SANTRAL Dergisi 16. sayı
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ SANTRAL, 16. SAYISIYLA YAYINDA!
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ SANTRAL, 16. SAYISIYLA YAYINDA!
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SANTRAL
Müzikten yaşam tarzına,
hayatın her alanındaki melankoli
ARABESK
Portre
Arabeski
sevdiren adam
ORHAN
GENCEBAY
SANTRAL Life
Dergi içinde dergi…
Modadan magazine
her şey SANTRAL
LIFE’da
Tarih
Arabeskin
Tarihsel
Dönüşümü
TÜRKİYE’NİN EN DİJİTAL MEDYA GRUBU
dijiPub’TAN MUHTEŞEM BİR FIRSATLAR
REKLAM REZERVASYON
reklam@dijipub.com
kubranur.gedik@dijipub.com
dijiPub
Başlarken
NE OLDU BU ARABESK MÜZİĞE?
Sevgili SANTRAL okuyucuları bu hafta arabesk müziğiyle karşınızdayız.
Bir zamanların en çok dinlenen müziğinin izini sürdük.
Türkiye’nin sanayileşme ve kentleşme sürecinde ortaya çıkan
ve milyonlarca dinleyiciyi peşinden sürükleyen bu müzik türü
günümüzde farklı formlarla karşımıza çıkmaktadır. Eğer Cumhuriyet
tarihinin kent sosyolojisini anlamak istiyorsak arabeskin
ve gecekonduların bir arada nasıl yükseldiğini görmemiz gerekir.
Taşradan şehre göç edenlerin uğradığı yabancılaşmada
ve ayak uyduramadığı şehirleşmede arabesk müzik kendisini
bir ilahi el olarak gösterdi. Şehrin dışlanmışları, ötekileri ve u-
yumsuzları bir kurtarıcı olarak gördükleri arabeske sığındı. Bu
kurtarıcı ironik bir şekilde hem başkaldırış hem de sistemi kabullenişti.
Arabeskteki çetrefilli durum tam olarak buydu.
12 Eylül Askeri Darbesi sonrası yaşanan değişimden arabesk
müzik de nasibini aldı. Turgut Özal’ın arabesk şarkıları seçim
kampanyasında kullanmaya başlamasıyla arabeskin politik etkisi
kendisini gösterdi. Daha önce arabeskle arasına mesafe koyan
yerleşik devlet aklı artık şarkıcıları “Acısız arabesk” dedikleri
bir türe teşvik ediyordu. Siparişlerle şarkılar hazırlanmaya başlandı.
Özel televizyonların ortaya çıkmasıyla arabesk her yere
ulaşmış arabesk şarkıcıları birer rock yıldızı gibi kabul ediliyordu.
Ama bu arabesk ve arabeskçiler eskisi gibi değildi, değişmişlerdi.
Caz ve rock şarkıları da arabeskin içine girmişti. Pop
şarkıları arabeskten esinleniyordu. Karmaşık bir durum vardı
ortada. Sürekli değişerek ve dönüşerek günümüze kadar geldi
arabesk. Peki neden değişti arabesk? Neydi ve ne oldu bu
arabeske?
Dosya konumuzda arabeski sosyal, siyasal ve psikolojik olarak
mercek altına aldık. Tarih sayfamızda Merve şişman arabesk
müziği tüm tarihsel süreciyle yazdı. Moda yazarımız Işılay Vuran
arabesk modasının izini sürdü. Spor yazarımız Yusuf Başyeşil
arabesk ve futbol ilişkisini yazdı. Yazarımız Osman Kılıç geleneksel
Doğu-Batı köşesinde arabeski ele aldı. Müzik yazarımız
Aslıhan Akdağ Türker eğitimli bir müzisyen olarak arabesk müziğin
teknik yönlerini yazdı.
SANTRAL’in son sayısı yine en çok okunanlar arasındaydı. Gösterdiğiniz
ilgiden dolayı çok teşekkür eder ve her yeni sayımızda üstüne
koyarak ilerlediğimiz belirtmek isteriz. Keyifli okumalar…
Türkiye’nin ilk ve tek
dijital haber dergisi
SANTRAL
Yıl: 1 Sayı: 16
SAHİBİ
dijiPub adına
Hatice Kılıç
Genel Yayın
Yönetmeni
Nesrullah Hasdemir
Yazarlar
Yusuf Başyeşil
(Spor)
Işılay Vuran
(Moda)
Merve Şişman
(Araştırma)
Aslıhan A. Türker
(Müzik)
Osman Kılıç
Simge Çetin
SANTRAL’de yayınlanan özel
haberler kaynak gösterilmeden
kullanılamaz. Yazılarla
ilgili her türlü sorumluluk
yazara aittir, diğer her türlü
sorumluluk kurumu bağlar.
Reklam İletişim
Kübra Nur Gedik
kubranur.gedik@dijipub.com
reklam@dijipub.com
İletişim/ Adres
Güneşli Mahallesi, Gül
Sokak, Polat Apartmanı,
Kat: 3, Daire: 7,
Bağcılar/İstanbul
iletisim@dijipub.com
! DERGİMİZ ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA YAYINDA OLMAYACAKTIR. BİLGİNİZE SUNARIZ.
santraldergi santralturkiye
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 3
İçindekiler
DOSYA
PORTRE
TARİH
DOĞU BATI SENTEZİ
/OSMAN KILIÇ
YAŞAM
/ASLIHAN AKDAĞ TÜRKER
DİJİTAL ASTROLOJİ
/SİMGE ÇETİN
MODA
/IŞILAY VURAN
SPOR
/YUSUF BAŞYEŞİL
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 4
TÜRKİYE’NİN
YENİ HABER SİTESİ
YENİ HABER SİTESİ
www.santralplus.com
ÖZGÜR
HABERCiLiK
Haftanın Özeti
GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ı kabul
etti. Oktay, görüşmesinin ardından çeşitli açıklamalarda bulundu.
KKTC’de salgın dolayısıyla yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin imzalanmış
bir mali protokol olduğunu söyleyen Oktay, “Covid-19 şartlarından
kaynaklı içinde bulunduğunuz durum var. Değerlendirdik ve sonuç
itibarıyla bugün akşam bunun kararını aldık. KKTC’ye 117 milyon lira
aktarıyoruz” şeklinde konuştu. Oktay, pandemi nedeniyle sınıfta
eğitim almanın mümkün olmadığını, uzaktan eğitimin son derece
önemli olduğunu kaydettiği açıklamasında, KKTC’deki çocukların
uzaktan eğitimlerine yönelik 9 milyon lira destek aktarılacağını
da dile getirdi.
Yükseköğretim Kurulu'nca (YÖK), Ankara
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nin yurt dışından
mezun hekimlere açtığı denklik sınavında
Suriyeli adaylara daha fazla kontenjan
ayrıldığı iddialarına ilişkin, "Üniversitenin
ilanı, Diploma ve Derece Tespit Komisyonu'nun
yapacağı mülakat olup, Seviye
Tespit Sınavı değildir, kişilerin değerlendirmeleri
komisyon
görüşleri
sonrası
devam etmektedir"
diye
konuştu.
Gezi Parkı davasından
beraat eden,
"casusluk" suçlamasıyla
tutuklu
bulunan iş insanı
Osman Kavala hakkında
İstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı
tarafından yürütülen
soruşturma
kapsamında ikinci bir iddianame daha
hazırlandı. Söz konusu iddianamenin
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ne
gönderildiği dile getirildi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın “Her vaka hasta değildir.
Çünkü testi pozitif çıktığı halde hiçbir semptom göstermeyenler
de var. Büyük çoğunluğu bunlar oluşturuyor” açıklamasına
ciddi tepkiler geldi. Bir tepki de Türk Tabipleri
Birliği’nden (TTB) geldi. TTB yaptığı yazılı açıklama ile Bakan
Koca'yı istifa etmeye davet etti.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 6
Haftanın Özeti
GÜNDEM
Suriye ve Kuzey Irak’a asker gönderme, Lübnan’da
konuşlu BM Geçici Görev Gücü’ne (U-
NIFIL) Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarıyla verdiği
destek ile BM Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde
icra ettiği harekat ve misyonlara katılıma
sürelerini bir yıl daha uzatan Cumhurbaşkanlığı
tezkereleri, Genel Kurul’da görüşülmek
üzere TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
İçişleri Bakanlığı 81 il valiliğine “Şehir içi toplu
ulaşımda HES kodu sorgulama” ve “Konaklama
tesislerinde HES kodu zorunluluğu” konulu
iki ayrı genelge gönderdi. Genelgeye göre,
şehir içi toplu ulaşım araçlarında, kişiselleştirilmiş
akıllı seyahat kartı kullanılan şehirlerde
HES kodu zorunluluğu getirildi. Şehir içi toplu
ulaşımda kullanılan ulaşım kartı ile HES uygulaması
arasında gerekli entegrasyonlar sağlanacak.
Anayasa Mahkemesi bireysel başvurunun kabulünün 8’inci yıl dönümü
nedeniyle ‘İnternet Çağında Temel Hak ve Özgürlüklerin Korunması’
konulu sempozyum düzenlendi. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın
hazırladığı konuşma metnini Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan okudu.
İfade özgürlüğünün çoğu kez eleştiri özgürlüğü olduğunu belirten
Arslan, eleştiriyi demokrasinin alametifarikası olarak tanımlarken
AYM’ye yönelik eleştirilere; "Yargı kararlarına yönelik eleştirilerin faydalı
olabilmesi için asgari iki hususun önemli olduğunu düşünüyorum.
