Metropol Dergisi - 59.Sayı
Metropol Dergisi Metropol Dergileri- Türkiye- 59.Sayı Ana Kapak Konuğu B2BGain İhracat Destek Platformu www.b2bgain.com ''Her başarılı firmanın bir planı, başarısız firmaların ise her zaman mazereti vardır..'' - Kapak Konukları: Korkmaz Group Yönetim Kurulu Üyesi Gülvezir Korkmaz, ''Kaliteli ürün ve hizmet ile 33 yıldır markayız...'' - Çağlayan Soğutma Yönetim Kurulu Üyesi M. Zahit Ağaçayaklar, ''42 yıldır güvenle soğutuyoruz… Sadece Türkiye’yi değil dünyayı soğutuyoruz…'' - TBT- Turkish Business Team Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Arslan ''Turkish Business Team ile işlerinizikolaylaştırın… - Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı asırların hayalidir” - OSBÜK Başkanı Kütükcü, “Sanayiciyi rahatlatan kararlar, OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak” - Atilla Sinacı- ASKON Konya Şube Başkanı; ''Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…'' - “TIM Export Talks”un ilk konuğu Pekin Büyükelçisi oldu. Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır. - Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu: “Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak” - Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF’de yeterli mesafe alınamadı -Yurtdışı Tanıtım Desteği - İPED Danışmanlık Kobi Danışmanı- İhracat Destek Uzmanı Mehmet EminYıldırım - GÜİD Başkanı Eforganik Genel Müdürü Metin Güneş- ‘‘Amacımız; temiz çevre, güvenilir gıda ve sağlıklı insan…’’ - HGS Has Kahve Genel Müdürü Adnan Şahin- Kahvenin adı damakların tadı… - 3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Oğuzhan Şahin- Teknolojide 3KA Farkı… - Belirsizlik ve yetersizlik- Uzm. Psk. Danışman Duygu Özer: - Okullar açılabilecek mi? - Tekrar işime ne zaman dönebileceğim? - Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp sohbet edebileceğim? - Peki, aşı bulunabilecek mi?... - Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Sahibi Özgür Kanyılmaz- ''‘‘Futbol akıl ve yetenek işidir…’’ - Dyt. Büşra Söylemez- Sürdürülebilir beslenme
Metropol Dergisi
Metropol Dergileri- Türkiye- 59.Sayı
Ana Kapak Konuğu B2BGain İhracat Destek Platformu www.b2bgain.com
''Her başarılı firmanın bir planı, başarısız firmaların ise her zaman mazereti vardır..''
- Kapak Konukları: Korkmaz Group Yönetim Kurulu Üyesi Gülvezir Korkmaz, ''Kaliteli ürün ve hizmet ile 33 yıldır markayız...''
- Çağlayan Soğutma Yönetim Kurulu Üyesi M. Zahit Ağaçayaklar, ''42 yıldır güvenle soğutuyoruz… Sadece Türkiye’yi değil dünyayı soğutuyoruz…''
- TBT- Turkish Business Team Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Arslan ''Turkish Business Team ile işlerinizikolaylaştırın…
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı asırların hayalidir”
- OSBÜK Başkanı Kütükcü, “Sanayiciyi rahatlatan kararlar, OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak”
- Atilla Sinacı- ASKON Konya Şube Başkanı; ''Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…''
- “TIM Export Talks”un ilk konuğu Pekin Büyükelçisi oldu. Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır.
- Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu: “Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak”
- Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF’de yeterli mesafe alınamadı
-Yurtdışı Tanıtım Desteği - İPED Danışmanlık Kobi Danışmanı- İhracat Destek Uzmanı Mehmet EminYıldırım
- GÜİD Başkanı Eforganik Genel Müdürü Metin Güneş- ‘‘Amacımız; temiz çevre, güvenilir gıda ve sağlıklı insan…’’
- HGS Has Kahve Genel Müdürü Adnan Şahin- Kahvenin adı damakların tadı…
- 3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tahsin Oğuzhan Şahin- Teknolojide 3KA Farkı…
- Belirsizlik ve yetersizlik- Uzm. Psk. Danışman Duygu Özer: - Okullar açılabilecek mi? - Tekrar işime ne zaman dönebileceğim? - Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp
sohbet edebileceğim? - Peki, aşı bulunabilecek mi?...
- Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Sahibi Özgür Kanyılmaz- ''‘‘Futbol akıl ve
yetenek işidir…’’
- Dyt. Büşra Söylemez- Sürdürülebilir beslenme
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
www.metropoldergileri.com 1
RÖPORTAJ
2
www.metropoldergileri.com 3
4
www.haskahve.com
www.metropoldergileri.com 5
EDİTÖRDEN
6
Ahmet ÇAKIR
Editör
a.cakir@metropoldergileri.com
Yeni dünya kapıda!
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir derken
bu günleri öngörmemiştik…
Tarih kitaplarında okuduğumuz salgınlar, hastalıklar,
ölümler… 21. Yüzyılda okuduklarımızı
idrak ettik, atalarımızın yaşadıklarını biz de yaşadık.
Bir virüsün insanoğlunun dünyasını baştan
sona ne kadar çok değiştirdiğini gördük ve
daha neler olabileceğini tahmin etmek zor değil.
Dünyanın Süper Güç ülkeleri, gelişmiş ülkeler,
her şeyi düşünen 100 yıllık planlar yapan güçler
nedense böyle bir senaryoya hazırlıklı değilmiş!?
buna tüm dünya gözleriyle şahit oldu.
Uzaya giden dünya… ‘’Uzay çağındayız artık,
bunun bir sonrası gezegenler arası yolculuk’’
derken; tarımın, sağlığın, yerel kaynakların ne
kadar önemli olduğunu gösterdi bu süreç bize.
Bir dönemin sonuna geldik…
Yeni dünyadaki değişimi şu andan itibaren hepimiz
hissediyoruz. Artık her zamankinden daha
fazla üretme, milli kaynaklarına sahip çıkma,
birlik ve beraberlik içerisinde akıllı adımlar
atma zamanı.
Şimdi olduğu gibi gelecekte de kesinlikle bilişimin
devleri dünyanın en değerli şirketleri olacak
ama bir 50 yıl sonra değil. Çünkü tüm dünya
aynı anda sağlığın, tarımın, üretimin, önemi çok
trajik bir şekilde kavradı…!
İhracat daha da çok önem kazanacak bunu hep
biliyoruz değil mi? Artık ihracat yapmak eskisi
gibi kolay da olmayacak! Her ülke üretimini
kendi yapmak, kendi kendine yetebilmek için
daha çok çaba harcayacak.
Bizi gerçekten çok farklı kökten değişimli bir
dünya bekliyor!
Hazırlıklı olmalıyız!
Her bir birey, her bir işletme olarak.
www.metropoldergileri.com 7
RÖPORTAJ
8
www.metropoldergileri.com 9
D E R G İ S İ
D E R G İ S İ
Yaygın, Süreli,
Mayıs 2020
YAYINCI / İMTİYAZ SAHİBİ
www.b2bgain.com
Adına Seycan ÇAKIR
Türk şirketlerinin ihracatlarını arttırarak
yeni pazarlarda yer bulmaları için çalışan
B2BGain ihracat destek platformu ve
ekibiyle merak edilenleri konuştuk.
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Ahmet ÇAKIR
GÖRSEL YÖNETMEN
Seycan ÇAKIR
YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Beycan AKSOY
PROJE KOORDİNATÖRÜ
Beyzat AKSOY
KURUMSAL İLETİŞİM ASİSTANI
Canan ŞAYİR
GRAFİK TASARIM
HUKUK DANIŞMANI
Av. Seda KARA
YÖNETİM YERİ
Akabe Mh. Şehit Furkan Doğan Cd.
Bey Plaza A Blok 5/503
Karatay/ KONYA
Tel: 0332 323 10 18
Faks: 0332 323 10 19
www.metropoldergileri.com
info@metropoldergileri.com
DİJİTAL TASARIM
Serdika Street, fl. 3, Office 1,
Burgas 8000, Bulgaria
Mayıs 2020
Dergide yayınlanan yazı, fotograf,
illustrasyon ve konuların her hakkı
saklıdır. İzinsiz ya da kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz, alıntı
yapılamaz.
Mayıs 2020
İÇİNDEKİLER
14
Cumhurbaşkanı
Erdoğan:
“Çanakkale Boğazı‘na köprü
inşaatı asırların hayalidir”
22
OSBÜK Başkanı
Memiş Kütükcü
17
Sağlık Bakanı
Dr. Fahrettin Koca
32
ASKON Konya Şube Başkanı
Atilla Sinacı
“TIM EXPORT TALKS”
KORKMAZ GROUP
Gülvezir Korkmaz
www.metropoldergileri.com 11
RÖPORTAJ
12
D E R G İ S İ
46
Mehmet Zahid
Ağaçayaklar
ÇAĞLAYAN SOĞUTMA
52
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı
Kutlu Karavelioğlu
Antalya OSB Başkanı
Ali Bahar
66
İhracat Destekleri Uzmanı
Mehmet Emin Yıldırım
HGS Has Kahve Müdürü
Adnan Şahin
Mayıs 2020
İÇİNDEKİLER
70
Eforganik Tarım Genel Müdürü
Metin Güneş
TBT Turkish Business Team
Ramazan Arslan
78
Uzm. Psk. Danışman
Duygu ÖZER
86
3KA GRUP
Tahsin Oğuzhan Şahin
Fenerbahçe Kadıköy Spor Okulları Kulüp Sahibi
Özgür Kanyılmaz
www.metropoldergileri.com 13
HABER
14
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Çanakkale Boğazı‘na köprü inşaatı
asırların hayalidir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1915 Çanakkale Köprüsü’nün
318 metrelik çelik kulelerinin son blokunun yerleştirilmesi dolayısıyla
düzenlenen törene, video konferans ile katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada,
törenin ülke ve millet için hayırlara vesile olmasını
diledi. Bu işlemle 4 kulenin de tüm bloklarının
tamamlandığına ve köprünün inşasındaki önemli
bir aşamanın geride bırakıldığına değinen Erdoğan,
projenin en başından bugünkü seviyesine kadar tüm
safhalarında emeği geçen bakanlar ve yüklenici firma
yetkililerini tebrik etti. Erdoğan ayrıca, geçmiş Ulaştırma
Bakanları Binali Yıldırım, Ahmet Arslan ve Cahit
Turhan’ı da kutlayarak, teşekkür etti.
Köprünün, Marmara Denizi’ni her iki taraftan kuşatan
büyük otoyol ağının en kritik geçiş noktası olduğuna
işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Esasen Çanakkale Boğazı’na köprü inşaatı, asırların
hayalidir. Ülkemizde pek çok hayal gibi bunu da gerçe-
ğe dönüştürmek, hamdolsun bize nasip oldu. Köprünün
2023 metrelik orta açıklığı, 2023 hedeflerimizin de ifadesidir.
Bu rastgele konulmuş bir hedef değildir. Kendi
alanında ‘dünyanın en uzunu’ unvanına sahip bu köprü,
asırlar boyunca 1915 Çanakkale Zaferimizin sembolü
olarak Boğaz’ı süsleyecektir. Feribotla 1,5 saat süren
Boğaz yolculuğunu köprüyle 6 dakikada tamamlayacak
her vatandaşımızın, bu eseri ülkemize kazandıranları
şükranla Çanakkale’de destan yazan ecdadı da rahmetle
yad edeceğine inanıyorum.”
“Vakit ve yakıt tasarrufu
sağlayacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, köprü sayesinde elde edilecek
vakit ve yakıt tasarrufunun da ülkenin kazanç
hanesine yazılacağını bildirdi.
Yaygın ve hızlı ulaşım altyapısının, bir ülkenin kalkınmasının,
gelişmesinin, büyümesinin temel şartı olduğunu
belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu anlayışla gece gündüz yürüttüğümüz çalışmalarla
bugüne kadar 18 bin kilometreyi aşkın bölünmüş yol
inşa ederek, toplam bölünmüş yol uzunluğunu 27 bin
kilometrenin üzerine çıkardık. Otoyol uzunluğunda
3 bin 100 kilometreye, ülkemizde daha önce olmayan
hızlı tren hatlarında ise 1213 metreye ulaştık. Hava yolu
ulaşımını herkesin erişebileceği seviyeye getirirken, bu
seviyeye gelmede de hedefimiz hep şu oldu: Hava yolu
halkın yolu... 30 yeni havalimanı yaparak, ülkemizin
dört bir yanında 56 havalimanını milletimizin hizmetine
sunduk. Halen inşası devam eden pek çok kara
yolu, demir yolu, hava yolu ve deniz yolu projemiz var.
Bunlar da tamamlandığında Türkiye, kendi ihtiyaçlarını
karşılamanın ötesinde, ulaşımda bölgesel merkez
konumuna gelecektir.”
“Koronavirüs sonrası için
en büyük avantaj”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen haftalarda
Çin’den yola çıkan bir yük treninin Marmaray üzerinden
Boğaz’ı aşıp Avrupa’ya gitmesinin, bu stratejik
konumun örneklerinden olduğunu anlattı.
Koronavirüs sonrası siyasi ve ekonomik olarak yeniden
şekillenecek dünyada ülkenin diğer alanlarla birlikte
ulaşımdaki güçlü altyapısının en büyük avantaj olacağına
dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
“Bu süreçte sağlık alanında 18 yıldır büyük çabalar ve
mücadeleler sonucunda ülkemizi getirdiğimiz yerin
önemini hep birlikte çok daha iyi görüyoruz. Yurdun
dört bir köşesine binlerce hastane inşa ettik. Bunların
içlerini en modern cihazlarla donattık. Sağlık çalışanlarımızın
sayısını 1 milyonun üzerine çıkarttık. Dünyada
eşi benzeri olmayan Genel Sağlık Sigortası sistemiyle
tüm vatandaşlarımızı, 88 liradan başlayan katkılarla
sağlık hizmeti güvencesine kavuşturduk. Biz tüm
bunları yaparken, CHP’nin başını çektiği bir kesim, hep
işlerimizi engellemenin, yalan ve iftira ile önümüzü
kesmenin gayreti içindeydi. Şehir hastaneleri projele-
www.metropoldergileri.com 15
HABER
16
rimize demediklerini bırakmadılar ama onlara rağmen
ülkemizi şehir hastaneleriyle donatmayı sürdürüyoruz.”
Sağlık alanındaki yatırımlardan bahseden Erdoğan,
ilk bölümü daha önce açılan Başakşehir Şehir Hastanesi’nin
ikinci kısmını 21 Mayıs’ta Japonya Başbakanı
Şinzo Abe ile video konferans vasıtasıyla birlikte hizmete
sunacaklarını söyledi.
Erdoğan, “Maalesef bu zihniyetin salgın sonrasında
ortaya çıkabilecek acil ihtiyaçları karşılamak ve daha
sonra da kaliteli sağlık hizmeti vermek için başlattığımız
hastane inşaatlarına dahi tahammül edemiyor.
Yeşilköy ve Sancaktepe’de yapımını tamamlamak
üzere olan hastanelerimizi israf diyebilecek kadar ufku
dar, vizyonu sığ bir kafa bulunuyor.” diye konuştu.
Vefa Sosyal Destek
Gruplarına yönelik saldırılar
İçişleri Bakanlığının sokağa çıkma sınırlandırmasından
etkilenen 65 yaş üzeri ve kronik hastalığı olan vatandaşlara
hizmet için oluşturduğu Vefa Sosyal Destek
Gruplarına yönelik saldırıların da aynı alçak zihniyetin
ürünü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Önce Van’ın
Özalp ilçesinde PKK’nın yaptığı ve ipini bu örgüte
teslim etmiş olan HDP’lilerin de işin içinde olduğu
anlaşılan bir terör eylemi yaşandı.” dedi.
Erdoğan, bu saldırının kaymakamlık önünde vatandaşlara
yardım dağıtılırken gerçekleştiğini belirterek, şöyle
devam etti:
“Devletin kaymakamına, polisine ve Vefa Sosyal
Destek Grubu görevlilerine hem hakaret edip hem fiili
saldırıda bulunan güruhun, CHP Yüreğir İlçe Gençlik
Kolları Başkanı ve beraberindekiler olduğu anlaşılmıştır.
PKK’nın Van’da uzun namlulu silahlarla gerçekleştirdiği
saldırıyı CHP’liler, Adana’da hakaret ve
yumrukla yapmıştır. Yöntem farklı, zihniyet ve amaç
aynıdır.
Devletin halkına hizmet götürmesine tahammülü
olmayan bu iki kirli yapının bir süredir gizli saklı
yürüttükleri siyasi ittifakı, benzer eylemlerle sahada bir
ileri aşamaya taşıdıkları anlaşılıyor. Hala bu partilerin
riyakar siyasetlerini görememiş olanlar için sadece
bu iki hadise dahi bir başlıbaşına ibret vesikasıdır. Bu
devlet ve millet düşmanlarına evelallah biz bu toprakları
bırakmayacağız. Devletin askerine, polisine,
vatandaşlarımıza hizmet için canla başla çalışan görevlilerine
saldıran herkes bunun bedelini en ağır şekilde
ödeyecektir. Sınırlarımız içinde ve dışında PKK’sından
FETÖ’süne kadar tüm terör örgütlerine hayatı zindan
edeceğiz. PKK’nın kafasını nasıl dağlarda eziyorsak,
milletimize verdiğimiz hizmetlere tahammülü olmayan
siyasi uzantılarını da sandıkta Cumhur İttifakı olarak
hep birlikte hezimete uğratmayı sürdüreceğiz.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşların
Ramazan-ı Şerifi’ni, salı gecesi idrak edilecek
Kadir Gecesi’ni, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı
kutladı.
Erdoğan, Özalp’ın bir mahallesindeki vatandaşlara yardım
götüren Vefa Sosyal Destek Grubu aracına dönüş
yolunda PKK’lı teröristlerin uzun namlulu silahlarla
ateş açtıklarını anımsatarak, saldırıda Vefa Sosyal Destek
Grubu görevlisiyle yoldan ilçeye götürmek üzere
araca alınan bir vatandaşın şehit olduğunu hatırlattı.
Her iki şehide de Allah’tan rahmet, yakınlarına da baş
sağlığı dileyen Erdoğan, daha Özalp’taki şehitlerin kanı
kurumadan bu defa Adana’da Yüreğir Kaymakamlığı
bünlesindeki Vefa Destek Grubu’nun saldırıya uğradığını
söyledi.
HABER
Sağlık Bakanı Koca,
Türk Konseyi Sağlık Bakanları Toplantısına Katıldı
10 Nisan’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
da katılımıyla gerçekleştirilen Türk Konseyi Liderler
Zirvesinde alınan karar gereği, Türk Konseyi Sağlık
Bakanları Toplantısı düzenlendi. Video konferans
yöntemiyle gerçekleştirilen toplantıda, üyeler arasında
işbirliğini güçlendirme konusunda mutabakata varıldı.
Türkiye Cumhuriyeti’ni Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin
Koca’nın temsil ettiği toplantıya; Azerbaycan, Kazakistan,
Kırgızistan, Özbekistan, Macaristan Sağlık
Bakanlarının yanı sıra DSÖ Avrupa Direktörü ve Türk
Konseyi Genel Sekreteri de katıldı. Dönem başkanı
olan Azerbaycan tarafından açılışı yapılan toplantıda,
üye ülke temsilcileri sırayla söz aldı.
Sağlık Bakanı Koca, salgınlarla mücadelede ülkelerin
kendi aldıkları önlemlerin yeterli olmadığını ve küresel
düzeyde tedbirler alınarak iş birliği içinde bulunulması
gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin Koronavirüs salgınıyla
mücadelede tedbirleri ilk uygulayan ülkelerden
biri olduğunu ifade eden Bakan Koca, ülkede erken
dönemden itibaren alınan önlemleri özetledi. Türkiye’nin
iyi uygulama örneklerini “Pandemi Planlaması”,
“Destekleyici Stratejiler” ve “Araştırma ve Geliştirme”
olmak üzere üç ayrı başlık altında katılımcılarla paylaşan
Bakan Koca, şunları kaydetti:
“Bugün Türkiye, şüpheli vakaların tüm temaslılarının
test edilmesini ve sıkı takibini sağlayan geniş kapsamlı
bir strateji takip etmektedir. Sağlık Bakanlığı olarak, virüsü
kendi laboratuvarımızda başarıyla izole ettik. Bu,
araştırma kuruluşlarımızda aşı çalışmaları için daha
fazla araştırma yapılmasının yolunu açacaktır. Bakanlık
olarak ayrıca Covid-19 araştırması üzerine yenilikçi
projeler için bir veri tabanı oluşturduk.”
Başta bilim insanları arasında olmak üzere tüm alanlarda
işbirliğine hazır olduklarını kaydeden Bakan
Koca, üye ülkelere dayanışma çağrısı yaptı. Bakan
Koca, salgının ticari ve ekonomik etkilerini minimize
etmek adına tedarik zinciri oluşturulmasını ve Sağlık
İş Forumlarının her yıl bir üye ülkenin ev sahipliğinde
gerçekleştirilmesini önerdi.
Koronavirüs gündemiyle ilgili Türkiye’de “Sorun
küresel, çözüm ulusal” sloganını benimsediklerini ifade
eden Bakan Koca, bu sloganı “Sorun küresel, çözüm
dostlarımızla” şeklinde güncellemek istediğini açıkladı.
www.metropoldergileri.com 17
HABER
18
Cumhurbaşkanı Erdoğan:
“Dünyada bu hastalığın kökü kazınmadığı
müddetçe teyakkuz halinde bulunmayı
sürdürmemiz şarttır”
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan,
video konferans yöntemiyle
yapılan AK Parti Merkez Yürütme
Kurulu (MYK) toplantısında
yaptığı konuşmada, Türkiye’nin koronavirüsle
mücadeleyi başarıyla sürdürdüğünü, yeni hasta
sayısı, ölüm sayısı, yoğun bakım ve solunum
cihazına bağlı hasta sayısı bakımından olumlu
bir çizgide ilerlediğini dile getirdi.
Pek çok ülkenin çaresiz kaldığı, salgına teslim olduğu
bir dönemde Türkiye’nin, sağlık altyapısının ve
sosyal güvenlik sisteminin gücü sayesinde pozitif bir
ayrışma gösterdiğini belirten Erdoğan, şöyle devam
etti:
“Salgınla mücadelenin başarısına paralel olarak aldığımız
tedbirleri her hafta kabine toplantımızda gözden
geçiriyoruz. İnsanlarımızın hayatlarını kolaylaştıracak
adımları, önümüzdeki tabloya uygun şekilde yeni
normalleşme programımıza özellikle bu çerçevede
atıyoruz. Geçtiğimiz hafta bu çerçevede ilk kararları
almıştık. Bunlar arasında yer alan kimi işletmelerin
faaliyetlerine izin verilmesiyle ilgili uygulama dün
başladı. Her ne kadar bazı yerlerde yine arzu etmedik
sahnelere rastlasak da genel olarak halkımızın belirlenen
kurallara riayet ederek, işinin başına geçtiğini,
alışverişini yaptığını gördük.”
Erdoğan, dünkü kabine toplantısında yeni normalleşme
kararları alındığını hatırlatarak, daha önce 7
ilde kaldırılan şehirler arası giriş-çıkış yasağının 9
il için genişletildiğini, çay hasatı için bahçelerine
gidecek müstahsillere izin verilmesinden noterlerin
normal çalışma düzenine dönmesine kadar insanların
hayatını kolaylaştırmaya yönelik yeni adımlar
atıldığını anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki hafta sonunu
takip eden 19 Mayıs tatilinde herhangi bir olumsuzluk
yaşamamak için 16-19 Mayıs günlerinde 4
gün süreyle sokağa çıkma sınırlaması getirdik. Her
fırsatta altını çizdiğim gibi uzunca bir süre maske
kullanımı, fiziki mesafeye riayet, temizlik, zorunlu
olmadıkça dışarı çıkmama, kalabalıklardan uzak
durma ilkelerine uygun şekilde yaşamak mecburiyetindeyiz.”
diye konuştu.
