Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42
Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında
Murat B.SarıÖykü...Aslında masajkoltuğundan tek derdibu değildi, koltuğunboynunu ovarkenomurgasını kırmasındanveya ensesine çıktığındaomurilik soğanınıezmesinden dekorkuyordu. Her şeyinötesinde makinanınbunu yapmak istediğinedair rasyonel olmayanbir his taşıyordu içinde.Sanki gece karanlıktayatıp ayağı pikesinindışında kaldığında,ayağını bir şeyinkavrayacağındanduyduğu korku gibibir şeydi bu; saçma,çocukça, hastalıklı…GÜNLÜK“Yirmi ikinci yüzyıla girmemize sadece dört ay kaldı” diyedüşündü Orkun “Ve yüz yirmi yaşındaki bu masaj koltuğuhala kuyruk sokumuma bir aparatını sokmaya çalışıyor. Hiç mi kullanıcıgeri bildirimi yapılmadı buna bugüne kadar?”Aslında masaj koltuğundan tek derdi bu değildi, koltuğun boynunuovarken omurgasını kırmasından veya ensesine çıktığında omuriliksoğanını ezmesinden de korkuyordu. Her şeyin ötesinde makinanınbunu yapmak istediğine dair rasyonel olmayan bir his taşıyordu içinde.Sanki gece karanlıkta yatıp ayağı pikesinin dışında kaldığında, ayağınıbir şeyin kavrayacağından duyduğu korku gibi bir şeydi bu; saçma,çocukça, hastalıklı… Yine de bir masöre gitmektense bu koltukları tercihediyordu. Günün yorgunluğunu atmasını sağlayan bu üç dakikadanvazgeçememesini kendine açıklarken yalan da söylüyordu üstelik. “Kadınparmakları erkek kaslarına yeterince geçmiyor.”“Ya bir robot? Hacip mesela, bana tam otuz altı bin krediye mal oldu,biraz da bana hizmet etmesinde ne sakınca var?”Pikenin dışından kapılmış bir ayak, kırılmış bir omurga ve ezilmişbir soğan…“Süreniz bitti tekrar masaj için bir kredi harcamak ister misiniz?”Orkun cevap vermeden koltuktan kalktı. Henüz koltuktanuzaklaşmak için adım atmadan da asistanını açıp holografik arayüzde “Neşem” adlı arama kaydını buldu. “Mesaj”, “Görüntülü” ve“Sesli” seçeneklerinden görüntülüye giden parmağını son anda sesliyeyönlendirdi ve Neşe’yi aradı. Altıncı çalışta Neşe telefonu açtı. Biraz tıknefesti.“Efendim hayatım?”50
“Canım, avm’deyim markettenistediğin bir şey var mı?”“Süt al sadece, çocuğunakşama sütü yok.”“Tamam canım on, on beşdakikaya gelirim.”“Tamam aşkım.”“Görüşürüz”Orkun çağrıyısonlandırdığında Neşe’ninkendisine “Görüşürüz” dediğinivarsaydı ama açıkçası sinirlenerekkarısını dinlemeden kapattığıiçin, çok da emin olamamıştı.Koltuktan uzaklaşıp yönünükoridorun sonundaki marketeçevirdiğinde hala yenemediği birsinirle “Bütün gün evdesin ve herşeyi en sona bırakıyorsun” sözleridöküldü ağzından.