Hacı Bayram Veli Hazretlerinin Manevi İkliminde Yeni Bir Başlangıç
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
1986
KIZILCAHAMAM - ÇAMLIDERE
EĞİTİM VE SOSYAL
YARDIMLAŞMA VAKFI
Hazırlayanlar
Tevfik Taha Tepe
Serkan Demir
Şeyma Buse Türker
Beyzanur Bektaş
Hüseyin Peker
•
Hacıbayram Mah. Şehit Keskin Sok.
No:9 Altındağ / Ankara
Tel.: (0.312) 322 12 01 - 322 12 69
E-Posta: esyavvakfi@gmail.com
www.esyav.com
Instagram: esyav_
Twitter: esyav_
Whatsapp: 03123221201
Tasarım • Baskı
Semih Ofset
www.semihofset.com.tr
ESYAV VAKFININ DİBACESİNDE
1986 yılında bir elin parmakları kadar imanlı insanın eseri ESYAV Vakfı
olmuştur. Millet ve memleket meselesini kendine dert etmiş fedakarlık erleri
vâkıflar bu mübarek yapıyı kurmuştur. Vakfımız Ruyası görülen, toprağa dikilen,
yeşillenen, büyüyen, dal budak veren ve meyve veren bir eser olmuştur.
Yabanabad’ın anasırı Kızılcahamam ve Çamlıdere insanının oluşturduğu
bir hayır kurumudur. Safiyetini kurucularının ve onları doğuran kültür ve
coğrafyadan almaktadır. Bu dürüst insanları yetiştiren toprak, ESYAV Vakfı
ile geleneğini, inancını, anlayışını, adanmışlığını gelecek nesillere aktarmak
istemektedir. Bunun için yardımlaşma, ilim, sohbet, dayanışma gibi medeni
değerlere dayanmaktadır.
Vakıf amacını gerçekleştirmek için mevcudiyeti bir insan ömrü ile sınırlı olmayan
bir geleneğe mensup olmuştur. Vakfımız bizlerden farklı olarak ila nihaye
mevcudiyetini koruyacaktır. Böylece bir faninin ulaşamayacağı menzillere
varan, insana ve topluma hizmeti ölümsüzleştiren bir kurum olarak var olacaktır.
Bu eser bizleri, çocuklarımıza ve onları onların çocuklarına eriştirecek
geçmişten geleceğe bir köprüdür. Amel defterini kapatmayan, yüz yıl sonra da
bir fatiha okunmasına vesile kılacak bir iman ve kültür hamlesidir bu.
Esasen maksat rızai haktır. İnsanların hayırlısı insanlara hayırlı olandır hadisi
şerifi mucibince hayır ve hasenata teveccüh etmiş kalplerin tecelligahıdır
ESYAV Vakfı. Günümüze kadar 16.000 genç üniversite öğrencisine, imam
hatip okullarına, ihtiyacı olan herkese gönlünü açmış iman erleridir onlar.
Almadan vermeyi bilen sadece dinine ve diyanetine, vatanına ve milletine
bağlı olmayı şiar edinen bir nesil mecraı arzulayan fiili bir duadır aslında. Bize
bu şüheda toprağını bırakan şehit ve gazi dedelerimize bir hatıradır kendisi.
Bir meşveret meclisidir. Aksakallıların on yedi yaşındaki gençlerle buluştuğu,
akıl ve irfanını paylaştığı mukaddes bir çatıdır. Bu çatının altında gençlerimiz
de safiyet ve ideallerini vâkfın aynasında yansıtır, neşvu nema bulur.
Beşeri sermayenin her türlü unsurunu taşıyan vakfımız, geçmişi geleceğe
bağlarken büyük devlet, ilim ve işadamlarına da ocaklık etmektedir. Bünyesinden
bakanlar, bürokratlar, ilmin her alanında nüfuzu bulunan alimler, iş ve
gönül adamları çıkmaktadır. Vakıf olma şuurunun gündelik endişelerin ötesinde
tecelli ettiği eşsiz bir diriliş amentüsüdür. Burada mavera aşkı insanı
menzile merbut eder. İşte bugün, sağlığın, imanın, ihsanın, mevcudiyetin ve
diğer her türlü imtihanın yaşandığı günümüzde bir ruh üflemesi, bir nişangahtır.
Bu mukaddes davada Ankara ilinin manevi hükümdarı Hacı Bayram
Veli’nin dergahına dayanması, maddi olarak ona mücaveret etmesi ayrı bir
takdiri ilahi olmuştur.
Vakfımızın mensup olduğu gönül ateşinin dünyanın, insanların, ateşin,
suların ve hesabın karanlığında bizi kayıracak bir meşale olması duasıyla…
Hacýbayram: Coðrafyanýn
Vatana Dönüþtüðü Yer
Prof. Dr. Hasan Ayrancı
ESYAV Yönetim Kurulu Başkanı
Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü
Coğrafyanın vatana dönüştüğü Anadolu toprağında ilim
ve irfanla yoğrulmuş vakıf medeniyetimizin tohumlarının
atıldığı şehirlerin başında gelen Ankara’da kurulan vakfımız
Hacı Bayram Veli Hazretlerinin ruhuyla manevi değer
kazanmış yeni mekânında hizmet için imkân buldu. Yıllar
önce “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” düsturuna
iman etmiş bir elin parmaklarını geçmeyen iman
erleriyle çıkılan yolun bu menzilinde, şiar edindiğimiz “her
nokta bir başlangıç sonunda Allah’a varası yollar” fikriyle
yürümeye devam ediyoruz. Hacı Bayram Veli Hazretlerine
ekin ek, burçak ek denilmişti; o bu emirle halk içinde
hakla beraber oldu. O zaman ekin ekmek, burçak ekmek,
çiftçilik etmek insanlığa hizmet etmenin en önemli yollarındandı.
Asrımızda hizmet kapılarını açan işler çoğaldı; eğitim-öğretim
zaruret halini aldı. Eğitim-öğretim hayatı
idame ettirmek ve insanlara hayırla yarışabilecek
bir çok kapıyı açan fırsat olmuştu. Böyle bir
zamanda, eğitim-öğretim için yol gösterecek, bir
elinin verdiğini diğerinin görmeyeceği maddi imkânları
sunacak kurumlara her zamankinden fazla ihtiyaç
vardı. Medeniyetler iyiliği, yardımı, hayırseverliği
kurumsal yapılar içinde sürdürebilenlerin gayretiyle
doğmuştur. ESYAV vakfını kuran büyüklerimiz,
memleketin durumunu, ihtiyacını iyi gözlemlemiş
bunların üstesinden gelmeyi gaye edinmişlerdi.
Eğitim-öğretim hayatının bin bir zorlukla yaşandığı
devirlerde, hemşerimizi yoklukta, darlıkta, zorlukta
yani en çok ihtiyacı olduğu zamanda hayırla buluşturan
ESYAV vakfı bir gayesi olan şahısların marifetiyle
ortaya çıktı. Eğitim öğretim yolunda karınca
misali yürüyen binlerce gencimize burs imkânı
sağladı. Eğitim öğretim hayatlarında bu bursu alan
gençlerimiz hayırlı iş kapılarını tuttuklarında vakfın
kendilerine sunduğu imkânın yeni nesillere sunulması
için çaba sarf ettiler. Gönülden geçenler görünmeyen
ellerle ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Sokak aralarından, apartman dairelerinden, coğrafyamızın,
tarihimizin manevi mimarlarından ilk
akla gelenlerden biri olan Hacı Bayram Veli Hazretlerinin
hizmet verdiği, mekânının bu kadar
yakınına gelmemiz anlamlı bir buluşmayı göstermektedir.
Gönülden gönüle geçen bayrak yarışına
benzeyen hizmet aşkıyla tuttuğumuz meşaleyi onu
ilk yakanların başında gelen Hacı Bayram Veli’nin
manevi huzuruna getirebilmemiz yürüdüğümüz
yolun doğruluğunu bir kere daha göstermiştir. İnanıyoruz
ki bulunduğumuz mekân ve çevresi, Hacı
Bayram’ın huzurunda buluşan adını bilmediğimiz
veya zikretmediğimiz birçok manevi mimarın da
durak noktası oldu.
Ülkemizin kalkınması için
Hüdaverdi ÇAKIR
ESYAV Kurucusu ve Başkan Vekili
NÝTELÝKLÝ BÝR
ÞEKÝLDE ADIM
ATMALIYIZ
Yaşadığımız yüz yılda ülkemizin kalkınması için adım
atmakla mükellef olduğumuz bir süreç içerisinden geçiyoruz.
Sahip olduğumuz maddi ve manevi imkanlar
dahilinde herkesin ayrı noktalarda da olsa aynı istikamet
ekseninde ortak bir vizyon içerisinde ilerlemek
için birlik olması lazımdır.
Bizlerin sarf edeceği gayretli adımlar bugünü güvence
içerisine alırken yarına da emin bir şekilde ulaşmamızı
sağlayacaktır. Bugüne baktığımızda Türkiye %70 ithalata
bağlı olarak ihracat gerçekleştiriyor. Yani ihracat
aşamasında ürettiğimiz ürünlerin imalat aşamasında
kullanılan ara ürünleri de ithal ederek ihracatımızı gerçekleştirmeye
gayret ediyoruz. Bu da bizi dışa bağlı bir
sistem içerisine sevk ediyor. Yalnızca ihracat aşamasında
değil dış politikadan güvenliğe her açıdan zorluklar
ile karşılaşırken rakip olan ülkelerin ham madde
eksikliğimizi bir koz olarak kullandığını görüyoruz. Yerli
ve milli üretim içerisinde bu eksikliği telafi etmek için
güçlü bir adım atmalıyız.
Türkiye’deki Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde
TOBB, ASO, ATO OSTİM, TİM/MUSİAD vb. köklü
sivil toplum örgütleri eşliğinde ithal edilen ürünleri ülkemiz
içerisinde yerli üretim ile temin etmek için adım
atmalıyız.
Yerli ve milli üretim için köklü bir analiz ve istatistik
çalışması yaparak ihracat yaptığımız ürünlerin üretimi
aşamasında kullanılan ham maddelerin de yerli
ve milli üretime geçmesi için adım atılmalıdır.
Bugün baktığımızda belki Çin veya Hindistan
kadar güçlü üretim kapasitesine sahip olamamakta
asıl amaç onlara dahi muhtaç olmadan
ihtiyaçların temini açısından adım atmamız
olacaktır. Yani önce kendi ihtiyaçlarımıza karşılık
verecek ve dışa bağlılığı kesecek bir sisteme
sahip olmalıyız. Yapılan araştırmalara göre
Çin’in Hindistan’ın, Güney Kore, Malezya, Endonezya’nın
ABD ve AB Birliği ülkelere nazaran
10 yıl içerisinde büyük ölçekte büyüme yapacağını
söylemişti.
Bu ülkelerin içerisinde Türkiye’nin bulunmamasının
nedeni nedir?
Türkiye bu hususta kendine milli bir vizyon çizmelidir.
Güçlü ve kararlı bir şekilde bu vizyona
erişebilecek ehil kişilerden oluşan ve merkezine
liyakati alan bir misyon ile gün kaybetmeden
adım atılmalıdır. Eğer Türkiye bu adımları
atmazsa Türkiye’nin üniversitelerinde tahmini
7 milyon 850 bin öğrenci, liselerde 18 milyon
öğrenci var Bunun total rakamı 26 milyona
yakın bir seviyeye ulaşıyor. Şimdi o zaman
bu araştırmalar ve teknolojiler takip edilerek
geliştirilmediği takdirde bu öğrenciler mezun
olup hakiki manada hayata atıldıklarında önce
aş sonra iş ve en sonunda bir de eş isteyecek.
Ülkemizde sistemsel olarak gençlerin yetişkinlik
evresinde elleri ekmek tutacak seviyeye
geldiklerinde bu makul taleplerine karşılık veremezsek
ne olacak? Sonrasında oluşabilecek
zihin erozyonu ve beyin göçünü nasıl önleyeceğiz?
Maddi olan dışa bağlılığın aynı zamanda
zihin göçü ile oluşacak insan kaynağı nasıl
temin edilecek?
Ülkemizin kalkınması için bütün bu eksiklikleri
temin edecek şekilde nitelikli adımlar atmalıyız.
ESYAV Yönetim Kurulu
ESYAV Yönetim Kurulu
ESYAV YÖNETİM KURULU
ESYAV YÖNETİM KURULU
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Hasan Ayrancı
Vakıf Başkanı
Sabri Özcan
Yönetim Kurulu Üyesi
İsmail Özdemir
Yönetim Kurulu Üyesi
Osman Sancak
Yönetim Kurulu Üyesi
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
6 7
Hüdaverdi Çakır
Başkan Vekili
İsmail Sarıhan
Başkan Yardımcısı
Salim Zeki Çalıkıran
Başkan Yardımcısı
Yusuf Gündüz
Yönetim Kurulu Üyesi
Tahsin Aydın
Yönetim Kurulu Üyesi
Mehmet Sacit Güran
Yönetim Kurulu Üyesi
Yakın zamanda vefat eden 2007-2020 yılları
arasında vakfımızın yönetim kurulunda görev
alarak desteklerini esirgemeyen
Ali İhsan Oğultürk’ü
rahmetle anıyoruz.
Hasan Basri Acar
Muhasip Üye
1944-2020
Vakıf Kurucuları
VAKIF KURUCULARI
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
8
Hüdaverdi Çakır
Salih Bezci
Sadi Kaya
Osman Aydın
Eyüp Sanay
Halil Yurtoğlu
Mehmet Kiraz
Bu Ülkenin Geleceği
Gençlerimizdir
Vasip Şahin • Ankara Valisi
ESYAV Bizim Gurur
Kaynağımızdır
Emrullah İşler • Ankara Milletvekili
13 39
16
42
HAVELSAN
Mehmet Akif Nacar
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si
Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
Prof. Dr. Seyfettin Erşahin
Bir Yabanabad Meselesi
Yaşar Yıldırım • Ankara Milletvekili
25
46
Mehmet Akif Ersoy
OSTİM, Milli İhtiyaçların
Çözüm Merkezidir
Orhan Aydın • Ostim Başkanı
30
52
Şeyh Ali Semerkandi
(1320-1457)
2030’a
Hazır Olmak
Elif Tamer Maradit
33
58
Eskişehir Gezi Notları
Şeyma Buse Türker
Veri Madenciliği
Seyide Nur Bozüyük
37
60
Sayılarla ESYAV
Bursları
Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj
Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
BU ÜLKENİN GELECEĞİ
GENÇLERİMİZDİR
Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Bayburt’ta doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Erzincan’da
tamamladıktan sonra, 1985 yılında İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldum.
1986 yılı Haziran ayında Erzincan Kaymakam
adayı olarak göreve başladım. 1987 yılında bir
yıl süre ile inceleme ve araştırmalarda bulunmak
üzere İngiltere’ye gittim. Yurda dönüşümden
sonra, Kastamonu-Küre, Malatya-Pütürge ilçelerinde
kaymakamlık; Muş Vali Yardımcılığı, Bolu-Mudurnu,
Ankara -Kızılcahamam ilçelerinde
kaymakamlık, Düzce Vali Yardımcılığı yaptım.
Vasip Şahin
Ankara Valisi
2003 yılında İçişleri Bakanlığı Hukuk Müşaviri ve
Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı,
Eylül 2005 - Ağustos 2008 tarihleri arasında
İller İdaresi Genel Müdür Yardımcısı, 5 Ağustos
2008 tarihinden itibaren İller İdaresi Genel
Müdürü, 2010-2012 yılları arasında 2 yıl süre ile
Düzce Valiliği, sonrasında 2 yıl süre ile Malatya
Valiliği ve 4 yıl süre ile İstanbul Valiliği yaptım. 6
Kasım 2018 tarihinden itibaren de Ankara Valisi
olarak görev yapmaktayım.
-Valinin görevleri nelerdir, kısaca bahseder misiniz?
Vali, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile atanan,
devletin ildeki temsilcisidir. İllerin yönetiminde
en temel kanunlardan biri olan 5442 Sayılı İl İdaresi
Kanunu’na göre valiler, ilde devletin ve Cumhurbaşkanı’nın
idari ve siyasi yürütme organıdırlar.
Dolayısıyla toplum kalkınmasında lider görevi
olmakla beraber, şehrin güvenliği ve huzuru valilik
makamının görev ve sorumluluğu alanındadır.
Bunun dışında; sağlıktan spora, kültürden
eğitime kadar çok geniş bir yelpazede valilerin
mevzuatla tanımlanmış görevleri bulunmaktadır.
-Bir gününüz nasıl geçiyor? Günde kaç saat çalı-
şıyorsunuz?
Her vali, görev yaptığı ilin en üst yönetici olarak
devletin gören gözü, dinleyen kulağı, konuşan dili
ve uzanan elidir. Dolayısıyla valilerin mesai mefhumu
olmaz. Haftanın her günü, günün her saati sorumlu
olduğu ilin hizmetindedir. Bunun yanında,
valisi olduğum Ankara’nın ülkemizin başkenti olması,
devlet yönetiminin merkezi olması, görev ve
sorumluluklarımın önemini bir kat daha artırıyor.
-Ankara Valiliğinden önceki göreviniz İstanbul
Valiliğiydi. Büyükşehirlerde vali olmak gibi bir ha-
yaliniz var mıydı?
Allah bana önce kaymakamlığı, ardından valiliği nasip
etti. Hem İstanbul’da hem Başkent Ankara’da
valilik yapmak benim için büyük bir şereftir, onurdur.
-Sosyal medyada çok konuşularak gündeme ge-
len, gönlü zengin, yüreği kocaman Hasan M.ye
ulaşarak yakından ilgilendiniz. Bu süreç nasıl
ilerledi ve şu an Hasan nasıl, neler yapıyor, bilgi
verebilir misiniz?
Bazen bir olay, bize bazı şeylerin ne kadar önemli
olduğunu, hiç ummadığımız bir anda ve şekilde
gösterir.
Sosyal medyada gündeme gelen bir video neticesinde
haberdar olduğumuz Hasan M.ye de kısa
sürede ulaştık. Sağlık sorunları olan Hasan’ı, bir
sağlık kurumumuzda tedavi ettirdik. Hayırseverlerimizin
de gayretleriyle ve katkılarıyla bundan
sonraki yaşamını daha rahat, daha konforlu ve
daha gönlünce olması için bütün imkanlarımızı
seferber ettik. Artık Hasan’ın da mutlu olduğu bir
işi, huzurla yaşayacağı sıcak bir yuvası var. Yurdun
dört bir köşesinden bizi arayan vatandaşlarımızın
bu hassasiyeti nedeniyle kendilerine hem
çok teşekkür ediyorum hem de çok duygulandığımızı,
milletimizle bir kez daha gurur duyduğumuzu
bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
12 13
-Başkent Ankara’nın şehir olarak ne tür avantajları
var? Başkent Ankara’da vizyon açısından özellikle
önem verilen sektörler ve projeler nelerdir?
Ülkemizin başkenti olması zaten en büyük avantajı.
Bununla beraber, Türkiye’nin her yerinden kolaylıkla
ulaşılabilen bir kavşak noktasında bulunan,
önemli bir sanayi, teknoloji, ticaret, tarım, turizm
ve kongre turizmi merkezidir. Dolayısıyla Ankara,
çok yaygın olan “memur şehri” algısının aksine, sanayi
ile desteklenen, gelişmiş hizmetler sektörüyle
çeşitlendirilmiş güçlü bir ekonomik yapıya sahiptir.
Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj
Ankara Valisi Vasip Şahin ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Son yıllarda, pazar alanlarımız genişlemiştir. Orta
Asya’dan Çin’e, Orta Doğudan Afrika’ya ve Avrupa’dan
Amerika kıtasına kadar tüm dünya ülkeleri
ile ticaretimiz gelişmekte ve yeni pazarlara
ulaşılmaktadır.
-Ankara, başkent oluşunun yanı sıra Türkiye’nin
en kalabalık ikinci şehri konumundadır. Bunun
sonucu olarak hava kirliliği, önemli sorunlardan
biri hâline gelmektedir. Ankara için hazırlanan‘Te-
miz Hava Eylem Planı’ hakkında neler söylemek
istersiniz?
Hızla kentleşen Ankara’da; kentin topografik yapısı,
hızlı nüfus artışı, ısıtma sisteminde kullanılan
kalitesiz yakıtlar ve yanlış yakma tekniklerine
ek olarak, kentin yıllık ortalama rüzgâr hızının
çok düşük olması, motorlu taşıt sayılarının her
geçen gün artması, hava kirlilik düzeyinin tehli-
Kızılcahamam Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma
Vakfı, kurulduğu günden bu yana Kızılcahamam
ve Çamlıdere’den üniversiteyi kazanan öğrencilerimizin
eğitimlerine destek olmakta, böylece
yörenin sosyal ve kültürel hayatına önemli katkılar
sağlamaktadır. Yabanabad yöresinin en eski ve en
büyük sivil toplum kuruluşu olan Kızılcahamam
Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfının
gerçekleştirdiği hizmetlerden dolayı kutluyor ve
vakfın her geçen yıl yardımlarını artırarak devam ettirdiğini
memnuniyetle takip ediyorum.
kuruyorum. Gençlerimize baktıkça ülkemizi daha
güzel yarınlara hep birlikte taşıma konusunda
hiçbir endişemin olmadığını; ülkemizin geleceği
ile ilgili beklentilerimin çok da arttığını ifade etmek
istiyorum.
-ESYAV, 1986’dan beri Yabanabad yöremize hizkeli
sınırlara yaklaşmasına sebep olmaktadır.
met etmiş, bundan sonra da hizmet etmeye
Bu ülkenin geleceği, gençlerimizdir. Ülkemizin güçlü
14 devam edecektir. Kızılcahamam Kaymakamlığı-
yarınlarında söz sahibi olarak geleceğe yön verecek
olan, gençlerimizdir. Bu bilinçle ve sorumluluk
kında düşünceleriniz nelerdir?