Türkiye’nin salgını tamamen bitirse bile dünyada
hastalığın kökü kazınmadığı müddetçe sürekli teyakkuz
halinde bulunmayı sürdürmek gerektiğinin
altını çizen Erdoğan, “AK Parti olarak teşkilatlarımızla
ve tüm insanlarımızla bu gerçeği anlatmalı,
halkımızı psikolojik ve fiili olarak önümüzdeki
döneme hazırlamalıyız.” dedi.
“Spesifik kesimlere yönelik çalışmalar
yapan birimlerimizin daha fazla
gayret etmesi gerekiyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
“Ülke olarak salgından terörle mücadeleye, sınır
ötesi operasyonlardan ekonomik saldırılara kadar
pek çok cephede mücadelemizi sürdürürken, maalesef
muhalefetin sinsi ayak oyunlarıyla da uğraşmak
zorunda kalıyoruz.” diye konuştu.
Böyle bir dönemde dahi darbe çığırtkanlığından,
sağlıktaki ve diplomasideki başarılarını gölgelemeye
çalışmaya kadar her yola başvuran karanlık
bir zihniyetle karşı karşıya olduklarını dile getiren
Erdoğan, şöyle devam etti:
“CHP’nin başını çektiği gazete ve televizyonlardan,
sosyal medyaya kadar da azımsanamayacak
kadar bir alıcısı olan bu kesimin hamlelerini boşa
çıkarmak, Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak bizim
görevimizdir. Meydanı, sırf bize zarar vermek için
ülkesine ve milletine zarar vermeyi göze alabilecek
kadar muvazenesini kaybetmiş bu faşist zihniyete
bırakmayacağız. Bunların cüreti, sırtlarını her türlü
kirli ve sinsi senaryoya adeta balıklama atlayan bir
kesime dayamış olmalarından geliyor. Her yalanı,
her iftirayı her çarpıtmayı anında cevaplamanın yanında,
kendi davamızı, icraatlarımızı, vizyonumuzu
sürekli anlatarak bu kesimi en azından ortada bir
yere getirmeliyiz.”
Erdoğan, salgın döneminde yaşananların, sağlık
alanında yaptıklarının önemini ve kendilerine atılan
iftiraların altının ne kadar boş olduğunu gösterdiğini
belirterek, “Sınır ötesi harekatlarımızda, savunma
sanayindeki icraatlarımızla ilgili benzer bir tablo
ortaya çıkmıştı. Diğer alanlarda da aynı şekilde ülkemizi
nereden nereye getirdiğimizi ve nereye götürmek
istediğimizi, bıkmadan, usanmadan anlatmayı
sürdürmeliyiz. Özellikle kadın ve gençlik kollarımız
başta olmak üzere, toplumun spesifik kesimlerine yönelik
çalışmalar yapan birimlerimizin çok daha fazla
gayret etmesi gerekiyor.” ifadesini kullandı.
Salgın sonrası sadece küresel, siyasi ve ekonomik
ilişkilerin değil, zihinlerin de yeniden yapılanma
sürecine gireceğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu sürecin, ülkemizde de yansımaları olması kaçınılmazdır.
AK Parti olarak kendimizi dünyadaki ve
ülkemizdeki bu yeni döneme süratle hazırlamalıyız.
Milletimizin karşısına donanımlı bir şekilde çıkmalıyız.
Her alanda hazırlıklarımızı yaparak belki birkaç
ay belki birkaç yıl sonra başlayacak bu tartışma ve
dönüşüm sürecini en iyi şekilde karşılamalıyız. Önümüzdeki
tarihi fırsatı değerlendirme konusunda buradaki
heyete, sizlere çok önemli görevler düşüyor.”
www.metropoldergileri.com 19
HABER
20
OSBÜK BAŞKANI KÜTÜKCÜ,
“Sanayiciyi rahatlatan kararlar,
OSB’lerin rekabet gücünü de artıracak”
OSB Uygulama Yönetmeliğinde yeni düzenlemeler yapılarak Resmi Gazete’de yayımlandı. Organize Sanayi
Bölgeleri Üst Kuruluşu (OSBÜK) Başkanı Memiş Kütükcü, OSBÜK’ün talepleri arasında yer alan emsal
artışı, OSB katılımcısının kendi ihtiyacı için elektrik üretim tesisi kurabilmesi gibi pek çok yeni düzenleme
getiren yönetmeliğin OSB’lerin rekabet gücünü artıracağını söyledi.
Organize sanayi bölgelerinin Türkiye’de sanayi
üretiminin yüzde 33’ünü gerçekleştirdiğinin
altını çizen Kütükcü, OSB’lerin sorunlarını
çözmeye yönelik atılmış her adımın son
derece kıymetli olduğunu ifade etti. Kütükcü, “OSBÜK
olarak, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından
hazırlanan OSB Uygulama Yönetmeliğine katkıda
bulunmak üzere sunduğumuz rapordaki taleplerimizin
karşılanması son derece memnuniyet verici. Her zaman
olduğu gibi, bu yönetmelik değişikliğinde de üretimin,
organize sanayi bölgelerimizin taleplerini karşılayan
Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank’a
teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
OSB’lerde emsal
yüzde 1’e çıktı
Kütükcü, açıklamasında tüm dünyanın koronavirüs
(Covit-19) ile mücadele ettiği bu dönemde Türkiye’nin
sanayi üretimini güçlendirecek önemli kararlar aldığını
vurgulayarak “Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe
giren yeni OSB yönetmeliğine göre, OSB’lerimizde
sanayi parsellerinde emsal, taleplerimiz doğrultusunda
yüzde 1’e çıktı. Organize sanayi bölgelerimiz, imar planı
tadilatı yaparak yüzde 10 karşılığını ayırmak suretiyle
emsali yüzde 1’e çıkarabilir. Böylece sanayicilerimiz
yatırımlarına daha fazla yer ayırabilecekler” dedi.
OSB’lerde GES ve
RES’e yeni düzenleme
Daha önce çatı ve cephe uygulaması ile sınırlanan
OSB’lerde güneş enerjisi santrali kurulmasına dair yeni
düzenlemeler de yapıldığını hatırlatan Kütükcü, “Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığımız tarafından yapılan yönetmelik
değişikliği ile OSB’de yer alan sanayi ve hizmet
destek parselinin boş kalan kısımlarında katılımcının
kendi ihtiyacı için gerekli olan rüzgar ve güneş enerjisine
dayalı elektrik üretim tesisi kurabilmesine imkan
tanındı. Ayrıca yeni yönetmelikte, arsa tahsisinin iadesi
veya iptali halinde katılımcıya iade edilecek tutarın,
güncel parsel tahsis bedelinin üzerinde olamayacağı
kuralı getirilmesi de sanayicilerimizin kaynaklarının
daha etkin kullanılması açısından son derece yerinde
bir karar olmuştur. Bunlarla birlikte camiamızın
taleplerini dikkate alarak sanayicilerimizi rahatlatacak
pek çok yeni düzenlemeyi içeren yönetmeliğin hayırlı
olmasını diliyorum”
www. osbuk.org
www.metropoldergileri.com 21
HABER
22
Atilla SİNACI
ASKON Konya Şube Başkanı
konya@askon.org.tr
Güçlü yönetim ile yeni hedeflere…
Değerli okuyucular;
uzun yıllar çatısı altında birçok birimde hizmet etmekten
gurur duyduğum ASKON Konya Şubesi’nin 18 Ocak tarihinde
yeni başkanı seçildim. Genel Başkanımızın tensipleri,
ASKON’un çok kıymetli üyelerinin teveccühü ile bu göreve
geldik. Buradan tüm üyelerimize ve kıymetli genel başkanımıza
tekrar teşekkür ediyorum.
Bu yola çıkarken, çok güzel hedefler ve yol arkadaşları
belirledik. Gayemiz, ASKON’u daha güçlendirmek ve tüm
işadamlarımıza faydalı bir STK haline getirmek.
Bizim için önemli olan bundan sonrası… Üye talep ve tavsiyeleri
odaklı bir yönetim anlayışı, üyelerimizin kazanması
ve ülkemize kazandırması noktasında bir çalışma sistemi,
samimiyet, doğruluk, milli ve manevi değerlere bağımlılık
esasıyla görevimizi yapma gayreti içerisinde olacağımızdan
kimsenin kuşkusu olmasın.
Burası bir iş dünyası STK’sı ve çalışmaları bu esasta olacak.
Konya sanayisine olan güvencimiz ile bu şehri Marmara
Havzası’nın en büyük alternatifi haline getirme mücadelesini
vereceğiz.
Üniversite sanayi işbirliğini
artırmaya yönelik yürüteceğimiz
çalışmalar ile teorikteki
bilimsel çalışmaların pratiğe
çevrilmesini sağlayacağız.
AR-GE merkezlerinin sayısının
artmasına yönelik çalışmalar
ile Konya sanayisindeki
ürün çeşitliliğinin de artması
için projeler yürüteceğiz.
Konya’da daha fazla fuar
yapılması ve mevcut fuarların
daha da nitelikli hale gelmesi
için teşvik edici çalışmalar yapacağız.
Ayrıca şehrimiz adına faydalı, işadamlarımızın ufkunu
açan konferans, panel, sempozyumlar düzenleyeceğiz.
Önemli bir nokta da DEİK çalışmaları. Bugün Türkiye için
son derece stratejik bir kuruluş olan DEİK’te ASKON önemli
bir yere sahip. Birçok ASKON üyemiz orada ülkemiz adına
çalışma yürütüyor. Biz Konya olarak da burada aktifliğimizi
artıracağız ve şehrimize katkı sunacağız…
Bugün kelimelere sığmayacak, hayallerimiz, hedeflerimiz
ve planlarımız var.
Heyecanımızı yitirmeden,
yönetimiz
ve üyelerimiz ile
el vererek; şehrimize
ve ülkemize
elimizden geldiğince
hizmet edeceğiz…
www.askon.org.tr
‘‘Çalışanlarımız bizlere
ailelerinin emanetleridir’’
Konya’dan istihdama destek,
ASKON ASKON Genel merkezi ve 29
STK’nın yaptığı ‘Çalışanını işten çıkarma, istihdamı
koru, ihtiyacın olan kaynak kısa çalışma ödeneğinde’
çağrısına, ASKON Konya İl Başkanlığı’ndan destek
geldi.
ASKON Konya İl Başkanı Atilla Sinacı, çağrıya kulak
vererek ASKON Konya yönetimi ve üyeleri olarak
istihdamı koruyacaklarını bildirdi.
Başkan Sinacı, “Şu an dünyanın neredeyse tamamı,
son yüzyılın en büyük felaketlerinden biri olarak
tanımlanan Covid-19 salgınıyla mücadele ediyor. 174
ülkede yaşanan salgın nedeniyle, büyük bir krizle karşı
karşıyayız. Bu anlamda devletler ve halk ortak bir mücadele
yürütüyor. Türkiye Cumhuriyeti olarak biz de bu
süreçte örnek bir mücadele veriyoruz. Sağlık Bakanlığı
öncülüğünde, hastalığın yayılmasını önlemek adına
sergilenen politikalar takdire şayan. Yine Devletimizin
iş dünyası adına ortaya koyduğu destekler de bizleri
memnun etmektedir. Tabii ki iş dünyası zor günlerden
geçiyor. Bu süreçte bizim yapmamız gereken, dayanışma
içinde olmaktır. Bu salgına karşı 83 milyon
hep birlikte mücadele vermektir. Bir olduğumuzu, iri
olduğumuzu, diri olduğumuzu herkese göstermektir.
Korona virüse karşı belirlenen tedbirleri alarak ve
kurallara sıkı sıkıya uyarak hem çalışanlarımızı hem de
firmalarımızı korumaktır”
Hepimizin bu topraklardan aldığını yine bu topraklara
gönülden verme zamanıdır, bizler iş insanları olarak
bu günlere çalışanlarımız ile birlikte geldik ve çalışanlarımız
ile birlikte bu salgının üstesinden geleceğiz.
Çalışanlarımız bizlere ailelerinin emanetleridir, onların
ailesi bizlerinde ailesidir dedi.
ASKON Genel Merkezi ve 29 STK’nın çağrısına
uyarak, ASKON Konya İl Başkanlığı yönetimi olarak
istihdamı koruma sözü verdiklerini dile getiren Sinacı,
korona virüs tedbirleri kapsamında sağlanan Kısa Çalışma
Ödeneğinden yararlanılması gerektiğine vurgu
yaparak, “Faaliyetlerini durduran veya azaltan firmalarımız,
3 ay süreyle çalışanlarının maaşlarını kısa
çalışma ödeneğiyle karşılayabilir. Tüm firmalarımızı,
bu imkânı kullanmaya çağırıyoruz. El ele verelim, bu
zor günleri hep birlikte geride bırakalım” ifadelerini
kullandı. Başkan Sinacı, bu süreçte canı pahasına
fedakârca çalışan, bizi bizlerden daha fazla düşünen,
ailelerinden ve çocuklarından uzak durmaya çalışarak
manevi anlamda da bizlere örnek olan sağlık çalışanlarına
da teşekkür ettiklerini sözlerine ekledi.
www.metropoldergileri.com 23
KAPAK KONUSU
24
www.b2bgain.com
Türk şirketlerinin ihracatlarını arttırarak
yeni pazarlarda yer bulmaları
için çalışan B2BGain ihracat
destek platformu ve ekibiyle merak edilenleri
konuştuk.
Konuyla ilgili B2BGain platformunun
Editörlüğünü ve Ekip Koordinatörlüğünü
yürüten Beycan Aksoy sizler için sorularımızı
yanıtladı.
B2BGain platformunun çalışma koşulları
ve işleyişini bizlerle paylaşan Beycan Bey
sektörde iddialı olduklarını dile getirdi.
İhracat destek
platformumuza
üye olun, işinizi
büyütmenize
yardımcı olalım
Her başarılı firmanın bir planı, başarısız
firmaların ise her zaman mazereti vardır
Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir
misiniz?
Kocaeli Üniversitesi Otomotiv Tasarım İmalatı ve İktisadi İdari
Bilimler Fakültesi İşletme mezunuyum. Uzun yıllar çeşitli firmalarda
Satın Alma departmanından Üretim Müdürlüğü görevine kadar
çeşitli görevlerde bulunduktan sonra 2019 yılı başlarında B2BGain
ekibinin bir parçası oldum. Görevim www.b2bgain.com platformu
Editörlüğü ve Ekip Koordinatörlüğüdür.
B2BGain platformunun kuruluş fikrinden ve sürecini
merak edenler için anlatabilir misiniz?
Platform fikri çok öncelere dayanmakta fakat çalışmalara 2018 yılında
başlanmış. Firuze Medya İletişim Reklam Ltd. Şti. olarak reklam,
tanıtım ve yayıncılık faaliyetleri sürdürmekteyiz, dolayısı ile üretici
ve ihracatçı firmalar ile her daim ortak çalışmalar yapmaktayız.
Fikrin sahibi Müdürümüz Seycan Çakır; Firmalar arası iletişim ve
tanıtım eksikliğini görmesi ile B2BGain gibi bir oluşuma ihtiyaç
olduğunu tespit etmiş ve ekibi ile bunu paylaşmış. Bir yıl gibi kısa
bir sürede fikri şekillendirilerek 2018 yılı sonunda B2BGain Platformu
hayata geçirilmiş. B2BGain’in ( İşten İşe Kazanç) isim babası
da Afrika Ekip Koordinatörü – Zambiya Temsilcimiz Ben Mukosa
Meki.
Platform Editörü - Ekip
Koordinatörü
Beycan AKSOY
Dediğim gibi ben ekibe katıldığımda platform ana hatları ile oluşmuştu
son şeklini de tüm ekip ihtiyaçları detaylandırarak vermiş olduk.
Benim katılma sebebim pek çok sektöre vakıf olmam ve teknik
bilgi konusunda tecrübeli olmam. Neticede ne olduğu hakkında fikir
sahibi olmadığınız bir ürünü tanıtıp, potansiyel alıcıların taleplerini
doğru anlayamazsınız.
B2BGain, firmalara ve bireysel müşterilere ne
gibi çözümler sunuyor?
B2BGain, üyesi olan firmanın kendi dış ticaret departmanı gibi
firma adına tanıtım ve sunum yapmakta. Sektörle alakalı potansiyel
alıcılar ile iletişim kurarak bu kişilerin iletişim bilgilerini ve taleplerini
firmaya iletmekte.
B2BGain üye firmalarına kazandırdıklarını kısaca
şöyle sıralayabilirim:
- Üye Firma Platformda tüm bilgileri ile (Adres, iletişim
bilgileri vs.) listelenir. Üyemiz olan firmanın tüm bilgilerini
herkese açık şekilde platformda listelemekteyiz. Dileyen alıcı
Afrika Ekip Koordinatörü – Zambia
Temsilcimiz
Ben Mukosa MEKİ
www.metropoldergileri.com 25
KAPAK KONUSU
26
bizimle iletişime geçmeden direkt olarak firma
ile de irtibat kurabilir.
- Platform Google aramalarında da üye
firmaya ön sıralarda çıkma avantajı sağlamakta.
- Yıl boyunca kendi ürün resimleri,
katalogları ve markaları ile Afrika Ülkeleri,
Arap yarımadası ve yakın coğrafyadaki (Irak,
Afganistan, İsrail, Azerbaycan, v.b) potansiyel
alıcılara tanıtımlar, birebir görüşmeler ve
çeşitli iletişim yöntemleri ile organik bir bağ
kuruluyor.
- Her gelen talep firmaya bir kartvizit formatında
iletilir; talep eden kişinin adı, talebi,
mail adresi, iletişim numarası ( Whatsapp iletişimi
kurulabilir) yer alacak şekilde iletiliyor.
- Yıl içerisinde Minimum üç aylık periyotlarda
bu süre içerisinde gelen taleplerin
tamamı tekrar iletilerek talep atlamanın önüne
geçilmiş oluyor.
- Bu üç aylık dönemde gelen taleplerin
bir kısmına kendi bünyemizde
irtibata geçerek firma temsilcilerinin
kendilerine yardımcı olup olmadığını
da sorgulamaktayız.
- Yılda 1 yayınlanan B2BGain Dijital
dergisinde 2 sayfa etkileşimli(Web
sayfası yönlendirmeli) firma tanıtımı
ve ürün tanıtımına yer veriliyor.
Bu dijital dergi ekibimizin platform
tanıtımında kullanıldığı gibi çevrimiçi
olarak herkes tarafından okunabilir
özellikte olmuş oluyor. Firmanın
bizimle anlaşması bitse bile dergide
ki reklamı tanıtım yapmaya devam
ediyor.
- Bir yıllık anlaşma yaptığımız firmanın
yılsonunda çalıştığımız ülkelerle
ilgili kendi sektörleri ile alakalı ciddi bir alıcı rehberine sahip olmuş
oluyorlar (isim, cep telefonu numarası, mail adresi).
- Aynı zamanda ülke temsilcilerimizin vasıtası ile tanıtım yapmak
ve iletişim kurmak firmaya o bölgede güven ve sempati kazandırmış
oluyor.
- Birkaç dilde konuşan çalışan istihdamını ortadan kaldırıyor.
Bu bahsetmiş olduğunuz işlemleri
firmaların diş ticaret departmanları
yapmıyor mu?
Dış ticaret departmanları yapıyor tabi ama bizim
kadar detaya inecek zamanları olmuyor çoğu
zaman. Genelde firmalardaki dış ticaret ekipleri
fuar, gelen yabancı konuk, yabancı mail trafiği
v.s gibi mevcut görevlerinin yanı sıra bizim gibi
detaylı tarama yapma fırsatı bulamayabiliyorlar.
Bizim yapmış olduğumuz çalışmalar ile firmaların
dış ticaret departmanları daha çok alıcı ile
iletişim kurma fırsatı yakalıyor. Ve dış ticaret
departmanından bir eleman işten ayrılsa bile
müşteri iletişim bilgileri firmanın kendisinde kalıyor.
Yani kısaca şöyle özetleyebiliriz: B2BGain
Ekibi üye firmasının bünyesinde bir çalışanı gibi
yıl boyunca potansiyel alıcılar hakkında firmaya
talep ve iletişim bilgisi topluyor. Bu bilgileri de
firmaya iletiyor. Hem de bir çalışanın maliyetinden
çok daha düşük bir rakama.
Türkiye’de sizin gibi çalışan başka
platformlar var mı?
Bildiğim kadarıyla yok. Rehber platformlar var
ama burada firmalar kendi sektör adı altında
toplu olarak yer alıyor ve sadece üyeler firma
iletişim bilgilerine ulaşabiliyor. Biz firmaya özel
ülke temsilcileri ile kalabalık bir ekip olarak
birebir çalışma yapıyoruz, bir dış ticaret firması
gibi.
B2BGain’in gelecek dönem hedeflerinden
bahsedebilir misiniz?
Çok kısa dönemde hızlı adımlar atarak güzel bir
ekip oluşturduk. Yaptığımız çalışmalar ile güzel
dönüşler alıyoruz. Görüştüğümüz ülkelerde ki alıcılar
farklı talepleri olduğunda referans için tekrar
bizimle iletişim kuruyor. Bu bizi mutlu ediyor.
Önümüzde ki hedefimiz farklı ülkelerde temsilcilikler
kurmak. Bununla ilgili çalışmalarımız
ve görüşmelerimiz sürüyor, en kısa sürede bunun
da haberini vermek istiyoruz. Ayrıca geçtiğimiz
yıl Bulgaristan’da kurmuş olduğumuz şirketimiz
ile Balkanlar, Avrupa, Türki Cumhuriyetler ve
Rusya pazarına yönelik çalışmalara da farklı bir
platformumuz ile başlatmış olduk. Teknoloji hızla
ilerlerken bizim hız kesmemiz olanaksız.
Hangi ülkelerde çalışmalar yapılıyor?
Bu süreci nasıl takip ediyorsunuz?
B2BGain olarak Afrika ülkeleri(Cezayir, Angola,
Benin, Botsvana, Burkina Faso, Burundi, Cape
Verde (Yeşil Burun Adaları) ,Orta Afrika Cumhuriyeti,Çad,
Komorlar, Kongo, Kongo Dem. Cumh.,Kamerun
Cumhuriyeti,Cibuti, Mısır, Ekvator
Ginesi, Eritre, Etiyopya, Gabon, Gambiya, Gana,
Gine, Gine Bissau,IvoryCoast (Fildişi Sahili),
Kenya,Lesotho, Liberya, Libya, Madagaskar,
Malavi, Mali,Moritanya, Mauritius, Mayotte, Fas,
Mozambik, Namibya, Güney Sudan, Nijer, Nijerya,
Réunion, Ruanda, Sahra, Saint Helena, SãoTomé
ve Príncipe, Senegal, Seyşeller Cumhuriyeti, Sierra
Leone, Somali, Güney Afrika, Sudan, Esvatini,-
Tanzanya,Togo, Tunus, Uganda, Zambiya, Zimbabve.),
Arap ülkeleri(Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri
(BAE), Cezayir, Cibuti, Fas, Filistin, Irak,
Katar, Komorlar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Mısır,
Moritanya, Oman, Somali, Sudan, Suriye, Suudi
Arabistan, Tunus, Ürdün ve Yemen.), ve Komşu
ülkelere ( İsrail, Lübnan, Gürcistan, Irak, Suriye ve
Bulgaristan v.s) yönelik çalışmalar yapmaktayız.
