22.12.2012 Views

eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası

eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası

eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Tekstil</strong> ‹flveren<br />

332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

‹flverenleri Sendikas› Ad›na<br />

‹mtiyaz Sahibi<br />

Halit Narin<br />

●<br />

Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü<br />

Av. Baflar Ay<br />

●<br />

Yay›n Dan›flma Kurulu<br />

Sevil Bursa,<br />

Ertekin Ashabo¤lu,<br />

Tu¤rul Bornoval›<br />

●<br />

Genel Yay›n Yönetmeni<br />

Fügen Çaml›dere<br />

●<br />

Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Koordinatörü<br />

Mine fienkul<br />

●<br />

Yay›n Kurulu<br />

Av. Samim Ergeneli,<br />

Dr. Binhan O¤uz, Lerzan Öztürk,<br />

Tuba Ilgaz, Sükun Sar›çiçek<br />

●<br />

‹dari Merkezi<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

‹flverenleri Sendikas›<br />

Metrocity A Ofis Blok<br />

Büyükdere Cad. No: 171 K.19<br />

34330 1. Levent-‹stanbul<br />

Tel: (0212) 344 07 77 (pbx)<br />

Fax: (0212) 344 07 66-67<br />

‹nternet Adresi<br />

www.tekstilisveren.org.tr<br />

●<br />

Ofset Haz›rl›k<br />

Dünya Yay›nc›l›k A.fi.<br />

Tel: (0216) 681 18 39<br />

Grafik Tasar›m ve Uygulama<br />

Ender Aladinler, Ali Bayram<br />

●<br />

Bas›ld›¤› Yer<br />

Dünya Yay›nc›l›k A.fi.<br />

“Globus Dünya Bas›nevi”<br />

100. Y›l Mah. 34440 Ba¤c›lar-‹stanbul<br />

Tel: (0212) 629 08 30<br />

●<br />

Bas›ld›¤› Tarih: 28 Eylül <strong>2007</strong><br />

●<br />

Yay›n Türü: Yerel Süreli Yay›n<br />

●<br />

ISSN: 1307-6566<br />

●<br />

<strong>Tekstil</strong> ‹flveren Dergisi,<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri<br />

Sendikas› taraf›ndan ayl›k olarak<br />

yay›nlan›r. Kaynak gösterilmek<br />

suretiyle al›nt› yap›labilir. Dergide<br />

bulunan imzal› yaz›lar›n sorumlulu¤u<br />

yazarlara aittir.<br />

Editör’den<br />

Hüzün ve sevinç…<br />

Geçti¤imiz ay toplu sözleflme görüflmelerinde yaflanan<br />

süreç medyaya da yans›d›. Önce iflçi sendikas› TEK-<br />

S‹F grev karar› ald›. Ard›ndan da <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

‹flverenleri Sendikas› lokavt karar›… Bu yaflananlar normal<br />

bir süreçti. Bu sürecin sonunda da grevden bir gün önce anlaflmaya<br />

var›ld›…<br />

Ama…<br />

‹flte bu normal süreci s›k›nt›ya sokan nokta da bu “ama”da<br />

dü¤ümleniyor. Çünkü geçen ay iflçi-iflveren aras›ndaki sosyal<br />

diyalogun yara ald›¤› bir dönemi yaflad›k. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

‹flverenleri Sendikas› Baflkan› Halit Narin’in ifadesiyle<br />

“40 senedir yap›lan köprüler at›ld›. Geçmiflin bütün güzel ba¤lar›<br />

koptu”.<br />

Uzlaflmac› tutumu herkes taraf›ndan bilinen Halit Narin’in<br />

bu sözleri, flüphesiz bundan sonraki dönemin zor geçece¤ini<br />

gösteriyor. Çünkü Halit Narin, 40 y›ld›r toplu sözleflme masas›na<br />

hep iflletmelerin devam› için oturmufl. ‹flçi sendikas› da<br />

ayn› yaklafl›m› sergilemifl. Ve yaflanan tart›flmalara ra¤men<br />

her iki taraf›n da yerli üretimi destekleyen yönleri a¤›r basm›fl,<br />

grevlere sürüklenmeden masadan kalkmas›n› bilmifller. <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

yat›r›mla ve üretimle kalk›naca¤›n› hiçbir zaman unutmam›fllar.<br />

Oysa son toplu sözleflme görüflmelerinde iflçi sendikas›<br />

tam tersi bir tutum sergiledi. ‹flletmeleri uluslararas› rekabete<br />

haz›rlayacak, haks›z ithalat karfl›s›nda o iflletmeleri savunacak<br />

ve üretimi ön planda tutacak bir yaklafl›m olmamas› üzücüydü.<br />

● ● ●<br />

Bu üzücü geliflmeye ra¤men tekstil sektörü eylül ay›nda yaflad›¤›<br />

baflka bir etkinlikle moral buldu. Sektör temsilcileri, iflletmelerin<br />

devaml›l›¤›n› sa¤lamak ve rekabet gücünü art›rmak<br />

için teknolojik geliflmeleri takip etmek amac›yla <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›’n›n deste¤iyle ITMA Fuard›’ndayd›.<br />

Kimilerinin “bu sektör öldü” dedi¤i bir ortamda sektör<br />

temsilcileri fuarda makine bakt›.<br />

Fuara, <strong>Türkiye</strong>’den karar verici ve<br />

al›c› pozisyonunda olan tam 7 bin<br />

300 ziyaretçi gitti.<br />

Baz›lar› baflka ülkelerde ithalat<br />

peflinde koflarken, 7 bin 300 kiflinin<br />

daha fazla yat›r›m ve üretim için aray›fl<br />

içinde olmalar› sevindiriciydi.<br />

Hem iflçi ad›na hem de iflveren<br />

ad›na…<br />

Umar›z bu sevinci iflçi sendikas›<br />

temsilcileri de paylafl›r...<br />

Böylece ortak ak›lla iflletmeler yoluna<br />

devam eder…<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

1


2<br />

‹çindekiler<br />

10<br />

Kapak<br />

ÜRET‹MDE DE<br />

TEKNOLOJ‹DE DE<br />

SONSUZA KADAR<br />

TÜRK TEKST‹L‹<br />

35 Gündem<br />

‹STANBUL'DA<br />

10'UNCU<br />

BÜYÜK BULUfiMA<br />

4<br />

Güncel<br />

40 YILDA<br />

KURULAN<br />

KÖPRÜLERE<br />

NE OLDU?<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

24<br />

Güncel<br />

TÜRK TEKST‹L VAKFI,<br />

ÜYELER‹N‹N REKABET<br />

GÜCÜNÜ “6 S‹GMA” E⁄‹T‹M‹<br />

‹LE ARTIRIYOR<br />

30<br />

Ay›n Konusu<br />

BURSA KAYBETT‹⁄‹<br />

‹PE⁄‹ ARIYOR


36<br />

<strong>Tekstil</strong>in<br />

Kaleleri<br />

KAYISI KENT‹ MALATYA<br />

TEKST‹LE YÖNEL‹YOR<br />

18<br />

Vergi Dünyas›: <strong>Tekstil</strong> dünyas›nda<br />

haberleflme vergileri sorunu<br />

20<br />

Güncel: DPT'nin tekstil raporu<br />

sektörün moralini bozdu<br />

23<br />

Güncel: Çin tekstil ve giyimi<br />

dünyaya zehir saç›yor<br />

29<br />

Bizden: METEM projemiz "Alt›n<br />

Bilezik" için örnek oldu<br />

34<br />

Gündem <strong>Tekstil</strong>deki gerileme<br />

‹kinci 500’ü vurdu<br />

40<br />

Fuarlara Kat›l›m› Teflvik Projesi:<br />

Üyelerimiz fuarlarda uluslararas›<br />

arenaya ç›k›yor<br />

42<br />

Enerji Koridoru:<br />

Yeflil Sertifika Sistemi<br />

50<br />

Kültür-Sanat<br />

52<br />

Medyadan Yans›malar<br />

62<br />

‹ngilizce Özet<br />

39<br />

TOROSLARIN<br />

ES‹NT‹S‹<br />

46<br />

Moda<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

44 AB Penceresinden<br />

AB ENERJ‹ P‹YASASINDA FIRTINA<br />

ÖNCES‹NDEK‹ SAK‹NL‹K BOZULUYOR<br />

Global Pazar<br />

AVRUPA’NIN PAMUKLU TEKST‹L<br />

SANAY‹‹ KAN KAYBED‹YOR<br />

3


4<br />

Güncel<br />

40 y›lda kurulan<br />

köprülere ne oldu?<br />

Sendikamızın<br />

Türk işçi<br />

hareketinin<br />

önemli<br />

liderlerinden<br />

Demirsoy ve<br />

Yılmaz ile iş<br />

barışının<br />

kurulması için<br />

40 yılda elde<br />

ettiği tecrübeye<br />

dayalı<br />

merhaleler,<br />

21. Dönem<br />

Grup Toplu İş<br />

Sözleşmesi<br />

sürecinde<br />

TEKSİF’in<br />

uzlaşmaz<br />

tutumuyla<br />

yara aldı.<br />

T Ü R K ‹ Y E<br />

T E K S T ‹ L<br />

S A N A Y ‹ ‹<br />

‹fiVERENLER‹<br />

S E N D ‹ K A S I<br />

ürkiye, 26 Ocak 1961 sabahına uyan-<br />

T<br />

dığında gazete manşetleri en büyük<br />

işveren sendikasının kurulduğunu<br />

müjdeliyordu. Sanayileşme yolunda<br />

ilerlemeye çalışan <strong>Türkiye</strong>’nin sendikal<br />

hayatında, kuruluş aşamasında 100’ü fabrika,<br />

toplam 635 kuruluşu bünyesinde bulunduran<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>,<br />

iş barışının ihdas edilmesinde o günün<br />

manşetleriyle kendisine yüklenen bu misyonu<br />

her zaman büyük bir özenle ve onurla koruyarak<br />

46 yıldır taşımaya devam ediyor.<br />

1963 yılında ise ülkemiz bir ilke daha ‘merhaba’<br />

diyordu. Toplu sözleşme ile grev ve lokavt<br />

sistemi Türk sendikal yaşamına giren<br />

önemli bir kilometre taşı oldu. Aradan geçen<br />

yıllar içerisinde yaşanan grev ve lokavtlarla bugüne<br />

dek sendikaya bağlı işyerlerinde örgütlü<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

üç işçi sendikası ile 20 iş sözleşmesi akdedildi.<br />

Yine ilk kez 1979 yılında TEKSİF ile <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> arasında<br />

imzalanan Grup Toplu İş Sözleşmesi, tüm işveren<br />

sendikaları tarafından kısa sürede benimsendi.<br />

12 Eylül 1980 ihtilali öncesinde üye işyerlerinde<br />

grev vardı ve ekonomiye verdiği zarar 3<br />

bin 750 işçi çalıştıran bir işletmenin 2 yıl süreyle<br />

üretimini durdurmasına eşdeğerdi. 1982<br />

Anayasa’sının devreye girmesinin ardından ise<br />

günümüze ulaşan zaman içerisinde grev ve lokavt<br />

kararları alınmasına rağmen, fiili uygulamanın<br />

olmaması sendika Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Halit Narin ile dönemin TEKSİF başkanlığını<br />

da yapan Türk – İş Başkanı Şevket Yılmaz’ın<br />

müzakereler ne kadar sert geçse de karşılıklı<br />

saygı ve aklı selimin hakim olduğu anlaşmalara<br />

imza atmasından geçiyordu.


Köprüler nas›l kuruldu?<br />

<strong>Tekstil</strong> sektöründe faaliyet gösteren<br />

firmaların 1961 yılında <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong><br />

çatısı altında bir araya gelmesiyle başlayan<br />

yolculuk, üye iş yerlerinde örgütlü<br />

Türk-İş’e bağlı TEKSİF, DİSK’e<br />

bağlı <strong>Tekstil</strong> ve Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş<br />

sendikaları ile birlikte bazen dik<br />

yokuşlarda bazen ise düz bir ovada<br />

süregidiyor. Kuruluşundan bu yana<br />

ise işyerlerinde sayısal çoğunluğa sahip<br />

en büyük işçi sendikası olarak<br />

karşımıza TEKSİF çıkıyor. Bu nedenle,<br />

TEKSİF ile bağıtlanan anlaşmalardaki<br />

süreç ve sonuçlar önem taşıyor.<br />

Sendikanın geçmişine baktığımız zaman,<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Halit<br />

Narin ile Teksif ve Türk-İş’in başında<br />

yer alan isimler bugün dünyada adına<br />

‘sosyal diyalog’ denilen, yaşandığı<br />

dönemlerde ise iş barışı/işçi-işveren<br />

ilişkileri olarak adlandırılan olgunun<br />

Türk sendikal hayatında yerleşmesinde<br />

büyük pay sahibi oldular.<br />

Halit Narin’in Türk işçi hareketinin<br />

önemli liderlerinden Türk-İş eski Genel<br />

Başkanı Seyfi Demirsoy ile diyalogları,<br />

sendika tarihindeki ilk ve tek<br />

fiili lokavt uygulamasının yaşandığı<br />

1975 müzakerelerinde Türk-İş eski<br />

Başkanı Halil Tunç ile bir araya gelerek,<br />

tıkanıklığı gidermek için harcadıkları<br />

yoğun çaba halen hafızalardan<br />

silinmiş değil. Türk sendikal yaşamının<br />

önemli isimlerinden biri olan<br />

Türk-İş eski Başkanı Şevket Yılmaz’ın<br />

müzakere sürecinde kalp krizi de geçirdiği<br />

ancak buna rağmen büyük bir<br />

hak kazanımı elde ettiği 1991 sözleşmesi<br />

de endüstri ilişkilerinin tarihsel<br />

gelişiminde önemli bir yer aldı. İki teşkilat<br />

arasında karşılıklı saygı, sevgi ve<br />

uzlaşma temeli üzerine kurulan işçiişveren<br />

ilişkileri hakkında, sözleşmenin<br />

imzalanmasının ardından Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Halit Narin’in İstanbul<br />

Sanayi Odası’nda dile getirdiği<br />

sözlerden ders çıkarmak mümkün:<br />

“…Biz de bu anlaşmayı yaparken<br />

çok tereddüt ettik, greve gidilince bir<br />

çıkış yolu olur mu diye çok düşün-<br />

dük. Ama en sağduyulu ve en iyi yolun,<br />

işyerinde ekonomik sorunları<br />

aşacak tedbirlerin alınması olduğu<br />

inancına vardık ve bu sektörün kendi<br />

problemini halledebilmesi için, işçisinin<br />

işinin başında olmasını, en ciddi<br />

tedbir olarak gördük…<br />

…Bu salonda bütün üyelerimizin<br />

iştiraki ile fevkalade neşesiz, fevkalade<br />

hüzünlü toplantılar yaptık. Çünkü,<br />

gelecek dönemde hangi arkadaşlarımızın<br />

aramızda olup, hangilerinin<br />

olmayacağını bilemiyorduk. Her işye-<br />

rinin kendi bünyesi içinde bu zorluğu<br />

kaldıracak tedbirleri almak durumunda<br />

olacağı, olmayanların ise maalesef<br />

bu mesleki teşekkülün dışında<br />

kalacağı ortada idi. Bu toplantıların<br />

yegane olumlu yönü, 100 bin kişilik<br />

bir işçi grubunun daha grevler kapsamına<br />

katılarak, büyük bir kargaşanın<br />

ortaya çıkmasına sebep olacak yanlış<br />

bir hareketin yapılmaması, milliyetçi<br />

duygularla ve zorlukları işverenlerimizin<br />

becerisi ile yeniden dengeleyebileceğine<br />

inanan bir mantık içerisinde<br />

Şevket Başkan ve arkadaşlarının limitlerini<br />

zorlayarak, ama kendi limitlerimizi<br />

fevkalade aşarak bir anlaşma<br />

ortamının yaratılmış olmasıdır…”<br />

Peki, menfaatleri çatışan bu iki kesimi<br />

özellikle 12 Eylül 1980 tarihine<br />

kadar neredeyse hiçbir sözleşme<br />

grevsiz ve lokavtsız bitmezken, bu tarihten<br />

sonraki süreç içerisinde ne ya-<br />

Halit Narin, 1961 y›l›ldan bu yana Türk sendikal yaflam›nda Türk-‹fl eski Baflkanlar›<br />

Seyfi Demirsoy (sol sayfa) ve fievket Y›lmaz ile pek çok sert müzakere süreci yaflarken<br />

karfl›l›kl› sayg› ve sevgi her zaman ön plandayd›.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

şanırsa yaşansın ‘anlaşmaya’ götüren<br />

neydi? İsterseniz bunun için de o dönemde<br />

yapılan yorumlardan bir derleme<br />

yapalım:<br />

“İşte son senelerde çok kolay sözleşme<br />

yaptıkları söylenen Halit Narin<br />

ve Şevket Yılmaz, 15 yıl çok çetin kavgalar<br />

yaptıktan sonra bugün, grevsiz<br />

ve lokavtsız toplu sözleşme yapabilir<br />

5


6<br />

Güncel<br />

duruma gelmişlerdir. İtiraf etmek gerekir<br />

ki bu iki isim, biri Türk-İş Başkanı,<br />

diğeri TİSK Başkanı olarak Türk<br />

endüstri ilişkileri sistemine damgalarını<br />

vurmuşlardır. Her ikisi de çok cesurdurlar.<br />

Bağlı oldukları örgütlerinin<br />

menfaatlerini savunmak ve en üstün<br />

düzeyde tutmak uğruna çok kavga<br />

yapmışlardır. Ancak, her ikisinin de<br />

milliyetçi tarafları ağır basmış ve ülkeyi<br />

hiçbir zaman ideolojik grevlere<br />

sürüklemeden dostane bir şekilde el<br />

sıkışmasını bilmişlerdir.”<br />

Geçmifl zaman olur ki<br />

hayali cihan de¤er<br />

9 Eylül <strong>2007</strong>’ye geldiğimizde ise işçiişveren<br />

ilişkilerini anlatmak için yukarıdaki<br />

başlığı atmamız herhalde en doğru<br />

ve kısa anlatım şekli olur. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın, sendika<br />

üyeleriyle ilişkilerinde, hükümetlerin<br />

ekonomi politikalarının oluşturulmasında,<br />

işçi-işveren ilişkilerinin tüm<br />

kışkırtmalara ve ideolojik provokasyonlara<br />

rağmen bugün karşılıklı uzlaşma<br />

ve anlaşma arzuları içinde yürütülmesinde<br />

sağladığı başarıda hem yönetim<br />

hem de üyelerinden gelen saygı, dikkat<br />

ve birlikte karar alma özelliği önemli bir<br />

pay alıyor.<br />

Ancak sosyal<br />

diyaloğun artırılması<br />

yönündeki<br />

çabalarıyla dikkat<br />

çeken <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın,<br />

işçi sendikalarından TEKSİF ile<br />

yürüttüğü toplu sözleşme görüşmelerinin<br />

sonunda attığı imza tarihinde ilk<br />

kez ‘muhalefet şerhi’nden öteye bir<br />

anlam taşımadı. Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Halit Narin, iki kesim arasında<br />

40 yılda kazanılan edimlerin 4 maddede<br />

kopuşunu şu sözlerle anlatıyor:<br />

“…O yüzden biz 4’üncü maddeyi<br />

müzakere dahi etmeden, ‘istediğinizi<br />

yazın, altına imza atacağız’ diye müzakereden<br />

çekildik. Geçmişten bu yana diyalog<br />

içinde gelişmiş işçi-işveren ilişkilerinin<br />

bu şekilde kopacak noktaya gelmemesi<br />

lazımdı. Bundan dolayı üzgü-<br />

Hac› Sabanc›, fievket Y›lmaz ve Halit Narin bir toplu sözleflme sürecini ortak bas›n<br />

toplant›s›yla bafllat›rken görülüyorlar.<br />

nüz. Biz işçilerimize üç misli dahi fazla<br />

para versek yine memnun oluruz. Çünkü<br />

bu işçilerimizin eline geçecektir. Ama<br />

işçi sendikası diyaloglarımızı kopardığı<br />

için bu anlaşmadan maalesef hiçbirimiz<br />

memnun değiliz…”<br />

Narin’in uzlaflmac›<br />

tavr›, tats›z finali<br />

engelleyemedi<br />

Bu sözlerle kırgınlık bir kez daha<br />

vurgulanırken, TEKSİF ile yaşanan<br />

21. Dönem Grup Toplu İş Sözleşme-<br />

si’ndeki sürece ve sonuçlanışına bir<br />

göz atalım. 9 Eylül <strong>2007</strong> tarihine kadar<br />

süren görüşmelerde karşılıklı olarak<br />

hem grev hem de lokavt kararı<br />

alınmış olsa da pazarlıklar hiçbir zaman<br />

kesilmedi. Anlaşma ise grev için<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

belirlenen tarih olan 10 Eylül’den bir<br />

gün önceki gecede sağlandı. Yapılan<br />

toplu iş sözleşmesi ile işçilerin brüt<br />

ücretlerine 6 aylık dilimlerde yüzde 4<br />

ile 5 arasında zam yapıldı.<br />

Görüşmelerde yaşanan tıkanıklık<br />

nedeniyle <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong>, Örme ve Giyim<br />

Sanayicileri <strong>Sendikası</strong> (TEKSİF), 20<br />

iş yerinde grev kararı almıştı. Bu iş yerlerinden<br />

Söktaş, Narin <strong>Tekstil</strong>, Yünsa,<br />

Levis, Saray Halı, Kasar ve Dual, Pisa<br />

<strong>Tekstil</strong>, Altınyıldız, Bahariye, Kordsa ve<br />

Vakko'da 10 Eylül'de greve çıkma kararı<br />

alınmıştı. İşbir Sentetik, Orta Anadolu<br />

Mensucat, Öztek <strong>Tekstil</strong>, Topkapı İplik<br />

Sanayi, Tekstüre Çorap Sanayi, Akın<br />

<strong>Tekstil</strong>, Edip İplik,<br />

Herteks <strong>Tekstil</strong>, Modital<br />

Sanayi’de ise<br />

grev tarihi 24 Eylül<br />

olarak belirlenmişti.<br />

Tarafları uzlaşmaya<br />

götüren süreç<br />

boyunca <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong>


Başkanı Halit Narin’in uzlaşmacı tutumu<br />

dikkat çekti. Narin, yaptığı açıklamalarda<br />

ve görüşmelerde işletmelerin<br />

devamlığına vurgu yaptı. Narin, 13<br />

Ağustos’ta NTV’de katıldığı “Akşam<br />

Haberleri”nde sektörün içinde bulunduğu<br />

durumu “Maalesef sektör limitsiz<br />

bir ithalat karşısında son 4 senedir bayağı<br />

bir yıpranıyor ve devamlı iş yerleri<br />

kapanıyor” sözleriyle anlattı. İşçi sendikasıyla<br />

yapılan görüşmelerde işletmelerin<br />

devamını istediklerini belirten<br />

Narin, “İşçinin, çalışan iş yerlerinin devamlılığıyla<br />

alakalı talepleri iyi değerlendirmesi<br />

lazım. Yoksa sendikacıları<br />

‘daha fazla hak aldık’ diye memnun etmek<br />

için bir kolektif iş akdi yapmak niyetinde<br />

olmamız mümkün değildir”<br />

dedi. Narin, lokavt ilanıyla ilgili bir soruya<br />

ise “Lokavt ve grev ilanları hepsi<br />

40 senedir yapılan standart bir prosedürdür.<br />

Yani, bu grevle, lokavt kararlarından<br />

hiç kimsenin ürkmemesi lazım.<br />

Biz sonunda nasıl olsa anlaşacağız ve iş<br />

yerlerimizin devamlı çalışmasını, işçilerimizin<br />

de devamlı iş yerinde kalmasını<br />

sağlayacağız. Bu bakımdan, kimse<br />

bunu bir fırsat olarak düşünmesin. Bu<br />

fırsattan istifade etmek isteyenlerin<br />

hepsinin hevesleri maalesef kursaklarında<br />

kalacak” dedi.<br />

Halit Narin, 15 Ağustos’ta 24 televizyonuna<br />

yaptığı açıklamada ise yine<br />

ithalata vurgu yaparak, “Birçok iş yerlerimiz<br />

kapandı, birçok iş yerlerimiz de<br />

düşük bir kapasiteyle çalışıyor. Ve işçilerimizle<br />

geleceğin umutlu günlerini<br />

beklemek için de mücadele ediyoruz”<br />

dedi. Narin, işçilerin taleplerinin aşırı<br />

olmadığını ancak, işverenin böyle bir<br />

talebi karşılayacak kapasitesi bulunmadığını<br />

söyledi. Narin, “Çünkü hiçbirimiz,<br />

ful kapasite çalışamıyoruz. Ayrıca<br />

çalışmalarımızın hepsi karlılıkla neticelenmiyor.<br />

Dolayısıyla işveren arkadaşlarımın<br />

yapamayacakları bir finansman<br />

yükü altına girmeleri de mantıki değil”<br />

dedi.<br />

Halit Narin’in bu açıklamayı yaptığı<br />

günün ertesi yani 16 Ağustos’ta taraflar<br />

bir kez daha bir araya geldi. Bu kez Ankara’da<br />

yapılan görüşmelere <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong><br />

Başkanı Halit Narin, Sendika İkinci<br />

Başkanı Sadık Oğuz, Türk-İş Genel Başkanı<br />

Salih Kılıç, TEKSİF Genel Başkanı<br />

Nazmi Irgat katıldı. Anlaşmanın sağlanamadığı<br />

görüşmeler sonrasında Nazmi<br />

Irgat taleplerinin “makul” olduğunu<br />

söyleyerek, “20. dönem toplu iş sözleşmesindeki<br />

hükümlerin korunmasını<br />

talep ediyoruz. 20. dönemde, her bir 6<br />

ay için yüzde 6 zam almıştık” dedi.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Sendika ile TEKSİF arasında son görüşmelerin<br />

ise biri 6 Eylül diğeri 9 Eylül’de<br />

yapıldı. 9 Eylül’deki görüşmede<br />

yaklaşık 6 aydır devam etmekte olan 21.<br />

Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi müzakereleri<br />

anlaşmayla sonuçlandı. İmzalanan<br />

anlaşma sonrası yapılan açıklamada,<br />

sözleşmenin 1 Nisan <strong>2007</strong> ile 31<br />

Ekim 2009 tarihleri arasında 31 aylık dönemde<br />

geçerli olduğu kaydedilerek,<br />

sözleşme ile işçilerin 31 Mart <strong>2007</strong> tarihindeki<br />

brüt ücretlerine birinci yılın ilk<br />

altı ayı için yüzde 4, ikinci altı ayı için<br />

yüzde 5, ikinci yılın ilk altı ayı için yüzde<br />

4, ikinci altı ayı için yüzde 4, üçüncü<br />

yılın ilk yedi aylık dönemi için yüzde 4<br />

oranında zam yapıldığı bildirildi.<br />

Sosyal yardımlar konusunda da ücret<br />

zamları oranında artış yapıldığı aktarılan<br />

açıklamada, şöyle denildi: “Sendikamız,<br />

tekstil ve konfeksiyon sektörünün<br />

gerek global ekonominin gerekse<br />

Türk ekonomisinin içinde bulunduğu<br />

güç koşullara rağmen, üzerine düşen<br />

sorumluluk ve fedakarlıktan kaçınmaksızın<br />

verebileceğinin azamisini vermek<br />

suretiyle çalışma barışına devamlılık<br />

kazandırmaktan büyük mutluluk<br />

duymaktadır. Türk tekstil sektörü için<br />

ekonomik güçlükler nedeniyle rekabet<br />

şartlarının fevkalade ağırlaştığı bir dönemde,<br />

kendileri için yapılan fedakarlığın<br />

bilinci içinde olduklarını umduğumuz<br />

işçilerimizin de üzerlerine düşen<br />

görevleri eksiksiz olarak yerine getireceklerine,<br />

üretim ve verimlilikte gösterecekleri<br />

artış ile iş yeri varlığının sürekliliğine<br />

katkıda bulunacaklarına inanıyoruz.”<br />

7


8<br />

Güncel<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas› Baflkan› Halit Narin,<br />

anlaflmayla sonuçlanan toplu sözleflme görüflmelerini yorumlad›:<br />

Geçmiflin bütün güzel ba¤lar› koptu<br />

ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> İşve-<br />

T<br />

renleri <strong>Sendikası</strong> Başkanı Halit<br />

Narin, işçi sendikalarıyla<br />

yapılan toplu sözleşme görüşmelerindeki<br />

pazarlık sürecinde<br />

geçmişin bütün güzel bağlarının<br />

koptuğunu açıkladı. Narin, 11 bin<br />

işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde<br />

greve saatler kala sağlanan<br />

anlaşmanın perde arkasını katıldığı<br />

televizyon programlarında anlattı.<br />

10 Eylül'de TGRT Haber programına<br />

telefonla katılan Halit Narin, "Anlaşmadan<br />

memnun musunuz" şeklindeki<br />

bir soruya, "Memnun olmamak diye<br />

bir şey olmaz. Çünkü bizim işimiz 40<br />

senedir anlaşma yapmak. Barış ve huzur<br />

içinde iş yerlerinde üretime devam<br />

edilmesinden yanayız. Başka bir idealimiz<br />

ve vazifemiz yoktur. Bu anlaşmalar<br />

grev ve lokavt uygulamasının son<br />

saatine yaklaşmadan hiçbir zaman bitmez.<br />

Bazı arkadaşlarımız heyecanlanırlar,<br />

ama bu 40 senedir böyle devam<br />

eder. Biz de buna alışkın olduğumuz<br />

için hiçbir şikayetimiz olmaz, son dakikaları<br />

bekleriz" yanıtını verdi.<br />

Halit Narin açıklamalarına şöyle<br />

devam etti: "Yalnız bu dönem çok yanlış<br />

bir hadise oldu. Yani bizim 40 senedir,<br />

geçmişten beri, rahmetli Seyfi Demirsoy<br />

ve Şevket Yılmaz’dan bu yana<br />

yaşanan diyaloglarımızın tam tersi bir<br />

hadise oldu. Yeni seçilmiş olan TEKSİF<br />

idarecilerinde saygı, hürmet ve tolerans<br />

mantığını görmedik. Aramızdaki<br />

bütün geçmişin güzel bağlarını bu arada<br />

kopardık. Oysa şimdiye kadar işveren<br />

ve işçi sendikaları arasındaki müzakereler<br />

anlayış, barış, tolerans ve saygıyla<br />

yapılırdı. Bu dönemde bunu göremedik.<br />

Sayın Türk-İş Başkanı Salih<br />

Kılıç da zaman zaman müzakereci gibi<br />

liderlik yaptı. Arabulucu oldu, eksik olmasın,<br />

üç defa da geldi. Ama maalesef<br />

40 senedir kurduğumuz barış düzeni-<br />

mizi bu sefer sendikacı arkadaşlarımız<br />

kopardı; bundan dolayı üzgünüz. Ama<br />

aynı zamanda da memnunuz, hükümetimizin<br />

istediği gibi işyerlerimiz<br />

üretime devam edecektir. İhracat ve<br />

yatırımlar devam edecektir. İşçilerimiz<br />

de alacakları ücretlerden memnun olacaktır.<br />

Çünkü her yapılan anlaşma işçi<br />

lehine olduğu sürece biz daima işveren<br />

olarak memnun oluruz. Ama işverenin<br />

yapmış olduğu bu anlaşmanın sendikacıların<br />

lehine olduğu noktada çok rahatsızlık<br />

duymaya başladık. Çünkü bizim<br />

dışımızda yaptıkları ikili anlaşmalarda<br />

gösterdikleri toleranslara rağmen,<br />

bize karşı bu kadar sert ve biraz<br />

da saygıdan eksik tutum olması bizi<br />

fevkalade rahatsız etti. O yüzden biz<br />

4’üncü maddeyi müzakere dahi etmeden,<br />

‘istediğinizi yazın, altına imza atacağız’<br />

diye müzakereden çekildik. Geçmişten<br />

bu yana diyalog içinde gelişmiş<br />

işçi-işveren ilişkilerinin bu şekilde kopacak<br />

noktaya gelmemesi lazımdı.<br />

Bundan dolayı üzgünüz. Biz işçilerimize<br />

üç misli dahi fazla para versek yine<br />

memnun oluruz. Çünkü bu işçilerimi-<br />

“Rahmetli Seyfi Demirsoy ve<br />

Şevket Yılmaz’dan bu yana<br />

yaşanan diyaloglarımızın tam<br />

tersi bir hadise oldu.<br />

Yeni seçilmiş olan TEKSİF<br />

idarecilerinde saygı, hürmet ve<br />

tolerans mantığını görmedik.<br />

Aramızdaki bütün geçmişin<br />

güzel bağlarını bu arada<br />

kopardık. Oysa şimdiye kadar<br />

işveren ve işçi sendikaları<br />

arasındaki müzakereler anlayış,<br />

barış, tolerans ve saygıyla<br />

yapılırdı.”<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

zin eline geçecektir. Ama işçi sendikası<br />

diyaloglarımızı kopardığı için bu anlaşmadan<br />

maalesef hiçbirimiz memnun<br />

değiliz."<br />

Halit Narin, 10 Eylül'de katıldığı<br />

CNBC-e’deki programda ise görüşmelerin<br />

saygı ve sevgi çizgilerinin ötesinde<br />

yapıldığını söyledi. Narin, <strong>Türkiye</strong>'de<br />

hiç bir zaman grev ve lokavt olmasını<br />

istemediklerini belirterek,<br />

"Amacımız <strong>Türkiye</strong>’de daima barış ve<br />

huzur olması. Çünkü <strong>Türkiye</strong>’nin barışa,<br />

huzura ve üretime ihtiyacı var. İnsanlar<br />

mutlu olsun gayreti içinde olmalıyız.<br />

Toplu sözleşme sürecinde şimdiye<br />

kadar hep ümitli konuşuyordum.<br />

Görüşmeler daima biter, diyordum.<br />

Çünkü anlaşmanın şartları belli. Anlaşma<br />

ne için yapılır? İşverenin üretimi<br />

devam ettirebileceği platformdaki ekonomik<br />

dengeleri kurmak için yapılır.<br />

Burada çalışan insanların dengeleri<br />

içindeki gelirlerini ayarlamak için yapılır.<br />

Biz de bu çalışmayı uzun uzun yaptık,<br />

konuştuk. Türk-İş Başkanı Salih Kılıç<br />

Bey'e gittik. O da bize üç defa geldi,<br />

son toplantıya da katıldı. Tatlı ve tatsız<br />

hatıralarımız oldu" dedi.<br />

Sonuçta anlaşmayı imzaladıklarını<br />

belirten Halit Narin, "Ama mühim olan<br />

şuydu: Saygıyı bitirmek çok kötü bir<br />

şey. Biz 40 senedir herkesin sendikalaşmasını,<br />

işyerlerinde sendikaların olmasını,<br />

sendikaların işveren ve işçi teşkilatları<br />

olarak düzenli çalışmalarını gözettik.<br />

Ama son toplantıda gördük ki,<br />

sendikaya yeni seçilen takımın ne çalışanlarla<br />

fazla alâkası var ne de işverenin<br />

dengeli çalışabilmesi, ekonomik<br />

sistemin devam edebilmesi için olumlu<br />

yaklaşımları var" diye konuştu.<br />

Görüşmeler sırasında Türk-İş Başkanı<br />

Salih Kılıç'ın arabulucu olarak katıldığına<br />

dikkat çeken Halit Narin, bu<br />

süreçte yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi:<br />

"Salih Bey büyük bir teşkilatın


aşkanı. Salih Bey'i çok<br />

severim, çok da iyi arkadaşlığımız<br />

var. Ama son<br />

toplantıda TEKSİF sendikası<br />

idarecilerinin tutumunu<br />

fazla destekleyen,<br />

işverenin ve işyeri<br />

dengelerinin oradaki<br />

kaybedeceği mantığa<br />

fazla yaklaşmadan müzakereci<br />

vasfını fazla ortaya<br />

koyan bir tutum<br />

sergiledi. Yapılan diğer<br />

ikili anlaşmalar dikkate<br />

alındığında, <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

en büyük ve en<br />

ciddi teşkilatı olan bizim<br />

teşkilatımıza gelince direniyorlar.<br />

Yani ‘bu örnek<br />

olması için mi yapılıyor’<br />

diye düşünüyorduk senelerdir.<br />

Hayır, bu böyle olmuyor. Bize karşı yapılmış<br />

olan mücadele onların sendikacılığı<br />

için yapılıyor. Bizim dışımızda,<br />

bizden evvel ve bizden sonra yapılanların<br />

hepsinde ise büyük toleranslar<br />

gösteriliyor. Göstermelik anlaşmalar<br />

ortaya konuyor. Esasında ekonomide<br />

en çok sıkıntı çeken tekstildeki arkadaşlarımın<br />

yük altına girmemesi icap<br />

ettiği için direndik. Yani bunlar yanlıştır,<br />

dedik. Bundan hiç kimsenin fazla<br />

kaybı olmazdı. Ama benim işveren arkadaşlarımın<br />

hem morali yerine gelir<br />

hem de çalışmalarında büyük bir avantaj<br />

yaratabilirdi. Görüşmelerde bunu<br />

söyledik. İşyerleri ne kadar rahat çalışırsa<br />

herkese fayda getirir, dedik."<br />

Halit Narin, işverenin zam önerisinin<br />

düşük kaldığı yönündeki bir soruya<br />

ise "Görüşmeler 40 senedir böyle yapılır.<br />

Bu yeni yapılan bir şey değil ki. Gelindamat<br />

gibi bir şeydir. Damat her şeye<br />

söz verir, gelin de her şeyi fazlasıyla ister.<br />

Sonunda da ne olacaksa, o olur. Bu<br />

kolektif iş akdi, işçi-işveren ilişkilerinde<br />

işçiler alabildiğine gökyüzünde aydan<br />

bir şeyler isterler. İşverenler de yerin altında<br />

olmayan rakamları vermeye çalışırlar.<br />

Ama neticede gelinen yerde hep<br />

anlaşma olur" yanıtını verdi.<br />

"Pazarlık yapmadan anlaşma olmaz"<br />

diyen Halit Narin sözlerine şöyle devam<br />

etti: "Gelinen noktada bizi üzen taraf<br />

şu: Ben 40 senedir üzülmeden iş yaparım<br />

ve işçi sendikaları lehine kararlar<br />

alınması için de hep çalışırım. Görünüşüm<br />

itibarıyla kamuoyunda öyle gözükmem<br />

ama dengeyi bozacak mevkide<br />

olacak olsak bir dakikada bozulur.<br />

Bu seferki görüşmeler, saygı ve sevgi<br />

çizgilerinin ötesinde devam etti. Karşımızdaki<br />

insanlar en ufak bir taviz vermeden<br />

müzakereyi bitirme gibi bir<br />

mantıkla geldiler. Üç maddenin müzakeresinde<br />

Sayın Kılıç’la konuştuktan<br />

sonra ben de 4’üncü maddenin müzakeresini<br />

yapmadım. ‘Yazın’ dedim kağıda.<br />

Ne istiyorsanız yazın, altını imza<br />

edeceğim. Verilecek olanın çok daha<br />

fazlasını verecek şekilde verdim. Neden?<br />

Çünkü artık 4’üncü maddeye de<br />

benim gibi bir teşkilatın başkanının müzakere<br />

ederek ondan da "hayır" cevabını<br />

almasının bir mantığı yoktu. Dolayısıyla<br />

işveren arkadaşlarımın temsilcisi<br />

olarak, yapılan bu hareket bizim TEK-<br />

SİF’le olan münasebetlerimizi 40 sene<br />

sonra artık bir açmaza götürmemiştir,<br />

bitirmiştir. Bizi üzen hadise anlaşmanın<br />

bu şekilde bitmesidir. Hiçbir gün anlaşma<br />

yapmayacağız, demedik. Sıfır zam,<br />

demedik. İlk başlangıçta, geçen günleri<br />

vermeyeceğiz, dedik. Yani bunlar bu<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

işin taktikleri. Dans<br />

ederken de böyle tek başına<br />

etmezsin, mutlaka<br />

karşındakiyle beraber<br />

dans edeceksin. İşin<br />

normali bu. Ama karşımızdaki<br />

işçi sendikasının<br />

yeni seçilen takımı<br />

ve Sayın Kılıç’ı da bu<br />

işin içine fazlasıyla soktukları<br />

için bize karşı<br />

olan sevgi ve saygıda<br />

büyük eksiklik oldu. Biz<br />

buna tahammül edemeyiz.<br />

Dolayısıyla bundan<br />

sonraki taktiklerimiz artık,<br />

hep yanında olduğumuz<br />

TEKSİF sendikasıyla<br />

beraber olmayacaktır.<br />

Hep karşımızda<br />

olan bir TEKSİF sendikasıyla olacaktır.<br />

İkili anlaşmalarda yaptıkları şartları<br />

sendika başkanlarıyla biz de geliştirmeye<br />

çalışacağız, biz de ikili anlaşma mantığına<br />

gireceğiz. Ama ben, işverenlerim<br />

ve hükümet namına hiçbir şekilde grev<br />

ve lokavt döneminin yaşamasını isteyen<br />

bir başkan değilim. <strong>Türkiye</strong> grevsiz, lokavtsız<br />

ve ne olursa olsun anlaşarak,<br />

üzülerek veya böyle istemeyerek de olsa<br />

anlaşma yaparak masadan ayrılmalıdır.<br />

<strong>Türkiye</strong> üretime ve yatırıma devam<br />

etmelidir. İşçisiyle beraber çalışmaya<br />

devam etmelidir; ama sendikacı için değil.<br />

Bizi üzen, sendikacı için yapılan anlaşmadır.”<br />

Halit Narin, “Bu anlaşma imzalandı,<br />

ama bundan sonra ne olacak? <strong>Tekstil</strong><br />

sektörü nasıl devam edecek. Hükümetten<br />

beklentileriniz neler” şeklindeki<br />

soruya ise şu yanıtı verdi: “Yeni hükümet<br />

politikasında yatırım ve üretime<br />

yönelik daha fazla ağırlık var. Eskisine<br />

kötü demiyoruz ama yeni kabine ekonomiye<br />

daha yakın insanlardan oluşuyor.<br />

Sanayici ve yatırımcının daha fazla<br />

üretim ve yatırıma yöneleceğine inanıyoruz.<br />

Ancak burada şu gerçek de<br />

var. Programda “üretimle kalkınma”<br />

diye bir laf yok. Sektörel teşvikler var.<br />

Bu çok iyi. Ama üretimle, yatırımla kalkınmaya<br />

dönük cümleler yok.”<br />

9


10<br />

Kapak<br />

Türk tekstili, TTS‹S ile ITMA <strong>2007</strong>’de<br />

sonsuza kadar ‘buraday›m’ dedi<br />

Üretimde de teknolojide de<br />

sonsuza kadar Türk tekstili<br />

Türk tekstil<br />

sanayiinin global<br />

pazardaki<br />

hakimiyetini<br />

koruma<br />

misyonunu ilke<br />

edinen<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />

<strong>Sanayii</strong><br />

<strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong>, bu kez<br />

de üyelerini<br />

dünyadaki en son<br />

teknolojilerle<br />

buluşturdu.<br />

Sendika üye<br />

işlerlerinden<br />

oluşan iki grup<br />

halindeki 350<br />

kişilik heyet,<br />

Yönetim Kurulu<br />

Başkanımız Sayın<br />

Halit Narin’in<br />

önderliğinde<br />

ITMA <strong>2007</strong>’de<br />

gövde gösterisi<br />

yaptı.<br />

ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> Sendi-<br />

T<br />

kası, sektördeki öncülüğünü sürdürmeye<br />

devam ediyor. Üyelerine uluslararası<br />

fuarlara katılarak, tekstil ve hazır<br />

giyim sektöründeki en son teknolojileri<br />

ve üretimleri, pazardaki yenilikleri yerinde görme<br />

fırsatı sunan <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong>, 13-20 Eylül <strong>2007</strong> tarihleri arasında<br />