15
Temiz Hava Eylem Planı çerçevesinde hayata
nızdan beri ESYAV’la tanışıyorsunuz. ESYAV hak-
geçirilen uygulamalar ile, ilimizin hava kirliliği
sebeplerinin tespit edilerek, gelecek yıllarda da
anlayışı ile eğitim hayatını sürdürmelerini, bayrağı
Ben, her zaman, birlik beraberlik ve dayanışma
hava kirleticilerinin sınır değerlerinin aşılmaması
devraldıkları zaman da bizi biz yapan değerlerimize
ruhuyla hareket edildiği takdirde, eksikliklerin
giderileceğine, tüm sorunların aşılacağına
ve bu konuda sorumlu kurum/kuruluşlar ile sağlıklı
yaşanabilir temiz hava standartlarının sağla-
-Birçok gencin örnek aldığı bir valisiniz. Gençlere lerde bulunmalarını tavsiye ediyorum.
sahip çıkarak, ülkemize ve insanlığa kalıcı hizmet-
inandım.
nabilmesi hedeflenmektedir.
neler önerirsiniz?
Sayın Valim, bizi kabul ettiğiniz ve sorularımıza
-Bir dönem Kızılcahamam Kaymakamlığı da yap-
tınız. Kızılcahamam’ın bir ilçe olarak avantajları
Her şeyden önce ben, gençlerimizin hepsiyle gurur
duyuyor, gelecekle ilgili daha büyük hayaller
içtenlikle verdiğiniz cevaplar için çok teşekkür
eder, görevinizde başarılar dileriz.
nelerdir? Kaymakamı olduğunuz dönem ile şu
anki Kızılcahamam arasında ne gibi farklılıklar-
dan söz edilebilir?
Tarih boyunca orduların ve ticaret kervanlarının
güzergâhında olan Kızılcahamam ve çevresi; el
değmemiş doğası, turizme uygun iklimi, termal
kaynakları, zengin tarihi ve kültürel değerleri, alternatif
turizm türleri bakımından giderek artan
çekiciliği ile tam bir kültür ve turizm merkezidir.
Bunlara binlerce yıllık tarihi geçmiş, birçok tarihsel
yapı ve doğa koruma alanlarının varlığı, sosyo-kültürel
açıdan oldukça çeşitlilik göstermesi,
yöre halkının misafirperverliği, el sanatları, yöresel
yemekleri ve festivalleri gibi kültürel ve sosyal
özellikler de ilave edilebilir.
Kaymakam olarak görev yaptığım yıllardan sonra
da Kızılcahamam’ı yakından takip etmeye devam
ettim. Aradan geçen 20 yılda Kızılcahamam’ın
turizm çeşitliliğini artırarak; kaplıca ve termal turizmi,
inanç turizmi, spor turizmi, kongre ve festival
turizmi, doğa turizmi konusunda gösterdiği
önemli gelişmelerle sadece Ankara’nın değil ülkemizin
en önde gelen ve en dikkat çeken turizm
destinasyonlarından biri haline geldiğini memnuniyetle
görüyorum.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
Ankara Milletvekili Emrullah İşler ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
ESYAV BİZİM GURUR KAYNAĞIMIZDIR
Prof.Dr. Emrullah İşler
Eski Başbakan Yardımcısı • Ankara Milletvekili
siyasetle doğrudan ilgilenen değil ama siyasete ilgisi
olan ve siyaseti yakından takip eden birisi olarak, bir
gün Allah nasip ederse parlamentoya gireceğimi hayal
ediyordum. Tabi her şey hayalle başlar nitekim Allah
nasip etti parlamentoya girdik. Özellikle gençlerimize
şunu söylemek istiyorum, önce bir şeyi hayal etmeleri
lazım, sadece hayal etmekle olmaz aynı zamanda
çalışmakta lazım ve hayallerin gerçekleşebilmesi için
ellerinden gelen gayreti göstermeleri gerekmektedir.
Mesela üniversiteye girdiğimde ben en alt basamaktan
başladım. Önce okutman oldum, üniversiteden
ayrılırken ise profesör olarak ayrıldım. Çünkü çok çalıştım
ve çabaladım. Her basamağı
çalışmalarımın neticesinde teker
teker çıktım ve sınavlarda başarılı
oldum. Onun için elbette ki insan
bir şeyi başarmayı arzu ediyorsa,
hayal etmesi lazım ve başarmak is-
16
tediği hedefi için yılmadan çalışıp lazım hayal edecekler Hüdaverdi Ağabey olmak üzere
17
çaba ve gayret göstermesi gerekir.
ama sadece hayalde
Gençlerimize tavsiyem hayal kursunlar
ama bu hayallerini gerçekleştirmek
için de çalışsınlar.
lazım ve o
olmaz çalısmaları da
hayallerin
İlk olarak Emrullah İşler kimdir?
Emrullah İşler, 1960 Kızılcahamam/Kuşcuören köyü
doğumlu, ilk orta ve lise öğrenimi Türkiye’de Ankara’da
yüksek öğrenimini Suudi Arabistan’da yapan
birisidir. İngiltere’de altı ay gibi kısa süreli bir bulunmanın
ardından askerlik hizmeti için ülkeye dönüş
yapmıştır. Genelkurmayda ilk memurluk görevine
başladıktan sonra üniversite hayatına geçiş yapmış
ve üniversitede bütün kademeleri aşarak 2004 yılında
profesörlüğe yükselmiştir. 2006 yılından itibaren
Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde
başdanışman olarak çalışmış hem özel tercümelerini
yapmış hem de Arap ülkeleri ile ilişkilerinde çalışmış
tır. Daha sonra da 2007 yılında ilk aday adaylığım söz
konusu olmuştur. O zaman sırada geride olduğum
için seçilemedik. Daha sonra 2011 yılında nasip oldu
parlamentoya girdik ve ondan sonra yapılan her seçimde
de listede yer aldık. Dört dönem seçilme nasip
oldu şu an ise 27. dönem Ankara milletvekili olarak
görevime devam ediyorum.
Başarılı bir siyasetçi ve devlet adamısınız. Kızılca-
hamam’da başlayan hayatınızın buralara geleceğini
tahmin ediyor muydunuz?
Hayatta kimse yarın ne olacağını kolay kolay kestiremez
ama bazı şeyler de insanın içine doğar. Ben de
Kızılcahamamlı olmanın avantajları
var mıdır, varsa siz bu avan-
tajlardan faydalanabildiniz mi?
Kızılcahamamlı gençlere özel tav-
siyeleriniz var mı?
Özellikle gençlerimize
sunu söylemek
istiyorum, önce bir
seyi hayal etmeleri
gerçeklesebilmesi için
ellerinden gelen gayreti
göstermeleri lazım.
Kızılcahamamlı hemşerilerim ile gurur duyuyorum.
Gerçekten candan insanlar sağolsunlar hemşerimiz
vekil olmuş diye ziyaretimize gelenler olsun
ya da sahada görenler olsun her zaman bize değer
vermişlerdir. Benim de kapım hangi konuda olursa
olsun bizden destek isteyen hemşerilerimize her
zaman açık olmuştur. Birçok hemşerimizin göreve
gelmesinde bugüne kadar hem aktif siyasette hem
de bürokraside ciddi katkılarımız olmuştur. Bununla
da iftihar ediyoruz. Tabi bu olaya sadece Kızılcahamam
olarak da bakmıyoruz biz Ankara milletvekiliyiz
ve Ankaralı hemşirelerime değer veren bir
siyasetçi olarak bütün hemşerilerimizin taleplerini
karşılamak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
Ankaralıların siyaset listelerinde yer alması
kolay bir iş değildi ama şükürler olsun son yıllarda
bu listelerde yer alan ve parlamentoda olan bir
Ankaralı olarak söylüyorum hemşerilerimle gurur
duyuyorum ve duymaya devam edeceğim. Hemşerilerimizin
gittiğimiz her yerde bizi el üstünde tutmalarından
anlıyoruz ki bizim parlamentoda olmamızdan
mutlu oluyorlar. Onların mutluluğu elbette
bizi de mutlu ediyor.
ESYAV hakkında ne düşünüyorsunuz?
ESYAV bizim gurur kaynağımızdır.
ESYAV’ı kuran ve ahirete intikal
edenlere Allah’tan rahmet
diliyorum sağ olanlara başta
sağlıklı mutlu hayatlar diliyorum.
Gerçekten yöresel ölçekte Türkiye’de
eşi benzeri bulunmayan
bir vakıftır. Yaptığı faaliyetler ve
en önemlisi öğrencilere sağlamış
olduğu burslar bakımından iftihar
tablosu olan bir vakfımızdır. Ben
de elimden geldiğince ESYAV’a
destek olmaya gayret ediyorum.
Bir kez daha kuruluşundan bugüne kadar ESYAV’ın
gelişmesinde emeği geçen herkese şükranlarımı
sunuyorum. Yeni nesillerden yani ESYAV’ın verdiği
hizmetlerden yararlanan ve ilişiği bulunan gençlerimizden
gelecekte vakfımıza sahip çıkmalarını temenni
ediyorum. Bunun en güzel örneği de Çankırı
Karatekin Üniversitesi Rektörü Hasan Ayrancı Bey.
Şu an vakfımızın başkanı olan Hasan Ayrancı Bey
vakfımızın ilk bursiyer öğrencilerden birisi olarak
güzel bir başarı hikâyesi ve örneği olarak gençlerimizin
önünde duruyor.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Türkiye’de siyaset oldukça zorludur. Tecrübeli bir si-
yasetçi olarak Türk siyaseti ile ne zaman tanıştınız
ve Türkiye’deki siyasetin geleceğini nasıl görüyorsu-
nuz?
belli bir düzen içerisinde yaratmış. Türkiye ölçeğinde
baktığımızda Elazığ’daki doğal afet 6,8 İzmir’deki
doğal afet 7 şiddetinde bir depremdi. Ciddi boyutlarda
bir hasarımızın olmaması ve kaybımızın az
olması bakımından mutluyuz ama temenni ederdik
ki hiç olmasaydı. Gelişmiş dünya ülkelerine baktığımızda
bizden daha çok depremle içli dışlı oldukları
ve yaşadıkları bir gerçektir. Japonya, 8-9 şiddetinde
bir deprem ile karşılaştığında kimsenin burnu dahi
kanamıyor. Biz ise 17 Ağustos 1999 Depremi’nde
17.000 insanımızı kaybettik. Buna kader diyemeyiz.
Tedbir almazsanız, tedbirsizlik kaderiniz olur. Ancak
tedbirinizi alırsanız o zaman
Ben 1960 doğumluyum ve anarşi dönemi gençlik
yıllarımıza denk geldi. O dönemde aktif olarak olayların
içerisinde hiçbir zaman olmadım, olayları da
tasvip etmedim. Ama bu ortam Türk insanının siyasete
daha çok ilgi duymasına neden olmuştur. Türk
insanının %90 gibi büyük bir kesimi siyasetle ilgilidir.
Bir fiil siyasetin içinde olmasa da siyasi gelişmeleri
takip eder ve konular hakkında bilgi sahibidir. Dolayısıyla
ben de her zaman siyasete yakın oldum ve takip
ettim. Türkiye özellikle AK Parti ile birlikte hayal
dahi edilemeyen mesafeler katetti. Bunu özellikle
darbeler geçmişi olan bir ülke açısından ve bunları
yaşayan ülkenin bir ferdi olarak söylüyorum. 60 Dar-
kaderiniz güzel olur, bu kader
Tedbir almazsanız,
bilinmektedir. Osmanlı İmpara-
konusu ince bir çizgidir. Özellikle
torluğu’nun dağılmasından sonra
gençlerimize bunu hatırlatmakta tedbirsizlik
eksik olmayan Ortadoğu’daki bu
fayda var. Hz. Ömer döneminde kaderiniz olur.
acının, kanın son bulmasını umut
besi, 71 Muhtırası, 12 Eylül, 80 Darbesi ve 28 Şubat
ordu sefere gittiğinde bir yerde
Deprem ülkesi olarak nitelendirilen ülkemizde 24
Ancak tedbirinizi
ediyoruz ama umut etmek yetmi-
18 veba hastalığı olduğu söyleniyor.
yor. Bu minvalde Ortadoğu’nun 19
Ocak 2020’de Elazığ’da ve 30 Ekim 2020’de İzmir’de
darbelerinden ülkemiz ve milletimiz çok çekti. Geldiğimiz
noktada çok şükür Türk siyasetinde, siyaset ve
siyasetçinin alanının genişlediğini görüyoruz. Özellikle
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ülkemiz
halktan yetki alınan ve halka hesap verilen bir döneme
girmiştir. Bu bakımdan ben ülkemizin gelmiş
olduğu noktayı önemsiyorum. Eğer demokratik bir
ülkede yaşıyorsak kimden yetkiyi aldıysak ona hesabı
vermemiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız
2003’te Başbakan olduğunda kameraların karşısında
şöyle bir cümle kullanmıştı hassaten hatırlatmak
istiyorum “AK Parti olarak iktidar olduğumuzu söyleyebilirim
ama muktedir olduğumuzu söyleyemem.”
demişti. 2003’te söylenen bir cümle aslında Türkiye’nin
o dönemki tablosunu ortaya koymaktadır.
Bu şu demektir; siz halk tarafından seçiliyorsunuz,
Başbakan oluyorsunuz ama devlet yönetiminde sizin
etki alanınız ancak %25-30 seviyesinde, pastanın
geri kalan büyük kısmında başka odaklar etkin
oluyor. Bu odaklar askeriye, yargı ve bürokrasi idi.
Ancak Tayyip Bey gibi siyasi öngörüsü güçlü olan
karizmatik bir lider aslında o sözüyle satır arasında
ben zamanla muktedir olacağım ve halktan aldığım
yetkinin hesabını da yine halka vereceğim mesajını
veriyordu. Son yıllarda birileri tarafından söylenmeye
çalışılan tırnak içinde söylüyorum diktatörlüktür,
tek adamlıktı söylemleri vesayet odaklarının muktedir
olamamasından kaynaklanmaktadır. Muktedir
bir iktidar olduğunuz zaman maalesef muhalefetiniz
olan siyasetçiler bile sizi diktatörlükle veya tek
adamlıkla suçlayarak siyasetin ve siyasetçinin etkisini
azaltmak gayreti içerisindedir. Fakat şunu belirtmekte
fayda vardır bunu hala eski kafayla düşünenler
için söylüyorum. Artık devir değişti bundan sonra
millet kimi seçiyorsa millete hesabı da o verecektir
ve milletten aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanmak
zorundadır. Doğrusu da budur, çok şükür ülkenin bu
bakımdan gelmiş olduğu noktayı da önemsiyorum.
meydana gelen depremler ile ülke olarak sarsıldık.
Bu sarsıntı sonrasında devlet ve millet olarak bir
birliktelik göstererek yaralarımızı hızlıca sardık ve
sarmaya devam ediyoruz. Yaşanan bu üzücü doğal
afetler sonrasındaki birliktelik hakkında neler söyle-
mek istersiniz?
Öncelikle sergilenen tablo beni çok mutlu ediyor ve
gurur duyuyorum. Milletimizin dayanışması, birliği
ve beraberliği bu tür afetlerde gerçekten gurur verici
bir tablo doğuruyor. Yardımlaşma, destek olma
bunlar bizim milletimizin hasletleri bu hasletler başka
milletlerde kolay kolay bulunmaz. Bizdeki bu dayanışma
ve yardımlaşma ruhu, komşusu aç iken tok
yatmama duygusu gerçekten milletimizin en önemli
hasletleridir. Fakat biz deprem kuşağında bir ülkeyiz
özellikle kuzey ve doğu hattı ve şimdi batıda da sallantılar
oluyor. Bizim buradan çıkarmamız gereken
önemli dersler vardır. Aslında afet Allah’ın insanlara
gönderdiği bir şey değildir. Allah kâinatı yaratırken
alırsanız o zaman
kaderiniz olur bu
kader konusu ince
bir çizgidir.
Hz. Ömer diyor ki; oraya girilmesin.
Bazıları Hz. Ömer’e diyor ki
Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun
Hz. Ömer’in cevabı çok güzel ve
çok enteresandır. Evet diyor “Allah’ın
bir kaderinden başka bir
kaderine kaçıyoruz.” Şimdi eğer siz depreme dayanıksız
evler binalar yaparsanız, o sizin kaderiniz olur.
Hâlbuki siz depreme dayanıklı evler yapsanız 6,8 ve
7 şiddetinde bir depremde kimsenin burnu kanamaz,
hiçbir ev çökmez. Dolayısıyla bu kader ve tedbir
arasındaki ince çizginin farkına varmamız lazım.
Çok şükür, 99 depreminden sonra yapılan dayanıklı
binalarda hasar olmuyor. Onun için milletçe hızlı bir
şekilde kentsel dönüşümü gerçekleştirerek özellikle
depreme dayanıksız bölgelerin bir an önce yenilenmesi
gerekmektedir. Şu anda Elâzığ’da 10.000 konut
yeniden yapılacak. Devlet olarak çok hızlı hareket
ettik. 99 depreminde ‘Nerede bu devlet’ diye haykıran
vatandaşlarımızdan artık bu sözleri duymuyoruz.
Van Depremi’nde binlerce konut yapıldı. Devletimizin
ve milletimizin gücünü göstermesi açısından
gelmiş olduğumuz bu aşama iftihar ve gurur tablosudur.
Bir hususun altını bir kez daha çizmek isterim
ki vatandaşlarımıza da çok önemli görevler düşüyor,
devletin yürütmüş olduğu çalışmalara katkı sunarak
evimi mülkümü kaybederim düşüncesini bir tara bırakarak
o evleri mezar haline getirmemeleri gerekir.
Kentsel dönüşümleri bir an önce yapmamız lazım ki
bu tür depremlerde hasar ve zarar görmeyelim.
Ortadoğu’ya gelecek olursak çok hareketli bir coğrafya
olduğu, uzun zamandır acının, zulmün ve ka-
nın durmadığı bir bölge olduğu
refahı için gerekli gördüğünüz en
temel olgu nedir? Mesela güçlü ve
doğru bir eğitim modeli Ortado-
ğu’yu dönüştürmeye yeter mi?
Eğitim her şeyin başı onun bir defa
altını çizmekte fayda var. Güçlü
ve doğru bir eğitim sistemi ile ülkelerin kalkınması
çok daha kolay olur fakat sadece Ortadoğu’da yaşananları
buradaki eğitim seviyesindeki eksiklikle izah
etmek de mümkün değildir. Siz sorunuzda da ifade
ettiğiniz gibi 1. Dünya Savaşı, Balkan Savaşları ve
Osmanlı’nın yıkılmasından sonrasında İslam dünyası
çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya kalmıştır.
Şimdi aradan 100 yıl geçtikten sonra Osmanlı coğrafyası
üzerinde oluşan o devletlerde kendi içlerinde
çok ciddi meydan okumalarının olduğunu görüyoruz.
O bölünmüş ve parçalanmış olan bölge ülkelerini
daha da küçük parçalara ayırmak için bir çaba
sarf edildiği aşikardır. Arap Baharı bir demokrasi,
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
özgürlük ve insan hakları talebi idi ancak demokrat,
özgün dünya bu demokrasi ve insan hakları taleplerine
kulaklarını tıkadı. Uluslararası sistemin bilinçli
bir şekilde bu ülkeleri kaosa sürüklediğini söylemek
yanlış olmayacaktır. Burada bölge içerisindeki bazı
zengin Arap ülkelerinin yöneticileri, koltuklarını kaybetmemek
adına karşı devrim hareketini başlatması
da bu süreçte etkili oldu. Dolayısıyla coğrafyamız bir
krize, kaosa sürüklendi. Bu kaostan bu coğrafyanın
çıkması lazım. Bu da öncelikle aklıselim hareket etmekle
olur çünkü çatışmaların kimseye faydası yoktur.
Bu çatışmalardan ülkelerin halkları ciddi şekilde
zarar görmektedir. Suriye’de, Yemen’de, Libya’da
yaşananlara baktığınız zaman milyonlarca ölü var
ve yine milyonlarca insan evinden köyünden göç
etmek zorunda kalmıştır. Bu acıların bir an önce
önüne geçilmesi ve durdurulması gerekmektedir.
İslam dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde ha-
olduğunu gelecek nesiller de görecek. Türkiye bu
karmaşada demokrasiden, özgürlüklerden ve insan
haklarından yana tavıır takınmıştır. Bu tavrından dolayı
kısa vadede bedeller ödüyoruz ödeyebiliriz ama
bu bedellerin hiçbir önemi yok. Çünkü dediğim gibi
bu günler bu yıllar geçer sonra geriye hakikatlerle
yüzleşmek kalır. Ülkemizde 4 milyona yakın Suriyeli
mülteci var. Biz kapılarımızı kapatamazdık ve kapatmadık.
Onlara karşı insani ve komşuluk vazifemizi
yerine getiriyoruz. Bunun bir takım maliyetleri olabilir
ama aynı zamanda bunun bize sağlamış olduğu
birçok kazanımı da var ve onu göz ardı etmememiz
lazım.
Libya’nın Türkiye için önemi nedir?
Libya’da 1551 yılından 1912 yılına kadar yani 361
yıllık bir birlikteliğimiz söz konusu. Libya 1510 yılında
ilk defa Osmanlı’dan yardım istiyor. O zaman İs-
orada var oluyoruz. Bugün Kuzey Afrika’daki Osmanlı
varlığına baktığımız zaman şunu görmekteyiz.
İngilizlerin ve Fransızların kışkırtmasıyla bazı Kuzey
Afrikalılar ve Arap kabileler maalesef ki Osmanlıyı
sömürgeci olarak kabul etmektedir. Ancak Kuzey
Afrikalılar hep şunu söylemiştir; Osmanlı olmasaydı
biz bugün Müslüman olmazdık. Dolayısıyla Cezayir,
Tunus ve Libya eğer bugün Müslüman kimliğini sürdürebiliyor
ise bunu Osmanlı’nın oradaki varlığına
borçlular ve bunu da her zaman ifade ederler. Bizim
tarihdaşlığımız, kültürdaşlığımız ve akrabalarımız
olarak nitelendirebileceğimiz Libya ile 361 yıllık bir
ortak geçmişimiz vardır ve bu bizim için son derece
önemlidir.
