Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Cansu ÇİMEN
Büşra KISA
Begüm Gülce BİZİMYER
Ayberk ÇULHA
@kapsuldergi
Cansu ÇİMEN
Yeliz YENİDOĞAN
Hande YAMAN
Büşra KALE
Ayberk ÇULHA
Mehmet ARGAÇ
Sema Nur AKÇAY
Seyran Berivan KUTLUAY
Gizem GÜL
Enes TECİMEN
Gülce Begüm BİZİMYER
Hilal HEYBELİ
Gökce KARAÇOR
Gülşah ŞAHİN
Hacer BAYHAN
PAÜ Kimya Mühendisliği Topluluğu
Bİ AN
/@kapsuldergi
İ Ç İ N D E K İ L E R
R A D Y O A K T İ F K İ R L İ L İ K
N E D E N K O R K U N C A
Y Ü Z Ü M Ü Z B E M B E Y A Z
O L U R ?
06 08
09Y E N İ N E S İ L E T
Y A Ğ M U R L U K L A R I N
Y A P I S I N D A K İ T E F L O N
12
13Y I L D I Z L A R I N Y A Ş A M
Ö Y K Ü S Ü
S O S Y A L M E S A F E V E
P O Z İ T İ F L İ K 16
18S U Y O K S A Y A Ş A M Y O K
D Ü N Y A N I N E N H A F İ F
K A T I S I M I ? 20
21Y E Ş İ L Ç A Y M U C İ Z E S İ
T A D I M C I L A R
23
R U H S A Ğ L I Ğ I N I N İ L A C I32
İ Ç İ N D E K İ L E R
24P A R K İ N S O N H A S T A L I Ğ I
G Ü R Ü L T Ü V E I Ş I K
K İ R L İ L İ Ğ İ N İ N
K U Ş L A R A E T K İ S İ
26
28N E U R A L İ N K
B İ R T Ü B İ T A K P R O J E S İ
30
31H U K U K V E A D A L E T
35U N U T M A K Ü Z E R İ N E
K A L K G İ D E L İ M
38
39N E O K U S A K ?
N E İ Z L E S E K ? 40
RADYOAKTİF KİRLİLİK
Günümüzde k rl l k öneml sorunlardan b r hal ne
gelm șt r.İnsanı,havayı,suyu,toprağı etk leyen bu k rl l klerden en tehl kel s
radyoakt f k rl l kt r. Yaygın radyoakt f k rlenmelere örnek olarak B k n
Mercanadası, Colorado’dak Rocky Flats tes s , Fukush ma Da ch nükleer felaket ve
Rusya’da Mayak tes s etrafındak alanda Çernob l felaket ver leb l r Radyoakt f
k rlenme ya da radyoloj k radyoakt f maddeler n yüzeylerde veya katılar, sıvılar ve
gazlar ( nsan vücudu da dah l) ç nde kasıtsız ve stemeden bulunması durumudur.
Radyoakt f k rlenme t p k olarak üret m sırasında b r dökülme veya kaza sonucu
veya kararsız çek rdeğe sah p olan ve radyoakt f bozulmaya uğrayan
radyo zotopların (radyonükl d) kullanımından kaynaklıdır. Radyasyon sonucu
olușan k rlenmey görüntüleyeb lmek ç n uzman tekn kler,doğru ve uygun ölçüm
c hazları kullanılmalıdır.Radyoakt f k rlenmen n nsan vücuduna olumsuz etk s çok
fazladır.K rlenme b rçok yoldan nsan vücuduna g reb l r o yüzden uygun k ș sel
koruyucu ek pmanlar kullanılmalı, çevreye yayılmamasına d kkat ed lmel d r.
6
K rlenmen n düșük ve yüksek olmak üzere k sev yes vardır.
Radyoakt f k rlenmen n düșük sev yeler daha az r sk arz eder fakat
hala radyasyon c hazları tarafından saptanab l r. K rlenmen n
yüksek sev yeler nsanlar ve çevreye karșı büyük r skler
barındırır.K rlenmen n ps koloj k ve b yoloj k b rçok etk s vardır.
Uluslararası Radyasyondan Korunma Kom syonu (ICRP) tarafından
açıklanan radyasyon r sk 1 s evert (100 rem) l k etk n b r dozun
%5.5 l k kanser gel șt rme r sk tașıdığını tahm n etmekted r. Düșük
sev ye radyasyonun sonuçları sıklıkla radyoloj k olma yer ne
ps koloj kt r. B rçoğu hayat boyu k rlenmeye maruz kaldıklarını
düșünmekte ve doğum etk ler nden korkarak çocuk yapmak
stememekted r.
B rçok bölgede, uyulması zorunlu radyasyon l m tler
bulunmaktadır. Kanuna göre gıda, su ve çevredek radyoakt f k rl l k
sev yes d kkatle zlenmel ve kontrol altında tutulmalıdır.Radyoakt f
k rl l k r sk n n kontrolündek herhang b r hata,gıda z nc r veya
çevre üzer nde olumsuz etk lere yol açab l r. Örneğ n 2013 t barıyla
Fukush ma nükleer felaket alanı yüksek derecede radyoakt ft r ve
geç c evlerde yașayan 160.000 kazazede vardır ve bazı topraklar
yüzyıllar boyunca tarıma elver șl olmayacaktır. Zor tem zleme
görev 40 ya da daha fazla yıl alacak ve onlarca m lyar dolara mal
olacaktır.
