Yapabiliriz, bunu için paradigma bu noktaya

çekilmeli.

Satın almadan vazgeçmeliyiz. Başkalarının bize yazdırdığı

sözleşmeler ve şartnameler bizi hep satın almaya

götürüyor. Uzun soluklu, stratejik çaba sarf etmemiz

gerekiyor. Teknolojik ürün üretme kısa vadeli değildir.

Uzun vadeli, uzun soluklu; azim ve kararlılıkta üzerine

gidilmesi, sabredilmesi gereken bir olgudur

yapay zekanın 10 yıl içinde bir çok meslek grubunun

ortadan kaldıracağına dair söylemler bir çok makalede

ve dünya basınında sıkça yer alıyor. Sigortacılık

mesleği çalışanlarının yerini yapay zeka alacağı söyleniyor

ve Japonya’da bu alanda çalışmalar hayata

geçti bile. Peki 10 yıl sonrasına şimdiden nasıl hazırlık

yapabiliriz, en kritik konu bu. Genç bir mühendis

ve ihracat yapan bir sanayici olarak, bu konu üzerindeki

izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.

Dünyada trendler değişiyor, kopyalanmasın diye

kimse ile paylaşmadığımız iş fikirleri 10 yıl geride

kaldı. Artık her konu ile ilgili makaleyi ya da iş planı

örneğini Google ve bir çok akademik online kütüphanede

bulabiliyoruz. Haliyle şuanda dünyada bizim

bildiğimiz ama başka kimsenin bilmediği hiçbir bilgi

yer almıyor. Bu durumda ne yapacağız? Pazarı iyi

okumak ve genele hitap edebilmek için kariyerimize

ve şirketlerimize yapılabilecek bazı iyilikler var.

Bunlardan bir tanesi yabancı dil becerisi. Dünya

artık küreselleşti ve git gide iletişim sayesinde ufak

de yabancı dil eğitimi maalesef basit değil, ama

üniversite mezunu olan, iş girişiminde bulunan ve

şirketi olan herkesin iletişim yeteneğine ve bunun

için yabancı dile ihtiyacı var. Bu gün olmasa bile

10 sene sonra olacağı kesin. Ulusal boyutta bir yabancı

dil eğitimi revizyonuna ihtiyaç var. Ama bu

şuan mümkün değilse, bizlerin bireysel girişimleri

ile bunu çözmemize ihtiyaç var.

Ülkemiz ve bir çok dünya ülkesi şuan ekonomik bir

durgunluk dönemi geçiriyor, bu dönemin bize katkısı

şu oldu; dış ticaretten korkan herkes, gözünü

dış pazarlara dikti. Çok iyi oldu, şuanda daha önce

hiç ihracat yapmamış, dış ticaret departmanı olmayan

40 yıllık firmalar ilk ihracatlarını yaptı bile. Gelecek

10 yılda dünya daha küresel bir hale gelecek,

ayakta kalanlar bu küreselliğe adapte olabilen, Tayvan’dan

rahatlıkla elektronik parça tedariği yapıp,

ürettiği ürünü Gana’ya satabilenler olacak. Bunun

için ne yapmalı, lisans derecesi ne olursa olsun,

herkesin temel düzeyde dış ticaret eğitimi alması,

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



2030’a Hazır Olmak

???

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

ihracatta ödeme ve teslim şekillerini öğrenmesi

gerekiyor. Şirketlerin ise gümrük müşavirleri edinmesi,

bankaların ihracat departmanları ile iletişime

geçmeleri, hedef pazarlarını belirlemeleri ve bu pazarlar

için kendi risklerini minimize eden teslim ve

ödeme şekillerini belirlemeleri gerekiyor. Gelecekte

ihracatı, dış ticaret uzmanları yapmayacak, herkes

kendisinin dış ticaret uzmanı olacak!

Fuarlar artık yeni müşteri bulma yeri olmaktan çıktı,

inovasyon ve teknoloji tanıtımlarının yapıldığı

sosyal, ekonomik ve teknolojik olarak öngörüde bu-

gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklılıkları görüp;

telefonlarını geride bırakması ve fiyat performans

yerler haline geldi. Gelecekte yurtdışına fuara gidip

lunmaları ve geleceğe yönelik iş fikirleri geliştirmeleri

müşteri bulmak yerine herkes kendi Uluslararası

dengesinde öne çıkmasının Apple ve Samsung’a

konusunda büyük avantaj sağlayacaktır.

Pazarlamasını yapacak. Fuarlarda, yalnızca teknoloji

takip edilecek. Bunun için herkesin pazarlama-

tanesi.

yaşattığı gerginlik bunun en basit örneklerinden bir

dan anlıyor olması gerekiyor. Şimdiden kendimizi

Dünya git gide küçülüp, fırsatlar artarken, sürdürülebilir

başarı sağlamak zorlaşıyor. Sürdürülebilir

2030’un pazarlama stratejilerine hazırlamalıyız. Pazarlama

ve satışın nasıl farklı ve aynı amaca hizmet

bir kişisel ve kurumsal başarı sağlamak için birçok

eden araçlar olduğunu algılamalı, bunu yurt içi pa-

34

basit yöntemlerden bir tanesi.

anahtar var. Dil yeteneği ile iletişimi artırmak, dış

35

ticaret becerisi kazanmak, kendi uluslararası pazar-

zarlamadan, uluslararası pazarlama boyutuna taşımalıyız.

Çünkü 2030’da yeni bir ürünün ürün yaşam

eğrisi 2020’dekinden daha hızlı olacak. Yani yeni

bir ürün şu an 1 yılda pazarda herkese ulaşıp satış

ömrünü tamamlıyorsa, 2030’da bütün pazar rakip

ürünlerle dolacak ve deyimi yerinde ise 3 ayda belki

de daha kısa süre ömrünü tamamlayacak. Pazarlamada

hız 2030 için çok şey demek olacak.

E-ticaret, dünyada hızla yükselen bir trende sahip.

Alışveriş merkezi cenneti ülkemizde bile tüketicinin,

alışveriş alışkanlıkları değişti. Artık insanlar daha

önce kimsenin giymemiş olduğu, paketini ilk kendilerinin

açacağı, ütülü, dünya markası ya da lokal markaların

kıyafetlerini internetten sipariş etmeyi tercih

ediyorlar. Çünkü insanlar alışverişe gidip arabanıza

park yeri arama, bir sürü ürün arasından doğru bedendeki

ürünü bulma, reyonda yoksa depodan sordurma

zahmetine girmek istemiyorlar. Bir çok ofiste

çalışanlar çalışırken bir yandan da online mağazalardan

alışveriş yapıyor. Ayrıca artık bir kamu kuruluşunda

ya da özel sektörde çalışan, aynı zamanda

e-ticaretle Çin’den toptan getirttikleri, gereksiz ama

hayatı kolaylaştıran ürünlerin satışını yapıp, sadece

ürünü kargolayarak ticaret yapıyor. Şimdiden E-ticaret

ve E-ihracat konularıyla ilgili basit birkaç eğitim

almak 10 yıl sonra aç kalmamak için alınabilecek en

Yazılım konusu ise yapay zekanın temelini oluşturuyor.

Ancak 2030’da şirketler artık dışarıdan yazılım

hizmeti almayı bırakacak. Ayrıca kodlamalar için bilgisayar

mühendisi istihdam etmeyi de bırakacaklar.

Artık; çok yönlü, “multi tasking” olarak tanımlanan

iş gücü önem kazanacak. Mesela hem yazılım bilen

hem üretim planlama yapan üretim planlama mühendisleri

istihdam edilecek. Şirketler kendi üretim

planlama stratejilerini bilen mühendislerine,

kendilerine uygun algoritma çözümü sunan basit

yazılımlarla zamandan tasarruf ederek çözümlemeler

yaptıracaklar. Bu konuda geride kalmamak için

iyi düzeyde Microsoft Excel programı ve Excel’de

makro kullanarak yazılan kodlamaları bilmek gerekiyor.

Bunun için üniversitelerde Endüstri Mühendisliği

bölümlerinde karar destek sistemleri geliştirme

dersleri veriliyor. Endüstri Mühendisi olmayanlar ise,

Excel ve makro kullanımları ile ilgili kurslara katılabilirler

ve gelecekte herkes aynı nitelikte olacağı için

çağın gerisinde kalmamış olurlar.

Yukarıda saydığım beceriler gelecekte iş hayatında

geride kalmamak, çağa ayak uydurmak için gerekli

genele hitap eden geliştirilmesi gereken becerilerdi.

Peki sosyo-kültürel olarak 10 yıl sonrasına nasıl hazırlanabiliriz?

Bunun için seyahat etmek insanın ufkunu

en çok açan hobilerden birisi olabilir. Dünyada farklı

kıtalarda seyahat eden kişilerin yaşadığımız dönemi

iyi analiz edip, ileriye yönelik gelişmiş olan ülkeler ve

2030’a hazır olmak için 2020’de çalışmaya başlamamız

gerekiyor.

Buna genç girişimcilerin ve

girişimci adaylarının ihtiyacı olduğu kadar, ürün-

yaşam eğrisinde olgunluğa ulaşmış olan ürünlere

sahip firmaların ihtiyacı var. Çünkü, bu gün pazar

payı çok büyük olan firmalar, bütün pazara nüfuz

etmiş durumda ama teknoloji 2 yıl sonra başka bir

noktaya geldiğinde, elinde hali hazırda pazarda

başarısını kanıtlamış ürünlere sahip firmalar geride

kalabilirler. Huawei’nin, son yıllarda cep telefonlarında

görüntü kalitesinde Samsung ve Apple cep

lamamamızı yapmak, e-ticaret becerisi geliştirmek,

kendi kodlamamızı yapabilir seviyeye gelmek, seyahat

edip gözlemlemek bunların en basit ve yapılabilir

olanları.

2030’da kendi kodlamasını yapan, ürününü e-ticaret

aracılığıyla yurtdışına satan, iletişimi tamamen

kendi sağlayan, dış ticaretten anlayan multitasking

“çok yönlü” kişiler iş dünyasında aktif olacaklar. Ve

az insan kaynağı ile çok iş yapan şirketler ön planda

olacaklar. 10 yıl geriden gitmemek için bu gün

kolları sıvamayı unutmayın.

Elif Tamer Maradit

Tamer Grup Yönetim Kurulu Üyesi

Endüstri Mühendisi

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Günümüz teknolojisinin hızlı geliştiği dönemde,

fazla fazla verinin elektronik ortama kaydedilmesi

istenildiği zaman ortaya çıkarılması kolay bir hale

geldi. Bu durumda veri madenciliği önemli yer almaktadır.

Peki, veri madenciliği nedir? Kimlere veri

madencisi denir? …

İlk olarak veri nedir? Sorusu ile başlamak istiyorum.

Gerçek dünyada var olan ancak araştırmacı tarafından

bilinmeyen ve ortaya çıkarılması amaçlanan

bilgi taşıyıcısına veri denir. Bilgi ise öğrenme araştırma

ya da gözlem yolu ile elde edilen ve gerçek

kişinin veriye yönelttiği anlamdır.