Libya’da Kaddafi’nin ölümünden sonra çok ciddi bir
otorite boşluğu ve yönetim krizi vardır. Trablus ve
Tobruk arasındaki yönetim krizinin akıbetini nasıl
Libya’daki bölünmüşlük aslında bu bölgede yaşanan
olayların hepsiyle ilintilidir. Suriye’deki krizle Libya’daki
krizi veya Yemen’deki krizi birbirinden ayırmak pek
mümkün değildir. Çünkü krizin aktörleri aynı, dikkat
ederseniz 2014 Şubat ve Mayıs’ın da Hafter’in darbe
girişimi oldu, bu darbe Mısır’daki darbenin devamı
niteliğinde olan bir darbedir. Mısır’daki darbeden
önce de Türkiye’de Gezi parkı olaylarıyla hükümeti
yıkmayı denediler ancak başaramadılar. Hemen akabinde
2013 yılı mayıs-haziran aylarında yine böyle bir
kalkışma oldu. Daha sonra Mısır’da darbeyle yönetimi
değiştirdiler. Bu ülkelerin yeniden dikta dönemine
dönmesi, dikta rejimi ile yönetilmesi arzusu vardır.
Özellikle de karşı devrim hareketini başlatan ülkeler
bunu arzulamaktadırlar. Mısır’da bunu başardılar, Libya’da
da bunu başaralım diye düşündüler ama olmadı.
Hafter başaramadı. Benim tanıdığım Libya halkı
yeni bir diktatöre şiddetle karşı çıkıyor. Hafter yanlısı
görünenler gönül rızasına dayalı bir yanlılık değildir.
Baskıyla, silah zoruyla ve korkuyla olan bir yanlılık söz
konusudur. Ulusal Mutabakat Hükümeti uluslararası
toplumun tanıdığı meşru hükümetti. Trablus’a 4 Nisan
2019’da topyekûn bir saldırı başlatıldı. Hafter’e
biz bu hükümetin yanında olacağımızı söyledik ve
gerekli desteği verdik. Ardından 27 Kasım’da 2 mutabakat
muhtırası imzaladık. Birisi deniz yetki alanları
diğeri ise güvenlik ve askeri işbirliği alanındadır.
Bunları imzaladıktan sonra da eğer talep gelirse asker
gönderebileceğimizi söyledik. Nitekim Libya’nın meşru
hükümeti 5 ülkeden askeri yardım talebinde bulundu.
Hafter’e karşı ve terör örgütleri ile mücadelesinde
destek olması bakımından bu çağrıya cevap veren tek
ülke Türkiye oldu.
değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin de desteklediği Türkiye şu an orada hem eğitim hem lojistik olarak
20 reket etmesi gerekiyor. Biz Türkiye olarak ilkesel bir panyollar oraları işgal ettiğinde Müslüman halk kendilerini
koruyabilecek tek gücün Osmanlı olduğunu
tabakat Hükümeti’nin askeri olarak daha güçlü olan ter bugüne kadar elindeki silah ve ekonomik güce
21
Libya’nın meşru ve resmi hükümeti olan Ulusal Mu-
Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek veriyor. Haf-
dış politika istiyoruz. Karşı taraflardan da bu ilkesel
dış politikanın benzerini bekliyoruz. Ancak çıkar ilişkileri
ve özellikle bölgedeki karşı devrim hareketini lesef cevap veremiyoruz ancak daha sonra 1519’da
ğerlendiriyorsunuz?
mez. Çünkü Hafter’in askerlerinin büyük çoğunluğu-
düşünüyordu. 1510 yılındaki yardım talebine maa-
Temsilciler Meclisi karşısındaki durumunu nasıl de-
rağmen Trablus’a giremedi, bundan sonra da gire-
başlatan ülkeler buna engel oluyor. İnsanlık ve ülke ikinci bir talep geliyor ve o talebe karşılık veriliyor.
nu paralı askerler oluşturmaktadır. Trablus’ta, Mısrata’da
bu mücadeleyi yürütenler ise oraların halkları
tarihinde 5-10 yıl uzun bir süre değildir, bu günler Osmanlı, Murat Ağa komutasında bir filoyu gönderiyor.
Bu süreçte Trablus alınıyor, karşılıklı bir alma
gelir ve geçer. Ancak netice itibariyle tarih yazılırken
ve dediğim gibi yeni bir diktatöre de şiddetle karşı
Türkiye’nin takındığı tavır hakkında olumlu veyahut kaybetme yaşanıyor ve daha sonra Sultan Süleyman
olanlardır. Libya’nın Kaddafi öncesi döneme ve Kaddafi
dönemine dönmesine rızası olmayan insanlar
olumsuz bir değerlendirme yapıldığında Türkiye’nin zamanında 1551 yılından itibaren Libya tamamen
karnesinin temiz olduğunu, iyi olduğunu, olumlu bizim kontrolümüze geçiyor. 1912 yılına kadar biz
çok ağır bedeller ödemelerine rağmen mücadelelerini
sürdürüyorlar. 20.yüzyıl mantığı ile 21.yüzyılı
idare edemez ve yönetemezler. Libya’da da artık 21.
yüzyıldayız birilerinin bunu idrak etmesi gerekiyor.
Gelecek demokrasiden, hoşgörüden ve insan haklarından
yana olacaktır. Bunu artık birilerinin idrak etmesi
gerekiyor ama maalesef çok kan döküldü. Hala
da dökülmeye devam ediyor.
Türkiye ve Libya arasında imzalanan mutabakat muh-
tıralarının ardından Akdeniz’deki enerji mücadelesini
Türkiye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
Ankara Milletvekili Prof.Dr. Emrullah İşler ile Röportaj
sistem var ve bu sistemin değişmesi lazım. Zalim ve
gayri adil bir sistem var. Bir an önce adaletin, hukukun
ve insan haklarının sağlanması gerekmektedir.
Bu çarpık sistemin ortaya çıkarmış olduğu sorunla-
Atmış olduğumuz bu adım Amerikan üniversitelerinde
yüzyılın hamlesi olarak okutulmaya başlanmış.
Geçen bir yazarımız bunu köşesinde de yazdı.
Türkiye’nin atabileceği önemli bir adım vardı onu da
atmış oldu. Biz uluslararası hukukun bizden yana
olduğunu biliyoruz. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku
Sözleşmesi’ne ve Uluslararası Adalet Divanı içtihatlarına
baktığımızda Türkiye’nin haklı olduğunu
görüyoruz. Bu adımı atmamız gerekiyordu. Biz Doğu
Akdeniz’in Yunan ve Rum gölü haline çevrilmesine
razı olamazdık, rıza gösteremezdik. Türkiye’yi Antalya
sahillerine, açıklarına hapsetmek
ilişkiler var. Hem yüz yüze görüşmeler hem de telefon
diplomasisi açısından baktığımızda bu böyle,
fakat uluslararası ilişkiler maalesef çıkar üzerine kuruludur.
Elbette ki bizlerde Türkiye olarak çıkarımızı
gözetiyoruz ama ilkelere de bağlıyız. İlkeli siyaset ve
dış politikaya öncelik veriyoruz ve karşı taraftan da
biz bunu bekliyoruz. Bunu bütün batı ülkelerinde
de görüyoruz yani çıkarları neyi gerektiriyorsa ona
göre hareket ediyorlar. İlke, hakkaniyet hepsi ikinci
plana atılıyor. Suriye’de de Libya’da da görüş ayrılığımız
olan konulara rağmen biz yine diplomatik
kanalları açık tutmaya çalışıyoruz.
Birliği tarafından bu iradenin ortaya konulmadığı
görülüyor. Yüz binlerce insan evinden barkından
oluyor. Sayı 1 milyona ulaştıktan sonra BM açıklama
yapıyor. Türkiye olarak hakikaten 4 milyonu aşkın
insana ev sahipliği yapıyoruz ama her ülkenin
bir tahammül gücü var dolayısıyla bunun fazla zorlanmaması
lazım. Ancak oradaki insanların acılarını
da Türkiye olarak görmemezlikten gelemeyiz. Sınırın
öbür tarafında barınacakları güvenli bölgeleri kurmak
için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Aslında
bu sorun sadece Türkiye’nin sorunu değil tüm
dünyanın sorunudur. Küreselleşen bir dünyada herra
baktığımız zaman dünyanın her tarafında benzer
problemlerle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
Dünyanın geleceğinde bu konuları yüksek sesle
dile getiren Sayın Cumhurbaşkanımız kabul görmeye
başladı. Önümüzdeki yıllarda elbette ki bu konuda
da bir adım atılması gerekiyor ve atılacağını da ben
bekliyorum. Bu konuda Türkiye lokomotif ülke oldu.
Bundan sonra da yine lokomotifliğini sürdürecektir.
Son olarak şunu söyleyebilirim: Evet bölgemiz
çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya, Türkiye
ciddi meydan okumalarla ve tehditlerle karşı karşıya
ancak şunu okuyucularımız ve hemşerilerimiz iyi
istiyorlardı. Biz de bu düşün-
Türkiye-Rusya gerginliğinin ne iki
hangi bir bölgedeki sorun bütün herkesi ister iste-
bilsinler ki Türkiye bugün 1974’teki Kıbrıs çıkarması-
celeri Libya ile yapmış olduğumuz 20. yüzyıl mantıgı ile tarafa ne de bölgeye bir faydası
mez etkilemektedir. Bunun farkında olmamız lazım. nı yapan Türkiye’den en az 100 kat daha güçlüdür.
olmaz. Onun için hiç olmazsa
anlaşma ile bozmuş olduk. Bunu 21. yüzyılı idare edemez
Adaletsiz bir dünya sistemi var, bundan dolayı sayın Türkiye’nin güçlü birlikleri, karizmatik ve cesur bir
yaparken de bütün ülkelere çağrılarda
bulunduk ve bulunuyoruz.
çözmemiz gerekiyor. Soçi ve Asta-
Cumhurbaşkanımız “Dünya beşten büyüktür” derken
bunları anlatmaya çalışıyor. Yani mevcut BM sis-
Erdoğan’ın güçlü liderliği altında inşallah 21. yüz-
lideri vardır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
ve yönetemezler.
belli konularda bu sorunları bizim
Libya’da da artık 21.
temi doğru bir sistem değil. Bu sistem çözüm üretmiyor
tam tersine sorun üretiyor. Sorun üreten bir yıllarda dile getirmiş olduğu 21.yüzyıl öngörüsünün
yıl Türkiye asrı olacaktır. Rahmetli Özal’ın 80’li 90’lı
Doğu Akdeniz’de adaletli ve kapna
süreci önemli süreçler, bu sü-
22 yüzyıldayız birilerinin
23
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
samlı bir çözüm için işbirliğine
açık olduğumuzu söylüyoruz ve
müzakereye hazır olduğumuzu
ifade ediyoruz. Tabi Kıbrıs Rum
yönetimini tanımadığımız için onlarla
masaya oturma gibi bir durum
söz konusu olamaz. Mısır’ın
aslında bizimle böyle bir anlaşma
yapması gerekiyor. Ancak Mısır ile
ilişkilerimiz iyi olmadığı için böyle bir anlaşma yapmamız
şu an için yakın vadede zor görünüyor ama
bu yapılan anlaşma ile Mısır’ın da gözünün açılmış
olması lazım çünkü böyle bir anlaşma Mısır’a da çok
ciddi yeni alanlar açıyor. Elbette Mısır’da ki aklıselim
kişiler de bunu kendi içlerinde sorgulayacaklardır.
Libya üzerinde açığa çıkan Türkiye-Rusya gerginliği
İdlib’de devam etmektedir. İdlib’i, Suriye’yi son ge-
lişmeler bağlamında nasıl yorumluyorsunuz?
Bizim Rusya ile güçlü stratejik ilişkilerimiz var. İki
lider arasında gerçekten dostluğa dayanan yakın
bunu idrak etmesi
gerekiyor. Gelecek
demokrasiden,
hosgörüden ve insan
haklarından yana
olacaktır.
reçlerin hayata geçirilmesi lazım.
Bu konularda Rusya’nın üzerine
düşeni büyük oranda yapmadığını
da görüyoruz. Temenni ederiz
ki en kısa zamanda inşallah aklıselim
ve diploması galip gelir ve
daha fazla gergin ortamlarla karşı
karşıya kalmayız.
İdlib’de yaşanan Rusya ve Rejim
saldırılarından sonra yeni bir göç akını başlamıştır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
yaklaşık 4 milyon Suriyeliyi misafir ettiğimizi ve İd-
lib’den gelmekte olan 1 milyondan fazla Suriyeli
alacak imkanımızın olmadığını söylemiştir. Bu insani
krizin kısa vadede çözümünün mümkün olduğunu
düşünüyor musunuz?
Maalesef kısa vadede bir çözüm gözükmüyor. Tabi
istenirse olur ama istenmesi için öncelikle bir irade
olması lazım Dünya’da da bu iradenin olmadığını
görüyoruz. Gerek Rusya gerek Amerika ve Avrupa
adım adım gerçekleşmeye başladığını görüyoruz. İnşallah
bizim çocuklarımız torunlarımız bölgesinin ve
dünyanın çok daha güçlü ve sayılı ülkelerinden birisi
olacak Türkiye’de yaşamlarını sürdüreceklerdir.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj
BİR YABANABAD MESELESİ
MATBAACILIK
YAYINCILIK İNŞ. LTD. ŞTİ.
Büyük Sanayi 1. Cad. No: 74 İskitler/Ankara • Tel : (0.312) 341 40 75 • Faks : (0.312) 341 98 98
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
25
Yaşar Yıldırım
MHP Genel Başkan Yardımcısı • Ankara Milletvekili
Bismillahirrahmanirrahim.
Besmeleyle başlayan işin sonu hayrolur.
Başkanım hemşerilerimiz sizleri tanıyor ama kendi-
nizi kısaca tanıtmanızı istiyoruz.
Yaşar Yıldırım, Ankara Kızılcahamamlı. 1956 yılında
Kızılcahamam’da doğdu. İlk ve orta tahsilini Kızılcahamam’da
yaptı. Üniversiteye geldi 1980’de hapishaneye
girdi bir daha üniversite yüzü görmedi.
1986 yılında çıktı darbe ile birlikte. Şu an da Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve
Ankara Milletvekili. Kızılcahamam’da da 1994-1999
yılları arasında belediye başkanlığı yaptım. Belediye
başkanlığı döneminde Kızılcahamam’da termal
tesisler üzerine epey çalışmış faaliyetler göstermişsiniz
bu faaliyetler nasıl başladı şu an da nasıl devam
ediyor? Kısaca görüşlerinizi almak isteriz.
Kızılcahamam’da o zamanlar şöyle bir şey vardı.
Belediye Başkanı olduğum da Kızılcahamam’da
yıldızlı otel diye tabir ettiğimiz otel bir taneydi
onun da yatak sayısı 80’di. Sadece Çam Otel vardı.
Şimdi Çam Otel yıkıldı yerine yeni otel yapıldı
ama onu hariç tutarsak, Kızılcahamam’da 5000 yatağa
yakın bir yatak kapasitesi var. Bunların hepsinin
projesinde de yapımında da bizim emeğimiz
var. Burada yapılan şey şuydu; Kızılcahamam’dan
sıcak suyu alıyorsunuz yerin altından hamamlara
veriyorsunuz artan suyu da dereye bırakıyorsunuz.
Biz bunu aldık, Kızılcahamam’ı ısıttık, artan suyu
da hamamlara verdik ve sera yaptık. Bulduğumuz
artan sularla da işte bugün Eliz, Patalya, Abıhayat,
Akasya tesislerin hepsi bu projenin ürünleridir. Yani
bunların hepsi o günkü şartlarda düşünülen haya-
Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj
Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj
ta geçirilen projeler ürünlerimiz. Tabi bu projeler insanını hangi partiden, cemaatten, dernekten olduğunu
fukaramızı garip gurabamızı burslarla destekleye-
Kesinlikle biz de hedeflerimizi yüksek tutuyoruz ve
üç beş günde hayata geçmedi yani Eliz tesisi milyonlarca
sormayız. Bizim insanımız düzgün dürüsttür
rek üniversitesini bitirmesini ve meslek sahibi oltutmaya
da devam edeceğiz. Sizler de her türlü des-
dolarlık bir tesistir. Sayın Cumhurbaşkanı bu yüzden biz insanımıza sahip çıkarız. Bugün de
masını destekledi şu anda da devam ediyor. Allah
teği veriyorsunuz, bizlere ışık tutan sizler oldukça o
başbakan iken açılışını yaptı. Dedi ki “Benim dünyada
ister burada olalım, ister il başkanlığında olalım, is-
razı olsun; para verenden de organize edenden de.
ışığı daha da aydınlatmak için elimizden geleni ya-
gördüğüm en büyük termal tesis burası.”. O ter başka görevlerde olalım bölgemizin insanına biz
Tabi para verende bir tarafta ama bide bu işin orgapacağız.
Şu anda Çamlıdere ve Kızılcahamam So-
zaman için 2004 ün sonunda böyle bir tesis ki Orta hep kucağımızı kapımızı açtık bir yarasına merhem
nizasyon tarafı var. Görevli bütün arkadaşları da ta-
runları nelerdir ve bunlar için neler yapıyorsunuz?
Anadolu’nun ve Türkiye’nin en büyük termal tesisidir.
Sayın Cumhurbaşkanı, ‘’dünyanın’’ dedi orasını oldu ama hiçbir zaman için bize gelen bölge insa-
ilişkisi olmuş mezun olan talebelerimize elimizden nemdir dile getiriyoruz. Ankara’nın içme suyu Kızıl-
olmaya çalıştık. Yapılanlar oldu yapılamayanlar da
nırız Allah hepsinden razı olsun. Bizler de ESYAV ile -Yıllarca dile getirilmedi ama biz mecliste iki dö-
bilemiyorum ama böyle bir şey ne getirdi? Orada nına kimsin niye geldin seni kim gönderdi diye de
geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyoruz. Cenabı cahamam ve Çamlıdere’den gelir. Burada dört tane
ki ekonomiyi hareketlendirdi, istihdamı sağladı.Bu sormadık. Buradaki konu siyasi erki ele geçirmek
Allah ESYAV’ın gücüne güç katsın daha güçlü olsun barajımız var ve bu dört barajın koruma alanı var.
termal tesislerin olmadığı Kızılcahamam bir hiçtir. zordur, parayla satın alınamaz. Para sahibi olabilirsin
daha fazla büyüsün daha fazla insanımıza kucak Birde baraj kurulmadan evvel bizim insanlarımızın
Bir gelenlerin bıraktığı para, birde bine yakın insan ama siyasi erk farklı bir durumdur. Biz bütün hemşerilerimize
söyleriz: Kardeşim siya-
bölgecilik, cemaat, dernekçilik yok belli şartlarda yapan köylerimizin sulu tarımını bitirdi. Fasulyedir
açsın. Bu ciddi bir sivil toplum kuruluşu, particilik, yaptığı sulu tarım var. İşte barajlar bizim sulu tarım
tesislerde çalışıyor topladığın
zaman onların ekonomiye girdisi
yani Kızılcahamam`ın ekonoset
yapın, siyasi erkte etkin olun,
üniversiteyi kazanmış öğrencilerin tümüne kucak maruldur artık yetişmiyor.
Kavak agacına
kendi iş adamınızı, bürokratınızı
açıyor. Hepsine de gençlik biriminizle sahip çıkmaya
çalışıyorsunuz. Allah zenginimizin de bürokra-
Bununla birlikte içme suyunu
temizlemek, baraj havmisine
katkısı var. O yönden Kızılcahamam
ilçe merkezi olarak
larda kendi insanımıza yardımcı
tımızın da siyasetçimizin de sizin gibi gençlerimizin
bakarsınız gölgesi destekleyin. Erki elinde tutan-
yoktur gövdesi
zasını korumak amacıyla
ziyaretçilerin çok fazla yapacağı
olsun; Tamam sen güçlüsün ama
de sayısını arttırsın.
diyorsunuz ki hayvancılık
26 bir şey yok. Bizim olan bir sıcak para etmez. Ceviz hiç kimseye faydan yok gölgende
ESYAV Gençlik birimi olarak bizlerde son dönemde
27
faaliyetlerimizi arttırdık büyüklerimizle daha çok birlikte
olmaya çalışıyoruz. Gençlik birimi hakkında ne-
ler düşünüyorsunuz bizden neler istersiniz?
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
suyumuz var eğer onu da verimli
kullandık elhamdülillah. Tabi bu
20 yıl evvel olmuş bir proje ve şu
an da o sistem de ekonomik ömrünü
tamamladı. Bugün, Kızılcahamam
termal turizmde ciddi bir
tatil beldesi haline gelmiştir.
Vekillik dönemine geçtikten son-
ra daha doğrusu 80 döneminde
Ocak Başkanlığı yaptınız daha sonra 2000 döneminde
Ankara İl Başkanlığı yaptınız. O dönemlerde Ya-
banâbad yöresine dair sizi umutlandıran neler vardı?
Tabii biz Kızılcahamam’ın çocuğuyuz. Kızılcahamam-Çamlıdere
ikisi birdir yani birbirinden koparamazsınız
ayrıca ben Çamlıdere’yi Kızılcahamam’dan
daha fazla severim çünkü adım Semerkand Hazretleri’nin
orada verilmiş ve manevi havası daha fazladır
oraya gittiğim zaman bunu görürüm. Biz savcıdır,
hakimdir ve benzeri görevler de bulunan bölgemizin
agacına bakarsın
meyvesi para
eder gölgesinde
oturursun gövdesi
de para eder.
oturulmuyor böyle olmasın yani
kavak ağacı da ağaçtır ceviz ağacı
da ağaçtır. Kavak ağacına bakarsınız
gölgesi yoktur gövdesi para
da etmez. Ceviz ağacına bakarsın
meyvesi para eder, gölgesinde de
oturursun, gövdeside para eder.
Hepsi para yani ceviz ağacı gibi
olun. Sizin gövdenizde para etsin
meyvenizde yensin gölgenizde de oturulsun. Biz genellikle
hemşerilerimize bu yönden elimizden geleni
yapıyoruz yani insanımıza yardımcı olabilir miyiz,
onların karşılaştığı bir sıkıntıyı halledebilir miyiz hep
bunu düşünüyoruz.