Bölge bölge ayırarak takibini yapıyoruz. Kendi
aramızda ortak bir ağ kurduk herkes görüşmesini,
çalışmasını, ulaştığı bilgileri varsa özel notlarını
burada paylaşıyor ve haftalık toplantılarla her
verinin üzerinden tekrar geçiliyor. Farklı ülkelerden
temsilcilerin önemi burada ortaya çıkıyor. Her
ülkenin dili farklı İngilizce, Fransızca, Arapça v.s
yanı sıra özellikle Afrika ülkelerinde yerel diller
de oldukça fazla ve alıcı ile kendi dilinde iletişim
kurulması olumlu dönüşler sağlıyor.
Dış ticarete başlamak isteyen ihracat
yapmak isteyen kişi ve kuruluşlara
tavsiyeleriniz nelerdir?
www.metropoldergileri.com 27
KAPAK KONUSU
28
Dünya her geçen yıl daha da küçülüyor. Firmalar
öncelikle kendi varlıklarını tescillemeli
kalitelerini, markalarını ve kurumsallarını tam
olarak oluşturarak altını kalınca bir çizgi ile
çizmeli. Devamında da bununla ilgili tanıtıma
yönelmeli. Maliyetlerini hesaplamalı ve belli bir
fiyat politikası benimsemeli. Birine 3 lira birine
5 lira dönemi dünyada kapandı ithalatçı tüm
dünyadan teklif alıyor ve buna göre değerlendirme
yapıyor. ‘’Benim ürünümden dünyada satan
çok!’’ demesin, bir söz vardır ‘’ Her malın alıcısı
var’’. Yeter ki kendini doğru tanıtıp, doğru fiyat
politikası ile yola çıksın.
İnternet ortamındaki hızlı gelişimin
ihracat sektörüne avantaj ve dezavantajlarından
bahseder misiniz?
İnternet ve teknolojideki bu hızlı gelişim ticaretin
kurallarını da yeniden yazdırdı desek yanlış
olmaz. Avantajı; doğru bir çalışma ile tüm dünya
da tanınmak, ticaret yapmak, dezavantajı ise
yanlış hamlelerle kolayca yok olabilme tehlikesi.
Herhangi ülkedeki bir müşteri benim sabit müşterim
veya sürekli alıcım deme şansı ortadan
kalkıyor. Bir önceki soruda da belirttiğim gibi
alıcılar artık tüm dünyadan teklif alıyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan
Covid- 19 salgını ihracatı nasıl
etkiler?
İhracatta da elbette ki her sektörde olduğu gibi
ana gündem konusu Coronavirüs salgını. Coronavirüs
salgınının ilk ortaya çıktığı Çin’de üretimin
yavaşlamasıyla ilk başlarda Türk firmalarına
talep artmış bununla beraber siparişlerde de
artış olmuştu. Çin’deki fabrikaların üretime ara
vermeleri dünya ticaretinde değişikliğe ve farklı
yeni pazarlar, üreticiler arayışına yol açtı.
Coronavirüs salgınının Çin’den sonra tüm dünyada
hızlıca yayılması tüm ülkelerin ihracatına
darbe vurduğu gibi Türkiye’nin de ihracatını
etkiledi. Birçok insan bu süreçte de ayakta
kalabilmek için e-ticaret sitelerine yönelmiş ve
alıcılara ulaşmaya çalışmaktadır. Sadece ülke
olarak değil tüm dünya olarak dijital teknoloji ile
ayakta kalmaya çalışmaktayız. Virüs nedeniyle
ihracat yapılsa bile şuan ürünün ulaşma noktasında
bile zorluklar yaşanmakta. Coronovirus
teknolojinin ne kadar önemli olduğunu ve insanların
dijital dünyaya ayak uydurarak tüm faaliyetlerini
çevrimiçi yürütmeleri, teknolojinin ne kadar
önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Coronovirüs nedeniyle teknolojinin
ön plana çıktığını söylediniz. Teknolojinin
gelişmesine firmanız hazır
mı? Teknolojiye ayak uydurmak için
neler yapıyorsunuz?
Biz firma olarak teknolojiye ve yeniliklere her
zaman yakından takip eden ve teknoloji anlamında
insanların hayatlarını nasıl kolaylaştırabiliriz,
firmalara nasıl yardımcı olabiliriz düşüncesine
sahibiz. Bu manada ekibimizle beraber
toplantılar gerçekleştirip nasıl farklılık yaparız
düşüncesindeyiz.
İhracatta farklı bir konsept ile firmalarda farkındalık
yarattık. B2BGain ile bire bir firmaların
ihracatlarını kolaylaştıracak bir platforma sahibiz.
Türkiye’de hatta Dünya’da bir ilk’i başlatmanın
gururunu yaşıyoruz. İhracat destek üzerine birçok
platform var ama konsept olarak B2BGain çok
farklı. Birebir talepler toplanıp firmaya iletilmesi,
bünyemizde kendi ülkelerinde çalışmalar gerçekleştiren
ülke temsilcilerimizin bulunması gibi
birçok farklı işleyişe sahibiz.
2020 yılı ile birlikte firma olarak birçok noktada
değişiklik yaptık. Bunlardan biri dijital dergi
ile yayın hayatına devam edecek olmamız. Bir
diğeri hazırlanacak olan B2BGain özel sayısının
da dijital ve etkileşimli olması. Bu özel sayımız
ülke temsilcilerimiz tarafından tanıtım amacı ile
kullanılacak bir mecra olmuş olacak.
Son olarak neler söylemek
istersiniz?
Herkese sağlık dolu günler diliyorum. Ülkemiz ve
dünya olarak bu salgını atlatıp sağlıklı ve ticaretin
hız kesmeden devam etmesini diliyorum.
www.metropoldergileri.com 29
30
www.metropoldergileri.com 31
HABER
32
“TIM EXPORT TALKS”UN
İLK KONUĞU PEKİN BÜYÜKELÇİSİ OLDU
Çin ile güçlü işbirliği için imkanlar hazır
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), büyükelçilerle “TİM Export Talks” online panelleri düzenleyerek
Covid-19 süreci ve sonrasında ticaretin yönünü çiziyor. İlk paneli Türkiye Pekin Büyükelçisi
Abdülkadir Emin Önen ile gerçekleştiren TİM, panellerin ardından hazırlayacağı raporu da
ihracatçılarla paylaşacak.
TİM Başkanı İsmail Gülle, “Toplantıların ilkine dünya ekonomisinde vazgeçilmez bir ağırlığı
olan Çin pazarı ile başladık. Çin küresel ticarette yüzde 12,4 ile en büyük paya sahip bir ülke ve
dünya milli gelirinde 2. sırada yer alıyor. Online toplantımızdan çıkacak önemli konuların da yer
alacağı Çin raporumuzu panelin ardından 95 bin ihracatçımızın kullanımına sunacağız. İhracatçılarımız
birçok krizi gördü ve çok başarılı bir şekilde yönetti. İnşallah, ilk kez yaşadığımız bu
pandemi krizini de en iyi şekilde yöneterek, başarılı olacağız “ dedi. Türkiye Pekin Büyükelçisi
Abdülkadir Emin Önen ise ülkede hayatın normale dönmeye başladığını belirterek “Çin’de her
kesimle güçlü temaslarımız var. İhracatçılarımız için güçlü fırsat ve imkanlar hazır” dedi.
61
ihracatçı birliği, 27 sektörü ile 95 bin ihracatçının
Türkiye’de ihracatın tek çatı kuruluşu olan Türkiye
İhracatçılar Meclisi (TİM), Covid-19 sürecinde daralan
uluslararası ticaretin etkilerini, ihracatta yaşanan kaybı telafi
edecek başlıkları ve süreç sonunda oluşacak yeni dünya düzeninde
daha güçlü bir şekilde yer almak için eylem planlarını
devreye alıyor. TİM, bu kapsamda büyükelçileri ağırladığı
“TİM Export Talks” online paneller serisine başladı.
“Covid-19 sonrası Çin’de ihracatçılar için hangi fırsatlar
var?” konulu ilk panel, TİM Başkanı İsmail Gülle ve Türkiye
Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen’in katılımıyla
TİM’in sosyal medya hesaplarından canlı olarak gerçekleştirdi.
Panelde, Covid-19 sürecinde Çin’de alınan tedbirler,
Çin ekonomisinin salgın sonrasındaki durumu, iki ülkenin
dış ticaretindeki gelişme-ler ve önümüzdeki döneme dair
fırsatlar değerlendirildi.
Türkiye’nin ihracatının yıla iyi başladığını ancak pandeminin
etkisiyle mart ayında dünya ihracatına paralel
kayıplar yaşadığını belirten TİM Başkanı İsmail Gülle,
“Normal günler yaşamıyoruz. Bizler ilk defa böyle bir
süreç yaşıyoruz ve yönetmeye çalışıyoruz. Sağ olsun
Sayın Cumhurbaşkanımız bizim daha az etkilenmemiz
adına bir paket açıkladı. Bu tedbirleri uygulamaya
çalışıyoruz. İhracatçılarımız birçok krizi gördü ve çok
başarılı bir şekilde yönetti. İnşallah, ilk kez yaşadığımız
bu pandemi krizini de en iyi şekilde yöneterek, başarılı
olacağız. Bu sürecin geçeceğine inanıyoruz. Dünyada bu
süreçten sonra her şeyin değişeceği yönünde beklentiler
var. Biz de buna inanıyoruz. Mutlaka dünya ve Çin bu
süreçten etkilendi. Bizim iki ülke arasındaki ticareti daha
iyi noktalara getirmek için gerekli altyapıyı kurmamız
gerekiyor. Sanal B2B’ler yapma konusunda çalışmalara
başladık. Biz TİM olarak bu zamana kadar yaptığımız
gibi bundan sonra da elimizden geleni yapmaya devam
edeceğiz. Bu süreçten sonra sahaya çıkarak ihracatımızı
artıracağız“ dedi.
www.metropoldergileri.com 33
HABER
34
‘‘Türkiye’de kimin hangi ürünü varsa, Çin’e ülke olarak
bakmasın, kıta olarak baksın. Her eyaletin başka bir özelliği var
çünkü. Biz her türlü desteği vermeye hazırız’’
“Çin Raporumuzu
hemen 95 bin
ihracatçımızın
kullanımına
sunacağız’’
“TİM Export Talks” ile TİM’in
dijitalleşmesi adına son 1,5 yılda
gerçekleştirdikleri projelere bir
yenisini daha eklediklerini
söyleyen TİM Başkanı İsmail
Gülle, şunları kaydetti: “Toplantıların
ilkine, dünya ekonomisinde
vazgeçilmez bir ağırlığı olan Çin
pazarı ile başladık. Çin’in küresel
ticarette yüzde 12,4 ile en büyük
paya sahip olması ve dünya milli
gelirinde 2. sırada yer alması,
haliyle bu ülkeyle başlamamızı
gerektiriyordu. Ayrıca, bugün
ilkini gerçekleştirdiğimiz ‘TİM
Export Talks’ için özel bir ‘Çin
Raporu’ hazırladık. Online toplantımızdan
çıkacak önemli hususları
ve önemli ipuçlarını da ekleyerek,
Çin Raporumuzu hemen 95
bin ihracatçımızın kullanımına
sunacağız. Yeniden yapılandırdığımız
Ekonomik Araştırmalar
Şubemiz 1,5 yıldan bu yana, yeni
nesil pazar araştırma raporlarıyla,
küresel ticareti analiz eden yeni
yaklaşımlarla, ihracatçımızın
hedeflerini karşılayacak, mevcut
ve yeni pazarlara yönelik ihracat
hamlelerine ışık tutacak raporlar
hazırlamakta. TİM mobil apli-
kasyonumuzdan ve TİM web sayfamızdan bu raporların
tümüne ulaşabilirsiniz.”
“Çin’i alternatif
pazar olarak değil,
ana pazar olarak görmeliyiz”
Çin’in koronavirüsle mücadelesinde başarıdan bahsetmek
için henüz erken olduğunu söyle-yen Türkiye Pekin Büyükelçisi
Abdülkadir Emin Önen ise “Çin’de tedavi süreci devam
ediyor. Sevindirici durum, son 1-2 haftada çok az vaka
oldu. Şu anda Çin’de yurtdışı kaynaklı ikinci bir salgından
korkuluyor. Bu nedenle yurtdışından giriş çıkışlar kısıtlandı.
Ancak kademeli olarak tedbirler azaltılıyor. Hayat biraz olsun
normale dönüyor. Tarım, perakende gibi bazı sektörlerde
tekrar iş başı yapılıyor. Çarklar dönmeye başlıyor. Çin’de her
kesimle güçlü temaslarımız var. İhracatçılarımız için güçlü
fırsat ve imkanlar hazır” dedi.
Önen, Çin ekonomisindeki son durum ve Türkiye için
Çin’deki fırsatlarla ilgili şu bilgileri verdi: ”2019 sonu
itibariyle dünya ekonomisinin büyüklüğü 86,7 trilyon dolar,
Çin ekonomisinin büyüklüğü ise 14,2 trilyon dolar. Dünya
ekonomisinden aldığı pay ise yüzde 16,3. 2,6 trilyon dolar
ihracatı, 2,2 trilyon dolar ithalatı var. 56 ülkenin birinci ihraç
ülkesi, 64 ülkenin de birinci ithalat kaynağı. Çin ilk çeyrekte
yüzde 6,8 daraldı. İhracatı yüzde 13,3, dış ticaret hacmi yüzde
8,4 daraldı. İlk 2 ayda Çin’den hizmet sektöründeki kayıp
300 milyar doların üzerinde oldu. Ülkede otomotiv sektörü
bu dönemde yüzde 80 kadar daraldı. Tekstil, bilgisayar,
elektronik gibi sektörler, Çin’de üretim aksaklığına en duyarlı
sektörler. Dünya Çin’le çok ciddi entegre olmuş durumda.
Çin ekonomisindeki küçülme dünya ekonomisinde birçok
şeyi tetikleyecek. Gerçekten zor bir süreçten geçiyoruz.
Ancak bu kriz nasıl olsa bitecek. Bittiği zaman da hepimizin
çok daha hazırlıklı hareket etmeliyiz. 2018’de Çin’de ithalat
fuarı gerçekleştirildi. Türkiye olarak 700 metrekarede 35
firma ile yer alabildik. 2019 ayında Sayın İsmail Gülle ve
ihracatçılarımız adeta Çin’e çıkartma yaptılar. Bir önceki
seneye göre iki katından fazla işadamı geldi, metrekare iki
katından fazlaya çıktı. Biz bir şeyler satmak ve Çin’i keşfetmek
istiyorsak buna benzer işler yapmamız lazım. Sanal
B2B’lerle ilgili gerekli altyapının kurulması için elimizden
geleni yaparız. Eğer burada bir fırsat yakalamak istiyorsak,
Çin’i alternatif pazar olarak görmememiz lazım. Böyle
görürsek, burası ana pazar olamaz. Önce büyük şirketlere iş
düşüyor. Burada 400 milyon nüfuslu orta sınıf var. Bu kesimin
yıllık geliri 25 bin doların üzerinde. Biz Çin’de birçok
markamızla olabiliriz. Hem buraya ihracatımızı artırmalı,
hem de Çin’deki yatırımcının Türkiye’de daha fazla yatırım
yapmasını sağlamalıyız. Bunun için çok iyi rakip analizleri
ve sektör analizleri yapmamız gerekiyor. Türkiye’de kimin
hangi ürünü varsa, Çin’e ülke olarak bakmasın, kıta olarak
baksın. Her eyaletin başka bir özelliği var çünkü. Biz her
türlü desteği vermeye hazırız. “
E-Heyet çıkarması Güney Kore ile
başlıyor
TİM Başkanı İsmail Gülle ayrıca, 2020 yılının ilk ticaret
heyetini 28 firmadan 34 ihracatçının katılımıyla 29 Şubat- 4
Mart tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’ya düzenlediklerini
hatırlatarak şunları söyledi: “Bu yıl da hedeflerimiz
doğrultusunda TİM ve İhracatçı Birlikleri olarak 202 heyet
gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu hedefimiz için bugün
küresel virüs salgının sebep olduğu engellere aldırmadan,
TİM’in koordinasyonunda, dünya genelinde, ülkelerin
öncelikle küresel virüs salgınından kaynaklanan tedarik sorunlarını
ve ithalatta karşılaştıkları sorunları yakından takip
ederek, Afrika ve Orta Doğu’dan başlayarak Orta Asya’dan
Uzakdo-ğu’yu uzanan bir hinterlantta, ticaret müşavirlerimizle
yoğun temas içerisinde, seri halde gerçekleştireceğimiz
sanal ticaret heyetlerine hızla dönüştürüyoruz. Bakanlığınız
tarafından 2020-2021 dönemi için belirlenen 45 hedef
ve öncelikli pazar arasından, Türkiye ile maksi-mum 3 saat
fark olan 28 ülkenin Ticaret Müşavir ve Ataşelikleriyle
görüş alışverişi gerçekleştirerek, sanal ticaret heyetlerine bir
an önce başlamak adına, 18 ülkeden dönüş aldık, 10 ülkeden
dönüş bekliyoruz. Güney Kore, Çekya, Nijerya, Özbekistan
ve Hindistan’da hızlı aksiyon alarak sanal ticaret heyeti
düzenlenebileceğini belirledik. İlk sanal ticaret heyetini kısa
süre içerisinde Güney Kore ile gerçekleştireceğiz. Ticaret
müşavirlerimizden aldığımız görüşlere göre, öncelikli olarak
gıda ve gıda dışı tüketim mallarının yanında her ülke için
potansiyel olabilecek sektörleri de hızla belirliyoruz.”
ALO TİM 444 0 846
www.tim.org.tr
www.metropoldergileri.com 35
RÖPORTAJ
36
www.metropoldergileri.com 37
RÖPORTAJ
38
Kaliteli ürün ve hizmet ile
33 yıldır markayız...
Konya’nın önde gelen en köklü şirketlerinden biri olan ve geçmişte olduğu
gibi bugün de müşterilerine kalite ve güveni sunan, yeni yatırımlarıyla
büyümede hızı kesmeyen Korkmaz Group firmasını Gülvezir Korkmaz ile
konuştuk. Yeni yatırımlarından bahseden Gülvezir Bey, projeleri ve yatırımları
hakkında bilinmeyenleri bizlerle paylaştı.
KORKMAZ GROUP
Yönetim Kurulu Üyesi
Gülvezir KORKMAZ
Konya’da sevilen ve tanınan bir işadamısınız. Sizi tanımayanlar
için kendinizi tanıtır mısınız?
1974 Kulu/Kozanlı doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum.
Evliyim ve 2 kızım var. Aile olarak 1980 yılından beri Konya’da
yaşıyoruz.
Korkmaz Group’un kuruluşu ve kısa tarihçesinden
bahsedebilir misiniz?
Korkmaz Group, Korkmaz Beton’la beraber şirketimizin tescilli
markasıdır. Asıl ana şirketimiz Arslan Otomotiv Sanayi
ve Ticaret Anonim Şirketi’dir. 1988 yılında kurulan firmamızın
bu sene 33. yılıdır. Konya’nın eski ve köklü şirketlerinden
biridir.
İş alanlarınız neler?
1988 yılından beri hazır beton sektöründe faaliyet gösteriyoruz.
Şuanda Korkmaz Group çatısı altında; Konya/ Merkez,
Konya/ Hadim-Taşkent, Konya/ Çumra, Mersin/ Anamur,
Antalya / Gazipaşa, Antalya/ Alanya olmak üzere 6 tane hazır
beton tesisimiz ile faaliyet göstermekteyiz. İnsanlar firmamızı
piyasada Korkmaz Group olarak değil Korkmaz Beton olarak
bilirler. Bunun sebebi bugüne kadar Korkmaz Beton olarak
daha aktif işler yapmamız ve betonun bizim ana lokomotifimiz
işimiz olmasıdır. Şuanda firma olarak yeni yatırımlarla
başka faaliyet alanlarında güzel ve başarılı işler yaptığımız
için Korkmaz Group firmamızı da ön plana çıkarmak için çalışıyoruz.
Bu faaliyet alanlarımızdaki en büyük yatırımımız
Güneş Enerji Santrali. Şu anda şirketimiz bünyesinde 8 MW
kapsayan enerji santralimiz
mevcut.
Korkmaz Hazır Beton olarak
bir inşaatın taşıyıcısıyız
Mesleğe başladığınız ilk
yılları düşünecek olursanız
sizdeki ve mesleğinizdeki
değişimlerle
ilgili neler söylersiniz?
Biz mesleğe ilk başladığımız
yıllarda hazır beton
teknolojisi kolaylığı yok-
www.metropoldergileri.com 39
RÖPORTAJ
40
tu. Torba çimento ilkel şartlarda hazırlanıp, binaların taşıyıcı
betonları üretilerek inşaatlar yapılıyordu. Hazır beton teknolojisi
günümüz de çok iyi durumda. Şuanda teknolojinin
gelişmesiyle bizlerde en son sistem araçlarla, en son sistem
laboratuvarlarda en kaliteli betonu üreterek yerine teslim diyoruz.
Eskiye göre beton kalitesi de arttı bu sayede inşaatların
taşıyıcı sistemlerinde ki kalitesi de arttı.
Türkiye’de ve Konya’da beton
sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de ve Konya’da yoğun, kaliteli ve hızlı bir çalışma
gerçekleştirdik. Yalnız 2019 yılında yaşamış olduğumuz küresel
ekonomiden dolayı ülkemizde daralmalar oldu ve yapılan
yatırımlarda azalmalar mevcut. Ülkemizin bu durumları
da en kısa sürede atlatacağına sektörün hızlanıp eski gücüne
döneceğine inanıyorum.
Herkes şuanda ayağını yorganına göre uzatmanın hatta o yorganın
içine çekmenin derdinde. Özel sektörde yatırımlar yavaşladı,
devlette bu dönemde çok fazla yatırım yapmamakta.
Elbette bu durum geçici bir süreci kapsıyor ve yakın zamanda
sektörün önünün açılacağını kanaatindeyim. Çevre ve Şehircilik
Bakanımız Murat Kurum Beyefendi Konyalı olduğu
için Konya’ya gerçekten çok değer veriyor. Bu yüzden Konya’da
yeni yatırımlar yapılacağını ve bu yatırımlarla sektöre
canlılık geleceğini düşünüyorum.
Faaliyet gösterdiğiniz sektörlerin zorluklarından
bahseder misiniz? Ne gibi önlemler alıyorsunuz ve bu
konuda önerileriniz neler?
Toplumlarda oluşan algılar aslında sektörlerin karşılaşmış
oldukları en büyük problemlerden bir tanesidir. Hazır beton
işi yapan firmalar için “Allah’ın taşını toprağını getirip satıyorsunuz”
algısı mevcut. Oysaki hazır beton sektörü zor ve
meşakkatli bir iş olmasının yanında çimentosundan tutunda
elemanına kadar birçok zorlukla karşı karşıyayız. Mesai
saatleri dışında ve gece çalışacak eleman bulma konusunda
sıkıntı yaşıyoruz.
Hazır beton yapan her firma şehrin her noktasına girmek
zorundadır. Bizim işimiz bu çünkü. Koca koca araçlar 7/24
saat trafiğin içinde var olmak ve işleri tamamlamak zorunda.
