You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
iş’te kadın röportaj
Didem Ersoy
Eyüp Kemal Sevinç
Sonsuz lezzetin peşinde 27 yıl
AÇILDI
-La Quinta by Wyndham İstanbul Güneşli
- DoubleTree by Hilton Adana
- JW Marriott Istanbul Bosphorus
‘Birlik’ varsa umut var!
Üzerinden tam sekiz yıl geçti. 2012 yılında, Laleli bölgesinin sayıda 30’u aşmayan oteli
‘Birlikten Kuvvet Doğar’ deyip, Laleli Otelciler Platformu çatısı altında bir araya geldi.
İki senenin ardından, Grand Ant Hotel’in sahibi Tarkan Akyüz platforma oy birliğiyle
başkan olarak seçildi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) şemsiyesi altında, ‘platform’
vurgusuyla çalışmalarını sürdüren Laleli Otelciler Platformu; bu geçen sürede ‘turizmde
birlik olma’ duygusunu öyle güzel yaşattı ki, bu model, benzer arayış içindekilere de güçlü
bir alternatif oldu. Başkan Akyüz’ün ifadeleriyle; gücünü platform içi demokrasiden,
yönetime, üyelere ve duayenlere olan saygısından alan Laleli Otelciler Platformu, bu defa
da çizgisini bozmayarak, Levni Hotel’in Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay’dan
gelen cazip teklifi önce yönetime, hemen ardından üyelerinin kararına sundu. Laleli-
Sultanahmet-Sirkeci üçgeninde büyük Old City birleşmesinin detayları Tarkan Akyüz ile
gerçekleştirdiğim bu ayki gündem röportajımda…
Turizmde devam eden 26 yıllık yolculuğuna ilk kat hizmetleriyle başladı. Ön büro ve
rezervasyon müdürlüğünün ardından 2010 yılında resepsiyonist olarak girdiği Best
Western Plus Hotel Konak’a müdür pozisyonunda devam eden Didem Ersoy, evi gibi
gördüğü otelde 25. yılını kutlamanın haklı gururunu ve heyecanını yaşıyor. Otel müdürlüğü
kimliğinin yanı sıra sektörde ETİK (Ege Turistik Otelciler Birliği Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcılığı) ve TUROYD (Turizm Otel Yöneticileri Derneği) Ege Bölgesi Genel Sekterliği
şapkalarıyla da tanınan Ersoy, genç yaşına sığdırdığı çeyrek asırlık otelcilik kariyerini ve
gelecek planlarını iş’te kadın bölümümüzde paylaştı.
90'ların Türkiye'sinde mutfağın kırılmaz duvarlarını yıkıp, aşçılığa meslek itibarı
kazandıran bir genç şefti o, tıpkı bugün mesleki kariyerinde zirveyi yakalayan yol
arkadaşları Uğur Talayhan, Murat Arslan, Gökhan Tufan, Ümit Yüksel gibi... Aşçılık,
bundan 30 yıl öncesinde dört duvar arasına sıkışmış bir 'iş' statüsünde iken, katıldıkları
ulusal ve uluslararası yarışmalarla mesleği yücelttiler. Üstelik de sadece bürokrasinin
değil, “aşçıya kız vermem” tabularını yerle yeksan ederek başardılar bunu. Şimdilerde
kimi beş yıldızlı lüks bir otelin genel müdürü, kimi zincir bir restoran grubunun mutfak
koordinatörü, kimi mutfak federasyonunun başkanı, kimi de kendi gibi Eyüp Kemal Sevinç
(EKS) Mutfak Akademisi’nin kurucu şefi. Bolu Mengenli eğitimci şefin sonsuz lezzetin
peşindeki 27 yıllık mutfak hikayesi de bu sayımızda sizlerle.
Keyifli okumalar dilerim.
K
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
Bilgi İşlem
EMİR ÖMER ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
TOLGA ÇAKMAKLI
tolga.cakmakli@img.com.tr
Teknik Müdür Tayfun Aydın
tayfun.aydin@img.com.tr
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ
Prof. Dr. İSMAİL KARA
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY
GÜRKAN BOZTEPE
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı
TEZER ÖNER
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve
İşletme Yatırım Danışmanı
TURGUT AY
Türkiye Aşçılar ve Şefler
Federasyonu Başkan Yrd.
Orhan GENCELİ
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)
Yönetim Kurulu Üyesi
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
ABONE ve DAĞITIM
CTP - BASKI
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
ADRES
NURTEN DEMİR
nurten.demir@img.com.tr
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
İSTMAG
Magazin Gazetecilik Yayıncılık
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No: 11 Medya Blok Kat: 1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
40
50 52
antre
20 Sektörden kısa haberler
gündem
24 Akyüz: Turizmin başına da benim gibi
birleştirici biri lazım
28 Türkiye otelleri ocak ayında %61.9 doldu
30 İşte gelecek 10 yılda turizmi
şekillendirecek trendler
32 I-MICE'den acentalarına 'gündelik ve iş
hayatı' temalı eğitim
34 İlhan: Fark oluşturan mimari ve turizm
36 TravelShop Turkey, Hindistan’ın 5
şehrine çıkartma yaptı
38 Öner: Hapşıran Çin, hasta olan biz
yeni yatırımlar
40 İstanbul’un ilk JW Marriott oteli
Karaköy’de açıldı
42 Radisson Hotel Group, Türkiye’de
üç otel daha açıyor
44 Wyndham Hotels & Resorts
EMEA’da büyüyor
46 Hyatt, İzmir’deki ilk otelini açıyor
48 La Quinta, İstanbul'da
50 DoubleTree by Hilton Adana açıldı
iş’te kadın
52 Turizm yolunda çeyrek asır:
Didem Ersoy
marka
56 Polgün 2021’de Amerika’ya da
ihracat yapacak
60 Tavizsiz kalite, optimum fiyat,
yüksek rekabet gücü: Toper
62 Yüzde 100 yerli üretim, yerli firma,
yerli fiyat: AlsoGelato
64 Hotak: Hedefimize Türkiye’nin en iyi
gastronomi noktalarını koyduk
66 Çıkan: 2020 ‘Monart Yılı’ olacak
68 Küçük: "Pazar payıyla değil; kendimizle
yarışarak, yaygınlaşarak büyüyoruz"
şefin gözünden
72 Sonsuz lezzetin peşinde 27 yıl:
Eyüp Kemal Sevinç
www.hotelrestaurantmagazine.com
100 72
84
gastro etkinlik
76 Çetindoğan: Dünyada en iyi hikayeyi
Türk gastronomisiyle yazarız
78 Kahve profesyonelleri ve tutkunları
Coffex İstanbul’da buluştu
80 GTD, İtalyan lezzetlerini Qubbe’de
tattırdı
82 3. Global GastroEkonomi Zirvesi 25
Mart’ta gerçekleşiyor
84 Mutfakta 3. kez yetenek avı
gastro güncel
86 Dijital dünyada müşteri deneyimi
konuşuldu
88 Gıda sektöründe dev işbirliği
90 Güvenilir Eller, 3 yılda 50 binden fazla
kişiye ulaştı
91 MDD Başkanlığına yeniden Zeynep
Kakınç seçildi
gastro aktüel
92 Gastronomi sektöründen
kısa haberler
fuar
94 Ambiente 2020 Koronavirüs ve
Ciara'dan etkilendi
96 Mutfakçılar eyalet eyalet çalıştı,
rota ABD'ye döndü
98 Yeni iş birliklerinin temeli
HORECA’da atıldı
yeni mekan
100 Anadolu Yakası’nın gözde terası:
Hood Moda
102 Toro Latin Gastrobar açıldı
hijyen
104 Tek bir yıkamayla
Koronavirüsü’ne son
dekorasyon
106 Ege Vitrifiye Unicera Fuarı’na hazır
hotel-tech
108 Ingenico iCiro, iş yerlerine birçok
avantaj sunuyor
110 Endüstriyel tesislerde %65’e varan
enerji tasarrufu
ürünler
112 Yeni ürünler
www.hotelrestaurantmagazine.com
22
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Crowne Plaza İstanbul
Old City Hotel’e yeni genel müdür
Turizm sektöründe başarılı çalışmalara imza atan Berati Tuncer, Laleli’de
bulunan Crowne Plaza İstanbul Old City Hotel’in yeni genel müdürü oldu.
1922 yılında ‘Milli Mimarlık Akımı’nın öncülerinden Mimar Kemalettin
tarafından yapılan Tayyare Evleri’nin restore edilmesiyle ortaya çıkan otel,
deneyimli bir isme emanet edildi. Dorak Holding bünyesinde, İstanbul’un
en önemli turizm ve ticaret merkezlerinden biri olan Laleli’de bulunan otel,
sektörde yaklaşık 22 yıllık bir deneyimi olan Tuncer yönetiminde misafirlerini
ağırlamaya devam edecek. Hem döneminde hem de günümüz mimari
yapıları arasında özel bir yeri olan otelde 19 adet süit, 88 metrekarelik bir
king süit ve 41 adet clup odası olmak üzere toplam 257 oda bulunuyor.
Hilton, Türkiye’de 2020’ye
3 yeni anlaşma ile giriyor
Hilton, Türkiye’de üç yeni bölgede daha otel açmaya hazırlanıyor. Hilton bu
yatırımlarıyla Hopa, Yüksekova ve Erzurum’da yatırım yapan ilk uluslararası
otel zinciri markası olacak. Hilton EMEA İş Geliştirme Başkan Yardımcısı
Carlos Khneisser yaptığı açıklamada: “Bundan 65 yıl önce Hilton İstanbul
Bosphorus’u açarak Türkiye’ye yatırım yapan ilk uluslararası otel markası
olduk. Türkiye’de, özellikle yeni pazarlara öncülük etme yönünde güçlü bir
geçmişimiz var. Bugün de Hopa, Erzurum ve Yüksekova’ya adım atan ilk
uluslararası otel zinciri olarak bu bölgelerde istihdam ve ekonomik katma
değer yaratacak olmanın gururunu yaşıyoruz” şeklinde konuştu. Hilton Hopa
ve Yüksekova’da DoubleTree by Hilton, Erzurum’da ise Hilton Garden Inn
markalarıyla faaliyet gösterecek.
En anlamlı günlerin
vazgeçilmez adresi
Modern ve şık düğünlerin vazgeçilmez adresi Wish More Hotel İstanbul,
dünya evine girmeyi planlayan çiftlerin unutulmaz günlerine ev sahipliği
yapıyor. Ayrıcalıklı hizmetleriyle misafirlerine eşsiz alternatifler sunan otel;
salonlarının zarif tasarımı, kolay ulaşılabilir lokasyonu, enfes menüleri ve
beş yıldızlı konforu ile çiftlerin hayallerindeki düğünleri gerçek kılıyor. Düğün
menüleri, Türk ve dünya mutfağının gözde lezzetlerini modern dokunuşlarla
yorumlayan otel şefleri tarafından çiftlerin istekleri doğrultusunda özel olarak
hazırlanıyor. Otelin düğün organizasyonlarında her detayı titizlikle hazırlanan
sofralar, düğün yemeklerinin vazgeçilmezi enfes mezeler ve zeytinyağlılar ile
her damak tadına uygun farklı alternatifler ile taçlandırılıyor.
Accor Grubu 2019’u rekorla kapattı
Fransa merkezli Avrupa’nın en önde gelen otel zinciri Accor Otel Grubu 2019 yılında tüm hedeflerine ulaşarak sergilediği başarılı
performansla birlikte rekor finansal sonuçlar elde etti. Grup, 2019 mali yılında yüzde 16 artışla 4,049 milyon avro gelir elde ederken
FAVÖK’ünü yüzde 14,8 artırarak 825 milyon avroya çıkardı. 464 milyon avro net kar elde eden Grup 2019’da 434 milyon avroluk tekrar
eden serbest nakit akışına sahip oldu. Accor Otel Grubu’nun Başkan ve İcra Kurulu Başkanı Sebastien Bazin 2019 yılı sonuçlarına ilişkin
şunları söyledi: “Grubumuz, 2019 mali yılı için yine rekor bir performans gösterdi. Zor makroekonomik görünüme karşı ve büyümeye
paralel olarak, bu sonuçlar başarılı dönüşümümüz ışığında daha da çarpıcı bir hal alıyor. Bugün, Accor her zamankinden daha çeşitli
ve tamamen aktif bir grup olarak daha da ileri gitmeyi hedefliyor. Yol haritamız ve hissedarlarımız için değer yaratmaya odaklanarak
stratejimizi devam ettireceğiz.”
24
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Dedeman Turizm Grubu’na
Renovasyon ve Tasarım Müdürü
Dedeman Turizm Grubu, kadrosunu yeni isimlerle güçlendirmeye devam
ediyor. Dedeman Turizm Grubu bünyesinde hizmet veren ve yeni açılacak olan
tüm Dedeman otellerinden sorumlu Renovasyon ve Tasarım Müdürü görevine
Yüksek Mimar Firdevs Tanrıverdi getirildi. Tanrıverdi, Dedeman Turizm
Grubu bünyesinde hizmet veren otellerin ve yeni otel yatırımlarının, çağdaş
yaklaşımlarla yeniden ele alınması, geliştirilmesi, büyütülmesi kapsamında
proje, fizibilite, bütçe, planlama ve bu süreçlerin güncel olarak yönetilmesinden
sorumlu olacak. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu olan
Tanrıverdi, inşaat sektöründe Akmerkez Alışveriş Merkezi, İş Kuleler, TEB
Genel Müdürlük Kompleksi, Vodafone Park Stadı gibi projelerdeki çalışmaları
ile otuz yılı aşan iş tecrübesine sahip.
Beklentilerin çok ötesinde
Hilton Hotels & Resorts markasının Bakırköy sahil yolunda konumlanan
oteli Hilton İstanbul Bakırköy, İstanbul turizmine yepyeni bir boyut katıyor.
306 odalı otelde, açık büfe ya da a la carte seçenekleriyle dünya mutfağının
en özel örneklerini, moderm bir atmosferde misafirleriyle buluşturan Makri
Restaurant, açık havuza ve bahçeye doğrudan erişimi olan No 103 Bar bölgenin
en yeni ve davetkar alanı olarak öne çıkıyor. Beş yıldızlı otel misafirlere kendini
denizin üzerinde hissettiren iki katlı Executive Lounge, 2000 metrekare alan
üzerine konumlanmış, bedeni ve ruhu tazeleyen deneyimler sunan SPA’sı ile
misafilere şehir içinde huzurlu bir atmosfer sunuyor. 4.840 metrekare alan
üzerinde konumlanmış toplam 22 toplantı ve etkinlik alanının yer aldığı otel, iş
dünyasına deniz karşı toplantı yapma imkanı, çiflere ise eşsiz bir atmosferde
750 davetli sayısı kapasitesine kadar düğün yapma imkanı sunuyor.
2 yıl üst üste Türkiye’den 5 yıldız alan tek otel
Raffles İstanbul, turizm ve seyahat endüstrisinin otoritesi kabul edilen Forbes Travel
Guide tarafından ikinci yılında da 5 yıldız aldı. 2019’u başarılı bir kapanışla bitiren otel,
tüm dünyada turizm sektöründe ödüllerin ‘zirvesi’ olarak konumlanan listede Türkiye’den
iki yıl üst üste yer alan tek otel oldu. Raffles İstanbul ayrıca Accor Group’un tüm Avrupa
otelleri arasında da “Best Hotel in Quality” ödülünü alarak büyük bir başarıya imza attı. Bu
başarılarla Türkiye’nin dünya turizm sektörünün önemli bir temsilcisi olduğunu söyleyen
Raffles İstanbul Genel Müdürü Christian Hirt, “Yerli ve yabancı turistler için İstanbul’da
İstanbul’a yakışır bir lokasyon olmaya; işimizi tutku ile duygusal lüksün inceliklerini
bilerek, hissederek yapmaya devam edeceğiz. Bu ödüller ülkemiz için gurur, ekibimiz için
önemli bir motivasyon kaynağı.” dedi.
TAV’dan 764 milyon avro ciro
Havalimanı işletmeciliğinde Türkiye’nin dünyadaki lider markası TAV Havalimanları, önceki yıla
göre yüzde 7 artışla 89,1 milyon yolcuya hizmet verdi. Şirketin devam eden faaliyetlerinden elde
ettiği net kar yüzde 5 artış kaydetti. TAV Havalimanları İcra Kurulu Başkanı Sani Şener, “2019’u
89 milyon yolcu ile sene başında belirttiğimiz hedefin yüzde 1 altında kapadık. Gerek Türkiye’de,
gerekse diğer faaliyet gösterdiğimiz ülkelerde turizm sektörü açısından iyi geçmesini
beklediğimiz 2020 yılında dış hatlarda yolcu sayımızın yüzde 4 ila yüzde 6 arasında artmasını
bekliyoruz. Yolcu sayısındaki büyümeye istinaden FAVÖK’te yüzde 9-11 arası büyüme bekliyoruz.
Yatırım harcamalarımızın ise 70 – 75 milyon avro arasında olmasını bekliyoruz. 2019’da net
kârımızın yüzde 50’sine denk gelen 758 milyon TL tutarında temettü dağıttık. Yakın dönemde
hazırlandığımız üç büyük proje olması sebebiyle Yönetim Kurulumuz sürdürülen faaliyetlerden
elde edilen net karın yüzde 81’ine denk gelen 392 milyon TL tutarında bir temettü ödemesini
Genel Kurul onayına sunacak.” dedi.
www.jumbo.com.tr | @jumboturkiye | @jumbogastro
26
hotel restaurant
& hi-tech
gündem röportaj
Tarkan Akyüz: Turizmin başına da
benim gibi birleştirici biri lazım”
Üzerinden tam sekiz yıl geçti. 2012
yılında, Laleli bölgesinin sayıda 30’u
aşmayan oteli ‘Birlikten Kuvvet
Doğar’ deyip Laleli Otelciler Platformu
çatısı altında bir araya geldi. İki senenin
ardından, Grand Ant Hotel’in sahibi Tarkan
Akyüz platforma oy birliğiyle başkan olarak
seçildi. Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)
şemsiyesi altında, ‘platform’ vurgusuyla
çalışmalarını sürdüren Laleli Otelciler
Platformu; bu geçen sürede ‘turizmde
birlik olma’ duygusunu öyle güzel yaşattı
ki, bu model, benzer arayış içindekilere de
güçlü bir alternatif oldu. Old City Otelleri
Platformu Başkanı Tarkan Akyüz’ün
anlattığına göre, o dönem Levni Hotel’in
Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Karacabay
da Sirkeci-Sultanahmet bölgesi için
benzer bir oluşum arayışındaydı. 27 Ocak
2020 tarihi itibari ile resmen kuruluşunu
duyuran Old City Otelciler Platformu, tam
da bu süreçte, Karacabay’ın, Platform
Başkanı Tarkan Akyüz ve Başkan Yardımcısı
Ayhan Hacıbektaşoğlu’na “Arkadaşlar
biz Sultanahmed Otelciler Platformu’nu
kurmak istiyoruz. Lakin siz bu işi sekiz yıldır
çok başarılı bir şekilde götürüyorsunuz.
Tarihi Yarımada’da herkes ayrı bir telden
çalarsa birlik ve beraberlik olmaz. Gelin
birleşelim, platformu yine siz yönetin ama
Sultanahmet ve Sirkeci’den de yönetime
isimler katalım. Bu birlikteliği büyütelim”
teklifiyle ilk temellerini attı.
Tarkan Akyüz’ün ifadeleriyle; gücünü
platform içi demokrasiden, yönetime,
üyelere ve duayenlere olan saygısından
alan Laleli Otelciler Platformu, bu defa da
çizgisini bozmayarak, Karacabay’dan gelen
cazip teklifi önce yönetime, hemen ardından
üyelerinin kararına sundu. Antik Otel’de
gerçekleşen oylamadan çıkan kararla
Laleli-Sultanahmet-Sirkeci üçgeninde
büyük Old City birleşmesini başlattıklarını
söyleyen Tarkan Akyüz, yeni oluşuma dair
sorularımızı şöyle yanıtladı:
Old City Otelciler Platformu resmen
kuruldu. Laleli’den sonra Sirkeci
ve Sultanahmet bölgeleri de dahil
olmak üzere tüm yarımadayı
büyümenize katmışken, neden
yine bir platform? Bir dernekle
resmileşmeyi düşünmüyor
musunuz?
Kesinlikle düşünmüyoruz çünkü dernekçilik
çok zor bir iş. Bildiğimiz birçok dernek
kapandı. Muhasebe işleri çok zor,
Türkiye’de aidat toplamak çok zor, bir
sekretaryanızın olması lazım. Bunların
her biri ayrı bir masraf. Biz, Türkiye
Otelciler Birliği’nin şemsiyesi altında
bir platformuz. Zaten bir derneğimiz
var, TÜROB’a bağlıyız. Resmi işlerimiz
olduğu zaman onları devreye sokarak
resmi görüşmelerimizi yapabiliyoruz. O
yüzden de hiçbir zaman dernek olmayı ve
resmileşmeyi düşünmedik. Biz Laleli’yi
8 yılda Tarihi Yarımada’ya çıkardık.
Önümüzdeki 8 sene bize neler getirir,
bilemiyoruz. Fakat başarılı gidiyoruz. 8 yılda
40 otelden 150 otele geldik. Merdivenleri
yavaş yavaş tırmanıyoruz. Ama 150’den 400
otele çıkınca bununla baş edebilecek miyiz
korkusu da yok değil içimizde. Ama yine de
asla resmileşmeyeceğiz. Özellikle de ben
başkanken, benim yönetimim mevcutken
bunu yapmayacağız. Ha ben başkanlığı
bırakırım, sonraki yönetim resmileşir,
orasını bilemem.
Platformun 2020 planlamalarında
neler var? Bu yılki hedeflerinizden
bahseder misiniz?
Laleli Otelciler Platformu olarak da en
büyük hedeflerimizden bir tanesi, personel
eğitimiydi. O dönemde bize bağlı tüm
otel personeline Bakanlık sertifikalarını
kazandırdık. Yeni dönemde de önceliğimizde
bu var. Sultanahmet ve Sirkeci otelleri için
bu önemli eksikliği görüyoruz. Her iki bölge
için de sertifikalandırma çalışmalarına
ağırlık vereceğiz. Online sitelere çok
fazla komisyon ödüyoruz, onlara karşı da
birleşerek mücadelemizi sürdüreceğiz.
Bakıyorsunuz, Hilton gibi uluslararası zincir
bir marka, booking’e yüzde 10 komisyon
ödüyor. Biz ise yüzde 20 ödüyoruz. Şayet
400 otel olursak, bizi kaybetmeyi göze
alabileceklerini düşünmüyorum. Komisyon
oranımızı yüzde 10'a kadar indirmeyi
planlıyoruz.
400 otele ulaşmaktan bahsettiniz.
Old City birleşmesiyle sayı ne oldu?
Yıl sonu hedefiniz nedir?
Tarihi Yarımada’da, Topkapı’dan Sirkeci'ye
kadar olan bölgede 1.500 otel var. Yıl
sonu hedefimiz 400. Şu an bünyemizde
150 otel bulunuyor. Yaklaşık 100 kadar
otel de hazırda bekliyor. Aydın abinin
şu an açıklayamayacağım sektörde çok
konuşulacak bir projesi var. Onu da
eklersek, üye sayımız bir hayli artacak.