Bilgiyi üretebilen, kullanılabilen bireyler, şirketler

ve toplumlar daha hızlı gelişir, gelirlerini, karlılıklarını

ve refah düzeylerini artırırlar. Bilgi çağında değer

yaratmanın yolu fiziksel varlıklardan çok, bilgi

kaynaklarını etkin kullanmaktan geçer. Bilgisayar ve

iletişim teknolojilerindeki gelişmeler çok fazla verinin

hızlı toplanmasına, depolanmasına, işlenmesine

ve bilgiye dönüştürüp yeniden istenilen noktalara

iletilmesine olanak sağlamıştır.

Teknolojik gelişmeler dünyada gerçekleşen birçok

işlemin elektronik olarak kayıt altına alınmasını, bu

kayıtların kolayca saklanabilmesini ve gerektiğinde

erişebilmesini hem kolaylaştırmakta, hem de bu

işlemlerin her geçen gün daha ucuza mal edilmesini

sağlamaktadır. Ancak saklanan birçok veriden

kararlar için anlamlı çıkarımlar yapabilmek bu verilerin

bilinçli uzmanlarca analiz edilmesini gerektirmektedir.

(Data Mining)

Veri miktarı arttıkça bunların analiz edilmesinde

özel araçlar ve yöntemlerin kullanımı zorunlu hale

gelmektedir. Bu amaçla toplanan veri çeşitli istatistiksel

yöntemlerle analiz edilerek anlamlı, kullanılabilir

ve karar verme sürecinin etkinliğini ve verimliliğini

artırıcı bilgilere dönüştürülür. Büyük miktarda

ve oldukça hızlı toplanan verinin çeşitli analizler

sonucunda anlamlı bilgilere dönüştürülmesi noktasında

“veri madenciliği” süreci devreye girmektedir.

Tanımların birçoğuna bakıldığında ortak terimlerden

biri “çok fazla” bir diğeri ise “anlamlı” dır.

Çok fazla veri ambarlarında tutulması anlamlı bilgi

edilme çabası olarak söylenebilir.

Veri madenciliğinden en önemli disiplinlerin başında

makine öğrenmesi geliyor. Ayrıca ortaya çıkan

sonuçların analiz edilmesinde ise istatistik biliminden

faydalanılıyor. Makine öğrenmesi ile birlikte

yapay zekâ alanındaki gelişmeler de veri madenciliği

açısından önem arz ediyor.

Makine öğrenmesi, önceki gözlemlere dayanarak

doğru tahminler yapabilmeyi öğrenebilmek amacı

ile otomatik tekniklerin geliştirilmesidir.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

37



Veri Madenciliği

Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

38

İstatistik, geçmiş ve şimdiki durum ile ilgili toplanmış

sayısal veriyi geliştirilmiş olan teknikleri ile

analiz ederek gelecek hakkında karar vermemizi

kolaylaştıran bilim dalıdır.

Veri madenciliği ve istatistik nedir?

Veri madenciliği esasen istatistiğin kullanıldığı bir

tekniktir. Özellikle çok müşterisi olan firmalar, bankalar

tarafından büyük bir hızla benimsenmektedir.

İşte bu nedendendir ki işletmeler istatistik uygulamalarını

özellikle pazarlama amaçlarına yönelik uygulamalarını

adeta yeniden keşfetmektedirler. Yani

her ikisinde de temel olan öğeler veri ve bilgi’dir.

Bu yüzden birbiri ile oldukça örtüşen konulardır.

Veri madencisi kimdir?

Toplanan bütün veri gruplarını belirledikleri programları

kullanarak, verileri anlamlı hale gelecek şekilde

organize ederek ve anlaşılabilir bir hale getirir.

Veri madenciliğinin kullanıldığı yerler

Süpermarket, müşterilerinin satın alım eğilimlerini

irdeleyerek, promosyonlarını belli müşterilere yönlendirilmesi,

aynı kaynakla daha çok satış gerçekleşmesine

yardımcı olabilir.

Yeni

Teknolojilerde

imzası

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

39

Bankalar kredi kararlarında kredi isteyenlerin özelliklerini

ve davranışlarını irdeleyerek batık kredi

oranını azaltabilirler.

Hastaların teşhis ve tedavi maliyetleri irdelenerek

hastalık riskinin ilk aşamada tespiti, kontürolü ve

kaynak planlama açısından fayda sağlayabilir.

Bunlar gibi ticaret, sigorta, sağlık, ilaç, Telekom,

finans, web sitesi analizleri alanlarda da kullanılabilir.

Seyide Nur Bozüyük

Eski Bursiyer • İstatistikçi

Sektörümüzün öncü kuruluşlarından HAVELSAN,

ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda; ihracat,

AR-GE çalışmaları ve ürünleşme konularındaki yoğun

çalışmaları ile hem savunma sanayiinde ve sivil

sektörde hem de faaliyet gösterdiği diğer alanlarda

ilerlemeye devam ediyor.

Savunma ve Bilişimin Güçlü Markası HAVEL-

SAN Türkiye’nin en büyük teknoloji firmaları arasında

yer alan HAVELSAN; deneyimi, uzman çalışanları,

ileri teknolojiye dayalı yazılım yoğun özgün

çözüm ve ürünleriyle güçlü bir markadır.

Bünyesinde geliştirilen yüksek teknoloji ve yazılımların

yanı sıra HAVELSAN; savunma, güvenlik

ve bilişim sektörlerinde teknoloji üretiyor, iş ekosisteminde

yer alan firmaların çözüm ve ürünlerini

de bir araya getirerek müşterilerine anahtar teslim

çözümler geliştiriyor.

HAVELSAN;

- Komuta Kontrol ve Savunma Teknolojileri

- Eğitim ve Simülasyon Teknolojileri

- Bilgi ve İletişim Teknolojileri

- Ülke ve Siber Güvenlik Çözümleri



Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası

Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası

alanlarında özgün ürün ve sistemlerden oluşan çözümlerini

başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere,

kamu kurum ve kuruluşlarının, özel sektörün ve

uluslararası müşterilerinin hizmetine sunuyor.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

HAVELSAN, 5 Yıldız Belgeli ilk savunma sanayi şirketi

Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer), European Foundation

for Quality Management (EFQM) Avrupa Kalite

Yönetim Vakfı Mükemmellik Modeli doğrultusunda

yaptığı değerlendirme sonucunda “Mükemmellikte

Yetkinlik 5 Yıldız Belgesi”ni alan HAVELSAN, Türk savunma

sanayisinde bu belgeyi alan ilk şirket oldu.

Savunma sanayii için son yıllarda önemi bir hayli

artmış olan otonom sistemler konusunda HAVEL-

SAN’ın çalışmaları da devam ediyor. Eğitim ve Si-

EFQM’in ulusal iş birliği ortağı olan KalDer, HAVEL-

SAN’ı; iş mükemmelliği ve mükemmel kuruluşlar

için sahip olunması gereken tüm unsurları içeren

“liderlik, strateji, çalışanlar, iş birlikleri-kaynaklar,

süreçler-ürünler-hizmetler, çalışanlarla ilgili sonuçlar,

Dr. Mehmet Akif Nacar

HAVELSAN, kurumsal kaynak yönetimi alanında mülasyon Teknolojileri Genel Müdür Yardımcılığı,

müşterilerle ilgili sonuçlar, toplumla ilgili so-

Havelsan Genel Müdürü

geliştirdiği yazılıma birçok kamu kurumunun ve 2018’den bu yana otonom sistemler konusunda

40

nuçlar ve iş sonuçları” olmak üzere Mükemmellik

özel sektör firmalarının ihtiyacı olduğunu belirten çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda, Sürü

Modelinin 9 ayrı kriteri üzerinden değerlendirmişti.

41

Proje Bazlı Yapıdan Ürünleşme Sürecine 38 yılı aşkın

bir süredir ülkemizi ve dünyayı daha güvenilir bir yer

haline getirebilmek için yarının akıllı teknolojilerini

geliştiren HAVELSAN, iş modelini “proje” bazlı yapıdan

“ürün” bazlı yapıya dönüştürerek, iç dinamiklerini

de harekete geçiren bir sürecin fitilini ateşledi.

Yurt dışında geliştirilen hiçbir teknolojiden geri

kalmamak hatta daha iyisini üretebilmek, HAVEL-

SAN’ı kendi bölgesinde daha avantajlı hale getirdi.

HAVELSAN’a artı değer katan tüm bu değişiklikler,

bugün Defense Top 100’deki yerini almasını sağladı.

HAVELSAN; dünyanın en fazla savunma cirosu

yapan 100 şirketinin açıklandığı Defence News Top

100 listesine 99. sıradan girerek, bu alanda Türkiye’nin

en güçlü 7 şirketinden biri olmayı başardı.

HAVELSAN’ın Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar,

şirketin geleceğine ışık tutacak önemli bazı

projeleri Saha EXPO’ya özel olarak yayınlanan Business

Türk için açıkladı:

Milli Muharip Uçağı (MMU), Milli Kurumsal Kaynak

Yönetimi, Robotik Sistemler üzerine yürütülen çalışmalar

ve Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi Projesi

gibi projelerin HAVELSAN’ın gündemindeki en

önemli projeler arasında olduğunu belirten Nacar,

MMU projesi ile ilgili şunları söyledi:

“Şirket olarak çeyrek asra yakın bir süredir simülatörler

alanında önemli bir tecrübeye sahip olduk.

Tüm bu birikim ve tecrübe, bugün Milli Muharip

Uçak Projesi’nde yerimizi almamızı sağladı. Biz

simülatörlerde harekât test ortamı yazılımını geliştiriyoruz.

Şimdi bu yazılımın daha da geliştirilerek

yabancı muadilleriyle eş düzeye getirilmesi

ve kullanıma açılması planlanıyor. Bunun için de

1 yıldan fazla süredir gerek Savunma Sanayii Başkanlığımız

ve MMU projesinin ana yüklenicisi olan

kardeş şirketimiz TUSAŞ’la görüşmelerimiz devam

ediyor.”

Nacar, “Stok, demirbaş, finans, bordro gibi bütün

modülleri içerisinde barındıran, çeşitli ölçeklerde

bulut ortamına da taşınabilecek bir kurumsal kaynak

yönetimi platformunu geliştiriyoruz. 2021 yılında

ilk kurulumlarını yapmayı, daha sonra canlıya

almayı planlıyoruz. Özellikle KOBİ’lerin buna çok

ihtiyacı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.

Robotik Uçan Sistemler ile Robotik ve Otonom

Kara Sistemleri alanlarında AR-GE çalışmaları gerçekleştiriliyor.

Çalışmalar sonucunda 2019 yılında

kısa süre içinde orta seviye insansız kara aracı prototipi

tasarlanarak geliştirildiğini dile getiren Nacar,

“Prototip araçla sürüş ve arazide test faaliyetlerine

devam ediyoruz. İnsansız kara aracı ilk kez geçen

yıl İstanbul’daki Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda

(IDEF) sergilenmişti. O dönem uzaktan kumandalı

olan araç, son testleriyle birlikte insansız

hale getirildi” ifadelerini kullandı.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

42

Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si

Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı

Şehirler mi insanları inşa eder/kurar/yetiştirir, insanlar

mı şehirleri? sorusunun kestirme cevabı “her

ikisi birbirini karşılıklı inşa ederler” cümlesidir. “Ot

kökün üzerinde biter” atasözünde ifadesini bulduğu

gibi, alimler, düşünürler, siyasetçiler, sanatçılar

kısaca toplumu inşa eden önderler yetişebilmek için

kuvvetli sağlam bir “köke” ihtiyaç duyarlar. Bu kök

aileden başlayıp mahalleden şehri kadar uzanan

çevredir. Bu kökün/çevrenin dal salabilmesi, ürün

verebilmesi için de sağlam bir tohuma ihtiyacı vardır.

