06.06.2020 Views

EKADDER 9.SAYI

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

H A Z İ R A N 2 0 2 0 9 . S A Y I

E K A

ULEDEF

D

D

E R

EĞİTİMCİ KADINLAR DERNEĞİ

AZİRAN AYINDA DOĞAN YAZAR ve

ŞAİRLERİMİZ

Şahmaran

Efsanesi

KÜLTÜRLERİN

BULUŞTUĞU ŞEHİR

ADANA

ZİHİN JİMNASTİĞİ

Bir Önerimiz Var


BULUŞTUĞU

ADANA

ŞEHİR

AYINDA DOĞAN

HAZİRAN

ve ŞAİRLERİMİZ

YAZAR

ÖNERİMİZ VAR

BİR

KİTAP BİR

İÇİNDEKİLER

3

KÜLTÜRLERİN

13 Şahmaran

Efsanesi

14

15

FİLM

Bİ BİR

KATKIDA BULUNANLAR

DR. FERAH GÜÇLÜ YILMAZ

ÖZLEM SENAN

FATMA KILIÇ

ELİF PELİN ERİŞ

VE

EKADDER

16

ZİHİN JİMNASTİĞİ

EKADDER BÜLTEN 2


KÜLTÜRLERİN BULUŞTUĞU ŞEHİR

ADANA

Adana, Antik Kilikya Bölgesinin en önemli şehirlerinden birisidir. Hititlerden Osmanlıya,

gelmiş geçmiş birçok medeniyetin beşiğidir. Adını, Yunan mitolojisine göre, Gök Tanrısı

Uranus’un oğlu Adanus’tan almıştır. Toroslardan doğan, ovada geniş kıvrımlar yaparak

Akdeniz’e dökülen Seyhan (Sarus) nehrinin kıyısında kurulmuştur. Adana’nın merkezinde

bulunan Tepebağ Höyüğü, insanoğlunun yerleşik hayata geçtiği Neolitik Döneme aittir. Tarihi

M.Ö. 6000’lere kadar uzanan, dünyanın en eski yerleşim birimlerinden birisidir. Adana,

Kizzuwatna Krallığının merkezi iken M.Ö.1350’lerde Hitit Federasyonuna dahilolmuştur.

M.Ö. 9. yy Asurluların, M.Ö. 7.yy İranlıların eline geçmiştir. M.Ö. 333 Büyük İskender ve

ordusuna ev sahipliği yapan Adana, İssos Savaşından sonra Makedonyalıların,İskender’in

ölümünden sonra da Selefkilerin eline geçmiştir. M.Ö. 1.yy bölgede eyalet valisi olarak görev

yapan ünlü hatip Çiçeron zamanında, Roma Devletinin hakimiyetine giren Adana, Doğu

Roma’nın en büyük ticaret merkezi olmuştur. M.S. 260 Sasanilerin, M.S. 4. yy Bizanslıların,

8. yy Abbasilerin, 10.yy yine Bizanslıların, 11.yy Selçukluların, 12. yy Ermenilerin, 14. yy da

Memlûklular’ın eline geçerek tamamen Türklerin olmuştur. Türk Memlûk Devleti zamanında,

Orta Asya’dan Çukurova’ya gelen Türkler, bu verimli ve sulak topraklar üzerine yepyeni bir

medeniyet kurulmasında öncülük etmişlerdir.

EKADDER BÜLTEN 3


Pyramos nehrinin adı Ceyhan, Sarus Nehrinin adı ise Seyhan olmuştur. Adana’da 1352 yılında

kurulan Ramazanoğlu Beyliği 1517 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihte, Mısır seferine giden

padişah Yavuz Sultan Selim, Adana’yı Osmanlı İmparatorluğuna bağlamıştır. 1535 yılında doğu

seferine çıkan Kanuni Sultan Süleyman’a, 1638’de Bağdat Seferine çıkan padişah IV. Murat’a,

1833’te Osmanlı Devleti’ne başkaldıran Mısır Valisinin oğlu İbrahim Paşa’ya ve ordusuna ev

sahipliği yapmıştır.

