24.10.2020 Views

Patlak Teker 2

Yayın hayatına yeni başlayan 'Patlak Teker' dergisi şimdi E-Dergi olarak sizlerle buluşuyor. İçinde tur bisikletçiliğine dair hikayeler bulunan ' Patlak Teker'i beğeneceğinizi umuyor ve yayın dünyasında kalıcı olmasını diliyoruz. İyi okumalar.

Yayın hayatına yeni başlayan 'Patlak Teker' dergisi şimdi E-Dergi olarak sizlerle buluşuyor. İçinde tur bisikletçiliğine dair hikayeler bulunan ' Patlak Teker'i beğeneceğinizi umuyor ve yayın dünyasında kalıcı olmasını diliyoruz. İyi okumalar.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Trafİğe bağli ölümler hakkinda

konuşma şeklİmİzİ nİçİn değİştİrmelİyİz?

Bu yazı 23 Kasım 2018 tarihinde www.yayadernegi.org web sitesinde yayınlanmıştır.

Yazının orjinali için: https://yayadernegi.org/tr/yazi/20-trafige-bag

li-olumler-hakkinda-konusma-seklimizi-nicin-degistirmeliyiz

21 Kasım 2018 tarihinde Houston Cronicle adlı sitede Colleen Corcoran* tarafından kaleme

alınan ve üyesi olduğumuz IFP (Uluslararası Yaya Federasyonu) tarafından da paylaşılan

makalenin Türkçe** çevirisidir.

Trafiğe bağlı ölümler hakkında konuşma

şeklimizi niçin değiştirmeliyiz?

ABD’de her sene otuz binden fazla insan

trafik kazalarında hayatını kaybediyor ve bu

kayıplar gün geçtikçe artıyor. Kurbanların

çoğu çocuklar.(trafik on sekiz yaş altı can

kaybında en yaygın ölüm nedeni) Üstelik bu

sayıya yaşamının geri kalanını ciddi biçimde

etkileyecek veya yaşam tarzı değişikliğine

yol açacak nitelikte ağır yaralanmış iki

buçuk milyon kurban dahil bile değil. (beyin

hasarı, felç, uzuv kaybı vb.).

Ağır yaralanma ve can kayıplarından

nasıl bahsettiğimiz, bizi kamu sağlığını

tehdit eden bu krizi konuşmaktan alıkoyu yor.

(Ç.N: Burada parantez açmama izin verin.

Bu konu hakkında devam eden bir tartışmaya

atıfta bulunulmuş. Hepimiz için önceki

yazıya göz attım. Bu konunun kamu sağlığına

dahil olup olmadığı değerlendirilirken

kamu güvenliği alanına girdiği belirtilmiş.

Kamu güvenliğinin de kamu sağlığının alt

başlığı olduğu sonucuna varılmıştır. )

Herkes bir trafik “kaza”sında yaralanmış

veya hayatını kaybetmiş en az bir kişi

tanıyordur. Onlar ya sağa dönen bir aracın

önüne adım atmışlardır veya araç yolunda

koyu renk kıyafetle bisiklet sürecek kadar

dikkatsiz davranmışlardır ya da altı şeritli

bir yolda hızlanmakta olan bir aracı

görmezden gelerek oldukça yavaş geçiş

yapmışlardır.

Kontrolden çıkan Houston yolları ve

sürücüleri tüm ABD’nin en ölümcülleri

Tüm bu anlatım şekli ve dil, hepimize

haberlerden veya olayı kendimize anlatış

tarzımızdan tanıdık gelecektir. Fakat

bu dil ve anlatım şekli temelde insanların

ölümünün kendi dikkatsizlikleri sonucunda

olduğunu ve kontrol edilemez, cansız

araçlar tarafından gerçekleştirildiğini ileri

sürer. Bu anlatım şekli, trafiğin tehlikelerini

hareketliliğimizin doğal bedeli olarak kabul

etmemizi sağlar. Bu kabul, sevdiklerimizi

nasıl koruyup kurtarabileceğimiz sorusunu

sormamıza engel olur.