ESYAV’ı biliyorsunuz 1986 da kuruldu ve halen faaliyetlerine
devam ediyor. Vakfımız hakkındaki görüşlerinizi
alabilir miyiz?
ESYAV ülkemizin en ciddi vakıflarından birisi. ES-
YAV’da gördüğümüz üzere binlerce insanımızı, fakir
Önce bir işi yapıyorsanız en iyisini yapacaksınız.
Mesleğinizde bir numara olacaksınız. Yani bizim
yöremizin insanı iktisatçısı ise bir numaralı iktisatçı
doktor ise bir numaralı doktor olacak yani mesleğinizde
başarılı olacaksınız ancak o zaman önünüz
açılır. Tabi bizim vatanımıza, milletimize, dinimize
olan bağımızı sorgulamıyorum bile bizim insanımız
zaten bağlıdır öyle bir derdimiz yok. Ahmet Bey
vardı kendisi Kızılcahamam Pazar köylüydü. Kardiyolojinin
Türkiye’deki duayeniydi, uzun yıllar tıp
fakültesinde dekanlık yaptı. Yani bizim insanımız
gerek iş dünyasına gerek bürokrasiye girdikleri zaman
kendi mesleklerinde bir numaralı olursa başarı
arkasından gelir. Bizim gençlere diyeceğimiz hedefleri
her zaman yüksek tutalım.
yapılmasın dolayısıyla ilçelerimiz
Ankara’ya verilen
içme suyundan dolayı
mağdur ve sıkıntıdadır.
Bunu şimdiye kadar kimse
dile getirmedi.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Ankara Milletvekili Yaşar Yıldırım ile Röportaj
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Bu sıkıntının bir an evvel giderilmesini
Yöre esnafımız hakkında ne duymak istersiniz? jeyi gerçekleştirmen lazım bu projenin içinde devremülk,
fizik tedavi ve otel olmalı. Yani şu an 300
ben teklif ettim. Teklifimiz de şudur ki
Şöyle Kızılcahamam’ın da Çamlıdere’nin de esnafı
kendini buna göre yetiştirip geliştirmeli. Mesela
suyun metreküpünü Ankara’da 5 kuruş
daha pahalıya satın. O 5 kuruşu
kişi çalışıyor az bir sayı değil bugünün şartlarına
en basitinden şöyle bir şey söyleyim. Ben belediye
başkanı iken de başaramadım şimdi de durum
göre 50 şer kişilik 6 tane fabrika yapar. Şimdi bizim
da suyu aldığınız yerdeki mağdur ettiğiniz
insanlara verin. Örneğin Çam-
en büyük sıkıntımız iş adamlarımızın kendi bölgemize
yatırım yapmaması. O zaman da söyledik siz 1
aynı; Kızılcahamam ve Çamlıdere’de esnaf ana
lıdere Bayındır ve Kızılcahamam
caddeye o arabasını getiri çekmesin. Dükkanının
milyon dolarınızla Ankara’da yılda 50.000 $ kazandırabilirsiniz
Kızılcahamam’da da 25.000 $ kazan-
Çeçtepe köyünü durumuna göre
önüne müşteri çeksin. Sen arabanı evinin önüne
ayırmalıyız. Bölgede ki mağdur
dırabilirsiniz. Gelin memleketinize de bir faydanız
koy. Kızılcahamam’ın bir yerden bir yere uzaklığı en
olanlara fon olarak ayırılsın. Mağduriyetin
giderilmesi için buralara
zaman dedikodusu oluyor ama sen gelmiyorsun.
olsun. Şimdi dışarıdan insan gelip yatırım yaptığı
fazla 1 kilometre. Yürüyerek gidip gelmek Sağlıklı
da olur ama biz bunu yaptıramadık. Bizim etimiz,
proje geliştirilsin. Diğer taraftan
Arzu ettiğimiz özel sektörün yöremizde ciddi yatırımlar
yapmasıdır. Çam Oteli’ni bizim hemşerimiz
sucuğumuz, bazlamamız kaliteli ve ciddi de satışlar
akla gelen tabii ki istihdamdır. Bölgenin
halkı da bu projeyle birlikte geçimini başka bir
yaptı. Bunun dışında hiçbir yerde Kızılcahamamlı
var. Şimdi esnafımızda kendisini geliştirdi kasaplarımız
eczane gibi tertemiz artı yöresel ürün satış
yerlerimiz restoranlarımız gayet güzel gelişiyor.
şeyle temin etmeye çalışsın.
yok. Teşvik ediyoruz, arsa bedava, su bedava diyoruz
ama gelen yok. Umarız bundan sonra iş adam-
O köylerimizin ahalisi Ankara’ya gelmez. Bizim Çamlıdere
olsun Kızılcahamam olsun baktığınız zaman Büyükşehir’e bağlanması ile birlikte iki milli parkılarımız
üzerine düşeni fazlasıyla yapar.
Önemli olan bir diğer konuda; Eliz projesi ile ilgili
gelenler biz buraya villa yapalım, zenginlere satalım
28
çok fazla arazisi yok. Kazan’a geldiğinizde bir aramızda
güzelleşti. Çamlıdere’de de Ali Semerkan-
belediyenin de çok kârı olsun dediler. Hesap ettik,
Bizim söyleyeceklerimiz, soracaklarımız bu kadar
sizlerin eklemek istediği bir konu var mıdır?
29
ziyle karşılaşırsınız ama Kurt Boğazını geçtiğimizden
itibaren arazimiz yoktur. Bundan dolayı da işsizlik
epey fazladır. Buna yönelik projeler geliştirmek gerekir.
Şu an Kızılcahamam bir noktaya geldi inşallah
Çamlıdere’de o noktaya doğru ilerliyor. Daha fazla
gelişmesi gerekir mi tabiki gerekir. Kızılcahamam’ın
termal tesisleri Türkiye’deki en önemli yerlerden biri
oldu Çamlıdere’de de dağ turizmi gittikçe gelişiyor
mesela geçen aylarda düzenlenen kar festivali gibi.
Bizim yapabileceğimiz turizmdir, eldeki veriler bunu
gösteriyor. Sağlık, termal ve din turizmi bunlardan
özel sektöre bu konularda ne kadar fazla yatırım
yaptırabilirsek oradaki istihdam da fazla olur.
Yöremiz Ankara’nın oksijen kaynağı hafta sonu pik-
nikler vs. etkinlikler çok yapılıyor. Siz bu etkinliklere
olan katılımı artırmak maksadıyla yapılan reklamları
yeterli buluyor musunuz?
-Soğuk su milli parkımız Türkiye’deki milli parklar
içerisinde ikinci sırada yer alıyor. Ziyaretçi olarak
da ciddi bir potansiyel var.
di Hazretlerini Büyükşehir yaptı Allah razı olsun.
Kızılcahamam’da Anfa şirketine verildi ve Kızılcahamam
milli parkını çalıştırılıyor. Geçmişte orası
Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nde idi ücretli giriş
sağlanıyordu fakat hizmet verilmiyordu. Şu an
ciddi bir hizmet veriliyor. Masası, ocağı ve benzeri
şekilde tüm altyapısı temin ediliyor. Buradaki
en önemli mevzu günübirlik gelen cebinde parası
olup da para harcayacak insanların, Kızılcahamam’da
konaklama yapabilecekleri yerlere ihtiyacımız
var. Başkent Üniversitesi’nin 400 yataklı Fizik
tedavi ve rehabilitasyon merkezi projesi vardı.
Bir hastane yapılacaktı ama bazı şartlardan dolayı
ertelendi. Tekrar bu projeleri canlandırmaya çalışıyoruz.
Tabii ki bununla birlikte yöremizinde reklamının
iyi yapılması ilçemize gelen günübirlik ziyaretçilerin
sayısını artıracaktır. Burada en önemli
konu günübirlik gelenler Ankara’da ki marketlerden
yiyeceğini içeceğini alıp gelmemeli ki yöremiz
kalkınabilsin.
gerçekten belediyenin çok karı oluyor evet ama
zenginlere satıyorsun dışarıdan yiyeceğini getirecek
çöpünü de bize bırakıp gidecek. Peki Kızılcahamam’a
ne faydası olacak. Bir Kızılcahamamlı hemşerimize
dedim ki; bak burası senin hakkın ayrıca
bir Kızılcahamamlı olarak da vazifen. Senin bu pro-
Allah işinizi gücünüzü rast getirsin güç ve kuvvet
versin. Yaptığınız ve planladığınız faaliyetlerde Allah
kolaylık versin. Dediğimiz gibi bu kapı Kızılcahamam’ın
Çamlıdere’nin kapısıdır. Gücümün yettiği
yere kadar arkanızdayım.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
OSTİM Başkanı Orhan Aydın
OSTİM, Milli İhtiyaçların Çözüm Merkezidir
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
OSTÝM,
Milli
Ýhtiyaçlarýn
yum. Evli ve dört çocuk babasıyım. İlkokul 4. sınıfa kadar
köyümde okudum. Beşinci sınıfı Ankara Kalesi’nin
dibinde bulunan Necatibey İlkokulu’nda okudum. Yenidoğan
Hıdırlıktepe’de oturdum. Daha sonra Gazi
Lisesi’ni bitirdim. Ondan sonra Ankara Devlet Mimarlık
Mühendislik Akademisi Makine Mühendisliği Bölümü’nden
mezun oldum. Okulun ardından mühendis
olarak Sanayi Bakanlığı Sanayi Dairesi’nde 1975’den
1979’a kadar çalıştım. Oradan askere gittim. Askerden
sonra sivil hayatta serbest olarak çalışmaya başladım.
Okul yıllarında iken babamızın işi ile birlikte idik.
Babamla amcam, Osmanlı Reklam’ın kurucusu idiler. O
yıllar Ankara Pasajı’nda Osmanlı Reklam’ın ilk atölyesi
vardı. İsmi ‘Osman Tabela’ idi. Ortaokula ve liseye gittiğimiz
yıllarda biz hep bu iş yerine gidip gelirdik. Babamızla
beraberdik. İşyeri önce Posta Caddesi Tiritoğlu
Han’a ardından da Yeni Sanayi Demir Cadde’ye geldi.
Aynı anda Sıhhiye Merkez İşhanı’nda da yerimiz oldu.
Daha sonra OSTİM’e geldik.
80’li yıllara kadar Osmanlı Reklam’da işin her kademesinde
çalıştım. Çıraklık, kalfalık, ustalık, mühendislik,
deşlerimle birlikte kendi işlerimize başladık. Bir süre
sonra OSTİM’de lastik satış noktası açtım. Renault
yetkili servisi kurdum. Halen o işlerimiz devam etmektedir.
İşlerimiz devam ederken OSTİM organizasyonunun
yönetimine davet edildik. 1992 yılından bugüne
OSTİM yönetiminde görev yapıyorum. Buradaki organizasyonların
kurulması ve işletilmesi ile ilgili çalışmaları
sürdürmekteyiz.
Bahsettiğim süreç içinde bizim bir okul hayatımız, bir
de siyasi geçmişimiz oldu. 1975 yılında Devlet Mimarlık
Mühendislik Akademisi’nde okurken aynı zamanda
sosyal faaliyetlere de katılıyordum. Milli Selamet Partisi
Gençlik Kolları’nda bulundum, Akıncılar Derneği’nin
kurucu üyesi oldum. 12 Eylül olaylarında; 12 Eylül’ü
kısmen değişik yönleri ile yaşamış oldum. Daha sonraki
yıllarda da belediye başkan adaylığım, Refah Partisi’nden
milletvekilliği adaylığım oldu. Saadet Partisi ve
Fazilet Partisi’nde çalışmalarım oldu.
1980’den 1992 yılına kadar OSTİM’de ticaretle meşgul
oluyordum. Bu arada bir iki tane de sosyal faaliyete
katılıyordum. Dernek, vakıf, parti ve benzeri organizas-
Yönetim Kurulu Başkanı olduk. O günden bu zamana
burada faydalı olmaya çalıştık ve çalışıyoruz. OSTİM’e
sadece bir kooperatif, sanayi bölgesi olarak bakmadık,
bir takım yeni oluşumlar için çalıştık.
OSTİM, milli ihtiyaçların çözüm merkezidir
Ankara’nın öncü sanayi bölgelerinden biri olarak yarım
asrı geride bırakan OSTİM, 17 sektör ve 139 işkolunda,
6.200’den fazla işletme, 60.000’den fazla çalışanın
faaliyet gösterdiği, milli ihtiyaçların karşılanmasında bir
çözüm merkezi olarak uluslararası marka değerine sahip
bir KOBİ kentidir.
Merhum Cevat Dündar ve bir grup müteşebbisin
1967’de temellerini attığı OSTİM, günümüzde KOBİ’lerin
ideallerini büyüterek Türkiye’de “ortak rekabet” ve
“güç birliği” kavramlarını belleklere yerleştirmiştir.
OSTİM, 1997 yılında OSB statüsü alarak bölge işletmelerinin
sorun ve ihtiyaçlarına yönelik kaliteli ve düşük
maliyetli altyapı, girdi ve üstyapı üretim ekosistemini
güçlendirmiştir. OSTİM’de üretim ortamında ihtiyaç
duyduğunuz her türlü yatırım, izin, alt yapı temini
vb. hizmetlere “tek adımda” erişebilir, hızlı ve kaliteli
yonlarla da uğraşıyordum. Aynı zamanlarda da Kızılcahamam
ve Etlik Yayla Kent Kooperatifi ve inşaatları ile üretim tesisleri, kamu hizmet birimleri, yaşam alanları,
bir şekilde temin edebilirsiniz. 7/24 yaşamın sürdüğü;
Çözüm
de meşgul oluyorduk. Yeni OSTİM Kooperatifi, İvedik sağlık, eğitim ve sivil toplum kurumlarıyla farklılıklarını
Orhan Aydın
Organize Sanayi Bölgesi Öz Anadolu Kooperatifi; bunların
kuruluşları ve yürütülmesinde de aktif olarak gö-
üretim ortamında yer alabilirsiniz.
ortaya koyan bu büyük yapıda güvenli ve verimli bir
OSTİM Başkanı
Merkezidir
OSTİM Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı
rev aldım.
İşletmelerin gelişimlerine yönelik ihtiyaçlarınız için uzmanlaşmış
OSTİM kurumlarından eğitim, danışmanlık,
Yeni OSTİM Kooperatifi’ni kısa sürede bitirmemiz neticesinde;
davet ve talep üzerine buraya OSTİM’de istihdam, rehberlik, Ar-Ge, teknoloji transferi, pazarla-
Ankara Kızılcahamam Mahkemeağcin Köyü doğumlu-
hepsini yaptım. 1980 yılında askerden dönünce kar-
30 31
ma, tanıtım vb. alanlarda destek alabilir, iş birliği yapabilirsiniz.
Üretim, teknoloji, Ar-Ge gibi kavramlar Türkiye’nin geleceği
açısından hayati önemde. Eğer bu yönde ilerleme
sağlanamazsa, ithalata dayalı tedarik, açıkları ilerletir.
Üretim olmadan, katma değerli ürün üretilmeden
istenilen sonuçlara ulaşılamıyor.
Türk sanayisi çok kabiliyetli, başaramayacağı hiçbir
şey yok. 2018’e bölgemiz açısından baktığımız zaman;
savunma ve havacılık sanayiine çalışan firmalarımızın
çoğunluğu, onların ihracat kapasiteleri önemli bir etken
oldu. Türkiye için çarkları döndürmeye ve üretimi
sürdürmeye davam ettik.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
OSTİM Başkanı Orhan Aydın
2030’a Hazır Olmak
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Sanayileşme stratejik bir kavram
Bir ülkenin bağımsızlığının temel şartlarının başında,
ekonomik alandaki gücü gelmektedir. Ekonomik alandaki
gücü ise üretim kabiliyetleri ve markalaşmayla
pekişmektedir. Uluslararası alanda söz söyleyebilme
ve hâkim ülke pozisyonunda olmak da yine temel ekonomik
dengelerle ilgilidir. Sanayileşmeyi stratejik bir adımları ümit verici. Zaman kaybetmeden hayata geç-
Devletimizin yerlileşme konusundaki beyanları ve
Araştırmalar 20 yıl sonra X kuşağı yöneticilerin şirketleri
yönetmeyeceğini, yerlerini Y kuşağı yönetibilmek
ve ürünlerimizi başkasına pazarlayabilmek,
bir tarlaya dönüşüyor. Bu tarlada söz sahibi ola-
kavram olarak görüyoruz. Savunma sanayiindeki gelişmeler
bunun en güzel örneğidir. Sektör, birçok ürünü lar var. Bu çok kıymetli ama bizim hep söylediğimiz;
mesi şart. Özellikle savunma sanayiinde ciddi başarıcilere
ve bırakacaklarını gösteriyor. Aynı zamanda, ürün tedarik etmek için yabancı dil şart. Ülkemiz-
32 33
kendi imkânlarıyla, mühendisleriyle tasarlayıp, üretip
Türkiye’nin gücüne güç katabiliyor. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın himayesinde, savunma
sanayiindeki kritik ürünler Türkiye’de üretiliyor.
Türkiye sanayisi yerli ve milli yönde adımları attıkça, gelişmiş
ülkeler, “Serbest piyasa ekonomisi var, bu kuralı
koyamazsınız, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) kuralları
var, böyle yapamazsınız.” gibi dayatmalarda bulunuyorlar.
Oysa kendileri gelişirken bu kurallara uymadılar. Merdivenle
üste çıktılar; merdiveni üst kata koyup bize ne
yapmamız gerektiğini tarif ediyorlar. Onların tarifleriyle
biz sanayileşme sürecimizi tamamlayıp 10 bin dolardan
25 bin dolara hiçbir zaman gelemeyiz. Onların malını satın
aldıkça, standartlarını kabul ettikçe biz onlardan 10
adım geriden gitmeyi kabullenmişiz demektir.
Ülke kalkınmasının bize göre en kritik noktasını “Yerli
ve Milli Üretim” anlayışı oluşturmaktadır. Bilinmelidir
ki; bir ülke kendi tasarımını ve markalarını ortaya koymadıkça
dünya ekonomisinde söz sahibi olamaz.
Ülkeleri güçlü yapan üretim gücüdür
Ülkeleri güçlü yapan üretim gücüdür. Başkalarının tasarladığını
üretmek güç kazandırmaz. Bilgiyi ve teknolojiyi
üretime çevirmek gerekir. Kendi yaptığımız ürünleri
önemsemezsek, yabancıların ürettiği ürünlerle
kalkınmamızı sürdüremeyiz. Bu nedenle birbirimize
yardımcı olarak kendi imkânlarımızla üretmeliyiz.
Üretimin nitelikli hale gelmesi, marka çıkartmak için
gelişmiş ekonomilerin yaptığı gibi davranmalıyız. Kendi
üreticimizin önü açılmalı, onlara Ar-Ge ve inovasyon
süreçlerinde sabır gösterilmeli ve destek sağlanmalı,
uluslararası pazarlarda rekabet gücü geliştirilmelidir.
Savunma sanayiinin yaptıklarını öngörerek, diğer alanlarımızı
da aynı şekilde uzun vadeli bir stratejik plana
dönüştürüp, bütün kurum ve kuruluşların ortak hareketiyle,
sanayileşme konusundaki hamleler pekiştirilmelidir.
Üretim yapanları çok önemsememiz gerekiyor.
“Katma değeri yüksek olan ürün üretelim, açığı kapatalım
ama nasıl?” sorusunun cevabını tam yazmalıyız.
savunmada yaptığımızı diğer alanlara da taşımak. Yani
sağlıkta aynı şekilde değiliz, enerjide, ulaştırmada aynı
şekilde değil. Yapabiliriz, bunu için paradigma bu noktaya
çekilmeli.
Satın almadan vazgeçmeliyiz. Başkalarının bize yazdırdığı
sözleşmeler ve şartnameler bizi hep satın almaya
götürüyor. Uzun soluklu, stratejik çaba sarf etmemiz
gerekiyor. Teknolojik ürün üretme kısa vadeli değildir.
Uzun vadeli, uzun soluklu; azim ve kararlılıkta üzerine
gidilmesi, sabredilmesi gereken bir olgudur
yapay zekanın 10 yıl içinde bir çok meslek grubunun
ortadan kaldıracağına dair söylemler bir çok makalede
ve dünya basınında sıkça yer alıyor. Sigortacılık
mesleği çalışanlarının yerini yapay zeka alacağı söyleniyor
ve Japonya’da bu alanda çalışmalar hayata
geçti bile. Peki 10 yıl sonrasına şimdiden nasıl hazırlık
yapabiliriz, en kritik konu bu. Genç bir mühendis
ve ihracat yapan bir sanayici olarak, bu konu üzerindeki
izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Dünyada trendler değişiyor, kopyalanmasın diye
kimse ile paylaşmadığımız iş fikirleri 10 yıl geride
kaldı. Artık her konu ile ilgili makaleyi ya da iş planı
örneğini Google ve bir çok akademik online kütüphanede
bulabiliyoruz. Haliyle şuanda dünyada bizim
bildiğimiz ama başka kimsenin bilmediği hiçbir bilgi
yer almıyor. Bu durumda ne yapacağız? Pazarı iyi
okumak ve genele hitap edebilmek için kariyerimize
ve şirketlerimize yapılabilecek bazı iyilikler var.
Bunlardan bir tanesi yabancı dil becerisi. Dünya
artık küreselleşti ve git gide iletişim sayesinde ufak
de yabancı dil eğitimi maalesef basit değil, ama
üniversite mezunu olan, iş girişiminde bulunan ve
şirketi olan herkesin iletişim yeteneğine ve bunun
için yabancı dile ihtiyacı var. Bu gün olmasa bile
10 sene sonra olacağı kesin. Ulusal boyutta bir yabancı
dil eğitimi revizyonuna ihtiyaç var. Ama bu
şuan mümkün değilse, bizlerin bireysel girişimleri
ile bunu çözmemize ihtiyaç var.
