Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41
Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41 Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41
Her şey geçer zamanla derdibabam. Çok zaman geçti, bu sızıgeçmedi oysa. Haksızdı çünkü.Adamın dediği gibi “Sevmek kısasürdüyse de uzun sürer unutmak”.Her hafta bir bölümveriyordu gazete. Her cumartesibir roman. Cumartesiler gelmekbilmiyordu. Acaba hangi macerabu hafta sonu. Sabah erkendengazeteciye gidip eki var değilmi diyordum. Her gazete alanavermiyordu gazeteci. Sormayanakendiliğinden vermiyordu. Yakendine saklıyordu ya da eşe dostaahbaba dağıtıyordu. Diyelim ki ekyok dedi. Bırakıyordum sessizcegazeteyi ve aşağı mahalledekisatıcıya gidiyordum. Sessizcegidiyordum. Ama hızla. Çünkü oda ek bitti, az gelmişti, diyebilirdi.Kim bilir kaç kez üçüncü dördüncügazeteciye gitmişimdir. Oysa genişcaddeleri tek başıma geçmeme izinvermezlerdi. Kim bilir kaç genişcadde geçmişimdir çizgi romaniçin, Red Kit için.Zamanla birikmişti fasiküller.Onar onar birleştirerek kitap halinegetirecektik. Öyle vadetmişlerdi.Ve nitekim yine fasiküller halindeverilen bir başka gazete eki öylebirleştirilmişti. Cildi kırmızıydı.Dünyanın en yetenekli ve birazda deli bilim adamının yaptığırobotun uzayda, bilinmeyen birgezegende yaşadıkları, kötü yeşilderili imparatoru alt edişi, sonrabir virüs olarak küçülerek mikrodünyanın tiranlarıyla savaşı,patlayan yanardağlara dalışı, sesleinsanları alt eden uzaylılara karşıdünyayı kurtarışı. Hepsi kırmızıcildin altındaydı. Red Kit’lerim deaynen öyle bir cilt olarak eliminaltında duracaklardı.Daltonlar, kovboyun herdaim alt ettiği başlıca rakibiydi.Boyları yaş sırasına göre uzayan,boyları uzadıkça saflaşan sivrikarakterler. Sayı dört oluncabaştaki ve sondakinin adlarınıhatırlamak kolay, ortadakilerinadlarını hatırlamak zordu. Avarel’ive Joe’yu herkes bilirdi. Unutsanhatırlatırdı sağdaki soldakiarkadaş. “Calamity Jane”, “ŞarkıSöyleyen Tel”, “Hayalet Kasaba”,“Pat Poker’e Karşı”, “OklohomaÇölü”, “Petrole Hücum” ve diğerleriarada çizgi film olarak karşımaçıkar, çizgi romanı çıkarıp burasınıdeğiştirmişler derdim.“Harp ve Sulh” du o zaman“Savaş ve Barış”ın adı. Geceyatmadan önce o kalın kitabıokurdum. Okuldan dönüp,ödevlerimi yapıp yemeği yediktensonra ise Red Kit zamanıydı.Uzanıp, vitrini sırt kısmınabitiştirilmiş konforlu divanda dalıpgiderdim, kovboylar, kızıldereliler,Çinli aşçılar…Sonra bir gün sobada sonaerdi hayaller, ta ki üç yıl sonrataşındığımız evde üst komşumuziş için gittiği Belçika’dan dönerkenbenim Red Kit’ten bahsettiğimihatırlayıp gittiği bir kitapçıda,oldukça pahalı olmasına rağmenbeş macerayı büyük boy alıpgelinceye kadar. Biraz dahabüyüktüm. Fransızca bilmiyordum.Ama Red Kit’i biliyordum.