Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
H A Z İ R A N 2 0 2 0 9 . S A Y I
E K A
ULEDEF
D
D
E R
EĞİTİMCİ KADINLAR DERNEĞİ
AZİRAN AYINDA DOĞAN YAZAR ve
ŞAİRLERİMİZ
Şahmaran
Efsanesi
KÜLTÜRLERİN
BULUŞTUĞU ŞEHİR
ADANA
ZİHİN JİMNASTİĞİ
Bir Önerimiz Var
BULUŞTUĞU
ADANA
ŞEHİR
AYINDA DOĞAN
HAZİRAN
ve ŞAİRLERİMİZ
YAZAR
ÖNERİMİZ VAR
BİR
KİTAP BİR
İÇİNDEKİLER
3
KÜLTÜRLERİN
13 Şahmaran
Efsanesi
14
15
FİLM
Bİ BİR
KATKIDA BULUNANLAR
DR. FERAH GÜÇLÜ YILMAZ
ÖZLEM SENAN
FATMA KILIÇ
ELİF PELİN ERİŞ
VE
EKADDER
16
ZİHİN JİMNASTİĞİ
EKADDER BÜLTEN 2
KÜLTÜRLERİN BULUŞTUĞU ŞEHİR
ADANA
Adana, Antik Kilikya Bölgesinin en önemli şehirlerinden birisidir. Hititlerden Osmanlıya,
gelmiş geçmiş birçok medeniyetin beşiğidir. Adını, Yunan mitolojisine göre, Gök Tanrısı
Uranus’un oğlu Adanus’tan almıştır. Toroslardan doğan, ovada geniş kıvrımlar yaparak
Akdeniz’e dökülen Seyhan (Sarus) nehrinin kıyısında kurulmuştur. Adana’nın merkezinde
bulunan Tepebağ Höyüğü, insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği Neolitik Döneme aittir. Tarihi
M.Ö. 6000’lere kadar uzanan, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden birisidir. Adana,
Kizzuwatna Krallığının merkezi iken M.Ö.1350’lerde Hitit Federasyonuna dahilolmuştur.
M.Ö. 9. yy Asurluların, M.Ö. 7.yy İranlıların eline geçmiştir. M.Ö. 333 Büyük İskender ve
ordusuna ev sahipliği yapan Adana, İssos Savaşından sonra Makedonyalıların,İskender’in
ölümünden sonra da Selefkilerin eline geçmiştir. M.Ö. 1.yy bölgede eyalet valisi olarak görev
yapan ünlü hatip Çiçeron zamanında, Roma Devletinin hakimiyetine giren Adana, Doğu
Roma’nın en büyük ticaret merkezi olmuştur. M.S. 260 Sasanilerin, M.S. 4. yy Bizanslıların,
8. yy Abbasilerin, 10.yy yine Bizanslıların, 11.yy Selçukluların, 12. yy Ermenilerin, 14. yy da
Memlûklular’ın eline geçerek tamamen Türklerin olmuştur. Türk Memlûk Devleti zamanında,
Orta Asya’dan Çukurova’ya gelen Türkler, bu verimli ve sulak topraklar üzerine yepyeni bir
medeniyet kurulmasında öncülük etmişlerdir.
EKADDER BÜLTEN 3
Pyramos nehrinin adı Ceyhan, Sarus Nehrinin adı ise Seyhan olmuştur. Adana’da 1352 yılında
kurulan Ramazanoğlu Beyliği 1517 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte, Mısır seferine giden
padişah Yavuz Sultan Selim, Adana’yı Osmanlı İmparatorluğuna bağlamıştır. 1535 yılında doğu
seferine çıkan Kanuni Sultan Süleyman’a, 1638’de Bağdat Seferine çıkan padişah IV. Murat’a,
1833’te Osmanlı Devleti’ne başkaldıran Mısır Valisinin oğlu İbrahim Paşa’ya ve ordusuna ev
sahipliği yapmıştır.
