30DOĞRUDAN ‘ERDOĞAN’DENILEMEMESIDE IŞITSEL DOKUYARATIYORBunu yaşarken de yayıncıydık.Sorumluluğumuz bu.Rahatsız olarak yatağındankalkmak, araştırmak, birileriniaramak. Bu çok ciddi bir içgüdü.Hâlâ da çok geçerli. Bunu daçok seviyoruz ve saygı duyuyoruz.Bu merakın bir takım etikkurallarla çerçevelenmesi kadarda doğal bir şey yok. Biz sadeceolaya farklı bir yerden girdik.Mesela bu çalışmanın içerisindedoğrudan Erdoğan isminingeçmemesi gibi bir durum var…DEVA Partisi’nden Mustafa Yeneroğlu’nuizledim Halk TV’de.Sürekli “bir kişi” diyor. ÖzlemGürses soruyor, “Kimi kastediyorsunuz?” Yok, söylemiyor.Bu aslında bizim için bir görselişitsel doku yaratıyor. Hepiniz a-şağıda, yorumlarda konuşuyorsunuzbunu. Konuşma başlatmakbence şu anda 140journos’unyapabileceği en iyi iş. Toplumatartışmalar açalım. Haydi birazeski AK Parti teknokratı, yenisiyasi lideri konuşalım.140JOURNOS’UN IŞMODELI VE MISYONU[Ali Babacan’dan] Para almadık.Bayağı da para harcadık. 2milyon izlendi. Ama YouTube’dankazandığımız para sıfırTL. Çünkü videoda müzik var[tüm gelir sanatçılara gidiyorve 140journos 0 TL kazanıyor].Ama işimiz bu diye bakıyoruz.Zarar veya kâr diye değil de…Yani bunu yapmayacaksakneyi yapacağız? Şöyle düşünün:TRT eğer işlevini yerine getirseydi,bir kamu yayıncısı olarakher sese mikrofon uzatma işleviniyerine getirseydi, belki bugünkükaygılarımız daha farklı olurdu.O yüzden bir kamu yayıncısıgibi, “unpopular” olabilmeyi gözealmak noktasında bir duruşumuzvar. Öbür türlüsü çok dahatehlikeli. Sadece popüler içeriğiyayına alırsak, “Sevilelim, herkesbizi sevsin…” Kitlemiz belli.Genç bir nüfus var 140journos’utakip eden. Yaş aralığı 18-34.Aşağı yukarı aynı belaları yaşadığımızbir kitle Türkiye’ninson on veya yirmi yılı içerisinde.Kader arkadaşlarımız diyelim.DELI GIBI PARAHARCAYIP POPÜLEROLMAYAN BIR ŞEYYAPIYORUZBiz bu insanlara “unpopular”bir şey veriyoruz. Doğu Perinçekile bizim kitlemizin hiç uyuşmadığıçok aşikâr. Ama ona birmikrofon tutmak için bir geçerligerekçe bulabiliyoruz yine de.Ben o Türk solu diye başlayan,milli demokratik devrimlerlebaşlayan sürecin nasıl Erdoğanile sona erdiğini çok merak ediyorum,her bir aşamasını. Bunuberraklıkla anlatabilen bir yer o-lalım, çok isterim. Okumalar yapıyoruz,kitapları araştırıyoruz,Doğu Perinçek üzerine herhaldekimse bu kadar çalışmamıştır tezyazmayacaksa. Onu anlamayaçalışıyoruz. Bu kesinlikle popülerolmayan bir durum.(Perinçek belgeselinin duyurusunuyapan teaser’ın yayımlandığı140journos YouTubesayfasında) Aşağısı linç dolu.Deli gibi para harcayıp “unpopular”bir şey yapıyoruz. Buradatuhaf bir durum var, onu kabuledelim. Markalara reklam çekipkazandığımız parayla “unpopular”olan ve kitlemizin “unfollowediyoruz sizi” diye bizi linç ettiğinoktada iş yapıyoruz. Tabii küçükbir kesim unfollow edenler.Abone sayısı ağırlıklı olarak arttıbu süreçte. Ama abone sayısıartsın diye de yapılan bir iş değil.O sayıları falan aştık yani. Parada gelmiyor videolardan, kaçizlenirse izlensin. Etkili olmasıönemli şu dakikadan sonra.YOUTUBE’DA ‘ÇOKIZLENDI, ÇOK PARAKAZANIYORLAR’MATEMATIĞI YOKÖyle bir kilitledik ki biz sistemi,YouTube’da popülerliküzerinden kurmuyoruz biz işi.YouTube’da “Çok izlendi, çok kazanıyorlar”matematiği yok. [AliBabacan ve diğer siyasi belgeselfigürlerinden] “Bu adamlardanpara da almamışlar. O zamanbaşka bir dertleri var.” Ben o noktayıkonuşmayı çok arzu ederdimama bence [Babacan belgeselinegelen eleştirilerde] bu “PR” kısmıkurduğumuz mesajın önüne geçti.O noktada üzgünüm. Ama siyasiiletişimde, haber iletişiminde, Ankara’yıanlamak adına farklı birşey ortaya çıktığını düşünüyorum,her şeye rağmen.(Ali Babacan’a belgesel çekimisırasında eleştirel sorularsorulmadığı yolundaki eleştirilere)Bizim bütün sorularımızduyulmuyor. Sadece bir tanesiniduyurduk çünkü [Babacan] çokalakasız bir yerden başlıyorducümleye. “Değişim isteği görüyormusunuz toplumda” sorusunuduyuyorsunuz sadece. Ama meselaAli Babacan “Yıl 2015, hatta2018 olduğunda” dediğinde bendemiştim ki, “Ali Bey bir saniye.2015’ten 2018’e bu kadar kolayatlayamazsınız. Arada darbegirişimi, referandum var, nasıl atlıyorsunuz?”Bunu duymadığınıziçin, orada bizim pozisyonumuzuanlamanız, ancak çıkan kurgudaduyduğunuz cümle kadar oluyor.Bu da bir çatışma alanı yaratıyor.BIÇIMIN MESAJAETKISI: ‘VLOGKAMERASIYLA ÇEKSEKKIMSE PR DEMEZDI’Bir de zaten sinematik kameraylaçekiliyor. “PR” algısınıpekiştiren şeyin, görsel karakteristiğinreklam gibi olmasıdurumu var. O alan derinliğinin,‘color grading’in… Normaldebir siyasiyi böyle izlemiyorsunuz.Eğer biz bunu vlog kamerasıylaçekseydik valla kimse buna PRdemezdi. Bakın, aynı içeriktenbahsediyorum.(Daha sonra bu konuyatekrar değinen Engin Önder,Birikim dergisinde Ayşe Çavdar’ınyazısına atıfta bulunarakbu yazarın görüşüne katıldığınısöylüyor. “Bana öyle düz birpropaganda filmi gibi gelmedi”diyen Çavdar, 140journos’ın hepkullandığı görsel/işitsel dilin,Babacan’ın kendini anlatma tarzıylaörtüştüğünü ve bu nedenlefilmin bir PR çalışması izlenimiyarattığını yazmıştı.)
31