09.09.2020 Views

Telve

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Elimde Kağıt ve Kalem

KÜBRA DUTAK

T

am olarak “Nereden ve nasıl başlasam?”

bilmiyorum. Kafamdaki cümleler, kelimeler

hatta harfler birbirine girmiş, toz gibi

uçuşuyorlar. Hangi birini tutup hangi sıraya göre

yerleştirip içimdeki ıstırabı anlatmaya çalışsam?

Tam bir cümleyi tuttuğumu düşündüğüm an, cümle

avucumun içinde kayboluyor. Sonra kelimelere yetişmeye

çalışıyorum, onlar da hakeza kayboluyorlar.

Harfler, çoktan kaybolmuşlar bile. Ve ben yine

başa dönüyorum; “Nereden ve nasıl başlasam?”

bilmiyorum. Harfler, nasıl yan yana getirilip anlam

ifade eden bir kelime hâline geliyordu? Sonra bu

kelimeler nasıl cümle hâline geliyordu? Hatta bu

cümleler bir kitabın onlarca, yüzlerce sayfasını nasıl

dolduruyordu? Elim, kalemi tutmasını unutmuş

gibi yabancılaşıyor kaleme. Kalem, mürekkebini

kâğıda akıtmakta ürkek. Bendeki tedirginlik nasıl

da yansıyor kaleme, kâğıda, cümlelere, kelimelere

ve harflere. Yine başa dönüyorum; “Nereden ve nasıl

başlasam?” bilmiyorum. Artık düşünmeden başlamaya

çalışacağım. Tıpkı bazı şeyleri düşünmeden

yapmak gibi… Veya düşünmeden konuşup muhatabının

kalbini bin bir parçaya ayırmak gibi… Ya da

düşünmeden uzaklara çekip gitmek gibi… ‘Düşünmeden

başlamak’… Neden olmasın?

Sabah saat dört. Balkona çıkmadan önce, sessizce

kalkıp elimi yüzümü yıkıyorum. Sonra balkona

doğru yöneliyorum. Oraya ilk adımımı attığım

an, kuşların cıvıldaması beni sarıp sarmalıyor. Bir

müddet kendime gelemiyorum. Hepsinin farklı

farklı cıvıldamaları tüm balkonu kaplıyor ve ben

adım atacak yer bulamıyorum. Hoşlanıyorum bu

durumdan. İçim çiçek gibi oluyor. Yavaş adımlarla

sandalyeme yöneliyorum ve nihayet oturuyorum.

Şimdi bu satırları okuyan kişi, kuşların cıvıldaması

hakkında yazıp çizeceğimi düşünebilir. Aslında

onları uzun uzun konuşmayacağım. Onları dinlemesini

seviyorum. Bana huzur veriyorlar ve bir

ân kendimi fani olmayan bir âlemdeymişim gibi

hissediyorum. Ama fazla sürmüyor bu huzurlu ânlar…

Kuşların o neşeli musikisini nefes gibi içime

çekerken ve sonsuzluğu düşlerken, dünyanın tüm

dertleri ve kederleri son sürat geliyor ve yapışıyor

paçalarıma. Sallıyorum ayağımı, elimle vuruyorum

paçalarıma, kurtulamıyorum. Evin içine kaçıp camları

sıkı sıkı kapatıyorum, yine kurtulamıyorum.

Öyle kenetleniyor ki, gün boyu cebelleşmek gerekiyor.

Hatta ömür boyu, son nefese kadar. Aklım,

16

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!