eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası
eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası
eylul 2007 - Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Tekstil</strong> ‹flveren<br />
332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
‹flverenleri Sendikas› Ad›na<br />
‹mtiyaz Sahibi<br />
Halit Narin<br />
●<br />
Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü<br />
Av. Baflar Ay<br />
●<br />
Yay›n Dan›flma Kurulu<br />
Sevil Bursa,<br />
Ertekin Ashabo¤lu,<br />
Tu¤rul Bornoval›<br />
●<br />
Genel Yay›n Yönetmeni<br />
Fügen Çaml›dere<br />
●<br />
Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Koordinatörü<br />
Mine fienkul<br />
●<br />
Yay›n Kurulu<br />
Av. Samim Ergeneli,<br />
Dr. Binhan O¤uz, Lerzan Öztürk,<br />
Tuba Ilgaz, Sükun Sar›çiçek<br />
●<br />
‹dari Merkezi<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
‹flverenleri Sendikas›<br />
Metrocity A Ofis Blok<br />
Büyükdere Cad. No: 171 K.19<br />
34330 1. Levent-‹stanbul<br />
Tel: (0212) 344 07 77 (pbx)<br />
Fax: (0212) 344 07 66-67<br />
‹nternet Adresi<br />
www.tekstilisveren.org.tr<br />
●<br />
Ofset Haz›rl›k<br />
Dünya Yay›nc›l›k A.fi.<br />
Tel: (0216) 681 18 39<br />
Grafik Tasar›m ve Uygulama<br />
Ender Aladinler, Ali Bayram<br />
●<br />
Bas›ld›¤› Yer<br />
Dünya Yay›nc›l›k A.fi.<br />
“Globus Dünya Bas›nevi”<br />
100. Y›l Mah. 34440 Ba¤c›lar-‹stanbul<br />
Tel: (0212) 629 08 30<br />
●<br />
Bas›ld›¤› Tarih: 28 Eylül <strong>2007</strong><br />
●<br />
Yay›n Türü: Yerel Süreli Yay›n<br />
●<br />
ISSN: 1307-6566<br />
●<br />
<strong>Tekstil</strong> ‹flveren Dergisi,<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri<br />
Sendikas› taraf›ndan ayl›k olarak<br />
yay›nlan›r. Kaynak gösterilmek<br />
suretiyle al›nt› yap›labilir. Dergide<br />
bulunan imzal› yaz›lar›n sorumlulu¤u<br />
yazarlara aittir.<br />
Editör’den<br />
Hüzün ve sevinç…<br />
Geçti¤imiz ay toplu sözleflme görüflmelerinde yaflanan<br />
süreç medyaya da yans›d›. Önce iflçi sendikas› TEK-<br />
S‹F grev karar› ald›. Ard›ndan da <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
‹flverenleri Sendikas› lokavt karar›… Bu yaflananlar normal<br />
bir süreçti. Bu sürecin sonunda da grevden bir gün önce anlaflmaya<br />
var›ld›…<br />
Ama…<br />
‹flte bu normal süreci s›k›nt›ya sokan nokta da bu “ama”da<br />
dü¤ümleniyor. Çünkü geçen ay iflçi-iflveren aras›ndaki sosyal<br />
diyalogun yara ald›¤› bir dönemi yaflad›k. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
‹flverenleri Sendikas› Baflkan› Halit Narin’in ifadesiyle<br />
“40 senedir yap›lan köprüler at›ld›. Geçmiflin bütün güzel ba¤lar›<br />
koptu”.<br />
Uzlaflmac› tutumu herkes taraf›ndan bilinen Halit Narin’in<br />
bu sözleri, flüphesiz bundan sonraki dönemin zor geçece¤ini<br />
gösteriyor. Çünkü Halit Narin, 40 y›ld›r toplu sözleflme masas›na<br />
hep iflletmelerin devam› için oturmufl. ‹flçi sendikas› da<br />
ayn› yaklafl›m› sergilemifl. Ve yaflanan tart›flmalara ra¤men<br />
her iki taraf›n da yerli üretimi destekleyen yönleri a¤›r basm›fl,<br />
grevlere sürüklenmeden masadan kalkmas›n› bilmifller. <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
yat›r›mla ve üretimle kalk›naca¤›n› hiçbir zaman unutmam›fllar.<br />
Oysa son toplu sözleflme görüflmelerinde iflçi sendikas›<br />
tam tersi bir tutum sergiledi. ‹flletmeleri uluslararas› rekabete<br />
haz›rlayacak, haks›z ithalat karfl›s›nda o iflletmeleri savunacak<br />
ve üretimi ön planda tutacak bir yaklafl›m olmamas› üzücüydü.<br />
● ● ●<br />
Bu üzücü geliflmeye ra¤men tekstil sektörü eylül ay›nda yaflad›¤›<br />
baflka bir etkinlikle moral buldu. Sektör temsilcileri, iflletmelerin<br />
devaml›l›¤›n› sa¤lamak ve rekabet gücünü art›rmak<br />
için teknolojik geliflmeleri takip etmek amac›yla <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›’n›n deste¤iyle ITMA Fuard›’ndayd›.<br />
Kimilerinin “bu sektör öldü” dedi¤i bir ortamda sektör<br />
temsilcileri fuarda makine bakt›.<br />
Fuara, <strong>Türkiye</strong>’den karar verici ve<br />
al›c› pozisyonunda olan tam 7 bin<br />
300 ziyaretçi gitti.<br />
Baz›lar› baflka ülkelerde ithalat<br />
peflinde koflarken, 7 bin 300 kiflinin<br />
daha fazla yat›r›m ve üretim için aray›fl<br />
içinde olmalar› sevindiriciydi.<br />
Hem iflçi ad›na hem de iflveren<br />
ad›na…<br />
Umar›z bu sevinci iflçi sendikas›<br />
temsilcileri de paylafl›r...<br />
Böylece ortak ak›lla iflletmeler yoluna<br />
devam eder…<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
1
2<br />
‹çindekiler<br />
10<br />
Kapak<br />
ÜRET‹MDE DE<br />
TEKNOLOJ‹DE DE<br />
SONSUZA KADAR<br />
TÜRK TEKST‹L‹<br />
35 Gündem<br />
‹STANBUL'DA<br />
10'UNCU<br />
BÜYÜK BULUfiMA<br />
4<br />
Güncel<br />
40 YILDA<br />
KURULAN<br />
KÖPRÜLERE<br />
NE OLDU?<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
24<br />
Güncel<br />
TÜRK TEKST‹L VAKFI,<br />
ÜYELER‹N‹N REKABET<br />
GÜCÜNÜ “6 S‹GMA” E⁄‹T‹M‹<br />
‹LE ARTIRIYOR<br />
30<br />
Ay›n Konusu<br />
BURSA KAYBETT‹⁄‹<br />
‹PE⁄‹ ARIYOR
36<br />
<strong>Tekstil</strong>in<br />
Kaleleri<br />
KAYISI KENT‹ MALATYA<br />
TEKST‹LE YÖNEL‹YOR<br />
18<br />
Vergi Dünyas›: <strong>Tekstil</strong> dünyas›nda<br />
haberleflme vergileri sorunu<br />
20<br />
Güncel: DPT'nin tekstil raporu<br />
sektörün moralini bozdu<br />
23<br />
Güncel: Çin tekstil ve giyimi<br />
dünyaya zehir saç›yor<br />
29<br />
Bizden: METEM projemiz "Alt›n<br />
Bilezik" için örnek oldu<br />
34<br />
Gündem <strong>Tekstil</strong>deki gerileme<br />
‹kinci 500’ü vurdu<br />
40<br />
Fuarlara Kat›l›m› Teflvik Projesi:<br />
Üyelerimiz fuarlarda uluslararas›<br />
arenaya ç›k›yor<br />
42<br />
Enerji Koridoru:<br />
Yeflil Sertifika Sistemi<br />
50<br />
Kültür-Sanat<br />
52<br />
Medyadan Yans›malar<br />
62<br />
‹ngilizce Özet<br />
39<br />
TOROSLARIN<br />
ES‹NT‹S‹<br />
46<br />
Moda<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
44 AB Penceresinden<br />
AB ENERJ‹ P‹YASASINDA FIRTINA<br />
ÖNCES‹NDEK‹ SAK‹NL‹K BOZULUYOR<br />
Global Pazar<br />
AVRUPA’NIN PAMUKLU TEKST‹L<br />
SANAY‹‹ KAN KAYBED‹YOR<br />
3
4<br />
Güncel<br />
40 y›lda kurulan<br />
köprülere ne oldu?<br />
Sendikamızın<br />
Türk işçi<br />
hareketinin<br />
önemli<br />
liderlerinden<br />
Demirsoy ve<br />
Yılmaz ile iş<br />
barışının<br />
kurulması için<br />
40 yılda elde<br />
ettiği tecrübeye<br />
dayalı<br />
merhaleler,<br />
21. Dönem<br />
Grup Toplu İş<br />
Sözleşmesi<br />
sürecinde<br />
TEKSİF’in<br />
uzlaşmaz<br />
tutumuyla<br />
yara aldı.<br />
T Ü R K ‹ Y E<br />
T E K S T ‹ L<br />
S A N A Y ‹ ‹<br />
‹fiVERENLER‹<br />
S E N D ‹ K A S I<br />
ürkiye, 26 Ocak 1961 sabahına uyan-<br />
T<br />
dığında gazete manşetleri en büyük<br />
işveren sendikasının kurulduğunu<br />
müjdeliyordu. Sanayileşme yolunda<br />
ilerlemeye çalışan <strong>Türkiye</strong>’nin sendikal<br />
hayatında, kuruluş aşamasında 100’ü fabrika,<br />
toplam 635 kuruluşu bünyesinde bulunduran<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>,<br />
iş barışının ihdas edilmesinde o günün<br />
manşetleriyle kendisine yüklenen bu misyonu<br />
her zaman büyük bir özenle ve onurla koruyarak<br />
46 yıldır taşımaya devam ediyor.<br />
1963 yılında ise ülkemiz bir ilke daha ‘merhaba’<br />
diyordu. Toplu sözleşme ile grev ve lokavt<br />
sistemi Türk sendikal yaşamına giren<br />
önemli bir kilometre taşı oldu. Aradan geçen<br />
yıllar içerisinde yaşanan grev ve lokavtlarla bugüne<br />
dek sendikaya bağlı işyerlerinde örgütlü<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
üç işçi sendikası ile 20 iş sözleşmesi akdedildi.<br />
Yine ilk kez 1979 yılında TEKSİF ile <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> arasında<br />
imzalanan Grup Toplu İş Sözleşmesi, tüm işveren<br />
sendikaları tarafından kısa sürede benimsendi.<br />
12 Eylül 1980 ihtilali öncesinde üye işyerlerinde<br />
grev vardı ve ekonomiye verdiği zarar 3<br />
bin 750 işçi çalıştıran bir işletmenin 2 yıl süreyle<br />
üretimini durdurmasına eşdeğerdi. 1982<br />
Anayasa’sının devreye girmesinin ardından ise<br />
günümüze ulaşan zaman içerisinde grev ve lokavt<br />
kararları alınmasına rağmen, fiili uygulamanın<br />
olmaması sendika Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Halit Narin ile dönemin TEKSİF başkanlığını<br />
da yapan Türk – İş Başkanı Şevket Yılmaz’ın<br />
müzakereler ne kadar sert geçse de karşılıklı<br />
saygı ve aklı selimin hakim olduğu anlaşmalara<br />
imza atmasından geçiyordu.
Köprüler nas›l kuruldu?<br />
<strong>Tekstil</strong> sektöründe faaliyet gösteren<br />
firmaların 1961 yılında <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong><br />
çatısı altında bir araya gelmesiyle başlayan<br />
yolculuk, üye iş yerlerinde örgütlü<br />
Türk-İş’e bağlı TEKSİF, DİSK’e<br />
bağlı <strong>Tekstil</strong> ve Hak-İş’e bağlı Öz İplik-İş<br />
sendikaları ile birlikte bazen dik<br />
yokuşlarda bazen ise düz bir ovada<br />
süregidiyor. Kuruluşundan bu yana<br />
ise işyerlerinde sayısal çoğunluğa sahip<br />
en büyük işçi sendikası olarak<br />
karşımıza TEKSİF çıkıyor. Bu nedenle,<br />
TEKSİF ile bağıtlanan anlaşmalardaki<br />
süreç ve sonuçlar önem taşıyor.<br />
Sendikanın geçmişine baktığımız zaman,<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Halit<br />
Narin ile Teksif ve Türk-İş’in başında<br />
yer alan isimler bugün dünyada adına<br />
‘sosyal diyalog’ denilen, yaşandığı<br />
dönemlerde ise iş barışı/işçi-işveren<br />
ilişkileri olarak adlandırılan olgunun<br />
Türk sendikal hayatında yerleşmesinde<br />
büyük pay sahibi oldular.<br />
Halit Narin’in Türk işçi hareketinin<br />
önemli liderlerinden Türk-İş eski Genel<br />
Başkanı Seyfi Demirsoy ile diyalogları,<br />
sendika tarihindeki ilk ve tek<br />
fiili lokavt uygulamasının yaşandığı<br />
1975 müzakerelerinde Türk-İş eski<br />
Başkanı Halil Tunç ile bir araya gelerek,<br />
tıkanıklığı gidermek için harcadıkları<br />
yoğun çaba halen hafızalardan<br />
silinmiş değil. Türk sendikal yaşamının<br />
önemli isimlerinden biri olan<br />
Türk-İş eski Başkanı Şevket Yılmaz’ın<br />
müzakere sürecinde kalp krizi de geçirdiği<br />
ancak buna rağmen büyük bir<br />
hak kazanımı elde ettiği 1991 sözleşmesi<br />
de endüstri ilişkilerinin tarihsel<br />
gelişiminde önemli bir yer aldı. İki teşkilat<br />
arasında karşılıklı saygı, sevgi ve<br />
uzlaşma temeli üzerine kurulan işçiişveren<br />
ilişkileri hakkında, sözleşmenin<br />
imzalanmasının ardından Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Halit Narin’in İstanbul<br />
Sanayi Odası’nda dile getirdiği<br />
sözlerden ders çıkarmak mümkün:<br />
“…Biz de bu anlaşmayı yaparken<br />
çok tereddüt ettik, greve gidilince bir<br />
çıkış yolu olur mu diye çok düşün-<br />
dük. Ama en sağduyulu ve en iyi yolun,<br />
işyerinde ekonomik sorunları<br />
aşacak tedbirlerin alınması olduğu<br />
inancına vardık ve bu sektörün kendi<br />
problemini halledebilmesi için, işçisinin<br />
işinin başında olmasını, en ciddi<br />
tedbir olarak gördük…<br />
…Bu salonda bütün üyelerimizin<br />
iştiraki ile fevkalade neşesiz, fevkalade<br />
hüzünlü toplantılar yaptık. Çünkü,<br />
gelecek dönemde hangi arkadaşlarımızın<br />
aramızda olup, hangilerinin<br />
olmayacağını bilemiyorduk. Her işye-<br />
rinin kendi bünyesi içinde bu zorluğu<br />
kaldıracak tedbirleri almak durumunda<br />
olacağı, olmayanların ise maalesef<br />
bu mesleki teşekkülün dışında<br />
kalacağı ortada idi. Bu toplantıların<br />
yegane olumlu yönü, 100 bin kişilik<br />
bir işçi grubunun daha grevler kapsamına<br />
katılarak, büyük bir kargaşanın<br />
ortaya çıkmasına sebep olacak yanlış<br />
bir hareketin yapılmaması, milliyetçi<br />
duygularla ve zorlukları işverenlerimizin<br />
becerisi ile yeniden dengeleyebileceğine<br />
inanan bir mantık içerisinde<br />
Şevket Başkan ve arkadaşlarının limitlerini<br />
zorlayarak, ama kendi limitlerimizi<br />
fevkalade aşarak bir anlaşma<br />
ortamının yaratılmış olmasıdır…”<br />
Peki, menfaatleri çatışan bu iki kesimi<br />
özellikle 12 Eylül 1980 tarihine<br />
kadar neredeyse hiçbir sözleşme<br />
grevsiz ve lokavtsız bitmezken, bu tarihten<br />
sonraki süreç içerisinde ne ya-<br />
Halit Narin, 1961 y›l›ldan bu yana Türk sendikal yaflam›nda Türk-‹fl eski Baflkanlar›<br />
Seyfi Demirsoy (sol sayfa) ve fievket Y›lmaz ile pek çok sert müzakere süreci yaflarken<br />
karfl›l›kl› sayg› ve sevgi her zaman ön plandayd›.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
şanırsa yaşansın ‘anlaşmaya’ götüren<br />
neydi? İsterseniz bunun için de o dönemde<br />
yapılan yorumlardan bir derleme<br />
yapalım:<br />
“İşte son senelerde çok kolay sözleşme<br />
yaptıkları söylenen Halit Narin<br />
ve Şevket Yılmaz, 15 yıl çok çetin kavgalar<br />
yaptıktan sonra bugün, grevsiz<br />
ve lokavtsız toplu sözleşme yapabilir<br />
5
6<br />
Güncel<br />
duruma gelmişlerdir. İtiraf etmek gerekir<br />
ki bu iki isim, biri Türk-İş Başkanı,<br />
diğeri TİSK Başkanı olarak Türk<br />
endüstri ilişkileri sistemine damgalarını<br />
vurmuşlardır. Her ikisi de çok cesurdurlar.<br />
Bağlı oldukları örgütlerinin<br />
menfaatlerini savunmak ve en üstün<br />
düzeyde tutmak uğruna çok kavga<br />
yapmışlardır. Ancak, her ikisinin de<br />
milliyetçi tarafları ağır basmış ve ülkeyi<br />
hiçbir zaman ideolojik grevlere<br />
sürüklemeden dostane bir şekilde el<br />
sıkışmasını bilmişlerdir.”<br />
Geçmifl zaman olur ki<br />
hayali cihan de¤er<br />
9 Eylül <strong>2007</strong>’ye geldiğimizde ise işçiişveren<br />
ilişkilerini anlatmak için yukarıdaki<br />
başlığı atmamız herhalde en doğru<br />
ve kısa anlatım şekli olur. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın, sendika<br />
üyeleriyle ilişkilerinde, hükümetlerin<br />
ekonomi politikalarının oluşturulmasında,<br />
işçi-işveren ilişkilerinin tüm<br />
kışkırtmalara ve ideolojik provokasyonlara<br />
rağmen bugün karşılıklı uzlaşma<br />
ve anlaşma arzuları içinde yürütülmesinde<br />
sağladığı başarıda hem yönetim<br />
hem de üyelerinden gelen saygı, dikkat<br />
ve birlikte karar alma özelliği önemli bir<br />
pay alıyor.<br />
Ancak sosyal<br />
diyaloğun artırılması<br />
yönündeki<br />
çabalarıyla dikkat<br />
çeken <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın,<br />
işçi sendikalarından TEKSİF ile<br />
yürüttüğü toplu sözleşme görüşmelerinin<br />
sonunda attığı imza tarihinde ilk<br />
kez ‘muhalefet şerhi’nden öteye bir<br />
anlam taşımadı. Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Halit Narin, iki kesim arasında<br />
40 yılda kazanılan edimlerin 4 maddede<br />
kopuşunu şu sözlerle anlatıyor:<br />
“…O yüzden biz 4’üncü maddeyi<br />
müzakere dahi etmeden, ‘istediğinizi<br />
yazın, altına imza atacağız’ diye müzakereden<br />
çekildik. Geçmişten bu yana diyalog<br />
içinde gelişmiş işçi-işveren ilişkilerinin<br />
bu şekilde kopacak noktaya gelmemesi<br />
lazımdı. Bundan dolayı üzgü-<br />
Hac› Sabanc›, fievket Y›lmaz ve Halit Narin bir toplu sözleflme sürecini ortak bas›n<br />
toplant›s›yla bafllat›rken görülüyorlar.<br />
nüz. Biz işçilerimize üç misli dahi fazla<br />
para versek yine memnun oluruz. Çünkü<br />
bu işçilerimizin eline geçecektir. Ama<br />
işçi sendikası diyaloglarımızı kopardığı<br />
için bu anlaşmadan maalesef hiçbirimiz<br />
memnun değiliz…”<br />
Narin’in uzlaflmac›<br />
tavr›, tats›z finali<br />
engelleyemedi<br />
Bu sözlerle kırgınlık bir kez daha<br />
vurgulanırken, TEKSİF ile yaşanan<br />
21. Dönem Grup Toplu İş Sözleşme-<br />
si’ndeki sürece ve sonuçlanışına bir<br />
göz atalım. 9 Eylül <strong>2007</strong> tarihine kadar<br />
süren görüşmelerde karşılıklı olarak<br />
hem grev hem de lokavt kararı<br />
alınmış olsa da pazarlıklar hiçbir zaman<br />
kesilmedi. Anlaşma ise grev için<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
belirlenen tarih olan 10 Eylül’den bir<br />
gün önceki gecede sağlandı. Yapılan<br />
toplu iş sözleşmesi ile işçilerin brüt<br />
ücretlerine 6 aylık dilimlerde yüzde 4<br />
ile 5 arasında zam yapıldı.<br />
Görüşmelerde yaşanan tıkanıklık<br />
nedeniyle <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong>, Örme ve Giyim<br />
Sanayicileri <strong>Sendikası</strong> (TEKSİF), 20<br />
iş yerinde grev kararı almıştı. Bu iş yerlerinden<br />
Söktaş, Narin <strong>Tekstil</strong>, Yünsa,<br />
Levis, Saray Halı, Kasar ve Dual, Pisa<br />
<strong>Tekstil</strong>, Altınyıldız, Bahariye, Kordsa ve<br />
Vakko'da 10 Eylül'de greve çıkma kararı<br />
alınmıştı. İşbir Sentetik, Orta Anadolu<br />
Mensucat, Öztek <strong>Tekstil</strong>, Topkapı İplik<br />
Sanayi, Tekstüre Çorap Sanayi, Akın<br />
<strong>Tekstil</strong>, Edip İplik,<br />
Herteks <strong>Tekstil</strong>, Modital<br />
Sanayi’de ise<br />
grev tarihi 24 Eylül<br />
olarak belirlenmişti.<br />
Tarafları uzlaşmaya<br />
götüren süreç<br />
boyunca <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong>
Başkanı Halit Narin’in uzlaşmacı tutumu<br />
dikkat çekti. Narin, yaptığı açıklamalarda<br />
ve görüşmelerde işletmelerin<br />
devamlığına vurgu yaptı. Narin, 13<br />
Ağustos’ta NTV’de katıldığı “Akşam<br />
Haberleri”nde sektörün içinde bulunduğu<br />
durumu “Maalesef sektör limitsiz<br />
bir ithalat karşısında son 4 senedir bayağı<br />
bir yıpranıyor ve devamlı iş yerleri<br />
kapanıyor” sözleriyle anlattı. İşçi sendikasıyla<br />
yapılan görüşmelerde işletmelerin<br />
devamını istediklerini belirten<br />
Narin, “İşçinin, çalışan iş yerlerinin devamlılığıyla<br />
alakalı talepleri iyi değerlendirmesi<br />
lazım. Yoksa sendikacıları<br />
‘daha fazla hak aldık’ diye memnun etmek<br />
için bir kolektif iş akdi yapmak niyetinde<br />
olmamız mümkün değildir”<br />
dedi. Narin, lokavt ilanıyla ilgili bir soruya<br />
ise “Lokavt ve grev ilanları hepsi<br />
40 senedir yapılan standart bir prosedürdür.<br />
Yani, bu grevle, lokavt kararlarından<br />
hiç kimsenin ürkmemesi lazım.<br />
Biz sonunda nasıl olsa anlaşacağız ve iş<br />
yerlerimizin devamlı çalışmasını, işçilerimizin<br />
de devamlı iş yerinde kalmasını<br />
sağlayacağız. Bu bakımdan, kimse<br />
bunu bir fırsat olarak düşünmesin. Bu<br />
fırsattan istifade etmek isteyenlerin<br />
hepsinin hevesleri maalesef kursaklarında<br />
kalacak” dedi.<br />
Halit Narin, 15 Ağustos’ta 24 televizyonuna<br />
yaptığı açıklamada ise yine<br />
ithalata vurgu yaparak, “Birçok iş yerlerimiz<br />
kapandı, birçok iş yerlerimiz de<br />
düşük bir kapasiteyle çalışıyor. Ve işçilerimizle<br />
geleceğin umutlu günlerini<br />
beklemek için de mücadele ediyoruz”<br />
dedi. Narin, işçilerin taleplerinin aşırı<br />
olmadığını ancak, işverenin böyle bir<br />
talebi karşılayacak kapasitesi bulunmadığını<br />
söyledi. Narin, “Çünkü hiçbirimiz,<br />
ful kapasite çalışamıyoruz. Ayrıca<br />
çalışmalarımızın hepsi karlılıkla neticelenmiyor.<br />
Dolayısıyla işveren arkadaşlarımın<br />
yapamayacakları bir finansman<br />
yükü altına girmeleri de mantıki değil”<br />
dedi.<br />
Halit Narin’in bu açıklamayı yaptığı<br />
günün ertesi yani 16 Ağustos’ta taraflar<br />
bir kez daha bir araya geldi. Bu kez Ankara’da<br />
yapılan görüşmelere <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong><br />
Başkanı Halit Narin, Sendika İkinci<br />
Başkanı Sadık Oğuz, Türk-İş Genel Başkanı<br />
Salih Kılıç, TEKSİF Genel Başkanı<br />
Nazmi Irgat katıldı. Anlaşmanın sağlanamadığı<br />
görüşmeler sonrasında Nazmi<br />
Irgat taleplerinin “makul” olduğunu<br />
söyleyerek, “20. dönem toplu iş sözleşmesindeki<br />
hükümlerin korunmasını<br />
talep ediyoruz. 20. dönemde, her bir 6<br />
ay için yüzde 6 zam almıştık” dedi.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Sendika ile TEKSİF arasında son görüşmelerin<br />
ise biri 6 Eylül diğeri 9 Eylül’de<br />
yapıldı. 9 Eylül’deki görüşmede<br />
yaklaşık 6 aydır devam etmekte olan 21.<br />
Dönem Grup Toplu İş Sözleşmesi müzakereleri<br />
anlaşmayla sonuçlandı. İmzalanan<br />
anlaşma sonrası yapılan açıklamada,<br />
sözleşmenin 1 Nisan <strong>2007</strong> ile 31<br />
Ekim 2009 tarihleri arasında 31 aylık dönemde<br />
geçerli olduğu kaydedilerek,<br />
sözleşme ile işçilerin 31 Mart <strong>2007</strong> tarihindeki<br />
brüt ücretlerine birinci yılın ilk<br />
altı ayı için yüzde 4, ikinci altı ayı için<br />
yüzde 5, ikinci yılın ilk altı ayı için yüzde<br />
4, ikinci altı ayı için yüzde 4, üçüncü<br />
yılın ilk yedi aylık dönemi için yüzde 4<br />
oranında zam yapıldığı bildirildi.<br />
Sosyal yardımlar konusunda da ücret<br />
zamları oranında artış yapıldığı aktarılan<br />
açıklamada, şöyle denildi: “Sendikamız,<br />
tekstil ve konfeksiyon sektörünün<br />
gerek global ekonominin gerekse<br />
Türk ekonomisinin içinde bulunduğu<br />
güç koşullara rağmen, üzerine düşen<br />
sorumluluk ve fedakarlıktan kaçınmaksızın<br />
verebileceğinin azamisini vermek<br />
suretiyle çalışma barışına devamlılık<br />
kazandırmaktan büyük mutluluk<br />
duymaktadır. Türk tekstil sektörü için<br />
ekonomik güçlükler nedeniyle rekabet<br />
şartlarının fevkalade ağırlaştığı bir dönemde,<br />
kendileri için yapılan fedakarlığın<br />
bilinci içinde olduklarını umduğumuz<br />
işçilerimizin de üzerlerine düşen<br />
görevleri eksiksiz olarak yerine getireceklerine,<br />
üretim ve verimlilikte gösterecekleri<br />
artış ile iş yeri varlığının sürekliliğine<br />
katkıda bulunacaklarına inanıyoruz.”<br />
7
8<br />
Güncel<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas› Baflkan› Halit Narin,<br />
anlaflmayla sonuçlanan toplu sözleflme görüflmelerini yorumlad›:<br />
Geçmiflin bütün güzel ba¤lar› koptu<br />
ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> İşve-<br />
T<br />
renleri <strong>Sendikası</strong> Başkanı Halit<br />
Narin, işçi sendikalarıyla<br />
yapılan toplu sözleşme görüşmelerindeki<br />
pazarlık sürecinde<br />
geçmişin bütün güzel bağlarının<br />
koptuğunu açıkladı. Narin, 11 bin<br />
işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde<br />
greve saatler kala sağlanan<br />
anlaşmanın perde arkasını katıldığı<br />
televizyon programlarında anlattı.<br />
10 Eylül'de TGRT Haber programına<br />
telefonla katılan Halit Narin, "Anlaşmadan<br />
memnun musunuz" şeklindeki<br />
bir soruya, "Memnun olmamak diye<br />
bir şey olmaz. Çünkü bizim işimiz 40<br />
senedir anlaşma yapmak. Barış ve huzur<br />
içinde iş yerlerinde üretime devam<br />
edilmesinden yanayız. Başka bir idealimiz<br />
ve vazifemiz yoktur. Bu anlaşmalar<br />
grev ve lokavt uygulamasının son<br />
saatine yaklaşmadan hiçbir zaman bitmez.<br />
Bazı arkadaşlarımız heyecanlanırlar,<br />
ama bu 40 senedir böyle devam<br />
eder. Biz de buna alışkın olduğumuz<br />
için hiçbir şikayetimiz olmaz, son dakikaları<br />
bekleriz" yanıtını verdi.<br />
Halit Narin açıklamalarına şöyle<br />
devam etti: "Yalnız bu dönem çok yanlış<br />
bir hadise oldu. Yani bizim 40 senedir,<br />
geçmişten beri, rahmetli Seyfi Demirsoy<br />
ve Şevket Yılmaz’dan bu yana<br />
yaşanan diyaloglarımızın tam tersi bir<br />
hadise oldu. Yeni seçilmiş olan TEKSİF<br />
idarecilerinde saygı, hürmet ve tolerans<br />
mantığını görmedik. Aramızdaki<br />
bütün geçmişin güzel bağlarını bu arada<br />
kopardık. Oysa şimdiye kadar işveren<br />
ve işçi sendikaları arasındaki müzakereler<br />
anlayış, barış, tolerans ve saygıyla<br />
yapılırdı. Bu dönemde bunu göremedik.<br />
Sayın Türk-İş Başkanı Salih<br />
Kılıç da zaman zaman müzakereci gibi<br />
liderlik yaptı. Arabulucu oldu, eksik olmasın,<br />
üç defa da geldi. Ama maalesef<br />
40 senedir kurduğumuz barış düzeni-<br />
mizi bu sefer sendikacı arkadaşlarımız<br />
kopardı; bundan dolayı üzgünüz. Ama<br />
aynı zamanda da memnunuz, hükümetimizin<br />
istediği gibi işyerlerimiz<br />
üretime devam edecektir. İhracat ve<br />
yatırımlar devam edecektir. İşçilerimiz<br />
de alacakları ücretlerden memnun olacaktır.<br />
Çünkü her yapılan anlaşma işçi<br />
lehine olduğu sürece biz daima işveren<br />
olarak memnun oluruz. Ama işverenin<br />
yapmış olduğu bu anlaşmanın sendikacıların<br />
lehine olduğu noktada çok rahatsızlık<br />
duymaya başladık. Çünkü bizim<br />
dışımızda yaptıkları ikili anlaşmalarda<br />
gösterdikleri toleranslara rağmen,<br />
bize karşı bu kadar sert ve biraz<br />
da saygıdan eksik tutum olması bizi<br />
fevkalade rahatsız etti. O yüzden biz<br />
4’üncü maddeyi müzakere dahi etmeden,<br />
‘istediğinizi yazın, altına imza atacağız’<br />
diye müzakereden çekildik. Geçmişten<br />
bu yana diyalog içinde gelişmiş<br />
işçi-işveren ilişkilerinin bu şekilde kopacak<br />
noktaya gelmemesi lazımdı.<br />
Bundan dolayı üzgünüz. Biz işçilerimize<br />
üç misli dahi fazla para versek yine<br />
memnun oluruz. Çünkü bu işçilerimi-<br />
“Rahmetli Seyfi Demirsoy ve<br />
Şevket Yılmaz’dan bu yana<br />
yaşanan diyaloglarımızın tam<br />
tersi bir hadise oldu.<br />
Yeni seçilmiş olan TEKSİF<br />
idarecilerinde saygı, hürmet ve<br />
tolerans mantığını görmedik.<br />
Aramızdaki bütün geçmişin<br />
güzel bağlarını bu arada<br />
kopardık. Oysa şimdiye kadar<br />
işveren ve işçi sendikaları<br />
arasındaki müzakereler anlayış,<br />
barış, tolerans ve saygıyla<br />
yapılırdı.”<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
zin eline geçecektir. Ama işçi sendikası<br />
diyaloglarımızı kopardığı için bu anlaşmadan<br />
maalesef hiçbirimiz memnun<br />
değiliz."<br />
Halit Narin, 10 Eylül'de katıldığı<br />
CNBC-e’deki programda ise görüşmelerin<br />
saygı ve sevgi çizgilerinin ötesinde<br />
yapıldığını söyledi. Narin, <strong>Türkiye</strong>'de<br />
hiç bir zaman grev ve lokavt olmasını<br />
istemediklerini belirterek,<br />
"Amacımız <strong>Türkiye</strong>’de daima barış ve<br />
huzur olması. Çünkü <strong>Türkiye</strong>’nin barışa,<br />
huzura ve üretime ihtiyacı var. İnsanlar<br />
mutlu olsun gayreti içinde olmalıyız.<br />
Toplu sözleşme sürecinde şimdiye<br />
kadar hep ümitli konuşuyordum.<br />
Görüşmeler daima biter, diyordum.<br />
Çünkü anlaşmanın şartları belli. Anlaşma<br />
ne için yapılır? İşverenin üretimi<br />
devam ettirebileceği platformdaki ekonomik<br />
dengeleri kurmak için yapılır.<br />
Burada çalışan insanların dengeleri<br />
içindeki gelirlerini ayarlamak için yapılır.<br />
Biz de bu çalışmayı uzun uzun yaptık,<br />
konuştuk. Türk-İş Başkanı Salih Kılıç<br />
Bey'e gittik. O da bize üç defa geldi,<br />
son toplantıya da katıldı. Tatlı ve tatsız<br />
hatıralarımız oldu" dedi.<br />
Sonuçta anlaşmayı imzaladıklarını<br />
belirten Halit Narin, "Ama mühim olan<br />
şuydu: Saygıyı bitirmek çok kötü bir<br />
şey. Biz 40 senedir herkesin sendikalaşmasını,<br />
işyerlerinde sendikaların olmasını,<br />
sendikaların işveren ve işçi teşkilatları<br />
olarak düzenli çalışmalarını gözettik.<br />
Ama son toplantıda gördük ki,<br />
sendikaya yeni seçilen takımın ne çalışanlarla<br />
fazla alâkası var ne de işverenin<br />
dengeli çalışabilmesi, ekonomik<br />
sistemin devam edebilmesi için olumlu<br />
yaklaşımları var" diye konuştu.<br />
Görüşmeler sırasında Türk-İş Başkanı<br />
Salih Kılıç'ın arabulucu olarak katıldığına<br />
dikkat çeken Halit Narin, bu<br />
süreçte yaşanan gelişmeleri şöyle özetledi:<br />
"Salih Bey büyük bir teşkilatın
aşkanı. Salih Bey'i çok<br />
severim, çok da iyi arkadaşlığımız<br />
var. Ama son<br />
toplantıda TEKSİF sendikası<br />
idarecilerinin tutumunu<br />
fazla destekleyen,<br />
işverenin ve işyeri<br />
dengelerinin oradaki<br />
kaybedeceği mantığa<br />
fazla yaklaşmadan müzakereci<br />
vasfını fazla ortaya<br />
koyan bir tutum<br />
sergiledi. Yapılan diğer<br />
ikili anlaşmalar dikkate<br />
alındığında, <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
en büyük ve en<br />
ciddi teşkilatı olan bizim<br />
teşkilatımıza gelince direniyorlar.<br />
Yani ‘bu örnek<br />
olması için mi yapılıyor’<br />
diye düşünüyorduk senelerdir.<br />
Hayır, bu böyle olmuyor. Bize karşı yapılmış<br />
olan mücadele onların sendikacılığı<br />
için yapılıyor. Bizim dışımızda,<br />
bizden evvel ve bizden sonra yapılanların<br />
hepsinde ise büyük toleranslar<br />
gösteriliyor. Göstermelik anlaşmalar<br />
ortaya konuyor. Esasında ekonomide<br />
en çok sıkıntı çeken tekstildeki arkadaşlarımın<br />
yük altına girmemesi icap<br />
ettiği için direndik. Yani bunlar yanlıştır,<br />
dedik. Bundan hiç kimsenin fazla<br />
kaybı olmazdı. Ama benim işveren arkadaşlarımın<br />
hem morali yerine gelir<br />
hem de çalışmalarında büyük bir avantaj<br />
yaratabilirdi. Görüşmelerde bunu<br />
söyledik. İşyerleri ne kadar rahat çalışırsa<br />
herkese fayda getirir, dedik."<br />
Halit Narin, işverenin zam önerisinin<br />
düşük kaldığı yönündeki bir soruya<br />
ise "Görüşmeler 40 senedir böyle yapılır.<br />
Bu yeni yapılan bir şey değil ki. Gelindamat<br />
gibi bir şeydir. Damat her şeye<br />
söz verir, gelin de her şeyi fazlasıyla ister.<br />
Sonunda da ne olacaksa, o olur. Bu<br />
kolektif iş akdi, işçi-işveren ilişkilerinde<br />
işçiler alabildiğine gökyüzünde aydan<br />
bir şeyler isterler. İşverenler de yerin altında<br />
olmayan rakamları vermeye çalışırlar.<br />
Ama neticede gelinen yerde hep<br />
anlaşma olur" yanıtını verdi.<br />
"Pazarlık yapmadan anlaşma olmaz"<br />
diyen Halit Narin sözlerine şöyle devam<br />
etti: "Gelinen noktada bizi üzen taraf<br />
şu: Ben 40 senedir üzülmeden iş yaparım<br />
ve işçi sendikaları lehine kararlar<br />
alınması için de hep çalışırım. Görünüşüm<br />
itibarıyla kamuoyunda öyle gözükmem<br />
ama dengeyi bozacak mevkide<br />
olacak olsak bir dakikada bozulur.<br />
Bu seferki görüşmeler, saygı ve sevgi<br />
çizgilerinin ötesinde devam etti. Karşımızdaki<br />
insanlar en ufak bir taviz vermeden<br />
müzakereyi bitirme gibi bir<br />
mantıkla geldiler. Üç maddenin müzakeresinde<br />
Sayın Kılıç’la konuştuktan<br />
sonra ben de 4’üncü maddenin müzakeresini<br />
yapmadım. ‘Yazın’ dedim kağıda.<br />
Ne istiyorsanız yazın, altını imza<br />
edeceğim. Verilecek olanın çok daha<br />
fazlasını verecek şekilde verdim. Neden?<br />
Çünkü artık 4’üncü maddeye de<br />
benim gibi bir teşkilatın başkanının müzakere<br />
ederek ondan da "hayır" cevabını<br />
almasının bir mantığı yoktu. Dolayısıyla<br />
işveren arkadaşlarımın temsilcisi<br />
olarak, yapılan bu hareket bizim TEK-<br />
SİF’le olan münasebetlerimizi 40 sene<br />
sonra artık bir açmaza götürmemiştir,<br />
bitirmiştir. Bizi üzen hadise anlaşmanın<br />
bu şekilde bitmesidir. Hiçbir gün anlaşma<br />
yapmayacağız, demedik. Sıfır zam,<br />
demedik. İlk başlangıçta, geçen günleri<br />
vermeyeceğiz, dedik. Yani bunlar bu<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
işin taktikleri. Dans<br />
ederken de böyle tek başına<br />
etmezsin, mutlaka<br />
karşındakiyle beraber<br />
dans edeceksin. İşin<br />
normali bu. Ama karşımızdaki<br />
işçi sendikasının<br />
yeni seçilen takımı<br />
ve Sayın Kılıç’ı da bu<br />
işin içine fazlasıyla soktukları<br />