I. Dünya Savaşı'nın bitiş tarihi olan 1918’de Türkler için yeni bir mücadele başlamıştır. 31 Ekim

1918’de Adana’ya gelerek Alman Mareşali Liman Von Sanders’den Yıldırım Orduları

Komutanlığı’nı devralan Mustafa Kemal, “Savaş, müttefikler için bitmiş olabilir; ama bizi

ilgilendiren savaş, kendi istikbalimizin savaşı, ancak şimdi başlıyor.” diyerek, Adana’da Kurtuluş

Savaşının ilk işaretini vermiştir. Bu sırada düşman kuvvetleri Adana ve yöresini işgal etmeye

başlamışlardır. Amaçları, Avrupa devletlerine destek veren bir Ermeni devleti kurmaktır. 1918-

1919 yıllarında, işgalciler, Adana’da zulüm ve işkence uygulamışlardır. Bunca baskıya

dayanamayan Adanalılar örgütlenerek “Kilikya Milli Kuvvetler Teşkilatı”nı kurmuşlardır. 5

Ağustos 1920’de Mustafa Kemal, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantı'ya gelerek

burayı il merkezi haline getirmişler ve Pozantı kongresini yapmışlardır. 1920 yılının Kasım

ayında, Fransızlar yenilgiye uğramışlar ve Fransız Hükümeti, T.B.M.M. Hükümetini resmen

tanımıştır. 20 Ekim 1921’de Fransızlarla “Ankara Antlaşması” imzalanmıştır. Bu antlaşmaya

uygun olarak 5 Ocak 1922’de Fransızlar, Çukurova’dan tamamen ayrılmışlardır. Bu tarihten

itibaren il merkezi tekrar Adana’ya aşınmıştır. Adana, Seyhan Nehri’nin kolay geçilebilen bir

yerinde kurulmuştur. Çukurova’da yapılan arkeolojik ve etnografik araştırmalara göre bölgenin

binlerce yıllık geçmişe sahip olduğu ortaya çıkmıştır. M.Ö. 1650 yıllarında yazılmış bir Hitit kaya

yazısında Adana (Çukurova) havalisinden Uru Adania, yani Adana beldesi olarak

bahsedilmektedir. Adana çok uzun, renkli ve İlginç bir geçmişe sahip, tarih ve doğanın içiçe

yaşadığı bir yöredir.

EKADDER BÜLTEN 4


GEZİLECEK YERLERDEN ÖRNEKLER

Taş Köprü

Adana Taş Köprü Seyhan Nehri üzerindedir. IV. (385) yüzyılda Roma İmparatoru

Hadrianus tarafından yaptırılmıştır. Yüzyıllarca Avrupa ile Asya arasında önemli bir

köprü olmuştur. Harun Reşit (766-809) köprüyü bazı eklerle Adana Kalesi'ne

birleştirmiştir. IX. yüzyıl başında Harun Reşit’in oğlu olan 7'inci Abbasi Halifesi Memun

(786-833) tarafından onartılmıştır. III. Ahmet (1713), Kel Hasan Paşa (1847) ve Adana

Valisi Ziya Paşa (1789) tarafından da değişik zamanlarda tamirat görmüştür. Bu üç

onarımının yazıtları mevcuttur. Son onarım 1949 yılında yapılmıştır. Taş Köprü 319 metre

uzunluğunda ve 13 metre yüksekliğindedir. 21 kemerinden 14’ü ayaktadır. Ortadaki

büyük kemerde iki aslan kabartması görülmektedir. Dünyanın halen kullanılan en eski

köprülerden biri olarak bilinmektedir.

