TÜZE HUKUK DERGİSİ / 6.SAYI (GÜZ 2020-2021)
TOBB ETÜ Hukuk Topluluğu'nun resmi yayın organı Tüze Hukuk Dergisi, Altıncı Sayısı ile huzurlarınızda. Keyifli okumalar dileriz. TÜZE HUKUK DERGİSİ YAYIN EKİBİ
TOBB ETÜ Hukuk Topluluğu'nun resmi yayın organı Tüze Hukuk Dergisi, Altıncı Sayısı ile huzurlarınızda. Keyifli okumalar dileriz.
TÜZE HUKUK DERGİSİ YAYIN EKİBİ
- TAGS
- hukuk
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TÜZE
KİTAP VE FİLM TANITIMLARI - 1984
Winston belleği dışındaki her şeyin değiştirilebilir olduğunu
ilk elden gözlemler. Dahası bakanlıkta başka görevler de
mevcuttur. Ülkenin resmi dili olan ‘Yenisöylem’ üzerinde
çalışmalar yürütülür. Görünürde yeni sözcükler icat edildiği
düşünülse de hakikatte onlarca sözcük ortadan kaldırılır ve
dil en aza indirgenmeye çalışılır. Buradaki gayenin,
düşüncenin ufkunu daraltmak olduğu aşikardır. Uzun vadede
dilde sadece belli başlı kelimeler kalacaktır. “Bağlılık
düşünmeye gerek duymamaktır, bilinçsizliktir.” felsefisinden
hareket edilir. Dilin kontrolü aynı zamanda düşüncenin de
kontrolüdür. Böylelikle düşünce suçu da engellenir. Parti
tarafından hoş görülmeyen bir suç olan düşünce suçu
partinin fikirlerine karşı gelmek ya da partinin fikirlerine
katılmamakla gerçekleşir. Bunları bir eyleme dönüştürmekten
ziyade sadece düşünmek bile suçtur. Düşünce suçluları çoğu
zaman yargılanmadan, tutuklama raporu tutulmaksızın
ortadan kaybolur. Adları kayıtlardan silinir ve yaptıklarının
kaydı yok edilir. Kısacası bir zamanlar var oldukları bile iddia
edilemez, adeta buharlaştırılırlar.
Daha sonra Winston Julia adında başka bir parti üyesiyle
tanışır ve ilişkileri başlar. Aslında evli olmasına rağmen
Winston karısına karşı ne sevgi ne de şehvet duyar. Şehvet
ya da haz duygularının hissedilmesi toplu bir nefreti ve
öncelikli bir Parti birliğini bozacağından hoş karşılanmaz.
Winston’ı Julia’ya çekense işte bu duyguların varlığıdır. Ona
göre şehvet, haz ve cinsel birliktelik -tıpkı gündelik
yaşamdaki çoğu eylem gibi- bir siyasal eylemdir. Parti aile
yapısına da karışır. Çocuklar ebeveynlerinin herhangi bir
açığında onları ihbar etmek üzere eğitilir, ailelerine sevgi
beslemezler. Böylece gelecek kuşaklar doğumdan itibaren
Parti’nin belirlediği dille, duygularla ve ideolojiyle büyür.
Kitapta dikkat çeken başka bir olgu ‘çiftdüşün uygulaması’
olmuştur. Bir kavramın hem kendisinin hem de tersinin
olabileceğine inanılması ve tersinin benimsendiği anda
kendisinin unutulmasıdır.
Kısacası belirli durumlarda kavramın kendisini belirli
durumlarda da karşıtını esas almaktır. Şu anda bizim
tarafımızdan algılanması ne kadar zor da olsa bu uygulama
her şeyin kontrol altına alındığının göstergesidir. Eserin
sonlarında bir düşünce suçlusu haline gelen Winston’ı ve
Parti’nin suçlulara karşı tutumunu görmekteyiz. Suçlular
kendi fikirlerine inandıkları sürece öldürülmezler, onların
düşünceleri Parti’nin isteği doğrultusunda değiştirildikten
sonra yok edilirler. Bu durum düşüncesini ölene dek savunan
ve halk karşısında şehitlere dönüşen simgelerin oluşmasını
da önler.
Eserde geçen, “ Kimse devrimi korumak için diktatörlük
kurmaz, diktatörlük kurmak için devrim yapar.” sözü
Orwell’in Hayvan Çiftliği adlı romanını bizlere çağrıştırsa da
romanın göstermek istediği distopyanın bir ifadesidir. 1984
romanı insanın kontrolü ilelebet elinde tutmak için
yapabileceklerini, savaş ve barış olgusunun benzerliğini,
yapılmakta olanı kavrayamamanın körü körüne taraftarlığı
kolaylaştırdığını, başkaldırmanın bilinçle var olacağını
söyler. Oldukça karanlık bir gelecek çizse de belki de
romanı bir uyarı çanı olarak görmek bizlere okurken
karamsarlıktan ziyade farkındalık aşılar. Unutmayalım:
Özgürlük iki kere ikinin dört ettiğini söyleyebilmektir.
36