I. Dünya Savaşı'nın bitiş tarihi olan 1918’de Türkler için yeni bir mücadele başlamıştır. 31 Ekim
1918’de Adana’ya gelerek Alman Mareşali Liman Von Sanders’den Yıldırım Orduları
Komutanlığı’nı devralan Mustafa Kemal, “Savaş, müttefikler için bitmiş olabilir; ama bizi
ilgilendiren savaş, kendi istikbalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor.” diyerek, Adana’da Kurtuluş
Savaşının ilk işaretini vermiştir. Bu sırada düşman kuvvetleri Adana ve yöresini işgal etmeye
başlamışlardır. Amaçları, Avrupa devletlerine destek veren bir Ermeni devleti kurmaktır. 1918-
1919 yıllarında, işgalciler, Adana’da zulüm ve işkence uygulamışlardır. Bunca baskıya
dayanamayan Adanalılar örgütlenerek “Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatı”nı kurmuşlardır. 5
Ağustos 1920’de Mustafa Kemal, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantı'ya gelerek
burayı il merkezi haline getirmişler ve Pozantı kongresini yapmışlardır. 1920 yılının Kasım
ayında, Fransızlar yenilgiye uğramışlar ve Fransız Hükümeti, T.B.M.M. Hükümetini resmen
tanımıştır. 20 Ekim 1921’de Fransızlarla “Ankara Antlaşması” imzalanmıştır. Bu antlaşmaya
uygun olarak 5 Ocak 1922’de Fransızlar, Çukurova’dan tamamen ayrılmışlardır. Bu tarihten
itibaren il merkezi tekrar Adana’ya aşınmıştır. Adana, Seyhan Nehri’nin kolay geçilebilen bir
yerinde kurulmuştur. Çukurova’da yapılan arkeolojik ve etnografik araştırmalara göre bölgenin
binlerce yıllık geçmişe sahip olduğu ortaya çıkmıştır. M.Ö. 1650 yıllarında yazılmış bir Hitit kaya
yazısında Adana (Çukurova) havalisinden Uru Adania, yani Adana beldesi olarak
bahsedilmektedir. Adana çok uzun, renkli ve İlginç bir geçmişe sahip, tarih ve doğanın içiçe
yaşadığı bir yöredir.
EKADDER BÜLTEN 4
GEZİLECEK YERLERDEN ÖRNEKLER
Taş Köprü
Adana Taş Köprü Seyhan Nehri üzerindedir. IV. (385) yüzyılda Roma İmparatoru
Hadrianus tarafından yaptırılmıştır. Yüzyıllarca Avrupa ile Asya arasında önemli bir
köprü olmuştur. Harun Reşit (766-809) köprüyü bazı eklerle Adana Kalesi'ne
birleştirmiştir. IX. yüzyıl başında Harun Reşit’in oğlu olan 7'inci Abbasi Halifesi Memun
(786-833) tarafından onartılmıştır. III. Ahmet (1713), Kel Hasan Paşa (1847) ve Adana
Valisi Ziya Paşa (1789) tarafından da değişik zamanlarda tamirat görmüştür. Bu üç
onarımının yazıtları mevcuttur. Son onarım 1949 yılında yapılmıştır. Taş Köprü 319 metre
uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğindedir. 21 kemerinden 14’ü ayaktadır. Ortadaki
büyük kemerde iki aslan kabartması görülmektedir. Dünyanın halen kullanılan en eski
köprülerden biri olarak bilinmektedir.
EKADDER BÜLTEN 5
Büyük Saat Kulesi
Adana Büyük Saat Kulesi Seyhan ilçesi Ali Münif Caddesi üzerinde bulunmaktadır. 1881
yılında Vali Ziya Paşa tarafından yapımına başlanmıştır. 1882 yılında Vali Abidin Paşa
tarafından tamamlattırılmıştır. Kule kesme taştan yapılmıştır. Uzunluğu 32 metre olan kule
kare prizma şeklindedir ve kulenin duvarları tuğla ile inşa edilmiştir. Temel derinliğinin 35
metre olduğu söylenir. Saat kulesi dikdörtgen şeklinde taş tuğlalardan yapılmıştır. Kulenin
inşası sırasında Osmanlı'da değişik illerde saat kuleleri vardı. Bu saat kuleleri arasında en
uzunu Büyük Saat'tir. İkincisi ise Dolmabahçe Saat Kulesi’dir. Örme işlemi oldukça zor olan
küçük taş tuğlalardan imal edilmiş ve yapımından uzun bir süre sonra Almanya’dan özel
olarak saat makinesi getirilmiştir. O kadar sağlam yapılmıştır ki 1998’deki Adana
depreminden sonra bile ayakta kalmayı başarabilmiştir.
