Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Telve
DOSYA
Zümra Ufuk,
Viyana / Avusturya
• Ben ne yurt dışında doğdum
ne de orada çocukluğumu
geçirdim. Fakat yıllardır Avusturya’nın
Başkenti Viyana’da
yaşayan biri olarak şunu
açıkça söyleyebilirim ki, iki dil
ve kültür ile yaşamak bir zenginliktir.
Ayrıca bireyin bakış
açısını geliştiren ve insanın
başka bir insanı anlamasında
ihtiyaç duyduğu empati duygusunu
kamçılayan pozitif bir
etkiye sahiptir. İnsanın öğrendiği
her yeni dil ve deneyimlediği
her yeni kültür bir yemeği
tatlandırmak için kullanılan
aromatik baharatlar gibidir.
Çünkü her dil ve kültür kendine
has, farklı ve çok özeldir.
Bu yüzden yerel bir mutfağa
yeni bir baharat türü misafir
edildiğinde ona alışmak
zaman alır. Fakat zamanla
diğer baharatlarla birlikte
kullanıldığında yemeğe başka
bir tat ve lezzet katar. Benim
iki dil ve kültürle yaşarken
deneyimlediğim baharatın tadını
kırmızı, acı pul biberi gibi
betimleyebilirim. Önce ağzımı
yakan ama aynı zamanda
da iştahımı açıp yemeğimi
lezzetlendiren bir baharat…
Başka bir deyişle dil ve kültür
mutfağımı zenginleştiren ve
bu yüzden de tarafımdan hoşça
karşılanan yatıya kalmış bir
misafir, iki dillilik.
• Emanet.
Aylin Yılmaz,
Duisburg / Almanya
• İki veya daha fazla kültür ile yaşamak benim için büyük bir zenginliktir. Hayatımda
Türk kültürü her ne kadar daha ağır bassa da bence bir insanın birçok kültürü tanıması,
vizyonunun açık ve özgür bir duruşa sahip olmasını sağlar. İyi ki diyorum… Eğer kendimi
sadece bir kültüre ait hissetseydim, bu çeşitlilikten mahrum kalacaktım. Kendini
bir yere ait hissetmek her insanın en doğal arzusudur. İnsanın fıtratında vardır. Mesela
bu belirttiğim zenginlik ifadesini sanat ile uğraşırken de değerlendiriyorum. Türk/İslam
sanatına derin bir hasretim ve arzum var ama maalesef Almanya’da yaşadığım için
profesyonelce bu sanat dallarını öğrenmem ve bu alanda kendimi geliştirmem çok zor.
Buradaki imkânlar sınırlı olduğu için, kendi çabam ile Türk/İslam sanatının geleneksel
dallarını öğrenmeye çalıştım, bu çabam esnasında kendime has enteresan sonuçlar
çıkardım ve tecrübeler edindim.
Bu konuda yalnız olmadığımı bildiğim için, bu tecrübelerimi kendi imkânlarım çerçevesinde
Workshop tarzında başka insanlara da aktarmaya çalışıyorum. Her insan, arzusu
veya yaşama gayesi neyse, onun arkasından gitmeli. Her birey kendi kültürünü belirler.
İki kültürlü olmak bana çeşitliliği ve bu çeşitliliğin getirdiği güzellikleri gösterdi.
• Tek kelimeye sığdırmam gerekirse Türkçe benim için ‘Ev’ demektir. Türkçe ile kendimi
evimde gibi samimi bir şekilde rahat hissediyorum.
Aycan Karakök,
Gelsenkirchen / Almanya
• Klişe ifadeler kullanmak istemiyorum aslında ama çok dilliliği bir zenginlik olarak
görüyorum. Çok dillilik bana üç farklı dilde kitap okuma, film izleme ve dünyanın dört
bir yanından insanlarla iletişim kurma imkânı veriyor. Ayrıca kendimi ve düşüncelerimi
farklı dillerde ifade edebiliyorum. Rüyalarım ve günlüğüm bile çok dilli!
Türkçe özellikle aile ve arkadaşlarımla iletişimde en sık kullandığım dil. Türkçe gibi
Almanca da ana dilim ama Almanca konuşurken daha az özgüvene sahip olduğumun
farkındayım. Yabancı dil olarak öğrenmeye başladığım İngilizceyse bugün hayatımda
Almancadan daha yoğun bir yer tutuyor. Bu yüzden düşünce ve duygu dünyamı daha iyi
ifade edebildiğim için Türkçe ve İngilizceye baskın dillerim diyebilirim.
Ayrıca ailemiz Türk kültürü ağırlıklı olsa da kendimi sadece tek bir kültüre ait hissetmiyorum.
Bazı konularda daha çok ‘Türk’, bazılarında ise daha çok ‘Alman’ım. Hatta
bazılarında ‘Amerikan’ım da diyebilirim ama o ülkede doğmayan veya yaşamayan biri
olarak bunu söylemeye çekiniyorum. Kısacası, çok dilliliğim ve kültürel zenginliğim
benim kimliğimi oluşturuyor.
• Şans.
75