EKADDER BÜLTEN 5


Büyük Saat Kulesi

Adana Büyük Saat Kulesi Seyhan ilçesi Ali Münif Caddesi üzerinde bulunmaktadır. 1881

yılında Vali Ziya Paşa tarafından yapımına başlanmıştır. 1882 yılında Vali Abidin Paşa

tarafından tamamlattırılmıştır. Kule kesme taştan yapılmıştır. Uzunluğu 32 metre olan kule

kare prizma şeklindedir ve kulenin duvarları tuğla ile inşa edilmiştir. Temel derinliğinin 35

metre olduğu söylenir. Saat kulesi dikdörtgen şeklinde taş tuğlalardan yapılmıştır. Kulenin

inşası sırasında Osmanlı'da değişik illerde saat kuleleri vardı. Bu saat kuleleri arasında en

uzunu Büyük Saat'tir. İkincisi ise Dolmabahçe Saat Kulesi’dir. Örme işlemi oldukça zor olan

küçük taş tuğlalardan imal edilmiş ve yapımından uzun bir süre sonra Almanya’dan özel

olarak saat makinesi getirilmiştir. O kadar sağlam yapılmıştır ki 1998’deki Adana

depreminden sonra bile ayakta kalmayı başarabilmiştir.

EKADDER BÜLTEN 6


Sabancı Merkez Cami

Türkiye’nin ve Orta Doğu'nun en büyük camisidir. Adana'nın Reşatbey Semti'nde, Merkez

Park'ın güneyinde ve Seyhan Nehri'nin batı kıyısında yer alan cami, 1998 yılında hizmete

açılmıştır. 32 metre çaplı ana kubbesi vardır. Caminin proje mimarı Necip Dinç’tir. 20 bin

kişilik cami (açık alanın düzenlenmesiyle 28 bin kişi) son cemaat mahaliyle birlikte 6 bin 600

metrekareye yayılmıştır. Klasik Osmanlı mimarisi tarzında yapılmıştır ve dokuz fil ayağı

üzerine oturur. Genel görünüm olarak Sultan Ahmet Camii’ne, plan ve iç mekân olarak

Selimiye Camii’ne benzer. Dört yarım-kubbe, beş kubbe, altı minaresi vardır; bunlar dört

halife ve dört mezhebe, İslam’ın beş şartına, imanın altı şartına karşılık gelmektedir. 32

metre çaplı ana kubbe 32 farza, avludaki 28 kubbe Kuran-ı Kerim'de adı geçen 28

peygambere, ana kubbedeki 40 pencere Hz.Muhammed (s.a.v.)’in peygamber olduğu yaşa

ve 40 rekat namaza, 99 metrelik 6 minare Allah’ın 99 güzel ismine karşılık gelir.Caminin

temeli 13 Aralık 1988’de atılmıştır. 65 bin metrekarelik arsası Adana Büyükşehir Belediyesi

tarafından Türkiye Diyanet Vakfı’na devredilmiş; halkın bağışları ile caminin yüzde 50’si

tamamlanmıştır. Geri kalan kısım ise Hacı Sabancı ve onun ölümünden sonra Sabancı ailesi

tarafından karşılanmış, bu nedenle başlangıçta Merkez Camii olması düşünülen adı Sabancı

Merkez Camii halini almıştır.

EKADDER BÜLTEN 7


Misis Köprüsü

Adana’ya 27 kilometre uzaklıktaki Misis Antik Kenti, Ceyhan Nehri (Pyramos) kenarında tarihi yol

üzerindedir. Misis’in tarihi üzerinde bulunduğu muhtemelen Neolitik Dönem'e (M.Ö. 6000)

tarihlenecek Höyük ile başlar. Misis’i Truva kahramanlarından Mopsus’un kurmuş olduğu

söylenmektedir. Hitit, Asur, Makedonya ve Selevkosların eline geçmiş, Roma ve Bizans