* * *Yemek masasında Orkun’unpek konuşası yoktu. Aslında içteniçe Neşe’yi sinir etmek için böyleyapıyordu ama Neşe, altı yaşındakioğulları Sarp’ı yedirmekleuğraştığı için –ki çocuk kesinlikleyemek yememe konusundaihtisas sahibiydi- Orkun’un bupasif saldırısını anlamadı. Esasenaynı şey neredeyse her geceolduğu için Orkun da yine böyleolacağının bilincindeydi amakendisini tutamıyordu. Fakatkontrolünü tam olarak yitirmişde değildi. Zaten Neşe ile gireceğiherhangi bir tartışma, Neşe’nin,kendisinin Sarp’a bakmak içinişten ayrıldığını, ancak Orkun’unbu büyük fedakarlığı bileanlamadığını bağıra çağıra ve yarıağlamaklı bir halde söylemesiyleson bulacak, sonrasında da birküsme dönemi gelecekti. Orkunbunu düşününce kendisini deşaşırtacak şekilde gülümsedi“Dişi yakarış” diye düşündü.Neşe’nin bu hali gözünün önünegelince eğlenmişti. O da bu dramkarşısında tepkisiz kalacak veNeşe’yi daha da çıldırtacaktı.Atalarının zamanındaki gibivurdumduymaz, sığ ve bununlagurur duyan bir adam: Orkun!Genlerinden kendisine geçen,insan sıfatında bir hayvan olmakdüşüncesi ile eğlenirken farketmeden sesli düşündü. “Yabizden ne bekliyorlar bu kadar,biz suratı kılla kaplı yaratıklarızsonuçta…”“Efendim canım?”“Yok bir şey hayatım.”“Neden gülüyorsun?”“Aklıma bir şey geldi de, iştenbir olay, erkek geyiği sarmaz seniboşver.”Neşe aslında alınmıştı. İşleilgili şeyler, özellikle işle ilgilikendisiyle paylaşılmayan şeylerkendisini kötü hissetmesinesebep oluyor ve Orkun buna hiçdikkat etmiyordu. Elinde olmadano sırada yemek istemediği birlokmadan kaçınmaya çalışanSarp’a bağırdı ve kaşığı ağzınasoktu.“Yaşıtların kendi yemeğinikoyup yiyor sen hala eldenbesleniyorsun. Ye şunu!”Orkun’un eski erkekliğedönme takıntısı ya da gizliarzusu diyelim, sadece Neşe ilesınırlı değildi. Eski tarz bir babaolmaya da meraklıydı ve her nekadar içten içe hasta da olsa,eşine karşı bir yirmi ikinci yüzyılerkeği olarak saygılı davranırken,çocuğunu tamamen kendisineait hissettiği için ona karşı dahaözgür hissediyordu.“Neşe! Neşe! Bırak kaşığı,bırak hayatım. Sarp oğlum, alkaşığı, hadi ye oğlum.”“Ya istemiyorum baba”“Ama yiyeceksin. Ya dao tabak bitene kadar masadakalacaksın.”Çocuk ağlamaya başladığındada yerinden kalktı ve onunomzunu sıkarak. “Peki yemekyemeden beni nasıl döveceksin?”diye sordu. Çocuk gülümsemiş vekaşığı eline alır gibi olmuştu ki,Neşe politik bir başka gülümsemeve göz işareti ile Orkun’u masadangönderip kaşığı da çocuğunelinden alarak, onu yine kendiyedirmeye başladı.Orkun önce bunu kendisineyapılmış açık bir saygısızlık saydı.Çocuğu ile arasına bu şekildegirilmesine izin vermemeliydi.Bu düşünceyle, itiraz etmek içinbir süre ayakta kaldı. Nedensonra biraz anlayışlı olmaya kararvererek, karısının evde kalmasebebinin tamamen oğullarıolduğunu tekrar etti kendisine.Sarp’ın kendi yemeğini kendiyemesi; her ne kadar Neşetarafından da dile getirilen birözlem olsa da, aslında Neşe’ninşu andaki sosyal statüsününtemellerinden sarsılması demektive Neşe buna hazır değildi. Neşe,çalışmayı Sarp için bırakmıştı veSarp kendine yetmeye başladığıanda kendisini işe yaramazhissedecekti. Orkun bunudüşününce bu sefer karısınınomzunu –karısı anlamadıysa daşöylebir sıvazladı ve koltuğunageçti.Koltuğuna oturduğundaönce duvarda vizyon alanıkurmak için hover projektörüçağırmayı düşünse de sonra birbaşka düşünce ona galip geldi.“Peki” dedi kendi kendine “YaHacip’i neden aldık?” Sonra51
