09.09.2020 Views

Telve

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bu Ülke

Ubeydullah Çavuş

Gerçek manada bir entelektüel, aydın olabilmenin çok az

kişinin harcı olduğunu düşünmüşümdür hep. Cemil Meriç’in

entelektüel ile bilgini ayırması, bu konudaki duygularıma

tercüman oluyor. Mağaradakiler adlı kitabında,

“Atomun parçalanması üzerine çalışanlar entelektüel

değil, bilgindirler. Ama eğer bunun tehlikeleri üzerine bir

bildiri imzalarlarsa entelektüel olurlar.” diyor büyük fikir

adamı. Gerçek bir Türk aydını olduğunu düşündüğüm

Cemil Meriç‘in en çok okunan ve en önem verdiği kitaplarından

biridir Bu Ülke. Üstat, Bu Ülke ile hem gerçek

Türk aydınını tanımlıyor hem de bu ülke -Türkiye- üzerine

çeşitli denemelerden oluşan derin bir analiz yapıyor.

Kitabı iki kısma ayırmak mümkün. Birinci kısımda Cemil

Meriç kendi hayatını, kendine has üslubuyla ve kelimeleriyle

anlatıyor. Bu üslup, zaten etkileyici olan yaşam

öyküsünü daha da ilgi çekici ve anlaşılmaya değer kılıyor.

Ailesi Yunanistan’dan, o zamanlar Fransız yönetimi

altında bulunan Antakya’ya göç ediyor ve böylece Cemil

Meriç ilk öğrenimini Fransız usulü bir okulda görüyor.

Bu okulda ileri derecede Fransızca öğreniyor. Fransızca

edebî-felsefi kitaplar okuyor. Ayrıca duygu ve düşüncelerini

Fransızca anlatabiliyor.

Meriç, hayatı boyunca hep bir dışlanmışlık, başkalık hissediyor.

Onunkisi aslında hiçbir kalıba sığamamak. Bu

yüzden kendini kitaplara veriyor. Kitaplarda yeni dünyalar

arıyor. Ömrü boyunca birçok buhranlar, gelgitler

yaşıyor. En dramatiği ise 38 yaşındayken görme yetisini

kaybetmesi… Bu onun yaşama sevincini elinden alıyor.

Ancak daha sonra Hint dünyasını ve böylece Asya edebiyatını

keşfediyor. Bu ana kadar hep Avrupa’yı ekol kabul

ederken, Asya edebiyatını keşfedince bunun böyle olmadığını

görüyor.

Kitabın ikinci ve ana kısmı, Meriç’in denemelerinden

oluşuyor. Nerdeyse hepsi kısa olan bu denemelerde, birçok

konuya değiniyor Cemil Meriç. Sağ-sol kutuplaşmasından

tutun Doğu-Batı sorununa, okuma yazmadan

düşünürler üzerine kadar çeşitli denemeler yer alıyor.

Meriç’in üslubu kitabın en etkileyici taraflarından birisi

benim için. Dayatmayan ve didaktik olmayan bir üslupla

hitap ediyor okurlara. Fikri adeta bir iksir misali okuyucuya

aşılayıp geri çekiliyor ve okuyucunun iksire reaksiyonunu

uzaktan izliyor. Aynı zamanda çok diri ve enerjik

olan bu hitap tarzı, insanı başında bir yakalıyor sonuna

kadar bırakmıyor.

Denemelerin ana konusu için şunu diyebiliriz rahatlıkla:

Kitapta Meriç, Tanzimat ve Cumhuriyet aydınının Batı

hayranlığını eleştiriyor. Özellikle siyaset ve kültür hayatının

Osmanlı ahlak değerine dayanması gerektiğini

söylüyor. Türk aydınının Batı’ya meraklı olduğunu ancak

bir aydının asla böyle olmaması gerektiğini söyleyerek

gerçek aydının, entelektüelin tanımını da yapıyor. Gerçek

entelektüel, önce ülkesinin haklarını, düşman bir dünyaya

haykırmakla görevlidir diyor. Aydın olmak için önce insan

olmak gerektiğini haykırıyor. Ancak Türk aydınının

aldandığını söylüyor. Kendi tarihini reddedip Avrupa’yı

örnek aldığını ve başkalarının hazırladığı senaryoyu oynadığını,

özgün ve kendi memleketinden kopuk olduğunu

belirtiyor. Bu çerçevede kitaptan çok hoşuma giden

120

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!