Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42
Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında
Fakabasmaz ZihniKanun-ı Sani'nin ortalarında idi. ManifaturacıKâmil Bey, bir gece geç vakit, Fatih'tekiarkadaşlarından birinden ayrılmış, Yenikapı'dakihanesine kadar yayan olarak avdet etmekmecburiyetinde kalmıştı. Cüzdanında külliyetlipara olmadığı için soyulmaktan korkmuyor, fakat,para hırsıyla ifa olunan cinayetlerden, irtikap edilenvahşetlerden birine kurban olabileceğini düşünerekfena ihtimalleri düşünüyordu.Valide Camii'nin yanından karşı taraftaki büyükyangın meydanlarına girdiği zaman, etrafını saranmüheyyib karanlıktan ve civarın ıssızlığından tüyleriürperdi.Silah taşımak men edildiği için, yanında küçükbir tırnak çakısından başka hiçbir alet-i cariha yoktu.Kendisini herhangi bir tecavüze karşı müdafaa içinelindekibastonunu kahramanca kullanmaktan başkabir şey yapamayacaktı.Yangın yerine doğru ilerledikçe karanlık ve sükütçoğalıyor, caddenin lambaları, uzaklaştıkça bireryıldız gibi küçülüyordu. Kâmil Bey, kalbini bir demirpençe gibi sıkan korkunun çocukça bir zaaf olduğunudüşünerek kendi kendine:- Cesaret!Emir verdi ve biraz daha sükût ve emniyetle yolaldı.Fakat otuz adım kadar ya yürümüş, yayürümemişti ki yarısı (3) yıkılmış bir yangın divarınınarkasında iki siyah gölgenin kımıldandığını ve dahasonra birden bire zail olduğunu görerek olduğu yerdesaplandı.Bu gölgeler ne ve kim olabilirdi! Daha üç dörtdakika evvel zihnini istila eden endişeler, ansızınfeci hakikate mi inkılap ediyordu? Yoksa, korkununtevlit ettiği asılsız hayallerden, vehimlerden birinemi uğramıştı? Filhakika, cesaretini toplayarak ikiadım daha attı; karanlığı delen keskin gözleriyleyangın divarına dikkatle baktı, göszelrine ilişen on ikigölgeden eser görmedi. Bastonunun sapını daha ziyadeemniyet ve cesaretle sıkarak yoluna devam etti.Ma'hud yangın divarına yaklaştıkça asıl ve esasıolmayan hayaletler gördüğüne zahib oluyordu. Fakat,ne olursa olsun, korkunun husule getirdiği ihtiyata28
Kanlı Baltariayet ederek divardan mümkün mertebe uzakyürümeğe ve etrafına dikkatle bakmağa başladı.Tam divarın hizasına geldiği zaman, birazevvel gördüğü sayah gölgelerden bir tanesi, divarınarkasından yavaşça çıkarak Kâmil Bey'e doğru ilerledi.Kâmil Bey, elindeki bastonu havaya kaldırarak,müheyya-yı taarruz bir müdafaa vaziyetinde,gelen adamı bekledi. Gölge, istifini hiç bozmadanyürüyordu. Kâmil Bey'e bir adım kadar yaklaştı: Bu,başında abani bir sarık bulunan, siyah, sivri sakallı,çenesi göğsüne doğru eğilmiş, omuzları dar ve çarpık,garip ve korkunç bir adamdı. Parmaklarının arasındatuttuğu cigarasını Kâmil Bey'e uzatarak kalın, çatlak,pürüzlü bir sesle: (4)-Ahbap, dedi, Ateşin var mı?Kâmil Bey, havada tuttuğu bastonunun sallayarakcevap verdi:-Gecenin bu vaktinde ateş sorulmaz, ya caddeyitutarsın, ya beynini parçalarım.Abani sarıklı herif, yerinde kımıldamıyor, aynıtavırla, aynı sesle, aynı eda ile tekrar soruluyordu:-Ahbap, ateşin var mı ateşin?Kâmil Bey elindeki bastonu cüretkâr muhatabınınçevresine yapıştırmak üzere iken arkasında kalabalıkbir ayak sesi işitti ve sevk-i tabii ile başını geriyeçevirdiği zaman yedi sekiz kişilik bir dairenin kendisiniçevirdiğini gördü. Çok geçmeden on on beş elinomuzlarına yapıştığını hissetti. Bir dakika sonrayüzükoyun yere kapaklanmıştı.Haydutlar Kâmil Bey'in ağzına bir yumrukcesametinde paçavra tıktılar, kollarını ve ayaklarınıbağladılar, küstahlar o kadar unf ve şiddetle hareket29ediyorlardı ki Kâmil Bey için adeta, parmağını bilekımıldatmak imkânı kalmamıştı. Abani sarıklı herif,yere düşen bastonu eline alarak, Kâmil'in üzerine ikişiddetli darbe indirdi:-Sen benim cigaramı yakmazsın amma, ben seninsuratını yakarım! Diye homurdandı.Onun bu tarz hareketi melun arkadaşlarını bilekızdırdğı için içlerinden birisi seslendi:-Bırak ulan gece yarısı bela mı arıyorsun? (5)Devam edecek...