N. Fazıl’ın dizeleri tam da buna işaret etmektedir:

Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan

mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen / Çatlarsan doğuran

kısrak utansın!

Bu bağlamda diyebiliriz ki Ankara, Hacı Bayram

Veli’yi inşa etmiş/yetiştirmiş o da Ankara’yı inşa

etmiştir. Dahası Ankara merkezli bu toprakların kurucu

değerlerinden biri olan Hacı Bayram Veli’nin

inşa faaliyeti 15. Yüzyıldan beri devam etmektedir.

Öyleyse önce Hacı Bayram’ı inşa eden Ankara’yı,

sonra Hacı Bayram’ı daha sonra Hacı Bayram’ın

Ankara’sını ve nihayet Hacı Bayram’ın Ankara ve

Türkiye için anlamını anlamaya çalışalım.

Hacı Bayram Veli’yi İnşa Eden Ankara

Ankara’nın Selçuklulardan başlayıp Ahiler İdaresi’ne

kadar uzanan bir Müslüman Türk hâkimiyeti

dönemi vardır. Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sını

maddi ve manevi bakımdan şekillendiren büyük

ölçüde bu zaman dilimi olmuştur.

işaretlerden biri adıdır. “Ankara” adı bir iki ses değişikliği

ile bugüne kadar gelmiştir. Selçuklular döneminde

“Daru’l-hısn” ve “Darü’l-celal” olarak da

anılmıştır. Osmanlı, Ankara’yı peygamber soyunun

kurduğuna mukaddes bir şehir olarak görür:

“…Ravzatu’l-Ahbab’ın muhtevasını içeren Kâmus

bu şehri kadim adını Amûr adındaki zata nispetle

Amûriye olmak üzere tetkik etmiştir. Bu Amûr’un

nesep zinciri dokuzuncu nesilde Hz. Nuh (as)’ın

oğlu Sam’a ulaşan Amûr’dur. Bu nispet söz konusu

şehrin kıdemine delalet eder.” (Ankara Vilayet Salnamesi,

1288/1871-2, I, s. 77)

Ankara ve çevresi, Türkler için, Kale’nin askeri ve

stratejik önemi yanında tarım ve hayvancılığa elverişli

coğrafyasıyla da önem arz ediyordu. Selçuklu

Türkleri, Malazgirt Zaferi’nden yaklaşık iki yıl sonra

An¬kara’ya girmişlerdir (1073). Selçuklu hâkimiyetinin

fiilen sona ermesi üzerine Ankara’da yönetimi

Ahiler üstlenmiştir (1290-1354). Şehri Osmanlı sultanı

I. Murad topraklarına katmıştır(1362).

Bu noktada şunu ifade etmeliyiz ki Hacı Bayram Veli’yi

“Ahi Ankara” yetiştirmiştir. Dini-tasavvufi, ekonomik

ve siyasi kardeşlik yapısı olan Ahiliğin temel

değerleri “ahilik andı”nda ifadesini bulmuştur:

“Ahi Evran yurdunda mesleğini icra eden zanaatkâr

ve ticaret erbabı olarak; çalışmayı ibadet sayan

bir anlayışla Hakkın rızasını gözeterek halka hizmet

edeceğime, Ahiliğin temel değerleri olarak; cömertlik,

doğruluk, dürüstlük, hoşgörü, güven, sevgi,

sabır, dostluk, fedakarlık, adalet, kanaatkarlık ilkelerine

ve komşuluk hukukuna uyacağıma;

cağıma, müşteri velinimetimdir düşüncesiyle onlara

güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip hileli

ve çürük mal satmayacağıma, yalan söylemeyeceğime,

insanları kandırmayacağıma, hayatımın her

döneminde kul hakkını gözetip kimseye haksızlık

yapmayacağıma, meslek eğitimi ve kurallarına bağlı

kalacağıma, helalinden kazanıp haram lokma yemeyeceğime

ve Ahi esnafında olması gerekli ahlaki

değerlere bağlı kalacağıma namusum, şerefim ve bütün

mukaddesatım adına ant içerim..”

Bu değerlerle Ankara tam bir Müslüman Türk yurdu

kimliği kazanmıştı. Siyasi hakimiyet yanında kültürel

bakımdan da Türk-İslam medeniyet havzasının

rengini almıştı. Nüfus bakımından Türkleşmişti.

Meskunlarının dini ve milli kimliğini ifade mahalle

adları artık Müslüman Türk adları idi. Ekonomisi

tarım ve hayvancılık yanında ticarete dayanıyordu.

Camileri/mescidleri, tekkeleri-dergahları-zaviyeleri,

mektepleri-medreseleri ile Müslüman Türk insanını

inşa ediyor-yetiştiriyordu.

Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si

Ebeveyninin verdiği adı Numan b. Ahmed olan Hacı

Bayram Veli (1352-1430), Ankara Çubuk Suyu/Çayı’nın

sol kıyısındaki Solfasol (Solfasıl veya Zülfazıl)

köyünde 14. Yüzyılın ikinci yarısında doğan bir

Türk mutasavvıfıdır. Zahiri ilimlerle ilgili eğitimini

Ankara’da tamamlamıştır. Manevi terbiyesini yada

tasavvufi neşvesini Safeviyye tarikatı mürşitlerinden

Aksaraylı Hamid-i Veli Somuncu Baba’dan almıştır.

Ankara’da bir yandan örgün eğitimde müderris

olarak ders vermiş bir yandan da yaygın eğitimde

tasavvufi irşat faaliyetleri yürütmüştür. Ankara’da

vefat etmiştir. Bugün adını taşıyan bu mekan, Hacı

Bayram Camii, Hacı Bayram Türbesi, Ak Medrese,

Zaviye ve Çilehane ile bir külliye niteliğindedir.

Bir coğrafyanın, şehrin veya yerleşim yerinin mensup

olduğu kültür ve medeniyeti gösteren önemli

Elime, belime, dilime sahip çıkıp günahlardan sakınacağıma,

ölçü ve tartıda doğruluktan sapmaya-



Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si - Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı

Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si - Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

44

Mutasavvıfların biyografilerini içeren Nefahatü’l-Üns’te

(s. 1077-1778) Hacı Bayram’ın donanımı

ve bu topraklar için anlamı şöyle ifade edilmektedir:

“…İlk hallerinde hayli zaman müderrislik etmiştir.

Sonra Şeyh Hamid’in sohbet şerefine, hizmet

saadetine girip tarikat tahsili yapmış, hakikatini

tamamlamıştır. Yaşadığı zamanda insanların önde

geleni, avamdan ve havastan (halk ve seçkinler)

hemen herkesin başvurduğu bir makamdı. Açık ve

gizli kerametleri vardı. Sohbeti gayet tesirli idi. Çok

kimseyi velayetin zirvesine eriştirmiştir. Bunlar

arasında İnce Bedreddin, Kızılca Bedreddin, Baba

Nuhas Ankaravî, Selahaddin Mevlevî, Muslihiddin

Halife, Akbıyık Meczup, Ömer Dede Bursevî, Ak

Şemseddin vardır.”

Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı

Hacı Bayram Veli, genelde şehri özelde Ankara’yı

tasarlamıştır. Ankara’nın fiziki, beşeri ve kültürel

coğrafyasıyla bir Müslüman Türk şehri haline dönüşmesinde

maddi ve manevi manada önemli katkıları

olmuştur. Her şeyden önce onun Şâr (şehir)

şiirinde ortaya koyduğu, tanımını yaptığı şehir başlı

başına bir medeniyet projesidir denebilir.

Çalabım bir şâr yaratmış, / İki cihan aresinde. - Bakıcak

Didâr görünür, / Ol şârın kenâresinde.

Nâgehan ol şâra vardum, / Anı ben yapılur gördüm. - Ben

dahi bile yapıldum, / Taş u toprak âresinde.

Şagirtleri taş yonarlar, / Yonup üstâda sunarlar. - Çalabun

ismin anarlar, / Ol taşın her pâresinde.

Ol şârdan oklar atılur, / Gelür sineme dokunur, - Aşıklar

canı satılur, / Ol şârın bazaresinde.

Şâr dedikleri gönüldür, / Ne âlimdür ne cahildür. - Aşıkların

kanı sebildür, / Ol şârın kenaresinde.

Bu sözümü ârif anlar, / Cahiller bilmeyüp tanlar. - Hacı

Bayram kendi banlar, / Ol şarın minâresinde.

Hacı Bayram Veli’nin Bu Topraklar İçin Önemi

Hacı Bayram Veli’nin Hayat Anlayışı

O, “bir lokma bir hırka”cılardan değildir. Üretmeden

tüketmek ona ters gelmektedir. Bir ahi olarak bir

yandan medresede müderris, dergahta mürşit, tarlada

çiftçidir. Müritleri ile birlikte Ankara şartlarına

uygun tarzda özellikle ziraat ve tiftik keçi yetiştiriciliği

ve tiftik işlemede Ankara’ya öncülük etmiştir.

Hacı Bayram Veli’nin Birleştirici Gücü Hacı Bayram

Veli ve takipçileri Türkçe yazmışlar, duygu ve düşüncelerini

Türkçe söylemişlerdir. Bu da Türkçenin

gelişmesi yanında, milli kimliğin korunması ve medeniyet

değerlerinin halka ulaştırılmasında büyük

önem taşımıştır.

Bir milletin bekasının, refahının ve mutluluğunun

teminatı milli birlik ve beraberliktir. Hacı Bayram

Veli ve takipçileri bu topraklarda milli birliği temin

eden kaynaklardan olagelmiştir. Fetret Dönemi’den

(1402-1413) çıkan Osmanlı’nın toparlanma sürecinde

Sultan II. Murad’ın onunla görüşmesi (1421),

müritlerine faaliyet alanı açması ve vergiden muaf

tutması bunun örneklerindendir. Görüşme sırasında

oğlu Mehmed’in İstanbul’u feth edeceği müjdesini

vermiştir.

Sömürgeci güçlerin I. Dünya Savaşı’yle (1914-1918)

Osmanlı Devleti’ni tasfiye ve Türkleri bu coğrafyada

etkisizleştirme siyasetlerine direnen Milli Mücadele’nin

karargahı Ankara olmuştur. O yıllarda 20 bin

civarında mütevazı bir iç Anadolu şehri olan Ankara’da

teşkilatlı yapıların başında Hacı Bayram Veli

Dergâhı ve muhiti geliyordu. Bu muhit Milli Mücadele’ye

maddi-manevi her yönden sahip çıkmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini içeren

İstiklal Marşı da Hacı Bayram Veli muhitinde yazılmıştır.