için bize karşı<br />
olan sevgi ve saygıda<br />
büyük eksiklik oldu. Biz<br />
buna tahammül edemeyiz.<br />
Dolayısıyla bundan<br />
sonraki taktiklerimiz artık,<br />
hep yanında olduğumuz<br />
TEKSİF sendikasıyla<br />
beraber olmayacaktır.<br />
Hep karşımızda<br />
olan bir TEKSİF sendikasıyla olacaktır.<br />
İkili anlaşmalarda yaptıkları şartları<br />
sendika başkanlarıyla biz de geliştirmeye<br />
çalışacağız, biz de ikili anlaşma mantığına<br />
gireceğiz. Ama ben, işverenlerim<br />
ve hükümet namına hiçbir şekilde grev<br />
ve lokavt döneminin yaşamasını isteyen<br />
bir başkan değilim. <strong>Türkiye</strong> grevsiz, lokavtsız<br />
ve ne olursa olsun anlaşarak,<br />
üzülerek veya böyle istemeyerek de olsa<br />
anlaşma yaparak masadan ayrılmalıdır.<br />
<strong>Türkiye</strong> üretime ve yatırıma devam<br />
etmelidir. İşçisiyle beraber çalışmaya<br />
devam etmelidir; ama sendikacı için değil.<br />
Bizi üzen, sendikacı için yapılan anlaşmadır.”<br />
Halit Narin, “Bu anlaşma imzalandı,<br />
ama bundan sonra ne olacak? <strong>Tekstil</strong><br />
sektörü nasıl devam edecek. Hükümetten<br />
beklentileriniz neler” şeklindeki<br />
soruya ise şu yanıtı verdi: “Yeni hükümet<br />
politikasında yatırım ve üretime<br />
yönelik daha fazla ağırlık var. Eskisine<br />
kötü demiyoruz ama yeni kabine ekonomiye<br />
daha yakın insanlardan oluşuyor.<br />
Sanayici ve yatırımcının daha fazla<br />
üretim ve yatırıma yöneleceğine inanıyoruz.<br />
Ancak burada şu gerçek de<br />
var. Programda “üretimle kalkınma”<br />
diye bir laf yok. Sektörel teşvikler var.<br />
Bu çok iyi. Ama üretimle, yatırımla kalkınmaya<br />
dönük cümleler yok.”<br />
9
10<br />
Kapak<br />
Türk tekstili, TTS‹S ile ITMA <strong>2007</strong>’de<br />
sonsuza kadar ‘buraday›m’ dedi<br />
Üretimde de teknolojide de<br />
sonsuza kadar Türk tekstili<br />
Türk tekstil<br />
sanayiinin global<br />
pazardaki<br />
hakimiyetini<br />
koruma<br />
misyonunu ilke<br />
edinen<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />
<strong>Sanayii</strong><br />
<strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong>, bu kez<br />
de üyelerini<br />
dünyadaki en son<br />
teknolojilerle<br />
buluşturdu.<br />
Sendika üye<br />
işlerlerinden<br />
oluşan iki grup<br />
halindeki 350<br />
kişilik heyet,<br />
Yönetim Kurulu<br />
Başkanımız Sayın<br />
Halit Narin’in<br />
önderliğinde<br />
ITMA <strong>2007</strong>’de<br />
gövde gösterisi<br />
yaptı.<br />
ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> Sendi-<br />
T<br />
kası, sektördeki öncülüğünü sürdürmeye<br />
devam ediyor. Üyelerine uluslararası<br />
fuarlara katılarak, tekstil ve hazır<br />
giyim sektöründeki en son teknolojileri<br />
ve üretimleri, pazardaki yenilikleri yerinde görme<br />
fırsatı sunan <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong>, 13-20 Eylül <strong>2007</strong> tarihleri arasında<br />
Almanya’nın Münih kentinde gerçekleştirilen<br />
ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’nda, Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Halit Narin’in önderliğinde son gelişmeleri izlemek<br />
amacıyla yerini aldı.<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’nın,<br />
2006 yılında uygulamaya koyduğu üye işyerlerinin<br />
ticari ve teknik kapasitelerini güçlendirmek,<br />
dış ticaret faaliyetlerini çeşitlendirerek<br />
geliştirmek ana temasını taşıyan “Fuar Teşvik<br />
Projesi”, 30 Haziran <strong>2007</strong> tarihinde birinci yılını<br />
doldurdu. Türk ekonomisinin gelişiminde öncü<br />
rol oynayan “tekstil ve hazır giyim sektörünün”<br />
değişen uluslararası koşullara paralel olarak<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
ağırlaşan şartlarına, üyeleri nezdinde destek vermek<br />
hedefini taşıyan bu projeden geçen bir yıllık<br />
dönemde önemli sayıda üyemiz yararlandı. Bu<br />
kapsamda, üyelerinin önerileri, Fuar Komitesi’nin<br />
detaylı çalışmaları, Halit Narin başkanlığındaki<br />
sendika Yönetim Kurulu tarafından değerlendirilerek,<br />
1 Temmuz <strong>2007</strong>–30 Haziran 2008<br />
dönemini kapsayacak şekilde yeni destek kalemleri<br />
ile revize edilerek, projenin ikinci yılı uygulanmaya<br />
başlandı. Yeni dönemin ana unsurları<br />
daha çok sayıda üyenin, yurtdışı faaliyetler dışında,<br />
yurtiçindeki fuarlarda da desteklenmesi<br />
ve her dönem büyük önem taşıyan eğitim başlığı<br />
kapsamında yurtdışı seminerlere de katılmasına<br />
imkan vermek üzerine hazırlandı.<br />
Üye firma çal›flanlar›na<br />
yerinde e¤itim<br />
Fuar Teşvik Projesi’nin içinde yer alan dünyanın<br />
en büyük uluslararası tekstil makineleri fuarı<br />
olan ve dört yılda bir düzenlenen ITMA <strong>2007</strong> Fu-
arı, sendika üyesi işyerlerine bağlı çalışanların<br />
büyük katılımıyla Türk tekstil<br />
sanayiinin uluslararası arenada rakiplerine<br />
‘ben buradayım’ mesajını verdiği<br />
bir alana dönüştü. <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
<strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>’na üye 58 işyerinden<br />
350 kişinin iki grup halinde katıldığı<br />
ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’nda, üretim aşamasında<br />
yer alan firma çalışanları, sektördeki<br />
teknolojik gelişmeleri ve kullanım<br />
alanlarını yerinde takip ederek<br />
mesleki bilgi ve eğitimlerini artırma imkanı<br />
buldu.<br />
TTS‹S heyeti<br />
g›ptayla izlendi<br />
Türk ekonomisinin üretime dayalı<br />
gelişme sürecinde lokomotif görevini<br />
üstlenen tekstil sektörünün sorunlarına<br />
çözüm üretme yanında, üretime vizyon<br />
getirme görevini de üstlenen <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong>,<br />
uzun süredir yakından takip ettiği IT-<br />
MA Fuarı’na, <strong>2007</strong> yılında üye işyerlerinin<br />
yönetici ve teknik kadroları ile birlikte<br />
katılarak tüm alanları geniş anlamda<br />
gözlemleme imkanı yarattı.<br />
Uluslararası koşullara uyum sağlama,<br />
küreselleşmenin getirdiği hızlı sermaye<br />
hareketleri, güçlü Türk Lirası, düşük döviz<br />
kuru politikalarıyla başlayarak, bir dizi<br />
başka unsurlarla desteklenir hale gelen<br />
“ithalata dayalı” büyüme politikaları,<br />
tekstil gibi büyük istihdam yaratan, yerli<br />
girdi kullanmaya müsait bir sektörü<br />
olumsuz olarak etkilemeye başladı.<br />
TTSİS’in tekstilin önemini vurgulayarak,<br />
Avrupa’da azalan üretimin<br />
Uzakdoğu ülkeleri yerine daha rahat ve<br />
kolay olarak “ülkemizde yapılabileceği”<br />
inancı ile başlattığı girişim ve söylemleri<br />
sürüyor. Son dönemde tekstilin<br />
yerini farklı sektörlerin aldığı, <strong>Türkiye</strong>’de<br />
tekstilin bittiği olgularına sektör,<br />
ITMA Fuarı’nda kendi cevabını verdi.<br />
Fuar, Türk makine üreticilerinin giderek<br />
yükselen konumları yanında,<br />
güçlü Türk ziyaretçileri ve yatırımcıların<br />
ilgisinin gözlemlenmesi açısından<br />
çok yararlı oldu. TTSİS’in son 2 yıldır<br />
uygulamaya aldığı, üyelerinin ihracatını<br />
geliştirme ve sektöre yönelik bilgi ve<br />
görgülerini geliştirme faaliyetleri, fuarlara<br />
destek politikaları ile somut sonuçlar<br />
vermeye devam ediyor. Rekabetin<br />
yanında, akıllı üretim, etkin ve verimli<br />
enerji kullanımı, vb. konularda yeni açılımlara<br />
imkan veren proje, 4 yılda bir<br />
farklı ülkelerde yapılan ITMA <strong>2007</strong> Fuarı<br />
ile zirveye ulaşmıştır.<br />
TTSİS Yönetim Kurulu Başkanı Halit<br />
Narin liderliğindeki heyetler, 12-15 ve<br />
15-18 Eylül <strong>2007</strong> tarihleri arasında Münih’te<br />
incelemede bulundular. Üretimin<br />
farklı aşamalarında görev alan sektör<br />
mensupları arsındaki teknik ve uygulayıcıların<br />
yaşadığı heyecan ve bilgi edin-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Mine fiENKUL<br />
Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Koordinatörü<br />
• ITMA Fuar›’n›n ziyaretçi yap›s› dikkatlice<br />
incelendi¤inde, <strong>Türkiye</strong>’nin mevcut<br />
rakipleri ve potansiyel pazar ortaklar›n›<br />
görmesi aç›s›ndan büyük bir aç›kl›k sa¤lamaktad›r.<br />
• AB uyum sürecinde sürekli dile getirilen,<br />
birli¤in ikili serbest ticaret anlaflmalar›<br />
yapt›¤› ülkeler aras›nda tekstilin güçlü ismi<br />
Meksika’n›n bask›s›n›n artmakta oldu¤uydu.<br />
• ‹ranl› ifladamlar›n›n fuara gösterdi¤i<br />
ilgi, yine bölgemizde ‹ran’›n sakin ve emin<br />
ad›mlarla tekstile yapt›¤› yat›r›m› gösteriyordu.<br />
• Türk tekstil sektöründeki mevcut 150<br />
milyar dolarl›k yat›r›m, ITMA Fuar› ile sürece¤inin<br />
sinyallerini veriyordu.<br />
• ITMA <strong>2007</strong> fuarlar›n en önemli özelli-<br />
¤i olan sektördeki yenilikleri görme ve gözlemle<br />
yan›nda, k›sa zamanda çok say›da<br />
firmay› bir arada görme olana¤›n› da sunuyordu.<br />
Fuardan izlenimler<br />
me gayreti, projenin doğruluğunu ortaya<br />
koyan somut birer göstergeydi.<br />
TTSİS Yönetim Kurulu’nun geniş çaplı<br />
katılımı, üye işyerlerinin güçlü iştiraki,<br />
Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı’nın koordine ettiği çeşitli<br />
üniversitelere mensup genç öğretim<br />
üyeleri ve en önemlisi de <strong>2007</strong>-2008 öğretim<br />
yılında faaliyete geçen METEM<br />
Çerkezköy İşletmeler Üstü Eğitim Merkezi’nin<br />
kadroları, fuarda görev başındaydı.<br />
• TTS‹S’in sektörü uluslararas› arenada<br />
tan›tma projesinin de ilk örne¤i IT-<br />
MA’da sergilendi. Fuar›n ana girifli Bat› kap›s›nda<br />
yer alan 9x2.5 metre büyüklükteki<br />
reklam panosu sadece TTS‹S’in de¤il,<br />
Türk tekstil sektörünün varl›¤›n› sürdürme<br />
kararl›l›¤›n› ifade eden “Turkish Textile Forever”<br />
slogan› ile dikkatleri çekiyordu.<br />
• De¤iflen dünya koflullar› ile Asya’ya<br />
aç›lan ITMA Fuar›, ITMA Asia<br />
konsepti çerçevesinde 2008 y›l›nda 2<br />
kez üst üste Singapur’da düzenlenmesinin<br />
ard›ndan Shanghai’ya tafl›n›yor.<br />
ITMA <strong>2007</strong> Münih Fuar›, ayn› zamanda<br />
üretim kalitesine paralel olarak sat›fllar›<br />
artan Uzakdo¤ulu makine üreticilerinin<br />
yükselifl trentlerini gözlemlemek aç›s›ndan<br />
da çarp›c›yd›.<br />
• TTS‹S heyeti fuar münasebetiyle bulundu¤u<br />
Münih’te Baflkonsolos A. Rifat<br />
Köksal’la da yak›n iliflki kurarak bilgi al›fl<br />
veriflinde bulundu.<br />
11
12<br />
Kapak<br />
Toplam 350 kişiden oluşan <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> heyeti,<br />
fuarı ziyaret eden toplam 7 bin 300<br />
kişilik Türk katılımcılar arasında, bütünlüğü<br />
ve sektöre hakimiyeti ile örnek<br />
görüntü verdi. TTSİS’in konukları için<br />
hazırladığı bir örnek tekstil dokulu çantalar,<br />
takım ruhunun simgesi olarak göze<br />
çarpıyordu.<br />
Üniversiteler de<br />
bizimle birlikte<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong>’nın 350 kişilik ITMA<strong>2007</strong> heyetinde,<br />
üniversitelerimizden değerli akademisyenler<br />
de yerini aldı. Sendikamızın<br />
bünyesinde kurulmuş olan Türk <strong>Tekstil</strong><br />
Vakfı’nın aracılığı ile fuara katılımları gerçekleşen<br />
30 akademisyen, 10 üniversitenin<br />
tekstil bölümlerinde sektörümüzün<br />
geleceği için öğrenci yetiştiriyor. Sektördeki<br />
gelişmeleri ve yeni teknolojileri bizimle<br />
birlikte yerinde inceleyen akademisyenlerin<br />
bağlı olduğu üniversiteler ise<br />
şöyle sıralanıyor: Çukurova Üniversitesi,<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi,<br />
Gaziantep Üniversitesi, İstanbul Teknik<br />
Üniversitesi, Marmara Üniversitesi,<br />
Pamukkale Üniversitesi, Sütçü İmam<br />
Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi<br />
ve Uludağ Üniversitesi.<br />
Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı işbirliğiyle Çerkezköy'de<br />
yapımı tamamlanan <strong>Tekstil</strong><br />
Sektörü İşletmeler Üstü Mesleki Eğitim<br />
Merkezi’nden (METEM) eğitmenlerimiz<br />
de ITMA <strong>2007</strong>’de bizimle fuara katılan<br />
eğitimciler arasında yerini aldı.<br />
Çerkezköy METEM’de eğitim alacak<br />
genç nesillerin sektöre katılmalarını kolaylaştıracak,<br />
üretim sürecini birebir yaşayacakları<br />
bir planlamayı hedefleyen<br />
eğitim faaliyetlerini güçlendirmek için<br />
temaslarda bulunan Vakıf Başkanı Sadık<br />
Oğuz ile Başkan Yardımcıları Lütfi<br />
Paker ve Sezer Mavituncalılar, TTSİS<br />
Yönetim Kurulu Üyeleri Erhan Özkan<br />
ve Murat Kılıç’la beraber çeşitli görüşmeler<br />
yaptılar.<br />
Sektördeki son<br />
teknolojiler ITMA’da<br />
1951 yılından bugüne her dört yılda<br />
bir dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen<br />
ITMA Uluslararası <strong>Tekstil</strong><br />
Makineleri Fuarı, bu yıl 13-20 Eylül<br />
<strong>2007</strong> tarihlerinde Almanya’nın Münih<br />
kentinde yer alan Yeni Münih Fuar<br />
Merkezi’nde kapılarını açtı. <strong>Tekstil</strong><br />
makineleri ve aksesuarları konusunda<br />
dünyanın en büyük fuarı olan IT-<br />
MA <strong>2007</strong>’de, uluslararası tekstil makineleri<br />
sanayinin en yeni ürünleri ser-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Dünden bugüne<br />
ITMA Fuar›<br />
1951 Lille,Fransa<br />
1955 Brüksel,Belçika<br />
1959 Milano,‹talya<br />
1963 Hannover,Almanya<br />
1967 Basel,‹sviçre<br />
1971 Paris,Fransa<br />
1975 Milano,‹talya<br />
1979 Hannover,Almanya<br />
1983 Milano,‹talya<br />
1987 Paris,Fransa<br />
1991 Hannover,Almanya<br />
1995 Milano,‹talya<br />
1999 Paris,Fransa<br />
2003 Birmingham,‹ngiltere<br />
<strong>2007</strong> Münih,Almanya<br />
2011 Barselona,‹spanya<br />
ITMA Asya<br />
2001 Singapur<br />
2005 Singapur<br />
2008 Shanghai,Çin<br />
ITMA <strong>2007</strong>’nin organizatörü<br />
CEMATEX (Avrupa <strong>Tekstil</strong><br />
Makineleri Üreticileri Birli¤i)<br />
kimlerden olufluyor?<br />
ACIMIT ‹talya<br />
AMTEX ‹spanya<br />
BTMA ‹ngiltere<br />
GTM Hollanda<br />
SWISSMEM ‹sviçre<br />
TMAS ‹sveç<br />
UCMTF Fransa<br />
VDMA Almanya<br />
gilendi. Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Makineleri<br />
Fuarı ITMA Münih <strong>2007</strong>’nin düzenlenmesi<br />
dokuz Avrupalı üye federasyonun<br />
bünyesinde örgütlendiği<br />
Avrupalı CEMATEX tarafından üstlenildi.<br />
<strong>Tekstil</strong> makineleri sanayinin<br />
dünya çapındaki bu fuarı, tüm dünyadan<br />
yaklaşık 100 bin ziyaretçiyi ve<br />
bin 300 katılımcı firmayı kendisine çekiyor.<br />
İlki 1951 yılında Fransa’nın Lille<br />
kentinde yapılan ITMA Fuarı’nın,<br />
2011’deki ev sahibi ise İspanya’nın<br />
Barselona kenti olacak. ITMA Fuarı’nı<br />
düzenleme hakkına sahip olan orga-
nizatör kuruluş CEMATEX (Avrupa<br />
<strong>Tekstil</strong> Makineleri Üreticileri Birliği),<br />
Avrupa ülkelerinin makine sektöründeki<br />
üst örgütlerini bünyesinde bulunduruyor.<br />
CEMATEX üyeleri, ACI-<br />
MIT (İtalya), AMTEX (İspanya),<br />
BTMA (İngiltere), GTM (Hollanda),<br />
SWISSMEM (İsviçre), TMAS (İsveç),<br />
UCMTF (Fransa) ve VDMA’dan (Almanya)<br />
oluşuyor.<br />
Rakamlarla ITMA <strong>2007</strong><br />
2003 yılında Birmingham’da düzenlenen<br />
bir önceki ITMA Fuarı’nda<br />
40 ülkeden bin 475 katılımcı, 100 bin<br />
metrekarelik stant alanı ile katılırken,<br />
127 ülkeden 125 bin kişi tarafından ziyaret<br />
edilmişti. 13-20 Eylül tarihlerinde<br />
Münih’te 15’incisi düzenlenen IT-<br />
MA <strong>2007</strong>’ye ise 149 ülkeden 118 bin<br />
ziyaretçi katıldı. Ziyaretçilerin yüzde<br />
45’i ITMA’ya ilk kez gidenlerden oluşurken,<br />
ziyaretçi kalitesinin karar verici<br />
nitelikte kişiler olması fuarın hedeflenen<br />
çıtayı yakaladığını gösterdi.<br />
Ziyaretçilerin katılım sıralaması Almanya,<br />
İtalya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>,<br />
Brezilya, Fransa, İsviçre, İspanya, İran<br />
ve Belçika olarak belirlendi. <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
7 bin 300 kişilik bir ziyaretçi<br />
grubu ile yerini aldığı fuarda, ziyaretçilerin<br />
yüzde 80’ini oluşturan 95 bin<br />
kişi uluslararası ziyaretçiydi.<br />
38 ülkeden bin 451 katılımcı fuarda<br />
102 bin metrekarelik alanda tekstil<br />
makineleri sektöründeki son gelişmeleri<br />
ve yüksek teknolojileri sergilediler.<br />
Katılımcıların yüzde 86’sı fuarın<br />
uluslararası niteliğinden, yüzde 88’i<br />
K›sa K›sa ITMA <strong>2007</strong> Münih Fuar›<br />
Ziyaretçi say›s›: 149 ülkeden 118 bin kifli. Yüzde 45’i ilk kez fuara kat›l›rken, yüzde 80’i<br />
uluslararas› ziyaretçilerden olufltu.<br />
Ziyaretçilerin kalitesi: Karar verici nitelikte kifliler.<br />
Ziyaretçi s›ralamas›: Almanya, ‹talya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>, Brezilya, Fransa, ‹sviçre, ‹spanya,<br />
‹ran, Belçika.<br />
Ziyaretçi profili: <strong>Türkiye</strong>, 7 bin 300 kiflilik bir ziyaretçi grubu oluflturdu. Orta ve Güney<br />
Amerika’dan toplam 12 bin kifli geldi. Ülke da¤›l›mlar›na bak›ld›¤›nda; Brezilya, 4 bin 500<br />
kifli; Arjantin, 2 bin kifli; Meksika, bin 500 kifli ile fuara kat›ld›.<br />
Kat›l›mc› say›s›: 102 bin metrekarelik alanda 38 ülkeden toplam bin 451 kat›l›mc› fuarda<br />
yer ald›.<br />
Kat›l›mc› Ülke S›ralamas› ( Kullan›lan Alan baz›nda): Almanya, ‹talya, ‹sviçre, Belçika,<br />
<strong>Türkiye</strong>.<br />
Kat›l›mc› Ülke S›ralamas› (Firma say›s› baz›nda): ‹talya, Almanya, Hindistan, <strong>Türkiye</strong>,<br />
‹sviçre.<br />
de katılımcının kalitesinin iyiliğinden<br />
memnun olduklarını dile getirdiler.<br />
<strong>Türkiye</strong>, fuarda kullanılan alan bazında<br />
5’inci sırada yer alırken, firma bazında<br />
4’üncü katılımcı ülke oldu.<br />
Türk makinecileri<br />
rüfltünü ispatl›yor<br />
Türk tekstil makinesi üreticilerinin<br />
ITMA’daki varlığı gün<br />
geçtikçe büyüyor. Fuara, münferit<br />
olarak 100’e yakın firma katılırken,<br />
TEMSAD’da (<strong>Tekstil</strong> Makine<br />
Aksesuar Sanayi Derneği)<br />
sektörü bir araya getirme anlamında<br />
gayretli çalışmalar yapı-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
yor. TTSİS ile de işbirliği ve destek arayışında<br />
bulunan TEMSAD, ülkemizdeki<br />
<strong>Tekstil</strong> Makineleri Fuarı’nın organizatörü<br />
Tüyap Fuarcılık’la beraber 2009<br />
yılı Haziran ayında İstanbul da düzenlenecek<br />
“ITM, Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Makineleri<br />
Fuarı’na “güçlü uluslararası<br />
katılım” sağlamak üzere çalışmalar yapıyor.<br />
Fuarı ziyaret ederek, katılımcı<br />
Türk firmaları ile görüşen Devlet Bakanı<br />
Kürşad Tüzmen, <strong>2007</strong> yılı 11 Eylül<br />
itibariyle toplam 3.7 milyar dolara ulaşan<br />
makine ihracatının, yılsonunda 5<br />
milyar dolara çıkacağını belirterek, bu<br />
rakamlar içerisinde tekstil makinelerinin<br />
payının da artmaya başladığını ifade<br />
etti. 2006 yılının ilk 6 ayında 95 mil-<br />
13
14<br />
Kapak<br />
Sendikamız bünyesinde kurulan<br />
Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı, ilkini Çerkezköy'de<br />
kurduğu, diğerlerini de Adana ve<br />
Kayseri'de açmayı planladığı <strong>Tekstil</strong><br />
Sektörü İşletmeler Üstü Mesleki Eğitim<br />
Merkezi (METEM) için ITMA<br />
<strong>2007</strong>’de makine arayışındaydı. Fuar<br />
sırasında bizimle birlikte olan A.A.<br />
Muhabiri Andaç Hongur’un haberinde,<br />
Münih'te düzenlenen fuarda (IT-<br />
MA) METEM Projesi hakkında gazetecilere<br />
bilgi veren Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı<br />
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />
Lütfü Paker’in görüşlerine yer verildi.<br />
Lütfü Paker, fuarda bulunmalarının<br />
bir nedeninin de eğitim merkezlerine<br />
makine almak olduğunu aktardı.<br />
Fuarda dokuma makineleri için Almanya<br />
ve Belçika'dan firmalarla görüştüklerini<br />
belirten Paker, bu iş için<br />
ayrılmış bütçeleri olduğunu ifade<br />
ederek, ''Biz makineleri, eğitim amaçlı<br />
olması nedeniyle makine fabrikalarından<br />
bedava almak için çalışıyoruz.<br />
Adana'da kurmayı planladığımız<br />
yon dolar olan Türk tekstil makine sektörü<br />
ihracatı, <strong>2007</strong> yılının aynı döneminde<br />
yüzde 25’lik bir artışla 120 milyon<br />
dolara çıkmış olup, yılsonunda 250<br />
milyon dolara ulaşması bekleniyor.<br />
Türk tekstil makinecilerinin ihracat<br />
gerçekleştirdiği ülkeler arasında, Hindistan,<br />
Özbekistan, Almanya, Mısır,<br />
İran, İtalya, Rusya Federasyonu, Pakistan<br />
ve Çin yer alıyor. Katılımcı Türk firmaları<br />
arasında ACC Makine, Alkan<br />
Group, Cihan Makine, Dilmenler, Güven<br />
Çelik Makine, Lafer-Türk, Hale<br />
Makine, Polteks, Tolkar Makine gibi<br />
firmalar sayılabilir.<br />
Vakf›m›z METEM’ler için makine bakt›<br />
METEM için 3, Çerkezköy<br />
için 2 makine eksiğimiz var''<br />
dedi.<br />
<strong>Türkiye</strong>'de ilk kez 9'uncu<br />
sınıftan başlamak üzere tekstil<br />
mekatroniği ve tekstil laborantı<br />
yetiştirecek bir meslek<br />
lisesi kurduklarını anlatan<br />
Lütfü Paker, mekatronik<br />
ve laborant sınıflarına bu yıl<br />
başlayan 24 tane öğrencileri<br />
bulunduğunu, okullar açıldıktan<br />
10 gün sonra da Çorlu<br />
Meslek Lisesi'nin son sınıf öğrencilerinden<br />
22 kişilik bir grubun da staj<br />
için buraya geleceğini tahmin ettiğini<br />
kaydetti. Birebir makinelerin içinde<br />
olacağı için az öğrenci alındığını dile<br />
getiren Paker, ''Bu eğitim merkezi<br />
ara eleman yetiştirilmek için düşünülmüş<br />
bir merkez. Bunun esas adı<br />
da Almanca'dan tercüme etmeye<br />
kalkarsanız 'işletmeler üstü eğitim<br />
merkezi'' dedi. Paker, okulların işletmeye<br />
bağlı olmadan işletmeye dönük<br />
eleman yetiştiren<br />
eğitim merkezleri<br />
olduğunu belirterek,<br />
bugüne kadar<br />
Çerkezköy'deki ME-<br />
TEM için 8 milyon<br />
dolar harcadıklarını<br />
söyledi.<br />
Hannover, Münih, Frankfurt, Köln,<br />
Düsseldorf, Berlin, Nüremberg, Stuttgart,<br />
Essen, Leipzig ve Hamburg gibi<br />
fuar flehirleriyle Almanya, dünyan›n en<br />
büyük sektörel fuarlar›na ev sahipli¤i<br />
yap›yor. Almanya’daki önemli fuarlar›n<br />
sektör da¤›l›m› ise flöyle: G›da; Anuga /<br />
Köln; Kitap; Frankfurt Kitap Fuar›; Turizm;<br />
ITB,Berlin; Oyuncak; Uluslararas›<br />
Oyuncak Fuar›, Nüremberg; ‹nflaat; Bautech<br />
,Münih; Sanayi ;Hannover Sanayi<br />
Fuar›, Hannover. Uluslararas› fuarc›l›kta<br />
dünyan›n 1 numaras› olan Almanya’da,<br />
uluslararas› ticaret fuarlar›n›n üçte<br />
ikisi gerçeklefliyor. Her y›l 150 ticaret<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong> (TÜTSİS) Yönetim Kurulu<br />
İkinci Başkanı Sadık Oğuz da, fuardaki<br />
firmaların, METEM Projesi konusunda<br />
çok heyecanlandıklarını anlattı.<br />
Çerkezköy'de kurulan okulu bayramdan<br />
sonra açmayı planladıklarını ifade<br />
eden Oğuz, Alman Instutute Für<br />
Textile Denkendorf adlı tekstil enstitüsüyle<br />
de işbirliği yapacaklarını bildirdi.<br />
Oğuz, Adana'da açmayı planladıkları<br />
METEM binasının ise bu yılın sonunda<br />
tamamlanacağını, Kayseri'de<br />
çalışmaların devam ettiğini anlattı.<br />
Oğuz, işletmelerde 5 yıl, 10 yıl çalışmış,<br />
bu işi çok iyi bilen usta eğiticileri<br />
tayin etme yetkisini aldıklarını belirterek,<br />
bunlar yetmediği takdirde yurtdışından<br />
da öğretmen istihdam edebileceklerini<br />
söyledi.<br />
Almanya, fuarlarla yafl›yor<br />
fuar› 160 bin kat›l›mc›y›, 9-10 milyon ziyaretçiyi<br />
a¤›rl›yor. Ülkedeki 25 fuar merkezinde<br />
2.65 milyon metrekare sergileme<br />
alan› var. Dünyan›n en büyük 5 fuar<br />
merkezinin 4’ü Almanya’da. Fuar kat›l›mc›<br />
ve ziyaretçilerinin toplam 10,5 milyar<br />
euroluk harcama yapt›klar› düflünürken,<br />
kat›l›mc›lar 6,5 milyar euro, ziyaretçiler<br />
3,5 milyar euro b›rak›rken, fuar<br />
alanlar›na yat›r›m 500 milyon euro<br />
olarak gerçeklefliyor.Tüm bu harcamalar›n<br />
Alman ekonomisinde yaratt›¤› katk›<br />
23 milyar euro, yaratt›¤› istihdam da<br />
250 bin kifli olarak ifade ediliyor.<br />
Kaynak: AUMA
Narin: Bu sektörü hiç kimse<br />
çocuk emzi¤i gibi kullanamaz<br />
Ulusal basınımızın temsilcileri<br />
de, ITMA <strong>2007</strong>’de TTSİS ile<br />
birlikte Münih’teydi. Yönetim<br />
Kurulu Başkanımız Halit Narin’in<br />
basın toplantısında, gündemin<br />
başında sektörün sıkıntıları<br />
yerini korudu.<br />
ünih’te düzenlenen ITMA<br />
M<br />
<strong>2007</strong>’de ulusal basınımızın<br />
temsilcileri de 350 kişilik heyetimizle<br />
birlikteydi. Gezi organizasyonumuz<br />
sırasında gazetecilerle<br />
düzenlediği basın ile sohbet<br />
toplantısında <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong><br />
<strong>Sendikası</strong> (TTSİS) Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Halit Narin, tekstil sektörünün<br />
gündemindeki konular hakkında<br />
önemli açıklamalarda bulundu.<br />
Halit Narin, tekstil sektöründeki<br />
toplu iş sözleşmesi görüşmeleri konusunda<br />
''Bir insanın saygı ve sevgiyi kaybettiği<br />
noktada yapılan hiçbir iş, iş değildir.<br />
40 sene Türk-İş'le fevkalade diyalog<br />
kurduk, ama son anlaşmada saygı<br />
ve sevgi çizgisinin kaybolduğu bir ortamda<br />
gerek Türk-İş Başkanı'nın gerek<br />
TEKSİF Başkanı'nın bizimle müzakere<br />
etmesinden fevkalade rahatsız olduk''<br />
dedi. Bu durumda çıkacak maliyetin<br />
önemli olmadığını ifade<br />
eden Narin, ''Para her şeyin<br />
önüne geldiği zaman<br />
ne vatan, ne millet, ne<br />
bayrak, ne aile, ne inanç<br />
kalır. Para işin tabiatında<br />
var, sistemin parçası ama<br />
kendisi değil. Onun için<br />
bu yerde arkadaşların<br />
yapmış olduğu şey çok<br />
büyük sürpriz oldu, çok<br />
acı oldu'' açıklamasında<br />
bulundu. ''40 senedir yapılan<br />
köprüler atıldı'' ifadesini<br />
kullanan Narin, 1950'lerden başlayan<br />
sistemde işçi ile işveren arasında<br />
saygı sevgi olduğunu, kavganın işin doğasında<br />
olduğunu dile getirerek, şunları<br />
söyledi:<br />
''Her zaman grev, lokavt vardır. Bunların<br />
hepsinin içinde, beraber yaşayacağımız,<br />
beraber sevgi ile saygı ile götüreceğiz<br />
mantığı vardır. Biz sevgi olmayan<br />
hiçbir yerde mutlu olmayız. Saygısız ve<br />
sevgisiz buluyorsak, ölçünün ötesinde<br />
hareketler var. Çok üzgünüz, böyle insanların<br />
Türk iş hayatında olmalarından<br />
dolayı kızgınız. Bu dönemde, <strong>Türkiye</strong>'nin<br />
yatırımla kalkınacağı bir dönemde,<br />
50 sene evvelki mantalitenin gerisindeki<br />
idarecilerle muhatap olmamalıyız.<br />
Yeniden bu insanlarla<br />
masaya oturmak zorunda<br />
değiliz, masaya oturmayacağız.''<br />
Kimse sektörü<br />
bir kenara itemez<br />
Halit Narin, tekstil sektörünün<br />
Hindistan'da ve<br />
Çin'de devlet tarafından<br />
desteklendiğini, ancak <strong>Türkiye</strong>'de<br />
desteklenmediğini<br />
ifade ederek, ''Bu rekabet<br />
koşullarını ayarlayacak olan<br />
hükümet...'' dedi. Kayıtdışı<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
ile mücadele eden sektörlerin sanayi ve<br />
yatırımcı sektörü olduğunu belirterek,<br />
''Hiç konuşmayan sektör, ithalatçı ve<br />
tüccar sektörü. Ağzını bile açmaz'' şeklinde<br />
konuştu. 4 milyon kişilik tekstil<br />
sektörünü kimsenin bir kenara itemeyeceğini<br />
ifade eden Narin, ''Bu sektörü hiç<br />
kimse çocuk emziği gibi kullanamaz.<br />
Kullanmak isteyen de varsa mücadelemizi<br />
yaparız'' uyarısında bulundu.<br />
ITMA <strong>2007</strong>’ye ilişkin görüşlerini de<br />
aktaran Halit Narin, açıklamalarını şöyle<br />
sürdürdü:<br />
''Aşırı ileri teknoloji koymuşlar, aşırı<br />
ileri teknolojiye kapital ve teknik olarak<br />
ortamın müsait olması zor. Bu kadar sofistike,<br />
verimli ve her şeyi elektronik<br />
olan sistemin bakımı ve çalıştırması<br />
<strong>Türkiye</strong>'de sanayi içinde mümkün değil.<br />
Yeni fabrikanın kurulması dudağı<br />
uçuklatacak kadar yüksek. 250 milyar<br />
dolarlık yatırımın kıymetini herkes bilmelidir.<br />
O makineyi alacak adamın düşünmesi<br />
bile farklıdır. 250 milyar dolar<br />
tekstil yatırımı var, bunu çalıştırmak ve<br />
devamlı devrede tutmak hükümetlerin<br />
birinci vazifeleri olması lazımken ikinci<br />
üçüncü sınıf muamelesi bile yapmıyorlar,<br />
devamlı ithalat yapıyorlar. <strong>Tekstil</strong>de<br />
mevcut yatırımları devre dışı bırakacak<br />
adımlar atıyor, ithalatı denetim altında<br />
tutmuyor.''<br />
15
16<br />
Kapak<br />
Avrupal› üretici havlu att›<br />
Türk üreticiler yükseliflte<br />
Avrupalı tekstil<br />
makinesi<br />
üreticilerinin<br />
yenilik üretmekte<br />
tıkanması ve<br />
artan maliyetler<br />
nedeniyle üretimi<br />
Çin’e kaydırması,<br />
son yıllarda atılım<br />
içerisinde olan<br />
Türk üreticiler<br />
için önemli bir<br />
fırsat yarattı.<br />
T Ü R K ‹ Y E<br />
T E K S T ‹ L<br />
S A N A Y ‹ ‹<br />
‹fiVERENLER‹<br />
S E N D ‹ K A S I<br />
ekstil üretiminin dünyadaki önemli<br />
T<br />
üreticilerinden biri olan <strong>Türkiye</strong>, ne<br />
yazık ki teknoloji üretimi konusundaki<br />
eksikliğini gidermek için Avrupa<br />
ülkelerinden makine ithal ederek,<br />
binbir zorlukla kazandığı dövizini yine yurtdışına<br />
yatırıyor. Ancak son yıllarda bu konuda<br />
atılan somut adımlar ülke adına ümit verici.<br />
Bir zamanlar Türk tekstilcilerinin peynir ekmek<br />
gibi makine aldığı ITMA Fuarı’na, <strong>2007</strong><br />
yılında 92 Türk makine üreticisinin katılımı<br />
bu fasit dairenin artık kırıldığını gösteriyor.<br />
Münih’te düzenlenen ITMA <strong>2007</strong> Fuarı’na<br />
katılan Türk tekstil makine sektörünün temsilcileriyle<br />
yaptığımız görüşmelerde, yerli firmaların<br />
global birer oyuncu olma yolunda emin<br />
adımlarla ilerlediğini anlıyoruz. Sektörün bu<br />
konudaki en önemli şans faktörü, Avrupalı<br />
üreticilerin yenilik üretmede tıkanması ve artan<br />
üretim maliyetleri yüzünden piyasadan<br />
çekilmesi ya da üretimi Çin’e kaydırması. Ayrıca<br />
Avrupa’da tekstil üretiminin bitmesi,<br />
müşteriye yakın<br />
olamayan Avrupalımakinecilerin<br />
müşteri ihtiyaçlarına<br />
çözüm<br />
üretmesinin<br />
önündeki en büyük<br />
engel. Hal<br />
böyle olunca<br />
tekstil üreticilerinin<br />
yoğun olduğu<strong>Türkiye</strong>’de,müşterinin<br />
ihtiyacına<br />
göre üretim yapmak<br />
yanıbaşlarındaki makine üreticileri için<br />
yeni teknoloji geliştirmek adına önemli bir<br />
avantaj sağlıyor. Türk makine üreticilerinin<br />
beklentilerinin başında ise eğitimi sağlam mühendis<br />
yetiştirilmesi, Ar-Ge ve finansman konusunda<br />
devlet desteklerinin artırılması geliyor.<br />
Tabii sektörlerindeki arkadaşlarından da<br />
kaliteli servis ve üretim yapmalarını, kopya<br />
üretimden uzak durmalarını istiyorlar.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Hata pazar› hepimize kapat›yor<br />
Cihan Makine Yönetim Kurulu Başkanı Adnan<br />
Uzbil, 10 yıldır düzenlenen tüm ITMA fuarlarına<br />
katıldıklarını dile getirerek, ihracata başladıkları<br />
son 5 yıldır dünyanın 25-30 ülkesindeki<br />
fuara kendi marka ve stantlarıyla katıldıklarını<br />
