Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42
Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında Hayalet Resimli Mecmua Sayı 42 yayında
Atilla BilgenMizah Öykü...Gecenin o saatindekoridorda bekleşenlerinhemen hepsinin kendilerinegöre bir derdi, telaşıolduğundan yanındangeçenler, inlemesiniduyanlar bir anlığınaduruyor, acıyan gözlerleona bakıyor, ardındankendi koşuşturmalarınadevam ediyorlardı. Yaklaşıkbir saat süren bekleyişinardından hemşire “KorkmazGözükara.” diye bağırdı.ACİL SERVİSTESIRADAN BİR GECE!Korkmaz Gözükara Bağcılar Devlet Hastanesine akşamsaatlerinde ambulansla getirildi, giriş işlemleri yapıldı vesırası geldiğinde muayene edileceği söylendi. Sağa sola koşuşturan birrefakatçisi olmadığından bir süre sonra bırakıldığı yerde unutuldu!Yattığı sedyede sabırla beklerken acı çektiği her halinden belliydi.Gecenin o saatinde koridorda bekleşenlerin hemen hepsinin kendilerinegöre bir derdi, telaşı olduğundan yanından geçenler, inlemesini duyanlarbir anlığına duruyor, acıyan gözlerle ona bakıyor, ardından kendikoşuşturmalarına devam ediyorlardı. Yaklaşık bir saat süren bekleyişin18
ardından hemşire “KorkmazGözükara.” diye bağırdı. Yattığıyerden zorlukla doğrulup elinikaldırdı. Yanına gelip refakatçisinisordu. Gözlerini hemşiredenkaçırarak yalnız olduğunumırıldandı. “Yanında yardımedecek kimse yok, öyle mi?” diyebir kez daha sordu. Utancındanyüzü kızardı ve yatığı yerdeküçüldükçe küçüldü. Hemşireufak tefekti, dolayısıyla sedyeyiitecek gücü ve isteği yoktu. Birsüre ne yapacağını düşündü,ardından “Sen biraz bekle.” dedive gerisin geriye dönüp bankoyagitti, telefonu eline alıp bir yerleriaradı. Muhtemelen yardım edecekbir hastabakıcı araştırıyordu,ancak burası adı üzerinde acilservisti, her görevlinin yetişmesigereken onlarca acil iş olduğundanbirini bulması zordu. KorkmazGözükara mecburen beklemeyedevam etti. Sonunda yardımedecek hastabakıcı koridorundiğer ucunda göründü. Ortaboylu, şişman, kırmızı yüzlü biradamdı, üzerinde kullanılmaktanrengi solmuş gri bir önlükvardı. Yorgunluktan mı, yoksaangarya bir işe çağrılmanınverdiği kızgınlıktan mı bilinmez,keyifsizdi. Önce bankoya gitti vemeselenin ne olduğunu sordu.Korkmaz Gözükara yattığı yerdenhemşirenin kendisini işaret ederekbir şeyler söylediğini gördü.Bedeninin duruş tarzı, yaptığı elkol hareketleri duyduklarındanhoşnut olmadığını gösteriyordu.Kötü bir tat almışçasına yüzünüburuşturdu, ağırlığını bankoyavererek hemşireyle tartıştı. İtirazıbir işe yaramayınca kendi kendinesöylenerek sedyede biçare bir haldeyatan Korkmaz Gözükara’nınyanına geldi ve onu baştan aşağıyasüzdü. Bakışlarından huzursuzolmuştu, ama kaçacağı, saklanacağıbir yer yoktu, bu yüzden yattığıyerde büzülüp öylece kaldı.“Hasta dediğinin kimi kimsesiolmaz mı hemşerim?”Hastabakıcının normal birses tonuyla sorduğu soru, gereksaatlerdir çektiği sıkıntıdan,gerekse adamın öfkeli halindendolayı kulağında top gibi patladı.Çocukluğundan beri yakasını birtürlü bırakmayan, her şeyden veherkesten duyduğu korku hissibedenini anında ele geçirip acısınıunutturdu. Gözlerini sedyeninyer yer aşınmış demirlerineyöneltip “Olmaz olur mu, elbettevar efendim.” diye mırıldandı.Duyduğu yanıt üzerine hemşireninhastadan yanlış bilgi aldığını,kendisini boşuna çağırdığınısanıp umutlandı. Yeniden araziolabilecek, sigarasını rahatçatüttürebilecekti. Hafiften sırıtarak“Ha o zaman mesele yok. Nerede?Su almaya mı gitti?” diye sordu.“Hayır efendim. Evde!” dedi.Şaşırmıştı. “Nasıl ya?” diye sordu.Alnına boncuk boncuk dizilenterler yanağına doğru akarken“Karımın hastane fobisi varefendim. Kokusundan bile rahatsızolduğundan evde kalmayı tercihetti. Zaten benim de önemli birşeyim yok efendim.” dedi. İkiadım geriye giderek KorkmazGözükara’yı baştan aşağıya süzdü.Duyduğuna inanmamışçasına altdudağını aşağıya doğru sarkıtarak“O zaman neden yatıyorsun?Kalksana ayağa.” diye sordu.“Kalkamam efendim.”