Konya’da Mevlana Müzesi yakınlarında otel yapılıyor beton
veriyoruz. Zafer’in göbeğine yurt, dershane yapılıyor beton
veriyoruz. Son zamanlarda şehir merkezlerindeki eski binalar
yıkılıp yerlerine yeni binalar yapılıyor. Kentsel dönüşüm
kapsamında olan bu alanlara beton verdiğimiz için mecburen
trafiğin içinde büyük araçlarla olmak zorundayız. Bu konuda
insanlardan anlayışlı düşünmelerini ve davranmaları bekliyoruz.
Beton dökülürken ve döküldükten sonra her noktaya dikkat
edilmesi gereken bir sektördür. Hazır beton binanın taşıyıcı
sistemi olduğu için çok iyi korunması ve yapılan binanın iskelet
sisteminin çok iyi bir kalitede olması gerekmektedir. Şayet
www.metropoldergileri.com 41
RÖPORTAJ
42
• İnşaat sektöründe
Yaşamkent, Yaşamkent
Class, Yaşamkent Plus,
Yaşamkent Kanyon projeleri
ile devam etmekteyiz.
Elbette inşaat sektöründe
de sürprizlerimiz olacak.
• 2018 yılı Mayıs ayında
faaliyete geçen İç Anadolu
Bölgesinin en büyük
kırma taş tesisi bize ait.
Hem kendi kırma taşımızı
üretiyoruz hem de piyasaya
pazarlıyoruz.
Faaliyet alanlarımız ve sektördeki
başarılarımız sayesinde
var olmaya, var oldukça
da korkmadan yeni
yatırımlar yapmaya devam
etmekteyiz. Bu yüzden biz
Korkmaz Gruop’uz…
Yapmış olduğunuz
projeler hakkında bilgi
verir misiniz? Bekleyen
yeni projeleriniz var mı?
iskeleti iyi olmayan binanın dışını siz ne kadar süslerseniz
süsleyin hiçbir şey ifade etmez. Kemik sisteminin çok iyi olması
gerektiği için bizlerde diyoruz ki “Korkmaz Hazır Beton
olarak bir inşaatın taşıyıcısıyız”
2019 yılı sizin için nasıl geçti? 2020 yılından beklentileriniz
neler?
“Görünen köy kılavuz istemez” sözüyle cümlelerime başlamak
istiyorum. 2019 yılını Türkiye ve bizler için imtihan yılı
olarak görüyorum. 2017 ve 2018 yılındaki rakamları 2019 yılında
yakalayamadık. 2020 yılında da her sene olduğu gibi var
gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
Korkmaz Group’u diğer firmalarından ayıran en belirgin
özellikler sizce neler?
Korkmaz Group olarak özellikle Korkmaz Beton markası
2006 yılından beri bize ait olan şirketin tescilli markasıdır.
Korkmaz Group’unda tescilini alarak faaliyet alanını geliştirdik.
Elbette ki hazır beton firmamızın olmazsa olmazıdır.
Korkmaz Group olarak yeni yatırımlarımız var;
• Güneş enerjisi ile ilgili ciddi yatırımlar yaptık.
• Şuanda yenilenebilir enerji olarak yatırımlarımız
var ve bu yatırımlarımız devam edecek.
• Firma olarak her yere dökme ve torba çimento
satışlarımız mevcut.
Korkmaz Group olarak inşaat
projelerinde yer almaya devam ediyoruz. Bu sene için
yeni ve güzel inşaat projelerimiz var. 2009 yılında Yaşamkent
serüveni ile başlayan serüvenimiz devam etmekte. Konut ve
iş merkezi olarak projelerimiz mevcut. Ayrıca yurt ve otel
projelerimiz var. Yatırımlarımıza ve yeni projelerimize her
şartta ve koşulda devam etmekteyiz.
Ülkemizde inşaat sektörü hakkında neler söylemek
istersiniz?
İnşaat sektörü ülkemizde önü her daim açık sektörlerden bir
tanesidir. Şuan da geçici süreli bir daralma yaşansa da genç
bir nüfusa sahip olan yatırım yapan ve büyüyen bir ülkeyiz.
Gelecekte inşaat sektörünün Türkiye’de çok daha iyi olacağını
düşünüyorum. Kentsel dönüşüm kapsamında eski binaların
yıkılarak yerlerine yeni binalar yapılmasından dolayı
ülkemizde inşaat sektörü bitmez.
Enerji ve madencilik sektörlerinde de çalışmalarınız
mevcut. Bu alanlarda piyasa için neler söylemek
istersiniz? Bu sektörlerde Korkmaz Group’un yeri ve
öneminden bahseder misiniz?
Madencilik sektöründe bizim hazır beton sektöründe kullanmış
olduğumuz en önemli argüman olan agrega kırma taş
kaliteyi arttıran yada düşüren en önemli maddedir. Kalitemizi
düşürmemek ve stabil kalmasını sağlamak için Korkmaz Group
bünyesinde yeni bir agrega tesisi kurduk. Kurduğumuz bu tesis
şuanda İç Anadolu Bölgesinin en büyük tesisi olma özelliğine
sahip. Günde 10 bin ton kapasiteli fakat piyasadaki durgunluktan
dolayı şuanda bu kapasitenin tamamını kullanmıyoruz.
Enerjiyle alakalı olarak da firmamız son 2 yıldır enerji sektöründe
özellikle güneş enerjisi üzerine ciddi yatırımlar yaptı.
Hem ülkemiz için hem de bizim için faydalı olacak yatırımlar
olduğunu düşünmekteyim. Yenilenebilir enerji olarak Nevşehir
bölgesinde ve kendi köyümüz olan Kulu/Doğutepe köyünde
firmamıza ait güneş enerji santralleri mevcut. Yeni güneş
enerjisi yatırımlarımız olacak, konuyla alakalı görüşmelerimiz
devam etmekte. Enerjiyle alakalı yeni bir firmayız fakat
enerjide de ciddi yatırımlar peşindeyiz.
Enerji sektörüne hangi alanlarda katkı sağlıyorsunuz?
Güneş enerji santrallerimiz var. İlk defa bu haberi size söylüyorum
sadece güneş enerjisi değil rüzgâr enerjisi ile ilgili
de şirketimizin çalışmaları mevcut. Önümüzdeki günlerde
rüzgar enerjisi santrali işini de Korkmaz Group bünyesine
katmak için çabalıyoruz. Bu konuda görüşmelerimiz devam
etmekte. Korkmaz Group ailesi olarak enerji sektöründe özellikle
güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, hidroelektrik enerji santrallerine
firma olarak yatırımlarımıza devam etmek istiyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Korkmaz Group olarak aile şirketiyiz. Babam Kemal Korkmaz,
kardeşim Sıtkı Korkmaz ve ben sırt sırta verdik ve Korkmaz
Group markasını daha yukarılara taşımak, istihdam yaratmak,
vatana, millete ve memlekete faydalı olabilmek için
var gücümüzle çalışıyoruz. Amatör ruhla profesyonel çalışan
bir firmayız. Kalitemizden ödün vermeden şirketimizi daha
ileriye nasıl taşırız, vatanımıza milletimize nasıl daha fazla
faydalı oluruz bunun derdindeyiz.
www.korkmazbeton.com
www.metropoldergileri.com 43
RÖPORTAJ
44
www.metropoldergileri.com 45
RÖPORTAJ
46
‘‘
42 Yıldır Güvenle Soğutuyoruz…
Sadece Türkiye’yi Değil
Dünyayı Soğutuyoruz…
Satış Direktörü
Yönetim Kurulu Üyesi
Mehmet Zahid
AĞAÇAYAKLAR
42 yıldır soğutma sistemleri imalatı yapan Çağlayan Soğutma, hız kesmeden yapmış olduğu
yeni ürünleri ile müşterilerine hizmet vermeye devam etmekte. Sadece Türkiye’de
değil neredeyse tüm dünya ülkelerinde sektöründe söz sahibi olan, bilinen ve güvenilen ismi
Çağlayan Soğutma’ yı Firma Genel Müdürü Mehmet Zahid Ağaçayaklar ile konuştuk.
Röportajımızda Firma Genel Müdürü Mehmet Bey, kalitelerinden asla ödün vermeden
üretim yaptıklarını ve insan sağlığı için her detayı düşündüklerini dile getirdi. 55 ülkeye
ürettikleri ürünleri ihraç ettiklerini belirtirken, dünyamızın geleceği için minimum enerji
tüketen, yüksek kalitede, değer yaratan, estetik, fonksiyonel ve esnek ürünler üretmeye
devam edeceklerini sözlerine ekledi.
Öncelikle bize biraz kendinizden
bahseder misiniz?
1983 yılında Konya’da doğdum. Üniversite
eğitimimi 2010 yılında Kıbrıs’ta, Uluslararası
İlişkiler bölümünde tamamladıktan sonra Dış
Ticaret Müdürü olarak aile şirketimiz Çağlayan
Soğutma’da göreve başladım. Evli ve iki
çocuk babasıyım.
Firmanızın kuruluş sürecinden ve gelişim
sürecinizi bizlerle paylaşır mısınız?
Şirketimiz 1978 yılında Sayın Merhum Ahmet Ağaçayaklar
(1957-2019) tarafından kurulmuş olup beyaz eşya teknik servis
alanında hizmet vererek sektöre giriş yapmıştır. 1981 yılında
180 m2 alanda endüstriyel tip buzdolabı imalatına başlamıştır.
İlk ihracat 1997 yılında Almanya’ya gerçekleşmiştir. 2000
yılında tüm birimleri ile birlikte 5000 m2 alana sahip Büsan
www.metropoldergileri.com 47
RÖPORTAJ
48
‘‘
Kusursuz ürünlerimiz ve
engin tecrübemizle
muhteşem mağazalar
kuruyoruz...
... ve bunu çok sevdiğimiz doğayı
koruyarak yapıyoruz!
OSB’deki yerine taşınmıştır. 2003 yılında ise
yurtiçinde farklı şehirlere anahtar teslim soğutma
sistemleri kurmaya başlamıştır. 2005 yılında
Soğuk oda panelleri imalatını ürün gamına eklemiştir.
2016 yılına gelindiğinde ise Konya 3. OSB
sınırları içerisinde, 40.000 m2 açık alan üstünde
30.000 m2 kapalı alana sahip fabrikamızda soğutmalı
reyonlar ve soğutma sistemleri üretimimize
devam etmekteyiz. Aynı zamanda uluslararası ticarette
daha aktif olabilmek için de geçtiğimiz 2019
yılında Almanya’nın Köln şehrinde Linn GmbH
adı ile ilk uluslararası ofisimizi faaliyete geçirmiş
bulunmaktayız.
Şirketinizin taviz verilemez
prensipleri nelerdir?
Ailemizin oluşturmuş olduğu etik temelli kurum
kültürümüzden ödün vermeden, kaynakları en verimli
şekilde kullanarak oluşturduğu üretim, çalışma
ve teknolojiyi takip etme tarzı sayesinde uluslararası
standartlarda daima aranılan, ülkesi, müşterileri ve
tedarikçileri için güven, kalıcılık ve saygınlık kavramıyla
anılan bir şirket olarak yolumuza devam etme
çabasındayız. Bunu devam ettirebilmek için de bugüne
kadar hep yaptığımız gibi müşterilerimize; insan
sağlığı ve gıda güvenliği için uzun raf ömrüne sahip,
dünyamızın geleceği için minimum enerji
tüketen, yüksek kalitede, değer yaratan, estetik,
fonksiyonel ve esnek ürünler sunmaya devam
edeceğiz.
Çağlayan Soğutma olarak sektöre
sunduğunuz soğutma sistemlerinden
kısaca söz edebilir
misiniz?
Çağlayan Soğutma olarak 4 ana kategoride
faaliyet gösteriyoruz;
1-Süpermarket Reyonları (Dikey Reyonlar, Servis
Reyonları, Dikey ve Yatay Dondurucular)
2- Pasta ve Özel Teşhir Reyonları (Yaş Pasta,
Kuru Pasta, Salatbar, Benmari)
3- Soğuk Hava Depoları (Monoblok Soğuk
Odalar, Endsütriyel Soğuk Hava Depoları)
4- Soğutma Sistemleri (Merkezi soğutma sistemleri
ve Split Soğutma Sistemleri)
Sektörde bizi öne çıkaran özelliklerimizden en
önemlisi endüstriyel / gıda üzerine soğutmaya
yönelik her şeyi tek çatı altında üretip anahtar
teslim komple çözümler sunmamızdır.
Satış sonrasında müşterilerinize
destek sağlıyor musunuz?
Sektör olarak bizler bazen büyük süpermarketler
ile direkt olarak bazen ise bayilerimiz
aracılığıyla çalışıyoruz. Direkt çalıştığımız
müşterilerimizin teknik servis hizmetleri tamamen
tarafımıza aittir. Sonuçta gıda sektörüne
yönelik hizmet veriyoruz ve ürünlerimizin
içinde olan gıdalardan sorumlu olduğumuzun
bilincinde hareket ediyoruz. Bu sebeple Satış
Sonrası Teknik Hizmetler departmanımız yurtiçi
ve yurtdışındaki anlaşmalı teknik servislerimiz
ile 7/24 müşterilerimizin hizmetindedir.
Teknolojik gelişmelere uygun
yatırımlar yapıyor musunuz?
Sektörünüzde yapmayı planladığınız
yenilikleri bizlerle paylaşır
mısınız?
Bildiğiniz üzere küresel dünyada enerji tasarrufu
artık çok önemli bir konu. Biz Çağlayan
Soğutma olarak her şeyden önce temiz, sağlıklı
ve yeşil bir çevrenin gelecek nesillere aktarılmasının
doğaya saygıdan geçtiği bilincine
sahip bir şirketiz. Bu sebeple her yeni ürünü-
‘‘
Kalite ve güvenin
doğru adresi…
www.metropoldergileri.com 49
RÖPORTAJ
50
müzde öncelikle çevreye daha duyarlı,
yüksek enerji tasarrufu sağlayan ürünler
için Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Plugin
olarak çalışan dolaplarımız ağırlıklı
olarak R290 (Propan) soğutucu akışkanlı.
Transcritical Booster System bir CO2
(R744) merkezi soğutma sistemimizi geliştirdik.
Patentini aldığımız ve aMETair
sytem adını verdiğimiz özel hava dağılım
sistemli açık duvar tipi sütlük modelimiz
var. Sektör için inovatif ürünler yapmak en temel hedeflerimizden. Tabi
ki bu ürünleri geliştirmek için de öncelikle Ar-Ge departmanımıza ve
makine parkurumuza ciddi yatırımlar yapıyoruz.
2020 yılında başta ABD olmak üzere, 3 farklı şehirde daha ofis ve
depo açmayı hedefledik. Bu sene ve bundan sonraki senelerde öncelikli
hedefimiz yüksek enerji tasarrufu sağlayan ürünlerimizi geliştirmek ve
bu ürünleri uluslararası büyük market zincirlerinde Çağlayan markamızla
ürünlerimizi buralarda görmek.
2019 yılı yurtiçi ve yurtdışı hedeflerinize ulaşabildiniz
mi? 2020 yılında hedefleriniz neler?
2019 yılında üretim hacmimizi %40 oranında artırmak ve buna bağlı
olarak düşük maliyet ile yüksek kaliteyi yakalama hedefi koymuştuk.
Aynı zamanda Afrika’da yeni pazarlara giriş yapmayı hedeflemiştik.
Hem rakamsal olarak hem de yeni pazarlar bağlamında
da hedeflerimize ulaşmış olarak yılı kapattık. 2020 yılında
ise bu güçlü altyapı ile Avrupa’da lider süpermarket
firmaları ile çalışmayı hedefliyoruz. Bu hedefimizi
gerçekleştirebilmek için, 3 yılda bir Almanya’da düzenlenen
Euroshop fuarına katılmakta ve orada ziyaretçilerimizi
ağırlamaktayız. Bu sayede Avrupa’da şirketimizi
ve inovatif ürünlerimizi tüm dünyadan gelen potansiyel
müşterilerimize tanıtma fırsatını yakalıyoruz. Ayrıca
2020/21 yılları için, 4 adet akredite test odası, Çağlayan
AR-GE merkezi ve UL Sertifikası hedeflerimiz bulunmaktadır.
Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Firmamız geçen yılı %80 ihracat ile kapatmıştır.
Bununla birlikte 55 ülkeye ürettiğimiz ürünleri ihraç
etmekteyiz. İhracat yaptığımız ülkelerin başında Batı
Avrupa ülkeleri, Amerika, Kuzey Afrika ve Arap ülkeleri
gelmektedir. Gelişen Orta ve Güney Afrika pazarı
ise yeni pazar hedeflerimizdendir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
İnsanın en temel ihtiyacı olan gıdanın sağlıklı koşullarda
teşhir edilebilmesi ve uzun süre bozulmadan depolanabilmesi
için sektörümüz çok önemlidir ve dolayısıyla
insanlık için temel bir rolü vardır. Soğutma sistemlerine
her zaman ihtiyaç duyulacaktır. Ülkemizde de sektörümüzün
uluslararası alanda çok güzel bir payı vardır.
Bizde şirket olarak ülkemizin uluslararası alandaki pazar
payını büyütmek için tüm gücümüzle çalışmaya ve
ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye devam edeceğiz.
İlerleyen yıllarda ise dışarıya bağımlı olduğumuz temel
hammaddeleri kendi çatımız altında üreterek ithalatın
azalmasına katkıda bulunmak ve bu topraklarda daha
çok değer yaratan teknolojik ürünler üretmek de her
daim temel hedeflerimiz arasında olacaktır.
info@caglayansogutma.com
www.caglayansogutma.com.tr
www.metropoldergileri.com 51
HABER
52
Koronavirüs salgınının küresel ticaret
üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle,
yılın ilk çeyreğinde makine ihracatı
4,3 milyar dolarda kalırken, ihracat
artış oranı geçtiğimiz yılın aynı dönemine
göre gerileyerek yüzde 0,4 oldu.
Sektörde faaliyet gösteren firmaların
yüzde 80’inin Mart ayında sipariş kaybı
yaşadığını, yüzde 50’sinin ise hiç sipariş
alamadığını vurgulayan Makine
İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu
Karavelioğlu, “İhracat rakamlarımıza
hızla yansıyacak bu kaybı yılın ikinci
yarısında telafi edebilmemiz için, kamu
planlarında odak ve pilot sektör olarak
seçilen makine sanayiinin mutlaka
mücbir sebep kapsamına alınması gerekiyor.
Çin ve Almanya, iki küresel güç
olarak 2030 stratejilerine bağlı kaldılar
ve normalleşme sürecinde asıl rekabet
alanı olacak makine sektörlerine destek
verdiler. Pandeminin kontrol altına
alınmasıyla birlikte hızla sertleşecek
küresel rekabette güçlü kalabilmemiz,
firmalarımızın likidite ve kadrolarını
korumalarıyla ancak mümkün olabilir.
Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa
pazarı olacak” dedi.
Makine İhracatçıları Birliği
Başkanı Kutlu Karavelioğlu:
“Çin ile ilk kapışma alanımız
Avrupa pazarı olacak”
Dünya ticaretindeki duraksamadan ciddi
şekilde etkilenen makine sektörünün ilk
üç aydaki toplam ihracatı 4,3 milyar dolar
olurken, bir önceki yılın ilk çeyreğine
göre ihracat artışı yüzde 0,4 seviyesinde
kaldı. En büyük pazarı AB’ye ihracatı daralan makine
sektörü, buradaki kayıplarını ABD’de yüzde 6,2 Rusya’da
da yüzde 31,7 olarak gerçekleşen ihracat artışıyla
telafi etti. İhracatı yüzde 32,1 artan elektrikli motor ve
jeneratörlerin en yüksek artış gösteren ürün grubu olduğu
bu dönemde traktör, tarım ve ormancılık makineleri
yüzde 15,6 türbin, turbojet ve hidrolik sistemler de
yüzde 13,7 artış sağladı.
Virüsün etkileri ve alınan tedbirlerin yeterliliğine dair
yaptıkları sektörel anketin makine imalatçısı firmaların
yüzde 80’inin Mart ayında sipariş kaybı yaşadığını,
yüzde 50’sinin ise hiç sipariş alamadığını belirlediğine
dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı
Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi:
“Biz sipariş kaybı yaşarken, orta teknolojili makine imalatının
en büyük merkezi Çin’in toparlandığını ve yeniden
üretime başladığını görüyoruz. Çin şu an Avrupa’da
yaşanan duraksamayı kendi lehine çevirmeyi amaçlıyor.
Yaşadığımız ekonomik kaybı yılın ikinci yarısında telafi
edilebilmemiz için, küresel entegrasyonumuzu güçlendirecek
yeni bir planlama yapmamız gerekiyor.”
“Uzak Asya ülkeleri Almanya ve
Türkiye ile sert rekabet içinde olacak”
Salgın sebebiyle makine üretimini asgariye indiren
Avrupa’nın sınırlı üretime geçmesinin Nisan sonunda
gerçekleşmesinin beklendiğini belirten Karavelioğlu,
“Bu süreçte başta İtalyan, İspanyol ve Fransız makine
imalatçıları olmak üzere, pek çok Avrupalı KOBİ pazar
kaybı yaşayacaktır. Daha erken üretime başlayan Uzak
Asya ülkeleri de burada oluşacak boşluğu doldurmak
için Almanya ve Türkiye ile sert rekabet içinde olacaktır.
Dünyanın yeni normal arayışlarının odağında
yine makine sektörü var. Türkiye’de üretim süreçlerinin
planlaması, Avrupa yeniden üretime başladığında
makine imalat sanayiimizin buradaki talebe hızlı yanıt
verebileceği şekilde yapılmalı ve alınacak önlemlerin
zamanlaması dikkatle planlanmalı” dedi.
“Çin ve Almanya 2030 stratejilerine
bağlı kalıyor”
Geçtiğimiz yıl Türkiye’de kamu tarafından açıklanan
strateji planlarında odak ve pilot sektör olarak seçilen
makine sanayiinin, bu dönemde mutlaka mücbir sebep
kapsamına alınması gerektiğine de dikkat çeken Karavelioğlu
şunları ifade etti:
“Makine imalatçıları, üretim ekosisteminde sanayi,
tarım ve hizmet alanlarındaki bütün sektörlerin tedarikçisidir
ve biz bu ekonomik bütünsellik içinde hiçbir
sektörün herhangi bir desteğin kapsamı dışında kalmaması
gerektiğine inanıyoruz. Küresel makine ticaretinde
rekabetin koşulları tamamen değişirken, kamu
stratejilerinin merkezinde odak sektör olan makine sanayiinin
ihtiyaçlarına da çok dikkatli ve özenli şekilde
yaklaşılması gerektiğini savunuyoruz.”
Çin ve Almanya’nın iki küresel güç olarak 2030 stratejilerine
bağlı kaldıklarını ve normalleşme sürecinde asıl
rekabet alanı olan makine sektörlerine destek verdilerini
belirten Karavelioğlu, “Uluslararası rekabet kızışıyor.
Çin ile ilk kapışma alanımız Avrupa pazarı olacak.
Bu süreçte kapasitelerini düşürmek zorunda kalan
firmalarımızın esnek ve kısmi çalışma imkânlarından
yararlanarak kadrolarını koruyacak olmaları önemlidir.