Almanya’nın Münih kentinde gerçekleştirilen<br />

ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’nda, Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Halit Narin’in önderliğinde son gelişmeleri izlemek<br />

amacıyla yerini aldı.<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın,<br />

2006 yılında uygulamaya koyduğu üye işyerlerinin<br />

ticari ve teknik kapasitelerini güçlendirmek,<br />

dış ticaret faaliyetlerini çeşitlendirerek<br />

geliştirmek ana temasını taşıyan “Fuar Teşvik<br />

Projesi”, 30 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde birinci yılını<br />

doldurdu. Türk ekonomisinin gelişiminde öncü<br />

rol oynayan “tekstil ve hazır giyim sektörünün”<br />

değişen uluslararası koşullara paralel olarak<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

ağırlaşan şartlarına, üyeleri nezdinde destek vermek<br />

hedefini taşıyan bu projeden geçen bir yıllık<br />

dönemde önemli sayıda üyemiz yararlandı. Bu<br />

kapsamda, üyelerinin önerileri, Fuar Komitesi’nin<br />

detaylı çalışmaları, Halit Narin başkanlığındaki<br />

sendika Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilerek,<br />

1 Temmuz <strong>2007</strong>–30 Haziran 2008<br />

dönemini kapsayacak şekilde yeni destek kalemleri<br />

ile revize edilerek, projenin ikinci yılı uygulanmaya<br />

başlandı. Yeni dönemin ana unsurları<br />

daha çok sayıda üyenin, yurtdışı faaliyetler dışında,<br />

yurtiçindeki fuarlarda da desteklenmesi<br />

ve her dönem büyük önem taşıyan eğitim başlığı<br />

kapsamında yurtdışı seminerlere de katılmasına<br />

imkan vermek üzerine hazırlandı.<br />

Üye firma çal›flanlar›na<br />

yerinde e¤itim<br />

Fuar Teşvik Projesi’nin içinde yer alan dünyanın<br />

en büyük uluslararası tekstil makineleri fuarı<br />

olan ve dört yılda bir düzenlenen ITMA <strong>2007</strong> Fu-


arı, sendika üyesi işyerlerine bağlı çalışanların<br />

büyük katılımıyla Türk tekstil<br />

sanayiinin uluslararası arenada rakiplerine<br />

‘ben buradayım’ mesajını verdiği<br />

bir alana dönüştü. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

<strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’na üye 58 işyerinden<br />

350 kişinin iki grup halinde katıldığı<br />

ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’nda, üretim aşamasında<br />

yer alan firma çalışanları, sektördeki<br />

teknolojik gelişmeleri ve kullanım<br />

alanlarını yerinde takip ederek<br />

mesleki bilgi ve eğitimlerini artırma imkanı<br />

buldu.<br />

TTS‹S heyeti<br />

g›ptayla izlendi<br />

Türk ekonomisinin üretime dayalı<br />

gelişme sürecinde lokomotif görevini<br />

üstlenen tekstil sektörünün sorunlarına<br />

çözüm üretme yanında, üretime vizyon<br />

getirme görevini de üstlenen <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>,<br />

uzun süredir yakından takip ettiği IT-<br />

MA Fuarı’na, <strong>2007</strong> yılında üye işyerlerinin<br />

yönetici ve teknik kadroları ile birlikte<br />

katılarak tüm alanları geniş anlamda<br />

gözlemleme imkanı yarattı.<br />

Uluslararası koşullara uyum sağlama,<br />

küreselleşmenin getirdiği hızlı sermaye<br />

hareketleri, güçlü Türk Lirası, düşük döviz<br />

kuru politikalarıyla başlayarak, bir dizi<br />

başka unsurlarla desteklenir hale gelen<br />

“ithalata dayalı” büyüme politikaları,<br />

tekstil gibi büyük istihdam yaratan, yerli<br />

girdi kullanmaya müsait bir sektörü<br />

olumsuz olarak etkilemeye başladı.<br />

TTSİS’in tekstilin önemini vurgulayarak,<br />

Avrupa’da azalan üretimin<br />

Uzakdoğu ülkeleri yerine daha rahat ve<br />

kolay olarak “ülkemizde yapılabileceği”<br />

inancı ile başlattığı girişim ve söylemleri<br />

sürüyor. Son dönemde tekstilin<br />

yerini farklı sektörlerin aldığı, <strong>Türkiye</strong>’de<br />

tekstilin bittiği olgularına sektör,<br />

ITMA Fuarı’nda kendi cevabını verdi.<br />

Fuar, Türk makine üreticilerinin giderek<br />

yükselen konumları yanında,<br />

güçlü Türk ziyaretçileri ve yatırımcıların<br />

ilgisinin gözlemlenmesi açısından<br />

çok yararlı oldu. TTSİS’in son 2 yıldır<br />

uygulamaya aldığı, üyelerinin ihracatını<br />

geliştirme ve sektöre yönelik bilgi ve<br />

görgülerini geliştirme faaliyetleri, fuarlara<br />

destek politikaları ile somut sonuçlar<br />

vermeye devam ediyor. Rekabetin<br />

yanında, akıllı üretim, etkin ve verimli<br />

enerji kullanımı, vb. konularda yeni açılımlara<br />

imkan veren proje, 4 yılda bir<br />

farklı ülkelerde yapılan ITMA <strong>2007</strong> Fuarı<br />

ile zirveye ulaşmıştır.<br />

TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit<br />

Narin liderliğindeki heyetler, 12-15 ve<br />

15-18 Eylül <strong>2007</strong> tarihleri arasında Münih’te<br />

incelemede bulundular. Üretimin<br />

farklı aşamalarında görev alan sektör<br />

mensupları arsındaki teknik ve uygulayıcıların<br />

yaşadığı heyecan ve bilgi edin-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Mine fiENKUL<br />

Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Koordinatörü<br />

• ITMA Fuar›’n›n ziyaretçi yap›s› dikkatlice<br />

incelendi¤inde, <strong>Türkiye</strong>’nin mevcut<br />

rakipleri ve potansiyel pazar ortaklar›n›<br />

görmesi aç›s›ndan büyük bir aç›kl›k sa¤lamaktad›r.<br />

• AB uyum sürecinde sürekli dile getirilen,<br />

birli¤in ikili serbest ticaret anlaflmalar›<br />

yapt›¤› ülkeler aras›nda tekstilin güçlü ismi<br />

Meksika’n›n bask›s›n›n artmakta oldu¤uydu.<br />

• ‹ranl› ifladamlar›n›n fuara gösterdi¤i<br />

ilgi, yine bölgemizde ‹ran’›n sakin ve emin<br />

ad›mlarla tekstile yapt›¤› yat›r›m› gösteriyordu.<br />

• Türk tekstil sektöründeki mevcut 150<br />

milyar dolarl›k yat›r›m, ITMA Fuar› ile sürece¤inin<br />

sinyallerini veriyordu.<br />

• ITMA <strong>2007</strong> fuarlar›n en önemli özelli-<br />

¤i olan sektördeki yenilikleri görme ve gözlemle<br />

yan›nda, k›sa zamanda çok say›da<br />

firmay› bir arada görme olana¤›n› da sunuyordu.<br />

Fuardan izlenimler<br />

me gayreti, projenin doğruluğunu ortaya<br />

koyan somut birer göstergeydi.<br />

TTSİS Yönetim Kurulu’nun geniş çaplı<br />

katılımı, üye işyerlerinin güçlü iştiraki,<br />

Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı’nın koordine ettiği çeşitli<br />

üniversitelere mensup genç öğretim<br />

üyeleri ve en önemlisi de <strong>2007</strong>-2008 öğretim<br />

yılında faaliyete geçen METEM<br />

Çerkezköy İşletmeler Üstü Eğitim Merkezi’nin<br />

kadroları, fuarda görev başındaydı.<br />

• TTS‹S’in sektörü uluslararas› arenada<br />

tan›tma projesinin de ilk örne¤i IT-<br />

MA’da sergilendi. Fuar›n ana girifli Bat› kap›s›nda<br />

yer alan 9x2.5 metre büyüklükteki<br />

reklam panosu sadece TTS‹S’in de¤il,<br />

Türk tekstil sektörünün varl›¤›n› sürdürme<br />

kararl›l›¤›n› ifade eden “Turkish Textile Forever”<br />

slogan› ile dikkatleri çekiyordu.<br />

• De¤iflen dünya koflullar› ile Asya’ya<br />

aç›lan ITMA Fuar›, ITMA Asia<br />

konsepti çerçevesinde 2008 y›l›nda 2<br />

kez üst üste Singapur’da düzenlenmesinin<br />

ard›ndan Shanghai’ya tafl›n›yor.<br />

ITMA <strong>2007</strong> Münih Fuar›, ayn› zamanda<br />

üretim kalitesine paralel olarak sat›fllar›<br />

artan Uzakdo¤ulu makine üreticilerinin<br />

yükselifl trentlerini gözlemlemek aç›s›ndan<br />

da çarp›c›yd›.<br />

• TTS‹S heyeti fuar münasebetiyle bulundu¤u<br />

Münih’te Baflkonsolos A. Rifat<br />

Köksal’la da yak›n iliflki kurarak bilgi al›fl<br />

veriflinde bulundu.<br />

11


12<br />

Kapak<br />

Toplam 350 kişiden oluşan <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> heyeti,<br />

fuarı ziyaret eden toplam 7 bin 300<br />

kişilik Türk katılımcılar arasında, bütünlüğü<br />

ve sektöre hakimiyeti ile örnek<br />

görüntü verdi. TTSİS’in konukları için<br />

hazırladığı bir örnek tekstil dokulu çantalar,<br />

takım ruhunun simgesi olarak göze<br />

çarpıyordu.<br />

Üniversiteler de<br />

bizimle birlikte<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong>’nın 350 kişilik ITMA<strong>2007</strong> heyetinde,<br />

üniversitelerimizden değerli akademisyenler<br />

de yerini aldı. Sendikamızın<br />

bünyesinde kurulmuş olan Türk <strong>Tekstil</strong><br />

Vakfı’nın aracılığı ile fuara katılımları gerçekleşen<br />

30 akademisyen, 10 üniversitenin<br />

tekstil bölümlerinde sektörümüzün<br />

geleceği için öğrenci yetiştiriyor. Sektördeki<br />

gelişmeleri ve yeni teknolojileri bizimle<br />

birlikte yerinde inceleyen akademisyenlerin<br />

bağlı olduğu üniversiteler ise<br />

şöyle sıralanıyor: Çukurova Üniversitesi,<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi,<br />

Gaziantep Üniversitesi, İstanbul Teknik<br />

Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,<br />

Pamukkale Üniversitesi, Sütçü İmam<br />

Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi<br />

ve Uludağ Üniversitesi.<br />

Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı işbirliğiyle Çerkezköy'de<br />

yapımı tamamlanan <strong>Tekstil</strong><br />

Sektörü İşletmeler Üstü Mesleki Eğitim<br />

Merkezi’nden (METEM) eğitmenlerimiz<br />

de ITMA <strong>2007</strong>’de bizimle fuara katılan<br />

eğitimciler arasında yerini aldı.<br />

Çerkezköy METEM’de eğitim alacak<br />

genç nesillerin sektöre katılmalarını kolaylaştıracak,<br />

üretim sürecini birebir yaşayacakları<br />

bir planlamayı hedefleyen<br />

eğitim faaliyetlerini güçlendirmek için<br />

temaslarda bulunan Vakıf Başkanı Sadık<br />

Oğuz ile Başkan Yardımcıları Lütfi<br />

Paker ve Sezer Mavituncalılar, TTSİS<br />

Yönetim Kurulu Üyeleri Erhan Özkan<br />

ve Murat Kılıç’la beraber çeşitli görüşmeler<br />

yaptılar.<br />

Sektördeki son<br />

teknolojiler ITMA’da<br />

1951 yılından bugüne her dört yılda<br />

bir dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen<br />

ITMA Uluslararası <strong>Tekstil</strong><br />

Makineleri Fuarı, bu yıl 13-20 Eylül<br />

<strong>2007</strong> tarihlerinde Almanya’nın Münih<br />

kentinde yer alan Yeni Münih Fuar<br />

Merkezi’nde kapılarını açtı. <strong>Tekstil</strong><br />

makineleri ve aksesuarları konusunda<br />

dünyanın en büyük fuarı olan IT-<br />

MA <strong>2007</strong>’de, uluslararası tekstil makineleri<br />

sanayinin en yeni ürünleri ser-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Dünden bugüne<br />

ITMA Fuar›<br />

1951 Lille,Fransa<br />

1955 Brüksel,Belçika<br />

1959 Milano,‹talya<br />

1963 Hannover,Almanya<br />

1967 Basel,‹sviçre<br />

1971 Paris,Fransa<br />

1975 Milano,‹talya<br />

1979 Hannover,Almanya<br />

1983 Milano,‹talya<br />

1987 Paris,Fransa<br />

1991 Hannover,Almanya<br />

1995 Milano,‹talya<br />

1999 Paris,Fransa<br />

2003 Birmingham,‹ngiltere<br />

<strong>2007</strong> Münih,Almanya<br />

2011 Barselona,‹spanya<br />

ITMA Asya<br />

2001 Singapur<br />

2005 Singapur<br />

2008 Shanghai,Çin<br />

ITMA <strong>2007</strong>’nin organizatörü<br />

CEMATEX (Avrupa <strong>Tekstil</strong><br />

Makineleri Üreticileri Birli¤i)<br />

kimlerden olufluyor?<br />

ACIMIT ‹talya<br />

AMTEX ‹spanya<br />

BTMA ‹ngiltere<br />

GTM Hollanda<br />

SWISSMEM ‹sviçre<br />

TMAS ‹sveç<br />

UCMTF Fransa<br />

VDMA Almanya<br />

gilendi. Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Makineleri<br />

Fuarı ITMA Münih <strong>2007</strong>’nin düzenlenmesi<br />

dokuz Avrupalı üye federasyonun<br />

bünyesinde örgütlendiği<br />

Avrupalı CEMATEX tarafından üstlenildi.<br />

<strong>Tekstil</strong> makineleri sanayinin<br />

dünya çapındaki bu fuarı, tüm dünyadan<br />

yaklaşık 100 bin ziyaretçiyi ve<br />

bin 300 katılımcı firmayı kendisine çekiyor.<br />

İlki 1951 yılında Fransa’nın Lille<br />

kentinde yapılan ITMA Fuarı’nın,<br />

2011’deki ev sahibi ise İspanya’nın<br />

Barselona kenti olacak. ITMA Fuarı’nı<br />

düzenleme hakkına sahip olan orga-


nizatör kuruluş CEMATEX (Avrupa<br />

<strong>Tekstil</strong> Makineleri Üreticileri Birliği),<br />

Avrupa ülkelerinin makine sektöründeki<br />

üst örgütlerini bünyesinde bulunduruyor.<br />

CEMATEX üyeleri, ACI-<br />

MIT (İtalya), AMTEX (İspanya),<br />

BTMA (İngiltere), GTM (Hollanda),<br />

SWISSMEM (İsviçre), TMAS (İsveç),<br />

UCMTF (Fransa) ve VDMA’dan (Almanya)<br />

oluşuyor.<br />

Rakamlarla ITMA <strong>2007</strong><br />

2003 yılında Birmingham’da düzenlenen<br />

bir önceki ITMA Fuarı’nda<br />

40 ülkeden bin 475 katılımcı, 100 bin<br />

metrekarelik stant alanı ile katılırken,<br />

127 ülkeden 125 bin kişi tarafından ziyaret<br />

edilmişti. 13-20 Eylül tarihlerinde<br />

Münih’te 15’incisi düzenlenen IT-<br />

MA <strong>2007</strong>’ye ise 149 ülkeden 118 bin<br />

ziyaretçi katıldı. Ziyaretçilerin yüzde<br />

45’i ITMA’ya ilk kez gidenlerden oluşurken,<br />

ziyaretçi kalitesinin karar verici<br />

nitelikte kişiler olması fuarın hedeflenen<br />

çıtayı yakaladığını gösterdi.<br />

Ziyaretçilerin katılım sıralaması Almanya,<br />

İtalya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>,<br />

Brezilya, Fransa, İsviçre, İspanya, İran<br />

ve Belçika olarak belirlendi. <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

7 bin 300 kişilik bir ziyaretçi<br />

grubu ile yerini aldığı fuarda, ziyaretçilerin<br />

yüzde 80’ini oluşturan 95 bin<br />

kişi uluslararası ziyaretçiydi.<br />

38 ülkeden bin 451 katılımcı fuarda<br />

102 bin metrekarelik alanda tekstil<br />

makineleri sektöründeki son gelişmeleri<br />

ve yüksek teknolojileri sergilediler.<br />

Katılımcıların yüzde 86’sı fuarın<br />

uluslararası niteliğinden, yüzde 88’i<br />

K›sa K›sa ITMA <strong>2007</strong> Münih Fuar›<br />

Ziyaretçi say›s›: 149 ülkeden 118 bin kifli. Yüzde 45’i ilk kez fuara kat›l›rken, yüzde 80’i<br />

uluslararas› ziyaretçilerden olufltu.<br />

Ziyaretçilerin kalitesi: Karar verici nitelikte kifliler.<br />

Ziyaretçi s›ralamas›: Almanya, ‹talya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>, Brezilya, Fransa, ‹sviçre, ‹spanya,<br />

‹ran, Belçika.<br />

Ziyaretçi profili: <strong>Türkiye</strong>, 7 bin 300 kiflilik bir ziyaretçi grubu oluflturdu. Orta ve Güney<br />

Amerika’dan toplam 12 bin kifli geldi. Ülke da¤›l›mlar›na bak›ld›¤›nda; Brezilya, 4 bin 500<br />

kifli; Arjantin, 2 bin kifli; Meksika, bin 500 kifli ile fuara kat›ld›.<br />

Kat›l›mc› say›s›: 102 bin metrekarelik alanda 38 ülkeden toplam bin 451 kat›l›mc› fuarda<br />

yer ald›.<br />

Kat›l›mc› Ülke S›ralamas› ( Kullan›lan Alan baz›nda): Almanya, ‹talya, ‹sviçre, Belçika,<br />

<strong>Türkiye</strong>.<br />

Kat›l›mc› Ülke S›ralamas› (Firma say›s› baz›nda): ‹talya, Almanya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>,<br />

‹sviçre.<br />

de katılımcının kalitesinin iyiliğinden<br />

memnun olduklarını dile getirdiler.<br />

<strong>Türkiye</strong>, fuarda kullanılan alan bazında<br />

5’inci sırada yer alırken, firma bazında<br />

4’üncü katılımcı ülke oldu.<br />

Türk makinecileri<br />

rüfltünü ispatl›yor<br />

Türk tekstil makinesi üreticilerinin<br />

ITMA’daki varlığı gün<br />

geçtikçe büyüyor. Fuara, münferit<br />

olarak 100’e yakın firma katılırken,<br />

TEMSAD’da (<strong>Tekstil</strong> Makine<br />

Aksesuar Sanayi Derneği)<br />

sektörü bir araya getirme anlamında<br />

gayretli çalışmalar yapı-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

yor. TTSİS ile de işbirliği ve destek arayışında<br />

bulunan TEMSAD, ülkemizdeki<br />

<strong>Tekstil</strong> Makineleri Fuarı’nın organizatörü<br />

Tüyap Fuarcılık’la beraber 2009<br />

yılı Haziran ayında İstanbul da düzenlenecek<br />

“ITM, Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Makineleri<br />

Fuarı’na “güçlü uluslararası<br />

katılım” sağlamak üzere çalışmalar yapıyor.<br />

Fuarı ziyaret ederek, katılımcı<br />

Türk firmaları ile görüşen Devlet Bakanı<br />

Kürşad Tüzmen, <strong>2007</strong> yılı 11 Eylül<br />

itibariyle toplam 3.7 milyar dolara ulaşan<br />

makine ihracatının, yılsonunda 5<br />

milyar dolara çıkacağını belirterek, bu<br />

rakamlar içerisinde tekstil makinelerinin<br />

payının da artmaya başladığını ifade<br />

etti. 2006 yılının ilk 6 ayında 95 mil-<br />

13


14<br />

Kapak<br />

Sendikamız bünyesinde kurulan<br />

Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı, ilkini Çerkezköy'de<br />

kurduğu, diğerlerini de Adana ve<br />

Kayseri'de açmayı planladığı <strong>Tekstil</strong><br />

Sektörü İşletmeler Üstü Mesleki Eğitim<br />

Merkezi (METEM) için ITMA<br />

<strong>2007</strong>’de makine arayışındaydı. Fuar<br />

sırasında bizimle birlikte olan A.A.<br />

Muhabiri Andaç Hongur’un haberinde,<br />

Münih'te düzenlenen fuarda (IT-<br />

MA) METEM Projesi hakkında gazetecilere<br />

bilgi veren Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı<br />

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />

Lütfü Paker’in görüşlerine yer verildi.<br />

Lütfü Paker, fuarda bulunmalarının<br />

bir nedeninin de eğitim merkezlerine<br />

makine almak olduğunu aktardı.<br />

Fuarda dokuma makineleri için Almanya<br />

ve Belçika'dan firmalarla görüştüklerini<br />

belirten Paker, bu iş için<br />

ayrılmış bütçeleri olduğunu ifade<br />

ederek, ''Biz makineleri, eğitim amaçlı<br />

olması nedeniyle makine fabrikalarından<br />

bedava almak için çalışıyoruz.<br />

Adana'da kurmayı planladığımız<br />

yon dolar olan Türk tekstil makine sektörü<br />

ihracatı, <strong>2007</strong> yılının aynı döneminde<br />

yüzde 25’lik bir artışla 120 milyon<br />

dolara çıkmış olup, yılsonunda 250<br />

milyon dolara ulaşması bekleniyor.<br />

Türk tekstil makinecilerinin ihracat<br />

gerçekleştirdiği ülkeler arasında, Hindistan,<br />

Özbekistan, Almanya, Mısır,<br />

İran, İtalya, Rusya Federasyonu, Pakistan<br />

ve Çin yer alıyor. Katılımcı Türk firmaları<br />

arasında ACC Makine, Alkan<br />

Group, Cihan Makine, Dilmenler, Güven<br />

Çelik Makine, Lafer-Türk, Hale<br />

Makine, Polteks, Tolkar Makine gibi<br />

firmalar sayılabilir.<br />

Vakf›m›z METEM’ler için makine bakt›<br />

METEM için 3, Çerkezköy<br />

için 2 makine eksiğimiz var''<br />

dedi.<br />

<strong>Türkiye</strong>'de ilk kez 9'uncu<br />

sınıftan başlamak üzere tekstil<br />

mekatroniği ve tekstil laborantı<br />

yetiştirecek bir meslek<br />

lisesi kurduklarını anlatan<br />

Lütfü Paker, mekatronik<br />

ve laborant sınıflarına bu yıl<br />

başlayan 24 tane öğrencileri<br />

bulunduğunu, okullar açıldıktan<br />

10 gün sonra da Çorlu<br />

Meslek Lisesi'nin son sınıf öğrencilerinden<br />

22 kişilik bir grubun da staj<br />

için buraya geleceğini tahmin ettiğini<br />

kaydetti. Birebir makinelerin içinde<br />

olacağı için az öğrenci alındığını dile<br />

getiren Paker, ''Bu eğitim merkezi<br />

ara eleman yetiştirilmek için düşünülmüş<br />

bir merkez. Bunun esas adı<br />

da Almanca'dan tercüme etmeye<br />

kalkarsanız 'işletmeler üstü eğitim<br />

merkezi'' dedi. Paker, okulların işletmeye<br />

bağlı olmadan işletmeye dönük<br />

eleman yetiştiren<br />

eğitim merkezleri<br />

olduğunu belirterek,<br />

bugüne kadar<br />

Çerkezköy'deki ME-<br />

TEM için 8 milyon<br />

dolar harcadıklarını<br />

söyledi.<br />

Hannover, Münih, Frankfurt, Köln,<br />

Düsseldorf, Berlin, Nüremberg, Stuttgart,<br />

Essen, Leipzig ve Hamburg gibi<br />

fuar flehirleriyle Almanya, dünyan›n en<br />

büyük sektörel fuarlar›na ev sahipli¤i<br />

yap›yor. Almanya’daki önemli fuarlar›n<br />

sektör da¤›l›m› ise flöyle: G›da; Anuga /<br />

Köln; Kitap; Frankfurt Kitap Fuar›; Turizm;<br />

ITB,Berlin; Oyuncak; Uluslararas›<br />

Oyuncak Fuar›, Nüremberg; ‹nflaat; Bautech<br />

,Münih; Sanayi ;Hannover Sanayi<br />

Fuar›, Hannover. Uluslararas› fuarc›l›kta<br />

dünyan›n 1 numaras› olan Almanya’da,<br />

uluslararas› ticaret fuarlar›n›n üçte<br />

ikisi gerçeklefliyor. Her y›l 150 ticaret<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong> (TÜTSİS) Yönetim Kurulu<br />

İkinci Başkanı Sadık Oğuz da, fuardaki<br />

firmaların, METEM Projesi konusunda<br />

çok heyecanlandıklarını anlattı.<br />

Çerkezköy'de kurulan okulu bayramdan<br />

sonra açmayı planladıklarını ifade<br />

eden Oğuz, Alman Instutute Für<br />

Textile Denkendorf adlı tekstil enstitüsüyle<br />

de işbirliği yapacaklarını bildirdi.<br />

Oğuz, Adana'da açmayı planladıkları<br />

METEM binasının ise bu yılın sonunda<br />

tamamlanacağını, Kayseri'de<br />

çalışmaların devam ettiğini anlattı.<br />

Oğuz, işletmelerde 5 yıl, 10 yıl çalışmış,<br />

bu işi çok iyi bilen usta eğiticileri<br />

tayin etme yetkisini aldıklarını belirterek,<br />

bunlar yetmediği takdirde yurtdışından<br />

da öğretmen istihdam edebileceklerini<br />

söyledi.<br />

Almanya, fuarlarla yafl›yor<br />

fuar› 160 bin kat›l›mc›y›, 9-10 milyon ziyaretçiyi<br />

a¤›rl›yor. Ülkedeki 25 fuar merkezinde<br />

2.65 milyon metrekare sergileme<br />

alan› var. Dünyan›n en büyük 5 fuar<br />

merkezinin 4’ü Almanya’da. Fuar kat›l›mc›<br />

ve ziyaretçilerinin toplam 10,5 milyar<br />

euroluk harcama yapt›klar› düflünürken,<br />

kat›l›mc›lar 6,5 milyar euro, ziyaretçiler<br />

3,5 milyar euro b›rak›rken, fuar<br />

alanlar›na yat›r›m 500 milyon euro<br />

olarak gerçeklefliyor.Tüm bu harcamalar›n<br />

Alman ekonomisinde yaratt›¤› katk›<br />

23 milyar euro, yaratt›¤› istihdam da<br />

250 bin kifli olarak ifade ediliyor.<br />

Kaynak: AUMA


Narin: Bu sektörü hiç kimse<br />

çocuk emzi¤i gibi kullanamaz<br />

Ulusal basınımızın temsilcileri<br />

de, ITMA <strong>2007</strong>’de TTSİS ile<br />

birlikte Münih’teydi. Yönetim<br />

Kurulu Başkanımız Halit Narin’in<br />

basın toplantısında, gündemin<br />

başında sektörün sıkıntıları<br />

yerini korudu.<br />

ünih’te düzenlenen ITMA<br />

M<br />

<strong>2007</strong>’de ulusal basınımızın<br />

temsilcileri de 350 kişilik heyetimizle<br />

birlikteydi. Gezi organizasyonumuz<br />

sırasında gazetecilerle<br />

düzenlediği basın ile sohbet<br />

toplantısında <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />

<strong>Sendikası</strong> (TTSİS) Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Halit Narin, tekstil sektörünün<br />

gündemindeki konular hakkında<br />

önemli açıklamalarda bulundu.<br />

Halit Narin, tekstil sektöründeki<br />

toplu iş sözleşmesi görüşmeleri konusunda<br />

''Bir insanın saygı ve sevgiyi kaybettiği<br />

noktada yapılan hiçbir iş, iş değildir.<br />

40 sene Türk-İş'le fevkalade diyalog<br />

kurduk, ama son anlaşmada saygı<br />

ve sevgi çizgisinin kaybolduğu bir ortamda<br />

gerek Türk-İş Başkanı'nın gerek<br />

TEKSİF Başkanı'nın bizimle müzakere<br />

etmesinden fevkalade rahatsız olduk''<br />

dedi. Bu durumda çıkacak maliyetin<br />

önemli olmadığını ifade<br />

eden Narin, ''Para her şeyin<br />

önüne geldiği zaman<br />

ne vatan, ne millet, ne<br />

bayrak, ne aile, ne inanç<br />

kalır. Para işin tabiatında<br />

var, sistemin parçası ama<br />

kendisi değil. Onun için<br />

bu yerde arkadaşların<br />

yapmış olduğu şey çok<br />

büyük sürpriz oldu, çok<br />

acı oldu'' açıklamasında<br />

bulundu. ''40 senedir yapılan<br />

köprüler atıldı'' ifadesini<br />

kullanan Narin, 1950'lerden başlayan<br />

sistemde işçi ile işveren arasında<br />

saygı sevgi olduğunu, kavganın işin doğasında<br />

olduğunu dile getirerek, şunları<br />

söyledi:<br />

''Her zaman grev, lokavt vardır. Bunların<br />

hepsinin içinde, beraber yaşayacağımız,<br />

beraber sevgi ile saygı ile götüreceğiz<br />

mantığı vardır. Biz sevgi olmayan<br />

hiçbir yerde mutlu olmayız. Saygısız ve<br />

sevgisiz buluyorsak, ölçünün ötesinde<br />

hareketler var. Çok üzgünüz, böyle insanların<br />

Türk iş hayatında olmalarından<br />

dolayı kızgınız. Bu dönemde, <strong>Türkiye</strong>'nin<br />

yatırımla kalkınacağı bir dönemde,<br />

50 sene evvelki mantalitenin gerisindeki<br />

idarecilerle muhatap olmamalıyız.<br />

Yeniden bu insanlarla<br />

masaya oturmak zorunda<br />

değiliz, masaya oturmayacağız.''<br />

Kimse sektörü<br />

bir kenara itemez<br />

Halit Narin, tekstil sektörünün<br />

Hindistan'da ve<br />

Çin'de devlet tarafından<br />

desteklendiğini, ancak <strong>Türkiye</strong>'de<br />

desteklenmediğini<br />

ifade ederek, ''Bu rekabet<br />

koşullarını ayarlayacak olan<br />

hükümet...'' dedi. Kayıtdışı<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

ile mücadele eden sektörlerin sanayi ve<br />

yatırımcı sektörü olduğunu belirterek,<br />

''Hiç konuşmayan sektör, ithalatçı ve<br />

tüccar sektörü. Ağzını bile açmaz'' şeklinde<br />

konuştu. 4 milyon kişilik tekstil<br />

sektörünü kimsenin bir kenara itemeyeceğini<br />

ifade eden Narin, ''Bu sektörü hiç<br />

kimse çocuk emziği gibi kullanamaz.<br />

Kullanmak isteyen de varsa mücadelemizi<br />

yaparız'' uyarısında bulundu.<br />

ITMA <strong>2007</strong>’ye ilişkin görüşlerini de<br />

aktaran Halit Narin, açıklamalarını şöyle<br />

sürdürdü:<br />

''Aşırı ileri teknoloji koymuşlar, aşırı<br />

ileri teknolojiye kapital ve teknik olarak<br />

ortamın müsait olması zor. Bu kadar sofistike,<br />

verimli ve her şeyi elektronik<br />

olan sistemin bakımı ve çalıştırması<br />

<strong>Türkiye</strong>'de sanayi içinde mümkün değil.<br />

Yeni fabrikanın kurulması dudağı<br />

uçuklatacak kadar yüksek. 250 milyar<br />

dolarlık yatırımın kıymetini herkes bilmelidir.<br />

O makineyi alacak adamın düşünmesi<br />

bile farklıdır. 250 milyar dolar<br />

tekstil yatırımı var, bunu çalıştırmak ve<br />

devamlı devrede tutmak hükümetlerin<br />

birinci vazifeleri olması lazımken ikinci<br />

üçüncü sınıf muamelesi bile yapmıyorlar,<br />

devamlı ithalat yapıyorlar. <strong>Tekstil</strong>de<br />

mevcut yatırımları devre dışı bırakacak<br />

adımlar atıyor, ithalatı denetim altında<br />

tutmuyor.''<br />

15


16<br />

Kapak<br />

Avrupal› üretici havlu att›<br />

Türk üreticiler yükseliflte<br />

Avrupalı tekstil<br />

makinesi<br />

üreticilerinin<br />

yenilik üretmekte<br />

tıkanması ve<br />

artan maliyetler<br />

nedeniyle üretimi<br />

Çin’e kaydırması,<br />

son yıllarda atılım<br />

içerisinde olan<br />

Türk üreticiler<br />

için önemli bir<br />

fırsat yarattı.<br />

T Ü R K ‹ Y E<br />

T E K S T ‹ L<br />

S A N A Y ‹ ‹<br />

‹fiVERENLER‹<br />

S E N D ‹ K A S I<br />

ekstil üretiminin dünyadaki önemli<br />

T<br />

üreticilerinden biri olan <strong>Türkiye</strong>, ne<br />

yazık ki teknoloji üretimi konusundaki<br />

eksikliğini gidermek için Avrupa<br />

ülkelerinden makine ithal ederek,<br />

binbir zorlukla kazandığı dövizini yine yurtdışına<br />

yatırıyor. Ancak son yıllarda bu konuda<br />

atılan somut adımlar ülke adına ümit verici.<br />

Bir zamanlar Türk tekstilcilerinin peynir ekmek<br />

gibi makine aldığı ITMA Fuarı’na, <strong>2007</strong><br />

yılında 92 Türk makine üreticisinin katılımı<br />

bu fasit dairenin artık kırıldığını gösteriyor.<br />

Münih’te düzenlenen ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’na<br />

katılan Türk tekstil makine sektörünün temsilcileriyle<br />

yaptığımız görüşmelerde, yerli firmaların<br />

global birer oyuncu olma yolunda emin<br />

adımlarla ilerlediğini anlıyoruz. Sektörün bu<br />

konudaki en önemli şans faktörü, Avrupalı<br />

üreticilerin yenilik üretmede tıkanması ve artan<br />

üretim maliyetleri yüzünden piyasadan<br />

çekilmesi ya da üretimi Çin’e kaydırması. Ayrıca<br />

Avrupa’da tekstil üretiminin bitmesi,<br />

müşteriye yakın<br />

olamayan Avrupalımakinecilerin<br />

müşteri ihtiyaçlarına<br />

çözüm<br />

üretmesinin<br />

önündeki en büyük<br />

engel. Hal<br />

böyle olunca<br />

tekstil üreticilerinin<br />

yoğun olduğu<strong>Türkiye</strong>’de,müşterinin<br />

ihtiyacına<br />

göre üretim yapmak<br />

yanıbaşlarındaki makine üreticileri için<br />

yeni teknoloji geliştirmek adına önemli bir<br />

avantaj sağlıyor. Türk makine üreticilerinin<br />

beklentilerinin başında ise eğitimi sağlam mühendis<br />

yetiştirilmesi, Ar-Ge ve finansman konusunda<br />

devlet desteklerinin artırılması geliyor.<br />

Tabii sektörlerindeki arkadaşlarından da<br />

kaliteli servis ve üretim yapmalarını, kopya<br />

üretimden uzak durmalarını istiyorlar.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Hata pazar› hepimize kapat›yor<br />