Şimdi Fransızca konuşuyorsamo kitaplardan. Her çizgisi, herdiyaloğu zihnime kazındı. Yanansobadan bana kırgın bir yürekkaldı o kesin. Ama bir yandan daküllerinden doğan ve faydasınıgördüğüm bir çizgi roman sevgisi.Babamı affetmemekle beraberonu üzmemek için yaptığındanbahsetmiyorum. Belki degölgesinden hızlı silah çeker vebeni Teksas hapishanesine tıkar,ben de Rin Tin Tin’le tanışırım.Yemek kaşığıyla bir tünel kazıp,hapishane müdürünün odasınaçıkarım.62
Ercan ErgürBenim babam biryetim olarak babasızbüyümüş, ta kibabaannem yenidenevlenerek şeker gibi birbaba getirene kadar.Tabii aradaki bu süredebabama da hem anahem baba olmuş, onuher türlü tehlikedenbir başına korumasıgerekmiş.DİKKAT ET YAKALANMAGeniş bir ailede doğmak, onların ilk çocukları, torunları ve“pırlantaları” olmak nasıldır bilir misiniz? Çekirdek ailenize ekolarak babaanneniz, dedeniz, nineniz -ki kendisi babaannenizin annesiolur- ve halanızla birlikte yaşamak… Bugünlerde bu denli büyük, hergünü bir çizgi roman macerasından fırlamışçasına renkli bir ailenizinolması geçmişe göre çok daha seyrek rastlanır olsa da o günlerde ben vebenim gibi çok çocuk vardı. Bazen geniş aileme dualar ediyor, iyi ki bukadar geniş bir ailede büyümüşüm diyorum. Yoksa bugün olduğum kişiolamaz ve çizgi romanların da dahil olduğu sonsuz hayal gücümün herzerresini bugünkü ben olarak üzerime kuşanamazdım.63
- Page 12 and 13: macera onları beklemektedir.Keyifl
- Page 14 and 15: Henriette ayağa kalktı. Mehtabın
- Page 16 and 17: Sherlock Holmes, tabancasınınhede
- Page 18 and 19: Atilla BilgenMizah Öykü...KEREMA
- Page 20 and 21: “Biraz sabredersenizöğreneceksi
- Page 22 and 23: Comic Sohbet...Korkmaz UluçaySÜTL
- Page 24 and 25: 24Yazıp Çizen: Mesut Ekener
- Page 26 and 27: 26
- Page 28 and 29: 28Devam Edecek
- Page 30 and 31: Sibel ÇelikelKorku Öykü...Henüz
- Page 32 and 33: yerimize geçtik. Diğer nöbetçil
- Page 34 and 35: kurma kolunu çektim, geriyekilitle
- Page 36 and 37: 36
- Page 38 and 39: İlk Nostaljik Kitaplar...Bünyamin
- Page 40 and 41: bezelidir. Bu dizinin çevirmeniBed
- Page 42 and 43: 42
- Page 44 and 45: 44İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 46 and 47: onaramamış, dolayısıyla tahripe
- Page 48 and 49: 48
- Page 50 and 51: 50İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 52 and 53: öcüydüm. Hiç arkadaşım yoktu.
- Page 54 and 55: saçlarını avuçluyor ve yavaşç
- Page 56 and 57: şeyler olacağını hissetmiş gib
- Page 58 and 59: Ümit KireççiDuyduk Duymadık Dem
- Page 60 and 61: izlediğimi bilmiyorum. Nihayetbaş
- Page 64 and 65: Benim babam bir yetim olarakbabası
- Page 66 and 67: S. İpek Ortaer MontanariEvde o kad
- Page 68: 68
Her şey geçer zamanla derdi
babam. Çok zaman geçti, bu sızı
geçmedi oysa. Haksızdı çünkü.
Adamın dediği gibi “Sevmek kısa
sürdüyse de uzun sürer unutmak”.