Firmalarımızın elinde tamamlamaları gereken uluslararası
taahhütler var. Mücbir sebep kapsamına alınmak,
teslimatlarda yaşanmakta olan gecikmeler nedeniyle
ileride doğacak hukuki süreçler için de gerekmektedir ”
“Tedarik zincirlerini gözden geçiren
Almanya ile yakın temastayız”
Pandemi sonrası normalleşme sürecinde küresel makine
ticaretinde Almanya’nın çok önemli bir rol oynayacağını
belirten Karavelioğlu şöyle konuştu:
“Makine sektörünün teknolojik lideri Almanya tam
kapasiteli üretime yeniden başladığı zaman, belli ürün
gruplarındaki pazarını Çin’e kaptırmamak için reexport
stratejisini güçlendirecek ve kendi üretmediği
makine ürünlerinin ithalatına öncelik verecektir. Biz bu
zincirde yer almanın önemine uzun zamandır dikkat
çekiyoruz. Almanya’da tamamına yakını açık tutulan
büyük işletmeler, tedarik zincirlerini gözden geçirmeye
çoktan başladılar. Hangi ülkede, hangi tedarikçi, ne
kadar sürede ihtiyacı karşılayabilir araştırması içindeler.
Burada Türkiye adına önemli fırsatlar var. Almanya’daki
temaslarımızı sürüyor, fuarların tamamına
yakınının iptal edildiği bu yıl hedef mecralarda tanıtım
çalışmalarına ve özellikle dijital etkinliklere büyük
önem veriyoruz.”
www.makinebirlik.com
www.metropoldergileri.com 53
HABER
54
OSBÜK aylık olağan yönetim kurulu toplantısına video konferans ile katılan
Antalya OSB Başkanı ve OSBÜK Yönetim Kurulu Üyesi Ali Bahar, KGF
destekli işletme kredisi için özel bankalarla acilen protokol yapılması gerektiğini
belirterek mesai mefhumu gözetmeden ve risk alarak işletmelerin ve
vatandaşların dertlerine çare olan kamu ve özel bankaların çalışanlarına
teşekkür etti.
KGF’DE
YETERLİ MESAFE
ALINAMADI
Antalya Organize Sanayi Bölgesi Başkanı
ve Organize Sanayi Bölgeleri Üst
Kuruluşu (OSBÜK) Yönetim Kurulu
Üyesi Ali Bahar, video konferans yoluyla
gerçekleşen OSBÜK Nisan ayı yönetim
kurulu toplantısında, Covit-19 salgınının
ekonomiye ve organize sanayi bölgesine
etkisi, hayata geçirilen düzenlemeler ile
sanayicilerin taleplerini dile getirdi.
ÖZEL BANKALAR İLE PROTOKOL
YAPILMALI
Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli
işletme kredisi konusunda bekledikleri
düzenlemelerin henüz hayata geçirilemediğini
belirten Başkan Bahar, “KGF
destekli işletme kredisi konusunda mesafe
alınamamış olması önümüzdeki en
önemli konulardan bir tanesidir. Sürecin
sadece devlet bankaları ile yürütülmesi,
yeterli değildir. Çünkü devlet bankaları
ellerinden geleni yapmasına rağmen
derde çare olamamaktır. Tüm dünyanın
etkilendiği küresel bir sorun karşısında
kamu bankalarının her kanala ulaşması,
çözüm sağlaması haliyle pek mümkün
değildir. KGF destekli işletme kredisi için
özel bankalarla hemen bu gün ya da en
geç yarın bir protokol yapılarak sanayicinin
ve iş dünyasının finansmana erişimi
kolaylaştırılmalıdır” dedi.
BANKALARIN FEDAKAR
ÇALIŞANLARI
Bankalarda aşırı talepten dolayı oldukça
yoğun mesailerin yaşandığına dikkat çeken
Başkan Bahar, “Bu süreçte tüm banka
çalışanlarının da sağlık çalışanlarımızdan
ayrı tutulmaması gerektiğini düşünüyorum.
Bankacı dostlarımız en az sağlık
çalışanlarımız kadar özverili davranıyor,
mesai mefhumu gözetmeden işletmelerimizin
yaralarına merhem olmak, vatandaşların
acil ihtiyaçlarını karşılamak için
gece-gündüz demeden çalışıyorlar. Hem
üretmeye devam eden iş gücümüz hem de
banka çalışanlarımız sağlık açısından da
önemli bir risk alarak sorumluluklarını
yerine getiriyor ve büyük bir teşekkürü
hak ediyor. Tüm kamu ve özel bankalarımız
ve çalışanlarının özverisi ile bu
krizden hep birlikte, alnımızın akıyla
çıkacağımıza inancımız tamdır” ifadelerini
kullandı.
www.antalyaosb.org.tr
www.metropoldergileri.com 55
KÖŞE
56
Mehmet Emin YILDIRIM
KOBİ Danışmanı -İhracat Destekleri Uzmanı
D E R G İ S İ
yildirim@iped.com.tr
YURTDIŞI TANITIM
DESTEĞİ
Sevgili okurlar,
Dokuz yılı aşkın bir süredir eğitim ve danışmanlık sektöründe faaliyet gösteren IPED Danışmanlık
Eğitim Ve Bilişim LTD. ŞTİ. olarak Metropol Dergileri vasıtası ile bilgi ve tecrübelerimizi firmalarımız
ile paylaşarak bu süreçte üreticimize güç katmayı amaçladık.
İhracatçı firmalarımıza yönelik destekler hakkında en merak edilen soruları yanıtlayarak konu hakkında
detaylı bilgi vermek istedik.
Yurtdışı Tanıtım Desteği Nedir?
Yurtdışı Tanırım Desteği; Ticaret Bakanlığı tarafından,
Türkiye’de üretilen ürünlerle ilgili olarak yurt
dışında gerçekleştirilen reklam, tanıtım ve pazarlama
faaliyetlerine ilişkin giderlere verilen destektir.
Kimler Faydalanabilir?
Türkiye’de sınaî ve ticari faaliyet gösteren şirketler
Başvuru Yeri Neresidir? Nasıl Gönderiyoruz?
Destek dosyaları bağlı bulunduğunuz İhracatçı Birlikleri
tarafından incelenmektedir. Dosyalarımızı
30.06.2020 tarihine kadar E-imzalı şekilde KEP (Kayıtlı
Elektronik Posta) üzerinden gönderiyoruz. Temmuz
ayından itibaren bakanlığın DYS (Dosya Yönetim
Sistemi) üzerinden gönderim yapılacaktır.
• İç ve Dış Mekanlarda Gerçekleştirilen
Tanıtım
Elektronik ekranlar
Billboard/pano/tabela
Bina/cephe/duvar/çatı reklamı
Durak/taşıtlarda yer alan reklam/giydirme
Totem Reklamı
Tanıtım Desteği Kapsamında Neler Vardır?
• TV ve Radyo
TV/Radyo reklamları
TV/Radyo programlarına sponsorluk
• İnternet
İnternet ortamında verilen reklamlar
Destek kapsamına alınan yurt dışı birimlerin
ya da yurt dışında tescilli markaların web sitesi tasarımı
Sosyal medya tasarımı
Online satış sitesi tasarımı
Sosyal medyada verilen reklamlar
Akıllı cihazlara yönelik uygulama giderleri
Arama motoru ve dijital platformlarda firma/
ürün/ marka tanıtımı
Yabancı dilde hazırlanmış dijital kataloglara
ilişkin giderler
• Basılı Tanıtım
Afiş/Broşür/ El ilanı
Gazete/dergi reklamları
Periyodik mağaza dergilerinde/kataloglarında
yer alma/reklam verme
Katalog/kartela
• Özel Tanıtım Giderleri
Online olanlar da dahil olmak üzere zincir
marketlerin raflarına girmek için bir defalığına mahsus
yapılan ödemeler (Listeleme bedeli)
Satışa konu olmayan ve üzerinde markanın yer
aldığı tanıtım malzemeleri
Ürünlerin satışa sunulduğu (üzerinde markanın
iletişimi yapılan) standlar/soğutucular
Tadım Aktiviteleri
Defile/show/seminer/konferans düzenleme
gideri
3 aya kadar geçici (pop-up) mağazacılık gideri
Halkla ilişkiler (PR) ajansı ücretleri/komisyonları
• Diğer Tanıtım Harcamaları
Toplu e-posta/SMS/MMS
Tanıtım filmi yapımı
Sponsorluk
Destek Oranları ve Miktarı Nedir?
Yıllık %60 oranında 250.000 ABD Dolar (4 yıl geçerli)
Başvuru Zamanı ve Süresi Nedir?
Yurtdışı tanıtım desteği her zamana açık olan başvuru
yapabileceğimiz bir destektir. Başvurumuzun geçerli
www.metropoldergileri.com 57
KÖŞE
58
sayılabilmesi için ödeme tarihinden itibaren 6 ay içerisinde
başvuru yapılmalıdır.
Paramız Ne Zaman Yatar?
Paranın yatması, başvuru yaptığınız birliğin yoğunluğuna
göre değişiklik gösterebilmektedir. Eksiksiz dosya
gönderiminizde ortalama 4 ay içerisinde geri dönüş
olmaktadır.
Vergi Borcumuz Var Desteğe Başvurabilir
miyiz?
Vergi borcunuzun olması desteğe başvuruyu yapmanıza
engel değildir. Başvurunun onaylanıp hak edişiniz
hesaplandıktan sonra vergi borcunuza kesilmektedir.
Başvuru Şartları Nelerdir?
Türkiye’de sınai ve ticari faaliyet gösteren şirket
olmanızın yanı sıra tanıtım yapmanız gereken ülkede
aşağıda ki şartlardan en az birini sağlamış olmanız
gerekmektedir.
İlgili ülkede biriminizin olması
Yurt içi marka tescil belgenizin olması ve ilgili
ülke ile alakalı da marka tescil belgeniz olmalı ya da
başvurusu yapılmış olmalı.
Başvuru Yol Haritası Nedir?
Aklınıza takılan tüm soruları yukarıda cevaplamaya
çalıştım, bu destekler sizlerin ticaretinizi, ihracatınızı
artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamanız için verilmektedir.
Başvuru yapmak gözünüzü korkutmasın!
Başvuru aşamalarını özetlemek gerekirse;
Tanıtım yapacağınız ülkeye karar verip başvuru için
şartları sağladığınızı düşünüyorsanız, tanıtım faaliyetini
gerçekleştirin, ödeme belgelerinizi, faturanızı ve
istenen diğer belgeleri hazırladıktan sonra eğer gerekiyorsa
ilgili ülke ticari ateşesine onay yaptırarak 6 ay
içerisinde tüm hazırladığınız belgeleri bağlı bulunduğumuz
ihracatçı birliklerine 6 ay içerisinde göndermeniz
yeterlidir.
www.iped.com.tr
E-mail: bilgi@iped.com.tr
www.metropoldergileri.com 59
RÖPORTAJ
60
Turkish Business
Team ile işlerinizi
kolaylaştırın…
TBT Turkish Business Team
Yönetim Kurulu Başkanı
Ramazan ARSLAN
Bir araya gelmenin bir başlangıç olmasının bilincinde, beraber çalışabilen güvenilir
ve samimi insanları bünyesine katan, üyelerini bir dünya markası haline getirme
hedefinden asla vazgeçmeyen en etkili Business Networking organizasyonu
olan Turkish Business Team’ı kurucusu Ramazan Arslan ile konuştuk.
TBT hakkında merak ettiklerimizi cevaplayan Arslan, Turkish Business Team’ı gerek
üyeleri gerek kuruluşu ile dünya markası haline getirmek için çalışmalarının var gücüyle
devam ettiğini dile getirdi.
“Öğrenmeyi bıraktığınızda, ölmeye başlarsınız!” mottosuyla hareket eden kuruluş üyelerine
kişisel eğitim hizmetlerinin yanı sıra iş geliştirme eğitimleri de vererek iş hayatına ve
kişisel becerilerine katkı sağlamaya devam ediyor.
Ramazan Bey okuyucularımız için
öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Ramazan Arslan, Konya Hadim’liyim.
Uzun yıllar Cihanbeyli’de tarım makineleri imal
eden Arslan Makina isimli bir iş yerimiz vardı, ancak
aile kararı ile 2007’de Konya Merkeze taşındık.
Aile şirketleri olarak; ARS Park, BRS Plastik ve
CRS Metal isimli 3 anonim şirketimizin olduğunu
söyleyebilirim. Sonrasında her aile şirketinin genelde
başına gelen kronik ayrılma hastalığı sorununu
bizde yaşadık. Firmalarımızdan BRS Plastiği kendi
bünyeme alarak aile şirketinden ayrıldım.
Hayata farklı bakan bir insan olmanın yanında,
hızlı kararlar alıp hızlı adımlar atan bir kişiyim.
Bu ayrılık sürecinden sonra yeni iş yerleri kurmaya
yeni yatırımlar yapmaya devam ettim. İkinci şirket
olarak Ümit Dış Ticaret firmasını kurduk. Ülkemizde
son üç dört yılda yaşanan iç piyasalardaki
daralmayı öngördüğümüz için böyle bir girişim
içerisinde bulunup ihracatta yaşanabilecek sorunları
önceden sezip tedbirimizi alarak şirketimizi
faaliyete geçirdik. Mevcut firmalarımız ile geçen
sene %98 oranında ihracat yaparak başarılı bir yıl
geçirdik. 30 ülkeye ihracat yapan bir firma haline
geldik. Genelde ihracat yaptığımız ülkeler; İngiltere,
İtalya, Malta ve Amerika gibi Avrupa ve Batı
ülkeleridir.
İhracat yaptığımız ülkelerin bizden talepleri,
istekleri bizlerin gelişimine katkı sağlarken, ürün
çeşitliliğimizde de artışa vesile oldu. Gelen talepler
doğrultusunda kendimizi, fabrikamızı, üretimimizi
şekillendirmiş olduk. Ümit Dış Ticaret ile ihracat
üzerine çalışırken farkına vardığımız eksiklerimizi
tamamlaya çalıştık. Bunun için öncelikle kalıp
atölyesi açtık. Çelik rotasyon kalıplarını dünya
standartlarında üreten Türkiye’deki tek firmayız.
Dünyada da bu konuda sayılı firmalardan olmayı
başardık. Kalıp ihracatı ile ihracatımız daha da
artmış oldu. Sonrasında CNC makinelerimizle
kalıphanelerimizi biraz daha büyüttük.
Doğanın bizlere sunmuş olduğu imkanları değerlendirmek
adına yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanılması zorunluluğunu ön görüp gelecek
yıllara yatırım olması amaçlı güneş paneli işine
girerek, Ram Solar adında bir firma kurduk. Bu
sayede geleceğin teknolojisine adım atmak istedik.
Bu konuda şimdilik çok iddialı değiliz ama
hedeflerimiz doğrultusunda bir girişimde bulunmuş
olduk bu konuda yeni yatırımlar planlıyoruz.
Hedefimiz; önümüzdeki süreçte önce Türkiye’de
sonra dünyada tanınan bir teknoloji firması olmak.
İleriki dönemlerde ev ve sokak aydınlatmalarının
bu paneller ile zorunlu hale dönüşebileceğini düşündüğümüzden
ve bu teknolojinin doğaya hiçbir
www.metropoldergileri.com 61
RÖPORTAJ
62
zararı olmaması yatırımımızı hızlandırmış oldu. Bu
konuda ki Ar-Ge çalışmalarımız devam etmekte.
TBT nedir? TBT- Turkish Business Team’ın
kuruluş sürecinden bahseder misiniz?
TBT bir dernek ya da bir vakıf değildir! TBT özel
bir şirkettir. TBT, Turkish Business Team adında
tüzel bir kuruluştur ve aynı zamanda TBT geçmiş
zamanlardaki güvene ve referansa dayalı ticaretin
kısaltmasıdır. Günümüz teknolojinin gelişmesi ve
nüfusun artmasıyla insanlar iş yapmak istedikleri
kişileri sosyal medyadan veya sanal dünyadan
araştırıyor. Biz ise insanları bir araya getirerek
tanışmalarına vesile olup sistemli ve düzenli olarak
ticaretlerini takip etmelerini, geliştirmelerini sağlamış
oluyoruz. Bunun yanı sıra planlı toplantılarla
sağladığımız eğitimlerle onlara destek olup para
ve dost kazanmalarını sağlamayı amaçlayan bir
şirketiz.
Turkish Business Team’ın kuruluş sürecini de aynı
fikirde olduğum sekiz on arkadaşımla bir araya
gelerek hiçbir siyasi bağlantısı olmayan, hiçbir dini
gruba bağlı olmayan, siyasetin, sporun, dini konuşmaların
yasak olduğu, sadece ticaretin ve ticari eğitimin
konuşulduğu bir platform oluşturmak istedik.
Araştırmalarımız sonucunda yabancı firmalarının
Türkiye’de bu tarz hizmetleri olduğunu öğrendik.
Bizler de bu sistemin milli bir sistem olmasını istediğimiz
için faaliyet veren firmaların franchising’i
olmak istemedik. Firma bilgilerini yabancı kaynaklı
şirketlerle paylaşmak istemememizin yanı sıra bu
kuruluşun bizi yansıtan bize özgü olmasını istedik.
Bu süreçte ilk olarak bazı arkadaşlarla çay toplantıları
gerçekleştirerek kuruluş sürecimize başlatmış
olduk. Sonrasında kurumsallaşma düşüncemiz ve
devlete katkımızın olması için faturalandırma sistemine
geçmemiz gerektiği için şirketimizi kurduk.
Kuruluş amacınız neydi ve bu amaçlara
ulaşabildiniz mi?
Kuruluş amacımız insanların ticaretten para kazanmaları
ve para kazanmalarını sağlayacak bir ortam
oluşturmaktı. Üyelerimize para kazanmalarının
yanı sıra işlerinin kolaylaşmasına da olanak sağlıyoruz.
Örneğin bir kişiye veya firmaya ulaşmak
isteyen yahut ticaret yapmak isteyen üyemiz grup içi
kanalları kullanarak isteğine daha çabuk ulaşıyor.
Biz aslında 40 kişilik bir grup değil 40 ailenin
dahil olduğu samimi, güvenilir kocaman aileler
oluşturma niyetindeyiz. Yurt dışında bunun örneklerini
görüyoruz, iş dünyası gruplarda, kulüplerde
bu güven ve samimiyetle 40 yıldır dostlukla ortak
şirketler kurarak işlerini geliştiriyor ve akrabalık
bağları kuruyorlar.
TBT’nın üyelerine sağlamış olduğu avantajlar
nelerdir?
İlk olarak grubumuz güvenebileceğiniz,tanımadığınız
minimum 40 iş insanı ile tanışmanıza vesile
oluyor. Üyelerimiz grup içindeki indirimlerden
faydalandığı için ihtiyaçlarını kuruluşumuz üyeleri
içinde daha uyguna karşılayabilmektedir. Faaliyet
yapabileceği, sosyalleşebileceği bir çevre sunmanın
yanı sıra üyelerimize sunmuş olduğumuz en önemli
avantaj para kazanmalarının kolaylaşmasıdır.
Her isteyen kişi TBT’ ye üye olabilir mi?
Üye olmanın şartları neler?
Her isteyen TBT’ye üye olamaz! Öncelikle bir
firmanın sahibi ya da yönetim kurulu üyesi olması
gerekmektedir. Ulusal şirketlerin Konya Bölge
Temsilcileri de üye olabilmektedir. Kişi öncelikle
bize başvurur ve başvurusu incelenir. Sağlam ve
güvenilir bir firma ise başvurusu onaylanarak ailemize
katılabilir. Üyeliğin devamında ise toplantılara
düzenli olarak katılma şartı aranmaktadır. Eğitimlerimizin
önemli olduğunu düşünmekteyiz ve bu
yüzden toplantılara üst üste 3 kez kendi veya vekili
katılmayan üyemizin üyeliği iptal edilmektedir.
Üyelerimizin grupta din, siyaset veya spor üzerine
konuşması yasak olup bunu kendilerine en başta
belirtmekteyiz.
TBT üye iş geliştirme toplantıları hangi aralıklarla
gerçekleşmektedir. Bu toplantılarda
ele alınan konulardan biraz olsun bahseder
misiniz?
Toplantılarımız haftada 1 olmak üzere Konya’daki 5
yıldızlı otellerimizden birinde gerçekleşmektedir. 3
hafta sabah bir hafta akşam yemekli olacak şekilde
düzenlenmektedir. Lakin grup üyelerimizden farklı
bir talep geldiyse bunu değiştirebilmekteyiz.
Toplantımız ilk olarak herkesin kendini ve firmasını
kendilerine verilen 1 dakikalık süre boyunca grup
üyelerine tanıtmasıyla başlar. Sonrasında gündemle
alakalı ya da ticari konularda bizi bilgilendiren, konusunda
uzman arkadaşlarımızı ve ya konuğumuzu
dinleyerek toplantılarımız devam etmektedir. Bunun
yani sıra mali müşavir arkadaşlarımız mali yönetmelikler
konusunda bizleri bilgilendirirken, avukat
arkadaşlarımız değişen yasa ve kanun konusunda
bilgi paylaşımlarında bulunurlar.
Üyelerimizin hafta içerisinde kendi aralarında en az
iki kişiyi ziyaret etmesi gerekmektedir. Bu ziyaretler
ve birbirlerine yapmış oldukları iş yönlendirmeleri toplantıda
ele aldığımız bazı konulardandır. Grubumuzun
ayrıca kişisel gelişim danışmanı mevcuttur. Danışmanımız
haftalık toplantılarımızda vücut dilinden ticari
yönlendirmelere kadar her konuda eğitim vermektedir.
Kimi zaman üyelerimize danışmanımız önderliğinde
konu anlatması istenmekte olup böylelikle üyelerimizin
sunum sunma yetkisini ve grup önünde kendini
ifade yetkisini arttırmayı hedeflemekteyiz.
www.metropoldergileri.com 63
RÖPORTAJ
64
İş geliştirme toplantılarına sadece üyeleriniz
mi katılmakta yoksa misafir
getirebilirler mi?
İş geliştirme toplantılarımıza sabit olarak her hafta
katılacak olan kişiler üyelerimizdir. Üyelerimizin
haftalık toplamda 5 misafir getirme hakları vardır
ve her hafta aynı misafirler katılamaz. Fakat öncesinde
genel sekreter arkadaşımızı arayarak bilgisini
vermeleri gerekmektedir. Misafirlerimiz geldikleri
zaman ortamı görür ve yer almak aramıza katılmak
isterlerse üyemiz olabilirler.
Covid 19 salgını nedeniyle iş geliştirme toplantılarınızda
iptaller oldu mu? Bu süreçte
iletişimi nasıl gerçekleştirdiniz?
Covid 19 salgını Dünya’yı ve Türkiye’yi çok ciddi
etkileyen sosyalleşmeyi önemli ölçüde engelleyen,
bir an önce düzelmesini, hayatın normale dönmesini
beklediğimiz bir süreç. Bu dönem bizleri derinden
sarsan bir olay olarak akıllarda kalacak.
İş geliştirme toplantılarımızın birebir yapılması
gerektiği için Covid 19 salgını süresince toplan-
tılarımıza ara verdik. Çünkü üyelerimizin sağlığı
bizler için önemli ve sağlık konusunda sıkıntı
çekmelerini istemiyoruz. Sosyal mesafemizi koruyarak
daha güvenli bir şekilde bire birde görüşmelerimize
zaman zaman devam etmekteyiz.
Turkish Business Team’in için gelecek
planlarınız neler?
Turkish Business Team için gelecek planlarımız
elbette mevcut. Büyük ve heyecan verici planlar
olduğunu söyleyebilirim. Turkish Business Team’i
gelecekte bir kulüp olarak düşünüyoruz. İleriki
dönemlerde sadece Konya’da değil önce tüm Türkiye’de
sonrasında tüm Dünya’da bir kulüp gibi
ya da iş adamları topluluğu gibi bir yapıya sahip
olmasını istiyoruz. Amacımız tüm dünya ile bağlantıyı
sağlamak, tüm dünya ile ticaret yapmaktır.
