Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41
Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41 Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41
Henriette ayağa kalktı. Mehtabınziyasıyla aydınlanan aynanınkarşısına geçti. Kendisini temaşaetmeğe başladı. Şeffaf ve inceetekliği altından güzel ve mevzunbacakları görünüyordu. Göğsününkabaran yerlerini kapatan (8) venevaı (çeşitli) taşlarla müzeyyen(süslenmiş) müdevver (yuvarlak)parça parıl parıl parlıyordu.Başındaki tacın elmasları gözlerikamaştırıyordu.Tekrar tekrar aynayabakıyordu.Bu esnada içeriden mihraceninmüstehzi (alaycı) bir kahkahasınımüteakip:- Cecile… Bu kıyafetinibeğendin mi? Sabahleyin giyinmişolduğun spor elbiselerinden fazlabu kıyafeti sana tercih ediyorum.Çünkü sen öyle ata binecek,silahsız kimselere silah çekecek,bilmem hayvanat-ı vahşiye avınaçıkacak mahlûklardan değilsin.Sen ancak bu kıyafete ve sanaalıştıracağım şark hayatına layık birkadınsın, dediğini işitti.Sonra kıvrak ve ruhnevaz(gönlü okşayan) bir musiki sesiterennüm etmeğe başladı. Geceninlahuti (sırlar âlemine mahsus)sessizliği içinde bu nağmelertüyleri ürperten hazin bir şarkhavası idi.Henriette sehhar (büyüleyen)musikinin cazibesine kapılarakşuurunu kaybetti. Kendi kendineyavaş yavaş raks etmeğe başladı.Gittikçe açılıyordu. Mazisininsaadetli hatırlatan bu musiki onucoşturmuştu.Odanın bir köşesindegenç mihrace büyük bir zevkleHenriette’in raksını seyrediyordu.Ara sıra kadehini önündeki şarapsürahisinden doldurup içiyordu.Musiki son perdeyi çalıyordu.Henriette yorulmuştu. Sonfigürünü yaparak kendisiniyumuşak minderlerin üstüne attı.Mihrace sazendelerinbulundukları bitişik odayagitmelerine müsaade (9) verdi.Kızın yanına yaklaştı. Yereeğilerek bir kadeh şarap doldurupHenriette’e takdim etti.Henriette, onu yere dökerek:- Artık size itimat etmiyorum.Korkarım ki sabahleyin verdiğinizçay gibi afyonlu olsun.Mihrace gülerek:- Onu seni bu hale getirmekiçin yaptım. Artık istediğim oldu.Bundan sonra sana böyle afyonluveya münevvim (uyku yapıcı) şeyiçirtmekte mani nedir? İşte bende içiyorum, bir şey varsa bana dadokunur, diyerek tekrar bir kadehidoldurdu ve ondan biraz içerekHenriette’e verdi.Artık emniyet kesbetmişti.Kadehi mihraceden alarak içti,tekrar istedi, içti. Mest bir halegelinceye kadar içti. Kafalarıtütsüleyen iki sevdazede (âşık) gibibirbirlerine sarıldılar.Artık Henriette mihraceningözdesi daha doğrusu Kaşmirülkesi hükümdarı sarayının başrakkasesi olmuştu.Gayrı MuntazamBir ZiyaretSherlock Holmes ilemuavini Harry, hayli takibat vetaharriyattan (araştırmadan) sonrameşhur hırsız Arsen Lüpen’inizini bulamamışlardı. Yalnız eldeettikleri malumat neticesindehırsızın Hindistan’ın içerilerinedoğru gittiğini haber almışlardı.(10)Bu iki kudretli polishafiyesi yeni bir faaliyete atılmakiçin Bombay’dan Kalküta’yagitmeleri icap ettiği için postatreniyle oraya hareket edip oradakiotellerden birisinde ikamet ettiler.