EMITT Fuarı’nda da “Bizi de platforma
sokun” diyenler oldu. Diyarbakır'daki
arkadaşlarımız geldi mesela. Öyle güzel
şeyler yaşadık ki… Ama tabii biz Tarihi
Yarımada’nın dışına çıkamıyoruz.
Tabii platformumuzun şöyle de bir özelliği
var, misal bünyemizdeki otellerden birinde
çalışan bir arkadaşımız yarımadanın dışına
çıktı, onu kendimizden koparmıyoruz.
WhatsApp grubu üzerinden iletişimimiz
aynen devam ediyor. Kazanılmış hakkı
kaybettirmiyoruz, bu çok önemli bizim için.
Platformumuz, küçüğe sevgi, büyüğe saygı
formülüyle işleyen bir yapıya sahip.
Rahmetli babam emniyet müdürüydü. Çok
despot ve sert bir adamdı. Ama sağ olsun
çocuklarını da sosyal ve saygılı yetiştirdi. Biz
de platform olarak bu prensiplerle hareket
ediyoruz. Bizde herkesin fikri sorulur.
Bakıyorum kimilerinde yönetimin bile fikri
sorulmuyor. Başkan ne derse o oluyor.
Mesela İhsan Türkus bizim duayenimizdir.
Sürekli fikrini aldığımız kişidir. Haftada 1-2
defa mutlaka yönetim olarak toplanırız.
Dışarıdan gördüğüm kadarıyla çok
erkek egemen bir platformsunuz.
Kadın üye sayınız nedir, merak
ettim.
Yönetimde 4 kadın üyemiz var. Yiğitalp
Otel’den İkbal Yiğitlap ve kardeşi Tuğba
Yiğitalp, Oran Otel’den Zeynep Oran ve Régie
Ottoman Hotel Istanbul’un Genel Müdürü
Hatice Özcan aramızda. Belirttiğiniz gibi,
dışarıdan çok erkek egemen geliyoruz ama
bölge otellerimizdeki işletme sahipleri ve
genel müdürleri ağırlıklı erkek olduğu için
böyle. Keşke bütün otellerimiz kadın olsa da
hepsini üye olarak alabilsek…
Sonuç olarak bizim amacımız, Tarihi
Yarımada’daki gücümüzü daha da arttırmak.
Çünkü güç birliği oluşturursanız; belediye
başkanının karşısına 120 otel yerine 400
otelle çıkarsanız, resmi olun olmayın,
sizi her türlü dinlemek zorunda. Tabii siz
ne kadar büyürseniz, adınız da o kadar
duyulacak. Biz platform olarak resmi
olmadığımız için şu anda bazı kapılar
yüzümüze kapalı. Ne zaman ki, kurumlar,
kişiler gücümüzü fark edecek, işte o zaman
bize de kapılarını açacaklar.
Platformun resmi gücü TÜROB.
Sultanahmet ve Sirkeci bölgeleriyle
de Tarihi Yarımada’da hatırı
sayılır bir rekabet gücü elde
edecek gibi görünüyorsunuz.
Peki bu dönemde platform olarak
sektöre, belediyelere ve bakanlığa
mesafeniz ne olacak?
Bugün (dün) saat 15.00’te Fatih Belediyesi
ile toplantımız var. Old City Otelciler
Platformu olarak kendimizi tanıtacağız.
“Laleli’ydik, Old City olduk” diyeceğiz.
Kendimizi yavaş yavaş tanıtarak yolumuza
devam edeceğiz. Esasında tanıyorlar da.
Fatih Belediyesi Turizmden Sorumlu Başkan
Yardımcısı Zeynep Başar, Laleli’yken bizimle
çok ilgilendi ve desteğini esirgemedi.
Bugünkü belediye ile olan toplantımızda
da bölgesel sorunlarımızı dile getireceğiz.
Yarımadadaki dilencilere, seyyar satıcılara,
tinercilere ve park sorununa bir çözüm
bularak bölgemizi daha turistik ve güvenli
hale getirmek istiyoruz. İnşallah bu
sorunları birlikte oturarak çözeceğiz.
Şu ana kadar yarımadada bizim gibi bir
oluşum olmamış. Olanlar da yok olup
gitmiş. Biz 8 senedir büyüyerek gidiyoruz.
Sektörümüzdeki gücümüzü arttırırsak,
yavaş yavaş bu sorunları birlikte aşacağımızı
düşünüyoruz.
Valilik ile ilişkileriniz nasıl?
İstanbul’un Turizmden Sorumlu Vali
Yardımcısı bir kadın bildiğiniz gibi.
İstanbul’un uzun zamandır Turizmden
Sorumlu Vali Yardımcısı erkekti. Dediğiniz
gibi ilk defa bir kadın vali yardımcısı geldi.
Bunu da bölgemiz için bir şans olarak
görüyorum. Hülya Kaya Valimiz ile birleşme
toplantısı ve fuarda tanışma fırsatı buldum.
Kendisi son derece sempatik, düzgün
biri. Sohbetimiz esnasında bize değer
verdiğini gördüm. Yeni vali yardımcımıza
güveniyorum. Platform olarak da birlikte
güzel işlere imza atacağımızı düşünüyorum.
Bakanlık da tanıyor mu sizi? Gerçi
çok yeni kuruldunuz ama Bakan
Ersoy’u ziyaret etme şansınız oldu
mu?
Bakanlık bizi şu anda hiç tanımıyor. Dediğim
gibi basamakları ufak ufak tırmanarak
çıkacağımız bir süreç var önümüzde. Önce
belediyedir, valiliktir, onlara kendimizi
tanıtacağız. Arkasından illaki bakanımızın da
yanına gideceğiz.
“Bakan Ersoy’dan istediğimiz
performansı yakalayamadık”
Söz bakandan açılmışken, Mehmet Ersoy’un
çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Bakan Ersoy ile dernek olarak da 2-3 defa
görüşmeye gittim. İlk başta çok sevindik.
Çünkü turizmin en altından en üstüne
kadar gelmiş, taşımacılıktan otelciliğe
her kademesini yaşamış, her konuyu
hepimizden çok daha iyi bilen bir isim tabii.
Ataması açıklandığında umutlarımız çok
fazlaydı. Fakat istediğimiz performansı
yakalayamadık. Belki de engelleniyor,
belki de istediklerini yapamıyor. Açıkçası
ben böyle düşünüyorum. Benim bakandan
beklentim çok yüksekti. Dediğim gibi, Bakan
Ersoy taşımacılığı iyi biliyor, taşımacılıkta
büyük sorunlar yaşıyoruz. Uçağı, otobüsü,
konaklamayı iyi biliyor. Yani turizmin A'dan
Z'ye her şeyini biliyor. Ben eskiden Uludağ'a
seyahate giderdim. Murat Ersoy ile Mehmet
Ersoy iki kardeş Ataköy'den sabahın
dördünde otobüsleri kaldırır, evlerine
giderlerdi. Ben o günlerini biliyorum. Çok
çalışkanlardı. Dedim ya, umutlarım çok
fazlaydı ama kendilerinden beklediğimiz
performansı maalesef yakalayamadık.
Biraz da EMITT’i konuşalım
mı? Fuarın en çok ses getiren
stantlarından biri oldunuz. Fuar
nasıl geçti, o yoğun kalabalıklar
nasıl oluştu dersiniz?
EMITT’te toplamda yaklaşık 17-18 salon
olması gerekiyor. Ama bu sene 4 holdü.
Çok iyi hatırlıyorum, 14-15 hollere kadar
giderdik. Ne oldu derseniz, EMITT’in
işletmesini İngilizlere verdik. İngiliz Hyve
Group da sizin turizminizi, fuarı baltalamak
için elinden geleni yaptı. Siz ki, turizmin en
önemli fuarını İngilizlerin eline verirseniz,
onlar da sizin paranızı baltalamak için
elinden geleni yapar. Bakıyorsunuz,
İran dahil olmak üzere Amerika’nın
ambargo koyduğu pek çok ülkeye
ambargo koymuşlar, fuara katılmalarına
izin vermemişler, engellemişler. Evet
kiralamışlar, satın almamışlar ama
istediğini almış, istediğini almamış.
Kalkıp bize de “Ben sizi Old City Otelciler
Platformu olarak almıyorum” diyebilirdi.
Çünkü güç onların elinde. Biz neden en
önemli fuarımızı İngilizlerin eline veriyoruz
28
hotel restaurant
& hi-tech
gündem röportaj
ki? İngiliz bize hiçbir zaman dost olmadı
ki! Hayat boyu dostu olmadılar ki! Dost
olmadıkları için de EMITT’i sağ olsunlar
16 hollerden 4 hollere kadar düşürdüler.
Seneye eğer İngilizler bu zihniyetle devam
ederse biz kesinlikle katılmayacağız. Bunun
kararını aldık. Kendi başka fikirlerimiz var.
Fuar yapmayıp, kendimiz bir şeyler yapma
planımız var. TÜROB da bununla alakalı bize
yardımcı olacak. Yardımlarını bekliyoruz,
alacağız da inşallah. Biz Old City olarak
kendi fuarımızı, kendi workshopumuzu
yapacağız.
“EMITT’i, Old City Otelleri kurtardı”
EMITT değerlendirmesine gelirsem; bu sene
EMITT Fuarı’nı Old City Otelleri kurtardı.
Gerçekten ben mütevazı davranmayacağım,
fuarı biz kurtardık. Seneye fuara katılırsak,
“Sizi biz kurtardık” diye karşılarına
çıkacağız. Eğer fuara katılacaksak ona
göre masaya oturacağız. Dediğim gibi, bu
konuda İngilizlerle pek muhatap olmak
istemiyoruz. Ama olur da katılacak olursak,
kendi planımızı başaramazsak, seneye
için bir plan var kafamızda, başaramazsak
tabii yine EMITT’e katılmak zorundayız ama
karşılarına farklı bir şekilde çıkacağız.
Çünkü fuar vardır, içindeki stanta değer
katar, stant vardır o fuara değer katar,
biz o fuara kesinlikle değer kattık. Tabii,
öncelerde muntazam her sene ‘en iyi ekip
ödülü’nü biz kazanırdık. Bunu kaldırmışlar,
bu da bizi üzüyor. 20- 30 liralık plakettir.
Biz orada bu başarıyı elde ettiysek ödülsüz
kalmamalıydı diye düşünüyorum. Fakat
dedim ya, İngilizler fuarı baltalamak için
ellerinden gelen her şeyi yapıyor.Bir de şunu
eklemek isterim, Owl City platformunun en
büyük avantajlarından bir tanesi de, toplu
satın alma ve çoklu fuar katılımı anlamında
oldu. Geçen seneki stantımız 46 metrekare
iken, bu yıl 88 metrekare yer aldık ve fuara
56 otel olarak katıldık. Böyle bir stantı bir
otel olarak almaya kalkarsanız, bunun
maliyeti 100 bin lira civarıdır. Biz otel başı
2000-2500 lira para vererek böyle bir stant
sahibi olabildik. Çok güçlü bir iş birliği vardı
aramızda. Türkiye tarihinde, zincir oteller
haricinde, hiçbir stantta 56 otel bir araya
gelmiş değil. Bu da bizim için bir rekordur.
Acenteler stant ziyaretleri esnasında
aynı anda 56 otelle görüşme fırsatını
yakalayabiliyor.
Corona virüsü Tarihi Yarımada
bölgesindeki otelleri etkiledi mi?
Bu bölge, Çinlilerin pek rağbet etmediği bir
bölge. Ama Laleli Crowne Plaza Otelimiz
var. Laleli’nin en değerli otellerinden bir
tanesi. Dorak Holding’e ait biliyorsunuz
ve Çinlileri getiren firma da yüzde 90’ınını
Dorak Holding getirir. Bu otelimizde ara
ara Çinliler konaklama yapıyor. Ama
fuarda konuştuğum kadarıyla birçok Çinli
uçaklar iptal olduğu için oraya da Çinli
turistler gelmiyor. Normalde bölgede Çinli
turiste pek rastlamayız. Dorak Holding’in
otellerinde rahatlarız. Onların da uçaklar
iptal olduğu için şu an Çinliler gelmiyor.
Fuarda da konuşuldu, TÜROB’ta da
konuşuldu, Çinlilerin yerini dolduracak
bir pazar bulmamız lazım. Evet, Dorak
Türkiye'ye iyi sayıda Çinli turist getiriyordu.
Şu anda onların yerini dolduracak bir pazar
arayışı içerisine girdik. Kendi bölgemizde
olmasa bile Dorak bu işe girdi. Çinliler’den
geliş gidiş yok.
Fakat bu bize artı olarak yansıyabilir.
Çine turist olarak gidenler veya alışveriş
için gidenler, bize gelebilir. Yine bizde
konaklayabilir. Corona virüsü evet
dünyada turizmi biraz etkileyecek, bizi de
muhakkak etkileyecek ama bir artı olarak
yansıyabilir diye içimizde bir düşünce var.
Önümüzdeki yaz sezonunda bitene kadar
değerlendirebiliriz diye düşünüyorum.
Yansımaları bu yaza yansıyacak Bu bize
artı olarak da yansıyabilir, eksi olarak da
yansıyabilir, net göremiyorum.
Son olarak sizden 2019 yılı
değerlendirmesiyle birlikte bu yıla
ilişkin tespit ve öngörülerinizi de
öğrenebilir miyiz?
Old City olarak konuşursak; 2018'de kişi
sayısı yüksek, gelirimiz azdı. 2019'da kişi
sayısı azaldı ama gelirimiz arttı. Sonuç
olarak istediğimizi elde edemedik. 2019'a
ise hızlı bir başlangıç yaptık. Oteller nisan
ayında 30 gün boyunca full çekti. Hiçbir
otelde yer yoktu. Bir rehavete kapıldık,
“Tamam, 2019 dolu geçecek” dedik. Ama
maalesef nisan ayından sonra istediğiniz
dolulukları yakalayamadık.
“Otelimde Ortadoğulu istemiyorum”
Bu sert düşüşü neye bağlıyorsunuz?
Nisandan sonra tabii önümüzde bir
Ramazan vardı. Belki Ramazan'dan önce
yüklendiler. Ondan sonra ne oldu, ne bitti
bilmiyorum. Ama bildiğiniz gibi Ortadoğu
ile aramız geçen sene iyi değildi. Suudi
Arabistan Kralı “Türklerin kahvesini bile
içmem” dedi ya, ondan sonra gelmediler.
Geçen sene otelimde Bulgaristan, Romanya,
Polonya ve Sırbistan gibi Balkan ülkeleri ve
münferitlerle yoluma devam ediyorum. Açık
konuşmak gerekirse, inanın çok mutluyum.
Daha az para kazanıyorum ama mutluyum.
Huzurlu bir otelcilik yapıyorum. Otelimde
Ortadoğulu istemiyorum. Çünkü çok pisler,
otelimi yıpratıyorlar, diğer müşterilere
rahatsızlık veriyorlar, yüksek sesle telefonda
konuşuyorlar, pijama ile kahvaltıya iniyorlar.
Bu sebepten Ortadoğulularla çalışmaktan
hiç keyif almıyorum. Bu sene asla ve asla
mecbur kalmadıkça otelime Ortadoğulu
grup sokmayacağım.
30
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Türkiye otelleri ocak ayında
%61.9 doldu
Konaklama sektörü yıla yükselişle başladı. TÜROB, Türkiye'nin Ocak 2020 otel
doluluklarının 2019’un aynı ayına göre yüzde 6.4 artarak yüzde 61.9 olduğunu açıkladı.
TÜROB, ocak ayındaki yükselişe karşın şubat ayının yavaş geçtiği, mart ayının da
yavaşlama işaretleri verdiğine dikkat çekti.
Konaklama sektöründe yılın ilk
ayının dolulukları belli oldu. Türkiye
Otelciler Birliği (TÜROB), Türkiye'nin
Ocak 2020 otel dolulukları, 2019 yılının
aynı dönemine yüzde 6.4 artarak yüzde
61.9 olarak kaydedildiğini açıkladı. Bu
oran Ocak 2019’da yüzde 58.1 olmuştu.
Dünya çapında veri ve analiz şirkeri
STR’nin TÜROB için hazırladığı Ocak 2020
Destinasyon Performans Raporu’nda yer
alan verilere göre, Türkiye’nin ortalama
günlük satılan oda bedeli (ADR) geçen
yıla göre yüzde 8.9 artış göstererek 62.4
Euro’dan 68 Euro’ya yükseldi. Toplam
oda sayısı üzerinden odabaşı elde edilen
gelirler ise (RevPAR) yüzde 16 artışla 36.2
Euro’dan 42.0 Euro’ya yükseldi. Ocak
2020’de Avrupa ortalaması doluluklarda
yüzde 58.5, ortalama günlük satılan oda
bedelinde 101.1 Euro, toplam oda sayısı
üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde
59.1 Euro olarak gerçekleşti. TÜROB
tarafından yapılan değerlendirmede,
yılın ilk ayındaki yükselişe rağmen şubat
ayının yavaş geçtiğine, mart ayının da
yavaşlama işaretleri verdiğine dikkat
çekildi. Bu nedenle şubat ile mart ayı
doluluklarında ve fiyatlarında gerileme
meydana gelebileceğine işaret edildi.
İstanbul yükseldi, Antalya geriledi
İstanbul'un Ocak 2019’da yüzde 62.9
olan doluluk oranı, Ocak 2020'da yüzde
9.7 artarak, yüzde 69 olarak ölçüldü.
Ocak 2019’da 76.6 ortalama günlük
satılan oda bedeli yüzde 8.1 artışla 82.8
Euro’ya, 48.2 Euro olan odabaşı elde
edilen gelirler yüzde 18.6 artışla artışla
57.2 Euro’ya yükseldi. Antalya’da Ocak
2020 otel dolulukları bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 1 azalarak,
yüzde 56.5 oldu. Ocak 2019’da bu oran
yüzde 57.1 olmuştu. Ocak 2019’da
günlük ortalama 43.7 Euro’ya satılan
oda bedeli yüzde 6.8 artışla 46.8
Euro’ya Euro’ya,24.9 Euro olan odabaşı
Konaklama sektöründe Ocak 2020 performansı:
Yer
Ortalama
doluluk
(%)
Değişim
(%)
Ortalama
oda fiyatı
(Euro)
elde edilen gelirler ise yüzde 5.8 artışla
26.1 Euro’ya çıktı.
Anadolu fena değil
İstanbul, Ankara, Antalya ve İzmir dışında
kalan Anadolu şehirlerinde ise Ocak
2020 otel dolulukları bir önceki yılın aynı
dönemine kıyasla yüzde 2.1 artarak yüzde
51.3 olarak gerçekleşti. Ocak 2019’da
bu oran yüzde 50.2 olmuştu. Anadolu’da
Ocak 2019’da 39.9 Euro olan ortalama
günlük satılan oda bedeli Ocak 2020’de
yüzde 4.4 artışla 41.6 Euro’ya, 20 Euro
olan odabaşı elde edilen gelirler ise yüzde
6.5 artışla 21.3 Euro oldu.
Değişim
(%)
Ortalama
oda geliri
(Euro)
Değişim
Türkiye 61.9 6.4 68.0 8.9 42.0 16.0
İstanbul 69.0 9.7 82.8 8.1 57.2 18.6
Antalya 56.5 -1 46.8 6.8 26.1 5.8
Anadolu 51.3 2.1 41.6 4.4 21.3 6.5
32
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
İşte gelecek 10 yılda turizmi
şekillendirecek trendler…
İstanbul Turizm Derneği (ISTTA) tarafından düzenlenen bilgilendirme toplantısında turizmde
gelecek on yılın trendleri değerlendirildi. Turistlerin kişisel özel seyahatlerden, jet ile dünya
turları ve ekolojik seyahatlere kadar farklı alanları tercih edebilecekleri ifade edildi.
İstanbul Turizm Derneği ev
sahipliğinde 27 Şubat Perşembe günü
Raffles Hotel İstanbul’da gerçekleşen
bilgilendirme toplantısında Besfin
Finansal Hizmetler Danışmanlık
Şirketi’nin hazırladığı ‘Turizmde
Gelecek On Yılın Trendleri’ adlı
raporun sunumu yapıldı. Yalçın
Aydın başkanlığında ISTTA Yönetim
Kurulu’nun hazır bulunduğu toplantıda
raporun sunumunu Besfin Kurumsal
Finansman Direktörü Nihan Tarmur
yaptı. Dünya turizminden İstanbul’daki
turizm rakamlarına kadar detaylı bir
analizi içeren raporda turizmdeki
trendler ön plana çıktı. İşte gelecek 10
yılda turizmi şekillendirecek trendler…
Kişiye Özel Seyahatler
Kişiselleştirilmiş seyahat gün geçtikçe
yeni teknolojilerle gelişim göstermektedir.
Gurme keşiflerden sanat avcılığı, macera
ve spor seyahatlerine kadar birçok alana
kişiler özel ilgi gösteriyor. Bu seyahat
trendinin gelecekte cazibesini koruyacağı
düşünülüyor.
Ekolojik Seyahat
Greta Thunberg isimli İsveçli iklim
aktivisti genç öğrencinin başlatmış olduğu
farkındalık hareketinin turizm sektörüne
etkisiyle, gelecek seyahat tercihlerinin
doğayı korumaya yönelik değişiklik
göstereceği öngörülmektedir.
Sağlıklı Yaşam ve Spa Seyahatleri
Gelecekteki seyahat trendlerinde
sağlıklı yaşam ve spa seyahatleri de öne
çıkmaktadır. Sağlıklı yaşam mottosunu
benimseyen yolcuların sayıları her geçen
gün artmaktadır. Dolayısıyla zayıflama
kampları, lüks ve teknolojik cihazlardan
uzak tatil anlayışı, yoga ile yenilenme gibi
aktivitelerin bulunacağı seyahatlerin ilgi
göreceği tahmin edilmektedir.
Yavaş Seyahat
Sloganı ‘‘teknolojiden uzak dur, dünya
ile ilişkilerini tazele ve rahatla’’ olan
Yavaş Seyahat trendi, Dünya’nın ünlü iş
adamlarından Bill Gates’in de içerisinde
bulunduğu büyük bir kitleyi etkisi altına
almaya hızla devam etmektedir.
Jet ile Dünya Turları
Özel jetlerle düzenlenen tematik seyahatler
veya dünya turları çok revaçta. Dünyanın
lüks otel zincirleri ve seyahat firmaları bu
trende öncü oluyor. Gelecek dönemlerde jet
ile dünya turlarının turizmde ilgi göreceği
öngörülüyor.
Sosyal Sorumluluk Seyahatleri
Dünya siyasi kargaşa halindeyken, birçok
insan tatilde bile bir fark yaratıyormuş gibi
hissetmek ister. Diğer insanlara yardım
etmek iyi hissettirir ve bu seyahat türünün
popülaritesini 2030 ve sonrasında da
artırması beklenmektedir.