Mehmet Akif, bu marşı Hacı Bayram Veli’nin

takipçilerinden Taceddin Velî Dergâhı’nda kaleme

almıştır (17 Şubat 1921).

Hacı Bayram Veli maneviyatı ve muhiti Yeni Türkiye’nin

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinde

de hareket noktası olmuştur. Cumhuriyet

tarihinde ilk defa halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen

Recep Tayyip Erdoğan icraatına 13 Temmuz

2018’de Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan Cuma

namazı ve yapılan dualar eşliğinde başlamıştır.

Hacı Bayram Veli maneviyatının Ankara ve Türkiye

için önemine binaen onun adına bir üniversite kurulmuştur

(2018).

Velhasıl

Hacı Bayram Veli’nin mücadelesi ve mücahadesini,

Hz. Muhammed (sas)dan beri devam eden medeniyetin

zaman ve mekana göre yorumlanması,

ete-kemiğe büründürülmesi diye görebiliriz. Bu

medeniyetin Ankara’dan hareketle bu topraklardaki

hamlesinin iki dinamiği olarak Ehl-i Sünneti ve

müşevvik-muharrik kuvvet güç Türk milletini vazgeçilmez

görmüştür. Hacı Bayram Veli’nin bu öngörüsüne

bugün belki daha da çok ihtiyaç vardır.

Sözün özü, Hacı Bayram Veli Külliyesi Ankara’nın

manevi merkezi/kalbi, Ankara da Türkiye’nin merkezi,

başkentidir.

Prof. Dr. Seyfettin Erşahin

Kaynakça

Ankara Vilayet Salnamesi, 1288/1871-2, I, Ankara

Büyükşehir Bld. yay, haz. S. Solmaz, 2014.

Bayramoğlu, Fuat, Hacı Bayram-ı Veli Yaşamı - Soyu

- Vakfı, I-II, TTK, Ankara, 1989.

Ethem Cebecioğlu, Hacı Bayram Veli, Kültür Bakanlığı

yay, Ankara, 1991.

Molla Cami, Nefahatü’l-Üns, çev. Lamii Çelebi, sad.

A. Akçiçek, İstanbul, 1981.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

45



Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,

Beşerin azmini tevkif edemez suni beşer;

Bu göğüslerse, Hüda’nın ebedi serhaddi;

“O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme” dedi.

Asım’in nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çignetmiyecek.

Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...

O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.

Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te İstanbul’da, Fatih

ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.

Annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı

olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu,

Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir

Efendi’dir. Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini

ifade eden “Ragîf” adını verdi. Fakat telaffuzu zor

geldiğinden arkadaşları ve annesi ona “Âkif” ismiyle

seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.

İlk öğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde

başladı. İki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne

geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine

Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882).

Aynı zamanda Fatih Camii’nde Farsça derslerini takip

etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe,

Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.

Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885’te dönemin gözde

okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de

okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını

kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin

yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının

öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir

ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.

Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı

okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi’ni bıraktı.

O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu

olan Ziraat ve Baytar Mektebi’ne (Tarım ve

Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Okul yıllarında spora

büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak

üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına

katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı.

Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle

bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği

yapacaktır. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi’nde

şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.

II. Meşrutiyet’in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı

Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin’in çıkardığı ve

ilk sayısı 27 Ağustos 1908’de yayımlanan Sırat-ı

Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan

Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş

Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde

bulunup, Balıkesir’e giderek 6 Şubat

1920 günü Zağnos Paşa Camii’nde çok

heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik

ilgisi karşısında daha birçok

yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı

ve İstanbul’a döndü.

1921’de Ankara’da Taceddin Dergâhı’na

yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira

ödül konularak açılan İstiklâl

Marşı yarışmasına başta katılmadı.

Millî Eğitim Bakanı

Hamdullah Suphi Bey’in ricası

üzerine arkadaşı Hasan

Basri Beyin teşvikiyle ikna

oldu. Onun orduya ithaf ettiği

İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü

Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i

Milliye’de yayımlandı. Hamdullah Suphi

Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten

sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat

17:45’te Milli Marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül

olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.

Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır’da

yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17

Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27

Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki

Mısır Apartmanı’nda vefat etti, Edirnekapı Şehitliğinde

yatmaktadır. En önemli iki eseri İstiklal Marşı

ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır.

Kaynak :İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi

https://www.izu.edu.tr/izu-hakkinda/tarihce/mehmet-akif-ersoy



TARİHİ SERÜVENDE

KIZILCAHAMAM

Yıllarca geçen süreç içerisinde insanlar farklı doğa

peyzajlarına ilgi duymuşlar, bunu bir adım öteye

geçirebilmek adına da yönelimlere geçmişlerdir.

Şehrin bunaltıcı kasvet ortamından anlık da olsa

uzak durup daha refah alanlar içerisinde bulunmak

adına estetik doğa ortamları tercih etmişlerdir. Bu

açısından bakıldığında doğal ve kültürel alanların

korunması ve bunların farklı çevreye tanıtımı daha

da önem arz etmiştir. Ankara’nın ilçelerinden birisi

olan Kızılcahamam ilçesi zengin bir potansiyel değer

taşıyarak mevcut durumunu korumuş, estetik

doğa yaşamı olgusuyla da varlığını devam ettirmiştir.

Böylelikle ilçe insanların fiziksel ve mental olarak

dinlenme yeri buldukları mesire yerlerinden biri

olagelmiştir.

Kızılcahamam Bölgesi Ankara’ya 80 km uzaklıkta

bulunmaktadır. Bununla birlikte doğudan Çubuk,

batıdan Çamlıdere ve Güdül, kuzeyden Çankırı’nın

Çerkeş, Bolu’nun Gerede ilçesi ile güneyden Ayaş

ve Kazan ilçeleriyle çevrilidir (Koçan, 2013).

Dağlık ve ormanlık alanın heterojen karışımıyla oluşan

ilçe, 1712 kilometrelik alanı kaplar ve bu alan

içerisinde değerine daha da önem katan Köroğlu

Dağları ile Kirmir Çayı’nı bünyesinde barındırır. Kızılcahamam

genellikle Soğuksu Milli Parkı, otelleri,

kaplıcaları, maden suları, festivalleri ile zihinlerde

yer almaktadır. Genel olarak karasal iklime sahiptir.

Bununla birlikte ilçede bulunan barajlar (Kurtboğazı,

Eğrekkaya, Akyar) ve Karadeniz’e yakınlığı

nedeniyle Batı Karadeniz ikliminin de tesiri görül-



Tarihi Serüvende Kızılcahamam

Tarihi Serüvende Kızılcahamam

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

mektedir. Bu bağlamda oldukça fazla yağış almakta,

ortalama sıcaklık +11 derece, yıl içeresinde en düşük

ve en yüksek sıcaklık +34 ve -20 derecedir. Ortalama

nem ise %66 olduğu bildirilmektedir (Özatkan,

2009)

Peki, eşsiz doğa ortamıyla bir şölen sunan Kızılcahamam’ın

tarihteki sahnesi nasıl başlamış, kökeni

nereye dayanmış ve nasıl yol almıştı? Elbette bu sorulara

verilen cevaplar tarih sahnesine ışık tutmak

adına çok önemli yer tutacak ve gelecek adına yol

bulmada da alternatifler sunacaktır.

M.Ö 2000 yılının başlarında önce Asurluların bölgede

iskân kurduğu ardından da Hititler ’in gelip Hattuşaş

merkez olmak üzere bölgeye egemen oldukları

bilinir. Akdoğan Köyü ve etrafında yapılan araştırma

ve kazı sonucunda Hititlerin bölgede ve Kirmir Vadisi

tabanında yaşam sergilemiş oldukları görülmektedir.

Hititlerden sonra M.Ö IX. asırda bölgeye Frigyalılar

hâkim olmuş, Ankara muhtemelen bu dönemde kale

ve etrafında kurulmuştur (Eker, 2000).Friglerin tarih

sahnesine çıkmasıyla Ankara’nın da tarihi başlamıştır.

İskitlerin Frigya devletini yıkmasıyla VII. asrın ilk

çeyreğinden itibaren bölgeye hâkim olmuşlar. Bölgede

sırasıyla Lidya ve Pers hâkimiyeti görülmüştür.

MÖ.333 yılında Büyük İskender Ankara’ya gelir. Ardından

da MÖ.281 yılında Avrupa kavmi olan Galatlar

bölgede Galatya adıyla bir devlet kurarlar. Yerli

halkın yeni kurulan devletin yağmacı hareketlerinden

rahatsız olması üzerine Roma konsülü bölgede

ki karışıklığı gidererek siyasi birliği sağlamış, Galatya’yı

eyalet haline getirmiş, Ankara’yı da başkent

yapmıştır. Galatya’nın kurulduğu bu dönemde Yabanabad,

merkezi Çankırı olan Paflogonya eyaleti

sınırları içinde yer almaktaydı. Uzun süre Roma’yla

sıkı ilişkiler kuran Ankara MS III. asırdan itibaren iyi

ilişkilerini koruyamamıştır. Roma İmparatorluğunun

ikiye bölünmesiyle Ankara ve Yabanabad Doğu Roma’da

kalmıştır.

VII. asra bakıldığında Arap Devletlerinin İstanbul’u

almak için Anadolu’ya sayısız sefer düzenledikleri

görülmektedir. Buraya ulaşabilmek için Ankara ve Yabanabad

önemli geçit yerlerinden birisi olmuş ve bu

durum Malazgirt Savaşı’na kadar süregelmiştir. 1071

yılına müteakip bu savaşla Anadolu’nun etnik yapısı

değişmiştir. Rum, Gürcü, Ermeni kitlesi Türk nüfusuna

karşı azınlık durumuna düşmüşlerdir. Oğuzların

Bozok Koluna ve Üçok Koluna mensup 24 boyu

Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleşmişler, uygun

İlk çağlara kadar uzanan uzun tarihi boyunca ilçe sırayla

Yabanabat, Çorba isimlerini, en son olarak da

Kızılcahamam adını almıştır. Kuruluş tarihi kesin olarak

bilinmeyen ilçenin tarihi, Ankara tarihi ile birlikte

incelenir (Kızılcahamam Kaymakamlığı,2020). Yapılan

araştırmalar sonucunda ele geçen araç-gereç ve

50

yazılı belgelerden Ankara ve civarının Kalkolitik ve

ri’nde ilçe köyü Demirciörende 70 demirci ustasının Kızılcahamam ve çevresi tarih öncesi dönemlerden

gördükleri yerleri iskân ettikten sonra buralara ken-

Bakır Çağı’na ait izler taşıdığı görülmektedir.