Öğle yemeğini müteakip, polishafiyesi ve muavini (yardımcısı)karşılıklı oturmuşlar, huzur vesükûnetle pipolarının dumanlarınısavurmakta idiler.Bulundukları odanın kapısıaçıldı. Hintli garson elinde tuttuğubir kartı Sherlock’a takdim ederek:- Şık bir mister bunu banaverdi. Sizinle hususi görüşmekistiyor, dedi.Sherlock Holmes, tehalüklekartı aldı. Ona seri bir nazar atfetti.Arsen LüpenDünyanın En Meşhur KibarHırsızıKarta tekrar baktı; evirdi,çevirdi. Âdeta inanmayacağı gibigeldi.Harry, üstadını hayrettebırakan bu şık kartın muhteviyatınıöğrenmek istiyordu. SherlockHolmes, muavini meraktankurtarmak için kartı ona gösterdi.Okur okumaz:- Kabil değil! İnanmam, dedi.Sherlock Holmes, Hintligarsona seslenerek gelen misafirikabul edeceğini ve kendisinin deburaya gelmesini söyledi.(11)Garon uzaklaşınca polishafiyesi muavinini bitişik odayagitmesi ve orada mütekayyit(dikkatli) olarak ufak bir işaretlefaaliyete geçmesini tembihetti. Harry, cebinde browningtabancasını muayene ederek bitişikodaya girdi.Birkaç dakika sonra kapı14
açıldı. İçeriye uzun boylu, gayetşık bir efendi girdi. Şapkasınıçıkararak:- Bonjour Mister SherlockHolmes, dedi.- Bonjour…Gelen zat büyük birsoğukkanlılıkla kanepelerin birineoturdu. Cebinden gümüş sigaratabakasını çıkararak:- Buyurun Mister Sherlok…Halis Havana sigaraları… Çokenfes şey, dedi. Sherlock Holmesoturduğu iskemlenin önündekimasaya ellerini dayamış,misafirine dikkatle bakıyordu.Kendisine takdim sigaralardanbirisini eline alarak yaktı.Misafir sigaranın dumanınısavurarak:- Azizim, simama dikkatlebakmağa hacet yok zannederim.Ben hiçbir vakit asıl hakikiçehremi göstermem. Müteadditisimler, namlar altında muhteliftiplere girdiğimi söylemeğelüzum görmüyorum. Çünkübunu siz pekala bilirsiniz. Hayretetmeyiniz, ben hakiki ArsenLüpen’im. Bombay ormanlarındahayatını kurtarmış olduğunuzArsen Lüpen’im. Sizi tekrargörmek ve teşekkür etmekvesilesiyle ziyarete geldim.(12)Sherlock Holmes istihzaile:- Vaktiyle bu vazifeyi ifaettiniz ya…Arsen Lüpen sözüne devamederek:- Acele etmeyiniz. Asıl onuniçin gelmiyorum. Ne o? Ricaederim, dikkat ediniz tabancanızıkarıştırmağa lüzum yoktur. Çünkükarşınızdaki adam silahsızdır.Sherlock Holmesdudaklarında beliren tebessümüzapt ederek:- Benimle istihza etmek içinmi geldiniz? Biaman hasmımolduğunuzu unuttunuz mu? dedi.Arsen Lüpen şeytani birkahkaha kopararak:- Onu pekala biliyorum,sadede gelelim. Çok sevdiğimve onun için her fedakârlığıgözüme aldığım Henriette birhaftadan beri ihtifa etmiştir(saklanmıştır). Son zamanlardaelimde kalan birkaç para ileKaşmir civarında kıymetlitaşlar aramak vesilesiyle oralaragitmiştim. Maksadım iyi bir servetkazanmak ve mütebaki (kalan)hayatımı asude (mutlu) olarakgeçirmekti. Hadisat buna manioldu. Henriette bir gün yalnızolarak atına binip ava çıkmıştı.Ben de o zaman ücretle tuttuğumyerli amelelerle taharriyatlameşguldüm. Akşamüzerimeskenimize döndüğüm zamano daha gelmemişti. Dakikalar,saatler geçti. Yine avındanavdet etmemişti (dönmemeişti).Sabahleyin yanımda birkaç yerliamele olduğu halde onu aramağaçıktım. Bütün gün taharriyatımızarağmen bulamadım. Kaşmir’inesrarengiz ve büyük ormanlarınıbir hafta karış karış aradım.Mümkün değil, bir iz bir eser bilebulamamıştım. Artık hayat benimiçin hiçti.(13)Sherlock sözünü keserek:- Şüphesiz hayvanat-ı vahşiyeonun işlediği cinayetlerin, yaktığıcanların intikamını aldı, dedi.- Affedersiniz o masum birmelekti. Aynı zamanda cesur,güzel silah kullanırdı. Zannetmemki kaplanlara veya arslanlara taam(yem) oldu.