TÜZE HUKUK DERGİSİ / 6.SAYI (GÜZ 2020-2021)
TOBB ETÜ Hukuk Topluluğu'nun resmi yayın organı Tüze Hukuk Dergisi, Altıncı Sayısı ile huzurlarınızda. Keyifli okumalar dileriz. TÜZE HUKUK DERGİSİ YAYIN EKİBİ
TOBB ETÜ Hukuk Topluluğu'nun resmi yayın organı Tüze Hukuk Dergisi, Altıncı Sayısı ile huzurlarınızda. Keyifli okumalar dileriz.
TÜZE HUKUK DERGİSİ YAYIN EKİBİ
- TAGS
- hukuk
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TÜZE
COVID-19 PANDEMİSİNİN AİLE İÇİ ŞİDDET VE BOŞANMA DAVALARINA ETKİSİ
Yine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.10.2004 Tarihli
2004/6485 E. 2004/11259 K. sayılı ilamına bakacak olursak;
eşin hastalığıyla ilgilenmemek evlilik birliğini temelden
sarsacağı için boşanma sebebi sayılmıştır.
Aynı şekilde kasıtlı yahut ihmali sonucu virüs taşıyıcısı olan
eşin diğer eşe ya da eşin yakınlarına yahut başkalarına zarar
vermesi halinde tazminat sorumluluğu doğmakta ve bu
durum boşanma sebebi olmaktadır. Örneğin; kişi taşıyıcı
olduğunu yüksek oranda tahmin edip ve durumunu bildiği
halde test yaptırmayıp sosyalleşmeye devam ediyorsa bu
durum boşanmaya sebebi ortaya çıkaracaktır.
Koronavirüsle ilgili hukuki sürece baktığımızda eşlerden
birisinin korona virüs hastalığına yakalanması, tek başına
boşanmaya neden olmamakta, boşanmaya karar
verilebilmesi için kural olarak karşı tarafın kusurlu olması
germektedir. Bu durumda hastalığa yakalanan eşin
kusurundan söz edilemese de korona virüs hastalığına
yakalanan eşin, hastalığın tedavisi için üzerine düşen özeni
göstermemesi, karantina ve benzeri tedavilerden kaçınması
boşanma nedeni sayılmaktadır. Bu nedenle hasta olmayan
eş, diğer tarafın tedavi için gerekli özeni göstermediğini ve
bu durumun da kendi sağlığını tehlikeye attığını gerekçe
göstererek ve ispatlayarak boşanma davası açabilmektedir.
Taraflarca sunulacak deliller ve dinlenecek tanıkların
beyanlarıyla boşanmaya karar verilmesi mümkün
olabilmektedir. Tüm bu açıklamalar neticesinde belirtmek
gerekirse bu tür bir salgın boyutundaki hastalık ülkemizde ilk
defa yaşanmakta olduğundan hukuki sonuçlarıda içinde
bulunulduğu duruma göre değerlendirilecektir.
Sonuç olarak, koronavirüs öncesi bir çok yönleriyle
hayatımızda olan şiddetin her türlüsü koronavirüsle artış
göstermiş olmakla birlikte akabinde bir çok sorunları
beraberinde getirerek mağduriyetlere sebep olmuştur.
Ortaya çıkan salgın nedeniyle sağlık açısından her ne kadar
ciddi önlemler alınmış olsada, herkesin evinin dışına
çıkamadığı bu süreçte bu konudaki sorunların önüne
geçmekde bi o kadar zor olmaktadır. Koronavirüsün gerek
ev içi şiddete gerekse de boşanmaya etkisi düşünüldüğün de
bu konularda önleyici tedbirlerin alınması normal zamana
kıyasla daha hızlı ve etkin olmayı gerektirmektedir. Son
olarak, şiddetin toplumsal bir sorun olduğu düşünüldüğünde
ve üstelik etkisinde bulunduğumuz bu salgın sürecinde bi kat
daha arttığı göz önüne alınarak konunun önemi gereği
gündem ne kadar yoğun olursa olsun unutulmaması ve
farkındalığının kazanıldığı güne dek sürekli olarak
gündemde kalması bir nebze olsun mağdurlar açısından
büyük önem taşımaktadır.
Önemle belirtmek gerekir ki; şiddet mağdurlarını ev içindeki
tehlikelere karşı korumak, dışarıdaki virüs salgınına karşı
korumak kadar önemli olmaktadır. Hiç kimse sağlığı ve can
güvenliği arasında kalmaya maruz bırakılmamalıdır. İçinde
bulunduğumuz bu salgın sürecinde toplumsal cinsiyet
eşitsizliği temelli şiddetlerin önlenmesi için daha fazla
çabaya ve önlemlere ihtiyaç duyulmaktadır. Sonuç olarak
tekrar belirtmek gerekirse; aile içi şiddetin dünyada toplum
sağlığı açısından bir sorun olduğu unutulmamalıdır.
31