Glamping Seyahatleri
Rutine binen tatil anlayışından sıkılan
gezginlerin ortaya çıkarttığı, alım gücü
yüksek kişilerin rağbet ettiği yepyeni
bir akım ‘Lüks Kamping’ ya da ‘Butik
Kamping’ (Glamping) gelecek trendleri
arasında yer alacağı tahmin ediliyor. ISTTA
İstanbul’un tanıtımında öncü olacak İstanbul
Turizm Derneği (ISTTA) Yönetim Kurulu
Başkanı Yalçın Aydın, İstanbul’u turizmde
dünyanın en iyi şehirleri arasında görmeyi
arzuladıklarını belirterek, “Ülkemizde
turizm denildiğinde şüphesiz en önemli
markamız İstanbul. Bugün Türkiye’nin en
fazla turizm çeken şehri İstanbul’umuzu
turizmde dünyanın en üst sıralarında
görmeyi arzuluyoruz. Tarihte farklı
medeniyetlere ev sahipliği yapmış şehrimiz,
son yıllarda turizmde ciddi atağa geçti
ve 2019 yılında yaklaşık 15 milyon turisti
ağırladı. Ancak İstanbul için bu rakamı
kesinlikle yeterli bulmuyor, şehrimizin çok
daha fazlasını hak ettiğini düşünüyoruz.
Hep birlikte yapacağımız çalışmalarla
önümüzdeki dönemlerde 25-30 milyon gibi
rakamlara ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Aydın, sektörü ve piyasayı yakından takip
eden yönetim kurulu üyeleri ile bu tarz
projelere devam edip İstanbul markasının
dünyada farkındalığını arttırmaya hızla
devam edeceklerinin altını çizdi.
34
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
I-MICE'den
acentalarına
'gündelik
ve iş hayatı'
temalı
eğitim
10-14 Mart tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da gerçekleşecek Unicera Seramik
Banyo Mutfak Fuarı sektörün nabzını tutmaya hazırlanıyor.
Uluslararası MICE Endüstrisi
Derneği (I-MICE) koordinasyonunda,
Zorlu PSM ev sahipliğinde
MICE segmenti çalışan acentalar,
kahvaltılı programda bir araya geldi.
20 Şubat Perşembe günü gerçekleşen
program kapsamında Touche salonunda
alınan kahvaltı sonrasında Kavlak
Avukatlık Bürosu’ndan Deniz Mina
Küpana sunumuyla; hayatımızın odak
noktasına yerleşen, kişilere ve kurumlara
sorumluluk ve yükümlülükler getiren,
uyulmaması durumundaysa idari
ve cezai yaptırımlar getiren “Kişisel
Verilerin Korunması Kanunu” (KVKK)
konusu aktarıldı.
Programın ikinci bölümünde; “Dünyanın
ve Türkiye’nin Değişimi: Trendler ve
Beklentiler” başlığı, yerel ve global
örnekler ve seçmen analizleriyle,
Araştırmacı - Ekonomist, İstanbul
Ekonomi Araştırma Genel Müdürü
Can Selçuk tarafından katılımcılarla
paylaşıldı.Üçüncü bölümde ise, ev
sahibi Zorlu PSM Kurumsal Satış
Müdürü Merve Karaçöl sahnedeydi.
Karaçöl: “MICE’cileri ağırlamaktan
memnuniyet duyduk”
MICE segmenti çalışan acenta,
etkinlik ajansı firma yöneticileri ve
turizm basınını ağırlamaktan duyduğu
memnuniyeti dile getirerek sözlerine
başlayan Karaçöl, “Acentalarımızla
birçok kurumsal organizasyon, lansman
ve etkinliklerde çalışma fırsatımız
oluyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz
etkinlikte istedik ki; Zorlu PSM’yi çok
daha yakından tanısınlar ve aramızdaki
iletişim artsın. Bu bağlamda bizleri
bir araya getiren I-MICE Derneği
Başkanı Hüseyin Bey ve kıymetli
yöneticilerine çok teşekkür ederiz.
İlerleyen günlerde acentalarımızla çok
daha fazla ve yoğun iş birliği içerisinde
olacağımızı düşünüyor ve şimdiden
gerçekleştirecekleri organizasyonlar
için ev sahipliği yapmak adına
sabırsızlandığımızı yinelemek istiyoruz.”
dedi.Zorlu PSM ile ilgili kısa bir sunum
gerçekleştiren Karaçöl’ün ardından,
katılımcı acentalara yönelik teknik gezi
gerçekleştirildi.
Kurt: “Pilot bir organizasyondu,
devamı gelecek”
Program hakkında kısa bilgi
aktarımı yapan Uluslararası MICE
Endüstrisi Derneği (I-MICE) Başkanı
Hüseyin Kurt, “Bu bizim de ilk defa
uyguladığımız bir format oldu. Aslında
pilot bir organizasyondu diyebiliriz.
Zira, bu formatta direkt turizm veya
çalıştığımız segment değil, dolaylı
olarak gündelik ve iş hayatımızı
etkileyen konuları programa aldık. Bu
format, gerçekleştireceğimiz kahvaltılı
seri organizasyonlarımızın ilkiydi.
Oldukça yoğun bir dönemde yaklaşık
70’in üzerinde acentacı dostumuz ve
turizm basının kıymetli yöneticileri
bizlerle birlikteydi. Katılım gösteren
tüm kıymetli dostlara bu vesileyle çok
teşekkür ederiz.” dedi.
36
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş İş Geliştirme Müdürü
Onur Ilhan
Fark oluşturan
mimari ve turizm…
Ülkemizin turizm değeri olan mimari
eserlerini düşündüğümüzde, ekseriyetle
kadim zamanlardan kalan yapılar
aklımıza gelir. Büyük medeniyetlerin
efsanesini günümüze taşıyan muazzam
külliyeler, su kemerleri, dini ve idari
yapılar, amfitiyatrolar… Hiçbir yeni
yapının Ayasofya’nın etkileyiciliğine veya
Göbeklitepe’nin gizemine sahip olması
beklenemez. Bu zenginliklere sahip olan
çok az ülke olması da Türkiye turizmi
açısından büyük bir avantaj.
Ancak yeni nesil gezgin, çağdaş
kentleşmeden, mimariden ve sanattan
da ciddi manada etkileniyor. Bu alanda
verilebilecek en önemli örneklerden
biri de kuzey İspanya kenti Bilbao’nun
geçirdiği köklü değişimdir. Tersane,
demir-çelik ve tekstil sektörlerinin
öne çıktığı çok kuvvetli bir sanayi kenti
iken, bu sektörlerin 1970’lerle birlikte
değişerek Asya kıtasına kayması ile ciddi
bir çöküş dönemi yaşayan Bilbao, %35’e
ulaşan işsizlik oranlarıyla kaybedilmiş
bir dava gibi duruyordu.
Ancak 1987 yılında Ibon Areso’nun
göreve gelmesi ile büyük bir kentsel
dönüşüm planı devreye alındı. Sanayi
kenti, hizmet odaklı bir kültür merkezine
dönüştürülecekti. Yeşil alanlar, yaya
yolları ve kültürel zenginlikler ile
süslü yeni bir Bilbao oluşturuluyordu.
Bunların en önemlilerinden biri de
ünlü mimar Frank Gehry tarafından
tasarlanan Guggenheim Müzesi oldu.
Kentin siluetini tamamen değiştiren bu
çağdaş mimari eserin pozitif etkisi ve
yükselen bilişim çağının da rüzgarıyla
Bilbao güçlü bir turizm destinasyonuna
evirilmeye başardı. Müzeyi açıldığı ilk
yıl neredeyse 1,4 milyon kişi ziyaret
etti. Daha ilk yılında 132 milyon Avro
seviyesindeki yatırım maliyetini çıkartan
proje, böylece ulaşılması güç bir başarı
elde etmiş oldu.
Diğer yandan, değişimin planlı
ve kapsamlı olmasının önemi de
yadsınamaz. Planlama da sadece
ürün ve hizmetleri ortaya koymaktan
ve sorumlu kişi ve kurumların
belirlenmesinden ibaret değil. Bu
noktada ortak bir hikâye geliştirebilmek
ve rekabetçi bir pazarlama stratejisi
oluşturabilmek kritik bir öneme haiz.
Günümüzde Konya gibi bazı önemli
Türk kentleri, tarih miraslarının üzerine
çağdaş eklemeler yaparak farklılaşmaya
gayret etmektedirler. Konya Tropikal
Kelebek Bahçesi ve Konya Bilim
Merkezi gibi yatırımlar bu açıdan
dikkate değerdir. Konya’dan da önce bu
doğrultuda adımlar atmış olan Eskişehir
gibi öncü kentlerimiz de vardır (Sazova
Parkı ve Odunpazarı Modern Müze gibi
uluslararası standartlarda projeler ile
kentin çehresi değişmiştir).
Ancak bunun gibi yatırımları tek bir
tasarım dilinde, tek bir hikâyede ve
kapsayıcı bir stratejik çatı altında
toplayacak ve gerçek potansiyellerinin
ortaya çıkmasını sağlayacak bir
momentum henüz tam anlamıyla
sağlanamamıştır. İhtimal odur ki bu
momentum, ancak tüm paydaşlar iş
birliği yaptığında ortaya çıkacaktır.
Bu paydaşlardan biri de yatırımcıları,
işletmecileri, acenteleri ve hizmet
sağlayıcıları ile birlikte büyük Türkiye
turizm sektörüdür.
38
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
TravelShop Turkey
Hindistan’ın 5 şehrine çıkartma yaptı
TravelShop Turkey, Hindistan’ın beş ayrı şehrinde 4 binden fazla acenteye Türkiye tanıtımı
yaptı. Türkiye’nin gönüllü turizm elçisi firmanın 2020 B2B workshop etkinlikleri mart ve
mayıs ayların da aynı hızla devam edecek…
Türkiye tanıtımı için gönüllü turizm
elçiliği yapan TravelShop Turkey, 22-24
Ocak tarihleri arasında gerçekleşen
ACE of MICE by Turkish Arlines Fuarı’nın
hemen ardından Hindistan’ın beş büyük
şehrine Türkiye’den 20’den fazla turizm
firmasıyla çıkartma yaptı. Aralarında Le
Meridien Bodrum, Renaissance Polat
Istanbul, İsfanbul, Hyatt Regency Istanbul
Ataköy, Le Meridien Istanbul, Travellux
Cappadocia, Ramada İstanbul Golden
Horn, Capadoccia Cave Resort Hotel &
SPA, Pullman İstanbul Hotel & Convention
Center, TravelShop Turkey, WorkShop
TravelShop, ISTTA, Grand Hyatt İstanbul,
Sabtour Antalya Centro WestSide Istanbul
& WestSide Arjaan by Rotana Istanbul,
Magic Line Productions The Marmara Pera
İstanbul, Climaxtours Turkey, Al-Rashed
Travel, Long Beach Resort ve Miracle Beach
Resort’ün yer aldığı turizm firmalarıyla
birebir görüşmelerde bulunarak Türkiye
sunumunu gerçekleştirdiklerini belirten
TravelShop Turkey Genel Müdürü Murtaza
Kalender, “Hindistan’ın beş ayrı şehrinde
düzenlediğimiz B2B workshopları
çerçevesinde hem ülkenin tek outgoing
fuarı olan OTM Mumbai’de hem de BLTM
Delhi Fuarı’nda Türkiye standı açtık.
Fuarda, Mumbai Başkonsolosumuz Tolga
Kaya ve Yunanistan Turizm Bakanlığı başta
olmak üzere çok sayıda başkonsolosluk
ve büyükelçilik tarafından ziyaret edilerek
onurlandırıldık” dedi.
Resmi bakanlık statüsünde temsil
edildi
OTM Mumbai ve BLTM Delhi fuarlarında
TravelShop Turkey logosu yerine Kültür ve
Turizm Bakanlığı logosu ile resmi bakanlık
statüsünde ülke tanıtımı yaptıklarını
ifade eden Kalender, mevcut turizm
pastasının arttırılmasına yönelik 81 ili de
kapsayan sunumlar gerçekleştirdiklerini
belirterek, “Özellikle Bodrum, Marmaris ve
Fethiye bölgelerinin düşük sezonlarda da
kalkınabilmesi hedefiyle MICE ve düğünlere
yönelik tanıtımlar yaptık. Bizimle beraber
gelen Türk firmalarının ciddi oranda düğün
ve MICE grup talepleri aldıklarını görmek
ve tüm katılımcıların fuarlardan mutlu bir
şekilde döndüklerini görmek bizi de ayrıca
memnun etti” dedi.
Workshop’lar mart ve mayıs
aylarında da devam edecek
TravelShop Turkey’in gelecek etkinliklerine
ilişkin bilgiler de veren Murtaza Kalender,
“Mart ayında dini temayla B2B Holy Lands
Workshop ve Fam Trip, mayıs ayında ise,
Fethiye merkezli Yacht Cruise Wokshop
ve Fam Tripleri ile 2020 etkinliklerimizi
sürdüreceğiz.” diye konuştu.
40
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su
Tezer Öner
Hapşıran Çin,
hasta olan biz!
Ne oldu, bir hatırlayalım… Dünya turizminde
harcanan 1 trilyon 250 milyar dolar paranın
beşte birinin sahibi Çinliler hastalandı.
Evde istirahat... Biz de şimdi bu yıl ülkemize
gelmesini beklediğimiz en az 500 bin Çinli
turistin derdine düştük...
Geçen yıl Türkiye’ye 426 bin Çinli turist geldi.
Bu yıl bir rekor beklerken, tam da yeni yıl
tatiline denk gelen bir zamanda ülkede virüs
salgınının patlak vermesi büyük talihsizlik
oldu. Mevzu tabii tüm dünya üzerinde gezen
80 milyon ve sadece Avrupa’ya gelen 16
milyon Çinli turist olunca, öyle sırtınızı
arkanıza yaslayıp, oturamıyorsunuz.
Son olarak ülkemizin üç büyük kentinde
30 bin rezervasyon iptali gelmiş durumda
ki, bu sadece ocak ayı için geçerli veriler.
Turizm sektörü yönetici ve ileri gelenleri
ılımlı açıklamalar yapsa da, ben dahil bu işin
içindeki herkes ekonomik yönden bunun
ciddi bir kayıp olduğunun gayet farkında.
Bu aşamada işin farklı yönlerini sorgulamak
da gerek tabii. Mesela bu kadar yaygara
kopmasına karşın, Çin’de virüs yüzünden
kaybedilen insan sayısı 576 idi düne kadar.
Buna karşılık ABD’de geçen sene gripten
ölenlerin sayısı 9 bin kişi oldu. Bu sene
ABD, 15-16 bin kişinin gripten ölmesini
bekliyor. ABD’nin nüfusu 350 milyon, Çin’inki
1,5milyar... Oysa baktığımızda çıkan gürültü
tam tersi... İnsan ister istemez iş Çin’de
olunca neden bu kadar büyütülüyor diye
düşünmeye başlıyor.
2004 yılında SARS vakası patladığında
Çin’deydim. 24 saatte 43 kişinin öldüğü
hastalık toplamda 3 bin kişiye bulaştı ve
349 kişiyi öldürdü. Hatta biri de zavallı bir
hemşire kendini karantinadaki hastane
penceresinden atarak intihar etmişti.
Çinli yetkililer gerçekten çok uzman ve
işlerinde tavizsiz bir sertlik ve disiplin
içinde görevlerini yapıyorlar. O kadar ki,
havaalanında yaptıkları tek bir kontrol ile
bizlerin SARS taşımadığından emin oldular,
öyle Türkiye’ye dönüş izni verdiler.
Tamam, bu sefer ki salgın çok daha ağır,
ölümlerin sayısı SARS’ı geçti, neticenin çok
daha fazla olacağı da apaçık. Fakat sonuçta
herkesin bildiği gerçek şu ki, bu bir grip
versiyonu ve herhalükarda mayısta bitecek.
O halde yazın gelecek turistlerin bunun artçı
tepkilerine maruz kalmamaları gerek.
Ben bu noktada yeniden rakamlara dikkat
çekmek istiyorum. Geçtiğimiz yıl ABD’de
gripten ölenlerin sayısı 9 bin kişi, bu sene
beklenen rakam ise, 15-16 bin civarında.
2004 yılında Çin’de SARS gribi sebebi ile
3 bin hasta ve 349 kayıp var. Bu yıl Çin’de
Coronavirüs’ten etkilenenlerin sayısı 17 bin
kişi. 361 de kayıp var. Siz hiç ABD’ye uçuş
sınırlaması koyan bir ülke duydunuz mu?
Türkiye de pek çok ülke gibi Çin’e uçuşları
askıya aldı. Karşılıklı seferler minimum
seviyelerde yapılıyor. İyi de bu durumda
kayıplar Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde
15, Makau Özel İdari Bölgesi’nde 8,
Tayvan’da ise 10’a yükseldi. Ayrıca diğer
ülkelerde durum; Japonya'da 20, Tayland'da
19, Singapur'da 18, Güney Kore'de 15,
Avustralya'da 12, Almanya’da 10, ABD’de
9, Malezya 8, Fransa ve Vietnam'da 6'şar,
Birleşik Arap Emirlikleri’nde 5, Kanada'da
4, İngiltere, Rusya, İtalya, Hindistan
Veinler’de 2'şer, Nepal, Kamboçya, Sri
Lanka, Finlandiya, İspanya, İsveç'te birer kişi
CORONAVİRÜS sebebiyle kaybedildi. (Kaynak
Yeniçağ: Çin’de coronavirüs salgınında
ölü sayısı SARS'ı geçti) Şimdi bu durumda
uçuşları bu noktalara mı askıya almamız
gerekecek? Yok artık!
Salgının en üst düzeyden tedbir alınmasına
karşı değilim ama bilgilendirmenin eksik
veya yanlış olduğunu düşünüyorum.
Konu aslında şu: Evet bir salgın var ve bu
hastalığın kuluçka süresi 14 gün. Peki
bu ne demek? Tüm dünyada belirlenmiş
hastalara 14 hadi bunu 2 ile çarpıp 28 gün
veya 1 ay diyelim, yeni bir vaka eklenmediği
anda virüs kontrol altına alınmış demektir.
Bu yapıldığında, virüsü oluşturan şartlara
da müdahale edildiyse, artık yayılma şansı
ortadan kalkar. Hepimiz de rahat bir nefes
alırız.
Çok değil, ben daha iki gün önce şunu
gözlemledim. Caddebostan’da bir
zincir markette alışveriş yaparken bir
Çinli kadın ile çocuğuna ters bakışlar,
yanından uzaklaşmalar, fısıldaşmalar... Ne
oluyoruz ya? Hemen gidip çocuğu sevdim.
Hanımefendiyle iki ayaküstü sohbet ettik.
Çocuğun adı Efe’ymiş babası Türk ve uzun
zamandır Türkiye’de yaşıyorlar. Aynı şey
İtalya’da bir Çin restoranının sahibine
yapılmış. Zavallı adamcağız, 15 yıldır
İtalya’da yaşadığını, Çin’e hiç gitmediğini
ve tepkilere de bir anlam veremediğini bir
televizyon kanalında anlatmaya çalışıyordu.
Hepimiz kışın grip oluyoruz. Hepimiz
biliyoruz ki, grip bir kış hastalığıdır ve
ilkbahar ile tamamen biter. Çinli yetkililere
güvenim tam. Onlar hasta birinin yurt dışına
çıkmasına izin vermez. Keza Türkiye sağlık
ve salgın hastalık konusunda dünyada ileri
ülkelerden biridir ve tüm tedbirlerin alınmış
olduğunu her akşam seyrediyoruz. Turizm
Bakanımız bile Çin’den bu kadar insan
bekliyoruz diye açıklama yapınca bakana
tepkiler geldi. Bunu yapmayalım. Hem insani
olarak çok büyük bir ayıp hem de ekonomik
olarak kendimizi baltalamış oluruz. Bu
dönemde ülkeye millet olarak destek vermek
de çok önemlidir. Şahsen ben her gün Çinli
arkadaşlarımla whatsapp ve skype’den
yazışarak destek oluyorum. Yaz için hepsini
davet ettim ve mavi tur planı yaptık...
Hastalık bir şekilde geçecek... Geriye kalan
insani değerlerimiz ve dostluklarımız
olacak...
42
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
İstanbul’un ilk
JW MarrIott oteli
Karaköy’de açıldı
7.000’den fazla otelle dünyanın en büyük zinciri olan
Marriott International, İstanbul’daki ilk JW Marriott
otelini Karaköy’de açtı.
Türkiye’nin en değerli turizm
destinasyonlarından İstanbul,
artan turizm potansiyeli ile lüks
otel markalarının ilgisini çekmeye
devam ediyor. Turizm sektörünün lüks
markalarından JW Marriott, Ankara’dan
sonra İstanbul’daki ilk otelini Karaköy’de
açtı. 180 yıl önce İtalyan mimarlar
tarafından inşa edilen Veli Alemdar
Han’ın restore edilmesi sonucu turizme
kazandırılan JW Marriott Istanbul
Bosphorus, Tarihi Yarımada, Galata
Kulesi, Adalar, Haliç, Kız Kulesi ve
İstanbul Boğazı’nı gören bir manzarada
misafirlerini ağırlamaya başladı.
Sinan Köseoğlu: “Karaköy bölgesine
değer katmak istiyoruz”
Otelin açılış toplantısında konuşan
JW Marriott Istanbul Bosphorus ve
Sheraton Istanbul City Center Genel
Müdürü Sinan Köseoğlu, İstanbul’un
her zaman merak uyandıran bir şehir
olduğunu vurgulayarak, kentin tarihine
kucak açan bir noktada otel açmaktan
memnuniyet duyduklarını belirtti.
“İstanbul, ziyaretçilerine hem Doğu’nun
mistisizmini ve önemli tarihi değerlerini
hem de Batı’nın modernliğini bir arada
sunuyor” diyen Köseoğlu, şunları söyledi:
“İstanbul geçen yıl 15 milyon turisti
ağırladı. Geçen yıla göre yüzde 10’luk
bir artışla, turist sayısını artırdı. Sektör
olarak bu yükselişin devam etmesini
bekliyoruz. JW Marriott Istanbul
Bosphorus olarak, İstanbul’un en cazip
bölgelerinden birinde, Karaköy’de
otelimizi açarak, bu yükselişe katkıda
bulunmak istiyoruz. İstanbul’un gerçek
turizm potansiyelini hep birlikte açığa
çıkarabiliriz. Otelimizin yer aldığı bölge,
aynı zamanda Galataport projesinin
hayata geçeceği bir alan. Galataport’un
bölgeye canlılık getirmesi bekleniyor.
Biz de 130 misafir odamız, Spa at JW
Istanbul’umuz, her biri farklı konseptte
sekiz adet yiyecek ve içecek alanımızla
bölgeye değer katmak istiyoruz.
Türkiye’nin ve İstanbul’un turizm
potansiyeline olan inancımız tam.”