- Tahminime göremihracelerin saraylarınınbirisine kaçırıldı. Çünkü buharis adamlar, kadın sefahatiçin yaşayan insanlardır. HeleHenriette, o güzel ve fettankadın bu gibi insanlarca kıymetlibir metadır. Onu öyle serbestserbest gezdirirler mi? zavallıkadın kendisini Heidberg’de veyaPolonya ormanında zannetti. Kimbilir şimdi hangi haris insanınhaşin kolları arasında titriyor, onukurtarmak için muavenetinizeiltica ediyorum. Gerçi o sizinnazarınızda bir caniye (cani), birmaznunedir (zanlıdır). Onunhakiki mahiyeti mahkemedetebeyyün edecektir (ortayaçıkacaktır). Onu kurtarmak sizetaalluk eden (düşen) bir vazifedir.- Peki ya siz? Bila-muhakeme(yargılamadan) idam edilecek bircanisiniz.- İspat edemezsiniz. Çünküsiz failini bulamadığınız hercinayeti veya sirkati (hırsızlığı)Arsen Lüpen’e tevcih ediyorsunuz(yöneltiyorsunuz). Bununlaberaber Henriette’i bulupkurtardıktan sonra size teslimolacağım ve o vakit mahkemebizim meselemizi halledecektir.Sherlock Holmes, tabancasınıArsen Lüpen’e tevcih ederek:- Sizi kanun namına tevkifediyorum. Henriette, cezayısezasını (hak ettiği cezayı)bulmuştur.Arsen Lüpen gülerek:(14)- Akıllı ve dirayetli birzabıta memuru olduğunuz haldebu muameleniz şayan-ı hayrettir(şaşırtıcıdır). Ben hiç kendimiöyle kolay kolay teslim edermiyim?15
- Page 2 and 3: HayaletAralık 2020Sayı: 41Yayın
- Page 4 and 5: Sözüm Meclistenİçeri...İllüst
- Page 6 and 7: Beyaz, ilerleyen yaşına rağmenki
- Page 8 and 9: Kitap İnceleme....Aynur KulakN at
- Page 10 and 11: 10
- Page 12 and 13: macera onları beklemektedir.Keyifl
- Page 16 and 17: Sherlock Holmes, tabancasınınhede
- Page 18 and 19: Atilla BilgenMizah Öykü...KEREMA
- Page 20 and 21: “Biraz sabredersenizöğreneceksi
- Page 22 and 23: Comic Sohbet...Korkmaz UluçaySÜTL
- Page 24 and 25: 24Yazıp Çizen: Mesut Ekener
- Page 26 and 27: 26
- Page 28 and 29: 28Devam Edecek
- Page 30 and 31: Sibel ÇelikelKorku Öykü...Henüz
- Page 32 and 33: yerimize geçtik. Diğer nöbetçil
- Page 34 and 35: kurma kolunu çektim, geriyekilitle
- Page 36 and 37: 36
- Page 38 and 39: İlk Nostaljik Kitaplar...Bünyamin
- Page 40 and 41: bezelidir. Bu dizinin çevirmeniBed
- Page 42 and 43: 42
- Page 44 and 45: 44İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 46 and 47: onaramamış, dolayısıyla tahripe
- Page 48 and 49: 48
- Page 50 and 51: 50İllüstrasyon- Mehmet Kaan Sevin
- Page 52 and 53: öcüydüm. Hiç arkadaşım yoktu.
- Page 54 and 55: saçlarını avuçluyor ve yavaşç
- Page 56 and 57: şeyler olacağını hissetmiş gib
- Page 58 and 59: Ümit KireççiDuyduk Duymadık Dem
- Page 60 and 61: izlediğimi bilmiyorum. Nihayetbaş
- Page 62 and 63: Her şey geçer zamanla derdibabam.
açıldı. İçeriye uzun boylu, gayet
şık bir efendi girdi. Şapkasını
çıkararak:
- Bonjour Mister Sherlock
Holmes, dedi.
- Bonjour…
Gelen zat büyük bir
soğukkanlılıkla kanepelerin birine
oturdu. Cebinden gümüş sigara
tabakasını çıkararak:
- Buyurun Mister Sherlok…
Halis Havana sigaraları… Çok
enfes şey, dedi. Sherlock Holmes
oturduğu iskemlenin önündeki
masaya ellerini dayamış,
misafirine dikkatle bakıyordu.
Kendisine takdim sigaralardan
birisini eline alarak yaktı.
Misafir sigaranın dumanını
savurarak:
- Azizim, simama dikkatle
bakmağa hacet yok zannederim.