EKADDER BÜLTEN 6
Sabancı Merkez Cami
Türkiye’nin ve Orta Doğu'nun en büyük camisidir. Adana'nın Reşatbey Semti'nde, Merkez
Park'ın güneyinde ve Seyhan Nehri'nin batı kıyısında yer alan cami, 1998 yılında hizmete
açılmıştır. 32 metre çaplı ana kubbesi vardır. Caminin proje mimarı Necip Dinç’tir. 20 bin
kişilik cami (açık alanın düzenlenmesiyle 28 bin kişi) son cemaat mahaliyle birlikte 6 bin 600
metrekareye yayılmıştır. Klasik Osmanlı mimarisi tarzında yapılmıştır ve dokuz fil ayağı
üzerine oturur. Genel görünüm olarak Sultan Ahmet Camii’ne, plan ve iç mekân olarak
Selimiye Camii’ne benzer. Dört yarım-kubbe, beş kubbe, altı minaresi vardır; bunlar dört
halife ve dört mezhebe, İslam’ın beş şartına, imanın altı şartına karşılık gelmektedir. 32
metre çaplı ana kubbe 32 farza, avludaki 28 kubbe Kuran-ı Kerim'de adı geçen 28
peygambere, ana kubbedeki 40 pencere Hz.Muhammed (s.a.v.)’in peygamber olduğu yaşa
ve 40 rekat namaza, 99 metrelik 6 minare Allah’ın 99 güzel ismine karşılık gelir.Caminin
temeli 13 Aralık 1988’de atılmıştır. 65 bin metrekarelik arsası Adana Büyükşehir Belediyesi
tarafından Türkiye Diyanet Vakfı’na devredilmiş; halkın bağışları ile caminin yüzde 50’si
tamamlanmıştır. Geri kalan kısım ise Hacı Sabancı ve onun ölümünden sonra Sabancı ailesi
tarafından karşılanmış, bu nedenle başlangıçta Merkez Camii olması düşünülen adı Sabancı
Merkez Camii halini almıştır.
EKADDER BÜLTEN 7
Misis Köprüsü
Adana’ya 27 kilometre uzaklıktaki Misis Antik Kenti, Ceyhan Nehri (Pyramos) kenarında tarihi yol
üzerindedir. Misis’in tarihi üzerinde bulunduğu muhtemelen Neolitik Dönem'e (M.Ö. 6000)
tarihlenecek Höyük ile başlar. Misis’i Truva kahramanlarından Mopsus’un kurmuş olduğu
söylenmektedir. Hitit, Asur, Makedonya ve Selevkosların eline geçmiş, Roma ve Bizans
Dönemleri'nde de önemli bir merkez olmuştur. Daha sonra M.S. 8'inci yüzyıldan itibaren yeniden
imar edilmiş ve birçok savaşa sahne olmuştur. 1517’den sonra Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine
girmiş olan Misis’te bugün ayakta kalmış olan eserler; M.S. 4'üncü yüzyıla ait mozaikler, 9 gözlü
taşköprü, akropoldeki surlar ve şehir kalıntıları ile 1542 yılında yaptırılan Havraniye Kervansarayı
ve 1648 yılında yaptırılmış tek kubbeli kübik mescittir. Misis ile Ceyhan arasında bulunan Sirkeli
Höyüğü’nün tarihi de Neolitik Dönem'e kadar gider. Höyüğün kenarında bir kayaya oyulmuş iki
adet taş kabartmanın, Hititlere ait bir yol işareti olduğu sanılmaktadır.
EKADDER BÜLTEN 8
Anavarza
Tarihi 2100 yıl öncesine giden ve en parlak dönemini Roma İmparatoru Septimius Severus’un
ödüllendirmesiyle M.S. 2'nci yüzyılda yaşamaya başlayan Anavarza, zaman içinde önemli bir kent
haline gelerek 408 yılında Kilikya Başkenti unvanına kavuşmuştur. Bizans Dönemi’nde önemini
devam ettiren, sonraki yıllarda Ermeniler, Abbasiler, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlılar gibi
çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Anavarza’da farklı kültürlere ait izleri bir arada görmek
mümkün. Bu kültürel zenginliği sayesinde de UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alması
uygun görülen kent; kalıntıları, tarihi ve efsaneleri ile dikkat çekiyor.Bir süreliğine bölge başkentliği
yapan Anavarza’nın bu dönemde şenlik ve spor müsabakalarının da merkezi olduğu biliniyor.
