11.12.2020 Views

Journo Almanak 2020

Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...

Unutulmaz yıl 2020'nin unutulmaz Journo içeriklerinden bir seçki...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

25

ihmali sonucu korunmayarak

göz göre göre ölüme gönderilmiş

olabilirdi. Nihayetinde, ikinci

celsede sanık Fedai Varan’a

sadece kasten öldürmeden ceza

verildi, duruşmayı takip edenler

ise ‘müebbet alması’ sebebiyle

asıl resmi görmezden geldi.

Hayır, Varan’a zaten gerekli

indirimler yapılmıştı ve Bulut’un

ölümünde ihmali olanların araştırılmasının

önüne geçilmişti,

üstelik tasarlama olup olmadığı

bile araştırılmamıştı. Duruşma

takip etmek, duruşmadan olan

biteni sürekli tweet atmak değildir.

Mühim olan bir gazeteci

sorumluluğuyla hareket edip

işleyişteki aksaklıkları, zihniyeti,

suçu, suçluyu teşhir etmektir.”

‘SUÇ VE SUÇLUNUN

IFŞA ETMEK YERINE

ROMANTIZE EDILIYOR’

Televizyon, gazete ve haber

ajanslarının hatalarına her gün

tanıklık ettiğini aktaran Yükler

bunu şöyle açıklıyor: “Öldürülen

kadınların ve hayatlarının ifşa

edildiği, sanık iddialarının çarşaf

çarşaf verilerek cinayetlerin

gerekçelendirildiği, kadınların

kimliklerinin toplumsal kodlarla

ön plana çıkarıldığı, nasıl öldürüldüklerinin

pornografik malzeme

hâline getirildiği, şiddetin

ve cinayetin normalleştirildiği,

politik değil münferit cinayetler

olarak görüldüğü haberlerden

bahsediyoruz. Suçun, suçlunun

ifşa edilmek yerine cinayetin romantize

edildiği, faillerin korunduğu,

5N1K haber unsurundaki

‘neden’ ve ‘nasıl’ sorularının

tık almak için meşrulaştırma

aracı olarak kullanıldığı binlerce

haber okuyoruz. Örneğin,

Emine Bulut’un öldürülmesi,

cinayetin çocuğunun yanında

işlenmesi ön plana alınıp ajitasyona

araç edilmişti, Münevver

Karabulut’un öldürülmesi ise

sanık iddialarıyla olumlanarak

gerçeklendirilmişti.”

‘HABERLERI

YAZAN MEDYA

VE ÇALIŞANLARI

TOPLUMDAN AZADE

DEĞIL’

Yapılan haber ile okura bir

mesaj gönderildiğini aktaran

Yükler devam ediyor: “Dil,

toplumda dönüşür medyaya

yansır, medyadan topluma geri

döner. Birbirini besleyen iki

güçten bahsediyoruz. Örneğin,

toplumsal anlamda tecavüz

kültürünü besleyen yayıncılık yaparsanız,

bu dil topluma döner

ve bu zihniyeti beslemeye devam

eder. Şunu bilmek gerekiyor;

bu haberleri yazan medya ve

çalışanları, toplumdan azade

değil. Haberi yazan gazeteci,

aynı içinde bulunduğu toplum

gibi, haberini yazdığı kadın için

‘O saatte orada ne işi varmış?’

diye düşünebilir, düşünüyor

da zaten. Ya da hiç böyle bir

zihniyete sahip olmadan, örneğin,

sanıkların iddialarına

ve indirim almak için izlediği

yol ve yöntemlere detaylıca yer

veren haberler, bir başka fail

veya fail adayına yol ve yöntem

sunabilir. Ankara’da, yolcu bir

kadına cinsel saldırıda bulunan

halk otobüsü şoförü duruşmaya

‘dersine çalışıp gelmiş,’ indirim

almak için kadın katillerininkine

benzer beyanlarda bulunmuştu.

Tam da duruşma esnasında, dersine

de haberlerdeki sanıkların

ifadelerini okuyarak çalıştığını

beyan etmişti.”

‘GAZETECILERIN

KULLANDIĞI DIL ERKEĞI

MAĞDUR DURUMUNA

DÜŞÜRÜYOR’

Hacettepe Üniversitesi İletişim

Fakültesi Öğretim Üyesi

Doç. Dr. A. Nevin Yıldız ise kadına

yönelik şiddet haberlerinin

geçmişine bakıldığında bunların

genelde üçüncü sayfa adli vaka

olarak haberleştirildiğine dikkat

çekti. Bu tür haberler ile kadına

yönelik şiddetin politik bir mevzu

olduğu gerçeğinin üstünün

örtülmek istendiğini aktaran

Tahincioğlu, “Bu haberler ile

şiddet, iki kişi arasındaki duygusal

ilişkinin sonucuymuş gibi

tanımlanıyor. Bir kapkaç olayı

gibi değerlendiriliyor. Adına da

‘aşk cinayeti’, ‘namus cinayeti’,

‘töre cinayeti’ deniliyor” diyerek

gazetecilerin kullandığı haber

dili ile erkeği hem muktedir hem

de mağdur durumuna düşürdüğünü

söylüyor.

‘KADIN BAKIŞ AÇISINA

SAHIP GAZETECILIK

YAPILMALI’

Geçmiş dönemde incelediği

dosyalarda savcıların öncelikle

kadının eşini aldatıp aldatmadığına

baktığını söyleyen Yıldız

şu ifadeleri kullanıyor:

“Eğer kadın erkeği aldatmışsa

zaten savcı tahrik indirimi veriyordu.

Bu noktada gazeteciler

aldattı mı, aldatmadı mı sorusunu

sormadan haber yapmalıdır.

Ya da kadının herhangi ‘ahlaksızlığı’,

‘sadakatsizliğini’ ima

etmeden haberini yapmalıdır.

Şule Çet olayında olduğu gibi

‘o saatte orada ne işi vardı?’,

‘Özge can bakire miydi yoksa

değil miydi? Bunlar haberde yer

almamalıdır. Özgecan ile aynı

dönemde seks işçisi bir kadın

parçalara ayrılarak katledilmişti

ancak kimse onu tartışmadı.

Çünkü masumiyet karinesi aranıyor.

‘Düzgün’ yaşayan birinin

başına geldiğinde bu başka bir

şeye dönüşüyor. Bu hatayı gazeteci

de yapıyor.”

Devamı journo.com.tr’de

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!