G zem GÜL
7
NEDEN
KORKUNCA
YÜZÜMÜZ
BEMBEYAZ
OLUR?
Mehmet Argaç
G resun Ün vers tes
Tıp Fakültes
8
YAĞMURLUKLARIN
YAPISINDAKİ TEFLON
12
Yağmurluk b r çok meslek grubu ve nsanlar ç n bahar ve kıș aylarının kurtarıcısıdır.
Su geç rmez olması b zlere büyük konfor sağlamaktadır. Su geç rmeyen b r çok
madde vardır. Bunların en bașında naylon gel yor. Hep m z n günlük hayatta sık sık
rastladığı naylonun su geç rmeme , haf f aynı zamanda dayanıklı olması g b
özell kler vardır. Pek yağmurluk ç n bu özell kler yeterl m ? Yağmurluğun b zlere
sağladığı en büyük konfor, terled ğ m zde olușan su buharını dıșarı atmasıdır. Yan
malzemen n nefes alması d yeb l r z. Bunu sağlayan malzeme se Gore-Tex d r. Gore-
Tex naylon g b su geç rmez özell ğe sah pt r. Bu duruma ek yapısındak teflon olarak
b lenen ‘pol tetrafloroet len’ pol mer sayes nde nefes aldırıcı özell ğ vardır.Robert
W.Gore 1969’da teflon olarak b ld ğ m z bu pol mer n çok yüksek sıcaklıkta esned ğ n
ve șek l aldığını keșfetm ș. Bu malzemey an den ısıtan Gore malzemen n yapısında
çok sayıda m n k hava boșluğu olușmasını ve bu sayede malzemen n %70 oranında
havayla dolup gerçek büyüklüğünün 800 katına çıkmasını sağlamıștır. Bu sayede
yağmurluktan su damlasının çer g rmes ne engel olacak kadar küçük ama su
buharının dıșarı çıkmasını sağlayacak kadar da büyük boșluklar olușmuștur.
Cansu Ç men
Pamukkale Ün vers tes
K mya Mühend sl ğ
13
14
7 15
SOSYAL
MESAFE
VE
POZİTİFLİK
AYBERK ÇULHA | PAÜ KİMYA MÜH.
Koronav rüs salgını, hayatımızı yaşama şekl n
değ ş t rd . Ancak, çok sayıda nsanın evde kalması,
b l m nsanlarına h ç beklemed kler avantajlar
get rm ş olab l r.
Gel n, söylent lere b l msel b r bakış
atalım. Eve kapanmanın artıları,
karant na rüyaları...
" Her araba, tren ve metro yolculuğu,
nsan kaynaklı s sm k gürültüye
katkıda bulunuyor. Daha az seyahat
ed lmes bu sesler azalttı. "
Sosyal Mesafe
Hayatımıza Pozitif
Anlamda Ne Kattı ?
16
Koronav rüs salgını şüphes z b r trajed . H çb r m z bunu stemezd k ve
h çb r m z hastalık, okul kapanmaları ve ptal ed len sosyal etk nl kler
g b etk ler nden kaçınamadık. B l m dünyası da bu açıdan b r st sna
değ l. Örneğ n İng ltere'de kanser araştırmaları yürüten b r kurum olan
Cancer Research UK, bu yıl araştırmalara destek veren dükkanların
kapanması neden yle destek gel r n n dörtte b r n kaybedeceğ n fade
ed yor. Ancak, evde kalmanın beklenmed k b r fırsat sunduğu bazı
b l m alanları da bulunuyor. Dünya b r anda eve kapandığında, b rçok
alandak araştırmacılar an den laboratuvarda asla yaratamayacakları
koşullar le karşılaştı.
SİSMOLOJİ
Her araba, tren ve metro yolculuğu, "antropojen k" ( nsan kaynaklı)
s sm k gürültüye katkıda bulunuyor. Daha azımız seyahat ett kçe bu
sesler azaldı. S smolog Dr. Paula Koeleme jer, Londra'dak ev nde
ölçümled ğ s sm k gürültüde, karant nalar başladıktan sonra yüzde
25'l k düşüş kaydett ğ n söylüyor.
Koeleme jer, s sm k ver ler kullanarak Dünya'nın ç yapısını
görüntülemeye çalışıyor. Onun ç n, daha az antropojen k gürültü,
daha kal tel ver demek. Aynı şek lde, düşük gürültü sev yeler yle
topladığımız ver ler daha tem z oluyor ve daha fazlası kullanılab l yor.
Daha sess z b r Dünya, aynı zamanda dedektörler n normalde fark
edemeyecekler kadar küçük sarsıntıları algılayab lmes anlamına
gel yor.
HAVA KİRLİLİĞİ
ESA'dan gelen çarpıcı uydu fotoğrafları, sokağa çıkma yasaklarından
sonra Wuhan ve İtalya üzer ndek hava k rl l ğ n n azaldığını gösterd .
Aynı şey İng ltere'de de gerçekleşt . R cardo Energy & Env ronment' da
hava kal tes uzmanı Dr. Mark Broomf eld, "Hava kal tes nde
koronav rüsle bağlantısı net olan bazı c dd değ ş kl kler gerçekleşt "
d yor. Hava k rl l ğ ne katkıda bulunan traf ğ n ötes nde, hava durumu
ve mevs msel değ ş kl kler ve aynı zamanda genel günlük değ ş mler
de söz konusu.
