09.09.2020 Views

Telve

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Telve

ÖYKÜ

başımda yerini aldığından beri bu mücadelenin farkındayım.

İlk başlarda dikiş tutturamadım işlerime.

Hem haylazlıkla hem de tembellikle geçti ömrümün

bir kısmı. Okulda başarısızlık, babamın gözüne

girememe, çevremin dışlayıcı bakışları… Fakat

yılların geçmesiyle ve insanların yanımdan bir bir

göçüp gitmesiyle insan olmayı öğreniyordum. Her

yaşadığım hadise, her işlediğim hata, her yanlıştan

dönüşüm ve mağfiret kapısını çalışım ile bana

ilmek ilmek işlenen insanlık hırkası giydiriliyordu

sanki… Ama ben içinde kayboluyordum. Uzun bir

müddet işsiz kaldıktan sonra pazarcılığa başladım.

Haftanın üç gününü sabahın köründe –benim ama

sabahın nuru dediğim– saatlerde bizim şehrin büyük

pazar alanına tezgâhımızı kurduk yıllarca. Pazarcılığın

ilk yıllarında tanıdıklarımın aşağılayıcı bakışlarından

rahatsız oluyordum. Anneme, “Sizinkiler

ne yapıyor Hüsniye? Oğlun eski işine dönemedi mi

hâlâ?” diye sormaları bana diken gibi batardı. Annemse

yüzündeki mütebessim ifadeyle geçiştirirdi

sorularını. Zamanla sanki alıştım bu işe ama oradaki

kalabalığı hiç mi hiç sevemedim. İnsanların dip dibe

oluşu ve sanki tezgâhtakiler birazdan ayaklanıp kaçacakmışlar

gibi hemen hepsine kapış kapış el koymaları

tuhafıma giderdi. Her gittiğimde kalabalık

daha da artıyordu ve ben kayboluyordum oracıkta.

Şu insan seline olan tahammülüm gibi, babamın da

bana olan tahammülü gitgide azalıyordu. Bana olan

kızgınlığını annem yatıştırmaya çalışıyordu, “Sabret

Bey, bugünler de geçer.” diyordu. Her tökezlediğimde

dualı elleriyle yetişip kaldırıyordu beni… Belki

de Annemin ve senin duaların ayağa kaldırdı beni

bunca zaman. Bilmiyorum… Aslında şu satırlarımı

okumanı isterdim. Belki ötelerden kanatlanıp konarsın

yanıma da şu dağınıklığı düzeltirsin. Çocuklar

her gün seni soruyorlar. Hiç sonu olmayan, hiç

bitmeyen bir bahçede bizi bekliyor diyorum. Orada

kimse üzülmeyecek, kimse kimseyi özlemeyecek

diyorum. Çünkü hep sevdiklerimizle olacağız, yitip

gitmeyeceğiz diyorum… Soruları, denizin her bir

damlası kadar ve benim artık verebilecek cevabım

yok onlara. Susuyorum. Yazmak istiyorum her şeyi

ve seni. Yazmazsam, seni unutacağımdan korkuyorum.

Yazmazsam eğer, kaybolup gideceksin. Ve

ben yine başa dönüyorum; “Nereden ve nasıl başlasam?”

bilmiyorum.

Saat beşe geliyor. Birazdan gün doğacak. Kuşların

coşkulu cıvıldaması devam ediyor. Elimde kâğıt ve

kalem, dünyanın beni nasıl sarıp sarmaladığını izliyorum.

KÜBRA DUTAK

T

1993‘te Almanya’nın Herne şehrinde dünyaya

geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini burada

tamamladı. Essen Üniversitesi’nde Türkçe ve

Almanca Öğretmenliği Bölümü’nde lisansını

bitirdi. YTB Türkçe Ödülleri‘ne Öykü

Kategorisinden katıldı.

17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!