Cihan Makine Yönetim Kurulu Başkanı Adnan<br />

Uzbil, 10 yıldır düzenlenen tüm ITMA fuarlarına<br />

katıldıklarını dile getirerek, ihracata başladıkları<br />

son 5 yıldır dünyanın 25-30 ülkesindeki<br />

fuara kendi marka ve stantlarıyla katıldıklarını<br />

söyledi. 1950 yılından beri faaliyette olan firmalarının<br />

Eskişehir’deki fabrikasında üretim yaptığını<br />

ifade eden Uzbil, satışlarının yüzde 80’inin<br />

ihracata yönelik olduğunu belirtti. Dünyada<br />

60’ın üzerinde ülkeye yılda ortalama 10 milyon<br />

dolarlık ihracat yaptıklarını anlatan Uzbil, kot eskitme<br />

makineleri yaptıklarını kaydetti. Concorde<br />

markası ile uluslararası pazarlarda yer edindiklerini<br />

vurgulayan Uzbil, “Eskiden fuarlara Cihan<br />

Makine olarak katılırdık. Fakat markamız olan<br />

Concorde kısa sürede ismimizin önüne geçti.<br />

Özellikle Uzakdoğu’da marka oldu. Biz de artık<br />

fuarlara markamızla katılıyoruz” diyerek fuarların<br />

pazarlarda yer edinmedeki önemine dikkat<br />

çekti.<br />

Ağırlıklı olarak Uzakdoğu ülkeleriyle çalıştıklarını,<br />

batıda İtalya, İspanya, Almanya, Polonya,<br />

Macaristan, Litvanya, Finlandiya’ya ciddi satış<br />

yaptıklarını, Yunanistan, Malta gibi ülkelerle de<br />

çalıştıklarını anlatan Adnan Uzbil, fuardaki bağ-


lantıların yüzde 10-20 düzeyinde satışa<br />

dönüştüğünü kaydetti. Türk tekstil makine<br />

sektörünün geleceğinin marka<br />

oluşturan firmalar için parlak olacağını<br />

işaret eden Uzbil, “<strong>Türkiye</strong>’de hala pek<br />

çok şeyi kopyalayan firmalar var. Ar-<br />

Ge’si ya da ön çalışması yok. Ucuza satsa<br />

da işi bilen almaz. Mesela Pakistan’da<br />

hata yapan bir firma yüzünden<br />

yıkama makinelerinde kapılar Türk<br />

markalarına kapandı. Bizim ekibimiz<br />

iyi. Eğitim için çaba harcıyoruz” dedi.<br />

Devletin deste¤i artmal›<br />

Dilmenler Makine Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Murat Dilmen, yıllık 25 milyo euroluk<br />

bir üretim kapasiteleri olduğunu<br />

ifade ederek, bunun yüzde 70’e yakınını<br />

ihraç ettiklerini söyledi. Bangladeş, Hindistan,<br />

Pakistan, Suriye, Mısır, Tanzanya,<br />

Güney Afrika, Peru, Şili gibi tekstilin<br />

olduğu 30’dan fazla ülkeye ihracat yaptıklarını<br />

dile getiren Dilmen, bu ülkelerin<br />

tümünde hem mümessilleri hem de<br />

servis ağlarının olduğunu belirtti. <strong>Tekstil</strong><br />

terbiye ve finishing makineleri ürettiklerini<br />

kaydeden Dilmen, 1982 yılında<br />

faaliyete geçen şirketin merkezinin Yenibosna,<br />

fabrikalarının ise Çorlu’da olduğunu<br />

anlattı. <strong>Tekstil</strong> sektörünün var<br />

olduğu ülkemizde, makine sanayi gelişmezse,<br />

kazanılan paraları tekstil makinesi<br />

ithal etmek için yurtdışına yatırmak<br />

zorunda kalacağımıza dikkat çeken<br />

Dilmen, açıklamalarını şöyle sürdürdü:<br />

“<strong>Türkiye</strong>’de üretilen tekstil makine-<br />

leri ihtiyacının yüzde 30-40’ı civarındadır.<br />

Bu alanda ciddi firmaların, büyük<br />

fabrikaları olması gerekiyor. Almanya<br />

gibi ülkelerle aramızda uçurumlar var.<br />

Bu açık kapanır mı, diyorsanız bu açığı<br />

kısa sürede kapatmak imkansız. Çünkü<br />

iyi makine yapmak için insana yatırım,<br />

fabrika, altyapı, makine teçhizatı gerekiyor.<br />

Bunların yapılması için de güç gerekiyor.<br />

Biz bu vizyonu yakaladık. 25 bin<br />

metrekarelik alanda üretim yapıyoruz.<br />

Ben Dilmenler gibi çok yatırım olsun istiyorum.<br />

Ama bunun için devletin de<br />

vermesi gereken destekler var. Üniversitelerin<br />

iyi mühendis yetiştirmeleri gerekiyor.<br />

İşletmeye gelince sudan çıkmış<br />

balığa dönüyorlar. Okuldayken 6 aylarını<br />

fabrikada geçirmeleri gerekiyor. Almanya<br />

yenilik üretmekte tıkandı. Müşteri<br />

<strong>Türkiye</strong>’de ürünü geliştirmek için<br />

yanı başımızda. Biz ciromuzun yüzde<br />

10-15’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Toplam<br />

11-12 çeşit makine yapıyoruz. Bir firmanın<br />

bünyesinde bu kadar çeşiti yapabilen<br />

dünyadaki ilk 5 firmanın arasındayız.”<br />

Avrupal› çekiliyor<br />

ACC Makine Satış Pazarlama Müdürü<br />

Metin Zorlu, Japonya, Amerika,<br />

Pakistan, Hindistan, Mısır, Suriye, Özbekistan,<br />

Türkmenistan, Ukrayna, Arjantin’in<br />

aralarında olduğu 12 ülkeye ihracat<br />

yaptıklarını söyledi. Yılda 25 makine<br />

ürettiklerini ve 7-8 milyon euroluk<br />

ciroları olduğunu dile getiren Zorlu,<br />

2003 yılında kurulan firmanın boya-apre<br />

makineleri ürettiğini<br />

belirtti. Fuarların tanıtımda<br />

büyük etkisi<br />

olduğunu kaydeden<br />

Zorlu, Ar-Ge’ye yüzde<br />

5-10 oranında pay<br />

ayırdıklarını açıkladı.<br />

Şirket ortaklarından<br />

ve Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Cengizhan<br />

Murat, Türk makine<br />

üreticilerinin gelecekte<br />

daha da güçleneceğini<br />

ifade ederek, “Şu an<br />

Avrupa’da makineci<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

kalmadı. Maliyetlerden dolayı makine<br />

imal etme şansları kalmadı. Avrupa ve<br />

Amerika’daki bir çok firmayı Çinli firmalar<br />

satın aldı. Satmasa bile üretimlerini<br />

orada yapıyorlar. Burada sadece Made<br />

in Germany markasını vurabilmek<br />

için ofis kuruyorlar. Bizlerin şansı var.<br />

Tek sıkıtımız vadeli satış yapamamak.<br />

Devletin desteği yok. Alman firması geliyor,<br />

<strong>Türkiye</strong>’de 2 yıl ödemesiz, 7 yıl vadeli<br />

makine satıyor. Dolayısıyla satış<br />

şansımız zayıf, o konuda devletin desteği<br />

gerekiyor” diyerek beklentilerini dile<br />

getirdi.<br />

17


18<br />

I- G‹R‹fi<br />

ekstil dünyasında, haberleşme<br />

T<br />

olayı çok önemli. Güne telefonla<br />

başlanıp, telefonla bitiriliyor.<br />

Bir yandan, işyerindeki sabit<br />

telefon, diğer yandan da cep<br />

telefonu, gün boyu elden düşmüyor.<br />

Böyle olunca, telefon faturaları da kabarık<br />

geliyor.<br />

Faturaya dikkatle bakıyorsunuz o da<br />

ne?<br />

Neredeyse konuşma ücreti kadar,<br />

vergi ödemişsiniz.<br />

“Olmaz böyle şey” demeyin oluyor.<br />

Hem de yıllardır böyle…<br />

İzleyen sayfalarda, tablolarla birlikte,<br />

yabancı ülke örnekleriyle açıkladığımız<br />

gibi, haberleşme vergisinde “Dünya rekoru”<br />

<strong>Türkiye</strong>’de!..<br />

Haberleşme giderleri, özellikle tekstille<br />

uğraşan işletmeler açısından önemli<br />

bir maliyet unsuru. Vergiler de bu giderlerin<br />

önemli bir bölümünü oluşturuyor.<br />

Aşağıda, bazı yabancı ülkelerle de kıyaslamak<br />

suretiyle, haberleşme vergileri<br />

sorunu, cep telefonuna ağırlıklı olarak<br />

yer vermek suretiyle, açıklanmaya çalışılmıştır.<br />

II- CEP TELEFONU VERG‹LER‹<br />

YÖNÜNDEN 50 ÜLKEN‹N<br />

L‹DER‹ TÜRK‹YE<br />

Dünya nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan<br />

gelişmekte olan 50 ülke arasında,<br />

cep telefonu kullanımında alınan vergiler<br />

yönünden lideriz. Tablo’dan da fark<br />

edileceği gibi, <strong>Türkiye</strong>’de cep telefonu<br />

kullanımında ödenen vergiler, 50 ülke<br />

ortalamasının 3 katından fazla. Dünya<br />

genelinde de rekor yine <strong>Türkiye</strong>’de!..<br />

50 ülkenin 35’inde, cep telefonu kul-<br />

<strong>Tekstil</strong> dünyas›nda<br />

haberleflme vergileri sorunu<br />

Prof. Dr. fiükrü KIZILOT<br />

Gazi Üniversitesi ‹.‹.B.F Maliye Bölüm Baflkan›<br />

Gazi Üniversitesi Maliye ve Vergi Hukuku Uygulama ve Araflt›rma Merkezi Müdürü<br />

lanımında alınan vergi, yüzde 10-20 arasında<br />

değişiyor. 50 ülkenin tamamını ele<br />

alarak yapılan hesaplamada ise, ortalama<br />

vergi yüzde 17.1. Bu arada Çin ve Suriye’de<br />

yüzde 3, Nijerya, Malezya ve Angola’da<br />

cep telefonundan yüzde 5 vergi<br />

alınıyor.<br />

TÜRKİYE’DE YÜZDE 56<br />

Cep telefonu kullanımında, <strong>Türkiye</strong>’de<br />

alınan vergilerin toplamı yüzde<br />

56’yı buluyor. Bizden sonra Uganda (%<br />

30), Brezilya (% 28.65) ve Zambia (% 28)<br />

geliyor. Bu dört ülkede, cep telefonundan<br />

alınan vergilerin dağılımı Tablo-I’de<br />

gösterilmiştir.<br />

III- TEKST‹LC‹N‹N CEPTEN<br />

“ALO” DEMES‹N‹N 7 AYRI<br />

VERG‹S‹ VAR<br />

Cep telefonuyla konuşabilmek için,<br />

“7 ayrı vergi ya da vergi benzeri ödeme”<br />

yapılıyor.<br />

A- NEDİR BU VERGİLER?<br />

1- Yeni Tesis Sırasında : İlk abonelik<br />

kaydı yapılırken, 26 YTL Özel İletişim<br />

Vergisi (ÖİV) alınıyor (Gider Vergileri<br />

Kanunu Md. 39).<br />

TABLO-I CEP TELEFONUNDAN<br />

EN ÇOK VERG‹ ALINAN 4 ÜLKE<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

2- Telsiz Ruhsatname Ücreti : İlk abonelikte,<br />

2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 27.<br />

Maddesi uyarınca, 10 YTL olarak tahsil<br />

ediliyor.<br />

3- Telsiz Kullanım Ücreti : Her yıl 10<br />

YTL olarak, 12 eşit taksitte tahsil ediliyor<br />

(2813 S.K. Md. 27).<br />

4- Hazine Payı : İşletmeciler, elde ettikleri<br />

brüt gelirin yüzde 15’ini, her ay<br />

“Hazine Payı” olarak ödüyorlar.<br />

5- Kurum Masraflarına Katkı Payı :<br />

İşletmeciler, elde ettikleri brüt gelirin, onbinde<br />

35’ini “kurum masraflarına katkı<br />

payı” olarak ödüyorlar.<br />

6- Özel İletişim Vergisi : Depremin yol<br />

açtığı ekonomik kayıpları gidermek<br />

amacıyla 2002 yılı sonuna kadar uygulanmak<br />

üzere “geçici olarak” getirilmişti.<br />

İki kez uzatıldıktan sonra, kalıcı hale getirildi<br />

(Gider Vergileri Kanunu Md. 39).<br />

Verginin oranı : Yüzde 25. Bu vergi,<br />

dünyada yalnızca <strong>Türkiye</strong>’de uygulanıyor.<br />

7- Katma Değer Vergisi : Yüzde 18<br />

olarak uygulanıyor.<br />

B- DÜNYA REKORU<br />

Tablo II’de yer alan, 50 ülkeyi kıyaslayan<br />

tablo ile birlikte<br />

açıkladığımız gibi, cep<br />

telefonundan alınan<br />

vergiler bakımından,<br />

dünya rekoru <strong>Türkiye</strong>’de!..<br />

Bizde, kullanıcıların<br />

yüzde 56 olarak<br />

ödediği vergiler, gelişmekte<br />

olan 50 ülkede<br />

ortalama yüzde 17.1<br />

idi…<br />

AB ülkeleri ile bir kıyaslama<br />

yaptığımızda<br />

da, <strong>Türkiye</strong>’deki vergi-


ler yine AB ortalamasının üç katı.<br />

Cep telefonunu, az kullananlarda<br />

vergilerin, konuşma bedeline oranı daha<br />

yüksek olabiliyor. Bununla ilgili örneklere<br />

aboneliğin ilk yılı ve sonraki yıllar itibariyle<br />

tabloda yer verilmiştir.<br />

Tablodan fark edildiği gibi, özellikle<br />

cep telefonunu az kullananlarda, toplam<br />

kesintilerin işletmeciye net kalan tutara<br />

oranı, ilk abonelikte yüzde 97, sonraki<br />

yıllarda yüzde 75 olabiliyor.<br />

C- HAZİNE PAYINA DA<br />

ÖİV VE KDV<br />

Bu arada, dikkati çeken bir başka<br />

önemli nokta da AB ülkelerinde cep telefonu<br />

ile haberleşmede uygulanmayan<br />

“Hazine Payı” ile ilgili… Hazine Payı<br />

olayında, kullanım bedelinin yüzde 15’i<br />

olarak Hazine’ye aktarılan tutarın, yüzde<br />

25 Özel İletişim Vergisi ile yüzde 18<br />

KDV’sinin de kullanıcı tarafından ödenmesiyle<br />

ilgili… Örneğin, 100 YTL’lik konuşma<br />

bedelinin, 15 YTL’si “Hazine Payı”<br />

olarak Hazine’ye yatırılıyor. Bu pay<br />

üzerinden de hem yüzde 25 ÖİV hem de<br />

yüzde 18 KDV alınıyor.<br />

2008 yılı Bütçe Tasarısının hazırlandığı<br />

şu aylarda, Başbakan’ın daha önce vaat<br />

ettiği gibi, özel iletişim vergisi oranının<br />

aşağı çekilmesi ve Hazine payı üzerinden<br />

ÖTV ve KDV alınmaması, bu konuda<br />

olumlu bir adım olacak.<br />

D- CEP TELEFONUNDAN ÖDEME<br />

Cep telefonu, yalnızca konuşmak,<br />

mesaj göndermek ya da fotoğraf çekmek<br />

için kullanılmıyor.<br />

Bazı ödemelerin de cep telefonu ile<br />

yapılması ya da ürün satın alınması da<br />

mümkün. Örneğin; kitap, CD, DVD,<br />

konser ve organizasyon biletleri, oyuncak,<br />

hediyelik eşya, bilgisayar, televizyon,<br />

elektronik aletler, beyaz eşya, giyim,<br />

aksesuar, fotoğraf makinesi daha neler<br />

neler…<br />

Sisteme üye işyerlerinden, kısa mesaj<br />

WAP veya sesli yanıt sistemi aracılığıyla,<br />

alışveriş ve ödeme yapılabiliyor.<br />

Örneğin, bir çiçek siparişi verip, parasını<br />

da cep telefonu aracılığıyla ödediğinizde;<br />

1- Yüzde 18 KDV<br />

2- Yüzde 25 Özel İletişim Vergisi<br />

3- Yüzde 15 Hazine Payı<br />

TABLO-II : CEP TELEFONU KULLANIMINDA ALINAN VERG‹LER (%)<br />

<strong>Türkiye</strong> 56<br />

Suriye 3<br />

Çin 3<br />

Malezya 5<br />

Nijerya 5<br />

Angola 5<br />

Tayland 7<br />

‹ran 8<br />

Vietnam 10<br />

Filipinler 10<br />

Sudan 10<br />

Endonezya 10<br />

Hindistan 10,3<br />

Guatemala 12<br />

Bolivia 13<br />

Güney Afrika 14<br />

Etiyopya 15<br />

M›s›r 15<br />

Kazakistan 15<br />

Meksika 15<br />

Gana 15<br />

Venezuela 16<br />

Mozambik 17,1<br />

Sri Lanka 18<br />

Rusya 18,5<br />

Senegal 18,5<br />

Azerbaycan 18,5<br />

Kongo 18,5<br />

Fildifli Adalar› 18,5<br />

Cezayir 18,5<br />

fiili 19,2<br />

Romanya 19,2<br />

Peru 19,2<br />

Kamerun 19,4<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Vergi Dünyas›<br />

TABLO-III CEP TELEFONU KES‹NT‹LER‹ VE ‹fiLETMEC‹YE<br />

KALAN NET GEL‹RE ORANI<br />

ÖRNEK :<br />

- Ayl›k kullan›m süresi 63 dakika<br />

- Ortalama dakika ücreti 25 YKr. ABONEL‹⁄‹N SONRAK‹<br />

- Kullan›m bedeli (vergiler hariç) ‹LK YILI (YTL) YILLAR (YTL)<br />

ayl›k 15.7 YTL<br />

1 Kullan›m bedeli (vergiler hariç y›ll›k) 188.8 188.8<br />

2 - Hazine pay› 28.3 0.7<br />

- K.M. Katk› Pay› 28.3 0.7<br />

3 ‹flletmeciye Net Kalan (1-2) 159.8 159.8<br />

4 Yeni Tesis (Ö‹V) 26 -<br />

5 Telsiz Ruhsat Ücreti 10.0 -<br />

6 Telsiz Kullan›m Ücreti 10.0 10.0<br />

7 Özel ‹letiflim V. (188.8 x % 25) 47.2 47.2<br />

8 KDV (188.8 x % 25) 34.0 34.0<br />

9 Kesintiler Toplam› 156.2 120.2<br />

10 Kesintiler toplam›n›n iflletmeciye kalan % 98 % 75<br />

net gelire oran› (9/3)<br />

Bangladefl 19,5<br />

Özbekistan 20<br />

Kolombiya 20<br />

Kamboçya 20<br />

Fas 20<br />

Polonya 20,8<br />

Tunus 21,3<br />

Pakistan 21,3<br />

Arjantin 23,5<br />

Tanzanya 23,5<br />

Kenya 24,5<br />

Ekvator 25,5<br />

Ukrayna 26<br />

Zambia 26<br />

Brezilya 28<br />

Uganda 30<br />

ORTALAMA 17,1<br />

ödüyorsunuz.<br />

Sadece, çiçek değil, cep telefonu aracılığıyla<br />

lahmacun ya da buzdolabı aldığınızda<br />

da KDV’nin yanı sıra yüzde 25<br />

“Özel İletişim Vergisi”, yüzde 15’de “Hazine<br />

Payı” ödüyorsunuz.<br />

Şimdi diyeceksiniz ki “KDV’sini anladık<br />

ama çiçeğin, lahmacunun ve buzdolabının<br />

özel iletişim vergisi ile ne ilgisi<br />

var?”<br />

Haklısınız…Ancak mevzuat böyle…<br />

SONUÇ<br />

Cep telefonlarından, değişik adlar altında<br />

alınan vergilerle, dünya rekorunu<br />

yakalamış bulunuyoruz. Yüksek oranlı<br />

vergiler, bir yandan cep telefonu ve kullanım<br />

talebini olumsuz yönde etkilemekte,<br />

diğer yandan da internet üzerinden<br />

haberleşmeyi yaygınlaştırmaktadır.<br />

Bu aşamada yapılması gereken “Özel<br />

İletişim Vergisi” oranını çekmek ve “Hazine<br />

Payı” üzerinden KDV ve Özel İletişim<br />

Vergisi alınmasını önlemek olmalı.<br />

Fransızların söylediği gibi fazla vergi,<br />

vergiyi öldürüyor.<br />

Vergi yükündeki indirimin, cep telefonu<br />

kullanımı ve görüşmeleri artırıcı<br />

yönü göz önüne alındığında, reel anlamda<br />

bir vergi kaybı olmayacağını ifade<br />

edebiliriz.<br />

19


20<br />

Güncel<br />

DPT'nin tekstil raporu<br />

sektörün moralini bozdu<br />

DPT’nin<br />

raporunda,<br />

kotaların tamamen<br />

kalkmasıyla<br />

tekstilde<br />

önümüzdeki<br />

10 yılda ciddi bir<br />

küçülme<br />

gerçekleşeceği ve<br />

600 bin kişinin de<br />

işsiz kalacağı<br />

öngörülüyor.<br />

T Ü R K ‹ Y E<br />

T E K S T ‹ L<br />

S A N A Y ‹ ‹<br />

‹fiVERENLER‹<br />

S E N D ‹ K A S I<br />

evlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ha-<br />

D<br />

zırladığı "Türk <strong>Tekstil</strong> ve Hazır Giyim<br />

<strong>Sanayii</strong>nin Değişen Dünya Rekabet<br />

Şartlarına Uyumu" konulu rapor sektörde<br />

moralleri bozdu. Rapor, kotaların<br />

tamamen kalkmasıyla tekstilde önümüzdeki<br />

10 yılda ciddi bir küçülme gerçekleşeceği ve<br />

600 bin kişinin de işsiz kalacağını öngörüyor.<br />

Rapora tepki gösteren tekstil ve hazır giyim sektörü<br />

temsilcileri, çalışmanın<br />

<strong>Türkiye</strong> gerçeklerine<br />

uygun olmadığını<br />

savundu. Raporun<br />

eksik olduğunu<br />

belirten ve talihsiz bir<br />

açıklama olarak nitelendiren<br />

tekstilciler,<br />

çözüm önerisi de sunulmadığınıbelirtiyorlar.<br />

DPT'nin hazırladığı<br />

tekstil ve hazır giyim<br />

raporunu, tek cümle<br />

ile değerlendiren DE-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

BA Yönetim Kurulu Başkanı Esat Sivri, "Ben buna<br />

laf-ı güzaf derim, o kadar" dedi. Sivri, raporu<br />

hazırlayan kişinin tekstili bilmesi gerektiğini<br />

belirterek, raporu saçma bulduğunu söyledi.<br />

<strong>Türkiye</strong> Giyim Sanayicileri Derneği eski Başkanı<br />

Aynur Bektaş ise "Kotaların kalkmasından<br />

sonra böyle bir durumun yaşanmasından korkuluyordu.<br />

Ancak son temmuz rakamlarımız<br />

ihracatımızın yüzde 15.2 arttığını gösteriyor.<br />

Sektör hızla yapılanıyor, ihracat artışı da gösteriyor<br />

ki tekstil ve hazır giyimde iyi yoldayız.<br />

<strong>Türkiye</strong>, İtalya'nın yerini almaya başladı. Kumaşta,<br />

işgücünde, dizaynda başarılıyız. Teknolojik<br />

yatırım gerekli, işgücüne de yatırım yapılmalı"<br />

dedi.<br />

Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Müjdat<br />

Keçeci de tekstilin <strong>Türkiye</strong>'nin bir gerçeği olduğunu<br />

belirterek, "<strong>Tekstil</strong>imiz bugün vardır, gelecekte<br />

de olacaktır. <strong>Tekstil</strong> ve konfeksiyonda geleceğin<br />

dünyası teknik tekstil, nanoteknolojidir.<br />

Bizce raporda zor durumda kalacağı bildirilen<br />

tekstil piyasa ürünü haline gelmiş kendini yenileyememiş<br />

tekstilin neticesi böyle olacaktır" dedi.<br />

Teknik tekstil yapan, Ar-Ge'ye bütçe ayıran,


marka ve tasarımı prensip haline getiren<br />

tekstilin böyle bir akıbete uğramayacağını<br />

savunan Keçeci, "Bunların<br />

önü açıktır. Bugün en önemli istihdam<br />

tekstilimizdir. 20 milyar dolar ihracatımız<br />

var. Bu sektörün desteklenmesi lazım.<br />

Hükümetin maliyetleri azaltıcı<br />

destekler vermesi<br />

lazım.<br />

Tedbir alındığında<br />

sorun<br />

olmaz" diye<br />

konuştu.<br />

Selin <strong>Tekstil</strong>'in<br />

ortağı<br />

Sedat Küçüker<br />

de raporda<br />

sözü geçen<br />

bazı parçaların<br />

üretimin<br />

yurtdışına<br />

kaydırılmasının<br />

ülkeyi olumsuz etkileyeceğini söyledi.<br />

Küçüker, "Amaç ülkede işçi istihdamı<br />

ise yurtiçinde üretim yapılmalı.<br />

Mamulü üretirken ucuz yaptırmak<br />

adına, üretimi başka ülkelere kaydırmak,<br />

buradakilerin işsiz kalması ve<br />

ekonomik kayıp anlamına gelir. Üretimi<br />

dışarıya kaydırmak döviz çıktısı demektir.<br />

Bir yandan ‘ülkeye döviz gelsin’<br />

diye toprakları, barajları satıyorlar,<br />

bir taraftan da üretimi yurtdışına kaydırıyorlar.<br />

Bu mantıklı değil. Ne kadar<br />

kalite olursa olsun Çin'den gelen malı,<br />

bizim tüketicimiz gözü kapalı almaz.<br />

Örneğin, Vakko'nun ürettiği bir malın<br />

aynısının Çin'de üretildiğini bilseniz,<br />

bile bile ona aynı parayı vermezsiniz.<br />

Çünkü Çin mallarına karşı bir güvensizlik<br />

var. Bizden mal alan müşterilerimiz,<br />

üretimin bazı kısımlarını dışarıda<br />

yaptırdığımızı öğrenirse bizden mal almaz.<br />

Bize sipariş veren kişi, ürün tamamen<br />

Türk malı olduğundan ve kalitesini<br />

beğendiğinden sipariş veriyor" dedi.<br />

Küçüker, raporda ihracatın yüzde 20<br />

oranında düşeceğine yönelik öngörüyü<br />

de doğru bulmuyor. İhracatın her<br />

şeye rağmen arttığını ifade eden Küçüker,<br />

"Piyasada birçok fabrika kapanıyor,<br />

batıyor ama ihracat yine de artıyor.<br />

DPT'N‹N RAPORUNDA NELER ÖNGÖRÜLÜYOR?<br />

DPT uzman› Emrah Öngüt taraf›ndan<br />

haz›rlanan "Türk <strong>Tekstil</strong> ve Haz›r Giyim<br />

<strong>Sanayii</strong>nin De¤iflen Dünya Rekabet<br />

fiartlar›na Uyumu" isimli çal›flmaya göre<br />

2020'ye kadar <strong>Türkiye</strong>'de tekstil sektöründe<br />

yaflanacak geliflmeler 600 bin kiflinin<br />

ifline mal olacak. Sektörün bugünü<br />

ve gelece¤ine iliflkin saptamalar›n yer<br />

ald›¤› raporda; flu anda <strong>Türkiye</strong>'deki<br />

tekstil sektörünün olgunluk düzeyine<br />

geldi¤ine dikkat çekiliyor. <strong>Tekstil</strong> ve haz›r<br />

giyimde geçifl döneminin en iyi flekilde<br />

yönetilmesi ve de¤iflen dünya rekabet<br />

flartlar›na uyumun sa¤lanmas›n›n <strong>Türkiye</strong>'de<br />

bu sektörün gelece¤ini ve ayn› zamanda<br />

tüm ekonomiyi etkileyece¤i vurgulanan<br />

raporda Çin, AB ülkeleri, <strong>Türkiye</strong>,<br />

Meksika ve Hindistan'›n flu anda en<br />

büyük haz›r giyim ihracatç›s› ülkeler oldu¤u<br />

kaydediliyor.<br />

Dünya Ticaret Örgütü'nün ald›¤› kotalar›n<br />

kald›r›lmas› karar›n›n 2005 y›l›<br />

itibariyle uygulanmaya bafllad›¤›na dikkat<br />

çekilen raporda, bu karar›n etkilerinin<br />

önümüzdeki y›llarda daha net görülece¤i<br />

vurgulan›yor. Rapora göre kotalar›n<br />

kald›r›lmas› <strong>Türkiye</strong> aç›s›ndan<br />

önemli bir dezavantaj olacak. Çin ve<br />

Hindistan ise kotalar›n kald›r›lmas›yla<br />

avantaj elde edecek. Kotalar 2020 y›l›na<br />

kadar kademeli olarak kald›r›lacak.<br />

Raporda bu durumun ülkelere etkileri<br />

de hesaplan›yor. Buna göre Çin ve Hindistan'›n<br />

tekstil ve haz›r giyimde elde<br />

edece¤i avantaja ba¤l› olarak, <strong>Türkiye</strong>'nin<br />

tekstil ihracat›nda yüzde 20, haz›r<br />

giyim ihracat›nda ise yüzde 47 azalma<br />

yaflanabilecek. Kotalar›n kald›r›lmas›yla<br />

üretimde de de¤iflim yaflanacak<br />

ve <strong>Türkiye</strong>'nin tekstil üretimi yüzde<br />

23.1, haz›r giyim üretimi de yüzde 33.4<br />

azalacak. Üretim ve ihracat kayb›n›n<br />

yarataca¤› refah kayb› ucuz ithalat yoluyla<br />

bir ölçüde telafi edilebilse bile toplam<br />

ülke refah›nda azalma yaflanacak.<br />

Tüm bu geliflmelere ba¤l› olarak,<br />

2018'e kadar <strong>Türkiye</strong>'deki tekstil istihdam›nda<br />

yüzde 23, haz›r giyim istihdam›nda<br />

ise yüzde 33 azalma olabilecek.<br />

Toplamda 600 bin kiflilik istihdam kayb›<br />

yaflan›rken tüm sektördeki istihdam<br />

kayb› da yüzde 30 düzeyinde olacak.<br />

Buna karfl›n Çin ve Hindistan hem<br />

üretimlerini hem de istihdamlar›n› art›racak.<br />

Rapora göre Çin tekstilde yüzde<br />

12.4'lük, haz›r giyimde ise yüzde<br />

31.3'lük üretim art›fl› yaflayabilecek. Hindistan'›n<br />

tekstilde üretim art›fl› 0.7, haz›r<br />

giyimde ise yüzde 4.6 olacak. Çin'de is-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

tihdam 2018 y›l›na gelindi¤inde tekstilde<br />

yüzde 12.2, haz›r giyimde yüzde 30.4<br />

yükselecek. Hindistan'da 2018 y›l›nda<br />

tekstildeki istihdam art›fl› yüzde 0.8, haz›r<br />

giyimde ise yüzde 4.8 olarak bekleniyor.<br />

<strong>Tekstil</strong> sektörünün tüm dünyada yeniden<br />

yap›land›¤›na dikkat çekilen raporda,<br />

geçmiflte elde edilen kârl›l›klar›n<br />

yeni dönemde elde edilemeyece¤i, "ne<br />

üretsen, kaça üretsen sat›l›r ve para kazan›l›r"<br />

devrinin yaflanmayaca¤›na dikkat<br />

çekiliyor. YTL'nin afl›r› de¤erli olmas›n›n<br />

sektörün ihracat›n› olumsuz etkiledi¤i<br />

ancak makro dengelerin en temel<br />

husus oldu¤una vurgu yap›lan raporda,<br />

bunun için art›k sektörün maliyet d›fl› rekabet<br />

unsurlar›nda de¤iflime aç›k olmas›<br />

gerekti¤i belirtiliyor. Sektörün en temel<br />

sorununun kay›td›fl›l›k oldu¤u vurgulanan<br />

raporda tüm sektörde firmalar›n<br />

yüzde 40'›n›n kay›td›fl› oldu¤u belirtiliyor.<br />

Raporda, <strong>Türkiye</strong>'de tekstil ve haz›r<br />

giyim sektöründeki yeniden yap›lanmada<br />

firma sahipli¤inin de¤iflmesinin, flirketlerin<br />

hayatta kalmas›nda faydal› olaca¤›<br />

vurgulan›yor. Raporda üretimin her<br />

parças›n›n <strong>Türkiye</strong>'de sürdürülmesi yerine<br />

baz› parçalar›n üretimin daha avantajl›<br />

oldu¤u ülkelere kayd›r›lmas› isteniliyor.<br />

Rapora göre böylelikle katma de¤erin<br />

ve belli bir istihdam›n <strong>Türkiye</strong>'de kalmas›<br />

sa¤lanabilecek. "Bu süreç<br />

2008'den önce tamamlanmal›" denilen<br />

raporda, finansal kapasitesi, üretim ve<br />

yönetim becerileri yetersiz, rekabet güçlü¤ü<br />

içindeki baflta KOB‹'ler olmak üzere<br />

baz› firmalar›n sektörden ç›kmas› gerekti¤i<br />

kaydediliyor.<br />

Raporda, <strong>Türkiye</strong>'nin ‹spanya örne-<br />

¤inde oldu¤u gibi h›zl› ve tasar›ma dayal›<br />

üretim yapabilen markalar oluflturmas›<br />

gerekti¤i belirtiliyor. Rapora göre ‹spanyollar›n<br />

Zara isimli markas› gibi markalar<br />

oluflturulmal›. Raporda üç tane firmaya<br />

5 y›ll›k sürede firma bafl›na 50 milyon<br />

dolar markalaflma teflviki verilmesinin<br />

bütçeye getirece¤i y›ll›k yükün 40.5 milyon<br />

YTL olaca¤› vurgulan›yor. Raporda,<br />

esnek üretime geçilmesi gerekti¤i belirtilirken<br />

rapora göre sektörde teknolojiye<br />

dayal› rekabetçi yap›n›n sa¤lanmas›<br />

flart. Bunun için tekstil makineleri ve<br />

tekstil kimyas› alan›ndaki çal›flmalar›n<br />

desteklenmesi öneriliyor. Raporda bu<br />

çal›flmalar yap›ld›¤›nda üretim ve istihdam<br />

azalsa da ihracat ve yarat›lan katma<br />

de¤erin sürdürülebilece¤ine dikkat<br />

çekiliyor.<br />

21


22<br />

Güncel<br />

İşsizliğin artması ile ihracatın düşmesi<br />

orantılı değil. Fabrikalarda çıkarılan işçilerin<br />

çoğu üretime direkt olarak katkısı<br />

olmayan kişiler. Örneğin fabrikada<br />

5 tane şoför varsa 3'ünü çıkarıyor, çaycı<br />

10 taneyse 2'ye düşürüyor, idari personel<br />

sayısını azaltıyor işadamları, ama<br />

üretime direkt katkısı olanı, makinenin<br />

başında oturanı işten çıkarmıyor" dedi.<br />

'Talihsiz aç›klama'<br />

Funika<br />

Holding Yönetim<br />

Kurulu<br />

Başkanı Osman<br />

Nuri<br />

Sözkesen, raporun<br />

hoş olmadığınısöyledi.<br />

DPT gibi<br />

önemli bir birimin,<br />

tekstil<br />

ve hazır giyim<br />

sektörüne yöneliköngörüleriniaçıklarken,<br />

bunun yanı sıra çözüm önerilerini<br />

de sunması gerektiğini belirten Sözkesen,<br />

raporun, 'Boşuna uğraşmayın,<br />

2020 yılına kadar yok olacaksınız' dediğini<br />

söyledi. Sözkesen, "Raporda çözüm<br />

yolları yok. Markalaşmaya, inovasyona,<br />

teknik tekstile yatırım gibi çözüm<br />

yolları sunulmamış. Çözüm yolları<br />

sunulup, 'Bunlar yapılmadığı takdirde<br />

başınıza şu gelecek' şeklinde daha<br />

anlamlı bir açıklama yapılmalıydı.<br />

Bunlar yapılmazsa şu olur, tedavisi budur<br />

denmeliydi. Talihsiz bir açıklama.<br />

Üslup hiç hoş değil" dedi.<br />

Ekonominin şimdiki gibi gittiği sürece,<br />

raporun öngörülerinin doğru olduğunu<br />

belirten Sözkesen, "Teknolojiye<br />

geçiş yapılmazsa, yenilikçi ticari<br />

ürünler piyasaya sunulmazsa, raporda<br />

öngörülenler gerçekleşebilir. Tespit<br />

doğru ama anlatımı yanlış, beyan eksikliği<br />

var. Bu tür açıklamalar, sektörü<br />

çok olumsuz etkiler. <strong>Tekstil</strong> firmalarının<br />

moralini bozar, şevkini kırar. Milyonlarca<br />

insanın çalıştığı, istihdam konusunda<br />

bir numara olan bir sektörün<br />

mali piyasalarla olan ilişkilerini bozar.<br />

DPT, böyle bir raporu kamuoyuna duyurmaktan<br />

çok hükümete sunmalı ve<br />

reçetesini de kamuoyuna açıklamalıydı.<br />

Madem adı Devlet Planlama Teşkilatı,<br />

olumsuz öngörülerini olumluya<br />

çevirecek çözümler sunmalıydı" diye<br />

konuştu.<br />

Denizli <strong>Tekstil</strong> ve Giyim Sanayicileri<br />

Derneği (DETGİS) Başkanı Kazım<br />

Arslan ise "Rapor, işsizlik konusunda<br />

gerçekleri yansıtıyor. Bugün yaşadığımız<br />

sistem içerisinde, ihracat yapma<br />

oranı her gün azalıyor. Elbette sürekli<br />

zarar eder hale gelmiş olan ihracatçı<br />

firmalar gün gelecek işletmelerini kapatacak.<br />

Bu gidişatın sonu, burayı gösteriyor.<br />

Teşvikler nedeniyle, teşviksiz<br />

illerde tekstil giderek küçülüyor" diye<br />

konuştu. DPT'nin raporundaki, üretimin<br />

her parçasının <strong>Türkiye</strong>'de sürdürülmesi<br />

yerine bazı parçaların, başka<br />

ülkelere kaydırılması ve bazı firmaların<br />

sektörden çıkmasına da destek verilmesi<br />

yönündeki görüşe ise karşı çıkan<br />

Arslan, "Gelişmiş ülkelerde bunlar<br />

olabilir ama henüz <strong>Türkiye</strong> gibi emekleme<br />

safhasında olan ülkelerde işletmeler<br />

kapatılırsa işsiz çoğalır. Dış ülkeler,<br />

<strong>Türkiye</strong>'de KOBİ gücünün olmasını<br />

istemiyor. Ülkemizde ise işletmelerimizin<br />

çoğu KOBİ niteliğinde. Raporda belirtilenler<br />

uygulanırsa, hem KOBİ'ler<br />

azalır hem üretim azalır hem de işsiz<br />

çoğalır. Rapor, <strong>Türkiye</strong> gerçeğine uygun<br />

değil. Masa başında, teorik olarak<br />

hazırlanmış bir program. İşletmeler kolay<br />

kurulmuyor" dedi.<br />

Tan <strong>Tekstil</strong> Yönetim Kurulu Başkanı<br />

İbrahim Tan, raporda sektörün küçüleceğine<br />

dair öngörünün doğru olduğunu<br />

ancak üretimin bir kısmının yurtdışına<br />

kaydırılmasının, iç piyasaya darbe<br />

vuracağını söyledi. Tan, "Döviz kurlarındaki<br />

düşüş nedeniyle bir sıkıntı var.<br />

Doğal gaz, SSK maliyetleri gibi yükler<br />

büyük sorun oluşturuyor. Biz bu şartlarda<br />

rakip ülkelerle rekabet edemiyoruz.<br />

Bu şartlara 2 yıl mı, 5 yıl mı dayanırız,<br />

2020'ye kadar böyle gider mi bilmiyorum.<br />

Rapor doğru gibi görünüyor.<br />

<strong>Tekstil</strong>de rekabet direnci kırıldı. <strong>Tekstil</strong>-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

de,teknolojileri ileri seviyedeolmayanlar<br />

rekabet<br />

gücünü kaybetti"<br />

dedi.<br />

Tan, bazı parçalarınyurtdışındaüretilmesinin<br />

ise iç<br />

piyasadaki<br />

sektöre darbe<br />

vuracağı görüşünde.<br />

Tan,<br />

"Üretimin bazı<br />

parçalarının yurtdışında yapılması,<br />

istihdamın küçülmesine sebep olur. Faizler<br />

düşürülmeli, döviz fiyatı artırılmalı<br />

ve özellikle ihracatçı sanayicinin<br />

enerji fiyatları düşürülmeli ki rekabet<br />

edebilsin. Biran önce tedbir alınmalı,<br />

yoksa raporda söylenenlerin gerçekleşmesi<br />

2020'yi bulmaz" diye konuştu.<br />

Denizli <strong>Tekstil</strong> ve Konfeksiyon İhracatçıları<br />

Birliği (DETKİB) Başkanı Raşit<br />

Güntaş ise <strong>Türkiye</strong>'deki tekstil sektörünün<br />

diğer ülkelerle aynı şartlara kavuştuğunda<br />

azalmadan çok ihracatta artış<br />

olacağını belirtti. Güntaş, "Belki 2018<br />

yılına kadar 600 bin kişi işsiz kalabilir<br />

ama yenilenen teknoloji ile 20 milyar<br />

dolar olan tekstil ihracatımız 60 milyar<br />

dolara çıkar ben de bunu iddia ediyorum.<br />

Zaten kotalar kalkmış vaziyette.<br />

Belli başlı ürünlerde yapılıyor. Bazı<br />

konfeksiyon ürünlerine uygulanıyor"<br />

diyerek hedefin büyüklüğünü ortaya<br />

koydu.<br />

Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon<br />

İhracatçıları Birliği Başkanı Şenol<br />

Şankaya da "Yeni olan hükümet sektörün<br />

sorunlarına çözüm bulmalı. Uygulanan<br />

yüksek faiz politikası aşırı değerli<br />

YTL yarattı. Maalesef bu şekilde ihracatçının<br />

kârı ve emeği faize yönlendiriliyor.<br />

İhracatçı pazar kaybetmemek için<br />

para kaybediyor. Uzakdoğu’da, gelişmekte<br />

olan ülkelerde inanılmaz ihracat<br />

patlaması yaşıyor. İstihdam üzerindeki<br />

yükün azaltılması gibi iyileştirmelerin<br />

yapılması durumunda, ihracatçının<br />

performansı artacak" dedi.