söyledi. 1950 yılından beri faaliyette olan firmalarının<br />
Eskişehir’deki fabrikasında üretim yaptığını<br />
ifade eden Uzbil, satışlarının yüzde 80’inin<br />
ihracata yönelik olduğunu belirtti. Dünyada<br />
60’ın üzerinde ülkeye yılda ortalama 10 milyon<br />
dolarlık ihracat yaptıklarını anlatan Uzbil, kot eskitme<br />
makineleri yaptıklarını kaydetti. Concorde<br />
markası ile uluslararası pazarlarda yer edindiklerini<br />
vurgulayan Uzbil, “Eskiden fuarlara Cihan<br />
Makine olarak katılırdık. Fakat markamız olan<br />
Concorde kısa sürede ismimizin önüne geçti.<br />
Özellikle Uzakdoğu’da marka oldu. Biz de artık<br />
fuarlara markamızla katılıyoruz” diyerek fuarların<br />
pazarlarda yer edinmedeki önemine dikkat<br />
çekti.<br />
Ağırlıklı olarak Uzakdoğu ülkeleriyle çalıştıklarını,<br />
batıda İtalya, İspanya, Almanya, Polonya,<br />
Macaristan, Litvanya, Finlandiya’ya ciddi satış<br />
yaptıklarını, Yunanistan, Malta gibi ülkelerle de<br />
çalıştıklarını anlatan Adnan Uzbil, fuardaki bağ-
lantıların yüzde 10-20 düzeyinde satışa<br />
dönüştüğünü kaydetti. Türk tekstil makine<br />
sektörünün geleceğinin marka<br />
oluşturan firmalar için parlak olacağını<br />
işaret eden Uzbil, “<strong>Türkiye</strong>’de hala pek<br />
çok şeyi kopyalayan firmalar var. Ar-<br />
Ge’si ya da ön çalışması yok. Ucuza satsa<br />
da işi bilen almaz. Mesela Pakistan’da<br />
hata yapan bir firma yüzünden<br />
yıkama makinelerinde kapılar Türk<br />
markalarına kapandı. Bizim ekibimiz<br />
iyi. Eğitim için çaba harcıyoruz” dedi.<br />
Devletin deste¤i artmal›<br />
Dilmenler Makine Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Murat Dilmen, yıllık 25 milyo euroluk<br />
bir üretim kapasiteleri olduğunu<br />
ifade ederek, bunun yüzde 70’e yakınını<br />
ihraç ettiklerini söyledi. Bangladeş, Hindistan,<br />
Pakistan, Suriye, Mısır, Tanzanya,<br />
Güney Afrika, Peru, Şili gibi tekstilin<br />
olduğu 30’dan fazla ülkeye ihracat yaptıklarını<br />
dile getiren Dilmen, bu ülkelerin<br />
tümünde hem mümessilleri hem de<br />
servis ağlarının olduğunu belirtti. <strong>Tekstil</strong><br />
terbiye ve finishing makineleri ürettiklerini<br />
kaydeden Dilmen, 1982 yılında<br />
faaliyete geçen şirketin merkezinin Yenibosna,<br />
fabrikalarının ise Çorlu’da olduğunu<br />
anlattı. <strong>Tekstil</strong> sektörünün var<br />
olduğu ülkemizde, makine sanayi gelişmezse,<br />
kazanılan paraları tekstil makinesi<br />
ithal etmek için yurtdışına yatırmak<br />
zorunda kalacağımıza dikkat çeken<br />
Dilmen, açıklamalarını şöyle sürdürdü:<br />
“<strong>Türkiye</strong>’de üretilen tekstil makine-<br />
leri ihtiyacının yüzde 30-40’ı civarındadır.<br />
Bu alanda ciddi firmaların, büyük<br />
fabrikaları olması gerekiyor. Almanya<br />
gibi ülkelerle aramızda uçurumlar var.<br />
Bu açık kapanır mı, diyorsanız bu açığı<br />
kısa sürede kapatmak imkansız. Çünkü<br />
iyi makine yapmak için insana yatırım,<br />
fabrika, altyapı, makine teçhizatı gerekiyor.<br />
Bunların yapılması için de güç gerekiyor.<br />
Biz bu vizyonu yakaladık. 25 bin<br />
metrekarelik alanda üretim yapıyoruz.<br />
Ben Dilmenler gibi çok yatırım olsun istiyorum.<br />
Ama bunun için devletin de<br />
vermesi gereken destekler var. Üniversitelerin<br />
iyi mühendis yetiştirmeleri gerekiyor.<br />
İşletmeye gelince sudan çıkmış<br />
balığa dönüyorlar. Okuldayken 6 aylarını<br />
fabrikada geçirmeleri gerekiyor. Almanya<br />
yenilik üretmekte tıkandı. Müşteri<br />
<strong>Türkiye</strong>’de ürünü geliştirmek için<br />
yanı başımızda. Biz ciromuzun yüzde<br />
10-15’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Toplam<br />
11-12 çeşit makine yapıyoruz. Bir firmanın<br />
bünyesinde bu kadar çeşiti yapabilen<br />
dünyadaki ilk 5 firmanın arasındayız.”<br />
Avrupal› çekiliyor<br />
ACC Makine Satış Pazarlama Müdürü<br />
Metin Zorlu, Japonya, Amerika,<br />
Pakistan, Hindistan, Mısır, Suriye, Özbekistan,<br />
Türkmenistan, Ukrayna, Arjantin’in<br />
aralarında olduğu 12 ülkeye ihracat<br />
yaptıklarını söyledi. Yılda 25 makine<br />
ürettiklerini ve 7-8 milyon euroluk<br />
ciroları olduğunu dile getiren Zorlu,<br />
2003 yılında kurulan firmanın boya-apre<br />
makineleri ürettiğini<br />
belirtti. Fuarların tanıtımda<br />
büyük etkisi<br />
olduğunu kaydeden<br />
Zorlu, Ar-Ge’ye yüzde<br />
5-10 oranında pay<br />
ayırdıklarını açıkladı.<br />
Şirket ortaklarından<br />
ve Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Cengizhan<br />
Murat, Türk makine<br />
üreticilerinin gelecekte<br />
daha da güçleneceğini<br />
ifade ederek, “Şu an<br />
Avrupa’da makineci<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
kalmadı. Maliyetlerden dolayı makine<br />
imal etme şansları kalmadı. Avrupa ve<br />
Amerika’daki bir çok firmayı Çinli firmalar<br />
satın aldı. Satmasa bile üretimlerini<br />
orada yapıyorlar. Burada sadece Made<br />
in Germany markasını vurabilmek<br />
için ofis kuruyorlar. Bizlerin şansı var.<br />
Tek sıkıtımız vadeli satış yapamamak.<br />
Devletin desteği yok. Alman firması geliyor,<br />
<strong>Türkiye</strong>’de 2 yıl ödemesiz, 7 yıl vadeli<br />
makine satıyor. Dolayısıyla satış<br />
şansımız zayıf, o konuda devletin desteği<br />
gerekiyor” diyerek beklentilerini dile<br />
getirdi.<br />
17
18<br />
I- G‹R‹fi<br />
ekstil dünyasında, haberleşme<br />
T<br />
olayı çok önemli. Güne telefonla<br />
başlanıp, telefonla bitiriliyor.<br />
Bir yandan, işyerindeki sabit<br />
telefon, diğer yandan da cep<br />
telefonu, gün boyu elden düşmüyor.<br />
Böyle olunca, telefon faturaları da kabarık<br />
geliyor.<br />
Faturaya dikkatle bakıyorsunuz o da<br />
ne?<br />
Neredeyse konuşma ücreti kadar,<br />
vergi ödemişsiniz.<br />
“Olmaz böyle şey” demeyin oluyor.<br />
Hem de yıllardır böyle…<br />
İzleyen sayfalarda, tablolarla birlikte,<br />
yabancı ülke örnekleriyle açıkladığımız<br />
gibi, haberleşme vergisinde “Dünya rekoru”<br />
<strong>Türkiye</strong>’de!..<br />
Haberleşme giderleri, özellikle tekstille<br />
uğraşan işletmeler açısından önemli<br />
bir maliyet unsuru. Vergiler de bu giderlerin<br />
önemli bir bölümünü oluşturuyor.<br />
Aşağıda, bazı yabancı ülkelerle de kıyaslamak<br />
suretiyle, haberleşme vergileri<br />
sorunu, cep telefonuna ağırlıklı olarak<br />
yer vermek suretiyle, açıklanmaya çalışılmıştır.<br />
II- CEP TELEFONU VERG‹LER‹<br />
YÖNÜNDEN 50 ÜLKEN‹N<br />
L‹DER‹ TÜRK‹YE<br />
Dünya nüfusunun yüzde 80’ini oluşturan<br />
gelişmekte olan 50 ülke arasında,<br />
cep telefonu kullanımında alınan vergiler<br />
yönünden lideriz. Tablo’dan da fark<br />
edileceği gibi, <strong>Türkiye</strong>’de cep telefonu<br />
kullanımında ödenen vergiler, 50 ülke<br />
ortalamasının 3 katından fazla. Dünya<br />
genelinde de rekor yine <strong>Türkiye</strong>’de!..<br />
50 ülkenin 35’inde, cep telefonu kul-<br />
<strong>Tekstil</strong> dünyas›nda<br />
haberleflme vergileri sorunu<br />
Prof. Dr. fiükrü KIZILOT<br />
Gazi Üniversitesi ‹.‹.B.F Maliye Bölüm Baflkan›<br />
Gazi Üniversitesi Maliye ve Vergi Hukuku Uygulama ve Araflt›rma Merkezi Müdürü<br />
lanımında alınan vergi, yüzde 10-20 arasında<br />
değişiyor. 50 ülkenin tamamını ele<br />
alarak yapılan hesaplamada ise, ortalama<br />
vergi yüzde 17.1. Bu arada Çin ve Suriye’de<br />
yüzde 3, Nijerya, Malezya ve Angola’da<br />
cep telefonundan yüzde 5 vergi<br />
alınıyor.<br />
TÜRKİYE’DE YÜZDE 56<br />
Cep telefonu kullanımında, <strong>Türkiye</strong>’de<br />
alınan vergilerin toplamı yüzde<br />
56’yı buluyor. Bizden sonra Uganda (%<br />
30), Brezilya (% 28.65) ve Zambia (% 28)<br />
geliyor. Bu dört ülkede, cep telefonundan<br />
alınan vergilerin dağılımı Tablo-I’de<br />
gösterilmiştir.<br />
III- TEKST‹LC‹N‹N CEPTEN<br />
“ALO” DEMES‹N‹N 7 AYRI<br />
VERG‹S‹ VAR<br />
Cep telefonuyla konuşabilmek için,<br />
“7 ayrı vergi ya da vergi benzeri ödeme”<br />
yapılıyor.<br />
A- NEDİR BU VERGİLER?<br />
1- Yeni Tesis Sırasında : İlk abonelik<br />
kaydı yapılırken, 26 YTL Özel İletişim<br />
Vergisi (ÖİV) alınıyor (Gider Vergileri<br />
Kanunu Md. 39).<br />
TABLO-I CEP TELEFONUNDAN<br />
EN ÇOK VERG‹ ALINAN 4 ÜLKE<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
2- Telsiz Ruhsatname Ücreti : İlk abonelikte,<br />
2813 sayılı Telsiz Kanunu’nun 27.<br />
Maddesi uyarınca, 10 YTL olarak tahsil<br />
ediliyor.<br />
3- Telsiz Kullanım Ücreti : Her yıl 10<br />
YTL olarak, 12 eşit taksitte tahsil ediliyor<br />
(2813 S.K. Md. 27).<br />
4- Hazine Payı : İşletmeciler, elde ettikleri<br />
brüt gelirin yüzde 15’ini, her ay<br />
“Hazine Payı” olarak ödüyorlar.<br />
5- Kurum Masraflarına Katkı Payı :<br />
İşletmeciler, elde ettikleri brüt gelirin, onbinde<br />
35’ini “kurum masraflarına katkı<br />
payı” olarak ödüyorlar.<br />
6- Özel İletişim Vergisi : Depremin yol<br />
açtığı ekonomik kayıpları gidermek<br />
amacıyla 2002 yılı sonuna kadar uygulanmak<br />
üzere “geçici olarak” getirilmişti.<br />
İki kez uzatıldıktan sonra, kalıcı hale getirildi<br />
(Gider Vergileri Kanunu Md. 39).<br />
Verginin oranı : Yüzde 25. Bu vergi,<br />
dünyada yalnızca <strong>Türkiye</strong>’de uygulanıyor.<br />
7- Katma Değer Vergisi : Yüzde 18<br />
olarak uygulanıyor.<br />
B- DÜNYA REKORU<br />
Tablo II’de yer alan, 50 ülkeyi kıyaslayan<br />
tablo ile birlikte<br />
açıkladığımız gibi, cep<br />
telefonundan alınan<br />
vergiler bakımından,<br />
dünya rekoru <strong>Türkiye</strong>’de!..<br />
Bizde, kullanıcıların<br />
yüzde 56 olarak<br />
ödediği vergiler, gelişmekte<br />
olan 50 ülkede<br />
ortalama yüzde 17.1<br />
idi…<br />
AB ülkeleri ile bir kıyaslama<br />
yaptığımızda<br />
da, <strong>Türkiye</strong>’deki vergi-
ler yine AB ortalamasının üç katı.<br />
Cep telefonunu, az kullananlarda<br />
vergilerin, konuşma bedeline oranı daha<br />
yüksek olabiliyor. Bununla ilgili örneklere<br />
aboneliğin ilk yılı ve sonraki yıllar itibariyle<br />
tabloda yer verilmiştir.<br />
Tablodan fark edildiği gibi, özellikle<br />
cep telefonunu az kullananlarda, toplam<br />
kesintilerin işletmeciye net kalan tutara<br />
oranı, ilk abonelikte yüzde 97, sonraki<br />
yıllarda yüzde 75 olabiliyor.<br />
C- HAZİNE PAYINA DA<br />
ÖİV VE KDV<br />
Bu arada, dikkati çeken bir başka<br />
önemli nokta da AB ülkelerinde cep telefonu<br />
ile haberleşmede uygulanmayan<br />
“Hazine Payı” ile ilgili… Hazine Payı<br />
olayında, kullanım bedelinin yüzde 15’i<br />
olarak Hazine’ye aktarılan tutarın, yüzde<br />
25 Özel İletişim Vergisi ile yüzde 18<br />
KDV’sinin de kullanıcı tarafından ödenmesiyle<br />
ilgili… Örneğin, 100 YTL’lik konuşma<br />
bedelinin, 15 YTL’si “Hazine Payı”<br />
olarak Hazine’ye yatırılıyor. Bu pay<br />
üzerinden de hem yüzde 25 ÖİV hem de<br />
yüzde 18 KDV alınıyor.<br />
2008 yılı Bütçe Tasarısının hazırlandığı<br />
şu aylarda, Başbakan’ın daha önce vaat<br />
ettiği gibi, özel iletişim vergisi oranının<br />
aşağı çekilmesi ve Hazine payı üzerinden<br />
ÖTV ve KDV alınmaması, bu konuda<br />
olumlu bir adım olacak.<br />
D- CEP TELEFONUNDAN ÖDEME<br />
Cep telefonu, yalnızca konuşmak,<br />
mesaj göndermek ya da fotoğraf çekmek<br />
için kullanılmıyor.<br />
Bazı ödemelerin de cep telefonu ile<br />
yapılması ya da ürün satın alınması da<br />
mümkün. Örneğin; kitap, CD, DVD,<br />
konser ve organizasyon biletleri, oyuncak,<br />
hediyelik eşya, bilgisayar, televizyon,<br />
elektronik aletler, beyaz eşya, giyim,<br />
aksesuar, fotoğraf makinesi daha neler<br />
neler…<br />
Sisteme üye işyerlerinden, kısa mesaj<br />
WAP veya sesli yanıt sistemi aracılığıyla,<br />
alışveriş ve ödeme yapılabiliyor.<br />
Örneğin, bir çiçek siparişi verip, parasını<br />
da cep telefonu aracılığıyla ödediğinizde;<br />
1- Yüzde 18 KDV<br />
2- Yüzde 25 Özel İletişim Vergisi<br />
3- Yüzde 15 Hazine Payı<br />
TABLO-II : CEP TELEFONU KULLANIMINDA ALINAN VERG‹LER (%)<br />
<strong>Türkiye</strong> 56<br />
Suriye 3<br />
Çin 3<br />
Malezya 5<br />
Nijerya 5<br />
Angola 5<br />
Tayland 7<br />
‹ran 8<br />
Vietnam 10<br />
Filipinler 10<br />
Sudan 10<br />
Endonezya 10<br />
Hindistan 10,3<br />
Guatemala 12<br />
Bolivia 13<br />
Güney Afrika 14<br />
Etiyopya 15<br />
M›s›r 15<br />
Kazakistan 15<br />
Meksika 15<br />
Gana 15<br />
Venezuela 16<br />
Mozambik 17,1<br />
Sri Lanka 18<br />
Rusya 18,5<br />
Senegal 18,5<br />
Azerbaycan 18,5<br />
Kongo 18,5<br />
Fildifli Adalar› 18,5<br />
Cezayir 18,5<br />
fiili 19,2<br />
Romanya 19,2<br />
Peru 19,2<br />
Kamerun 19,4<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Vergi Dünyas›<br />
TABLO-III CEP TELEFONU KES‹NT‹LER‹ VE ‹fiLETMEC‹YE<br />
KALAN NET GEL‹RE ORANI<br />
ÖRNEK :<br />
- Ayl›k kullan›m süresi 63 dakika<br />
- Ortalama dakika ücreti 25 YKr. ABONEL‹⁄‹N SONRAK‹<br />
- Kullan›m bedeli (vergiler hariç) ‹LK YILI (YTL) YILLAR (YTL)<br />
ayl›k 15.7 YTL<br />
1 Kullan›m bedeli (vergiler hariç y›ll›k) 188.8 188.8<br />
2 - Hazine pay› 28.3 0.7<br />
- K.M. Katk› Pay› 28.3 0.7<br />
3 ‹flletmeciye Net Kalan (1-2) 159.8 159.8<br />
4 Yeni Tesis (Ö‹V) 26 -<br />
5 Telsiz Ruhsat Ücreti 10.0 -<br />
6 Telsiz Kullan›m Ücreti 10.0 10.0<br />
7 Özel ‹letiflim V. (188.8 x % 25) 47.2 47.2<br />
8 KDV (188.8 x % 25) 34.0 34.0<br />
9 Kesintiler Toplam› 156.2 120.2<br />
10 Kesintiler toplam›n›n iflletmeciye kalan % 98 % 75<br />
net gelire oran› (9/3)<br />
Bangladefl 19,5<br />
Özbekistan 20<br />
Kolombiya 20<br />
Kamboçya 20<br />
Fas 20<br />
Polonya 20,8<br />
Tunus 21,3<br />
Pakistan 21,3<br />
Arjantin 23,5<br />
Tanzanya 23,5<br />
Kenya 24,5<br />
Ekvator 25,5<br />
Ukrayna 26<br />
Zambia 26<br />
Brezilya 28<br />
Uganda 30<br />
ORTALAMA 17,1<br />
ödüyorsunuz.<br />
Sadece, çiçek değil, cep telefonu aracılığıyla<br />
lahmacun ya da buzdolabı aldığınızda<br />
da KDV’nin yanı sıra yüzde 25<br />
“Özel İletişim Vergisi”, yüzde 15’de “Hazine<br />
Payı” ödüyorsunuz.<br />
Şimdi diyeceksiniz ki “KDV’sini anladık<br />
ama çiçeğin, lahmacunun ve buzdolabının<br />
özel iletişim vergisi ile ne ilgisi<br />
var?”<br />
Haklısınız…Ancak mevzuat böyle…<br />
SONUÇ<br />
Cep telefonlarından, değişik adlar altında<br />
alınan vergilerle, dünya rekorunu<br />
yakalamış bulunuyoruz. Yüksek oranlı<br />
vergiler, bir yandan cep telefonu ve kullanım<br />
talebini olumsuz yönde etkilemekte,<br />
diğer yandan da internet üzerinden<br />
haberleşmeyi yaygınlaştırmaktadır.<br />
Bu aşamada yapılması gereken “Özel<br />
İletişim Vergisi” oranını çekmek ve “Hazine<br />
Payı” üzerinden KDV ve Özel İletişim<br />
Vergisi alınmasını önlemek olmalı.<br />
Fransızların söylediği gibi fazla vergi,<br />
vergiyi öldürüyor.<br />
Vergi yükündeki indirimin, cep telefonu<br />
kullanımı ve görüşmeleri artırıcı<br />
yönü göz önüne alındığında, reel anlamda<br />
bir vergi kaybı olmayacağını ifade<br />
edebiliriz.<br />
19
20<br />
Güncel<br />
DPT'nin tekstil raporu<br />
sektörün moralini bozdu<br />
DPT’nin<br />
raporunda,<br />
kotaların tamamen<br />
kalkmasıyla<br />
tekstilde<br />
önümüzdeki<br />
10 yılda ciddi bir<br />
küçülme<br />
gerçekleşeceği ve<br />
600 bin kişinin de<br />
işsiz kalacağı<br />
öngörülüyor.<br />
T Ü R K ‹ Y E<br />
T E K S T ‹ L<br />
S A N A Y ‹ ‹<br />
‹fiVERENLER‹<br />
S E N D ‹ K A S I<br />
evlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) ha-<br />
D<br />
zırladığı "Türk <strong>Tekstil</strong> ve Hazır Giyim<br />
<strong>Sanayii</strong>nin Değişen Dünya Rekabet<br />
Şartlarına Uyumu" konulu rapor sektörde<br />
moralleri bozdu. Rapor, kotaların<br />
tamamen kalkmasıyla tekstilde önümüzdeki<br />
10 yılda ciddi bir küçülme gerçekleşeceği ve<br />
600 bin kişinin de işsiz kalacağını öngörüyor.<br />
Rapora tepki gösteren tekstil ve hazır giyim sektörü<br />
temsilcileri, çalışmanın<br />
<strong>Türkiye</strong> gerçeklerine<br />
uygun olmadığını<br />
savundu. Raporun<br />
eksik olduğunu<br />
belirten ve talihsiz bir<br />
açıklama olarak nitelendiren<br />
tekstilciler,<br />
çözüm önerisi de sunulmadığınıbelirtiyorlar.<br />
DPT'nin hazırladığı<br />
tekstil ve hazır giyim<br />
raporunu, tek cümle<br />
ile değerlendiren DE-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
BA Yönetim Kurulu Başkanı Esat Sivri, "Ben buna<br />
laf-ı güzaf derim, o kadar" dedi. Sivri, raporu<br />
hazırlayan kişinin tekstili bilmesi gerektiğini<br />
belirterek, raporu saçma bulduğunu söyledi.<br />
<strong>Türkiye</strong> Giyim Sanayicileri Derneği eski Başkanı<br />
Aynur Bektaş ise "Kotaların kalkmasından<br />
sonra böyle bir durumun yaşanmasından korkuluyordu.<br />
Ancak son temmuz rakamlarımız<br />
ihracatımızın yüzde 15.2 arttığını gösteriyor.<br />
Sektör hızla yapılanıyor, ihracat artışı da gösteriyor<br />
ki tekstil ve hazır giyimde iyi yoldayız.<br />
<strong>Türkiye</strong>, İtalya'nın yerini almaya başladı. Kumaşta,<br />
işgücünde, dizaynda başarılıyız. Teknolojik<br />
yatırım gerekli, işgücüne de yatırım yapılmalı"<br />
dedi.<br />
Denizli Sanayi Odası (DSO) Başkanı Müjdat<br />
Keçeci de tekstilin <strong>Türkiye</strong>'nin bir gerçeği olduğunu<br />
belirterek, "<strong>Tekstil</strong>imiz bugün vardır, gelecekte<br />
de olacaktır. <strong>Tekstil</strong> ve konfeksiyonda geleceğin<br />
dünyası teknik tekstil, nanoteknolojidir.<br />
Bizce raporda zor durumda kalacağı bildirilen<br />
tekstil piyasa ürünü haline gelmiş kendini yenileyememiş<br />
tekstilin neticesi böyle olacaktır" dedi.<br />
Teknik tekstil yapan, Ar-Ge'ye bütçe ayıran,
marka ve tasarımı prensip haline getiren<br />
tekstilin böyle bir akıbete uğramayacağını<br />
savunan Keçeci, "Bunların<br />
önü açıktır. Bugün en önemli istihdam<br />
tekstilimizdir. 20 milyar dolar ihracatımız<br />
var. Bu sektörün desteklenmesi lazım.<br />
Hükümetin maliyetleri azaltıcı<br />
destekler vermesi<br />
lazım.<br />
Tedbir alındığında<br />
sorun<br />
olmaz" diye<br />
konuştu.<br />
Selin <strong>Tekstil</strong>'in<br />
ortağı<br />
Sedat Küçüker<br />
de raporda<br />
sözü geçen<br />
bazı parçaların<br />
üretimin<br />
yurtdışına<br />
kaydırılmasının<br />
ülkeyi olumsuz etkileyeceğini söyledi.<br />
Küçüker, "Amaç ülkede işçi istihdamı<br />
ise yurtiçinde üretim yapılmalı.<br />
Mamulü üretirken ucuz yaptırmak<br />
adına, üretimi başka ülkelere kaydırmak,<br />
buradakilerin işsiz kalması ve<br />
ekonomik kayıp anlamına gelir. Üretimi<br />
dışarıya kaydırmak döviz çıktısı demektir.<br />
Bir yandan ‘ülkeye döviz gelsin’<br />
diye toprakları, barajları satıyorlar,<br />
bir taraftan da üretimi yurtdışına kaydırıyorlar.<br />
Bu mantıklı değil. Ne kadar<br />
kalite olursa olsun Çin'den gelen malı,<br />
bizim tüketicimiz gözü kapalı almaz.<br />
Örneğin, Vakko'nun ürettiği bir malın<br />
aynısının Çin'de üretildiğini bilseniz,<br />
bile bile ona aynı parayı vermezsiniz.<br />
Çünkü Çin mallarına karşı bir güvensizlik<br />
var. Bizden mal alan müşterilerimiz,<br />
üretimin bazı kısımlarını dışarıda<br />
yaptırdığımızı öğrenirse bizden mal almaz.<br />
Bize sipariş veren kişi, ürün tamamen<br />
Türk malı olduğundan ve kalitesini<br />
beğendiğinden sipariş veriyor" dedi.<br />
Küçüker, raporda ihracatın yüzde 20<br />
oranında düşeceğine yönelik öngörüyü<br />
de doğru bulmuyor. İhracatın her<br />
şeye rağmen arttığını ifade eden Küçüker,<br />
"Piyasada birçok fabrika kapanıyor,<br />
batıyor ama ihracat yine de artıyor.<br />
DPT'N‹N RAPORUNDA NELER ÖNGÖRÜLÜYOR?<br />
DPT uzman› Emrah Öngüt taraf›ndan<br />
haz›rlanan "Türk <strong>Tekstil</strong> ve Haz›r Giyim<br />
<strong>Sanayii</strong>nin De¤iflen Dünya Rekabet<br />
fiartlar›na Uyumu" isimli çal›flmaya göre<br />
2020'ye kadar <strong>Türkiye</strong>'de tekstil sektöründe<br />
yaflanacak geliflmeler 600 bin kiflinin<br />
ifline mal olacak. Sektörün bugünü<br />
ve gelece¤ine iliflkin saptamalar›n yer<br />
ald›¤› raporda; flu anda <strong>Türkiye</strong>'deki<br />
tekstil sektörünün olgunluk düzeyine<br />
geldi¤ine dikkat çekiliyor. <strong>Tekstil</strong> ve haz›r<br />
giyimde geçifl döneminin en iyi flekilde<br />
yönetilmesi ve de¤iflen dünya rekabet<br />
flartlar›na uyumun sa¤lanmas›n›n <strong>Türkiye</strong>'de<br />
bu sektörün gelece¤ini ve ayn› zamanda<br />
tüm ekonomiyi etkileyece¤i vurgulanan<br />
raporda Çin, AB ülkeleri, <strong>Türkiye</strong>,<br />
Meksika ve Hindistan'›n flu anda en<br />
büyük haz›r giyim ihracatç›s› ülkeler oldu¤u<br />
kaydediliyor.<br />
Dünya Ticaret Örgütü'nün ald›¤› kotalar›n<br />
kald›r›lmas› karar›n›n 2005 y›l›<br />
itibariyle uygulanmaya bafllad›¤›na dikkat<br />
çekilen raporda, bu karar›n etkilerinin<br />
önümüzdeki y›llarda daha net görülece¤i<br />
vurgulan›yor. Rapora göre kotalar›n<br />
kald›r›lmas› <strong>Türkiye</strong> aç›s›ndan<br />
önemli bir dezavantaj olacak. Çin ve<br />
Hindistan ise kotalar›n kald›r›lmas›yla<br />
avantaj elde edecek. Kotalar 2020 y›l›na<br />
kadar kademeli olarak kald›r›lacak.<br />
Raporda bu durumun ülkelere etkileri<br />
de hesaplan›yor. Buna göre Çin ve Hindistan'›n<br />
tekstil ve haz›r giyimde elde<br />
edece¤i avantaja ba¤l› olarak, <strong>Türkiye</strong>'nin<br />
tekstil ihracat›nda yüzde 20, haz›r<br />
giyim ihracat›nda ise yüzde 47 azalma<br />
yaflanabilecek. Kotalar›n kald›r›lmas›yla<br />
üretimde de de¤iflim yaflanacak<br />
ve <strong>Türkiye</strong>'nin tekstil üretimi yüzde<br />
23.1, haz›r giyim üretimi de yüzde 33.4<br />
azalacak. Üretim ve ihracat kayb›n›n<br />
yarataca¤› refah kayb› ucuz ithalat yoluyla<br />
bir ölçüde telafi edilebilse bile toplam<br />
ülke refah›nda azalma yaflanacak.<br />
Tüm bu geliflmelere ba¤l› olarak,<br />
2018'e kadar <strong>Türkiye</strong>'deki tekstil istihdam›nda<br />
yüzde 23, haz›r giyim istihdam›nda<br />
ise yüzde 33 azalma olabilecek.<br />
Toplamda 600 bin kiflilik istihdam kayb›<br />
yaflan›rken tüm sektördeki istihdam<br />
kayb› da yüzde 30 düzeyinde olacak.<br />
Buna karfl›n Çin ve Hindistan hem<br />
üretimlerini hem de istihdamlar›n› art›racak.<br />
Rapora göre Çin tekstilde yüzde<br />
12.4'lük, haz›r giyimde ise yüzde<br />
31.3'lük üretim art›fl› yaflayabilecek. Hindistan'›n<br />
tekstilde üretim art›fl› 0.7, haz›r<br />
giyimde ise yüzde 4.6 olacak. Çin'de is-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
tihdam 2018 y›l›na gelindi¤inde tekstilde<br />
yüzde 12.2, haz›r giyimde yüzde 30.4<br />
yükselecek. Hindistan'da 2018 y›l›nda<br />
tekstildeki istihdam art›fl› yüzde 0.8, haz›r<br />
giyimde ise yüzde 4.8 olarak bekleniyor.<br />
<strong>Tekstil</strong> sektörünün tüm dünyada yeniden<br />
yap›land›¤›na dikkat çekilen raporda,<br />
geçmiflte elde edilen kârl›l›klar›n<br />
yeni dönemde elde edilemeyece¤i, "ne<br />
üretsen, kaça üretsen sat›l›r ve para kazan›l›r"<br />
devrinin yaflanmayaca¤›na dikkat<br />
çekiliyor. YTL'nin afl›r› de¤erli olmas›n›n<br />
sektörün ihracat›n› olumsuz etkiledi¤i<br />
ancak makro dengelerin en temel<br />
husus oldu¤una vurgu yap›lan raporda,<br />
bunun için art›k sektörün maliyet d›fl› rekabet<br />
unsurlar›nda de¤iflime aç›k olmas›<br />
gerekti¤i belirtiliyor. Sektörün en temel<br />
sorununun kay›td›fl›l›k oldu¤u vurgulanan<br />
raporda tüm sektörde firmalar›n<br />
yüzde 40'›n›n kay›td›fl› oldu¤u belirtiliyor.<br />
Raporda, <strong>Türkiye</strong>'de tekstil ve haz›r<br />
giyim sektöründeki yeniden yap›lanmada<br />
firma sahipli¤inin de¤iflmesinin, flirketlerin<br />
hayatta kalmas›nda faydal› olaca¤›<br />
vurgulan›yor. Raporda üretimin her<br />
parças›n›n <strong>Türkiye</strong>'de sürdürülmesi yerine<br />
baz› parçalar›n üretimin daha avantajl›<br />
oldu¤u ülkelere kayd›r›lmas› isteniliyor.<br />
Rapora göre böylelikle katma de¤erin<br />
ve belli bir istihdam›n <strong>Türkiye</strong>'de kalmas›<br />
sa¤lanabilecek. "Bu süreç<br />
2008'den önce tamamlanmal›" denilen<br />
raporda, finansal kapasitesi, üretim ve<br />
yönetim becerileri yetersiz, rekabet güçlü¤ü<br />
içindeki baflta KOB‹'ler olmak üzere<br />
baz› firmalar›n sektörden ç›kmas› gerekti¤i<br />
kaydediliyor.<br />
Raporda, <strong>Türkiye</strong>'nin ‹spanya örne-<br />
¤inde oldu¤u gibi h›zl› ve tasar›ma dayal›<br />
üretim yapabilen markalar oluflturmas›<br />
gerekti¤i belirtiliyor. Rapora göre ‹spanyollar›n<br />
Zara isimli markas› gibi markalar<br />
oluflturulmal›. Raporda üç tane firmaya<br />
5 y›ll›k sürede firma bafl›na 50 milyon<br />
dolar markalaflma teflviki verilmesinin<br />
bütçeye getirece¤i y›ll›k yükün 40.5 milyon<br />
YTL olaca¤› vurgulan›yor. Raporda,<br />
esnek üretime geçilmesi gerekti¤i belirtilirken<br />
rapora göre sektörde teknolojiye<br />
dayal› rekabetçi yap›n›n sa¤lanmas›<br />
flart. Bunun için tekstil makineleri ve<br />
tekstil kimyas› alan›ndaki çal›flmalar›n<br />
desteklenmesi öneriliyor. Raporda bu<br />
çal›flmalar yap›ld›¤›nda üretim ve istihdam<br />
azalsa da ihracat ve yarat›lan katma<br />
de¤erin sürdürülebilece¤ine dikkat<br />
çekiliyor.<br />
21
22<br />
Güncel<br />
İşsizliğin artması ile ihracatın düşmesi<br />
orantılı değil. Fabrikalarda çıkarılan işçilerin<br />
çoğu üretime direkt olarak katkısı<br />
olmayan kişiler. Örneğin fabrikada<br />
5 tane şoför varsa 3'ünü çıkarıyor, çaycı<br />
10 taneyse 2'ye düşürüyor, idari personel<br />
sayısını azaltıyor işadamları, ama<br />
üretime direkt katkısı olanı, makinenin<br />
başında oturanı işten çıkarmıyor" dedi.<br />
'Talihsiz aç›klama'<br />
Funika<br />
Holding Yönetim<br />
Kurulu<br />
Başkanı Osman<br />
Nuri<br />
Sözkesen, raporun<br />
hoş olmadığınısöyledi.<br />
DPT gibi<br />
önemli bir birimin,<br />
tekstil<br />
ve hazır giyim<br />
sektörüne yöneliköngörüleriniaçıklarken,<br />
bunun yanı sıra çözüm önerilerini<br />
de sunması gerektiğini belirten Sözkesen,<br />
raporun, 'Boşuna uğraşmayın,<br />
2020 yılına kadar yok olacaksınız' dediğini<br />
söyledi. Sözkesen, "Raporda çözüm<br />
yolları yok. Markalaşmaya, inovasyona,<br />
teknik tekstile yatırım gibi çözüm<br />
yolları sunulmamış. Çözüm yolları<br />
sunulup, 'Bunlar yapılmadığı takdirde<br />
başınıza şu gelecek' şeklinde daha<br />
anlamlı bir açıklama yapılmalıydı.<br />
Bunlar yapılmazsa şu olur, tedavisi budur<br />
denmeliydi. Talihsiz bir açıklama.<br />
Üslup hiç hoş değil" dedi.<br />
Ekonominin şimdiki gibi gittiği sürece,<br />
raporun öngörülerinin doğru olduğunu<br />
belirten Sözkesen, "Teknolojiye<br />
geçiş yapılmazsa, yenilikçi ticari<br />
ürünler piyasaya sunulmazsa, raporda<br />
öngörülenler gerçekleşebilir. Tespit<br />
doğru ama anlatımı yanlış, beyan eksikliği<br />
var. Bu tür açıklamalar, sektörü<br />
çok olumsuz etkiler. <strong>Tekstil</strong> firmalarının<br />
moralini bozar, şevkini kırar. Milyonlarca<br />
insanın çalıştığı, istihdam konusunda<br />
bir numara olan bir sektörün<br />
mali piyasalarla olan ilişkilerini bozar.<br />
DPT, böyle bir raporu kamuoyuna duyurmaktan<br />
çok hükümete sunmalı ve<br />
reçetesini de kamuoyuna açıklamalıydı.<br />
Madem adı Devlet Planlama Teşkilatı,<br />
olumsuz öngörülerini olumluya<br />
çevirecek çözümler sunmalıydı" diye<br />
konuştu.<br />
Denizli <strong>Tekstil</strong> ve Giyim Sanayicileri<br />
Derneği (DETGİS) Başkanı Kazım<br />
Arslan ise "Rapor, işsizlik konusunda<br />
gerçekleri yansıtıyor. Bugün yaşadığımız<br />
sistem içerisinde, ihracat yapma<br />
oranı her gün azalıyor. Elbette sürekli<br />
zarar eder hale gelmiş olan ihracatçı<br />
firmalar gün gelecek işletmelerini kapatacak.<br />
Bu gidişatın sonu, burayı gösteriyor.<br />
Teşvikler nedeniyle, teşviksiz<br />
illerde tekstil giderek küçülüyor" diye<br />
konuştu. DPT'nin raporundaki, üretimin<br />
her parçasının <strong>Türkiye</strong>'de sürdürülmesi<br />
yerine bazı parçaların, başka<br />
ülkelere kaydırılması ve bazı firmaların<br />
sektörden çıkmasına da destek verilmesi<br />
yönündeki görüşe ise karşı çıkan<br />
Arslan, "Gelişmiş ülkelerde bunlar<br />
olabilir ama henüz <strong>Türkiye</strong> gibi emekleme<br />
safhasında olan ülkelerde işletmeler<br />
kapatılırsa işsiz çoğalır. Dış ülkeler,<br />
<strong>Türkiye</strong>'de KOBİ gücünün olmasını<br />
istemiyor. Ülkemizde ise işletmelerimizin<br />
çoğu KOBİ niteliğinde. Raporda belirtilenler<br />
uygulanırsa, hem KOBİ'ler<br />
azalır hem üretim azalır hem de işsiz<br />
çoğalır. Rapor, <strong>Türkiye</strong> gerçeğine uygun<br />
değil. Masa başında, teorik olarak<br />
hazırlanmış bir program. İşletmeler kolay<br />
kurulmuyor" dedi.<br />
Tan <strong>Tekstil</strong> Yönetim Kurulu Başkanı<br />
İbrahim Tan, raporda sektörün küçüleceğine<br />
dair öngörünün doğru olduğunu<br />
ancak üretimin bir kısmının yurtdışına<br />
kaydırılmasının, iç piyasaya darbe<br />
vuracağını söyledi. Tan, "Döviz kurlarındaki<br />
düşüş nedeniyle bir sıkıntı var.<br />
Doğal gaz, SSK maliyetleri gibi yükler<br />
büyük sorun oluşturuyor. Biz bu şartlarda<br />
rakip ülkelerle rekabet edemiyoruz.<br />
Bu şartlara 2 yıl mı, 5 yıl mı dayanırız,<br />
2020'ye kadar böyle gider mi bilmiyorum.<br />
Rapor doğru gibi görünüyor.<br />
<strong>Tekstil</strong>de rekabet direnci kırıldı. <strong>Tekstil</strong>-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
de,teknolojileri ileri seviyedeolmayanlar<br />
rekabet<br />
gücünü kaybetti"<br />
dedi.<br />
Tan, bazı parçalarınyurtdışındaüretilmesinin<br />
ise iç<br />
piyasadaki<br />
sektöre darbe<br />
vuracağı görüşünde.<br />
Tan,<br />
"Üretimin bazı<br />
parçalarının yurtdışında yapılması,<br />
istihdamın küçülmesine sebep olur. Faizler<br />
düşürülmeli, döviz fiyatı artırılmalı<br />
ve özellikle ihracatçı sanayicinin<br />
enerji fiyatları düşürülmeli ki rekabet<br />
edebilsin. Biran önce tedbir alınmalı,<br />
yoksa raporda söylenenlerin gerçekleşmesi<br />
2020'yi bulmaz" diye konuştu.<br />
Denizli <strong>Tekstil</strong> ve Konfeksiyon İhracatçıları<br />
Birliği (DETKİB) Başkanı Raşit<br />
Güntaş ise <strong>Türkiye</strong>'deki tekstil sektörünün<br />
diğer ülkelerle aynı şartlara kavuştuğunda<br />
azalmadan çok ihracatta artış<br />
olacağını belirtti. Güntaş, "Belki 2018<br />
yılına kadar 600 bin kişi işsiz kalabilir<br />
ama yenilenen teknoloji ile 20 milyar<br />
dolar olan tekstil ihracatımız 60 milyar<br />
dolara çıkar ben de bunu iddia ediyorum.<br />
Zaten kotalar kalkmış vaziyette.<br />
Belli başlı ürünlerde yapılıyor. Bazı<br />
konfeksiyon ürünlerine uygulanıyor"<br />
diyerek hedefin büyüklüğünü ortaya<br />
koydu.<br />
Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon<br />
İhracatçıları Birliği Başkanı Şenol<br />
Şankaya da "Yeni olan hükümet sektörün<br />
sorunlarına çözüm bulmalı. Uygulanan<br />
yüksek faiz politikası aşırı değerli<br />
YTL yarattı. Maalesef bu şekilde ihracatçının<br />
kârı ve emeği faize yönlendiriliyor.<br />
İhracatçı pazar kaybetmemek için<br />
para kaybediyor. Uzakdoğu’da, gelişmekte<br />
olan ülkelerde inanılmaz ihracat<br />
patlaması yaşıyor. İstihdam üzerindeki<br />
yükün azaltılması gibi iyileştirmelerin<br />
yapılması durumunda, ihracatçının<br />
performansı artacak" dedi.