Ayrıca Türkiye’deki gruplar ile Dünya’daki grupları
tanıştırıp toplu organizasyonlar yapmak planlarımız
arasında diyebiliriz. Kuracak olduğumuz internet
sitesinde üyelerimiz kullanıcı adı ve şifreleri ile
siteye girerek tüm Türkiye’deki üyelerimize ulaşıp
ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir site yapmak
düşüncelerimiz arasında.
Tüm Dünya’da milyonlarca üyesi olan bir kuruluş
haline gelmek tek hayalimiz.
Son olarak neler
söylemek istersiniz?
Şahsım olarak söylemem gerekir ki TBT’yi kurarken
para kazancı gibi bir beklentim olmadı. Elbette
her şeyin bir getirisi olduğu gibi bu kuruluşun da
getirileri var. Maddi değil manevi beklentiler
oluşturdu. TBT sayesinde dostlar kazandım ve
birçok güvenilir kişi ile tanıştım. Arkadaşlarımın
desteği ile inşallah dünyaya açılıp ülkemize katkı
sağlamaya devam etmek istiyoruz. Şirketi ben
kurmuş olabilirim ama sahibi tek ben değilim.
Üyelerimiz ile beraber kararlar alıp beraber yönetiyoruz
diyebiliriz.
www.metropoldergileri.com 65
RÖPORTAJ
66
Kahvenin adı
damakların tadı…
Kimi zaman hatır için kimi zaman
huzur bulmak için yudumlarız
kahvelerimizi. Damaklarımızda
eşsiz bir lezzet bırakmasının yanı
sıra her anımızda bizlere eşlik
eder. Bol köpüklü kahvelerimizi
karşılıklı yudumlarken, Türk
kahvesinin bilinen markası olan
Has Kahve’yi HGS Firması Genel
Müdürü Adnan Şahin’le konuştuk.
Türk kahvesinde bilinenin dışında
yeni lezzetler sunan ve sunmaya
devam edeceklerini belirten
Adnan Bey, müşterilerine yeni
lezzetler sunmak için çalışmaların
devam ettiğini belirtti.
‘‘
Sizleri enfes lezzetlerle
buluşturmaya devam ediyoruz
Okuyucularımız için biraz kendinizi anlatır
mısınız?
1967 yılında Karaman Kazım Karabekir’de
doğdum. İlkokul ve Ortaokulu Kazım
Karabekir’de Liseyi Bursa Işıklar Askeri
Lisesinde okudum. 1989’da Kara Harp
Okulunu tamamladıktan sonra Muhabere
subayı olarak mezun oldum. Artvin’de ve
Eğirdir Dağ Komando okulunda görev yaptım.
1997 yılında Kombassan’ın bünyesinde işe başladım.
1997-2004 yılları arasında Afra’nın genel
müdürlüğünü, 2004-2007 yılları arasında ise
Kombassan Holding yönetim kurulu başkan vekilliği
yaptım.
2008 yılında kahve sektörüne ilk adımlarımı attım.
O yıldan beri bu sektörün içerisindeyim.Bunla
beraber Has kahve markasının doğuş yeri olan Aziziye
bölgesinde fabrika satış mağazamız ve Yeni Şekerciler
’de imalat tesisimiz mevcut.
Kaliteli bir kahvenin özellikleri nelerdir ve iyi bir kahveyi
nasıl anlarız?
Kahve Türkiye’ye yurtdışından gelen ülkemizde üretimi
olmayan bir bitkidir. Modern yaşamın en sevilen içeceklerinden
biri olan kahve, kahve meyvesinin çekirdeklerinden
üretilir ve ülkemize çekirdek halinde gelir.
Kahvenin kalitesini
çekirdeğinin büyüklüğüne, rengine ve
nemini kontrol ederek anlayabiliriz. İyi bir kahve iri taneli
olmalı ve çekirdek içerisinde nem olmalıdır. Ayrıca her
gelen kahve çekirdeği partisinde çekirdeği makinemizde
kavurarak kalitesini kontrol ederiz.
Bölgesinde kahve çekirdeklerimizi orta derecede kavurup
kahve severlere bu şekilde sunarız. Çünkü bölge olarak kahveyi
içerken ağzımızda acı bir tat bırakmasını sevmez yumuşak
içimli kahveleri tercih ederiz. Bunu bildiğimiz için
bizlerde orta derecede kahvelerimizi kavurup bu şekilde
müşterilerimize sunarız.
www.metropoldergileri.com 67
RÖPORTAJ
68
Kahve çeşitlerinizden bahseder misiniz?
Bizleri farklı tatlarla buluşturmak
için sürprizleriniz var mı?
Sadece Türk kahvesi ve türevlerini
üretiyoruz.Has Kahve 1952 yılından
beri Türkiye’de bilinen en eski kahve
markalarından birtanesidir.Uzun yıllar
klasik Türk kahvesi ürettikten sonra
toplumuzdaki gençlerin instantcoffee’ye
yönelmesi ile Türk kahvesini
çeşitlendirmek ve insanlara farklı tatlar
sunmak için çalışmalarımız başladı.
Has kahve olarak Türk kahvesinde
müşterilerimize 8 çeşit seçenek sunmanın
yanı sıra bu çeşitlerin her geçen gün
artacağının haberini verebilirim. Şuanda
Müşterilerimize klasik has Türk
kahvesinin yanında;
• Menengiç Kahvesi
• Has Special Osmanlı
Kahvesi
• Damla Sakızlı Türk
Kahvesi
• Çikolatalı Kahve
• Fındıklı Kahve
• Kakuleli Kahve
• Sütlü Kahve
• Dibek Kahvesi
Türk kahvesi çeşitlerimiz mevcut. Ayrıca Türk kahvesi haricinde
filtre kahve seçeneğimizle de hizmet vermekteyiz. Has
Kahve olarak Türk kahvesi için kahve çekirdeğimizi Brezilya’dan
filtre kahvemizi Kolombiya’dan getirerek hizmete
sunuyoruz.
Güllü kahve,Portakallı kahve ve hurmalı kahve yakın zamanda
müşterilerimize sunacağımız yeni tatlar arasında.
Şuanda bu konuda Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor.
Gıda teknisyenlerimiz ile laboratuvar ortamında damak
tatlarımıza en uygun en lezzet verici kahve çeşitlerini müşterilerimize
sunmak için çalışmalarımız devam etmektedir.
Bu aralar en çok tercih edilen kahve çeşidiniz hangisi?
Ebetteki en çok tercih edilen kahve çeşidimiz Klasik Türk
kahvesidir. Sadece Konya’da değil tüm Türkiye’de en fazla
tüketilen kahvedir.Bunun dışında Konya’daHas Special Osmanlı
Kahvesi çeşidimiz sunmuş olduğu lezzetten dolayı tercih
edilen diğer bir kahve çeşidimizdir. İçerisinde menengiç,
kakao, süt tozu, sıcak çikolata, damla sakızı, keçiboynuzu
var. Lezzetinin bozulmaması, damaklarda eşsiz bir tat bırakabilmesi
için içindeki mevcut ürünlerin oranlarını iyi analiz
etmek gerekir.
Sizin kahve tercihiniz hangisi ve kahvenizi nasıl alırsınız?
Biz kahve sektörünün içerisinde olduğumuz için elbette ki
kahvemi sade tercih ederim. Sade içilen kahve de lezzeti ve
kalitesi daha net anlaşılır. Ayrıca çekirdek halinde gelen kahveler
kavrulurken ve çekilirken de lezzetlerini test etmek için
tadına bakarım. Anlayacağınız kahveyi hem yerim hem de
içerim.
İyi kahve nasıl pişirilir?
İyi bir kahveyi pişirmenin püf noktaları elbette var.Buz gibi
suya kahvemizi kaç kişilik kahve yapacaksak o ölçüde ekleyerek
kısık ateşte köpürünceye kadar pişirmek gerekmektedir.Kahve
köpürdükten sonra karıştırıp tekrar köpürünce
üzerindeki köpük alınarak tekrar kaynatılarak servis edilmesi
gerekir.Tek kişilik bir kahve yapacaksak 7 gr kahve yeterli
olacaktır. Kahvenin 40 yıllık hatırı var derler ya, Has kahvenin
hatırı ömürlüktür.
www.metropoldergileri.com 69
RÖPORTAJ
70
Tarımsal faaliyetlerin ülkemizde
gün geçtikçe daha da
önem kazanması ve ülke ekonomisinde
büyük bir paya sahip
olması üreticiyi daha verimli ve
daha kaliteli üretim anlayışına,
tüketiciyi de daha sağlıklı ve
güvenilir ürünler tüketmeye
yönlendirdi. Üretici ve tüketici
ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak
konuyu işin ustasıyla
konuştuk.21 yıllık bilgisini ve
tecrübelerini bizlerle paylaşan
Eforganik Tarım’ın ortağı ve
Genel Müdürü aynı zamanda
Gübre Üreticileri, İthalatçıları
ve İhracatçıları Derneği (GÜİD)
Başkanı Metin Güneş ile tarıma
dair konuştuk. Sağlığımız
için sağlıklı ürünler tüketmenin
önemini vurgulayan Metin
Bey tarımın ülke ekonomisine
katkılarından bahsederken milli
tarım politikası oluşturulması
gerektiğini sözlerine ekledi.
‘‘Amacımız;
temiz çevre, güvenilir gıda
ve sağlıklı insan…’’
Gübre Üreticileri, İthalatçıları ve
İhracatçıları Derneği (GÜİD) Başkanı
Eforganik Tarım Genel Müdürü
Metin GÜNEŞ
Öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir
misiniz?
Konya doğumluyum. Öğrenim hayatımın tamamı Konya’da
geçti. Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
mezunuyum. Ticari hayatıma babam esnaf olduğu için
yaz tatillerinde onun yanında veya onun belirlediği
esnafların yanında çalışarak başladım. Çocukluğumdan
beri ticaretle uğraşıyorum, aktif ticari hayatıma
Reva Tarım ’da satış elemanı olarak başladım. Uzun
yıllar içinde bulunduğum şirketin grup şirketlerinde
hem ortaklık yaptım hem Genel Müdürlük görevine
kadar birçok biriminde görev yaptım. Eşim de benim
gibi ziraat mühendisi olup, kendine ait zirai ilaç bayisi
bulunmaktadır. Bir oğlum var. Akdeniz Üniversitesi
Ziraat Fakültesinde okumaktadır. Aile Boyu ziraat
mühendisiyiz. Rahmetlik dedemin tarlalarında harman
için yardıma gittiğim o zamanlar sevmediğim bir işi
bu kadar severek yapacağım hiç aklıma gelmezdi. 21
yıllık meslek hayatımda sektörün tek ve en önemli sivil
toplum kuruluşu olan GÜİD ( Gübre üreticiler, ithalatçılar
ve ihracatçılar derneği başkanı olmak benim için
ayrıca bir gurur kaynağıdır. Çalışmayı, kitap okumayı,
ailemle vakit geçirmeyi, sporun her dalıyla ilgilenmeyi,
bisiklete binmeyi güzel olan her şeyi seviyorum. Haksızlık
her kime yapılırsa yapılsın, karşısında dururum.
Çünkü adalet yoksa ahlak yoktur. Fenerbahçe kongre
üyesiyim. Fenerbahçe’nin de benim için ayrı bir tutku
olduğunu özellikle belirtmek istiyorum.
Kuruluş serüveninizi ve kurulma amacınızı
anlatır mısınız?
İyi bir grupta hem ortak hem genel müdür olarak
çalışırken, uluslararası şirketler de görev yapmak gibi
bir arzum vardı. Bir anlaşma da yapmıştım. Tam bu süreçte
arkadaşlarım kurmuş oldukları şirketlerine ortak
olmamı istediler. Böylelikle hiç düşünmediğim bir iş
olmasına rağmen Eforganik Tarım’ a ortak olmuştum.
Ortaklarım 2 ay sonra tüm sorunlarıyla beş kuruş vermeden
hiçbir sözlerini tutmadan çekip gittiler, önceki
şirketten zaten hiç ödeme yapmamışlardı. Öylece
kalakalmıştım ortada. Maceralı, meşakkatli gerçekten
zor bir başlangıç olmuştu ama artık başlamıştık. Gübre,
bitki besleme ürünleri pazarlama amaçlı yola çıkmıştık.
Bugün gübre konusunda üretim, ithalat ve ihracat
yapan bir firmayız. Bu gün Eforganik gübre sektörünün
en yenilikçi, önder firmalarından biridir. Eforganik
Tarım’ın ortağı ve Genel Müdürü olmaktan son derece
mutluyum.
www.metropoldergileri.com 71
RÖPORTAJ
72
Sektörünüzde sunmuş olduğunuz ürünler ve işlevleri
hakkında bizlerle neler paylaşabilirsiniz?
Gübre ile ilgili her türlü konuyla alakalı faaliyet
göstermekteyiz. Kimyasal, organik, sıvı, katı, suda
çözünür, granül, makro ve mikro besinli her türlü gübreyi
üretmekte, ithal etmekte ve ihracat yapmaktayız.
Ürettiğimiz veya ithal ettiğimiz tüm ürünlerde öncelikli
olarak sağlıklı nesiler için sağlıklı ürünler sloganıyla
hareket ederek çevre dostu ürünleri tercih ediyoruz.
Ürünlerimiz sayesinde birim alanda kaliteli ve yüksek
verim elde ediliyor. Firma olarak sektöre birçok ürünü
ilk biz getirmişizdir. Firmamız yeni ürünleri tanıtma ve
pazara sunma konusun da oldukça yeteneklidir.
Organik tarımda amaç nedir? Organik tarımın
avantajları nelerdir?
Organik tarım kimyasal tarım ilaçları ve gübreler ile
hormonların kullanılmadığı, organik ve yeşil gübrelerin
kullanıldığı doğal düşmanlardan faydalanılarak
bitki direncinin artırıldığı insan ve çevreye dost üretim
şeklidir.
Organik tarımı tarımla uğraşan herkes yapabilir
mi? Bunun için belli bir şart var mı?
Tarımla uğraşan her kişi, kurum, kuruluş tabii ki
organik tarım yapabilir. Ancak bunun belirlenmiş kriter
ve şartları vardır. Bu şartları yerine getiren herkes
organik tarım ile uğraşabilir. Kişi veya kurum öncelikle
üretici sertifikasyon veya kontrol kurumuna başvurur.
Başvurusu uygun bulunduğu zaman üreticinin öncelikle
sözleşmesi yapılır. Kontrol kurumu sonrası için
üreticiye bir kod numarası verir ve aynı zamanda bu
kod numarası ile birlikte sözleşme örneğini en geç bir
ay içerisinde organik tarımın yapılacağı il veya ilçe
tarım müdürlüğüne teslim eder. Böylelikle üretici kayıt
altına alınmış olur. İlk üç yıl boyunca rutin kontroller
ve takipler yapılarak zaman zaman kalıntı analizleri
yapılır. Üçüncü yılın sonunda şartlara uygun üretimi
gerçekleştiren üreticiye sertifikası verilir. Kişi organik
tarım faaliyetini bireysel olarak yapabildiği gibi bir
proje dahilinde de yapabilir. Üreticinin;
• Projeye uygunluğu,
• Mevcut tarımsal faaliyetleri,
• Girdi kullanım ve depolama koşulları,
• Toprak işleme ekipmanları,
• Ürün depolama olanakları,
• Hayvansal varlıkları,
• Dokümantasyonu,
• Sözleşmesi,
• Kodlaması,
• Ürün etiketlemesi,
• Eğitimi
uygun olmalıdır. Organik tarımın yapılacağı arazinin
sınır komşu arazilerde de kimyasal girdilerin kullanılmamasına
son derece dikkat edilmelidir. Çünkü sınır
komşu arazilerde kullanılan kimyasal girdiler rüzgâr ile
sıçrayarak organik tarım yapılan arazide ilaç zerresinin
kalıntı çıkmasına yol açtığı bilinen bir gerçektir.
Organik tarım da yapılan en büyük hatalar
nelerdir?
Organik tarımda yönetmeliklere üreticilerimiz tam
anlamıyla hakim değiller. Organik tarım yönetmelikleri
kapsamında kullanılabilen gübre ve zirai ilaçların
çoğu organik tarım alanlarında kullanılmıyor veya
bilinmiyor. Yönetmeliklerin müsaade ettiği bu ürünlerin
kullanılmaması verim kayıplarına yol açabiliyor.
Organik tarımda kullanılan gübre sadece hayvan
gübresi ve bitki atıkları olarak algılanmamalı, yönetmeliklerin
müsaade ettiği gübreler kullanılabilir. Hastalık
ve zararlılarla mücadele edebilmek için yönetmeliklerin
müsaade ettiği ürünler kullanılabilir.
Organik tarımın tarım ile uğraşanlara sağlamış
olduğu faydalar nelerdir?
Organik tarımın avantajları zaten amacıyla doğrudan
ilişkilidir. Yani organik tarımın temiz bir çevre, güvenli
gıda ve sağlıklı bir insan avantajı var. Ama bunun
yanında işin üreticiye kazandırdığı maddi boyutu da
elbette var. Organik tarım yapılarak üretilen sertifikalı
yani etikete sahip olan ürünler gerek iç pazarda gerekse
dış piyasalarda konvansiyonel tarım diye ifade
ettiğimiz kimyasal her türlü girdinin kullanıldığı tarım
modelinden fiyatı daha yüksektir.
Türkiye’nin organik ürün açısından ihracattaki
durumunu nasıl değerlendirirsiniz?
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı verilerine göre
Türkiye’de organik hayvancılıkla uğraşan çiftçi sayısı
179’dur. Arıcılıkla uğraşan çiftçi sayısı ise 322’dir. Organik
olarak üretilen et miktarı 2.605 ton iken organik
yumurta sayısı 58 milyondur
Türkiye’nin ihraç ettiği organik ürünlerde %32,1’lik
pay ile fındık ve fındık ürünleri öne çıkarken %24 ile
onu incir ve incir ürünleri, %16 ile kuru üzüm ve %14,1
ile kayısı ve kayısı ürünleri izlemektedir. Türkiye’nin
organik ürün ihracatının %18,4’ü ABD’ye, %17,2’si
Almanya’ya %14,7’si Fransa’ya, %13,6’sını Hollanda’ya
gerçekleştirilmektedir.
Ülkemizden ilk organik ürün ihracatı 1985 yılında
İzmir’den kuru üzüm ve kuru incir olarak yapılmıştır.
Tarım Bakanlığı’mızın resmi internet sitesinde organik
ürün ihracatımız 1999 yılında 11.141.761 kg ve
bunun parasal değeri 20.297.778$ iken 2003 yılında
21.083.351 kg’a yükselerek 36.932.995 $ kazanılmış
10.11.2008 verilerine göre 2007 yılında 9.346.676
kg’a gerilemiş ve bunun da maddi boyutu 19.359.321$
olarak hesaplanmıştır. 2010 – 2012 yılları arasında kötü
giden grafiklerimiz 2013 ve 2014’te Tarım Bakanlığı’ndan
elde ettiğimiz istatistiklere göre yükselişe geçmiştir.
2014 yılında 15.552.638 kg organik ürün ihracatı
yapılmış olup karşılığında 78.779.537$ elde edilmiştir.
Yalnız Tarım Bakanlığı’mız tarafından sunulan veriler
ile ihracatçı birliklerinin sunduğu rakamlar arasında
önemli farklılıklar olabilmektedir. Bunun da üç ana
sebebi vardır:
• Tarım Bakanlığı verileri işlenmemiş ürün değerlerini
yansıtırken ihracatçı birliklerince açıklanan veriler
işlenmiş ürün değerlerini yansıtmaktadır.
• Organik ürünlerin bir kısmı yurtiçi tüketime sunulmakta
ve bu miktar ihracatçı birliklerinin kayıtlarında
yer almamaktadır.
• Organik tarım ürünlerinin ihracatı kayıt altında
olmasına rağmen şirketler zaman zaman belirli periyotlarda
kayıt yaptırmamakta ve düzenli veri göndermemektedir.
Kıtalara Göre 2013 Yılı Organik Tarım Alanları ve Üretici Sayıları
**Türkiye’nin ihraç ettiği organik ürünler (2016) - Kaynak: TÜİK, 2017
Tüketici bir ürünün organik olup olmadığını
anlayabilir mi? Nelere dikkat etmeli?
Ürünün analizleri yapılmadan organik olup olmadığını
ne tadarak nede dokunarak anlaşılması mümkün değildir.
Halk arasında organik ürünlerin şekil itibariyle her
türlü kimyasal kullanılarak üretilen ürüne kıyasla çok
daha bozuk ve şekilsiz olduğu bilinir. Ancak organik
ürünler lezzet, koku ve aroma bakımından daha haz
vericidir. Bunun yanında ürünün kalıntı analiz raporuna
da bakılabilir. En azından kalıntının olup olmadığı
da rapora bakarak anlaşılabilir. Tabi konusunda bizler
gibi uzman meslektaşlarımız açısından bu inceleme
şekli daha kolaydır. Ülkemizde bu işi layıkıyla yapan
güvenilir ve ismen bilinen sertifikasyon kuruluşları
var. Bu kuruluşların verdiği etiketli ürünleri ancak biz
tüketiciler görerek gerçekten organik olup olmadığını
anlayabiliriz. Elbette ki sertifikası olmayan fakat ürünü
daha çok kazanmak adı altında sertifikalı ürün gibi
satan ya da organik üretim yapmayan kişilere sertifika
veren kuruluşlar muhakkak vardır. Bu yüzden önce
vicdanımız rahat bir şekilde, halkı aldatmamak adına
sorumluluk gerektiren bir iş olduğu bilincinde olmamız
gerekmekte.
Dünyada ve Türkiye’de yapılan organik tarımı
değerlendirirsek bu konuda neler söylersiniz?
Dünya’da organik tarım satışlarında Avrupa ve Kuzey
Amerika, öne çıkan ülkelerdendir. Asya ve
Afrika ise organik tarım ürünlerinin önemli üreticilerindendir.
Kişi başına en büyük organik tüketim
miktarında ise İsviçre, lider ülke konumundadır.
Organik tarım arazilerinde 461.396 hektarlık alan ile
Türkiye, dünya sıralamasında on dokuzuncu sırada yer
alırken en yüksek üretici sayısına sahip ülkeler arasında
altıncı sırada yer almaktadır. Türkiye’de organik
üretimde lider bölge ise Ege Bölgesi’dir.
Kaynak: FIBL ve IFOAM (2015) raporundan yararlanılarak oluşturulmuştur.
www.metropoldergileri.com 73
RÖPORTAJ
74
En Büyük Organik Tarım Üretici Sayısına Sahip 10 Ülke (2013)
Kaynak: FIBL ve IFOAM, 2015: 57, https://www.fibl.org/fileadmin/documents/shop/1663-organic-world-2015.pdf, (Erişim
tarihi: 10.02.2016).
Kişi Başına En Büyük Organik Tüketim Miktarına Sahip 10 ülke (2013)
Kaynak: FIBL ve IFOAM, 2015: 64, https://www.fibl.org/fileadmin/documents/shop/1663-organic-world-2015.pdf, (Erişim
tarihi: 10.02.2016).
Gübre bir bitkinin gelişim sürecine nasıl etki
eder? Tarımda tüm bitkilerde gübre kullanılabilir
mi? Gübrenin zararlı olduğu durumlar
var mıdır? Gübre kullanımının avantaj ve
dezavantajlarına değinmek istersek bu konuda
neler söylersiniz?