Birincisi herhangi bir metni eleştirmek için öncelikle onu okuyup anlamak
gerekir. Bu yargı kararları için de geçerlidir. Daha kararın gerekçesi
bile yayımlanmadan tamamen varsayımlar üzerinden yapılan
veya yayımlandıktan sonra okunmadan yöneltilen eleştiriler kamuoyunu
yanlış bilgilendirme ve yönlendirme sonucunu doğurmaktadır.”
Antalya’da otomobilini otoyol kenarına park
edip art arda havaya ateş eden H.U. yakalandı.
Sandalye oturup
Türk Bayrağı açan
magandanın görüntüleri
büyük tepkiye
neden olmuştu.
Çoklu baro sistemine geçiş kapsamında İstanbul'da
kurulması planlanan 2’nci baronun başvurusu
için toplanan 2 binin üzerinde imza Türkiye
Barolar Birliği’ne teslim edildi. İstanbul'da
kurulması planlanan 2 No’lu Baro için Kurucular
Kurulu Üyeleri Türkiye Barolar Birliği'ne topladıkları
imzalar ile başvurularını gerçekleştirdi.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 7
Haftanın Özeti
EKONOMİ
Büyük kapasiteli yolcu uçaklarına motor üreten
Rolls-Royce, ağustos ayında yaptığı açıklamada,
Covid-19 nedeniyle hava yolu şirketlerinin daha küçük
kapasiteli uçaklara yönelmelerinin etkisiyle düşen
satışlara bağlı olarak, yıllık bazda 5,4 milyar
sterlin zararda olduğunu, buna bağlı olarak da ortaklarından
2.5 milyar sterlin nakit girişi talep edeceğini
duyurmuştu. Sky News haberine göre, bu nakit
girişinin sağlanmasında kullanılması öngörülen
alternatiflerden biri de hisse satışı olarak öngörülüyor
ve bu nedenle Kuveyt Varlık Fonu ile görüşülüyor.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat
Albayrak Yeni Ekonomi Programı'nı
(YEP) açıkladı. Türkiye'nin
2020 yılında yüzde 0,3 büyüyeceği
tahmin edildiği programın
önceki sunumunda
büyüme tahmini yüzde
5 olarak açıklanmıştı.
Ayrıca 2021 yılı için de
yapılan işsizlik ve enflasyon
tahminleri de
yükseldi. Açıklamaya
bakanın kur ile ilgili söyledikleri
damga vurdu.
Sanayi, ticarethane ve meskenlerde kullanılan
elektriğin fiyatına yüzde 5,6 ile yüzde 5,7
arasında zam yapıldı. Elektrik konutlarda da
tüm vergi, pay ve fonlar dahil 71.02 kuruştan
75.10 kuruşa çıktı. Elektriğe daha önce 2019
yılının temmuz ayında 14.98, Eylül ayının
sonunda ise 14,9 oranında zam yapılmıştı.
Amerika Birleşik Devletleri merkezli ekonomi yayıncısı
Bloomberg, Türkiye Varlık Fonu’nun ilk defa
eurobond ihraç edeceğini iddia etti. Söz konusu iddianın
yer aldığı habere göre, Türkiye Varlık Fonu bunun
için HSBC, ICBC ve Citi Group gibi dünyaca ünlü büyük
bankaları yetkili olarak kıldı.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 8
Haftanın Özeti
EKONOMİ
McKinsey & Company, Covid-19 krizi için
bugün tüm dünyada oluşturulan 10 trilyon
doları aşkın teşvik yatırımının iklim ve
çevre odaklı modellerle yönetilmesi gerektiğinin
altını çizdi. Aksi takdirde iklim
risklerini yönetmede büyük stres altında
kalınacağına dikkat çeken şirket, geliştirdiği
analizle düşük karbon ve yüksek performans
temelli modellerin kurgulanmasının
mümkün olduğunu da kanıtladı. Bu doğrultuda
McKinsey, hem istihdam ve ekonomik
refaha hizmet eden hem de iklim
değişimi kaynaklı tehditleri bertaraf eden
12 adımlık bir model paylaştı.
Çiftçiye ve tarımsal üretimin her aşamasına
önem veren Migros, Anadolu’nun zenginliklerini
anlatan bir belgesel hazırladı. Migros
tarafından hazırlanan belgeselde Anadolu’nun
bugüne kadar hiç yerde gösterilmemiş
eşsiz görüntüleri izleyicilerle buluşacak. Bilim
insanından uluslararası tarım otoritelerine
kadar birçok değerli ismin görüşlerine yer verilen
belgeselin seslendirme ve sunuculuğunu
Kıvanç Tatlıtuğ üstlendi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Eylül 2020 fiyat indekslerini açıkladı. Buna göre, Eylül ayında
İstanbul'da; perakende fiyat hareketlerinin göstergesi olan İstanbul Ücretliler Geçinme indeksi
bir önceki aya göre yüzde 1.47, toptan fiyat hareketlerini yansıtan Toptan Eşya Fiyatları indeksi
ise yüzde 2.62 oranında artış kaydetti. 2019 Eylül ayına göre 2020 Eylül ayında yaşanan fiyat
değişimlerini gösteren bir önceki yılın aynı ayına göre değişim oranı İstanbul Ticaret Odası’nın
(İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksinde yüzde 11,66 Toptan Eşya Fiyatları İndeksinde ise
yüzde 13,40 olarak gerçekleşti. Eylül 2020'de perakende fiyatlarda bir önceki aya göre; kültür,
eğitim ve eğlence harcamalarında yüzde 8,84, giyim harcamalarında yüzde 1,99, diğer
harcamalar grubunda yüzde 1,85, ev eşyası harcamalarında yüzde 1,67, gıda harcamalarında
yüzde 1,26, sağlık ve kişisel bakım harcamalarında yüzde 0,81, konut harcamalarında yüzde
0,56 artış, ulaştırma ve haberleşme harcamalarında yüzde -0,99 azalış görüldü.
Vodafone Türkiye CEO’su olarak
Alex Froment-Curtil atandı.
Daha önce Vodafone Mısır
CEO’su olarak görev yapan
Froment-Curtil, Vodafone
Türkiye CEO’luğunu 1 Kasım
2020 itibariyle Colman
Deegan’dan devralarak
başlayacak.
Royal Dutch Shell, düşük karbonlu enerjiye
geçme stratejisi kapsamında çalışanlarının
yüzde 10’undan fazlasını oluşturan 9 bin kişiyi
işten çıkarma kararı aldığını açıkladı. 2019
sonunda 83 bin çalışanı olan
Shell, yeniden yapılanma sayesinde
şirketin 2022’ye kadar yıllık
2-2.5 milyar dolarlık tasarruf
edeceğini de belirtti.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 9
Haftanın Özeti
POLİTİKA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Reyhanlı Barajı,
Afrin Çayı Davutlar Regülatörü ve Derivasyon Kanalı,
Tahtaköprü Barajı Yükseltilmesi ve Hatay İçme Suyu
Arıtma Tesisi Açılış Töreni'ne online olarak katıldı. Erdoğan
açıklamalarında istihdam müjdesi verirken, "Kapasite
artışıyla birlikte 31 bin kişiye ilave istihdam sağlanacaktır.
Toplam sulama alanı büyüklüğü 1 milyon 50
bin dekarı buluyor" dedi. Suriye ile ilgili de konuşan Erdoğan,
"Suriye'de halen var olan terör bölgeleri ya bize
söz verildiği şekilde temizlenir ya da biz gider bunu kendimiz
yaparız" ifadelerine yer verdi.
Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), çalışmalarına
tüm hızıyla devam ediyor.
DEVA Partisi'nin Genel Başkanı
Ali Babacan, “Türkiye'nin
DEVA'sı hazır” sloganıyla gerçekleştirilecek
kongrelere katılacak.
Babacan'ın ilk durağı ise
ana memleketi Çorum oldu.
Lideri, Çorum İl Kongresinin
ardından 10 Ekim'de
Diyarbakır'a, 11 Ekim'de
Batman ve Bitlis'e giderek
il kongrelerine
katılım sağlayacak.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu,
Habertürk’te çeşitli açıklamalarda bulundu.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı
Erdoğan’a mektubunun on yıllar boyu
hatırlanacağını söyleyen Davutoğlu, “Doğu
Akdeniz’de Pompeo
o mektup üzerine gitti
Güney Kıbrıs Rum
Yönetimi ile anlaşma
yaptı. Amerikan tankları
da Yunan tanklarıyla
birlikte bize gövde
gösterisi yaptı” şeklinde
konuştu.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisine
üye olan Hacı Mehmet Tuncer’i telefonla aradı. Kılıçdaroğlu,
“Gençlerimizin bir kısmının elinde bilgisayar olmaması, evinde internet
olmaması, 21. yüzyıl Türkiyesi’nin büyük bir ayıbı. 2 milyonun
üzerinde internete erişemeyen aile var. Televizyonu olup
6’dan fazla nüfusu olan 2 milyonun üzerinde olan hane var” dedi.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 10
Haftanın Özeti
DÜNYA
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald
Trump'ın danışmanı Hope Hicks'in koronavirüse
yakalanmasının ardından salgın yayılma hızını
alamadı! Uygulanan koronavirüs testlerinden
sonra 74 yaşındaki ABD Başkanı Donald Trump
ve 50 yaşındaki eşi Melania'nın da koronavirüse
yakalandığı tespit edildi. Beyaz Saray doktoru
Sean Conley, "Başkan ve eşi şu anda iyi.
Karantina sürecinde Beyaz Saray’da kalacaklar"
açıklamasını yaptı. Başkan Yardımcısı Pence'in
test sonuçlarının ise negatif çıktığı duyuruldu.