- Page 2 and 3: HayaletOcak 2021Sayı: 42Yayın yö
- Page 4 and 5: Sözüm Meclistenİçeri...İllüst
- Page 6 and 7: Popüler Kültür...DC COMICS :Batm
- Page 8 and 9: Sherlock Holmes’ün Arsen Lüpen
- Page 10 and 11: Babil Kütüphanesi...Bünyamin Tan
- Page 12 and 13: Hikmet Sami ve dördüncüsününde
- Page 14 and 15: 14
- Page 16 and 17: 16
- Page 18 and 19: Atilla BilgenMizah Öykü...Gecenin
- Page 20 and 21: yorgun mu, bir işi var mı düşü
- Page 22 and 23: ayağını? Bak neredeyse sıra biz
- Page 24 and 25: Comic Sohbet...Korkmaz UluçayTUŞL
- Page 26 and 27: isminin ikinci harfiyle aynı”.Na
- Page 28 and 29: Fakabasmaz ZihniKanun-ı Sani'nin o
- Page 30 and 31: Bünyamin TANKorku Öykü...Profes
- Page 32 and 33: 32İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 34 and 35: üzerine tükürerek geldikleri yol
- Page 36 and 37: Aynı sokağın bir diğer ucundaba
- Page 38 and 39: yayınlan bu dehşetli manzarakarş
- Page 40 and 41: 40
- Page 42 and 43: Ustaya Veda...John le Carre'yi 15 y
- Page 44 and 45: Atilla BilgenTefrika...Şehrin doğ
- Page 46 and 47: İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevinç
- Page 48 and 49: Sosyal SorumlulukDuyurusu...Esir ed
- Page 52 and 53: aklına Hacip geldi. Hacip isminion
- Page 54 and 55: ortaya bir fikir attı. “NemrutDa
- Page 56 and 57: Çizgi RomanRöportaj...DYLAN DOGİ
- Page 58 and 59: Sclavi, Dylan Dog'unFrankenstein, J
- Page 60: 60
“Canım, avm’deyim marketten
istediğin bir şey var mı?”
“Süt al sadece, çocuğun
akşama sütü yok.”
“Tamam canım on, on beş
dakikaya gelirim.”
“Tamam aşkım.”
“Görüşürüz”
Orkun çağrıyı
sonlandırdığında Neşe’nin
kendisine “Görüşürüz” dediğini
varsaydı ama açıkçası sinirlenerek
karısını dinlemeden kapattığı
için, çok da emin olamamıştı.
Koltuktan uzaklaşıp yönünü
koridorun sonundaki markete
çevirdiğinde hala yenemediği bir
sinirle “Bütün gün evdesin ve her
şeyi en sona bırakıyorsun” sözleri
döküldü ağzından.
* * *
Yemek masasında Orkun’un
pek konuşası yoktu. Aslında içten
içe Neşe’yi sinir etmek için böyle
yapıyordu ama Neşe, altı yaşındaki
oğulları Sarp’ı yedirmekle
uğraştığı için –ki çocuk kesinlikle
yemek yememe konusunda
ihtisas sahibiydi- Orkun’un bu
pasif saldırısını anlamadı. Esasen
aynı şey neredeyse her gece
olduğu için Orkun da yine böyle
olacağının bilincindeydi ama
kendisini tutamıyordu. Fakat
kontrolünü tam olarak yitirmiş
de değildi. Zaten Neşe ile gireceği
herhangi bir tartışma, Neşe’nin,
kendisinin Sarp’a bakmak için
işten ayrıldığını, ancak Orkun’un
bu büyük fedakarlığı bile
anlamadığını bağıra çağıra ve yarı
ağlamaklı bir halde söylemesiyle
son bulacak, sonrasında da bir
küsme dönemi gelecekti. Orkun
bunu düşününce kendisini de
şaşırtacak şekilde gülümsedi
“Dişi yakarış” diye düşündü.