Stadyum ile tiyatro kalıntılarını gördüğünüzde bir zamanlar sahnelenen oyunlar ve heyecanlı
yarışlar gözünüzün önünde canlanacaktır. Antik kentte sütunlu yol, mozaikli havuzlar ziyaretçilerin
ilgisini çeken diğer kalıntılar. 6'ncı yüzyıla ait Kaya Kilisesi ve Havariler Kilisesi Bizans, batı
kapısının dışındaki bir kulede görülen Arapça Kitabe ise Abbasi Dönemi’ne işaret ediyor. Anavarza
ören yerini çevreleyen surlar bin 500 metre uzunluğunda ve giriş kapılarından biri 3'üncü yüzyıl
olarak tarihlendirilen zafer takı biçiminde tasarlanmış. Halen devam eden kazı çalışmalarında
tespit edilerek bir bölümü açığa çıkarılan 32 metre genişliğe ve bin 700 metre uzunluğa sahip olan
yolu ise antik dünyanın en geniş ve büyük sütunlu caddeleri arasında. Kentin yüzlerce yıl stratejik
önemini yitirmeyen kalesi 200 metre yüksekliğinde ovaya hâkim bir tepede yükseliyor. Yolu son
derece dik ve sarp olduğu için çıkış zahmetli olsa da 11'inci yüzyılın ortalarına tarihlendirilen
kiliseyi ve Çukurova’nın panoramik manzarasını görmek isteyenler için zor olmaktan ziyade keyifli
bir tırmanış olacaktır.
EKADDER BÜLTEN 9
Varda Köprüsü
Adana-Ankara istikametinde, Karaisalı İlçesi Hacıkırı Köyü'nün yaklaşık bir kilometre güney
batısında bulunan Varda Köprüsü halk tarafından Koca Köprü diye anılmaktadır. Osmanlı
Hükümdarı 2. Abdülhamit ile Alman İmparatoru Kaiser Wilhem tarafından imzalanan sözleşme ile
İstanbul-Bağdat-Hicaz demiryolu hattını tamamlamak üzere 1907-1912 yıllarında inşa edilmiştir.
Köprü 99 metre yüksekliğinde ve 172 metre uzunluğunda olup derin bir vadiyi birbirine
bağlamaktadır. Varda Köprüsünün bir diğer önemli ve ilginç özelliği ise düz bir köprü olmayıp
virajlı olmasıdır.
Ayas Antik Kenti
Antik Kilikya’nın önemli liman kenti olan Aegeae M.Ö. 1'inci yüzyılda en parlak dönemini
yaşamıştır. Kentin ayakta kalan eserleri, Ayas Kalesi, Süleymaniye Kulesi ve Marko Polo
İskelesi’dir. Asklepieion adı verilen Helenistik Dönem'e ait olan ayrıca hastane ve tapınak
kalıntılarıyla da ünlü olan kenti, Marko Polo doğuya yaptığı geziler sırasında iki kez ziyaret
etmiştir.
EKADDER BÜLTEN 10
GELENEKSEL ADANA MUTFAĞI
Şalgam
Gelsin kebaplar, gitsin şalgam suları. Şalgam suyunun Adana için ne kadar önemli bir yeri
olduğundan bahsetmemize gerek yok sanıyoruz ki. Acılı şalgam suyu dedik mi, hiç acımaz yakar
geçer, acısızı ise yumuşacık bir şekilde boğazdan kayıp gider. Mora kaçan kırmızı görüntüsü ve
ardından yayılan kokusuyla bir anda iştah açma özelliğine sahiptir. Adana tatiliniz boyunca
defalarca içeceğiniz şalgam suyu, Adana’dan yanınızda getirebileceğiniz mükemmel bir hatıra.
Aynı zamanda sevdiklerinize de hediye edebilir, onların da ağızlarının klasik bir Adana lezzetiyle
şenlenmesine yardımcı olabilirsiniz.