VATANDAŞ BİLİMİ
B l m sadece m lyonlarca dolarlık ek pmana sah p ün vers te
profesörler tarafından yapılmıyor. En değerl ver lerden bazıları halkın
b l nçl üyeler tarafından toplanıyor. Bu vatandaş b l m nsanları, ster
böcekler sayıyor olsunlar, evden b lg toplayab l rler ve tek b r
araştırma grubunun tek başına yapab leceğ nden çok daha gen ş b r
ver havuzu oluşturab l rler.
Aberdeen Ün vers tes 'nde jeof z kç olan Dr. Dav d Cornwell,
"Evler nde s smometre bulunan nsanlardan gelen ver ler
kullanıyoruz." d yor. Cornwell, sokağa çıkma yasaklarının kend s g b
araştırmacıların vatandaş b l mc lerle daha fazla bağlantı kurmasına
olanak tanıdığını söylüyor. "Profesyonel projeler n vatandaş b l m le
l şk lend r lmes har ka" d yor. "Umudumuz, bunun üzer ne nşa
edeb leceğ m z bazı projeler başlatab lmek ve özell kle de çocuklara
bu tür şeyler yapmaları ç n lham vereb lmek."
17
18
Cansu Çimen
Pamukkale Üniversitesi
Kimya Müh.
2050'ye kadar dünyada su taleb n n yüzde 55 artıș
göstermes beklen yor. Su b zler ç n bu kadar hayat öneme sah pken su
tüket m n önemsemem z șart. İșe suyu koruyarak tasarruf yaparak
bașlamalıyız.
Pek , dünyadak tatlı su kr z den z suyunu arıtma yoluyla g der leb l r m ?
Uzmanlar
bunun pahalı b r yöntem olduğunu ve bunu yaparken harcanacak enerj n n
bırakacağı karbon z n n çok büyük olacağını söylüyor. Aynı zamanda den z
ekos stem ne vereceğ zarar da ortadadır. Coca-Cola 30 kadar kıyı
fabr kasında den z suyunu arıtma yoluyla su ht yacını karșılıyor. Ancak bu
alandan sorumlu k ș ler geleceğ bu yöntemde görmed kler n söylüyor Daha
bas t ve kullanılab l r șek lde nasıl su tasarrufu
sağlayab l r z? İșe
yağmur sularının depolanması le bașlanab l r. Örneğ n Manchester'da b r
ün vers tede tuvaletlerde s fon suyu olarak yağmur suyu kullanılıyor. Buna
benzer uygulamalar ülkem zde de yağmur suyunu depolayarak bahçe sulama
șler nde kullanılmaya bașlandı. B r bașka alanda suyu ver ml kullanan
çamașır ve bulașık mak nes terc h ederek tasarruf sağlayab l rs n z. Aynı
zamanda buna ek olarak bulașıklarınızı elde değ l mak nede yıkamalısınız.
Ç mler n se en sıcak havalarda b le haftada b r kez sulanması yeterl d r.
Fazla su, kökler n yüzeye çıkmasına ve ç mler n güçsüzleșmes ne yol açar.
Tasarrufların yanı sıra küçük yașta çocuklara a le ve okulda ver len eğ t mler
le de farkındalık yaratab l r z.
19
A E R O J E L N E D İ R ?
tüyden
haf f,
çel kten
güçlü
20
YELİZ YENİDOĞAN
Pamukkale Ün vers tes
K mya Müh.
Yeş l Çay
Muc zes
21
YEŞİL ÇAY NEDİR ? NASIL
OLUŞUR ?
22
BÜŞRA KALE
Pamukkale Üniversitesi
Kimya Müh.
PARKİNSON HASTALIĞI
PARKİNSON HASTALIĞI BEYİNDE DOPAMİN DENİLEN BEYİN HÜCRELERİNİN BİRBİRLERİ İLE
HABERLEȘMEYİ SAĞLAYAN MADDEYİ ÜRETEN HÜCRELERİN BOZULMASI SONUCU OLUȘUR.
BEYİNDE DOPAMİN ÜRETEN HÜCRE HAREKETİN KONTROLÜNDEN SORUMLUDUR.
1817 YILINDA “TİTREK FELÇ” OLARAK LİTERATÜRE GEÇTİ. DİNLENME HALİNDEYKEN
TİTREME, HAREKETLERDE YAVAȘLIK, PSİKİYATRİK RAHATSIZLIKLARLA KENDİNİ BELLİ EDEN
BU HASTALIK GENELLİKLE 60 YAȘ ÜSTÜ KİȘİLERDE GÖRÜLÜR. FAKAT GENETİK SEBEPLERLE
40 YAȘ GRUBU KİȘİLERDE DE GÖRÜLEBİLİR. ERKEKLERDE, KADINLARA NAZARAN DAHA ÇOK
GÖRÜLDÜĞÜ TESPİT EDİLMİȘTİR. GENÇ KESİMDE İSE DAHA NADİR GÖRÜLEN SİNSİ
BİR HASTALIKTIR.
NEDENLERİ:
NEDENİ BEYİNDE DOPAMİN ÜRETEN BÖLGEDEKİ HÜCRE KAYBI BU MADDENİN VÜCUDA AZ
SALINIMINA SEBEP OLUR. BU HÜCRE KAYBINA KİMYASAL FAKTÖRLER SEBEP OLMAKLA
BİRLİKTE GENETİK FAKTÖRLERDE SEBEP OLABİLİR. HASTALARIN HAREKETLERİYLE İLGİLİ
OLAN ȘİKAYETLERİNİN YANINDA YORGUNLUK, DEPRESYON, GÖRME BOZUKLUĞU GİBİ
ȘİKAYETLERİ DE OLABİLİR. KLASİK PARKİNSON YEBİLMEK İÇİN KISA DÖNEM DAHİ OLSA
HASTANIN LEVODOPA YA YANITI İYİ OLMALIDIR.