Sinan Köseoğlu
Katarlı yatırımcıdan 93 milyon Euro
Otel binası için 180 yıl önce inşa edilen ve
o dönemin en işlek hanlarından biri olan
Veli Alemdar Han’ı seçtiklerini ifade eden
Köseoğlu, şöyle devam etti:
“Yıllar içinde metruk bir yapıya dönüşen
Veli Alemdar Han’ı restore ederek,
yeniden toplumun hizmetine sunmanın
mutluluğu içindeyiz. Otelimizin mülk
sahibi Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika ve
Orta Doğu’da toplam 27 oteliyle hizmet
veren Al Rayyan Turizm ve Yatırım
Şirketi (ARTIC). Katar merkezli şirket,
JW Marriott Istanbul Bosphorus’un yanı
sıra yine Marriott International zincirinin
bir parçası olan Sheraton Istanbul City
Center’a da yatırım yaptı. Şirket, her iki
oteli toplam 93 milyon Euro yatırımla
satın aldı.”
“Çevresel etkileri azaltacağız”
Marriott International'ın bir parçası
olarak, JW Marriott Istanbul
Bosphorus'un en büyük hedeflerinden
birinin sürdürülebilirliği otele entegre
ederek, çevresel etkileri azaltmak
olduğunu da vurgulayan Sinan Köseoğlu,
şu bilgileri verdi:
“JW Marriott İstanbul Bosphorus’ta
plastik pipet yerine kâğıt pipet
kullanıyoruz. Hem çalışanlarımızın
kullandığı alanlarda hem de misafir
odalarımızda geri dönüşüm yapmaya
elverişli çöp kovalarımız mevcut.
Misafirlerimizi su tüketimini azaltmak
için çarşaflarını, bornozlarını ve
havlularını tekrar kullanmaları
konusunda teşvik ediyoruz. Marriott
International, 2020 yılı sonunda odalarda
yer alan tüm tek kullanımlık duş
malzemelerini büyük boyutlu ve çok
kullanımlı malzemelerle değiştireceğini
duyurdu. Bu global uygulamalara destek
vermekle birlikte, biz de TEMA’ya çalışan
sayımızla eşit adette fidan bağışında
bulunduk. Çevremize, toplumumuza
ve dünyamıza destek olmaya devam
edeceğiz.”
Tek pencereden tarihi İstanbul
Otelin Boğaz tarafına bakan cephesinde
köprü ile başlayarak Kız Kulesi, Adalar,
Topkapı Sarayı, Tarihi Yarımada,
Ayasofya gibi İstanbul’un en büyüleyici
tarihi değere sahip yapılarını tek bir
pencereden görmek mümkün. Otelin
diğer cephesinde ise Galata Kulesi ve
gizli kalmış çatı kiliseleri var. 35 metre
yüksekliğindeki avlusuyla dikkat çeken
JW Marriott Istanbul Bosphorus’ta 16’sı
süit olmak üzere farklı çeşit, metrekare
ve manzaralara sahip toplam 130 oda
mevcut. Otelin birinci katında Gala
ve Karay isimli iki adet gün ışığı alan
toplantı salonu bulunuyor. Gala toplantı
odası 60 metrekare büyüklüğünde
ve sabit U düzen masasıyla 14 kişilik
toplantılara ev sahipliği yapıyor.
Karay toplantı odası da 75 metrekare
büyüklüğünde, ikiye bölünebiliyor ve
misafirlerin tercih ettiği her düzende
toplantı yapılabiliyor. Ayrıca JW Marriott
Istanbul Bosphorus’un 9’uncu katındaki
Galata Lounge, hem Galata Kulesi’ni
hem İstanbul Boğazı’nı gören konumuyla
sosyal davetler için ideal.
Yiyecek-içecek Emre Ergani’ye
emanet
JW Marriott İstanbul Bosphorus’ta sekiz
adet yiyecek ve içecek alanı var. Yiyecek
ve içecek alanlarının danışmanlığını,
sektörün duayen ismi Emre Ergani
yapıyor. Ana restoran Octo; yüksek
kaliteli deniz ürünlerini sunan bir
yemek deneyimini İstanbul’a getirmeyi
hedefliyor. “Deniztarağı Sahili” anlamına
gelen “Praia da Viera” isimli bir sahil
kasabasından gelen Portekizli şef Jorge
Lavos Costa’nın doğduğu şehrin adı bile
denizle ilgili. Portekizli şef, yarattığı
menüde yerel deniz ürünleri mirasını
Türkiye’nin meze kültürüyle birleştiriyor.
Istanbul Baking Company, şu anda JW
Marriott Istanbul Bosphorus ve Sheraton
Istanbul City Center’da iki şubesi olan
bir kahve dükkânı. Karaköy sokaklarının
hareketliliğini devam ettirecek kokteyl
ve tapas barı Skull & Bones da ilgi çekici
mekânlardan. Nisan ayında açılacak
Sky Karaköy, İstanbul’daki önemli tarihi
yapıların birçoğunu kapsayan manzarası
ve ambiyansıyla İstanbul’un iddialı
barlarından biri olmayı hedefliyor.
44
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
RadIsson Hotel Group
Türkiye’de üç otel daha açıyor
Radisson Hotel Group, bu yıl içerisinde 3 oteli daha açmaya hazırlanıyor. İki otel,
İstanbul’un tarihi ve turist semtlerinde hizmet verecek, üçüncü otel İzmir’in
Aliağa ilçesinde hizmet sunacak.
İstanbul’un turistik semtlerinden
Beyazıt ve Sultanahmet’te Pantur
Turizm ve Ticaret A.Ş. yatırımı
ile açılacak olan oteller, Radisson
Hotel President Beyazıt ve Radisson
Hotel Sultanahmet olarak hizmet
vermeyi sürdürecek. Radisson Hotel
President Beyazıt ve Radisson Hotel
Sultanahmet otelleri, Kapalıçarşı,
Ayasofya, Topkapı Sarayı gibi tarihi
ve turistik merkezlere yakınlığı ile
önemli bir konuma sahip. Radisson
Hotel President Beyazıt, spa, balo
salonu ve farklı restoranlarla
hizmet verirken, Radisson Hotel
Sultanahmet, 4 ayrı restorana ev
sahipliği yapacak.
3. yatırım İzmir Aliağa’ya…
Üçüncü otel olarak İzmir’in Aliağa
ilçesinde açılacak olan Radisson
Hotel İzmir Aliağa ise, Elif İntro
Otelcilik tarafından destekleniyor ve
otelin yeme-içme alanları, toplantı
odaları, spa ve fitness alanları
bulunuyor.
Radisson Hotel Group Başkan
Yardımcısı ve Geliştirme Üst
Yöneticisi Elie Younes, şunları
söyledi: “Radisson Hotel Group'un
Türkiye pazarına olan güçlü
taahhüdü, Türkiye'de 30'un üzerinde
otel ile büyümeye devam ediyor.
Radisson Hotel Group, üst segment
kategorisinde, İstanbul’un en geniş
otel zinciri olarak öne çıkıyor.
Bu anlamda, markalarımız, iş
ortaklarımız ve çalışanlarımız ile
gurur duyuyoruz.”
GROW WITH US
Radisson Blu Hotel, Kayseri
CREATING OWNER VALUE
THROUGH EVERYTHING WE DO
We walk the walk with franchised partnerships
The largest upper-upscale brand in Europe,
Radisson Blu leverages its network and offers
an urban solution for efficient real estate.
The Radisson brand brings a space
efficient, conversion friendly upscale brand
to urban locations.
Radisson Blu Hotel, Trabzon
Radisson RED is a nimble & bold lifestyle
brand with a lean operating model at vibrant
destinations. Let’s PLAY!
Ramsay Rankoussi
Vice President – Development
Middle East, Turkey & French Speaking Africa
ramsay.rankoussi@radissonhotels.com
Radisson Blu Hotel, Vadistanbul
46
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Wyndham Hotels & Resorts EMEA’daki
güçlü büyümesini sürdürüyor
Wyndham Hotels & Resorts Avrupa, Ortadoğu, Avrasya ve Afrika'da büyümesine
hız kazandırdı. Dünyanın en büyük otel franchise veren şirketi, Türkiye de dahil
olmak üzere bölgede yeni oteller açarak ve yeni pazarlara girerek önemli dönüm
noktalarına ulaştı.
90’a yakın ülkede, yaklaşık 9 bin
300 oteliyle dünyanın en büyük
otel franchise veren şirketi Wyndham
Hotels & Resorts, geçtiğimiz yıl
bazı önemli açılışlar yaparak ve yeni
pazarlara girerek Avrupa, Ortadoğu,
Avrasya ve Afrika (EMEA) bölgesindeki
varlığını arttırmaya devam etti. 2019
yılında üst-orta sınıf La Quinta by
Wyndham markası, Türkiye'de açılan
La Quinta by Wyndham İstanbul Güneşli
oteli ile Avrupa pazarıyla buluştu. Bu
otel aynı zamanda, markanın Amerika
kıtaları dışında açılan ilk oteli olma
niteliği taşıyor. Wyndham Hotels &
Resorts, bu açılışla Türkiye'deki otel
sayısını 80’in üzerine çıkardı ve ülkedeki
en büyük uluslararası otel şirketi olma
konumunu güçlendirdi.
Wyndham Hotels & Resorts, Yunanistan,
Almanya, Portekiz, Gürcistan, Ortadoğu,
Afrika ve Hindistan gibi önemli
pazarlarda da büyümeyi sürdürdü.
Şirket, Ermenistan, Hırvatistan ve Kırgızistan
gibi bazı yeni pazarlara girerken;
Danimarka'da Comwell Hotels ile üst
sınıf Dolce by Wyndham markası için
özel bir anlaşma imzalayarak bu pazara
da giriş yaptı. Bu anlaşma ile Danimarka’da
önümüzdeki iki yıl içinde açılması
beklenen oteller açısından önemli bir
dönüm noktasına ulaşıldı.
Wyndham Hotels & Resorts, Ortadoğu
ve Afrika’daki varlığını da güçlendirdi.
Umman’ın Maskat kentinde açılan ilk
Wyndham Garden oteli bu bölgedeki
önemli açılışlar arasında yer alırken,
Ramada Encore® by Wyndham Muscat
Al Ghubra otelinin de Mart 2020’de
açılması bekleniyor. Wyndham Hotels
& Resorts aynı zamanda Birleşik Arap
Emirlikleri’nin Dubai kentinde, Ithra
Dubai’nin Deyra Sahil Şeridi Geliştirme
projesi çerçevesinde üç yeni otel
açacağını duyurdu. Bu açılışların bir
parçası olarak Super 8® by Wyndham
markası da pazarla buluşacak. Şirket,
Hindistan’ın orta segment konaklama
pazarında yeni adımlar atmayı da
sürdürüyor. 2019 yılında Hindistan’ın
Yeni Delhi, Bangalore ve Jaipur da dahil
olmak üzere önemli noktalarında yedi
açılış yapıldı.
Manikis: “2019’daki güçlü
büyümeden gurur duyuyoruz”
Wyndham Hotels & Resorts EMEA
Başkanı ve Genel Müdürü Dimitris
Manikis, "Bölge genelinde 2019 yılında
kaydettiğimiz güçlü büyümeden büyük
bir gurur duyuyoruz ve bu ivmemizi
mevcut ve yeni pazarlarda, 2020 ve
sonrasında da artırmayı bekliyoruz.
EMEA, dünyanın en çok çeşitlilik sunan
bölgelerinden biri ve burada geniş
otel varlığımızla ve yeni bölgelere
ulaşan önemli marka çeşitliliğimizle
büyümemiz; otelde konaklamayı herkes
için mümkün kılma ve bu canlı bölgeye
seyahat edecek herkesin ihtiyaçlarına
cevap verecek bir Wyndham oteli
bulabilmesini sağlama vizyonumuz
açısından büyük önem taşıyor" dedi.
48
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Hyatt,
İzmir’deki
ilk otelini
açıyor
Orjin Grubu’nun, İzmir’de
inşa ettiği dünya çapındaki
prestij projesi “İstinyePark
İzmir” bünyesinde açılacak
otel markası belirlendi.
2021 yılında hizmete girmesi
beklenen otel Hyatt Regency
olacak. 5 yıldızlı, 161
odalı Hyatt Regency Oteli,
Türkiye'nin yedinci Hyatt
markalı tesisi olacak.
Hyatt Regency İzmir, 85 bin
metrekare kiralanabilir alana
sahip, lüks alışverişin yeni
adresi İstinyePark İzmir Alışveriş
Merkezi’nin önemli bir parçası
olacak. İzmir’in Balçova İlçesinde
inşa edilen ve şehir merkezine 15,
havalimanına 20 dakika mesafede
konumlanan Hyatt Regency Oteli
ve İstinyePark İzmir Alışveriş
Merkezi metro, tramvay ve otobüs
duraklarının komşuluğunda yer
alıyor.
Hyatt Başkan Yardımcısı Takuya
Aoyama, “Türkiye, Avrupa'nın en
popüler turistik yerlerinden biri
olmaya devam ediyor ve marka ayak
izimizi İstanbul'un dışına çıkarmayı
amaçlıyoruz. Ülkede prestijli
gayrimenkul projeleri geliştirme ve
yönetme alanlarında mükemmel bir
geçmişe sahip olan Orjin Grubu ile
çalışmaktan çok mutluyuz.” dedi.
Tüm odalar Körfez manzaralı
İzmir Körfezi manzarasına sahip Tüm
odaları İzmir Körfezi manzarasına
sahip olacak lüks otel, iş ve tatil
amaçlı seyahat edenler düşünülerek
tasarlandı ve misafirlerine kusursuz
ve kişiselleştirilmiş deneyimler
sunacak. Hyatt Regency İstinyePark
İzmir içerisinde restoran ve barın
yanı sıra, toplantı ve seminer
salonları, Spa ve fitness merkezi
de bulunacak. Ayrıca 2 bin
metrekareden büyük etkinlik alanı
ve balo salonuna sahip olan otel,
İzmir’de kurumsal toplantılar ve
sosyal buluşmalar için de benzersiz
bir seçenek olmaya aday.
Orjin Grubu Eşbaşkanı Zafer Kurşun
ise iş birliğine dair: “Türkiye'deki
marka varlığını genişleten Hyatt
ile birlikte çalışmaktan büyük
mutluluk duyuyoruz. Hyatt Regency,
dünyaca tanınan bir marka. Türk
pazarı ve İzmir şehri hakkında geniş
bilgi birikimimiz ve deneyimimiz,
misafirlerimizin beklentilerini de
aşan, seçkin bir otel geliştirmemize
izin verecek” dedi.
50
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
La QuInta,
İstanbul'da…
Türkiye’de faaliyet gösteren en büyük uluslararası otel şirketi Wyndham Hotels
& Resorts, hızla büyüyen La Quinta markasının Amerika kıtaları dışındaki ilk
otelini açtı.
80’in üzerinde ülkede, 20 markası
altındaki 9 bin 200’den fazla
oteliyle dünyanın en büyük otel
franchise veren şirketi Wyndham
Hotels & Resorts, 404 odalı La
Quinta by Wyndham İstanbul Güneşli
otelini açarak La Quinta by Wyndham
markasını ilk kez Avrupa’ya taşıdı.
Böylece marka, ziyaretçilerle
Amerika kıtaları dışında ilk kez
buluştu.
Kuzey Amerika ve Latin Amerika’da
bulunan 900’ün üzerindeki oteliyle
üst-orta segmentinin öncü markası
La Quinta by Wyndham, çağdaş
tasarımı, incelikle düşünülmüş
imkanları ve güler yüzlü ve samimi
hizmet anlayışıyla öne çıkıyor.
Wyndham, La Quinta markasının otel
franchise ve yönetim faaliyetlerini
2018 yılında satın alarak, şirketin
dünya çapında sunduğu hizmetlerini
ve geniş marka yelpazesini daha da
güçlendirmişti.
Wyndham’ın ülkedeki marka arzını
genişletiyor
Wyndham, markayı satın aldıktan
sonra La Quinta’yı dünyanın önemli
pazarlarına taşıyarak, üst-orta
segmentinin güvenilir seçeneğini
hem otel geliştiricilerle, hem de
ziyaretçilerle buluşturmak için
stratejik planlarını hazırlamıştı. La
Quinta’nın İstanbul’da açılan yeni
otel ile Avrupa pazarına girmesi,
aynı zamanda markanın uluslararası
alandaki büyüme trendinin bir
parçası. Wyndham 2019 yılında,
Dominik Cumhuriyeti’nde beş yıl
içinde sekiz otel açarak Karayipler
pazarına grime planını açıklamıştı.
2018 yılında Leon ve Santiago
kentlerinde yeni inşa edilen otellerle,
La Quinta’nın Meksika ve Şili’deki
varlığı da güçlenmişti.
La Quinta by Wyndham İstanbul
Güneşli, ülke genelinde 80’in
üzerindeki oteliyle Türkiye’nin en
büyük uluslararası otel grubu olan
Wyndham Hotels & Resorts’un
Türkiye’de en son açtığı tesisler
arasında yer alıyor. Türkiye 2020
yılında 58 milyon ziyaretçi ağırlamayı
hedeflerken, La Quinta’nın pazara
girişi de Wyndham’ın ülkedeki marka
arzını genişletiyor ve şirketin, her
türlü ziyaretçinin ihtiyaçlarına cevap
verebilme misyonunu yansıtıyor.
Manikis: “Türkiye pazarında
genişlemekten heyecan duyuyoruz”
Wyndham Hotels & Resorts EMEA
Başkanı ve Genel Müdürü Dimitris
Manikis, açılışla ilgili olarak
şöyle konuştu: “Kaliteli, güvenilir
hizmeti ve misafirlere sunduğu
harika deneyimlerle uzun yıllardır
tanınan La Quinta markasını
Avrupa’ya getirmekten ve marka
arzımızı Türkiye gibi önemli bir
pazarda genişletmekten büyük bir
heyecan duyuyoruz. La Quinta’nın
Wyndham ailesine katılmasının
ardından, markayı dünya çapında
büyütmek için muazzam fırsatlar
gördük. İstanbul yalnızca 2018’de
13 milyonun üzerinde uluslararası
ziyaretçi ağırlayarak tüm zamanların
rekorunu kırdı ve tarihi, kültürel
ziyaretler ve iş seyahatleri açısından
inanılmaz çeşitlilikte imkanlar
sunuyor. Ziyaretçiler için dünyanın en
cazip şehirlerinden olan İstanbul, La
Quinta’yı Avrupa ile buluşturmak için
mükemmel bir seçenek oldu.”
404 odalı
İstanbul Havalimanı ve Expo
Center’dan kolayca erişilebilen
La Quinta by Wyndham İstanbul
Güneşli’nin 404 adet misafir odası
bulunuyor. Otelde üç restoran,
fitness merkezi, sauna, hamam,
jakuzi, buhar odası ve ısıtmalı kapalı
havuz gibi geniş bir yelpazede
imkanlar sunuluyor. La Quinta by
Wyndham İstanbul Güneşli aynı
zamanda bin 500 metrekarenin
üzerinde toplantı alanı, sekiz
toplantı salonu ve bir balo salonuyla,
turistik seyahatler kadar iş amaçlı
ziyaretlerin ihtiyaçlarına da
ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Otelin açılmasıyla, Türkiye’de şu ana
kadar Ramada ve Ramada Encore
by Wyndham, Wyndham, Wyndham
Grand, TRYP ve Hawthorn Suites
by Wyndham markalarıyla faaliyet
gösteren Wyndham Hotels & Resorts,
pazardaki marka çeşitliliğini de
artırmış oldu.
Wyndham Hotels & Resorts yakın
zamanda TRYP by Wyndham
İstanbul Topkapı, Ramada Encore
by Wyndham İstanbul Basın
Ekspres, Wyndham Grand Kayseri,
Wyndham Çerkezköy otellerini ve
Van ve Mardin’de birer Ramada by
Wyndham otelini açarak, Türkiye’de
çeşitli markalarıyla büyümesini
sürdürdü.Dünyanın her yerindeki
La Quinta otelleri, Wyndham Hotels
& Resorts’un cazip puan kazanma
ve harcama imkanlarıyla dünya
genelinde 79 milyonun üzerinde
üyeye sahip, ödüllü sadakat programı
Wyndham Rewards® kapsamında
bulunuyor.
52
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
DoubleTree by HIlton
Adana açıldı
1955 yılından bu yana Türkiye’deki en uzun süreli konaklama hizmetini sunan
Hilton, DoubleTree by Hilton markası bünyesindeki en yeni oteli olan DoubleTree
by Hilton Adana’nın kapılarını geçtiğimiz Aralık ayında misafirlerine açtı.
İkisi süit olmak üzere toplam 100
odasıyla Aralık 2019’dan bu yana
misafirlerini ağırlamaya başlayan
DoubleTree by Hilton Adana, resmi
açılışını, 15 Şubat 2020’de, Avrupa Birliği
eski Bakanı ve AK Parti sözcüsü Ömer
Çelik, Adana Valisi Mahmut Demirtaş
ve Belediye Başkanları’nın katılımıyla
düzenlenen törenle gerçekleştirdi. Hilton
Üst Sınıf Otellerden Sorumlu Türkiye
Bölge Müdürü Armin Zerunyan’ın da
hazır bulunduğu törene, otelin yatırımcısı
Metropol Sağlık Hizmetleri İnşaat ve
Taahhüt Ticaret Anonim Şirketi Yönetim
Kurulu Başkanı Bülent Özülkü, Yönetim
Kurulu Üyesi Şule Özülkü ve Esra Özülkü
katıldı.
Zerunyan: “19 yıl sonra 2. kez
Adana’da olmaktan mutluyuz”
“Ülke çapındaki büyüme hedefimizi
vurgulayan ve Hilton’un Türkiye’deki 22.
oteli olan DoubleTree by Hilton Adana’yı
hayata geçirirken Metropol Sağlık
Hizmetleri İnşaat ve Taahhüt Ticaret
Anonim Şirketi ile birlikte çalışmaktan
mutluluk duyuyoruz” diyen Hilton Üst
Sınıf Otellerden Sorumlu Türkiye Genel
Müdürü Armin Zerunyan konuşmasını şu
sözlerle sürdürdü: “ Hilton’un dünyada
6110 oteli bulunuyor. Bunların 67 tanesi
ise Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Hilton
markası olarak Adana’ya ilk kez, 19 yıl
önce giriş yaptık. 19 yıl sonra, turizm
potansiyeli ve gastronomi açısından
çok büyük öneme sahip şehrimize ikinci
bir Hilton markasıyla girmekten ve
DoubleTree misafirperverliğini Adana’ya
taşımaktan dolayı son derece mutluyuz”
dedi.
Metropol Sağlık Hizmetleri İnşaat ve
Taahhüt Ticaret Anonim Şirketi Yönetim
Kurulu Üyesi Şule Özülkü ise inşaat
ve sağlık sektöründeki yatırımlarından
sonra DoubleTree by Hilton Adana ile
turizm sektöründeki ilk yatırımlarını
gerçekleştirdiklerine değinerek “Bugün
değerli Adanalı hemşerilerimizin
hizmetine bir işletme daha sunuyoruz.
Umuyoruz ki Hilton markasından
aldığımız güçle hayata
geçirdiğimiz DoubleTree by Hilton
Adana, katma değeri yüksek ve
şehrimize faydalı bir yatırım olur.”
dedi. Şehrin ilk DoubleTree’si
olma özelliğini taşıyan otel,
Adana’da konaklama sektörüne
bambaşka bir soluk getirmeyi
hedefliyor.