Çin tekstil ve giyimi dünyaya zehir saç›yor<br />

in'de üretilen bazı oyuncakla-<br />

Ç<br />

rın zararlı olduğunun ortaya<br />

çıkmasından sonra, şimdi de<br />

tekstil ürünlerinde tehlikeli<br />

seviyede formaldehid bulunduğu<br />

ortaya çıktı. Yeni Zelanda'daki tüketici<br />

haklarıyla ilgili bir televizyon<br />

programı, Çin'den ithal edilen yünlü ve<br />

pamuklu giysilerde güvenli seviyenin<br />

900 katı kadar formaldehid bulunduğunu<br />

ortaya çıkardı. Bunun üzerine hükümet<br />

de soruşturma başlattı.<br />

“Target" adlı programın yapımcısı<br />

Simon Roy, resmi kurum Agriquality'nin<br />

bilim adamlarının, çeşitli çocuk<br />

ve yetişkin giysilerini incelediğini<br />

belirterek, sonuçların, bir hata yapıldığını<br />

düşündürtecek derecede şaşırtıcı<br />

çıktığını söyledi. Kumaşların sürekli<br />

ütülü gibi olmasını sağlayan<br />

kimyasal bir koruyucu olan formaldehid<br />

maddesinin deride alerjiden kansere<br />

kadar birçok sağlık sorununa sebep<br />

olabileceği belirtiliyor.<br />

Tüketici Hakları Bakanlığı Genel<br />

Müdürü Liz MacPherson, konuyu<br />

çok ciddiye aldıklarını belirterek,<br />

araştırma başlattıklarını söyledi. Bu<br />

arada, The Warehouse adlı parakende<br />

satış firması, pazen pijamalarının alev<br />

almasıyla 2 çocuğun yanması üzerine,<br />

hafta sonunda Çin'de üretilen pijamaları<br />

piyasadan toplama kararı aldı.<br />

Hollanda ise başta oyuncak ve<br />

tekstil ürünleri olmak üzere son dönemlerde<br />

Çin yapımı ürünlerde kansere<br />

yol açan zehirli maddelere rastlanılması<br />

üzerine, bu ülkeden ithal ettiği<br />

mallar üzerindeki kontrollerini artırdı.<br />

Ekonomi Bakanlığı Devlet Sekreteri<br />

Frank Heemskerk, Çin ithal<br />

ürünlerinin ülkeye girişinde kalite ve<br />

insan sağlığı yönünden AB ölçülerini<br />

de dikkate alarak denetimlerinin sıklaştırıldığını<br />

açıkladı. Tüm kurum ve<br />

kuruluşlarla ilişkiye geçildiğini belirten<br />

Devlet Sekreteri, bu kurumların<br />

da konunun önemini bildiklerini, sorunun,<br />

tüketici çıkarlarının yanı sıra<br />

uluslararası ticaret açısından da büyük<br />

önem taşıdığını söyledi.<br />

Devlet Sekreteri Heemskerk, sorunun<br />

çözümünün Çinli yetkililerle görüşmekten<br />

geçtiğini vurguladı ve bu<br />

çerçevede üst düzey bir heyetin gelecek<br />

ay Hollanda'ya resmi ziyarette<br />

bulunacağını anımsatarak, bu görüşmelerde<br />

konunun ayrıntılı olarak ele<br />

alınacağını kaydetti.<br />

Bu arada Çin’den ithal edilen<br />

ürünleri taşıyan konteynerlerin hemen<br />

hemen yarısının insan sağlığı<br />

açısından tehlikeli olan zehirli gazlar<br />

içerdiği bildirildi.<br />

Hollanda Halk Sağlığı ve Çevre<br />

Enstitüsü uzmanlarının yaptığı denetimlerde,<br />

başta ağaç ürünleri olmak<br />

üzere yükün taşındığı konteynerlerde,<br />

insan vücuduyla temas sırasında<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

tehlikeli olabilecek zehirli madde kalıntıları<br />

belirlendi. Uzmanlara göre,<br />

yük yola çıkmadan önce olası zararlı<br />

böceklere karşı ürüne ve konteynerlerin<br />

dışına zehirli gaz sıkılıyor ve bu<br />

gazın sıkıldığını bildiren uyarı etiketleri<br />

konteynerlere, maliyeti artıracağı<br />

gerekçesiyle yapıştırılmıyor.<br />

Uzmanların verdiği bilgiye göre,<br />

zehirli gazlar, özellikle sentetik ürünlerde,<br />

yatak ve halılarla mobilyalarda<br />

aynen kalabiliyor. Hollanda'da geçen<br />

hafta Çin yapımı piyasaya sürülen<br />

bin 300 dolayındaki yatakta zehirli<br />

madde bulunduğu öğrenilmiş ve tüketicilerin<br />

geri getirmesi istenmişti.<br />

Yataklarda zehirli madde bulunduğu,<br />

Rotterdam Limanı’nda aynı yataklardan<br />

bir parti mal üzerinde yapılan<br />

kontrol sırasında fark edilmiş ve<br />

kontrol edilen bütün yataklarda zehirli<br />

maddeye rastlanmıştı.<br />

23


24<br />

Güncel<br />

Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›, üyelerinin rekabet<br />

gücünü “6 Sigma” e¤itimi ile art›r›yor<br />

ürk <strong>Tekstil</strong> Vakfı, üyelerini kü-<br />

T<br />

resel rekabete hazırlamak için<br />

“6 Sigma” konusundaki eğitim<br />

çalışmalarına ağırlık verecek.<br />

Matris Danışmanlık aracılığıyla<br />

verilen ve maliyeti Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı<br />

tarafından karşılanan eğitimden bugüne<br />

kadar Saray Halı ve Bahariye Mensucat<br />

yararlandı. Eğitimler Karsu’da devam<br />

ederken, Söktaş çalışanları ise Ekim’de 6 Sigma<br />

eğitimi almaya başlayacak. Verilen eğitimler şirketlerin<br />

uluslararası pazarlarda etkinliğini artırırken, şirketlerin<br />

mali bünyelerine de ciddi katkılar sağlıyor. Bizzat Saray<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Halı yetkililerinin aktardığı verilere göre<br />

Saray Halı’da tamamlanan 10 adet 6<br />

Sigma projesinin iş sonuçlarına katkısı<br />

1.5 milyon dolar olarak ölçüldü. Bahariye’de<br />

ise 6 Sigma eğitiminin ilk katkısı<br />

300 bin YTL olarak ölçüldü. Vakıf yeni<br />

dönemde daha farklı bir yöntem izleyerek<br />

6 Sigma eğitimlerini sürdürecek.<br />

Katılım konusunda son tarih ise 24<br />

Eylül olarak belirlendi.<br />

6 Sigma eğitiminin firmalara katkısının büyük olduğunu<br />

belirten Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı Genel Sekreteri Oğuzhan<br />

Oğuz, amaçlarının küresel rekabet karşısında üyelerinin


kurumsal kabiliyetlerini ve güçlerini<br />

artırarak atılım yapmalarını sağlamak<br />

olduğunu söyledi.<br />

Oğuz, “Bu amaçla Türk <strong>Tekstil</strong><br />

Vakfı, kuruluş ilkesi olan Türk tekstil<br />

sanayiinin, ülke ekonomisi ve dünya<br />

pazarlarında etkinliğini sürdürmesinin<br />

en etkin araçlarından biri olan Altı<br />

Sigma vizyonu, metodolojisi ve sistemini<br />

vakıf yönetimi olarak benimsemiş<br />

ve <strong>2007</strong> senesinde Saray Halı,<br />

Karsu ve Bahariye Mensucat’ta uygulamalara<br />

başlanmıştır” dedi.<br />

“<strong>2007</strong> yılı içinde yaptığımız pilot<br />

çalışmalardan oldukça başarılı sonuçlar<br />

elde ettik” diyen Oğuzhan Oğuz<br />

şunları söyledi: “Hem uygulayan<br />

üyelerimiz hem de Vakıf yönetimi<br />

olarak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz<br />

ki; sunulan 6 Sigma danışmanlık hizmetlerinin<br />

bilgi, birikim ve deneyim<br />

düzeyi dünyadaki en iyiler arasında<br />

yer almakta. Seçtiğimiz danışmanlık<br />

kuruluşunun uyguladığı metotlar ve<br />

yetkinlikleri, verilen hizmetlerin iş sonuçlarına<br />

yansıması konusundaki sonuç<br />

odaklılıkları, dünyadaki en iyi<br />

danışmanlar düzeyinde olduğunu<br />

gösteriyor. Bu yansımayı üyelerimizin<br />

sağladığı kazançlar ile de ölçebildik.”<br />

Oğuzhan Oğuz, vakıf olarak 6 Sigma<br />

eğitimine başlamalarıyla ilgili sürecin<br />

ise geçen yıl kasım ayında işbaşı<br />

yaptıktan sonra başladığını anlattı.<br />

Oğuz, “Vakıfta iş başı yaptıktan sonra<br />

bir fatura geldi. Eğitim faturasıydı.<br />

Ancak verilen eğitimlerin kontrol<br />

edilmediğini gördük. Eğitimler için<br />

1997’de anlaşma yapılmış, 2006’ya kadar<br />

devam etmiş. Eğitimi veren eğitmenle<br />

görüşüp şirketlere hangi eğitimleri<br />

verdiğini sorduk. Hepsini saydı.<br />

30 ayrı eğitim vardı. İşçi güvenliği<br />

falan. En son kullandığı kelime ise 6<br />

Sigma’ydı. Ondan sonra internette ve<br />

kitaplarda 6 Sigma eğitiminin ne olduğunu<br />

araştırdım. 6 Sigma eğitimini<br />

uygulayan şirketlerin ne faydalar sağladığını<br />

öğrendim” dedi.<br />

6 Sigma kurulufllar›n karl›l›¤›n› olumsuz<br />

etkileyen, pazardaki konumunu zay›flatan<br />

sorunlar› do¤ru olarak tespit etmeyi,<br />

sorunlar› önceliklendirme ve bunlar› h›zl›<br />

ve baflar›l› bir flekilde çözebilme becerisini<br />

en üst düzeye ç›karmay› amaçl›yor.<br />

Sistem bunun için üst ve orta kademe yöneticilere<br />

do¤ru zamanda, do¤ru yerde,<br />

do¤ru karar› verebilmelerini sa¤layan bütün<br />

teknik ve sosyal donan›m› kazand›rarak,<br />

engelleri ortadan kald›rmay› hedefliyor.<br />

Alt› Sigma, her sektörden iflletmelerde<br />

uygulanabiliyor.<br />

Alt› Sigma’n›n baflar›s›nda, metodolojinin<br />

uygulamalar›n› gerçeklefltirecek çal›flanlar›n<br />

e¤itimi önem tafl›yor. Kurulufllarda<br />

sistemin omurgas›n› oluflturan “Kara<br />

Kuflak”lar, her türlü donan›ma sahip olacak<br />

flekilde befl aya yay›lan toplam 23<br />

günlük, hem teorik hem de kat›l›mc›lar›n<br />

kendi flirketlerindeki gerçek iyilefltirme<br />

projeleri için uygulamal› e¤itimden geçiyorlar.<br />

6 Sigma e¤itimleri “Tan›mlama Faz›”,<br />

“Ölçme Faz›”, “Analiz Faz›”, “‹yilefltirme<br />

Faz›” ve “Kontrol Faz›” olmak üzere<br />

Bilginin ifllevselli¤ini kurumun geneline<br />

yayabilecek k›sa, orta ve uzun vadeli<br />

Alt› Sigma yay›l›m politikalar› planlanmal›d›r.<br />

Dan›flmanlar›m›z bunu flu dört fazda<br />

aç›kl›yor.<br />

Sistemin bafllang›c› kabul edilen<br />

“planlama ve altyap›” faz›nda, üst yönetimle<br />

birlikte flirketin ifl hedeflerine uygun<br />

6 Sigma stratejisi, organizasyonu ve uygulama<br />

plan› oluflturularak program›n “Liderlik<br />

Ekibi” ve “fiampiyon”u seçilir. Ard›ndan,<br />

6 Sigma’n›n flirkette nas›l yürütülece¤ini<br />

belirleyen 6 Sigma altyap›s›/el kitab›<br />

haz›rlan›r.<br />

“Uygulama ve yay›l›m” ad› verilen<br />

ikinci fazda yönetimle birlikte 6 Sigma<br />

stratejisine uygun, iyilefltirmeye aç›k alanlar,<br />

“Kara Kuflak” ve “Yeflil Kuflak” adaylar›<br />

belirlenir ve ilk projeler tan›mlan›r. “Kara<br />

Kuflak” ve “Yeflil Kuflak” e¤itimleri de bu<br />

fazda bafllar ve ilk projelerin tamamlan-<br />

Yaptıkları araştırma sonucunda eski<br />

eğitmenin, böyle bir eğitimi verme<br />

konusunda sertifikası dahi olmadığını<br />

belirlediklerini ifade eden Oğuz,<br />

anlaştıkları Matris Danışmanlık ile<br />

yeni bir eğitim sürecine başladıklarını<br />

söyledi.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

6 S‹GMA NED‹R?<br />

fazlara dayal› olarak veriliyor. E¤itimi alan<br />

çal›flanlar, çal›flt›klar› flirketlerin karl›l›¤›n›<br />

ve verimlili¤ini art›rmak için kullanabilecekleri<br />

araçlarla donan›yorlar.<br />

1980’li y›llarda ortaya ç›kan 6 Sigma<br />

tüm dünyada h›zla yayg›nlafl›yor. Bu yönetim<br />

sisteminin bu kadar h›zl› benimsenmesinde,<br />

bugüne kadar yaflanm›fl baflar›l›<br />

deneyimlerin de etkisi bulunuyor. Sistemi<br />

ilk uygulayan Motorola ve General<br />

Electric bu baflar› hikayelerine en iyi iki örne¤i<br />

oluflturuyor.<br />

Alt› Sigma çözülemezmifl gibi görünen<br />

ve bu nedenle kurulufllar›n gerçek rekabet<br />

gücünü yakalamalar›n› engelleyen<br />

önemli problemlerin çözülmesini sa¤layan<br />

bir altyap›, metodoloji ve geliflkin<br />

araçlardan olufluyor. Bu sayede kurulufllar<br />

karl›l›klar›n› ve performanslar›n› art›rabiliyorlar.<br />

Alt› Sigma, bilgi, deneyim ve uzmanl›¤a<br />

dayal› tüm araçlar› bir araya getiren,<br />

veriye dayal› bir yönetim metodolojisi<br />

olarak tan›mlanabilir. En özet anlat›mla<br />

Alt› Sigma Operasyonel Mükemmellik<br />

yolculu¤unun ad›d›r.<br />

6 Sigma’n›n kurumsal yay›l›m› nas›l olmal›?<br />

mas› ve sonuçlar›n›n al›nmas›yla bu faz<br />

tamamlanm›fl olur. Bu faz›n tamamlanmas›,<br />

6 Sigma yat›r›m›n›n finansal geri<br />

dönüflünün de al›nmaya bafllamas› anlam›na<br />

gelir.<br />

Üçüncü faz olan “sürdürme ve yay›l›m”,<br />

programa yeni Kara Kuflaklar ve<br />

Yeflil Kuflaklar›n kat›lmas›n› sa¤layarak,<br />

6 Sigma metodolojisinin yay›l›m›n›<br />

h›zland›rmay› ve günlük yaflama tamam›yla<br />

entegre etmeyi amaçlar. “Kurumsal<br />

davran›fl biçimi” ad› verilen dördüncü<br />

fazda ise, mevcut problemlerin çözülmesi<br />

konusundaki elde edilmifl kurumsal<br />

davran›fl biçimlerinin ötesine<br />

geçilerek, yeni ürünlerin veya süreçlerin<br />

problemsiz olarak tasarlanmas› ve<br />

devreye al›nmas›n› sa¤layacak sistemler<br />

oluflturulur. Bu sistemlerin uygulanmas›<br />

ve süreklili¤inin sa¤lanmas› garanti<br />

alt›na al›n›r.<br />

6 Sigma’nın en önemli özelliğinin<br />

“proje geliştirmek” olduğunu belirten<br />

Oğuz, “Proje sonuçlandığında bir<br />

yıl içinde yaptığınız iyileştirmeden<br />

fabrikanın kazancını ölçebiliyorsunuz.<br />

En güzel tarafı bu” dedi. 6 Sigma’nın<br />

bir metodoloji olduğunu be-<br />

25


26<br />

Güncel<br />

lirten Oğuz, “Şu anda <strong>Türkiye</strong>’de en<br />

başarılı firmalardan bir tanesi TAI.<br />

Hata oranında milyonda 200’e kadar<br />

düşmüşler. Sürekli ölçümler yapılıyor.<br />

Özel bilgisayarlar kullanılıyor”<br />

diye konuştu.<br />

6 Sigma eğitiminin ne olduğunu<br />

anlamak ve üyelere anlatmak için<br />

kendisinin de 2 haftalık bir programa<br />

katıldığını belirten Oğuzhan Oğuz,<br />

“2008’deki eğitim talebimizi toplamak<br />

için 100 üyemize faks geçtik. 6<br />

Sigma’yı 9 firma talep etti. 6 Sigma’yı<br />

alabilecek öğrencide aranan vasıflarını<br />

açıklayınca da bu sayı 9’dan 4’e<br />

düştü. Çünkü eğitimi alacak kişinin<br />

laptop kullanabilmesi ve yabancı dil<br />

bilmesi gerekiyor. Ayrıca 23 günlük<br />

kesintisiz eğitim isteniyor. Böyle<br />

olunca da fabrikanın, kalifiye elamanları<br />

üretimden çekmesi gerekiyor. Yani<br />

5 ay boyunca ayda bir hafta olmak<br />

üzere eğitime göndermeleri gerekiyor.<br />

Ayrıca eğitime katılanlara verilen<br />

ödevler var” dedi.<br />

Bu tür zorluklara karşın Saray Halı’nın<br />

bu eğitimi aldığını ve eğitime<br />

katılan kişilerden 23 gün boyunca hiçbir<br />

fayda sağlayamadığını belirten<br />

Oğuz şunları söyledi: “20-22 bin Euro<br />

harcama yaptık. Ama firma 1.5 milyon<br />

dolar getiri sağladı. Bu getiriye<br />

rağmen firmalar zaman ayırmıyor.<br />

Bunun nedenini araştırdığımızda, bu<br />

işi bilenin de bilmeyenin de yaptığını<br />

gördük. Ayrıca 6 Sigma konusu yüzeysel<br />

anlatıldığı için firmalar ilgi<br />

göstermiyor. Saray Halı’yı ikna ettik.<br />

Bedava bir eğitim verdik. Ama Saray<br />

Halı da elini taşın altına soktu. 18 personelini<br />

23 gün boyunca üretim bandından<br />

aldı, eğitime soktu ve karşılığını<br />

da gördü. Önemli olan üst yönetimi<br />

ikna etmek. Çünkü eğitim alan<br />

kişi proje hazırladığı zaman üst yönetimin<br />

bunu desteklemesi gerekiyor.<br />

Beyaz yakalı bir insan fabrikada ‘Şunlar<br />

değişmeli, değişirse fayda sağlarız’<br />

dediği zaman patron da ‘Hadi canım<br />

sen de bu işi nerden biliyorsun’<br />

derse bu iş başından kabul edilmemiş<br />

olur.”<br />

“Kara Kuşak” ve “Yeşil Kuşak”<br />

olarak adlandırılan iki çeşit 6 Sigma<br />

eğitimi bulunduğunu belirten Oğuz,<br />

“Kara kuşak eğitimi 23, yeşil kuşak<br />

eğitimi ise 10 gün sürüyor. İki kuşak<br />

arasında eğitimin kalite farkı var. Bir<br />

yeşil kuşaktan sağlanacak ortalama<br />

kişi başına katkı 50 bin dolarken, kara<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

kuşak için 100 bin dolar gösteriliyor.<br />

Bahariye 10 kişilik yeşil kuşak eğitimi<br />

aldı ve 300 bin YTL fayda sağladı. Eğitim<br />

firmasına ise sadece 8 bin dolar<br />

ödedik. Şu anda eğitimler 5 ay sürüyor.<br />

Projeler sırasında eğitimi alan kişi<br />

yönlendiriliyor. Sağlanan fayda çok<br />

güzel. Üç üyemizden somut sonuçlar<br />

aldık.”<br />

2008’de sadece 6 Sigma eğitimi<br />

Kimler proje lideri<br />

(Kara Kuflak/Yeflil Kuflak) olabilir?<br />

6 Sigma Proje Lideri’nin (Kara Kuflak/Yeflil Kuflak) görevi yönetim taraf›ndan kendisine<br />

verilen iyilefltirme projelerini 6 Sigma metodolojisine uygun olarak (DMAIC) yönetmek,<br />

zaman›nda ve baflar›l› flekilde tamamlanmas›n› sa¤lamakt›r.<br />

Kara Kuflak/Yeflil Kuflak seçim kriterleri flunlar:<br />

1. Liderlik potansiyeline sahip olmas›,<br />

2. Hem akademik zekas›n›n (IQ) hem de duygusal zekas›n›n (EQ) yüksek olmas›,<br />

3. Uygun sunufl ve iletiflim potansiyeline sahip olmas›,<br />

4. En az orta düzeyde okuma ‹ngilizcesi bilgisine sahip olmas›,<br />

5. Sayg›n bir kifli olarak tan›n›yor olmas›,<br />

6. Kurulufla uzun süreli katk› sa¤layaca¤›na inan›lan bir kifli olmas›,<br />

7. Dinamik, yenilikçi pozitif bir kiflili¤e sahip olmas›,<br />

8. Yüksek mental, fiziksel ve sosyal dirence sahip olmas›.<br />

9. Matemati¤e karfl› antipati sahibi olmamak.<br />

Üye kurulufllar›n yapmas› gerekenler<br />

• Üye kurulufl Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›'n›n<br />

deste¤iyle kendisine verilecek Alt› Sigma<br />

hizmetleri sonucunda elde edece¤i gizlilik<br />

kapsam›na girmeyen proje bilgilerinin ve<br />

finansal kazanç bilgilerinin fikri mülkiyet<br />

haklar›n› Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ile paylaflaca-<br />

¤›n›, bu bilgilerle ilgili her türlü yaz›l› ve<br />

sözlü materyalin Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› taraf›ndan<br />

vak›f üyeleri ve Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›’n›n<br />

uygun gördü¤ü mecralarla paylafl›laca¤›n›<br />

kabul ve beyan eder.<br />

• Alt› Sigma e¤itimleri ve yay›l›m çal›flmalar›<br />

kurulufllar›n ifl yap›fl biçimini<br />

önemli ölçüde etkileyecektir. Kara Kuflaklar<br />

dört aya yay›lm›fl 23 günlük, Yeflil Kuflaklar<br />

üç aya yay›lm›fl 10 günlük e¤itimden<br />

geçecekler.<br />

Kuruluflunuzun en iyi çal›flanlar›n›<br />

operasyonel görevlerinin yan› s›ra Alt›<br />

Sigma e¤itimlerinde ve iyilefltirme projeleri<br />

yaparken görmeye haz›r m›s›n›z?<br />

Alt› Sigma felsefesini üyeleri aras›nda<br />

yayg›nlaflt›rmay› amaçlayan Türk <strong>Tekstil</strong><br />

Vakf› iki ayr› e¤itim seçene¤iyle üyelerine<br />

sundu¤u hizmeti çeflitlendirme karar› alm›flt›r.<br />

1. Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› tesislerinde <strong>Türkiye</strong><br />

<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›<br />

üyelerine özel genel kat›l›ma aç›k e¤itim,<br />

2. Matris Dan›flmanl›k’›n düzenledi¤i<br />

‹stanbul merkezli genel kat›l›ma aç›k e¤itimler.<br />

Alt› Sigma veriye dayal› karar almay›<br />

gerektirdi¤inden Kara Kuflaklar ve Yeflil<br />

Kuflaklar e¤itim ve projeleri süresince Minitab<br />

istatistik yaz›l›m› kullanacaklar. Projelerini<br />

yürütebilmeleri için her birinin dizüstü<br />

bilgisayara ihtiyac› olacak. Türk<br />

<strong>Tekstil</strong> Vakf› program›n ve e¤itimlerin baflar›ya<br />

ulaflmas› için gereken e¤itim ortam›n›,<br />

e¤itimi alacak firma ise yaz›l›m, donan›m<br />

ve yönetim deste¤ini sa¤lamakla<br />

yükümlüdür.<br />

Yaz›l›m Gereklili¤i: Minitab 15 istatistiksel<br />

yaz›l›m program›, Microsoft Word,<br />

Microsoft Excel, Microsoft Powerpoint,<br />

Acrobat Reader<br />

Donan›m Gereklili¤i: Tüm kat›l›mc›lar›n<br />

e¤itime laptop (diz üstü) bilgisayar ile<br />

kat›lmas› gerekiyor. Min. özellikler: Pentium<br />

min. 433 Mhz, 7 GB Hard Disk, 64<br />

MB RAM, 1024x768, 16 bit High Color<br />

ekran çözünürlü¤ü, CD-ROM Drive, USB<br />

Port, Yönetim Deste¤i Gereklili¤i: Vizyon,<br />

strateji ve altyap› çal›flmalar›na kat›l›m.<br />

Ayl›k proje gözden geçirmelerine kat›l›m.


vermeyi hedeflediklerini belirten<br />

Oğuzhan Oğuz, “Çünkü bizim kuruluş<br />

amacımız tekstil sektörüne rekabet<br />

şansı kazandırmak” dedi.<br />

<strong>2007</strong>’de eğitim için 600 bin YTL<br />

bütçe ayırdıklarını ancak 6 Sigma’ya<br />

fazla talep olmadığı için hepsini harcamadıklarını<br />

dile getiren Oğuz,<br />

“2008’de başvuru keşke daha fazla olsa.<br />

Eğitim bedava verilmiş olmasına<br />

rağmen ilgisizlik var. 2008 yılı için<br />

eğitim alan kişilere İstanbul merkezinde<br />

eğitim vermeyi planlıyoruz” diye<br />

konuştu.<br />

Oğuz, tanıtım için 6 Sigma eğitimi<br />

konusunda bir web sayfası hazırlayacaklarını<br />

da vurguladı.<br />

Verecekleri eğitimden orta ve üst<br />

düzey yöneticilerin yararlanabileceğini<br />

de belirten Oğuz, “Zamanı olan,<br />

elinde diploması olan, laptop kullanabilen<br />

herkes bu eğitimi alabilir. Bu<br />

eğitimin tek kötü tarafı var. O da kara<br />

kuşak eğitimi alan kişi 6 ay içinde fabrikasını<br />

mutlaka değiştiriyormuş.<br />

Çünkü belli bir düşünce yapısına kavuşuyor.<br />

Elindeki eğitim sertifikasını<br />

korumak için üç ayda bir proje bitirmek<br />

zorunda. Kara kuşaklı birinin<br />

sertifikasını koruyabilmesi için yılda<br />

4 tane projeyi bitirmesi lazım. Genel<br />

müdürüne ‘ben şu aksaklığı gördüm’<br />

diyen kişi, gördüğü aksaklığın giderilmesi<br />

konusunda yönetimden destek<br />

görmeyince işi bırakıyor. Gazete<br />

ilanlarında fabrikalar artık kara kuşak<br />

eğitimli elemanlar arıyor. 500 bin dolarlık<br />

projeler bitirenler bile var. Teklif<br />

alınca gidiyor” diye konuştu.<br />

Oğuzhan Oğuz yeni dönemde finanse<br />

ettikleri 6 Sigma eğitimlerinin<br />

telif haklarını almak istediklerini de<br />

belirterek, “Terbiyeci olarak bir kişi<br />

Ram makinesinde bir sorun vardı giderdim<br />

ve kurumuma 100 bin dolar<br />

katkı sağladım diyorsa, proje sonuçlandığında<br />

firma dosyasında getirip<br />

bana teslim edecek. Biz de başka bir<br />

firma aynı sorunla karşılaştığında<br />

projeyi onlarla paylaşacağız” dedi.<br />

Örnek Uygulama: SARAY HALI<br />

Mart <strong>2007</strong>'de Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›'n›n fiili<br />

kat›l›m›yla Saray Hal›'da 6 Sigma yolculu-<br />

¤una ç›k›ld›. Belirlenen 16 projenin tamamlanmas›<br />

için A¤ustos sonu hedeflendi.<br />

Gerek Saray Hal› yönetiminin gerekse<br />

de seçilen “Kara Kuflak” adaylar›n›n<br />

yo¤un ve baflar›l› çal›flmalar› sonucunda,<br />

a¤ustos bafl›nda Saray Hal›’da tamamlanan<br />

10 adet 6 Sigma projesinin ifl<br />

sonuçlar›na katk›s› 1.5 milyon dolar olarak<br />

ölçüldü. Al›nan baflar›l› sonuçlar üzerine,<br />

Saray Hal›, 6 Sigma'y› tüm firma sath›na<br />

yaymak için 2008 yay›l›m planlar›n›<br />

haz›rlam›fl durumda. Paralel olarak ilk<br />

dalga “Kara Kuflaklar” da ikinci projelerini<br />

bafllatmaya haz›rlan›yor. Saray Hal› deneyiminin<br />

ortaya koydu¤u di¤er önemli<br />

gerçek; 6 Sigma’n›n parasal kazançlar›<br />

6 S‹GMA L‹DER‹NDEN REHBER ÖNER‹LER<br />

KARARLI OLUN: Bu projeyi uygulayacak kurulufllar›n ve yöneticilerin de¤iflime<br />

aç›k olmalar› önemlidir. 6 Sigma henüz çok bilinmiyor. Bu tür önemli metodolojinin yayg›nlaflmas›<br />

gerekir.<br />

VER‹ YÖNET‹M‹ ÇOK ÖNEML‹: Bu proje verinin ve veri taban›n›n çok önemli oldu-<br />

¤unu kesin bir flekilde kan›tl›yor. Bu sistemin baflar›l› uygulamas› için kurulufllarda veri<br />

taban› alt yap›s›n›n olmas› baflar› için flart.<br />

TOPYEKÜN DESTEK: Tepe yönetiminin kat›l›m› ve deste¤i baflar› için kritik bir faktör.<br />

Bu nedenle üst yöneticinin deste¤i flart.<br />

YAYILIM GEREK‹YOR: Bu metodolojinin bir alana s›k›flt›r›lmas› veya birkaç kiflinin<br />

görevi olmas› tek bafl›na sa¤lanamaz. Bu anlay›fl›n tüm kurulufla yayg›nlaflt›r›lmas› gerekiyor.<br />