- Page 2 and 3: HayaletOcak 2021Sayı: 42Yayın yö
- Page 4 and 5: Sözüm Meclistenİçeri...İllüst
- Page 6 and 7: Popüler Kültür...DC COMICS :Batm
- Page 8 and 9: Sherlock Holmes’ün Arsen Lüpen
- Page 10 and 11: Babil Kütüphanesi...Bünyamin Tan
- Page 12 and 13: Hikmet Sami ve dördüncüsününde
- Page 14 and 15: 14
- Page 16 and 17: 16
- Page 18 and 19: Atilla BilgenMizah Öykü...Gecenin
- Page 20 and 21: yorgun mu, bir işi var mı düşü
- Page 22 and 23: ayağını? Bak neredeyse sıra biz
- Page 24 and 25: Comic Sohbet...Korkmaz UluçayTUŞL
- Page 26 and 27: isminin ikinci harfiyle aynı”.Na
- Page 30 and 31: Bünyamin TANKorku Öykü...Profes
- Page 32 and 33: 32İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 34 and 35: üzerine tükürerek geldikleri yol
- Page 36 and 37: Aynı sokağın bir diğer ucundaba
- Page 38 and 39: yayınlan bu dehşetli manzarakarş
- Page 40 and 41: 40
- Page 42 and 43: Ustaya Veda...John le Carre'yi 15 y
- Page 44 and 45: Atilla BilgenTefrika...Şehrin doğ
- Page 46 and 47: İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevinç
- Page 48 and 49: Sosyal SorumlulukDuyurusu...Esir ed
- Page 50 and 51: Murat B.SarıÖykü...Aslında masa
- Page 52 and 53: aklına Hacip geldi. Hacip isminion
- Page 54 and 55: ortaya bir fikir attı. “NemrutDa
- Page 56 and 57: Çizgi RomanRöportaj...DYLAN DOGİ
- Page 58 and 59: Sclavi, Dylan Dog'unFrankenstein, J
- Page 60: 60
Kanlı Balta
riayet ederek divardan mümkün mertebe uzak
yürümeğe ve etrafına dikkatle bakmağa başladı.
Tam divarın hizasına geldiği zaman, biraz
evvel gördüğü sayah gölgelerden bir tanesi, divarın
arkasından yavaşça çıkarak Kâmil Bey'e doğru ilerledi.
Kâmil Bey, elindeki bastonu havaya kaldırarak,
müheyya-yı taarruz bir müdafaa vaziyetinde,
gelen adamı bekledi. Gölge, istifini hiç bozmadan
yürüyordu. Kâmil Bey'e bir adım kadar yaklaştı: Bu,
başında abani bir sarık bulunan, siyah, sivri sakallı,
çenesi göğsüne doğru eğilmiş, omuzları dar ve çarpık,
garip ve korkunç bir adamdı. Parmaklarının arasında
tuttuğu cigarasını Kâmil Bey'e uzatarak kalın, çatlak,
pürüzlü bir sesle: (4)
-Ahbap, dedi, Ateşin var mı?
Kâmil Bey, havada tuttuğu bastonunun sallayarak
cevap verdi:
-Gecenin bu vaktinde ateş sorulmaz, ya caddeyi
tutarsın, ya beynini parçalarım.
Abani sarıklı herif, yerinde kımıldamıyor, aynı
tavırla, aynı sesle, aynı eda ile tekrar soruluyordu:
-Ahbap, ateşin var mı ateşin?
Kâmil Bey elindeki bastonu cüretkâr muhatabının
çevresine yapıştırmak üzere iken arkasında kalabalık
bir ayak sesi işitti ve sevk-i tabii ile başını geriye
çevirdiği zaman yedi sekiz kişilik bir dairenin kendisini
çevirdiğini gördü. Çok geçmeden on on beş elin
omuzlarına yapıştığını hissetti. Bir dakika sonra
yüzükoyun yere kapaklanmıştı.
Haydutlar Kâmil Bey'in ağzına bir yumruk
cesametinde paçavra tıktılar, kollarını ve ayaklarını
bağladılar, küstahlar o kadar unf ve şiddetle hareket
29
ediyorlardı ki Kâmil Bey için adeta, parmağını bile
kımıldatmak imkânı kalmamıştı. Abani sarıklı herif,
yere düşen bastonu eline alarak, Kâmil'in üzerine iki
şiddetli darbe indirdi:
-Sen benim cigaramı yakmazsın amma, ben senin
suratını yakarım! Diye homurdandı.
Onun bu tarz hareketi melun arkadaşlarını bile
kızdırdğı için içlerinden birisi seslendi:
-Bırak ulan gece yarısı bela mı arıyorsun? (5)
Devam edecek...