Dönemleri'nde de önemli bir merkez olmuştur. Daha sonra M.S. 8'inci yüzyıldan itibaren yeniden

imar edilmiş ve birçok savaşa sahne olmuştur. 1517’den sonra Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine

girmiş olan Misis’te bugün ayakta kalmış olan eserler; M.S. 4'üncü yüzyıla ait mozaikler, 9 gözlü

taşköprü, akropoldeki surlar ve şehir kalıntıları ile 1542 yılında yaptırılan Havraniye Kervansarayı

ve 1648 yılında yaptırılmış tek kubbeli kübik mescittir. Misis ile Ceyhan arasında bulunan Sirkeli

Höyüğü’nün tarihi de Neolitik Dönem'e kadar gider. Höyüğün kenarında bir kayaya oyulmuş iki

adet taş kabartmanın, Hititlere ait bir yol işareti olduğu sanılmaktadır.

EKADDER BÜLTEN 8


Anavarza

Tarihi 2100 yıl öncesine giden ve en parlak dönemini Roma İmparatoru Septimius Severus’un

ödüllendirmesiyle M.S. 2'nci yüzyılda yaşamaya başlayan Anavarza, zaman içinde önemli bir kent

haline gelerek 408 yılında Kilikya Başkenti unvanına kavuşmuştur. Bizans Dönemi’nde önemini

devam ettiren, sonraki yıllarda Ermeniler, Abbasiler, Selçuklular, Ramazanoğulları, Osmanlılar gibi

çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan Anavarza’da farklı kültürlere ait izleri bir arada görmek

mümkün. Bu kültürel zenginliği sayesinde de UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer alması

uygun görülen kent; kalıntıları, tarihi ve efsaneleri ile dikkat çekiyor.Bir süreliğine bölge başkentliği

yapan Anavarza’nın bu dönemde şenlik ve spor müsabakalarının da merkezi olduğu biliniyor.

Stadyum ile tiyatro kalıntılarını gördüğünüzde bir zamanlar sahnelenen oyunlar ve heyecanlı

yarışlar gözünüzün önünde canlanacaktır. Antik kentte sütunlu yol, mozaikli havuzlar ziyaretçilerin

ilgisini çeken diğer kalıntılar. 6'ncı yüzyıla ait Kaya Kilisesi ve Havariler Kilisesi Bizans, batı

kapısının dışındaki bir kulede görülen Arapça Kitabe ise Abbasi Dönemi’ne işaret ediyor. Anavarza

ören yerini çevreleyen surlar bin 500 metre uzunluğunda ve giriş kapılarından biri 3'üncü yüzyıl

olarak tarihlendirilen zafer takı biçiminde tasarlanmış. Halen devam eden kazı çalışmalarında

tespit edilerek bir bölümü açığa çıkarılan 32 metre genişliğe ve bin 700 metre uzunluğa sahip olan

yolu ise antik dünyanın en geniş ve büyük sütunlu caddeleri arasında. Kentin yüzlerce yıl stratejik

önemini yitirmeyen kalesi 200 metre yüksekliğinde ovaya hâkim bir tepede yükseliyor. Yolu son

derece dik ve sarp olduğu için çıkış zahmetli olsa da 11'inci yüzyılın ortalarına tarihlendirilen

kiliseyi ve Çukurova’nın panoramik manzarasını görmek isteyenler için zor olmaktan ziyade keyifli

bir tırmanış olacaktır.

EKADDER BÜLTEN 9


Varda Köprüsü

Adana-Ankara istikametinde, Karaisalı İlçesi Hacıkırı Köyü'nün yaklaşık bir kilometre güney

batısında bulunan Varda Köprüsü halk tarafından Koca Köprü diye anılmaktadır. Osmanlı

Hükümdarı 2. Abdülhamit ile Alman İmparatoru Kaiser Wilhem tarafından imzalanan sözleşme ile

İstanbul-Bağdat-Hicaz demiryolu hattını tamamlamak üzere 1907-1912 yıllarında inşa edilmiştir.