DANIfiMANLIK fiART: Yol gösterme, rehberlik etme ve do¤ru ad›mlar›n at›lmas›<br />

için uzman bir kuruluflla yola ç›k›lmas› gerekiyor.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

yan› s›ra kurumsal kazançlar› oldu. Bu<br />

kazançlar flöyle s›ralanabilir:<br />

• ‹fl sonuçlar›na etkisi olan her performans<br />

ç›kt›s›n›n ölçülerek izlendi¤i, kararlar›n<br />

ölçüm sonuçlar›na ve veriye dayand›¤›<br />

kurumsal kültür,<br />

• Mevcut süreçleri, özellikle de ifl sonuçlar›na<br />

önemli etkisi olanlar› mükemmel/hatas›z<br />

hale getirme becerisine sahip<br />

kurumsal davran›fl biçimi ve al›flkanl›¤›,<br />

• Yeni süreçleri mükemmel/hatas›z<br />

flekilde devreye alma becerisine sahip<br />

kurumsal davran›fl biçimi ve al›flkanl›¤›,<br />

• Bu davran›fl biçimlerinin ve al›flkanl›klar›n›n<br />

ortaya ç›kard›¤› parasal kazançlar›n<br />

ve ifl sonuçlar›n›n (karl›l›¤›n ve sat›fllar›n<br />

artmas›) getirdi¤i inanç, güven ve<br />

moral.<br />

27


28<br />

Güncel<br />

6 Sigma ile farkl› bir bak›fl kazand›k<br />

Nadir Yürüktümen<br />

Saray Hal› Fabrika Müdürü<br />

6 Sigma Lideri<br />

Küreselleflmenin etkisiyle artan rekabet<br />

flartlar›, esnek ve h›zl› üretim yap›s›, yeni<br />

üretim teknolojilerinde yaflanan h›zl› de¤iflim<br />

ve geliflmelerin getirdi¤i yo¤un bask›<br />

nedeniyle, Saray Hal› dünyan›n birçok önde<br />

gelen kuruluflunun benimsedi¤i 6 Sigma<br />

metodolojisini uygulamaya karar vermifltir.<br />

2003 y›l›ndan itibaren üyesi oldu¤umuz<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›’n›n<br />

kuruluflu olan Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ile yürüttü¤ümüz<br />

ve büyük yararlar sa¤lad›¤›m›z<br />

ortak e¤itim çal›flmalar›na 6 Sigma projesi<br />

ile önemli bir halka daha ekledik.<br />

Saray Hal› devlete ve sosyal kurumlara<br />

olan tüm yasal sorumluluklar›n› yerine getiren,<br />

kay›t içi, sendikal›, tekstil sektörü ortalamas›n›n<br />

üstünde ücret politikas›, ifl gücü<br />

devir h›z› düflüklü¤ü, yüksek k›dem y›l› ve<br />

çal›flanlar›na sa¤lad›¤› güvenli iflyeri ortam›<br />

ile sektöründeki di¤er kurulufllar aras›nda<br />

ciddi bir fark yaratmaktad›r. Ancak serbest<br />

piyasa koflullar›nda, ürün fiyat› önemli<br />

bir tercih nedeni olmaktad›r. Saray Hal› olarak<br />

rekabette bu farkl›l›klar›m›zdan vazgeçerek,<br />

maliyetlerimizi düflürmek yerine, verimlili¤i<br />

art›rarak, s›f›r hata oran›na ulaflmaya<br />

çal›flarak, kalitemizi yükselterek ve kay›plar›m›z›<br />

önleyerek avantaj elde etmeyi<br />

seçtik. Bu nedenle 6 Sigma Metodolojisini<br />

bu hedefimizi gerçeklefltirmede önemli bir<br />

araç olarak gördük.<br />

Neden 6 Sigma ?<br />

35 y›ld›r teknoloji, yeni ürün, renk ve desen<br />

tasar›mlar›nda hep lider ve öncü olan<br />

kuruluflumuzda modern süreç yönetim tekniklerini<br />

bünyesinde bar›nd›ran 6 Sigma<br />

metodolojisini uygulamaya koyarak, sektörümüzde<br />

yine bir ilki gerçeklefltirmenin gururunu<br />

ve mutlulu¤unu elde etmek istedik.<br />

Bu nedenle de baflta ABD olmak üzere Avrupa<br />

Birli¤i ülkeleri ve <strong>Türkiye</strong>’de sayg›n kurulufllarca<br />

uygulanmaya bafllayan ve baflar›l›<br />

sonuçlar al›nan 6 Sigma ile; ifl süreçlerimizde,<br />

proseslerimizde ve sistemlerimizde<br />

somut verilere, ölçümlere ve de¤erlendirmeye<br />

dayal› bir yönetim anlay›fl›n›n ve sistemati¤inin<br />

oluflmas›n› benimsedik.<br />

Günümüzde müflteri memnuniyetinin<br />

sa¤lanmas› ve firman›n rekabet gücünde<br />

art›lar›n›n bulunmas› kurulufllar için yaflam-<br />

sal bir unsur olmufltur. Bu nedenle 6 Sigma<br />

uygulamas›, kuruluflumuza art› sa¤layacak<br />

ve katma de¤er yaratacak konularda daha<br />

flimdiden avantaj sa¤lamaya bafllam›flt›r.<br />

6 Sigma, 35 y›ll›k süreçte elde edilen<br />

baflar›l› çal›flmalar›n devaml›l›¤›n›<br />

sa¤lamak, daha iyisini yapmak<br />

ve mükemmele ulaflma yolunda<br />

önemli bir araç olacakt›r. Ortak<br />

bak›fl aç›s›n› ve top yekûn çal›flmay›<br />

gerektiren bu uygulamada “mükemmellik<br />

hedefimizi hep birlikte baflaraca¤›z.<br />

6 Sigma ile; üretimde kabul edilebilir bir<br />

hata düzeyleri tutturabilmeyi de¤il, mükemmel<br />

kaliteyi hedefleyece¤iz. Süreç yönetim<br />

disiplini hayata geçirece¤iz. Küçük iyilefltirme<br />

f›rsatlar›n›n devaml› araflt›r›lmas›n› ve<br />

bunu sistemli bir faaliyet olarak sürdürülmesini<br />

sa¤layaca¤›z.<br />

6 Sigma anlay›fl› ile, birlikte daha iyi fikirler<br />

üretece¤iz. Çal›flanlar›m›za sistemli yaklafl›mlar<br />

sunaca¤›z ve onlar› daha yüksek<br />

bir performansa teflvik edece¤iz. Böylece<br />

bireysel yeteneklerle, üstün teknik beceriler<br />

aras›nda sinerji oluflturaca¤›z. Yarat›c›l›k,<br />

iflbirli¤i, iletiflim ve inanç 6 Sigma sisteminde<br />

en az istatistiksel gelifltirme araçlar› kadar<br />

önem tafl›maktad›r. Bu nedenle tüm çal›flanlar›m›z›n<br />

bu önemli projemize sahip ç›kaca¤›na<br />

ve destek verece¤ine gönülden<br />

inan›yor, bu projede çözüm orta¤›m›z Matris<br />

Dan›flmanl›k, Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ve çal›flmalarda<br />

yer alan, eme¤i geçen herkese teflekkürlerimizi<br />

sunuyoruz.<br />

6 Sigma Kara Kuflak<br />

projelerinde hedefe ulafl›ld›<br />

6 Sigma metodolojisi içinde yer alan Kara<br />

Kuflak yetifltirme program›na ifltirak eden<br />

16 yönetici personelimizin üstlendi¤i projelerde,<br />

baflta belirlenen gelir hedeflerine ulafl›ld›.<br />

Proje bafl›na y›ll›k 50 bin dolar gelir hedeflenmiflti.<br />

fiu ana kadar gerçekleflen ve<br />

kapat›lma aflamas›na gelen 10 proje ile 1,5<br />

milyon dolara yak›n tasarruf sa¤lad›k. 16<br />

proje ile bafllad›¤›m›z 6 Sigma uygulamalar›m›z<br />

tamamland›¤›nda daha yüksek gelir<br />

hedefine ulaflaca¤›z. 6 Sigma projesinin baflar›l›<br />

olmas›nda süreç ve ifl performans›n›n<br />

ölçümlenmesi ve ortaya konulan katma de-<br />

¤erin öneminin çal›flanlarca benimsenmesi<br />

var. Uygulamada bulunan ISO 9000 kalite<br />

yönetim sisteminin verim, bak›m, vb. uygulamalardan<br />

fark› bunlar›n eksi¤ini kapatma<br />

ve hatalar›n tekrarlanmas›n› önlemede etkin<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

oldu¤u gibi veri güvenirli¤i ve ölçümlemede<br />

önemli bir skala oluflturuyor. 6 Sigma düflük<br />

hata seviyelerinin nedenlerinin ortaya ç›kar›lmas›nda<br />

da önemli araçlara sahip. Saray<br />

Hal› da bunun olumlu sonuçlar›n› gördük.<br />

Dokuma tezgâhlar›ndan kesilen<br />

hal›lar›n mamul ambar›na<br />

teslim edilmesi için geçen toplam<br />

çevrim süresini 6 Sigma çal›flmas›<br />

ile yüzde 32 düflürdük. Ayn›<br />

baflar› bir çok proses içinde gerçeklefltirildi.<br />

Ayr›ca projelerde ölçülemeyen ancak<br />

stratejik katk› sa¤lanan birçok avantaj elde<br />

ettik. 6 Sigma da hedefimiz 2008 y›l›nda 16<br />

Kara Kuflak’a ilave yeni 10 Kara Kuflak ve<br />

10 yeflil kuflak yetifltirmek ve bu kültürün<br />

tüm yap›ya yay›lmas›n› sa¤lamakt›r.<br />

Vizyon ve 6 Sigma<br />

felsefemizi oluflturduk<br />

6 Sigma çal›flmalar›m›zda ilk önce vizyonumuzu<br />

ve felsefemizi belirlerken ayakta kalabilmek<br />

ve baflar›l› olmak için geleneksel<br />

yöntemlerin ve sistemlerin yeterli olmayaca¤›<br />

bilinci ile hareket ettik. Kurulufl vizyonumuzu<br />

revize ettik ve 6 Sigma felsefesini oluflturduk.<br />

Liderlik Ekibini ve flampiyonlar› belirledik. 6<br />

Sigma projesinin önemli bir faktörünü oluflturan<br />

Kara Kuflak e¤itimlerine kat›lacak kriterlere<br />

uygun 16 yönetici personeli belirledik.<br />

V‹ZYONUMUZ<br />

Faaliyet gösterdi¤imiz her alanda pazar<br />

lideri olmak,<br />

Müflterilerine sundu¤u ürün ve hizmetlerde<br />

beklentilerin de ötesinde memnuniyet<br />

sa¤lamak,<br />

Ortaklar›n›n sermayelerine yüksek de-<br />

¤er kazand›rmak,<br />

Çal›flanlar›n›n öncelikli olarak çal›flmak<br />

istedikleri bir firma olmak,<br />

Do¤aya karfl› duyarl› olmak,<br />

Rekabet gücümüzü etkileyen her alanda<br />

gerçek verilere dayal›, proaktif yönetim<br />

anlay›fl›n› benimseyerek baflar›ya ulaflmakt›r.<br />

6 S‹GMA FELSEFEM‹Z<br />

Rekabet koflullar›nda firman›n ayakta<br />

kalmas›, sa¤l›kl› büyüme, verimlilik, çal›flan<br />

ve müflteri memnuniyeti ile mümkündür.<br />

Üretimin; h›zl›, kaliteli, ekonomik ve<br />

müflteri odakl› olmas› zorunluluktur.<br />

Sürekli geliflmenin anahtar›, bilmek ve<br />

bilgiyi iflleyebilmektir.<br />

Say›sal verilerle ifade edilmemifl hiçbir<br />

bilgi etkili biçimde kullan›lamaz.


endikamız tarafından 1991 yı-<br />

S<br />

lında kurulan ve bugüne kadar<br />

eğitim konusunda birçok<br />

ilke imza atan Türk <strong>Tekstil</strong><br />

Vakfı'nın son olarak hayata geçirdiği<br />

<strong>Tekstil</strong> Sektörü İşletmeler Üstü<br />

Mesleki Eğitim Merkezi (METEM) kendi<br />

alanında örnek gösterildi. CNN Türk<br />

tarafından yayınlanan "Altın Bilezik"<br />

programında Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı'nın, sektörde<br />

ara eleman sıkıntısını okul açarak<br />

gidermeye çalıştığına dikkat çekildi.<br />

Başak Çubukçu ve Kemal Soğukdere’nin<br />

hazırladığı "Altın Bilezik" programının<br />

15 Ağustos'ta yayınlanan bölümünde<br />

METEM'in görüntülerine de yer<br />

verilerek proje anlatıldı. Programda yılda<br />

150-200 milyar dolar girdi sağlayan<br />

tekstil sektöründen 2.5 milyon kişinin<br />

ekmek yediğine dikkat çekilerek, sektörde<br />

yaşanan elaman sıkıntısı "İplik şefi,<br />

makine operatörü ve ticari işçi bulmak<br />

en az kumaş dokumak kadar zor"<br />

sözleriyle anlatıldı. Bu amaçla tekstil<br />

sektörünün nitelikli ara eleman yetiştirmek<br />

amacıyla METEM'ler için düğmeye<br />

bastığı anlatılan programda, "ME-<br />

TEM'in ilki Çerkezköy’de bu eğitim öğrenim<br />

yılında faaliyete geçecek. Üstelik<br />

müfredat Almanya Federal Mesleki Eğitim<br />

Enstitüsüyle birlikte hazırlandı" denildi.<br />

Programa katılan <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> Başkanı<br />

Halit Narin ise "Kayseri’de, İstanbul’da<br />

Çerkezköy’de ve Adana’da üç meslek<br />

eğitim lisesinin dışında eğitim veren bir<br />

teşkilat kuruyoruz. Burada okuyanlara<br />

teknik eğitim verecek olan bir sistemi,<br />

Almanlarla ortaklaşa hazırladık" dedi.<br />

Bilindiği gibi Çerkezköy'deki ME-<br />

TEM'in inşaatı yaz ortasında tamamlanmıştı.<br />

<strong>Türkiye</strong>'de ilk kez tekstil sektörüne<br />

yönelik kalifiye ara eleman yetiştirilecek<br />

olan Çerkezköy METEM, <strong>2007</strong>-2008<br />

eğitim ve öğretim yılında hizmete açılacak.<br />

Çerkezköy METEM'in hizmete girmesinin<br />

ardından, Adana (Organize Sanayi<br />

Bölgesi) ve Kayseri (Germirli) ME-<br />

TEM projeleri de hayata geçirilecek.<br />

Toplam 12 öğretmen ile hizmet verecek<br />

olan Çerkezköy METEM, 15 bin<br />

122 metrekarelik alan üzerinde yer<br />

alan 4 bin 500 metrekarelik kapalı<br />

alana sahip. Bu alanın 2 bin 400<br />

metrekaresi, uygulama alanı olarak<br />

kullanılan dokuma, iplik, örgü,<br />

boya-terbiye, non-wowen ve<br />

mekatronik atölyelerinden oluşuyor.<br />

20 kişi kapasiteli 5 adet sınıftan<br />

oluşan eğitim odaları ve 3 adet<br />

laboratuarın yer aldığı merkezde<br />

kütüphane ve bilgisayar çalışma<br />

salonu; bay-bayan soyunma salo-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Bizden<br />

METEM projemiz "Alt›n Bilezik"<br />

program› için örnek oldu<br />

nu ve duşlar; depolar, 98 kişilik konferans<br />

salonu, kafeterya ve iç bahçe; toplantı<br />

salonu; ofisler; sağlık servisi; doktor<br />

hemşire odası; öğretmenler salonu da<br />

yer alıyor. Çerkezköy METEM'de ayrıca<br />

1.600 metrekarelik Yurt Merkezi de bulunuyor.<br />

Kız ve erkek öğrenciler için iki<br />

ayrı yatakhane şeklinde inşa edilen yurdun<br />

kız öğrenci tarafı 16 kişi kapasiteli,<br />

erkek öğrenci tarafı ise 96 öğrenci kapasiteli.<br />

Yurtta ayrıca 160 kişilik yemekhane<br />

ve misafirhaneler de yer alıyor. Çerkezköy<br />

METEM bu yönüyle de bölgede<br />

büyük bir açığı kapatıyor. Yurt imkanıyla<br />

özellikle Marmara bölgesindeki tüm<br />

öğrencilere hitap edebilme imkanına sahip<br />

olan Çerkezköy METEM'in bir diğer<br />

özelliği ise verilecek eğitimin uluslararası<br />

hüviyette olması. Çerkezköy METEM,<br />

Almanya Federal Mesleki Eğitim Enstitüsü<br />

(BIBB) ile birlikte hazırlanan meslek<br />

standartlarını baz alarak eğitim verecek.<br />

Bu arada "Altın Bilezik" programında<br />

<strong>Türkiye</strong>’deki meslek eğitimi çıkmazını<br />

aşmak için <strong>Türkiye</strong> Jokey Kulübü’nün<br />

Nalbantlık Eğitim Merkezi, Marshall'ın<br />

ise Boyacılık Meslek Yüksekokulu’nu<br />

kurdukları ve böylece kısa sürede istedikleri<br />

nitelikte teknik elemana kavuştukları<br />

da anlatıldı.<br />

29


30<br />

Ay›n Konusu<br />

Bursa kaybetti¤i<br />

ipe¤i ar›yor<br />

Bursa’da ipekçilik,<br />

520'li yılarda<br />

Çin’den Bizans'a<br />

gizlice getirilen<br />

ipekböceği kozaları<br />

ile başlamış ve<br />

yörenin<br />

ipekböceğinin<br />

yetişmesi için<br />

uygun bir iklime<br />

sahip olmasıyla<br />

Osmanlı<br />

döneminde<br />

gelişerek, 15 ve<br />

16. yüzyılda en<br />

yüksek seviyeye<br />

ulaşmış. Sarayın<br />

yanı sıra Cenova,<br />

Floransa ve<br />

Venedikliler,<br />

Bursa ipeklerinin<br />

en büyük alıcısı<br />

olurken, tarihi<br />

Koza Han,<br />

ipekçiliğin ticari<br />

merkezi şeklinde<br />

hizmet vermiş.<br />

Özcan GÜNEŞ /BURSA<br />

in'den taşınan koza tohumları aracılığı<br />

Ç<br />

ile bin 200 yıl önce ipekçilikle tanışan ve<br />

uzun yıllar ipek üretim üssü olarak faaliyet<br />

gösteren Bursa, tarımda uygulanan<br />

yanlış politikalar ile kırsaldan kente<br />

yönelen göç sonucunda, önce ipekböcekçiliği<br />

yetiştiriciliğini, ardından da ipek üretimini kaybetti.<br />

Yüzlerce yıl adını tüm dünyaya duyurduğu<br />

kentin, günümüzde tekstil sanayiinin en önemli<br />

merkezlerinden biri olmasının yolunu açan, ancak<br />

daha sonra tarihe karışan ipek ve ipekçilik,<br />

şimdi yeniden hayata döndürülmek isteniyor.<br />

Bursa’da ipekçilik, 520'li yılarda Çin’den Bizans'a<br />

gizlice getirilen ipekböceği kozaları ile başlamış<br />

ve yörenin ipekböceğinin yetişmesi için uygun<br />

bir iklime sahip olmasıyla Osmanlı döne-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

minde gelişerek, 15 ve 16. yüzyılda en yüksek seviyeye<br />

ulaşmış. Sarayın yanı sıra Cenova, Floransa<br />

ve Venedikliler, Bursa ipeklerinin en büyük alıcısı<br />

olurken, tarihi Koza Han, ipekçiliğin ticari<br />

merkezi şeklinde hizmet vermiş. 19. yüzyıla gelinceye<br />

dek, uzmanlaşmış zanaatkârlar tarafından,<br />

ev ve küçük işyerlerinde yerel teknoloji ile<br />

sürdürülen ipekçilik, daha sonra Avrupa’da kullanılan<br />

yeni teknik ile tanışmış. Öyle ki, 1860’larda<br />

kentteki filatür tesisi sayısı 90’a çıkmış. Bunların<br />

çoğu 1. Dünya Savaşı nedeniyle kapanırken,<br />

Cumhuriyet döneminde 25 ipek filatür ve 54<br />

ipekli dokuma fabrikası faaliyetini sürdürmüş.<br />

Özellikle Muradiye, Demirkapı, Mecnundede,<br />

Umurbey ve Karaağaç mahallelerinde yaygınlaşan<br />

ve İstimhane, Kozaklık ile Mancınıkhane’den<br />

oluşan tesislere, dokuma sektörünün yeniden<br />

canlanmasıyla birlikte büküm ve çözgühane, do-


kuma ünitesi ile boyahane gibi özel üretim<br />

mekânları da eklenmiş. Avrupa’da<br />

gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin etkisiyle<br />

endüstrileşme sürecine giren ve ipek filatür<br />

fabrikaları inşa edilen bölgede,<br />

1940 yılında Kozabirlik kurulmuş ve<br />

İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü ile<br />

de sektöre verilen önem sürdürülmüş.<br />

Kent ekonomisine uzun süre büyük<br />

katkılar sağlayan koza ve ipekçilik, tekstil<br />

sanayinin günümüzdeki gelişiminin<br />

de temellerinin atılmasına yol açtı. Ancak,<br />

bu özelliğini 20. yüzyılın ortalarına<br />

kadar koruyan ilde, 1980 sonrasında<br />

Uzakdoğu’dan ucuz ipek ithal edilmesi<br />

ve suni ipek kullanımının yaygınlaşması,<br />

ipek sanayiinin sonunun gelmesine<br />

neden oldu. Çiftçilerin, para kazanmadıkları<br />

gerekçesiyle 90’lı yılların başında<br />

ipekböceğini besleyen dut ağaçlarını keserek,<br />

başka alanlara yönelmesiyle başlayan<br />

süreç, ilde ipek ipliği çeken filatür<br />

tesisi ve de ipekli dokuma tezgâhı kalmayışıyla<br />

son buldu. <strong>Türkiye</strong>’de alanındaki<br />

son tesis olan, Kozabirlik İpek Filatür<br />

ve Bükme Fabrikası da 1995'te kapılarına<br />

kilit vurdu.<br />

Kentin sembollerinden olan ipekböcekçiliği,<br />

tarihe karışırken, “Bursa İpeği”<br />

de, tozlu raflarındaki yerini almış oldu.<br />

Bir zamanlar koza piyasasının kurulduğu<br />

tarihi Koza Han’ın avlusunu koza çuvalları<br />

yerine, çay bahçesinin şemsiyeleri<br />

doldurdu. İpeğin adı; yalnızca, eskiden<br />

ipek üretilen tesislere ev sahipliği<br />

yapılan Karaağaç Mahallesi’ndeki<br />

“İpekçilik Caddesi” ile tarihi Koza<br />

Han’da suni ipek satan dükkanların tabelalarında<br />

kaldı.<br />

Kozabirlik’in<br />

yeni aray›fl›<br />

Üreticinin ihtiyacı olan<br />

Polihibrid İpekböceği tohumunu<br />

üretmek, üreticiden<br />

aldığı yaş kozaların<br />

ve ürettiği polihibrid<br />

ipekböceği tohumunun iç<br />

ve dış piyasadaki müşterilere<br />

satışını gerçekleştirmek<br />

amacıyla kurulan<br />

Bursa Koza Tarım Satış<br />

Kooperatifleri Birliği (Kozabirlik), ipekçiliği<br />

yeniden canlandırmak için 2001 yılından<br />

beri bir dizi çalışma yürütüyor.<br />

Bu amaçla bu yıl çiftçiye ücretsiz dut fidanı<br />

dağıtan birlik, Eskişehir’de yeni bir<br />

filatür tesisi inşa ediyor.<br />

Kozabirlik Genel Müdürü Ayhan Karagözoğlu,<br />

tarım politikaları ve göç gibi<br />

unsurlardan ötürü yörede ipekböcekçiliğinin<br />

önemini yitirdiğini belirterek, kozacılığın<br />

tamamen yok olmasının önüne<br />

geçmek istediklerini söyledi. İlaçlı tarım<br />

nedeniyle artık Bursa Ovası’nda ipekböceği<br />

yetişmediğini ve üretimin Kemalpaşa,<br />

Orhaneli ve Büyükorhan köylerinde<br />

sürdürülmeye çalışıldığını kaydeden<br />

Karagözoğlu, çiftçileri yeniden üretim<br />

için teşvik ettiklerini bildirdi. Ağır kalmış<br />

ekonomi modelinin<br />

üreticileri olumsuz etkilediğine<br />

dikkat çeken Karagözoğlu,<br />

"1980’lere kadar<br />

yaygın olan üretim,<br />

1985’te ekonomik transformasyon<br />

nedeniyle düştü.<br />

Türk Cumhuriyetleri’nden<br />

gelen ucuz mal, rekabet<br />

şansını ortadan kaldırdı.<br />

2000’de üretim tamamen<br />

düştü. Bunun üzerine<br />

bir dizi tedbirleri ya-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

şama geçirme kararı aldık. Direkt pazarlama<br />

yöntemleri yapıyoruz. Köyleri ziyaret<br />

edip, broşür dağıtıyor ve eğitimler<br />

veriyoruz. Kozayı destekleme kapsamına<br />

aldırdık. Devlet bu yıl kilogram başına<br />

9 YTL destekleme veriyor. Biz de kilogramını<br />

13 YTL’ye alıyoruz. Son beş<br />

yıldır ödemeleri peşin yapıyoruz. Bu<br />

çiftçi için önemli bir teşvik oldu. Bu şekilde<br />

hızlı düşüşü önleyerek, mevcudu<br />

korumayı başardık. Bu yıl 70 bin dut fidanını<br />

ücretsiz olarak dağıttık. Mart<br />

ayında 100 bin fidan daha vereceğiz" dedi.<br />

Yen projelerini uygulamaya koyacaklarını<br />

ve bu kapsamda koza yetiştiriciliği<br />

için yaz aylarında kentten köye olmak<br />

üzere, göçü tersine çevirmeyi amaçladıklarını<br />

vurgulayan Ayhan Karagözoğlu,<br />

her yıl yüzde 10’luk üretim artışı hedeflediklerine<br />

işaret etti.<br />

İpekböcekçiliğini yaygınlaştırmak<br />

için dağ yörelerinden başka alternatifi<br />

olmadığını, bu nedenle organik tarımın<br />

geliştirilmesi gerektiğini ifade<br />

eden Karagözoğlu, bu amaçla TEMA<br />

ile de işbirliği içinde olduklarına dikkat<br />

çekti.<br />

Bursa’daki filatür fabrikasını atıl<br />

duruma gelmesi sonucu sattıklarını<br />

ancak Eskişehir’de yeni bir tesis kurduklarını<br />

anlatan Ayhan Karagözoğ-<br />

31


32<br />

Ay›n Konusu<br />

Koza Han ‹pekçiler Derne¤i<br />

Baflkan› Hasan Tunçman,<br />

deposunda saklad›¤› eski<br />

bir ipe¤i gösteriyor.<br />

Ulucami ile Orhan Camii aras›nda 1492<br />

y›l›nda ‹kinci Bayezid taraf›ndan kurulan ve<br />

y›llarca ipek ticareti ile koza al›m sat›m›na<br />

ev sahipli¤i yapan tarihi Koza Han, flimdi<br />

mistik bir dinlenme mekân›na dönüflmüfl<br />

durumda. Geçmiflte tarihi "‹pek Yolu"nun<br />

en önemli duraklar›ndan biri olan, 95 iflyerinin<br />

bulundu¤u Koza Han’›n üst kat›nda, bugün<br />

suni ipekten yap›lm›fl kumafllar sat›l›yor.<br />

Üreticilerin getirdi¤i koza çuvallar›n›n<br />

s›¤mad›¤› genifl avlusu ise kentin kalabal›-<br />

lu, şöyle devam etti: "Mayıslar köyünde<br />

kendi arsamız olması ve ulaşım<br />

için elverişli olması dolayısıyla yatırım<br />

için burayı seçtik. Şu anda kozayı<br />

hammadde olarak satıyoruz. Tesisin<br />

devreye girmesiyle birlikte ipek ipliği<br />

üretmeye başlayacağız. Yaklaşık 1 milyon<br />

YTL’lik bir yatırım gerçekleştiriyoruz.<br />

İç piyasanın ihtiyacını karşılayacak,<br />

katma değeri yüksek teknolojik<br />

ipek ipliği üreteceğiz. <strong>Türkiye</strong>’de ipek<br />

iplik üretimi şu anda sadece Birecik’te<br />

var. O da geleneksel yöntemlerle yapılıyor.<br />

Birlik olarak halen Bursa’da<br />

ipekböceği tohumu üretiyoruz. Bu yıl<br />

itibariyle İpekçilik Enstitüsü’nü kiraladık.<br />

Tohum üretimine burada de-<br />

Kozahan, kozas›z kald›<br />

¤›ndan kaçmak isteyenlerin u¤rak yeri konumunda.<br />

Koza Han ‹pekçiler Derne¤i Baflkan›<br />

Hasan Tunçman, Han'da kozay› en son<br />

90’l› y›llar›n sonunda gördüklerine iflaret<br />

ederek, bu tarihten sonra iflyerlerindeki<br />

"Bursa ‹peklileri"nin yerini de Çin ve Hindistan’tan<br />

gelen suni ipeklerin ald›¤›na dikkat<br />

çekiyor. Koza hasad› döneminde üreticilerin<br />

al›flverifli sayesinde çarfl›n›n hareketlendi¤ini<br />

anlatarak, geçmifle uzanan Tunç-<br />

vam edecek ve tüm Ar-Ge<br />

çalışmalarını buradan yapacağız.<br />

Üniversite ile ortak<br />

çalışmalara imza atacağız.<br />

Başta Birleşmiş Milletler<br />

Gıda ve Tarım Örgütü<br />

(FAO) olmak üzere<br />

uluslararası kuruluşlarla<br />

işbirliğine giderek, Avrupa’nın<br />

en büyük araştırma<br />

merkezi haline getireceğiz.<br />

Burayı aynı zamanda<br />

ipekçilik kampüsüne çevirmek<br />

niyetindeyiz. Bursa<br />

ipek şehri ama maalesef<br />

bu anlamda gösterecek bir<br />

şeyi yok."<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

man, o günleri flöyle anlat›yor:<br />

"Koza Han, dünyan›n ilk ticaret merkezlerinden<br />

biri. ‹pek ve ipekböcekçili¤inin merkeziydi.<br />

Hasat zaman›, köylülerin getirdi¤i<br />

koza çuvallar›, buraya s›¤maz, Uzunçarfl›’ya<br />

kadar kuyruklar oluflurdu. Çiftçi, paras›yla<br />

çocuklar›na çeyiz düzer, alt›n al›rd›.<br />

Çarfl› hareketlenir, esnaf›n da yüzü gülerdi.<br />

fiimdi ise ne koza kald› ne ipek. Soranlara,<br />

Bursa’da art›k ipek üretilmedi¤ini söylüyoruz."<br />

Geçmiflte ipekböcekçili¤i ile ilgilenen bir aile.


Tarihi ipek fabrikalar›<br />

y›k›lmay› yüz tutmufl.<br />

KOZA ALIMLARI<br />

Bursa Kooperatifi <strong>Türkiye</strong> geneli<br />

Y›llar Tohum da¤›t›m› Ürün al›m Tohum da¤›t›m› Ürün al›m<br />

(paket) miktar› (Kg) (paket) miktar› (Kg)<br />

1980 13.227 171.610,1 80.544 521.079,6<br />

1990 12.511 128.044,0 81.399 475.140,50<br />

<strong>2007</strong> 502 7.005,1 5.273 127.146,20<br />

‹pekböce¤i art›k müzelik<br />

Bursa’nın yok olma tehlikesiyle karşı<br />

karşıya bulunan ipekböceği, Büyükşehir<br />

Belediyesi’ne ait kent Müzesi’nde yaşatılıyor.<br />

Müzede ayrılan bir bölümde, Kozabirlik’ten<br />

alınan tırtıllar yetiştirilerek<br />

koza elde edilirken, "Geçmişten geleceğe<br />

ipekböcekçiliği" sergisiyle de ziyaretçilere<br />

tanıtılıyor.<br />

Müze Koordinatörü Ahmet Erdönmez,<br />

kentin yok olan sembol ve değerlerini<br />

yaşatarak, gelecek kuşaklara aktarmayı<br />

amaçladıklarını belirterek, zaman<br />

içinde kaybolan ipekböcekçiliği ve Bursa<br />

kumaşının yeniden eski değerine kavuşması<br />

için müzede ipek böceği yetiştirdikleri<br />

bilgisini veriyor.<br />

Dikkat çekerek, ipekböcekçiliğine<br />

hak ettiği değeri yeniden<br />

kazandırmayı hedeflediklerini<br />

dile getiren Erdönmez,<br />

"Bunun için öncelikle ilimizin<br />

bu alandaki geçmişini sergi haline<br />

getirdik. Daha sonra okullar<br />

arasında düzenlediğimiz<br />

resim yarışmasıyla yeni neslin<br />

tanımasına katkıda bulunduk.<br />

Kozabirlik’ten aldığımız 750<br />

tırtılı, özel bölümde yetiştirdik.<br />

Mevsimi geldiğinde her yıl bu<br />

üretimi yineliyoruz. İpekböcekçiliğini<br />

yeniden canlandırmayı<br />

amaçlıyoruz" diye konuşuyor.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

YAfi KOZA ÜRET‹M‹<br />

(TÜRK‹YE GENEL‹)<br />

Y›llar Miktar (Kg)<br />

1970 1.461.503<br />

1971 1.500.219<br />

1972 1.624.078<br />

1973 1.733.274<br />

1974 1,772,612<br />

1975 1.563.956<br />

1976 1.664.840<br />

1977 1.383.505<br />

1978 1.270.125<br />

1979 1.485.619<br />

1980 1.724.820<br />

1981 2.005.223<br />

1982 1.987.975<br />

1983 1.991.489<br />

1984 2.147.137<br />

1985 1.811.407<br />

1986 1.919.904<br />

1987 1.747.334<br />

1988 2.008.319<br />

1989 1.836.886<br />

1990 2.171.292<br />

1991 1.353.200<br />

1992 781.850<br />

1993 715.849<br />

1994 455.000<br />

1995 275.000<br />

1996 199.771<br />

1997 151.115<br />

1998 135.580<br />

1999 139.463<br />

2000 56.739<br />

2001 47.787,2<br />

2002 96.793,7<br />

2003 166.271,3<br />

2004 145.173<br />

Kent Müzesi'ndeki ipekböcekçili¤i<br />

resimleri ilgi çekiyor.<br />

33


34<br />

Gündem<br />

<strong>Tekstil</strong>deki gerileme ‹kinci 500’ü vurdu<br />

İstanbul Sanayi Odası (İSO) <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu<br />

2006 yılı araştırma sonuçlarını 22<br />

Ağustos’ta açıkladı. 2006 yılında ikinci<br />

500 büyük sanayi kuruluşu içinde ilk sırayı<br />

Akzo Nobel alırken, ikinci sırada<br />

Basf Yapı Kimyasalları A.Ş., üçüncü sırada<br />

da Coşkunöz Radyatör ve Isı Sanayi<br />

A.Ş. yer aldı.<br />

Çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu<br />

ikinci 500 içindeki özel kuruluşların<br />

üretimden satışları 2006 yılında sabit<br />

fiyatlarla yüzde 11.6, toplam satışları<br />

yüzde 12 oranında arttı, bu kuruluşların<br />

GSMH içindeki payı yüzde 1.1 oldu.<br />

İkinci 500’ün yüzde 30'unu tekstil,<br />

giyim deri ve ayakkabı sektörü oluşturdu.<br />

Araştırmaya göre tekstil, giyim, deri<br />

ve ayakkabıda üretim ve ihracat gerileyince,<br />

ikinci 500’ün performansı düştü.<br />

İkinci 500’ün toplam satışlarının<br />

yüzde 27.1'i, istihdamın da yüzde 41.1'i<br />

tekstil giyim, deri ve ayakkabı sektörüne<br />

ait bulunuyor. <strong>Türkiye</strong>'nin genel ihracatı<br />

yüzde 16.4 artarken İkinci 500’de<br />

artış yüzde 6.5'te kaldı. İhracattaki bu<br />

olumsuz tabloda tekstilin kötü performansı<br />

etkili oldu. İkinci 500’deki tekstil,<br />

giyim, deri ve ayakkabının toplam ihracatı<br />

2005'e göre yüzde 4 azaldı.<br />

İSO araştırmasında ayrıca tüm sektörlere<br />

bakıldığında 2005 yılına kıyasla<br />

2006 yılında toplam satışlar, dönem kârzarar<br />

toplamı ve net-brüt katma değer<br />

gibi göstergelerde göreceli bir iyileşme<br />

olmasına karşın, araştırmanın ilk başladığı<br />

yıl olan 1997 yılına kıyasla daha<br />

olumsuz bir durumda olduğu belirtildi.<br />

İSO Başkanı Tanıl Küçük, ikinci 500<br />

için 1997'deki satış kârlılığının 100 kabul<br />

edildiğinde 1997'den 2006'ya elektrikli<br />

makineler ve elektronik ve ilaç boya<br />

sektörleri dışında diğer tüm alt sektörlerde<br />

satış kârlılığının çok ciddi boyutta<br />

gerilediğinin görüldüğünü söyleyerek,<br />

"En büyük gerileme orman<br />

ürünleri ve mobilya sanayii ile birlikte<br />

İKİNCİ 500’DEKİ İLK 20’DE<br />

ÜÇ TEKSTİL ŞİRKETİ<br />

• Akzo Nobel Boya San.<br />

• Basf Yapı Kimyasalları AŞ<br />

• Coşkunöz Radyatör AŞ<br />

• Kibsaş Karadeniz İnşaat AŞ<br />

• Türk Tuborg<br />

• Yavuz Gıda San.<br />

• Elazığ Altınova Çimento<br />

• Jantsa Jant San.<br />

• Major Skt Oto<br />

• Beyteks Konfeksiyon<br />

• Edirne Yağ San.<br />

• Bak Ambalaj San.<br />

• Elsan Hammadde San.<br />

• Altın Kablo San. AŞ<br />

• Venüs Giyim San.<br />

• Balıkesir Elektromekanik San.<br />

• Özlem Tarım Ürünleri AŞ<br />

• Özak <strong>Tekstil</strong> Konfeksiyon<br />

(*) Listede 4. ve 16. sırada yer<br />

alan şirketler isimlerinin<br />

açıklanmasını istemedi.<br />

otomotiv yan sanayide oldu. Çalışmalarımızın<br />

sonuçları her iki grupta da<br />

ekonomik kârlılıkta 10 yıl öncesine göre<br />

daha geride olduğumuza işaret etmektedir.<br />

Ekonomik kârlılık oranlarının<br />

yükselmesi ülkemizde yatırım ve üretimi<br />

özendirmenin önemli bir aracı olacaktır"<br />

dedi.<br />

Bu arada ikinci 500 içinde yabancı<br />

sermayeli kuruluşların payı üretimden<br />

satışlarda yüzde 1.5, brüt katma değer<br />

içinde de yüzde 20.1 olurken, bu kuruluşların<br />

toplam sayısı da 71’e çıktı. Verilere<br />

göre, 2006 yılında <strong>Türkiye</strong>’nin genel<br />

ihracatı dolar bazında yüzde 16.4<br />

artarken, ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunun<br />

ihracatında yüzde 6.5 oranında<br />

bir artış gerçekleşti.<br />

Bu kuruluşların <strong>Türkiye</strong> ihracatı<br />

içindeki payı ise 2005 yılındaki yüzde<br />

7.9 iken 2006 yılında bu oran yüzde<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