51

di soyadlarıyla ilgili isimler vermişlerdir. Çevre köylerdeki

Kınık, Kızık, Iğdır, İğmir Oğuz boyu isimlerini

taşımaktadırlar. II. Kılıçarslan Miryakefelon Zaferi’nden

sonra Ankara ve çevresini oğlu Mesut’a vermiş,

O’ da fetihle Devrek’i Türk topraklarına katmış, bu

sayede Gerede ve Yabanabad’ın Selçuklu hâkimiyetine

girdiği görülmektedir (Yurtoğlu, 2006). Yabanabad

Anadolu beyliklerinden Candaroğulları sınırları

içinde yer almakta ve Osmanlılar olmak üzere diğer

beyliklerle birlikte önemli haberleşme noktalarından

birisi olmuştur (Erşahin, Çınar, Arıoğlu, 2016). Kösedağ

Savaşı’ndan sonra Ankara Moğol hâkimiyetine

girer. Burada Osmanlılara kadar sürecek ahi yöntemi

kurulur (Eker, 2000)

Yabanabad’ın bağlı olduğu Ankara, Osmanlı Beyliğine

1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa

tarafından katıldı (Turan,1999) 1402 Ankara Savaşı’nda,

Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid bugün

Çubuk ile Kızılcahamam arasında yer alan Yıldırım

ormanlarında konakladığı bilinmektedir. Ordu içeri-

sinde yer alan Çıtak boyu Türkeri’nin savaştan sonra

gitmeyip bölgede yer edinerek bugünkü Çıtak Köyü’nün

temelini attığı varsayılmaktadır. IXI. asırdan

itibaren bölgedeki köyler Yıldırım Ören, Yıldırım Hacılar,

Yıldırım Demirciler, Yıldırım Olucak gibi adlarla

anılırlar. İlçenin Aksak Köyü ’de adını Timur’dan

almıştır. Yabanabad adının ilk ne zaman zikredildiği

bilinmemekle beraber 1423 tarihli ilk tahrirde Yabonova

adının Selçuklulardan geldiği görülmüştür.

Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde de adı değiştirilerek

Yabanabad olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman

ve II. Selim Devrinde Yabanabad’ın nüfus ve üretimi

artmış, refah düzeyi yükselmiştir. Merkezden uzak

olan Yabanabad’ın Öremiş köyü halkı, kış mevsiminde

yollarının kapanması, hayvanlarının helak olma,

hırsızlık vakalarının sıkça vuku bulması nedeniyle

Ankara kadısına şikayette bulunmuşlar ve köylerinin

derbent edilmesini istemişlerdir. II. Mahmut Dev-

Top arabalarının kundaklarının yapımında çalıştırılmak

istenmesi üzerine çağrılmışlardır. 93 Harbi’nde

Rumeli Türkeri’nden olan Sarıbeyler, Yabanabad’ın

Otacı köyüne yerleşir, oradan da Pazar köyüne gelirler.

Peksarı ailesi bu soydan gelmektedir. Bölgeye

zaman zaman İran asıllı aileler de göç etmiştir. Bunlardan

biri Alişenler, bir diğeri de Pazar’daki Acemoğluları

sülalesidir. Abdülhamit’in son zamanlarında

İngiliz subayları durum belirlemek için bölgede geziye

çıkarlar, tutulan raporda asayişin bozulduğundan

bahsedilir. Buradan da anlaşılacağı üzere bölge de

olup bitenler İstanbul Hükümeti tarafınca kolaylıkla

takip edilebiliyordu. Yabanabadlı Mesut adlı İttihat

ve Terakki taraftarı olan kişi 31 Mart olayının bastırılmasından

ötürü Sadrazamı kutlar, istibdat dönemi

yolsuzluk yapanların cezalandırılmasını ister. II.

Meşrutiyet’in ilan edildiği yıllarda Çamlıdere’de büyük

çapta yangın çıkar. Bu yangın çok sayıda Çamlıdere

halkının Kızılcahamam’a göç etmesine sebep

olur. Daha öne Beypazarı’na bağlı iken taşınması ile

Kızılcahamam’a bağlanır. Milli Mücadele dönemde,

Düzce isyanının etkisiyle Kızılcahamam halkı da Kuvayı

Milliye ve Milli Ordu saflarında gönüllü olarak

yer alırlar .Genel olarak bakıldığında Yabanabad bu

dönemde Osmanlı idari açıdan Ankara sancağına

tabi orta büyüklükte bir nahiyeydi. İdari bölgelerin,

sancakların ve Yabanabad gibi sancak altı birimlerinin

hudutları aynı kalmamakta koşullar gereği her

an değişim içerisindeydi (Turan, 1999). 1933 yılında

Yabanabad Kızılcahamam adıyla anılmaya başlar.

Merkezin Kızılcahamam’a taşınmasına rağmen bina

sayısı ve nüfus azlığı nedeniyle civar köylerde halkın

merkezde ikamet etmeleri istenmiştir. İlçeye ilk yerleşen

aile Taşlıcalı Yusuf Koçak, Berçin Çataklı Hacı

Hasan Ağa ve Yusuf Ziya’dır. Zamanla Gerede, Tosya

ve Safranbolu’dan başka ailelerde gelip yerleşmişlerdir

(Yurtoğlu, 2006) Böylelikle bölge nüfusunun

giderek artması kaçınılmaz olmuştur.

bugüne yurt tutmuş, çeşitli kavimler bu bölgede varlıklarını

göstermişlerdir. Malazgirt Savaşı’yla birlikte

tarih sahnesinde kalıcı Türk yurdu olarak kendine

yer edinmiştir. Nasıl ki insanlar yurt edindikleri coğrafyaya

isim verirler Kızılcahamam’ da bu bağlamda

tarihi seyir içerisinde Türk isimlerini bünyesinde barındırmıştır.

Öyle ki bu isimler de tarihi kazanımlarımızın

somut belgeleri olmuşlardır (Erşahin ve diğerleri,

2016). Bu kazanımların ilelebet sürmesi bizlerin

yurdumuza, tarihimize sahip çıkmamızla mümkün

olabileceği gerçeği de unutulmamalıdır.

Görüldüğü üzere İlkçağdan günümüze tarihin her

rafında kendine yer edinmiş Kızılcahamam ve çevresi

yelpazesi geniş bir tarihi serüvene sahiptir. Yıllarca

elinde tutarak bırakmadığı tanıklık serüveni

bugün bizleri de yaşanmışlıklar içerisine alarak tarihi

bilgilere ışık tutmada bir somut kaynak olagelmiş,

bölgemize olan köken bilgisini daha kolay aktarımı

sayesinde aidiyetlik duygusunun daha da güçlü kılınmasına

olanak sağlamıştır.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Şeyh Ali Semerkandi

Şeyh Ali Semerkandi

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

ŞEYH ALİ SEMERKANDİ (1320-1457)

gitmesi gerektiğini anladı ve hemen harekete geçti.

Ali Semerkandi hazretleri Anadolu’ya seyahat ederken

Alanya’ya geldi. Bir gün denizin kenarında yürürken

ağlayan bir kimseye rastladı. Niçin ağladığını

sorduğunda, o kimse: “Yanımda çok kıymetli olan

bir incim var idi. Onu denize düşürdüm. Bunun için

ağlıyorum“ dedi. Onun üzüntüsüne dayanamayan

Ali Semerkandi: “Dünya malının muhabbetini kalbe

koymak iyi değildir. Madem ki üzülüyorsun, benimle

gel. “ diyerek sahile indi. Denize dönerek:”Ey balıklar;

Allah-u Teala’nın izniyle bir inci bulup getirin”

buyurdu. Bir anda denizin üzerinde

binlerce balık, ağızlarında birer

inciyle göründü. Ali Semerkandi

bir tanesine işaret ederek gelen

balıktan inciyi aldı. Vazifesini yapan

balıklar tekrar denizin içinde

kaybolurken, hadiseyi hayretle

Niçin agladıgını

sordugunda, o kimse:

“Yanımda çok kıymetli

olan bir incim var idi.

Onu denize düsürdüm.

otlatabilirim. Bu işten dolayı sizden ücret talep etmiyorum.”

buyurdu. Köylüler bu habere çok sevindiler.

Köylerine gelen herkese dinden imandan bahseden

bu zat’a dediler ki: ”Biz sığırlarımızla birlikte buzağılarımızı

da otlatmak istiyoruz. Eğer buzağılarının annelerini

emmeden otlatmalarını sağlarsan memnun

oluruz.” O da kabul etti. Ertesi gün inekleri ve buzağıları

bir arada otlatmaya götüren Ali Semerkandi

(r.a) otlak yerinde sığırlarına dönerek: ”Ey inekler ve

buzağılar, akşama kadar beraberce otlayınız. Yalnız

buzağılar annelerini emmesin, annelerde yavrularını

emdirmesin.” Bu sözler üzerine akşama kadar inekler

yavrularını emzirmedi, buzağılarda

annelerini emmek için uğraşmadı.

Akşam merak içinde bekleyen

köylüler ineklerin memelerinin

sütle dolu olduğunu görünce hayrete

düştüler. Böylesini ne işitmiş-

52 takip eden o kimse, eline verilen

ler ne de görmüşlerdi. Bunun, Ali 53

Şeyh Ali Semerkandi, Osmanlı Devleti’nin kuruluş da Resulullah Efendimizin (s.a.v ) mübarek türbesinde

yedi sene kadar türbedarlık hizmetinde bulundu.

rünce hayret etti. Ali Semerkandi, dedi. Ali Semerkandi: rameti olduğunu ve onun büyük

incinin kendisine ait olduğunu gö-

Bunun için aglıyorum” Semerkandi Hazretleri’nin bir ke-

devrinde Ankara’nın Çamlıdere beldesinde yaşayan

evliyaların büyüklerindendir. H.720 (M.1320) senesinde

Bir gün rüyasında Peygamber Efendimizin (s.a.v.)

Alanya’dan bugünkü Ankara’nın “Dünya malının veliler arasında yer aldığını anladı-

İsfahan’da doğdu. Babasının ismi Yahya olup, kerimelerinden biri olan Hz.Fatıma validemizi gördü.