24
BELİRTİLERİ:
PARKİNSON HASTALIĞI BELİRTİLERİ SİMETRİK DEĞİLDİR, SIKLIKLA YAVAȘ YAVAȘ ORTAYA ÇIKAR
VE KADEMELİ İLERLER.
PARKİNSON’UN ANA BELİRTİLERİ:
- TİTREME; BAȘPARMAĞIN KONTROLSÜZ HAREKETİ, ÇENE VE DUDAKTA TİTREME (UNUTMAMALIYIZ
Kİ HER TİTREME PARKİNSON DEĞİLDİR.)
- HAREKETLERDE YAVAȘLAMA; KISA ADIMLAR ATARAK VE AYAKLARI SÜRTEREK YÜRÜME
- KONUȘMADA DEĞİȘİMLER; SES TONU ALÇALMASI, KONUȘMA HIZININ ARTMASI, MİMİKLERİN
AZALMASI
- EL YAZISININ BOZULMASI; KELİMELERİN BİRBİRİNE YAKIN VE KÜÇÜK YAZILMASI GİBİ BELİRTİLER
GÖZLEMLENİR.
TEȘHİSİ:
HER HASTALIKTA OLDUĞU GİBİ PARKİNSON’DA ERKEN TANI ÇOK BÜYÜK ÖNEM ARZ ETMEKTEDİR.
ÖNCELİKLE HASTANIN, BİR NÖROLOJİ DOKTORUNA BAȘVURUP ȘİKAYETLERİNİ DİLE GETİRMESİ
GEREKİR. ARDINDAN FİZİKSEL MUAYENE DE YAPILDIKTAN SONRA TEȘHİS KONUR. ÖZELLİKLE DENGE
KAYBI, TİTREME, HAREKETLERDE YAVAȘLAMA VE MOTOR OLMAYAN BELİRTİLER(UYKU
BOZUKLUKLARI, PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR, KİLO KAYBI, YORGUNLUK)GİBİ FAKTÖRLER
HASTALIĞIN TANISINI KOLAYLAȘTIRACAK ETKENLERDİR. ZORUNLU OLMAMASINA KARȘIN BAZI
HASTALARDA MR(MANYETİK REZONANS) ÇEKİLMESİ YA DA KAN TESTİ GİBİ YÖNTEMLER
UYGULANABİLİR. HALK ARASINDA DAHA ÇOK SADECE TİTREMEYLE ALAKASI OLDUĞU BİLİNEN BU
HASTALIKTA ARAȘTIRMALARA GÖRE HASTALARIN %15’İNİN BU ZORLU SÜREÇTE HİÇBİR ZAMAN
TİTREME YAȘAMADIKLARI GÖZLEMLENMİȘTİR.
TEDAVİ YÖNTEMLERİ:
BU HASTALIĞI YENMEK İÇİN GENEL OLARAK İLK TERCİH EDİLEN TEDAVİ TÜRÜ İLAÇ TEDAVİSİDİR.
GENEL OLARAK HASTALARA BEYİNDEKİ DOPAMİN SEVİYESİNİ ARTIRMAK İÇİN LEVODOPA İLACI
VERİLİR. FAKAT TEK BAȘINA LEVODOPA YIKIMA UĞRADIĞI İÇİN ÇOĞU BEYNE ULAȘAMAZ. BUNA
YARDIMCI OLARAK KARBİDOPA VE BENZERAZİD İLAÇLARI TAKVİYE OLARAK KULLANDIRILIR.
BURADA HEDEFLENEN GAYE HASTANIN TÜM HAYATI BOYUNCA İLACA BAĞIMLI OLMASI DEĞİL, BELLİ
DÖNEM KULLANIP İYİLEȘİNCE BU İLAÇLARI BIRAKABİLMESİDİR. BÜNYE DEĞİȘİKLİĞİNE BAĞLI
OLARAK BU İLAÇLAR YAN ETKİ GÖSTEREBİLİR. BU DURUMDA TEKRAR DOKTORA BAȘVURULUP
(DOKTOR GÖZETİMİNDE) DOZ DEĞİȘTİRİLEBİLİR.(İLAÇLARDA DA DEĞİȘİKLİK OLABİLİR.)
BU TEDAVİLERİN YANI SIRA, FİZYOTERAPİSTLER EȘLİĞİNDE EGZERSİZLER(AEROBİK EGZERSİZLER,
MOBİLİTE EGZERSİZLERİ, KAS KUVVETLENDİRME EGZERSİZLERİ, DENGE VE KOORDİNASYON
EGZERSİZLERİ, YÜRÜME PATERNİNİN GELİȘTİRİLMESİ) YAPILABİLİR.
Sema Nur AKÇAY
Pamukkale Ün vers tes
B yomed kal Mühend sl ğ
25
Cal forn a Polytechn c Eyalet Ün vers tes 'ndek b r ek b n Nature derg s nde 11 Kasım'da
yayınlanan yen araștırmasına göre, nsan kaynaklı gürültü ve ıșık k rl l ğ , kuș komșularımız ç n
sorun yaratıyor. Araștırmacılar, NASA uydu ver ler n kullanarak, gürültü ve ıșığın Kuzey
Amer ka'dak kuș üremes n nasıl olumsuz etk led ğ ne da r kușbakıșı b r görüntü elde ett ler.