7.3’e geriledi. İhracatın sektörel dağılımında<br />

tekstil, giyim ve ayakkabı sektörü<br />

yüzde 41.9 ile ilk sırada yer alırken,<br />

içki ve tütün sanayi yüzde 13.4’lük payla<br />

ikinci sıraya çıktı. 2005’te ikinci sırada<br />

yer alan metal eşya, makine ve teçhizat<br />

sektörü ise 2006’da yüzde 12.1’lik<br />

payla üçüncü sıraya geriledi.<br />

Araştırmada, “ikinci 500” içinde toplam<br />

çalışan sayısı 2006 yılında yüzde 1.3<br />

gibi küçük bir artış gösterirken, firma<br />

başına istihdam yoğunluğunun düşmesi<br />

nedeniyle yeni istihdam yaratılmasında<br />

sınırlı bir gelişme olduğuna dikkat<br />

çekildi. Çalışanlara yapılan ödemelerin<br />

satış gelirlerine oranında hem birinci<br />

500’de hem de ikinci 500’de gerileme<br />

olurken, çalışanlara yapılan ödemelerin<br />

ikinci 500’de birinci 500’e kıyasla daha<br />

yüksek oldu. İkinci 500’de 2005’te yüzde<br />

9.1 olan ücretlerin satış gelirlerine<br />

oranı 2006’da yüzde 8.8’e düştü.<br />

Araştırmanın yabancı sermayeli kuruluşlar<br />

bölümünde ikinci 500 içinde 71<br />

yabancı sermayeli kuruluş bulunduğu<br />

hatırlatılarak bu kesimin toplam üretimden<br />

satışlardan yüzde 14.5, brüt katma<br />

değerden yüzde 20.1 vergi öncesi<br />

dönem kârından yüzde17.2, ihracattan<br />

yüzde 13 ve istihdamdan da yüzde 13.2<br />

pay aldığı bildirildi.<br />

İlk 500’de ise yabancı sermayeli kuruluş<br />

sayısı 2005’de 136 iken 2006’da<br />

140’a çıktı. Raporun bu bölümünde şu<br />

görüşlere yer verildi:<br />

“İkinci 500’de yabancı sermaye paylı<br />

71 kuruluşun brüt katma değer ve<br />

kârdan aldığı payın diğer büyüklüklere<br />

kıyasla daha yüksek olması dikkat çekicidir.<br />

Doğrudan yabancı sermaye girişinin<br />

rekor kırdığı bir yılda imalat sanayinin<br />

yabancı sermaye girişlerinden yeterince<br />

pay almadığını bu rakamlar açıkça<br />

göstermektedir.”<br />

Araştırma sonuçlarına göre birinci<br />

500’de gözlenen dış borçlanma eğilimindeki<br />

artış ikinci 500’de de gerçek-


leşti. 2005 yılında yüzde 50.2 olan<br />

borç/özkaynak dengesi 2006 yılında<br />

yüzde 53.9’a yükseldi.<br />

Raporda “İlk 500’de olduğu gibi<br />

ikinci 500’de de vergi öncesi dönem karındaki<br />

artışa rağmen borç payının daha<br />

büyük boyutta artış göstermesi nedeniyle<br />

varlık finansmandaki özkaynak<br />

payı küçülmüştür” denildi.<br />

Araştırma sonuçlarına göre ikinci<br />

500’de brüt katma değer içindeki net<br />

dolaylı vergi yükü 1997’de yüzde 6.8<br />

iken 2006’da yüzde 10.5’e yükseldi. Net<br />

dolaylı vergilerin artışının işletmelerin<br />

kaynak yaratma kapasitesi önündeki<br />

en büyük engel olduğu belirtilen raporda,<br />

“Devletin yaratılan katma değerden<br />

giderek daha fazla pay alması sermaye<br />

ve işgücü gibi üretim faktörlerinin üretimden<br />

aldıkları payın azalmasına ve<br />

dolayısıyla daha az yatırım ve tüketimde<br />

bulunmalarına neden olmaktadır”<br />

görüşü ifade edildi.<br />

Raporda en dikkati çeken nokta<br />

ikinci 500’de de birinci 500 büyükte olduğu<br />

gibi faaliyet dışı gelirlerin kâr ve<br />

zarar toplamı içindeki payının önemli<br />

düşüş göstermesi oldu. Esas alınan<br />

1997-2006 arası dönem kıyaslandığında<br />

faaliyet dışı gelirlerin kâr-zarar toplamı<br />

içindeki payı 1997’de yüzde 71.2 iken,<br />

2001 krizinde yüzde 491’e yükseldi.<br />

2006’da son 10 yılın en düşük oranı<br />

olan 46.8’e geriledi. Birinci 500’de ise<br />

bu oran 2006’da yüzde 26.3 olarak gerçekleşti.<br />

Araştırmada, 2001-2006 yılları itibariyle<br />

ilk ve ikinci 500 sanayi kuruluşu<br />

kıyaslaması yapılarak şu tespitlerde bulunuldu:<br />

“İkinci 500’de 2001 yılında sabit fiyatlarla<br />

24 milyar YTL olan toplam satış<br />

hasılatı, 2006 yılında 31 milyar YTL’ye<br />

çıkarken, aynı dönemde ilk 500’de bu<br />

rakam 131 milyar YTL’den 217 milyar<br />

YTL’ye yükseldi. Söz konusu dönemde<br />

ilk 500’ün satış gelirleri ikinci 500’ün 5.5<br />

katı iken 2006 yılında bu oran yaklaşık<br />

7 kata çıktı. Aynı dönemde ilk 500’ün<br />

satış gelirleri yüzde 65.6 artmasına karşın,<br />

ikinci 500’ün artış oranı yüzde<br />

30.5’te kaldı.”<br />

‹stanbul'da 10'uncu büyük buluflma<br />

IF Uluslararası İstanbul Moda Fuarı,<br />

kapılarını 10. kez açtı. İstanbul'u<br />

modanın merkezi yapma amacıyla<br />

Türk hazır giyim sektörünün önde gelen<br />

derneklerinin bir araya gelerek<br />

oluşturduğu IF Konseyi ve tekstil sektörü<br />

tarafından desteklenen İstanbul<br />

Moda Fuarı'na bu yıl 357 firma katıldı.<br />

İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi'nde<br />

23-25 Ağustos tarihleri arasında<br />

açık kalan fuar ünlü modacılara ve moda<br />

tasarımcılarına ev sahipliği yaptı.<br />

Fuarın açılışında konuşan Devlet<br />

Bakanı Kürşad Tüzmen, bu fuarın<br />

dünyanın üçüncü büyük fuarı olduğunu<br />

belirterek, "Bütün emeği geçenleri<br />

tebrik ediyorum. Bütün arkadaşlar<br />

<strong>Türkiye</strong>'nin ekonomik sıkıntıda olduğu<br />

dönemlerde bile birbirlerine sarılarak<br />

bizleri bugünlere getirdi. <strong>Tekstil</strong> ve<br />

konfeksiyon çevre ülkelerde yüzde 40<br />

gerilerken, <strong>Türkiye</strong>'de yüzde 17'lik bir<br />

artış sağlandı" dedi. İstanbul'u dünya<br />

moda merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini<br />

dile getiren Bakan Tüzmen,<br />

"Biz dünyanın yeni moda merkezini<br />

oluştururken rekabete de katkı da bulunuyoruz.<br />

Kemer altı vuruş yok, daima<br />

kemer üstü vuruyoruz. İstanbul<br />

bu çalışmalar sonucu moda merkezi<br />

haline gelirken, fuar merkezi de olacak"<br />

diye konuştu. Tüzmen, kaliteli ya-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

bancı firmaların alım heyetlerinin de<br />

fuara katıldığına dikkat çekti.<br />

Açılış galası ünlü tasarımcı Şafak<br />

Atahan defilesi ile başlayan fuar kapsamında<br />

16. Genç Moda Tasarımcıları Yarışması<br />

finalistlerinin defileleri de yapıldı.<br />

Ayrıca organizasyon kapsamında<br />

Müge Ersin, Gamze Saraçoğlu,<br />

Mehtap Elaidi, Nejla Güvenç, Simay<br />

Bülbül, Deniz Kaprol, Ceren Ertan, Ferya<br />

Sürel, Ebru Günay, Zeynep Mursalıoğlu,<br />

Giray Sepin, Yasemin Aytar, Selim<br />

Baklacı ve Şafak Atahan gibi tasarımcıların<br />

kreasyonları da sergilendi.<br />

Tasarımcıların koleksiyonlarını,<br />

aralarında Ece Sükan, Yüksel Ak ve<br />

Tülin Şahin'in de bulunduğu mankenler<br />

sundu. Fuarda 'Dünyanın Unutulmuş<br />

Gerçekleri' adı altında hazırlanan<br />

koleksiyon da Cemil İpekçi imzasıyla<br />

düzenlenen defileyle tanıtıldı. Moda<br />

Fuarı 25 Ağustos tarihinde Proje Moda<br />

Yarışması'nın birincisi Selim Baklacı'nın<br />

Kibir adını verdiği defilesi ile sona<br />

erdi.<br />

Bu arada fuara Almanya, ABD, Fas,<br />

Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya,<br />

Mısır, Portekiz, Rusya, Tunus,<br />

Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan<br />

ve Romanya'dan 34'ten fazla alım heyeti<br />

geldi. Suriye'den de 90 firma katılımcı<br />

olarak fuarda yer aldı.<br />

35


36<br />

<strong>Tekstil</strong>in Kaleleri<br />

Kay›s› kenti Malatya<br />

tekstile yöneliyor<br />

ümerbank Fabrikası'nın ku-<br />

S<br />

rulmasıyla birlikte tekstille tanışan<br />

Malatya, bugün tekstile<br />

öncelik veren illerimizden biri<br />

konumunda bulunuyor. Halen<br />

bu alanda yatırımların devam ettiği<br />

ilde 1. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tesislerin<br />

yüzde 35'ini tekstil yatırımları<br />

oluşturuyor. İkinci Organize Sanayi Bölgesi'nde<br />

ise yatırım yapmak için başvuran<br />

yatırımcıların yüzde 50'sini tekstilciler<br />

oluşturuyor. "Kayısı kenti" olarak bilinen<br />

Malatya bu kimliğinin yanında birçok<br />

kimliği ile de bölgede ön plana çıkıyor.<br />

Malatya’nın ekonomisi tarıma, tarımsal<br />

sanayiye ve hayvancılığa dayalı<br />

bir ekonomi özelliği taşıyor. Ekonomik<br />

ve sosyal yönden çok geniş bir etki alanı<br />

bulan Malatya, Doğu Anadolu Bölgesi'nin<br />

en kalabalık illerinden birisi olma<br />

özelliğinde. Malatya, Karakaya Baraj<br />

Gölü'nün oluşması, İnönü Üniversitesi'nin<br />

kurulması, 2. Ordu'nun bölgede<br />

bulunması ve GAP'ın etkileriyle nüfus<br />

artışı 1980'li yıllarda hızlandı.<br />

Coğrafik konumu nedeni ile önemli<br />

bir ticaret merkezi olan Malatya’da 1923<br />

yılında kurulan Malatya Ticaret ve Sanayi<br />

Odası'na kayıtlı 41 kolektif şirket, 2<br />

bin 895 limited şirket ve 550 de anonim<br />

şirket faaliyet gösteriyor.<br />

‹lde tar›m<br />

Tarıma dayalı bir ekonomiden sanayiye<br />

dayalı bir ekonomiye geçiş sürecini<br />

yaşayan Malatya’da, her geçen gün hızlanmakta<br />

olan bu sürece karşılık olarak<br />

ekonomisinde tarımın etkisi hala büyük.<br />

Turunçgiller dışında hemen her tür meyvenin<br />

yetiştiği ve bir meyve<br />

üretim bölgesi olarak nitelenen<br />

Malatya’da bitkisel üretimin<br />

en önemli kolu meyvecilik<br />

olarak göze çarpıyor.<br />

Özellikle kayısı, arpa buğday,<br />

mısır, çavdar, pirinç, nohut<br />

ve mercimek Malatya’da<br />

yetiştirilen en önemli tarım<br />

ürünlerini oluşturuyor.<br />

İlde tarım çeşitlilik gösterirken<br />

Malatya'da Anadolu<br />

Bölgesi içinde sanayi bitkilerine<br />

ayrılan yer, sebze ve<br />

meyve üretimine ayrılan<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

alanlardan daha fazla. Doğu Anadolu<br />

Bölgesi içinde sanayi bitkilerinin tarımının<br />

en çok geliştiği ilin Malatya olduğu<br />

biliniyor.<br />

Sanayi bitkileri içinde Malatya'da birinci<br />

sırada şeker pancarı yer alır, onu tütün<br />

ve diğer ürünler izler. İlde bağcılık ve<br />

meyvecilik de önemli yer tutar. Malatya<br />

ile özdeşleşmiş bir ürün olan kayısı ise il<br />

ekonomisinde büyük bir katma değer<br />

yaratmakta. <strong>Türkiye</strong>'de birçok yerde kayısı<br />

yetişmesine rağmen Malatya kayısısı<br />

taşıdığı kendine has kokusu ve meyve<br />

aroması ile kuru kayısı üretimine son derece<br />

elverişlidir. Bu özellikleri ile "Malatya<br />

Kayısısı" markalaşmıştır.<br />

‹lde sanayi<br />

Malatya’da il merkezinde yoğunlaşan<br />

sanayinin belli bir ivme kazandığı,<br />

göreli bir üstünlük yakaladığı görülüyor.<br />

Malatya ili sanayide belli bir ivmeyi<br />

yakaladığı için tüm bölgede en hızlı gelişen<br />

il konumunda. İlin toplam gayri safi<br />

katma değeri 1987-1997 arsında üçte bir


arttı. Bu ilerlemeyle Malatya sanayileşme<br />

de son zamanlarda bir atılım yapmış<br />

ve özellikle bağlantılı olduğu sektörleri<br />

birlikte sürüklemeye başlamıştır. Malatya<br />

son beş yıldır gösterdiği sanayi performansıyla,<br />

sanayinin belli alt sektörlerinde<br />

göreli üstünlüğe sahip olduğunu<br />

göstermiştir. Sanayinin çeşitlenmesi ve<br />

üretici hizmetlerinin gelişiyor olması<br />

Malatya’da yığılma ekonomilerin geliştiğine<br />

de işarettir. Malatya’da 3’ü kamuya,<br />

131'i özel sektöre ait olmak üzere toplam<br />

134 adet orta ve büyük ölçekli sanayi<br />

sitesi mevcut. 3 adet organize sanayi<br />

bölgesinden 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde<br />

124 fabrikadan 110’u faaliyette bulunuyor,<br />

14 fabrika ise inşaat ve proje<br />

safhasında. Kurulmakta olan 2. Organize<br />

Sanayi Bölgesi'nde ise tahsisi yapılan<br />

138 parselden 42 fabrika faaliyette. 3. Organize<br />

Sanayi Bölgesi olan Darende Organize<br />

Sanayi Bölgesi’nin ise yer tespit<br />

ve planlama çalışmaları devam etmekte.<br />

Akçadağ Mermer ve İhtisas Sanayi Bölgesi<br />

için de yer seçimi ve incelemeler bakanlıkça<br />

yapılmıştır.<br />

Malatya'da tekstil<br />

potansiyeli<br />

Malatya, özel müteşebbisler tarafında<br />

son yıllarda yapılan yatırımlar ile Doğu<br />

ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde<br />

tekstil sektörü açısında gelişmiş bir tekstil<br />

üretim merkezi haline gelmiştir. Halen<br />

tekstil sektöründe proje aşamasında<br />

olanlar hariç, çalışır veya çalışma aşamasında<br />

bulunan 87 işletme bulunmaktadır.<br />

1937 yılında kurulan Malatya Sümerbank<br />

Fabrikası özellikle son yıllarda büyük<br />

gelişmeler kaydetmiş, yapmış olduğu<br />

teknolojik yenilikler ile kendisini modernize<br />

etmeyi başarmıştır. Bunun sonucu<br />

olarak ortaya çıkan üretim kalitesindeki<br />

gelişmelere paralel olarak başta<br />

ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere<br />

birçok ülkeye ihracat miktarlarında artışlar<br />

olmuştur.<br />

Sümerbank Fabrikası'nı örnek alan<br />

özel sektör yatırımcıları 1972 yılında<br />

İPAŞ Malatya İplik Fabrikası A.Ş., 1984<br />

yılında ANATEKS Anadolu <strong>Tekstil</strong> Fab-<br />

1. ORGAN‹ZE SANAY‹ BÖLGES‹’NDEK‹<br />

TES‹SLER‹N SEKTÖREL DA⁄ILIMI<br />

Sektör Oran (%) Toplam Üretime ‹n./Proje<br />

geçen halinde<br />

<strong>Tekstil</strong> 35 43 36 7<br />

G›da 27 35 34 1<br />

Di¤er 38 46 40 6<br />

TOPLAM 100 124 110 14<br />

2. ORGAN‹ZE SANAY‹ BÖLGES‹’NDEK‹<br />

TES‹SLER‹N SEKTÖREL DA⁄ILIMI<br />

Sektör Oran (%) Parsel Üretime ‹nflaat Proje<br />

geçen halinde halinde<br />

<strong>Tekstil</strong> 28 39 6 13 20<br />

G›da 32 45 18 15 12<br />

Mak., yedek prç. 16 23 7 12 4<br />

‹nflaat 9 9 2 3 4<br />

Di¤er 15 22 9 4 9<br />

TOPLAM 100 138 42 47 19<br />

TOPLAM ALAN : 500 ha<br />

TOPLAM SANAY‹ ALANI : 300ha<br />

TOPLAM PARSEL : 160 Adet<br />

TAHS‹S ED‹LEN TOPLAM PARSEL SAYISI : 138 Adet<br />

TAHS‹S ED‹LEN TOPLAM PARSEL ALANI : 3.000.000m2<br />

MALATYA'DA TEKST‹L FABR‹KALARI<br />

‹malat kolu Firma say›s› Çal›flan say›s› Makine say›s›<br />

‹plik fabrikalar› 15 3.587 485 adet ring<br />

139 adet open end<br />

Örme kumafl fabrikas› 17 1.919 263<br />

Dokuma fabrikas› 11 447 788<br />

Konfeksiyon fab. 23 1.971 -<br />

Çorap imalat› tesisi 6 302 -<br />

Di¤er tekstil imalat› 15 171 -<br />

Toplam 87 8.397 -<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

37


38<br />

<strong>Tekstil</strong>in Kaleleri<br />

Malatya'ya büyük sanayi<br />

yat›r›m› nas›l çekilmeli?<br />

Bayram YUMRUTEPE<br />

Malatya Sanayi ve Ticaret ‹l Müdürü<br />

Malatya’da tekstil sanayi, 120 giriflimcinin<br />

bir araya gelmesi ile kurulan iplik tesisi<br />

ile 1960'l› y›llarda bafllam›flt›r. Elaz›¤'daki iplik<br />

fabrikas›n›n Malatya'daki ev tezgâhlar›na<br />

iplik satmamakta diretmesi, yöre halk›n› harekete<br />

geçirmifl, bu giriflimcilerden biri olan<br />

Nevzat Topgül günümüzde halen iplik üretiminde<br />

Malatya'da önemli bir tesise sahiptir.<br />

Geçmiflte Yeflilyurt’ta evlerin alt›nda bulunan<br />

tezgâhlar zaman içerisinde iplik fabrikalar›na<br />

dönüflmüfltür. Sanayi tesislerinin yüzde<br />

41'i tekstil fabrikalar›ndan oluflmaktad›r.<br />

Son zamanlarda Çal›k Holding bünyesinde<br />

faaliyet gösteren GAP <strong>Tekstil</strong>, Malatya’m›z<br />

için büyük bir kazanç olmufl, önemli<br />

oranda istihdam sa¤lam›flt›r.<br />

‹l ekonomisinde yaflanan<br />

bafll›ca sorunlar<br />

1) Büyük yat›r›mlar› gerçeklefltirecek yeterli<br />

seviyede sermaye birikimi olmas› nedeniyle<br />

ilimizde büyük yat›r›mlar yap›lm›yor.<br />

Bu yat›r›mlar›n teflvik edilmesi, büyük güç<br />

ve sanayi kurulufllar›n›n Malatya’da tesisi ve<br />

tesisler kurmas› sa¤lanmal›d›r.<br />

2) Yat›r›mlar›n de¤iflik alanlarda çeflitlenmesi<br />

yerine belli sektörlere yönelmesi<br />

sorun teflkil etmekte bu da sanayinin geliflmesini<br />

engellemektedir. Malatya sanayisinin<br />

yüzde 41'i tekstil, yüzde 24’ü g›da sektöründe<br />

faaliyet göstermektedir.<br />

3) ‹limiz yat›r›m potansiyelinin ve avantajlar›n›n<br />

yurtiçi ve yurtd›fl› pazar ve piyasa-<br />

rikası A.Ş., 1985 yılında KALETAŞ İplik<br />

Fabrikası A.Ş., 1988 yılında GÜNTAŞ<br />

Gündüzbey <strong>Tekstil</strong> Fabrikası San. Tic.<br />

A.Ş. gibi kuruluşları tekstil sanayine kazandırmışlardır.<br />

Bugün Malatya’da pamuğun her cinsi<br />

işlenebilmekte, ipliğin her türü yapılmakta<br />

ve penye, branda, tente döşemelik,<br />

indigo (kot) gibi her cins dokuma yapılabilmektedir.<br />

Malatya'da tekstil alanındaki<br />

yatırımlar devam etmekte, 1.<br />

Organize Sanayi Bölgesi'nde yatırımların<br />

yüzde 35'i tekstil sektöründe faaliyet<br />

göstermektedir. Yine 2. Organize Sanayi<br />

Bölgesi'nde yatırım için başvuruda bulunan<br />

firmaların yüzde 50'sini de tekstil<br />

yatırımları oluşturmaktadır.<br />

larda tan›t›m› yeterli düzeyde de¤il. fiehrimizin<br />

sanayisinin uluslararas› fuarlarda tan›t›m›n›n<br />

yap›lmas›, Malatya Fuar›'n›n uluslararas›<br />

hale getirilmesinin yurtd›fl› tan›t›m›na<br />

katk› sa¤layaca¤› inanc›nday›z.<br />

4) fiirket ve iflletmelerin aile flirketi ve<br />

atelye seviyesinde kalmas›, ça¤dafl iflletmecilik<br />

ve kurumsallaflman›n sa¤lanamamas›<br />

ve profesyonel yönetim eksikli¤i sanayideki<br />

içe kapan›k yap›y› oluflturmakta bu da ilerlemeyi<br />

durdurmaktad›r. fiirketlerin holdingleflme<br />

yoluna gitmeleri ve tamamen profesyonel<br />

yap› içerisine girmeleri flartt›r.<br />

5) Sanayi tesislerine üniversiteden yeterli<br />

destek sa¤lanamamas› sorun yaratmaktad›r.<br />

Bunun için üniversite ile tamamen<br />

koordineli çal›flmal› ve destek al›nmal›d›r.<br />

6) Sanayi tesislerinde yeterli teknoloji,<br />

pazar, üretim gelifltirme gibi altyap› eksiklikleri<br />

bulunmaktad›r. Bunun için her sanayi<br />

kuruluflunun Ar-Ge çal›flmas› yapmas› ve<br />

bununla ilgili alt yap›s›n› oluflturmas› gerekmektedir.<br />

7) Bafll›ca pazar, liman ve serbest bölgelere<br />

uzakl›k di¤er bir sorunu teflkil etmekte,<br />

sanayi geliflimini engellemektedir. Ulafl›m<br />

maliyetinin düflürülmesi ihracat› art›racak<br />

ve sanayiyi olumlu yönde etkileyecektir.<br />

8) Ucuz ve kalitesiz Çin mallar›n›n pazarda<br />

dolafl›m› bilinçsiz tüketiciyi çekmekte.<br />

Bununla ilgili gerekli tedbirler al›nmas› gerektirmektedir.<br />

Aksi takdirde rekabet ortam›<br />

ortadan kalkacakt›r.<br />

9) Kalifiye eleman eksikli¤i sanayi için<br />

sorun teflkil etmekte bu da kaliteli mal ve<br />

hizmet üretimini engellemektedir.<br />

10) ‹stihdam üzerindeki vergi ve maliyetlerin<br />

yüksekli¤i flehrin pazar pay›n› daraltmaktad›r.<br />

Bununla ilgili olarak ulusal ve yerel<br />

bazda çal›flmalar yap›lmal›d›r.<br />

11) At›l durumda bulunan sanayi kurulufllar›<br />

ekonomiye kazand›r›lmal›d›r.<br />

12) Yar›m kalm›fl sanayi kurulufllar›n›n<br />

tamamlanmas› için düflük faizli ve uzun vadeli<br />

iflletme kredileri verilmelidir.<br />

13) Haberleflme, enerji ve tafl›ma ücretlerinde<br />

özel indirimler uygulanarak rekabet<br />

flartlar› gerçeklefltirilmelidir.<br />

14) 193 Say›l› Gelir Vergisi Kanunu'nda<br />

de¤ifliklik yapan 4325 Say›l› Kanun yeniden<br />

gözden geçirilerek, Malatya da kanun kapsam›na<br />

al›nmal›, bölgeye özel vergi indirimi,<br />

enerji fiyatlar›nda indirim, SSK primlerinde<br />

yeniden düzenleme yap›lmal›.<br />

15) 3308 Say›l› Ç›rakl›k ve Meslek E¤itimi<br />

Kanunu kapsam›na al›nan mesleklerde<br />

ç›raklarda oldu¤u gibi kalfalarda da SSK primine<br />

devlet katk›s› sa¤lanmal›d›r.<br />

16) Kapal› mekânlarda ve aile iflletmesine<br />

uygun olan sahalarda küçük atelye ve<br />

tezgah tipi üretim yap›labilecek sanayilere<br />

öncelik verilmeli ve teflvik edilmelidir. Bu iflsizli¤i<br />

önlemede engel olacakt›r.<br />

MALATYA’DA YILLARA GÖRE ÖZEL SEKTÖR TES‹S SAYISI<br />

Sektör 1985 1990 1995 2001 2002 2003 2004 2005 2006<br />

G›da ve kay›s› 27 41 81 96 1290 145 156 207 240<br />

Dokuma ve giyim 4 7 48 59 70 77 79 87 91<br />

Orman san. 5 7 16 17 18 24 26 29 29<br />

Ka¤›t san. 1 2 2 6 7 12 15 18 13<br />

Plastik 2 3 5 10 10 10 10 14 26<br />

Kimya - 1 14 15 16 18 18 20 36<br />

Çimento-piflmifl kil 8 9 - - - - - - 35<br />

Demir san. 6 8 15 12 13 15 15 16 17<br />

Madeni eflya 4 16 12 11 13 16 19 21 26<br />

Tar›m mak. 6 7 9 9 10 11 12 14 9<br />

Akü mak. 2 2 2 1 1 1 1 1 7<br />

Mermer - 1 4 5 5 6 9 12 18<br />

Demir d›fl› met. 2 5 8 8 8 8 8 10 10<br />

Tütün mam. 2 2 2 2 2 2 2 2 2<br />

G›da mak. 1 1 2 4 4 5 7 8 8<br />

Yem san. 1 2 5 4 4 6 7 7 8<br />

Kalorifer kaz. 1 2 4 4 4 6 9 9 9<br />

Günefl ener. mont. 1 3 6 6 8 10 11 12 10<br />

Cam san. - 1 2 3 3 3 5 6 6<br />

Deri mam. 1 2 4 5 5 5 5 5 5<br />

TOPLAM 74 105 244 277 329 379 414 498 605<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong>


Yeflim <strong>Tekstil</strong>'de moda rüzgâr›<br />

Yeni koleksiyonunu eylül ayından itibaren<br />

ABD ve Avrupa'daki dünyaca tanınan<br />

müşterilerinin beğenisine sunmaya<br />

hazırlanan Yeşim <strong>Tekstil</strong> tasarım ekibi,<br />

2008-2009 sonbahar/kış koleksiyonunu<br />

düzenlediği mini bir defileyle tanıttı.<br />

Çin pazarı ve diğer rakiplerle rekabet<br />

edip, sektörde farklılaşmak için bundan<br />

3 yıl önce kendi tasarım departmanını<br />

kuran Yeşim <strong>Tekstil</strong>, 6. koleksiyonunu 21<br />

Ağustos'ta firma içerisinde düzenlenen<br />

defilede üst düzey yönetime sundu. Koleksiyon,<br />

Yeşim tasarım ekibi lideri Melek<br />

Kazancıoğlu'nun koordinasyonunda<br />

firmanın ABD'de çalıştığı tasarımcı Lourdes<br />

Mendoza, İstanbul'daki tasarımcı<br />

Nejla Güvenç tarafından yapılan ortak<br />

bir ekip çalışmasıyla hazırlandı. Mart<br />

ayında çalışmalarına başlanan yeni ko-<br />

Antalya Kulüp Aura'da organize<br />

edilen Siren Ertan defilesinde ünlü<br />

mankenler podyuma çıktı. Siren Ertan'ın<br />

yeni koleksiyonu, Aura'da<br />

ünlü mankenlerin katılımıyla düzenlenen<br />

defilede tanıtıldı. Defilede<br />

ünlü mankenler Ece Gürsel, Ebru<br />

Güzel, Şeyma Subaşı, Fatoş Kabasakal,<br />

Yüksel Ak, Yeliz Öney, Şulya<br />

Notkava ve Radsa Anvrova görev<br />

aldı. Manken Ebru Güzel, defilenin<br />

finalinde siyah bir gelinlikle podyuma<br />

çıktı.<br />

leksiyonda toplam 125 parça ürün bulunuyor.<br />

Koleksiyonda siyah, gri ve kahve<br />

tonlarının yanı sıra mavi ve kırmızının<br />

çeşitli tonları da kullanıldı. Desenli, çizgili,<br />

değişik dokulu kumaşların kullanıldığı<br />

yeni koleksiyonda bayan modellerinde<br />

pliseler, volanlar, değişik volüm detayları,<br />

erkek modellerinde de farklı detaylar,<br />

armalar ve baskılar göze çarpıyor.<br />

Defile sırasında bir konuşma yapan Yeşim<br />

<strong>Tekstil</strong> CEO'su Şenol Şankaya, "Biz<br />

Yeşim <strong>Tekstil</strong> olarak tasarıma büyük<br />

önem veriyoruz. Hazırladığımız 6. koleksiyonumuzda,<br />

Yeşim'in teknolojik altyapısının<br />

gücünü ve Ar-Ge'deki kumaş<br />

birikimini tasarımcılarımızın yaratıcılıkları<br />

ile birleştirdik. Amacımız müşterilerimize<br />

sunduğumuz hizmet çıtasını her<br />

geçen gün daha da yükselterek müşteri<br />

memnuniyetini artırmak" dedi.<br />

Siren Ertan'dan yeni koleksiyon<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Toroslar›n<br />

esintisi<br />

Moda<br />

Yüzlerce yıllık yörük kıyafetlerini<br />

ilk kez bir kreasyonda toplayan Adana<br />

Olgunlaşma Enstitüsü, 50 parçadan<br />

oluşan bir koleksiyon hazırladı.<br />

"Toroslar’ın Esintileri" adını taşıyan<br />

kreasyon modacıların da ilgisini çekmeyi<br />

başardı. Enstitü Müdürü İkbal<br />

Kalın, enstitü olarak hazırladıkları<br />

kreasyonu Adana'nın ve Mersin'in<br />

dağ köylerini<br />

tek tek gezerek,<br />

oradaki yörüklerin<br />

kılık kıyafetlerindekullandıklarısüslemelerdenyararlanarakhazırladıklarınısöyledi.<br />

Kreasyonun<br />

hazırlanmasında,<br />

el sanatları,<br />

nakış, süsleme<br />

ve dikiş ekiplerinin<br />

koordineli<br />

olarak çalıştığını anlatan Kalın, titiz çalışmalarında,<br />

kıyafet ve takılarla yöre<br />

insanının hayatının anlatılmaya çalışıldığını<br />

ifade etti. Kalın, yaptıkları bir<br />

defile sırasında ünlü modacı Cemil<br />

İpekçi'nin "Toroslar’ın Esintileri" kreasyonunu<br />

çok beğendiğini de söyledi.<br />

İpekçi'nin, kendilerinden bir katalog<br />

hazırlamalarını istediğini ifade eden<br />

Kalın, "Bir katalog hazırladık ve kendisine<br />

sunduk. Daha sonra da Cemil<br />

İpekçi'nin bir defilesinde küçük alıntılarla<br />

bu eserleri kullandığını gördüm<br />

ve çok mutlu oldum" dedi.<br />

39


40<br />

Fuarlara Kat›l›m›<br />

Teflvik Projesi<br />

Üyelerimiz fuarlarda uluslararas› arenaya ç›k›yor<br />

Esat Aksal:<br />

Moskova<br />

fuarında da yeni<br />

koleksiyonumuzu<br />

tanıtmanın yanı<br />

sıra gelecek<br />

koleksiyonlarımız<br />

için veriler temin<br />

ederek, bu talep<br />

ve eğilimleri<br />

tasarımlarımızda<br />

değerlendirmekteyiz.<br />

Mevcut<br />

müşterilerimizle<br />

diyaloglarımızı<br />

geliştirirken,<br />

Premiere Vision<br />

gibi önemli<br />

fuarlarda her<br />

zaman potansiyel<br />

müşterilerle<br />

görüşme olanağı<br />

buluyor ve<br />

bunların verimli<br />

iş anlaşmalarına<br />

dönüşmesi için<br />

çalışıyoruz.<br />

ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> İşveren-<br />

T<br />

leri <strong>Sendikası</strong>’nın “Fuarlara<br />

Katılımı Teşvik Projesi” kapsamında<br />

verilen destekler, üyelerimize<br />

global pazardaki<br />

oyuncuların arasında kendisine yer bulması<br />

için önemli bir imkan sağlıyor.<br />

Geçtiğimiz yıla göre bütçesi yüzde 100<br />

oranında artırılan projeden yararlanan<br />

üye firmalarımız, sendikamıza teşekkürlerini<br />

iletmeyi sürdürüyorlar. Bu ayki<br />

sayımızda Rusya’da düzenlenen Premiere<br />

Vision Moskova Fuarı’na katılan<br />

üyelerimizden Akın <strong>Tekstil</strong>’in izlenimlerini<br />

sizinle paylaşmak istiyoruz.<br />

Akın <strong>Tekstil</strong> Genel Müdür Yardımcısı Esat<br />

Aksal, bu yıl 14 - 15 Mart tarihleri arasında<br />

düzenlenen ve dünyanın pek çok ülkesinden<br />

kumaş üreticilerinin yer aldığı Premiere Vision<br />

Moskova Fuarı’na katılarak yeni koleksiyonlarını<br />

tanıtma olanağı bulduklarını anlatarak<br />

başlıyor sözlerine. Katılımcıları özenle seçmeleri<br />

ve uzun yıllardır fuarcılık alanındaki<br />

tecrübelerinden dolayı saygın bir organizasyon<br />

olan Premiere Vision’un New York ve Paris’ten<br />

sonra Moskova’da da gerçekleştirildiğini<br />

dile getiren Aksal, “The World’s Premiere<br />

Fabric Show’un önemli ayaklarından birini<br />

oluşturan ve dünyanın en yaratıcı tekstil fuarı<br />

olarak anılan PV’nin Moskova ayağı da kumaş<br />

üreticilerinin global sahadaki başarıları<br />

için önemli bir organizasyon niteliğindedir”<br />

dedi.<br />

Moda tasarımcıları ve tekstil alıcılarının,<br />

her zaman yeni ve etkileyici kumaş ve metotların<br />

peşinde olduğuna dikkat çeken Esat Aksal,<br />

Akın <strong>Tekstil</strong> olarak her türlü<br />

yeniliğe adapte olabilme<br />

hızlarının avantajını gördüklerini<br />

dile getirdi. Aksal, “Daima<br />

öncülük etme misyonuyla, global<br />

müşterilere gelecek sezonlar<br />

için trendleri belirleyen<br />

ürün gruplarını ve yeni teknikleri<br />

sunuyoruz. PV Moskova<br />

da Akın <strong>Tekstil</strong>’in global alıcılarla<br />

birebir görüşerek tüm bu<br />

yenilikleri aktardığı bir fuar ol-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

muştur” açıklamasında bulundu.<br />

Fuarın daha çok Rus pazarına yönelik olmasının,<br />

Akın <strong>Tekstil</strong> için önemi artan bir alan<br />

olan Rusya’ya ait pazar verilerini elde etmelerini<br />

sağladığını vurgulayan Esat Aksal, trend<br />

eğilimlerini, öngörülerini, pazara yön veren<br />

değişiklikleri yerinde inceleme fırsatı bulmaları<br />

açısından da faydalı olduğunu sözlerine<br />

ekledi. Aksal, açıklamalarını şöyle sürdürdü:<br />

“Birebir görüşmeler sonucunda müşteri taleplerini<br />

daha iyi kavramının yanında, yeni tasarımlar<br />

için müşterilerimizden ilham alıyoruz.<br />

Moskova fuarında da yeni koleksiyonumuzu<br />

tanıtmanın yanı sıra gelecek koleksiyonlarımız<br />

için veriler temin ederek, bu talep<br />

ve eğilimleri tasarımlarımızda değerlendirmekteyiz.<br />

Mevcut müşterilerimizle diyaloglarımızı<br />

geliştirirken, Premiere Vision gibi<br />

önemli fuarlarda her zaman potansiyel müşterilerle<br />

görüşme olanağı buluyor ve bunların<br />

verimli iş anlaşmalarına dönüşmesi için çalışıyoruz.<br />

Dünya tekstil piyasasına<br />

yön veren fuarlardan biri olan<br />

Premiere Vision Moskova’dan<br />

bu anlamda oldukça verimli sonuçlarla<br />

döndük. ‘Akın’ kumaşları<br />

uluslararası pazarlarda kalitesiyle,<br />

tasarımıyla tanınan ve<br />

tercih edilen bir markadır. Bu tür<br />

fuarları; kendimizi global sahada<br />

göstermek, dünya kulvarındaki<br />

yerimizi ispatlamak adına<br />

fırsat olarak görmekteyiz.”