Çamlıdere havalesine geldi. (Çam-

muhabbetini kalbe lar. Ali Semerkandi bir gün sığırları

nesilleri Hz.Ömer’e dayanmaktadır. Çok zeki ve akıllı Buyurdu ki: “Ya Ali, Resulullah‘ın huzuruna git, seni

lıdere’nin eski ismi Şeyhler olup

otlatırken, bir kurdun bir öküzü öldürmek

için hazırlandığını gördü.

koymak iyi degildir.

idi. Küçük yaşlarında hafızlığını aldı ve muhtelif kıraatlere

göre okumasını öğrendi. Genç yaşında tefsir, ca hemen Resulullah’ın mübarek huzuruna koştu.

re’ye bir derviş kıyafeti ile gelen

Hemen yanlarına varıp kurta: ”Ey

manevi evlatlığa kabul buyuracak.” Ali Kandi uyanın-

bu zata izafeten verildi.) Çamlıde-

Madem ki üzülüyorsun,

benimle gel.”

hadis ve tasavvuf ilimlerinde pek yüksek derecelere Mübarek kabrinin karşısına geçip dizlerinin üzerinde

Ali Semerkandi, oradaki insanla-

kurt, bu öküzü öldürmek için kim-

kavuştu. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere,

edeple oturdu. Başını öne eğerek murakabe harın

çok fakir olduğunu görerek işaret buyrulan yerin

den izin aldın.’’ deyince kurt dile

Şam, Kudüs, Irak, Semerkand, Çamlıdere gibi pek linde beklemeye başladı. Bir müddet sonra Ravza-i

burası olduğunu manevi keşif ile anladı. Buradaki insanların

gelip, ”Allah-u Teala’nın izniyle onu öldürüp yiyece-

çok beldelerde islamiyeti öğretmek emr-i ma’ruf, Mutahhara’da Resulullah Efendimizin (s.a.v): ”Buyur

irşadı, Allah-u Teala’nın emirlerini bildirmek, ğim” dedi. O da ”Ey kurt, öküzün sahibine durumu

nehy-i münker yapmak için dolaştı. 862 (M.1457) ya Ali, seni manevi evladım olarak kabul ettim. Kıyamete

kadar bu mucizem baki kalsın. Ya Ali, öyle

çok talebeleri oldu. İslamiyet’i yaymak için çalıştığı uzatarak ahiretini yakmasın. Bugün müsaade et, ya-

yasaklarından kaçındırmak için yıllarca çalıştı. Pek anlatayım, haberi olsun ki bize bir kabahat bulup dil

senesinde Çamlıdere’de vefat etti. Konya’nın Karaman

kazasında vefat ettiği söyleniyorsada o zat bir beldeye git ki fakirlikleri sebebi ile beni ziyaret

bu bölgede, pek çok kerametleri görüldü. Nesilden rın gel.” buyurdu. Kurt,“Peki.” diyerek oradan ayrıldı.

başkasıdır. Ali Semerkandi tahsilini tamamladıktan edemeyen ümmetim seni ziyaret etsinler. Sen benim

nesile aktarılan kerametlerin birkaçı şöyledir; bulunduğu

bölgeye geldiği günlerde, köylülerin sığırlarını

Akşam durumu sahibine anlattı. Fakat öküz sahibi,

sonra, Mekke-i Mükerreme’ye gitti. Kabe-i Muazzama’da

yıllarca imamlık yaptı. Orada insanların ehl-i pılmış gibi kabul ederim.’’ mübarek sözlerini işitti.

otlatacak çobanları yoktu. Arıyorlar fakat çobanlığa

evladım olduğun için sana yapılan ziyareti bana ya-

Ali Semerkandi Hazretlerinin büyüklüğünü idrak

edemeyenlerdendi. Onun bu anlattıklarının olamayacağını

söyleyerek ertesi gün öküzü yine gönderdi.

sünnet’i uygun bir imam ile yaşamaları, ibadetlerini Bu sözleri büyük bir zevkle dinleyen Ali Semerkandi

kimse yanaşmıyordu. Ali Semerkandi Hazretleri’nin

sünnet’i şerife uygun yapabilmeleri için çok çalıştı. hazretleri sevincinden ağladı. Cenab-ı Hakk’ın verdiği

nimetten dolayı şükür secdesi yaptı. Anadolu’ya

kıntısını gören Ali Semerkandi onlara, ”Sığırlarınızı

de büyüklüğünü anlamış değillerdi. İnsanların bu sı-

O gün kurt, yine öküze gelip öküzün başına dikildi.

Manevi işaret ile Medine-i Münevvere’ye geldi. Ora-

Hadiseyi takip eden Ali Semerkandi, kurdun yanına

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Şeyh Ali Semerkandi

ESYAV’ın İzinde Bir Gençlik

gelip, ”Madem ki yiyeceksin, hiç olmazsa derisini miktar Bursa’ya gönderdi. Bu suyu, zarar veren

delik deşik etme de sahibinin işine yarasın.’’ dedi. haşaratının bulunduğu bölgeye dökmelerini tembih

Kurt, öküzü öldürüp derisine zarar vermeyecek şekilde

etti. Suyu Bursa’ya götürdüler, çekirge afetinin

etini yedi. Akşam öküzün yerine derinin geldiğini

bulunduğu bölgeye azar azar döktüler. Çok kısa bir

Yöremize maddi ve manevi yardımda bulunarak, hemşehrilerimiz arasında birlik ve beraberliği sağlama

gören sahibi, doğruca Ali Semerkandi’nin ya-

zaman içinde çekirgeler kayboldu. Mahsuller, bit-

gayretinde olan ESYAV’ın gücüne, ESYAV Gençlik Birimi olarak heyecanımız, enerjimiz, kararlığımız , milli

nına koşup durumu sordu. Hadiseyi öğrenince Ali kiler, çiçekler çekirgelerin istilasından kurtulmuş

ve manevi duyguları yüksek gençler ile birlikte güç katmaya çalışıyoruz. Görev ve sorumluluklarının farkında

olan bireyler olarak yöremizin önde gelen kuruluşlarından olan ESYAV’ın istekleri ve amaçları doğrul-

Semerkandi’ye uygun olmayan sözler söyledi. Ertesi oldu. Bir rivayete göre de, su bir kap içinde yüksek

gün kadıya şikayet etti. Kadı her iki tarafı dinledikten

sonra, Ali Semerkandi Hazretleri’ne, “Şahidin

öğrencilerinin tabi ve fahri üyesi olduğu ESYAV Gençlik Birimi, 6700 üyesi ile ulusal çapta potansiyeli yüktusunda

hareket ediyoruz. Şu an ESYAV’dan burs alan ve burs alarak mezun olmuş olan Yükseköğrenim

bir yere asıldı. Allah-u Teala’nın izniyle suyun götürüldüğü

yerde sığırcık kuşları toplanıp bir anda

var mı?” diye sordu. O da “Orada bu hadiseyi gören

sek olan, değişen dünyada refah bir millet, gelişen ve büyüyen bir devlet olma yolunda birlik ve beraberlik

çekirge sürülerini mahvettiler. Padişah, Bursa’nın

ağaçlar ve kayalar şahidimdir.” der demez hadisenin

geçtiği bölgelerden bir gürültü koptu. Kayalar ve

adına atılmış büyük bir adımdır.

çekirgelerden kurtulmasına vesile olan Ali Semerkandi’yi

Bursa’ya davet etti. Bursa’da kalmasını

her sene artarak devam eden bursiyer öğrencilerine kültürel, sosyal, eğitsel, ekonomik ve mesleki ola-

ESYAV Gençlik Birimi, öğrenciler arasında kardeşlik ve arkadaşlık ilişkilerini kuvvetlendirmeyi, vakfımızın

ağaçlar harekete geçmiş, Kadı efendinin olduğu yere

arzu etti. Fakat Ali Semerkandi nazik bir ifade ile

rak katkı sağlamayı, yöremizin güzide insanları ile öğrencilerimiz arasında köprü vazifesi görerek iletişimi

doğru geliyordu. Herkes korkudan kaçmaya başladı.

Bursa’da kalamayacağını, bu ümmetin fakir olup,

kolaylaştırmayı ve arttırmayı, Yabanabad yöremizi ve ESYAV’ı hem kendi öğrenci arkadaşlarımıza hem de

Bunun üzerine Ali Semerkandi Hazretleri, “Ey kayalar

ve ağaçlar, olduğunuz yerde durun.” buyurunca

Resulullah efendimizin (s.a.v) ziyarete gidemeyen

kamuoyuna tanıtmayı amaçlamaktadır.

Bu amaçlar doğrultusunda 2012 yılında kurulan ESYAV Gençlik Birimi, bu çatı altında olma konusunda

durdular. Kadı, davacı ve inanmayan kimselerin hayretten

akılları durdu. Ali Semerkandi’nin büyüklüğü-

bildirdi. Bunun üzerine padişah, bir istekte bulun-

insanların bulunduğu bölgede kalmak istediğini

gönüllü arkadaşlarla birlikte tanışma toplantıları, konferanslar, öğrenci arkadaşlarımızın kendilerini geliştirmeleri

için düzenlenen eğitimler, hayatlara dokunan sosyal sorumluluk faaliyetleri, kurum ve kuruluş

54 nü kabul edip onun talebelerinden oldular.

masını arzu etti. Ali Semerkandi de, “Çamlıdere

ziyaretleri, sportif faaliyetler, yarışmalar, şehir içi ve şehir dışı kültür gezileri, proje üretimi ve yönetimi gibi 55

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

Yaz mevsiminde kadınlar, tarlada ekin biçiyorlardı.

Oralarda sığır otlatan Ali Semerkandi, namaz vakti

girdiği halde abdest tazeleyecek bir su bulamadı.

Asasını yere vurarak; ”Çık ya mübarek.” deyince

yerden gövde kalınlığında bir su çıktı. Sular hızla

meyilli arazide etrafa yayılırken kadınlar bağırmaya

başladılar. ”Su çıkarmanın zamanı mı! Ekinlerimiz

sular altında kalacak.” deyince Ali Semerkandi

Hazretleri, ”Ey mübarek su, ne çıktığın belli olsun,

ne de aktığın.” buyurdu. Bu sözler üzerine suyun

çıktığı yer kuyu ağzı gibi olup hareketsiz kaldı. O

tarihlerde Osmanlı payitahtı olan Bursa’da bir çekirge

afeti oldu. Her tarafı çekirge kaplamış, mahsulleri

ve çiçekleri harap etmişti. Bu afetten kurtulmak

için zamanın ziyaretçilerine soruldu. Yapılan

araştırmalardan bir netice alınamayınca alimlere

ve velilere haber gönderildi. Bu çekirge afetinden

kurtulma çaresinin ne olduğu soruldu. Bu haber

Çamlıdere’de Şeyh Ali Semerkandi’ye ulaştı. Ali

Semerkandi Hazretleri dağda çıkardığı sudan bir

havalesindeki tebanız çok fakirdir, onları askerlik

ve toprak kirası mükellefiyetinden muaf tutmanızı

arz ediyorum.” buyurdu. Padişah, derhal bir ferman

yazdırarak “bundan sonra Çamlıdere havalesinde

bulunan kimselerin askerlik yapmayacağını ve toprak

kirası alınmayacağını bildirdi.”

O günden sonra İstiklal Harbi başlayana kadar

Çamlıdere bölgesinden vergi alınmadı ve askere

giden olmadı. Bütün padişahlar o fermana riayet

ettiler. ”Çekirge suyu” ismiyle meşhur olan sudan

da zaman zaman alınarak çekirgelerin zarar verdiği

bölgelere götürüldü. Bu su, Çamlıdere’nin kuzeyinde,

Gerede’nin doğusunda, Eskipazar’ın güneyinde

bulunmaktadır.

Türbesi Çamlıdere’de, kabristanının ortasında bulunmaktadır.

Ziyaret edenler, ondan çok feyz almaktadırlar.

Türbenin kapısından girildiğinde tam

karşıda olan büyük sandıkalı kabir ona aittir. Etrafındaki

kabirler de talebelerine aittir.

ESYAV’IN İZİNDE BİR GENÇLİK

bir çok alanda faaliyet gösteriyoruz. Ayrıca yöremizin yetiştirdiği iş insanlarını, bürokratları, akademisyenleri

ve siyasetçileri ziyaret ederek; kazandıkları tecrübelerden faydalanıyoruz. Yaptığımız bütün etkinlikleri

güzel bir birliktelik ve hoş sohbet ile gerçekleştiriyoruz.