Gübre her bitkide kullanılmak zorundadır. Gübre yani bitki
besinleri bitkilerin tüm canlılarda olduğu gibi gıda ihtiyacını
gidermektedir. Her bitkinin gerekli verim ve kaliteye
ulaşması için topraktan kaldırması gereken besin maddelerine
ihtiyaç duymaktadır. Topraklarımızın hepsinde her
besin maddesi yeterince olmadığı için tarım yaparken gübre
kullanmak zaruridir. Her şeyin fazlasının zararlı olduğu
gibi gübrenin de fazla ve bilinçsiz kullanılmasının zararları
vardır. Gübrenin eksik veya yanlış kullanılması bitkinin
gelişim sürecini olumsuz etkilemektedir. Gübre kullanımı
bir program şeklinde yapılmalıdır. Öncelikle toprak analizi
yapılmalı, yetiştirilecek bitkinin verim hedeflerine göre bitki
besin ihtiyaçları hesaplanmalı, iklim ve sulama şartlarına
sayısı ve bu ürünleri ithal eden ve üreten firma sayısı
oldukça azdır. Bu ürünleri takip etmek için 1200
firmayı 40binden fazla ürünü takip sistemine dahil
etmek hem amacın dışına çıkmaya hem de gerçek
anlamda takip edilmesi gereken ürünlere gerektiği
kadar odaklanamamaya sebep vermektedir. Ülkemizde
gübre konusunda üretim, ithalat ve ihracat yapan
firmalar Tarım ve Orman Bakanlığından lisanslı,
her ürününe tescil alan kayıt altında olan firmalardır.
Güid üyeleri başta olmak üzere tüm sektör paydaşları
GTS sisteminin kolay uygulanabilir olmaması, kapasiteleri
fazlasıyla düşürmesi, maliyetinin çok yüksek
olması, gübre fiyatlarını artıracak olması ve tüm bu
zorlukların tarımı olumsuz etkileyeceği konularında
hem fikirdir. Tarım ve Orman Bakanlığımızdan
beklentimiz takip sisteminin eksik ve yanlışlarının
giderilerek sadece EYP kapsamında ki ürünlerde
kullanılmasıdır.
Sektöre yönelik amaçlarınız, projeleriniz
hakkında bilgi alabilir miyiz?
Firma olarak her zaman yenilikçi olduk. Birçok
ürünü ülkemizde ilk olarak üretip, ithal ettik. Her
zaman yeni teknolojilerle yepyeni ürünler üretmek
üzerine çalışmalarımıza devam ediyoruz. Yeni nesil
ürünler üreterek Avrupa başta olmak üzere tüm dünya
ile rekabet edecek düzeye gelmek hedefimizdir.
Tüm bunları yaparken sürdürülebilir tarımın parçası
olmaktan, sağlıklı nesiller için sağlıklı ürünler üretmekten
vazgeçmeyeceğiz. Son yıllarda özel gübreler
konusunda Türk firmaları atak yapmaktadırlar.
İspanya, Hollanda, İtalya ve Almanya gibi ülkelerin
pazarında söz sahibi olmaktadırlar. Firma olarak son
yıllardaki bu artışta bizde yerimizi alarak her geçen
gün ihracatımızı artırıyoruz.
göre gübreleme programı yapılmalıdır. Hazırlanan programa
göre 4D sistemine göre gübreleme yapılmalıdır. 4D besin
sistemi; Doğru miktarda, Doğru gübreyi, Doğru zamanda,
Doğru yere uygulamaktır.
Gübre takip sistemi nedir? Bu sistemin avantajlarından
ve uygulanma şeklini anlatabilir
misiniz?
Gübre Takip Sistemi 2017 Nisan ayında piyasaya arz edilen
gübrelerin takip edilmesine dair yayınlanan tebliğ ile gübre
sektöründe uygulanmaya başlanmıştır. Kısaca GTS dediğimiz
sistemde temel amaç EYP dediğimiz yani el yapımı patlayıcı
olarak kullanılan gübrelerin takip edilmesidir. Ancak
tebliğ tüm ürünleri takip edecek şekilde çıkmıştır. Ülkemiz
terörden çok çekti. Bu ülkenin şanlı bayrağının altında yaşayıp
terörle ilgili alınacak önlemlere destek vermemek gibi bir
durum asla söz konusu olamaz. EYP kapsamında olan ürün
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Tüm dünyayı kasıp kavuran Covid19 sürecinde
herkesin sağlığına dikkat etmesini rica ediyorum. Bu süreçte
tarımın ne kadar önemli olduğu, gıdanın en önemli konu olduğunu
ve tüm dünya ülkelerinin tarım konusunda atılımlar
yapmaya çalıştığını gördük. Ülkemiz tarım anlamında da
tam bir cennet. Ne yazık ki imara açılan tarım alanlarının
önemini geç anlasak ta sonrasında duyulan pişmanlık fayda
etmeyecektir. Dört mevsimin yaşandığı, hemen hemen her
ürünün yetiştiği, birçok üründe dünyanın en iyisi olduğumuz
gerçeğini bilerek tarımın kalkınması için el birliği ile çalışmak
zorundayız. Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi tarıma
elverişli her alan değerlendirilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığımız
önderliğinde, üniversiteler, tarımla ilgili STK’lar
ve özel sektör el ele vererek milli tarım politikası oluşturmak
zorunda. Ülkemizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün dediği
gibi “Tarım milli ekonominin temelidir. “
www.eforganik.com.tr
www.metropoldergileri.com 75
RÖPORTAJ
76
www.metropoldergileri.com 77
RÖPORTAJ
78
Teknolojide 3KA Farkı…
‘‘Kalitemizle memnuniyetin ötesinde,
müşterilerimizin güvenini kazanmaktayız…’’
Babalarından öğrendikleri güven ve dürüstlük
ilkelerini yaşam tarzı olarak benimsemiş olan 3KA
Grup emin ve sağlam adımlarla yoluna devam
etmektedir. Başarılarının sırrının %100 müşteri
memnuniyeti olduğunu dile getiren 3KA Grup
kurucularından Tahsin Oğuzhan Şahin ile teknoloji
üzerine konuştuk. Oğuzhan Bey sadece Konya’da
değil tüm Türkiye’de hatta dünyada 3KA Grup’ un
büyüme hedefleri doğrultusunda sağlam adımlarla
ilerlediğini sözlerine ekledi.
Öncelikle okuyucularımız için kendinizden bahsedebilir
misiniz?
1981 yılında Konya’ da doğdum. İlkokul, ortaokul ve
lise hayatımı Konya’da tamamladım. Anadolu Üniversitesi
İşletme Fakültesini halen okumaktayım. Küçük
yaşlarımda babamın siyaset hayatı başta olmak üzere
ticari hayatına özenle çalışması akranlarıma nazaran
şahsımda çok daha farklı bir enerji oluşturmaktaydı. Şu
anda halen bilinen eski Toptancılar Çarşısında, çocukluğum
dönemi ilk ticari başlangıcımdı. Bununla beraber
şehrimizde “Eski Garaj” tabiriyle bilinen Karatay
Belediye’sinin şuan hizmet vermekte olduğu noktada
birde süpermarketimiz vardı. Ticari ruhumun da
geliştiği dönemlerdi tabi o zamanlar. Hipermarketler,
süpermarketler şehrimizde yeni yeni halkla buluşuyordu.
Aile şirketimiz de yeni gelişmekte olan bu market
zincirlerinin halkalarından bir tanesi olmayı başarmıştı.
Perakende sektöründe de faaliyetimizle birlikte toptan
gıda sektöründe ivme kazanmıştık. Tabi 2001 krizinin
çoğu sektörü etkilemesiyle beraber bizim şirketimizde
de büyük bir kriz yaşanmıştı. Bizde 3 kardeş bir
araya gelerek, değerli büyüğümüz babamızın duaları
ve destekleriyle tam bu dönüm noktasında aile şirketimizin
seyrini değiştirerek günümüzde hızla gelişen
ve büyüyen teknoloji alanına “bilişim elektronik, bilgi
teknolojileri, bilgisayar sektörleri başta olmak üzere bu
sektöre 3KA A.Ş.’ yi kurarak (ÜÇ KARDEŞ) girmiş
3KA Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Tahsin Oğuzhan ŞAHİN
bulunduk. Aile şirketimiz 2. kuşak yeni yönetim, genç,
dinamik kadro ve babamızın tecrübeleriyle bu günlere
gelmemizi Allah nasip etti. 17 MAYIS 2020’ DE 18.
Yılımızı yeni ürünler ve uluslararası pazarda yerimizi
almak adına yeni girişimlerimizle bu günlere gelmemize
vesile olan değerli müşterilerimiz ve büyüklerimizin
duasıyla gelişerek sağlam adımlarla var olmanın
gururunu yaşayarak kutlamanın sevincinde olacağız
İnşallah.
3KA Grup olarak sunmuş olduğunuz hizmetler hakkında
bizlerle neler paylaşabilirsiniz?
3KA Grup olarak birbirinden farklı sektörlerde faaliyetlerimizi
sürdürmekteyiz. Bu sektörlerimizi de 3KA
Grup şirketi altında farklı şirketlere ayırmakla kurumsallaşma
sürecimizi başlatmış bulunmaktayız. 3KA
elektronik, bilişim, güvenlik, bilgi teknolojileri, bina
otomasyon ve yapı teknolojileri alanında başarılarını
sürdürerek, yurtiçi ve yurtdışı faaliyetleriyle istikrarlı
bir şekilde hedefleri doğrultusunda ilerlemenin haklı
gururunu yaşamaktadır. Ayrıca savunma sanayi,
robot teknolojileri, zırhlı balistik sistemler ve ürünler
konusunda da faaliyette bulunmaktadır. Diğer faaliyet
alanlarımızdan bir tanesi de gıda sektörüdür. Bu alanda
kurum ve kuruluşların yemekhane, catering, kantin
ve kafeterya işletmelerinde 30 yılı aşkın bir tecrübeyle
devam etmekteyiz. Faaliyet alanlarımızdan bir diğeri
de gayrimenkul yatırım danışmanlığı, emlak ve inşaat
sektörüdür.
Türkiye’de güvenlik sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülkemizde toplumumuz bu konuda yeterli bilince sahip mi?
Ülkemizde ve dünyada güvenlik sektörünü tek başına
ele almamız mümkün olmadığı gibi teknoloji dünyasının
elektronik ve mekanik donanımlarla da bütünleşmesi
sebebiyle geniş bir kategori de değerlendirmemiz
daha isabetli olacaktır. Globalleşen dünyada teknoloji
ve yan kolları gerek nüfus artışı gerekse coğrafi dağılımı
baz aldığımızdan büyümekte ve gelişmekte olan
süreçte pozitif olguları yanında negatif olgularında baş
göstermesiyle güvenlik teknolojileri sektörü hızla büyümektedir.
Elektronik bilişim bilgi teknolojileri yazılım
sanayi mekanik sistemleri de içine alarak mekatronik
teknolojilerinin pazarının doğmasına sebep olmuştur.
Bununla beraber yapay zekâ ve robotik kodlama unsurları
da teknoloji dünyasında akıl almaz bir halde genişlemesine,
yeni yetişmekte olan genç kuşakların geçmişe
nazaran daha avantajlı gelişmelerine vesile olmuştur.
Devletimizin de özenle üzerinde durduğu teknolojik
gelişmeler, savunma sanayi ve güvenlik bilişim bilgi
teknolojileri başta olmak üzere ülkemizde deha mucitlerin
ortaya çıkmasına ve Ar-Ge destekleriyle tüketen
değil üreten bir neslin infakına katkı sağlamıştır. Bugün
TEKNOFEST organizasyonuyla ülkemizin başarısı
dünya kamuoyu’nda takdirini toplamıştır.
Artık gerçekten eski Türkiye yok. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız
olmak üzere ülkemizin büyük adımlarla
“Teknoloji Devi “ ülkeler arasında anılmasına katkı
sağlayan tüm emeği geçenlere minnet ve şükranlarımızı
sunuyoruz. Devletimizin bilim, savunma sanayi ve
teknoloji alanında yapmış olduğu başarılardan örnek
alarak bizlerde 3KA grup altında gelişmekte olan ve
kendini sektörel anlamda daimi yenileyen teknoloji
dünyasında yerimizi her daimi korumaya özenle dikkat
etmekteyiz. 3KA grup olarak Ar-Ge yatırımlarımız
başta olmak üzere insana dayalı genç nesillerinde aktif,
dinamik, bilgi tecrübesiyle yeni kadroların yetişmesine
itinayla çaba sarf edişimiz tüm enerjimizle sürecektir.
Bilim ve sanayi teknolojisinin içinde bulundurduğu bu
büyük geniş yelpazeye sahip sektörlerde hizmet vermenin
mutluluğunu işimizi severek aşkla yaptığımızı
da söylemeden geçemeyeceğim. Yetişmekte olan genç
beyinlere seslenmek istiyorum; mühendislik fakülteleri
başta olmak üzere tüm eğitim kurumlarında okuyan
kardeşlerime tavsiyem hangi alanlarda okuyorsalar
başarılı olmak istiyorsalar muhakkak uygulamalı bir
eğitim müfredatından faydalanabilecekleri şekilde
kendilerine imkânlar oluşturmalıdırlar. Gerek fabrikalar,
yazılım şirketleri gerekse bizim gibi teknolojiye
hitap eden Ar-Ge yatırımları olan tüm şirketler kapılarını
sonsuz bir şekilde açmış bulunmaktadır. Şu an
ülkemizde ilgili ve yetkili oda, dernek, vakıf, STK’lar
bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktadırlar. Yetkili
merci ve üniversitelerle teknoloji ve sanayi alanında faaliyette
olan kurum kuruluşlarla da gerekli anlaşmalar
yapılmış olup ve imkânlar sunulmaktadır. Üretmeliyiz
ve daha çok çalışmalıyız.
Ülkemizde toplumumuz hızla gelişmekte olan teknolojiye
daha çok ev elektroniği ve asıl amacı haberleşme
aracı olarak gördüğümüz akıllı cep telefon ve tabletlerle
ilgilendiği istatistikler sonucu da maalesef gözden kaçmamaktadır.
Günümüz güvenlik, haberleşme, iletişim,
endüstri teknolojisinde IP, Wİ / Fİ, Wİ / MİX ve FİBER
OPTİK teknolojilerle gelişen sektörümüzde ülkemizde
denetleyici bir sistem bulunmamaktadır. Bu sebeple
merdiven altı diye tabir ettiğimiz eğitim, bilgi, tecrübesi
noksan sadece vitrinden ibaret teknoloji simsarları
da bu pazarda yanlış yönlendirmelerle de küçük veya
büyük projelerde büyük hasarlara tahribatlara sebep
olmaktadırlar. Milli servet ve milli sermayemizi oluşturan
firmaların bütçesine de kalitesiz ürünlerle, ucuz
diye tabir ettiğimiz satış sonrası hizmet sağlayamayan
müşteri memnuniyetsizliğine de yol açarak irtibat kurulmak
istendiğinde muhatabı bulunamayan bu tür aslı
ve ehli olmayan firmalardan uzak durmak gerekiyor.
3KA Grup olarak ilk önceliğimiz satış sonrası 7/ 24
kesintisiz hizmet anlayışıyla bu sektörde helal kazanç
düsturumuzla mükemmel müşteri memnuniyetine tüm
çalışanlarımızla prensip halinde uygulamamız başarı
yolumuzu açan en büyük anahtarımız olmuştur. Kriz
dönemlerinde dahi dürüstlük ilkesinden ödün vermeksizin
18. Yılımızın gururunu yaşamaktayız. Bu günlere
gelmemize vesile olan tüm kıymetli müşterilerimize,
dostlarımıza teşekkür ederiz. Son olarak belirtmek
isterim ki; teknoloji sektörlerimizden projelerinde teklif
www.metropoldergileri.com 79
RÖPORTAJ
80
istemek suretiyle piyasa araştırması yapan kurum,
kuruluş ve firmaların taahhütte bulunacak firmaların
referans listesini talep ederek irtibatlandırarak sorgulamaları
mağduriyet yaşamamaları açısından önem arz
etmektedir. Teklif istemek suretiyle tedarikte bulunulan
markaların ürünlerinin seri numaraları dahil marka,
model, kod numaraları bağlı olduğu yetkili distribütörlerden
sorgulatılması gerekmektedir. Günümüzde
her markanın model ve barkodu orijinalinden ayırt
edilemeyecek şekilde korsan olarak üretilmektedir.
Hizmetini ve ürün tedarikini dürüst ve doğru şekilde
yapan firmaların korunması açısından bu konuda hassasiyet
gösterilmesi bizleri mutlu edecektir. Ayrıca yetki
belgeleri, teknik servis belgeler ve yetkili bayi belgeleri
istenmelidir. Burada bu tarz açıklama yapma sebebimiz
kimseyi yermek veya lekelemek asla değildir. Sadece
art niyetli teşebbüslere karşı sektörden bir müteşebbis
olarak, doğru çalışan insanların haklarına zeval
gelmesini engellemek ve haksız kazanca, ranta mani
olmaktır. Teknoloji dünyası bilindiği üzere ağırlıkta
Çin piyasasının kontrolünde olması sebebiyle birçok
üründe aynı benzerlikte A-B-C vb. kalite sınıflandırması
yapılarak üretilmektedir. Toplumumuzda bunun
ayrımı yapılamamaktadır. Projeleri olanların çözüm
odaklı doğru adrese ve yetkili firmalara fiyattan ziyade
iş bitirme tecrübesi, profesyonel ekip ve satış sonrası
hizmeti baz alarak araştırma yapmaları yine iki taraflı
mağduriyetleri engelleyecektir.
Neden 3KA ? İnsanlar neden sizi tercih etmeli?
Firmamız AHİLİK adabıyla geçmişten bugüne büyüklerimizden
aldığı dürüstlük, cesaret ve nezaket
anlayışıyla hizmetini kesintisiz yarım asra yaklaşan
meşakkatli ve büyük emeklerle marka haline gelmeyi
başarmıştır. Bundan yola çıkarak büyümenin ve
daimiyetinin sağlayabildiğimiz bu uzun yolda Allah
izin verirse başta şehrimiz Konya olmak üzere ülkemiz
sınırları içinde ve uluslararası hedeflerimiz doğrultusunda
daha da büyüyerek TEKNOLOJİDE 3KA’ lite
sloganımızla hizmet vermeye devam edeceğiz. 3KA
Grup olarak tüm projelerde kesintisiz 7/24 hizmet anlayışıyla
tek tercih sebebiniz olabilir.
www.3kaelektronik.com.tr
RÖPORTAJ
İnsanın hayata
bakışını değiştiren
sağlıklı pozitif dokunuşlar…
Hepimizin duyduğu ama hakkında çok da fazla bilgi sahibi
olmadığımız yada kulaktan dolma bilgilerle öğrendiğimiz
bioenerji konusunu işin uzmanı Erol Konuk ile konuştuk.
Okuyucularımız için kendinizden
bahseder misiniz?
1951 Ankara doğumluyum. Üniversite
idari yöneticisi, ilaç firma bölge müdürü ve
Avrupa Birliği araştırma geliştirme uzmanı
olarak görevler yaptım. Şuan da Sağlık
Bakanlığı Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp
Komisyonu ve Çalıştay Danışmanı, Bioenerji
uzmanı ve eğitmeni olarak görevime
devam etmekteyim. Ayrıca İstanbul Aydın
Üniversitesinde de Bioenerji Eğitimleri
yapmaktayım. Tamamlayıcı Tıp ve Bioenerji
Pratisyenleri Derneği Genel Başkan
Yardımcısıyım. Rusya’da alternatif tıp bioenerji
eğitimi gördükten sonra Master Eğitmeni
sertifikasını aldım. Uluslararası Rusya
Alternatif Tıp Akademisi ve Kazakistan
Ruhsal Sağlık ve Psikoloji Bilimini bitirdikten
sonra Kozmik Enerji 1-2-3 dereceleri
eğitimini tamamladım. Avrupa Birliği
Sağlık Örgütü tarafından Tamamlayıcı Alternatif
Tıp Uzmanı diploması ve nişanını
aldım. Daha sonra Amerikalı Doktor Eric
Pearl’den The Reconnection ve Reconnective
Healing (Tekrar Bağlantı Enerji Şifası
ve Uygulaması Level I – II – III eğitimleri
ve diplomasını aldım. 33 yıldır Bioenerji
Uzmanlığı yapmaktayım.
Bioenerji nedir kısaca bahseder
misiniz?
Sinir sistemimiz, doğadaki enerji dengesine
uyum gösterecek şekilde programlanmış
olduğundan, dengenin bozulmaması için,
irademizin dışında reaksiyonlar gösterebilmektedir.
Ne yazık ki, yaşadığımız ortam
(hava kirliliği, hormonlu gıdalar, zararlı
elektromanyetik dalgalar, ozon tabakasının
delinmesi vs.) yaşam tarzımız ( aşırı
stres, dengesiz beslenme, spor yapamama)
ve öfke, korku, üzüntü gibi duyguları içimizde
bastırmamız, enerji dengemizi
ciddi şekilde bozabilmektedir.
Bu aşamada; bedenimizin dili olan
ağrı, uykusuzluk, çarpıntı, terleme,
daralma, sinirlilik, yorgunluk isteksizlik,
iktidarsızlık gibi şikâyetler
belirmeye başlar. Meydana gelen bu
rahatsızlıkların ana nedeni, vücudumuzdaki
bioenerji dengesinin bozulmasıdır.
Bioenerji kozmik bir hayat akımı demektir.
Bioenerji vücudu bir bütün olarak ele alıp
vücudu ruhsal, duygusal, fiziksel, düşünsel
ve zihinsel olarak güçlendirir. Dünyada ve
evrende her şey denge üzerine kurulmuştur
ve devamlı titreşim vardır. Bioenerji şifası
insanı ruhsal ve fiziksel olarak güçlendirir.
Bioenerjimizin dengede olması, sadece rahatsızlıkların
kısa sürede şifa bulması için
değil, aynı zamanda olabilecek rahatsızlıklardan
korunmak için de gereklidir. Bioenerjinin
amacı; enerji kanallarındaki tıkanıklıkları
ortadan kaldırmak ve enerjinin
doğal akışını tekrar sağlamaktır. Bu şekilde
sağlanan denge tamamen doğal olduğu için,
yan etkisi söz konusu değildir.
Bioenerji nasıl uygulanır?
Bioenerji seansında alet, ilaç, iğne, cihaz
kullanılmadan kişinin bedenine dokunulmadan
aktarılmasıdır. Bioenerjinin uygulanması
sırasında yapılan işlem vücudun
(fiziksel ve düşünsel bedeninin) negatif
enerji birikimlerinden temizlenmesinden
ibarettir. Rahatsız olan kişide rahatsız olan
bölgesinde ısınma, yanma, soğuma, karıncalanma
ve uyuşma olarak hisseder. Bioenerji
vücudu duygusal, zihinsel, ruhsal,
düşünsel ve fiziksel olarak dengelenmesini
yaptığı için kişinin rahatsızlıkları, alışkanlıkları,
öfkeleri, üzüntüleri, küskünlüklerinde
değişiklikler meydana gelmektedir.
Bioenerji seansının faydaları
nelerdir?
Bağışıklık sistemini güçlendirir. Hücrelerin
yenilenmesini sağlar. Vücuttaki kan dolaşımını
ve metabolizmayı hızlandırır. Kronik
yorgunluğu ortadan kaldırır ve ruhsal,
zihinsel durumu düzenler. Her türlü ağrıda
etkilidir ve vücudun bozulan fonksiyonlarını
düzenleyip vücut dengesini sağlar.