İngiltere, Türkiye ve Polonya'yı seyahat koridoru
listesinden çıkararak yeniden "karantina
uygulanacak ülkeler" listesine ekledi.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın vaka ve
hasta sayılarına ilişkin açıklamalarına değinen
İngiltere Ulaştırma Bakanı Shapps, Türkiye'de
vaka sayısının uluslararası kuruluşlar
tarafından kullanılan
tanımdan
farklı bir
şekilde aktarıldığı
için böyle
bir karar alındığını
dile getirdi.
Amerika Birleşik Devletleri, Sezar Suriye
Sivil Koruma Yasası kapsamında Esad rejimine
yönelik uyguladığı yaptırım listesine
yenilerini ekledi. Yasa kapsamında ABD,
Suriye Merkez Bankası Başkanı dahil
olmak üzere 13 kurum ve 6 kişiye yaptırım
uyguladığını duyurdu.
Beşar Esad’a
mali destek veren kişilerin
ve birlikte iş
yapan kurumların
yaptırım listesine
eklendiği de ifade
edildi.
Avrupa Birliği, İngiltere’nin Brexit kapsamındaki yasal
taahhütlerini zayıflatan yeni İç Piyasalar Yasası
nedeniyle Londra aleyhine yasal işlem başlattığını
belirtti. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen,
İngiltere’den tasarının sorunlu kısımlarını eylül
sonuna kadar kaldırmasını talep ettiğini bildirdi.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 11
K E S İ T
“
PAMUK TARLALARINDAN LÜKSE…
Amerika’nın güneyindeki pamuk
”
tarlalarında çalışma koşulları çok
ağırdı. Field Hollers denilen iş
şarkıları işçilere dayanma gücü
veriyordu. Zenci köleler, bu
şarkılar aracılığıyla dedikodu
ediyor, aralarında birbirini
kaçmaya teşvik ediyor veya
gözcülerin yaklaştığını haber
veriyorlardı. Kısa bir zaman sonra
bu müziğe piyano eklenince
zencilerin müziği bazı sabit
mekanlara girebildi.
Gülemsemeden ıstırapa, cinsel
tahrikten ince mizaha, aşk
fısıltılarından isyan çığlığına
varıncaya kadar Caz müziği
1900’lerin başında New
Orleans’ta gelişmeye başladı.
”
GÖRÜŞ
Doğu Batı Sentezi
OSMAN KILIÇ
Kabul edelim ya da etmeyelim arabesk, kelimenin
de anlamı itibariyle Doğu’ya özgüdür.
Melankoli ve umutsuzluğun baş gösterdiği
Doğu bu özellikleriyle modern
Batı’yla baş edecek vaziyette de değildir.
Batı’ya özenmek yerine öncülerin de dediği
gibi iyi yönlerinden feyz alınması gerekirken,
ruh ve zihin dünyası değil, Batı’nın
şekilciliği sözde Batı olarak kendini
göstermiştir. Oysa Batı sadece şekilci
yönüyle değil, bilim ve sanatı, demokrasi ve
hukuk sistemi gibi daha mühim konularla
kendini var etmiş, geleceğini garanti altına
almıştır. Geleceği konusunda kuşkular yaşayan
ve zihin dünyasını bu doğru yola, Batı’ya
kaydırmayan biz Doğulular ise melankolinin
dipte seyrettiği arabeske yönelmişizdir.
Melankoli, umutsuzluk, öğrenilmiş
çaresizlik gibi duygularla yöneldiğimiz arabesk
bizi daha da geriye götürecek en sonunda
da varlığımızdan ne biz ne de başkaları
anlam kazanamayacaktır. Sonunda
ise batmış bitmiş bir halde kendimizi bir
olmazın içinde göreceğizdir.
Düşünsenize bizi biz yapan liderler de bu
ruh haliyle hareket etselerdi, beğenmesek
dahi şu an olduğumuz yerde olmayabilirdik.
Arabesk Doğu damgasından kurtulmak
istiyorsak; mücadele etmek, cüret
etmek ve çalışmak zorundayız, öte türlü
sadece sürüneceğiz! Bazen ölmek ister ya
insan sürünmek yerine, aynen öyle sürüneceğiz!
O yüzden geçmişin kuyusuna giden
yolda geri adım atarak yola devam etmeliyiz.
Bu bizim dengemizi bozacaktır fakat
bir süre yaşayacağımız denge bozukluğu
bizi hem kuyuya düşmekten kurtaracak
hem de geleceğimizi teminat altına
alacak ortamın sağlanmasına ön ayak
olacaktır.
Unutmayın, kimse hatasız değildir ama
bizim artık hata yapmak gibi bir lüksümüz
yok Doğu olarak, bizim arabesk olma lüksümüz
yok. Bizim günü geçirmeye değil geleceği
yaşamaya enerjimiz var ama cüret
edecek cesareti göstermekte zorluk yaşıyoruz.
Oysa zorluğa hiç lüksümüz yok!
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 13
DOSYA
ARABESK
KÜLTÜR
Türkçeye Fransızcadan geçen arabesk sözcüğü Arap tarzı anlamına
gelmektedir. Arabeskin Türkiye’ye gelişi işe 1930’lu yıllara
denk gelir. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra özellikle 1930’lu
yıllardan başlayarak sanat alanında bazı devrimler yapılmak isteniyordu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında sanat toplumun gelişmesi i-
çin bir araç olarak görülmüş ve müzik alanında Klasik Türk Müziği
ve Türk Müziği yerine Batı Müziği’ni tercih edilmişti. 1930’lu yılların
ortalarında radyolarda Türk Müziği ve Klasik Türk Müziği eğitimi
yasaklandı. Yasaklarla birlikte halk alışık olduğu ezgiler yerine batı
müziğini duyuyordu. Bu duruma alışamayan halk, ezgileri Klasik
Türk Müziği’ne benzeyen Arap radyolarından şarkılar dinlemeye
başladı. Zamanla Şam, Kahire ve Tahran radyoları halkın önemli
bir kısmını etkisi altına almıştı. Mısır’dan ithal edilen Arap filmlerine
de bu dönem yoğun ilgi gösterilmiştir. Arap şarkıcıların seslendirdiği
parçalar bu filmlerde insanların dikkatini çekiyordu. Arabesk
kültürün oluşumu Arap radyolarıyla sınırlı değildi. 1950’lerde
Demokrat Parti iktidarı döneminde başlayan sanayileşme ve şehirleşme
hamleleriyle kırdan kente göç başlamış ve ortaya çarpık
bir kültürleşme çıkmasına neden olmuştur.
Kent yaşamına uyum sağlamakta güçlük çeken göçmenler sığınacakları,
dertlerini unutacakları ve isyanlarını bastıracak bir sığınak
olarak arabesk müziğe sığındılar. Martin Stokes arabesk müziği;
"Dinleyicilerini bir sigara daha yakmaya, bir içki daha doldurmaya
ve dünyaya kaderlerini lanetlemeye çağıran şarkılar." olarak tanımlamaktadır.
Yine Stokes’a göre arabesk müziğinin teması karşılıksız
aşk ve kaderi birleştiren yabancılaşma ve güçsüzlüktür. Arabesk
yoksul işçiler ve şehre yabancılaşan kesimler arasında bütünleştirici
bir unsur olmuştur. Bu yüzden bir müzik türü olduğu
kadar bir kültür olarak da işlev görmüştür. Kent etrafında
yuvalanan göçmenler
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 14
DOSYA
Gecekondulaşma ve Arabesk
Türkiye’de 1950’lerden sonra Batı
şehirlerine yapılan göçler arabeskin
doğuşuna zemin hazırlamıştır. Göçlerin
nedenleri kişisel tercihten öte
bir zorunluluktu. Geçimini sağlamak
için büyük şehirlere akın eden
gurbetçiler burada hüsrana uğradı.
Geldikleri yerin kültüründen kopamadıkları
gibi şehir yaşamına da
ayak uydurmadılar. Kent nüfusunun
aldığı eğitimleri alamamışlardı
ve ikinci sınıf işlerde çalışmak zorundaydılar.
Başlayan kentleşme
hareketiyle büyükşehirler giderek
büyüyor ve ortaya çarpık bir kentleşme
çıkıyordu. Yaşam standartlarının
oldukça düşük olduğu gecekondular
bu dönemde giderek artmıştır.
Gecekondu sakinleri inşaat,
fabrika ve ev temizliği gibi işlerde
çalışıyordu. Bu insanlar kentli sınıf
tarafından da yabancılaştırıldığı için
gecekondu mahallelerinde kendi
dünyalarını kurmuşlardı. Bazıları
için bu hiç de kolay değildi. Kent yaşamına
ayak uyduramayanlar ötekileştirilmiş
ve şehrin içinde şehirden
soyut bir şekilde yaşamını
sürdürmüştür. Göçmenler içlerindeki
isyanı bir nebze de olsa arabesk
müzikle dindirmiştir.