“Neden?”“Birazcık düştüm!”“İnsan bunun için acile migelir? Sabahı neden beklemedinhemşerim?”“İnanın efendim benim dedüşüncem böyleydi, ama eşimambulans çağırdı, gelen sağlıkgörevlileri hastaneye kaldırılmamgerektiğini belirtince kendimiapar topar burada buldum! Yoksabu saatte sizi rahatsız etmeyi aslaistemezdim.”“Olan olmuş artık hemşerim.Şimdi gir içeri, neyin var birbaksınlar.”“İmkânsız efendim. Ayağımınüstüne basamıyorum .”“Hıııım. Demek basamıyorsun.Hele söyle bakalım neren ağrıyorhemşerim?”Korkmaz Gözükara sağ ayakbileğini işaret edince hastabakıcıduraksamadan oraya bastırdı veanında dalga dalga bir feryat sesikoridora yayıldı! Her gece bu tiphaykırışlara alışık olduğundanistifini hiç bozmadı. Eğildiğiyerden dikleştiğinde yüzünde ciddibir ifade vardı. Başını iki yanasallayarak “Durum kötü hemşerim.Kırık var!” Duyduğu söz boynununbükülmesine, gözlerinin dolmasınasebep oldu. Dişleriyle dudaklarınıısırarak “Benim için mahsuruyok, ama karım bu habere çoksinirlenecek.” dedi.“Üzülecek demek istedinherhalde?”“Yok efendim, kesin öfkedenkudurur!”“Hemşerim senin evdebekleyenin karın olduğuna eminmisin?”“Elbette!”“Bu da iyiymiş! Bak hemşerimkarın üzülse de kudursa da burayagelmeli. Kokudan rahatsız oluyorsataksın maskesini, uysun sosyalmesafesine! Ama ne gerek var,nasılsa İbrahim burada! İbrahimitsin sedyeyi, götürsün röntgene,yaptırsın çişini! İbrahim aç mı,19
- Page 2 and 3: HayaletOcak 2021Sayı: 42Yayın yö
- Page 4 and 5: Sözüm Meclistenİçeri...İllüst
- Page 6 and 7: Popüler Kültür...DC COMICS :Batm
- Page 8 and 9: Sherlock Holmes’ün Arsen Lüpen
- Page 10 and 11: Babil Kütüphanesi...Bünyamin Tan
- Page 12 and 13: Hikmet Sami ve dördüncüsününde
- Page 14 and 15: 14
- Page 16 and 17: 16
- Page 20 and 21: yorgun mu, bir işi var mı düşü
- Page 22 and 23: ayağını? Bak neredeyse sıra biz
- Page 24 and 25: Comic Sohbet...Korkmaz UluçayTUŞL
- Page 26 and 27: isminin ikinci harfiyle aynı”.Na
- Page 28 and 29: Fakabasmaz ZihniKanun-ı Sani'nin o
- Page 30 and 31: Bünyamin TANKorku Öykü...Profes
- Page 32 and 33: 32İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 34 and 35: üzerine tükürerek geldikleri yol
- Page 36 and 37: Aynı sokağın bir diğer ucundaba
- Page 38 and 39: yayınlan bu dehşetli manzarakarş
- Page 40 and 41: 40
- Page 42 and 43: Ustaya Veda...John le Carre'yi 15 y
- Page 44 and 45: Atilla BilgenTefrika...Şehrin doğ
- Page 46 and 47: İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevinç
- Page 48 and 49: Sosyal SorumlulukDuyurusu...Esir ed
- Page 50 and 51: Murat B.SarıÖykü...Aslında masa
- Page 52 and 53: aklına Hacip geldi. Hacip isminion
- Page 54 and 55: ortaya bir fikir attı. “NemrutDa
- Page 56 and 57: Çizgi RomanRöportaj...DYLAN DOGİ
- Page 58 and 59: Sclavi, Dylan Dog'unFrankenstein, J
- Page 60: 60
ardından hemşire “Korkmaz
Gözükara.” diye bağırdı. Yattığı
yerden zorlukla doğrulup elini
kaldırdı. Yanına gelip refakatçisini
sordu. Gözlerini hemşireden
kaçırarak yalnız olduğunu
mırıldandı. “Yanında yardım
edecek kimse yok, öyle mi?” diye
bir kez daha sordu. Utancından
yüzü kızardı ve yatığı yerde
küçüldükçe küçüldü. Hemşire
ufak tefekti, dolayısıyla sedyeyi
itecek gücü ve isteği yoktu. Bir
süre ne yapacağını düşündü,
ardından “Sen biraz bekle.” dedi
ve gerisin geriye dönüp bankoya
gitti, telefonu eline alıp bir yerleri
aradı. Muhtemelen yardım edecek
bir hastabakıcı araştırıyordu,
ancak burası adı üzerinde acil
servisti, her görevlinin yetişmesi
gereken onlarca acil iş olduğundan
birini bulması zordu. Korkmaz
Gözükara mecburen beklemeye
devam etti. Sonunda yardım
edecek hastabakıcı koridorun
diğer ucunda göründü. Orta
boylu, şişman, kırmızı yüzlü bir
adamdı, üzerinde kullanılmaktan
rengi solmuş gri bir önlük
vardı. Yorgunluktan mı, yoksa
angarya bir işe çağrılmanın
verdiği kızgınlıktan mı bilinmez,
keyifsizdi. Önce bankoya gitti ve
meselenin ne olduğunu sordu.