18 Kasım “Trafik Mağdurlarını Anma

Günü” idi. Trafik kazalarında hayatını kaybedenleri

ve yaşamı tamamen değişecek

derecede ağır yaralananları, trafikte gelişen

rasgele doğal olayların dikkatsiz kurbanları

olarak hatırlamayalım. Onları kentlerinde

hepimizin her gün yaptığı ve güvenle yapması

gerektiği gibi dolaşan kişiler olarak

anımsayalım.

Kaza değil, çarpma!

Her şeyden önce, trafikte gerçekleşen

hemen hiçbir yaralanma veya ölüm “kaza”

değildir. Hemen hepsi daha iyi cadde

ve sokak düzenlemeleri, hız tedbirleri ve

sürücülerin temkinli hareketleriyle önlenebilir.

Örneğin “uçak kazası”nda öldü

demeyiz, “uçak düştü” veya “uçak çarptı”

deriz. Çünkü buna neden olmuş olabilecek

tüm etkenler, söz konusu bir uçak kazası

olduğunda, gelecekte benzer bir trajedinin

tekrarlanmaması için detaylıca araştırılıp

incelenir.

Benzer bir süreç ciddi otomobil çarpmalarında

da işletilmelidir.

-Kazaya karışanların yetersiz veya açık olmayan

trafik işaret ve sinyalleri nedeniyle

kafası karışmış olabilir mi?

-Sürücü telefonuna bakıyor muydu veya hız

yapıyor muydu?

-Yolun belli bir aralığında hız limitlerini

düşürmek veya şerit genişliklerini düzenlemek

gelecekte hıza dayalı ölümcül

çarpışmaları önleyebilir mi?

Bir kez çarpmaların önlenebilir olduğu

gerçeğini tanıdıktan sonra, yukarıdaki ve

benzer soruları sormaya başlayabiliriz.

Şimdi bu yazıyı okuyorsanız madem bundan

sonra bir daha asla “trafik kazası” dememeye

söz verin ve dahası öyle söyleyen

diğerlerini de uyarın.

Biz ne zaman “kaza” kelimesini bu

bağlamda kullandığımız dilden çıkarırsak

trafiğe bağlı can kayıplarının önlenebilirliği

konusuna kaderci kültürel bakışı değiştirmiş

olacağız.

Otomobiller kendi kendine hareket etmez.

1966 yapımı “What on Earth! The

Automobile Inherits the Planet” kısa filminde

dünyayı istila eden uzaylılar Dünya

kentlerini inceler ve otomobillerin baskın

bir yaşam türü, yaygın canlı bir form olduklarını

sanırlar.

İnsanları ise bu sistemde birer parazit

olarak görürler. Şehirlerimizin onlara

göre (otomobiller için!) tasarlandığı

düşünüldüğünde böyle sanmaları hiç de

şaşırtıcı değil. Ancak bu araçları insanların

hareket ettirdiğini hatırlamak burada

önemli bir nokta. İki ton ağırlığında bir

aracın direksiyonundaki sürücüler, yollarda

onlarla beraber olan diğer tüm kişilerin

hayatlarının da sorumluluklarını üstlenmiş

olur.

Bir çarpmayı anlatırken çoğunlukla araç

yerine sürücü kelimesi kullanılabilir. Örneğin

“sürücü yan şeride kayarak ve başka bir

araca veya bisikletliye yandan çarptı.” diyebilmeliyiz.

Bunların tamamını isteyerek

veya istemdışı yapanın, o aracı çalıştıran

kişi, bir insan olduğunu her zaman hatırlamalıyız.

Bir otomobil asla kendi başına

hareket etmez, hatta sürücüsüz (otonom)

araçlar bile kendi başına hareket etmez.

Çünkü sorumluluk hala ve her zaman onu

tasarlayan ve programlayan insanlarındır.

18 19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!