Çin tekstil ve giyimi dünyaya zehir saç›yor<br />
in'de üretilen bazı oyuncakla-<br />
Ç<br />
rın zararlı olduğunun ortaya<br />
çıkmasından sonra, şimdi de<br />
tekstil ürünlerinde tehlikeli<br />
seviyede formaldehid bulunduğu<br />
ortaya çıktı. Yeni Zelanda'daki tüketici<br />
haklarıyla ilgili bir televizyon<br />
programı, Çin'den ithal edilen yünlü ve<br />
pamuklu giysilerde güvenli seviyenin<br />
900 katı kadar formaldehid bulunduğunu<br />
ortaya çıkardı. Bunun üzerine hükümet<br />
de soruşturma başlattı.<br />
“Target" adlı programın yapımcısı<br />
Simon Roy, resmi kurum Agriquality'nin<br />
bilim adamlarının, çeşitli çocuk<br />
ve yetişkin giysilerini incelediğini<br />
belirterek, sonuçların, bir hata yapıldığını<br />
düşündürtecek derecede şaşırtıcı<br />
çıktığını söyledi. Kumaşların sürekli<br />
ütülü gibi olmasını sağlayan<br />
kimyasal bir koruyucu olan formaldehid<br />
maddesinin deride alerjiden kansere<br />
kadar birçok sağlık sorununa sebep<br />
olabileceği belirtiliyor.<br />
Tüketici Hakları Bakanlığı Genel<br />
Müdürü Liz MacPherson, konuyu<br />
çok ciddiye aldıklarını belirterek,<br />
araştırma başlattıklarını söyledi. Bu<br />
arada, The Warehouse adlı parakende<br />
satış firması, pazen pijamalarının alev<br />
almasıyla 2 çocuğun yanması üzerine,<br />
hafta sonunda Çin'de üretilen pijamaları<br />
piyasadan toplama kararı aldı.<br />
Hollanda ise başta oyuncak ve<br />
tekstil ürünleri olmak üzere son dönemlerde<br />
Çin yapımı ürünlerde kansere<br />
yol açan zehirli maddelere rastlanılması<br />
üzerine, bu ülkeden ithal ettiği<br />
mallar üzerindeki kontrollerini artırdı.<br />
Ekonomi Bakanlığı Devlet Sekreteri<br />
Frank Heemskerk, Çin ithal<br />
ürünlerinin ülkeye girişinde kalite ve<br />
insan sağlığı yönünden AB ölçülerini<br />
de dikkate alarak denetimlerinin sıklaştırıldığını<br />
açıkladı. Tüm kurum ve<br />
kuruluşlarla ilişkiye geçildiğini belirten<br />
Devlet Sekreteri, bu kurumların<br />
da konunun önemini bildiklerini, sorunun,<br />
tüketici çıkarlarının yanı sıra<br />
uluslararası ticaret açısından da büyük<br />
önem taşıdığını söyledi.<br />
Devlet Sekreteri Heemskerk, sorunun<br />
çözümünün Çinli yetkililerle görüşmekten<br />
geçtiğini vurguladı ve bu<br />
çerçevede üst düzey bir heyetin gelecek<br />
ay Hollanda'ya resmi ziyarette<br />
bulunacağını anımsatarak, bu görüşmelerde<br />
konunun ayrıntılı olarak ele<br />
alınacağını kaydetti.<br />
Bu arada Çin’den ithal edilen<br />
ürünleri taşıyan konteynerlerin hemen<br />
hemen yarısının insan sağlığı<br />
açısından tehlikeli olan zehirli gazlar<br />
içerdiği bildirildi.<br />
Hollanda Halk Sağlığı ve Çevre<br />
Enstitüsü uzmanlarının yaptığı denetimlerde,<br />
başta ağaç ürünleri olmak<br />
üzere yükün taşındığı konteynerlerde,<br />
insan vücuduyla temas sırasında<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
tehlikeli olabilecek zehirli madde kalıntıları<br />
belirlendi. Uzmanlara göre,<br />
yük yola çıkmadan önce olası zararlı<br />
böceklere karşı ürüne ve konteynerlerin<br />
dışına zehirli gaz sıkılıyor ve bu<br />
gazın sıkıldığını bildiren uyarı etiketleri<br />
konteynerlere, maliyeti artıracağı<br />
gerekçesiyle yapıştırılmıyor.<br />
Uzmanların verdiği bilgiye göre,<br />
zehirli gazlar, özellikle sentetik ürünlerde,<br />
yatak ve halılarla mobilyalarda<br />
aynen kalabiliyor. Hollanda'da geçen<br />
hafta Çin yapımı piyasaya sürülen<br />
bin 300 dolayındaki yatakta zehirli<br />
madde bulunduğu öğrenilmiş ve tüketicilerin<br />
geri getirmesi istenmişti.<br />
Yataklarda zehirli madde bulunduğu,<br />
Rotterdam Limanı’nda aynı yataklardan<br />
bir parti mal üzerinde yapılan<br />
kontrol sırasında fark edilmiş ve<br />
kontrol edilen bütün yataklarda zehirli<br />
maddeye rastlanmıştı.<br />
23
24<br />
Güncel<br />
Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›, üyelerinin rekabet<br />
gücünü “6 Sigma” e¤itimi ile art›r›yor<br />
ürk <strong>Tekstil</strong> Vakfı, üyelerini kü-<br />
T<br />
resel rekabete hazırlamak için<br />
“6 Sigma” konusundaki eğitim<br />
çalışmalarına ağırlık verecek.<br />
Matris Danışmanlık aracılığıyla<br />
verilen ve maliyeti Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı<br />
tarafından karşılanan eğitimden bugüne<br />
kadar Saray Halı ve Bahariye Mensucat<br />
yararlandı. Eğitimler Karsu’da devam<br />
ederken, Söktaş çalışanları ise Ekim’de 6 Sigma<br />
eğitimi almaya başlayacak. Verilen eğitimler şirketlerin<br />
uluslararası pazarlarda etkinliğini artırırken, şirketlerin<br />
mali bünyelerine de ciddi katkılar sağlıyor. Bizzat Saray<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Halı yetkililerinin aktardığı verilere göre<br />
Saray Halı’da tamamlanan 10 adet 6<br />
Sigma projesinin iş sonuçlarına katkısı<br />
1.5 milyon dolar olarak ölçüldü. Bahariye’de<br />
ise 6 Sigma eğitiminin ilk katkısı<br />
300 bin YTL olarak ölçüldü. Vakıf yeni<br />
dönemde daha farklı bir yöntem izleyerek<br />
6 Sigma eğitimlerini sürdürecek.<br />
Katılım konusunda son tarih ise 24<br />
Eylül olarak belirlendi.<br />
6 Sigma eğitiminin firmalara katkısının büyük olduğunu<br />
belirten Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı Genel Sekreteri Oğuzhan<br />
Oğuz, amaçlarının küresel rekabet karşısında üyelerinin
kurumsal kabiliyetlerini ve güçlerini<br />
artırarak atılım yapmalarını sağlamak<br />
olduğunu söyledi.<br />
Oğuz, “Bu amaçla Türk <strong>Tekstil</strong><br />
Vakfı, kuruluş ilkesi olan Türk tekstil<br />
sanayiinin, ülke ekonomisi ve dünya<br />
pazarlarında etkinliğini sürdürmesinin<br />
en etkin araçlarından biri olan Altı<br />
Sigma vizyonu, metodolojisi ve sistemini<br />
vakıf yönetimi olarak benimsemiş<br />
ve <strong>2007</strong> senesinde Saray Halı,<br />
Karsu ve Bahariye Mensucat’ta uygulamalara<br />
başlanmıştır” dedi.<br />
“<strong>2007</strong> yılı içinde yaptığımız pilot<br />
çalışmalardan oldukça başarılı sonuçlar<br />
elde ettik” diyen Oğuzhan Oğuz<br />
şunları söyledi: “Hem uygulayan<br />
üyelerimiz hem de Vakıf yönetimi<br />
olarak şunu rahatlıkla ifade edebiliriz<br />
ki; sunulan 6 Sigma danışmanlık hizmetlerinin<br />
bilgi, birikim ve deneyim<br />
düzeyi dünyadaki en iyiler arasında<br />
yer almakta. Seçtiğimiz danışmanlık<br />
kuruluşunun uyguladığı metotlar ve<br />
yetkinlikleri, verilen hizmetlerin iş sonuçlarına<br />
yansıması konusundaki sonuç<br />
odaklılıkları, dünyadaki en iyi<br />
danışmanlar düzeyinde olduğunu<br />
gösteriyor. Bu yansımayı üyelerimizin<br />
sağladığı kazançlar ile de ölçebildik.”<br />
Oğuzhan Oğuz, vakıf olarak 6 Sigma<br />
eğitimine başlamalarıyla ilgili sürecin<br />
ise geçen yıl kasım ayında işbaşı<br />
yaptıktan sonra başladığını anlattı.<br />
Oğuz, “Vakıfta iş başı yaptıktan sonra<br />
bir fatura geldi. Eğitim faturasıydı.<br />
Ancak verilen eğitimlerin kontrol<br />
edilmediğini gördük. Eğitimler için<br />
1997’de anlaşma yapılmış, 2006’ya kadar<br />
devam etmiş. Eğitimi veren eğitmenle<br />
görüşüp şirketlere hangi eğitimleri<br />
verdiğini sorduk. Hepsini saydı.<br />
30 ayrı eğitim vardı. İşçi güvenliği<br />
falan. En son kullandığı kelime ise 6<br />
Sigma’ydı. Ondan sonra internette ve<br />
kitaplarda 6 Sigma eğitiminin ne olduğunu<br />
araştırdım. 6 Sigma eğitimini<br />
uygulayan şirketlerin ne faydalar sağladığını<br />
öğrendim” dedi.<br />
6 Sigma kurulufllar›n karl›l›¤›n› olumsuz<br />
etkileyen, pazardaki konumunu zay›flatan<br />
sorunlar› do¤ru olarak tespit etmeyi,<br />
sorunlar› önceliklendirme ve bunlar› h›zl›<br />
ve baflar›l› bir flekilde çözebilme becerisini<br />
en üst düzeye ç›karmay› amaçl›yor.<br />
Sistem bunun için üst ve orta kademe yöneticilere<br />
do¤ru zamanda, do¤ru yerde,<br />
do¤ru karar› verebilmelerini sa¤layan bütün<br />
teknik ve sosyal donan›m› kazand›rarak,<br />
engelleri ortadan kald›rmay› hedefliyor.<br />
Alt› Sigma, her sektörden iflletmelerde<br />
uygulanabiliyor.<br />
Alt› Sigma’n›n baflar›s›nda, metodolojinin<br />
uygulamalar›n› gerçeklefltirecek çal›flanlar›n<br />
e¤itimi önem tafl›yor. Kurulufllarda<br />
sistemin omurgas›n› oluflturan “Kara<br />
Kuflak”lar, her türlü donan›ma sahip olacak<br />
flekilde befl aya yay›lan toplam 23<br />
günlük, hem teorik hem de kat›l›mc›lar›n<br />
kendi flirketlerindeki gerçek iyilefltirme<br />
projeleri için uygulamal› e¤itimden geçiyorlar.<br />
6 Sigma e¤itimleri “Tan›mlama Faz›”,<br />
“Ölçme Faz›”, “Analiz Faz›”, “‹yilefltirme<br />
Faz›” ve “Kontrol Faz›” olmak üzere<br />
Bilginin ifllevselli¤ini kurumun geneline<br />
yayabilecek k›sa, orta ve uzun vadeli<br />
Alt› Sigma yay›l›m politikalar› planlanmal›d›r.<br />
Dan›flmanlar›m›z bunu flu dört fazda<br />
aç›kl›yor.<br />
Sistemin bafllang›c› kabul edilen<br />
“planlama ve altyap›” faz›nda, üst yönetimle<br />
birlikte flirketin ifl hedeflerine uygun<br />
6 Sigma stratejisi, organizasyonu ve uygulama<br />
plan› oluflturularak program›n “Liderlik<br />
Ekibi” ve “fiampiyon”u seçilir. Ard›ndan,<br />
6 Sigma’n›n flirkette nas›l yürütülece¤ini<br />
belirleyen 6 Sigma altyap›s›/el kitab›<br />
haz›rlan›r.<br />
“Uygulama ve yay›l›m” ad› verilen<br />
ikinci fazda yönetimle birlikte 6 Sigma<br />
stratejisine uygun, iyilefltirmeye aç›k alanlar,<br />
“Kara Kuflak” ve “Yeflil Kuflak” adaylar›<br />
belirlenir ve ilk projeler tan›mlan›r. “Kara<br />
Kuflak” ve “Yeflil Kuflak” e¤itimleri de bu<br />
fazda bafllar ve ilk projelerin tamamlan-<br />
Yaptıkları araştırma sonucunda eski<br />
eğitmenin, böyle bir eğitimi verme<br />
konusunda sertifikası dahi olmadığını<br />
belirlediklerini ifade eden Oğuz,<br />
anlaştıkları Matris Danışmanlık ile<br />
yeni bir eğitim sürecine başladıklarını<br />
söyledi.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
6 S‹GMA NED‹R?<br />
fazlara dayal› olarak veriliyor. E¤itimi alan<br />
çal›flanlar, çal›flt›klar› flirketlerin karl›l›¤›n›<br />
ve verimlili¤ini art›rmak için kullanabilecekleri<br />
araçlarla donan›yorlar.<br />
1980’li y›llarda ortaya ç›kan 6 Sigma<br />
tüm dünyada h›zla yayg›nlafl›yor. Bu yönetim<br />
sisteminin bu kadar h›zl› benimsenmesinde,<br />
bugüne kadar yaflanm›fl baflar›l›<br />
deneyimlerin de etkisi bulunuyor. Sistemi<br />
ilk uygulayan Motorola ve General<br />
Electric bu baflar› hikayelerine en iyi iki örne¤i<br />
oluflturuyor.<br />
Alt› Sigma çözülemezmifl gibi görünen<br />
ve bu nedenle kurulufllar›n gerçek rekabet<br />
gücünü yakalamalar›n› engelleyen<br />
önemli problemlerin çözülmesini sa¤layan<br />
bir altyap›, metodoloji ve geliflkin<br />
araçlardan olufluyor. Bu sayede kurulufllar<br />
karl›l›klar›n› ve performanslar›n› art›rabiliyorlar.<br />
Alt› Sigma, bilgi, deneyim ve uzmanl›¤a<br />
dayal› tüm araçlar› bir araya getiren,<br />
veriye dayal› bir yönetim metodolojisi<br />
olarak tan›mlanabilir. En özet anlat›mla<br />
Alt› Sigma Operasyonel Mükemmellik<br />
yolculu¤unun ad›d›r.<br />
6 Sigma’n›n kurumsal yay›l›m› nas›l olmal›?<br />
mas› ve sonuçlar›n›n al›nmas›yla bu faz<br />
tamamlanm›fl olur. Bu faz›n tamamlanmas›,<br />
6 Sigma yat›r›m›n›n finansal geri<br />
dönüflünün de al›nmaya bafllamas› anlam›na<br />
gelir.<br />
Üçüncü faz olan “sürdürme ve yay›l›m”,<br />
programa yeni Kara Kuflaklar ve<br />
Yeflil Kuflaklar›n kat›lmas›n› sa¤layarak,<br />
6 Sigma metodolojisinin yay›l›m›n›<br />
h›zland›rmay› ve günlük yaflama tamam›yla<br />
entegre etmeyi amaçlar. “Kurumsal<br />
davran›fl biçimi” ad› verilen dördüncü<br />
fazda ise, mevcut problemlerin çözülmesi<br />
konusundaki elde edilmifl kurumsal<br />
davran›fl biçimlerinin ötesine<br />
geçilerek, yeni ürünlerin veya süreçlerin<br />
problemsiz olarak tasarlanmas› ve<br />
devreye al›nmas›n› sa¤layacak sistemler<br />
oluflturulur. Bu sistemlerin uygulanmas›<br />
ve süreklili¤inin sa¤lanmas› garanti<br />
alt›na al›n›r.<br />
6 Sigma’nın en önemli özelliğinin<br />
“proje geliştirmek” olduğunu belirten<br />
Oğuz, “Proje sonuçlandığında bir<br />
yıl içinde yaptığınız iyileştirmeden<br />
fabrikanın kazancını ölçebiliyorsunuz.<br />
En güzel tarafı bu” dedi. 6 Sigma’nın<br />
bir metodoloji olduğunu be-<br />
25
26<br />
Güncel<br />
lirten Oğuz, “Şu anda <strong>Türkiye</strong>’de en<br />
başarılı firmalardan bir tanesi TAI.<br />
Hata oranında milyonda 200’e kadar<br />
düşmüşler. Sürekli ölçümler yapılıyor.<br />
Özel bilgisayarlar kullanılıyor”<br />
diye konuştu.<br />
6 Sigma eğitiminin ne olduğunu<br />
anlamak ve üyelere anlatmak için<br />
kendisinin de 2 haftalık bir programa<br />
katıldığını belirten Oğuzhan Oğuz,<br />
“2008’deki eğitim talebimizi toplamak<br />
için 100 üyemize faks geçtik. 6<br />
Sigma’yı 9 firma talep etti. 6 Sigma’yı<br />
alabilecek öğrencide aranan vasıflarını<br />
açıklayınca da bu sayı 9’dan 4’e<br />
düştü. Çünkü eğitimi alacak kişinin<br />
laptop kullanabilmesi ve yabancı dil<br />
bilmesi gerekiyor. Ayrıca 23 günlük<br />
kesintisiz eğitim isteniyor. Böyle<br />
olunca da fabrikanın, kalifiye elamanları<br />
üretimden çekmesi gerekiyor. Yani<br />
5 ay boyunca ayda bir hafta olmak<br />
üzere eğitime göndermeleri gerekiyor.<br />
Ayrıca eğitime katılanlara verilen<br />
ödevler var” dedi.<br />
Bu tür zorluklara karşın Saray Halı’nın<br />
bu eğitimi aldığını ve eğitime<br />
katılan kişilerden 23 gün boyunca hiçbir<br />
fayda sağlayamadığını belirten<br />
Oğuz şunları söyledi: “20-22 bin Euro<br />
harcama yaptık. Ama firma 1.5 milyon<br />
dolar getiri sağladı. Bu getiriye<br />
rağmen firmalar zaman ayırmıyor.<br />
Bunun nedenini araştırdığımızda, bu<br />
işi bilenin de bilmeyenin de yaptığını<br />
gördük. Ayrıca 6 Sigma konusu yüzeysel<br />
anlatıldığı için firmalar ilgi<br />
göstermiyor. Saray Halı’yı ikna ettik.<br />
Bedava bir eğitim verdik. Ama Saray<br />
Halı da elini taşın altına soktu. 18 personelini<br />
23 gün boyunca üretim bandından<br />
aldı, eğitime soktu ve karşılığını<br />
da gördü. Önemli olan üst yönetimi<br />
ikna etmek. Çünkü eğitim alan<br />
kişi proje hazırladığı zaman üst yönetimin<br />
bunu desteklemesi gerekiyor.<br />
Beyaz yakalı bir insan fabrikada ‘Şunlar<br />
değişmeli, değişirse fayda sağlarız’<br />
dediği zaman patron da ‘Hadi canım<br />
sen de bu işi nerden biliyorsun’<br />
derse bu iş başından kabul edilmemiş<br />
olur.”<br />
“Kara Kuşak” ve “Yeşil Kuşak”<br />
olarak adlandırılan iki çeşit 6 Sigma<br />
eğitimi bulunduğunu belirten Oğuz,<br />
“Kara kuşak eğitimi 23, yeşil kuşak<br />
eğitimi ise 10 gün sürüyor. İki kuşak<br />
arasında eğitimin kalite farkı var. Bir<br />
yeşil kuşaktan sağlanacak ortalama<br />
kişi başına katkı 50 bin dolarken, kara<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
kuşak için 100 bin dolar gösteriliyor.<br />
Bahariye 10 kişilik yeşil kuşak eğitimi<br />
aldı ve 300 bin YTL fayda sağladı. Eğitim<br />
firmasına ise sadece 8 bin dolar<br />
ödedik. Şu anda eğitimler 5 ay sürüyor.<br />
Projeler sırasında eğitimi alan kişi<br />
yönlendiriliyor. Sağlanan fayda çok<br />
güzel. Üç üyemizden somut sonuçlar<br />
aldık.”<br />
2008’de sadece 6 Sigma eğitimi<br />
Kimler proje lideri<br />
(Kara Kuflak/Yeflil Kuflak) olabilir?<br />
6 Sigma Proje Lideri’nin (Kara Kuflak/Yeflil Kuflak) görevi yönetim taraf›ndan kendisine<br />
verilen iyilefltirme projelerini 6 Sigma metodolojisine uygun olarak (DMAIC) yönetmek,<br />
zaman›nda ve baflar›l› flekilde tamamlanmas›n› sa¤lamakt›r.<br />
Kara Kuflak/Yeflil Kuflak seçim kriterleri flunlar:<br />
1. Liderlik potansiyeline sahip olmas›,<br />
2. Hem akademik zekas›n›n (IQ) hem de duygusal zekas›n›n (EQ) yüksek olmas›,<br />
3. Uygun sunufl ve iletiflim potansiyeline sahip olmas›,<br />
4. En az orta düzeyde okuma ‹ngilizcesi bilgisine sahip olmas›,<br />
5. Sayg›n bir kifli olarak tan›n›yor olmas›,<br />
6. Kurulufla uzun süreli katk› sa¤layaca¤›na inan›lan bir kifli olmas›,<br />
7. Dinamik, yenilikçi pozitif bir kiflili¤e sahip olmas›,<br />
8. Yüksek mental, fiziksel ve sosyal dirence sahip olmas›.<br />
9. Matemati¤e karfl› antipati sahibi olmamak.<br />
Üye kurulufllar›n yapmas› gerekenler<br />
• Üye kurulufl Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›'n›n<br />
deste¤iyle kendisine verilecek Alt› Sigma<br />
hizmetleri sonucunda elde edece¤i gizlilik<br />
kapsam›na girmeyen proje bilgilerinin ve<br />
finansal kazanç bilgilerinin fikri mülkiyet<br />
haklar›n› Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ile paylaflaca-<br />
¤›n›, bu bilgilerle ilgili her türlü yaz›l› ve<br />
sözlü materyalin Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› taraf›ndan<br />
vak›f üyeleri ve Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›’n›n<br />
uygun gördü¤ü mecralarla paylafl›laca¤›n›<br />
kabul ve beyan eder.<br />
• Alt› Sigma e¤itimleri ve yay›l›m çal›flmalar›<br />
kurulufllar›n ifl yap›fl biçimini<br />
önemli ölçüde etkileyecektir. Kara Kuflaklar<br />
dört aya yay›lm›fl 23 günlük, Yeflil Kuflaklar<br />
üç aya yay›lm›fl 10 günlük e¤itimden<br />
geçecekler.<br />
Kuruluflunuzun en iyi çal›flanlar›n›<br />
operasyonel görevlerinin yan› s›ra Alt›<br />
Sigma e¤itimlerinde ve iyilefltirme projeleri<br />
yaparken görmeye haz›r m›s›n›z?<br />
Alt› Sigma felsefesini üyeleri aras›nda<br />
yayg›nlaflt›rmay› amaçlayan Türk <strong>Tekstil</strong><br />
Vakf› iki ayr› e¤itim seçene¤iyle üyelerine<br />
sundu¤u hizmeti çeflitlendirme karar› alm›flt›r.<br />
1. Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› tesislerinde <strong>Türkiye</strong><br />
<strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›<br />
üyelerine özel genel kat›l›ma aç›k e¤itim,<br />
2. Matris Dan›flmanl›k’›n düzenledi¤i<br />
‹stanbul merkezli genel kat›l›ma aç›k e¤itimler.<br />
Alt› Sigma veriye dayal› karar almay›<br />
gerektirdi¤inden Kara Kuflaklar ve Yeflil<br />
Kuflaklar e¤itim ve projeleri süresince Minitab<br />
istatistik yaz›l›m› kullanacaklar. Projelerini<br />
yürütebilmeleri için her birinin dizüstü<br />
bilgisayara ihtiyac› olacak. Türk<br />
<strong>Tekstil</strong> Vakf› program›n ve e¤itimlerin baflar›ya<br />
ulaflmas› için gereken e¤itim ortam›n›,<br />
e¤itimi alacak firma ise yaz›l›m, donan›m<br />
ve yönetim deste¤ini sa¤lamakla<br />
yükümlüdür.<br />
Yaz›l›m Gereklili¤i: Minitab 15 istatistiksel<br />
yaz›l›m program›, Microsoft Word,<br />
Microsoft Excel, Microsoft Powerpoint,<br />
Acrobat Reader<br />
Donan›m Gereklili¤i: Tüm kat›l›mc›lar›n<br />
e¤itime laptop (diz üstü) bilgisayar ile<br />
kat›lmas› gerekiyor. Min. özellikler: Pentium<br />
min. 433 Mhz, 7 GB Hard Disk, 64<br />
MB RAM, 1024x768, 16 bit High Color<br />
ekran çözünürlü¤ü, CD-ROM Drive, USB<br />
Port, Yönetim Deste¤i Gereklili¤i: Vizyon,<br />
strateji ve altyap› çal›flmalar›na kat›l›m.<br />
Ayl›k proje gözden geçirmelerine kat›l›m.
vermeyi hedeflediklerini belirten<br />
Oğuzhan Oğuz, “Çünkü bizim kuruluş<br />
amacımız tekstil sektörüne rekabet<br />
şansı kazandırmak” dedi.<br />
<strong>2007</strong>’de eğitim için 600 bin YTL<br />
bütçe ayırdıklarını ancak 6 Sigma’ya<br />
fazla talep olmadığı için hepsini harcamadıklarını<br />
dile getiren Oğuz,<br />
“2008’de başvuru keşke daha fazla olsa.<br />
Eğitim bedava verilmiş olmasına<br />
rağmen ilgisizlik var. 2008 yılı için<br />
eğitim alan kişilere İstanbul merkezinde<br />
eğitim vermeyi planlıyoruz” diye<br />
konuştu.<br />
Oğuz, tanıtım için 6 Sigma eğitimi<br />
konusunda bir web sayfası hazırlayacaklarını<br />
da vurguladı.<br />
Verecekleri eğitimden orta ve üst<br />
düzey yöneticilerin yararlanabileceğini<br />
de belirten Oğuz, “Zamanı olan,<br />
elinde diploması olan, laptop kullanabilen<br />
herkes bu eğitimi alabilir. Bu<br />
eğitimin tek kötü tarafı var. O da kara<br />
kuşak eğitimi alan kişi 6 ay içinde fabrikasını<br />
mutlaka değiştiriyormuş.<br />
Çünkü belli bir düşünce yapısına kavuşuyor.<br />
Elindeki eğitim sertifikasını<br />
korumak için üç ayda bir proje bitirmek<br />
zorunda. Kara kuşaklı birinin<br />
sertifikasını koruyabilmesi için yılda<br />
4 tane projeyi bitirmesi lazım. Genel<br />
müdürüne ‘ben şu aksaklığı gördüm’<br />
diyen kişi, gördüğü aksaklığın giderilmesi<br />
konusunda yönetimden destek<br />
görmeyince işi bırakıyor. Gazete<br />
ilanlarında fabrikalar artık kara kuşak<br />
eğitimli elemanlar arıyor. 500 bin dolarlık<br />
projeler bitirenler bile var. Teklif<br />
alınca gidiyor” diye konuştu.<br />
Oğuzhan Oğuz yeni dönemde finanse<br />
ettikleri 6 Sigma eğitimlerinin<br />
telif haklarını almak istediklerini de<br />
belirterek, “Terbiyeci olarak bir kişi<br />
Ram makinesinde bir sorun vardı giderdim<br />
ve kurumuma 100 bin dolar<br />
katkı sağladım diyorsa, proje sonuçlandığında<br />
firma dosyasında getirip<br />
bana teslim edecek. Biz de başka bir<br />
firma aynı sorunla karşılaştığında<br />
projeyi onlarla paylaşacağız” dedi.<br />
Örnek Uygulama: SARAY HALI<br />
Mart <strong>2007</strong>'de Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf›'n›n fiili<br />
kat›l›m›yla Saray Hal›'da 6 Sigma yolculu-<br />
¤una ç›k›ld›. Belirlenen 16 projenin tamamlanmas›<br />
için A¤ustos sonu hedeflendi.<br />
Gerek Saray Hal› yönetiminin gerekse<br />
de seçilen “Kara Kuflak” adaylar›n›n<br />
yo¤un ve baflar›l› çal›flmalar› sonucunda,<br />
a¤ustos bafl›nda Saray Hal›’da tamamlanan<br />
10 adet 6 Sigma projesinin ifl<br />
sonuçlar›na katk›s› 1.5 milyon dolar olarak<br />
ölçüldü. Al›nan baflar›l› sonuçlar üzerine,<br />
Saray Hal›, 6 Sigma'y› tüm firma sath›na<br />
yaymak için 2008 yay›l›m planlar›n›<br />
haz›rlam›fl durumda. Paralel olarak ilk<br />
dalga “Kara Kuflaklar” da ikinci projelerini<br />
bafllatmaya haz›rlan›yor. Saray Hal› deneyiminin<br />
ortaya koydu¤u di¤er önemli<br />
gerçek; 6 Sigma’n›n parasal kazançlar›<br />
6 S‹GMA L‹DER‹NDEN REHBER ÖNER‹LER<br />
KARARLI OLUN: Bu projeyi uygulayacak kurulufllar›n ve yöneticilerin de¤iflime<br />
aç›k olmalar› önemlidir. 6 Sigma henüz çok bilinmiyor. Bu tür önemli metodolojinin yayg›nlaflmas›<br />
gerekir.<br />
VER‹ YÖNET‹M‹ ÇOK ÖNEML‹: Bu proje verinin ve veri taban›n›n çok önemli oldu-<br />
¤unu kesin bir flekilde kan›tl›yor. Bu sistemin baflar›l› uygulamas› için kurulufllarda veri<br />
taban› alt yap›s›n›n olmas› baflar› için flart.<br />
TOPYEKÜN DESTEK: Tepe yönetiminin kat›l›m› ve deste¤i baflar› için kritik bir faktör.<br />
Bu nedenle üst yöneticinin deste¤i flart.<br />
YAYILIM GEREK‹YOR: Bu metodolojinin bir alana s›k›flt›r›lmas› veya birkaç kiflinin<br />
görevi olmas› tek bafl›na sa¤lanamaz. Bu anlay›fl›n tüm kurulufla yayg›nlaflt›r›lmas› gerekiyor.<br />
DANIfiMANLIK fiART: Yol gösterme, rehberlik etme ve do¤ru ad›mlar›n at›lmas›<br />
için uzman bir kuruluflla yola ç›k›lmas› gerekiyor.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
yan› s›ra kurumsal kazançlar› oldu. Bu<br />
kazançlar flöyle s›ralanabilir:<br />
• ‹fl sonuçlar›na etkisi olan her performans<br />
ç›kt›s›n›n ölçülerek izlendi¤i, kararlar›n<br />
ölçüm sonuçlar›na ve veriye dayand›¤›<br />
kurumsal kültür,<br />
• Mevcut süreçleri, özellikle de ifl sonuçlar›na<br />
önemli etkisi olanlar› mükemmel/hatas›z<br />
hale getirme becerisine sahip<br />
kurumsal davran›fl biçimi ve al›flkanl›¤›,<br />
• Yeni süreçleri mükemmel/hatas›z<br />
flekilde devreye alma becerisine sahip<br />
kurumsal davran›fl biçimi ve al›flkanl›¤›,<br />
• Bu davran›fl biçimlerinin ve al›flkanl›klar›n›n<br />
ortaya ç›kard›¤› parasal kazançlar›n<br />
ve ifl sonuçlar›n›n (karl›l›¤›n ve sat›fllar›n<br />
artmas›) getirdi¤i inanç, güven ve<br />
moral.<br />
27
28<br />
Güncel<br />
6 Sigma ile farkl› bir bak›fl kazand›k<br />
Nadir Yürüktümen<br />
Saray Hal› Fabrika Müdürü<br />
6 Sigma Lideri<br />
Küreselleflmenin etkisiyle artan rekabet<br />
flartlar›, esnek ve h›zl› üretim yap›s›, yeni<br />
üretim teknolojilerinde yaflanan h›zl› de¤iflim<br />
ve geliflmelerin getirdi¤i yo¤un bask›<br />
nedeniyle, Saray Hal› dünyan›n birçok önde<br />
gelen kuruluflunun benimsedi¤i 6 Sigma<br />
metodolojisini uygulamaya karar vermifltir.<br />
2003 y›l›ndan itibaren üyesi oldu¤umuz<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas›’n›n<br />
kuruluflu olan Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ile yürüttü¤ümüz<br />
ve büyük yararlar sa¤lad›¤›m›z<br />
ortak e¤itim çal›flmalar›na 6 Sigma projesi<br />
ile önemli bir halka daha ekledik.<br />
Saray Hal› devlete ve sosyal kurumlara<br />
olan tüm yasal sorumluluklar›n› yerine getiren,<br />
kay›t içi, sendikal›, tekstil sektörü ortalamas›n›n<br />
üstünde ücret politikas›, ifl gücü<br />
devir h›z› düflüklü¤ü, yüksek k›dem y›l› ve<br />
çal›flanlar›na sa¤lad›¤› güvenli iflyeri ortam›<br />
ile sektöründeki di¤er kurulufllar aras›nda<br />
ciddi bir fark yaratmaktad›r. Ancak serbest<br />
piyasa koflullar›nda, ürün fiyat› önemli<br />
bir tercih nedeni olmaktad›r. Saray Hal› olarak<br />
rekabette bu farkl›l›klar›m›zdan vazgeçerek,<br />
maliyetlerimizi düflürmek yerine, verimlili¤i<br />
art›rarak, s›f›r hata oran›na ulaflmaya<br />
çal›flarak, kalitemizi yükselterek ve kay›plar›m›z›<br />
önleyerek avantaj elde etmeyi<br />
seçtik. Bu nedenle 6 Sigma Metodolojisini<br />
bu hedefimizi gerçeklefltirmede önemli bir<br />
araç olarak gördük.<br />
Neden 6 Sigma ?<br />
35 y›ld›r teknoloji, yeni ürün, renk ve desen<br />
tasar›mlar›nda hep lider ve öncü olan<br />
kuruluflumuzda modern süreç yönetim tekniklerini<br />
bünyesinde bar›nd›ran 6 Sigma<br />
metodolojisini uygulamaya koyarak, sektörümüzde<br />
yine bir ilki gerçeklefltirmenin gururunu<br />
ve mutlulu¤unu elde etmek istedik.<br />
Bu nedenle de baflta ABD olmak üzere Avrupa<br />
Birli¤i ülkeleri ve <strong>Türkiye</strong>’de sayg›n kurulufllarca<br />
uygulanmaya bafllayan ve baflar›l›<br />
sonuçlar al›nan 6 Sigma ile; ifl süreçlerimizde,<br />
proseslerimizde ve sistemlerimizde<br />
somut verilere, ölçümlere ve de¤erlendirmeye<br />
dayal› bir yönetim anlay›fl›n›n ve sistemati¤inin<br />
oluflmas›n› benimsedik.<br />
Günümüzde müflteri memnuniyetinin<br />
sa¤lanmas› ve firman›n rekabet gücünde<br />
art›lar›n›n bulunmas› kurulufllar için yaflam-<br />
sal bir unsur olmufltur. Bu nedenle 6 Sigma<br />
uygulamas›, kuruluflumuza art› sa¤layacak<br />
ve katma de¤er yaratacak konularda daha<br />
flimdiden avantaj sa¤lamaya bafllam›flt›r.<br />
6 Sigma, 35 y›ll›k süreçte elde edilen<br />
baflar›l› çal›flmalar›n devaml›l›¤›n›<br />
sa¤lamak, daha iyisini yapmak<br />
ve mükemmele ulaflma yolunda<br />
önemli bir araç olacakt›r. Ortak<br />
bak›fl aç›s›n› ve top yekûn çal›flmay›<br />
gerektiren bu uygulamada “mükemmellik<br />
hedefimizi hep birlikte baflaraca¤›z.<br />
6 Sigma ile; üretimde kabul edilebilir bir<br />
hata düzeyleri tutturabilmeyi de¤il, mükemmel<br />
kaliteyi hedefleyece¤iz. Süreç yönetim<br />
disiplini hayata geçirece¤iz. Küçük iyilefltirme<br />
f›rsatlar›n›n devaml› araflt›r›lmas›n› ve<br />
bunu sistemli bir faaliyet olarak sürdürülmesini<br />
sa¤layaca¤›z.<br />
6 Sigma anlay›fl› ile, birlikte daha iyi fikirler<br />
üretece¤iz. Çal›flanlar›m›za sistemli yaklafl›mlar<br />
sunaca¤›z ve onlar› daha yüksek<br />
bir performansa teflvik edece¤iz. Böylece<br />
bireysel yeteneklerle, üstün teknik beceriler<br />
aras›nda sinerji oluflturaca¤›z. Yarat›c›l›k,<br />
iflbirli¤i, iletiflim ve inanç 6 Sigma sisteminde<br />
en az istatistiksel gelifltirme araçlar› kadar<br />
önem tafl›maktad›r. Bu nedenle tüm çal›flanlar›m›z›n<br />
bu önemli projemize sahip ç›kaca¤›na<br />
ve destek verece¤ine gönülden<br />
inan›yor, bu projede çözüm orta¤›m›z Matris<br />
Dan›flmanl›k, Türk <strong>Tekstil</strong> Vakf› ve çal›flmalarda<br />
yer alan, eme¤i geçen herkese teflekkürlerimizi<br />
sunuyoruz.<br />
6 Sigma Kara Kuflak<br />
projelerinde hedefe ulafl›ld›<br />
6 Sigma metodolojisi içinde yer alan Kara<br />
Kuflak yetifltirme program›na ifltirak eden<br />
16 yönetici personelimizin üstlendi¤i projelerde,<br />
baflta belirlenen gelir hedeflerine ulafl›ld›.<br />
Proje bafl›na y›ll›k 50 bin dolar gelir hedeflenmiflti.<br />
fiu ana kadar gerçekleflen ve<br />
kapat›lma aflamas›na gelen 10 proje ile 1,5<br />
milyon dolara yak›n tasarruf sa¤lad›k. 16<br />
proje ile bafllad›¤›m›z 6 Sigma uygulamalar›m›z<br />
tamamland›¤›nda daha yüksek gelir<br />
hedefine ulaflaca¤›z. 6 Sigma projesinin baflar›l›<br />
olmas›nda süreç ve ifl performans›n›n<br />
ölçümlenmesi ve ortaya konulan katma de-<br />
¤erin öneminin çal›flanlarca benimsenmesi<br />
var. Uygulamada bulunan ISO 9000 kalite<br />
yönetim sisteminin verim, bak›m, vb. uygulamalardan<br />
fark› bunlar›n eksi¤ini kapatma<br />
ve hatalar›n tekrarlanmas›n› önlemede etkin<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
oldu¤u gibi veri güvenirli¤i ve ölçümlemede<br />
önemli bir skala oluflturuyor. 6 Sigma düflük<br />
hata seviyelerinin nedenlerinin ortaya ç›kar›lmas›nda<br />
da önemli araçlara sahip. Saray<br />
Hal› da bunun olumlu sonuçlar›n› gördük.<br />
Dokuma tezgâhlar›ndan kesilen<br />
hal›lar›n mamul ambar›na<br />
teslim edilmesi için geçen toplam<br />
çevrim süresini 6 Sigma çal›flmas›<br />
ile yüzde 32 düflürdük. Ayn›<br />
baflar› bir çok proses içinde gerçeklefltirildi.<br />
Ayr›ca projelerde ölçülemeyen ancak<br />
stratejik katk› sa¤lanan birçok avantaj elde<br />
ettik. 6 Sigma da hedefimiz 2008 y›l›nda 16<br />
Kara Kuflak’a ilave yeni 10 Kara Kuflak ve<br />
10 yeflil kuflak yetifltirmek ve bu kültürün<br />
tüm yap›ya yay›lmas›n› sa¤lamakt›r.<br />
Vizyon ve 6 Sigma<br />
felsefemizi oluflturduk<br />
6 Sigma çal›flmalar›m›zda ilk önce vizyonumuzu<br />
ve felsefemizi belirlerken ayakta kalabilmek<br />
ve baflar›l› olmak için geleneksel<br />
yöntemlerin ve sistemlerin yeterli olmayaca¤›<br />
bilinci ile hareket ettik. Kurulufl vizyonumuzu<br />
revize ettik ve 6 Sigma felsefesini oluflturduk.<br />
Liderlik Ekibini ve flampiyonlar› belirledik. 6<br />
Sigma projesinin önemli bir faktörünü oluflturan<br />
Kara Kuflak e¤itimlerine kat›lacak kriterlere<br />
uygun 16 yönetici personeli belirledik.<br />
V‹ZYONUMUZ<br />
Faaliyet gösterdi¤imiz her alanda pazar<br />
lideri olmak,<br />
Müflterilerine sundu¤u ürün ve hizmetlerde<br />
beklentilerin de ötesinde memnuniyet<br />
sa¤lamak,<br />
Ortaklar›n›n sermayelerine yüksek de-<br />
¤er kazand›rmak,<br />
Çal›flanlar›n›n öncelikli olarak çal›flmak<br />
istedikleri bir firma olmak,<br />
Do¤aya karfl› duyarl› olmak,<br />
Rekabet gücümüzü etkileyen her alanda<br />
gerçek verilere dayal›, proaktif yönetim<br />
anlay›fl›n› benimseyerek baflar›ya ulaflmakt›r.<br />
6 S‹GMA FELSEFEM‹Z<br />
Rekabet koflullar›nda firman›n ayakta<br />
kalmas›, sa¤l›kl› büyüme, verimlilik, çal›flan<br />
ve müflteri memnuniyeti ile mümkündür.<br />
Üretimin; h›zl›, kaliteli, ekonomik ve<br />
müflteri odakl› olmas› zorunluluktur.<br />
Sürekli geliflmenin anahtar›, bilmek ve<br />
bilgiyi iflleyebilmektir.<br />
Say›sal verilerle ifade edilmemifl hiçbir<br />
bilgi etkili biçimde kullan›lamaz.
