12.12.2020 Views

Hayalet Resimli Mecmua Sayı 41

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yerimize geçtik. Diğer nöbetçiler

yanımızdan ayrılırken uzaktan

Fatih astsubayın devriyeye çıktığını

gördük. Onu gördüğüne çok

sevinen Nurettin bir koşu Fatih

astsubayın yanına gidip tekmil

verdi:

-Komutanım! Ben bu su

kulelerine gitmeye korkuyorum,

orada garip şeyler oluyor. Dedi.

Alacakaranlığın gizlediği

gölgelerini uzaktan da olsa

seçebiliyordum. Fatih astsubay

dönüp Kaddafi’ye:

-Oğlum! Adam bu

kadar korkuyorsa niye zorla

götürüyorsunuz? Diye çıkıştı.

Kaddafi ise:

-Komutanım! Nöbet listesini

siz hazırlamışsınız, sorgulamak

bana düşmez. Ben bu saatte

kimsenin nöbet yerini kafama göre

değiştiremem… Manasına gelecek

bir şeyler geveleyerek kendini

savunmaya çalıştı.

Fatih astsubay:

-Kim korkmaz orada? Diye

sordu.

Kaddafi bir an bile

düşünmeden:

-Yücel korkmaz. Diye adımı

verdi.

Fatih astsubay nöbet listesine

benim adımı yazarak parafladı.

İkisi tekrar geri dönüp:

-Yücel, seni “giyindirme”ye

götürüyoruz, Nurettin burada

kalacak. Dediler.

-Tamam. Dedim. Birlikte

“giyindirme” nöbetine giderken:

-Arkadaşlar, beni oraya

götürüyorsunuz ama ben nerede

nöbet tutacağımı bilmiyorum.

Dedim.

Bahsi geçen yerde bir nöbet

kulübesi yoktu. Nereden nereye

kadar sorumlu olduğumu

öğrenmem gerekiyordu.

Kaddafi:

-Biz sana tarif edeceğiz. Sen

yeter ki korkma. Dedi.

-Korkacağım şey nedir?

Onu bilmiyorum ki. Dedim.

Acaba neyden korkmamam için

tembihleniyordum.

-Hayalet gibi bir varlıktan

bahsediyorsanız, yaşamayan,

nefes almayan bir çeşit enerjiden

korkmam. Yukarda Allah var.

İnançlı bir insanım. Yok, eğer

canlı bir varlıktan söz ediyorsanız

üzerimde kırk tane mermi var

benim. Delik deşik ederim, niye

korkayım ki? Dedim.

Nöbet yerine hep birlikte

gitmiştik. Normalde onların buraya

kadar çıkmasına gerek yoktu ama

bana alanı göstermek ve biraz da

cesaret vermek için gelmişlerdi.

Bölgeyi tanıttıktan sonra nöbetçi

astsubayın devriye gezdiğini

hatırlatarak yanımdan ayrıldılar.

“Bu nasıl bir nöbet noktası.” diye

düşündüm. Bir nöbet kulübesi bile

olmadığı için nöbet defteri koyacak

yer de yoktu. Aslında subaylar

buraya pek uğramazdı. Ancak bu

gece Nurettin’in korkması ve nöbet

değişimi gibi sıra dışı durumlar

olduğu için muhtemelen uğrayan

olurdu. Nitekim bir süre sonra

bana yaklaşan karaltının Fatih

astsubay olduğunu yürüyüşünden

tanıdım. Ağaçların arasında

duracak belirgin bir nokta

olmadığı için olduğum yerde dur

çektim, karşılıklı parola ve işaret

sorduk.

Fatih astsubay:

-Yücel, nasılsın? dedi.

-İyiyim komutanım! dedim.

-Korkuyor musun? dedi.

-Hayır, korkmuyorum

komutanım! Dedim.

-İyi, hayırlı nöbetler! dedi.

Sağ ol çektim ve arkasından bir

süre gidişini seyrettim.

Fatih astsubayın gerçekten

gittiğine emin olduktan sonra

çapraz tutuştan biraz daha rahat bir

pozisyona geçtim.

Düşüncelerimle baş başa

kalmıştım ki ağaçların arasından

hışırtı gibi bir ses geldiğini

duydum. Sesin geldiği yöne

dikkat kesildiğimde ağaçtan

ağaca gözle fark edilemeyecek

kadar hızlı bir şekilde meydana

gelmiş olan bir sıçrayış hareketi

görür gibi oldum. Ancak bu

zıplamanın ne çeşit bir hayvan

32

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!