Başta ESYAV yönetimimiz olmak üzere, Vakfımızın kuruluşundan günümüze kadar vakfın gayesini gerçekleştirme,

faaliyetlerini destekleme hususunda maddi ve manevi yardımda bulunarak; bu kutlu yolda gençlerimize

katkı sağlayan, destek veren, yanımızda olduklarını her fırsatta gösteren büyük ESYAV ailesinden

Allah razı olsun.

ESYAV’ın bir mensubu olmaktan gurur duyduğumuzu söylerken, ESYAV Gençlik Biriminin bir nevi ESYAV’ın

devamı olduğuna inanıyoruz.

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı



Salim Zeki Çalıkıran’ı Ziyaret

Yönetim İstişare Toplantısı

ESGEB Çankırı Gezisi

Mehmet Fatih Sarenli Seminer

Eymir Gölü Bisiklet Sürme

ve Tanışma Etkinliği

ESYAV Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Gündüz’ü Ziyaret

Genel Kurul Toplantısı

Tamer Grup Yönetim Kurulu Üyesi

Elif Tamer’i Ziyaret

Gimat Başkanı Abdülkadir Aydoğan’ı

Ziyaret

Başkanımız Hasan Ayrancı

MYK Başkanı Adem Ceylan’ı Ziyaret

OSTİM Başkanı Orhan Aydın’ı Ziyaret

Yargıtay Başkanlığı Ziyaret

Kızılcahamam Belediyesi Başkan

Yardımcısı Yılmaz Özbek’i Ziyareti

Yönetim İstişare Toplantısı

Kızılcahamam Belediye Başkanı

Süleyman Acar’ı Ziyaret

Hüdaverdi Çakır’ı Ziyaret



ESKİŞEHİR GEZİ NOTLARI

Eskişehir Gezi Notları

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

58

Binbir çeşit güzellikle bezenmiş, tarihi ile destan yazdırmış,

kültürüyle her zaman örnek alınmış,güzel ülkemizin

saklı cennetlerinden bir tanesi olan Eskişehir’di

ilk durağımız. Müzeleriyle, parklarıyla, tarih kokan evleriyle,

ruhlarımızı neşesiyle ele geçiren sokaklarıyla bir

başkaydı Eskişehir.

İlk çağlardan Selçuklu Dönemine, Osmanlı Döneminden

Cumhuriyet Dönemine kadar her dönemden izler

taşımaktadır. Hititler, Frigler… gibi devletlere ev sahipliği

yapmıştır. Cumhuriyet Dönemi içinde taşıdığı önemi

de hassasiyetle belirtmeliyiz. Kurtuluş Savaşı muharebelerinin

3’ü burada yaşanmıştır. Yüzyılların tüm bu

yaşanmışlığı şehre yansımıştır. Tarihimiz için önemli

müzelerden biri olan Kurtuluş Müzesi ile başlayalım o

zaman.

Burası Karatepe, Yıldıztepe, Türbetepe, Gazitepe ,Mangaldağı,

Duatepe ve Sakarya Ovası.Burası küllerinden

yeniden doğan ulusun kanla imzasını attığı,bir ulusun

tam bağımsızlık bedelini kanla ödediği,İngiliz emperyalizmi

ve Yunanca bölümüne tek vücut olup direndiği,

büyük bir savaşın ve direnişin verildiği yerdir. Burası tarihin

yeniden yazıldığı yerdir. Burası Eskişehir’in Kurtuluş

müzesidir.

Eskişehir’de ve diğer mücadele illerimizde vatan uğruna

can veren tüm askerlerimizi rahmetle anıyoruz. Bu

tarihe tanıklık eden müzemizi de içine alan ve içinde

olduğu Odunpazarı’nı gezmese miydik yani?

Tarihi, içten ve renk renk evleriyle,yüzünden gülümsemesi

eksik olmayan esnafıyla,birbirinden değerli ve güzel

el işçiliklerine imza atan, dükkanlarıyla,küçük ama

bir o kadar sıcacık sokaklarıyla, her sokağında tarihe,-

kültüre, tanıklık eden müzeleri ile bir başka güzelsin

Odunpazarı.

Rotamızdaki sonraki durağımız ise Yılmaz Büyükerşen

Balmumu Heykeller Müzesi özel ve paha biçilemez

işçiliğe sahip birbirinden güzel ve gerçekçi heykeller

karşıladı bizleri. Ortamı, atmosferi insanın ruhunu ele

geçiriyor, bununla da kalmayıp tarihin tozlu sayfalarına

götürüyordu ziyaretçilerini. Tarihimize ev sahipliği yapıyordu

resmen. Bünyesinde 160 heykel barındırıyor.

Bunlar Kurtuluş Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu, Türk

ve Dünya liderleri, iş dünyası, sinema ve müzik ustaları,

tiyatro oyuncuları, Mustafa Kemal ve ailesi heykelleri.

Son durağımız olan Sazova Parkı’na geçiyoruz. Sazova

Parkı bilim sanat ve kültür adına sadece bulunduğu ilin

değil Türkiye’nin de en güzel ve en büyük parkları arasında

yer alıyor. 400 000 kilometrekarelik alanı kapsayan

farklı yapılarıyla her yaş grubuna hitap ediyor. Bu yapılardan

ilk olarak Masal Şatosu ile başlayalım. Oldukça

görkemli ve gösterişli duruşuyla dikkat çekiyor. Bu masal

şatosunun mimarisi oldukça değerli. Çünkü ülkemizde

birçok kuleden izler taşıyor. Örneğin İstanbul-Galata

Kulesi,Diyarbakır-Çan Kalesi, Mardin-Sulukule, İstanbul-Kız

Kulesi, Antalya-Yivli Kule...

Bu denli ihtişamlı şatoda sadece fotoğraf çekinmekle

kalmayın. Ee tabii büyüleyici mimarisiyle göz kamaştıran

Esmiyatürk’ü anlatmadan olmaz. Esminyatürk de

32 adet maket yer alıyor. Üstelik gezi süresi de 15 dakika

alıyor. Bu minyatürlerden en önemli yapılar arasında

Selimiye Camii ve Taç Mahal bulunuyor. Her yapıyı gidip

yerinde görme imkanı olmayanlar için, önemli yapıları

görme fırsatı veren şaheserlerin bulunduğu Esminyatürk

görülmezse olmaz. Dopdolu bir Eskişehir turundan

sizlere aktaracaklarım bu kadar başka bir gezide görüşmek

dileğiyle.

Şeyma Buse Türker

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

59



Sayılarla ESYAV Bursları

KIZILCAHAMAM MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

60

SAYILARLA ESYAV BURSLARI

Kızılcahamam-Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı (ESYAV) vakfının öncelikli amacı, Yüksek Öğretim

kurumlarında okuyan öğrencilere maddi-manevi yardımda bulunmak, yurt içinde ve yurt dışında okuyan veya bilimsel

araştırma yapan araştırmacılara burs vererek maddi destek sağlamaktır. Vakıf, kurulduğu tarihten itibaren bu

amacını gerçekleştirmek için öğrencilere burs vermektedir. ESYAV 1986 yılından itibaren 16.519 adet burs vererek

Türkiye’de yöresel ölçekte eğitim öğretim desteği sağlayan sivil toplum kuruluşları arasında ilk sırayı almaktadır.

DÖNEM BURS SÜRESİ ÖĞRENCİ SAYISI BURS MİKTARI

1987-1988 9 Ay 35 Öğrenci 15.000 TL

1988-1989 9 Ay 35 Öğrenci 30.000 TL

1989-1990 9 Ay 69 Öğrenci 30.000 TL

1990-1991 9 Ay 60 Öğrenci 50.000 TL

1991-1992 9 Ay 60 Öğrenci 100.000 TL

1992-1993 8 Ay 104 Öğrenci 150.000 TL

1993-1994 8 Ay 95 Öğrenci 150.000 TL

1994-1995 8 Ay 105 Öğrenci 500.000 TL

1995-1996 8 Ay 150 Öğrenci 800.000 TL

1996-1997 8 Ay 128 Öğrenci 1.200.000 TL

1997-1998 8 Ay 119 Öğrenci 1.000.000 TL

1998-1999 8 Ay 142 Öğrenci 4.000.000 TL

1999-2000 8 Ay 145 Öğrenci 6.000.000 TL

2000-2001 8 Ay 152 Öğrenci 10.000.000 TL

2001-2002 8 Ay 137 Öğrenci 15.000.000 TL

2002-2003 8 Ay 164 Öğrenci 25.000.000 TL

2003-2004 8 Ay 189 Öğrenci 35.000.000 TL

2004-2005 8 Ay 257 Öğrenci 50 YTL

2005-2006 8 Ay 268 Öğrenci 50 YTL

2006-2007 8 Ay 365 Öğrenci 60 YTL

2007-2008 8 Ay 471 Öğrenci 70 YTL

2008-2009 8 Ay 519 Öğrenci 70 TL

2009-2010 8 Ay 555 Öğrenci 70 TL

2010-2011 8 Ay 586 Öğrenci 80 TL

2011-2012 8 Ay 702 Öğrenci 90 TL

2012-2013 8 Ay 830 Öğrenci 100 TL

2013-2014 8 Ay 960 Öğrenci 110 TL

2014-2015 8 Ay 1.225 Öğrenci 130 TL

2015-2016 8 Ay 1.425 Öğrenci 150 TL

2016-2017 8 Ay 1.495 Öğrenci 170 TL

2017-2018 8 Ay 1.509 Öğrenci 180 TL

2018-2019 8 Ay 1.095 Öğrenci 200 TL

2019-2020 6 Ay 1.192 Öğrenci 220 TL

2020-2021 8 Ay 1.176 Öğrenci 220 TL

1987-2021 yılları arasında toplam 16.519 öğrenciye burs verilmiştir.