endikamız tarafından 1991 yı-<br />
S<br />
lında kurulan ve bugüne kadar<br />
eğitim konusunda birçok<br />
ilke imza atan Türk <strong>Tekstil</strong><br />
Vakfı'nın son olarak hayata geçirdiği<br />
<strong>Tekstil</strong> Sektörü İşletmeler Üstü<br />
Mesleki Eğitim Merkezi (METEM) kendi<br />
alanında örnek gösterildi. CNN Türk<br />
tarafından yayınlanan "Altın Bilezik"<br />
programında Türk <strong>Tekstil</strong> Vakfı'nın, sektörde<br />
ara eleman sıkıntısını okul açarak<br />
gidermeye çalıştığına dikkat çekildi.<br />
Başak Çubukçu ve Kemal Soğukdere’nin<br />
hazırladığı "Altın Bilezik" programının<br />
15 Ağustos'ta yayınlanan bölümünde<br />
METEM'in görüntülerine de yer<br />
verilerek proje anlatıldı. Programda yılda<br />
150-200 milyar dolar girdi sağlayan<br />
tekstil sektöründen 2.5 milyon kişinin<br />
ekmek yediğine dikkat çekilerek, sektörde<br />
yaşanan elaman sıkıntısı "İplik şefi,<br />
makine operatörü ve ticari işçi bulmak<br />
en az kumaş dokumak kadar zor"<br />
sözleriyle anlatıldı. Bu amaçla tekstil<br />
sektörünün nitelikli ara eleman yetiştirmek<br />
amacıyla METEM'ler için düğmeye<br />
bastığı anlatılan programda, "ME-<br />
TEM'in ilki Çerkezköy’de bu eğitim öğrenim<br />
yılında faaliyete geçecek. Üstelik<br />
müfredat Almanya Federal Mesleki Eğitim<br />
Enstitüsüyle birlikte hazırlandı" denildi.<br />
Programa katılan <strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> <strong>İşverenleri</strong> <strong>Sendikası</strong> Başkanı<br />
Halit Narin ise "Kayseri’de, İstanbul’da<br />
Çerkezköy’de ve Adana’da üç meslek<br />
eğitim lisesinin dışında eğitim veren bir<br />
teşkilat kuruyoruz. Burada okuyanlara<br />
teknik eğitim verecek olan bir sistemi,<br />
Almanlarla ortaklaşa hazırladık" dedi.<br />
Bilindiği gibi Çerkezköy'deki ME-<br />
TEM'in inşaatı yaz ortasında tamamlanmıştı.<br />
<strong>Türkiye</strong>'de ilk kez tekstil sektörüne<br />
yönelik kalifiye ara eleman yetiştirilecek<br />
olan Çerkezköy METEM, <strong>2007</strong>-2008<br />
eğitim ve öğretim yılında hizmete açılacak.<br />
Çerkezköy METEM'in hizmete girmesinin<br />
ardından, Adana (Organize Sanayi<br />
Bölgesi) ve Kayseri (Germirli) ME-<br />
TEM projeleri de hayata geçirilecek.<br />
Toplam 12 öğretmen ile hizmet verecek<br />
olan Çerkezköy METEM, 15 bin<br />
122 metrekarelik alan üzerinde yer<br />
alan 4 bin 500 metrekarelik kapalı<br />
alana sahip. Bu alanın 2 bin 400<br />
metrekaresi, uygulama alanı olarak<br />
kullanılan dokuma, iplik, örgü,<br />
boya-terbiye, non-wowen ve<br />
mekatronik atölyelerinden oluşuyor.<br />
20 kişi kapasiteli 5 adet sınıftan<br />
oluşan eğitim odaları ve 3 adet<br />
laboratuarın yer aldığı merkezde<br />
kütüphane ve bilgisayar çalışma<br />
salonu; bay-bayan soyunma salo-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Bizden<br />
METEM projemiz "Alt›n Bilezik"<br />
program› için örnek oldu<br />
nu ve duşlar; depolar, 98 kişilik konferans<br />
salonu, kafeterya ve iç bahçe; toplantı<br />
salonu; ofisler; sağlık servisi; doktor<br />
hemşire odası; öğretmenler salonu da<br />
yer alıyor. Çerkezköy METEM'de ayrıca<br />
1.600 metrekarelik Yurt Merkezi de bulunuyor.<br />
Kız ve erkek öğrenciler için iki<br />
ayrı yatakhane şeklinde inşa edilen yurdun<br />
kız öğrenci tarafı 16 kişi kapasiteli,<br />
erkek öğrenci tarafı ise 96 öğrenci kapasiteli.<br />
Yurtta ayrıca 160 kişilik yemekhane<br />
ve misafirhaneler de yer alıyor. Çerkezköy<br />
METEM bu yönüyle de bölgede<br />
büyük bir açığı kapatıyor. Yurt imkanıyla<br />
özellikle Marmara bölgesindeki tüm<br />
öğrencilere hitap edebilme imkanına sahip<br />
olan Çerkezköy METEM'in bir diğer<br />
özelliği ise verilecek eğitimin uluslararası<br />
hüviyette olması. Çerkezköy METEM,<br />
Almanya Federal Mesleki Eğitim Enstitüsü<br />
(BIBB) ile birlikte hazırlanan meslek<br />
standartlarını baz alarak eğitim verecek.<br />
Bu arada "Altın Bilezik" programında<br />
<strong>Türkiye</strong>’deki meslek eğitimi çıkmazını<br />
aşmak için <strong>Türkiye</strong> Jokey Kulübü’nün<br />
Nalbantlık Eğitim Merkezi, Marshall'ın<br />
ise Boyacılık Meslek Yüksekokulu’nu<br />
kurdukları ve böylece kısa sürede istedikleri<br />
nitelikte teknik elemana kavuştukları<br />
da anlatıldı.<br />
29
30<br />
Ay›n Konusu<br />
Bursa kaybetti¤i<br />
ipe¤i ar›yor<br />
Bursa’da ipekçilik,<br />
520'li yılarda<br />
Çin’den Bizans'a<br />
gizlice getirilen<br />
ipekböceği kozaları<br />
ile başlamış ve<br />
yörenin<br />
ipekböceğinin<br />
yetişmesi için<br />
uygun bir iklime<br />
sahip olmasıyla<br />
Osmanlı<br />
döneminde<br />
gelişerek, 15 ve<br />
16. yüzyılda en<br />
yüksek seviyeye<br />
ulaşmış. Sarayın<br />
yanı sıra Cenova,<br />
Floransa ve<br />
Venedikliler,<br />
Bursa ipeklerinin<br />
en büyük alıcısı<br />
olurken, tarihi<br />
Koza Han,<br />
ipekçiliğin ticari<br />
merkezi şeklinde<br />
hizmet vermiş.<br />
Özcan GÜNEŞ /BURSA<br />
in'den taşınan koza tohumları aracılığı<br />
Ç<br />
ile bin 200 yıl önce ipekçilikle tanışan ve<br />
uzun yıllar ipek üretim üssü olarak faaliyet<br />
gösteren Bursa, tarımda uygulanan<br />
yanlış politikalar ile kırsaldan kente<br />
yönelen göç sonucunda, önce ipekböcekçiliği<br />
yetiştiriciliğini, ardından da ipek üretimini kaybetti.<br />
Yüzlerce yıl adını tüm dünyaya duyurduğu<br />
kentin, günümüzde tekstil sanayiinin en önemli<br />
merkezlerinden biri olmasının yolunu açan, ancak<br />
daha sonra tarihe karışan ipek ve ipekçilik,<br />
şimdi yeniden hayata döndürülmek isteniyor.<br />
Bursa’da ipekçilik, 520'li yılarda Çin’den Bizans'a<br />
gizlice getirilen ipekböceği kozaları ile başlamış<br />
ve yörenin ipekböceğinin yetişmesi için uygun<br />
bir iklime sahip olmasıyla Osmanlı döne-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
minde gelişerek, 15 ve 16. yüzyılda en yüksek seviyeye<br />
ulaşmış. Sarayın yanı sıra Cenova, Floransa<br />
ve Venedikliler, Bursa ipeklerinin en büyük alıcısı<br />
olurken, tarihi Koza Han, ipekçiliğin ticari<br />
merkezi şeklinde hizmet vermiş. 19. yüzyıla gelinceye<br />
dek, uzmanlaşmış zanaatkârlar tarafından,<br />
ev ve küçük işyerlerinde yerel teknoloji ile<br />
sürdürülen ipekçilik, daha sonra Avrupa’da kullanılan<br />
yeni teknik ile tanışmış. Öyle ki, 1860’larda<br />
kentteki filatür tesisi sayısı 90’a çıkmış. Bunların<br />
çoğu 1. Dünya Savaşı nedeniyle kapanırken,<br />
Cumhuriyet döneminde 25 ipek filatür ve 54<br />
ipekli dokuma fabrikası faaliyetini sürdürmüş.<br />
Özellikle Muradiye, Demirkapı, Mecnundede,<br />
Umurbey ve Karaağaç mahallelerinde yaygınlaşan<br />
ve İstimhane, Kozaklık ile Mancınıkhane’den<br />
oluşan tesislere, dokuma sektörünün yeniden<br />
canlanmasıyla birlikte büküm ve çözgühane, do-
kuma ünitesi ile boyahane gibi özel üretim<br />
mekânları da eklenmiş. Avrupa’da<br />
gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin etkisiyle<br />
endüstrileşme sürecine giren ve ipek filatür<br />
fabrikaları inşa edilen bölgede,<br />
1940 yılında Kozabirlik kurulmuş ve<br />
İpekböcekçiliği Araştırma Enstitüsü ile<br />
de sektöre verilen önem sürdürülmüş.<br />
Kent ekonomisine uzun süre büyük<br />
katkılar sağlayan koza ve ipekçilik, tekstil<br />
sanayinin günümüzdeki gelişiminin<br />
de temellerinin atılmasına yol açtı. Ancak,<br />
bu özelliğini 20. yüzyılın ortalarına<br />
kadar koruyan ilde, 1980 sonrasında<br />
Uzakdoğu’dan ucuz ipek ithal edilmesi<br />
ve suni ipek kullanımının yaygınlaşması,<br />
ipek sanayiinin sonunun gelmesine<br />
neden oldu. Çiftçilerin, para kazanmadıkları<br />
gerekçesiyle 90’lı yılların başında<br />
ipekböceğini besleyen dut ağaçlarını keserek,<br />
başka alanlara yönelmesiyle başlayan<br />
süreç, ilde ipek ipliği çeken filatür<br />
tesisi ve de ipekli dokuma tezgâhı kalmayışıyla<br />
son buldu. <strong>Türkiye</strong>’de alanındaki<br />
son tesis olan, Kozabirlik İpek Filatür<br />
ve Bükme Fabrikası da 1995'te kapılarına<br />
kilit vurdu.<br />
Kentin sembollerinden olan ipekböcekçiliği,<br />
tarihe karışırken, “Bursa İpeği”<br />
de, tozlu raflarındaki yerini almış oldu.<br />
Bir zamanlar koza piyasasının kurulduğu<br />
tarihi Koza Han’ın avlusunu koza çuvalları<br />
yerine, çay bahçesinin şemsiyeleri<br />
doldurdu. İpeğin adı; yalnızca, eskiden<br />
ipek üretilen tesislere ev sahipliği<br />
yapılan Karaağaç Mahallesi’ndeki<br />
“İpekçilik Caddesi” ile tarihi Koza<br />
Han’da suni ipek satan dükkanların tabelalarında<br />
kaldı.<br />
Kozabirlik’in<br />
yeni aray›fl›<br />
Üreticinin ihtiyacı olan<br />
Polihibrid İpekböceği tohumunu<br />
üretmek, üreticiden<br />
aldığı yaş kozaların<br />
ve ürettiği polihibrid<br />
ipekböceği tohumunun iç<br />
ve dış piyasadaki müşterilere<br />
satışını gerçekleştirmek<br />
amacıyla kurulan<br />
Bursa Koza Tarım Satış<br />
Kooperatifleri Birliği (Kozabirlik), ipekçiliği<br />
yeniden canlandırmak için 2001 yılından<br />
beri bir dizi çalışma yürütüyor.<br />
Bu amaçla bu yıl çiftçiye ücretsiz dut fidanı<br />
dağıtan birlik, Eskişehir’de yeni bir<br />
filatür tesisi inşa ediyor.<br />
Kozabirlik Genel Müdürü Ayhan Karagözoğlu,<br />
tarım politikaları ve göç gibi<br />
unsurlardan ötürü yörede ipekböcekçiliğinin<br />
önemini yitirdiğini belirterek, kozacılığın<br />
tamamen yok olmasının önüne<br />
geçmek istediklerini söyledi. İlaçlı tarım<br />
nedeniyle artık Bursa Ovası’nda ipekböceği<br />
yetişmediğini ve üretimin Kemalpaşa,<br />
Orhaneli ve Büyükorhan köylerinde<br />
sürdürülmeye çalışıldığını kaydeden<br />
Karagözoğlu, çiftçileri yeniden üretim<br />
için teşvik ettiklerini bildirdi. Ağır kalmış<br />
ekonomi modelinin<br />
üreticileri olumsuz etkilediğine<br />
dikkat çeken Karagözoğlu,<br />
"1980’lere kadar<br />
yaygın olan üretim,<br />
1985’te ekonomik transformasyon<br />
nedeniyle düştü.<br />
Türk Cumhuriyetleri’nden<br />
gelen ucuz mal, rekabet<br />
şansını ortadan kaldırdı.<br />
2000’de üretim tamamen<br />
düştü. Bunun üzerine<br />
bir dizi tedbirleri ya-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
şama geçirme kararı aldık. Direkt pazarlama<br />
yöntemleri yapıyoruz. Köyleri ziyaret<br />
edip, broşür dağıtıyor ve eğitimler<br />
veriyoruz. Kozayı destekleme kapsamına<br />
aldırdık. Devlet bu yıl kilogram başına<br />
9 YTL destekleme veriyor. Biz de kilogramını<br />
13 YTL’ye alıyoruz. Son beş<br />
yıldır ödemeleri peşin yapıyoruz. Bu<br />
çiftçi için önemli bir teşvik oldu. Bu şekilde<br />
hızlı düşüşü önleyerek, mevcudu<br />
korumayı başardık. Bu yıl 70 bin dut fidanını<br />
ücretsiz olarak dağıttık. Mart<br />
ayında 100 bin fidan daha vereceğiz" dedi.<br />
Yen projelerini uygulamaya koyacaklarını<br />
ve bu kapsamda koza yetiştiriciliği<br />
için yaz aylarında kentten köye olmak<br />
üzere, göçü tersine çevirmeyi amaçladıklarını<br />
vurgulayan Ayhan Karagözoğlu,<br />
her yıl yüzde 10’luk üretim artışı hedeflediklerine<br />
işaret etti.<br />
İpekböcekçiliğini yaygınlaştırmak<br />
için dağ yörelerinden başka alternatifi<br />
olmadığını, bu nedenle organik tarımın<br />
geliştirilmesi gerektiğini ifade<br />
eden Karagözoğlu, bu amaçla TEMA<br />
ile de işbirliği içinde olduklarına dikkat<br />
çekti.<br />
Bursa’daki filatür fabrikasını atıl<br />
duruma gelmesi sonucu sattıklarını<br />
ancak Eskişehir’de yeni bir tesis kurduklarını<br />
anlatan Ayhan Karagözoğ-<br />
31
32<br />
Ay›n Konusu<br />
Koza Han ‹pekçiler Derne¤i<br />
Baflkan› Hasan Tunçman,<br />
deposunda saklad›¤› eski<br />
bir ipe¤i gösteriyor.<br />
Ulucami ile Orhan Camii aras›nda 1492<br />
y›l›nda ‹kinci Bayezid taraf›ndan kurulan ve<br />
y›llarca ipek ticareti ile koza al›m sat›m›na<br />
ev sahipli¤i yapan tarihi Koza Han, flimdi<br />
mistik bir dinlenme mekân›na dönüflmüfl<br />
durumda. Geçmiflte tarihi "‹pek Yolu"nun<br />
en önemli duraklar›ndan biri olan, 95 iflyerinin<br />
bulundu¤u Koza Han’›n üst kat›nda, bugün<br />
suni ipekten yap›lm›fl kumafllar sat›l›yor.<br />
Üreticilerin getirdi¤i koza çuvallar›n›n<br />
s›¤mad›¤› genifl avlusu ise kentin kalabal›-<br />
lu, şöyle devam etti: "Mayıslar köyünde<br />
kendi arsamız olması ve ulaşım<br />
için elverişli olması dolayısıyla yatırım<br />
için burayı seçtik. Şu anda kozayı<br />
hammadde olarak satıyoruz. Tesisin<br />
devreye girmesiyle birlikte ipek ipliği<br />
üretmeye başlayacağız. Yaklaşık 1 milyon<br />
YTL’lik bir yatırım gerçekleştiriyoruz.<br />
İç piyasanın ihtiyacını karşılayacak,<br />
katma değeri yüksek teknolojik<br />
ipek ipliği üreteceğiz. <strong>Türkiye</strong>’de ipek<br />
iplik üretimi şu anda sadece Birecik’te<br />
var. O da geleneksel yöntemlerle yapılıyor.<br />
Birlik olarak halen Bursa’da<br />
ipekböceği tohumu üretiyoruz. Bu yıl<br />
itibariyle İpekçilik Enstitüsü’nü kiraladık.<br />
Tohum üretimine burada de-<br />
Kozahan, kozas›z kald›<br />
¤›ndan kaçmak isteyenlerin u¤rak yeri konumunda.<br />
Koza Han ‹pekçiler Derne¤i Baflkan›<br />
Hasan Tunçman, Han'da kozay› en son<br />
90’l› y›llar›n sonunda gördüklerine iflaret<br />
ederek, bu tarihten sonra iflyerlerindeki<br />
"Bursa ‹peklileri"nin yerini de Çin ve Hindistan’tan<br />
gelen suni ipeklerin ald›¤›na dikkat<br />
çekiyor. Koza hasad› döneminde üreticilerin<br />
al›flverifli sayesinde çarfl›n›n hareketlendi¤ini<br />
anlatarak, geçmifle uzanan Tunç-<br />
vam edecek ve tüm Ar-Ge<br />
çalışmalarını buradan yapacağız.<br />
Üniversite ile ortak<br />
çalışmalara imza atacağız.<br />
Başta Birleşmiş Milletler<br />
Gıda ve Tarım Örgütü<br />
(FAO) olmak üzere<br />
uluslararası kuruluşlarla<br />
işbirliğine giderek, Avrupa’nın<br />
en büyük araştırma<br />
merkezi haline getireceğiz.<br />
Burayı aynı zamanda<br />
ipekçilik kampüsüne çevirmek<br />
niyetindeyiz. Bursa<br />
ipek şehri ama maalesef<br />
bu anlamda gösterecek bir<br />
şeyi yok."<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
man, o günleri flöyle anlat›yor:<br />
"Koza Han, dünyan›n ilk ticaret merkezlerinden<br />
biri. ‹pek ve ipekböcekçili¤inin merkeziydi.<br />
Hasat zaman›, köylülerin getirdi¤i<br />
koza çuvallar›, buraya s›¤maz, Uzunçarfl›’ya<br />
kadar kuyruklar oluflurdu. Çiftçi, paras›yla<br />
çocuklar›na çeyiz düzer, alt›n al›rd›.<br />
Çarfl› hareketlenir, esnaf›n da yüzü gülerdi.<br />
fiimdi ise ne koza kald› ne ipek. Soranlara,<br />
Bursa’da art›k ipek üretilmedi¤ini söylüyoruz."<br />
Geçmiflte ipekböcekçili¤i ile ilgilenen bir aile.
Tarihi ipek fabrikalar›<br />
y›k›lmay› yüz tutmufl.<br />
KOZA ALIMLARI<br />
Bursa Kooperatifi <strong>Türkiye</strong> geneli<br />
Y›llar Tohum da¤›t›m› Ürün al›m Tohum da¤›t›m› Ürün al›m<br />
(paket) miktar› (Kg) (paket) miktar› (Kg)<br />
1980 13.227 171.610,1 80.544 521.079,6<br />
1990 12.511 128.044,0 81.399 475.140,50<br />
<strong>2007</strong> 502 7.005,1 5.273 127.146,20<br />
‹pekböce¤i art›k müzelik<br />
Bursa’nın yok olma tehlikesiyle karşı<br />
karşıya bulunan ipekböceği, Büyükşehir<br />
Belediyesi’ne ait kent Müzesi’nde yaşatılıyor.<br />
Müzede ayrılan bir bölümde, Kozabirlik’ten<br />
alınan tırtıllar yetiştirilerek<br />
koza elde edilirken, "Geçmişten geleceğe<br />
ipekböcekçiliği" sergisiyle de ziyaretçilere<br />
tanıtılıyor.<br />
Müze Koordinatörü Ahmet Erdönmez,<br />
kentin yok olan sembol ve değerlerini<br />
yaşatarak, gelecek kuşaklara aktarmayı<br />
amaçladıklarını belirterek, zaman<br />
içinde kaybolan ipekböcekçiliği ve Bursa<br />
kumaşının yeniden eski değerine kavuşması<br />
için müzede ipek böceği yetiştirdikleri<br />
bilgisini veriyor.<br />
Dikkat çekerek, ipekböcekçiliğine<br />
hak ettiği değeri yeniden<br />
kazandırmayı hedeflediklerini<br />
dile getiren Erdönmez,<br />
"Bunun için öncelikle ilimizin<br />
bu alandaki geçmişini sergi haline<br />
getirdik. Daha sonra okullar<br />
arasında düzenlediğimiz<br />
resim yarışmasıyla yeni neslin<br />
tanımasına katkıda bulunduk.<br />
Kozabirlik’ten aldığımız 750<br />
tırtılı, özel bölümde yetiştirdik.<br />
Mevsimi geldiğinde her yıl bu<br />
üretimi yineliyoruz. İpekböcekçiliğini<br />
yeniden canlandırmayı<br />
amaçlıyoruz" diye konuşuyor.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
YAfi KOZA ÜRET‹M‹<br />
(TÜRK‹YE GENEL‹)<br />
Y›llar Miktar (Kg)<br />
1970 1.461.503<br />
1971 1.500.219<br />
1972 1.624.078<br />
1973 1.733.274<br />
1974 1,772,612<br />
1975 1.563.956<br />
1976 1.664.840<br />
1977 1.383.505<br />
1978 1.270.125<br />
1979 1.485.619<br />
1980 1.724.820<br />
1981 2.005.223<br />
1982 1.987.975<br />
1983 1.991.489<br />
1984 2.147.137<br />
1985 1.811.407<br />
1986 1.919.904<br />
1987 1.747.334<br />
1988 2.008.319<br />
1989 1.836.886<br />
1990 2.171.292<br />
1991 1.353.200<br />
1992 781.850<br />
1993 715.849<br />
1994 455.000<br />
1995 275.000<br />
1996 199.771<br />
1997 151.115<br />
1998 135.580<br />
1999 139.463<br />
2000 56.739<br />
2001 47.787,2<br />
2002 96.793,7<br />
2003 166.271,3<br />
2004 145.173<br />
Kent Müzesi'ndeki ipekböcekçili¤i<br />
resimleri ilgi çekiyor.<br />
33
34<br />
Gündem<br />
<strong>Tekstil</strong>deki gerileme ‹kinci 500’ü vurdu<br />
İstanbul Sanayi Odası (İSO) <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu<br />
2006 yılı araştırma sonuçlarını 22<br />
Ağustos’ta açıkladı. 2006 yılında ikinci<br />
500 büyük sanayi kuruluşu içinde ilk sırayı<br />
Akzo Nobel alırken, ikinci sırada<br />
Basf Yapı Kimyasalları A.Ş., üçüncü sırada<br />
da Coşkunöz Radyatör ve Isı Sanayi<br />
A.Ş. yer aldı.<br />
Çoğunluğunu KOBİ’lerin oluşturduğu<br />
ikinci 500 içindeki özel kuruluşların<br />
üretimden satışları 2006 yılında sabit<br />
fiyatlarla yüzde 11.6, toplam satışları<br />
yüzde 12 oranında arttı, bu kuruluşların<br />
GSMH içindeki payı yüzde 1.1 oldu.<br />
İkinci 500’ün yüzde 30'unu tekstil,<br />
giyim deri ve ayakkabı sektörü oluşturdu.<br />
Araştırmaya göre tekstil, giyim, deri<br />
ve ayakkabıda üretim ve ihracat gerileyince,<br />
ikinci 500’ün performansı düştü.<br />
İkinci 500’ün toplam satışlarının<br />
yüzde 27.1'i, istihdamın da yüzde 41.1'i<br />
tekstil giyim, deri ve ayakkabı sektörüne<br />
ait bulunuyor. <strong>Türkiye</strong>'nin genel ihracatı<br />
yüzde 16.4 artarken İkinci 500’de<br />
artış yüzde 6.5'te kaldı. İhracattaki bu<br />
olumsuz tabloda tekstilin kötü performansı<br />
etkili oldu. İkinci 500’deki tekstil,<br />
giyim, deri ve ayakkabının toplam ihracatı<br />
2005'e göre yüzde 4 azaldı.<br />
İSO araştırmasında ayrıca tüm sektörlere<br />
bakıldığında 2005 yılına kıyasla<br />
2006 yılında toplam satışlar, dönem kârzarar<br />
toplamı ve net-brüt katma değer<br />
gibi göstergelerde göreceli bir iyileşme<br />
olmasına karşın, araştırmanın ilk başladığı<br />
yıl olan 1997 yılına kıyasla daha<br />
olumsuz bir durumda olduğu belirtildi.<br />
İSO Başkanı Tanıl Küçük, ikinci 500<br />
için 1997'deki satış kârlılığının 100 kabul<br />
edildiğinde 1997'den 2006'ya elektrikli<br />
makineler ve elektronik ve ilaç boya<br />
sektörleri dışında diğer tüm alt sektörlerde<br />
satış kârlılığının çok ciddi boyutta<br />
gerilediğinin görüldüğünü söyleyerek,<br />
"En büyük gerileme orman<br />
ürünleri ve mobilya sanayii ile birlikte<br />
İKİNCİ 500’DEKİ İLK 20’DE<br />
ÜÇ TEKSTİL ŞİRKETİ<br />
• Akzo Nobel Boya San.<br />
• Basf Yapı Kimyasalları AŞ<br />
• Coşkunöz Radyatör AŞ<br />
• Kibsaş Karadeniz İnşaat AŞ<br />
• Türk Tuborg<br />
• Yavuz Gıda San.<br />
• Elazığ Altınova Çimento<br />
• Jantsa Jant San.<br />
• Major Skt Oto<br />
• Beyteks Konfeksiyon<br />
• Edirne Yağ San.<br />
• Bak Ambalaj San.<br />
• Elsan Hammadde San.<br />
• Altın Kablo San. AŞ<br />
• Venüs Giyim San.<br />
• Balıkesir Elektromekanik San.<br />
• Özlem Tarım Ürünleri AŞ<br />
• Özak <strong>Tekstil</strong> Konfeksiyon<br />
(*) Listede 4. ve 16. sırada yer<br />
alan şirketler isimlerinin<br />
açıklanmasını istemedi.<br />
otomotiv yan sanayide oldu. Çalışmalarımızın<br />
sonuçları her iki grupta da<br />
ekonomik kârlılıkta 10 yıl öncesine göre<br />
daha geride olduğumuza işaret etmektedir.<br />
Ekonomik kârlılık oranlarının<br />
yükselmesi ülkemizde yatırım ve üretimi<br />
özendirmenin önemli bir aracı olacaktır"<br />
dedi.<br />
Bu arada ikinci 500 içinde yabancı<br />
sermayeli kuruluşların payı üretimden<br />
satışlarda yüzde 1.5, brüt katma değer<br />
içinde de yüzde 20.1 olurken, bu kuruluşların<br />
toplam sayısı da 71’e çıktı. Verilere<br />
göre, 2006 yılında <strong>Türkiye</strong>’nin genel<br />
ihracatı dolar bazında yüzde 16.4<br />
artarken, ikinci 500 büyük sanayi kuruluşunun<br />
ihracatında yüzde 6.5 oranında<br />
bir artış gerçekleşti.<br />
Bu kuruluşların <strong>Türkiye</strong> ihracatı<br />
içindeki payı ise 2005 yılındaki yüzde<br />
7.9 iken 2006 yılında bu oran yüzde<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
7.3’e geriledi. İhracatın sektörel dağılımında<br />
tekstil, giyim ve ayakkabı sektörü<br />
yüzde 41.9 ile ilk sırada yer alırken,<br />
içki ve tütün sanayi yüzde 13.4’lük payla<br />
ikinci sıraya çıktı. 2005’te ikinci sırada<br />
yer alan metal eşya, makine ve teçhizat<br />
sektörü ise 2006’da yüzde 12.1’lik<br />
payla üçüncü sıraya geriledi.<br />
Araştırmada, “ikinci 500” içinde toplam<br />
çalışan sayısı 2006 yılında yüzde 1.3<br />
gibi küçük bir artış gösterirken, firma<br />
başına istihdam yoğunluğunun düşmesi<br />
nedeniyle yeni istihdam yaratılmasında<br />
sınırlı bir gelişme olduğuna dikkat<br />
çekildi. Çalışanlara yapılan ödemelerin<br />
satış gelirlerine oranında hem birinci<br />
500’de hem de ikinci 500’de gerileme<br />
olurken, çalışanlara yapılan ödemelerin<br />
ikinci 500’de birinci 500’e kıyasla daha<br />
yüksek oldu. İkinci 500’de 2005’te yüzde<br />
9.1 olan ücretlerin satış gelirlerine<br />
oranı 2006’da yüzde 8.8’e düştü.<br />
Araştırmanın yabancı sermayeli kuruluşlar<br />
bölümünde ikinci 500 içinde 71<br />
yabancı sermayeli kuruluş bulunduğu<br />
hatırlatılarak bu kesimin toplam üretimden<br />
satışlardan yüzde 14.5, brüt katma<br />
değerden yüzde 20.1 vergi öncesi<br />
dönem kârından yüzde17.2, ihracattan<br />
yüzde 13 ve istihdamdan da yüzde 13.2<br />
pay aldığı bildirildi.<br />
İlk 500’de ise yabancı sermayeli kuruluş<br />
sayısı 2005’de 136 iken 2006’da<br />
140’a çıktı. Raporun bu bölümünde şu<br />
görüşlere yer verildi:<br />
“İkinci 500’de yabancı sermaye paylı<br />
71 kuruluşun brüt katma değer ve<br />
kârdan aldığı payın diğer büyüklüklere<br />
kıyasla daha yüksek olması dikkat çekicidir.<br />
Doğrudan yabancı sermaye girişinin<br />
rekor kırdığı bir yılda imalat sanayinin<br />
yabancı sermaye girişlerinden yeterince<br />
pay almadığını bu rakamlar açıkça<br />
göstermektedir.”<br />
Araştırma sonuçlarına göre birinci<br />
500’de gözlenen dış borçlanma eğilimindeki<br />
artış ikinci 500’de de gerçek-
leşti. 2005 yılında yüzde 50.2 olan<br />
borç/özkaynak dengesi 2006 yılında<br />
yüzde 53.9’a yükseldi.<br />
Raporda “İlk 500’de olduğu gibi<br />
ikinci 500’de de vergi öncesi dönem karındaki<br />
artışa rağmen borç payının daha<br />
büyük boyutta artış göstermesi nedeniyle<br />
varlık finansmandaki özkaynak<br />
payı küçülmüştür” denildi.<br />
Araştırma sonuçlarına göre ikinci<br />
500’de brüt katma değer içindeki net<br />
dolaylı vergi yükü 1997’de yüzde 6.8<br />
iken 2006’da yüzde 10.5’e yükseldi. Net<br />
dolaylı vergilerin artışının işletmelerin<br />
kaynak yaratma kapasitesi önündeki<br />
en büyük engel olduğu belirtilen raporda,<br />
“Devletin yaratılan katma değerden<br />
giderek daha fazla pay alması sermaye<br />
ve işgücü gibi üretim faktörlerinin üretimden<br />
aldıkları payın azalmasına ve<br />
dolayısıyla daha az yatırım ve tüketimde<br />
bulunmalarına neden olmaktadır”<br />
görüşü ifade edildi.<br />
Raporda en dikkati çeken nokta<br />
ikinci 500’de de birinci 500 büyükte olduğu<br />
gibi faaliyet dışı gelirlerin kâr ve<br />
zarar toplamı içindeki payının önemli<br />
düşüş göstermesi oldu. Esas alınan<br />
1997-2006 arası dönem kıyaslandığında<br />
faaliyet dışı gelirlerin kâr-zarar toplamı<br />
içindeki payı 1997’de yüzde 71.2 iken,<br />
2001 krizinde yüzde 491’e yükseldi.<br />
2006’da son 10 yılın en düşük oranı<br />
olan 46.8’e geriledi. Birinci 500’de ise<br />
bu oran 2006’da yüzde 26.3 olarak gerçekleşti.<br />
Araştırmada, 2001-2006 yılları itibariyle<br />
ilk ve ikinci 500 sanayi kuruluşu<br />
kıyaslaması yapılarak şu tespitlerde bulunuldu:<br />
“İkinci 500’de 2001 yılında sabit fiyatlarla<br />
24 milyar YTL olan toplam satış<br />