100 odasıyla misafirlerini
ağırlıyor
DoubleTree by Hilton Adana, zarif
dekorasyona sahip ikisi süit olmak
üzere toplam 100 odasıyla misafirlerini
ağırlıyor. Kapalı bir yetişkin havuzu ile
çocuk havuzunun bulunduğu modern
sağlık kulübü; Türk hamamı, buhar
odası, sauna ve masaj odalarını içeren
SPA tesisinin yanı sıra, düğünler, iş
toplantıları ve özel organizasyonlar için
mükemmel bir seçim olarak ön plana
çıkan son teknoloji ile donatılmış toplam
648 metrekare büyüklüğe sahip iki adet
toplantı odası DoubleTree by Hilton
Adana’nın öne çıkan özellikleri arasında
yer alıyor.
Adana şehrinin tam kalbinde, tarihi tren
garına yakın mesafede konumlanan
DoubleTree by Hilton Adana, iş ve
eğlence merkezlerinin yanı sıra
şehrin tarihi ve turistik noktalarına da
kolay ulaşım imkanı sunuyor. Adana
Uluslararası Havaalanı'na ise 8 dakika
mesafede bulunuyor.
54
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
Turizm
yolunda
çeyrek
asır
Didem
Ersoy
Turizmde devam eden 26 yıllık
yolculuğuna ilk kat hizmetleriyle
başladı. Ön büro ve rezervasyon
müdürlüğünün ardından 2010 yılında
resepsiyonist olarak girdiği Best
Western Plus Hotel Konak’a müdür
pozisyonunda devam eden Didem
Ersoy, evi gibi gördüğü otelde 25.
yılını kutlamanın haklı gururunu ve
heyecanını yaşıyor.
Otel müdürlüğü kimliğinin yanı sıra
sektörde ETİK (Ege Turistik Otelciler
Birliği Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcılığı) ve TUROYD (Turizm Otel
Yöneticileri Derneği) Ege Bölgesi
Genel Sekterliği şapkalarıyla da
tanınan deneyimli turizmciyle genç
yaşına sığdırdığı çeyrek asırlık otelcilik
kariyerini ve gelecek planlarını
konuştuk.
Didem Hanım, söyleşimize turizm
yolculuğunuzun ilk adımları, ilk
hayalleri ile başlamak isterim.
Otelcilikle ilk nasıl tanıştınız,
anlatır mısınız?
İzmit doğumluyum. 9 Eylül Turizm
ve Otelcilik mezunuyum. ETİK (Ege
Turistik Otelciler Birliği) Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı ve TUROYD
(Turizm Otel Yöneticileri Derneği)
Ege Bölgesi Genel Sektereyim.
Lise okuduğum dönemde bilerek
ve isteyerek bu bölümü seçtim. O
dönem de oteller hep ilgimi çeker,
farklı bir ambiyans olarak görürdüm.
İlk tercihimde de 9 Eylül Üniversitesi
Turizm Otelcilik Bölümü’nü kazanıp,
çok hevesli bir şekilde öğrenim
hayatıma başladım. Okuluma
başladığım andan itibaren de zorunlu
staj olarak yapmam gereken bir
döneme girdim.
Stajınızı nerede yaptınız?
İlk staj deneyimim, o zamanki adı
ile Büyük Efes Oteli’nde (şu an
Swissotel Büyük Efes) oldu. Turizmde
yolculuğuma kat hizmetlerinde
başladım. Bu görevin gelişen süreçte
bana çok şey kattığını her zaman da
söylerim. Özellikle turizmde, hizmetin
her alanında çalışmadan yukarılara
geldiğinizde başarılı olamazsınız.
İzmir’in bir numaralı oteli olan Büyük
Efes’te; tüm sanatçıların, bürokrasinin
kalbinin attığı bir otelde edindiğim ilk
deneyim benim için çok eğiticiydi. İlk
başladığım günlerde çok zorlandığımı
hatırlıyorum, çok yoruluyordum ama
çalıştıkça işimi daha çok sevdim
ve kendimi geliştirip daha farklı
departmanlarda olmam ve pişmem
gerektiğini anladım.
İkinci staj deneyimim yine Büyük
Efes Oteli’nin servis departmanı oldu.
Aslında çalıştığınız her departmanda
otelcilik yapıyorsunuz. Bambaşka
bilgiler ve deneyimler öğreniyorsunuz,
bunu anladım. Çalışırken bir yandan da
okuluma devam ettim. Hem pratik hem
teoride otelciliği yaşamak çok büyük bir
kazanım oldu benim için.
Elbette zorlandığım noktalar da olmadı
değil! Hocalarımdan öğrendiğim
dersler ile otelde yapılan uygulamalar
çoğu zaman birbirini tutmuyordu.
Sınıfta sürekli söz alıp “hocam siz
böyle anlatıyorsunuz ama bugün otelde
şöyle bir olay yaşadık, şu şekilde
yapıldı” diyerek dersleri bölüyordum.
En sonunda hocalarım beni yanına
çağırdı. “Didem, otelde gördüklerin
sende kalsın ama biz bu müfredatı
vermek zorundayız. Lütfen derse
müdahale etme” uyarısında bulundular.
Bunu her üniversite söyleşilerimde
de anlatırım. “Turizm sadece okuldan
öğrenebileceğin bir meslek değil.
Mutlaka deneyimlemen, çalışman,
olayın içinde olman gerekiyor. Mutlaka
okulunu okumalı ama bunun yanında
teoride de otelde uygulamalısın.”
demişimdir hep...
Bu anlattıklarınızdan daha en
başından merak eden, sorgulayan,
cesur bir yapınız olduğunu
anlıyorum. Sizi biraz daha yakından
tanıyabilir miyiz? Bize işteki
ve evdeki Didem Ersoy’u nasıl
anlatırsınız?
İşe gittiğinde evi evde bırakan ama
eve geldiğinde işi işte bırakamayan
bir yapım var. Evde çocuklarımla
geçirdiğim vakit, ruhumu da bedenimi
de dinlendiriyor ama otelcilik 24
saat yaşayan bir sektör olduğu için
kafanızdan atıp, ev hayatına devam
etmeniz mümkün olmuyor. Ancak uzun
yıllardır bu meslekte olduğum için
bir şekilde o dengeleri kurabiliyorum.
Disiplinli ve titiz bir yapım var. Bu hem
evde hem de işte aynı...
Hala eski sistemlerle çalışmayı seven
biriyim. Mutlaka not olarak, yazarak
çalışıyorum. Çalışma arkadaşlarımla
yaptığım toplantılar, onların görüşleri
benim için çok değerli. Ekip ruhuna
çok inanıyorum, tek başına hiçbir işin
başarı getiremeyeceğini biliyorum. Her
türlü yeni ve farklı fikre açığım. Çok ve
farklı sesliliğin üretimi ve yaratıcılığı
tetiklediğine inanıyorum. Bu anlamda
edindiğim pek çok farklı sektörden
arkadaşım var. Bu da tamamen
işinizi keyifle ve severek yapmanızdan
kaynaklanıyor.
Evimde ve işimde iletişimde
olmayı seviyorum. Zaten insanları
sevmiyorsanız, iletişimden
hoşlanmıyorsanız otelcilikte başarılı
olunacağına inanmıyorum. İşletmenizi
başarıya götüren şeylerin en başında
iletişim geliyor. Bunun içinde
misafir ilişkileri de var, personel ve
yatırımcılarla kurduğunuz iletişim de…
Kadının, hayatın her
alanında aktif olması
gerektiğine inandığını
belirten Didem Ersoy, her ne
kadar hemcinslerinin titiz
ve planlı çalışmalarından
çıkan başarılı sonuçlara
hakkını teslim etse de,
cinsiyet ayrımcılığını çok da
sevmediğini söylüyor. Kadın
ya da erkek fark etmeksizin
işini severek yapma kuralının
başarıda altın anahtar
olduğunun altını çizen Ersoy,
“ETİK Derneği olarak da,
kadın üyeyi destekleyen bir
yapımız var. Diğer turizm
birlikleriyle kıyasladığımızda
en fazla kadın yönetici
bizim derneğimizdedir. Bu
sektörümüz adına çok önemli
bir kazanım ve avantaj olsa
da genel itibari ile başarının
bir cinsiyetinin olmadığını
düşünüyorum. Bu sektörde
insanları sevmiyorsanız,
iletişimden hoşlanmıyorsanız
başarılı olmanız çok güç.”
diyor.
Kariyerinize kaldığımız yerden
devam etmek isterim. Staj
sonrasında neler yaptınız?
Sektördeki ilk profesyonel iş
deneyiminiz ne oldu? Turizme yeni
başlayan biri olarak o günlerde
kendinize nasıl bir yol çizdiniz?
Okulumun son yılında o zamanki ismi
ile Pullman Etap Konak‘ta resepsiyonist
olarak çalışmaya başladım. Hem
okul hem çalışma hayatım yine çift
koldan devam etti. Ön büroda olmak
zaten başlıca hedeflerimden biriydi.
Ondan sonra da artık olabilecek en
son noktaya kadar gitmek istedim.
Resepsiyonist olmaktan her zaman
çok keyif aldım. Otelin kalbi olarak
gördüğüm bir birimde çalışmak çok
keyifliydi. Misafirlerle ilişki kurdukça
işlerimin ne kadar da keyifli hale
geldiğini gördüm. İnsanlarla sürekli
iletişimde olmak, sohbet etmek, çözüm
yolu bulmak, yardımcı olmak mesleğimi
daha da sevdirdi bana. Kendimi
geliştirdikçe bu departmanda da
yükselişim devam etti. Bu arada otelin
ismi Mercure Konak olarak değişti. Ben
de artık bir rezervasyon müdürüydüm.
2001 yılında Accor zinciri Türkiye’den
çekilme kararı alınca otel şu anki
ismiyle Best Western Plus Hotel Konak
oldu. 2010 yılına kadar ön büro müdürü
olarak görev yaptım. O yıldan bu yana
da resepsiyonist olarak başladığım
otelimde otel müdürü olarak turizm
hayatıma devam ediyorum. 2020,
benim için çok özel bir yıl. Bu yıl artık
evim gibi gördüğüm otelimde 25. yılımı
kutluyorum.
25. yılını kutladığınız Best Western
Plus Hotel Konak’ı ana hatlarıyla
tanıtabilir misiniz?
86 odalı otelimiz, 173 yatak kapasitesine
sahip 4 yıldızlı bir şehir oteli. İzmir’in
Körfez manzarasını gören muhteşem
bir konuma sahibiz. 4 adet toplantı
salonumuzla her türlü organizasyon,
kongre ve toplantı etkinliklerine ev
sahipliği yapıyoruz. Best Western
tarafından yapılan denetimler
sonucunda her yıl mükemmellik
ödülünü almaktayız. 1,5 yıldır üzerinde
titizlikle çalıştığımız renovasyon
projesine bu yıl haziran ayı itibariyle
başlıyoruz. Otelin dış cephesinden
lobi, restoran, toplantı salonları ve
odalar dahil olmak üzere tümüyle
yenileyip, misafirlerimize daha fazla
teknoloji ağırlıklı dizayn edilmiş bir otel
sunacağız.
Potansiyel bakımından
İzmir/Ege turizmini nasıl
değerlendiriyorsunuz? 2019 yılı
tespitleriyle beraber bu yıla ilişkin
değerlendirme ve öngörülerinizi
paylaşabilir misiniz?
2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde
17 büyüyen ve toplam 1 milyon 975 bin
ziyaretçi ağırlayan bir İzmir turizmi
var. Bu rakamlar her geçen yıl artarak
büyüyor. Baktığımızda şehri cazip kılan;
56
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
yaşam kültürü ve turistik ilçelere olan
yakınlığı elbette.
İzmir genel itibariyle; biz şehir içi
oteller için yaz sezonunu boş geçiren,
genelde tadilatların yapıldığı bir yer
olurdu, ta ki iki yıl öncesine kadar.
Son iki yıldır İzmir’de de temmuz ve
ağustos aylarında Arap pazarında bir
hareketlenme yaşıyoruz. Bununla
birlikte dövizdeki artış sebebiyle,
gelen gurbetçiler için de geceleme
sayılarımızda ciddi artışlar elde ettik.
Bununla beraber Çeşme otellerinin
fiyat politikalarından dolayı İzmir’i
tercih eden gezginler de bulunmakta.
Sizlerin de bildiği gibi, Kültür ve
Turizm Bakanımızın da açıkladığı bir
Ege Turizm Merkezi- Çeşme Projesi
var. Bu projenin tamamlandığında
Çeşme ve İzmir’e de çok büyük katkılar
sağlayacağı aşikar. 2020, İzmir için çok
hızlı geçen bir dönem olacak, şehrin
potansiyeli her geçen gün artıyor.
Biz ETİK - Ege Turistik İşletmeler
Ve Konaklamalar Birliği olarak da,
belediyeler ve yerel yönetimlerle el
ele verip, şehrimiz için yeni projeler ve
var olan sıkıntıların çözümüne dönük
çözüm odaklı toplantılarımıza devam
etmekteyiz.
Otel müdürlüğü dışında turizmde
bahsettiğiniz ETİK - Ege Turistik
İşletmeler Ve Konaklamalar Birliği
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı
şapkanız da var. Bu görevinizden
ve derneğin faaliyetlerinden daha
detaylı bahsedebilir misiniz? 2020
gündeminizde hangi projeler var?
GL Platform ile birlikte yürüttüğümüz
HORECA -Ege Uluslararası Otel
Ekipmanları, Teknolojileri Fuarı bu yıl
ikinci kez düzenlenmesine rağmen
yüzde 50 büyüme gösterdi. Bu sonuç,
hepimiz adına ne kadar doğru işler
yaptığımızın, sektör ihtiyaçlarını ne denli
doğru belirleyip, üzerine gittiğimizin
bir göstergesiydi adeta. Katılımcılar
fuardan çok memnun ayrıldı. İnşallah
seneye daha fazla büyüyerek; hem
şehrimize hem de sektörümüze çok
faydalı organizasyonlar kazandırmaya
devam edeceğiz.
Sizlerin de bildiği gibi, turizm
sektörünün sıkıntıları her geçen gün
daha da artıyor. Birini çözdük derken
yeni bir problemle karşı karşıya
geliyoruz. Birliğimizde küçük otel
işletmelerinden beş yıldızlı otellere,
resort otellere, butik otellere, termal
otellere ve restoranlara kadar çok
geniş bir üye yelpazemiz bulunuyor.
Amacımız; sektörümüzü bilgilendirip
çözüm yollarını beraber aramak,
birlikte hareket etmek.
“Meslek Fabrikası Projesi bizi çok
heyecanlandırıyor”
Turizmin en büyük sorunlarından bir
tanesi de, personel. Sektör olarak
gerek personel bulmakta gerekse
bulduğumuz personelin eğitimi
konusunda sıkıntılar yaşıyoruz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin
bu doğrultuda yürüttüğü ‘Meslek
Fabrikası’ adında bir projesi var. Bu
projeyi birlikte yürüteceğiz. Sektörde
çalışmak isteyen gençleri Meslek
Fabrikası’nda buluşturup, ETİK
merkezli eğitmen ekibimizle bizzat
eğiteceğiz. Otelin her biriminden
yönetici arkadaşlar belirli müfredatlar
çerçevesinde eğitimler verecek.
Hatta kimi zaman da bu uygulamayı
otellerimizde de gerçekleştireceğiz.
Bu sayede gençlerimizin otel ortamını
koklayıp, çalışmak için daha çok
hevesleneceklerini düşünüyoruz. ETİK
olarak, Meslek Fabrikası Projesi’nde
n büyük heyecan duyuyoruz, çok
hevesliyiz.
Bir diğer projemiz de, danışmanlık
hizmetimiz. Artan otel yatırımları ve
derneğimize gelen taleplerden yola
çıkarak bu projeyi başlattık. Malum,
birçok yatırımcı otel açmak istiyor ama
bu işi ne şekilde yapacağını, nasıl bir yol
haritası izleyeceğini de bilemiyor. İşte
bu noktada yatırımcılara danışmanlık
hizmeti de vereceğiz. Bir otel işletmesi
için gereken ve yapılması gereken ne
varsa bir yol haritası çizip, yatırımcıya
daha işin başında doğru bir yol
çizeceğiz.
Son olarak hayatınızda bundan
sonra neler olsun istiyorsunuz?
İş ve kişisel manada ileriye dönük
idealleriniz, hayalleriniz var mı?
Mesleğimi çok seviyorum. Hal böyle
iken, turizme heves etmiş gençleri
bilgilendirmek, eğitmek, kendi
deneyimlerimden bahsetmek bana
çok keyifli geliyor. Turizmde insan
yetiştirmek, her gittiğiniz otelde
yetiştirdiğiniz gençleri görmek çok
keyifli. O yüzden bu eğitim ve bilgi
paylaşım isteğim hiç bitmeyecek. 26
yılımı turizm vermiş biri olarak bu
sektörün özellikle otel yöneticilerinin
hak ettiği değeri alabilmeleri için
çalışmaya, üretmeye ve her platformda
söz sahibi olmaya sağlığım yettiğince
devam edeceğim.
58
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Polgün yeni kıta müjdesini verdi
2021’de Amerika’ya da ihracat yapacak
2002 yılından bu yana su kaydırakları ve
tematik su parklarını seyahat severlerle
buluşturan Polgün; toplamda 80 bin
metrekareye yükselttiği fabrika hacmiyle
sektördeki gücünü arttırıyor. Teknolojinin
yanı sıra üretim kapasitesine yaptığı
yatırımlarıyla da öne çıkan firmanın 2021
yılında Amerika kıtasına da ihracata
başlayacağının müjdesini veren Polgün
Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Güngör,
firmanın önümüzdeki döneme ilişkin
büyüme stratejisini ve ihracat hedeflerini
anlattı.
İbrahim Bey Polgün’ü tanıtarak;
üretim kapasitesinden ve
ürün portföyünden kısaca
bahseder misiniz? Otellere ve
turistik işletmelere hangi ürün
gruplarınızla hizmet veriyorsunuz?
Polgün Waterparks & Attractions 2002
yılında Muğla’da üretim faliyetlerine
başladı. Bugün 60 bin metrekare açık ve 20
bin metrekare kapalı alanda çalışmalarını
sürdüren firmamız, Menteşe bölgesindeki
en önemli yatırımlardan bir tanesi. Ayrıca
hem çelik konstrüksiyon imalathanesi hem
de polyester imalatının gerçekleştirildiği iki
ayrı üretimhaneyi de tesis içinde barındıran
sektöründeki ender şirketlerden de biri.
Tüm üretimin gerçekleştiği Muğla genel
merkezinde mimari tasarım, mühendislik,
montaj, uygulama, satış sonrası hizmet
departmanları anahtar teslim projeler
üretiyor.
Polgün kısacası yeni eğlence akımı olarak
adlandırılan; tatillerimize heyecan ve
aksiyon katan su kaydırakları ve tematik su
parklarını seyahat severlerle buluşturuyor.
Bu anlamda yurt içinde ve yurt dışında pek
çok tatil köyü, en büyük resort ve oteller
firmamızın anahtar teslim projelerine ev
sahipliği yapıyor. A’dan Z’ye bu tesiste
üretim gerçekleştiren Polgün’ün üretim
bandından yetişkin su kaydırakları, botlu
ve botsuz kayılabilen kaydıraklar, extrem
kaydıraklar, animasyon kaydırakları, temalı
çocuk kaydırakları, figürlü çocuk aktivite
alanları, duş – şelale animasyonları,
ekstrem havuzlar ve animasyonları geçiyor.
İhracat oranınız nedir? Yurt
dışında ağırlıklı hangi bölgelere
odaklanıyorsunuz?
Polgün bugün üretiminin %65’ini yurt
dışına ihraç eden bir firma. İhracat
gerçekleştirdiğimiz ülkeler arasında
Bulgaristan, Yunanistan, Romanya,
Sırbistan, Arnavutluk, Slovakya, Rusya,
Makedonya, Bosna Hersek, Hırvatistan,
İtalya, Fransa, Hollanda, Belçika, İspanya,
Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Birleşik
Arap Emirlikleri, Irak, İran, Azerbaycan,
KKTC, Kazakistan, Türkmenistan, Ukrayna,
Çekya ve Almanya bulunuyor. Yani aslında
Polgün sadece iç pazarda değil; Avrupa,
Asya, Afrika, Türki Cumhuriyetler’de gücünü
kanıtlamış bir su kaydırakları üreticisi..
Hiç şüphesiz gerçekleştirdiğimiz
projelerimiz en büyük referans noktamız.
Ayrıca dünyanın dört bir yanındaki
rekreasyon, yapı ve havuz fuarlarında
marka konumlandırmamızı en iyi şekilde
gerçekleştirmek üzere yüksek bir
pazarlama bütçesi ayırıyoruz.
Şunu da ayrıca belirtmeliyim ki; 2019’a dair
bir diğer önemli adımı da Avrupa kıtasına
yoğunlaşmak üzere yeni satış ofisimiz
Polgün Europe’u İspanya’nın Valencia
şehrinde açarak gerçekleştirdik.
Geçtiğimiz yılın yatırımlarından
bahsederken, bu noktada bir yıl
değerlendirmesi yapmanızı isterim.
Polgün için 2019 nasıl bir yıl oldu?
Biraz daha açabilir misiniz?
İşimiz turizm sektörü ile iç içe. 2019 yılına
yönelik iç turizmdeki büyüme beklentisi
otel ve resort yatırımcılarını tesislerinde
restorasyon ve yeni ürünlere yatırım yapmak
üzere harekete geçirdi ve şüphesiz bu
durum bizim sektörümüze de katkı sağladı.
Artık şöyle bir gerçek var; Dünyanın en
büyük tur operatörleri geçmiş yıllarda
tesislerin yıldızına, yatak kapasitesine,
havuz adet ve büyüklüklerine, tesisteki
animasyon çeşitliliğine bakarak tesis
anlaşmaları gerçekleştirirdi. Artık seyahat
severlerin beklentileri değişti. Buna bağlı
olarak tur operatörleri de seyahat severlerin
beklentilerini karşılayacak su parkları,
interaktif su oyun grupları sunan otel ve
resortlerle çalışmayı tercih ediyor.
Tesis tarafından baktığınızda ise yatırımcı,
hem tur operatörünün beklentisini
karşılayacak normlarda su parkları istiyor;
aynı zamanda da tesisin estetiğine artı
değer katacak tasarımlar ile sirkülasyonu
sağlayarak maksimum misafirini aktiviteye
dahil edebileceği su kaydırakları, interaktif
çocuk oyun grupları, ve temalı su parkları
talep ediyor.
Biz tüm bu beklentileri karşılayacak A’dan
Z’ye anahtar teslim projeler üretiyoruz.
Polgün kurulduğu ilk günden beri inovatif
yaklaşımından ödün vermeyen ve bu yönüyle
gerek yatırımcı gerekse son kullanıcı
beklentilerine yenilikçi çözümler üreten
bir firma. Yüksek teknolojiye sahip üretim
bandımızda hayat bulan ve Amara Dolce
Vita Luxury Hotel için projelendirilen
korsan temalı “Splash Tower”ımız şu
anda Avrupa’nın en büyük ‘Splash Tower’’ı
ünvanına sahip.