Arabesk müziğin gecekondularda
Arabesk müziğin gecekondularda yayılmasının önemli yayılmasının bir nedeni de önemli minibüslerdir. bir nedeni Gecekondu
sakinleri şehir merkeziyle temasa geçmek zorundaydılar. minibüslerdir. Bu Gecekondu temas minibüsler sakinleri
de
aracılığıyla kuruldu. Kalabalık insan istifleri halinde seyir şehir eden merkeziyle bu minibüslerde temasa yeni geçmek bir
kültür oluşmuştu. Göçmenlerin taşradan getirdiği çoğu zorundaydılar. özelliği minibüslerde Bu bir harmoni temas
gibi boy gösteriyordu. Yeşilçam’ın altın çağında arabesk minibüsler şarkıcıları filmlerde aracılığıyla köyden kuruldu. şehre
gelerek minibüs şoförlüğü yapıyor, haksızlığa karşı çıkıyor Kalabalık ve kent insan yaşamında istifleri halinde göçmenler seyir
için bir kahramana dönüşüyordu. Filmler gerçek hayata da eden yansıyordu. bu minibüslerde Minibüsler yeni arabesk bir
şarkıcıların posterleriyle doluyor ve teyplerden onların sesi kültür yankılanıyordu. oluşmuştu. 1970’li Göçmenlerin yıllarda
minibüslerde arabesk müziği yasaklanmasına rağmen çalmaya taşradan devam getirdiği etmiştir. çoğu özelliği
minibüslerde bir harmoni gibi boy
gösteriyordu. Yeşilçam’ın altın
çağında arabesk şarkıcıları
filmlerde köyden şehre gelerek
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 15
DOSYA
Arabeskin Siyasi İlişkileri
TRT’de uzun bir dönem yasaklı olan arabesk müzik ve film yayınları
devletin arabesk politikasının bir özetiydi. Modernleşmek
isteyen devlet çağdaş batı müziğini referans gösteriyordu.
TRT’de yasaklı olan yalnızca arabesk müziği değildi,
halk şarkıları da yasaklıydı. Bu yasaklar bazen gevşetiliyor bazen
de katı bir şekilde uygulanıyordu. 1980’de TRT’de yılbaşı
programında Orhan Gencebay sahne almış ve bundan sonrası
için TRT’nin kapıları arabesk şarkıcılarına açılmıştır.
1983 yılında Turgut Özal Anavatan Partisi’nin seçim propagandasında
başta Orhan Gencebay’ın şarkıları olmak üzere
arabesk müziği kullanarak halka ulaşmaya çalıştı. Arabeskin
siyasi elitlerce rağbet görmeye başlaması TRT’nin tavrını değiştirdi.
TRT’de görev yapan müzisyenler de artık sahne alıp
arabesk parçalar okumaya başladılar.
Değişen siyasi ve toplumsal atmosferle birlikte arabesk eski
formunu kaybetmiş ve daha geniş kitlelere hitap etmeye
başlamıştır. Gecekondu mahallelerindeki oy potansiyelinin
farkında olan Anavatan Partisi sık sık arabesk müziği
kullanmıştır. 1980’lerde yaşanan bu değişimler arabeski çıkış
noktasından uzaklaştırmış ve anlam dünyasında değişikliklere
uğramasına neden oldu. Devlet artık arabeski yeni bir
siyasi yaklaşım olarak değerlendiriyordu. 1989’da dönemin
Kültür ve Turizm Bakanı Tınaz Titiz’in organize ettiği 1. Müzik
Kongresi’nde kaderci bir yaklaşım içermeyen arabeskin destekleneceği
belirtiliyordu. Bu kapsamda Hakkı Bulut’a bir şarkı
siparişi edilmiş ve müzisyen tarafından “Seven Kıskanır”
şarkısı yazılmıştır. Hakkı Bulut TRT ekranlarında dev bir orkestrayla
şarkıyı seslendirmiştir. Bu dönemde devlet arabeskteki
eleştiriyi ortadan kaldırmak ve siyasi bir araç olarak
kullanmak istemiştir. Arabeskin bu yeni dönemi “Acısız Arabesk”
olarak tanımlanmaktadır. Artık arabesk dinleyicileri
toplumun istenmeyen kişileri olmaktan çıkmış ve yeni bir
arabesk kültürü ortaya çıkmıştır. 1980’lerde arabesk, devletin
arabeski kendi isteği doğrultusunda biçimlendirdiği bir dönemdir.
1990’larda ise arabesk müzik toplumsal dinamiklerde yer
edindi. Milliyetçi, İslami, sol arabesk türleri ortaya çıktı. Arabesk
politikleşti ve her politik grubun rağbet gösterdiği bir
arabesk ortaya çıktı. Arabesk müzik zaman içerisinde sistemle
uyumlu hale gelince protest yapısını kaybetti. Arabesk
sanatçıları da marjinal duruşlarını yumuşatarak daha geniş
kesimlere ulaşmayı hedeflediler. Arabesk müzik 1990’ların
ortalarından sonra Ünsal Oskay’ın deyimiyle evcilleştirilerek
sistemle bütünleşmiştir.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 16
DOSYA
Alt Sınıftan Orta Sınıfa Geçişi
1980 sonrası taşra burjuvalarının kente
göç etmesiyle arabesk gazino, taverna
ve gece kulüplerine girmeye
başladı. Şehirde oluşan yeni burjuvalarla
birlikte kentli orta sınıf da bu
mekânlarda arabeskle tanıştı. Böylelikle
arabesk merkeze taşınmış ve
farklı kesimlere sunuldu. Arabeskin
yaşam düzenine olan karşıtlığı değişime
uğrayarak muhalif yapısını terk
etti. Orta sınıfın dinleyebileceği yeni
formatlarla birlikte düzenle uyumlu
bir şekilde icra edilmeye başlandı.
1990’larda özel televizyonların yayınlara
başlaması ve “Acısız Arabesk”in
yaygınlaşmasıyla birlikte arabesk müziğinde
teknik anlamda değişikler görülmeye
başlandı. Pop müziğinin Türkiye’de
yaygınlaşması da arabeskin alt
sınıf kadar orta sınıfta da rağbet görmesine
yardımcı etkenlerden biridir.
Çünkü arabesk giderek poplaşıyordu.
Bu dönemde çeşitli müzik türlerinden
etkilenen arabesk caz ve rock müzik
türlerinden de etkilenmiştir. Arabesk
şarkılarında elektro gitar, davul, perküsyon
gibi aletlerin sesi duyuluyordu.
Arabesk poplaşırken başka müzik
türlerinde de arabeskleşme eğilimi
görülmekteydi. Zeki Müren, Bülent
Ersoy, Muazzez Abacı gibi eğitimli Türk
klasik Müziği sanatçıları arabesk parçalar
okumaya başlamıştı. Bu dönemin
bir ekonomik zorunluluğu ve kitlelerin
talepleriyle orantılı bir durumdu.
Televizyon dizilerinde arabesk şarkılara
sık sık yer verilmiş ve diziler aracılığıyla
arabeskin kabul görüşü artmıştır.
1998 yılında Cumhuriyet gazetesinde
yayınlanan bir habere göre her
yıl piyasaya sürülen 200 milyon kasetin
150 milyonu arabesk kasetlere aittir.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 17
DOSYA
Kaderci Yaklaşımı
Arabesk müziğin haykırışı düzene değil kadere karşıdır. Bütün yaşanılanlardan kader sorumludur.
Düzeni sorgulamayıp suçu kadere atması kendisini yeniden üretmesini sağlamıştır.
Şarkı sözleri çoğunlukla yalnızlık, mutluluk, aşk, ölüm, sabır ve kader gibi temaların
yanında dostluk, fakirlik, hor görülmek gibi konuları işler. Şarkı sözlerinde gurbet, kara sevda,
zulüm, özlem ve hüsran gibi metaforlar önde gelir. Arabesk müziğin yaklaşımı kendine acımak,
başkalarına sempati duymak ve haklı olduğuna inanmaktır. Arabesk müziğin ana temalarından
biri de ‘adaletsizliktir’. Adaletin olmadığı ve insanların eşit görülmediğinden yakınır.
Ama ironik bir şekilde bu adaletsizliğe hem karşı çıkar hem de kabullenir.
Kaderci yaklaşımın en belirgin olduğu tema sevgi’dir. Bunun nedeni aşkın karşılıklı olmamasıdır.
Toplumda yaygın olarak görülen görücü usulü ve berdel gibi evlilik ritüelleri iradeyi
baskıladığı için sitem kadere edilmektedir. Bununla birlikte evlenmek isteyip de araya giren
kişiler yüzünden evlenemeyenlerin sığındığı bir liman olarak kadere isyan edilir. Böylece kendi
iradesiyle karar veremeyecek bir olayla karşılaşan ya da istediklerini elde edemeyenler bir
suçlama refleksi olarak kadere ve alın yazısına sığınmaktadır.
Psikolojik sonuçları
Arabesk müzik dinleyicileri başlarda çektikleri sorunları paylaşabilecek bir şeyler aramışlardır.
Bu arayış onları acı, keder ve hüzün veren arabesk şarkıcılarını benimsemeye itmiştir.
Nazife Güngör’e göre dinleyici kitle arabesk müziği tüketirken sahte bir doyuma
ulaşmaktadır.
Arabesk müziğin ilk önemli temsilcisi olarak kabul edilen Orhan Gencebay dinleyicilerinin
derdine ortak oluyor ve güzel bir gelecekten bahsediyordu. Gencebay bu yönüyle arabesk
dinleyicilerin özlemlerine ve geleceklerine ortak oluyordu. Yine Nazife Güngör’e göre Orhan
Gencebay bu yönüyle bir ‘ikon’dur. Gencebay’ın “Sabret gönlüm sabret sabret/Allah bizimledir
Allah bizle Allah tek ümittir ümitsize/Hangi kitap yazmış insan köle diye/Mutlaka
çare var çaresize” şarkı sözleri arabesk müzikte istinası olan bir durumdur. Dinleyicileri karamsarlıktan
kurtaran ve hayata daha olumlu bakmaya teşvik edicidir. Fakat bu tür şarkılar
arabesk müzik içinde istisnadır. Şarkılarda çoğunlukla hayata daha karamsar bakan ve pesimist
bir yaklaşım söz konusudur.
