İSLAM MEDENİYETİ VE FUAT SEZGİN PROJESİ

Education Education

01.04.2020 Views

İslam Medeniyeti ve Fuat Sezgin Projesinin önemli merkezleri haline gelmişlerdir. Günümüzanlamında tıp fakülteleri ve hastanelerkurulması da bu dönemde gerçekleşmiştir. Yinebu dönemde Süryanice ve Farsça yazılmış tıbbieserler tercüme edilmiştir. Bu çeviri faaliyetlerindeIrak toprakları üzerinde yaşayan Cündişapûrtıp ekolüne bağlı olarak yetişmiş Nastûrî hekimlerinkatkısı büyüktür. Aynı zamanda din adamıolan bu Nastûrî hekimler Sâsânîler dönemindeİran dillerine ve Süryaniceye çevrilmiş olan antikYunan, Roma ve İskenderiye tıbbına ait kitaplarıArapçaya tercüme etmişlerdir. Bu tercüme faaliyetlerininneticesinde tıp, eczacılık ve toplumsağlığı gibi alanlarda büyük bir ilerleme kaydedilmiştir.Abbasîler döneminde tıp alanında yaşananbu gelişmeler neticesinde Antik Yunan,Roma ve Mısır tıp anlayışları İran ve Hind tıbbıylabirleşerek yeni bir sentez oluşturmuştur.Yunanistan’dan Suriye’ye geçen tıbbi eserlerbaşlangıçta Süryanî diline, ardından Arâmiceve Arapçaya aktarılarak Bağdat, Kahire ve Kurtubagibi bilim-kültür merkezlerine ulaşmıştır.İspanya Yahudileri de bu eserleri Latinceye tercümeederek Batı dünyasına aktarmıştır. İslamdünyasında tıp alanında yaşanan bu gelişmelerneticesinde birer tıp otoritesi olarak kabul edilenönemli bilim insanları yetişmiştir. Bu dönemdeİslam coğrafyasında eserleri yüzyıllar boyuncaBatı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulanSâbit b. Kurre, Ebû Bekr er-Râzî, Ali b. Abbasel-Mecûsî, İbnü’l-Cezzâr ve İbn Sînâ gibi büyüktıp otoriterleri yetiştirmiş bulunuyorlardı.İslam dünyasında VIII. yüzyıldan itibaren tıp alanındayaşanan bu gelişmeler neticesinde ilaçlarve eczacılık alanıyla ilgili de birçok eser yazılmayabaşlanmıştır. İslâm etkisi altında eczacılıkbilimi (farmakoloji) tıptan ayrıldı ve bir meslekolarak yeni bir statü kazandı. Emevîlerden Halidb. Yezid, İskenderiye’deki Yunan Okulu’nun ilaçhazırlama yöntemlerini öğrendi ve bunu İslamdünyasına kazandırdı. Ayrıca bu disipline, Cafer-iSâdık, Cabîr b. Hayyân, el-Kindî ve er-Razîgibi dönemin önemli bilim insanları da katkı bulunmuşlardır.Abbasi Halifesi Me’mûn, ilâçlarındevlet kontrolü altında yapılması ilkesini getirerektıp ve eczacılık alanına önemli bir katkı sağlamıştır.Müslüman bilim adamlarının çalışmalarına örnekolarak el- Kindî birleşik ilâçlar konusundada Kitâbü’l-Akrâbâzîn’i yazmıştır. İbn Sînâ’nınel-Kānûn Fi’t-Tıb adlı eserinin ikinci kitabında alfabetikolarak 800’ün üzerinde ilâca yer verilmiştir.Bîrûnî de “Kitab el-Saydala” adlı eserinde ilaçyapımında kullanılan 720 bitkisel hammaddeolan drogları alfabetik sırayla açıklamıştır. AyrıcaBîrûnî, eczacılığın babası olarak kabul edilmişve yazmış olduğu bu eserinde eczacılık mesleğinitarif ederek eczacının görevlerini açık bir şekildebelirtmiştir. Dönemin önemli bir ilim, kültürmerkezi olan Kurtuba ‘da dünyaya gelen Zehravî’ninyazmış olduğu “Kitâb et-tasrif adlı eserinde,basit ve mürekkep ilâçlar ve hazırlanması,bitkisel ve hayvansal gıdaların ve basit ilâçlarınözelliklerinden madensel, bitkisel ve hayvansal14