Uzaktan seans yapılabiliyor mu?
Bioenerjistin yanına seans için hastalık iş
ve zaman nedeni le gelemeyecek olan kişiler
hastanede ve yoğun bakımda yatanlar,
çalışanlar, izin alamayanlar ve yurt dışında
olanlar uzaktan bioenerji seansı alabilirler.
Uzaktan ve yakından aynı etki alınabiliyor.
Bioenerji seansı almak için ne yapmamız
gerekiyor?
İstanbul – Ankara – İzmir’de hizmet vermekteyiz.
Çağrı merkezi numaramızı arayabilirler.
Çağrı Merkezimiz: 0507 358 61 12
Web sitemiz: www.erolkonuk.com /
www.bioenerjiakademisi.com
E – Mail: eekonuk@hotmail.com
Siz bioenerji eğitim seminerleri
veriyor musunuz?
Biz Bioenerji eğitimleri veriyoruz Bioenerjist
olmak isteyen sertifikalı eğitim seminerine
katılıp kendilerine ailelerine ve yakın
çevrelerine faydalı olmak için arayabilirler.
www.metropoldergileri.com 81
PSİKOLOJİ
82
Duygu ÖZER
D E R G İ S İ
Uzm. Psk. Danışman
Belirsizlik ve yetersizlik
- Okullar açılabilecek mi?
- Tekrar işime ne zaman dönebileceğim?
- Sevdiklerime kavuşup ne zaman doyasıya sarılıp
sohbet edebileceğim?
- Peki, aşı bulunabilecek mi?
- Bu süreçte yaşadığım ekonomik kayıpları tekrar
geri kazanabilecek miyim?
Bu ve buna benzer pek çok soru var zihnimizde...!
Bizim neslimizin daha önce hiç karşılaşmadığı küresel
anlamda bir salgınla karşı karşıyayız. Dolayısıyla kendimizi
yetersiz hissediyoruz. Belirsizlik ve yetersizlik
birleştiği zaman kişide kaygı oluşturur. Kaygı ise bağışıklık
sistemini düşürür. Nasıl ki yediğimiz içtiğimize
dikkat ediyoruz gerekirse ek takviyeler alıyoruz, aynı
şekilde ruh sağlığımıza da gereken özeni göstermeliyiz.
Peki, bunun için ne yapmalıyız?
Kaygı ile baş etmede en etkili yöntemlerden birisi risk
faktörünü belirleyip buna uygun eylem planları hazırlamaktır.
Covid - 19 daki risk faktörleri kolay bulaşabilir
olması ve ölümcül olması. Bunun için sosyal izolasyon,
maske kullanımı ve hijyen kurallarına uymak. Aynı
zamanda güvenilir ve doğru kaynaktan bilgi almakta
kaygı seviyemizi azaltacaktır. Sağlık Bakanı ve Bilim
Kurulu’nun açıklamalarının dışında hiçbir bilgiye itibar
etmemek gerekir. Sosyal medyada sürekli felaket senaryolarına
maruz kalmak kaygı seviyemizi artıracağı için
bağışıklık sistemimizi olumsuz yönde etkileyecektir.
Dolayısıyla bağışıklık sistemi zayıfladığında hastalıklara
açık hale geliriz.
Duygu ÖZER
www.metropoldergileri.com 83
ARAŞTIRMA
84
TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın Yeni Raporu Yayınlandı:
“COVID-19 Salgınına Karşı
Türkiye’nin Direncini Artırmak”
TSKB Ekonomik Araştırmalar son raporunda COVID-19 salgınının dünya
genelinde yarattığı ekonomik sonuçlara ve önümüzdeki döneme ilişkin değerlendirmelerini
paylaştı. “COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini
Artırmak” başlıklı rapor, finansal kaynaklar dahil tüm imkanların esnek bir
şekilde kullanılmasının önemine dikkat çekerken, hızlı bir iktisadi iyileşme ve
sağlıklı bir finansman dengesi için çözüm önerileri sunuyor.
Bir sağlık sorunu olarak başlayan COVID-19
salgını, iktisadi, finansal ve sosyal yönleri
olan çok boyutlu bir küresel krize evrildi.
Böylesi kuvvetli bir belirsizliğin nasıl
yönetileceği sorusunun önemi ise gün geçtikçe artıyor.
Hazırladığı raporlarla Türkiye ekonomisine yol haritası
çıkaran Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB),
son raporunda COVID-19 salgınını ele aldı. Ekonomik
Araştırmalar departmanı tarafından hazırlanan
“COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin Direncini
Artırmak” başlıklı rapor, salgının derinleşen ekonomik
etkilerini ortaya koyarken, gelecek döneme de ışık
tutuyor.
Feridun Tur, Şakir Turan, Cem Avcıoğlu ve Gül Yücel
tarafından hazırlanan çalışma, Uluslararası Para
Fonu’nun (IMF), 14 Nisan’da yayınladığı ve ilk hasarı
ortaya koyan raporu hatırlatarak, 2020 içerisinde 170
IMF üyesi ülkede, kişi başına milli gelirin daralacağı
beklentisine dikkat çekiyor.
Türkiye için uygun fonlama
imkânlarıyla risklerin sınırlandırılması
mümkün
Rapora göre; Türkiye ekonomisinin, ihracat ve turizmden
dolayı COVID-19 kaynaklı gelişmelere duyarlılığına
paralel olarak, büyüme görünümü üzerindeki
aşağı yönlü riskleri de artıyor. Ancak uygun fonlama
imkânlarıyla finansal kanalların güçlendirilebilmesi,
dolayısıyla risklerin sınırlandırılması mümkün.
Raporda ayrıca önümüzdeki dönemde, şirketlerin arz ve
talep taraflı sorunların yanı sıra küresel değer zincirindeki
bozulmadan kaynaklı sorunlarla da karşılaşmaya
devam edeceğine işaret edilirken, şu ifadelere yer veriliyor:
“Bu nedenle şirketlerin mevcut işgücü ve üretimlerini
koruması, işletme sermaye ihtiyaçlarını makul maliyetlerle
karşılayabilme kabiliyetlerine bağlı olacaktır.
Finansal kriz dönemlerinde, şirketler işletme sermayesi
yönetimlerini iyileştirerek, dış finansman ihtiyaçlarını
azaltmaya çalışırlar. Ancak Covid-19 salgınının
tüketici güvenini kırılganlaştırırken tüm sektörlere
yaygın biçimde olumsuz etki etmesi, işletme sermayesi
yönetimindeki hedeflerin önünde engel teşkil ediyor.
Bu nedenle, şirketlerin somut bir ekonomik toparlanma
gerçekleşene kadar likidite sorunlarının çözümünde dış
finansmana başvurmaları olası görünüyor.”
COVID-19 öncesi dünyanın gerçeklerinin, COVID-19
sonrası dünyanın ihtiyaçları ile uyumlu hale getirilmesinin
gerekliliğine işaret edilen raporda, bu yöntemin
uygulanması gereken üç temel alan ise şöyle sıralanıyor:
“Değer zincirinin yaşanan küresel şokun getirdiği
olumsuz etkiden korunması, işgücü piyasasının korunması
ve desteklenmesi ve sanayi ve hizmetler sektörlerinin
dönüşümünün kurgulanması.”
Sıralanan bu alanlara uyumlu olarak şu prensiplerin
de planlama sürecine katılması öneriliyor:
• Her sektör ve sektör oyuncusu için sürdürülebilir
yatırım duruşunun desteklenmesi,
• Kapsayıcılık prensibi gereği en çok ihtiyacı olan
gruplara, en çok
ihtiyaçları olan
dönemde destek
verilmesi,
• Toplumsal
cinsiyet
dengesini gözeten
ve iyileştiren adımların
atılması,
• Proaktif
bir şekilde, iklim
risklerini dikkate
alan bir duruşla
planlamaların
yapılması.
COVID-19 Salgınına Karşı Türkiye’nin
Direncini Artırmak başlıklı raporda öne
çıkan diğer satır başları ise şöyle:
• Pandeminin doğrudan ve dolaylı etkileri
karşısında, hükümetlerin şirketlere destek olmak için
attığı adımlar üç başlık altında toplanabilir. Firmaların
nakit akımlarını iyileştirmek adına, hükümetlerin
%65’i finansal koşullarda gevşemeye giderken, %26’sı
firmaların mal ve hizmetlerine talebi canlandırdı.
Hükümetlerin %53’ü ise istihdam ve maaşlara yönelik
destek paketleri açıkladı ve devlete ilişkin ödemelerde
azaltıma ya da iptale gitti.
• Dünya çapında COVID-19’un etkilerini azaltmaya
yönelik çok sayıda finansman fırsatları sunuldu.
Bu fırsatlar, genel olarak işgücünün korunmasına ve
desteklenmesine ve küresel değer zincirindeki bozulmanın
olumsuz etkilerinden sakınılmasına odaklanıyor.
• Türkiye ekonomisinin, dış talep ve turizm
faaliyetlerine olan duyarlılığı artarken, COVID-19
kaynaklı gelişmelerin büyüme görünümü üzerindeki
aşağı yönlü riskleri artırdığı görülüyor. Bununla birlikte,
uygun fonlama imkânlarıyla finansal kanalların
güçlendirilmesi suretiyle bu risklerin sınırlanabilmesi
mümkün.
• Türkiye imalat sanayi katma değerinin %5’i
Çin’den gelen girdilerle yaratılmakta. AB ülkelerinin
imalat sanayi sektöründeki payı %6 dolayında. Bu nedenle,
önümüzdeki dönemde imalat sanayinin %10’undan
fazlasının
tedarik zincirlerindeki
aksamadan
kaynaklı olarak
girdi arzında sorun
yaşama riskiyle
karşı karşıya kaldığı
görülüyor.
• UNC-
TAD’a (2020)
göre Çin’den ürün
tedarikinde sorun
yaşanması durumunda
Türkiye’de
en çok etkilenecek sektörlerin tekstil, giyim ve otomotiv
olduğu görülmekte.
• Konu iklim sorumlu bir perspektiften değerlendirildiğinde
kalkınma bankalarının COVID-19
sonrası dönemin kurgulanmasında daha fazla ön plana
çıkabileceği görülüyor. Aynı bakış açısı, yerel ve
uluslararası kalkınma kuruluşları işbirliği ile pek çok
sektörde yeşil patika ile uyumlu yeniden yatırım ihtiyacının
var olduğuna da işaret ediyor.
• Tüm iktisadi oyuncuların iş yapış şekillerini
ve karar alma mekanizmalarını yeniden gözden geçireceği
bu dönemde, sektörler için de dönüşüm kaçınılmaz
olacak. Bu dönüşümü düşünürken, iki nokta öncelikli
olarak karşımıza çıkıyor: Firmaların, yeni döneme
uyum sağlamak için yelpazelerini genişletmeleri ve bugüne
kadar uyguladıkları iş pratiklerini dönüştürmeleri.
Raporun tamamına linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.tskb.com.tr/i/assets/document/pdf/TSKB_COVID-19_200420.
www.metropoldergileri.com 85
RÖPORTAJ
86
‘‘Futbol akıl ve
yetenek işidir…’’
16 yıllık profesyonel futbol hayatının bilgi birikimini ve tecrübelerini paylaşmak için Fenerbahçe
Kadıköy Spor Okullarını kuran kulüp sahibi Özgür KANYILMAZ ile spor ve spor
kulübü üzerine konuştuk. Sporun her yaşta önemli olduğunu vurgulayan Özgür Bey
spor yapan çocukların daha sağlıklı ve daha özgüvenli olduklarını belirtti.
Öncelikle okuyucularımız için
kendinizden bahseder misiniz?
1976 yılında İzmir’de doğdum. İlkokul
öğrenimimi Uşak’ta tamamladıktan
sonra ortaokul ve lise öğrenimime
Konya ‘da devam ettim. Üniversite tercihimi
de Konya’dan yana kullanarak
Selçuk Üniversitesi’nden mezun oldum.
İlk üniversitemi bitirdikten sonra 2.
Üniversite için Avusturalya’ya gittim
ve Sydney’de eğitimimi tamamladım.
Beden Eğitimi öğretmeniyim. Memur
bir babanın evladıyım. 4 kardeşiz ve tek
erkek evlat benim.
13 yıl Türkiye’de 4 yıl da yurt dışında
profesyonel olarak futbol oynadım.
Spora olan merakınız nereden
geliyor?
Spora olan merakım İlkokul zamanından
başladı. 7,8 yaslarından itibaren kar
kış demeden okulda, dışarda devamlı
futbol maçı yapardım.
Kadıköy spor okulu kuruluş sürecinden
biraz bahsedebilir misiniz?
16 yıllık profesyonel futbol hayatımdan
sonra 2012 yılında sporcu yetiştirmek,
kazandığım bilgileri paylaşmak adına
spor okulu açmak istedim. Önce Fenerbahçe
spor okullarını açarak girişimde
bulundum. 1 yıl sonrada Kadıköy Spor
Kulübü adı altında bir kulüp kurdum.
2013 de kurmuş olduğumuz Kadıköy
Spor Kulübü Fenerbahçe okullarımızda
yetiştirdiğimiz çocukların müsabakalarda
görev aldığı kulüp ismidir.
Biraz da tesisleriniz hakkında bilgi
verir misiniz?
Maalesef henüz kendimize ait bir tesisimiz
yok. Şuada kiralama seklinde ilerliyoruz.
Hafta sonları kapalı halı sahada,
hafta içi de akşamları Gençlik Spor Mü-
dürlüğüne bağlı sahada çalışıyoruz.
Eğitim faaliyetleriniz hakkında
neler söylemek istersiniz?
Eğitim faaliyetlerimiz hafta sonları ve
hafta içi olmak üzere 12 ay boyunca devam
etmektedir. Spor okulumuzda eğitimler
hafta sonları yaş gruplarına göre
belirlenip bu doğrultuda değerlendirme
yapılmaktadır. Hafta sonu gruplarında
yetenekli gördüğümüz sporcularımızı
hafta içi büyük sahaya antrenmanlara
davet ediyoruz. Büyük sahada hafta
içi yapmış olduğumuz antrenmanların
daha profesyonel ve daha yorucu olmasının
sebebi sporcularımızı Kadıköy
Spor Kulübü adı altında müsabakalara
hazırlamamızdır.
Velilerle iletişiminiz nasıl, çocuklarının
spor yapmaları konusunda
destek veriyorlar mı?
Velilerimizle uyum içerisinde olmaya
çalışıyoruz. Kışın soğuk havadan dolayı
bazen kısa süreli çözülmesi kolay
sorunlar yaşayabiliyoruz. Kayıt için
gelen velilerimize öncelikle çocuklarının
sporcu kişiliği kazanmalarına
destek olduğumuzu ve eğitimin spordan
önce geldiğini vurguluyoruz. Ders
çalışmayan ya da evde olumsuz hareket
sergileyen sporcumuz için velilerimizle
sorunu bulup çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Sporcularımıza önceliklerinin ilk
olarak davranışları
olduğunu
daha sonra
eğitimlerine
önem vermeleri
gerektiğini
belirtiyoruz.
Yapmış
o l d u ğ u m u z
antrenmanların
davranış
ve eğitimden
sonra geldiğini
hissettirmeye
çalışıyoruz.
Bu şartı yerine
getiremeyen
önceliklerinin
bilincinde olmayan
sporcumuzu
kimi
zaman antrenmanlara
dahil
etmiyoruz.
Sporda yetenekli
bir
çocuk ama
ailesi tarafından desteklenmiyor
bu gibi durumlarda nasıl bir yol
izliyorsunuz?
Bazen çok yetenekli çocuklarla karşılaşıyoruz.
Sporu sevmelerine yetenekli
olmalarına rağmen ya yetenekli olduklarının
farkında olmuyorlar ya da aileleri
sporda vakit geçirmelerini istemiyor
çocuklarının yeteneklerine inanmıyor.
Bu gibi durumlarda öncelikle çocuğun
yetenekli olduğunun farkına varması
kendine güveninin artması için elimizden
gelen tüm desteği sağlıyoruz. Sonrasında
ailesi ile birebir görüşmeler gerçekleştirerek
derslerini aksatmayacak
bir şekilde planlama yapıyoruz. Kimi
www.metropoldergileri.com 87
RÖPORTAJ
88
zaman antrenmanlara maçlara biz götürüp
getiriyoruz.
Velilerimiz özellikle annelerimiz çocuklarına
kıyamadıkları için en ufak
bir olumsuzluktan etkilenip çocuklarını
göndermiyorlar. Futbol sert bir spor
hastalanma yada sakatlanma anneyi
olumsuz etkiliyor. Fakat araştırmacılar
düzenli spor yapan çocukların kışın
daha az hastalandığını ve bağışıklık
sistemlerinin güçlendiğini ve derslerinde
daha başarılı olduklarını yaptıkları
araştırmalar sonucu söylüyorlar.
Sizi tercih eden çocuklar ve ailelerine
ne gibi imkanlar sağlıyorsunuz?
Süslü laflarla ne çocuklarımızı ne de velilerimizi
kandırmak gibi bir niyetim yok.
Biz bizi tercih eden çocuklar ve ailelerin
her zaman yanındayız. Hem çocukların
eğitim hayatlarına başarı ile devam etmelerini
sağlayıp hem de yeteneklerini
ortaya çıkarıp geliştiriyoruz. Ailelerinde
çocuklarına inanmalarını sağlıyoruz.
Kim bilebilir belki de geleceğin ünlü futbolcusu
sizin çocuğunuzdur.
Konya’nın spor altyapısı açısından en
büyük ihtiyacı nedir size göre? Spor
okulu olarak hedefleriniz neler?
Türkiye’de altyapıya çok önem verilmiyor.
Hazır sporcular ya da yurt dışından
sporcular transfer ediliyor. Kulüpler çok
zor şartlarda devam edebiliyor. Çoğu
altyapı kulübü de ekonomik nedenlerden
dolayı kapanıyor. Düzenli ve başarılı
altyapılara Türkiye Futbol Federasyonu
her yılbaşında 30.000 bin TL’lik
para yardımı yapsa inanın daha güzel
şeyler olur.
Fenerbahçe Spor Okulları ve Konya
Kadıköy Spor kulübümüzün hedefi vizyonu
öncelikle karakterli iyi sporcular
yetiştirmek. Sonrada onları daha iyi
kulüplere transfer etmektir. Bu güne kadar
birçok çocuğumuzu da profesyonel
takımların altyapısına verdik. Profesyonel
olan sporcumuzda oldu. Milli takıma
giden sporcularımızda oldu. Emeğimizin
karşılığını bu şekilde almak
bizleri çok mutlu etti.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Buradan velilere sunu söylemek istiyorum;
Spor çok önemli çocuklarımızı
kotu alışkanlıklardan uzak tutar kişilik
kazandırır sağlıklı olmalarını sağlar
vücut dirençlerine güç katar paylaşmayı
öğrenirler, sosyal olurlar.
Lütfen çocuklarımızı sevdiği bir spora
yazdıralım ve destekleyelim…
www.metropoldergileri.com 89
KÖŞE
90
Dyt. Büşra SÖYLEMEZ
D E R G İ S İ
SÜRDÜRÜLEBİLİR
BESLENME
Günümüzde artan nüfus ile birlikte besine olan ihtiyaç artmış
durumdadır. Fakat dünyadaki kaynakların azalması,
bilinçsiz bir şekilde artan tüketim ve besin israfları bizden
sonra gelecek nesilleri tehlikeye atmaktadır. Sürdürülebilir beslenme, gelecek nesiller için gıda ve
beslenme güvencesine katkısı olan düşük çevresel etkili beslenme şeklidir.
GIDA ÜRETİMİNİN ÇEVRESEL
ETKİLERİ
Besin üretimi ve tüketimi çevresel
bozulmanın temel nedenleri arasında
yer almaktadır. Tarımın, küresel toprak
kullanımının %48’ini kapsadığı
belirtilmekte ve sera gazı oluşumunun
%30’u tarımsal faaliyetlerden kaynaklı
oluşmaktadır. Hayvansal üretim ise
dünya karasal alanlarının %30’unu
kaplamakta ve toplam sera gazı oluşumunun
%25-40’lık bir kısmına neden
olmaktadır.
SAĞLIKLI VE SÜRDÜRÜLEBİ-
LİR BESLENME İÇİN NELER
YAPMALIYIZ?
BESİNLERİ İSRAF ETME!
Yaşadığımız gezegende 820 milyon
açlıkla mücadele ederken diğer tarafta
aşırı kilo ve obeziteden dolayı ölüm
oranları artmaktadır. Beslenmemizdeki
bu dengesizlik ihtiyaç duyduğumuzdan
daha fazla besin üretimine neden olmakta
ve besin israfını arttırmaktadır.
Avrupa’da her yıl yaklaşık 88 milyon
ton gıda atılmaktadır. Gıda zincirinin
üretim, işleme, depolama, satış gibi tüm
aşamalarında ve son tüketicide israf
gerçekleşmektedir. Hatta yeşil sebzeler
tüketicinin karşısına çıkana kadar yaklaşık
%45’lik bir kayba uğramaktadır.
Neredeyse üretilen mahsülün yarısı
daha sofraya ulaşmadan yok olmaktadır.
Sadece bu da değil, boşa gitmesin
diyerek tüketilen yemek bile israf olarak
kabul edilmektedir çünkü vücudumuzun
ihtiyacından fazlasını almak da
israfın nedenlerindendir.
Bu israfın önüne geçebilmek için gıda
kayıplarının ve atıkların azaltılmasına
yardımcı olabilecek bir yöntem izlenmesi
gerekmektedir. Böylelikle artan
gıda talebi sağlıklı ve sürdürülebilir bir
şekilde karşılanacaktır.
BESLENMENİ DÜZENLE!
Araştırmalar diyet değişikliğinin besin
sistemlerinin sürdürülebilirliğini
arttırmanın en güçlü yollarından biri
olduğunu göstermiştir. Tabiki her birey
için genelleyebileceğimiz bir beslenme
şekli bulunmamaktadır fakat beslenme
alışkanlığımızda yapacağımız küçük
değişiklikler bile sürdürülebilir beslenme
için katkı sağlayacaktır.
Özellikle iç anadolu bölgesi olarak beslenme
kültürümüzde et büyük bir yere
sahiptir. İşe bunu değiştirerek başlanabilir.
Hayvansal gıdaların üretimi bitkisel
gıdaların üretiminden daha fazla
kaynak gerektirmektedir (üretim birimi
başına toprak kullanımı, su tüketimi ve
CO2 emisyonu gibi). Bunun bir sonucu
olarak da çevreye olumsuz etkileri daha
fazladır. Sadece bitkisel kaynaklı beslenmek
de bir çözüm değildir. Önemli
olan et, süt ürünleri, yumurta gibi hayvansal
kaynaklı gıdaları israf etmeden
ve ihtiyacımız kadar tüketmektir. Bunun
yanında bitkisel besinlerden ağırlıklı
beslenmek sürdürülebilir beslenme
için ve genel sağlık durumunu iyileştirmek
için(tansiyon, kolesterol, kanser
vb) çok iyi bir seçenek olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Vücudumuzun ihtiyacı kadar besin tüketmek,
yediğimiz öğünlerde tabağın
yarısını sebze ve meyvelerden, kalan
yarısını çoğunlukla bitkisel protein
kaynakları ve tam tahıllardan oluşacak
şekilde tercih etmek gibi küçük adımlar
beslenmenin küresel boyutta çevresel
sonuçlarını önemli ölçüde değiştirebilir.
www.metropoldergileri.com 91
RÖPORTAJ
92