Şarkılardaki önemli metaforlardan biri de ölümdür. Ölüm bazen çare olarak sunulmuş bazen
de pes etme olarak aktarılmıştır. Yer yer ahiret yaşamının da ıstırapla dolu olduğuna
değinilmiştir. Arabesk müziğin ana teması aşk ise bazen sevgili bazen de ilahi bir kişiliktir.
Tek amaç bu aşka kavuşmaktır. Sonrası yoktur yalnızca kavuşmak esastır. Yaşamın anlamı
sevgiliye ulaşmaktır.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 18
TARİH
ARABESKİN TARİHSEL DÖNÜŞÜMÜ
Müzik, kültürün bir parçası halinde meydana gelse de dönem dönem
belli dönüşümler sayesinde yaşanmışlığını gözler önüne
seriyor. Yaşanmışlığı anlatan bir tür olan arabesk ise dönüşümleri
ile yıllara damgasını vuruyor. Türkiye'de arabesk müzik şekli ilk
kez 1940'lı yıllarda Haydar Tatlıyay ve birkaç şarkıcı tarafından ortaya
çıkarıldı. 1938 yılında Arapça şarkılar yasaklanmış fakat bu
müziği çalan Kahire Radyosu, Türkiye'de de çektiği ve sevilerek
dinlendiği için bu yasak başarılı olamadı. 1960'lı yıllarda Adnan
Şenses Orhan Akdeniz, Ahmet Sezgin, Abdullah Yüce ve Hâfız
Burhan Sesyılmaz gibi bazı şarkıcılar Araplardan alınan raks müziğini
Türkçe şarkılar için kullandılar ve böylece Türkçe arabesk
ortaya çıktı.
Yasaklanan Türk Müziği ve Arabeskin doğuşu...
Batılılaşmanın son sürat ilerlediği 1930’lu yıllar eğitimden sosyal
yaşama, oradan musikiye kadar her alan baş döndürücü hızla değişti.
Türk musiki eğitimi veren kurumlar birer birer kapatıldı ve
yerlerine Batılı eğitim kurumları açıldı. Ancak istenilen sonuç alınamadı.
Bunun üzerine 3 Kasım 1924’te İçişleri Bakanlığı radyolarda
Türk müziğini yasaklar. Halkı Batı müziğine alıştırmak için
yapılan bu yasak ters teper. İnsanlar Mısır filmleri izleyip, müziklerini
dinlemeye başlar. Batı müziğinde aradığı nameleri bulamayan
halk, kendilerine daha yakın hissettikleri için Mısır müziğine
yönelir. Dönemin toplumsal koşulları da alıştıkları şeyler de
bu yöne evrilmelerine neden olur. Bunun üzerine filmlerindeki
müziklerin sözlerinin Türkçe ’ye çevrilme şartı gelir. Artık yüzyıllar
boyunca olgunlaşmış olan musikilerin yerine, altyapısı Arap müziği,
sözleri Türkçe eserler çalınmaya başlandı. Dönemin bestecileri
de revaçta olduğu için bu alana yönelince toplumu etkileyerek
arabeski doğurmuş oldu. Dönemin bestecilerin katkıları yasakları
delerek arabeskin doğuşuna tanıklık edildi.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 20
12 Eylül darbesiyle arabesk dönüşüm yaşadı
12 Eylül 1980 tarihi itibari ile cinayetlerin, siyasetin
karıştığı askeri darbenin yaşandığı bu dönem,
insan ilişkilerini de etkilediği gibi etkisi birçok
dala yayıldı. Türk müzik tarihi açısından büyük
bir kırılma noktası oldu. Kaset döneminin
iyice zirveye tırmandığı 1980’ler, Türkiye’de
arabesk müzik üretiminin de yoğunlaştığı bir
dönemdi. Bu bağlamda Türkiye’de arabesk
müziğin orkestrasyonunun da gelişimi bu dönemlerde
oluştu. Yine aynı dönemde Türkiye’de
ilklerden olabilecek arabesk stil ile çalan
yaylı veya arabesk stil ile çalan bağlama grupları,
perküsyon grubu gibi kavramlarla karşılaşıldı.
Bununla beraber bu çalgıların yanında çoban
kavalı, ney, kanun, ut, obua, klarnet, trombon,
trompet, yan flüt, pikolo, syntheseizer,
sitar, tabla, bongo, tumba gibi Batı müziği ve
yerel müziklere dair çalgıların kullanıldığı da görüldü.
Köylerden şehirlere bu dönemde göç
edenlerin şehirliler-köylüler olarak ayrılması
anadolu kıyasla yerler artık kırılma noktası yerine
birbiri ile ilişkilerini arabeskin orkestrasyonu
da bu dönüşüm sayesinde yaşadı.
Arabeskin 80’li yıllardaki yorumu
Müzik sektöründe yaşanan bu hızlı değişim
ve gelişim, müzik tüketimini de hızlandırmış,
yapımcıların yeni bir tip ve kimlik arayışına
yönlenmesine sebep olduğu görüldü. Yeni
oluşan bu kimlikler arabesk müziğin şekillenmesinde
önemli bir rol oynadı ve buna bağlı
olarak “Küçük Emrah”, “Küçük İbo” ve “Küçük
Ceylan” gibi örneklerin oluşmasına neden
oldu. Bu dönemde yaşanan bu ismin önüne
gelen sıfatların en büyük nedeni ise ‘yanık,
kederli, içten’ yorumlarla ve yaş faktörü ile bir
unvan alınmasına neden oldu. Öte yandan
kayıt teknolojisinin de giderek geliştiği
1980’ler bu endüstride yeni bir kapı açtı. Bu
dönemde yapılan filmler, diziler de önce
senaryo ile değil Arabesk müziğini hazırladıktan
sonra belli kliplere göre uydurma
çabası içine girildi.
TARİH
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 21
1990’larda yaşanan değişim
ve dönüşümler
1990’lar göç hareketlerinin iyice
belirginleştiği, cümlenin tam anlamıyla
Mahsun’ların, Mükremin’lerin
şehir hayatıyla iyice
bütünleştiği bir dönem olmuştur.
Aynı zamanda Türkiye’de
Müslümcü’lerin, Orhancı’ların,
Hakkıcı’ların yerini tam anlamıyla
almaya başladığı bir dönem o-
larak yerini aldı. 1980’lerde devlet
tarafından da tanınan arabesk
müzik için 1990’lar hızlı yaşanacak
bir dönemdi. Bu dönem
yapımı olan arabesk müziklerde
Orhan Gencebay’ın Vazgeç gönlüm
sen bu aşktan’ı, yerini yavaş
yavaş İbrahim Tatlıses’in Ben de
isterem kiraz dudaklardan’ına
bıraktı. Yaşanan bu dönüşüm
yalnızca müzikte değil, sosyolojik
anlamda da farklı karşılıklar
buldu. Arabesk müziğin artık
toplumun farklı kesimlerince de
kabul gördüğü, daha ılımlı bir
ortamda ele alındığı bir dönem
oldu 1990’lar.
90’larda patlak veren konserler
müziğin sınırlarını zorladı
1990’larda patlak veren jiletli
konserlerle ilgili olarak yapılan
mülakatlar sonucu 3 farklı bulgu
elde edildi. Bu sonuçları sırasıyla:
S Jilet atan insanların kimyasal
maddelerin kullanımı sonucu
günlük hayatta da böyle bir
alışkanlığının olması ve Müslüm
Gürses’i ise bu alışkanlığına alet
etmesi,
S Şarkı sözlerinin bu insanda
oluşturduğu etki sonuncunda
kişinin kendisini jiletlemesi,
S Müslüm Gürses için kendisini
jiletlemesi.
TARİH
2000’lerden sonra Müslüm Gürses’in geçirdiği değişim
Müslüm Gürses ile teselli bulan “Müslüm Babacı’ları”
büyük bir hayal kırıklığına uğrattı. Tüm umudunu yitirip bir
umut ile şehre göç etmiş olan, binaların arasına kırmızı tuğla
evlerini yerleştiren, taşralının gök kubbeye attığı bir feryad
olan arabesk, entellerin de artık açıktan dinlediği bir müzik
türü haline geldi.
2000’lerde arabeski içine alan durum...
2000’lerden itibaren arabesk öğeleri de barındıran pop
müziğin revaçta olduğu, gelişen teknolojinin de etkisiyle
farklı müzik tiplerinin ortaya çıktığı bir dönem olarak
karşımıza çıktı. Teknoloji ile gelişen çalgı ve ekipmanlar yeni
tarzları ortaya çıkardı. 2000’lerden sonra gelişen teknoloji
müziğin seyrini de tamamen etkiledi. Her şeyin çabuk, hızlı
yapılır oluşu, müzik sektöründeki üretimin ve tüketimin
hızlanmasına sebep oldu. Bu sadece müzik sektörünü değil
müzisyenlerin icrasını da etkilemiş, önceden tek parça
halinde bütün eseri hatasız bir şekilde çalan icracılar,
teknolojinin getirdiği kes-kayıt sisteminin kurbanı olup bir
parçayı neredeyse baştan sona çalamaz duruma geldiği
dönemde görüldü. Bu sadece kayıt müzisyenliği anlamında
değil canlı performans anlamında da olumsuz bir etki
yaratmış, müzisyenler artık instagram gibi sosyal medya
uygulamalarının 1 dakikalık icracıları haline gelmesine
neden oldu. Arabesk, söylenme tarzıyla pop, rap, trap gibi
dallarda seslenmesini, nağmelerini benzeterek söylense de
kendi özünü değiştirerek farklı dalların açılmasına da
öncülük ettiği görüldü.