Tasarım tescilini de aldığımız dünyanın
ilk kelebek tasarımlı Su Kaydırağı
‘Babochka’nın bu sene lansmanını
gerçekleştirdik. Yine bu yıl bir ilke imza
atarak ‘Body Racer’ su kaydırağını
geliştirerek yurt dışına ihraç ettik. Bu
anlamda sektöre taze kan getiren ve
trendlere yön veren bir firma olarak emin
adımlarla ilerlediğimizi rahatlıkla ifade
edebilirim.
Turizm sektöründe deniz kum
güneş turizmi yapan işletmelere
yönelik hizmet algısını bağlı
bulunduğunuz kulvarda nasıl
değerlendirirsiniz? Bu alana
yönelik hizmet algısı ve trendler
ne yöne gidiyor? Sektörde üretim
standartları dünyada ve Türkiye’de
ne tür değişiklikler gösteriyor?
Deniz kum güneş turizmi yapan işletmelere
yönelik hizmet algısının nasıl değiştiğine
dair en güzel örneği, kontratını geçen
haftalarda imzaladığımız projeyi örnek
vererek anlatmam yerinde olur.
Fildişi Sahili’nde yeni bir projemiz var! Proje
tamamlandığında Batı Afrika’nın en büyük
su parkı da hizmete girmiş olacak. Fildişi
Sahili gibi deniz kum güneşin cazibe noktası
sayılan bir destinasyon için dahi artık bu
üçlemeye bir de su parkı ekleme gerekliliği,
turizmde su parklarının da sektörün
olmazsa olmazı olduğuna dair bir kanıttır.
Hizmet algısını değerlendirirsek; yatırımcı
ve işletme sahipleri tesis içinde kurulacak
su parklarında estetiğe çok önem veriyorlar.
Bu anlamda tesislerini tamamlayıcı
ve etkileyici su kaydırakları ile görsel
etkisi yüksek temalı su parklarına eğilim
gösteriyorlar. Ayrıca geniş, çok kaydıraklı,
aynı anda maksimum kapasitede hizmet
verebilecek, optimum parkur sayısına
sahip projeler tercih ediyorlar. Zira amaç,
tesis içinde tatil severlerin uzun süreler
sıkılmadan vakit geçirebileceği alanlar
yaratmak ve çoklu kaydırak grupları ile
bekleme sıralarını azaltarak maksimum
kapasitede kişiye hizmet vermek.
Trendi belirleyen bir diğer önemli husus
ise, tatile gidilecek yerin aile içinde kimin
ihtiyacına göre belirlendiği. Çocuklu
ailelerde tatilleri artık, çocukların ihtiyaçları
belirliyor. Çocukların yaş skalası önemli bir
etken. Erken çocuklukta aileler çocuklarını
su ile tanıştırabilecekleri ve çocukları
ile interaktif vakit geçirebilecekleri oyun
alanları tercih ediyor. Polgün Splash
Zone ürün grubu bu anlamada onların
beklentilerine en uygun çözümü sunuyor.
Daha büyük yaş gruplarına baktığımızda,
aileler çocuklarını güvenli ve eğlenceli bir
su parkına emanet ediyor. Çocuklar hiç
sıkılmadan saatlerce su parkının değişik
parkurlarında adrenalin dolu deneyimler
yaşarken, aileler de tatilde kendilerine
vakit ayırabiliyor. Büyüklere yönelik su
parklarında yükselen trend ise ekstrem
kaydıraklar. Gururluyuz ki tüm bu talepleri
karşılayan ürün gruplarını aynı çatı altında
birleştirmiş bir yapımız var.
Ar-Ge, Ür-Ge ve teknolojiye ne
oranda yatırım yapıyorsunuz?
Çağımızda sektöre yatırım yapmayan
firma ayakta kalamaz. Polgün olarak
kurulduğumuz ilk günden beri bu gerçeği
ilke edindik. Ürünlerimiz küresel su parkları
pazarında, sektörün trendini belirleyen,
sadece birkaç liderin kullandığı, ileri
60
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
teknoloji L-RTM (Light Resin Transfer
Molding) ile üretiliyor. Yüksek yatırım
maliyeti olduğu için dünyada bu teknolojiyi
kullanan şirket adedi ancak bir elin
parmakları kadar. Seri üretime uygun olan
bu teknoloji sayesinde standart ölçülerde
ve standart sürede üretim yapılabiliyor
ve müşterinin talebine yönelik esnek bir
dizayn gerçekleştirilebiliyor. Klasik kalıp
metodlarının aksine kaydıraklar daha
esnek ama daha mukavetimi yüksek olarak
üretilebiliyor. Bu teknoloji sayesinde hem
iç ve dış yüzeyi pürüzsüz olarak üretilebilen
polyester son derece estetik bir görünüşe
kavuşuyor.
En önemli özelliklerinden biri ise, bu
teknoloji ile üretimin atık miktarını
azaltması ve çevreye karşı duyarlı üretim
yapılabilmesi. Üretimimizdeki bir diğer
önemli kalite ve ileri teknoloji ölçütü ise
kaydırakların tasarım ve üretim aşamasında
titizlik gerektiren ışık efektleri. Polgün
Sunshine, Süper Nova, Kristal Yarı Saydam
olarak ışık efektleri ile kaydırak üretimi
gerçekleştiriyor. Az önce anlattığım geçen
yıl tasarım tescilli alarak lansmanını
gerçekleştirdiğimiz Babochka ve Body
Slide su kaydıraklarımızın kullanıcı
tarafından yoğun ilgi görmesi de üretim
gerçekleştirme adına yaptığımız yatırımların
geri dönüşleridir.
ATRAX Fuarı’nda yer aldınız. Kısa
bir fuar değerlendirmesi yaparak,
önümüzdeki döneme ilişkin
takviminizden de söz edebilir
misiniz?
ATRAX, ülkemizin eğlence -etkinlik, park
-rekreasyon endüstrisindeki ilk ve tek
ihtisas fuarı. Bu anlamda fuar organizatörü
Tureks Uluslararası Fuarcılık ve nezdinde
şirketin Genel Müdürü Nergis Aslan’a
sektöre kattığı artı değerden dolayı tekrar
teşekkür ederim. Atrax bu sene bize; daha
önce Türkiye’yi ziyaret etmemiş ülkelerden
gelen yatırımcıların da geldiği ve potansiyel
ülke yatırımcılarıyla yeni iletişimler
kurmamıza olanak veren bir ortam sundu.
Organizayon bu anlamda bizim açımızdan
olumlu geçti.
Söz ATRAX’tan açılmışken bu sene ürün
grubumuza eklenen dağ kızağını da ilk kez
fuarda beğeniye sunduğumuzu ifade etmek
isterim. Fuar boyunca “Polgün Mountain
Racer”e ilgi gerçekten inanılmazdı.
Yeri gelmişken, turizm tesisleri dendiğinde
sadece yaz turizmini konuşmak yetersiz
kalacaktır. Kayak turizmi yaparak bahar
aylarında doluluk hedefinin altında kalan
dağ otellerinin sezon dışı kapasitelerine
katkı sağlayacak bu yeni ürünümüzün ilk
projesi tamamlandı bile. Denizli'de 600
metre rakımlı Seyir Tepesi'nde, Pamukkale
Belediyesi'nin, Tematik Kent Orman
Projesi olarak hayata geçirdiği Tema
Kent içinde projelendirdiğimiz “Polgün
Dağ Kızağı Sahası” zaten önümüzdeki
ilkbahar hizmete giriyor. Son olarak bu
sene oldukça yoğun bir fuar programımız
olduğunu söyleyebilirim. Mart sonu Dubai’de
düzenlenecek Deal Show, Tunus M.I.T,
Cezayir’in en büyük yapı fuarı BATIMATEC,
bağlı bulunduğumuz uluslar arası
birliğimiz IAAPA’nın Londra ve Macao’da
düzenleyeceği sektör fuarları ve yine bu
sene Lyonn’da düzenlenecek Avrupa’nın
en büyük havuz fuarı Piscine Global, 2020
senesinde katılacağımız fuarlar arasında yer
alacak
Son olarak firmanızın bu yıla
dair büyüme stratejisi ve yatırım
planlarından da bahseder misiniz?
Gündeminizde yeni projeler var mı?
Öncelikle belirtmeliyim ki, sektöre hızlı
ama emin adımlarla giriş yapmış ve
stratejik hedeflerle ilerleyen bir firmayız.
İnovatif yaklaşım, sektöre değer katmak ve
ülkemizin ismini yurt dışında da en iyi bir
biçimde temsil edecek nitelikte iş girdisi
ortaya koymak misyonlarımızın başında yer
almaktadır. Bu hedeflerle yola çıktığımız
2002 yılında üretim yaptığımız ufak bir atölye
geçtiğimiz senelerde 50 bin metrekare
açık ve 15 bin metrekare kapalı alanda
hizmet veren bir fabrika haline geldi. 2019
senesinde yapılandırdığımız ek üretim binası
ve açık alanlar ile 2020 fabrika hacmimizi
bugün, toplamda 80 bin metrekareye
yükselttik.
Buradan yola çıkarak net bir biçimde altını
çizebilirim ki Polgün, hem teknolojiye hem
de üretim kapasitesine yatırım yapan bir
firmadır. Son dört yıllık orana baktığımızda
üretim kapasitemiz %100 artmıştır. Büyüme
oranımızdan bahsedersem 2018-2019 yılı
büyüme oranımız %68’dir. Hiç şüphesiz
burada ihracat oranımızdaki artış da
büyüme hacmimizi etkilemiştir. Önümüzdeki
yıl planlarımızdan bahsetmem gerekirse;
artık Amerika kıtasında da Polgün imzası
taşıyan pek çok su parkı projesi ile
karşılanacağınızın müjdesini verebilirim.
Hatta Kanada’ya ihracatımızın yılbaşı
itibari ile başladığının da haberini ilk kez
sizin mecranızda sektöre duyurmuş olmak
isterim.
Özetlersem; 2020 yılında artan üretim
hacmimizle doğru orantılı olarak yeni
kıtalara ihracat yaparak küresel sektör
liderleri arasına markamızı da katmak üzere
yol alacağımızın altını çizmek isterim.
62
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Tavizsiz kalite, optimum fiyat,
yüksek rekabet gücü
Toper
Üretim faaliyetlerine 66 yıl önce
İzmir’de 33 metrekarelik alanda
başlayan Toper, bugün 140 ülkeye
ihracatıyla dünyanın ilk 10 kahve işleme
ekipmanları üreticisi arasında geliyor.
2019’da yurt içi satışlarını yüzde 30
oranında arttıran Toper’in bu yıla dair
büyüme hedeflerini ve yatırımlarını
firma sahibi İbrahim Karakundakoğlu
ile konuştuk.
Toper’i kuruluşuyla kısaca
tanıtarak, endüstriyel kahve
kavurma makineleri sektörüne
yönelik çalışmalarınızdan söz eder
misiniz? Firma olarak bu kategoride
yer alan ürün gruplarınız,
ürünleriniz nelerdir?
Toper’in ışığı, Nurettin Karakundakoğlu’nun
parlak zekası ve sürekli geliştirdiği teknik
bilgisi ile 1954 yılında İzmir’de 33 m²’lik küçücük
bir atölyede yandı. Gençliğinden beri
yeni makinalar yapmak, üretimi kolaylaştırmak,
kaliteyi artırmak için çalışan Nurettin
Bey’in ilk geliştirdiği kahve değirmeni büyük
İbrahim Karakundakoğlu
Firma Sahibi
ilgi gördü. Bugün ailenin mekanik, teknik,
otomasyon, uluslararası pazarlama ve iş
geliştirme konularında eğitim gören üçüncü
kuşağının da iş süreçlerine katılmasıyla,
Toper dünyanın önde gelen kahve işleme
ekipmanlarının üretimini gerçekleştiriyor.
Endüstriyel anlamda yaptığımız çalışmalar
neticesinde dünyanın farklı noktalarında
A’dan Z’ye kurduğumuz komple üretim
hatlarımız her gün tonlarca kahve üretiyor.
Anahtar teslim olarak aldığımız projelerde
yükleyiciler, kavurma makineleri, taş ayıklama
ve baca gazı çevrim ünitelerinin yanı
sıra endüstriyel silolar, değirmenler de dahil
olmak üzere full otomatik veya yarı otomatik
çalışabilen paketli kahve elde etmek için
A’dan Z’ye tüm ekipmanları imalatını yapıyoruz.
Ayrıca müşterilerimize profesyonel
ekibimiz tarafından yerinde kurulum hizmeti
veriyoruz. Bununla beraber eğitim olanağını
da mutlaka sağlıyoruz.
Endüstriyel sektörde kahve
kavurma makineleri kategorisinin
son dönemdeki gelişimi hakkında
neler düşünüyorsunuz? Bu alanda
ürün tercihlerini neler belirliyor?
Kalite standartlarınızdan bahseder
misiniz kısaca?
Endüstriyel sektörde kahve üreten firmaların
en büyük endişesi, aynı tat ve lezzeti
sürekli kılabilmek ve üretim aşamasında
herhangi bir insan hatasını sıfıra indirebilmek.
Bu yüzden genel üretim içerisinde
kavurma işleminin özel reçetelerle yapıldığı
ve geri kalan işlemlerin de yine aynı şekilde
full otomatik yapılması çok büyük önem
teşkil ediyor. Makinelerimizin ve otomasyon
sistemimizin bu yöndeki kabiliyeti oldukça
yüksek, yenilikleri sürekli olarak yakından
takip ediyoruz. Tavizsiz kalite yönetimimiz
sayesinde üstün ürünleri optimum fiyatla
sunarak, global pazarda yüksek rekabet
gücü elde ediyoruz.
Pazarın cirosal ve adetsel olarak
büyüklüğü nedir? Toper olarak
pazar içinde kendinizi ne şekilde
konumlandırıyorsunuz?
Toper, 2015 yılı itibariyle, çeşitli uluslararası
bağımsız araştırma kuruluşlarının raporlarına
göre, dünya kahve kavurma endüstrisinin
8 anahtar markasından biri olarak görülüyor.
Her beş yılda bir yenilenen bu araştırma
raporunda 2020 yılı içerisinde daha üst
sıralara çıkmış olmayı öngörüyoruz.
İhracat yapıyor musunuz?
Odaklandığınız pazarlar hakkında
bilgi verir misiniz?
Toper, hali hazırda 140 ülkeye ihracat
gerçekleştirmektedir. Pazarımızın yaklaşık
%90’ınını oluşturan ihracatımızla
dünya üzerinde sektörde ilk 10 marka
içerisinde yer alıyoruz. Odak pazar
ayrımı yapmadan kahve üretilen ve tüketilen
her yerde ürünlerimizi mutlaka
görebilirsiniz. Dünyanın birçok ülkesine
ihracat gerçekleştirdiğimiz için sürekli
mobil bir teknik ekibimiz var. Gelecek
olan talebe göre, dünyanın dört bir
tarafına ekibimiz giderek gerekli teknik
servis ve eğitim konularında sürekli
olarak müşterilerimizi destekliyor.
Bağlı bulunduğunuz sektörün
Türkiye ve dünyadaki genel durumu
hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Önümüzdeki dönemde bu
kategoride tüketicileri neler
bekliyor?
Dünya pazarlarında petrolden sonra en fazla
ticareti yapılan ürün olan kahvenin sektörel
olarak yapılan araştırmalara göre önümüzdeki
4-5 yıl içinde yüzde 100 oranında
büyümesi bekleniyor. Ülkemizde ise, kişi
başı kahve tüketiminde de artışların giderek
büyümesi bekleniyor.
Teknolojiye ve Ar-Ge’ye
yatırımlarınız hakkında bilgi verir
misiniz?
Bu yıllarda AR-GE çalışmaları ile kavurma
süresini 9 dakikaya indiren Toper, 1997
yılında ilk kez Tübitak ile işbirliğine başladı.
2001’deki ikinci Tübitak projesinin ardından
üniversiteler ve araştırma kurumları ile
yoğun işbirliğini gelenekselleştiren Toper,
çok sayıda patent geliştirdi.
Fuarlara ne sıklıkla katılıyorsunuz?
Son olarak Coffex İstanbul Kahve
Fuarı’nda yer aldınız. Fuar nasıl
geçti, tanıttığınız yeni ürünleriniz
oldu mu?
Katıldığımız fuarların sadece sektöre hitap
eden ihtisas fuarları olmasına özellikle
dikkat ediyoruz. Fuarlar bizim için yeni
müşteri bulma fırsatından ziyade mevcut
müşterilerimiz ve dostlarımızı görme ve
onlarla sohbet etme fırsatı sunuyor. Biz de
dostlarımıza her sene sürpriz hazırlayarak
bir yenilik veya yeni bir ürün sunmaya gayret
ediyoruz. Coffex İstanbul Kahve Fuarı’nda da
son dönemde geliştirdiğimiz ve sıcak hava
sistemi ile kavurma yapan OPTIK modelimizi
dostlarımızın beğenisine sunduk ve çok
güzel geri dönüşler aldık.
Son olarak 2019’u kısaca
değerlendirerek, bu yıla ilişkin
hedef, proje ve yatırımlarınızdan
bahseder misiniz?
2019, firmamız için ihracat pazarımızdaki
artışın yanı sıra, yurt içi satışlarımızın da
yaklaşık olarak %30 büyüdüğü bir yıl oldu.
Bu ivmenin 2020 yılında da kuvvetli bir
şekilde devam edeceğini görüyoruz. Bu yeni
dönemde, kalifiye personelimiz ve üretim
hattımızın yanı sıra yatırımlarımız özellikle
depolama ve otomatik kavurma teknolojileri
üzerinde yoğunlaştırmayı planlıyoruz.
64
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Yüzde 100 yerli üretim, yerli firma, yerli fiyat
AlsoGelato
Türkiye dondurma hammaddesi pazarının ilk Türk üretici firması.
Üstelik yüzde 100 yerli üretim, yerli firma, yerli fiyat garantisiyle! Mart
2019’da IBACTECH Ankara’da pazara ilk girişini duyuran AlsoGelato,
sektöre hakim İtalyan firmalarına eşdeğer kalitede üretim ve yerli fiyat
anlayışıyla öne çıkıyor.
Dondurma hammaddesi pazarında
ilk yerli Türk firması olduklarının
altını çizen AlsoGelato Satış
Müdürü Ersin Meriç, “Bizler dondurma
hammaddesi üretiyoruz. Bunlar
dondurmaya yapısını ve tadını veren
ancak aroma olmayan gerçek konsantre
meyve ürünler. Dondurmanın
sunumuna, servisine zenginlik katan
‘besleme’ dediğimiz ürün gruplarına
da sahibiz. Türkiye’de bu ürünleri şu
ana kadar bu kalitede üreten bir firma
olmadı. Firmamız, Mart 2019’da Ekmek,
Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata
ve Teknolojileri Fuarı Ankara IBATECH
Fuarı’nda bu ürünlerin bir kısmının
lansmanıyla pazara girdi. Geçtiğimiz
yıl boyunca da bu ürünlerin sunumları
müşterilere yapıldı, pazarda kabul
gördü.” diyor.
“Güçlü ve kalıcı bir yer edinmek
istiyoruz”
İtalyan kalitesini Türkiye dondurma
hammaddesi pazarına taşımak misyonuyla
yola çıktıklarını belirterek sözlerine
devam eden Meriç, önümüzdeki
dönem hedeflerinde pazara hakim dört
büyük İtalyan firması arasında güçlü ve
kalıcı bir yer edinmek olduğunu söylüyor.
Pazarın gelişmesinde ana yüklenici
konumundaki
Ersin Meriç - AlsoGelato Satış Müdürü
İtalyan firmalarına saygı duyduklarını
ifade eden Meriç, “Biz bu pazara rakip
olarak girerken aynı zamanda İtalyan
firmalarına da çok büyük saygı duyuyoruz.
Bizim için önemliler. Ama ‘biz de
varız, bu ürünleri biz de yapabiliyoruz,
bunlar sadece İtalya’da değil, Türkiye’de
de üretilebiliyor’ mesajını vermek
istiyoruz” diyor.
İtalyan kalitesine eşdeğer üretim
Yaklaşık 16 çeşit ürünüyle pazara
giren, yılsonu itibariyle bu sayıyı 40’a
çıkarmayı hedeflediklerini belirten
Meriç, “Üretime başlayalı neredeyse
bir yıl oldu. Ürün portföyümüzü
sektörde yer alan tüm
İtalyan firmaları kadar
büyütmek istiyoruz.
26 Mart’ta başlayacak
olan IBACTECH Fuarı’nı
kendimize hedef
olarak belirledik. İlk
lansmanımızı da orada
yapacağız. Ürünlerimizi
gruplandırdık.
Ürünlerimizi
gruplar halinde
AR-GE’ye alıyor, uygunluğu halinde
ürün portföyümüze dahil ediyoruz.
Fuara kadar kalitesine güvendiğimiz
tüm ürünlerimizi sergilemek ve müşterilerimize
anlatmak istiyoruz. Onlara
bu ürünlerin Türkiye’de bir yerli firma
tarafından da üretilebileceğini, bizim
ürünümüzü kullanarak da eşdeğer
kaliteyi yakalayabileceklerini söylüyoruz.
Öncelikli hedefimiz; tüketicinin,
dondurma ustasının, işletme sahibinin
şu ana kadar kullanmaktan keyif aldığı
ve kullanmaya alıştığı İtalyan menşeili
ürünlerin yerli bir firma tarafından aynı
kalitede yapılabildiğini göstermek. Ürün
kalitesi olarak bunu başardık. Yeni bir
firma olmamıza rağmen beklentilerimizin
üstünde bir dönem geçirdik, çok
mutluyuz.” diyor.
“Sadece ürün fiyatıyla satışa
çıkıyoruz”
İtalyan firmalarının bilinirliğinin oldukça
fazla olduğu dondurma hammaddesi
pazarında AlsoGelato’nun eşdeğer
üretim kalitesi kadar yerli fiyat avantajıyla
da dikkat çektiğini söyleyen Meriç,
“Alıştığınız İtalyan kalitesini ulaşılabilir
yerli fiyatla sunuyoruz. Sadece ürün
fiyatı ile pazara çıktığımız
için ciddi bir fiyat
avantajımız söz konusu.
Müşterilerimize ne
gümrük vergisini ne de
distribütör kar payını
yansıtıyoruz. Fiyatlarımızda,
ürünlerin satış
fiyatlarını yükseltecek
hiçbir unsur bulunmuyor.”
şeklinde sözlerini
tamamlıyor.
66
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Sami Hotak:
"Hedefimize Türkiye’nin en iyi
gastronomi noktalarını koyduk"
1947 yılında İstanbul Çemberlitaş’ta küçük
bir atölyede kurulan; 50’li yıllarda,
Bayrampaşa fabrikasında bir sanayi
tesisi haline gelen, 60’lı yıllarda ise markalaşma
sürecini tamamlayan Jumbo, kurulduğu
günden bu yana tasarıma, kaliteye ve
teknolojik gelişime öncelik bir marka oldu.