hasılatı, 2006 yılında 31 milyar YTL’ye<br />
çıkarken, aynı dönemde ilk 500’de bu<br />
rakam 131 milyar YTL’den 217 milyar<br />
YTL’ye yükseldi. Söz konusu dönemde<br />
ilk 500’ün satış gelirleri ikinci 500’ün 5.5<br />
katı iken 2006 yılında bu oran yaklaşık<br />
7 kata çıktı. Aynı dönemde ilk 500’ün<br />
satış gelirleri yüzde 65.6 artmasına karşın,<br />
ikinci 500’ün artış oranı yüzde<br />
30.5’te kaldı.”<br />
‹stanbul'da 10'uncu büyük buluflma<br />
IF Uluslararası İstanbul Moda Fuarı,<br />
kapılarını 10. kez açtı. İstanbul'u<br />
modanın merkezi yapma amacıyla<br />
Türk hazır giyim sektörünün önde gelen<br />
derneklerinin bir araya gelerek<br />
oluşturduğu IF Konseyi ve tekstil sektörü<br />
tarafından desteklenen İstanbul<br />
Moda Fuarı'na bu yıl 357 firma katıldı.<br />
İstanbul CNR Expo Fuar Merkezi'nde<br />
23-25 Ağustos tarihleri arasında<br />
açık kalan fuar ünlü modacılara ve moda<br />
tasarımcılarına ev sahipliği yaptı.<br />
Fuarın açılışında konuşan Devlet<br />
Bakanı Kürşad Tüzmen, bu fuarın<br />
dünyanın üçüncü büyük fuarı olduğunu<br />
belirterek, "Bütün emeği geçenleri<br />
tebrik ediyorum. Bütün arkadaşlar<br />
<strong>Türkiye</strong>'nin ekonomik sıkıntıda olduğu<br />
dönemlerde bile birbirlerine sarılarak<br />
bizleri bugünlere getirdi. <strong>Tekstil</strong> ve<br />
konfeksiyon çevre ülkelerde yüzde 40<br />
gerilerken, <strong>Türkiye</strong>'de yüzde 17'lik bir<br />
artış sağlandı" dedi. İstanbul'u dünya<br />
moda merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini<br />
dile getiren Bakan Tüzmen,<br />
"Biz dünyanın yeni moda merkezini<br />
oluştururken rekabete de katkı da bulunuyoruz.<br />
Kemer altı vuruş yok, daima<br />
kemer üstü vuruyoruz. İstanbul<br />
bu çalışmalar sonucu moda merkezi<br />
haline gelirken, fuar merkezi de olacak"<br />
diye konuştu. Tüzmen, kaliteli ya-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
bancı firmaların alım heyetlerinin de<br />
fuara katıldığına dikkat çekti.<br />
Açılış galası ünlü tasarımcı Şafak<br />
Atahan defilesi ile başlayan fuar kapsamında<br />
16. Genç Moda Tasarımcıları Yarışması<br />
finalistlerinin defileleri de yapıldı.<br />
Ayrıca organizasyon kapsamında<br />
Müge Ersin, Gamze Saraçoğlu,<br />
Mehtap Elaidi, Nejla Güvenç, Simay<br />
Bülbül, Deniz Kaprol, Ceren Ertan, Ferya<br />
Sürel, Ebru Günay, Zeynep Mursalıoğlu,<br />
Giray Sepin, Yasemin Aytar, Selim<br />
Baklacı ve Şafak Atahan gibi tasarımcıların<br />
kreasyonları da sergilendi.<br />
Tasarımcıların koleksiyonlarını,<br />
aralarında Ece Sükan, Yüksel Ak ve<br />
Tülin Şahin'in de bulunduğu mankenler<br />
sundu. Fuarda 'Dünyanın Unutulmuş<br />
Gerçekleri' adı altında hazırlanan<br />
koleksiyon da Cemil İpekçi imzasıyla<br />
düzenlenen defileyle tanıtıldı. Moda<br />
Fuarı 25 Ağustos tarihinde Proje Moda<br />
Yarışması'nın birincisi Selim Baklacı'nın<br />
Kibir adını verdiği defilesi ile sona<br />
erdi.<br />
Bu arada fuara Almanya, ABD, Fas,<br />
Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya, Japonya,<br />
Mısır, Portekiz, Rusya, Tunus,<br />
Birleşik Arap Emirlikleri, Bulgaristan<br />
ve Romanya'dan 34'ten fazla alım heyeti<br />
geldi. Suriye'den de 90 firma katılımcı<br />
olarak fuarda yer aldı.<br />
35
36<br />
<strong>Tekstil</strong>in Kaleleri<br />
Kay›s› kenti Malatya<br />
tekstile yöneliyor<br />
ümerbank Fabrikası'nın ku-<br />
S<br />
rulmasıyla birlikte tekstille tanışan<br />
Malatya, bugün tekstile<br />
öncelik veren illerimizden biri<br />
konumunda bulunuyor. Halen<br />
bu alanda yatırımların devam ettiği<br />
ilde 1. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki tesislerin<br />
yüzde 35'ini tekstil yatırımları<br />
oluşturuyor. İkinci Organize Sanayi Bölgesi'nde<br />
ise yatırım yapmak için başvuran<br />
yatırımcıların yüzde 50'sini tekstilciler<br />
oluşturuyor. "Kayısı kenti" olarak bilinen<br />
Malatya bu kimliğinin yanında birçok<br />
kimliği ile de bölgede ön plana çıkıyor.<br />
Malatya’nın ekonomisi tarıma, tarımsal<br />
sanayiye ve hayvancılığa dayalı<br />
bir ekonomi özelliği taşıyor. Ekonomik<br />
ve sosyal yönden çok geniş bir etki alanı<br />
bulan Malatya, Doğu Anadolu Bölgesi'nin<br />
en kalabalık illerinden birisi olma<br />
özelliğinde. Malatya, Karakaya Baraj<br />
Gölü'nün oluşması, İnönü Üniversitesi'nin<br />
kurulması, 2. Ordu'nun bölgede<br />
bulunması ve GAP'ın etkileriyle nüfus<br />
artışı 1980'li yıllarda hızlandı.<br />
Coğrafik konumu nedeni ile önemli<br />
bir ticaret merkezi olan Malatya’da 1923<br />
yılında kurulan Malatya Ticaret ve Sanayi<br />
Odası'na kayıtlı 41 kolektif şirket, 2<br />
bin 895 limited şirket ve 550 de anonim<br />
şirket faaliyet gösteriyor.<br />
‹lde tar›m<br />
Tarıma dayalı bir ekonomiden sanayiye<br />
dayalı bir ekonomiye geçiş sürecini<br />
yaşayan Malatya’da, her geçen gün hızlanmakta<br />
olan bu sürece karşılık olarak<br />
ekonomisinde tarımın etkisi hala büyük.<br />
Turunçgiller dışında hemen her tür meyvenin<br />
yetiştiği ve bir meyve<br />
üretim bölgesi olarak nitelenen<br />
Malatya’da bitkisel üretimin<br />
en önemli kolu meyvecilik<br />
olarak göze çarpıyor.<br />
Özellikle kayısı, arpa buğday,<br />
mısır, çavdar, pirinç, nohut<br />
ve mercimek Malatya’da<br />
yetiştirilen en önemli tarım<br />
ürünlerini oluşturuyor.<br />
İlde tarım çeşitlilik gösterirken<br />
Malatya'da Anadolu<br />
Bölgesi içinde sanayi bitkilerine<br />
ayrılan yer, sebze ve<br />
meyve üretimine ayrılan<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
alanlardan daha fazla. Doğu Anadolu<br />
Bölgesi içinde sanayi bitkilerinin tarımının<br />
en çok geliştiği ilin Malatya olduğu<br />
biliniyor.<br />
Sanayi bitkileri içinde Malatya'da birinci<br />
sırada şeker pancarı yer alır, onu tütün<br />
ve diğer ürünler izler. İlde bağcılık ve<br />
meyvecilik de önemli yer tutar. Malatya<br />
ile özdeşleşmiş bir ürün olan kayısı ise il<br />
ekonomisinde büyük bir katma değer<br />
yaratmakta. <strong>Türkiye</strong>'de birçok yerde kayısı<br />
yetişmesine rağmen Malatya kayısısı<br />
taşıdığı kendine has kokusu ve meyve<br />
aroması ile kuru kayısı üretimine son derece<br />
elverişlidir. Bu özellikleri ile "Malatya<br />
Kayısısı" markalaşmıştır.<br />
‹lde sanayi<br />
Malatya’da il merkezinde yoğunlaşan<br />
sanayinin belli bir ivme kazandığı,<br />
göreli bir üstünlük yakaladığı görülüyor.<br />
Malatya ili sanayide belli bir ivmeyi<br />
yakaladığı için tüm bölgede en hızlı gelişen<br />
il konumunda. İlin toplam gayri safi<br />
katma değeri 1987-1997 arsında üçte bir
arttı. Bu ilerlemeyle Malatya sanayileşme<br />
de son zamanlarda bir atılım yapmış<br />
ve özellikle bağlantılı olduğu sektörleri<br />
birlikte sürüklemeye başlamıştır. Malatya<br />
son beş yıldır gösterdiği sanayi performansıyla,<br />
sanayinin belli alt sektörlerinde<br />
göreli üstünlüğe sahip olduğunu<br />
göstermiştir. Sanayinin çeşitlenmesi ve<br />
üretici hizmetlerinin gelişiyor olması<br />
Malatya’da yığılma ekonomilerin geliştiğine<br />
de işarettir. Malatya’da 3’ü kamuya,<br />
131'i özel sektöre ait olmak üzere toplam<br />
134 adet orta ve büyük ölçekli sanayi<br />
sitesi mevcut. 3 adet organize sanayi<br />
bölgesinden 1. Organize Sanayi Bölgesi'nde<br />
124 fabrikadan 110’u faaliyette bulunuyor,<br />
14 fabrika ise inşaat ve proje<br />
safhasında. Kurulmakta olan 2. Organize<br />
Sanayi Bölgesi'nde ise tahsisi yapılan<br />
138 parselden 42 fabrika faaliyette. 3. Organize<br />
Sanayi Bölgesi olan Darende Organize<br />
Sanayi Bölgesi’nin ise yer tespit<br />
ve planlama çalışmaları devam etmekte.<br />
Akçadağ Mermer ve İhtisas Sanayi Bölgesi<br />
için de yer seçimi ve incelemeler bakanlıkça<br />
yapılmıştır.<br />
Malatya'da tekstil<br />
potansiyeli<br />
Malatya, özel müteşebbisler tarafında<br />
son yıllarda yapılan yatırımlar ile Doğu<br />
ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde<br />
tekstil sektörü açısında gelişmiş bir tekstil<br />
üretim merkezi haline gelmiştir. Halen<br />
tekstil sektöründe proje aşamasında<br />
olanlar hariç, çalışır veya çalışma aşamasında<br />
bulunan 87 işletme bulunmaktadır.<br />
1937 yılında kurulan Malatya Sümerbank<br />
Fabrikası özellikle son yıllarda büyük<br />
gelişmeler kaydetmiş, yapmış olduğu<br />
teknolojik yenilikler ile kendisini modernize<br />
etmeyi başarmıştır. Bunun sonucu<br />
olarak ortaya çıkan üretim kalitesindeki<br />
gelişmelere paralel olarak başta<br />
ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere<br />
birçok ülkeye ihracat miktarlarında artışlar<br />
olmuştur.<br />
Sümerbank Fabrikası'nı örnek alan<br />
özel sektör yatırımcıları 1972 yılında<br />
İPAŞ Malatya İplik Fabrikası A.Ş., 1984<br />
yılında ANATEKS Anadolu <strong>Tekstil</strong> Fab-<br />
1. ORGAN‹ZE SANAY‹ BÖLGES‹’NDEK‹<br />
TES‹SLER‹N SEKTÖREL DA⁄ILIMI<br />
Sektör Oran (%) Toplam Üretime ‹n./Proje<br />
geçen halinde<br />
<strong>Tekstil</strong> 35 43 36 7<br />
G›da 27 35 34 1<br />
Di¤er 38 46 40 6<br />
TOPLAM 100 124 110 14<br />
2. ORGAN‹ZE SANAY‹ BÖLGES‹’NDEK‹<br />
TES‹SLER‹N SEKTÖREL DA⁄ILIMI<br />
Sektör Oran (%) Parsel Üretime ‹nflaat Proje<br />
geçen halinde halinde<br />
<strong>Tekstil</strong> 28 39 6 13 20<br />
G›da 32 45 18 15 12<br />
Mak., yedek prç. 16 23 7 12 4<br />
‹nflaat 9 9 2 3 4<br />
Di¤er 15 22 9 4 9<br />
TOPLAM 100 138 42 47 19<br />
TOPLAM ALAN : 500 ha<br />
TOPLAM SANAY‹ ALANI : 300ha<br />
TOPLAM PARSEL : 160 Adet<br />
TAHS‹S ED‹LEN TOPLAM PARSEL SAYISI : 138 Adet<br />
TAHS‹S ED‹LEN TOPLAM PARSEL ALANI : 3.000.000m2<br />
MALATYA'DA TEKST‹L FABR‹KALARI<br />
‹malat kolu Firma say›s› Çal›flan say›s› Makine say›s›<br />
‹plik fabrikalar› 15 3.587 485 adet ring<br />
139 adet open end<br />
Örme kumafl fabrikas› 17 1.919 263<br />
Dokuma fabrikas› 11 447 788<br />
Konfeksiyon fab. 23 1.971 -<br />
Çorap imalat› tesisi 6 302 -<br />
Di¤er tekstil imalat› 15 171 -<br />
Toplam 87 8.397 -<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
37
38<br />
<strong>Tekstil</strong>in Kaleleri<br />
Malatya'ya büyük sanayi<br />
yat›r›m› nas›l çekilmeli?<br />
Bayram YUMRUTEPE<br />
Malatya Sanayi ve Ticaret ‹l Müdürü<br />
Malatya’da tekstil sanayi, 120 giriflimcinin<br />
bir araya gelmesi ile kurulan iplik tesisi<br />
ile 1960'l› y›llarda bafllam›flt›r. Elaz›¤'daki iplik<br />
fabrikas›n›n Malatya'daki ev tezgâhlar›na<br />
iplik satmamakta diretmesi, yöre halk›n› harekete<br />
geçirmifl, bu giriflimcilerden biri olan<br />
Nevzat Topgül günümüzde halen iplik üretiminde<br />
Malatya'da önemli bir tesise sahiptir.<br />
Geçmiflte Yeflilyurt’ta evlerin alt›nda bulunan<br />
tezgâhlar zaman içerisinde iplik fabrikalar›na<br />
dönüflmüfltür. Sanayi tesislerinin yüzde<br />
41'i tekstil fabrikalar›ndan oluflmaktad›r.<br />
Son zamanlarda Çal›k Holding bünyesinde<br />
faaliyet gösteren GAP <strong>Tekstil</strong>, Malatya’m›z<br />
için büyük bir kazanç olmufl, önemli<br />
oranda istihdam sa¤lam›flt›r.<br />
‹l ekonomisinde yaflanan<br />
bafll›ca sorunlar<br />
1) Büyük yat›r›mlar› gerçeklefltirecek yeterli<br />
seviyede sermaye birikimi olmas› nedeniyle<br />
ilimizde büyük yat›r›mlar yap›lm›yor.<br />
Bu yat›r›mlar›n teflvik edilmesi, büyük güç<br />
ve sanayi kurulufllar›n›n Malatya’da tesisi ve<br />
tesisler kurmas› sa¤lanmal›d›r.<br />
2) Yat›r›mlar›n de¤iflik alanlarda çeflitlenmesi<br />
yerine belli sektörlere yönelmesi<br />
sorun teflkil etmekte bu da sanayinin geliflmesini<br />
engellemektedir. Malatya sanayisinin<br />
yüzde 41'i tekstil, yüzde 24’ü g›da sektöründe<br />
faaliyet göstermektedir.<br />
3) ‹limiz yat›r›m potansiyelinin ve avantajlar›n›n<br />
yurtiçi ve yurtd›fl› pazar ve piyasa-<br />
rikası A.Ş., 1985 yılında KALETAŞ İplik<br />
Fabrikası A.Ş., 1988 yılında GÜNTAŞ<br />
Gündüzbey <strong>Tekstil</strong> Fabrikası San. Tic.<br />
A.Ş. gibi kuruluşları tekstil sanayine kazandırmışlardır.<br />
Bugün Malatya’da pamuğun her cinsi<br />
işlenebilmekte, ipliğin her türü yapılmakta<br />
ve penye, branda, tente döşemelik,<br />
indigo (kot) gibi her cins dokuma yapılabilmektedir.<br />
Malatya'da tekstil alanındaki<br />
yatırımlar devam etmekte, 1.<br />
Organize Sanayi Bölgesi'nde yatırımların<br />
yüzde 35'i tekstil sektöründe faaliyet<br />
göstermektedir. Yine 2. Organize Sanayi<br />
Bölgesi'nde yatırım için başvuruda bulunan<br />
firmaların yüzde 50'sini de tekstil<br />
yatırımları oluşturmaktadır.<br />
larda tan›t›m› yeterli düzeyde de¤il. fiehrimizin<br />
sanayisinin uluslararas› fuarlarda tan›t›m›n›n<br />
yap›lmas›, Malatya Fuar›'n›n uluslararas›<br />
hale getirilmesinin yurtd›fl› tan›t›m›na<br />
katk› sa¤layaca¤› inanc›nday›z.<br />
4) fiirket ve iflletmelerin aile flirketi ve<br />
atelye seviyesinde kalmas›, ça¤dafl iflletmecilik<br />
ve kurumsallaflman›n sa¤lanamamas›<br />
ve profesyonel yönetim eksikli¤i sanayideki<br />
içe kapan›k yap›y› oluflturmakta bu da ilerlemeyi<br />
durdurmaktad›r. fiirketlerin holdingleflme<br />
yoluna gitmeleri ve tamamen profesyonel<br />
yap› içerisine girmeleri flartt›r.<br />
5) Sanayi tesislerine üniversiteden yeterli<br />
destek sa¤lanamamas› sorun yaratmaktad›r.<br />
Bunun için üniversite ile tamamen<br />
koordineli çal›flmal› ve destek al›nmal›d›r.<br />
6) Sanayi tesislerinde yeterli teknoloji,<br />
pazar, üretim gelifltirme gibi altyap› eksiklikleri<br />
bulunmaktad›r. Bunun için her sanayi<br />
kuruluflunun Ar-Ge çal›flmas› yapmas› ve<br />
bununla ilgili alt yap›s›n› oluflturmas› gerekmektedir.<br />
7) Bafll›ca pazar, liman ve serbest bölgelere<br />
uzakl›k di¤er bir sorunu teflkil etmekte,<br />
sanayi geliflimini engellemektedir. Ulafl›m<br />
maliyetinin düflürülmesi ihracat› art›racak<br />
ve sanayiyi olumlu yönde etkileyecektir.<br />
8) Ucuz ve kalitesiz Çin mallar›n›n pazarda<br />
dolafl›m› bilinçsiz tüketiciyi çekmekte.<br />
Bununla ilgili gerekli tedbirler al›nmas› gerektirmektedir.<br />
Aksi takdirde rekabet ortam›<br />
ortadan kalkacakt›r.<br />
9) Kalifiye eleman eksikli¤i sanayi için<br />
sorun teflkil etmekte bu da kaliteli mal ve<br />
hizmet üretimini engellemektedir.<br />
10) ‹stihdam üzerindeki vergi ve maliyetlerin<br />
yüksekli¤i flehrin pazar pay›n› daraltmaktad›r.<br />
Bununla ilgili olarak ulusal ve yerel<br />
bazda çal›flmalar yap›lmal›d›r.<br />
11) At›l durumda bulunan sanayi kurulufllar›<br />
ekonomiye kazand›r›lmal›d›r.<br />
12) Yar›m kalm›fl sanayi kurulufllar›n›n<br />
tamamlanmas› için düflük faizli ve uzun vadeli<br />
iflletme kredileri verilmelidir.<br />
13) Haberleflme, enerji ve tafl›ma ücretlerinde<br />
özel indirimler uygulanarak rekabet<br />
flartlar› gerçeklefltirilmelidir.<br />
14) 193 Say›l› Gelir Vergisi Kanunu'nda<br />
de¤ifliklik yapan 4325 Say›l› Kanun yeniden<br />
gözden geçirilerek, Malatya da kanun kapsam›na<br />
al›nmal›, bölgeye özel vergi indirimi,<br />
enerji fiyatlar›nda indirim, SSK primlerinde<br />
yeniden düzenleme yap›lmal›.<br />
15) 3308 Say›l› Ç›rakl›k ve Meslek E¤itimi<br />
Kanunu kapsam›na al›nan mesleklerde<br />
ç›raklarda oldu¤u gibi kalfalarda da SSK primine<br />
devlet katk›s› sa¤lanmal›d›r.<br />
16) Kapal› mekânlarda ve aile iflletmesine<br />
uygun olan sahalarda küçük atelye ve<br />
tezgah tipi üretim yap›labilecek sanayilere<br />
öncelik verilmeli ve teflvik edilmelidir. Bu iflsizli¤i<br />
önlemede engel olacakt›r.<br />
MALATYA’DA YILLARA GÖRE ÖZEL SEKTÖR TES‹S SAYISI<br />
Sektör 1985 1990 1995 2001 2002 2003 2004 2005 2006<br />
G›da ve kay›s› 27 41 81 96 1290 145 156 207 240<br />
Dokuma ve giyim 4 7 48 59 70 77 79 87 91<br />
Orman san. 5 7 16 17 18 24 26 29 29<br />
Ka¤›t san. 1 2 2 6 7 12 15 18 13<br />
Plastik 2 3 5 10 10 10 10 14 26<br />
Kimya - 1 14 15 16 18 18 20 36<br />
Çimento-piflmifl kil 8 9 - - - - - - 35<br />
Demir san. 6 8 15 12 13 15 15 16 17<br />
Madeni eflya 4 16 12 11 13 16 19 21 26<br />
Tar›m mak. 6 7 9 9 10 11 12 14 9<br />
Akü mak. 2 2 2 1 1 1 1 1 7<br />
Mermer - 1 4 5 5 6 9 12 18<br />
Demir d›fl› met. 2 5 8 8 8 8 8 10 10<br />
Tütün mam. 2 2 2 2 2 2 2 2 2<br />
G›da mak. 1 1 2 4 4 5 7 8 8<br />
Yem san. 1 2 5 4 4 6 7 7 8<br />
Kalorifer kaz. 1 2 4 4 4 6 9 9 9<br />
Günefl ener. mont. 1 3 6 6 8 10 11 12 10<br />
Cam san. - 1 2 3 3 3 5 6 6<br />
Deri mam. 1 2 4 5 5 5 5 5 5<br />
TOPLAM 74 105 244 277 329 379 414 498 605<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong>
Yeflim <strong>Tekstil</strong>'de moda rüzgâr›<br />
Yeni koleksiyonunu eylül ayından itibaren<br />
ABD ve Avrupa'daki dünyaca tanınan<br />
müşterilerinin beğenisine sunmaya<br />
hazırlanan Yeşim <strong>Tekstil</strong> tasarım ekibi,<br />
2008-2009 sonbahar/kış koleksiyonunu<br />
düzenlediği mini bir defileyle tanıttı.<br />
Çin pazarı ve diğer rakiplerle rekabet<br />
edip, sektörde farklılaşmak için bundan<br />
3 yıl önce kendi tasarım departmanını<br />
kuran Yeşim <strong>Tekstil</strong>, 6. koleksiyonunu 21<br />
Ağustos'ta firma içerisinde düzenlenen<br />
defilede üst düzey yönetime sundu. Koleksiyon,<br />
Yeşim tasarım ekibi lideri Melek<br />
Kazancıoğlu'nun koordinasyonunda<br />
firmanın ABD'de çalıştığı tasarımcı Lourdes<br />
Mendoza, İstanbul'daki tasarımcı<br />
Nejla Güvenç tarafından yapılan ortak<br />
bir ekip çalışmasıyla hazırlandı. Mart<br />
ayında çalışmalarına başlanan yeni ko-<br />
Antalya Kulüp Aura'da organize<br />
edilen Siren Ertan defilesinde ünlü<br />
mankenler podyuma çıktı. Siren Ertan'ın<br />
yeni koleksiyonu, Aura'da<br />
ünlü mankenlerin katılımıyla düzenlenen<br />
defilede tanıtıldı. Defilede<br />
ünlü mankenler Ece Gürsel, Ebru<br />
Güzel, Şeyma Subaşı, Fatoş Kabasakal,<br />
Yüksel Ak, Yeliz Öney, Şulya<br />
Notkava ve Radsa Anvrova görev<br />
aldı. Manken Ebru Güzel, defilenin<br />
finalinde siyah bir gelinlikle podyuma<br />
çıktı.<br />
leksiyonda toplam 125 parça ürün bulunuyor.<br />
Koleksiyonda siyah, gri ve kahve<br />
tonlarının yanı sıra mavi ve kırmızının<br />
çeşitli tonları da kullanıldı. Desenli, çizgili,<br />
değişik dokulu kumaşların kullanıldığı<br />
yeni koleksiyonda bayan modellerinde<br />
pliseler, volanlar, değişik volüm detayları,<br />
erkek modellerinde de farklı detaylar,<br />
armalar ve baskılar göze çarpıyor.<br />
Defile sırasında bir konuşma yapan Yeşim<br />
<strong>Tekstil</strong> CEO'su Şenol Şankaya, "Biz<br />
Yeşim <strong>Tekstil</strong> olarak tasarıma büyük<br />
önem veriyoruz. Hazırladığımız 6. koleksiyonumuzda,<br />
Yeşim'in teknolojik altyapısının<br />
gücünü ve Ar-Ge'deki kumaş<br />
birikimini tasarımcılarımızın yaratıcılıkları<br />
ile birleştirdik. Amacımız müşterilerimize<br />
sunduğumuz hizmet çıtasını her<br />
geçen gün daha da yükselterek müşteri<br />
memnuniyetini artırmak" dedi.<br />
Siren Ertan'dan yeni koleksiyon<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Toroslar›n<br />
esintisi<br />
Moda<br />
Yüzlerce yıllık yörük kıyafetlerini<br />
ilk kez bir kreasyonda toplayan Adana<br />
Olgunlaşma Enstitüsü, 50 parçadan<br />
oluşan bir koleksiyon hazırladı.<br />
"Toroslar’ın Esintileri" adını taşıyan<br />
kreasyon modacıların da ilgisini çekmeyi<br />
başardı. Enstitü Müdürü İkbal<br />
Kalın, enstitü olarak hazırladıkları<br />
kreasyonu Adana'nın ve Mersin'in<br />
dağ köylerini<br />
tek tek gezerek,<br />
oradaki yörüklerin<br />
kılık kıyafetlerindekullandıklarısüslemelerdenyararlanarakhazırladıklarınısöyledi.<br />
Kreasyonun<br />
hazırlanmasında,<br />
el sanatları,<br />
nakış, süsleme<br />
ve dikiş ekiplerinin<br />
koordineli<br />
olarak çalıştığını anlatan Kalın, titiz çalışmalarında,<br />
kıyafet ve takılarla yöre<br />
insanının hayatının anlatılmaya çalışıldığını<br />
ifade etti. Kalın, yaptıkları bir<br />
defile sırasında ünlü modacı Cemil<br />
İpekçi'nin "Toroslar’ın Esintileri" kreasyonunu<br />
çok beğendiğini de söyledi.<br />
İpekçi'nin, kendilerinden bir katalog<br />
hazırlamalarını istediğini ifade eden<br />
Kalın, "Bir katalog hazırladık ve kendisine<br />
sunduk. Daha sonra da Cemil<br />
İpekçi'nin bir defilesinde küçük alıntılarla<br />
bu eserleri kullandığını gördüm<br />
ve çok mutlu oldum" dedi.<br />
39
40<br />
Fuarlara Kat›l›m›<br />
Teflvik Projesi<br />
Üyelerimiz fuarlarda uluslararas› arenaya ç›k›yor<br />
Esat Aksal:<br />
Moskova<br />
fuarında da yeni<br />
koleksiyonumuzu<br />
tanıtmanın yanı<br />
sıra gelecek<br />
koleksiyonlarımız<br />
için veriler temin<br />
ederek, bu talep<br />
ve eğilimleri<br />
tasarımlarımızda<br />
değerlendirmekteyiz.<br />
Mevcut<br />
müşterilerimizle<br />
diyaloglarımızı<br />
geliştirirken,<br />
Premiere Vision<br />
gibi önemli<br />
fuarlarda her<br />
zaman potansiyel<br />
müşterilerle<br />
görüşme olanağı<br />
buluyor ve<br />
bunların verimli<br />
iş anlaşmalarına<br />
dönüşmesi için<br />
çalışıyoruz.<br />
ürkiye <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> İşveren-<br />
T<br />
leri <strong>Sendikası</strong>’nın “Fuarlara<br />
Katılımı Teşvik Projesi” kapsamında<br />
verilen destekler, üyelerimize<br />
global pazardaki<br />
oyuncuların arasında kendisine yer bulması<br />
için önemli bir imkan sağlıyor.<br />
Geçtiğimiz yıla göre bütçesi yüzde 100<br />
oranında artırılan projeden yararlanan<br />
üye firmalarımız, sendikamıza teşekkürlerini<br />
iletmeyi sürdürüyorlar. Bu ayki<br />
sayımızda Rusya’da düzenlenen Premiere<br />
Vision Moskova Fuarı’na katılan<br />
üyelerimizden Akın <strong>Tekstil</strong>’in izlenimlerini<br />
sizinle paylaşmak istiyoruz.<br />
Akın <strong>Tekstil</strong> Genel Müdür Yardımcısı Esat<br />
Aksal, bu yıl 14 - 15 Mart tarihleri arasında<br />
düzenlenen ve dünyanın pek çok ülkesinden<br />
kumaş üreticilerinin yer aldığı Premiere Vision<br />
Moskova Fuarı’na katılarak yeni koleksiyonlarını<br />
tanıtma olanağı bulduklarını anlatarak<br />
başlıyor sözlerine. Katılımcıları özenle seçmeleri<br />
ve uzun yıllardır fuarcılık alanındaki<br />
tecrübelerinden dolayı saygın bir organizasyon<br />
olan Premiere Vision’un New York ve Paris’ten<br />
sonra Moskova’da da gerçekleştirildiğini<br />
dile getiren Aksal, “The World’s Premiere<br />
Fabric Show’un önemli ayaklarından birini<br />
oluşturan ve dünyanın en yaratıcı tekstil fuarı<br />
olarak anılan PV’nin Moskova ayağı da kumaş<br />
üreticilerinin global sahadaki başarıları<br />
için önemli bir organizasyon niteliğindedir”<br />
dedi.<br />
Moda tasarımcıları ve tekstil alıcılarının,<br />
her zaman yeni ve etkileyici kumaş ve metotların<br />
peşinde olduğuna dikkat çeken Esat Aksal,<br />
Akın <strong>Tekstil</strong> olarak her türlü<br />
yeniliğe adapte olabilme<br />
hızlarının avantajını gördüklerini<br />
dile getirdi. Aksal, “Daima<br />
öncülük etme misyonuyla, global<br />
müşterilere gelecek sezonlar<br />
için trendleri belirleyen<br />
ürün gruplarını ve yeni teknikleri<br />
sunuyoruz. PV Moskova<br />
da Akın <strong>Tekstil</strong>’in global alıcılarla<br />
birebir görüşerek tüm bu<br />
yenilikleri aktardığı bir fuar ol-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
muştur” açıklamasında bulundu.<br />
Fuarın daha çok Rus pazarına yönelik olmasının,<br />
Akın <strong>Tekstil</strong> için önemi artan bir alan<br />
olan Rusya’ya ait pazar verilerini elde etmelerini<br />
sağladığını vurgulayan Esat Aksal, trend<br />
eğilimlerini, öngörülerini, pazara yön veren<br />
değişiklikleri yerinde inceleme fırsatı bulmaları<br />
açısından da faydalı olduğunu sözlerine<br />
ekledi. Aksal, açıklamalarını şöyle sürdürdü:<br />
“Birebir görüşmeler sonucunda müşteri taleplerini<br />
daha iyi kavramının yanında, yeni tasarımlar<br />
için müşterilerimizden ilham alıyoruz.<br />
Moskova fuarında da yeni koleksiyonumuzu<br />
tanıtmanın yanı sıra gelecek koleksiyonlarımız<br />
için veriler temin ederek, bu talep<br />
ve eğilimleri tasarımlarımızda değerlendirmekteyiz.<br />
Mevcut müşterilerimizle diyaloglarımızı<br />
geliştirirken, Premiere Vision gibi<br />
önemli fuarlarda her zaman potansiyel müşterilerle<br />
görüşme olanağı buluyor ve bunların<br />
verimli iş anlaşmalarına dönüşmesi için çalışıyoruz.<br />
Dünya tekstil piyasasına<br />
yön veren fuarlardan biri olan<br />
Premiere Vision Moskova’dan<br />
bu anlamda oldukça verimli sonuçlarla<br />
döndük. ‘Akın’ kumaşları<br />
uluslararası pazarlarda kalitesiyle,<br />
tasarımıyla tanınan ve<br />
tercih edilen bir markadır. Bu tür<br />
fuarları; kendimizi global sahada<br />
göstermek, dünya kulvarındaki<br />
yerimizi ispatlamak adına<br />
fırsat olarak görmekteyiz.”