İlk "Dünya güzeli" Türk kızı: Keriman Halis Ece
Güzellik yarışması Türk kadınının ne denli modernleştiğinin
ve batılı kadınlardan hiçbir farkının kalmadığı yolundaki
dönemin resmi görüşünü kanıtlamada misyonunu yerine
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 22
PORTRE
Arabeski
sevdiren adam
ORHAN
GENCEBAY
Hemen herkesin bir kere muhakkak dinlemek zorunda kaldığı,
arabeski sevdiren adam olarak betimlenen Orhan Gencebay 4
Ağustos 1944 yılında Samsun’da dünyaya geldi. Asıl adı Orhan
Kencebay olan usta sanatçı müziğe çok erken yaşlarda başladı.
Henüz 6 yaşındayken, Rus konservatuvarı mezunu bir opera
sanatçısı olan klasik batı müzisyeni Emin Tarakçı'dan keman ve
mandolin dersleri almaya başladı. Hemen ardı sene de bağlama
ve Türk halk müziği dersleri aldı. 10 yaşında ise ilk beste
çalışması olan Kara Kaşlı Esmerdi Kim Bilir Kimi Sevdi isimli
eseri yaparak, tabiri caizse bir mucize başardı. Yaşı 13 iken,
Türk Sanat Müziği ve tambur eğitimi almaya başlayan Gencebay,
Ortaokul ve lise yıllarında Samsun, Edirne ve İstanbul
musiki cemiyetlerinde yaylı tambur, THM cemiyetlerinde ise
bağlama çalmaya başladı. Yaşadığı bölgelerde birçok sosyal
etkiler de bırakan Gencebay, Samsun ve İstanbul'da halk
evlerinin de kuruculuğunu üstlendi. Kendi açtığı müzik dershanelerinde
öğretmenlik de yapan Gencebay, çocukluk yıllarında
bağlama üstadı Bayram Aracı'dan ciddi manada etkilendi
ve bu ona “Küçük Bayram” lakabını bıraktı.
İlk profesyonel bestesi "Ruhumda Titreyen
Sonsuz Bir Alevsin"i 14 yaşında yaptı
Usta sanatçı ilk profesyonel bestesi "Ruhumda Titreyen Sonsuz
Bir Alevsin"i 14 yaşında yaptı. Başarılı sanatçı Gencebay, 16
yaşından itibaren ise farklı bir tarz benimsedi. Bu süreçten sonra
caz ve rock müziği ile de ilgilenmeye başlayan Gencebay, batı
nefesli sazlardan oluşan orkestralarda tenor saksofon çalmaya
da başladı. İstanbul'a gelen Gencebay, Türkiye'nin ilk konservatuvarı
İstanbul Belediye Konservatuvarı'na girdi ve bir
süre icra heyetinde yer aldı. Tarih 1966 yılını gösterdiğinde TRT
İstanbul Radyosu sınavlarına girdi ve başarıyla kazandı.
Aynı yıl, Türkiye çapında yapılan bağlama çalma yarışmasında
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 23
PORTRE
Aynı yıl, Türkiye çapında yapılan bağlama çalma yarışmasında
Arif Sağ ve Cinuçen Tanrıkorur ile birlikte derece alan isimler a-
rasında yer aldı. TRT İstanbul Radyosu'nda 10 ay bağlama sanatçılığı
yapan Gencebay, kurumun müzikal anlayışının ilerlemeye
elverişli ve özgür olmadığı gerekçesiyle 1967’de ayrıldı.
TRT'den ayrıldıktan sonra Kızılırmak Karakoyun, Ana, Kuyu gibi
Türk filmlerinin müzik direktörlüğünü yaptı. İstanbul'daki halk
evlerinde Abdullah Nail Bayşu, İsmet Sıral, Burhan Tonguç, Erkin
Koray, Ömer Faruk Tekbilek, Vedat Yıldırımbora, Özer Şenay,
Neşet Ertaş gibi sanatçılarla sık sık bir araya gelip müzik yaparak
gelecekte kendi ortaya koyacağı müziksel sentezin ilk
meyvelerini vermeye başladı. Bu yıllarda adı besteci ve
bağlama virtüözü olarak anılmaya başladı.
Açılın Orhan Gencebay geliyor!
1968 yılında ilk serbest çalışmalar plâğı Sensiz Bahar Geçmiyor-
Başa Gelen Çekilirmiş'i çıkaran Gencebay, 1969 yılında çıkardığı
Bir Teselli Ver-Yorgun Gözler 45'liği ile Türkiye çapında ün
kazandı. Bestekâr ve enstrümanist kimliğinin yanı sıra, yorumcu
kimliği ile de ön plana çıkmaya başlayan Gencebay, 1971
yılında ise İstanbul Plak’ın ortaklarından biri oldu. 1972 yılında
Yaşar Kekeva ile birlikte Kervan Plak şirketini kuran Gencebay,
firmanın bünyesine Erkin Koray, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı,
Mustafa Sağyaşar, Ahmet Özhan, Kamuran Akkor, Semiha Yankı,
Samime Sanay, Neşe Karaböcek, Bedia Akartürk, Nil Burak,
Ziya Taşkent, Semiramis Pekkan, Ferdi Özbeğen, Gönül Yazar,
Sezen Aksu gibi starları barındırdı.
Gencebay, bugüne kadar 35 filminde oynadı, 90'a yakın filmde
müzik direktörlüğü yaptı. 1000'den fazla bestesi bulunan Gencebay,
bunların 300'e yakınını kendisi seslendirdi. Orhan
Gencebay'ın yaptığı çalışmalara TRT denetleme kurulunca
arabesk dendiyse de, Orhan Gencebay bu değerlendirmeyi
"yanlıştır ve eksiktir" dedi ve kabul etmedi. Beyaz Kelebekler
grubununda eski solisti olan ses sanatçısı Azize Gencebay'dan
boşanan Orhan Gencebay'ın Sevim Emre ile 30 yılı aşkın bir süredir
resmî birlikteliği devam etmektedir. Oğlu Altan Gencebay
ise hâlen Kervan Plak prodüktörlüğünü yürütmektedir.
Sönmeyen bir ateş gibi ünü halen devam ediyor
Usta sanatçı günümüzde dahi milyonlarca kişi tarafından beğeniyle
dinlenmektedir. 17 Eylül 2012'de sanatçıya saygı için
‘Orhan Gencebay ile Bir Ömür’ adında bir albüm çıkarılmış ve
bu albümde Türkiye'nin önde gelen sanatçıları yer alarak Gencebay'ın
bestelerini seslendirmişlerdir. Sanatçı müzik faaliyetlerine
halen devam etmektedir.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 24
TÜRKİYE’NİN EN DİJİTAL MEDYA GRUBU
dijiPub’TAN MUHTEŞEM BİR FIRSATLAR
REKLAM REZERVASYON
reklam@dijipub.com
kubranur.gedik@dijipub.com
dijiPub
YAŞAM
ASLI’nda…
ASLIHAN AKDAĞ TÜRKER
Klasik mi Arabesk mi?
Konservatuarlarda, sanat fakültelerinde
yıllarca bize klasik müzik diye diye,
Klasik Türk müziğindeki komalı seslerin
kalpte bıraktığı duyguyu hep yasak kıldılar.
Ne zaman canımız acısa, ne zaman
duygusallaşsak, ne zaman kalbimizde
kelebekler uçuşsa hep bir a-
rabesk müzik dokunmuştur hayatımıza.
Arabesk, Türkiye'ye özgü, oryantal
bir halk müziği türü. Genellikle duygusal
olan şarkı sözleri; umutsuz aşkları,
günlük dertleri, umutsuzluğu ve başarısızlığı
konu edinir. Küçük bir kısmı ise
enstrümantaldir. Geçmişte ‘gecekondu
müziği’ ya da ‘minibüsçü müziği’ olarak
adlandırılan arabesk müzik kültürü günümüzde,
her yaşa hitap eden kitlesel
bir müzik türü olmuştur. Arabesk müzik
dendiğinde Orhan Gencebay’dan Müslüm
Gürses’e, Bergen’den Ferdi Tayfur’a
birçok başarılı isim saymakla bitmez.
Günümüzde Pop, Rock, R&B müzik
kadar değerlidir arabesk. Bana sorarsanız
arabesk kalbe iyi gelir, duyguları
iyileştirir, insan
ruhuna iyi gelir. O
zaman hadi bakalım
arabesk denilince
benim favorim
kimlermiş....
Telefonun başındaki Hakan Altun
Arabesk müziğin en duygusal en başarılı ismi olarak
tanıdığımız Hakan Altun aslında popüler arabeskin de
sevilmesinde en büyük aracılardan biri. Kendine özgü,
tok ses tonu ve kalbi kırık aşk şarkıları ile 7’den 70’e
herkesin duygularına hitap edebiliyor... Tabii biz Hakan
Altun’un müziğini ve başarılarını bir kenara koyup
hemen özel hayatını didikliyoruz tabi ki. Geçtiğimiz
günlerde Demet Akalın ve Alişan programlarında
sitem edip ‘kimi davet etsek yayına katılmamak için
bahaneler üretiyorlar, hatta müziği bıraktım diyen bile
oldu’ sözleri ile kimden bahsettiğini bilemesekte,
hemen Hakan Altun paylaşımda bulundu; ‘ Ben müziksiz
yaşayamam, müziği bırakmadım, sadece pandemi
sürecinde Bodrum’da yaşamaya başladığımı ve
buradan ayrılmak istemediğimi dile getirdim ‘ dedi.