Köprü 99 metre yüksekliğinde ve 172 metre uzunluğunda olup derin bir vadiyi birbirine

bağlamaktadır. Varda Köprüsünün bir diğer önemli ve ilginç özelliği ise düz bir köprü olmayıp

virajlı olmasıdır.

Ayas Antik Kenti

Antik Kilikya’nın önemli liman kenti olan Aegeae M.Ö. 1'inci yüzyılda en parlak dönemini

yaşamıştır. Kentin ayakta kalan eserleri, Ayas Kalesi, Süleymaniye Kulesi ve Marko Polo

İskelesi’dir. Asklepieion adı verilen Helenistik Dönem'e ait olan ayrıca hastane ve tapınak

kalıntılarıyla da ünlü olan kenti, Marko Polo doğuya yaptığı geziler sırasında iki kez ziyaret

etmiştir.

EKADDER BÜLTEN 10


GELENEKSEL ADANA MUTFAĞI

Şalgam

Gelsin kebaplar, gitsin şalgam suları. Şalgam suyunun Adana için ne kadar önemli bir yeri

olduğundan bahsetmemize gerek yok sanıyoruz ki. Acılı şalgam suyu dedik mi, hiç acımaz yakar

geçer, acısızı ise yumuşacık bir şekilde boğazdan kayıp gider. Mora kaçan kırmızı görüntüsü ve

ardından yayılan kokusuyla bir anda iştah açma özelliğine sahiptir. Adana tatiliniz boyunca

defalarca içeceğiniz şalgam suyu, Adana’dan yanınızda getirebileceğiniz mükemmel bir hatıra.

Aynı zamanda sevdiklerinize de hediye edebilir, onların da ağızlarının klasik bir Adana lezzetiyle

şenlenmesine yardımcı olabilirsiniz.

Cezerye

Narenciye

Adana’dan meyve alma fikri ilk başta garip gelebilir ancak buradaki mandalina ve portakalların

kokusunu bir kere alan ne demek istediğimizi gayet iyi anlar

EKADDER BÜLTEN 11

EKADDER BÜLTEN 7


Hazırlayan:

KILIÇ FATMA

ADANA KEBABI

Analı Kızlı

İşkembe Dolması

Şırdan Dolması

Halka Tatlı

Kaynaklar:

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/adana/genelbilgiler

EKADDER BÜLTEN 12

EKADDER BÜLTEN 7


Hazırlayan:

KILIÇ FATMA

Şahmaran Efsanesi

Efsanede; “Misis yılanla, Ceyhan yelle ve Seyhan selle yok olacaktır”

deniliyor. Misis yakınında, “Yılan Kalesi” vardır. Efsaneye göre, bu kalenin içi

yılanlarla doludur. Geçmişte Misis Beyi çok hastalanır. Tabib bunun tedavisi

için yılanların padişahı Şahmaran’ın gözü lazım der. Bunun Yılanlı Kale’de

veya Misis’teki bir hamamda olduğunu söyler. Yılanların padişahı yakalanır,

gözü çıkarılarak Misis Beyi tedavi edilir ve iyi olur. Efsaneye göre yılanlar bir

gün Misis’e inerek intikam alacaklardır. Adana’nın Fethi Destanı: Anadolu

Selçukluları, Orta Asya’dan oba oba gelen Oğuz Türklerini uç beyi olarak

yerleştirirdi. Üç yüz çadırla (hane) Anadolu’ya göç eden Ramazanoğlu aşireti

de önce “Kilikya”ya (Çukurova) sonradan Çaldağı eteklerine yerleştiler. Bir

gün Adana’daki Bizans Tekfurunun oğlunun elindeki doğan uçar ve

Ramazanoğlu obasının bir çadırı önüne konar. Tekfurun oğlu, doğanın

peşinden gelir ve çadırdan çıkan güzel bir Türk kızına aşık olur. Tekfur, kızı

ister. Obanın ileri gelenleri toplanır. Zira Müslüman kızın Hıristiyan bir erkek ile

evlenmesi dinen mümkün değildir. Kız verilmezse bu bölgede yaşamaları ise

zor. Bunun üzerine Tekfur’a bir tuzak hazırlarlar. Çaldağı eteklerinde düğün

yaptırırlar. Muhafızlar eğlenip içki içerken Ramazanoğlu obasının genç

erkekleri Tekfur’un muhafızları kıyafetinde şehre yaklaşırlar ve şehir halkı

gelin alayını karşılasın diye haber gönderirler. Şehir halkı dışarıda toplanır.