İslam Medeniyeti ve Fuat Sezgin Projesiilâç tabletlerinin yapımına kadar pek çok makaleyeyer vermiştir. Farmakoloji alanında yapılankimyasal araştırmaların ilerlemesi sonucunda dalüks boya ve parfüm türleri de çeşitlilik kazanmıştır.Bu dönemde doğuda Bağdat, batıda iseKurtuba iki önemli tıp merkezi hâline gelmiştir.Osmanlı döneminde ise bugünkü anlamda eczanelerinkuruluşu XVIII. yüzyılın ortalarından itibarenbaşlamıştır.4. Musiki ve Farklı Disiplinlerİslâm dünyasında musiki sistemindeki teorik yapıVIII-XIII. yüzyıllarda gelişerek Endülüs’ten Çin’eve Orta Afrika’dan Kafkaslar’a kadar geniş biralanda yaygınlaşmıştır. Bu bilgilerin Ortadoğucoğrafyasına ulaşmasında İskenderiye, Antakya,Harran ve Urfa gibi İlkçağ’ın önde gelen bilimmerkezlerinin büyük rolü olmuştur. İslâmiyet’inbölgede yayılmasından sonra İskenderiye’ninyanı sıra Anadolu, Suriye, Irak ve İran’da birçokilim merkezi Müslümanların eline geçmiştir. İslâmdünyasında ilk musiki nazariyatı çalışmalarıEmevîler ve Abbâsîler devrinde başlamıştır.İslâm dünyasında musiki çalışmalarının teori vesazlarla ilgili olarak yoğunlaştığı söylenebilir. İlkİslâm filozofu olan Ya‘kūb b. İshak el-Kindî, Arapmusikisinde ilmî ekolün kurucusu olarak kabuledilir. Kindî, ebced harflerine dayalı bir nota sistemikurmuş, musikiyi mantık, felsefe, hesap,hendese ve heyet ilimleriyle birlikte değerlendirmiştir.Kindî ayrıca “Ethos Doktrini” çerçevesindeudun dört teliyle, gök cisimleri, burçlar, ay, rüzgâr,mevsimler, günler ve dört unsur arasında bağkurduktan sonra bunların insan vücuduna etkileriniaçıklamıştır.Kindî’den sonra musikiye dair çalışmaları günümüzeulaşan bir diğer İslâm filozofu Fârâbî’dir.Aynı zamanda iyi bir icracı olan Fârâbî’nin musikialanında telif ettiği eserlerle Musiki konusundaYunan ve İslâm dünyası arasında köprü vazifesigörmüştür. Ortaçağ tıbbının önde gelen temsilcisiolan ve musikiyi riyâzî ve eğitici ilimler arasındasayan İbn Sînâ ise musiki konusunda müstakil bireser yazmamışsa da Batı kaynaklarında Yunaneserlerini şerh edenler ekolünden sayılmaktadır.İbn Sînâ, Fârâbî’nin müzik üzerindeki düşüncelerinidaha da genişleterek kendi sistematiği içerisindeincelemiştir. İbnü’l-Heysem, Nasîrüddîn-iTûsî, İbn Bâcce, İbn Rüşd gibi birçok önemli bilimadamının da bu alanla ilgili çalışmaları bulunmaktadır.Ayrıca X. yüzyılda yazılan bazı tarihve coğrafya kitaplarında musikişinasların hayatlarına,eserlerine ve musiki tarihine dair genişbilgilere yer verildiği görülmektedir. Osmanlı dönemindeİstanbul’un bir kültür ve sanat merkezihaline gelmesinin ardından musiki nazariyatısahasındaki çalışmaların çoğunlukla İstanbul veçevresinde devam ettiği görülmektedir.TiyatralOkuma15