Çaktırmadan kendini ifşa etmiş olsa da sanıyorum bu
davranışı ile birçok kişinin daha gönlünü kazandı.
Gönül demişken tabii ki kadınların büyük hayranlık
beslediği müzmin
bekar Ajda Pekkan
ile aşk yaşadığı
haberleri ile
gündeme geldi.
Sanatçının menajeri
müzik için
sık sık bir araya
geldiklerini dile
getirse de bakalım
önümüzdeki
günlerde ne ile
karşılaşacağız.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 27
YAŞAM
Arabeskin kalplerdeki
son heyecanı; RUBATO...
Arabesk dendiğinde son döneme damgasını vuran isim kesinlikle Rubato. Hepsi birbirinden
değerli ve birbirinden yetenekli müzisyenin bir araya gelmesiyle oluşan Rubato,
Hangar TV YouTube kanalında Dilimi Tutamadım isimli programda Can Bozoklar’ın sorularını
yanıtladı. Rubato grubu dünü, bugünü ve zorlu müzik yolculuklarını anlattı. Özer Arkun,
Göksun Çavdar ve Eralp Görgün’den oluşan Rubato grubu son zamanlarda Türkiye’de
en çok dinlenen ve izlenen müzik gruplarının başında geliyor. Ahhh şöyle karşımızda oturup
sabaha kadar çalıp söyleseler de biz de efkar dağıtsak diyeceğimiz en başarılı grup.
Grupta daha önceleri bulunan Fatih Ahıskalı’nın ayrılığı ile ilgili açıklamalar yapan grup
üyeleri “Sahnede eksikliğini yaşamadık, ana unsurlar kaldığı sürece yan unsurlar değişkenlik
gösterebilir” diyor. Gidene kal demeyen grup üyeleri birbirlerine yetiyorlar. Ayrıca
grup üyeleri, çok yakında yeni bir türkü albümünün geleceğini, bu çalışmanın çok kapsamlı
bir proje olduğunu, türkülerin ait olduğu yörelerde kayıt yapıp klip çekeceklerini
söylüyor. Ama inanın ben ve benim gibi bir çok kişi eminim ki sizi arabesk şarkılarınız ve
ruhunuzla sevdik. Yine de sabırsızlıkla bekliyoruz türkü albümünü....
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 28
ASTROLOJİ
Dijital Astroloji
SİMGE ÇETİN
Arabesk: Acıyı sevmek olur mu?
Arabesk, astrolojideki ölüm, acı, doğuş, yeniden doğuş, dönüşüm anlamına gelen pluto
gezegeni ile ilişkilendirilebilir. Her ikisi de acıdan beslenir, acı ile büyür ve olgunlaşır.
Arabesk umutsuz aşklar, dertler, karamsarlık, umutsuzluk ve başarısızlıktan beslenir.
Pluto gezegeni de bunların tümünü alır, harmanlar, kabul eder, içselleştirir ya da
dönüştürür. En büyük başarı hikayelerinin çok acı veren başarısızlıklardan yola çıkarak
güç alıp dönüştüğünü düşünürsek doğum haritamızdaki pluto gezegeninin bulunduğu ve
burç ile ilgili konuda hayatımızdaki arabeski keşfedip dönüştürmeliyiz. En büyük gücümüz
en zayıf olduğumuz noktanın dönüşmesiyle ortaya çıkar.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 29
ASTROLOJİ
KOÇ BOĞA İKİZLER
Kariyerle ilgili uzun zamandır
beklediğiniz bir haber alabilirsiniz.
7 gün boyunca ailenizle
veya akrabalarınızla ilgili sürpriz
bir gelişmeyle karşılaşabilirsiniz.
Ani kararlar almamalı
ve sakin davranmalısınız.
Kişisel gelişim için uygun bir
hafta. Konsantrasyonunuz gayet
iyi olacak ve karmaşık konuları
kolay öğrenmede şansınız
yüksek. Kariyerinizle ilgili
ciddi bir teklif alabilirsiniz. Kişisel
harcamalarınızı kontrol edin.
Yarım kalmış işlerinizi tamamlamanız
gereken bir hafta.
Mirasla ilgili gelişmeler olabilir.
Seyahatte zorluklarla karşılaşabilirsiniz.
Yeni bir romantik ilişkiye
başlamak için uygun bir hafta
olacak. Sağlık sorunlarına dikkat.
YENGEÇ ASLAN BAŞAK
İşyerinizde yeni koşulları, yeni
projeleri veya yeni müşteriler
ile iletişim halinde olacağınız
bir hafta. Aileniz ve eviniz
için önemli görevleri yerine getireceksiniz.
Desteklerde olumlu
bir etkiye sahip olacaktır.
İlişkilerde yanlış anlamaları gidermek
için uygun bir hafta. Aşk
hayatı, evlilik veya aile ilişkilerinizle
hoş haberleri bir araya getirme
fırsatlarınız olacak. Karşı
cinsle daha fazla temasınız olacak.
Bir seyahat fırsatınız olabilir.
Bu hafta önemli planlarınızla
ilgili yapılan toplantılardan
ve çalışmalardan
olumlu sonuçlar elde
edeceksiniz. Sıkı çalışma ve
titizlik size maddi yönden
katkı sağlayacak.
Mali alanda geçici endişeler
ortaya çıkabilir.
TERAZİ AKREP YAY
Bu hafta beklediğiniz ödeme
varsa çeşitli nedenlerle gecikmeler
gerçekleşebilir. Harcamalarınızı
kontrol etmeniz gereken
bir hafta. Akraba çevrenizden
bir kadınla ilgili bir
gelişme yaşayabilirsiniz.
Sevgi ve uyum yakalayabileceğiniz
bir hafta. Kişisel yaşamınızı
etkileyecek önemli olaylar,
konuşmalar veya kararlar var.
Aşk hayatınız daha duygusal
olabilir. Bu hafta para konularında
önemli bir teklif alabilirsiniz.
Hassas ve ciddi finansal sorunları
çözeceğiniz bir hafta. İletişimde
zorlanabilirsiniz. Sabırsız
olmanız çelişki ve anlaşmazlıklara
neden olabilir. Çocuklarla
özellikle eğitim ile ilgili
güzel haberler alabilirsiniz.
OĞLAK KOVA BALIK
Sevgiliniz, eşiniz, arkadaşlarınız
ve akrabalarınız konusunda
endişelenebileceğiniz bir
hafta. Özellikle kısa mesafeli
yolculuklar için uygun iyi bir
hafta. Sıkı çalışma sizi motive
edebilir. Eviniz ile ilgili eksiklikleri
tamamlayabilrsiniz.
Sevgiliniz, eşiniz, arkadaşlarınız
ve akrabalarınız konusunda endişelenebileceğiniz
bir hafta. Ö-
zellikle kısa mesafeli yolculuklar
için uygun iyi bir hafta. Sıkı çalışma
sizi motive edebilir. Eviniz
ile ilgili eksiklikleri tamamlayabilirsiniz.
Bu hafta duygularınızı kontrol
etmeniz gereken bir hafta. O-
laylara gerçekçi bir şekilde bakmaya
çalışın ve önemli olaylar,
kararlar veya değişikliklerle ilgili
özel beklentilere sahip olmaktan
kaçının. Harcamalarınız konusunda
dikkatli davranmalısınız.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 30
MODA
Müzik kültürleri geçmişten günümüze her zaman kendi tarzını yaratıyor.
1990’larda arabesk müzik kültürü oldukça popülerdi. O
zamanlardan bahsedildiğinde aklımıza uzun fauller, İspanyol paçalar,
açık düğmeli gömlekler, altın zincir kolyeler ve büyük gösterişli
bileklikler geliyor…
Dönemin arabesk modasında, sanatçılar özellikle gazinolarda şarkı
söylerken kendine has bir stil benimserlerdi. Söz konusu sanatçılar
şarkıları kadar giyim tarzlarıyla da etkiliydi. Arabesk türünde
şarkı söyleyen kadın sanatçılar; parıltılı elbiseler, vatkalı üstler,
gösterişli takı ve aksesuarlarla dikkat çekiyordu. Arabeskin babaları
olarak gösterilen Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi
Tayfur gibi isimler ise giyim tarzlarıyla çok konuşulurdu bir zamanlar.
Renkli ve desenli gömlekler giyerlerdi. Gömleğin düğmelerini
açıp üstüne ceket giyer ve aksesuar olarak da parıltılı bir
kolye ya da zincir takarlardı. Erkeklerde uzun fauller bırakmak o
zamanların en önemli saç stiliydi. Bu akım uzun bir süre devam
etti. Günümüzdeki moda dünyasında altın zincir kolyeler, bileklikler
hâlâ popülerliğini sürdürüyor. Hatta bu aksesuarları birçok
kültürde de görebiliriz.
Şu an çok tercih edilen ve her rengi rağbet gören bağrı açık şekilde
giyilen Blazer ceketler de bana biraz arabesk kültürü çağrıştırıyor.
Günümüzde etkilerini dünya markalarının özellikle bol salaş uzun
gömlekler, uzun ceketler koleksiyonlarında oldukça görüyoruz.