Mahalle

2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021

TOPLAM

Akçakese 7 5 6 6 6 5 6 6 47

Akçay 2 1 4 5 8 4 2 2 28

Akdoğan 10 16 20 18 19 14 15 12 124

Aksak 5 3 3 2 2 3 1 2 21

Alibey 1 1 0 0 0 0 0 1 3

Alpagut 8 8 7 8 10 5 4 4 54

Aşağıada 2 6 6 7 8 3 6 2 40

Aşağıçanlı 1 1 3 1 2 4 4 5 21

Aşağıhüyük 6 8 4 9 9 5 8 11 60

Ayvacık 2 1 2 1 1 1 0 0 8

Bademli 2 2 3 2 2 0 0 1 12

Bağlıca 2 4 3 4 3 3 2 2 23

Bağören 12 15 13 14 10 9 5 3 81

Balcılar 7 5 6 5 8 8 10 8 57

Başağaç 5 7 9 7 8 1 3 4 44

Bayır 10 11 13 14 10 2 5 4 69

Belpınar 4 3 4 4 7 3 2 3 30

Berçinçatak 14 13 27 33 40 24 23 23 197

Berçinyayalar 7 13 11 17 12 11 16 15 102

Beşkonak 2 6 6 9 12 6 9 10 60

Bezcikuzören 0 0 3 2 3 3 3 2 16

Binkoz 10 16 17 23 18 9 7 6 106

Bulak 8 9 15 16 15 7 9 5 84

Ciğirler 12 6 8 5 7 2 5 8 53

Çavuşlar 5 7 4 3 4 1 2 3 29

Çeltikçi 1 5 7 6 8 8 6 6 47

Çeltikçi Akçaören 4 3 3 1 2 0 1 1 15

Çeltikçi Başören 4 4 9 10 5 2 1 1 36

Çeltikçi Kınık 2 6 4 2 8 1 1 1 25

Çeştepe 5 10 17 17 14 19 16 16 114

Çırpan 1 3 5 7 7 3 3 4 33

Çukurca 4 6 5 4 6 1 2 1 29

Çukurören 11 9 22 17 10 12 15 12 108

Değirmenönü 3 2 6 5 6 1 5 7 35

Demirciören 3 2 8 6 6 3 3 4 35

Dereneci 5 6 4 7 6 5 1 4 38

Doğanözü 1 1 2 2 1 0 0 0 7

Doymuşören 3 2 1 1 0 0 2 0 9

Eğerlialören 11 18 21 22 18 13 13 9 125

Eğerlibaşköy 8 12 17 15 19 17 18 19 125

Eğerlidereköy 7 11 14 12 6 2 4 2 58

Eğerlikuzören 3 8 6 8 8 9 9 8 59

Esenler 2 2 5 2 1 1 2 4 19

Gebeler 7 6 7 10 9 10 9 6 64

Gökbel 3 3 5 4 1 2 2 3 23

Gölköy 0 0 0 0 0 0 1 1 2

Gümele 3 4 4 4 4 2 3 2 26

Güneysaray 6 12 14 10 13 10 8 1 74

Güvem 4 3 3 3 6 6 4 4 33

Hıdırlar 4 8 17 20 24 10 8 13 104

İğdir 2 3 5 5 8 4 3 5 35

İğmir 7 5 4 4 3 3 3 3 32

İnceğez 5 4 2 4 4 5 6 4 34

İsmetpaşa 2 5 8 5 7 0 1 1 29

İyceler 10 8 8 9 6 8 17 15 81

Kalemler 3 6 6 8 8 4 5 4 44

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

61



KIZILCAHAMAM MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI

ÇAMLIDERE MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

62

Mahalle

2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020

2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021

TOPLAM

Karaağaç 3 6 11 11 10 9 4 6 60

Karacaören 9 10 12 11 6 4 7 7 66

Karşıyaka 4 6 5 6 6 1 1 3 32

Kasımlar 8 11 8 7 7 3 2 3 49

Kavaközü 6 9 9 8 6 2 3 3 46

Kemal Paşa 0 0 3 3 4 1 0 0 11

Kırkırca 3 3 3 3 7 3 3 1 26

Kırköy 7 8 4 4 4 2 4 3 36

Kışlak 2 7 1 1 2 1 2 3 19

Kızık 4 7 5 8 10 7 4 7 52

Merkez 16 19 21 18 12 18 23 31 158

Kızılcaköy 4 6 9 10 13 6 5 5 58

Kızılcaören 10 12 13 14 13 9 14 13 98

Kocalar 2 3 2 1 0 1 1 1 11

Kurumcu 5 6 6 6 5 5 6 6 45

Kuşçuören 6 8 6 6 11 5 4 6 52

Mahkemeağacin 9 12 14 17 18 17 14 7 108

Oğlakçı 5 9 8 5 6 3 3 3 42

Ortaköy 1 2 1 2 2 1 1 1 11

Otacı 11 19 23 29 26 17 9 12 146

Örencik 2 3 3 4 4 4 4 3 27

Pazar 3 6 9 3 6 3 3 4 37

Pazar Başören 2 5 4 4 5 2 1 5 28

Pazar Kınık 6 15 13 13 15 10 9 6 87

Salın 5 8 11 13 13 5 6 5 66

Saraç 1 0 0 0 0 0 0 0 1

Saray 2 3 6 6 5 1 2 1 26

Saraycık 4 3 3 3 5 2 0 1 21

Sazak 8 11 13 11 15 7 8 5 78

Semeler 4 5 6 4 1 0 2 3 25

Semer 4 6 5 5 5 3 3 1 32

Süleler 10 14 21 24 26 19 16 16 146

Şahinler 19 15 8 15 15 9 12 11 104

Tahtalar 2 4 5 4 3 2 0 1 21

Taşlıca 11 13 13 15 13 3 9 11 88

Turnalı 1 1 1 0 1 0 1 0 5

Uğurlu 0 3 4 8 5 7 8 6 41

Üçbaş 9 12 15 13 11 7 8 5 80

Üyücek 7 5 9 5 9 3 5 6 49

Yağcıhüseyin 2 2 1 1 1 3 2 2 14

Yakakaya 14 22 21 15 12 4 4 4 96

Yanıkköy 7 10 11 10 9 7 8 6 68

Yenice 21 28 31 23 20 6 7 8 144

Yeşilköy 0 6 7 6 4 3 3 2 31

Yıldırımçatak 3 2 2 2 4 5 2 4 24

Yıldırımdemirciler 3 6 4 5 4 5 1 1 29

Yıldırımhacılar 10 8 9 8 7 6 9 7 64

Yıldırımolucak 8 6 1 5 2 2 3 0 27

Yıldırımören 6 14 9 13 10 3 5 1 61

Yıldırımyağlıca 2 4 4 7 5 3 2 6 33

Yukarıada 0 1 2 4 4 3 2 3 19

Yukarıçanlı 8 7 10 3 7 4 3 7 49

Yukarıhöyük 3 4 1 3 4 2 5 5 27

Yukarıkaraören 30 39 50 42 45 28 26 34 294

Yukarıkese 11 19 23 16 18 13 8 9 117

TOPLAM 621 817 935 928 929 593 616 613 6052

Mahalle

2013

2014

2014

2015

2015

2016

2016

2017

2017

2018

2018

2019

2019

2020

2020

2021

TOPLAM

Ahatlar 3 4 5 8 8 7 7 7 49

Akkaya 4 4 5 7 11 8 9 5 53

Alakoç 1 6 5 8 12 9 5 4 50

Atça 6 11 13 18 17 12 16 13 106

Avdan 6 8 7 10 8 6 4 6 55

Avşarlar 3 5 9 4 6 7 3 6 43

Bardakçılar 4 5 5 4 2 1 2 1 24

Bayındır 11 15 17 14 8 4 7 7 83

Beşbeyler 10 10 14 11 11 5 11 10 82

Beyler 7 7 7 11 13 8 7 5 65

Buğralar 30 36 39 45 45 36 41 30 302

Bökeler 10 13 16 21 22 7 17 15 121

Çamköy 4 10 9 8 10 9 6 10 66

Merkez 3 7 7 8 6 20 25 3 79

Çukurören 23 31 24 38 40 27 24 30 237

Dağkuzören 6 10 11 18 19 6 7 9 86

Doğancı 4 4 3 7 3 3 2 3 29

Doğanlar 7 8 9 11 13 6 16 16 86

Doymuş 0 3 6 6 5 4 4 5 33

Dörtkonak 20 23 26 23 22 20 24 18 176

Eldelek 6 7 11 8 9 8 7 4 60

Elmalı 12 13 20 24 24 17 24 18 152

Elören 2 1 1 1 1 2 1 1 10

Elvanlar 14 16 16 11 13 7 8 7 92

Gümele 2 2 1 1 1 0 0 0 7

Güneyköy 1 2 3 2 2 1 3 1 15

İnceöz 4 9 10 9 4 6 2 5 49

Kayabaşı 6 3 3 3 4 1 2 3 25

Körler 2 4 5 9 9 3 1 3 36

Kuşçular 2 4 5 6 5 4 5 4 35

Kuyubaşı 0 0 1 2 2 1 1 0 7

Meşeler 9 11 12 18 17 13 11 14 105

Muzrupağacin 7 6 16 22 24 18 16 18 127

Müsellim 3 1 3 4 6 5 2 4 28

Orta 1 3 2 2 2 0 0 1 11

Osmansin 20 18 28 35 34 26 25 34 220

Ozmuş 5 5 7 8 8 5 5 9 52

Ömerağa 1 4 8 7 7 5 6 11 49

Örenköy 2 6 8 6 10 6 7 4 49

Peçenek 9 10 17 20 19 11 17 23 126

Pelitçik 7 9 11 16 16 7 13 6 85

Sarıkavak 4 7 10 8 11 6 7 8 61

Tatlak 11 12 12 18 20 14 15 21 123

Yahşihan 0 0 4 4 3 6 2 2 21

Yahyalar 0 10 5 5 8 3 3 9 43

Yayalar 4 0 5 3 3 1 2 4 22

Yediören 11 7 12 14 15 8 10 10 87

Yılanlı 4 4 7 11 11 6 8 8 59

Yoncatepe 13 13 10 10 11 11 6 4 78

TOPLAM 324 407 490 567 580 406 446 439 3659

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

63



Her şey böyle başladı...

/tekboya

/tekboya

/tekboya

Sayılarla ESYAV Bursları

Her şey böyle başladı...

ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı

64

ESYAV son olarak 2020-2021 eğitim döneminde burs başvurularını online olarak almış ve 2717 başvuru

olmuştur. Bu öğrencilerin başvuruda vermiş olduğu bilgi ve belgelere dayanarak sistemsel değerlendirme

yapılmıştır. Bu başvurular neticesinde 738 i Kız ve 448 i erkek olmak üzere 1186 öğrenci burs almaya hak

kazanmıştır.

2020-2021 eğitim-öğretim döneminde maddi ve manevi desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimizin arasında 18

öğrencimizin annesi, 89 öğrencimizin babası hayatta olmayıp bu öğrencilerimizden 3’ünün ise hem annesi

hem de babası hayatta değildir. Yine 20 öğrencimizin annesinin, 39 öğrencimizin de babasının engel durumu

bulunmaktadır. 118 öğrencimizin velileri herhangi bir görevde istihdam edilmemektedir. Son olarak ise

7 öğrencimiz Şehit/gazi yakını ve 148 öğrencimizin anne ve babaları birlikte değillerdir. Aşağıdaki tabloda

ise 2020-2021 döneminde en fazla öğrencimiz olan ilk 10 üniversite ve bölüm bulunmaktadır.

En Fazla Öğrencimiz Olan İlk 10 Üniversite

Kırıkkale Üniversitesi 123

Ankara Üniversitesi 94

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 87

Gazi Üniversitesi 86

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 62

Hacettepe Üniversitesi 61

Selçuk Üniversitesi 49

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 38

Necmettin Erbakan Üniversitesi 36

Bartın Üniversitesi 33

En Fazla Öğrencimiz Olan İlk 10 Bölüm

Tıp 73

İlahiyat 57

Hukuk 49

Bilgisayar Mühendisliği 41

Maliye 40

Türk Dili ve Edebiyatı 38

İktisat 37

İnşaat Mühendisliği 34

Hemşirelik 32

Diş Hekimliği 26

BU DUVARI

BADANALAMALI MI?

YOKSA

BADANALAMAMALI MI?

BU DUVARI

BADANALAMALI MI?

YOKSA

BADANALAMAMALI MI?

BADANALAMALI DEDİK. 1994 YILINDAN BERİ...

BADANALAMALI DEDİK. 1994 YILINDAN BERİ...

/tekboya

/tekboya

/tekboya



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!