Ek p ayrıca, bu faktörler n kușların kl m değ ș kl ğ n n etk ler ne verd ğ tepk yle etk leș me
g reb leceğ n ve hatta bunları maskeleyeb leceğ n keșfett . Kuș popülasyonları, son b rkaç on
yılda yaklașık yüzde 30 azaldı . Düșüșe ney n sebep olduğunu anlamaya çalıșan b l m
adamları ve araz yönet c ler , son araștırmalar bu stresörler n bel rl kuș türler ne zarar
vereb leceğ n öne sürene kadar gürültü ve ıșık k rl l ğ n n etk ler n büyük ölçüde gözden
kaçırdılar.
Araștırma ek b , ıșık ve gürültünün Kuzey Amer ka'dak 142 kuș türünden 58.506 yuvanın
üreme bașarısını nasıl etk led ğ n değerlend rmek ç n , NestWatch Programı aracılığıyla
vatandaș b l m adamları tarafından toplananlar da dâh l olmak üzere gen ș b r ver kümeler
koleks yonunu nceled . Her yuva ç n, üremen n gerçekleșt ğ yılın zamanı ve en az b r c vc v n
yuvadan çıkıp çıkmadığı - veya uçup g tmed ğ dâh l olmak üzere çeș tl faktörler göz önünde
bulundurur.
Gün ıșığı puçları her yıl yaklașık aynı saatte üremeye șaret ett ğ nden, kușların üremes
yavrularını beslemek ç n en yüksek gıda mevcud yet yle çakıșmaktadır. Araștırmacılar, ıșık
k rl l ğ n n, kușların otlaklar veya sulak alanlar g b açık ortamlarda normalden b r ay kadar
önce ve ormanlık ortamlarda 18 gün önce yuvalanmaya bașlamasına neden olduğunu buldu.
Sonuç, zamanlamadak b r uyumsuzluk olab l r - örneğ n, aç c vc vler, y yecekler hazır olmadan
yumurtadan çıkab l r. Böyle b r durumda, bu erken sezon yuvaları en az b r c vc v yet șt rmede
daha az bașarılı olab l r, ancak durum kl m değ ș kl ğ neden yle karmașık hale gel r.Gezegen
ısındıkça, daha sıcak hava neden yle kușların y yecekler daha erken mevcuttur. Tar hsel üreme
zamanlarını gün uzunluğundak değ ș kl klere göre ayarladıkları ç n sürdüren kușlar,
güvend kler bes n kaynağı çoktan gel p g tt ğ ç n daha az c vc v hayatta kalab l r.
Franc s, "Artan ıșık k rl l ğ ne tepk olarak üreme zamanlamasını lerleten kușların aslında
daha y üreme bașarılarına sah p olduklarını keșfett k" ded . "Bu tepk n n olası b r yorumu, ıșık
k rl l ğ n n aslında bu kușların kl m değ ș kl ğ neden yle daha erken y yecek bulunab l rl ğ ne
doğru geç ș " yakalamasına " z n vermes d r."
Bu bulgular, kușların kl m değ ș kl ğ ne tepk ler hakkında k sonuç ortaya koyuyor. B r nc s ,
en azından geç c olarak, aydınlık koșullarda yașayan kușlar, kl m değ ș kl ğ n karanlık
alanlardak lerden daha y zl yor olab l rler. İk nc s , b l m adamları kușların üreme
zamanlamalarını kl m değ ș kl ğ ne göre ayarladıklarını düșündükler nde, bazı ıșık k rl l ğ ne
maruz kalan alanlarda b rçok çalıșma yapıldığı ç n kușlar aslında ıșık puçlarına yanıt ver yor
olab l rler.
26
Gürültü k rl l ğ düșünüldüğünde, sonuçlar ormanlık çevrelerde yașayan kușların açık
ortamlardak kușlara göre gürültüye daha duyarlı olma eğ l m nde olduğunu
gösterd .
Araștırmacılar, 27 farklı kuș türünde daha fazla ayrıntıya g rerek, türler n ıșığa ve
gürültüye verd ğ tepk lerdek farklılıkları açıklayab lecek f z ksel özell kler aradılar.
B r kușun düșük ıșıkta görme yeteneğ ve çağrısının perdes , türler n ıșık ve gürültü
k rl l ğ ne verd ğ tepk lerle lg l yd .
B r kușgözü ne kadar çok ıșık alırsa, türler ıșık k rl l ğ ne tepk olarak üreme
zamanını yılın bașlarında o kadar çok hareket ett r r ve bu türler ıșık k rl l ğ nden
daha y yuva bașarısı elde eder. Gürültü k rl l ğ , șarkıları daha düșük frekansta
olan ve dolayısıyla düșük frekanslı nsan gürültüsüyle ș t lmes daha zor olan
kușların yuvalanmasını gec kt rd . Ç ftleșme kararları erkeğ n șarkısına göre ver l r
ve bazı durumlarda d ș ler n f z ksel olarak üremeye hazır olmaları ç n erkeğ n
șarkısını duymaları gerek r.