Neşe’nin bu hali gözünün önüne
gelince eğlenmişti. O da bu dram
karşısında tepkisiz kalacak ve
Neşe’yi daha da çıldırtacaktı.
Atalarının zamanındaki gibi
vurdumduymaz, sığ ve bununla
gurur duyan bir adam: Orkun!
Genlerinden kendisine geçen,
insan sıfatında bir hayvan olmak
düşüncesi ile eğlenirken fark
etmeden sesli düşündü. “Ya
bizden ne bekliyorlar bu kadar,
biz suratı kılla kaplı yaratıklarız
sonuçta…”
“Efendim canım?”
“Yok bir şey hayatım.”
“Neden gülüyorsun?”
“Aklıma bir şey geldi de, işten
bir olay, erkek geyiği sarmaz seni
boşver.”
Neşe aslında alınmıştı. İşle
ilgili şeyler, özellikle işle ilgili
kendisiyle paylaşılmayan şeyler
kendisini kötü hissetmesine
sebep oluyor ve Orkun buna hiç
dikkat etmiyordu. Elinde olmadan
o sırada yemek istemediği bir
lokmadan kaçınmaya çalışan
Sarp’a bağırdı ve kaşığı ağzına
soktu.
“Yaşıtların kendi yemeğini
koyup yiyor sen hala elden
besleniyorsun. Ye şunu!”
Orkun’un eski erkekliğe
dönme takıntısı ya da gizli
arzusu diyelim, sadece Neşe ile
sınırlı değildi. Eski tarz bir baba
olmaya da meraklıydı ve her ne
kadar içten içe hasta da olsa,
eşine karşı bir yirmi ikinci yüzyıl
erkeği olarak saygılı davranırken,
çocuğunu tamamen kendisine
ait hissettiği için ona karşı daha
özgür hissediyordu.
“Neşe! Neşe! Bırak kaşığı,
bırak hayatım. Sarp oğlum, al
kaşığı, hadi ye oğlum.”
“Ya istemiyorum baba”
“Ama yiyeceksin. Ya da
o tabak bitene kadar masada
kalacaksın.”
Çocuk ağlamaya başladığında
da yerinden kalktı ve onun
omzunu sıkarak. “Peki yemek
yemeden beni nasıl döveceksin?”
diye sordu. Çocuk gülümsemiş ve
kaşığı eline alır gibi olmuştu ki,
Neşe politik bir başka gülümseme
ve göz işareti ile Orkun’u masadan
gönderip kaşığı da çocuğun
elinden alarak, onu yine kendi
yedirmeye başladı.
Orkun önce bunu kendisine
yapılmış açık bir saygısızlık saydı.
Çocuğu ile arasına bu şekilde
girilmesine izin vermemeliydi.
Bu düşünceyle, itiraz etmek için
bir süre ayakta kaldı. Neden
sonra biraz anlayışlı olmaya karar
vererek, karısının evde kalma
sebebinin tamamen oğulları
olduğunu tekrar etti kendisine.
Sarp’ın kendi yemeğini kendi
yemesi; her ne kadar Neşe
tarafından da dile getirilen bir
özlem olsa da, aslında Neşe’nin
şu andaki sosyal statüsünün
temellerinden sarsılması demekti
ve Neşe buna hazır değildi. Neşe,
çalışmayı Sarp için bırakmıştı ve
Sarp kendine yetmeye başladığı
anda kendisini işe yaramaz
hissedecekti. Orkun bunu
düşününce bu sefer karısının
omzunu –karısı anlamadıysa daşöyle
bir sıvazladı ve koltuğuna
geçti.
Koltuğuna oturduğunda
önce duvarda vizyon alanı
kurmak için hover projektörü
çağırmayı düşünse de sonra bir
başka düşünce ona galip geldi.
“Peki” dedi kendi kendine “Ya
Hacip’i neden aldık?” Sonra
51