Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Her şey geçer zamanla derdi
babam. Çok zaman geçti, bu sızı
geçmedi oysa. Haksızdı çünkü.
Adamın dediği gibi “Sevmek kısa
sürdüyse de uzun sürer unutmak”.
Her hafta bir bölüm
veriyordu gazete. Her cumartesi
bir roman. Cumartesiler gelmek
bilmiyordu. Acaba hangi macera
bu hafta sonu. Sabah erkenden
gazeteciye gidip eki var değil
mi diyordum. Her gazete alana
vermiyordu gazeteci. Sormayana
kendiliğinden vermiyordu. Ya
kendine saklıyordu ya da eşe dosta
ahbaba dağıtıyordu. Diyelim ki ek
yok dedi. Bırakıyordum sessizce
gazeteyi ve aşağı mahalledeki
satıcıya gidiyordum. Sessizce
gidiyordum. Ama hızla. Çünkü o
da ek bitti, az gelmişti, diyebilirdi.
Kim bilir kaç kez üçüncü dördüncü
gazeteciye gitmişimdir. Oysa geniş
caddeleri tek başıma geçmeme izin
vermezlerdi. Kim bilir kaç geniş
cadde geçmişimdir çizgi roman
için, Red Kit için.
Zamanla birikmişti fasiküller.
Onar onar birleştirerek kitap haline
getirecektik. Öyle vadetmişlerdi.
Ve nitekim yine fasiküller halinde
verilen bir başka gazete eki öyle
birleştirilmişti. Cildi kırmızıydı.
Dünyanın en yetenekli ve biraz
da deli bilim adamının yaptığı
robotun uzayda, bilinmeyen bir
gezegende yaşadıkları, kötü yeşil
derili imparatoru alt edişi, sonra
bir virüs olarak küçülerek mikro
dünyanın tiranlarıyla savaşı,
patlayan yanardağlara dalışı, sesle
insanları alt eden uzaylılara karşı
dünyayı kurtarışı. Hepsi kırmızı
cildin altındaydı. Red Kit’lerim de
aynen öyle bir cilt olarak elimin
altında duracaklardı.
Daltonlar, kovboyun her
daim alt ettiği başlıca rakibiydi.
Boyları yaş sırasına göre uzayan,
boyları uzadıkça saflaşan sivri
karakterler. Sayı dört olunca
baştaki ve sondakinin adlarını
hatırlamak kolay, ortadakilerin
adlarını hatırlamak zordu. Avarel’i
ve Joe’yu herkes bilirdi. Unutsan
hatırlatırdı sağdaki soldaki
arkadaş. “Calamity Jane”, “Şarkı
Söyleyen Tel”, “Hayalet Kasaba”,
“Pat Poker’e Karşı”, “Oklohoma
Çölü”, “Petrole Hücum” ve diğerleri
arada çizgi film olarak karşıma
çıkar, çizgi romanı çıkarıp burasını
değiştirmişler derdim.
“Harp ve Sulh” du o zaman
“Savaş ve Barış”ın adı. Gece
yatmadan önce o kalın kitabı
okurdum. Okuldan dönüp,
ödevlerimi yapıp yemeği yedikten
sonra ise Red Kit zamanıydı.
Uzanıp, vitrini sırt kısmına
bitiştirilmiş konforlu divanda dalıp
giderdim, kovboylar, kızıldereliler,
Çinli aşçılar…
Sonra bir gün sobada sona
erdi hayaller, ta ki üç yıl sonra
taşındığımız evde üst komşumuz
iş için gittiği Belçika’dan dönerken
benim Red Kit’ten bahsettiğimi
hatırlayıp gittiği bir kitapçıda,
oldukça pahalı olmasına rağmen
beş macerayı büyük boy alıp
gelinceye kadar. Biraz daha
büyüktüm. Fransızca bilmiyordum.
Ama Red Kit’i biliyordum.
Şimdi Fransızca konuşuyorsam
o kitaplardan. Her çizgisi, her
diyaloğu zihnime kazındı. Yanan
sobadan bana kırgın bir yürek
kaldı o kesin. Ama bir yandan da
küllerinden doğan ve faydasını
gördüğüm bir çizgi roman sevgisi.
Babamı affetmemekle beraber
onu üzmemek için yaptığından
bahsetmiyorum. Belki de
gölgesinden hızlı silah çeker ve
beni Teksas hapishanesine tıkar,
ben de Rin Tin Tin’le tanışırım.
Yemek kaşığıyla bir tünel kazıp,
hapishane müdürünün odasına
çıkarım.
62