Ben hiçbir vakit asıl hakiki
çehremi göstermem. Müteaddit
isimler, namlar altında muhtelif
tiplere girdiğimi söylemeğe
lüzum görmüyorum. Çünkü
bunu siz pekala bilirsiniz. Hayret
etmeyiniz, ben hakiki Arsen
Lüpen’im. Bombay ormanlarında
hayatını kurtarmış olduğunuz
Arsen Lüpen’im. Sizi tekrar
görmek ve teşekkür etmek
vesilesiyle ziyarete geldim.
(12)Sherlock Holmes istihza
ile:
- Vaktiyle bu vazifeyi ifa
ettiniz ya…
Arsen Lüpen sözüne devam
ederek:
- Acele etmeyiniz. Asıl onun
için gelmiyorum. Ne o? Rica
ederim, dikkat ediniz tabancanızı
karıştırmağa lüzum yoktur. Çünkü
karşınızdaki adam silahsızdır.
Sherlock Holmes
dudaklarında beliren tebessümü
zapt ederek:
- Benimle istihza etmek için
mi geldiniz? Biaman hasmım
olduğunuzu unuttunuz mu? dedi.
Arsen Lüpen şeytani bir
kahkaha kopararak:
- Onu pekala biliyorum,
sadede gelelim. Çok sevdiğim
ve onun için her fedakârlığı
gözüme aldığım Henriette bir
haftadan beri ihtifa etmiştir
(saklanmıştır). Son zamanlarda
elimde kalan birkaç para ile
Kaşmir civarında kıymetli
taşlar aramak vesilesiyle oralara
gitmiştim. Maksadım iyi bir servet
kazanmak ve mütebaki (kalan)
hayatımı asude (mutlu) olarak
geçirmekti. Hadisat buna mani
oldu. Henriette bir gün yalnız
olarak atına binip ava çıkmıştı.
Ben de o zaman ücretle tuttuğum
yerli amelelerle taharriyatla
meşguldüm. Akşamüzeri
meskenimize döndüğüm zaman
o daha gelmemişti. Dakikalar,
saatler geçti. Yine avından
avdet etmemişti (dönmemeişti).
Sabahleyin yanımda birkaç yerli
amele olduğu halde onu aramağa
çıktım. Bütün gün taharriyatımıza
rağmen bulamadım. Kaşmir’in
esrarengiz ve büyük ormanlarını
bir hafta karış karış aradım.
Mümkün değil, bir iz bir eser bile
bulamamıştım. Artık hayat benim
için hiçti.
(13)Sherlock sözünü keserek:
- Şüphesiz hayvanat-ı vahşiye
onun işlediği cinayetlerin, yaktığı
canların intikamını aldı, dedi.
- Affedersiniz o masum bir
melekti. Aynı zamanda cesur,
güzel silah kullanırdı. Zannetmem
ki kaplanlara veya arslanlara taam
(yem) oldu.
- Tahminime göre
mihracelerin saraylarının
birisine kaçırıldı. Çünkü bu
haris adamlar, kadın sefahat
için yaşayan insanlardır. Hele
Henriette, o güzel ve fettan
kadın bu gibi insanlarca kıymetli
bir metadır. Onu öyle serbest
serbest gezdirirler mi? zavallı
kadın kendisini Heidberg’de veya
Polonya ormanında zannetti. Kim
bilir şimdi hangi haris insanın
haşin kolları arasında titriyor, onu
kurtarmak için muavenetinize
iltica ediyorum. Gerçi o sizin
nazarınızda bir caniye (cani), bir
maznunedir (zanlıdır). Onun
hakiki mahiyeti mahkemede
tebeyyün edecektir (ortaya
çıkacaktır). Onu kurtarmak size
taalluk eden (düşen) bir vazifedir.
- Peki ya siz? Bila-muhakeme
(yargılamadan) idam edilecek bir
canisiniz.
- İspat edemezsiniz. Çünkü
siz failini bulamadığınız her
cinayeti veya sirkati (hırsızlığı)
Arsen Lüpen’e tevcih ediyorsunuz
(yöneltiyorsunuz). Bununla
beraber Henriette’i bulup
kurtardıktan sonra size teslim
olacağım ve o vakit mahkeme
bizim meselemizi halledecektir.
Sherlock Holmes, tabancasını
Arsen Lüpen’e tevcih ederek:
- Sizi kanun namına tevkif
ediyorum. Henriette, cezayı
sezasını (hak ettiği cezayı)
bulmuştur.
Arsen Lüpen gülerek:
(14)- Akıllı ve dirayetli bir
zabıta memuru olduğunuz halde
bu muameleniz şayan-ı hayrettir
(şaşırtıcıdır). Ben hiç kendimi
öyle kolay kolay teslim eder
miyim?
15