Ülkemiz ve bir çok dünya ülkesi şuan ekonomik bir
durgunluk dönemi geçiriyor, bu dönemin bize katkısı
şu oldu; dış ticaretten korkan herkes, gözünü
dış pazarlara dikti. Çok iyi oldu, şuanda daha önce
hiç ihracat yapmamış, dış ticaret departmanı olmayan
40 yıllık firmalar ilk ihracatlarını yaptı bile. Gelecek
10 yılda dünya daha küresel bir hale gelecek,
ayakta kalanlar bu küreselliğe adapte olabilen, Tayvan’dan
rahatlıkla elektronik parça tedariği yapıp,
ürettiği ürünü Gana’ya satabilenler olacak. Bunun
için ne yapmalı, lisans derecesi ne olursa olsun,
herkesin temel düzeyde dış ticaret eğitimi alması,
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
2030’a Hazır Olmak
???
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
ihracatta ödeme ve teslim şekillerini öğrenmesi
gerekiyor. Şirketlerin ise gümrük müşavirleri edinmesi,
bankaların ihracat departmanları ile iletişime
geçmeleri, hedef pazarlarını belirlemeleri ve bu pazarlar
için kendi risklerini minimize eden teslim ve
ödeme şekillerini belirlemeleri gerekiyor. Gelecekte
ihracatı, dış ticaret uzmanları yapmayacak, herkes
kendisinin dış ticaret uzmanı olacak!
Fuarlar artık yeni müşteri bulma yeri olmaktan çıktı,
inovasyon ve teknoloji tanıtımlarının yapıldığı
sosyal, ekonomik ve teknolojik olarak öngörüde bu-
gelişmekte olan ülkeler arasındaki farklılıkları görüp;
telefonlarını geride bırakması ve fiyat performans
yerler haline geldi. Gelecekte yurtdışına fuara gidip
lunmaları ve geleceğe yönelik iş fikirleri geliştirmeleri
müşteri bulmak yerine herkes kendi Uluslararası
dengesinde öne çıkmasının Apple ve Samsung’a
konusunda büyük avantaj sağlayacaktır.
Pazarlamasını yapacak. Fuarlarda, yalnızca teknoloji
takip edilecek. Bunun için herkesin pazarlama-
tanesi.
yaşattığı gerginlik bunun en basit örneklerinden bir
dan anlıyor olması gerekiyor. Şimdiden kendimizi
Dünya git gide küçülüp, fırsatlar artarken, sürdürülebilir
başarı sağlamak zorlaşıyor. Sürdürülebilir
2030’un pazarlama stratejilerine hazırlamalıyız. Pazarlama
ve satışın nasıl farklı ve aynı amaca hizmet
bir kişisel ve kurumsal başarı sağlamak için birçok
eden araçlar olduğunu algılamalı, bunu yurt içi pa-
34
basit yöntemlerden bir tanesi.
anahtar var. Dil yeteneği ile iletişimi artırmak, dış
35
ticaret becerisi kazanmak, kendi uluslararası pazar-
zarlamadan, uluslararası pazarlama boyutuna taşımalıyız.
Çünkü 2030’da yeni bir ürünün ürün yaşam
eğrisi 2020’dekinden daha hızlı olacak. Yani yeni
bir ürün şu an 1 yılda pazarda herkese ulaşıp satış
ömrünü tamamlıyorsa, 2030’da bütün pazar rakip
ürünlerle dolacak ve deyimi yerinde ise 3 ayda belki
de daha kısa süre ömrünü tamamlayacak. Pazarlamada
hız 2030 için çok şey demek olacak.
E-ticaret, dünyada hızla yükselen bir trende sahip.
Alışveriş merkezi cenneti ülkemizde bile tüketicinin,
alışveriş alışkanlıkları değişti. Artık insanlar daha
önce kimsenin giymemiş olduğu, paketini ilk kendilerinin
açacağı, ütülü, dünya markası ya da lokal markaların
kıyafetlerini internetten sipariş etmeyi tercih
ediyorlar. Çünkü insanlar alışverişe gidip arabanıza
park yeri arama, bir sürü ürün arasından doğru bedendeki
ürünü bulma, reyonda yoksa depodan sordurma
zahmetine girmek istemiyorlar. Bir çok ofiste
çalışanlar çalışırken bir yandan da online mağazalardan
alışveriş yapıyor. Ayrıca artık bir kamu kuruluşunda
ya da özel sektörde çalışan, aynı zamanda
e-ticaretle Çin’den toptan getirttikleri, gereksiz ama
hayatı kolaylaştıran ürünlerin satışını yapıp, sadece
ürünü kargolayarak ticaret yapıyor. Şimdiden E-ticaret
ve E-ihracat konularıyla ilgili basit birkaç eğitim
almak 10 yıl sonra aç kalmamak için alınabilecek en
Yazılım konusu ise yapay zekanın temelini oluşturuyor.
Ancak 2030’da şirketler artık dışarıdan yazılım
hizmeti almayı bırakacak. Ayrıca kodlamalar için bilgisayar
mühendisi istihdam etmeyi de bırakacaklar.
Artık; çok yönlü, “multi tasking” olarak tanımlanan
iş gücü önem kazanacak. Mesela hem yazılım bilen
hem üretim planlama yapan üretim planlama mühendisleri
istihdam edilecek. Şirketler kendi üretim
planlama stratejilerini bilen mühendislerine,
kendilerine uygun algoritma çözümü sunan basit
yazılımlarla zamandan tasarruf ederek çözümlemeler
yaptıracaklar. Bu konuda geride kalmamak için
iyi düzeyde Microsoft Excel programı ve Excel’de
makro kullanarak yazılan kodlamaları bilmek gerekiyor.
Bunun için üniversitelerde Endüstri Mühendisliği
bölümlerinde karar destek sistemleri geliştirme
dersleri veriliyor. Endüstri Mühendisi olmayanlar ise,
Excel ve makro kullanımları ile ilgili kurslara katılabilirler
ve gelecekte herkes aynı nitelikte olacağı için
çağın gerisinde kalmamış olurlar.
Yukarıda saydığım beceriler gelecekte iş hayatında
geride kalmamak, çağa ayak uydurmak için gerekli
genele hitap eden geliştirilmesi gereken becerilerdi.
Peki sosyo-kültürel olarak 10 yıl sonrasına nasıl hazırlanabiliriz?
Bunun için seyahat etmek insanın ufkunu
en çok açan hobilerden birisi olabilir. Dünyada farklı
kıtalarda seyahat eden kişilerin yaşadığımız dönemi
iyi analiz edip, ileriye yönelik gelişmiş olan ülkeler ve
2030’a hazır olmak için 2020’de çalışmaya başlamamız
gerekiyor.
Buna genç girişimcilerin ve
girişimci adaylarının ihtiyacı olduğu kadar, ürün-
yaşam eğrisinde olgunluğa ulaşmış olan ürünlere
sahip firmaların ihtiyacı var. Çünkü, bu gün pazar
payı çok büyük olan firmalar, bütün pazara nüfuz
etmiş durumda ama teknoloji 2 yıl sonra başka bir
noktaya geldiğinde, elinde hali hazırda pazarda
başarısını kanıtlamış ürünlere sahip firmalar geride
kalabilirler. Huawei’nin, son yıllarda cep telefonlarında
görüntü kalitesinde Samsung ve Apple cep
lamamamızı yapmak, e-ticaret becerisi geliştirmek,
kendi kodlamamızı yapabilir seviyeye gelmek, seyahat
edip gözlemlemek bunların en basit ve yapılabilir
olanları.
2030’da kendi kodlamasını yapan, ürününü e-ticaret
aracılığıyla yurtdışına satan, iletişimi tamamen
kendi sağlayan, dış ticaretten anlayan multitasking
“çok yönlü” kişiler iş dünyasında aktif olacaklar. Ve
az insan kaynağı ile çok iş yapan şirketler ön planda
olacaklar. 10 yıl geriden gitmemek için bu gün
kolları sıvamayı unutmayın.
Elif Tamer Maradit
Tamer Grup Yönetim Kurulu Üyesi
Endüstri Mühendisi
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Günümüz teknolojisinin hızlı geliştiği dönemde,
fazla fazla verinin elektronik ortama kaydedilmesi
istenildiği zaman ortaya çıkarılması kolay bir hale
geldi. Bu durumda veri madenciliği önemli yer almaktadır.
Peki, veri madenciliği nedir? Kimlere veri
madencisi denir? …
İlk olarak veri nedir? Sorusu ile başlamak istiyorum.
Gerçek dünyada var olan ancak araştırmacı tarafından
bilinmeyen ve ortaya çıkarılması amaçlanan
bilgi taşıyıcısına veri denir. Bilgi ise öğrenme araştırma
ya da gözlem yolu ile elde edilen ve gerçek
kişinin veriye yönelttiği anlamdır.
Bilgiyi üretebilen, kullanılabilen bireyler, şirketler
ve toplumlar daha hızlı gelişir, gelirlerini, karlılıklarını
ve refah düzeylerini artırırlar. Bilgi çağında değer
yaratmanın yolu fiziksel varlıklardan çok, bilgi
kaynaklarını etkin kullanmaktan geçer. Bilgisayar ve
iletişim teknolojilerindeki gelişmeler çok fazla verinin
hızlı toplanmasına, depolanmasına, işlenmesine
ve bilgiye dönüştürüp yeniden istenilen noktalara
iletilmesine olanak sağlamıştır.
Teknolojik gelişmeler dünyada gerçekleşen birçok
işlemin elektronik olarak kayıt altına alınmasını, bu
kayıtların kolayca saklanabilmesini ve gerektiğinde
erişebilmesini hem kolaylaştırmakta, hem de bu
işlemlerin her geçen gün daha ucuza mal edilmesini
sağlamaktadır. Ancak saklanan birçok veriden
kararlar için anlamlı çıkarımlar yapabilmek bu verilerin
bilinçli uzmanlarca analiz edilmesini gerektirmektedir.
(Data Mining)
Veri miktarı arttıkça bunların analiz edilmesinde
özel araçlar ve yöntemlerin kullanımı zorunlu hale
gelmektedir. Bu amaçla toplanan veri çeşitli istatistiksel
yöntemlerle analiz edilerek anlamlı, kullanılabilir
ve karar verme sürecinin etkinliğini ve verimliliğini
artırıcı bilgilere dönüştürülür. Büyük miktarda
ve oldukça hızlı toplanan verinin çeşitli analizler
sonucunda anlamlı bilgilere dönüştürülmesi noktasında
“veri madenciliği” süreci devreye girmektedir.
Tanımların birçoğuna bakıldığında ortak terimlerden
biri “çok fazla” bir diğeri ise “anlamlı” dır.
Çok fazla veri ambarlarında tutulması anlamlı bilgi
edilme çabası olarak söylenebilir.
Veri madenciliğinden en önemli disiplinlerin başında
makine öğrenmesi geliyor. Ayrıca ortaya çıkan
sonuçların analiz edilmesinde ise istatistik biliminden
faydalanılıyor. Makine öğrenmesi ile birlikte
yapay zekâ alanındaki gelişmeler de veri madenciliği
açısından önem arz ediyor.
Makine öğrenmesi, önceki gözlemlere dayanarak
doğru tahminler yapabilmeyi öğrenebilmek amacı
ile otomatik tekniklerin geliştirilmesidir.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
37
Veri Madenciliği
Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
38
İstatistik, geçmiş ve şimdiki durum ile ilgili toplanmış
sayısal veriyi geliştirilmiş olan teknikleri ile
analiz ederek gelecek hakkında karar vermemizi
kolaylaştıran bilim dalıdır.
Veri madenciliği ve istatistik nedir?
Veri madenciliği esasen istatistiğin kullanıldığı bir
tekniktir. Özellikle çok müşterisi olan firmalar, bankalar
tarafından büyük bir hızla benimsenmektedir.
İşte bu nedendendir ki işletmeler istatistik uygulamalarını
özellikle pazarlama amaçlarına yönelik uygulamalarını
adeta yeniden keşfetmektedirler. Yani
her ikisinde de temel olan öğeler veri ve bilgi’dir.
Bu yüzden birbiri ile oldukça örtüşen konulardır.
Veri madencisi kimdir?
Toplanan bütün veri gruplarını belirledikleri programları
kullanarak, verileri anlamlı hale gelecek şekilde
organize ederek ve anlaşılabilir bir hale getirir.
Veri madenciliğinin kullanıldığı yerler
Süpermarket, müşterilerinin satın alım eğilimlerini
irdeleyerek, promosyonlarını belli müşterilere yönlendirilmesi,
aynı kaynakla daha çok satış gerçekleşmesine
yardımcı olabilir.
Yeni
Teknolojilerde
imzası
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
39
Bankalar kredi kararlarında kredi isteyenlerin özelliklerini
ve davranışlarını irdeleyerek batık kredi
oranını azaltabilirler.
Hastaların teşhis ve tedavi maliyetleri irdelenerek
hastalık riskinin ilk aşamada tespiti, kontürolü ve
kaynak planlama açısından fayda sağlayabilir.
Bunlar gibi ticaret, sigorta, sağlık, ilaç, Telekom,
finans, web sitesi analizleri alanlarda da kullanılabilir.
Seyide Nur Bozüyük
Eski Bursiyer • İstatistikçi
Sektörümüzün öncü kuruluşlarından HAVELSAN,
ülkemizin 2023 hedefleri doğrultusunda; ihracat,
AR-GE çalışmaları ve ürünleşme konularındaki yoğun
çalışmaları ile hem savunma sanayiinde ve sivil
sektörde hem de faaliyet gösterdiği diğer alanlarda
ilerlemeye devam ediyor.
Savunma ve Bilişimin Güçlü Markası HAVEL-
SAN Türkiye’nin en büyük teknoloji firmaları arasında
yer alan HAVELSAN; deneyimi, uzman çalışanları,
ileri teknolojiye dayalı yazılım yoğun özgün
çözüm ve ürünleriyle güçlü bir markadır.
Bünyesinde geliştirilen yüksek teknoloji ve yazılımların
yanı sıra HAVELSAN; savunma, güvenlik
ve bilişim sektörlerinde teknoloji üretiyor, iş ekosisteminde
yer alan firmaların çözüm ve ürünlerini
de bir araya getirerek müşterilerine anahtar teslim
çözümler geliştiriyor.
HAVELSAN;
- Komuta Kontrol ve Savunma Teknolojileri
- Eğitim ve Simülasyon Teknolojileri
- Bilgi ve İletişim Teknolojileri
- Ülke ve Siber Güvenlik Çözümleri
Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası
Yeni Teknolojilerde Havelsan İmzası
alanlarında özgün ürün ve sistemlerden oluşan çözümlerini
başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere,
kamu kurum ve kuruluşlarının, özel sektörün ve
uluslararası müşterilerinin hizmetine sunuyor.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
HAVELSAN, 5 Yıldız Belgeli ilk savunma sanayi şirketi
Türkiye Kalite Derneği’nin (KalDer), European Foundation
for Quality Management (EFQM) Avrupa Kalite
Yönetim Vakfı Mükemmellik Modeli doğrultusunda
yaptığı değerlendirme sonucunda “Mükemmellikte
Yetkinlik 5 Yıldız Belgesi”ni alan HAVELSAN, Türk savunma
sanayisinde bu belgeyi alan ilk şirket oldu.
Savunma sanayii için son yıllarda önemi bir hayli
artmış olan otonom sistemler konusunda HAVEL-
SAN’ın çalışmaları da devam ediyor. Eğitim ve Si-
EFQM’in ulusal iş birliği ortağı olan KalDer, HAVEL-
SAN’ı; iş mükemmelliği ve mükemmel kuruluşlar
için sahip olunması gereken tüm unsurları içeren
“liderlik, strateji, çalışanlar, iş birlikleri-kaynaklar,
süreçler-ürünler-hizmetler, çalışanlarla ilgili sonuçlar,
Dr. Mehmet Akif Nacar
HAVELSAN, kurumsal kaynak yönetimi alanında mülasyon Teknolojileri Genel Müdür Yardımcılığı,
müşterilerle ilgili sonuçlar, toplumla ilgili so-
Havelsan Genel Müdürü
geliştirdiği yazılıma birçok kamu kurumunun ve 2018’den bu yana otonom sistemler konusunda
40
nuçlar ve iş sonuçları” olmak üzere Mükemmellik
özel sektör firmalarının ihtiyacı olduğunu belirten çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda, Sürü
Modelinin 9 ayrı kriteri üzerinden değerlendirmişti.
41
Proje Bazlı Yapıdan Ürünleşme Sürecine 38 yılı aşkın
bir süredir ülkemizi ve dünyayı daha güvenilir bir yer
haline getirebilmek için yarının akıllı teknolojilerini
geliştiren HAVELSAN, iş modelini “proje” bazlı yapıdan
“ürün” bazlı yapıya dönüştürerek, iç dinamiklerini
de harekete geçiren bir sürecin fitilini ateşledi.
Yurt dışında geliştirilen hiçbir teknolojiden geri
kalmamak hatta daha iyisini üretebilmek, HAVEL-
SAN’ı kendi bölgesinde daha avantajlı hale getirdi.
HAVELSAN’a artı değer katan tüm bu değişiklikler,
bugün Defense Top 100’deki yerini almasını sağladı.
HAVELSAN; dünyanın en fazla savunma cirosu
yapan 100 şirketinin açıklandığı Defence News Top
100 listesine 99. sıradan girerek, bu alanda Türkiye’nin
en güçlü 7 şirketinden biri olmayı başardı.
HAVELSAN’ın Genel Müdürü Dr. Mehmet Akif Nacar,
şirketin geleceğine ışık tutacak önemli bazı
projeleri Saha EXPO’ya özel olarak yayınlanan Business
Türk için açıkladı:
Milli Muharip Uçağı (MMU), Milli Kurumsal Kaynak
Yönetimi, Robotik Sistemler üzerine yürütülen çalışmalar
ve Gerçek Zamanlı İşletim Sistemi Projesi
gibi projelerin HAVELSAN’ın gündemindeki en
önemli projeler arasında olduğunu belirten Nacar,
MMU projesi ile ilgili şunları söyledi:
“Şirket olarak çeyrek asra yakın bir süredir simülatörler
alanında önemli bir tecrübeye sahip olduk.
Tüm bu birikim ve tecrübe, bugün Milli Muharip
Uçak Projesi’nde yerimizi almamızı sağladı. Biz
simülatörlerde harekât test ortamı yazılımını geliştiriyoruz.
Şimdi bu yazılımın daha da geliştirilerek
yabancı muadilleriyle eş düzeye getirilmesi
ve kullanıma açılması planlanıyor. Bunun için de
1 yıldan fazla süredir gerek Savunma Sanayii Başkanlığımız
ve MMU projesinin ana yüklenicisi olan
kardeş şirketimiz TUSAŞ’la görüşmelerimiz devam
ediyor.”
Nacar, “Stok, demirbaş, finans, bordro gibi bütün
modülleri içerisinde barındıran, çeşitli ölçeklerde
bulut ortamına da taşınabilecek bir kurumsal kaynak
yönetimi platformunu geliştiriyoruz. 2021 yılında
ilk kurulumlarını yapmayı, daha sonra canlıya
almayı planlıyoruz. Özellikle KOBİ’lerin buna çok
ihtiyacı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Robotik Uçan Sistemler ile Robotik ve Otonom
Kara Sistemleri alanlarında AR-GE çalışmaları gerçekleştiriliyor.
Çalışmalar sonucunda 2019 yılında
kısa süre içinde orta seviye insansız kara aracı prototipi
tasarlanarak geliştirildiğini dile getiren Nacar,
“Prototip araçla sürüş ve arazide test faaliyetlerine
devam ediyoruz. İnsansız kara aracı ilk kez geçen
yıl İstanbul’daki Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda
(IDEF) sergilenmişti. O dönem uzaktan kumandalı
olan araç, son testleriyle birlikte insansız
hale getirildi” ifadelerini kullandı.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
42
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si
Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
Şehirler mi insanları inşa eder/kurar/yetiştirir, insanlar
mı şehirleri? sorusunun kestirme cevabı “her
ikisi birbirini karşılıklı inşa ederler” cümlesidir. “Ot
kökün üzerinde biter” atasözünde ifadesini bulduğu
gibi, alimler, düşünürler, siyasetçiler, sanatçılar
kısaca toplumu inşa eden önderler yetişebilmek için
kuvvetli sağlam bir “köke” ihtiyaç duyarlar. Bu kök
aileden başlayıp mahalleden şehri kadar uzanan
çevredir. Bu kökün/çevrenin dal salabilmesi, ürün
verebilmesi için de sağlam bir tohuma ihtiyacı vardır.
N. Fazıl’ın dizeleri tam da buna işaret etmektedir:
Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan
mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen / Çatlarsan doğuran
kısrak utansın!
Bu bağlamda diyebiliriz ki Ankara, Hacı Bayram
Veli’yi inşa etmiş/yetiştirmiş o da Ankara’yı inşa
etmiştir. Dahası Ankara merkezli bu toprakların kurucu
değerlerinden biri olan Hacı Bayram Veli’nin
inşa faaliyeti 15. Yüzyıldan beri devam etmektedir.
Öyleyse önce Hacı Bayram’ı inşa eden Ankara’yı,
sonra Hacı Bayram’ı daha sonra Hacı Bayram’ın
Ankara’sını ve nihayet Hacı Bayram’ın Ankara ve
Türkiye için anlamını anlamaya çalışalım.