Ramazanoğlu erlerinin bir kısmı halkı kuşatır, diğerleri de şehri feth ederler.

Böylece Adana, Türklerin olur. O günden bu yana Türk toprağı Adana’da daha

nice kahramanlık destanları yazılmıştır.

Kaynaklar:

https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/adana/genelbilgiler

EKADDER BÜLTEN 13


Hazırlayan:

SENAN ÖZLEM

HAZİRAN AYINDA DOĞAN YAZAR ve

ŞAİRLERİMİZ

AHMET HİKMET MÜFTÜOĞLU

(3 Haziran1870, İst. – 19 Mayıs 1927, İst.)

1870'de İstanbul’da doğan Ahmet Hikmet’in dedeleri Moralı’dır. Aynı zamanda Mora’da uzun yıllar

müftülük ettikleri için aile “Müftüoğlu” soyadını taşımaktadır. Ahmet Hikmet yedi yaşında babasını

kaybetmiştir. Babasının sağlığında yeni başladığı Süleymaniye Mahalle Mektebi’ne giden Ahmet

Hikmet, zayıf bir bünyesi olduğu için sık sık hastalandığından okuluna düzenli devam edemez.

Birkaç okul değiştirdikten sonra 1888’de Galatasaray Lisesini bitirip Hariciyeci olur. Konsolos

kâtipliği ve konsolosluk yapar, mesleğinde Hariciye Müsteşarlığına kadar yükselir. Müftüoğlu,

edebiyat dünyasına Servet-i Fünûn dergisinde yayımladığı bir hikâye ile girmiştir. Ahmet Hikmet,

Osmanlıca ile Türkçülük ve "Yeni Lisan" akımını benimsedikten sonra milli konularda ve sade bir

dille yazmıştır. Aynı zamanda Türk Derneği ve Türk Yurdu (1911) dergilerinin kurucuları arasında

yer almıştır. Çok az sayıda şiir yazmasına rağmen bunlardan ikisi Türk musikisinin en ünlü iki

sanatçısı tarafından şarkı olarak bestelenmiştir. Her iki şarkının güfteleri de ilk eşi Suad Hanım

için yazılmış iki şiirden seçilmiştir. Ahmet Hikmet’in Suad Hanım’la evliliği tam 25 yıl sürmüş,

Suad Hanım’ın vefat etmesi ile sonlanmıştır. Eşinin ölümü üzerine yazdığı ağıt, eserlerinin en

başarılısı olarak görülmektedir.

Nerde olsan, sevdiğim, gönlümdesin;

Âteş-i ruhum musun? Söyle nesin?

Gözlerimde hüzn ile tâbendesin

Nerde olsam, sevdiğim, sen bendesin.

1926’da Ankara’ya, Dışişleri Bakanlığının Konsolosluk Hizmetleri ve Ticaret Genel Müdürlüğüne

getirilen Ahmet Hikmet, sonraki zamanlarda kendisinde hızla zayıflama, halsizlik ve şiddetli karın

ağrısı belirtileri görüldüğünde tedavi nedeniyle görevinden çekilip yorgun ve bitkin İstanbul’a

dönmüş ve 19 Mayıs 1927’de karaciğer kanserinden vefat etmiştir. Ahmet Hikmet Müftüoğlu,

edebiyat ve musiki tarihimize ait araştırmaları, Türkçe’nin Arap ve Acem kelime kurallarından

arınması, Türk imla ve gramerinin tespiti yolundaki çaba ve eserleriyle önemli bir yer tutmuştur.