1990’lar kıyafetlerine konsept olarak ve günümüz trendleri olan
kıyafetlerde kesinlikle bir çağrışım var. Ama tamamen o tarz sahibi
kişi görmek artık zor gibi… Siz yine de bu tarzı yeniden benimsemek
isterseniz elbette sırıtacaktır, fakat parça parça bu tarzı
bemimsemek daha doğru olacak gibi duruyor.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 31
MODA
Modada en etkileyici trendler
ve sezonun en iyileriyle, online
Modanisa Sonbahar/Kış
2020 defileleri 9 Ekim Cuma
günü başlıyor. Büyüleyici
renkleri ve çizgileriyle Fashion
Now (Moda Şimdi)
Defileleri 9, 16 ve 23
Ekim tarihlerinde,
üç farklı konsept ile
gerçekleştirilecek ve
defileler Modanisa
sosyal medya hesaplarından
canlı yayınlanırken,
tüm dünyadan
moda tutkunları tarafından mobil ve
bilgisayar ekranlarından izlenebilecek.
LC Waikiki’nin Sonbahar
-Kış Koleksiyonundaki
dış giyim ürünleri kış
aylarında da şıklığıyla
göz doldurmak isteyenler
için hazır.
Yeni sezonun mont,
ceket ve kabanları
soğuktan korurken
şıklık da
sunuyor.
Shea Yağı ile zenginleştirilmiş
Farmasi’nin yeni Nudes Lip Gloss’u,
dudaklarınızda yapışkan his
bırakmadan nemlendiriyor ve daha
dolgun bir görünüm sağlıyor. Tüm
tenler ile uyumlu özel nude
tonların, dudaklarınızda bırakacağı
ıslak ve dolgun görünümü ve kremsi
parlak bitişini çok seveceksiniz!
2020 Sonbahar sezonunda Dockers heyecan
verici bir döneme giriyor ve yeni sezon
için tam zamanında taze öneriler sunuyor.
Smart 360
Flex ve Supreme
Flex parçaları i-
novasyon denince
akla ilk gelen parçalar
olurken, marka
Smart 360 Tech
ile yükselişe
geçiyor. Dockers®
Water<Less® Teknolojisi’nin
10. yıl
dönümünü yeni bir
kapsül koleksiyon ile kutlayarak sürdülebilirliği
ön plana çıkarıyor. Bu koleksiyonda
bulunan parçalar her zamanki gibi
çok kullanışlılık vadediyor, yaşam tarzına
öncelik vererek konforlu, stil sahibi ve
her ana hazır olmanıza yardımcı oluyor.
Swarovski’nin 125. Yıldönümü Koleksiyonu,
Swarovski’nin en çok satan takı
ürünlerinin yanı sıra farklı kategorilerdeki
parçalarının da yenilenmiş versiyonlarını
yeniden canlandırıyor. Koleksiyon, efsanevi
mavi rengi onurlandırarak Swarovski’nin
benzersiz DNA’sını kutluyor. Bu
olağan üstü koyu mavi renk; olgunluğu,
bilgeliği ve cömertliği
anında ve diğer
hiçbir rengin veremediği
bir şekilde
aktarmasının yanı
sıra her Swarovski
kutusunun açılışında
yaşadığımız sonsuz
merak duygusunu yansıtıyor.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 32
SPOR
Sporun Dijital Hali
YUSUF BAŞYEŞİL
Futbolun en çok sevildiği ülkelerin başında Türkiye gelir. Türkiye’de futbol bir oyun olarak değil
aşk olarak konumlandırılır. Tıpkı sevdiği kadın ya da erkek gibi görür takımını… Hal böyle olunca
futbolumuzda “arabesk” bir kültür içinde yaşanıyor. Ta ki 1980’li yıllardan itibaren futbolumuzda
görülmeye başlayan tribünlerde arabesk şarkıların, besteye uyarlanma modası, günümüzde de
bozulmadan süregeliyor. Futbol; acısıyla, sevinciyle, cilvesiyle, kederiyle aşka çok benzeyen bir
toplumsal cezbe halidir. Her âşık gibi taraftar da aşk acısında olduğu bu acıdan da hoşlantı duyar.
Çünkü aşk; Şah Hatayi (Safevi Devletinin Kurucusu Şah İsmail)’in de dediği gibi ‘’bende bir dert var
bin dermana değişmem’’ diyenler işidir.
Türkiye’de futbol aşktır. Toplumun büyük bir kısmının takımlarını bir kadını ya da erkeği severcesine
sevdiği, her ne koşul olursa olsun bu aşktan vazgeçmediği eşi benzeri olmayan nadir sevgi
örneklerinden biridir. Akdeniz insanı olmamızdan ötürü içten olduğumuz kadar bir o kadar da
duygusalız. Duygusallığımız arabeske yönelimimize sebep olurken bu durum hem aşkta hem de
futbolda arabesk müzikleri dinlemeye itiyor.
Taraftarlar, sıklıkla arabesk müzikler dinlediğinde stadyumlarda söylenen bestelerde de arabesk
müziklerden elbette ki etkileniyor. Bu parçalardan en bilindikleri konusunda örnek verecek olursak;
Müslüm Gürses’in ‘Silinmeyen Hatıralar, Unutamadım, Kim Bilir Kimler Var’ı, Azer Bülbül’ün
‘İlle de Sen’’i, Musa Eroğlu’nun bestelediği Selda Bağcan ile ün kazanan ’Mihriban’ı, Bendeniz ’in
’Müjdeler Ver’i, İbrahim Erkal’ın ‘Canısı ve Çare Gelmez’i, Muazzez Ersoy’un ‘Bir Şarkısın Sen’i, Birol
Can’ın albüm dahi çıkarttığı ‘Sen Benim Her Gece Efkârım ve Anlayan Bu Aşk’ı tribünlerde binlerce
kişinin hep birlikte söylediği parçalardan sadece birkaçı…
Hayatın her anında olduğu gibi futbolda da arabeski o kadar benimsedik ki futbolumuzun
yayıncı kuruluşu reklamlarında dahi arabesk müziklerden esinleniyor. Son olarak Ebru
Gündeş’in ‘Fırtınalar’’ parçasından esinlenerek hazırlanan reklam, sporseverlerce çokça
tıklanmış ve beğenileri almıştı. Arabesk, hayatımızda öyle bir yer edinmiş halde ki; 2018 yılında
Kıvanç Tatlıtuğ’un ‘’Amigo Kadir’’ rolünde oynadığı, tribün ve arabeskin futbolda ne denli yer
aldığını anlattığı bir dizi de hayata geçirilmişti.
Velhasıl; arabesk müzik var olduğu günden beri toplumumuz tarafından hatırı sayılır bir
rağbet gördü. Bu rağbet sonucunda, futbolla etkileşim halinde bulundu. Arabeskleşen
futbol ruhu, zamanla aşırıya kaçınca holiganizm gibi önüne geçilemeyen durumlar ortaya
çıktı. Bu durumlar da arabeskin futbola yansıtmış olduğu olumsuz etkilerin başında geliyor.
Her şeyin fazla olduğu gibi arabeskin de fazlası zarar… Her şey dozunda ve yerinde güzel,
Belkıs Özener’in de dediği gibi ‘Hayat Sevince Güzel’
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 33
SPOR
Beşiktaş’ın Rio Ave’ye, Alanyaspor’un Rosenborg’a ve son olarak da Galatasaray’ın Glasgow
Rangers’a elenmesiyle Avrupa kupalarında; Medipol Başakşehir Şampiyonlar Ligi’nde, Demir
Grup Sivasspor ise UEFA Avrupa Ligi’nde ülkemizi temsil edecek. 38 yıl sonra 3 büyük takım
olarak nitelendirilen ve Türkiye’nin en fazla şampiyonluk sevinci yaşayan ekipleri Galatasaray,
Fenerbahçe ve Beşiktaş, Avrupa’da yok. 5 takımla başladığımız Avrupa maceramız gruplara
gelindiğinde sayımız maalesef 2’yi düştü. Bunun da faturası ülke puanına vurdu. Ülke puanı
sıralamasında Türkiye, 11.sıradan 12’e düşerken, iki temsilcimizin alacağı puanlara göre de
12.’lik sıramız tehlike durumda yer alıyor. Bu yıl klasmanında ülke futbolu olarak 12.sırayı
koruyamazsak 2022-2023 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde de Avrupa Ligi’nde de doğrudan
katılım gösterebilecek takımımız olmayacak.
Ülke futbolu olarak kötü geçen bu günlerde; geçen yılın şampiyonu Şampiyonlar Ligi’ndeki
temsilcimizin grup aşamasında çektiği kurayla bir kez daha üzüldük. Başakşehir; en
istemediğimiz hatta ‘’ölüm grubu’’ olarak adlandırılan bir grup kurası çekti. Rakipleri; Fransa
şampiyonu, Neymar ve Mbappe gibi yıldızların olduğu Paris Saint-Germain, İngiltere
Futbolu’nun lokomotiv takımlarından Manchester United ve son olarak geçen yılın Süper Lig
Kralı’nı transfer eden Alman ekibi Leipzig oldu.
UEFA Avrupa Ligi’ndeki tek temsilcimiz olan Demir Grup Sivasspor ise Başakşehir’e nispeten
daha rekabet edebileceği bir grupta buldu kendini… İspanya’dan Villarrreal, dost ve kardeş ülke
Azerbaycan’dan Karabağ ve İsrail’den Maccabi Tel Aviv ile gruptan çıkma ve en önemlisi de ülke
puanına katkı sağlamak için mücadele edecek.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL HABER DERGİSİ 34
TÜRKİYE’NİN
YENİ HABER SİTESİ
YENİ HABER SİTESİ
www.santralplus.com
ÖZGÜR
HABERCiLiK
TÜRKİYE’NİN EN DİJİTAL MEDYA GRUBU
dijiPub’TAN MUHTEŞEM BİR FIRSATLAR
REKLAM REZERVASYON
reklam@dijipub.com
kubranur.gedik@dijipub.com
dijiPub