Amerika Birleşik Devletleri'nin birçok bölgesi, insan kaynaklı ışık kirliliği nedeniyle
geceleri önemli ölçüde daha parlaktır. VIIRS verileriyle oluşturulan bu harita, gece
gökyüzünün tipik parlaklığına (daha koyu maviler) kıyasla artan ışık kirliliğine (sarı
ve pembe) sahip alanları gösterir.
Hacer Bayhan
Pamukkale Ün vers tes
K mya Mühend sl ğ
27
NEURALİNK
''süper nsana g den yol''
Uzun yıllardır hem bilim dünyasında hem felsefede hemde popüler kültürde tartışılan ve birçok edebi esere ve
sinemaya konu olan, insanlığın geleceği açısından ciddi önem arz eden bir konudan bahsedeceğiz.
İnsan beyni – yapay zeka bağlantısı…
2000'li yıllardan günümüze kadar yapılan birçok çalışma var ve yenileri gelmeye devam edecek gibi görünüyor
ama içlerinden bir tanesi hem medyada daha fazla yer buluyor hem de aldığı 158 Milyon Dolar bütçesiyle konuyu
ciddi bir şekilde ele aldıklarını kanıtlıyor. Elon Musk’ın Neuralink projesinden bahsediyorum. Neuralink şirketi
2016’da Elon Musk ve 8 bilim insanı tarafından sessizce kuruldu. Dünyanın saygın üniversitelerinden en ünlü
sinir-bilim uzmanları işe alındı ve çalışmalara başlandı.
Temmuz 2019’da düzenlenen etkinlikte dünyaya tanıtıldı ve son olarak Ağustos 2020’de yapılan demoda çipin
geldiği son nokta bizlerle paylaşıldı. Elon Musk hedeflerinin “ciddi nörolojik rahatsızlıkların (hafıza kaybı, işitme
kaybı, körlük, felç, depresyon, insomnia, nöbetler vs.) beyne implant edilmiş bir cihazla çözülmesi” olduğunu
söylüyor. Ayrıca bu nörolojik rahatsızlıkların zaman içerisinde neredeyse tüm insanlarda görüldüğünü; bu yüzden
güvenilir ve uygun fiyatlı bir genelleştirilmiş beyin cihazına ihtiyacımız olduğunu savunuyor. Kısa vadede
hedefleri gerçekten bu olsa bil uzun vadede farklı planları olduğu şüphesiz. Neuralink projesi üzerinde
çalışanlar, insanlarla bilgisayarları birleştiren yüksek hızlı beyin-makine ara yüzü üzerinde çalışıyorlar. Örneğin
bir düşüncemizi yazmak için ellerimizi kullanıyoruz ya da oyun oynarken her hamle için fareyi oynatmamız,
klavyedeki tuşlara basmamız gerekiyor. Elon Musk’a göre bunlar gülünç derecede yavaş. Sadece beynimizi
kullanarak tüm bunları düşüncelerimizle yapabilmemiz Neuralink ’in vaatlerinden birisi. Peki bunu nasıl
yapacaklar?
Yapısal olarak baktığımızda insan beyninde 86 milyar nöron bulunuyor ve bu nöronlar bir sinaps bağlantısı
kurarak birbirine kimyasal sinyaller gönderiyor. Tam bu anda çevrelerine bir elektrik akımı yayıyorlar. Bu alana
bir elektrot koyarsak o elektrik sinyallerini yani nöronların ürettikleri verileri yakalayıp kayıt edebiliyoruz.
Neuralink beyne implant edilecek bozuk para büyüklüğündeki çip ile bu elektrik akımı yakalayabilmek için
nöronların arasına cerrah robot kullanarak saç telinden bile ince (yaklaşık 5 µm inceliğinde) binlerce tel dikecek.
Yakalanan verileri makine diline çeviren ve çevremizdeki akıllı cihazlara aktarılabilen çip vasıtasıyla bu işlem
gerçekleşecek.
Neuralink ilk duyurulduğunda şirketin kurucularından olan 8 kişiden sadece 2 bilim insanının hala görevine
devam ettiğini görmekteyiz. Umarız görevinden ayrılanlar sadece iş temposu sebebiyle veya özel sebeplerden
ayrılmışlardır. Çünkü her felaket filmi bir bilim insanına kulak asılmamasıyla başlar.
28
Neuralink
Senaryoları
Gelecek ne getirecek bilinmez ama teknolojinin bu eksponansiyel
artışı devam ederse Neuralink veya rakiplerinin çalışmalarının sonucu
olarak olası 3 senaryoyla karşılaşabiliriz;
Ütopik Senaryo: Her şey Neuralink şirketinin vadettiği gibi olur ve
nörolojik rahatsızlıklar son bulur hatta ileride insan vücudunun
kırılganlıkları ve kısıtlamaları kaldırılır. Kaybedilen duyular kazanılır.
Hatta organik bir bedene ihtiyaç duymadan yaşanılabilir. İnsan bir
tanrı gibi ölümsüz hale gelebilir. Kulağa çok bilim kurgu vari geliyor
değil mi? Bu fikirleri ahlaki olarak şu an ve önümüzdeki on yıllık
dönemlerde kabullenmemiz ve bunların yakın gelecekte
gerçekleşmesi mümkün görünmüyor ama çalışmaların başlatıldığını
ve Neuralink gibi projelerin bu fikrin en ilkel prototipleri olduğunu
öngörmek sanıyorum yanlış olmaz.