FUAR TAKV‹M‹ (KASIM-ARALIK <strong>2007</strong> - OCAK-fiUBAT 2008)<br />

TARİH FUAR<br />

KASIM <strong>2007</strong><br />

01.11.<strong>2007</strong> – 04.11.<strong>2007</strong> St. Petersburg (Rusya) Fashion Industry Fuarı – Moda Fuarı<br />

06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) FATEX – The Fashion Sourcing Trade Fair for industrial Manufacture of Clothing and Textiles –<br />

Hazır Giyim ve <strong>Tekstil</strong> Üretimine Yönelik Moda Fuarı<br />

06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Cape Town (Güney Afrika) ATF – Apparels, Textiles and Footwear - Hazır Giyim <strong>Tekstil</strong> ve Ayakkabı Fuarı<br />

06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) Interselection – Moda Fuarı<br />

14.11.<strong>2007</strong> – 18.11.<strong>2007</strong> Halep (Suriye) MATEX- Uluslararası İplik, Kumaş ve <strong>Tekstil</strong> Makineleri Fuarı<br />

25.11.<strong>2007</strong> – 27.11.<strong>2007</strong> Milano (İtalya) MODAPRIMA – International Knitwear and Clothing Exhibiton<br />

Uluslararası Örme Giyim ve Konfeksiyon Fuarı<br />

26.11.<strong>2007</strong> – 28.11.<strong>2007</strong> Moskova (Rusya) Flooring Russia – Uluslararası Döşeme Fuarı<br />

07.12.<strong>2007</strong> – 12.12.<strong>2007</strong> Birmingham (İngiltere) Clotheshow Fuarı – Konfeksiyon Fuarı<br />

ARALIK <strong>2007</strong><br />

04.12.<strong>2007</strong> – 05.12.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) Denim by Première Vision<br />

07.12.<strong>2007</strong> – 12.12.<strong>2007</strong> Birmingham (İngiltere) Clotheshow Fuarı – Konfeksiyon Fuarı<br />

OCAK 2008<br />

09.01.2008 - 12.01.2008 Frankfurt (Almanya)Heimtextil – Uluslararası Ev <strong>Tekstil</strong>i Fuarı<br />

09.01.2008 - 12.01.2008 Floransa (İtalya) PITTI IMMAGINE UOMO – Erkek Giyim Fuarı<br />

12.01.2008 - 15.01.2008 Hannover (Almanya)World trade fair for carpets and floor coverings- DOMOTEX Halı Fuarı<br />

14.01.2008 - 17.01.2008 Hongkong (Çin) Hong Kong Fashion Week – Hong Kong Moda Haftası<br />

16.01.2008 - 18.01.2008 Barselona (İspanya) BREAD & Butter - Bread & Butter – Hazır Giyim ve Denim Fuarı<br />

17.01.2008 - 20.01.2008 Atlanta (USA) Uluslararası Halı Fuarı<br />

18.01.2008 – 20.01.2008 Floransa (İtalya) Pitti Bimbo Çocuk Giyim Fuarı<br />

23.01.2008 - 25.01.2008 Moskova (Rusya) JEANSHOW – Türk Denim Fuarı<br />

23.1.2008 – 24.1.2008 New York (USA)Première Vision Preview New York<br />

24.01.2008 – 26.01.2008 Paris (Fransa) INTERFILIERE – International Exhibition of Lace, Embroidery and Textile Accessories for Lingerie<br />

25.01.2008 – 27.01.2008 Paris (Fransa) WHO’S NEXT – Uluslararası Moda Fuarı<br />

27.01.2008 – 28.01.2008 Helsinki (Finlandiya) HIFF – Helsinki Uluslararası Moda Fuarı<br />

27.01.2008 – 30.01.2008 Münih (Almanya) Ispo winter – Uluslararası Spor Giyim Fuarı<br />

30.01.2008 – 01.02.2008 Floransa (İtalya) PITTI IMMAGINE FILATI – İplik, Elyaf ve Örme Kumaş Fuarı<br />

ŞUBAT <strong>2007</strong><br />

30.01.2008 – 02.02.2008 Salzburg (Avusturya) CASA – Trade Fair for Modern Lifestyle<br />

01-02.2008 – 04.01.2008 Paris (Fransa) Pret-a-Porter Paris I. Dönem<br />

31.01.2008 – 07.02.2008 New York (USA) New York Home Textiles Show<br />

01.02.2008 - 04.02.2008 Halep (Suriye) ICF – Uluslararası Hazır Giyim ve Kumaş Fuarı<br />

06.02.2008 - 08.02.2008 Prag (Çek Cumhuiyeti) Moda Praha – Uluslararası Moda Fuarı<br />

07.02.2008 - 10.02.2008 Kopenhag (Danimarka) CIFF – Copenhagen Uluslararası Moda Fuarı<br />

07.02.2008 - 10.02.2008 Bükreş (Romanya) MODEXPO – Uluslar arası <strong>Tekstil</strong> ve Hazır Giyim Fuarı<br />

10.02.2008 - 12.02.2008 Düsseldorf (Almanya) IGEDO Moda Fuarı<br />

12.02.2008 - 15.02.2008 Las Vegas (USA) Las Vegas Magic Fuarı<br />

12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) IDEACOMO – Bayan Giyimlik Kumaş Fuarı<br />

12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) IDEABIELLA – Erkek Giyimlik Kumaş Fuarı<br />

12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) Milano Unica – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Fuarı<br />

15.02.2008 - 17.02.2008 Madrid (İspanya) SIMM – Uluslararası Madrid Moda Fuarı<br />

17.02.2008 - 19.02.2008 Birmingham (İngiltere) Moda UK – Moda Fuarı<br />

19.02.2008 – 22.02.2008 Paris (Fransa) Première Vision Fuarı<br />

19.02.2008 - 22.02.2008 Moskova (Rusya) ISPO Rusya Moskova - Ruya, Doğu Avrupa ve Orta Asya <strong>Tekstil</strong> ve Ayakkabı Fuarı<br />

21.02.2008 - 23.02.2008 Riga (Letonya) Intertextil Balticum – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> ve Deri Fuarı<br />

26.02.2008 - 29.02.2008 Moskova (Rusya) CPM – Collection Première Moscow – Uluslararası Moda Fuarı<br />

26.02.2008 - 28.02.2008 Madrid (İspanya) TEXTILMODA – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> ve Moda Fuarı<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

41


42<br />

Enerji Koridoru<br />

Avrupa Birli¤i’nin Enerji Politikalar›nda Ticari Sertifika Sistemleri-I:<br />

Yeflil Sertifika Sistemi<br />

akın geçmişte enerji sisteminin<br />

Y<br />

sürdürülebilirliği, yalnızca enerjinin<br />

kullanım oranına göre elde<br />

edilebilirliği esas alınarak tanımlanmaktaydı.<br />

90'lı yıllarda ortaya<br />

atılan “sürdürülebilir gelişme” kavramı giderek<br />

atan bir önem kazanarak, dünya gündemine<br />

oturmuştur. Sürdürülebilir gelişmenin<br />

sağlanmasında, bilimsel ve etik çerçeve<br />

kapsamında, çevre güvenliği de enerji arz<br />

güvenliği kadar önemli hale gelmiş ve sürdürülebilir<br />

enerji sisteminin belirlenmesinde<br />

daha önce göz önünde bulundurulmayan<br />

pek çok yeni ölçüt devreye girmiştir. Günümüzde<br />

küresel boyutta önem taşıyan çevre<br />

sorunları arasında sera gazı yayımının neden<br />

olduğu küresel ısınma ve ona bağlı iklim değişiklikleri<br />

öne çıkmaktadır. Sera gazı yayınımında<br />

enerji sektörünün payı kabaca yüzde<br />

50’dir ve bunun da yaklaşık olarak yüzde<br />

25’ine elektrik üretimi neden olmaktadır. Bu<br />

nedenle, küresel ısınma ve ona bağlı iklim<br />

değişiklikleri sorunu giderek enerji politikalarının<br />

sürdürülebilirliğinin sağlanmasında<br />

kilit noktasına dönüşmüştür.<br />

Sera gazı yayımının azaltılması, Kyoto<br />

Protokolü ile birlikte başta Avrupa Birliği olmak<br />

üzere dünyanın enerji ve çevre politikalarının<br />

merkezine oturmuştur. Kyoto Protokolü’nün<br />

imzalanmasının ardından, küresel<br />

iklim değişikliği yönetiminde iki önemli aşama<br />

2005 yılında kaydedilmiştir. Birincisi, 16<br />

Şubat 2005’de sanayileşmiş ülkelerin sera gazı<br />

yayımını azaltma hedeflerini yasal olarak<br />

bağlayıcı şekilde ortaya koyan Kyoto Protokolü<br />

yürürlüğe girmiştir. Protokol küresel<br />

ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri ile mücadelede<br />

esneklik sağlayan üç temel mekanizmayı<br />

da yürürlüğe koymaktadır. Bunlar, ortak<br />

yürütme, temiz gelişme ve sertifika sistemi<br />

vasıtasıyla uluslararası sera gazı yayımı<br />

(emisyon) ticareti mekanizmalarıdır. Aralık<br />

2005’de Kyoto Protokolü’ne taraf ülkelerin<br />

ilk kez bir araya geldiği Montréal’deki toplantıda<br />

bu mekanizmaları işlevsel hale getiren<br />

kurallar kabul edilmiştir. Aynı yıl gerçekleşen<br />

ikinci önemli gelişme, Ekim 2003’de<br />

yasal olarak tanınan Avrupa Birliği Yayım<br />

(Emisyon) Ticareti Direktifi’nin (Avrupa Komisyonu’nun<br />

2003 Tarih ve 87 Sayılı Direktifi)<br />

1 Ocak 2005 itibarıyla uygulamaya girmesidir.<br />

Bu direktif Avrupa Birliği sera gazı yayımı<br />

izinlerinin dağıtımı ve Avrupa Birliği içi<br />

yayım ticaretine ilişkin düzenlemeleri içeren<br />

bir plan sunmaktadır. Bu plan, öncelikle Avrupa<br />

Birliği’nin toplam izin verilen sera gazı<br />

yayımı için bir tavan değerin belirlenmesinin<br />

ardından paylarına düşen yayım izinlerinin<br />

üye ülkelere dağıtılması ilkesine dayanmaktadır.<br />

Söz konusu direktif enerji-yoğun sanayileri<br />

ve güç santralleri dahil büyük yanma<br />

sistemlerini de kapsamaktadır. Uygulamaya<br />

geçiş iki aşamalı olarak belirlenmiştir: Isınma<br />

süreci olarak nitelendirilen ilk zorunlu geçiş<br />

aşaması 2005-<strong>2007</strong> dönemini, ikinci zorunlu<br />

aşama ise 2008-2012 dönemini kapsamaktadır.<br />

Ülkelerin payına düşen yayım izinleri,<br />

ulusal hükümetler tarafından yönergede belirtilen<br />

prosedür çerçevesinde ülke içinde dağıtılacaktır.<br />

İlk aşama sadece karbon dioksit<br />

yayımını kapsamakta olup, diğer sera gazlarına<br />

ilişkin sınırlandırmalar ikinci aşamada<br />

devreye sokulacaktır. Yayım izin belgeleri<br />

ağırlıklı olarak bedelsiz paylaştırılacak olmasına<br />

karşın, hükümetlere yayım izinlerinin<br />

ilk aşamada yüzde 5, ikinci aşamada yüzde<br />

10’luk bir bölümünü müzayedede satışa çıkarma<br />

inisiyatifi sunulmuştur.<br />

Dikkat edilirse, yönergede belirtilen ikinci<br />

zorunlu dönem Kyoto Protokolü ile verilen<br />

taahüte karşılık gelmektedir. Bilindiği gibi,<br />

Kyoto Protokolü altında AB, 2008 ve 2012<br />

arasında sera gazı yayımını 1990’daki yayım<br />

seviyesine oranla yüzde 8 nispetinde azaltmayı<br />

kabul etmiştir. AB’nin sürdürülebilir<br />

gelişme stratejilerindeki yeni enerji önceliklerini<br />

Gothenburg Avrupa Konseyi’nde (Haziran<br />

2001) belirlemiştir. Düşük karbonlu seçenekler<br />

arasında yenilenebilir enerji ile enerji<br />

tasarrufunun ve verimliliğinin sağlanması,<br />

sera gazı yayımının azaltılmasına yönelik<br />

enerji stratejilerinin öncelikli unsurları olarak<br />

kabul edilmiştir.<br />

Yukarıda rakamlarıyla ifade edildiği gibi,<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

elektrik üretiminin sera gazı yayımında<br />

önemli payı bulunmaktadır. AB, benimsediği<br />

önceliklere ilişkin politikaları bağlamında yenilenebilir<br />

enerji kaynaklarından elde edilen<br />

elektriğin (yeşil elektriğin) toplam elektrik<br />

tüketimindeki payının yüzde 14’ten 2010 yılına<br />

kadar yüzde 22’ye çıkarılmasını öngören<br />

bir yönergeyi (tarih: 27 Eylül 2001, sayı:-<br />

2001/77/EC) de kabul etmiştir. Bu yönergenin,<br />

yenilenebilir enerjinin Avrupa’nın toplam<br />

enerji tüketimindeki payının aynı dönemde<br />

yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkarılmasına<br />

ilişkin “AB Yenilenebilir Enerji Teknolojileri<br />

Geliştirme Stratejileri üzerine yayımladığı<br />

Beyaz Bildiri”de ortaya konulan hedefi de<br />

destekleyeceği düşünülmektedir. Söz konusu<br />

yönerge ile elektrik tüketiminin bir bölümünün<br />

yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

sağlanması için üye ülkelere başlangıçta zorunlu<br />

olmayan ulusal hedefler getirilmektedir.<br />

Bu hedefler, AB’ye üye ülkeler, Avrupa<br />

Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu arasında<br />

yapılan müzakerelerle belirlenmiştir. Söz<br />

konusu yönerge ile bu hedeflere ulaşmak için<br />

üye ülkelerde ulusal destek programlarının<br />

yürütülmesinin yanı sıra gerektiğinde Avrupa<br />

Birliği elektrik piyasası ile uyumlu piyasa<br />

tabanlı bir destek sisteminin oluşturulması<br />

da öngörülmüştür. Üye ülkelerin ulusal hedeflerine<br />

bağlı olarak gösterdikleri bireysel<br />

gelişme Avrupa Komisyonu tarafından izlenecek<br />

ve gerektiğinde hedefine ulaşma yolunda<br />

yetersiz gelişme gösteren ülkelere bu<br />

defa zorunlu hedefler gösterilecektir. Yine aynı<br />

yönerge ile yeşil elektriğin garanti altına<br />

alınmasını sağlayacak yeşil sertifika olarak<br />

adlandırılan teminat sertifikalarının tüm üye<br />

ülkeler tarafından tanınması zorunlu kılınmıştır.<br />

Alınıp satılabilen, bir başka deyişle ticareti<br />

yapılabilen yeşil sertifika sistemi, AB’nin<br />

yenilenebilir enerji ile ilgili hedeflerine ulaşmasına<br />

yardımcı olmak için geliştirilen araçlardan<br />

birisidir. Ticari yeşil sertifikalar, ticari<br />

yenilenebilir kotaları ya da yenilenebilir portfolya<br />

standartları olarak da anılmaktadır.<br />

Prensipte Yeşil Sertifika sistemi şu şekilde iş-


lemektedir: Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elde edilen elektriğe talebi artırmak üzere,<br />

üretim, iletim, dağıtım, satış ve tüketimden<br />

oluşan elektrik arz zincirinin herhangi<br />

bir noktasına belirli bir yenilenebilir elektrik<br />

kotası konmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elde edilen elektriği diğer kaynaklardan<br />

elde edilen elektrikten ayırt etmek<br />

için, enerji üreticileri şebekeye bağlı yenilenebilir<br />

enerji tesislerinden ürettikleri her birim<br />

elektrik için bir sertifika alırlar. Yeşil sertifika,<br />

elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elde edildiğini kanıtlayan bir belgedir. Her<br />

yeşil sertifika nerede, hangi tarihte, ne kadar<br />

sürede hangi miktarda üretildiği tanımlanan<br />

miktara karşılık gelen elektrik için (X santralinde<br />

Y tarihinde Z süresince üretilen 1 MWh<br />

rüzgar enerjisi gibi), önceden belirlenen bir<br />

miktar baz alınarak (örnek olarak her 100<br />

kWh için bir belge) düzenlenmektedir. Bu<br />

nedenle her yeşil sertifika, üretilen yenilenebilir<br />

elektriğin kimlik belgesi gibidir ve tektir.<br />

Belirlenen tarihlerde yukarıda betimlenen<br />

elektrik arz zincirinin bir kategorisinde yer<br />

alan yükümlü işletmeler, yükümlülüklerini<br />

yerine getirdiklerini kanıtlamak üzere gereken<br />

sayıda yeşil sertifika sunmak zorundadırlar.<br />

Yeşil sertifika birkaç farklı şekilde elde<br />

edilebilir: i) İşletmeler kendi yenilenebilir<br />

elektrik üretimini gerçekleştirerek ürettikleri<br />

her baz alınan miktara karşılık gelen bir birim<br />

enerji için bir yeşil sertifika alabilirler, ii)<br />

Bir başka üreticiden yenilenebilir elektriği<br />

buna karşılık gelen yeşil sertifikalarla birlikte<br />

satın alabilirler, iii) Üretilen elektriği satın almaksızın<br />

elektriğin sadece yenilenebilirliğinin<br />

ya da yeşil niteliğinin üreticiden doğrudan<br />

ya da tüccar veya broker vasıtasıyla satın<br />

alabilirler.<br />

Kuramsal olarak, yeşil sertifika piyasası<br />

arz-talep ilişkisi ile belirlenecektir. En basit<br />

şekliyle, yeşil sertifikanın fiyatı, elektriğin piyasa<br />

fiyatı ile yenilenebilir elektriğin fiyatı<br />

arasındaki farkla orantılı düşünülebilir. Bu<br />

durum, en düşük maliyetle yenilenebilir<br />

elektrik üretenlerin yeşil sertifikaları en düşük<br />

fiyata, dolayısı ile çok daha kolay satabileceği<br />

anlamına gelmektedir. Bununla birlikte<br />

sertifikaların fiyatı, piyasanın koşullarına<br />

göre değişebilir. Yeterince yeşil sertifika arzı<br />

olmadığında, bu durum sertifika fiyatlarının<br />

yükselmesine neden olarak yeni üreticilerin<br />

piyasaya girmesine ve yenilenebilir elektrik<br />

üretiminin artmasına neden olacaktır. Bu ser-<br />

Prof. Dr. Hasan SAYGIN<br />

‹stanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü<br />

sayginh@itu.edu.tr<br />

tifika sisteminin, üreticiler arasındaki rekabeti<br />

artırarak maliyetin azaltılmasına neden<br />

olacağı düşünülmektedir. Belirlenen kotaların<br />

dönemsel olarak artırılması yeni müteahhitleri<br />

piyasaya çekecektir. Bu bağlamda, ticari<br />

yeşil sertifikaların yenilenebilir enerji ile<br />

ilgi zorlu hedeflere ulaşmanın maliyet etkin<br />

bir yöntemi olacağı öngörülmektedir.<br />

Ticari yeşil sertifika kavramı yenilenebilir<br />

enerjinin serbestleşen elektrik piyasasına nüfuz<br />

etmesini sağlayarak, belirlenen hedeflere<br />

erişilmesini sağlayacak destek mekanizmalarına<br />

duyulan gereksinim nedeniyle geliştirilmiştir.<br />

Bu sistem, baz alınan miktara karşılık<br />

gelen bir birim yenilenebilir elektrik üretiminin<br />

iki bağımsız parçaya ayrılarak işlem görmesine<br />

de olanak sağlamaktadır. Üretilen<br />

elektrik gücü ile yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />

elde edilmiş olma özelliği birbirinden<br />

bağımsız kabul edilirse, “fiziksel” elektrik<br />

piyasası ve “yenilenebilirlik” piyasası olmak<br />

üzere iki farklı pazarda işlem görebilir.<br />

Yenilenebilir enerji için empoze edilen talebin<br />

(yani yükümlülüğün) olduğu durumda,<br />

yeşil sertifika sistemi iki amaca hizmet eder:<br />

i) Yükümlülüklerin ne derece yerine getirildiğini<br />

ölçmeye yarayan bir denetim sistemi<br />

teşkil eder, ii) Yükümlülüklerin, fiziksel<br />

elektriğin ya da yalnızca yenilenebilirliğinin<br />

satın alınarak yerine getirilebilmesi için ayrı<br />

bir piyasa oluşturulması yoluyla yeşil elektrik<br />

ticaretinin kolaylaştırılmasını sağlar. Yeşil<br />

sertifika sistemi bazı Avrupa ülkelerinde denenmiştir.<br />

Son birkaç yıldır İngiltere, Hollanda,<br />

İtalya, Belçika ve Avusturya dahil olmak<br />

üzere pek çok AB ülkesinde ve diğer ülkelerde<br />

(Avustralya ve bazı ABD eyaletleri gibi)<br />

yeşil sertifika piyasası oluşturulmuş bulunmaktadır.<br />

Yeşil sertifika sistemi OECD ülkelerinde<br />

giderek artan ölçüde yaygınlaşarak<br />

önem kazanmaktadır.<br />

Kyoto Protokolü ve Emisyon Ticareti Direktifi’nin<br />

yürürlüğe girmesinin Avrupalı<br />

üreticiler ile Kyoto Protokolü’ne dahil olmayan<br />

ya da daha az kısıtlamalarla tabi olan ülkelerdeki<br />

rakipleri ile olan ticaret ilişkileri<br />

üzerinde gerçek ve potansiyel etkilere neden<br />

olacağı açıkça ortadadır. Ülkemizde kendi<br />

aramızda sürdürdüğümüz bütün ideolojik<br />

tartışmalardan (serbest piyasacılık, kamuculuk<br />

vb.) bağımsız olarak, AB’nin enerji stratejileri<br />

doğrultusunda gerçekleştirmeyi hedeflediği<br />

aşamalara ulaşmak için geliştirdiği bu<br />

araçların ekonomi politiği, Türk sanayicisini<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

‹stanbul'da do¤du. Kabatafl Erkek Lisesi'ni<br />

bitirdikten sonra YTÜ'den “Matematik Mühendisi”<br />

olarak ve daha sonra gitti¤i ‹TÜ Nükleer Enerji<br />

Enstitüsü'nden “Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi”<br />

olarak mezun oldu. Askerli¤ini Yedek Subay<br />

olarak yapt›ktan sonra doktora e¤itimi için Kanada’ya<br />

gitti ve burada École Polytechnique de<br />

Montréal, Institut de génie énergétique’ten “Doktor”<br />

ünvan›n› ald›. ‹stanbul Teknik Üniversitesi’ne<br />

dönerek 1994’de “Yard›mc› Doçent”, 1996’da<br />

“Doçent”, 2002’de “Profesör” oldu. ‹stanbul Teknik<br />

Üniversitesi, Nükleer Enerji Enstitüsü'nde<br />

1994-1999 y›llar› aras›nda Müdür Yard›mc›l›¤›,<br />

2002-2003 y›llar› aras›nda ise Müdürlük yapt›.<br />

‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde Biliflim Enstitüsü’nün<br />

kurucular› aras›nda oldu ve “Biliflim Ana<br />

Bilim Dal› Baflkanl›¤›’n›” yapt›. Daha sonra <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

ilk Enerji Enstitüsü’nü 2003 y›l›nda kurdu<br />

ve 2003-2005 y›llar› aras›nda “Müdürlü¤ünü”<br />

yapt›. Bunlar›n yan› s›ra ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde<br />

“Üniversite Senatörlü¤ü”, “Rektör Dan›flmanl›¤›”,<br />

“Sanal Ortamda E¤itim Merkezi Müdürlü¤ü”,<br />

<strong>Türkiye</strong> Atom Enerjisi Kurumu’nda ise<br />

2003-<strong>2007</strong> y›llar› aras›nda “Atom Enerjisi Komisyonu<br />

Üyeli¤i” ve “Atom Enerjisi Dan›flma Kurulu<br />

Üyeli¤i” görevlerinde bulundu. Günümüzde<br />

‹TÜ Enerji Enstitüsü’nde ve Genel Kurmay Baflkanl›¤›,<br />

Harp Akademileri Komutanl›¤›, Stratejik<br />

Araflt›rmalar Enstitüsü’nde ö¤retim üyesi olarak<br />

çal›flmakta olup ayn› zamanda 2005 y›l›nda kurucular›<br />

aras›nda oldu¤u Elektrik Enerjisi Kalite<br />

Enstitüsü, ELENKE’nin Baflkanl›¤›’n› da halen<br />

sürdürmektedir.Ço¤unlu¤u uluslararas› hakemli<br />

dergilerde yay›nlanm›fl ve uluslararas› hakemli<br />

konferanslarda sunulmufl 100’ün üzerinde yay›n›<br />

vard›r ve bu yay›nlar 174’ü uluslararas› olmak<br />

üzere 185 kez at›f alm›flt›r. Applied Thermal Engineering,<br />

Physica Scripta, International Journal<br />

of Thermal Sciences gibi Uluslararas› ve Güvenlik<br />

Stratejileri Dergisi, Sratejik Araflt›rmalar Dergisi,<br />

Enerji Dergisi ve Sigma, Mühendislik ve Fen<br />

Bilimleri Dergisi gibi ulusal dergilerde ve <strong>Türkiye</strong><br />

Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu (TUB‹-<br />

TAK), Temel Bilimler Araflt›rma Grubu’nda hakemlik<br />

yapmaktad›r. Evli ve bir çocuk sahibi<br />

olup, Frans›zca ve ‹ngilizce bilmektedir.<br />

en iyimser yaklaşımla orta vadede ciddi bir<br />

şekilde etkileyecektir. Dolayısıyla Türk sanayicisinin<br />

bu araçların farkında olması ve bunlar<br />

karşısında kendi pozisyonunu ayarlaması<br />

rekabet gücünü sürdürebilmesi ya da artırabilmesi<br />

için elzemdir. Bu konuda başta<br />

mesleki dayanışma örgütleri olmak üzere<br />

üniversiteler ve ilgili diğer sivil toplum kuruluşlarına<br />

gerekli bilginin üretilmesi ve katma<br />

değer taşıyan bir paylaşıma dönüştürülmesinde<br />

görevler düştüğü açıktır.<br />

43


44<br />

Avrupa Birli¤i<br />

Penceresinden<br />

AB enerji piyasas›nda f›rt›na<br />

öncesindeki sakinlik bozuluyor<br />

rüksel’in malum Ağustos ses-<br />

B<br />

sizliği, ayın son gününde AB<br />

enerji piyasasının yabancı yatırımlara<br />

kapanacağı haberi ile<br />

bozuldu.<br />

Aslında rekabet ve enerji konularındaki<br />

komiserler ve ekiplerinin gaz ve<br />

elektrik piyasasında serbestleşme ile ilgili<br />

tekliflerinin 19 Eylül’de açıklanması<br />

bekleniyordu ama sızan haberler yine de<br />

ortamı karıştırdı.<br />

Enerji üretimi ile nakit ve dağıtım sistemlerinin<br />

sahipliğinin birbirinden ayrılması<br />

konusundaki tartışmalar esasında<br />

Avrupa’nın özellikle Rusya korkusunu<br />

yansıtıyor.<br />

İşin özüne bakınca, zaten enerji fakiri<br />

olan AB gelecekte nakil ve dağıtım konusunda<br />

da Rusya’ya bağımlı hale gelmekten<br />

çekiniyor ve bunu önlemenin kılıfını<br />

doğru hazırlamak istiyor.<br />

Serbestleflmek ya da<br />

serbestleflmemek?<br />

Enerji piyasalarının liberalleşmesi<br />

yıllardır AB mevzuatında en uzun ve en<br />

tartışmalı konulardan birini oluşturdu.<br />

1990’ların başından beri Komisyon,<br />

“Enerjide AB Tek Pazarı”nı oluşturmaya<br />

çalışıyor ve bunun Avrupa’da refah ve<br />

rekabetliliğe hizmet edeceğini savunuyor;<br />

serbestleşmenin enerji fiyatlarındaki<br />

düşüş ile tüketicilere de olumlu yansıyacağı<br />

tekrarlanıyor.<br />

Komisyon, Almanya ve Fransa’nın<br />

aksi görüşüne rağmen, büyük ulusal ve<br />

bölgesel tekellerin kırılması yaklaşımını<br />

gündeme getirerek bunun tüketici fiyatlarına<br />

ve enerji güvenliğine daha iyi hizmet<br />

edeceğini belirtmektedir.<br />

Ancak, Komisyon’un bu görüşlerinin<br />

pek karşılığı olmadığı da bilinmektedir;<br />

örneğin Avusturya, Bulgaristan, G.<br />

Kıbrıs, Lüksemburg, Letonya ve Slovakya,<br />

Fransa ve Almanya’nın tutumunu,<br />

Avrupa’nın enerji geleceği açısından, da-<br />

ha uygun bulduklarını belirten bir açıklamayı<br />

30 Temmuz tarihinde Komisyon’a<br />

sunmuşlardır.<br />

Komisyon yetkilileri, sızan son haberler<br />

üzerine de 3 Eylül günü acele bir<br />

açıklama yayınlayarak üye ülkelere bu<br />

konuda çeşitli opsiyonlar sunulabileceğini<br />

belirtmişler ve başını Fransa ve Almanya’nın<br />

çektiği 9 vetocu ülkeyi yumuşatmayı<br />

hedeflemişlerdir.<br />

İlk opsiyon enerji üretim ve dağıtım<br />

altyapılarına sahip olan entegre şirketlerin,<br />

gaz ve elektrik taşıma ve iletim ağla-<br />

rını satmaya zorlanmasıdır; ancak Fransa<br />

ve Almanya’daki devler, Hükümetlerinden<br />

de destekli olarak buna karşı çıkmaktadırlar.<br />

Zaten Alman anayasasına<br />

göre kamu şirketlerinin hisse satmaya<br />

zorlanması yasaktır.<br />

İkinci opsiyon biraz daha yumuşak<br />

olup, hisselerin satışının söz konusu olmayacağı,<br />

ancak yatırım ve satış kararları<br />

dahil idari hakların Bağımsız Sistem<br />

Operatörüne, bir bedel karşılığı devredilmesini<br />

içermektedir.<br />

Danimarka, Hollanda, İsveç ve İngiltere,<br />

kârlı Fransa ve Almanya enerji piyasalarına<br />

girmek istemektedirler.<br />

Fransa, ise büyük enerji firmalarının<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

düşük fiyat ve üçüncü ülkelerle uzun<br />

vadede arzı garantiye almada daha başarılı<br />

bulmaktadır.<br />

Anlaşılacağı gibi enerji üretimi ile nakit<br />

ve dağıtım sistemlerinin sahipliğinin<br />

birbirinden ayrılması yoğun bir tartışma<br />

konusu oluşturmaktadır.<br />

Tabii bu tartışmaların geri planına<br />

bakıldığında, zaten gaz fazlası olan<br />

Rusya devinin Avrupa’da nakil, taşıma<br />

ve iletim dağıtım kanallarını ele<br />

geçirmesinin önlenmeye çalışıldığı<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Enerji jeopoliti¤i<br />

AB’yi zorluyor<br />

Dünyanın hatırı sayılır petrol, gaz<br />

ve kömür ithalatçısı olan Avrupa, aslında<br />

diplomatik sahnede bir ağırlığı<br />

olmamakla birlikte uluslararası enerji<br />

piyasasının en önemli aktörü haline<br />

gelmiştir.<br />

Ancak, üçüncü ülkelerle böylesi bir<br />

tezatlı durumun farkında olan Avrupalı<br />

yetkililer, enerji konusunda artan bir<br />

hassasiyet göstermektedirler.<br />

Komisyon’un kendi tahminlerine göre<br />

2000 yılında yüzde 50 civarında olan<br />

AB enerji bağımlılığı, 2030 yılında yüzde<br />

70’e çıkacaktır.


Petrol ele alındığında, AB’nin bağımlılığı,<br />

2030’da yüzde 90’a varacaktır.<br />

Doğal gazda ise yüzde 80’e varacak<br />

olan bağımlılığın, yüzde 60’ı Rusya’ya<br />

olacaktır.<br />

Kömürde de durum yüzde 66 bağımlılık<br />

ile benzer bir durum sergilemektedir.<br />

Dünya doğal gaz rezervlerinin<br />

1/3’üne sahip olan Rusya bu açıdan Avrupa<br />

için hem tehdit hem kilittir. Rusya<br />

ile AB ikili anlaşması 2000 yılında başlamıştır.<br />

Ancak, sadece enerji alanı ile kısıtlı<br />

kalmayan bu anlaşma, ekonomi, hukuk<br />

ve güvenlik boyutlarını da içermekte<br />

ve Rusya’nın DTÖ’ye kabulü ile de<br />

ilintilendirilmektedir.<br />

Avrupa’n›n Rusya<br />

ba¤›ml›l›¤› Akdeniz<br />

Birli¤i ile k›r›l›r m›?<br />

Rusya ile diyalog kolay olmadığından,<br />

AB’nin Cezayir doğal gaz rezervlerine<br />

ulaşması manevra kabiliyetini artırmak<br />

açısından çok önemlidir.<br />

1995’te başlayan Barselona süreci ve<br />

2010’da hayata geçmesi istenen Avrupa-<br />

Akdeniz Serbest Ticaret Bölgesi bu bağlamda<br />

değerlendirilebilir.<br />

Özellikle, Cezayir kilit noktadır. Cezayir<br />

ekonomisi ve ihracatının yüzde<br />

97’si petrol ve doğal gaza bağlıdır; bunun<br />

da yüzde 62.7’si AB odaklıdır.<br />

<strong>Türkiye</strong>’nin de içerisinde bulunduğu<br />

Akdeniz Birliği tartışmalarının, Fransa<br />

Cumhurbaşkanı N. Sarkozy tarafından<br />

yeniden gündeme getirilmesi ve AB<br />

enerji piyasası müzakerelerinin aynı zamana<br />

denk gelmesi pek de tesadüfe benzememektedir.<br />

<strong>Türkiye</strong>, enerji piyasalar›n›<br />

AB’ye nas›l uyduracak?<br />

AB, stratejik sektörüne yabancı sermayeyi<br />

sınırlamayı tartışıyor, hatta yasaklamayı<br />

bile göze alıyor. AB üyesi olamayan<br />

ülkelerin enerji piyasasına yatırım<br />

yapmasının yasaklanması görülen<br />

opsiyonlardan biri olurken, karşılıklılık<br />

esası daha adil bir çözüm gibi gözüküyor.<br />

Bu tercihler arasında en esneği enerji<br />

sektörüne yatırım yapacak yabancıla-<br />

Dr. Binhan O⁄UZ<br />

<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas› Ekonomi Müflaviri<br />

rın incelenerek AB yararının Komisyonca<br />

saptanmasıdır.<br />

<strong>Türkiye</strong> olarak petrol, gaz ve kömürde<br />

dış kaynaklara bağımlı olduğumuz,<br />

kömür ve elektrik üretimini artırmak<br />

için yabancı yatırımcıları beklediğimiz<br />

aşikâr; 60. Hükümet programında enerji<br />

arzına ve güvenliğine değiniliyor ancak<br />

yerli yabancı ayrımı nasıl olacak belirginlik<br />

henüz yok :<br />

“-Elektrik üretim ve dağıtımında özel<br />

sektör katılımının sağlanması, rekabetin<br />

oluştuğu işleyen bir piyasanın oluşturulması,<br />

tedarikçi ülkelerin çeşitlendirilmesi<br />

sağlanacak ve enerji üretiminde azami<br />

oranda iç kaynak kullanarak ithalata bağımlılık<br />

azaltılacak.<br />

-Enerji sektöründe; yatırımcıya, tüketiciye<br />

ve ilgili kesimlere güven veren, belirsizlik<br />

içermeyen bir ortam oluşturulacak.<br />

-Düzenlenmiş işleyen piyasa yapısını<br />

oluşturmak için başlatılmış olan çalışmalar<br />

hızla tamamlanacak, öngörülebilirlik sağlanacak<br />

ve özel sektörün yatırım yapmasının<br />

önündeki engeller kaldırılacak.<br />

-Doğal gaz transit boru hatlarının yapımı<br />

tamamlanarak Avrupa’ya gaz dağıtımında<br />

<strong>Türkiye</strong>’nin etkin bir rol oynaması sağlanacak.<br />

-Ceyhan’ın uluslararası enerji piyasasında<br />

ana dağıtım noktalarından ve dünya enerji<br />

fiyatlarının oluşumunda önemli merkezlerden<br />

birisi olması için çalışılacak.<br />

-Arz güvenliğinin artırılmasına katkı yapacak<br />

olan bölge ülkeleriyle elektrik ticareti<br />

geliştirilecek.<br />

-Hazar Bölgesi ve Ortadoğu gaz rezervlerini<br />

Avrupa pazarlarına ulaştırmayı öngören<br />

<strong>Türkiye</strong>-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-<br />

Avusturya (NABUCCO) Doğal Gaz Boru<br />

Hattı Projesi’nin gerçekleşmesi için çaba sürecek.<br />

-Avrupa elektrik sistemine <strong>Türkiye</strong>’nin<br />

elektrik sisteminin entegrasyonuna yönelik<br />

çalışmalar en kısa sürede tamamlanacak.”…<br />

<strong>Türkiye</strong>’de enerji<br />

sistemlerini yeniden<br />

yap›land›rmaya yönelik<br />

hükümet program›nda<br />

flunlar da yer al›yor:<br />

-Talep açısından enerji yoğunluğunun<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

azaltılması, verimliliğin artırılması, kayıpkaçağın<br />

makul düzeylere düşürülmesi, israfın<br />

önlenmesi, düzenlenmiş piyasa uygulamalarının<br />

yaygınlaştırılması amaçlanacak.<br />

-Doğalgaz tüm şehirlere yaygınlaştırılacak.<br />

-Boyabat, Deriner, Ermenek ve Ilısu Barajları<br />

tamamlanacak, Yusufeli Barajı’nın<br />

yapımına başlanacak.<br />

-Kamu yatırım programında yer alan<br />

hidroelektrik ve termik santral projelerinin<br />

hızla tamamlanmasına öncelik verilecek.<br />

-Alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi<br />

için çalışılacak.<br />

-Nükleer enerji için gerekli hukuki çalışmalar<br />

hızla sonuçlandırılacak, özel sektörün<br />

bu alandaki yatırımları desteklenecek.<br />

-Mevcut elektrik üretim tesislerinin rehabilitasyonu<br />

en kısa zamanda tamamlanacak.<br />

-Doğalgazın elektrik üretimindeki payı<br />

düşürülecek, sektörde rekabete dayalı bir piyasa<br />

oluşturulacak.<br />

-Doğal gazın konut ve sanayideki kullanımının<br />

yaygınlaştırılması sürdürülecek.<br />

-Doğal gaz temininde tedarikçi firma sayısı<br />

ve depolama kapasitesi artırılacak, böylece<br />

arz güvenliği güçlendirilecek.<br />

Komisyon, enerji etkinliği konusunda<br />

yeni eylem planı tekliflerini<br />

tartışıyor. Avrupa’da 2008’de bürolardan,<br />

sokakların aydınlatmasına kadar<br />

her alanda enerji tasarrufu gündemdedir.<br />

2009’a kadar ampullerin yapısı<br />

ve hane aydınlatması konusunda karar<br />

alınması bekleniyor. Ayrıca, beyaz<br />

eşyada enerji tüketimine dair etiketleme<br />

mevzuatında değişimler ve binaların<br />

enerji performansına dair mevzuatta<br />

değişimler detayları ile görüşülecek.<br />

Bu detaylar ele alındığında, ülkemizdeki<br />

mevcut sistemini yeniden yapılandırmayı<br />

hedefleyen Hükümet programında<br />

yer alan politikaların ciddi bir eylem<br />

planına dönüştürülmesi gereği anlaşılmaktadır.<br />

Enerjide AB ve <strong>Türkiye</strong>’yi kritik kararlar<br />

bekliyor…<br />

45


46<br />

Global Pazar<br />

Avrupa’n›n pamuklu tekstil<br />

sanayii kan kaybediyor<br />

Avrupa pamuklu<br />

tekstil sanayii<br />

üretimi giderek<br />

eriyor. 2006<br />

yılında sektörün<br />

üretimi<br />

iplikte 9.3,<br />

kumaşta 12.4,<br />

ev tekstilinde ise<br />

1.8 oranında<br />

küçüldü.<br />

T Ü R K ‹ Y E<br />

T E K S T ‹ L<br />

S A N A Y ‹ ‹<br />

‹fiVERENLER‹<br />

S E N D ‹ K A S I<br />

Lerzan ÖZTÜRK<br />

Endüstri Mühendisi<br />

İstatistik - Araştırma Servisi<br />

vrupa Birliği’nde tekstil sektöründe-<br />

A<br />

ki küçülme devam ediyor. AB’de pamuklu<br />

tekstil üretimi 2006 yılında<br />

geriledi. Pamuklu sistemde iplik<br />

üretimi yüzde 9,3 oranında gerileyerek<br />

726 bin 327 tona düşerken, 726 bin 327<br />

ton olarak gerçekleşen pamuklu kumaş üretimi<br />

yüzde 12,4’lük düşüşle önemli bir erime<br />

yaşadı. Ev tekstili üretimi de yüzde 1,8 oranında<br />

geriledi. Üretimde yaşanan düşüşün<br />

yarattığı bu tablo ise AB bölgesi pamuklu<br />

tekstil ithalatında yüzde 9’luk bir artış yaşanmasına<br />

neden oldu.<br />

Ekonomik durum ve<br />

pamuklu tekstil sanayii<br />

2006 yılında Avrupa’da Euro bölgesinde<br />

Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 2,7 artış göstermiştir.<br />