Her hafta bir bölüm
veriyordu gazete. Her cumartesi
bir roman. Cumartesiler gelmek
bilmiyordu. Acaba hangi macera
bu hafta sonu. Sabah erkenden
gazeteciye gidip eki var değil
mi diyordum. Her gazete alana
vermiyordu gazeteci. Sormayana
kendiliğinden vermiyordu. Ya
kendine saklıyordu ya da eşe dosta
ahbaba dağıtıyordu. Diyelim ki ek
yok dedi. Bırakıyordum sessizce
gazeteyi ve aşağı mahalledeki
satıcıya gidiyordum. Sessizce
gidiyordum. Ama hızla. Çünkü o
da ek bitti, az gelmişti, diyebilirdi.
Kim bilir kaç kez üçüncü dördüncü
gazeteciye gitmişimdir. Oysa geniş
caddeleri tek başıma geçmeme izin
vermezlerdi. Kim bilir kaç geniş
cadde geçmişimdir çizgi roman
için, Red Kit için.
Zamanla birikmişti fasiküller.
Onar onar birleştirerek kitap haline
getirecektik. Öyle vadetmişlerdi.
Ve nitekim yine fasiküller halinde
verilen bir başka gazete eki öyle
birleştirilmişti. Cildi kırmızıydı.
Dünyanın en yetenekli ve biraz
da deli bilim adamının yaptığı
robotun uzayda, bilinmeyen bir
gezegende yaşadıkları, kötü yeşil
derili imparatoru alt edişi, sonra
bir virüs olarak küçülerek mikro
dünyanın tiranlarıyla savaşı,
patlayan yanardağlara dalışı, sesle
insanları alt eden uzaylılara karşı
dünyayı kurtarışı. Hepsi kırmızı
cildin altındaydı. Red Kit’lerim de
aynen öyle bir cilt olarak elimin
altında duracaklardı.
Daltonlar, kovboyun her
daim alt ettiği başlıca rakibiydi.
Boyları yaş sırasına göre uzayan,
boyları uzadıkça saflaşan sivri
karakterler. Sayı dört olunca
baştaki ve sondakinin adlarını
hatırlamak kolay, ortadakilerin
adlarını hatırlamak zordu. Avarel’i
ve Joe’yu herkes bilirdi. Unutsan
hatırlatırdı sağdaki soldaki
arkadaş. “Calamity Jane”, “Şarkı
Söyleyen Tel”, “Hayalet Kasaba”,
“Pat Poker’e Karşı”, “Oklohoma
Çölü”, “Petrole Hücum” ve diğerleri
arada çizgi film olarak karşıma
çıkar, çizgi romanı çıkarıp burasını
değiştirmişler derdim.
“Harp ve Sulh” du o zaman
“Savaş ve Barış”ın adı. Gece
yatmadan önce o kalın kitabı
okurdum. Okuldan dönüp,
ödevlerimi yapıp yemeği yedikten
sonra ise Red Kit zamanıydı.
Uzanıp, vitrini sırt kısmına
bitiştirilmiş konforlu divanda dalıp
giderdim, kovboylar, kızıldereliler,
Çinli aşçılar…
Sonra bir gün sobada sona
erdi hayaller, ta ki üç yıl sonra
taşındığımız evde üst komşumuz
iş için gittiği Belçika’dan dönerken
benim Red Kit’ten bahsettiğimi
hatırlayıp gittiği bir kitapçıda,
oldukça pahalı olmasına rağmen
beş macerayı büyük boy alıp
gelinceye kadar. Biraz daha
büyüktüm. Fransızca bilmiyordum.
Ama Red Kit’i biliyordum.
Şimdi Fransızca konuşuyorsam
o kitaplardan. Her çizgisi, her
diyaloğu zihnime kazındı. Yanan
sobadan bana kırgın bir yürek
kaldı o kesin. Ama bir yandan da
küllerinden doğan ve faydasını
gördüğüm bir çizgi roman sevgisi.
Babamı affetmemekle beraber
onu üzmemek için yaptığından
bahsetmiyorum. Belki de
gölgesinden hızlı silah çeker ve
beni Teksas hapishanesine tıkar,
ben de Rin Tin Tin’le tanışırım.
Yemek kaşığıyla bir tünel kazıp,
hapishane müdürünün odasına
çıkarım.
62