Gri Senaryo: Bu proje bize ciddi avantajlar sağlayabilir ama ciddi
problemler de çıkarabilir. Hiçbir sistem güvenli değildir. Bu nedenle
birileri o çiplere sızıp beynimizdeki verileri elde etmek, değiştirmek
hatta bizi kontrol etmek için kullanabilir. Sıradan bir işçi farkında bile
olmadan bir profesyonel suikastçıya dönüşebilir.
Distopik Senaryo: Proje kötü amaçlı kullanılır ve davranışlarımızı,
ideolojilerimizi, fikirlerimizi, duygularımızı değiştirebilirler. Seçim
zamanında bir sinyal gönderip birdenbire asla oy atmayacağımız,
despot bir yönetimi destekler duruma gelebiliriz. Özgürlüğümüzü, hür
irademizi kaybedebilir ve dijital bir köle haline gelebiliriz.
Konuyla alakalı sinema ve edebiyattan naçizane bazı öneriler;
Upgrade, Ghost in the Shell, The Matrix Üçlemesi, Johnny Mnemonic
(1995), H+, Altered Carbon, Neuromancer, The Culture
Çipin Özellikleri;
İmplant esnasında beyne
açılan her kanalda 1024
bağlantı sağlanıyor.
Megabit düzeyinde veri
transferi yapabiliyor
Bataryası 1 gün gidiyor.
2.4 ghz bluetooth
kullanıyor.
1 saatten az süren ve
genel anesteziye ihtiyaç
duymadan cerrah bir
robot ile beyne entegre
edilebiliyor.
ENES TECİMEN
Pamukkale Üniversitesi
Kimya Müh.
29
HİLAL HEYBELİ
Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi
Kıbrıs Akademik Birimi
Hukuk
31
İnsan bedeni içerisinde, beyin denen kontrol merkezinin en derinlerinde, zihin adını
verdiğimiz soyut bir oluşum bulunmaktadır. Kelimelerle yalnızca bir kısmını
açıklayabildiğimiz bu kavram, madde olan beden ve enerji olan ruh arasında bir köprüdür.
Ruhun ihtiyacını, isteklerini, gerekliliklerini harekete dönüştürmesi adına bedene iletir. Beden
de uzuvları, organlarıyla bu istekleri hayata geçirir. Yani hareket etmenin amacını ruhumuzun
isteklerine bir yanıt olarak düşünülebiliriz.
Peki, ruhumuz ne istiyor? İşte önemli kısım burada
başlıyor. Önemli, çünkü günlük aktivitelerimizi
gerçekleştirebilmemiz, bir amaç ile hareket edebilmemiz buna
bağlı. Yani, ruhumuzu anlayamadığımızda bedenimiz de
anlamsızlaşır. Bunu da hiçbir şey yapmak
istemediğimizde hissederiz. Kollarımız kalkmak, bacaklarımız
yürümek bilmediğinde… Eğer ruhumuzu
anlamaya çaba sarf etmemeye devam edersek zihnimiz,
köprümüz yıkılmaya başlar. Ruhumuz ile olan tek
bağlantımız da zayıflayıp kopmaya başladığında insan kendini
kayıp ve mutsuz hisseder. Yaşamdan uzaklaşır.
Kısacası ruhumuz varlığımızdır. Bizizdir. Kim olduğumuzdur.
Benliği kaybetmemek ve mutlu olmak için ne yapmalı peki?
Şanslısınız ki bugün sizlere vereceğim öneri işte tam da bununla
alakalı. Hazır mısınız? Dans edin! Dans etmek ruhumuzu tatmin
edebilecek en güzel bedensel aktivitelerdendir. Ruh, mutluluk
ve eğlence istiyorsa, kötülüklerden ve sıkıcılıktan uzak durmak
gayesinde ise o halde ona istediğini vermenin en güzel yolu
başka ne olabilir? Dans etmek insan içine, ruhuna etki
ettiğinden sonsuz bir döngüyü başlatır. Bu döngü bedence
yapılan aktiviteler doğrultusunda dopamin ve seratonin
hormonlarının salgılanmasıyla başlar, ruh halinin iyileşmesi ve
stres seviyelerinin düşmesiyle ve son olarak bir dinginlik haline
ulaşılmasıyla sonuçlanır. Ruh mutlu olduğundan zihin huzurlu,
beden enerjik olur.
Bunun tam tersinin yaşanması yani ruhun ihtiyacı olan mutluluk haline erişememesi
durumunda ise depresyon süreci başlar. Bu da ruhun tatminliğinin oluşturduğu gibi uzun bir
süreçtir. Girdikten sonra çıkması da zor olan bir süreç… Bu nedenle bedensel aktivitelerimiz
özenle seçilmiş olmalıdır. Dans etmek de iyi bir seçenek gibi ne dersiniz? Bunlar sizin için
yeterli değilse biraz da şu yönlerinden bahsedelim; Örneğin, insan ırkının sosyal bir varlık
olarak yaşamını idame ettirdiği birçok bilimsel araştırma sonucu kanıtlanmış bir gerçek. Yani
insan, tek başına yaşayamaz, yaşamamalı… Bunun için diğer insanlarla sosyal bir iletişim
halinde olması önemlidir. Tabii bazen bu durumu gerçekleştirmek herkes için o kadar kolay
olmuyor. Özellikle ruhunu tam olarak tanıyamamış insanlarda başta kendini ve çevresindeki
sosyal varlıkları tanıma ve onlarla iletişime geçme konusunda sıkıntılar yaşandığı görülüyor.
Bu durumdan mustarip olan ve kendini tanımada artık bir adım atmaya kendini hazır
hisseden biri ilk başlarda bir kayıp olma hissi yaşar.