Hacı Bayram Veli’yi İnşa Eden Ankara
Ankara’nın Selçuklulardan başlayıp Ahiler İdaresi’ne
kadar uzanan bir Müslüman Türk hâkimiyeti
dönemi vardır. Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sını
maddi ve manevi bakımdan şekillendiren büyük
ölçüde bu zaman dilimi olmuştur.
işaretlerden biri adıdır. “Ankara” adı bir iki ses değişikliği
ile bugüne kadar gelmiştir. Selçuklular döneminde
“Daru’l-hısn” ve “Darü’l-celal” olarak da
anılmıştır. Osmanlı, Ankara’yı peygamber soyunun
kurduğuna mukaddes bir şehir olarak görür:
“…Ravzatu’l-Ahbab’ın muhtevasını içeren Kâmus
bu şehri kadim adını Amûr adındaki zata nispetle
Amûriye olmak üzere tetkik etmiştir. Bu Amûr’un
nesep zinciri dokuzuncu nesilde Hz. Nuh (as)’ın
oğlu Sam’a ulaşan Amûr’dur. Bu nispet söz konusu
şehrin kıdemine delalet eder.” (Ankara Vilayet Salnamesi,
1288/1871-2, I, s. 77)
Ankara ve çevresi, Türkler için, Kale’nin askeri ve
stratejik önemi yanında tarım ve hayvancılığa elverişli
coğrafyasıyla da önem arz ediyordu. Selçuklu
Türkleri, Malazgirt Zaferi’nden yaklaşık iki yıl sonra
An¬kara’ya girmişlerdir (1073). Selçuklu hâkimiyetinin
fiilen sona ermesi üzerine Ankara’da yönetimi
Ahiler üstlenmiştir (1290-1354). Şehri Osmanlı sultanı
I. Murad topraklarına katmıştır(1362).
Bu noktada şunu ifade etmeliyiz ki Hacı Bayram Veli’yi
“Ahi Ankara” yetiştirmiştir. Dini-tasavvufi, ekonomik
ve siyasi kardeşlik yapısı olan Ahiliğin temel
değerleri “ahilik andı”nda ifadesini bulmuştur:
“Ahi Evran yurdunda mesleğini icra eden zanaatkâr
ve ticaret erbabı olarak; çalışmayı ibadet sayan
bir anlayışla Hakkın rızasını gözeterek halka hizmet
edeceğime, Ahiliğin temel değerleri olarak; cömertlik,
doğruluk, dürüstlük, hoşgörü, güven, sevgi,
sabır, dostluk, fedakarlık, adalet, kanaatkarlık ilkelerine
ve komşuluk hukukuna uyacağıma;
cağıma, müşteri velinimetimdir düşüncesiyle onlara
güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip hileli
ve çürük mal satmayacağıma, yalan söylemeyeceğime,
insanları kandırmayacağıma, hayatımın her
döneminde kul hakkını gözetip kimseye haksızlık
yapmayacağıma, meslek eğitimi ve kurallarına bağlı
kalacağıma, helalinden kazanıp haram lokma yemeyeceğime
ve Ahi esnafında olması gerekli ahlaki
değerlere bağlı kalacağıma namusum, şerefim ve bütün
mukaddesatım adına ant içerim..”
Bu değerlerle Ankara tam bir Müslüman Türk yurdu
kimliği kazanmıştı. Siyasi hakimiyet yanında kültürel
bakımdan da Türk-İslam medeniyet havzasının
rengini almıştı. Nüfus bakımından Türkleşmişti.
Meskunlarının dini ve milli kimliğini ifade mahalle
adları artık Müslüman Türk adları idi. Ekonomisi
tarım ve hayvancılık yanında ticarete dayanıyordu.
Camileri/mescidleri, tekkeleri-dergahları-zaviyeleri,
mektepleri-medreseleri ile Müslüman Türk insanını
inşa ediyor-yetiştiriyordu.
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si
Ebeveyninin verdiği adı Numan b. Ahmed olan Hacı
Bayram Veli (1352-1430), Ankara Çubuk Suyu/Çayı’nın
sol kıyısındaki Solfasol (Solfasıl veya Zülfazıl)
köyünde 14. Yüzyılın ikinci yarısında doğan bir
Türk mutasavvıfıdır. Zahiri ilimlerle ilgili eğitimini
Ankara’da tamamlamıştır. Manevi terbiyesini yada
tasavvufi neşvesini Safeviyye tarikatı mürşitlerinden
Aksaraylı Hamid-i Veli Somuncu Baba’dan almıştır.
Ankara’da bir yandan örgün eğitimde müderris
olarak ders vermiş bir yandan da yaygın eğitimde
tasavvufi irşat faaliyetleri yürütmüştür. Ankara’da
vefat etmiştir. Bugün adını taşıyan bu mekan, Hacı
Bayram Camii, Hacı Bayram Türbesi, Ak Medrese,
Zaviye ve Çilehane ile bir külliye niteliğindedir.
Bir coğrafyanın, şehrin veya yerleşim yerinin mensup
olduğu kültür ve medeniyeti gösteren önemli
Elime, belime, dilime sahip çıkıp günahlardan sakınacağıma,
ölçü ve tartıda doğruluktan sapmaya-
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si - Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
Ankara’nın Hacı Bayram Veli’si - Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
44
Mutasavvıfların biyografilerini içeren Nefahatü’l-Üns’te
(s. 1077-1778) Hacı Bayram’ın donanımı
ve bu topraklar için anlamı şöyle ifade edilmektedir:
“…İlk hallerinde hayli zaman müderrislik etmiştir.
Sonra Şeyh Hamid’in sohbet şerefine, hizmet
saadetine girip tarikat tahsili yapmış, hakikatini
tamamlamıştır. Yaşadığı zamanda insanların önde
geleni, avamdan ve havastan (halk ve seçkinler)
hemen herkesin başvurduğu bir makamdı. Açık ve
gizli kerametleri vardı. Sohbeti gayet tesirli idi. Çok
kimseyi velayetin zirvesine eriştirmiştir. Bunlar
arasında İnce Bedreddin, Kızılca Bedreddin, Baba
Nuhas Ankaravî, Selahaddin Mevlevî, Muslihiddin
Halife, Akbıyık Meczup, Ömer Dede Bursevî, Ak
Şemseddin vardır.”
Hacı Bayram Veli’nin Ankara’sı
Hacı Bayram Veli, genelde şehri özelde Ankara’yı
tasarlamıştır. Ankara’nın fiziki, beşeri ve kültürel
coğrafyasıyla bir Müslüman Türk şehri haline dönüşmesinde
maddi ve manevi manada önemli katkıları
olmuştur. Her şeyden önce onun Şâr (şehir)
şiirinde ortaya koyduğu, tanımını yaptığı şehir başlı
başına bir medeniyet projesidir denebilir.
Çalabım bir şâr yaratmış, / İki cihan aresinde. - Bakıcak
Didâr görünür, / Ol şârın kenâresinde.
Nâgehan ol şâra vardum, / Anı ben yapılur gördüm. - Ben
dahi bile yapıldum, / Taş u toprak âresinde.
Şagirtleri taş yonarlar, / Yonup üstâda sunarlar. - Çalabun
ismin anarlar, / Ol taşın her pâresinde.
Ol şârdan oklar atılur, / Gelür sineme dokunur, - Aşıklar
canı satılur, / Ol şârın bazaresinde.
Şâr dedikleri gönüldür, / Ne âlimdür ne cahildür. - Aşıkların
kanı sebildür, / Ol şârın kenaresinde.
Bu sözümü ârif anlar, / Cahiller bilmeyüp tanlar. - Hacı
Bayram kendi banlar, / Ol şarın minâresinde.
Hacı Bayram Veli’nin Bu Topraklar İçin Önemi
Hacı Bayram Veli’nin Hayat Anlayışı
O, “bir lokma bir hırka”cılardan değildir. Üretmeden
tüketmek ona ters gelmektedir. Bir ahi olarak bir
yandan medresede müderris, dergahta mürşit, tarlada
çiftçidir. Müritleri ile birlikte Ankara şartlarına
uygun tarzda özellikle ziraat ve tiftik keçi yetiştiriciliği
ve tiftik işlemede Ankara’ya öncülük etmiştir.
Hacı Bayram Veli’nin Birleştirici Gücü Hacı Bayram
Veli ve takipçileri Türkçe yazmışlar, duygu ve düşüncelerini
Türkçe söylemişlerdir. Bu da Türkçenin
gelişmesi yanında, milli kimliğin korunması ve medeniyet
değerlerinin halka ulaştırılmasında büyük
önem taşımıştır.
Bir milletin bekasının, refahının ve mutluluğunun
teminatı milli birlik ve beraberliktir. Hacı Bayram
Veli ve takipçileri bu topraklarda milli birliği temin
eden kaynaklardan olagelmiştir. Fetret Dönemi’den
(1402-1413) çıkan Osmanlı’nın toparlanma sürecinde
Sultan II. Murad’ın onunla görüşmesi (1421),
müritlerine faaliyet alanı açması ve vergiden muaf
tutması bunun örneklerindendir. Görüşme sırasında
oğlu Mehmed’in İstanbul’u feth edeceği müjdesini
vermiştir.
Sömürgeci güçlerin I. Dünya Savaşı’yle (1914-1918)
Osmanlı Devleti’ni tasfiye ve Türkleri bu coğrafyada
etkisizleştirme siyasetlerine direnen Milli Mücadele’nin
karargahı Ankara olmuştur. O yıllarda 20 bin
civarında mütevazı bir iç Anadolu şehri olan Ankara’da
teşkilatlı yapıların başında Hacı Bayram Veli
Dergâhı ve muhiti geliyordu. Bu muhit Milli Mücadele’ye
maddi-manevi her yönden sahip çıkmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini içeren
İstiklal Marşı da Hacı Bayram Veli muhitinde yazılmıştır.
Mehmet Akif, bu marşı Hacı Bayram Veli’nin
takipçilerinden Taceddin Velî Dergâhı’nda kaleme
almıştır (17 Şubat 1921).
Hacı Bayram Veli maneviyatı ve muhiti Yeni Türkiye’nin
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişinde
de hareket noktası olmuştur. Cumhuriyet
tarihinde ilk defa halk oyuyla cumhurbaşkanı seçilen
Recep Tayyip Erdoğan icraatına 13 Temmuz
2018’de Hacı Bayram Veli Camii’nde kılınan Cuma
namazı ve yapılan dualar eşliğinde başlamıştır.
Hacı Bayram Veli maneviyatının Ankara ve Türkiye
için önemine binaen onun adına bir üniversite kurulmuştur
(2018).
Velhasıl
Hacı Bayram Veli’nin mücadelesi ve mücahadesini,
Hz. Muhammed (sas)dan beri devam eden medeniyetin
zaman ve mekana göre yorumlanması,
ete-kemiğe büründürülmesi diye görebiliriz. Bu
medeniyetin Ankara’dan hareketle bu topraklardaki
hamlesinin iki dinamiği olarak Ehl-i Sünneti ve
müşevvik-muharrik kuvvet güç Türk milletini vazgeçilmez
görmüştür. Hacı Bayram Veli’nin bu öngörüsüne
bugün belki daha da çok ihtiyaç vardır.
Sözün özü, Hacı Bayram Veli Külliyesi Ankara’nın
manevi merkezi/kalbi, Ankara da Türkiye’nin merkezi,
başkentidir.
Prof. Dr. Seyfettin Erşahin
Kaynakça
Ankara Vilayet Salnamesi, 1288/1871-2, I, Ankara
Büyükşehir Bld. yay, haz. S. Solmaz, 2014.
Bayramoğlu, Fuat, Hacı Bayram-ı Veli Yaşamı - Soyu
- Vakfı, I-II, TTK, Ankara, 1989.
Ethem Cebecioğlu, Hacı Bayram Veli, Kültür Bakanlığı
yay, Ankara, 1991.
Molla Cami, Nefahatü’l-Üns, çev. Lamii Çelebi, sad.
A. Akçiçek, İstanbul, 1981.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
45
Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez suni beşer;
Bu göğüslerse, Hüda’nın ebedi serhaddi;
“O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme” dedi.
Asım’in nesli... diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çignetmiyecek.
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar, taşlar...
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.
Mehmet Âkif Ersoy 20 Aralık 1873’te İstanbul’da, Fatih
ilçesi Sarıgüzel mahallesinde dünyaya geldi.
Annesi Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı
olan Emine Şerif Hanım; babası ise Kosova doğumlu,
Fatih Camii medrese hocalarından Mehmet Tahir
Efendi’dir. Babası, ona ebced hesabıyla doğum tarihini
ifade eden “Ragîf” adını verdi. Fakat telaffuzu zor
geldiğinden arkadaşları ve annesi ona “Âkif” ismiyle
seslendi, zamanla bu ismi benimsedi.
İlk öğrenimine Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde
başladı. İki yıl sonra iptidai (ilkokul) bölümüne
geçti ve babasından Arapça öğrenmeye başladı. Ortaöğrenimine
Fatih Merkez Rüştiyesi’nde başladı (1882).
Aynı zamanda Fatih Camii’nde Farsça derslerini takip
etti. Mehmet Âkif, rüştiyedeki eğitimi boyunca Türkçe,
Arapça, Farsça ve Fransızca dillerinde hep birinci oldu.
Rüştiyeyi bitirdikten sonra 1885’te dönemin gözde
okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. 1888’de
okulun yüksek kısmına devam etmekte iken babasını
kaybetti. Ertesi yıl büyük Fatih yangınında evlerinin
yanması aileyi yoksulluğa düşürdü. Babasının
öğrencisi Mustafa Sıtkı aynı arsa üzerine küçük bir
ev yaparak aileyi bu eve yerleştirdi.
Mehmet Âkif öncelikle meslek sahibi olmak ve yatılı
okulda okumak istediği için Mülkiye İdadisi’ni bıraktı.
O yıllarda yeni açılan ve ilk sivil veteriner yüksekokulu
olan Ziraat ve Baytar Mektebi’ne (Tarım ve
Veterinerlik Okulu) kaydoldu. Okul yıllarında spora
büyük ilgi gösterdi; başta güreş ve yüzücülük olmak
üzere uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma yarışlarına
katıldı; şiire olan ilgisi okulun son iki yılında arttı.
Mektebin baytarlık bölümünü 1893 yılında birincilikle
bitirdi. Daha sonra bu okulda Türkçe öğretmenliği
yapacaktır. Resimli Gazete’de Servet-i Fünun Dergisi’nde
şiirleri ve yazıları yayımlanacaktır.
II. Meşrutiyet’in büyük etkisinde kalan Âkif, arkadaşı
Eşref Edip ve Ebül’ula Mardin’in çıkardığı ve
ilk sayısı 27 Ağustos 1908’de yayımlanan Sırat-ı
Müstakim dergisinin başyazarı oldu. Balkan
Savaşı, Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş
Savaşı dönemlerinde çeşitli görevlerde
bulunup, Balıkesir’e giderek 6 Şubat
1920 günü Zağnos Paşa Camii’nde çok
heyecanlı bir hutbe verdi. Halkın beklenmedik
ilgisi karşısında daha birçok
yerde hutbe verdi, konuşmalar yaptı
ve İstanbul’a döndü.
1921’de Ankara’da Taceddin Dergâhı’na
yerleşen Mehmet Âkif, 500 lira
ödül konularak açılan İstiklâl
Marşı yarışmasına başta katılmadı.
Millî Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi Bey’in ricası
üzerine arkadaşı Hasan
Basri Beyin teşvikiyle ikna
oldu. Onun orduya ithaf ettiği
İstiklâl Marşı, 17 Şubat günü
Sırat-ı Müstakim ve Hâkimiyet-i
Milliye’de yayımlandı. Hamdullah Suphi
Bey tarafından mecliste okunup ayakta dinlendikten
sonra 12 Mart 1921 Cumartesi günü saat
17:45’te Milli Marş olarak kabul edildi. Âkif, ödül
olarak verilen 500 lirayı hayır kurumuna bağışladı.
Kurtuluş Savaşı ve zafer sonrası uzunca bir süre Mısır’da
yaşayan Milli Şâirimiz Mehmet Âkif Ersoy, 17
Haziran 1936’da tedavi için İstanbul’a döndü. 27
Aralık 1936 tarihinde İstanbul’da, Beyoğlu’ndaki
Mısır Apartmanı’nda vefat etti, Edirnekapı Şehitliğinde
yatmaktadır. En önemli iki eseri İstiklal Marşı
ve şiirlerini yedi kitap halinde topladığı Safahat’tır.
Kaynak :İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi
https://www.izu.edu.tr/izu-hakkinda/tarihce/mehmet-akif-ersoy
TARİHİ SERÜVENDE
KIZILCAHAMAM
Yıllarca geçen süreç içerisinde insanlar farklı doğa
peyzajlarına ilgi duymuşlar, bunu bir adım öteye
geçirebilmek adına da yönelimlere geçmişlerdir.
Şehrin bunaltıcı kasvet ortamından anlık da olsa
uzak durup daha refah alanlar içerisinde bulunmak
adına estetik doğa ortamları tercih etmişlerdir. Bu
açısından bakıldığında doğal ve kültürel alanların
korunması ve bunların farklı çevreye tanıtımı daha
da önem arz etmiştir. Ankara’nın ilçelerinden birisi
olan Kızılcahamam ilçesi zengin bir potansiyel değer
taşıyarak mevcut durumunu korumuş, estetik
doğa yaşamı olgusuyla da varlığını devam ettirmiştir.
Böylelikle ilçe insanların fiziksel ve mental olarak
dinlenme yeri buldukları mesire yerlerinden biri
olagelmiştir.
Kızılcahamam Bölgesi Ankara’ya 80 km uzaklıkta
bulunmaktadır. Bununla birlikte doğudan Çubuk,
batıdan Çamlıdere ve Güdül, kuzeyden Çankırı’nın
Çerkeş, Bolu’nun Gerede ilçesi ile güneyden Ayaş
ve Kazan ilçeleriyle çevrilidir (Koçan, 2013).
Dağlık ve ormanlık alanın heterojen karışımıyla oluşan
ilçe, 1712 kilometrelik alanı kaplar ve bu alan
içerisinde değerine daha da önem katan Köroğlu
Dağları ile Kirmir Çayı’nı bünyesinde barındırır. Kızılcahamam
genellikle Soğuksu Milli Parkı, otelleri,
kaplıcaları, maden suları, festivalleri ile zihinlerde
yer almaktadır. Genel olarak karasal iklime sahiptir.
Bununla birlikte ilçede bulunan barajlar (Kurtboğazı,
Eğrekkaya, Akyar) ve Karadeniz’e yakınlığı
nedeniyle Batı Karadeniz ikliminin de tesiri görül-
Tarihi Serüvende Kızılcahamam
Tarihi Serüvende Kızılcahamam
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
mektedir. Bu bağlamda oldukça fazla yağış almakta,
ortalama sıcaklık +11 derece, yıl içeresinde en düşük
ve en yüksek sıcaklık +34 ve -20 derecedir. Ortalama
nem ise %66 olduğu bildirilmektedir (Özatkan,
2009)
Peki, eşsiz doğa ortamıyla bir şölen sunan Kızılcahamam’ın
tarihteki sahnesi nasıl başlamış, kökeni
nereye dayanmış ve nasıl yol almıştı? Elbette bu sorulara
verilen cevaplar tarih sahnesine ışık tutmak
adına çok önemli yer tutacak ve gelecek adına yol
bulmada da alternatifler sunacaktır.
M.Ö 2000 yılının başlarında önce Asurluların bölgede
iskân kurduğu ardından da Hititler ’in gelip Hattuşaş
merkez olmak üzere bölgeye egemen oldukları
bilinir. Akdoğan Köyü ve etrafında yapılan araştırma
ve kazı sonucunda Hititlerin bölgede ve Kirmir Vadisi
tabanında yaşam sergilemiş oldukları görülmektedir.
Hititlerden sonra M.Ö IX. asırda bölgeye Frigyalılar
hâkim olmuş, Ankara muhtemelen bu dönemde kale
ve etrafında kurulmuştur (Eker, 2000).Friglerin tarih
sahnesine çıkmasıyla Ankara’nın da tarihi başlamıştır.
İskitlerin Frigya devletini yıkmasıyla VII. asrın ilk
çeyreğinden itibaren bölgeye hâkim olmuşlar. Bölgede
sırasıyla Lidya ve Pers hâkimiyeti görülmüştür.
MÖ.333 yılında Büyük İskender Ankara’ya gelir. Ardından
da MÖ.281 yılında Avrupa kavmi olan Galatlar
bölgede Galatya adıyla bir devlet kurarlar. Yerli
halkın yeni kurulan devletin yağmacı hareketlerinden
rahatsız olması üzerine Roma konsülü bölgede
ki karışıklığı gidererek siyasi birliği sağlamış, Galatya’yı
eyalet haline getirmiş, Ankara’yı da başkent
yapmıştır. Galatya’nın kurulduğu bu dönemde Yabanabad,
merkezi Çankırı olan Paflogonya eyaleti
sınırları içinde yer almaktaydı. Uzun süre Roma’yla
sıkı ilişkiler kuran Ankara MS III. asırdan itibaren iyi
ilişkilerini koruyamamıştır. Roma İmparatorluğunun
ikiye bölünmesiyle Ankara ve Yabanabad Doğu Roma’da
kalmıştır.
VII. asra bakıldığında Arap Devletlerinin İstanbul’u
almak için Anadolu’ya sayısız sefer düzenledikleri
görülmektedir. Buraya ulaşabilmek için Ankara ve Yabanabad
önemli geçit yerlerinden birisi olmuş ve bu
durum Malazgirt Savaşı’na kadar süregelmiştir. 1071
yılına müteakip bu savaşla Anadolu’nun etnik yapısı
değişmiştir. Rum, Gürcü, Ermeni kitlesi Türk nüfusuna
karşı azınlık durumuna düşmüşlerdir. Oğuzların
Bozok Koluna ve Üçok Koluna mensup 24 boyu
Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleşmişler, uygun
İlk çağlara kadar uzanan uzun tarihi boyunca ilçe sırayla
Yabanabat, Çorba isimlerini, en son olarak da
Kızılcahamam adını almıştır. Kuruluş tarihi kesin olarak
bilinmeyen ilçenin tarihi, Ankara tarihi ile birlikte
incelenir (Kızılcahamam Kaymakamlığı,2020). Yapılan
araştırmalar sonucunda ele geçen araç-gereç ve
50
yazılı belgelerden Ankara ve civarının Kalkolitik ve
ri’nde ilçe köyü Demirciörende 70 demirci ustasının Kızılcahamam ve çevresi tarih öncesi dönemlerden
gördükleri yerleri iskân ettikten sonra buralara ken-
Bakır Çağı’na ait izler taşıdığı görülmektedir.