Tüketicinin uzun yıllar severek kullanabileceği
kaliteli ve zamansız tasarımlara imza
atmak misyonuyla ana söylemini “Zamansız
Tasarımlar” üzerine geliştiren firmanın
Horeca sektörüne yönelik tasarımlarını ve
gündemdeki projelerini Jumbo Genel Müdürü
Sami Hotak ile konuştuk.
Toplam kaç mağazanız var, kaç
tanesi sizin, kaç tanesi franchise?
42 adet perakende mağazamız bulunuyor.
Franchise bayilik çalışmalarımız devam ediyor,
şu an 2 adet franchise mağazamız var.
Horeca bölge organizasyonumuzda 6 adet
showroom ile hizmet veriyoruz. Ayrıca 40
adet perakende bayimiz, 50 adet de horeca
bayimiz bulunuyor.
Satış rakamlarınız ve cironuz
nedir? Bu yıla nasıl girdiniz, yatırım
planlarınız neler?
2019 yılında %60’ın üzerinde büyüme
gerçekleştirdik, 2020 yılında da bu trendi
sürdürmeyi hedefliyoruz. Geçtiğimiz yıl tüm
satış kanallarında %60’ın üzerinde büyüme
gerçekleştirdik. 2020’de de yüksek oranlarda
büyüme gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
2020’de 8 yeni mağaza açmayı planlıyoruz.
Horeca kanalında ise Orta Doğu, Avrupa
ve Amerika pazarlarında yeni iş birlikleri
gündemimizde.
Horeca sektörü neden sizin için
önemli? Sektör içindeki payınız ne
ve nereye ulaşmak istiyorsunuz?
Türkiye’de ilk paslanmaz çatal, paslanmaz
kaşık, kırılmayan bıçak ve modern koleksiyon
üretimi yapan marka olarak; yemek
takımı, çatal kaşık bıçak ve tencere ürün
gruplarında 70 yılı aşkın bilgi birikimimiz,
zamansız tasarım çizgimiz ve ürün kalitemizle
sektörü geliştiren bir oyuncuyuz.
Türkiye’de gastronomi kültürüne katkıda
bulunmayı ve gastronomik zenginliği yaşatmayı
önemsiyoruz. Lüks ev gereçleri alanında
organize perakendecilik yapan bir marka
olarak sektörün dinamiklerini belirleyen bir
konuma sahibiz. Gastronomi alanında uzun
yıllara dayanan deneyimimiz ile, Türkiye’deki
en önemli gastronomi noktalarında
Jumbo’nun yer almasını hedefliyoruz.
Şu anda bulunduğunuz otel ve
restoranlar hangileri?
Jumbo Gastro ile yurt içinde ve yurt dışında
birçok lüks otel ve restoran zinciri ile çalışıyoruz.
Çırağan Palace Kempinski, Swissotel,
Hotel Les Ottomans, Hilton Bakırköy,
Bebek Hotel İstanbul yer aldığımız prestijli
otellerden sadece birkaçı. Restoranlardan
ise Lacivert, Sunset, Neolokal, Türk, Park
Şamdan, Kaen Sushi’yi sayabiliriz.
Türkiye'de veya yurt dışında
ürünlerin kullanılmasını hayal
ettiğiniz otel ya da restoran var
mı? Bunlar için özel üretim yapıyor
musunuz?
Dünyanın dört bir yanında 5 yıldızlı müşteri
deneyimi sunmak isteyen otel ve restoranlar
için ideal bir partneriz. Özel üretim
çalışmalarımız bulunuyor, örneğin yakın
zamanda Türkmenistan Devlet Sarayı için
özel üretim gerçekleştirdik.
En iddialı olduğunuz ürün grubu
hangisi?
Türkiye’de ilk paslanmaz çatal, paslanmaz
kaşık, kırılmayan bıçak ve modern koleksiyon
üretimi yapan marka olarak; tüm ürün
gruplarında 70 yılı aşkın bilgi birikimimiz,
zamansız tasarım çizgimiz ve ürün kalitemizle
ön plana çıkıyoruz. Dolayısıyla tüm
ürün gruplarımız ile sektörde fark oluşturduğumuza
inanıyorum. Sofra, mutfak,
servis gereçleri ve aksesuarlardan oluşan
kapsamlı bir ürün gamına sahibiz.
Dijital dönüşüm, online satış kanalı
üzerinde ne gibi uygulamalarınız
var? Horeca için bu alana özel bir
şey düşünüyor musunuz?
Online satış kanallarımızı güçlendirecek
çalışmalar yapıyoruz. Online satış kanallarımızda
daha iyi bir satın alma deneyimi
sunmak için çalışmalar yapıyoruz. Horeca
kanalındaki müşterilerin ürünler ve marka
hakkında bilgi edinip, hızlı ve kolay sipariş
verebileceği bir websitesi hazırlığımız
bulunuyor.
Sektörünüz ile ilgili fuarlara
katılıyor musunuz?
Gündemimizin en önemli konularından biri
yurtdışındaki pazarlarda güçleneceğimiz
projelerde yer almak. 2019 Eylül ayında
Hotel Show Dubai Fuarı’na ve 2019 Kasım
ayında Riyad’da Saudi Horeca Fuarı’na katılarak
bölgede verimli bağlantılar kurduk.
Şu anda 50’ye yakın ülkede faaliyet gösteriyoruz.
Yine 2019 yılında İsviçre’de bayi
açtık. Şubat ayında Frankfurt’ta Ambiente
fuarında yer aldık. Mart ayında Chicago’da
The Inspired Home Show fuarına katılacağız.
Amerika’da ve Avrupa’da yeni projeleri
takip ediyoruz, yakında bu bölgelerde satış
noktaları açmayı hedefliyoruz.
18-20 MARCH 2020
New Orleans, USA Booth: 1843
21-25 APRIL 2020
Hall: 1 Booth: D07 - Istanbul/Turkey
68
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Murat Çıkan:
“2020 'Monart Yılı' olacak”
2002 yılından bu yana ambalaj sektörüne
yaptığı yatırımlarıyla pazardaki
payını arttıran Monart Ambalaj,
İstanbul Tuzla’daki 6000 metrekarelik
yeni fabrikasıyla üretim alanını ve kapasitesini
genişletti. Bu yıl yeni makine
yatırımlarıyla ciroyu arttırmayı öncelikli
hedefleri arasına koyduklarını belirten
Monart Ambalaj Firma Sahibi Murat
Çıkan ile firmanın üretim faaliyetlerini
ve 2020 büyüme planlarını konuştuk.
Monart Ambalaj’ı tanıtarak, ürün
grupları ve üretim faaliyetleri
hakkında bilgi verir misiniz?
Monart Ambalaj, 2002 yılında yaklaşık
20 metrekarelik bir ofis ile sektöre adım
attı. Hayalimizde hep Türkiye’nin ekonomisine
katkı sağlayacak tasarımlar
yapıp, katma değerli üretimle hem ülke
hem de kendi vatandaşımıza faydalı
olacak işler yapmak vardı. Bu hayalimiz
dahilinde2004 yılında üretime girdik ve
hayallerimizin birçoğunu gerçekleştirdik.
Amacımız her zaman ülkeye faydalı
girişimler yapmak oldu ve bu amaç
dahilinde sektördeki yolculuğumuzu
sürdürüyoruz. Oluklu mukavva, tripleks
koli ve ofset kutu üretimimiz ile sektöre
çözümler sunmaktayız. Teknolojik baskı,
kesim, dikiş ve yapıştırma konularında
yeni teknoloji makinaları ile entegre
bir firmayız. Hem iç hem de dış piyasaya
hizmet vermekteyiz. Üretimde kullandığımız
oluklu mukavvaların tümü yüzde
100 geri dönüşümlü, baskıda kullanılan
boyalar ise su bazlı olduğundan, çevre
dostu ürün kullanımı ile kaynakları
verimli değerlendirmekteyiz.
Bu yıla ilişkin büyüme hedefleriniz,
yatırım planlarınız nelerdir?
Bu yıla yönelik hedeflerimiz çok büyük.
Öncelikle, yaşanan teknolojik gelişmeler
dahilinde yeni makine yatırımları
yapıyoruz ve bu yatırımlar çerçevesinde
de ciromuzu arttırmayı hedefliyoruz.
Örneğin, talepler doğrultusunda kaliteli
üretim yapabilen özel tasarım bir
makine siparişi verdik. Mevcut makinelerimizde
üç renk baskı yaparken, bu
makine ile dört renkli baskı yapabileceğiz.
Bunun sonucunda da üretim kapasitemiz
artacak, müşteri yelpazemiz
genişleyecek ve hizmet edemediğimiz
birçok sektör için de üretim yapmaya
başlayacağız. Kaliteli, ekonomik ve seri
üretim yapmak bizim temel prensiplerimiz
diyebilirim. Bu çizgide her zaman
daha iyisini yaparak ilerleyeceğimize
inanıyorum. 2019 yılı yeni ve daha büyük
bir üretim alanına taşınmamızla birlikte,
bizim için yeniden kuruluş oldu. Yeni
yılda doludizgin geliyoruz. 2020 bizim
yılımız olacak.
70
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Mehmet Küçük:
"Pazar payıyla değil; kendimizle
yarışarak, yaygınlaşarak büyüyoruz"
Faaliyetlerine 2008 yılında İzmir'de
başlayan Viking Profesyonel, şu
an 399 SKU ürün ile kişisel hijyen,
genel temizlik, zemin temizliği, mutfak
hijyeni, çamaşırhane hijyeni ve gıda
hijyeni alanlarında her sektörden müşterilerine
çeşitliliği ile akılcı çözümler
sunarak büyümeye devam ediyor.
Viking Profesyonel Premium vegan sertifikalı
ürün serisi ile sektörde farklılığını
ortaya koyan firmanın ev dışı tüketim
pazarındaki rekabet gücünü ve bu yıla
dair planlarını Viking Profesyonel EDT
Türkiye Satış Müdürü Mehmet Küçük
anlattı.
Viking Profesyonel'i kuruluşuyla
tanıtarak, ev dışı tüketim pazarına
yönelik ürünlerinden bahseder
misiniz?
Viking Profesyonel, 2008 yılında faaliyetlerine
İzmir’de başlamış ve ev dışı
Mehmet Küçük
Viking Profesyonel EDT Türkiye Satış Müdürü
tüketim pazarında geçen 12 yılda müşterilerine
Türkiye çapında yaygınlığını
arttırarak ulaşmıştır. Şu an 399 SKU
ürün ile kişisel hijyen, genel temizlik,
zemin temizliği, mutfak hijyeni, çamaşırhane
hijyeni ve gıda hijyeni alanlarında
her sektörden müşterilerine
çeşitliliği ile akılcı çözümler sunarak
büyümeye devam etmektedir. Firmamız,
geçtiğimiz yıl piyasaya sunduğu
Viking Profesyonel Premium vegan
sertifikalı ürün serisi ile sektörde farklılığını
ortaya koymuştur.
Viking Profesyonel, tüm ürün gamının
verimli kullanımı ve ekonomik olacak
şekilde destekleyen seyreltme, yıkama
ve dozajlama üniteleriyle müşterilerine
sunarak akılcı çözümün adresi olduğunu
kanıtlamaktadır.
Bağlı bulunduğunuz sektörü
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektörde kendinizi ne şekilde
konumlandırıyorsunuz?
Türkiye’ de ev dışı tüketim pazarında
"Türkiye’de ev dışı tüketim
pazarında temizlik
kimyasalları sektöründe
halen sağlıklı ölçümler
yapılamamaktadır.
Bu nedenle biz işimize
pazar payı olarak
değil, Türkiye’de yeni
bölgelerde var olarak ve
yaygınlığımızı arttırarak
bir nevi kendimizle
yarışa girerek adım adım
ilerliyoruz."
temizlik kimyasalları sektöründe halen
sağlıklı ölçümler yapılamamaktadır. Bu
nedenle biz işimize pazar payı olarak
değil, Türkiye’de yeni bölgelerde var
olarak ve yaygınlığımızı arttırarak bir
nevi kendimizle yarışa girerek adım
adım ilerliyoruz.
60 ülkeyi aşan bir ihracat ağımız var.
Hollanda ve Balkanlar'da irtibat ofislerimiz
mevcut. 214 bin ton kapasiteli son
teknolojinin kullanıldığı üretim tesisimiz
Türkiye’ de sektörünün her zaman gurur
kaynağı olmuştur. ISO 9001, 14001
ve 18001 belgelerimizin yanında patentini
aldığımız powerplant teknolojisi ile
ürün performanslarını arttırırken aynı
zamanda çevreye daha duyarlı ürünleri
üretebilme olanağına sahibiz. Viking
Temizlik, İstanbul Sanayi Odası (İSO)
2018 yılı verilerine göre, Türkiye İkinci
500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde
100 basamak daha yukarı çıkılarak 395.
sırada yer alma başarısını göstermiştir.
Toplam kalite yönetimi için ambalaj kalitesinin
de ürün kalitesi kadar önemli
olduğu gerçeği ile kurulan Vikipack
Plastik ve Kimya A.Ş.'de günümüzün en
modern plastik şişirme makineleriyle
üretim yapılmaktadır.
Geçtiğimiz yılı hangi rakamlarla
kapattınız? Bu yıla ilişkin
hedefleriniz, projeleriniz nelerdir?
Firmamız olarak, 2019 yılında her bölgeyi
büyüme ile kapatarak hedeflerimize
doğru adımlarla ulaştık. 2020 yılında
ise, satış kadromuzu genişleterek
daha önce aktif olarak bulunmadığımız
Antalya, Adana, Mersin, Kayseri, Konya,
Isparta ve Burdur şehirlerinde yerleşik
ekibimiz ile yaygınlığımızı arttırıp büyümeye
devam edeceğiz. Bağlı bulunduğumuz
pazarda irili ufaklı Türkiye’nin
her bölgesinde üretici bulunmakla
birlikte “akılcı çözüm” ü sunan Viking
Profesyonel; doğru ihtiyaca doğru
ürünün, doğru miktarda kullanılmasını
savunmaktadır. Müşteriler artık en
ucuza değil, fayda sağlayacağı ve tüketimi
kontrollü ürünleri tercih etmeye
yönelmiştir.
Fuarlara katılıyor musunuz?
Gelişmeleri paylaşmak ve sektörü takip
etmek amacıyla yılda en az bir kez fuarlara
katılıyoruz. Fuar çok verimli geçti
diyebiliriz, özellikle yeni Viking Profesyonel
Premium serimiz büyük ilgi gördü
ve daha önce ulaşamadığımız bir çok
kişiye ulaşma imkanı bulduk.
72
hotel restaurant
& hi-tech
marka güncel
Bonfilet, logosunu ve
kurumsal kimliğini yeniledi
Akkoyun ailesinin hayvancılık ve kasaplık alanındaki 115 yıllık tecrübesini Ar-Ge ve
teknoloji yatırımlarıyla geliştirerek sektörde pek çok ilke imza atan Bonfilet, son yıllarda
hız verdiği yatırımlarını ve dönüşüm sürecini yeni kurumsal kimliğiyle destekledi. İlk
etapta logosunu değiştiren şirket, kullanılan minimal ve modern çizgilerle yenilikçi
yüzünü yansıttı. Bonfilet Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Akkoyun, yaşanabilir bir dünya
için iş modellerinin temeline aldıkları sürdürülebilirliği, yenilenen kurumsal kimliklerine
taşıdıklarını söyledi. Akkoyun, “Türkiye’nin en eski et üreticisi olmanın sorumluluğu ile
bir yandan ülkemize değer katarken diğer yandan gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya
bırakmak için çabalıyoruz. Hedeflerimizle eş zamanlı olarak kurumsal kimliğimizde de
yeniliğe gittik. Yeni logomuzda Bonfilet’in doğadan aldığı gücü modern bir bakış açısıyla
yansıtırken her zaman gurur duyduğumuz köklü geçmişimizi de vurguladık” dedi.
Hotelya, rotayı Dubai’ye çevirdi
Her proje için butik ve özgün üretim yapabilme kabiliyetine sahip Hotelya, yurt
dışındaki başarılı çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. Her türlü hareketli
ve sabit mobilya üretimi konusunda sınır tanımayan Hotelya, şimdi de Dubai’de
yepyeni bir projeye hayat verdi. Dubai’nin en önemli otellerinden biri olan Jebel Ali
Hotel için üretim yapan firma, son dönemin mobilya trendlerini JA Beach Hotel’de
sergiledi. Taşın, ahşabın, metalin ayrı ayrı ve bir arada kullanılmasından oluşan
birbirinden özgün ve şık mobilyalarla, 235 farklı oda ve süite sahip olan otelin
benzersiz dekorasyonu Hotelya’nın ellerinde hayat buldu. 4 ay gibi kısa bir sürede
üretilip teslim edilen bin 541 parça mobilya, sadeliği ve konforu, sunduğu sıcak,
rahat ve dinlendirici ortamı ile diğer projelerden farklılaşıyor.
Bosch Termoteknik,
yetkili servisleriyle buluştu
Bosch Termoteknik Yetkili Servis Toplantısı bu yıl 9-11 Şubat tarihleri
arasında An-talya Titanic Belek otelinde gerçekleştirildi. Bosch Termoteknik,
yetkili servisleri ile bir araya gelerek hem 2019 yılını değerlendirdi hem de
2020 yılı için motivasyon buldu. Toplantıda 2019 yılındaki başarılar, 2020
yılının gelişmeleri, dijitalleşen dün-yada doğru konumlanma, geleceğin
teknolojileri ve dünya trendleri ile ilgili sunumlar yapıldı. Ayrıca Türkiye’nin
önde gelen ekonomistlerinden Prof. Dr. Emre Alkin de organizasyonda
konuşmacı olarak yer aldı. Toplantının fuaye alanında ise şirketin son
dijital projelerinden biri olan Müşteri Yönlendirme Sistemi tanıtıldı. Ayrıca
katılımcılar fuaye alanında bulunan simülasyonlu ürün bilgilendirme
köşelerinde bağlanabilir cihazları deneyimleme şansı buldular.
Mitsubishi Electric Turkey’e
ihracat ödülü
Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş., Ege İhracatçı Birlikleri
tarafından düzenlenen İhracatın Yıldızları Ödül Töreni’nde iklimlendirme
sektöründeki 841 firma içinden 2019 yılında en fazla ihracat gerçekleştiren
firma oldu. Ev tipi klimaların geliştirilmesi ve üretimi için Manisa’da kurduğu
fabrikasında 2017 yılı sonunda üretime başlayan firma, Mitsubishi Electric’in
Sanayi 4.0’a yanıtı olan e-F@ctory konsepti ile tasarlanan tesiste yüksek
teknolojili ve çevreye dost ürünler üretiyor. Türkiye’nin jeopolitik konumu,
genç nüfusu ve büyüme potansiyeli ile güçlü bir ülke olduğunun altını çizen
Mitsubishi Electric Turkey Klima Sistemleri Üretim A.Ş. Başkanı Katsu Wada,
ihracattaki başarılarının yanı sıra iç piyasaya ve istihdama da katkı sağlayarak
Türk halkı için yatırım yaptıklarını söyledi.
74
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Fotoğraflar: Turgut Azov
Sonsuz lezzetin
peşinde 27 yıl…
Eyüp
Kemal
Sevinç
90'ların Türkiye'sinde mutfağın
kırılmaz duvarlarını yıkıp, aşçılığa
meslek itibarı kazandıran bir genç
şefti o, tıpkı bugün mesleki kariyerinde
zirveyi yakalayan yol arkadaşları Uğur
Talayhan, Murat Arslan, Gökhan Tufan,
Ümit Yüksel gibi... Aşçılık, bundan 30 yıl
öncesinde dört duvar arasına sıkışmış
bir 'iş' statüsünde iken, katıldıkları
ulusal ve uluslararası yarışmalarla
mesleği yücelttiler. Üstelik de sadece
bürokrasinin değil, “aşçıya kız vermem”
tabularını yerle yeksan ederek
başardılar bunu. Şimdilerde kimi beş
yıldızlı lüks bir otelin genel müdürü,
kimi zincir bir restoran grubunun
mutfak koordinatörü, kimi mutfak
federasyonunun başkanı, kimi de kendi
gibi Eyüp Kemal Sevinç (EKS) Mutfak
Akademisi’nin kurucu şefi…
Aslen Bulgar göçmeni Bolu Mengenli
bir aileden geliyor, Eyüp Kemal Sevinç.
Yolu, küçüklüğünden beri yemeklerine
hayran olduğu dedesinin hep bir adım
gerisinde... Birgün, onun kadar lezzetli
dalyan köfte yapma hayaliyle evinin
yanı başındaki lokantanın kapısını
aşındırması hep bundan sebep aslında.
Üzerinden yıllar geçse de unutamadığını
anlatıyor, "idolüm" dediği dedesinin o
güzelim pilavını... Maharetli elleriyle
pirinçleri kaldırışını... Pilavdan akan
nefis tereyağını...
27 yıllık profesyonel mutfak
serüveninde sanatını bir nakış
gibi işlerken, Anadolu'yu keşfe
doyamayışının sebebi olarak hep bu
özlemi anımsatıyor, Eyüp Kemal Sevinç.
Sindire sindire aşçılık…
Benim gördüğüm tam bir meslek
alaylısı! Ne var ki, hangi mutfağa girse
okulu bellemiş, eğitime adanmış… 16
yaşında ilk profesyonel hayata adım
attığı Borsa Lokantası’nın yeri ise
apayrı onun için. O kadar ki, Anadolu
ve Osmanlı mutfaklarını öğrendiği
lokantada pişirdiği ilk profesyonel
yemeği olan Hünkar Beğendi’nin tadını
hala damağından atamıyor.
İlk göz ağrısı Borsa gibi; Türk, Osmanlı
ve ülke mutfaklarıyla tanıştığı Çırağan
Sarayı’nın yeri de çok özel onun için.
Bu sayede, şu an Le Cordon Bleu
İstanbul’un Eğitmen Şefliğini yapan
Erich Ruppen’in mutfağında çalışma
fırsatı bulduğunu anlatan Sevinç, tabiri
caizse sindire sindire aşçı olmayı
da ondan öğreniyor, mesleğe saygı
duymayı da… O da yetmiyor, bir yıllık
İngilizce eğitimini mesleki kurslarla
perçinliyor. Bu hızlı gelişimiyle Eric
Şef’in takdirini kazanan Sevinç, önce
üst komi pozisyonuna arkasından
da Çırağan Restaurant ve Tuğra
Restoran’ın ekibine dahil ediliyor.
Sevinç’in askere gitmezden bir önceki
durağı ise Holiday Inn Crowne Plaza
oluyor.