İslam Medeniyeti ve Fuat Sezgin Projesi

nin önemli merkezleri haline gelmişlerdir. Günümüz

anlamında tıp fakülteleri ve hastaneler

kurulması da bu dönemde gerçekleşmiştir. Yine

bu dönemde Süryanice ve Farsça yazılmış tıbbi

eserler tercüme edilmiştir. Bu çeviri faaliyetlerinde

Irak toprakları üzerinde yaşayan Cündişapûr

tıp ekolüne bağlı olarak yetişmiş Nastûrî hekimlerin

katkısı büyüktür. Aynı zamanda din adamı

olan bu Nastûrî hekimler Sâsânîler döneminde

İran dillerine ve Süryaniceye çevrilmiş olan antik

Yunan, Roma ve İskenderiye tıbbına ait kitapları

Arapçaya tercüme etmişlerdir. Bu tercüme faaliyetlerinin

neticesinde tıp, eczacılık ve toplum

sağlığı gibi alanlarda büyük bir ilerleme kaydedilmiştir.

Abbasîler döneminde tıp alanında yaşanan

bu gelişmeler neticesinde Antik Yunan,

Roma ve Mısır tıp anlayışları İran ve Hind tıbbıyla

birleşerek yeni bir sentez oluşturmuştur.

Yunanistan’dan Suriye’ye geçen tıbbi eserler

başlangıçta Süryanî diline, ardından Arâmice

ve Arapçaya aktarılarak Bağdat, Kahire ve Kurtuba

gibi bilim-kültür merkezlerine ulaşmıştır.

İspanya Yahudileri de bu eserleri Latinceye tercüme

ederek Batı dünyasına aktarmıştır. İslam

dünyasında tıp alanında yaşanan bu gelişmeler

neticesinde birer tıp otoritesi olarak kabul edilen

önemli bilim insanları yetişmiştir. Bu dönemde

İslam coğrafyasında eserleri yüzyıllar boyunca

Batı üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulan

Sâbit b. Kurre, Ebû Bekr er-Râzî, Ali b. Abbas

el-Mecûsî, İbnü’l-Cezzâr ve İbn Sînâ gibi büyük

tıp otoriterleri yetiştirmiş bulunuyorlardı.

İslam dünyasında VIII. yüzyıldan itibaren tıp alanında

yaşanan bu gelişmeler neticesinde ilaçlar

ve eczacılık alanıyla ilgili de birçok eser yazılmaya

başlanmıştır. İslâm etkisi altında eczacılık

bilimi (farmakoloji) tıptan ayrıldı ve bir meslek

olarak yeni bir statü kazandı. Emevîlerden Halid

b. Yezid, İskenderiye’deki Yunan Okulu’nun ilaç

hazırlama yöntemlerini öğrendi ve bunu İslam

dünyasına kazandırdı. Ayrıca bu disipline, Cafer-i

Sâdık, Cabîr b. Hayyân, el-Kindî ve er-Razî

gibi dönemin önemli bilim insanları da katkı bulunmuşlardır.

Abbasi Halifesi Me’mûn, ilâçların

devlet kontrolü altında yapılması ilkesini getirerek

tıp ve eczacılık alanına önemli bir katkı sağlamıştır.

Müslüman bilim adamlarının çalışmalarına örnek

olarak el- Kindî birleşik ilâçlar konusunda

da Kitâbü’l-Akrâbâzîn’i yazmıştır. İbn Sînâ’nın

el-Kānûn Fi’t-Tıb adlı eserinin ikinci kitabında alfabetik

olarak 800’ün üzerinde ilâca yer verilmiştir.

Bîrûnî de “Kitab el-Saydala” adlı eserinde ilaç

yapımında kullanılan 720 bitkisel hammadde

olan drogları alfabetik sırayla açıklamıştır. Ayrıca

Bîrûnî, eczacılığın babası olarak kabul edilmiş

ve yazmış olduğu bu eserinde eczacılık mesleğini

tarif ederek eczacının görevlerini açık bir şekilde

belirtmiştir. Dönemin önemli bir ilim, kültür

merkezi olan Kurtuba ‘da dünyaya gelen Zehravî’nin

yazmış olduğu “Kitâb et-tasrif adlı eserinde,

basit ve mürekkep ilâçlar ve hazırlanması,

bitkisel ve hayvansal gıdaların ve basit ilâçların

özelliklerinden madensel, bitkisel ve hayvansal

14

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!