FUAR TAKV‹M‹ (KASIM-ARALIK <strong>2007</strong> - OCAK-fiUBAT 2008)<br />
TARİH FUAR<br />
KASIM <strong>2007</strong><br />
01.11.<strong>2007</strong> – 04.11.<strong>2007</strong> St. Petersburg (Rusya) Fashion Industry Fuarı – Moda Fuarı<br />
06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) FATEX – The Fashion Sourcing Trade Fair for industrial Manufacture of Clothing and Textiles –<br />
Hazır Giyim ve <strong>Tekstil</strong> Üretimine Yönelik Moda Fuarı<br />
06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Cape Town (Güney Afrika) ATF – Apparels, Textiles and Footwear - Hazır Giyim <strong>Tekstil</strong> ve Ayakkabı Fuarı<br />
06.11.<strong>2007</strong> – 08.11.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) Interselection – Moda Fuarı<br />
14.11.<strong>2007</strong> – 18.11.<strong>2007</strong> Halep (Suriye) MATEX- Uluslararası İplik, Kumaş ve <strong>Tekstil</strong> Makineleri Fuarı<br />
25.11.<strong>2007</strong> – 27.11.<strong>2007</strong> Milano (İtalya) MODAPRIMA – International Knitwear and Clothing Exhibiton<br />
Uluslararası Örme Giyim ve Konfeksiyon Fuarı<br />
26.11.<strong>2007</strong> – 28.11.<strong>2007</strong> Moskova (Rusya) Flooring Russia – Uluslararası Döşeme Fuarı<br />
07.12.<strong>2007</strong> – 12.12.<strong>2007</strong> Birmingham (İngiltere) Clotheshow Fuarı – Konfeksiyon Fuarı<br />
ARALIK <strong>2007</strong><br />
04.12.<strong>2007</strong> – 05.12.<strong>2007</strong> Paris (Fransa) Denim by Première Vision<br />
07.12.<strong>2007</strong> – 12.12.<strong>2007</strong> Birmingham (İngiltere) Clotheshow Fuarı – Konfeksiyon Fuarı<br />
OCAK 2008<br />
09.01.2008 - 12.01.2008 Frankfurt (Almanya)Heimtextil – Uluslararası Ev <strong>Tekstil</strong>i Fuarı<br />
09.01.2008 - 12.01.2008 Floransa (İtalya) PITTI IMMAGINE UOMO – Erkek Giyim Fuarı<br />
12.01.2008 - 15.01.2008 Hannover (Almanya)World trade fair for carpets and floor coverings- DOMOTEX Halı Fuarı<br />
14.01.2008 - 17.01.2008 Hongkong (Çin) Hong Kong Fashion Week – Hong Kong Moda Haftası<br />
16.01.2008 - 18.01.2008 Barselona (İspanya) BREAD & Butter - Bread & Butter – Hazır Giyim ve Denim Fuarı<br />
17.01.2008 - 20.01.2008 Atlanta (USA) Uluslararası Halı Fuarı<br />
18.01.2008 – 20.01.2008 Floransa (İtalya) Pitti Bimbo Çocuk Giyim Fuarı<br />
23.01.2008 - 25.01.2008 Moskova (Rusya) JEANSHOW – Türk Denim Fuarı<br />
23.1.2008 – 24.1.2008 New York (USA)Première Vision Preview New York<br />
24.01.2008 – 26.01.2008 Paris (Fransa) INTERFILIERE – International Exhibition of Lace, Embroidery and Textile Accessories for Lingerie<br />
25.01.2008 – 27.01.2008 Paris (Fransa) WHO’S NEXT – Uluslararası Moda Fuarı<br />
27.01.2008 – 28.01.2008 Helsinki (Finlandiya) HIFF – Helsinki Uluslararası Moda Fuarı<br />
27.01.2008 – 30.01.2008 Münih (Almanya) Ispo winter – Uluslararası Spor Giyim Fuarı<br />
30.01.2008 – 01.02.2008 Floransa (İtalya) PITTI IMMAGINE FILATI – İplik, Elyaf ve Örme Kumaş Fuarı<br />
ŞUBAT <strong>2007</strong><br />
30.01.2008 – 02.02.2008 Salzburg (Avusturya) CASA – Trade Fair for Modern Lifestyle<br />
01-02.2008 – 04.01.2008 Paris (Fransa) Pret-a-Porter Paris I. Dönem<br />
31.01.2008 – 07.02.2008 New York (USA) New York Home Textiles Show<br />
01.02.2008 - 04.02.2008 Halep (Suriye) ICF – Uluslararası Hazır Giyim ve Kumaş Fuarı<br />
06.02.2008 - 08.02.2008 Prag (Çek Cumhuiyeti) Moda Praha – Uluslararası Moda Fuarı<br />
07.02.2008 - 10.02.2008 Kopenhag (Danimarka) CIFF – Copenhagen Uluslararası Moda Fuarı<br />
07.02.2008 - 10.02.2008 Bükreş (Romanya) MODEXPO – Uluslar arası <strong>Tekstil</strong> ve Hazır Giyim Fuarı<br />
10.02.2008 - 12.02.2008 Düsseldorf (Almanya) IGEDO Moda Fuarı<br />
12.02.2008 - 15.02.2008 Las Vegas (USA) Las Vegas Magic Fuarı<br />
12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) IDEACOMO – Bayan Giyimlik Kumaş Fuarı<br />
12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) IDEABIELLA – Erkek Giyimlik Kumaş Fuarı<br />
12.02.2008 - 15.02.2008 Milano (İtalya) Milano Unica – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> Fuarı<br />
15.02.2008 - 17.02.2008 Madrid (İspanya) SIMM – Uluslararası Madrid Moda Fuarı<br />
17.02.2008 - 19.02.2008 Birmingham (İngiltere) Moda UK – Moda Fuarı<br />
19.02.2008 – 22.02.2008 Paris (Fransa) Première Vision Fuarı<br />
19.02.2008 - 22.02.2008 Moskova (Rusya) ISPO Rusya Moskova - Ruya, Doğu Avrupa ve Orta Asya <strong>Tekstil</strong> ve Ayakkabı Fuarı<br />
21.02.2008 - 23.02.2008 Riga (Letonya) Intertextil Balticum – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> ve Deri Fuarı<br />
26.02.2008 - 29.02.2008 Moskova (Rusya) CPM – Collection Première Moscow – Uluslararası Moda Fuarı<br />
26.02.2008 - 28.02.2008 Madrid (İspanya) TEXTILMODA – Uluslararası <strong>Tekstil</strong> ve Moda Fuarı<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
41
42<br />
Enerji Koridoru<br />
Avrupa Birli¤i’nin Enerji Politikalar›nda Ticari Sertifika Sistemleri-I:<br />
Yeflil Sertifika Sistemi<br />
akın geçmişte enerji sisteminin<br />
Y<br />
sürdürülebilirliği, yalnızca enerjinin<br />
kullanım oranına göre elde<br />
edilebilirliği esas alınarak tanımlanmaktaydı.<br />
90'lı yıllarda ortaya<br />
atılan “sürdürülebilir gelişme” kavramı giderek<br />
atan bir önem kazanarak, dünya gündemine<br />
oturmuştur. Sürdürülebilir gelişmenin<br />
sağlanmasında, bilimsel ve etik çerçeve<br />
kapsamında, çevre güvenliği de enerji arz<br />
güvenliği kadar önemli hale gelmiş ve sürdürülebilir<br />
enerji sisteminin belirlenmesinde<br />
daha önce göz önünde bulundurulmayan<br />
pek çok yeni ölçüt devreye girmiştir. Günümüzde<br />
küresel boyutta önem taşıyan çevre<br />
sorunları arasında sera gazı yayımının neden<br />
olduğu küresel ısınma ve ona bağlı iklim değişiklikleri<br />
öne çıkmaktadır. Sera gazı yayınımında<br />
enerji sektörünün payı kabaca yüzde<br />
50’dir ve bunun da yaklaşık olarak yüzde<br />
25’ine elektrik üretimi neden olmaktadır. Bu<br />
nedenle, küresel ısınma ve ona bağlı iklim<br />
değişiklikleri sorunu giderek enerji politikalarının<br />
sürdürülebilirliğinin sağlanmasında<br />
kilit noktasına dönüşmüştür.<br />
Sera gazı yayımının azaltılması, Kyoto<br />
Protokolü ile birlikte başta Avrupa Birliği olmak<br />
üzere dünyanın enerji ve çevre politikalarının<br />
merkezine oturmuştur. Kyoto Protokolü’nün<br />
imzalanmasının ardından, küresel<br />
iklim değişikliği yönetiminde iki önemli aşama<br />
2005 yılında kaydedilmiştir. Birincisi, 16<br />
Şubat 2005’de sanayileşmiş ülkelerin sera gazı<br />
yayımını azaltma hedeflerini yasal olarak<br />
bağlayıcı şekilde ortaya koyan Kyoto Protokolü<br />
yürürlüğe girmiştir. Protokol küresel<br />
ısınmaya bağlı iklim değişiklikleri ile mücadelede<br />
esneklik sağlayan üç temel mekanizmayı<br />
da yürürlüğe koymaktadır. Bunlar, ortak<br />
yürütme, temiz gelişme ve sertifika sistemi<br />
vasıtasıyla uluslararası sera gazı yayımı<br />
(emisyon) ticareti mekanizmalarıdır. Aralık<br />
2005’de Kyoto Protokolü’ne taraf ülkelerin<br />
ilk kez bir araya geldiği Montréal’deki toplantıda<br />
bu mekanizmaları işlevsel hale getiren<br />
kurallar kabul edilmiştir. Aynı yıl gerçekleşen<br />
ikinci önemli gelişme, Ekim 2003’de<br />
yasal olarak tanınan Avrupa Birliği Yayım<br />
(Emisyon) Ticareti Direktifi’nin (Avrupa Komisyonu’nun<br />
2003 Tarih ve 87 Sayılı Direktifi)<br />
1 Ocak 2005 itibarıyla uygulamaya girmesidir.<br />
Bu direktif Avrupa Birliği sera gazı yayımı<br />
izinlerinin dağıtımı ve Avrupa Birliği içi<br />
yayım ticaretine ilişkin düzenlemeleri içeren<br />
bir plan sunmaktadır. Bu plan, öncelikle Avrupa<br />
Birliği’nin toplam izin verilen sera gazı<br />
yayımı için bir tavan değerin belirlenmesinin<br />
ardından paylarına düşen yayım izinlerinin<br />
üye ülkelere dağıtılması ilkesine dayanmaktadır.<br />
Söz konusu direktif enerji-yoğun sanayileri<br />
ve güç santralleri dahil büyük yanma<br />
sistemlerini de kapsamaktadır. Uygulamaya<br />
geçiş iki aşamalı olarak belirlenmiştir: Isınma<br />
süreci olarak nitelendirilen ilk zorunlu geçiş<br />
aşaması 2005-<strong>2007</strong> dönemini, ikinci zorunlu<br />
aşama ise 2008-2012 dönemini kapsamaktadır.<br />
Ülkelerin payına düşen yayım izinleri,<br />
ulusal hükümetler tarafından yönergede belirtilen<br />
prosedür çerçevesinde ülke içinde dağıtılacaktır.<br />
İlk aşama sadece karbon dioksit<br />
yayımını kapsamakta olup, diğer sera gazlarına<br />
ilişkin sınırlandırmalar ikinci aşamada<br />
devreye sokulacaktır. Yayım izin belgeleri<br />
ağırlıklı olarak bedelsiz paylaştırılacak olmasına<br />
karşın, hükümetlere yayım izinlerinin<br />
ilk aşamada yüzde 5, ikinci aşamada yüzde<br />
10’luk bir bölümünü müzayedede satışa çıkarma<br />
inisiyatifi sunulmuştur.<br />
Dikkat edilirse, yönergede belirtilen ikinci<br />
zorunlu dönem Kyoto Protokolü ile verilen<br />
taahüte karşılık gelmektedir. Bilindiği gibi,<br />
Kyoto Protokolü altında AB, 2008 ve 2012<br />
arasında sera gazı yayımını 1990’daki yayım<br />
seviyesine oranla yüzde 8 nispetinde azaltmayı<br />
kabul etmiştir. AB’nin sürdürülebilir<br />
gelişme stratejilerindeki yeni enerji önceliklerini<br />
Gothenburg Avrupa Konseyi’nde (Haziran<br />
2001) belirlemiştir. Düşük karbonlu seçenekler<br />
arasında yenilenebilir enerji ile enerji<br />
tasarrufunun ve verimliliğinin sağlanması,<br />
sera gazı yayımının azaltılmasına yönelik<br />
enerji stratejilerinin öncelikli unsurları olarak<br />
kabul edilmiştir.<br />
Yukarıda rakamlarıyla ifade edildiği gibi,<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
elektrik üretiminin sera gazı yayımında<br />
önemli payı bulunmaktadır. AB, benimsediği<br />
önceliklere ilişkin politikaları bağlamında yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarından elde edilen<br />
elektriğin (yeşil elektriğin) toplam elektrik<br />
tüketimindeki payının yüzde 14’ten 2010 yılına<br />
kadar yüzde 22’ye çıkarılmasını öngören<br />
bir yönergeyi (tarih: 27 Eylül 2001, sayı:-<br />
2001/77/EC) de kabul etmiştir. Bu yönergenin,<br />
yenilenebilir enerjinin Avrupa’nın toplam<br />
enerji tüketimindeki payının aynı dönemde<br />
yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkarılmasına<br />
ilişkin “AB Yenilenebilir Enerji Teknolojileri<br />
Geliştirme Stratejileri üzerine yayımladığı<br />
Beyaz Bildiri”de ortaya konulan hedefi de<br />
destekleyeceği düşünülmektedir. Söz konusu<br />
yönerge ile elektrik tüketiminin bir bölümünün<br />
yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
sağlanması için üye ülkelere başlangıçta zorunlu<br />
olmayan ulusal hedefler getirilmektedir.<br />
Bu hedefler, AB’ye üye ülkeler, Avrupa<br />
Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu arasında<br />
yapılan müzakerelerle belirlenmiştir. Söz<br />
konusu yönerge ile bu hedeflere ulaşmak için<br />
üye ülkelerde ulusal destek programlarının<br />
yürütülmesinin yanı sıra gerektiğinde Avrupa<br />
Birliği elektrik piyasası ile uyumlu piyasa<br />
tabanlı bir destek sisteminin oluşturulması<br />
da öngörülmüştür. Üye ülkelerin ulusal hedeflerine<br />
bağlı olarak gösterdikleri bireysel<br />
gelişme Avrupa Komisyonu tarafından izlenecek<br />
ve gerektiğinde hedefine ulaşma yolunda<br />
yetersiz gelişme gösteren ülkelere bu<br />
defa zorunlu hedefler gösterilecektir. Yine aynı<br />
yönerge ile yeşil elektriğin garanti altına<br />
alınmasını sağlayacak yeşil sertifika olarak<br />
adlandırılan teminat sertifikalarının tüm üye<br />
ülkeler tarafından tanınması zorunlu kılınmıştır.<br />
Alınıp satılabilen, bir başka deyişle ticareti<br />
yapılabilen yeşil sertifika sistemi, AB’nin<br />
yenilenebilir enerji ile ilgili hedeflerine ulaşmasına<br />
yardımcı olmak için geliştirilen araçlardan<br />
birisidir. Ticari yeşil sertifikalar, ticari<br />
yenilenebilir kotaları ya da yenilenebilir portfolya<br />
standartları olarak da anılmaktadır.<br />
Prensipte Yeşil Sertifika sistemi şu şekilde iş-
lemektedir: Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elde edilen elektriğe talebi artırmak üzere,<br />
üretim, iletim, dağıtım, satış ve tüketimden<br />
oluşan elektrik arz zincirinin herhangi<br />
bir noktasına belirli bir yenilenebilir elektrik<br />
kotası konmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elde edilen elektriği diğer kaynaklardan<br />
elde edilen elektrikten ayırt etmek<br />
için, enerji üreticileri şebekeye bağlı yenilenebilir<br />
enerji tesislerinden ürettikleri her birim<br />
elektrik için bir sertifika alırlar. Yeşil sertifika,<br />
elektriğin yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elde edildiğini kanıtlayan bir belgedir. Her<br />
yeşil sertifika nerede, hangi tarihte, ne kadar<br />
sürede hangi miktarda üretildiği tanımlanan<br />
miktara karşılık gelen elektrik için (X santralinde<br />
Y tarihinde Z süresince üretilen 1 MWh<br />
rüzgar enerjisi gibi), önceden belirlenen bir<br />
miktar baz alınarak (örnek olarak her 100<br />
kWh için bir belge) düzenlenmektedir. Bu<br />
nedenle her yeşil sertifika, üretilen yenilenebilir<br />
elektriğin kimlik belgesi gibidir ve tektir.<br />
Belirlenen tarihlerde yukarıda betimlenen<br />
elektrik arz zincirinin bir kategorisinde yer<br />
alan yükümlü işletmeler, yükümlülüklerini<br />
yerine getirdiklerini kanıtlamak üzere gereken<br />
sayıda yeşil sertifika sunmak zorundadırlar.<br />
Yeşil sertifika birkaç farklı şekilde elde<br />
edilebilir: i) İşletmeler kendi yenilenebilir<br />
elektrik üretimini gerçekleştirerek ürettikleri<br />
her baz alınan miktara karşılık gelen bir birim<br />
enerji için bir yeşil sertifika alabilirler, ii)<br />
Bir başka üreticiden yenilenebilir elektriği<br />
buna karşılık gelen yeşil sertifikalarla birlikte<br />
satın alabilirler, iii) Üretilen elektriği satın almaksızın<br />
elektriğin sadece yenilenebilirliğinin<br />
ya da yeşil niteliğinin üreticiden doğrudan<br />
ya da tüccar veya broker vasıtasıyla satın<br />
alabilirler.<br />
Kuramsal olarak, yeşil sertifika piyasası<br />
arz-talep ilişkisi ile belirlenecektir. En basit<br />
şekliyle, yeşil sertifikanın fiyatı, elektriğin piyasa<br />
fiyatı ile yenilenebilir elektriğin fiyatı<br />
arasındaki farkla orantılı düşünülebilir. Bu<br />
durum, en düşük maliyetle yenilenebilir<br />
elektrik üretenlerin yeşil sertifikaları en düşük<br />
fiyata, dolayısı ile çok daha kolay satabileceği<br />
anlamına gelmektedir. Bununla birlikte<br />
sertifikaların fiyatı, piyasanın koşullarına<br />
göre değişebilir. Yeterince yeşil sertifika arzı<br />
olmadığında, bu durum sertifika fiyatlarının<br />
yükselmesine neden olarak yeni üreticilerin<br />
piyasaya girmesine ve yenilenebilir elektrik<br />
üretiminin artmasına neden olacaktır. Bu ser-<br />
Prof. Dr. Hasan SAYGIN<br />
‹stanbul Teknik Üniversitesi, Enerji Enstitüsü<br />
sayginh@itu.edu.tr<br />
tifika sisteminin, üreticiler arasındaki rekabeti<br />
artırarak maliyetin azaltılmasına neden<br />
olacağı düşünülmektedir. Belirlenen kotaların<br />
dönemsel olarak artırılması yeni müteahhitleri<br />
piyasaya çekecektir. Bu bağlamda, ticari<br />
yeşil sertifikaların yenilenebilir enerji ile<br />
ilgi zorlu hedeflere ulaşmanın maliyet etkin<br />
bir yöntemi olacağı öngörülmektedir.<br />
Ticari yeşil sertifika kavramı yenilenebilir<br />
enerjinin serbestleşen elektrik piyasasına nüfuz<br />
etmesini sağlayarak, belirlenen hedeflere<br />
erişilmesini sağlayacak destek mekanizmalarına<br />
duyulan gereksinim nedeniyle geliştirilmiştir.<br />
Bu sistem, baz alınan miktara karşılık<br />
gelen bir birim yenilenebilir elektrik üretiminin<br />
iki bağımsız parçaya ayrılarak işlem görmesine<br />
de olanak sağlamaktadır. Üretilen<br />
elektrik gücü ile yenilenebilir enerji kaynaklarından<br />
elde edilmiş olma özelliği birbirinden<br />
bağımsız kabul edilirse, “fiziksel” elektrik<br />
piyasası ve “yenilenebilirlik” piyasası olmak<br />
üzere iki farklı pazarda işlem görebilir.<br />
Yenilenebilir enerji için empoze edilen talebin<br />
(yani yükümlülüğün) olduğu durumda,<br />
yeşil sertifika sistemi iki amaca hizmet eder:<br />
i) Yükümlülüklerin ne derece yerine getirildiğini<br />
ölçmeye yarayan bir denetim sistemi<br />
teşkil eder, ii) Yükümlülüklerin, fiziksel<br />
elektriğin ya da yalnızca yenilenebilirliğinin<br />
satın alınarak yerine getirilebilmesi için ayrı<br />
bir piyasa oluşturulması yoluyla yeşil elektrik<br />
ticaretinin kolaylaştırılmasını sağlar. Yeşil<br />
sertifika sistemi bazı Avrupa ülkelerinde denenmiştir.<br />
Son birkaç yıldır İngiltere, Hollanda,<br />
İtalya, Belçika ve Avusturya dahil olmak<br />
üzere pek çok AB ülkesinde ve diğer ülkelerde<br />
(Avustralya ve bazı ABD eyaletleri gibi)<br />
yeşil sertifika piyasası oluşturulmuş bulunmaktadır.<br />
Yeşil sertifika sistemi OECD ülkelerinde<br />
giderek artan ölçüde yaygınlaşarak<br />
önem kazanmaktadır.<br />
Kyoto Protokolü ve Emisyon Ticareti Direktifi’nin<br />
yürürlüğe girmesinin Avrupalı<br />
üreticiler ile Kyoto Protokolü’ne dahil olmayan<br />
ya da daha az kısıtlamalarla tabi olan ülkelerdeki<br />
rakipleri ile olan ticaret ilişkileri<br />
üzerinde gerçek ve potansiyel etkilere neden<br />
olacağı açıkça ortadadır. Ülkemizde kendi<br />
aramızda sürdürdüğümüz bütün ideolojik<br />
tartışmalardan (serbest piyasacılık, kamuculuk<br />
vb.) bağımsız olarak, AB’nin enerji stratejileri<br />
doğrultusunda gerçekleştirmeyi hedeflediği<br />
aşamalara ulaşmak için geliştirdiği bu<br />
araçların ekonomi politiği, Türk sanayicisini<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
‹stanbul'da do¤du. Kabatafl Erkek Lisesi'ni<br />
bitirdikten sonra YTÜ'den “Matematik Mühendisi”<br />
olarak ve daha sonra gitti¤i ‹TÜ Nükleer Enerji<br />
Enstitüsü'nden “Nükleer Enerji Yüksek Mühendisi”<br />
olarak mezun oldu. Askerli¤ini Yedek Subay<br />
olarak yapt›ktan sonra doktora e¤itimi için Kanada’ya<br />
gitti ve burada École Polytechnique de<br />
Montréal, Institut de génie énergétique’ten “Doktor”<br />
ünvan›n› ald›. ‹stanbul Teknik Üniversitesi’ne<br />
dönerek 1994’de “Yard›mc› Doçent”, 1996’da<br />
“Doçent”, 2002’de “Profesör” oldu. ‹stanbul Teknik<br />
Üniversitesi, Nükleer Enerji Enstitüsü'nde<br />
1994-1999 y›llar› aras›nda Müdür Yard›mc›l›¤›,<br />
2002-2003 y›llar› aras›nda ise Müdürlük yapt›.<br />
‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde Biliflim Enstitüsü’nün<br />
kurucular› aras›nda oldu ve “Biliflim Ana<br />
Bilim Dal› Baflkanl›¤›’n›” yapt›. Daha sonra <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
ilk Enerji Enstitüsü’nü 2003 y›l›nda kurdu<br />
ve 2003-2005 y›llar› aras›nda “Müdürlü¤ünü”<br />
yapt›. Bunlar›n yan› s›ra ‹stanbul Teknik Üniversitesi’nde<br />
“Üniversite Senatörlü¤ü”, “Rektör Dan›flmanl›¤›”,<br />
“Sanal Ortamda E¤itim Merkezi Müdürlü¤ü”,<br />
<strong>Türkiye</strong> Atom Enerjisi Kurumu’nda ise<br />
2003-<strong>2007</strong> y›llar› aras›nda “Atom Enerjisi Komisyonu<br />
Üyeli¤i” ve “Atom Enerjisi Dan›flma Kurulu<br />
Üyeli¤i” görevlerinde bulundu. Günümüzde<br />
‹TÜ Enerji Enstitüsü’nde ve Genel Kurmay Baflkanl›¤›,<br />
Harp Akademileri Komutanl›¤›, Stratejik<br />
Araflt›rmalar Enstitüsü’nde ö¤retim üyesi olarak<br />
çal›flmakta olup ayn› zamanda 2005 y›l›nda kurucular›<br />
aras›nda oldu¤u Elektrik Enerjisi Kalite<br />
Enstitüsü, ELENKE’nin Baflkanl›¤›’n› da halen<br />
sürdürmektedir.Ço¤unlu¤u uluslararas› hakemli<br />
dergilerde yay›nlanm›fl ve uluslararas› hakemli<br />
konferanslarda sunulmufl 100’ün üzerinde yay›n›<br />
vard›r ve bu yay›nlar 174’ü uluslararas› olmak<br />
üzere 185 kez at›f alm›flt›r. Applied Thermal Engineering,<br />
Physica Scripta, International Journal<br />
of Thermal Sciences gibi Uluslararas› ve Güvenlik<br />
Stratejileri Dergisi, Sratejik Araflt›rmalar Dergisi,<br />
Enerji Dergisi ve Sigma, Mühendislik ve Fen<br />
Bilimleri Dergisi gibi ulusal dergilerde ve <strong>Türkiye</strong><br />
Bilimsel ve Teknolojik Araflt›rma Kurumu (TUB‹-<br />
TAK), Temel Bilimler Araflt›rma Grubu’nda hakemlik<br />
yapmaktad›r. Evli ve bir çocuk sahibi<br />
olup, Frans›zca ve ‹ngilizce bilmektedir.<br />
en iyimser yaklaşımla orta vadede ciddi bir<br />
şekilde etkileyecektir. Dolayısıyla Türk sanayicisinin<br />
bu araçların farkında olması ve bunlar<br />
karşısında kendi pozisyonunu ayarlaması<br />
rekabet gücünü sürdürebilmesi ya da artırabilmesi<br />
için elzemdir. Bu konuda başta<br />
mesleki dayanışma örgütleri olmak üzere<br />
üniversiteler ve ilgili diğer sivil toplum kuruluşlarına<br />
gerekli bilginin üretilmesi ve katma<br />
değer taşıyan bir paylaşıma dönüştürülmesinde<br />
görevler düştüğü açıktır.<br />
43
44<br />
Avrupa Birli¤i<br />
Penceresinden<br />
AB enerji piyasas›nda f›rt›na<br />
öncesindeki sakinlik bozuluyor<br />
rüksel’in malum Ağustos ses-<br />
B<br />
sizliği, ayın son gününde AB<br />
enerji piyasasının yabancı yatırımlara<br />
kapanacağı haberi ile<br />
bozuldu.<br />
Aslında rekabet ve enerji konularındaki<br />
komiserler ve ekiplerinin gaz ve<br />
elektrik piyasasında serbestleşme ile ilgili<br />
tekliflerinin 19 Eylül’de açıklanması<br />
bekleniyordu ama sızan haberler yine de<br />
ortamı karıştırdı.<br />
Enerji üretimi ile nakit ve dağıtım sistemlerinin<br />
sahipliğinin birbirinden ayrılması<br />
konusundaki tartışmalar esasında<br />
Avrupa’nın özellikle Rusya korkusunu<br />
yansıtıyor.<br />
İşin özüne bakınca, zaten enerji fakiri<br />
olan AB gelecekte nakil ve dağıtım konusunda<br />
da Rusya’ya bağımlı hale gelmekten<br />
çekiniyor ve bunu önlemenin kılıfını<br />
doğru hazırlamak istiyor.<br />
Serbestleflmek ya da<br />
serbestleflmemek?<br />
Enerji piyasalarının liberalleşmesi<br />
yıllardır AB mevzuatında en uzun ve en<br />
tartışmalı konulardan birini oluşturdu.<br />
1990’ların başından beri Komisyon,<br />
“Enerjide AB Tek Pazarı”nı oluşturmaya<br />
çalışıyor ve bunun Avrupa’da refah ve<br />
rekabetliliğe hizmet edeceğini savunuyor;<br />
serbestleşmenin enerji fiyatlarındaki<br />
düşüş ile tüketicilere de olumlu yansıyacağı<br />
tekrarlanıyor.<br />
Komisyon, Almanya ve Fransa’nın<br />
aksi görüşüne rağmen, büyük ulusal ve<br />
bölgesel tekellerin kırılması yaklaşımını<br />
gündeme getirerek bunun tüketici fiyatlarına<br />
ve enerji güvenliğine daha iyi hizmet<br />
edeceğini belirtmektedir.<br />
Ancak, Komisyon’un bu görüşlerinin<br />
pek karşılığı olmadığı da bilinmektedir;<br />
örneğin Avusturya, Bulgaristan, G.<br />
Kıbrıs, Lüksemburg, Letonya ve Slovakya,<br />
Fransa ve Almanya’nın tutumunu,<br />
Avrupa’nın enerji geleceği açısından, da-<br />
ha uygun bulduklarını belirten bir açıklamayı<br />
30 Temmuz tarihinde Komisyon’a<br />
sunmuşlardır.<br />
Komisyon yetkilileri, sızan son haberler<br />
üzerine de 3 Eylül günü acele bir<br />
açıklama yayınlayarak üye ülkelere bu<br />
konuda çeşitli opsiyonlar sunulabileceğini<br />
belirtmişler ve başını Fransa ve Almanya’nın<br />
çektiği 9 vetocu ülkeyi yumuşatmayı<br />
hedeflemişlerdir.<br />
İlk opsiyon enerji üretim ve dağıtım<br />
altyapılarına sahip olan entegre şirketlerin,<br />
gaz ve elektrik taşıma ve iletim ağla-<br />
rını satmaya zorlanmasıdır; ancak Fransa<br />
ve Almanya’daki devler, Hükümetlerinden<br />
de destekli olarak buna karşı çıkmaktadırlar.<br />
Zaten Alman anayasasına<br />
göre kamu şirketlerinin hisse satmaya<br />
zorlanması yasaktır.<br />
İkinci opsiyon biraz daha yumuşak<br />
olup, hisselerin satışının söz konusu olmayacağı,<br />
ancak yatırım ve satış kararları<br />
dahil idari hakların Bağımsız Sistem<br />
Operatörüne, bir bedel karşılığı devredilmesini<br />
içermektedir.<br />
Danimarka, Hollanda, İsveç ve İngiltere,<br />
kârlı Fransa ve Almanya enerji piyasalarına<br />
girmek istemektedirler.<br />
Fransa, ise büyük enerji firmalarının<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
düşük fiyat ve üçüncü ülkelerle uzun<br />
vadede arzı garantiye almada daha başarılı<br />
bulmaktadır.<br />
Anlaşılacağı gibi enerji üretimi ile nakit<br />
ve dağıtım sistemlerinin sahipliğinin<br />
birbirinden ayrılması yoğun bir tartışma<br />
konusu oluşturmaktadır.<br />
Tabii bu tartışmaların geri planına<br />
bakıldığında, zaten gaz fazlası olan<br />
Rusya devinin Avrupa’da nakil, taşıma<br />
ve iletim dağıtım kanallarını ele<br />
geçirmesinin önlenmeye çalışıldığı<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Enerji jeopoliti¤i<br />
AB’yi zorluyor<br />
Dünyanın hatırı sayılır petrol, gaz<br />
ve kömür ithalatçısı olan Avrupa, aslında<br />
diplomatik sahnede bir ağırlığı<br />
olmamakla birlikte uluslararası enerji<br />
piyasasının en önemli aktörü haline<br />
gelmiştir.<br />
Ancak, üçüncü ülkelerle böylesi bir<br />
tezatlı durumun farkında olan Avrupalı<br />
yetkililer, enerji konusunda artan bir<br />
hassasiyet göstermektedirler.<br />
Komisyon’un kendi tahminlerine göre<br />
2000 yılında yüzde 50 civarında olan<br />
AB enerji bağımlılığı, 2030 yılında yüzde<br />
70’e çıkacaktır.
Petrol ele alındığında, AB’nin bağımlılığı,<br />
2030’da yüzde 90’a varacaktır.<br />
Doğal gazda ise yüzde 80’e varacak<br />
olan bağımlılığın, yüzde 60’ı Rusya’ya<br />
olacaktır.<br />
Kömürde de durum yüzde 66 bağımlılık<br />
ile benzer bir durum sergilemektedir.<br />
Dünya doğal gaz rezervlerinin<br />
1/3’üne sahip olan Rusya bu açıdan Avrupa<br />
için hem tehdit hem kilittir. Rusya<br />
ile AB ikili anlaşması 2000 yılında başlamıştır.<br />
Ancak, sadece enerji alanı ile kısıtlı<br />
kalmayan bu anlaşma, ekonomi, hukuk<br />
ve güvenlik boyutlarını da içermekte<br />
ve Rusya’nın DTÖ’ye kabulü ile de<br />
ilintilendirilmektedir.<br />
Avrupa’n›n Rusya<br />
ba¤›ml›l›¤› Akdeniz<br />
Birli¤i ile k›r›l›r m›?<br />
Rusya ile diyalog kolay olmadığından,<br />
AB’nin Cezayir doğal gaz rezervlerine<br />
ulaşması manevra kabiliyetini artırmak<br />
açısından çok önemlidir.<br />
1995’te başlayan Barselona süreci ve<br />
2010’da hayata geçmesi istenen Avrupa-<br />
Akdeniz Serbest Ticaret Bölgesi bu bağlamda<br />
değerlendirilebilir.<br />
Özellikle, Cezayir kilit noktadır. Cezayir<br />
ekonomisi ve ihracatının yüzde<br />
97’si petrol ve doğal gaza bağlıdır; bunun<br />
da yüzde 62.7’si AB odaklıdır.<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin de içerisinde bulunduğu<br />
Akdeniz Birliği tartışmalarının, Fransa<br />
Cumhurbaşkanı N. Sarkozy tarafından<br />
yeniden gündeme getirilmesi ve AB<br />
enerji piyasası müzakerelerinin aynı zamana<br />
denk gelmesi pek de tesadüfe benzememektedir.<br />
<strong>Türkiye</strong>, enerji piyasalar›n›<br />
AB’ye nas›l uyduracak?<br />
AB, stratejik sektörüne yabancı sermayeyi<br />
sınırlamayı tartışıyor, hatta yasaklamayı<br />
bile göze alıyor. AB üyesi olamayan<br />
ülkelerin enerji piyasasına yatırım<br />
yapmasının yasaklanması görülen<br />
opsiyonlardan biri olurken, karşılıklılık<br />
esası daha adil bir çözüm gibi gözüküyor.<br />
Bu tercihler arasında en esneği enerji<br />
sektörüne yatırım yapacak yabancıla-<br />
Dr. Binhan O⁄UZ<br />
<strong>Türkiye</strong> <strong>Tekstil</strong> <strong>Sanayii</strong> ‹flverenleri Sendikas› Ekonomi Müflaviri<br />
rın incelenerek AB yararının Komisyonca<br />
saptanmasıdır.<br />
<strong>Türkiye</strong> olarak petrol, gaz ve kömürde<br />
dış kaynaklara bağımlı olduğumuz,<br />
kömür ve elektrik üretimini artırmak<br />
için yabancı yatırımcıları beklediğimiz<br />
aşikâr; 60. Hükümet programında enerji<br />
arzına ve güvenliğine değiniliyor ancak<br />
yerli yabancı ayrımı nasıl olacak belirginlik<br />
henüz yok :<br />
“-Elektrik üretim ve dağıtımında özel<br />
sektör katılımının sağlanması, rekabetin<br />
oluştuğu işleyen bir piyasanın oluşturulması,<br />
tedarikçi ülkelerin çeşitlendirilmesi<br />
sağlanacak ve enerji üretiminde azami<br />
oranda iç kaynak kullanarak ithalata bağımlılık<br />
azaltılacak.<br />
-Enerji sektöründe; yatırımcıya, tüketiciye<br />
ve ilgili kesimlere güven veren, belirsizlik<br />
içermeyen bir ortam oluşturulacak.<br />
-Düzenlenmiş işleyen piyasa yapısını<br />
oluşturmak için başlatılmış olan çalışmalar<br />
hızla tamamlanacak, öngörülebilirlik sağlanacak<br />
ve özel sektörün yatırım yapmasının<br />
önündeki engeller kaldırılacak.<br />
-Doğal gaz transit boru hatlarının yapımı<br />
tamamlanarak Avrupa’ya gaz dağıtımında<br />
<strong>Türkiye</strong>’nin etkin bir rol oynaması sağlanacak.<br />
-Ceyhan’ın uluslararası enerji piyasasında<br />
ana dağıtım noktalarından ve dünya enerji<br />
fiyatlarının oluşumunda önemli merkezlerden<br />
birisi olması için çalışılacak.<br />
-Arz güvenliğinin artırılmasına katkı yapacak<br />
olan bölge ülkeleriyle elektrik ticareti<br />
geliştirilecek.<br />
-Hazar Bölgesi ve Ortadoğu gaz rezervlerini<br />
Avrupa pazarlarına ulaştırmayı öngören<br />
<strong>Türkiye</strong>-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-<br />
Avusturya (NABUCCO) Doğal Gaz Boru<br />
Hattı Projesi’nin gerçekleşmesi için çaba sürecek.<br />
-Avrupa elektrik sistemine <strong>Türkiye</strong>’nin<br />
elektrik sisteminin entegrasyonuna yönelik<br />
çalışmalar en kısa sürede tamamlanacak.”…<br />
<strong>Türkiye</strong>’de enerji<br />
sistemlerini yeniden<br />
yap›land›rmaya yönelik<br />
hükümet program›nda<br />
flunlar da yer al›yor:<br />
-Talep açısından enerji yoğunluğunun<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
azaltılması, verimliliğin artırılması, kayıpkaçağın<br />
makul düzeylere düşürülmesi, israfın<br />
önlenmesi, düzenlenmiş piyasa uygulamalarının<br />
yaygınlaştırılması amaçlanacak.<br />
-Doğalgaz tüm şehirlere yaygınlaştırılacak.<br />
-Boyabat, Deriner, Ermenek ve Ilısu Barajları<br />
tamamlanacak, Yusufeli Barajı’nın<br />
yapımına başlanacak.<br />
-Kamu yatırım programında yer alan<br />
hidroelektrik ve termik santral projelerinin<br />
hızla tamamlanmasına öncelik verilecek.<br />
-Alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi<br />
için çalışılacak.<br />
-Nükleer enerji için gerekli hukuki çalışmalar<br />
hızla sonuçlandırılacak, özel sektörün<br />
bu alandaki yatırımları desteklenecek.<br />
-Mevcut elektrik üretim tesislerinin rehabilitasyonu<br />
en kısa zamanda tamamlanacak.<br />
-Doğalgazın elektrik üretimindeki payı<br />
düşürülecek, sektörde rekabete dayalı bir piyasa<br />
oluşturulacak.<br />
-Doğal gazın konut ve sanayideki kullanımının<br />
yaygınlaştırılması sürdürülecek.<br />
-Doğal gaz temininde tedarikçi firma sayısı<br />
ve depolama kapasitesi artırılacak, böylece<br />
arz güvenliği güçlendirilecek.<br />
Komisyon, enerji etkinliği konusunda<br />
yeni eylem planı tekliflerini<br />
tartışıyor. Avrupa’da 2008’de bürolardan,<br />
sokakların aydınlatmasına kadar<br />
her alanda enerji tasarrufu gündemdedir.<br />
2009’a kadar ampullerin yapısı<br />
ve hane aydınlatması konusunda karar<br />
alınması bekleniyor. Ayrıca, beyaz<br />
eşyada enerji tüketimine dair etiketleme<br />
mevzuatında değişimler ve binaların<br />
enerji performansına dair mevzuatta<br />
değişimler detayları ile görüşülecek.<br />
Bu detaylar ele alındığında, ülkemizdeki<br />
mevcut sistemini yeniden yapılandırmayı<br />
hedefleyen Hükümet programında<br />
yer alan politikaların ciddi bir eylem<br />
planına dönüştürülmesi gereği anlaşılmaktadır.<br />
Enerjide AB ve <strong>Türkiye</strong>’yi kritik kararlar<br />
bekliyor…<br />
45
46<br />
Global Pazar<br />
Avrupa’n›n pamuklu tekstil<br />
sanayii kan kaybediyor<br />
Avrupa pamuklu<br />
tekstil sanayii<br />
üretimi giderek<br />
eriyor. 2006<br />
yılında sektörün<br />
üretimi<br />
iplikte 9.3,<br />
kumaşta 12.4,<br />
ev tekstilinde ise<br />
1.8 oranında<br />
küçüldü.<br />
T Ü R K ‹ Y E<br />
T E K S T ‹ L<br />
S A N A Y ‹ ‹<br />
‹fiVERENLER‹<br />
S E N D ‹ K A S I<br />
Lerzan ÖZTÜRK<br />
Endüstri Mühendisi<br />
İstatistik - Araştırma Servisi<br />
vrupa Birliği’nde tekstil sektöründe-<br />
A<br />
ki küçülme devam ediyor. AB’de pamuklu<br />
tekstil üretimi 2006 yılında<br />
geriledi. Pamuklu sistemde iplik<br />
üretimi yüzde 9,3 oranında gerileyerek<br />
726 bin 327 tona düşerken, 726 bin 327<br />
ton olarak gerçekleşen pamuklu kumaş üretimi<br />
yüzde 12,4’lük düşüşle önemli bir erime<br />
yaşadı. Ev tekstili üretimi de yüzde 1,8 oranında<br />
geriledi. Üretimde yaşanan düşüşün<br />
yarattığı bu tablo ise AB bölgesi pamuklu<br />
tekstil ithalatında yüzde 9’luk bir artış yaşanmasına<br />
neden oldu.<br />
Ekonomik durum ve<br />
pamuklu tekstil sanayii<br />
2006 yılında Avrupa’da Euro bölgesinde<br />
Gayri Safi Yurtiçi Hasıla yüzde 2,7 artış göstermiştir.<br />
Avrupa’da kaydedilen bu ekonomik<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
iyileşmeden tekstil ve konfeksiyon sanayii de<br />
bir bütün olarak faydalanmış olmakla beraber,<br />
Avrupa pamuklu sanayii aynı eğilimi izleyememiştir.<br />
Bununla birlikte, AB’ye üye ülkelere<br />
bağlı olarak veya alt sektörlere bağlı olarak<br />
performanslar farklılıklar göstermektedir: Bazı<br />
ülkeler sektörlerinde iyileşme kaydetmişlerdir,<br />
bazıları ise zor şartlarla karşı karşıya<br />
kalmaya devam etmişlerdir.<br />
İplik ve dokuma sektörlerinin başlıca tedarikçisi<br />
olduğu geleneksel konfeksiyon sektöründe<br />
meydana gelen yapısal değişimler son<br />