33
İçinde bulunduğu asosyallik durumunu nasıl aşması gerektiğini bilemez. Bir yol arar fakat
bulsa bile onu uygulayacak cesareti bulamaz. Eğer sen de böylesi bir durumdaysan biraz önce
verdiğim öneriyi tekrar düşün. Dans et! Küçük bir odada veya dışarıda çimlerde... Tek başına
ya da yanında sevdiklerinle… İstediğin gibi. Ağzını açıp kelimelere dökemediklerinin parmak
uçlarından dışarı çıkmasına izin ver. Vücudunun konuşmadan seni anlatmasını sağla. Kendine
olan güvenini kazanmaya başla. Hatta bireysel dansların yanı sıra çiftli, grup halinde icra
edilen dansları dene. Sosyalleşmekten korkuyorsan, insanların söyleyeceklerini duymasından
çekiniyorsan bırak vücudun bunu senin için yapsın.
Yavaş yavaş özgüven kazanacak ve kendini sevmeyi öğreneceksin. Mutlu olacak ve ruhunu
mutlu edeceksin. İnan bana bir süre sonra farkı gözlerinle göreceksin. Bu hareketinin
sağlığın açısından önemini de görecek ve başladığın güne teşekkür edeceksin. İnsan vücudu
oturmak için değil hareket etmek için düzenlenmiştir. Limitleri kesin olarak belirtilmemiş
hayal gücümüze bırakılmıştır. Yani biz ne istersek ve biraz önce de dediğimiz gibi ruhumuz
ne isterse onu yapabiliriz. Limitlerinizi zorlayın. Bugün olumsuz düşüncelerden kurtulup
kendinizi tanımaya, ruhunuzu tatmin etmeye başlayın. Mutlu olmak için
bir adım atın. Ruhunuzun ihtiyacı olan ilacı ona verin.
DANS EDİN!
34
B r İnsan unutamadığı ç n ölür dem ș Lat fe Tek n, Ormanda Ölüm Yokmuș adlı
romanında.
Bazen b r șarkı takılır dudaklarınıza. Anılara, unutmaya ve unutulmaya da r b r șarkı.
Geçm șe dalar g ders n z o an. Șarkının sözler kulağınızda çınlamaya bașladığı anda
en çok unutmak kavramına takılırsınız. Tutarsınız el nden bu kel men n, yüreğ n z ve
aklınızın rehberl ğ nde geçm ș n zde b r gez nt ye çıkarsınız.
Koyu b r hüzün yayılır odanızın her köșes ne. İmkansızın, b r daha asla
yașanamayacak anların acısı kaplar bütün benl ğ n z . Yașarken, ayrılığın b r gün s z
farklı kl mlere savuracağını ht mal vermed ğ n z nsanlar gel r aklınıza. B rl kte
attığınız kahkahalar, döktüğünüz gözyașları bel r r belleğ n zde. Tam bu noktada
unutmak ve unutulmak șașırtır yolunuzu.
35
B rçoğumuz unutmak kavramının tanımında kararsızız aslında. Belk de unutmanın
sırrını çözeb lmek ç n akıl ve yüreğ ayırmalıyız b rb r nden. Akıl nasıl unutur? Yürek
nasıl unutur? sorularının cevabını aramalıyız. Asıl anlamaya çalıștığımız,
duygularımızı altüst eden soru yüreğ n nasıl unuttuğudur. Yürek unutur mu h ç? Bu
sorunun cevabı belk de ç n zded r. Bakın ç n ze. Bugüne kadar hayatınıza aldığınız
nsanları düșünün b r b r. B r zamanlar o olmadan lokmanın b le boğazınızdan
geçmed ğ arkadașınızı, yüzünü görmek ç n kapı ses n bekled ğ n z komșunuzu, b r
haber almak ç n günlerce telefon bașında nöbet tuttuğunuz sevg l n z düșünün.
Geçm ș n zden bugününüze b r yolculuk yapın ve selam vermeye çalıșın hayatınızdan
gel p geçen nsanlara. Kaç k ș gözler n ze unutamadığınız bakıșları yerleșt r yor? Kaç
k ș kaçan b r otobüsü yakalama telașıyla koșuyor aklınıza, yüreğ n ze? Kaç k ș ete
kem ğe bürünüp gecen n b r yarısında nazlanmadan yalnızlığınızı paylașmak üzere
yanınıza gel yor? Yüreğ n z n ses verd ğ kaç k ș var? Kaç k ș var görünce yüreğ n z n
dalganlandığı? Bu kadar mıydı hayatınıza aldıklarınız? Değ ld elbette. K m
devr len yıllara yen ld ve g tt k m de yılların hesabını yapmadan natla var oldu
belleğ n zde. K m b l r belk de gerçek unutma budur.
Ded m ya... Unutmak tanımını hala bulamadığım b r kavram. Ned r unutmak?
Yılların araya g rmes m ? Yoksa ç çeyken yürekler n duyarsızlașması mı?
Belk bunların heps bu sorunun cevabıdır.
"Unutmasa da yürek, unuttum demek düșer d lden
Maz d r hatıralarda kalan s l nm ș b r hayalden..."
Gökce Karaçor
Gazi Üniversitesi
Türkçe Öğretmenliği
36
37
Fotoğraflar /Yazı
Cansu Ç men
Pamukkale Ün vers tes K mya Müh.
38
/ @paukmt