Journo Almanak 2020
Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...
Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
7
Tüm yazı dizisi:
https://journo.
com.tr/konu/virusten-sonra
virüs gibi, neo-liberal kapitalizmin
yeni-muhafazakâr versiyonu mutasyona
uğrayarak adına Rus-tipi
kapitalizm diyebileceğimiz
yeni bir tür doğacak (Kapit-20).
Kapit-20’yi önceki salgınlardan
biliyoruz—Putin, Trump, Xi falan.
Yeni versiyonun eskisinden farkı,
siyasal aparatın kendi ülke sınırları
içinde yaşamasına izin verdiği
nüfusun üzerine titrerken, “dışarıda
kalanların canı cehenneme”
yaklaşımına iyice sarılması olacak.
“Yaşamasına izin verdiği”
diyorum. Çünkü, dünya devletleri
arasında varolan “vize almak
zorunda olanlar” ve “vize vermek
istemeyenler” ayrımı iyice derinleşecek.
Bu, küreselleşme masalının
bize öğrettiği “hadi biraz da
Londra’da yaşayalım” tarzının
sonu anlamına geliyor. Toplumsal
katmanlaşmanın en dibindekiler
ve prekaryum mensubu kişiler
için bu tarzın sona ermesi, daha
fazla “düzensiz mültecilik” ve maalesef
daha fazla umursanmayan
toplu ölümler anlamında geliyor.
İçine gireceğimiz bir başka
büyük kötülük, Ulrich Beck’in
risk toplumuna akraba yeni bir
toplum tipi olacak: Belirsizlik
Toplumu. Dünya nüfusunun büyük
çoğunluğu yarın ne olacağını
bilemez şekilde yaşamını sürdürecek.
Bu teknik olarak işsizlik,
ekonomik kriz, siyasî dalgalanma,
küresel etkili yerel savaşlar gibi
olguların gerçekleşme sıklığının
artması demek. İstikrarı tek bir
alanda göreceğiz: Küresel ısınma.
Bu da ziyadesiyle kötü tabii.
Bir başka problem, iç siyaset
alanında tanımlanabilir. Ülkelerin
pandemi öncesinde biriktirdikleri
yaralar iyileşmek şöyle dursun,
daha da derinleşecek. Örneğin
siyasal kutuplaşma, bilginin
masif manipülasyonu sonucu
gerçek ve gerçek-olmayanın birbirine
karışması, dijital gözetim
ve mahremiyet ihlâlleri… Say
sayabildiğin kadar.
Kapit-20 dönemi sosyo-politik
düzen, siyasal aparatın ekonomik
elitle özdeşleştiği, siyasal sözün
ekonomik karar anlamına geldiği,
sesini yükselten herkesin bir
şekilde susturulduğu bir düzen
olacak. Elbette Kuzey Avrupa ve
İzlanda gibi ülkeler eskiden bildiğimiz
ultra-demokratik yapılarını
güçlendirecekler. Ama dışarıda
kalanlar ciğerci dükkânı önüne
sıralanmış mahalle kedileri gibi
bunu sadece seyredebilecek.
ABARTIYOR MUYUM?
Abartıyorum tabii. Rus-tipi
kapitalizm (kısa adıyla Kapit-20)
pandemi sonrası dünyanın yeni
politik-ekonomisinin tarifi olabilir.
Kapit-20’nin aşısının üretilmesi
çok zor ve uzun zaman alıyor.
Üstelik aşısını bulduğunuz anda
yeni bir mutasyon emekleri boşa
çıkartabilir. Öte yandan pandemi
öncesi düzende yaşamak zorunda
kalan bizler için bir umut var.
Sürü bağışıklığı. Elbette biz bütün
bunları yaşadık, bu olup bitenlere
karşı kendi savunma sistemimizi
geliştirdik. Fakat bağışıklık sadece
hayatta tutar. Değiştirmek için
çalışmak lazım. Belki Covid-19
deneyimi sayesinde “hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak” söylemini
olumlu yönde gerçek kılmak için
bazı kararlar alırız. Gerçek kılmak
için gerçek bir şeyler yapmak
gerekiyor. Yani bir şeyler yapmalı.
Moğollar’ın dediği gibi, “kıyamet
değilse bile bir şey kopmalı.”