iki yıl içerisinde hız kazanmıştır. Kota sisteminin<br />
sona ermesi, bunun sonucunda pamuklu<br />
konfeksiyon ürünleri ithalatında bilhassa<br />
Çin’den olmak üzere hızlı artışlar, Avrupa’daki<br />
konfeksiyona yönelik tekstil sanayicilerinin<br />
bazılarının üretimlerinin tümünü veya bir bölümünü<br />
Avrupa Birliği çevresindeki veya Asya’daki<br />
düşük maliyetli ülkelere taşımalarına<br />
sebep olmuştur. Bunu sanayici olmaktan ziyade<br />
tüccar olmak için ya da teşebbüslerini küçültmek<br />
veya tamamen kapatmak üzere ger-
çekleştirmişlerdir. <strong>Türkiye</strong> ve Akdeniz<br />
havzasındaki diğer ülkeler de<br />
benzeri gelişmeleri yaşamışlardır.<br />
Bu değişimlerin hızı ve yoğunluğu,<br />
sanayide yeniden düzenleme çalışmalarını<br />
gerektirmiş, bunun sonucunda<br />
da Avrupa Birliği’nde pamuklu<br />
iplik ve dokuma sektörlerinde üretim<br />
kapasitesi ve istihdamda büyük<br />
düşüşler yaşanmıştır.<br />
Pamuklu tekstil sanayii için diğer<br />
olumsuz faktörler, Euro’nun Amerikan<br />
Doları karşısında olumsuz parite<br />
eğiliminin ihracatı sınırlaması ve ayrıca<br />
enerji maliyetlerindeki ve tüm<br />
hammadde maliyetlerindeki artışın<br />
kar marjlarına olumsuz etkileri olarak<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Söz konusu yapısal değişimlerden<br />
en fazla etkilenen alt sektör, konfeksiyona<br />
yönelik tekstil sektörü olmuştur.<br />
Ev tekstilleri sabit bir seviyede kalmıştır,<br />
teknik tekstillerde ise büyüyen<br />
bir eğilim kaydedilmiştir.<br />
Netice olarak, 2006 yılında, AB<br />
tekstil ve konfeksiyon sanayiinde satış<br />
hasılatı birkaç yıldan beri ilk defa<br />
artmış ve üretimdeki gerileme durmuş<br />
iken, pamuklu sistemde iplik ve<br />
dokuma sektörlerinde satış hasılatı<br />
ve üretimde sırasıyla yüzde 6 ve<br />
Avrupa Birli¤i’nde Pamuklu <strong>Tekstil</strong> Üretimi<br />
Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />
Pamuklu iplik 558.849 616.831 -%9,4<br />
Suni sentetik elyaflardan iplik 238.858 262.669 -%9,1<br />
Toplam pamuklu sistemde iplik 797.707 879.500 -%9,3<br />
Pamuklu dokuma kumafl 496.161 577.603 -%14,1<br />
Suni sentetik elyaflardan dokunmufl kumafl 230.166 251.537 -%8,5<br />
Toplam pamuklu sistemde kumafl 726.327 829.140 -%12,4<br />
Yatak çarflaflar› 112.224 115.600 -%2,9<br />
Havlu kumafl 62.714 61.000 +%2,8<br />
Masa örtüsü ve mutfak örtüleri 27.954 30.000 -%6,8<br />
Toplam ev tekstilleri 202.892 206.600 -%1,8<br />
Kaynak: Eurocoton ve Euratex<br />
yüzde 11 oranlarında düşüş gerçekleşmiştir.<br />
Pamuklu sistemde<br />
iplik ve dokuma üretimi<br />
Pamuklu iplik üretimi 2006 yılında<br />
miktar bazında yüzde 9 ve pamuklu<br />
dokuma üretimi ise yüzde 12 oranlarında<br />
gerileme kaydetmiştir, değer bazında<br />
gerileme ise daha az seviyededir,<br />
bu durum ürün kalitesini geliştirmek<br />
ve çeşitliliği artırmak için çaba sarf<br />
edildiğinin göstergesini oluşturmaktadır.<br />
İplik sektöründe ihracat artışı, elyaf<br />
tüketiminde sentetiklerin payında artış<br />
ve dokuma sektöründe ise pamuklu<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
kumaşların ortalama satış fiyatlarında<br />
kuvvetli bir artış kaydedilmiştir. Bu<br />
durum, sadece Asya’daki gelişmekte<br />
olan ülkelerin üretici-ihracatçılarıyla<br />
değil aynı zamanda Avrupalı üreticiler<br />
arasında da fiyata dayalı mücadeleyi<br />
bertaraf etmek üzere kalitenin yükseltilmekte<br />
olduğunu göstermektedir.<br />
Dokuma sektörü, bilhassa pamuklu<br />
giyim eşyasına yönelik dokuma sektörü,<br />
miktar bazında yüzde 14 oranında<br />
kuvvetli bir üretim düşüşü yaşamıştır.<br />
Kaliteli denim jean sektöründe 2006 yılında<br />
hem Avrupa iç piyasasında hem<br />
de ihracat pazarlarında güçlükler yaşanmıştır<br />
(denim kumaşlar pamuklu<br />
kumaş üretiminin yaklaşık yüzde<br />
20’sini oluşturmaktadır), diğer elbiselik<br />
kumaşlar ise daha özellikli piyasalara<br />
girebilmişler ve gittikçe artan oranda<br />
teknik uygulamalara odaklanmışlardır.<br />
Diğer taraftan, hayal kırıklığı yaratan<br />
bir yıl olmasına rağmen, 2006 yılında<br />
Avrupa pamuklu tekstil sanayiinin<br />
yarattığı 18,6 milyar Euro tutarındaki<br />
satış hasılatı, 2005 yılına göre yüzde 6<br />
düşüş kaydetmiş olmasına rağmen,<br />
Avrupa tekstil ve konfeksiyon sanayiinin<br />
toplam satış hasılatı içerisinde<br />
yaklaşık yüzde 10 oranında önemli bir<br />
pay oluşturmuştur.<br />
İplik ve dokuma sektörlerinde istihdam<br />
2006 yılı sonunda 142 bin 735 işçidir,<br />
dolayısıyla 2006 yılı içerisinde 14<br />
bin iş kaybı olmuştur. 2000-2006 yılları<br />
arasında Avrupa pamuklu tekstil sanayiinde<br />
toplam olarak 80 binden fazla is-<br />
47
48<br />
Global Pazar<br />
tihdam kaybı yaşanmıştır, bu da geçen<br />
6 yıl içerisinde haftada ortalama 250 işçinin<br />
işini kaybetmesi anlamına gelmektedir.<br />
Pamuklu sistemde<br />
d›fl ticaret<br />
Sadece Çin için belirli kotaların tekrar<br />
uygulanmasına rağmen, genel olarak<br />
kota sisteminin uygulamadan kaldırılması<br />
ve Euro’nun ABD Doları karşısında<br />
halen negatif seyreden döviz paritesi,<br />
2005 yılında olduğu gibi, 2006 yılında da<br />
tüm pamuklu tekstil sisteminde ticaret<br />
dengesi üzerinde ağır bir etki yaratmıştır.<br />
2006 yılında, Avrupa Birliği pamuklu<br />
tekstil sanayiinde dış ticaret dengesi<br />
hem miktar hem de değer bazında bozulmuştur.<br />
Toplam pamuklu tekstil<br />
ürünleri dış ticaret dengesi miktar bazında<br />
2005 yılındaki -944 bin 600 tondan<br />
2006 yılında -1 milyon 93 bin 800 tona<br />
ulaşmıştır.<br />
Pamuklu tekstil sektöründe yarı mamul<br />
tekstil ürünleri ithalatı önemli seviyede<br />
artış göstermiştir, bilhassa <strong>Türkiye</strong>,<br />
Hindistan, Pakistan ve Çin’den pamuk<br />
ipliği ithalatı 2006 yılında 91 bin ton artış<br />
göstermiştir, diğer taraftan ev tekstilleri<br />
(havlu, yatak çarşafı, masa örtüleri) ithalatı<br />
miktar olarak yüzde 5,6 artış kaydetmiştir.<br />
Pamuklu tekstil ürünleri ihracat toplamı<br />
miktar bazında yüzde 2,7 oranında<br />
hafif bir düşüş kaydetmiştir, pamuklu<br />
tekstil ürünleri içerisinde bilhassa pamuklu<br />
sistemde kumaş ihracatı yüzde<br />
6,2 oranında düşüş (-25 bin ton) kaydetmiştir,<br />
diğer taraftan diğer pamuklu<br />
tekstil ürünleri ihracatı (iplikler ve ev<br />
tekstilleri) miktar bazında yüzde 6,7 ve<br />
yüzde 8,2 oranlarında artış kaydetmiştir.<br />
Akdenizli imalatçıların kumaş ihtiyacını<br />
gittikçe daha fazla miktarda Avrupa<br />
Birliği dışından tedarik ettikleri görülmektedir.<br />
Nihai olarak, Avrupa Birliği’nde pamuklu<br />
sistemde iplik ve dokuma sanayilerinin<br />
dış ticaret dengesi endişe verici<br />
bir şekilde bozulmaya devam etmektedir.<br />
Avrupa Birli¤i’nde pamuklu tekstil ithalat›<br />
Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />
Pamuk ipli¤i 360.964 310.857 +%16,1<br />
Sentetik elyaflardan iplik 162.947 143.239 +%13,8<br />
Suni elyaflardan iplik 78.755 57.918 +%36,0<br />
Toplam pamuklu sistemde iplik 602.666 512.014 +%17,7<br />
Pamuklu kumafl 349.627 348.846 +%0,2<br />
Sentetik elyaflardan kumafl 201.671 179.111 +%12,6<br />
Suni elyaflardan kumafl 21.184 25.134 -%15,7<br />
Toplam pamuklu sistemde kumafl 572.482 553.091 +%3,5<br />
Havlu kumafl 161.114 145.300 +%10,9<br />
Yatak çarflaflar› 229.551 216.135 +%6,2<br />
Masa örtüleri 65.976 70.918 -%7,0<br />
Toplam ev tekstilleri 456.641 432.353 +%5,6<br />
Toplam pamuklu tekstiller 1.631.789 1.497.458 +%9,0<br />
Kaynak: Eurocoton, CITH<br />
Avrupa Birli¤i’nde pamuklu tekstil ihracat›<br />
Birim: Ton 2006 2005 De¤iflim<br />
Pamuk ipli¤i 44.248 43.519 +%1,7<br />
Sentetik elyaflardan iplik 45.337 41.066 +%10,4<br />
Suni elyaflardan iplik 21.085 19.121 +%10,3<br />
Toplam pamuklu sistemde iplik 110.670 103.706 +%6,7<br />
Pamuklu kumafl 261.499 280.873 -%6,9<br />
Sentetik elyaflardan kumafl 99.468 103.752 -%4,1<br />
Suni elyaflardan kumafl 22.662 24.153 -%6,2<br />
Toplam pamuklu sistemde kumafl 383.629 408.778 -%6,2<br />
Havlu kumafl 11.052 10.270 +%7,6<br />
Yatak çarflaflar› 26.221 23.942 +%9,5<br />
Masa örtüleri 6.426 6.181 +%4,0<br />
Toplam ev tekstilleri 43.699 40.393 +%8,2<br />
Toplam pamuklu tekstiller 537.998 552.877 -%2,7<br />
Kaynak: Eurocoton, CITH<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong>
Dünyada pamuk tüketimi art›yor<br />
Uluslararası Pamuk İstişare Komitesi’nin<br />
raporuna göre, dünya pamuk<br />
üretimi 2006/07’de yüzde 3 artarak<br />
25,7 milyon tona ulaşmıştır ve dünya<br />
pamuk tüketimi yüzde 5 artarak 26,2<br />
milyon ton seviyesine çıkmıştır.<br />
<strong>2007</strong>/08’de dünya pamuk arzının<br />
yüzde 3 oranında azalarak 37,3 milyon<br />
tona düşeceği tahmin edilmektedir.<br />
Dünya pamuk üretiminin ise hafifçe<br />
gerileyerek 25,1 milyon ton olacağı<br />
tahmin edilmektedir, buna karşın<br />
pamuk tüketiminin artmaya devam<br />
ederek 26,9 milyon tona ulaşacağı<br />
beklenmektedir. <strong>2007</strong>/08’de, ABD’de<br />
pamuk üretiminin 3,8 milyon tona gerileyeceği,<br />
buna karşın Hindistan’ın<br />
pamuk üretiminin 5,0 milyon tona,<br />
Pakistan’ın pamuk üretiminin 2,3 milyon<br />
ton’a yükseleceği, Çin’de pamuk<br />
üretiminin ise 7,1 milyon ton olacağı<br />
tahmin edilmektedir. Dünyanın diğer<br />
ülkelerinde ise pamuk üretiminin hafifçe<br />
azalarak 7,0 milyon ton olacağı<br />
tahmin edilmektedir. Global pamuk<br />
Dünya pamuk arz ve talebi<br />
2006/07 <strong>2007</strong>/08<br />
Milyon Ton Milyon Ton<br />
Bafllang›ç Stoklar› 12,70 12,13<br />
Üretim 25,66 25,15<br />
Arz 38,37 37,28<br />
Tüketim 26,22 26,87<br />
‹hracat 8,18 8,99<br />
Nihai Stoklar 12,13 10,41<br />
Kaynak: ICAC Uluslararas› Pamuk ‹stiflare Komitesi<br />
2006/07 dünya pamuk üretim ve tüketimi<br />
Ülke Ekili Alan Verim Üretim ‹thalat Tüketim ‹hracat<br />
1.000 hektar Kg/Hektar 1.000 ton 1.000 ton 1.000 ton 1.000 ton<br />
Çin 5.669 1.246 7.065 2.400 10.500 18<br />
ABD 5.152 912 4.700 4 1.067 2.830<br />
Hindistan 9.158 501 4.590 95 3.990 960<br />
Pakistan 3.100 675 2.091 450 2.593 50<br />
Brezilya 1.089 1.338 1.457 105 860 310<br />
Özbekistan 1.432 818 1.171 1 230 950<br />
<strong>Türkiye</strong> 700 1.171 820 780 1.550 35<br />
Dünya Toplam 34.356 747 25.662 8.168 26.220 8.183<br />
Kaynak: ICAC Uluslararas› Pamuk ‹stiflare Komitesi<br />
tüketiminin <strong>2007</strong>/08’de artmaya devam<br />
etmesi beklenmektedir ve dünya top-<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
lam pamuk tüketiminin yüzde 75’ini<br />
Asya ülkeleri gerçekleştirecektir.<br />
49
50<br />
Kültür-Sanat<br />
ETK‹NL‹KLERDEN...<br />
‹stanbul Bienali 10 yafl›nda<br />
İstanbul Kültür Sanat Vakfı<br />
tarafından bu yıl onuncu kez<br />
düzenlenen Uluslararası İstanbul<br />
Bienali, Koç Holding sponsorluğunda,<br />
8 Eylül – 4 Kasım<br />
tarihleri arasında gerçekleşecek.<br />
10. Uluslararası İstanbul<br />
Bienali’nde, 18’i <strong>Türkiye</strong>’den<br />
olmak üzere dünya güncel sanat<br />
çevrelerinde tanınan ya da<br />
yeni keşfedilen 96 sanatçı ve sanatçı grubu ve 13 özel proje yer alacak.<br />
Küratörlüğünü sanat eleştirmeni ve küratör Hou Hanru’nun üstlendiği<br />
10. Uluslararası İstanbul Bienali’nde 3 ana sergi mekânında<br />
150’yi aşkın proje sergilenecek. Bienal’de ayrıca İstanbul’un çeşitli bölgelerine<br />
yayılmış pek çok özel proje de yer alıyor.<br />
Hou Hanru tarafından “İmkânsız Değil, Üstelik Gerekli – Küresel<br />
Savaş Çağında İyimserlik” olarak belirlenen kavramsal çerçeveye ilişkin<br />
yapıtların yer alacağı 10. Uluslararası İstanbul Bienali kentsel olgulara<br />
ve mimari gerçekliğe odaklanıyor. Bir tema çevresinde düzenlenmiş<br />
geleneksel anlayışta bir sergi olmayan 10. Uluslararası İstanbul Bienali,<br />
izleyiciye mekânlarla doğrudan ilişki kurabileceği katılımcı bir<br />
deneyim yaşatacak.<br />
Bu yıl Uluslararası İstanbul Bienali’ne <strong>Türkiye</strong>’den Apartman Projesi,<br />
Selçuk Artut, Kutluğ Ataman, Fikret Atay, Ramazan Bayrakoğlu,<br />
Ege Berensel - Serhat H. Yalçınkaya - Banu Ornat, Banu Cennetoğlu,<br />
Burak Delier, Extramücadele, İdil Elveriş - Zeren Göktan, Hafriyat, Erdem<br />
Helvacıoğlu, Emre Hüner, K2, Ömer Ali Kazma, Ferhat Özgür,<br />
studioKAHEM ve Sarkis katılıyor.<br />
Evin Sanat’ta karma sergi<br />
Temur Köran’›n sergide görülebilecek<br />
olan yap›t›.<br />
Evin Sanat Galerisi,<br />
1 Eylül – 15<br />
Ekim <strong>2007</strong> tarihleri<br />
arasında düzenleyeceği<br />
karma sergi<br />
ile tüm sanatçılarını<br />
sanatseverlerle<br />
buluşturuyor.<br />
Karma sergide;<br />
Nuri İyem, Naile<br />
Akıncı, Neş’ e Erdok,<br />
Nedret Sekban,<br />
Ahmet Umur<br />
Deniz, Temür Köran,<br />
İrfan Okan,<br />
Hakan Gürsoytrak,<br />
Mustafa Pancar,<br />
Antonio Cosentino,<br />
Emin Turan ve Setenay<br />
Alpsoy’ un<br />
resimleri sergileni-<br />
yor. Nasip İyem ve Serdar Tekebaşoğlu’ nun üç boyutlu çalışmalarının<br />
yanı sıra modern Türk heykelinin güçlü ismi Rahmi Aksungur’un eserleri<br />
de karma sergide izlenebilir.<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
Riverside geliyor<br />
Ülkemizde "Second Life Syndrome" albümü<br />
ile birlikte hatırı sayılır bir fan kitlesi kazanan ve<br />
Masstival <strong>2007</strong> sahnesinde izleyenlerini büyüleyerek<br />
büyük bir beğeni kazanan Riverside, 30 ve<br />
31 Ekim geceleri Beyoğlu Hayal Kahvesinde performans<br />
sergileyecek. Organizasyonu Echoes<br />
Production tarafından gerçekleşecek olan konserlerin<br />
biletleri, Biletix kanallarından temin edilebiliyor.<br />
Riverside 2001 yılında Varşova, Polonya'da<br />
bir progressive grubu olarak Mariusz Duda, Piotr<br />
Grudziski, Piotr Kozieradzki (Mittloff) ve Jacek<br />
Melnicki tarafından kuruldu.<br />
İlk olarak grup Jacek Melnicki'nin stüdyosunda<br />
çalışmalarına başladı. Grubun ilk günlerde<br />
yaptığı çalışmalar daha çok enstrümantal<br />
ağırlıklıydı. Ancak bir gün stüdyoda Duda'nın<br />
şarkılara vokal yapmasıyla grup vokalistini de<br />
bulmuş oldu. Bu sırada grubun isminin de Riverside<br />
olmasına karar verildi. Mart 2003 tarihinde<br />
ilk demosunu "Riverside" adında çıkartan<br />
grup bir çok dinleyicinin ve radyoların dikkatini<br />
çekmeye başardı. 2003 yılının son aylarında<br />
klavyeci Jacek Melnicki'nin gruptan ayılması nedeniyle,<br />
ilk albümleri "Out Of Myself" albümünün<br />
mixing aşamasını üç kişi olarak tamamladılar.<br />
Albümünün çıkışının ardından gruba Michal<br />
Lapaj dahil oldu. Riverside, 21 Eylül 2004'te tüm<br />
dünyada satışa sunulan "Out Of Myself" ile büyük<br />
bir başarı yakaladı.<br />
Albümün bu başarısının ardından bir çok<br />
müzik şirketinin dikkatini çeken grup, daha çok<br />
progrsesive rock/metal albümleriyle tanınan InsideOut<br />
şirketiyle anlaştı. 2005 yılında "Voices in<br />
My Head" Ep'si ile "Conceiving You" single'ını<br />
çıkartan grup ardından 2005 yılının en çok dikkat<br />
çeken ve söz edilen albümlerinden biri olan<br />
"Second Life Syndrome"'u çıkarttı. Bir çok internet<br />
sitesinde en iyi progressive albümlerinden<br />
biri olarak gösterilen "Second Life Syndrome"<br />
grubun sayılı progressive gruplarından biri olarak<br />
gösterilmesini sağladı.
K‹TAP KURTLARI ‹Ç‹N...<br />
Profesyonel zekâ nedir?<br />
Psikiyatrist Prof. Dr. Hakan<br />
Yöney'in hazırladığı “Mutlu ve<br />
Başarılı Bir İş Yaşamı İçin Profesyonel<br />
Zekâ”, Remzi Kitabevi<br />
tarafından okurlara sunuldu.<br />
Kitap; her düzeyde yöneticiye,<br />
insan kaynakları görevlileri<br />
ile bu alandaki eğitim<br />
kurumlarının öğrenci ve<br />
öğretim elemanlarına, danışmanlık<br />
ve eğitim hizmeti<br />
verenlere, gelecekte başarılı<br />
ve mutlu çocuklar yetiştirmek<br />
isteyen anne babalara ve<br />
çalışma hayatına atılmak üzere olan üniversitelilere<br />
ve tüm çalışanlara sesleniyor. Hakan Yöney,<br />
kitabının öyküsünü şöyle anlatıyor: “Bu kitabın<br />
serüveni 90’lı yıllarda tıp öğrencilerine önerdiğim<br />
ve anlattığım ‘Organizasyonel Davranış’<br />
dersleriyle başladı. Sonraki yıllarda bireyi ciddi ölçüde<br />
etkileyen iş sorunlarıyla mesleki mükemmeliyete<br />
ulaşma çabaları arasındaki geniş yelpaze<br />
içinde ‘insan’ı ele alma şansım oldu. Bu süreçte,<br />
çeşitli düzeyde çalışanlarla daha yakından etkileşim<br />
içine girdim. Ülkemize güvenim arttı, pırıl pırıl<br />
insanların özveri ve hevesle, öğrenme ve<br />
gelişme motivasyonları hiç bitmeden çalışmalarını<br />
görmek beni mutlu etti. Bu gelişmeler ülkemizde<br />
ve dünyada profesyonel yaşamın<br />
standartlarını yükseltme yönünde çalışmalar<br />
yapma isteğimi artırdı ve tüm çalışanlara katkıda<br />
bulunabilme amacıyla PQ kavramı ve elinizdeki<br />
kitap ortaya çıkmış oldu.”<br />
“Uyku ‹stasyonu”na yolculuk<br />
Nazlı Eray, yeni baskısı<br />
Merkez Kitaplar tarafından yapılan<br />
“Uyku İstasyonu”nda<br />
okurları, her zaman olduğu<br />
gibi yine hayalle gerçeğin karıştığı<br />
farklı bir dünyaya götürüyor.<br />
Anlatıcı bir yandan<br />
bir hastanenin yoğun bakım<br />
servisinde bitkisel hayatta<br />
olan annesinin uyanmasını<br />
çaresizce beklerken bir<br />
yandan da insana nereyi<br />
görmek isterse orayı gösteren<br />
Hamdullah Bey'in<br />
sihirli aynasının, Yıldız Tozu<br />
Oteli'nin gizemli odalarının, Ömer'in Bahçesi'nin<br />
mucizevi mönüsünün eşliğinde bedenin, zamanın,<br />
mekânın ve hayatın acı gerçeklerinin kısıtlayamadığı<br />
büyülü bir serüvene adım atıyor. “Uyku<br />
İstasyonu”; hüzne, ölüme ve acılara rağmen<br />
hayal gücünün, rüyaların, sevginin ve hayatın nasıl<br />
galip geldiğini anlatan, son derece samimi, zarif,<br />
hüzünlü ve bir o kadar da renkli bir roman.<br />
Komplo teorilerini sevenlere...<br />
Frederick Forsyth’in kaleme aldığı “Afgan”,<br />
komplo teorilerinden hoşlanan okurların son gözdesi.<br />
Kitabın konusu şöyle özetlenebilir:<br />
Dünyayı sarsan 11 Eylül olayları tüm gizli servislerde<br />
bir paranoya yaratmıştı. Her an tetikte olmak<br />
ve herhangi bir olası operasyonun içine sızmak oldukça<br />
önemliydi. Tam da bu sırada İngiliz ve Amerikan<br />
gizli servisleri El-Kaide'nin büyük bir operasyon<br />
yapacağını öğrenirler. Ama yapılacak operasyonun<br />
nerede ve ne zaman olacağı hakkında hiçbir<br />
bilgi edinememişlerdir. Çünkü El-Kaide'nin<br />
içinde haber kaynakları yoktur ve içeriye birini<br />
sızdırmak olanaksızdır. Ancak... Eski Taliban komutanı<br />
Afgan İsmet Han beş yıldır Guantanamo'da tutukludur.<br />
Üstelik bugüne kadar kendisini tanıyan birkaç kişi dışında herkes bir şekilde<br />
ölmüştür. Uygulanması düşünülen plana göre Arapça’yı çok iyi bilen Albay<br />
Mike Martin, İsmet Han'ın yerine geçecektir. Albay, Irak'ta doğmuş, esmer,<br />
uzun boylu bir adamdır ve büyük bir felaketi önlemek için yılanın yuvasına<br />
girecektir. Bir yandan hayatta kalma ve kendini kabul ettirme çabası,<br />
bir yandan dünyayı sonsuz bir kaosa sürükleyecek olan felaketi engelleme<br />
planları Albay Martin'i sonu görünmeyen karanlık bir yola sürükler...<br />
Çarp›c› bir rüya<br />
Pirinç, 1930'lu yılların Çin'inde pek çok işe yarar. Nerdeyse<br />
biricik besin olmanın yanı sıra para yerine de geçer.<br />
Hem afrodizyak olur, hem de cinsel işkence aracı. Hem cinayet<br />
silahı olarak kullanılır, hem de tüm iyiliklerin simgesi<br />
sayılır.<br />
Günümüz Çin edebiyatının en kışkırtıcı yazarlarından<br />
Su Tong, birçok dilde de yayınlanan “Pirinç” adlı<br />
romanında, doymak bilmez bir güç ve cinsellik tutkusu<br />
olan bir gencin yaşamöyküsünü anlatıyor. Şiddetin,<br />
ihanetin, şantaj ve yozluğun eksik olmadığı bu yaşamöyküsü,<br />
Çin'in 20. yüzyılın ilk yarısındaki toplumsal<br />
kargaşasını da gözler önüne seriyor. Bu trajik öyküyü<br />
gözü pek bir dille anlatan Su Tong'un romanı,<br />
bir masal kadar büyüleyici, bir rüya kadar şaşırtıcı...<br />
Marie Antoinette kendini anlat›yor<br />
Ekmek bulamıyorlarsa, pasta yesinler! Bugün söylenip<br />
söylenmediği bile kesin olmayan bu sözün, tarihin en ünlü<br />
kraliçelerinden biri tarafından söylendiği kabul ediliyor:<br />
Marie Antoinette... Zweig’tan Fraser’e birçok ünlü yazar tarafından<br />
biyografisi kaleme alınan Marie Antoinette, bu<br />
kez bir romanın kahramanı olarak çıkıyor karşımıza. Carolly<br />
Erickson’ın yazdığı “Marie Antoinette’in Gizli Günlüğü”,<br />
Artemis Yayınları tarafından okurlara sunuldu.<br />
Kitap, “Marie Antoinette, ne hanedanın çizmeye çalıştığı<br />
gibi kutsal bir ilâhi varlık, ne de ihtilalcilerin savunduğu<br />
gibi düşmüş bir kadındı, Marie Antoinette, sıradan<br />
biriydi” diyor. Yazar India Edghill’in kitap hakkındaki<br />
yorumu şöyle: “Carolly Erickson, ilk tarihi romanında,<br />
soğuk gerçekleri sıcak bir kurguya dönüştürüyor. ‘Marie Antoinette’in Gizli<br />
Günlüğü’, masum bir prensesken sevilmeyen bir eşe ve bahtsız bir kraliçeye<br />
dönüşen, adı kötüye çıkmış bir kadının kendini, yine kendi ağzından enfes<br />
bir dille anlatımı.”<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
51
52<br />
RAD‹KAL - 7 A¤ustos<br />
Medyadan Yans›malar<br />
M‹LL‹YET - 9 A¤ustos HÜRR‹YET - 8 A¤ustos<br />
ZAMAN - 7 A¤ustos<br />
VATAN - 7 A¤ustos<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
REFERANS - 7 A¤ustos<br />
M‹LL‹YET - 7 A¤ustos
SABAH - 8 A¤ustos<br />
TAKV‹M - 8 A¤ustos<br />
STAR - 8 A¤ustos POSTA - 8 A¤ustos<br />
M‹LL‹YET - 14 A¤ustos<br />
HÜRR‹YET - 14 A¤ustos<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
SABAH - 14 A¤ustos<br />
CUMHUR‹YET - 14 A¤ustos<br />
53
54<br />
VATAN - 18 A¤ustos<br />
SABAH - 18 A¤ustos<br />
CUMHUR‹YET - 20 A¤ustos<br />
Medyadan Yans›malar<br />
BUGÜN - 14 A¤ustos DÜNYA - 14 A¤ustos<br />
STAR - 18 A¤ustos<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
AKfiAM - 15 A¤ustos<br />
AKfiAM - 22 A¤ustos
REFERANS - 18 A¤ustos<br />
BUGÜN - 15 A¤ustos M‹LL‹YET - 18 A¤ustos<br />
SABAH - 22 A¤ustos<br />
POSTA - 22 A¤ustos<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
STAR - 22 A¤ustos<br />
CUMHUR‹YET - 24 A¤ustos<br />
HÜRR‹YET - 20 A¤ustos<br />
RAD‹KAL - 22 A¤ustos<br />
CUMHUR‹YET - 23 A¤ustos<br />
TAKV‹M - 23 A¤ustos<br />
55
STAR - 27 A¤ustos<br />
56<br />
Medyadan Yans›malar<br />
DÜNYA -<br />
28 A¤ustos<br />
ZAMAN - 24 A¤ustos<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
DÜNYA TEKST‹L - A¤ustos<br />
TAKV‹M - 29 A¤ustos<br />
DÜNYA - 28 A¤ustos
VATAN - 2 Eylül<br />
CUMHUR‹YET - 4 Eylül<br />
CUMHUR‹YET - 5 Eylül<br />
TAKV‹M - 2 Eylül<br />
TAKV‹M - 5 Eylül<br />
STAR - 5 Eylül<br />
M‹LL‹YET - 4 Eylül<br />
RAD‹KAL - 5 Eylül<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
RAD‹KAL - 2 Eylül<br />
DÜNYA - 5 Eylül<br />
VATAN - 5 Eylül<br />
BUGÜN - 5 Eylül<br />
57
TAKV‹M - 7 Eylül<br />
58<br />
HÜRR‹YET - 7 Eylül<br />
VATAN - 10 Eylül<br />
Medyadan Yans›malar<br />
CUMHUR‹YET - 6 Eylül<br />
STAR - 7 Eylül<br />
TAKV‹M - 9 Eylül<br />
TAKV‹M - 10 Eylül<br />
ZAMAN - 10 Eylül<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
RAD‹KAL - 7 Eylül BUGÜN - 7 Eylül<br />
CUMHUR‹YET - 10 Eylül<br />
YEN‹ fiAFAK - 10 Eylül<br />
RAD‹KAL - 10 Eylül
RAD‹KAL - 11 Eylül<br />
M‹LL‹YET - 11 Eylül<br />
SABAH - 11 Eylül AKfiAM - 11 Eylül<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
CUMHUR‹YET - 11 Eylül<br />
M‹LL‹YET - 2 Eylül<br />
59
60<br />
YEN‹ fiAFAK - 11 Eylül<br />
POSTA - 11 Eylül<br />
DÜNYA - 11 Eylül<br />
Medyadan Yans›malar<br />
VATAN - 11 Eylül REFERANS - 11 Eylül<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
STAR - 11 Eylül<br />
ZAMAN - 11 Eylül<br />
TAKV‹M - 11 Eylül<br />
BUGÜN - 11 Eylül<br />
TÜRK‹YE - 11 Eylül
HÜRR‹YET - 15 Eylül<br />
VATAN - 15 Eylül<br />
M‹LL‹YET - 15 Eylül ZAMAN - 15 Eylül TERCÜMAN - 15 Eylül<br />
DÜNYA - 15 Eylül<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
BUGÜN - 15 Eylül<br />
B‹RGÜN - 15 Eylül<br />
61
62<br />
Summaries in English<br />
Bursa became a center of<br />
silk-weaving 1200 years ago<br />
thanks to cocoons brought<br />
from China and was a silk manufacturing<br />
base for many years.<br />
However, as a result of<br />
poor agricultural policy and<br />
migration from rural areas to<br />
the big cities, silkworm farming<br />
died out and with it, silk production.<br />
For centuries the city<br />
was known throughout the<br />
world for its silk and the silk industry,<br />
which also laid the foundations<br />
for what has become<br />
one of today’s most important<br />
textile centers. Now there<br />
is an effort to revive this historic<br />
trade. The Bursa silk industry<br />
began around 520 AD<br />
when silkworm cocoons were<br />
secretly smuggled from China<br />
into the Byzantine Empire. Because<br />
the climate was suitable<br />
for raising silkworms, it developed<br />
in the Ottoman Empire, reaching<br />
its zenith in the 15th<br />
and 16th centuries. In addition<br />
to the royal palace, the largest<br />
buyers of Bursa silk were Genoa,<br />
Florence and Venice with<br />
the historic Koza Han serving<br />
as the center of the silk trade.<br />
Until the 19th century, artisans<br />
continued the silk industry with<br />
local technology in houses and<br />
Malatya was first introduced<br />
to the textile industry<br />
when the Sümerbank Factory<br />
was built, and today is one of<br />
the Turkish provinces that has<br />
made textiles a priority. Thirty-<br />
Bursa misses its silk<br />
small businesses; then, they<br />
were introduced to new technology<br />
developed in Europe<br />
and the number of filatures in<br />
the city in the 1860’s increased<br />
to 90. Most of these were closed<br />
down due to the First<br />
World War, but during the days<br />
of the Republic 25 silk filatures<br />
and 54 silk weaving factories<br />
were still in operation. However,<br />
in the 1990’s there was<br />
not a single silk thread filature<br />
or silk loom left in the city. The<br />
last silk processing facility in<br />
Turkey, Kozabirlik Silk Filature<br />
and Spinning Factory, locked<br />
its doors in 1995. As the silk<br />
industry, which had been one<br />
of the city’s symbols, became<br />
a thing of the past, “Bursa Silk”<br />
took its place in the dusty annuals<br />
of history. The courtyard<br />
of Koza Han used to be filled<br />
with sacks of cocoons when<br />
the cocoon market was set up,<br />
but today, it is a tea garden filled<br />
with umbrellas. The word<br />
‘silk’ is today only found on the<br />
signs of shops that sell artificial<br />
silk in the historic Koza Han<br />
and on Silk Industry Boulevard<br />
in the Karaa¤aç section of the<br />
city where the silk manufacturing<br />
facilities used to be located.<br />
The apricot capital Malatya turns to textiles<br />
five percent of the facilities in<br />
the 1st Organized Industrial<br />
Zone, which continues to see<br />
investment in this area, belong<br />
to textile companies. Meanwhile,<br />
textile companies comprise<br />
fifty percent of<br />
the investors who<br />
have applied to<br />
invest in the 2nd<br />
Organized Industrial<br />
Zone.<br />
Known as the<br />
“Apricot Capital”,<br />
Malatya is beginning<br />
to make a<br />
name for itself in<br />
several other<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
sectors in the region.<br />
The economy of Malatya<br />
is based on agriculture, agricultural<br />
industry and animal<br />
breeding. Malatya has significant<br />
influence both economically<br />
and socially as one of<br />
the most populous provinces<br />
in the Eastern Anatolia Region.<br />
The population of Malatya<br />
began to increase rapidly in<br />
the 1980s with the creation of<br />
the lake at the Karakaya<br />
Dam, the founding of ‹nönü<br />
University, the presence of<br />
the 2nd Army Corps and the<br />
impact of GAP.<br />
With a geographical loca-<br />
tion that makes it an important<br />
center of commerce, Malatya<br />
established its Chamber<br />
of Commerce and Industry in<br />
1923, and currently has 41<br />
collective companies, 2,895<br />
limited companies and 550<br />
corporations registered. Not<br />
including those in the planning<br />
stages, there are currently<br />
87 companies operating<br />
in the textile sector. Today,<br />
Malatya is capable of<br />
processing every type of cotton,<br />
produces every type of<br />
thread and any fabric from<br />
combed cotton, to canvas,<br />
tarpaulin and denim.
The Turkish Textile Foundation makes its members more<br />
competitive with “6 Sigma” training<br />
The Turkish Textile Foundation<br />
is focusing on “6 Sigma”<br />
trainings to prepare its<br />
members for global competition.<br />
To date, Saray Carpets<br />
and Bahariye Textiles have<br />
taken advantage of this training<br />
provided by Matris Consulting<br />
and paid for by the<br />
Turkish Textile Foundation.<br />
The training continues at Karsu<br />
while Söktafl employees<br />
will begin the “6 Sigma” training<br />
in October. The training<br />
not only makes companies<br />
more effective in international<br />
markets, it also makes significant<br />
contributions to company<br />
finances. According to the figures<br />
provided by officials<br />
from Saray Carpets, they have<br />
completed ten "6 Sigma"<br />
projects which have made a<br />
contribution of 1.5 million dollars<br />
to company books. Me-<br />
The International ‹stanbul<br />
Fashion Fair, IF, opened its<br />
doors for the 10th time. The<br />
‹stanbul Fashion Fair was<br />
sponsored by the IF Council,<br />
anwhile, the worth of the first<br />
“6 Sigma” trainings at Bahariye<br />
was calculated as 300,000<br />
YTL. The foundation will continue<br />
to provide 6 Sigma training<br />
in the new quarter following<br />
a different method. October<br />
24th has been set as<br />
the deadline for participation.<br />
Turkish Textile Foundation’s<br />
Secretary General O¤uzhan<br />
O¤uz noted that companies have<br />
received tremendous benefit<br />
from the “6 Sigma” training. He<br />
said their goal was to enable<br />
companies to increase their<br />
corporate capabilities and grow<br />
stronger in the competitive global<br />
marketplace so that they<br />
could launch new initiatives.<br />
O¤uz said, “For this purpose,<br />
the Turkish Textile Foundation’s<br />
management has adopted the<br />
vision, methodology and system<br />
embodied in Six Sigma,<br />
which was formed by leading<br />
associations from the Turkish<br />
ready-made apparel sector<br />
for the purpose of making ‹stanbul<br />
a fashion center, and<br />
one of the most effective tools<br />
for achieving its founding principle<br />
of ensuring that the Turkish<br />
textile industry continues to<br />
play an important role in the domestic<br />
economy and world<br />
markets. In <strong>2007</strong>, these applications<br />
were begun with Saray<br />
Carpets, Karsu and Bahariye<br />
Textiles.”<br />
Noting that there are two<br />
different types of “6 Sigma”<br />
The tenth largest meeting in ‹stanbul<br />
Say›: 332 • Eylül-Ekim <strong>2007</strong><br />
the ‹stanbul Textile and Apparel<br />
Exporters Union (‹T-<br />
K‹B). This year’s fair was attended<br />
by 357 companies.<br />
The fair was held in the ‹stanbul<br />
CNR Expo Center on<br />
August 23-25th and hosted<br />
world-renowned fashion designers.<br />
Minister of State, Kürflad<br />
Tüzmen made opening remarks<br />
at the fair, drawing attention<br />
to the fact that this is<br />
the world’s third largest exhibition,<br />
saying, “I would like to<br />
congratulate everyone who<br />
has made a contribution.<br />
Even in times of economic<br />
crisis, everyone here has joined<br />
forces to bring us to<br />
where we are today. Although<br />
the textile and apparel<br />
sectors in neighboring countries<br />
have declined by 40%,<br />
Turkey has experienced an<br />
increase of 17%.” The grand<br />
training, known as ‘Black Belt’<br />
and ‘Green Belt’, O¤uz said,<br />
“Black belt training lasts 23<br />
days while green belt training<br />
lasts 10. There is a difference<br />
in quality between the two<br />
training courses. Green belt<br />
training will provide an average<br />
of 50,000 dollars worth of<br />
improvement per person while<br />
black belt training is double<br />
this amount.”<br />
opening began with the fashion<br />
creations of the famous<br />
designer, fiafak Atahan, and<br />
the fair included the fashion<br />
shows of the finalists of the<br />
16th Young Fashion Designer<br />
Contest. The creations of designers<br />
such as Müge Ersin,<br />
Gamze Saraço¤lu, Mehtap<br />
Elaidi, Nejla Güvenç, Simay<br />
Bülbül, Deniz Kaprol, Ceren<br />
Ertan, Ferya Sürel, Ebru Günay,<br />
Zeynep Mursal›o¤lu, Giray<br />
Sepin, Yasemin Aytar,<br />
Selim Baklac› and fiafak Atahan<br />
were also on display at<br />
the fair. More than 34 purchasing<br />
delegations attended<br />
the fair from Germany, the<br />
USA, Morocco, France, the<br />
UK, Spain, Italy, Japan,<br />
Egypt, Portugal, Russia, Tunisia,<br />
the UAE, Bulgaria and<br />
Romania. Ninety companies<br />
from Syria also participated<br />
in the exhibition.<br />
63