Kitapları :

1890 - Patates (ilmî)

1891 - Leyla yahud Bir Mecnunun İntikamı (hikâye)

1892 - Tuvalet yahud Letafet-i Aza (tercüme ve

ilaveler)

1892 - Bir Riyazinin Muaşakası yahud Kamil

(tercüme, roman)

1901 - Haristan ve Gülistan (hikâye)

1920 - Gönül Hanım (roman)

1922 - Çağlayanlar (hikâye)

r:

lamansiklopedisi.org.tr/muftuoglu-ahmed-hikmet

r ve Yazarlar Sözlüğü, İsmail Hikmet Ertaylan / Ahmed Hikmet, Fethi Tevetoğlu / Müftüoğlu Ahmet Hikmet

evdet Kudret / Türk Edebiyatında Hikâye ve Roman (1971),

EKADDER BÜLTEN 14


BİR ÖNERİMİZ VAR

Brockman, J. Meraklı Zihinler: Bir Çocuk Nasıl Bir

Bilim İnsanı Olur?, TÜBİTAK Yayınları

Meraklı Zihinler’de yirmi yedi deneme yer alıyor. Bunlar bir

zamanlar fen ile sosyal bilimler arasında var olan büyük

uçurumu yazılarıyla kapatan, halkın tanıdığı bilim adamları

tarafından yazılmış. Editör John Brockman, yazarlara

çocuklarından onları bir bilim adamı olmaya yönlendirecek

neler olduğunu sormuş. Hayatlarındaki dönüm noktalarını,

rastlantıları, onları etkileyen kişileri ve olayları

anlatmalarını istemiş. Meraklı Zihinler özellikle genç

okurlara öğrenme hevesi aşılamayı amaçlıyor.

Billy Elliot (Film)

1984 İngiltere’si… Kuzeyde çalıştırılma metotları nedeniyle

koşullarına karşı gelen madencilerin grev yaptığı dönem… Billy

Elliot yaşına rağmen olgun, 11 yaşındaki bir çocuktur. Babası ve

ağabeyi ile birlikte yapılan grevlere katılmaktadır. Billy,

kararlarını tıpkı bir yetişkin kararlılığıyla vermeye

çalışmaktadır. Bir gün boks sporunu bırakıp bale yapmak

istediğini söyleyince ise ailesi ona karşı çıkacaktır. Ancak

Billy’nin yanında onun bu kararını destekleyen insanlar da

olacaktır. Stephen Daldry’nin başrolünü Jamie Bell’e teslim

ettiği Billy Elliot, 3 dalda Oscar’a aday gösterilmişti. Ayrıca

film Jamie Bell ile Julie Waters’a birer BAFTA ödülü getirdi

Kaynak :

hhttps://www.biriktirdiklerim.com/2019/06/mebin-ogretmenlere-tavsiye-ettigi-filmler/

https://www.pegem.net/kitabevi/216044-Merakli-Zihinler-kitabi.aspx

https://www.biriktirdiklerim.com/2019/05/mebin-ogretmenlere-onerdigi-kitaplar/

Hazırlayan:

PELİN ERİŞ ELİF

EKADDER BÜLTEN 15


ZİHİN JİMNASTİĞİ

Şekildeki farklı boyutlardaki

üçgen sayısı kaçtır?

Resimde kazları tilkinin elinden

kurtarabilecek bir kurtarıcı gizli.

Onu bulun ve kazlara yardım

edin.

SUDOKU

Kaynak:

https://www.bilmecesitesi.com/mantik-zeka-sorulari-bilmeceleri-ve-cevaplari-6.1.html

https://t24.com.tr/haber/bu-sudokuyu-cozebilen-yok,207380

EKADDER BÜLTEN 16


EKADDER

EĞİTİMCİ

KADINLAR

DERNEĞİ

EKADDER BÜLTEN 17

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!