Cezerye
Narenciye
Adana’dan meyve alma fikri ilk başta garip gelebilir ancak buradaki mandalina ve portakalların
kokusunu bir kere alan ne demek istediğimizi gayet iyi anlar
EKADDER BÜLTEN 11
EKADDER BÜLTEN 7
Hazırlayan:
KILIÇ FATMA
ADANA KEBABI
Analı Kızlı
İşkembe Dolması
Şırdan Dolması
Halka Tatlı
Kaynaklar:
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/adana/genelbilgiler
EKADDER BÜLTEN 12
EKADDER BÜLTEN 7
Hazırlayan:
KILIÇ FATMA
Şahmaran Efsanesi
Efsanede; “Misis yılanla, Ceyhan yelle ve Seyhan selle yok olacaktır”
deniliyor. Misis yakınında, “Yılan Kalesi” vardır. Efsaneye göre, bu kalenin içi
yılanlarla doludur. Geçmişte Misis Beyi çok hastalanır. Tabib bunun tedavisi
için yılanların padişahı Şahmaran’ın gözü lazım der. Bunun Yılanlı Kale’de
veya Misis’teki bir hamamda olduğunu söyler. Yılanların padişahı yakalanır,
gözü çıkarılarak Misis Beyi tedavi edilir ve iyi olur. Efsaneye göre yılanlar bir
gün Misis’e inerek intikam alacaklardır. Adana’nın Fethi Destanı: Anadolu
Selçukluları, Orta Asya’dan oba oba gelen Oğuz Türklerini uç beyi olarak
yerleştirirdi. Üç yüz çadırla (hane) Anadolu’ya göç eden Ramazanoğlu aşireti
de önce “Kilikya”ya (Çukurova) sonradan Çaldağı eteklerine yerleştiler. Bir
gün Adana’daki Bizans Tekfurunun oğlunun elindeki doğan uçar ve
Ramazanoğlu obasının bir çadırı önüne konar. Tekfurun oğlu, doğanın
peşinden gelir ve çadırdan çıkan güzel bir Türk kızına aşık olur. Tekfur, kızı
ister. Obanın ileri gelenleri toplanır. Zira Müslüman kızın Hıristiyan bir erkek ile
evlenmesi dinen mümkün değildir. Kız verilmezse bu bölgede yaşamaları ise
zor. Bunun üzerine Tekfur’a bir tuzak hazırlarlar. Çaldağı eteklerinde düğün
yaptırırlar. Muhafızlar eğlenip içki içerken Ramazanoğlu obasının genç
erkekleri Tekfur’un muhafızları kıyafetinde şehre yaklaşırlar ve şehir halkı
gelin alayını karşılasın diye haber gönderirler. Şehir halkı dışarıda toplanır.
Ramazanoğlu erlerinin bir kısmı halkı kuşatır, diğerleri de şehri feth ederler.
Böylece Adana, Türklerin olur. O günden bu yana Türk toprağı Adana’da daha
nice kahramanlık destanları yazılmıştır.
Kaynaklar:
https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/adana/genelbilgiler
EKADDER BÜLTEN 13
Hazırlayan:
SENAN ÖZLEM
HAZİRAN AYINDA DOĞAN YAZAR ve
ŞAİRLERİMİZ
AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU
(3 Haziran1870, İst. – 19 Mayıs 1927, İst.)
1870'de İstanbul’da doğan Ahmet Hikmet’in dedeleri Moralı’dır. Aynı zamanda Mora’da uzun yıllar
müftülük ettikleri için aile “Müftüoğlu” soyadını taşımaktadır. Ahmet Hikmet yedi yaşında babasını
kaybetmiştir. Babasının sağlığında yeni başladığı Süleymaniye Mahalle Mektebi’ne giden Ahmet
Hikmet, zayıf bir bünyesi olduğu için sık sık hastalandığından okuluna düzenli devam edemez.
Birkaç okul değiştirdikten sonra 1888’de Galatasaray Lisesini bitirip Hariciyeci olur. Konsolos
kâtipliği ve konsolosluk yapar, mesleğinde Hariciye Müsteşarlığına kadar yükselir. Müftüoğlu,
edebiyat dünyasına Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı bir hikâye ile girmiştir. Ahmet Hikmet,
Osmanlıca ile Türkçülük ve "Yeni Lisan" akımını benimsedikten sonra milli konularda ve sade bir
dille yazmıştır. Aynı zamanda Türk Derneği ve Türk Yurdu (1911) dergilerinin kurucuları arasında
yer almıştır. Çok az sayıda şiir yazmasına rağmen bunlardan ikisi Türk musikisinin en ünlü iki
sanatçısı tarafından şarkı olarak bestelenmiştir. Her iki şarkının güfteleri de ilk eşi Suad Hanım
için yazılmış iki şiirden seçilmiştir. Ahmet Hikmet’in Suad Hanım’la evliliği tam 25 yıl sürmüş,
Suad Hanım’ın vefat etmesi ile sonlanmıştır. Eşinin ölümü üzerine yazdığı ağıt, eserlerinin en
başarılısı olarak görülmektedir.
Nerde olsan, sevdiğim, gönlümdesin;
Âteş-i ruhum musun? Söyle nesin?
Gözlerimde hüzn ile tâbendesin
Nerde olsam, sevdiğim, sen bendesin.
