12.12.2020 Views

Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41

Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41

Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Henriette ayağa kalktı. Mehtabın

ziyasıyla aydınlanan aynanın

karşısına geçti. Kendisini temaşa

etmeğe başladı. Şeffaf ve ince

etekliği altından güzel ve mevzun

bacakları görünüyordu. Göğsünün

kabaran yerlerini kapatan (8) ve

nevaı (çeşitli) taşlarla müzeyyen

(süslenmiş) müdevver (yuvarlak)

parça parıl parıl parlıyordu.

Başındaki tacın elmasları gözleri

kamaştırıyordu.

Tekrar tekrar aynaya

bakıyordu.

Bu esnada içeriden mihracenin

müstehzi (alaycı) bir kahkahasını

müteakip:

- Cecile… Bu kıyafetini

beğendin mi? Sabahleyin giyinmiş

olduğun spor elbiselerinden fazla

bu kıyafeti sana tercih ediyorum.

Çünkü sen öyle ata binecek,

silahsız kimselere silah çekecek,

bilmem hayvanat-ı vahşiye avına

çıkacak mahlûklardan değilsin.

Sen ancak bu kıyafete ve sana

alıştıracağım şark hayatına layık bir

kadınsın, dediğini işitti.

Sonra kıvrak ve ruhnevaz

(gönlü okşayan) bir musiki sesi

terennüm etmeğe başladı. Gecenin

lahuti (sırlar âlemine mahsus)

sessizliği içinde bu nağmeler

tüyleri ürperten hazin bir şark

havası idi.

Henriette sehhar (büyüleyen)

musikinin cazibesine kapılarak

şuurunu kaybetti. Kendi kendine

yavaş yavaş raks etmeğe başladı.

Gittikçe açılıyordu. Mazisinin

saadetli hatırlatan bu musiki onu

coşturmuştu.

Odanın bir köşesinde

genç mihrace büyük bir zevkle

Henriette’in raksını seyrediyordu.

Ara sıra kadehini önündeki şarap

sürahisinden doldurup içiyordu.

Musiki son perdeyi çalıyordu.

Henriette yorulmuştu. Son

figürünü yaparak kendisini

yumuşak minderlerin üstüne attı.

Mihrace sazendelerin

bulundukları bitişik odaya

gitmelerine müsaade (9) verdi.

Kızın yanına yaklaştı. Yere

eğilerek bir kadeh şarap doldurup

Henriette’e takdim etti.

Henriette, onu yere dökerek:

- Artık size itimat etmiyorum.

Korkarım ki sabahleyin verdiğiniz

çay gibi afyonlu olsun.

Mihrace gülerek:

- Onu seni bu hale getirmek

için yaptım. Artık istediğim oldu.

Bundan sonra sana böyle afyonlu

veya münevvim (uyku yapıcı) şey

içirtmekte mani nedir? İşte ben

de içiyorum, bir şey varsa bana da

dokunur, diyerek tekrar bir kadehi

doldurdu ve ondan biraz içerek

Henriette’e verdi.

Artık emniyet kesbetmişti.

Kadehi mihraceden alarak içti,

tekrar istedi, içti. Mest bir hale

gelinceye kadar içti. Kafaları

tütsüleyen iki sevdazede (âşık) gibi

birbirlerine sarıldılar.

Artık Henriette mihracenin

gözdesi daha doğrusu Kaşmir

ülkesi hükümdarı sarayının baş

rakkasesi olmuştu.

Gayrı Muntazam

Bir Ziyaret

Sherlock Holmes ile

muavini Harry, hayli takibat ve

taharriyattan (araştırmadan) sonra

meşhur hırsız Arsen Lüpen’in

izini bulamamışlardı. Yalnız elde

ettikleri malumat neticesinde

hırsızın Hindistan’ın içerilerine

doğru gittiğini haber almışlardı.

(10)Bu iki kudretli polis

hafiyesi yeni bir faaliyete atılmak

için Bombay’dan Kalküta’ya

gitmeleri icap ettiği için posta

treniyle oraya hareket edip oradaki

otellerden birisinde ikamet ettiler.

Öğle yemeğini müteakip, polis

hafiyesi ve muavini (yardımcısı)

karşılıklı oturmuşlar, huzur ve

sükûnetle pipolarının dumanlarını

savurmakta idiler.

Bulundukları odanın kapısı

açıldı. Hintli garson elinde tuttuğu

bir kartı Sherlock’a takdim ederek:

- Şık bir mister bunu bana

verdi. Sizinle hususi görüşmek

istiyor, dedi.

Sherlock Holmes, tehalükle

kartı aldı. Ona seri bir nazar atfetti.

Arsen Lüpen

Dünyanın En Meşhur Kibar

Hırsızı

Karta tekrar baktı; evirdi,

çevirdi. Âdeta inanmayacağı gibi

geldi.

Harry, üstadını hayrette

bırakan bu şık kartın muhteviyatını

öğrenmek istiyordu. Sherlock

Holmes, muavini meraktan

kurtarmak için kartı ona gösterdi.

Okur okumaz:

- Kabil değil! İnanmam, dedi.

Sherlock Holmes, Hintli

garsona seslenerek gelen misafiri

kabul edeceğini ve kendisinin de

buraya gelmesini söyledi.

(11)Garon uzaklaşınca polis

hafiyesi muavinini bitişik odaya

gitmesi ve orada mütekayyit

(dikkatli) olarak ufak bir işaretle

faaliyete geçmesini tembih

etti. Harry, cebinde browning

tabancasını muayene ederek bitişik

odaya girdi.

Birkaç dakika sonra kapı

14

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!