11.12.2020 Views

Journo Almanak 2020

Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...

Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

42

veya reforma ihtiyaç duyduğunu

asla kabul etmedi. ABD’deki

siyasi reklamları düşündüğümüzde

(dünyanın dört bir yanında

kullanıcıların yüklediği diğer

tüm içerikleri görmezden bile

gelsek) Facebook’un ABD’de

hükûmetin tüm seviyeleri için

yapılan seçimlerde yüz binlerce

reklamı denetlemek zorunda

olduğunu görebiliriz. Facebook

bunu yapamaz. Kimse yapamaz.

İNTERNETIN

FAYDALARINI

FACEBOOK’A YAMIYOR

Facebook’un siyasi reklamlardaki

gerçekliği değerlendirmekten

kaçınma pozisyonuna dair

güçlü bir savunma, böylesine ince

ayar gerektiren bir işi devasa

ölçeklerde yapma yeteneğinden

yoksun olmasıdır. Trump’ın

Joe Biden hakkında verdiği bir

reklamı değerlendirmek kolay

olabilir. Ama dünyanın dört bir

yanındaki milyonlarca siyasi reklamın

yanıltıcı olup olmadığına

karar vermek kolay değildir.

Zuckerberg internetin büyük

faydalarını sanki kendisinin getirdiği

şeylermiş gibi sunmaya

bayılıyor. Facebook’u sık sık

internetle bir tutuyor. Oysa

Facebook internetin tam aksine

kapalı, ticari bir

sistemdir. Bu yüzden

Zuckerberg

bilginin yayılmasının

aydınlatıcı

etkisiyle

böbürlenirken,

kendi şirketinin

yarattığı zehirli

etkiyi görmezden

geliyor.

Facebook’u Facebook yapan

üç belirleyici özellik var. 2.4

milyar insanın 150’den fazla

dilde içerik yüklediği ölçeği onu

herhangi filtreleme mekanizması

için fazla büyük kılıyor. Dikkat

çekmeye ve etkileşim yaratmaya

(tık, paylaşım, beğeni ve yorum)

odaklı değerleme sistemiyle

içerikleri öne çıkaran algoritma

tasarımı, akılcı ve ölçülü ifadelere

karşı aşırılık yanlısı ve güçlü

duygular ifade edenleri kayırıyor.

Ucuz ve etkili reklam sistemi

şirkete devasa kârlar getirirken

iyi bilginin diğer kaynaklarını

gelirden mahrum bırakıyor.

ZUCKERBERG

FACEBOOK’A

YAKINDAN BAKMAMIZI

ISTEMIYOR

Zuckerberg perşembe günkü

konuşmasında ABD’deki siyahların

yurttaşlık hareketi Black

Lives Matter’ın Facebook’ta

başlamasıyla övündü. Ancak

internet akademisyeni Zeynep

Tüfekçi’nin de dile getirdiği gibi

Facebook’un algoritmik sistemi

aslında #BlackLivesMatter ve

diğer aktivist hareketleri ezerken

“Buz Kovası Meydan Okuması”

(Ice Bucket Challenge) gibi boş

imgeleri teşvik ediyor. Çok daha

hafif bir algoritmik desteğin yer

aldığı Twitter’da ise #BlackLivesMatter

dikkat çekebildi.

Zuckerberg Facebook’taki

en büyük Black Lives Matter

grubunun Avustralya’da yaşayan

beyaz bir erkek olduğu gerçeğini

de görmezden geldi.

Zuckerberg bizden, bir insanın

hiçbir nüansa, karmaşıklığa

ve kültürel özgünlüğe yer bırakmadan

ifade özgürlüğünün

ya yanında ya da karşısında

olabileceğine inanmamızı bekliyor.

Karmaşada boğulan bir

şirketin başında olduğu hâlde

yapıyor bunu. Tartışmaların

olabildiğince soyut ve idealist

kalmasını istiyor. Facebook’a

yakından bakmamızı istemiyor.

Başında bulunduğumuz 21.

yüzyılın önemli bir oyuncusu o-

larak Zuckerberg ifade özgürlüğüne

dair 19. yüzyıla ait modası

geçmiş bir görüşü kucaklıyor.

Ona göre fikirlerin bir serbest

pazarı var. Kanıtlar ve tezlerle

karşılaştıklarında bu pazarda

en iyi fikirler kazanıyor. Sorun

şu ki Facebook bu yöndeki her

girişimin altını oyuyor.

YENI SORUNUMUZ

KAKOFONI

19. yüzyılın sorununu büyük

ölçüde çözdük. 2019 itibariyle

dünyadaki çoğu insana ifade

özgürlüğü için bir platform ve

devamlı, uygun maliyetli insan

iletişimi için bir araç vermeyi

başarmış durumdayız. Dünyanın

büyük bölümünde ifade

özgürlüğü devlet kontrolünün

erişimi dışında kalıyor. Bunlar

güzel, tek mesele yüzleşmek

zorunda olduğumuz yeni bir

sorunun doğması.

Bu sorun 21. yüzyılın kakofonisidir.

Çok fazla insan aynı

anda bağırıyor. Dikkatimiz dağılıp

un ufak oluyor. Tutkular

patlıyor. Olgular eziliyor. Bilgi

sahibi bir kamuoyuyla beraber

karmaşık ama hayati sorunları

dikkatle ve derinlemesine düşünmek

giderek zorlaşıyor. Daha

fazla bilgiye erişebiliyoruz ama

ciddi konularda yetişkinler gibi

düşünüp konuşmamız zorlaşıyor.

Zuckerberg, Facebook’u işe

yarar bulan tüm o ilerici toplumsal

hareketleri gündeme getirerek

onların sağladığı kazanımlardan

şirketi adına pay çıkarmaya

kalkıyor. Ama Nazilerin ve kadın

düşmanlarının da Facebook’u

örgütlenmek ve eleman devşirmek

için kullandığını görmezden

gelirken motivasyon ile ifade

özgürlüğü ve demokrasiyi aynı

şey sanabileceğimizi umuyor.

Gerçek şu ki güçlü bir demokrasinin

motivasyondan,

benzer şeyler düşünen insanları

bulup örgütleme yeteneğinden

daha fazlasına ihtiyacı vardır.

Demokrasiler derinlemesine

düşünmeyi gerektirir. İyi bilgilenmiş,

farklı düşünen insanlar

arasındaki tartışmayı geliştiren

kurumların çatırdamasına yol

açtık. Sonunda elimizde tek

kalan Facebook olacak. Bunun

işe yarayıp yaramadığını görmek

için Myanmar’a bakın.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!