Korkmaz Gözükara yattığı yerden
hemşirenin kendisini işaret ederek
bir şeyler söylediğini gördü.
Bedeninin duruş tarzı, yaptığı el
kol hareketleri duyduklarından
hoşnut olmadığını gösteriyordu.
Kötü bir tat almışçasına yüzünü
buruşturdu, ağırlığını bankoya
vererek hemşireyle tartıştı. İtirazı
bir işe yaramayınca kendi kendine
söylenerek sedyede biçare bir halde
yatan Korkmaz Gözükara’nın
yanına geldi ve onu baştan aşağıya
süzdü. Bakışlarından huzursuz
olmuştu, ama kaçacağı, saklanacağı
bir yer yoktu, bu yüzden yattığı
yerde büzülüp öylece kaldı.
“Hasta dediğinin kimi kimsesi
olmaz mı hemşerim?”
Hastabakıcının normal bir
ses tonuyla sorduğu soru, gerek
saatlerdir çektiği sıkıntıdan,
gerekse adamın öfkeli halinden
dolayı kulağında top gibi patladı.
Çocukluğundan beri yakasını bir
türlü bırakmayan, her şeyden ve
herkesten duyduğu korku hissi
bedenini anında ele geçirip acısını
unutturdu. Gözlerini sedyenin
yer yer aşınmış demirlerine
yöneltip “Olmaz olur mu, elbette
var efendim.” diye mırıldandı.
Duyduğu yanıt üzerine hemşirenin
hastadan yanlış bilgi aldığını,
kendisini boşuna çağırdığını
sanıp umutlandı. Yeniden arazi
olabilecek, sigarasını rahatça
tüttürebilecekti. Hafiften sırıtarak
“Ha o zaman mesele yok. Nerede?
Su almaya mı gitti?” diye sordu.
“Hayır efendim. Evde!” dedi.
Şaşırmıştı. “Nasıl ya?” diye sordu.
Alnına boncuk boncuk dizilen
terler yanağına doğru akarken
“Karımın hastane fobisi var
efendim. Kokusundan bile rahatsız
olduğundan evde kalmayı tercih
etti. Zaten benim de önemli bir
şeyim yok efendim.” dedi. İki
adım geriye giderek Korkmaz
Gözükara’yı baştan aşağıya süzdü.
Duyduğuna inanmamışçasına alt
dudağını aşağıya doğru sarkıtarak
“O zaman neden yatıyorsun?
Kalksana ayağa.” diye sordu.
“Kalkamam efendim.”
“Neden?”
“Birazcık düştüm!”
“İnsan bunun için acile mi
gelir? Sabahı neden beklemedin
hemşerim?”
“İnanın efendim benim de
düşüncem böyleydi, ama eşim
ambulans çağırdı, gelen sağlık
görevlileri hastaneye kaldırılmam
gerektiğini belirtince kendimi
apar topar burada buldum! Yoksa
bu saatte sizi rahatsız etmeyi asla
istemezdim.”
“Olan olmuş artık hemşerim.
Şimdi gir içeri, neyin var bir
baksınlar.”
“İmkânsız efendim. Ayağımın
üstüne basamıyorum .”
“Hıııım. Demek basamıyorsun.
Hele söyle bakalım neren ağrıyor
hemşerim?”
Korkmaz Gözükara sağ ayak
bileğini işaret edince hastabakıcı
duraksamadan oraya bastırdı ve
anında dalga dalga bir feryat sesi
koridora yayıldı! Her gece bu tip
haykırışlara alışık olduğundan
istifini hiç bozmadı. Eğildiği
yerden dikleştiğinde yüzünde ciddi
bir ifade vardı. Başını iki yana
sallayarak “Durum kötü hemşerim.
Kırık var!” Duyduğu söz boynunun
bükülmesine, gözlerinin dolmasına
sebep oldu. Dişleriyle dudaklarını
ısırarak “Benim için mahsuru
yok, ama karım bu habere çok
sinirlenecek.” dedi.
“Üzülecek demek istedin
herhalde?”
“Yok efendim, kesin öfkeden
kudurur!”
“Hemşerim senin evde
bekleyenin karın olduğuna emin
misin?”
“Elbette!”
“Bu da iyiymiş! Bak hemşerim
karın üzülse de kudursa da buraya
gelmeli. Kokudan rahatsız oluyorsa
taksın maskesini, uysun sosyal
mesafesine! Ama ne gerek var,
nasılsa İbrahim burada! İbrahim
itsin sedyeyi, götürsün röntgene,
yaptırsın çişini! İbrahim aç mı,
19