You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Telve
DOSYA
veya daha eski tabirlerde âlâ,
‘âli’y-ül âlâ’ v.s. kelimeleri de kullanabiliriz.
Değerli şairlerimiz Mehmet Akif
Ersoy ve Necip Fazıl Kısakürek
o takdire şayan eserleriyle
bizlere duyguların nasıl ifade
edildiğini öğrettiler ve gönüllerimizde
taht kurdular. Bizler de
en azından onların çok kıymetli
şiirlerini okuyup, onların düşünce
tarzlarını anlayıp, onlar
gibi sevincimizi, acımızı, sevgimizi
ve birçok duygumuzu daha
güzel ifadeyle anlatabiliriz.
Televizyonlarda ve sokaklarda
duyduğumuz sözde Türkçe ile
yetinmemeliyiz. Sözlüğü kurcalayıp
yeni kelimeler öğrenmeli
ve kelime hazinemizi genişletmeliyiz.
Ayrıca Farsça ve Arapça
kelimeler öğrenerek bilgimizi
çoğaltmalıyız. Daha çok Türkçe
edebî eserler okumalıyız. İşte o
zaman sözlerimizden nezaket
ve nezafet duyulur.
Mesela Osmanlıların hayreti bile
zikirdi. Şimdi olduğu gibi “Vaaay!”
diye çığlıklar atılmaz, hayretlerini
‘Allah Allah!’, ‘Fesubhanallah!’,
‘La ilahe İllallah!’, ‘Tövbe estağfurullah!’
gibi kelimelerle ifade
ederlerdi. Her işe ‘Bismillah’ ile
başlarlardı. Öfkelenmeleri hâlinde
‘Ya sabır!’ der, haksızlığa uğramaları
karşısında ‚Hasbunallâhu ve
ni’mel-vekîl!‘ diyerek Allah’ı kendilerine
“vekil” ederlerdi. Tekke
duvarlarında teselli edici levhalar
asılıydı: “Bu da geçer ya hû!”,
‘Vazgeç ya hû!’, ‘Hoş gör ya hû!’ Bu
duruştur Osmanlıyı ve Türkleri değerli
kılan.
Meşhur Fransız gezgin A. Brayer,
19. Yüzyılda İstanbul’da
yaşamış ve ‘Neuf années à
Constantinople’ isimli eserinde
Osmanlı insanının nezaket, nezafet,
temizlik, görgü, incelik ve
insan ilişkilerine dair tespitlerini
şu ifadelerle anlatmıştır:
‘Türk halkının üstü-başı çok temizdir.
Hâl ve tavırlarında büyük
bir asalet, yüzlerinde tatlı
bir sükûnet ve nezaket vardır!
Konuştukları dil hoş ve ahenklidir...
Sohbet edenlerin ifadeleri
veciz, telaffuzları tertemizdir!
Tebessümlerine incelik, el hareketlerine
zarafet ve sadelik
hâkimdir...’
Brayer, hayranlıkla devam ediyor:
‘Yabancıları en çok hayrette
bırakan şey, birkaçının birden
konuşmayıp, yalnız birinin
söz söylemesidir. Konuşan,
umumiyetle sözünü kısa tutar.
Dinleyen de söz bitene kadar
sabreder. Birbirlerine karşı fikirlerini
hürmetle savunurlar.
Söylenen sözlerde herhangi bir
fenalık, koğuculuk, iftira gibi
kötülükler ve edebe aykırı laubalilikler
yoktur.’
Yabancı gezginin bu sözleri ne
yazık ki çok eskilere ait. Fakat
bu sözleri tekrardan yaşatmak,
nezaket kurallarını öğrenip uygulamak,
kelime hazinemizi genişletmek
yine bizim elimizde.
Her birimiz bu düşünceleri düstur
edinirsek, kendimizi geliştirir
ve durmayı asla aklımızdan
bile geçirmezsek, o güzel günleri
yeniden yaşayabiliriz.
Haydi kendine söz ver, al eline
kitabını, fikrini ve tavrını
değiştir. Sen de varsan bir kişi
fazlayız.
SÜMEYRA YENİCE
T
1996’da Almanya’nın Krefeld
şehrinde dünyaya geldi. İlk ve orta
eğitimini burada tamamladı. Şu
an üniversite eğitimine Bilgisayar
Bilimi okuyarak devam ediyor.
59