Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Haluk’un Defteri - Gençlerle Hayat Bilgisi
Rümeysa Öztürk
Gençlerle Hayat Bilgisi – Haluk’un Defteri, haziran ayında
Yeditepe Yayınevi’nden çıkan bir Haluk Dursun kitabı.
Bir yıl önce kaybettiğimiz kıymetli büyüğümüz Prof. Dr.
Ahmet Haluk Dursun, hayat boyu kendini en çok mutlu
eden şeyin öğrenme ve öğretme aşkı oduğunu vurguladığından
ve her ne makamda olursa olsun onu tanıyan herkesin
kendisine “Haluk Hoca” diye hitap etmesiyle değer
kazanan öğretici tarafını her zaman ön planda tuttuğundan
biz de kendisinden Haluk Hoca diye bahsedeceğiz.
Kitabın önsözünde Haluk Hoca’nın kızı kitabın ortaya
çıkış hikâyesini anlatıyor: “Vefatının ardından, babamın
Ankara’daki masasını toparlarken bir dosya ile karşılaştım.
“Gençlerle Baş Başa” başlığı altında toparlanmış
dosyada, yıllar içinde sosyal medya hesabında paylaştığı
yazılarından bir seçki oluşturulmuş ve sıralanmıştı. İlgili
dosya adeta bir kitap taslağı halinde orada duruyordu.”
Haluk Hoca’nın ömrü boyunca hiç vazgeçmeden
devam ettirdiği gençlere hayat dersleri verme amacına
hizmet eden ve neredeyse her gün günlük tutarmışçasına,
gençlere ulaşmak için sosyal medyada paylaşmayı tercih
ettiği yazılarından derlenen bu kitap, yine bizzat kendisi
tarafından seçilmiş görsellere de bağlı kalarak okuyucuya
sunulmuş.
Peki bu kitapta neler var? Kitabın giriş kısmında Haluk
Hoca bize şöyle sesleniyor: “Sevgili gençler, Size bir bürokrat,
profesör, öğretim üyesi sıfatıyla değil, bir ağabey
kimliğiyle seslenmek; sizinle zaman zaman “Hayat Bilgisi
Dersleri” kapsamında söyleşmek istiyorum. Yıllar
önce Prof. Dr. Ali Fuad Başgil’in kitabına koyduğu isimle
“Gençlerle Baş Başa”. “Gençlerle Hayat Bilgisi”, çoğu
bir-iki sayfayı geçmeyen yazılardan oluşan, sıcacık sohbet
tadında ilerleyen bir kitap. Hem nasıl öyle olmasın?
Daha ilk bölümde Haluk Hoca: “Sevgili gençler, Gözümüzün
bebeği, geleceğimiz gençler, ne olur, meraklı insan
olun; duyarsız, ilgisiz, heyecansız insan olmayın...” diyerek
birbirinden kıymetli sözlerini sıralarken gençlere ne
kadar değer verdiğini hissettiriyor.
Kitabın içeriğine dair bir fikir vermesi için yazı başlıklarından
bazılarını paylaşmak istiyorum: “Gençlerde Ne
Olmalı?”, “Önce Lisan, Sonra Lisans!”, “En Çok Neye
İhtiyaç Var?”, “Çalışarak Dinlenmek Nasıl Oluyor?”,
“İstanbul’da Nasıl Yaşanır?”, “Şehirde Nasıl Bir Evde
Oturulur?”, “Boğaziçi’nde Ne Eksik?”, “Sinan’ın Kadar
Konuş!”, “Bu Bir Gönül Projesi”, “Coğrafyaya Dost Olmak”,
“Dicle’nin Kuzuları ve Afrin’in Çakalları”, “Batı
Avrupa Türklerinde Çok Ümit Var”, “Gönül Coğrafyası
Olur mu?”, “Türkiye’nin En Büyük Kültürel Zenginliği
Nedir?”, “Yaşayan İnsan Hazinesi Nasıl Bulunur?”,
“Cangözü ile Bakalım”, “Son Dersimin Konusu ve Hedefi
Neydi?”, “Sakıp Sabancı Ne Severmiş?”, “Tembelhane
Yanıyor! Gençler Kaçışın!”
Haluk Hoca’nın en büyük özelliklerinden biri, en ufak
bir anlatıda bile çeşitli başlıklara ve konulara değinebilme
ustalığı ve en kısa konuşmada dahi mutlaka kıssadan
hisse çıkarılacak bir anlatı kurgusuna sahip olmasıdır. Bu
kitapta da Haluk Hoca, hayatın her alanında yararlanılabilecek
önerilerini, eğlenceli ve kendine has üslubuyla
paylaşıyor. Bazen sadece bir günün nasıl geçtiği, bazen
siyasi gündemi, sosyal ve kültürel hayatı, bazen de unutulan
gelenekleri ve yaşama sanatını özetlerken, çoğunlukla
can gözüyle okuyanlara her yazıdan yeni bir bilgiyle faydalanma
olanağı sunuyor, kültür dünyamıza ait yeni kapılar
aralamamızı sağlıyor. Bazı yazılarında ise Haluk Hoca
adeta bizimle dertleşiyor; bize, en çok neye üzüldüğünü,
en çok neye kızdığını, en çok neyi sevdiğini anlatıyor.
Dahası, hayallerinden, emekli olunca ne yapacağından,
yeni projelerinden bahsediyor. Okurken bazen gülmeden
edemiyor, bazen onunla heyecanlanıyor, hayret ediyor,
şaşırıyoruz. Hocalarından, kıymetli büyüklerinden, gez-
116