51
di soyadlarıyla ilgili isimler vermişlerdir. Çevre köylerdeki
Kınık, Kızık, Iğdır, İğmir Oğuz boyu isimlerini
taşımaktadırlar. II. Kılıçarslan Miryakefelon Zaferi’nden
sonra Ankara ve çevresini oğlu Mesut’a vermiş,
O’ da fetihle Devrek’i Türk topraklarına katmış, bu
sayede Gerede ve Yabanabad’ın Selçuklu hâkimiyetine
girdiği görülmektedir (Yurtoğlu, 2006). Yabanabad
Anadolu beyliklerinden Candaroğulları sınırları
içinde yer almakta ve Osmanlılar olmak üzere diğer
beyliklerle birlikte önemli haberleşme noktalarından
birisi olmuştur (Erşahin, Çınar, Arıoğlu, 2016). Kösedağ
Savaşı’ndan sonra Ankara Moğol hâkimiyetine
girer. Burada Osmanlılara kadar sürecek ahi yöntemi
kurulur (Eker, 2000)
Yabanabad’ın bağlı olduğu Ankara, Osmanlı Beyliğine
1354 yılında Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa
tarafından katıldı (Turan,1999) 1402 Ankara Savaşı’nda,
Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid bugün
Çubuk ile Kızılcahamam arasında yer alan Yıldırım
ormanlarında konakladığı bilinmektedir. Ordu içeri-
sinde yer alan Çıtak boyu Türkeri’nin savaştan sonra
gitmeyip bölgede yer edinerek bugünkü Çıtak Köyü’nün
temelini attığı varsayılmaktadır. IXI. asırdan
itibaren bölgedeki köyler Yıldırım Ören, Yıldırım Hacılar,
Yıldırım Demirciler, Yıldırım Olucak gibi adlarla
anılırlar. İlçenin Aksak Köyü ’de adını Timur’dan
almıştır. Yabanabad adının ilk ne zaman zikredildiği
bilinmemekle beraber 1423 tarihli ilk tahrirde Yabonova
adının Selçuklulardan geldiği görülmüştür.
Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde de adı değiştirilerek
Yabanabad olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman
ve II. Selim Devrinde Yabanabad’ın nüfus ve üretimi
artmış, refah düzeyi yükselmiştir. Merkezden uzak
olan Yabanabad’ın Öremiş köyü halkı, kış mevsiminde
yollarının kapanması, hayvanlarının helak olma,
hırsızlık vakalarının sıkça vuku bulması nedeniyle
Ankara kadısına şikayette bulunmuşlar ve köylerinin
derbent edilmesini istemişlerdir. II. Mahmut Dev-
Top arabalarının kundaklarının yapımında çalıştırılmak
istenmesi üzerine çağrılmışlardır. 93 Harbi’nde
Rumeli Türkeri’nden olan Sarıbeyler, Yabanabad’ın
Otacı köyüne yerleşir, oradan da Pazar köyüne gelirler.
Peksarı ailesi bu soydan gelmektedir. Bölgeye
zaman zaman İran asıllı aileler de göç etmiştir. Bunlardan
biri Alişenler, bir diğeri de Pazar’daki Acemoğluları
sülalesidir. Abdülhamit’in son zamanlarında
İngiliz subayları durum belirlemek için bölgede geziye
çıkarlar, tutulan raporda asayişin bozulduğundan
bahsedilir. Buradan da anlaşılacağı üzere bölge de
olup bitenler İstanbul Hükümeti tarafınca kolaylıkla
takip edilebiliyordu. Yabanabadlı Mesut adlı İttihat
ve Terakki taraftarı olan kişi 31 Mart olayının bastırılmasından
ötürü Sadrazamı kutlar, istibdat dönemi
yolsuzluk yapanların cezalandırılmasını ister. II.
Meşrutiyet’in ilan edildiği yıllarda Çamlıdere’de büyük
çapta yangın çıkar. Bu yangın çok sayıda Çamlıdere
halkının Kızılcahamam’a göç etmesine sebep
olur. Daha öne Beypazarı’na bağlı iken taşınması ile
Kızılcahamam’a bağlanır. Milli Mücadele dönemde,
Düzce isyanının etkisiyle Kızılcahamam halkı da Kuvayı
Milliye ve Milli Ordu saflarında gönüllü olarak
yer alırlar .Genel olarak bakıldığında Yabanabad bu
dönemde Osmanlı idari açıdan Ankara sancağına
tabi orta büyüklükte bir nahiyeydi. İdari bölgelerin,
sancakların ve Yabanabad gibi sancak altı birimlerinin
hudutları aynı kalmamakta koşullar gereği her
an değişim içerisindeydi (Turan, 1999). 1933 yılında
Yabanabad Kızılcahamam adıyla anılmaya başlar.
Merkezin Kızılcahamam’a taşınmasına rağmen bina
sayısı ve nüfus azlığı nedeniyle civar köylerde halkın
merkezde ikamet etmeleri istenmiştir. İlçeye ilk yerleşen
aile Taşlıcalı Yusuf Koçak, Berçin Çataklı Hacı
Hasan Ağa ve Yusuf Ziya’dır. Zamanla Gerede, Tosya
ve Safranbolu’dan başka ailelerde gelip yerleşmişlerdir
(Yurtoğlu, 2006) Böylelikle bölge nüfusunun
giderek artması kaçınılmaz olmuştur.
bugüne yurt tutmuş, çeşitli kavimler bu bölgede varlıklarını
göstermişlerdir. Malazgirt Savaşı’yla birlikte
tarih sahnesinde kalıcı Türk yurdu olarak kendine
yer edinmiştir. Nasıl ki insanlar yurt edindikleri coğrafyaya
isim verirler Kızılcahamam’ da bu bağlamda
tarihi seyir içerisinde Türk isimlerini bünyesinde barındırmıştır.
Öyle ki bu isimler de tarihi kazanımlarımızın
somut belgeleri olmuşlardır (Erşahin ve diğerleri,
2016). Bu kazanımların ilelebet sürmesi bizlerin
yurdumuza, tarihimize sahip çıkmamızla mümkün
olabileceği gerçeği de unutulmamalıdır.
Görüldüğü üzere İlkçağdan günümüze tarihin her
rafında kendine yer edinmiş Kızılcahamam ve çevresi
yelpazesi geniş bir tarihi serüvene sahiptir. Yıllarca
elinde tutarak bırakmadığı tanıklık serüveni
bugün bizleri de yaşanmışlıklar içerisine alarak tarihi
bilgilere ışık tutmada bir somut kaynak olagelmiş,
bölgemize olan köken bilgisini daha kolay aktarımı
sayesinde aidiyetlik duygusunun daha da güçlü kılınmasına
olanak sağlamıştır.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Şeyh Ali Semerkandi
Şeyh Ali Semerkandi
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
ŞEYH ALİ SEMERKANDİ (1320-1457)
gitmesi gerektiğini anladı ve hemen harekete geçti.
Ali Semerkandi hazretleri Anadolu’ya seyahat ederken
Alanya’ya geldi. Bir gün denizin kenarında yürürken
ağlayan bir kimseye rastladı. Niçin ağladığını
sorduğunda, o kimse: “Yanımda çok kıymetli olan
bir incim var idi. Onu denize düşürdüm. Bunun için
ağlıyorum“ dedi. Onun üzüntüsüne dayanamayan
Ali Semerkandi: “Dünya malının muhabbetini kalbe
koymak iyi değildir. Madem ki üzülüyorsun, benimle
gel. “ diyerek sahile indi. Denize dönerek:”Ey balıklar;
Allah-u Teala’nın izniyle bir inci bulup getirin”
buyurdu. Bir anda denizin üzerinde
binlerce balık, ağızlarında birer
inciyle göründü. Ali Semerkandi
bir tanesine işaret ederek gelen
balıktan inciyi aldı. Vazifesini yapan
balıklar tekrar denizin içinde
kaybolurken, hadiseyi hayretle
Niçin agladıgını
sordugunda, o kimse:
“Yanımda çok kıymetli
olan bir incim var idi.
Onu denize düsürdüm.
otlatabilirim. Bu işten dolayı sizden ücret talep etmiyorum.”
buyurdu. Köylüler bu habere çok sevindiler.
Köylerine gelen herkese dinden imandan bahseden
bu zat’a dediler ki: ”Biz sığırlarımızla birlikte buzağılarımızı
da otlatmak istiyoruz. Eğer buzağılarının annelerini
emmeden otlatmalarını sağlarsan memnun
oluruz.” O da kabul etti. Ertesi gün inekleri ve buzağıları
bir arada otlatmaya götüren Ali Semerkandi
(r.a) otlak yerinde sığırlarına dönerek: ”Ey inekler ve
buzağılar, akşama kadar beraberce otlayınız. Yalnız
buzağılar annelerini emmesin, annelerde yavrularını
emdirmesin.” Bu sözler üzerine akşama kadar inekler
yavrularını emzirmedi, buzağılarda
annelerini emmek için uğraşmadı.
Akşam merak içinde bekleyen
köylüler ineklerin memelerinin
sütle dolu olduğunu görünce hayrete
düştüler. Böylesini ne işitmiş-
52 takip eden o kimse, eline verilen
ler ne de görmüşlerdi. Bunun, Ali 53
Şeyh Ali Semerkandi, Osmanlı Devleti’nin kuruluş da Resulullah Efendimizin (s.a.v ) mübarek türbesinde
yedi sene kadar türbedarlık hizmetinde bulundu.
rünce hayret etti. Ali Semerkandi, dedi. Ali Semerkandi: rameti olduğunu ve onun büyük
incinin kendisine ait olduğunu gö-
Bunun için aglıyorum” Semerkandi Hazretleri’nin bir ke-
devrinde Ankara’nın Çamlıdere beldesinde yaşayan
evliyaların büyüklerindendir. H.720 (M.1320) senesinde
Bir gün rüyasında Peygamber Efendimizin (s.a.v.)
Alanya’dan bugünkü Ankara’nın “Dünya malının veliler arasında yer aldığını anladı-
İsfahan’da doğdu. Babasının ismi Yahya olup, kerimelerinden biri olan Hz.Fatıma validemizi gördü.
Çamlıdere havalesine geldi. (Çam-
muhabbetini kalbe lar. Ali Semerkandi bir gün sığırları
nesilleri Hz.Ömer’e dayanmaktadır. Çok zeki ve akıllı Buyurdu ki: “Ya Ali, Resulullah‘ın huzuruna git, seni
lıdere’nin eski ismi Şeyhler olup
otlatırken, bir kurdun bir öküzü öldürmek
için hazırlandığını gördü.
koymak iyi degildir.
idi. Küçük yaşlarında hafızlığını aldı ve muhtelif kıraatlere
göre okumasını öğrendi. Genç yaşında tefsir, ca hemen Resulullah’ın mübarek huzuruna koştu.
re’ye bir derviş kıyafeti ile gelen
Hemen yanlarına varıp kurta: ”Ey
manevi evlatlığa kabul buyuracak.” Ali Kandi uyanın-
bu zata izafeten verildi.) Çamlıde-
Madem ki üzülüyorsun,
benimle gel.”
hadis ve tasavvuf ilimlerinde pek yüksek derecelere Mübarek kabrinin karşısına geçip dizlerinin üzerinde
Ali Semerkandi, oradaki insanla-
kurt, bu öküzü öldürmek için kim-
kavuştu. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere,
edeple oturdu. Başını öne eğerek murakabe harın
çok fakir olduğunu görerek işaret buyrulan yerin
den izin aldın.’’ deyince kurt dile
Şam, Kudüs, Irak, Semerkand, Çamlıdere gibi pek linde beklemeye başladı. Bir müddet sonra Ravza-i
burası olduğunu manevi keşif ile anladı. Buradaki insanların
gelip, ”Allah-u Teala’nın izniyle onu öldürüp yiyece-
çok beldelerde islamiyeti öğretmek emr-i ma’ruf, Mutahhara’da Resulullah Efendimizin (s.a.v): ”Buyur
irşadı, Allah-u Teala’nın emirlerini bildirmek, ğim” dedi. O da ”Ey kurt, öküzün sahibine durumu
nehy-i münker yapmak için dolaştı. 862 (M.1457) ya Ali, seni manevi evladım olarak kabul ettim. Kıyamete
kadar bu mucizem baki kalsın. Ya Ali, öyle
çok talebeleri oldu. İslamiyet’i yaymak için çalıştığı uzatarak ahiretini yakmasın. Bugün müsaade et, ya-
yasaklarından kaçındırmak için yıllarca çalıştı. Pek anlatayım, haberi olsun ki bize bir kabahat bulup dil
senesinde Çamlıdere’de vefat etti. Konya’nın Karaman
kazasında vefat ettiği söyleniyorsada o zat bir beldeye git ki fakirlikleri sebebi ile beni ziyaret
bu bölgede, pek çok kerametleri görüldü. Nesilden rın gel.” buyurdu. Kurt,“Peki.” diyerek oradan ayrıldı.
başkasıdır. Ali Semerkandi tahsilini tamamladıktan edemeyen ümmetim seni ziyaret etsinler. Sen benim
nesile aktarılan kerametlerin birkaçı şöyledir; bulunduğu
bölgeye geldiği günlerde, köylülerin sığırlarını
Akşam durumu sahibine anlattı. Fakat öküz sahibi,
sonra, Mekke-i Mükerreme’ye gitti. Kabe-i Muazzama’da
yıllarca imamlık yaptı. Orada insanların ehl-i pılmış gibi kabul ederim.’’ mübarek sözlerini işitti.
otlatacak çobanları yoktu. Arıyorlar fakat çobanlığa
evladım olduğun için sana yapılan ziyareti bana ya-
Ali Semerkandi Hazretlerinin büyüklüğünü idrak
edemeyenlerdendi. Onun bu anlattıklarının olamayacağını
söyleyerek ertesi gün öküzü yine gönderdi.
sünnet’i uygun bir imam ile yaşamaları, ibadetlerini Bu sözleri büyük bir zevkle dinleyen Ali Semerkandi
kimse yanaşmıyordu. Ali Semerkandi Hazretleri’nin
sünnet’i şerife uygun yapabilmeleri için çok çalıştı. hazretleri sevincinden ağladı. Cenab-ı Hakk’ın verdiği
nimetten dolayı şükür secdesi yaptı. Anadolu’ya
kıntısını gören Ali Semerkandi onlara, ”Sığırlarınızı
de büyüklüğünü anlamış değillerdi. İnsanların bu sı-
O gün kurt, yine öküze gelip öküzün başına dikildi.
Manevi işaret ile Medine-i Münevvere’ye geldi. Ora-
Hadiseyi takip eden Ali Semerkandi, kurdun yanına
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Şeyh Ali Semerkandi
ESYAV’ın İzinde Bir Gençlik
gelip, ”Madem ki yiyeceksin, hiç olmazsa derisini miktar Bursa’ya gönderdi. Bu suyu, zarar veren
delik deşik etme de sahibinin işine yarasın.’’ dedi. haşaratının bulunduğu bölgeye dökmelerini tembih
Kurt, öküzü öldürüp derisine zarar vermeyecek şekilde
etti. Suyu Bursa’ya götürdüler, çekirge afetinin
etini yedi. Akşam öküzün yerine derinin geldiğini
bulunduğu bölgeye azar azar döktüler. Çok kısa bir
Yöremize maddi ve manevi yardımda bulunarak, hemşehrilerimiz arasında birlik ve beraberliği sağlama
gören sahibi, doğruca Ali Semerkandi’nin ya-
zaman içinde çekirgeler kayboldu. Mahsuller, bit-
gayretinde olan ESYAV’ın gücüne, ESYAV Gençlik Birimi olarak heyecanımız, enerjimiz, kararlığımız , milli
nına koşup durumu sordu. Hadiseyi öğrenince Ali kiler, çiçekler çekirgelerin istilasından kurtulmuş
ve manevi duyguları yüksek gençler ile birlikte güç katmaya çalışıyoruz. Görev ve sorumluluklarının farkında
olan bireyler olarak yöremizin önde gelen kuruluşlarından olan ESYAV’ın istekleri ve amaçları doğrul-
Semerkandi’ye uygun olmayan sözler söyledi. Ertesi oldu. Bir rivayete göre de, su bir kap içinde yüksek
gün kadıya şikayet etti. Kadı her iki tarafı dinledikten
sonra, Ali Semerkandi Hazretleri’ne, “Şahidin
öğrencilerinin tabi ve fahri üyesi olduğu ESYAV Gençlik Birimi, 6700 üyesi ile ulusal çapta potansiyeli yüktusunda
hareket ediyoruz. Şu an ESYAV’dan burs alan ve burs alarak mezun olmuş olan Yükseköğrenim
bir yere asıldı. Allah-u Teala’nın izniyle suyun götürüldüğü
yerde sığırcık kuşları toplanıp bir anda
var mı?” diye sordu. O da “Orada bu hadiseyi gören
sek olan, değişen dünyada refah bir millet, gelişen ve büyüyen bir devlet olma yolunda birlik ve beraberlik
çekirge sürülerini mahvettiler. Padişah, Bursa’nın
ağaçlar ve kayalar şahidimdir.” der demez hadisenin
geçtiği bölgelerden bir gürültü koptu. Kayalar ve
adına atılmış büyük bir adımdır.
çekirgelerden kurtulmasına vesile olan Ali Semerkandi’yi
Bursa’ya davet etti. Bursa’da kalmasını
her sene artarak devam eden bursiyer öğrencilerine kültürel, sosyal, eğitsel, ekonomik ve mesleki ola-
ESYAV Gençlik Birimi, öğrenciler arasında kardeşlik ve arkadaşlık ilişkilerini kuvvetlendirmeyi, vakfımızın
ağaçlar harekete geçmiş, Kadı efendinin olduğu yere
arzu etti. Fakat Ali Semerkandi nazik bir ifade ile
rak katkı sağlamayı, yöremizin güzide insanları ile öğrencilerimiz arasında köprü vazifesi görerek iletişimi
doğru geliyordu. Herkes korkudan kaçmaya başladı.
Bursa’da kalamayacağını, bu ümmetin fakir olup,
kolaylaştırmayı ve arttırmayı, Yabanabad yöremizi ve ESYAV’ı hem kendi öğrenci arkadaşlarımıza hem de
Bunun üzerine Ali Semerkandi Hazretleri, “Ey kayalar
ve ağaçlar, olduğunuz yerde durun.” buyurunca
Resulullah efendimizin (s.a.v) ziyarete gidemeyen
kamuoyuna tanıtmayı amaçlamaktadır.
Bu amaçlar doğrultusunda 2012 yılında kurulan ESYAV Gençlik Birimi, bu çatı altında olma konusunda
durdular. Kadı, davacı ve inanmayan kimselerin hayretten
akılları durdu. Ali Semerkandi’nin büyüklüğü-
bildirdi. Bunun üzerine padişah, bir istekte bulun-
insanların bulunduğu bölgede kalmak istediğini
gönüllü arkadaşlarla birlikte tanışma toplantıları, konferanslar, öğrenci arkadaşlarımızın kendilerini geliştirmeleri
için düzenlenen eğitimler, hayatlara dokunan sosyal sorumluluk faaliyetleri, kurum ve kuruluş
54 nü kabul edip onun talebelerinden oldular.
masını arzu etti. Ali Semerkandi de, “Çamlıdere
ziyaretleri, sportif faaliyetler, yarışmalar, şehir içi ve şehir dışı kültür gezileri, proje üretimi ve yönetimi gibi 55
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Yaz mevsiminde kadınlar, tarlada ekin biçiyorlardı.
Oralarda sığır otlatan Ali Semerkandi, namaz vakti
girdiği halde abdest tazeleyecek bir su bulamadı.
Asasını yere vurarak; ”Çık ya mübarek.” deyince
yerden gövde kalınlığında bir su çıktı. Sular hızla
meyilli arazide etrafa yayılırken kadınlar bağırmaya
başladılar. ”Su çıkarmanın zamanı mı! Ekinlerimiz
sular altında kalacak.” deyince Ali Semerkandi
Hazretleri, ”Ey mübarek su, ne çıktığın belli olsun,
ne de aktığın.” buyurdu. Bu sözler üzerine suyun
çıktığı yer kuyu ağzı gibi olup hareketsiz kaldı. O
tarihlerde Osmanlı payitahtı olan Bursa’da bir çekirge
afeti oldu. Her tarafı çekirge kaplamış, mahsulleri
ve çiçekleri harap etmişti. Bu afetten kurtulmak
için zamanın ziyaretçilerine soruldu. Yapılan
araştırmalardan bir netice alınamayınca alimlere
ve velilere haber gönderildi. Bu çekirge afetinden
kurtulma çaresinin ne olduğu soruldu. Bu haber
Çamlıdere’de Şeyh Ali Semerkandi’ye ulaştı. Ali
Semerkandi Hazretleri dağda çıkardığı sudan bir
havalesindeki tebanız çok fakirdir, onları askerlik
ve toprak kirası mükellefiyetinden muaf tutmanızı
arz ediyorum.” buyurdu. Padişah, derhal bir ferman
yazdırarak “bundan sonra Çamlıdere havalesinde
bulunan kimselerin askerlik yapmayacağını ve toprak
kirası alınmayacağını bildirdi.”
O günden sonra İstiklal Harbi başlayana kadar
Çamlıdere bölgesinden vergi alınmadı ve askere
giden olmadı. Bütün padişahlar o fermana riayet
ettiler. ”Çekirge suyu” ismiyle meşhur olan sudan
da zaman zaman alınarak çekirgelerin zarar verdiği
bölgelere götürüldü. Bu su, Çamlıdere’nin kuzeyinde,
Gerede’nin doğusunda, Eskipazar’ın güneyinde
bulunmaktadır.
Türbesi Çamlıdere’de, kabristanının ortasında bulunmaktadır.
Ziyaret edenler, ondan çok feyz almaktadırlar.
Türbenin kapısından girildiğinde tam
karşıda olan büyük sandıkalı kabir ona aittir. Etrafındaki
kabirler de talebelerine aittir.
ESYAV’IN İZİNDE BİR GENÇLİK
bir çok alanda faaliyet gösteriyoruz. Ayrıca yöremizin yetiştirdiği iş insanlarını, bürokratları, akademisyenleri
ve siyasetçileri ziyaret ederek; kazandıkları tecrübelerden faydalanıyoruz. Yaptığımız bütün etkinlikleri
güzel bir birliktelik ve hoş sohbet ile gerçekleştiriyoruz.
Başta ESYAV yönetimimiz olmak üzere, Vakfımızın kuruluşundan günümüze kadar vakfın gayesini gerçekleştirme,
faaliyetlerini destekleme hususunda maddi ve manevi yardımda bulunarak; bu kutlu yolda gençlerimize
katkı sağlayan, destek veren, yanımızda olduklarını her fırsatta gösteren büyük ESYAV ailesinden
Allah razı olsun.