Avrupa’da kaydedilen bu ekonomik<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

iyileşmeden tekstil ve konfeksiyon sanayii de<br />

bir bütün olarak faydalanmış olmakla beraber,<br />

Avrupa pamuklu sanayii aynı eğilimi izleyememiştir.<br />

Bununla birlikte, AB’ye üye ülkelere<br />

bağlı olarak veya alt sektörlere bağlı olarak<br />

performanslar farklılıklar göstermektedir: Bazı<br />

ülkeler sektörlerinde iyileşme kaydetmişlerdir,<br />

bazıları ise zor şartlarla karşı karşıya<br />

kalmaya devam etmişlerdir.<br />

İplik ve dokuma sektörlerinin başlıca tedarikçisi<br />

olduğu geleneksel konfeksiyon sektöründe<br />

meydana gelen yapısal değişimler son<br />

iki yıl içerisinde hız kazanmıştır. Kota sisteminin<br />

sona ermesi, bunun sonucunda pamuklu<br />

konfeksiyon ürünleri ithalatında bilhassa<br />

Çin’den olmak üzere hızlı artışlar, Avrupa’daki<br />

konfeksiyona yönelik tekstil sanayicilerinin<br />

bazılarının üretimlerinin tümünü veya bir bölümünü<br />

Avrupa Birliği çevresindeki veya Asya’daki<br />

düşük maliyetli ülkelere taşımalarına<br />

sebep olmuştur. Bunu sanayici olmaktan ziyade<br />

tüccar olmak için ya da teşebbüslerini küçültmek<br />

veya tamamen kapatmak üzere ger-


çekleştirmişlerdir. <strong>Türkiye</strong> ve Akdeniz<br />

havzasındaki diğer ülkeler de<br />

benzeri gelişmeleri yaşamışlardır.<br />

Bu değişimlerin hızı ve yoğunluğu,<br />

sanayide yeniden düzenleme çalışmalarını<br />

gerektirmiş, bunun sonucunda<br />

da Avrupa Birliği’nde pamuklu<br />

iplik ve dokuma sektörlerinde üretim<br />

kapasitesi ve istihdamda büyük<br />

düşüşler yaşanmıştır.<br />

Pamuklu tekstil sanayii için diğer<br />

olumsuz faktörler, Euro’nun Amerikan<br />

Doları karşısında olumsuz parite<br />

eğiliminin ihracatı sınırlaması ve ayrıca<br />

enerji maliyetlerindeki ve tüm<br />

hammadde maliyetlerindeki artışın<br />

kar marjlarına olumsuz etkileri olarak<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Söz konusu yapısal değişimlerden<br />

en fazla etkilenen alt sektör, konfeksiyona<br />

yönelik tekstil sektörü olmuştur.<br />

Ev tekstilleri sabit bir seviyede kalmıştır,<br />

teknik tekstillerde ise büyüyen<br />

bir eğilim kaydedilmiştir.<br />

Netice olarak, 2006 yılında, AB<br />

tekstil ve konfeksiyon sanayiinde satış<br />

hasılatı birkaç yıldan beri ilk defa<br />

artmış ve üretimdeki gerileme durmuş<br />

iken, pamuklu sistemde iplik ve<br />

dokuma sektörlerinde satış hasılatı<br />

ve üretimde sırasıyla yüzde 6 ve<br />

Avrupa Birli¤i’nde Pamuklu <strong>Tekstil</strong> Üretimi<br />

Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />

Pamuklu iplik 558.849 616.831 -%9,4<br />

Suni sentetik elyaflardan iplik 238.858 262.669 -%9,1<br />

Toplam pamuklu sistemde iplik 797.707 879.500 -%9,3<br />

Pamuklu dokuma kumafl 496.161 577.603 -%14,1<br />

Suni sentetik elyaflardan dokunmufl kumafl 230.166 251.537 -%8,5<br />

Toplam pamuklu sistemde kumafl 726.327 829.140 -%12,4<br />

Yatak çarflaflar› 112.224 115.600 -%2,9<br />

Havlu kumafl 62.714 61.000 +%2,8<br />

Masa örtüsü ve mutfak örtüleri 27.954 30.000 -%6,8<br />

Toplam ev tekstilleri 202.892 206.600 -%1,8<br />

Kaynak: Eurocoton ve Euratex<br />

yüzde 11 oranlarında düşüş gerçekleşmiştir.<br />

Pamuklu sistemde<br />

iplik ve dokuma üretimi<br />

Pamuklu iplik üretimi 2006 yılında<br />

miktar bazında yüzde 9 ve pamuklu<br />

dokuma üretimi ise yüzde 12 oranlarında<br />

gerileme kaydetmiştir, değer bazında<br />

gerileme ise daha az seviyededir,<br />

bu durum ürün kalitesini geliştirmek<br />

ve çeşitliliği artırmak için çaba sarf<br />

edildiğinin göstergesini oluşturmaktadır.<br />

İplik sektöründe ihracat artışı, elyaf<br />

tüketiminde sentetiklerin payında artış<br />

ve dokuma sektöründe ise pamuklu<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

kumaşların ortalama satış fiyatlarında<br />

kuvvetli bir artış kaydedilmiştir. Bu<br />

durum, sadece Asya’daki gelişmekte<br />

olan ülkelerin üretici-ihracatçılarıyla<br />

değil aynı zamanda Avrupalı üreticiler<br />

arasında da fiyata dayalı mücadeleyi<br />

bertaraf etmek üzere kalitenin yükseltilmekte<br />

olduğunu göstermektedir.<br />

Dokuma sektörü, bilhassa pamuklu<br />

giyim eşyasına yönelik dokuma sektörü,<br />

miktar bazında yüzde 14 oranında<br />

kuvvetli bir üretim düşüşü yaşamıştır.<br />

Kaliteli denim jean sektöründe 2006 yılında<br />

hem Avrupa iç piyasasında hem<br />

de ihracat pazarlarında güçlükler yaşanmıştır<br />

(denim kumaşlar pamuklu<br />

kumaş üretiminin yaklaşık yüzde<br />

20’sini oluşturmaktadır), diğer elbiselik<br />

kumaşlar ise daha özellikli piyasalara<br />

girebilmişler ve gittikçe artan oranda<br />

teknik uygulamalara odaklanmışlardır.<br />

Diğer taraftan, hayal kırıklığı yaratan<br />

bir yıl olmasına rağmen, 2006 yılında<br />

Avrupa pamuklu tekstil sanayiinin<br />

yarattığı 18,6 milyar Euro tutarındaki<br />

satış hasılatı, 2005 yılına göre yüzde 6<br />

düşüş kaydetmiş olmasına rağmen,<br />

Avrupa tekstil ve konfeksiyon sanayiinin<br />

toplam satış hasılatı içerisinde<br />

yaklaşık yüzde 10 oranında önemli bir<br />

pay oluşturmuştur.<br />

İplik ve dokuma sektörlerinde istihdam<br />

2006 yılı sonunda 142 bin 735 işçidir,<br />

dolayısıyla 2006 yılı içerisinde 14<br />

bin iş kaybı olmuştur. 2000-2006 yılları<br />

arasında Avrupa pamuklu tekstil sanayiinde<br />

toplam olarak 80 binden fazla is-<br />

47


48<br />

Global Pazar<br />

tihdam kaybı yaşanmıştır, bu da geçen<br />

6 yıl içerisinde haftada ortalama 250 işçinin<br />

işini kaybetmesi anlamına gelmektedir.<br />

Pamuklu sistemde<br />

d›fl ticaret<br />

Sadece Çin için belirli kotaların tekrar<br />

uygulanmasına rağmen, genel olarak<br />

kota sisteminin uygulamadan kaldırılması<br />

ve Euro’nun ABD Doları karşısında<br />

halen negatif seyreden döviz paritesi,<br />

2005 yılında olduğu gibi, 2006 yılında da<br />

tüm pamuklu tekstil sisteminde ticaret<br />

dengesi üzerinde ağır bir etki yaratmıştır.<br />

2006 yılında, Avrupa Birliği pamuklu<br />

tekstil sanayiinde dış ticaret dengesi<br />

hem miktar hem de değer bazında bozulmuştur.<br />

Toplam pamuklu tekstil<br />

ürünleri dış ticaret dengesi miktar bazında<br />

2005 yılındaki -944 bin 600 tondan<br />

2006 yılında -1 milyon 93 bin 800 tona<br />

ulaşmıştır.<br />

Pamuklu tekstil sektöründe yarı mamul<br />

tekstil ürünleri ithalatı önemli seviyede<br />

artış göstermiştir, bilhassa <strong>Türkiye</strong>,<br />

Hindistan, Pakistan ve Çin’den pamuk<br />

ipliği ithalatı 2006 yılında 91 bin ton artış<br />

göstermiştir, diğer taraftan ev tekstilleri<br />

(havlu, yatak çarşafı, masa örtüleri) ithalatı<br />

miktar olarak yüzde 5,6 artış kaydetmiştir.<br />

Pamuklu tekstil ürünleri ihracat toplamı<br />

miktar bazında yüzde 2,7 oranında<br />

hafif bir düşüş kaydetmiştir, pamuklu<br />

tekstil ürünleri içerisinde bilhassa pamuklu<br />

sistemde kumaş ihracatı yüzde<br />

6,2 oranında düşüş (-25 bin ton) kaydetmiştir,<br />

diğer taraftan diğer pamuklu<br />

tekstil ürünleri ihracatı (iplikler ve ev<br />

tekstilleri) miktar bazında yüzde 6,7 ve<br />

yüzde 8,2 oranlarında artış kaydetmiştir.<br />

Akdenizli imalatçıların kumaş ihtiyacını<br />

gittikçe daha fazla miktarda Avrupa<br />

Birliği dışından tedarik ettikleri görülmektedir.<br />

Nihai olarak, Avrupa Birliği’nde pamuklu<br />

sistemde iplik ve dokuma sanayilerinin<br />

dış ticaret dengesi endişe verici<br />

bir şekilde bozulmaya devam etmektedir.<br />

Avrupa Birli¤i’nde pamuklu tekstil ithalat›<br />

Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />

Pamuk ipli¤i 360.964 310.857 +%16,1<br />

Sentetik elyaflardan iplik 162.947 143.239 +%13,8<br />

Suni elyaflardan iplik 78.755 57.918 +%36,0<br />

Toplam pamuklu sistemde iplik 602.666 512.014 +%17,7<br />

Pamuklu kumafl 349.627 348.846 +%0,2<br />

Sentetik elyaflardan kumafl 201.671 179.111 +%12,6<br />

Suni elyaflardan kumafl 21.184 25.134 -%15,7<br />

Toplam pamuklu sistemde kumafl 572.482 553.091 +%3,5<br />

Havlu kumafl 161.114 145.300 +%10,9<br />

Yatak çarflaflar› 229.551 216.135 +%6,2<br />

Masa örtüleri 65.976 70.918 -%7,0<br />

Toplam ev tekstilleri 456.641 432.353 +%5,6<br />

Toplam pamuklu tekstiller 1.631.789 1.497.458 +%9,0<br />

Kaynak: Eurocoton, CITH<br />

Avrupa Birli¤i’nde pamuklu tekstil ihracat›<br />

Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />

Pamuk ipli¤i 44.248 43.519 +%1,7<br />

Sentetik elyaflardan iplik 45.337 41.066 +%10,4<br />

Suni elyaflardan iplik 21.085 19.121 +%10,3<br />

Toplam pamuklu sistemde iplik 110.670 103.706 +%6,7<br />

Pamuklu kumafl 261.499 280.873 -%6,9<br />

Sentetik elyaflardan kumafl 99.468 103.752 -%4,1<br />

Suni elyaflardan kumafl 22.662 24.153 -%6,2<br />

Toplam pamuklu sistemde kumafl 383.629 408.778 -%6,2<br />

Havlu kumafl 11.052 10.270 +%7,6<br />

Yatak çarflaflar› 26.221 23.942 +%9,5<br />

Masa örtüleri 6.426 6.181 +%4,0<br />

Toplam ev tekstilleri 43.699 40.393 +%8,2<br />

Toplam pamuklu tekstiller 537.998 552.877 -%2,7<br />

Kaynak: Eurocoton, CITH<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong>


Dünyada pamuk tüketimi art›yor<br />

Uluslararası Pamuk İstişare Komitesi’nin<br />

raporuna göre, dünya pamuk<br />

üretimi 2006/07’de yüzde 3 artarak<br />

25,7 milyon tona ulaşmıştır ve dünya<br />

pamuk tüketimi yüzde 5 artarak 26,2<br />

milyon ton seviyesine çıkmıştır.<br />

<strong>2007</strong>/08’de dünya pamuk arzının<br />

yüzde 3 oranında azalarak 37,3 milyon<br />

tona düşeceği tahmin edilmektedir.<br />

Dünya pamuk üretiminin ise hafifçe<br />

gerileyerek 25,1 milyon ton olacağı<br />

tahmin edilmektedir, buna karşın<br />

pamuk tüketiminin artmaya devam<br />

ederek 26,9 milyon tona ulaşacağı<br />

beklenmektedir. <strong>2007</strong>/08’de, ABD’de<br />

pamuk üretiminin 3,8 milyon tona gerileyeceği,<br />

buna karşın Hindistan’ın<br />

pamuk üretiminin 5,0 milyon tona,<br />

Pakistan’ın pamuk üretiminin 2,3 milyon<br />

ton’a yükseleceği, Çin’de pamuk<br />

üretiminin ise 7,1 milyon ton olacağı<br />

tahmin edilmektedir. Dünyanın diğer<br />

ülkelerinde ise pamuk üretiminin hafifçe<br />

azalarak 7,0 milyon ton olacağı<br />

tahmin edilmektedir. Global pamuk<br />

Dünya pamuk arz ve talebi<br />

2006/07 <strong>2007</strong>/08<br />

Milyon Ton Milyon Ton<br />

Bafllang›ç Stoklar› 12,70 12,13<br />

Üretim 25,66 25,15<br />

Arz 38,37 37,28<br />

Tüketim 26,22 26,87<br />

‹hracat 8,18 8,99<br />

Nihai Stoklar 12,13 10,41<br />

Kaynak: ICAC Uluslararas› Pamuk ‹stiflare Komitesi<br />

2006/07 dünya pamuk üretim ve tüketimi<br />

Ülke Ekili Alan Verim Üretim ‹thalat Tüketim ‹hracat<br />

1.000 hektar Kg/Hektar 1.000 ton 1.000 ton 1.000 ton 1.000 ton<br />

Çin 5.669 1.246 7.065 2.400 10.500 18<br />

ABD 5.152 912 4.700 4 1.067 2.830<br />

Hindistan 9.158 501 4.590 95 3.990 960<br />

Pakistan 3.100 675 2.091 450 2.593 50<br />

Brezilya 1.089 1.338 1.457 105 860 310<br />

Özbekistan 1.432 818 1.171 1 230 950<br />

<strong>Türkiye</strong> 700 1.171 820 780 1.550 35<br />

Dünya Toplam 34.356 747 25.662 8.168 26.220 8.183<br />

Kaynak: ICAC Uluslararas› Pamuk ‹stiflare Komitesi<br />

tüketiminin <strong>2007</strong>/08’de artmaya devam<br />

etmesi beklenmektedir ve dünya top-<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

lam pamuk tüketiminin yüzde 75’ini<br />

Asya ülkeleri gerçekleştirecektir.<br />

49


50<br />

Kültür-Sanat<br />

ETK‹NL‹KLERDEN...<br />

‹stanbul Bienali 10 yafl›nda<br />

İstanbul Kültür Sanat Vakfı<br />

tarafından bu yıl onuncu kez<br />

düzenlenen Uluslararası İstanbul<br />

Bienali, Koç Holding sponsorluğunda,<br />

8 Eylül – 4 Kasım<br />

tarihleri arasında gerçekleşecek.<br />

10. Uluslararası İstanbul<br />

Bienali’nde, 18’i <strong>Türkiye</strong>’den<br />

olmak üzere dünya güncel sanat<br />

çevrelerinde tanınan ya da<br />

yeni keşfedilen 96 sanatçı ve sanatçı grubu ve 13 özel proje yer alacak.<br />

Küratörlüğünü sanat eleştirmeni ve küratör Hou Hanru’nun üstlendiği<br />

10. Uluslararası İstanbul Bienali’nde 3 ana sergi mekânında<br />

150’yi aşkın proje sergilenecek. Bienal’de ayrıca İstanbul’un çeşitli bölgelerine<br />

yayılmış pek çok özel proje de yer alıyor.<br />

Hou Hanru tarafından “İmkânsız Değil, Üstelik Gerekli – Küresel<br />

Savaş Çağında İyimserlik” olarak belirlenen kavramsal çerçeveye ilişkin<br />

yapıtların yer alacağı 10. Uluslararası İstanbul Bienali kentsel olgulara<br />

ve mimari gerçekliğe odaklanıyor. Bir tema çevresinde düzenlenmiş<br />

geleneksel anlayışta bir sergi olmayan 10. Uluslararası İstanbul Bienali,<br />

izleyiciye mekânlarla doğrudan ilişki kurabileceği katılımcı bir<br />

deneyim yaşatacak.<br />

Bu yıl Uluslararası İstanbul Bienali’ne <strong>Türkiye</strong>’den Apartman Projesi,<br />

Selçuk Artut, Kutluğ Ataman, Fikret Atay, Ramazan Bayrakoğlu,<br />

Ege Berensel - Serhat H. Yalçınkaya - Banu Ornat, Banu Cennetoğlu,<br />

Burak Delier, Extramücadele, İdil Elveriş - Zeren Göktan, Hafriyat, Erdem<br />

Helvacıoğlu, Emre Hüner, K2, Ömer Ali Kazma, Ferhat Özgür,<br />

studioKAHEM ve Sarkis katılıyor.<br />

Evin Sanat’ta karma sergi<br />

Temur Köran’›n sergide görülebilecek<br />

olan yap›t›.<br />

Evin Sanat Galerisi,<br />

1 Eylül – 15<br />

Ekim <strong>2007</strong> tarihleri<br />

arasında düzenleyeceği<br />

karma sergi<br />

ile tüm sanatçılarını<br />

sanatseverlerle<br />

buluşturuyor.<br />

Karma sergide;<br />

Nuri İyem, Naile<br />

Akıncı, Neş’ e Erdok,<br />

Nedret Sekban,<br />

Ahmet Umur<br />

Deniz, Temür Köran,<br />

İrfan Okan,<br />

Hakan Gürsoytrak,<br />

Mustafa Pancar,<br />

Antonio Cosentino,<br />

Emin Turan ve Setenay<br />

Alpsoy’ un<br />

resimleri sergileni-<br />

yor. Nasip İyem ve Serdar Tekebaşoğlu’ nun üç boyutlu çalışmalarının<br />

yanı sıra modern Türk heykelinin güçlü ismi Rahmi Aksungur’un eserleri<br />

de karma sergide izlenebilir.<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

Riverside geliyor<br />

Ülkemizde "Second Life Syndrome" albümü<br />

ile birlikte hatırı sayılır bir fan kitlesi kazanan ve<br />

Masstival <strong>2007</strong> sahnesinde izleyenlerini büyüleyerek<br />

büyük bir beğeni kazanan Riverside, 30 ve<br />

31 Ekim geceleri Beyoğlu Hayal Kahvesinde performans<br />

sergileyecek. Organizasyonu Echoes<br />

Production tarafından gerçekleşecek olan konserlerin<br />

biletleri, Biletix kanallarından temin edilebiliyor.<br />

Riverside 2001 yılında Varşova, Polonya'da<br />

bir progressive grubu olarak Mariusz Duda, Piotr<br />

Grudziski, Piotr Kozieradzki (Mittloff) ve Jacek<br />

Melnicki tarafından kuruldu.<br />

İlk olarak grup Jacek Melnicki'nin stüdyosunda<br />

çalışmalarına başladı. Grubun ilk günlerde<br />

yaptığı çalışmalar daha çok enstrümantal<br />

ağırlıklıydı. Ancak bir gün stüdyoda Duda'nın<br />

şarkılara vokal yapmasıyla grup vokalistini de<br />

bulmuş oldu. Bu sırada grubun isminin de Riverside<br />

olmasına karar verildi. Mart 2003 tarihinde<br />

ilk demosunu "Riverside" adında çıkartan<br />

grup bir çok dinleyicinin ve radyoların dikkatini<br />

çekmeye başardı. 2003 yılının son aylarında<br />

klavyeci Jacek Melnicki'nin gruptan ayılması nedeniyle,<br />

ilk albümleri "Out Of Myself" albümünün<br />

mixing aşamasını üç kişi olarak tamamladılar.<br />

Albümünün çıkışının ardından gruba Michal<br />

Lapaj dahil oldu. Riverside, 21 Eylül 2004'te tüm<br />

dünyada satışa sunulan "Out Of Myself" ile büyük<br />

bir başarı yakaladı.<br />

Albümün bu başarısının ardından bir çok<br />

müzik şirketinin dikkatini çeken grup, daha çok<br />

progrsesive rock/metal albümleriyle tanınan InsideOut<br />

şirketiyle anlaştı. 2005 yılında "Voices in<br />

My Head" Ep'si ile "Conceiving You" single'ını<br />

çıkartan grup ardından 2005 yılının en çok dikkat<br />

çeken ve söz edilen albümlerinden biri olan<br />

"Second Life Syndrome"'u çıkarttı. Bir çok internet<br />

sitesinde en iyi progressive albümlerinden<br />

biri olarak gösterilen "Second Life Syndrome"<br />

grubun sayılı progressive gruplarından biri olarak<br />

gösterilmesini sağladı.


K‹TAP KURTLARI ‹Ç‹N...<br />

Profesyonel zekâ nedir?<br />

Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan<br />

Yöney'in hazırladığı “Mutlu ve<br />

Başarılı Bir İş Yaşamı İçin Profesyonel<br />

Zekâ”, Remzi Kitabevi<br />

tarafından okurlara sunuldu.<br />

Kitap; her düzeyde yöneticiye,<br />

insan kaynakları görevlileri<br />

ile bu alandaki eğitim<br />

kurumlarının öğrenci ve<br />

öğretim elemanlarına, danışmanlık<br />

ve eğitim hizmeti<br />

verenlere, gelecekte başarılı<br />

ve mutlu çocuklar yetiştirmek<br />

isteyen anne babalara ve<br />

çalışma hayatına atılmak üzere olan üniversitelilere<br />

ve tüm çalışanlara sesleniyor. Hakan Yöney,<br />

kitabının öyküsünü şöyle anlatıyor: “Bu kitabın<br />

serüveni 90’lı yıllarda tıp öğrencilerine önerdiğim<br />

ve anlattığım ‘Organizasyonel Davranış’<br />

dersleriyle başladı. Sonraki yıllarda bireyi ciddi ölçüde<br />

etkileyen iş sorunlarıyla mesleki mükemmeliyete<br />

ulaşma çabaları arasındaki geniş yelpaze<br />

içinde ‘insan’ı ele alma şansım oldu. Bu süreçte,<br />

çeşitli düzeyde çalışanlarla daha yakından etkileşim<br />

içine girdim. Ülkemize güvenim arttı, pırıl pırıl<br />

insanların özveri ve hevesle, öğrenme ve<br />

gelişme motivasyonları hiç bitmeden çalışmalarını<br />

görmek beni mutlu etti. Bu gelişmeler ülkemizde<br />

ve dünyada profesyonel yaşamın<br />

standartlarını yükseltme yönünde çalışmalar<br />

yapma isteğimi artırdı ve tüm çalışanlara katkıda<br />

bulunabilme amacıyla PQ kavramı ve elinizdeki<br />

kitap ortaya çıkmış oldu.”<br />

“Uyku ‹stasyonu”na yolculuk<br />

Nazlı Eray, yeni baskısı<br />

Merkez Kitaplar tarafından yapılan<br />

“Uyku İstasyonu”nda<br />

okurları, her zaman olduğu<br />

gibi yine hayalle gerçeğin karıştığı<br />

farklı bir dünyaya götürüyor.<br />

Anlatıcı bir yandan<br />

bir hastanenin yoğun bakım<br />

servisinde bitkisel hayatta<br />

olan annesinin uyanmasını<br />

çaresizce beklerken bir<br />

yandan da insana nereyi<br />

görmek isterse orayı gösteren<br />

Hamdullah Bey'in<br />

sihirli aynasının, Yıldız Tozu<br />

Oteli'nin gizemli odalarının, Ömer'in Bahçesi'nin<br />

mucizevi mönüsünün eşliğinde bedenin, zamanın,<br />

mekânın ve hayatın acı gerçeklerinin kısıtlayamadığı<br />

büyülü bir serüvene adım atıyor. “Uyku<br />

İstasyonu”; hüzne, ölüme ve acılara rağmen<br />

hayal gücünün, rüyaların, sevginin ve hayatın nasıl<br />

galip geldiğini anlatan, son derece samimi, zarif,<br />

hüzünlü ve bir o kadar da renkli bir roman.<br />

Komplo teorilerini sevenlere...<br />

Frederick Forsyth’in kaleme aldığı “Afgan”,<br />

komplo teorilerinden hoşlanan okurların son gözdesi.<br />

Kitabın konusu şöyle özetlenebilir:<br />

Dünyayı sarsan 11 Eylül olayları tüm gizli servislerde<br />

bir paranoya yaratmıştı. Her an tetikte olmak<br />

ve herhangi bir olası operasyonun içine sızmak oldukça<br />

önemliydi. Tam da bu sırada İngiliz ve Amerikan<br />

gizli servisleri El-Kaide'nin büyük bir operasyon<br />

yapacağını öğrenirler. Ama yapılacak operasyonun<br />

nerede ve ne zaman olacağı hakkında hiçbir<br />

bilgi edinememişlerdir. Çünkü El-Kaide'nin<br />

içinde haber kaynakları yoktur ve içeriye birini<br />

sızdırmak olanaksızdır. Ancak... Eski Taliban komutanı<br />

Afgan İsmet Han beş yıldır Guantanamo'da tutukludur.<br />

Üstelik bugüne kadar kendisini tanıyan birkaç kişi dışında herkes bir şekilde<br />

ölmüştür. Uygulanması düşünülen plana göre Arapça’yı çok iyi bilen Albay<br />

Mike Martin, İsmet Han'ın yerine geçecektir. Albay, Irak'ta doğmuş, esmer,<br />

uzun boylu bir adamdır ve büyük bir felaketi önlemek için yılanın yuvasına<br />

girecektir. Bir yandan hayatta kalma ve kendini kabul ettirme çabası,<br />

bir yandan dünyayı sonsuz bir kaosa sürükleyecek olan felaketi engelleme<br />

planları Albay Martin'i sonu görünmeyen karanlık bir yola sürükler...<br />

Çarp›c› bir rüya<br />

Pirinç, 1930'lu yılların Çin'inde pek çok işe yarar. Nerdeyse<br />

biricik besin olmanın yanı sıra para yerine de geçer.<br />

Hem afrodizyak olur, hem de cinsel işkence aracı. Hem cinayet<br />

silahı olarak kullanılır, hem de tüm iyiliklerin simgesi<br />

sayılır.<br />

Günümüz Çin edebiyatının en kışkırtıcı yazarlarından<br />

Su Tong, birçok dilde de yayınlanan “Pirinç” adlı<br />

romanında, doymak bilmez bir güç ve cinsellik tutkusu<br />

olan bir gencin yaşamöyküsünü anlatıyor. Şiddetin,<br />

ihanetin, şantaj ve yozluğun eksik olmadığı bu yaşamöyküsü,<br />

Çin'in 20. yüzyılın ilk yarısındaki toplumsal<br />

kargaşasını da gözler önüne seriyor. Bu trajik öyküyü<br />

gözü pek bir dille anlatan Su Tong'un romanı,<br />

bir masal kadar büyüleyici, bir rüya kadar şaşırtıcı...<br />

Marie Antoinette kendini anlat›yor<br />

Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler! Bugün söylenip<br />

söylenmediği bile kesin olmayan bu sözün, tarihin en ünlü<br />

kraliçelerinden biri tarafından söylendiği kabul ediliyor:<br />

Marie Antoinette... Zweig’tan Fraser’e birçok ünlü yazar tarafından<br />

biyografisi kaleme alınan Marie Antoinette, bu<br />

kez bir romanın kahramanı olarak çıkıyor karşımıza. Carolly<br />

Erickson’ın yazdığı “Marie Antoinette’in Gizli Günlüğü”,<br />

Artemis Yayınları tarafından okurlara sunuldu.<br />

Kitap, “Marie Antoinette, ne hanedanın çizmeye çalıştığı<br />

gibi kutsal bir ilâhi varlık, ne de ihtilalcilerin savunduğu<br />

gibi düşmüş bir kadındı, Marie Antoinette, sıradan<br />

biriydi” diyor. Yazar India Edghill’in kitap hakkındaki<br />

yorumu şöyle: “Carolly Erickson, ilk tarihi romanında,<br />

soğuk gerçekleri sıcak bir kurguya dönüştürüyor. ‘Marie Antoinette’in Gizli<br />

Günlüğü’, masum bir prensesken sevilmeyen bir eşe ve bahtsız bir kraliçeye<br />

dönüşen, adı kötüye çıkmış bir kadının kendini, yine kendi ağzından enfes<br />

bir dille anlatımı.”<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

51


52<br />

RAD‹KAL - 7 A¤ustos<br />

Medyadan Yans›malar<br />

M‹LL‹YET - 9 A¤ustos HÜRR‹YET - 8 A¤ustos<br />

ZAMAN - 7 A¤ustos<br />

VATAN - 7 A¤ustos<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

REFERANS - 7 A¤ustos<br />

M‹LL‹YET - 7 A¤ustos


SABAH - 8 A¤ustos<br />

TAKV‹M - 8 A¤ustos<br />

STAR - 8 A¤ustos POSTA - 8 A¤ustos<br />

M‹LL‹YET - 14 A¤ustos<br />

HÜRR‹YET - 14 A¤ustos<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

SABAH - 14 A¤ustos<br />

CUMHUR‹YET - 14 A¤ustos<br />

53


54<br />

VATAN - 18 A¤ustos<br />

SABAH - 18 A¤ustos<br />

CUMHUR‹YET - 20 A¤ustos<br />

Medyadan Yans›malar<br />

BUGÜN - 14 A¤ustos DÜNYA - 14 A¤ustos<br />

STAR - 18 A¤ustos<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

AKfiAM - 15 A¤ustos<br />

AKfiAM - 22 A¤ustos


REFERANS - 18 A¤ustos<br />

BUGÜN - 15 A¤ustos M‹LL‹YET - 18 A¤ustos<br />

SABAH - 22 A¤ustos<br />

POSTA - 22 A¤ustos<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

STAR - 22 A¤ustos<br />

CUMHUR‹YET - 24 A¤ustos<br />

HÜRR‹YET - 20 A¤ustos<br />

RAD‹KAL - 22 A¤ustos<br />

CUMHUR‹YET - 23 A¤ustos<br />

TAKV‹M - 23 A¤ustos<br />

55


STAR - 27 A¤ustos<br />

56<br />

Medyadan Yans›malar<br />

DÜNYA -<br />

28 A¤ustos<br />

ZAMAN - 24 A¤ustos<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

DÜNYA TEKST‹L - A¤ustos<br />

TAKV‹M - 29 A¤ustos<br />

DÜNYA - 28 A¤ustos


VATAN - 2 Eylül<br />

CUMHUR‹YET - 4 Eylül<br />

CUMHUR‹YET - 5 Eylül<br />

TAKV‹M - 2 Eylül<br />

TAKV‹M - 5 Eylül<br />

STAR - 5 Eylül<br />

M‹LL‹YET - 4 Eylül<br />

RAD‹KAL - 5 Eylül<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

RAD‹KAL - 2 Eylül<br />

DÜNYA - 5 Eylül<br />

VATAN - 5 Eylül<br />

BUGÜN - 5 Eylül<br />

57


TAKV‹M - 7 Eylül<br />

58<br />

HÜRR‹YET - 7 Eylül<br />

VATAN - 10 Eylül<br />

Medyadan Yans›malar<br />

CUMHUR‹YET - 6 Eylül<br />

STAR - 7 Eylül<br />

TAKV‹M - 9 Eylül<br />

TAKV‹M - 10 Eylül<br />

ZAMAN - 10 Eylül<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

RAD‹KAL - 7 Eylül BUGÜN - 7 Eylül<br />

CUMHUR‹YET - 10 Eylül<br />

YEN‹ fiAFAK - 10 Eylül<br />

RAD‹KAL - 10 Eylül


RAD‹KAL - 11 Eylül<br />

M‹LL‹YET - 11 Eylül<br />

SABAH - 11 Eylül AKfiAM - 11 Eylül<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

CUMHUR‹YET - 11 Eylül<br />

M‹LL‹YET - 2 Eylül<br />

59


60<br />

YEN‹ fiAFAK - 11 Eylül<br />

POSTA - 11 Eylül<br />

DÜNYA - 11 Eylül<br />

Medyadan Yans›malar<br />

VATAN - 11 Eylül REFERANS - 11 Eylül<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

STAR - 11 Eylül<br />

ZAMAN - 11 Eylül<br />

TAKV‹M - 11 Eylül<br />

BUGÜN - 11 Eylül<br />

TÜRK‹YE - 11 Eylül


HÜRR‹YET - 15 Eylül<br />

VATAN - 15 Eylül<br />

M‹LL‹YET - 15 Eylül ZAMAN - 15 Eylül TERCÜMAN - 15 Eylül<br />

DÜNYA - 15 Eylül<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

BUGÜN - 15 Eylül<br />

B‹RGÜN - 15 Eylül<br />

61


62<br />

Summaries in English<br />

Bursa became a center of<br />

silk-weaving 1200 years ago<br />

thanks to cocoons brought<br />

from China and was a silk manufacturing<br />

base for many years.<br />

However, as a result of<br />

poor agricultural policy and<br />

migration from rural areas to<br />

the big cities, silkworm farming<br />

died out and with it, silk production.<br />

For centuries the city<br />

was known throughout the<br />

world for its silk and the silk industry,<br />

which also laid the foundations<br />

for what has become<br />

one of today’s most important<br />

textile centers. Now there<br />

is an effort to revive this historic<br />

trade. The Bursa silk industry<br />

began around 520 AD<br />

when silkworm cocoons were<br />

secretly smuggled from China<br />

into the Byzantine Empire. Because<br />

the climate was suitable<br />

for raising silkworms, it developed<br />

in the Ottoman Empire, reaching<br />

its zenith in the 15th<br />

and 16th centuries. In addition<br />

to the royal palace, the largest<br />

buyers of Bursa silk were Genoa,<br />

Florence and Venice with<br />

the historic Koza Han serving<br />

as the center of the silk trade.<br />

Until the 19th century, artisans<br />

continued the silk industry with<br />

local technology in houses and<br />

Malatya was first introduced<br />

to the textile industry<br />

when the Sümerbank Factory<br />

was built, and today is one of<br />

the Turkish provinces that has<br />

made textiles a priority. Thirty-<br />

Bursa misses its silk<br />

small businesses; then, they<br />

were introduced to new technology<br />

developed in Europe<br />

and the number of filatures in<br />

the city in the 1860’s increased<br />

to 90. Most of these were closed<br />

down due to the First<br />

World War, but during the days<br />

of the Republic 25 silk filatures<br />

and 54 silk weaving factories<br />

were still in operation. However,<br />

in the 1990’s there was<br />

not a single silk thread filature<br />

or silk loom left in the city. The<br />

last silk processing facility in<br />

Turkey, Kozabirlik Silk Filature<br />

and Spinning Factory, locked<br />

its doors in 1995. As the silk<br />

industry, which had been one<br />

of the city’s symbols, became<br />

a thing of the past, “Bursa Silk”<br />

took its place in the dusty annuals<br />

of history. The courtyard<br />

of Koza Han used to be filled<br />

with sacks of cocoons when<br />

the cocoon market was set up,<br />

but today, it is a tea garden filled<br />

with umbrellas. The word<br />

‘silk’ is today only found on the<br />

signs of shops that sell artificial<br />

silk in the historic Koza Han<br />

and on Silk Industry Boulevard<br />

in the Karaa¤aç section of the<br />

city where the silk manufacturing<br />

facilities used to be located.<br />

The apricot capital Malatya turns to textiles<br />

five percent of the facilities in<br />

the 1st Organized Industrial<br />

Zone, which continues to see<br />

investment in this area, belong<br />

to textile companies. Meanwhile,<br />

textile companies comprise<br />

fifty percent of<br />

the investors who<br />

have applied to<br />

invest in the 2nd<br />

Organized Industrial<br />

Zone.<br />

Known as the<br />

“Apricot Capital”,<br />

Malatya is beginning<br />

to make a<br />

name for itself in<br />

several other<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

sectors in the region.<br />

The economy of Malatya<br />

is based on agriculture, agricultural<br />

industry and animal<br />

breeding. Malatya has significant<br />

influence both economically<br />

and socially as one of<br />

the most populous provinces<br />

in the Eastern Anatolia Region.<br />

The population of Malatya<br />

began to increase rapidly in<br />

the 1980s with the creation of<br />

the lake at the Karakaya<br />

Dam, the founding of ‹nönü<br />

University, the presence of<br />

the 2nd Army Corps and the<br />

impact of GAP.<br />

With a geographical loca-<br />

tion that makes it an important<br />

center of commerce, Malatya<br />

established its Chamber<br />

of Commerce and Industry in<br />

1923, and currently has 41<br />

collective companies, 2,895<br />

limited companies and 550<br />

corporations registered. Not<br />

including those in the planning<br />

stages, there are currently<br />

87 companies operating<br />

in the textile sector. Today,<br />

Malatya is capable of<br />

processing every type of cotton,<br />

produces every type of<br />

thread and any fabric from<br />

combed cotton, to canvas,<br />

tarpaulin and denim.


The Turkish Textile Foundation makes its members more<br />

competitive with “6 Sigma” training<br />

The Turkish Textile Foundation<br />

is focusing on “6 Sigma”<br />

trainings to prepare its<br />

members for global competition.<br />

To date, Saray Carpets<br />

and Bahariye Textiles have<br />

taken advantage of this training<br />

provided by Matris Consulting<br />

and paid for by the<br />

Turkish Textile Foundation.<br />

The training continues at Karsu<br />

while Söktafl employees<br />

will begin the “6 Sigma” training<br />

in October. The training<br />

not only makes companies<br />

more effective in international<br />

markets, it also makes significant<br />

contributions to company<br />

finances. According to the figures<br />

provided by officials<br />

from Saray Carpets, they have<br />

completed ten "6 Sigma"<br />

projects which have made a<br />

contribution of 1.5 million dollars<br />

to company books. Me-<br />

The International ‹stanbul<br />

Fashion Fair, IF, opened its<br />

doors for the 10th time. The<br />

‹stanbul Fashion Fair was<br />

sponsored by the IF Council,<br />

anwhile, the worth of the first<br />

“6 Sigma” trainings at Bahariye<br />

was calculated as 300,000<br />

YTL. The foundation will continue<br />

to provide 6 Sigma training<br />

in the new quarter following<br />

a different method. October<br />

24th has been set as<br />

the deadline for participation.<br />

Turkish Textile Foundation’s<br />

Secretary General O¤uzhan<br />

O¤uz noted that companies have<br />

received tremendous benefit<br />

from the “6 Sigma” training. He<br />

said their goal was to enable<br />

companies to increase their<br />

corporate capabilities and grow<br />

stronger in the competitive global<br />

marketplace so that they<br />

could launch new initiatives.<br />

O¤uz said, “For this purpose,<br />

the Turkish Textile Foundation’s<br />

management has adopted the<br />

vision, methodology and system<br />

embodied in Six Sigma,<br />

which was formed by leading<br />

associations from the Turkish<br />

ready-made apparel sector<br />

for the purpose of making ‹stanbul<br />

a fashion center, and<br />

one of the most effective tools<br />

for achieving its founding principle<br />

of ensuring that the Turkish<br />

textile industry continues to<br />

play an important role in the domestic<br />

economy and world<br />

markets. In <strong>2007</strong>, these applications<br />

were begun with Saray<br />

Carpets, Karsu and Bahariye<br />

Textiles.”<br />

Noting that there are two<br />

different types of “6 Sigma”<br />

The tenth largest meeting in ‹stanbul<br />

Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />

the ‹stanbul Textile and Apparel<br />

Exporters Union (‹T-<br />

K‹B). This year’s fair was attended<br />

by 357 companies.<br />

The fair was held in the ‹stanbul<br />

CNR Expo Center on<br />

August 23-25th and hosted<br />

world-renowned fashion designers.<br />

Minister of State, Kürflad<br />

Tüzmen made opening remarks<br />

at the fair, drawing attention<br />

to the fact that this is<br />

the world’s third largest exhibition,<br />

saying, “I would like to<br />

congratulate everyone who<br />

has made a contribution.<br />

Even in times of economic<br />

crisis, everyone here has joined<br />

forces to bring us to<br />

where we are today. Although<br />

the textile and apparel<br />

sectors in neighboring countries<br />

have declined by 40%,<br />

Turkey has experienced an<br />

increase of 17%.” The grand<br />

training, known as ‘Black Belt’<br />

and ‘Green Belt’, O¤uz said,<br />

“Black belt training lasts 23<br />

days while green belt training<br />

lasts 10. There is a difference<br />

in quality between the two<br />

training courses. Green belt<br />

training will provide an average<br />

of 50,000 dollars worth of<br />

improvement per person while<br />

black belt training is double<br />

this amount.”<br />

opening began with the fashion<br />

creations of the famous<br />

designer, fiafak Atahan, and<br />

the fair included the fashion<br />

shows of the finalists of the<br />

16th Young Fashion Designer<br />

Contest. The creations of designers<br />

such as Müge Ersin,<br />

Gamze Saraço¤lu, Mehtap<br />

Elaidi, Nejla Güvenç, Simay<br />

Bülbül, Deniz Kaprol, Ceren<br />

Ertan, Ferya Sürel, Ebru Günay,<br />

Zeynep Mursal›o¤lu, Giray<br />

Sepin, Yasemin Aytar,<br />

Selim Baklac› and fiafak Atahan<br />

were also on display at<br />

the fair. More than 34 purchasing<br />

delegations attended<br />

the fair from Germany, the<br />

USA, Morocco, France, the<br />

UK, Spain, Italy, Japan,<br />

Egypt, Portugal, Russia, Tunisia,<br />

the UAE, Bulgaria and<br />

Romania. Ninety companies<br />

from Syria also participated<br />

in the exhibition.<br />

63

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!