1926’da Ankara’ya, Dışişleri Bakanlığının Konsolosluk Hizmetleri ve Ticaret Genel Müdürlüğüne
getirilen Ahmet Hikmet, sonraki zamanlarda kendisinde hızla zayıflama, halsizlik ve şiddetli karın
ağrısı belirtileri görüldüğünde tedavi nedeniyle görevinden çekilip yorgun ve bitkin İstanbul’a
dönmüş ve 19 Mayıs 1927’de karaciğer kanserinden vefat etmiştir. Ahmet Hikmet Müftüoğlu,
edebiyat ve musiki tarihimize ait araştırmaları, Türkçe’nin Arap ve Acem kelime kurallarından
arınması, Türk imla ve gramerinin tespiti yolundaki çaba ve eserleriyle önemli bir yer tutmuştur.
Kitapları :
1890 - Patates (ilmî)
1891 - Leyla yahud Bir Mecnunun İntikamı (hikâye)
1892 - Tuvalet yahud Letafet-i Aza (tercüme ve
ilaveler)
1892 - Bir Riyazinin Muaşakası yahud Kamil
(tercüme, roman)
1901 - Haristan ve Gülistan (hikâye)
1920 - Gönül Hanım (roman)
1922 - Çağlayanlar (hikâye)
r:
lamansiklopedisi.org.tr/muftuoglu-ahmed-hikmet
r ve Yazarlar Sözlüğü, İsmail Hikmet Ertaylan / Ahmed Hikmet, Fethi Tevetoğlu / Müftüoğlu Ahmet Hikmet
evdet Kudret / Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1971),
EKADDER BÜLTEN 14
BİR ÖNERİMİZ VAR
Brockman, J. Meraklı Zihinler: Bir Çocuk Nasıl Bir
Bilim İnsanı Olur?, TÜBİTAK Yayınları
Meraklı Zihinler’de yirmi yedi deneme yer alıyor. Bunlar bir
zamanlar fen ile sosyal bilimler arasında var olan büyük
uçurumu yazılarıyla kapatan, halkın tanıdığı bilim adamları
tarafından yazılmış. Editör John Brockman, yazarlara
çocuklarından onları bir bilim adamı olmaya yönlendirecek
neler olduğunu sormuş. Hayatlarındaki dönüm noktalarını,
rastlantıları, onları etkileyen kişileri ve olayları
anlatmalarını istemiş. Meraklı Zihinler özellikle genç
okurlara öğrenme hevesi aşılamayı amaçlıyor.
Billy Elliot (Film)
1984 İngiltere’si… Kuzeyde çalıştırılma metotları nedeniyle
koşullarına karşı gelen madencilerin grev yaptığı dönem… Billy
Elliot yaşına rağmen olgun, 11 yaşındaki bir çocuktur. Babası ve
ağabeyi ile birlikte yapılan grevlere katılmaktadır. Billy,
kararlarını tıpkı bir yetişkin kararlılığıyla vermeye
çalışmaktadır. Bir gün boks sporunu bırakıp bale yapmak
istediğini söyleyince ise ailesi ona karşı çıkacaktır. Ancak
Billy’nin yanında onun bu kararını destekleyen insanlar da
olacaktır. Stephen Daldry’nin başrolünü Jamie Bell’e teslim
ettiği Billy Elliot, 3 dalda Oscar’a aday gösterilmişti. Ayrıca
film Jamie Bell ile Julie Waters’a birer BAFTA ödülü getirdi
Kaynak :
hhttps://www.biriktirdiklerim.com/2019/06/mebin-ogretmenlere-tavsiye-ettigi-filmler/
https://www.pegem.net/kitabevi/216044-Merakli-Zihinler-kitabi.aspx
https://www.biriktirdiklerim.com/2019/05/mebin-ogretmenlere-onerdigi-kitaplar/
Hazırlayan:
PELİN ERİŞ ELİF
EKADDER BÜLTEN 15
ZİHİN JİMNASTİĞİ
Şekildeki farklı boyutlardaki
üçgen sayısı kaçtır?
Resimde kazları tilkinin elinden
kurtarabilecek bir kurtarıcı gizli.
Onu bulun ve kazlara yardım
edin.
SUDOKU
Kaynak:
https://www.bilmecesitesi.com/mantik-zeka-sorulari-bilmeceleri-ve-cevaplari-6.1.html
https://t24.com.tr/haber/bu-sudokuyu-cozebilen-yok,207380
EKADDER BÜLTEN 16
EKADDER
EĞİTİMCİ
KADINLAR
DERNEĞİ
EKADDER BÜLTEN 17