ESYAV’ın bir mensubu olmaktan gurur duyduğumuzu söylerken, ESYAV Gençlik Biriminin bir nevi ESYAV’ın
devamı olduğuna inanıyoruz.
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
Salim Zeki Çalıkıran’ı Ziyaret
Yönetim İstişare Toplantısı
ESGEB Çankırı Gezisi
Mehmet Fatih Sarenli Seminer
Eymir Gölü Bisiklet Sürme
ve Tanışma Etkinliği
ESYAV Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Gündüz’ü Ziyaret
Genel Kurul Toplantısı
Tamer Grup Yönetim Kurulu Üyesi
Elif Tamer’i Ziyaret
Gimat Başkanı Abdülkadir Aydoğan’ı
Ziyaret
Başkanımız Hasan Ayrancı
MYK Başkanı Adem Ceylan’ı Ziyaret
OSTİM Başkanı Orhan Aydın’ı Ziyaret
Yargıtay Başkanlığı Ziyaret
Kızılcahamam Belediyesi Başkan
Yardımcısı Yılmaz Özbek’i Ziyareti
Yönetim İstişare Toplantısı
Kızılcahamam Belediye Başkanı
Süleyman Acar’ı Ziyaret
Hüdaverdi Çakır’ı Ziyaret
ESKİŞEHİR GEZİ NOTLARI
Eskişehir Gezi Notları
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
58
Binbir çeşit güzellikle bezenmiş, tarihi ile destan yazdırmış,
kültürüyle her zaman örnek alınmış,güzel ülkemizin
saklı cennetlerinden bir tanesi olan Eskişehir’di
ilk durağımız. Müzeleriyle, parklarıyla, tarih kokan evleriyle,
ruhlarımızı neşesiyle ele geçiren sokaklarıyla bir
başkaydı Eskişehir.
İlk çağlardan Selçuklu Dönemine, Osmanlı Döneminden
Cumhuriyet Dönemine kadar her dönemden izler
taşımaktadır. Hititler, Frigler… gibi devletlere ev sahipliği
yapmıştır. Cumhuriyet Dönemi içinde taşıdığı önemi
de hassasiyetle belirtmeliyiz. Kurtuluş Savaşı muharebelerinin
3’ü burada yaşanmıştır. Yüzyılların tüm bu
yaşanmışlığı şehre yansımıştır. Tarihimiz için önemli
müzelerden biri olan Kurtuluş Müzesi ile başlayalım o
zaman.
Burası Karatepe, Yıldıztepe, Türbetepe, Gazitepe ,Mangaldağı,
Duatepe ve Sakarya Ovası.Burası küllerinden
yeniden doğan ulusun kanla imzasını attığı,bir ulusun
tam bağımsızlık bedelini kanla ödediği,İngiliz emperyalizmi
ve Yunanca bölümüne tek vücut olup direndiği,
büyük bir savaşın ve direnişin verildiği yerdir. Burası tarihin
yeniden yazıldığı yerdir. Burası Eskişehir’in Kurtuluş
müzesidir.
Eskişehir’de ve diğer mücadele illerimizde vatan uğruna
can veren tüm askerlerimizi rahmetle anıyoruz. Bu
tarihe tanıklık eden müzemizi de içine alan ve içinde
olduğu Odunpazarı’nı gezmese miydik yani?
Tarihi, içten ve renk renk evleriyle,yüzünden gülümsemesi
eksik olmayan esnafıyla,birbirinden değerli ve güzel
el işçiliklerine imza atan, dükkanlarıyla,küçük ama
bir o kadar sıcacık sokaklarıyla, her sokağında tarihe,-
kültüre, tanıklık eden müzeleri ile bir başka güzelsin
Odunpazarı.
Rotamızdaki sonraki durağımız ise Yılmaz Büyükerşen
Balmumu Heykeller Müzesi özel ve paha biçilemez
işçiliğe sahip birbirinden güzel ve gerçekçi heykeller
karşıladı bizleri. Ortamı, atmosferi insanın ruhunu ele
geçiriyor, bununla da kalmayıp tarihin tozlu sayfalarına
götürüyordu ziyaretçilerini. Tarihimize ev sahipliği yapıyordu
resmen. Bünyesinde 160 heykel barındırıyor.
Bunlar Kurtuluş Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu, Türk
ve Dünya liderleri, iş dünyası, sinema ve müzik ustaları,
tiyatro oyuncuları, Mustafa Kemal ve ailesi heykelleri.
Son durağımız olan Sazova Parkı’na geçiyoruz. Sazova
Parkı bilim sanat ve kültür adına sadece bulunduğu ilin
değil Türkiye’nin de en güzel ve en büyük parkları arasında
yer alıyor. 400 000 kilometrekarelik alanı kapsayan
farklı yapılarıyla her yaş grubuna hitap ediyor. Bu yapılardan
ilk olarak Masal Şatosu ile başlayalım. Oldukça
görkemli ve gösterişli duruşuyla dikkat çekiyor. Bu masal
şatosunun mimarisi oldukça değerli. Çünkü ülkemizde
birçok kuleden izler taşıyor. Örneğin İstanbul-Galata
Kulesi,Diyarbakır-Çan Kalesi, Mardin-Sulukule, İstanbul-Kız
Kulesi, Antalya-Yivli Kule...
Bu denli ihtişamlı şatoda sadece fotoğraf çekinmekle
kalmayın. Ee tabii büyüleyici mimarisiyle göz kamaştıran
Esmiyatürk’ü anlatmadan olmaz. Esminyatürk de
32 adet maket yer alıyor. Üstelik gezi süresi de 15 dakika
alıyor. Bu minyatürlerden en önemli yapılar arasında
Selimiye Camii ve Taç Mahal bulunuyor. Her yapıyı gidip
yerinde görme imkanı olmayanlar için, önemli yapıları
görme fırsatı veren şaheserlerin bulunduğu Esminyatürk
görülmezse olmaz. Dopdolu bir Eskişehir turundan
sizlere aktaracaklarım bu kadar başka bir gezide görüşmek
dileğiyle.
Şeyma Buse Türker
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
59
Sayılarla ESYAV Bursları
KIZILCAHAMAM MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
60
SAYILARLA ESYAV BURSLARI
Kızılcahamam-Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı (ESYAV) vakfının öncelikli amacı, Yüksek Öğretim
kurumlarında okuyan öğrencilere maddi-manevi yardımda bulunmak, yurt içinde ve yurt dışında okuyan veya bilimsel
araştırma yapan araştırmacılara burs vererek maddi destek sağlamaktır. Vakıf, kurulduğu tarihten itibaren bu
amacını gerçekleştirmek için öğrencilere burs vermektedir. ESYAV 1986 yılından itibaren 16.519 adet burs vererek
Türkiye’de yöresel ölçekte eğitim öğretim desteği sağlayan sivil toplum kuruluşları arasında ilk sırayı almaktadır.
DÖNEM BURS SÜRESİ ÖĞRENCİ SAYISI BURS MİKTARI
1987-1988 9 Ay 35 Öğrenci 15.000 TL
1988-1989 9 Ay 35 Öğrenci 30.000 TL
1989-1990 9 Ay 69 Öğrenci 30.000 TL
1990-1991 9 Ay 60 Öğrenci 50.000 TL
1991-1992 9 Ay 60 Öğrenci 100.000 TL
1992-1993 8 Ay 104 Öğrenci 150.000 TL
1993-1994 8 Ay 95 Öğrenci 150.000 TL
1994-1995 8 Ay 105 Öğrenci 500.000 TL
1995-1996 8 Ay 150 Öğrenci 800.000 TL
1996-1997 8 Ay 128 Öğrenci 1.200.000 TL
1997-1998 8 Ay 119 Öğrenci 1.000.000 TL
1998-1999 8 Ay 142 Öğrenci 4.000.000 TL
1999-2000 8 Ay 145 Öğrenci 6.000.000 TL
2000-2001 8 Ay 152 Öğrenci 10.000.000 TL
2001-2002 8 Ay 137 Öğrenci 15.000.000 TL
2002-2003 8 Ay 164 Öğrenci 25.000.000 TL
2003-2004 8 Ay 189 Öğrenci 35.000.000 TL
2004-2005 8 Ay 257 Öğrenci 50 YTL
2005-2006 8 Ay 268 Öğrenci 50 YTL
2006-2007 8 Ay 365 Öğrenci 60 YTL
2007-2008 8 Ay 471 Öğrenci 70 YTL
2008-2009 8 Ay 519 Öğrenci 70 TL
2009-2010 8 Ay 555 Öğrenci 70 TL
2010-2011 8 Ay 586 Öğrenci 80 TL
2011-2012 8 Ay 702 Öğrenci 90 TL
2012-2013 8 Ay 830 Öğrenci 100 TL
2013-2014 8 Ay 960 Öğrenci 110 TL
2014-2015 8 Ay 1.225 Öğrenci 130 TL
2015-2016 8 Ay 1.425 Öğrenci 150 TL
2016-2017 8 Ay 1.495 Öğrenci 170 TL
2017-2018 8 Ay 1.509 Öğrenci 180 TL
2018-2019 8 Ay 1.095 Öğrenci 200 TL
2019-2020 6 Ay 1.192 Öğrenci 220 TL
2020-2021 8 Ay 1.176 Öğrenci 220 TL
1987-2021 yılları arasında toplam 16.519 öğrenciye burs verilmiştir.
Mahalle
2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020
2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021
TOPLAM
Akçakese 7 5 6 6 6 5 6 6 47
Akçay 2 1 4 5 8 4 2 2 28
Akdoğan 10 16 20 18 19 14 15 12 124
Aksak 5 3 3 2 2 3 1 2 21
Alibey 1 1 0 0 0 0 0 1 3
Alpagut 8 8 7 8 10 5 4 4 54
Aşağıada 2 6 6 7 8 3 6 2 40
Aşağıçanlı 1 1 3 1 2 4 4 5 21
Aşağıhüyük 6 8 4 9 9 5 8 11 60
Ayvacık 2 1 2 1 1 1 0 0 8
Bademli 2 2 3 2 2 0 0 1 12
Bağlıca 2 4 3 4 3 3 2 2 23
Bağören 12 15 13 14 10 9 5 3 81
Balcılar 7 5 6 5 8 8 10 8 57
Başağaç 5 7 9 7 8 1 3 4 44
Bayır 10 11 13 14 10 2 5 4 69
Belpınar 4 3 4 4 7 3 2 3 30
Berçinçatak 14 13 27 33 40 24 23 23 197
Berçinyayalar 7 13 11 17 12 11 16 15 102
Beşkonak 2 6 6 9 12 6 9 10 60
Bezcikuzören 0 0 3 2 3 3 3 2 16
Binkoz 10 16 17 23 18 9 7 6 106
Bulak 8 9 15 16 15 7 9 5 84
Ciğirler 12 6 8 5 7 2 5 8 53
Çavuşlar 5 7 4 3 4 1 2 3 29
Çeltikçi 1 5 7 6 8 8 6 6 47
Çeltikçi Akçaören 4 3 3 1 2 0 1 1 15
Çeltikçi Başören 4 4 9 10 5 2 1 1 36
Çeltikçi Kınık 2 6 4 2 8 1 1 1 25
Çeştepe 5 10 17 17 14 19 16 16 114
Çırpan 1 3 5 7 7 3 3 4 33
Çukurca 4 6 5 4 6 1 2 1 29
Çukurören 11 9 22 17 10 12 15 12 108
Değirmenönü 3 2 6 5 6 1 5 7 35
Demirciören 3 2 8 6 6 3 3 4 35
Dereneci 5 6 4 7 6 5 1 4 38
Doğanözü 1 1 2 2 1 0 0 0 7
Doymuşören 3 2 1 1 0 0 2 0 9
Eğerlialören 11 18 21 22 18 13 13 9 125
Eğerlibaşköy 8 12 17 15 19 17 18 19 125
Eğerlidereköy 7 11 14 12 6 2 4 2 58
Eğerlikuzören 3 8 6 8 8 9 9 8 59
Esenler 2 2 5 2 1 1 2 4 19
Gebeler 7 6 7 10 9 10 9 6 64
Gökbel 3 3 5 4 1 2 2 3 23
Gölköy 0 0 0 0 0 0 1 1 2
Gümele 3 4 4 4 4 2 3 2 26
Güneysaray 6 12 14 10 13 10 8 1 74
Güvem 4 3 3 3 6 6 4 4 33
Hıdırlar 4 8 17 20 24 10 8 13 104
İğdir 2 3 5 5 8 4 3 5 35
İğmir 7 5 4 4 3 3 3 3 32
İnceğez 5 4 2 4 4 5 6 4 34
İsmetpaşa 2 5 8 5 7 0 1 1 29
İyceler 10 8 8 9 6 8 17 15 81
Kalemler 3 6 6 8 8 4 5 4 44
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
61
KIZILCAHAMAM MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI
ÇAMLIDERE MAHALLELERİ BURS ALAN ÖĞRENCİ SAYILARI
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
62
Mahalle
2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020
2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 2021
TOPLAM
Karaağaç 3 6 11 11 10 9 4 6 60
Karacaören 9 10 12 11 6 4 7 7 66
Karşıyaka 4 6 5 6 6 1 1 3 32
Kasımlar 8 11 8 7 7 3 2 3 49
Kavaközü 6 9 9 8 6 2 3 3 46
Kemal Paşa 0 0 3 3 4 1 0 0 11
Kırkırca 3 3 3 3 7 3 3 1 26
Kırköy 7 8 4 4 4 2 4 3 36
Kışlak 2 7 1 1 2 1 2 3 19
Kızık 4 7 5 8 10 7 4 7 52
Merkez 16 19 21 18 12 18 23 31 158
Kızılcaköy 4 6 9 10 13 6 5 5 58
Kızılcaören 10 12 13 14 13 9 14 13 98
Kocalar 2 3 2 1 0 1 1 1 11
Kurumcu 5 6 6 6 5 5 6 6 45
Kuşçuören 6 8 6 6 11 5 4 6 52
Mahkemeağacin 9 12 14 17 18 17 14 7 108
Oğlakçı 5 9 8 5 6 3 3 3 42
Ortaköy 1 2 1 2 2 1 1 1 11
Otacı 11 19 23 29 26 17 9 12 146
Örencik 2 3 3 4 4 4 4 3 27
Pazar 3 6 9 3 6 3 3 4 37
Pazar Başören 2 5 4 4 5 2 1 5 28
Pazar Kınık 6 15 13 13 15 10 9 6 87
Salın 5 8 11 13 13 5 6 5 66
Saraç 1 0 0 0 0 0 0 0 1
Saray 2 3 6 6 5 1 2 1 26
Saraycık 4 3 3 3 5 2 0 1 21
Sazak 8 11 13 11 15 7 8 5 78
Semeler 4 5 6 4 1 0 2 3 25
Semer 4 6 5 5 5 3 3 1 32
Süleler 10 14 21 24 26 19 16 16 146
Şahinler 19 15 8 15 15 9 12 11 104
Tahtalar 2 4 5 4 3 2 0 1 21
Taşlıca 11 13 13 15 13 3 9 11 88
Turnalı 1 1 1 0 1 0 1 0 5
Uğurlu 0 3 4 8 5 7 8 6 41
Üçbaş 9 12 15 13 11 7 8 5 80
Üyücek 7 5 9 5 9 3 5 6 49
Yağcıhüseyin 2 2 1 1 1 3 2 2 14
Yakakaya 14 22 21 15 12 4 4 4 96
Yanıkköy 7 10 11 10 9 7 8 6 68
Yenice 21 28 31 23 20 6 7 8 144
Yeşilköy 0 6 7 6 4 3 3 2 31
Yıldırımçatak 3 2 2 2 4 5 2 4 24
Yıldırımdemirciler 3 6 4 5 4 5 1 1 29
Yıldırımhacılar 10 8 9 8 7 6 9 7 64
Yıldırımolucak 8 6 1 5 2 2 3 0 27
Yıldırımören 6 14 9 13 10 3 5 1 61
Yıldırımyağlıca 2 4 4 7 5 3 2 6 33
Yukarıada 0 1 2 4 4 3 2 3 19
Yukarıçanlı 8 7 10 3 7 4 3 7 49
Yukarıhöyük 3 4 1 3 4 2 5 5 27
Yukarıkaraören 30 39 50 42 45 28 26 34 294
Yukarıkese 11 19 23 16 18 13 8 9 117
TOPLAM 621 817 935 928 929 593 616 613 6052
Mahalle
2013
2014
2014
2015
2015
2016
2016
2017
2017
2018
2018
2019
2019
2020
2020
2021
TOPLAM
Ahatlar 3 4 5 8 8 7 7 7 49
Akkaya 4 4 5 7 11 8 9 5 53
Alakoç 1 6 5 8 12 9 5 4 50
Atça 6 11 13 18 17 12 16 13 106
Avdan 6 8 7 10 8 6 4 6 55
Avşarlar 3 5 9 4 6 7 3 6 43
Bardakçılar 4 5 5 4 2 1 2 1 24
Bayındır 11 15 17 14 8 4 7 7 83
Beşbeyler 10 10 14 11 11 5 11 10 82
Beyler 7 7 7 11 13 8 7 5 65
Buğralar 30 36 39 45 45 36 41 30 302
Bökeler 10 13 16 21 22 7 17 15 121
Çamköy 4 10 9 8 10 9 6 10 66
Merkez 3 7 7 8 6 20 25 3 79
Çukurören 23 31 24 38 40 27 24 30 237
Dağkuzören 6 10 11 18 19 6 7 9 86
Doğancı 4 4 3 7 3 3 2 3 29
Doğanlar 7 8 9 11 13 6 16 16 86
Doymuş 0 3 6 6 5 4 4 5 33
Dörtkonak 20 23 26 23 22 20 24 18 176
Eldelek 6 7 11 8 9 8 7 4 60
Elmalı 12 13 20 24 24 17 24 18 152
Elören 2 1 1 1 1 2 1 1 10
Elvanlar 14 16 16 11 13 7 8 7 92
Gümele 2 2 1 1 1 0 0 0 7
Güneyköy 1 2 3 2 2 1 3 1 15
İnceöz 4 9 10 9 4 6 2 5 49
Kayabaşı 6 3 3 3 4 1 2 3 25
Körler 2 4 5 9 9 3 1 3 36
Kuşçular 2 4 5 6 5 4 5 4 35
Kuyubaşı 0 0 1 2 2 1 1 0 7
Meşeler 9 11 12 18 17 13 11 14 105
Muzrupağacin 7 6 16 22 24 18 16 18 127
Müsellim 3 1 3 4 6 5 2 4 28
Orta 1 3 2 2 2 0 0 1 11
Osmansin 20 18 28 35 34 26 25 34 220
Ozmuş 5 5 7 8 8 5 5 9 52
Ömerağa 1 4 8 7 7 5 6 11 49
Örenköy 2 6 8 6 10 6 7 4 49
Peçenek 9 10 17 20 19 11 17 23 126
Pelitçik 7 9 11 16 16 7 13 6 85
Sarıkavak 4 7 10 8 11 6 7 8 61
Tatlak 11 12 12 18 20 14 15 21 123
Yahşihan 0 0 4 4 3 6 2 2 21
Yahyalar 0 10 5 5 8 3 3 9 43
Yayalar 4 0 5 3 3 1 2 4 22
Yediören 11 7 12 14 15 8 10 10 87
Yılanlı 4 4 7 11 11 6 8 8 59
Yoncatepe 13 13 10 10 11 11 6 4 78
TOPLAM 324 407 490 567 580 406 446 439 3659
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
63
Her şey böyle başladı...
/tekboya
/tekboya
/tekboya
Sayılarla ESYAV Bursları
Her şey böyle başladı...
ESYAV Kızılcahamam - Çamlıdere Eğitim ve Sosyal Yardımlaşma Vakfı
64
ESYAV son olarak 2020-2021 eğitim döneminde burs başvurularını online olarak almış ve 2717 başvuru
olmuştur. Bu öğrencilerin başvuruda vermiş olduğu bilgi ve belgelere dayanarak sistemsel değerlendirme
yapılmıştır. Bu başvurular neticesinde 738 i Kız ve 448 i erkek olmak üzere 1186 öğrenci burs almaya hak
kazanmıştır.
2020-2021 eğitim-öğretim döneminde maddi ve manevi desteğe ihtiyacı olan öğrencilerimizin arasında 18
öğrencimizin annesi, 89 öğrencimizin babası hayatta olmayıp bu öğrencilerimizden 3’ünün ise hem annesi
hem de babası hayatta değildir. Yine 20 öğrencimizin annesinin, 39 öğrencimizin de babasının engel durumu
bulunmaktadır. 118 öğrencimizin velileri herhangi bir görevde istihdam edilmemektedir. Son olarak ise
7 öğrencimiz Şehit/gazi yakını ve 148 öğrencimizin anne ve babaları birlikte değillerdir. Aşağıdaki tabloda
ise 2020-2021 döneminde en fazla öğrencimiz olan ilk 10 üniversite ve bölüm bulunmaktadır.
En Fazla Öğrencimiz Olan İlk 10 Üniversite
Kırıkkale Üniversitesi 123
Ankara Üniversitesi 94
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi 87
Gazi Üniversitesi 86
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi 62
Hacettepe Üniversitesi 61
Selçuk Üniversitesi 49
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi 38
Necmettin Erbakan Üniversitesi 36
Bartın Üniversitesi 33
En Fazla Öğrencimiz Olan İlk 10 Bölüm
Tıp 73
İlahiyat 57
Hukuk 49
Bilgisayar Mühendisliği 41
Maliye 40
Türk Dili ve Edebiyatı 38
İktisat 37
İnşaat Mühendisliği 34
Hemşirelik 32
Diş Hekimliği 26
BU DUVARI
BADANALAMALI MI?
YOKSA
BADANALAMAMALI MI?
BU DUVARI
BADANALAMALI MI?
YOKSA
BADANALAMAMALI MI?
BADANALAMALI DEDİK. 1994 YILINDAN BERİ...
BADANALAMALI DEDİK. 1994 YILINDAN BERİ...
/tekboya
/tekboya
/tekboya