“Mutfakta sonsuzluğu
Maximilian’dan öğrendim”
Her hayatta bir dönüm noktası vardır ya
hani, işte tam da o dönem tanıştığı Şef
Maximilian J.W Thomae de Sevinç’in
mesleki kariyerinin mihenk taşlarından
biri oluyor. Mutfakta yaratıcılığı ve
sonsuzluğu yedi yıl birlikte çalıştığı
Alman şeften öğrendiğini söyleyen
Sevinç, Mutfak Profesyonelleri Derneği
ve İnoksan iş birliğiyle düzenlenen
Türkiye Şampiyon Aşçı Yarışması’na
şimdilerde Gastronometro’nun Yiyecek
İçecek Direktörlüğü görevini yürüten
Şef Maximilian sayesinde katıldığını
söylüyor. Sohbetimizin başında
isimlerini saydığım yol arkadaşları;
Uğur Talayhan, Murat Arslan, Gökhan
Tufan ve Ümit Yüksel de var yarışanlar
listesinde. Anlattığına göre Sevinç
birinci geliyor, Talayhan ikinci… Başarısı
sadece yurt içiyle kalmıyor, Londra
finallerinden bir gümüş madalya, bir de
‘En İyi Çıkış Yapan Genç Şef’ unvanıyla
dönüyor ülkesine.
Hemen arkasından ise vatani görev…
Askerliğini Ankara Cumhurbaşkanlığı
Muhafız Alayı'nda, Kara Kuvvetleri
Komutanı Hikmet Köksal’ın evinde
yaptığını anlatan Sevinç, dönüşünde
soluğu bir kez daha Holiday Inn Crowne
Plaza’nın Mutfak Şefi Thomae’nin
yanında alıyor. O dört yılda gelsin
yarışmalar gitsin dereceler… O yarışma
disiplini içinde milli takım kaptanlığına
kadar yükseldiğini dile getiren Sevinç,
ardından milli takıma müdür oluyor
ve bahsettiğine göre bir süre sonra da
görevi devrediyor.
Evde özel günler haricinde
yemek işini hanıma teslim
ettiğini söyleyen Eyüp Kemal
Sevinç, kendini dünya
mutfakları arasında en çok
lezzeti kadar ritüellerine de
hayranlık duyduğu Uzakdoğu
tatlarına yakın buluyor. Tam
bir yaratıcı Anadolu mutfağı
tutkunu olan tecrübeli şefin
dilinden de mutfağından da
eksik etmediği malzemesi
ise patlıcan. Türk mutfak
kültüründe zengin
çeşitliliğiyle öne çıkan yazın
bu en leziz ürününü pişirmesi
kadar yemesini de sevdiğini
söyleyen Sevinç, “Hem soğuk
hem sıcak hem tatlı hem
tuzlu halleriyle patlıcandan
sonsuz yemek yapabilirim.
Bu yeri gelir közlemesi olur,
yeri gelir reçeli, yeri gelir
pişmaniyesi” diyor.
“Aşçılığa meslek itibarını biz
kazandırdık”
Gelin görün ki, ne olduysa da o dönem
oluyor. 90'ların Türkiye'sinde mutfağın
kırılmaz duvarlarını yıkıp, aşçılığa
meslek itibarı kazandıran isimlerden
biri oluyor, Sevinç. “Ben bu mesleğe
başladığımda Türkiye’de aşçılık bir
meslek olarak bile görülmüyordu. Bir
kıymetimiz yoktu. Yarışmalara gidip
geldikçe kıyafetlerimizi değiştirdik.
Basında yer almaya başladık. Bürokrasi
tarafından takdir edildik. O yarışmalar
sayesinde Türkiye'de aşçılık mesleğine
bakış açısını değiştirdik, saygıyı getirdik,
vizyonu geliştirdik. Bunu da kimse inkar
edemez.” diyor.
Uluslararası yarışmalarda tamamıyla
Türk ürünlerini kullanarak Çağdaş Türk
mutfağının da temellerini attıklarını
anlatan Sevinç, “Annelerimizden
yadigar geleneksel mutfağımızın
özünden ilham alarak yeni yemeklere
imza attık. Elbette bunu geleneksel
pişirme metotları kullanarak yaptık.”
diye de ekliyor.
“Dünyaca ünlü şef Ferran Adrià ile
tanıştım, sonra…”
Eyüp Kemal Sevinç’in 27 yıllık mutfak
yolculuğunda Holiday Inn Crowne
Plaza’dan sonraki durak ise, Hilton
ParkSA oluyor. Sevinç, hayatında bir
önemli dönüm noktası olarak saydığı
dünyaca ünlü şef Ferran Adrià ile
de tam da o dönem tanışıyor. Otel
genel müdürünün yakın arkadaşlığı
76
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
sayesindeki bu tanışıklık, ona Barselona
mutfaklarının yollarını açıyor, ürün
geliştirmeye dair ne varsa orada
öğreniyor. Edindiği yepyeni vizyonuyla
Türk Mutfağı konseptindeki Art
Restaurant’ı yeme içme sektörüne
kazandırıyor. Türkiye’de yine bir ilk
olarak “Cooking Class” konseptiyle
otel misafirlerine yemek pişirmeyi
öğretiyor. Devamında bu workshoplar
Electrolux Cooking stüdyo çalışmaları
ile sürüyor. Stüdyonun kendisine devri
ile bir dönem Garanti Emeklilik ana
sponsorluğunda ‘Hobimle Mutluyum
Lezzet Okulu’ olarak çalışmalarını
sürdürdüğünü anlatan Sevinç, ardından
mutfak önlüğünü çıkarıp, kendi işinin
başına geçiyor. Bu aralıkta hummalı
bir beş yılın ardından Istanbul Marriott
Hotel Asia’nın mutfağını da gerisinde
bırakarak pek tabii…
“Okul müfredatlarının birçoğunun
içi boş”
“Lafa değil, icraata bak” demişler.
Mesleğe tutkusu sözü kadar yaptığı
işlerle de tescilli olan Sevinç’in sektöre
en büyük kazanımlarından biri de
şüphesiz, kendi adını taşıyan okulu.
2010 yılında İstanbul Koşuyolu’nda
faaliyete geçen Eyüp Kemal Sevinç
(EKS) Mutfak Akademisi’nin bugün
profesyonel eğitimler, workshoplar,
kurumsal çözümler ve EKS Catering
olmak üzere dört ana başlıkta hizmet
sunduğunu belirten Sevinç, akademinin
en önemli özelliğinin, eğitim kalitesi
ve içerik olduğunu anlatıyor. EKS’de
Fransız gastronomi eğitimi ile beraber
yerel standartların da programa dahil
olduğunun altını çizen Sevinç, “Fırsat
buldukça okul söyleşilerine katılıyorum.
Misal, öğrencilere doğrama tekniklerini
soruyorum. ‘Jülyen’ diye başlıyorlar
saymaya. İçlerinde yerelimize ait tek
bir tekniğin adı bile geçmiyor. Bu
defa hocalarına dönüp soruyorum,
‘müfredatımızda yok’ diyorlar. İşte asıl
önemlisi de, kendi yerel tekniklerimizi
öğretmemiz. Okul müfredatlarına
bakıyorsunuz, birçoğunun içi boş.
Genç neslin mesleği sevmelerine
bir sebep yok. Hadi severek geldin,
kayıt oldun, ekipman yok, malzeme
yok. O yok bu yok!” diyor ve ekliyor:
“Birkaç özel üniversitemiz var, onlar
da zaten çok pahalı. Türkiye geneline
vurduğunuz zaman yüzde biri ancak
gidebiliyor. Peki EKS Mutfak olarak biz
ne yapıyoruz, dopdolu bir uygulamayla
çırak yetiştiriyoruz. Yalnızca staja
göndermekle kalmayıp, mesleğe
girişlerine yardımcı oluyoruz.”
“Birçok arkadaşım bana kızacak
ama…”
30 yıldır sektörün içinde, 20 yıldır
profesyonel mutfaklarda tava sallayan
Sevinç, eğitimci kimliğiyle de öne
çıkan bir isim. Yaklaşık 10 yıldır yurt
içi ve yurt dışı üniversitelerde ders
verdiğini söyleyen deneyimli şef,
Milli Eğitim ve YÖK müfredatlarına
girmeyi fazlasıyla önemsiyor. "Çünkü
ağaç yaşken eğilir" diyen Sevinç,
meslekte çok kaliteli şeflerin yetiştiğini
ancak uluslararası rekabette bunun
yeterli olmadığına vurgu yaparak,
“Biz bir turizm ülkesiyiz. İyi hizmet
verirseniz, iyi para kazanırsınız.
Ülkemizin çok ciddi bir potansiyeli
var. Ama bu avantajımızı eğitimle
desteklemediğimiz sürece dünya
mutfakları arasında hak ettiğimiz yere
ulaşmamız zor.” diyor. Genç mutfak
adaylarının mesleğe doğru bir şekilde
yönlendirilmesinin önemine dikkat
çekerek sözlerine devam eden Sevinç,
kimi meslektaşlarının affına sığınarak,
“Birçok arkadaşım şimdi bana kızacak
ama işini sallapati yapanlar da yok
değil. Aşçılık sevilmeden yapılacak bir
iş değil. Bu işi sevmeden ne kendinize
ne de başkalarına faydalı olabilirsiniz”
demekten de çekinmiyor.
EKS Mutfak’ın kurucu şefi Eyüp Kemal Sevinç için, mesleki
başarının karşılığı itibar ve takdir görmek kadar olabildiğince
geniş kitlelere de ulaşmak. “Her şey bir yana işim bir yana” diyen
ve severek yaptığı mesleğinde değişime ve yatırıma önem veren
şef için ‘saygı’ göz ardı edemeyeceği kırmızı çizgisi. “Saygısızlığa
asla gelemem, o zaman egolar devreye girer ve dersini veririm”
diyen Sevinç, kendini şefler arasında ülkesini, yerel mutfağını
seven eğitimci kimliğiyle ayrıştırıyor. Seyahati hayatının
merkezine koyan, karavanla yolculuğu ise tek geçtiğini anlatan
Sevinç, fırsat buldukça yalnızca yemekle ilgili değil, birçok farklı
alandaki festivalleri yerinde, yurdunda takip etmeyi seviyor.
“EKS’nin bir şubesini de
Diyarbakır’da açıyorum”
Bu yılki hedefinde İstanbul
Koşuyolu’ndaki EKS Mutfak’ı bir üst
sokağa taşımak olduğunu söyleyen
Sevinç, akademi bünyesinde açacağı
kafe ve restoranı ile dışarıdan gelen
müşterileri de ağırlamayı planlıyor.
Yıl içinde gastronomi potansiyeline
gönülden inandığı Diyarbakır’da da bir
okul açmak istediğini söyleyen Sevinç’in
anlattığına göre, halihazırda İran ve
Azerbaycan coğrafyalarında yürüttüğü
yakın iş birlikleri de devam ediyor.
78
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Demet Sabancı Çetindoğan: “Dünyada en
iyi hikayeyi Türk gastronomisiyle yazarız”
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç
Gastronomi Turizmi Derneği’nin (GTD)
düzenlediği Gastro Talks ‘Kanaat
Önderleri Konuşuyor’ buluşması 18
Şubat Salı akşamı Novotel Bosphorus'da
gerçekleşti. Novotel Hotels and Resorts
İstanbul Bosphorus Karaköy Genel
Müdürü Erkan Öğüt’ün ev sahipliğinde
düzenlenen programın bu ayki konuğu,
DEMSA Grup Yönetim Kurulu Başkan
Vekili, aynı zamanda Türkiye Ortak Nesiller
Entegrasyonu Derneği (T-ONE Derneği)
Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan oldu.
Türk Mutfak Kültürü, Türk Gastronomisi
ve Türk Gastronomisini yurt dışında
tanıtmak üzere fikir alışverişinin yapıldığı
yemekli programın açılış konuşmasını
yapan Gastronomi Turizmi Derneği (GTD)
Başkanı Gürkan Boztepe, etkinliğin
amacına yönelik kısa bir bilgilendirme
yaparak, “GastroTalks, yemek eşliğinde
kanaat önderleri ile sohbet edebildiğimiz
tek toplantı formatıdır. Burada kanaat
önderlerinin fikir ve önerilerini Kültür ve
Turizm Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı ile
paylaşıyoruz. Biz istiyoruz ki, Türkiye'deki
kanaat önderleri gastronomi turizmi
konusunda bizlere vizyon katsın. Biz de
elimizden geldiği kadarıyla Türkiye adına,
ülkemizin değerlerini ön plana çıkarmanın
en doğru yolunu bulalım, raporlayalım”
diye konuştu. 2020’nin Gastronomi Yılı ilan
edildiğini anımsatan Boztepe, önümüzdeki
dönem hedeflerinin kanaat önderleriyle
entegre hareket ederek, Türk mutfağını yurt
içinde ve dışında tanıtmak olduğunu söyledi.
Çetindoğan: “Türk mutfağını
uluslararası platformda tanıtmaya
hedeflendik”
Gastronominin hizmet sektörü içinde
önemli bir alan olduğunu belirten Demsa
Group Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve
Türkiye Ortak Nesiller Entegrasyonu
Derneği (T-ONE Derneği) Başkanı
Demet Sabancı Çetindoğan ise, derneği
tanıtarak sözlerine başladı. 2014 yılında
kurulan T-ONE Derneği’nin bugün
mozaik yolu, gastronomi, sanat ve
görsel sanatlar, termal sağlık-hamam
ritüelleri olmak üzere dört farklı komite
ile varlık gösterdiğini anlatan Çetindoğan,
derneğin uluslararası bağlantılara sahip
üyeleriyle öne çıktığını, odaklarında da
yurt dışı merkezli tanıtım çalışmaları
olduğunu kaydetti. “Türkiye'nin kültürel
mirasını, tarihi ve doğal zenginliklerini,
ortak değerlerini uluslararası platformda
tanıtmayı hedefleyerek bu derneği kurduk.
Bütün eforumuzu, zamanımızı, bütçemizi
tamamen ülkemizin yurt dışındaki imajını
anlatabilmek üzerine harcıyoruz” diyen
Çetindoğan, Türk mutfak kültürünü
tanıtmak üzere çıktıkları yolda Türk
misafirperverliğini Türk yemekleri ve
ikramları ile yaşattıklarını söyledi.
“Oscar menüsüne bağlantılarımızla
girdik”
İki yıllık bir çalışmanın ardından Oscar Gala
Yemeği menüsüne girmeyi başardıklarını
belirten Çetindoğan, “Oscar’da çok büyük
bütçeler dönüyor. Şu ana kadarki tüm
çalışmalar ilişkilerle oluyor. Derneğimizin
kurucularının birçoğu zaten Türkiye
tanıtımına kişisel katkısı olan isimler.
Benimse yaptığım, onları bir araya getirip
bir güç oluşturmak oldu. Dolayısıyla hem bu
tip bağlantılarımızla maksimum fayda elde
etmek hem de bir başka gücümüz olarak,
arzu ettiğimiz üst düzey katılımcı kitleyi
oraya getirebilmek işin önemli sac ayakları.
Bu da dediğim gibi yine üyelerimizin kişisel
katkılarıyla oluyor. Yurt dışında birçok
dernekte farklı alanlarda çalışmalar yaptım
ve gördüm ki, yapılacak ülkenin ya da
şehrin orada belli kesimleri tanıyan kişilerle
irtibata geçiyorlar ve onlardan o geceye ait
bir büyükelçilik oluşturuyorlar. Dolayısıyla
onlar kişisel gayretleriyle, kendi eşini,
dostunu davet ederek sizin arzu ettiğiniz
kitleyi zaten getirmiş oluyorlar” dedi.
“Yabancı basın, yabancı acente
katılımı önemli”
Uluslararası çaptaki bu tip organizasyonların
sadece iş dünyası ve ünlü isimlerle
sınırlı olmadığını anlatan Çetindoğan,
“Bizim önemsediğimiz bir diğer konu da,
yabancı acentelerin, yabancı basının ve
önemli insanların bir araya gelmesi. Çünkü
biz bunu üç ayaklı düşünüyoruz. Acenteler
çok önemli. Çünkü bunları yaparken amacımız,
ülkemize daha fazla turistin gelmesini
sağlamak. Birebir, ilk ağızdan acentelerin
bizleri duyması onlar için çok önemli diye
düşünüyoruz ve onların katılımını sağlamaya
çalışıyoruz.” dedi. Bu görüşünü bir
örnekle aktaran Çetindoğan sözlerini şöyle
sürdürdü: “Ben Dünya Kanser Derneği
Başkanı'nı şahsen tanıyor iken, o iletişimim
sayesinde Versay Sarayı'nda gerçekleşen
gala davetinde Türk lokumlarımızın tanıtımını
yaptık.”
“Türkiye isminin
magazinselleştirilmesini doğru
bulmuyorum”
Demet Sabancı Çetindoğan, Monaco Türk
Gecesi örneğinde olduğu gibi, çoğu zaman
büyükelçilik desteği de aldıkları etkinliklerin
yurt dışı basınında da ses getirdiğini ifade
ederek, “Belki de en fazla zorlandığımız
konulardan birincisi, etkinliğe doğru
kişileri getirebilmek, ikincisi de basında yer
alabilmek. Kimi zaman gelseler de, farklı
gündemler dolayısıyla istediğimiz etkiyi
bazen alamayabiliyoruz.” dedi.
Yurt içi basınla ilişkiler üzerine görüşlerini
paylaşan Çetindoğan, “Hedefimizde
tamamen yurt dışı olduğu için açıkçası
eforumuzu çok fazla buraya sarf etmiyoruz.
En son Monaco'da da basında çıktı. Ama
benim gönlüm istiyor ki, çalışmalarımız
magazin sayfasından çok kültür, sanat,
gastronomi hatta ekonomi sayfalarında
da çıksın. Belki katılımcı kişilerden
dolayı bilmiyorum. Türkiye basını biraz
daha magazine doğru kayıyor. Açıkçası
bu da beni rahatsız ediyor. Oysaki
tüm bunlar bizim Türkiye'nin yurt dışı
tanıtımına yönelik çalışmalarımız. Türkiye
isminin magazinselleştirilmesini doğru
bulmuyorum. Bu da bir kültür meselesi.”
dedi.
“Güç birliği için örgütlenmek lazım”
Türk mutfağının tanıtımında örgütlenmenin
önemine değinen Çetindoğan, bireysel
gayretlerin dışında devlet, özel sektör ve
STK'ların bir araya gelmesiyle yapılan çalışmaların
çok daha anlamlı olduğunu kaydetti.
Bu iş birliktelikler sayesinde işlerin çok
daha kolay yürüdüğünü anlatan Çetindoğan,
bütçeye ve organizasyonun etki gücüne de
olumlu yansımalarına işaret etti. “Bizim
misyonumuz aslında kendimizi yurt dışında
tanıtmak. Ama bir taraftan da alt yapı
çok önemli. Genç şeflerimiz de buna dahil.
Sevindirici bir tarafı da, benim dönemimde
de üniversitelerde genellikle hukukçu,
doktor olmak isteyen idealistler vardı. Şimdi
bakıyorum, idealist şefler var. Günümüzde
hem de çok revaçta bir meslek oldu. T-ONE
Derneği olarak, gençlerimizi motive edici ve
eğitici çalışmalar yapıyoruz. Çok yakında da
komite çalışmalarımız doğrultusunda buna
yönelik projelerimizi netleştirmiş olacağız.”
dedi. Yurt dışı tanıtım etkinliklerinde
Türkiye'nin bölgelerinden destek aldıklarını
ifade ederek sözlerine devam eden Çetindoğan,
"Bölgelerden, önemli şeflerimizden
destek alıyoruz. Konusuna göre yöresel bir
şeyi tanıtıyor isek, mutlaka o yöreden destek
alıyoruz veyahut Maksut Şef'in yaptığı gibi
daha modernize Türk yemeklerinin yapıldığı
tamamen tanıtımın programına göre
ayarlıyoruz. Roma döneminden kalma mozaiklerimizi
tanıtırken orada daha yöresel
gittik. Konseptine, konusuna, bölgesine göre
çalışmalar oluyor" dedi.
“Dünyada hikayesi olan turizm ilgi
çekiyor”
T-ONE Derneği’nin Gaziantep ve Şanlıurfa
başta olmak üzere Türkiye’nin imza yemeklerini
yurt dışında tanıtmaya devam ettiğini
anlatan Çetindoğan, dünyada hikayesi olan
ürün, yemek ve turizmin ilgi çektiğini söyledi.
“En son Monte Carlo'da Türk yemeklerini
tanıtımını yaptığımız bir gecemiz oldu.
Yine aynı şekilde Belçika'da bir çalışmamız
olmuş, Şef Maksut Aşkar ve ekibi gelmişti.
Ya yöresel anlamda ya da Maksut gibi daha
modernize Türk yemeklerimizin tanıtımını
yaparak farklı açılardan gastronomik zenginliğimizi
göstermeye çalışıyoruz. Muazzam
bir coğrafyada yaşıyoruz. Şu anda akademik
anlamda bu konu üzerinde çalışılıyor. Belki
ana yemek gibi değil, tadımlık olarak yerli ya
da yabancı turistlere lezzetlerimizi tattıracağız.
Çünkü dünyada hikayesi olan turizm
ilgi çekiyor. Gastronomi konusunda ülkemiz
çok zengin. Çok hikayesi bol bir alan.
Bunu maksimum seviyede kullanıp, turizm
endüstrisine çok daha katma değeri yüksek
hale getirmemiz lazım. İspanya, İtalya, Peru
gibi pek çok örnek var. İnanın hepsinden
daha zengin bir kültüre sahibiz" dedi.
“En az bir yabancı misafiri
ağırlamayı misyon edinmeliyiz”
Türkiye’nin uluslararası imajında bireysel
çabanın önemine işaret ederek sözlerini
sürdüren Çetindoğan, “Cumhurbaşkanımız
bir konuşmasında ‘komşunuzu da
alın gelin’ demişti. Biz bunun gücüne
inanıyoruz. Emin olun, yabancı konuklar
ülkemize geldikten, insanımızı tanıdıktan,
yemeklerinizi, şehrimizi daha yakından
tanıma fırsatı bulduktan sonra bakış
açıları tamamen değişiyor. Anında bir
Türk dostu oluveriyorlar. Bu sebeple
mümkün olduğunca dost edindiğimiz
yabancı misafirleri ağırlamamız gerekiyor.
Bu hepimizin bir misyonu olmalı. Hepimiz
en az bir kişiyi getirsek, her şey çok
başka olur. Bir de ülkemizden yurt dışına
inanılmaz bir beyin göçü var. Benim de
şahsen tanıdıklarım, çok üst düzeyde gurur
duyduğum kişiler. Özellikle tıp dünyasında
çok değerli Türkler yaşıyor. Ben diyorum
ki, asıl onlar etrafındaki eşini, dostunu,
komşusunu davet etse, çok faydalı olur.”
dedi.
“Yabancılar evde ağırlanmaktan çok
hoşlanıyor”
Dünyada Türk kahvesini tanıtmak üzere
kişisel bir gayret içinde de olduğunu
belirten Çetindoğan, “Yabancılar evde
ağırlanmaktan çok hoşlanıyor. Onlarda
da çok iyi oteller, restoranlar var. Ama
burada herhangi bir 5 yıldızlı otelde
veya restoranda ağırlamak yerine evde
ağırlamayı, Türk misafirperverliğini
göstermeye çalışıyorum. Geldiklerinde de
Türk kahvesi ikramını ritüellerine sadık
kalarak yapmaya çalışıyoruz. Tepsinin içinde
iki tane gümüş kaşıklık vardır. Bir tanesinde
tatlı kaşıklıkları, öbürünün içinde de sadece
su bulunuyor. Kahvesini koyuyorsunuz
ve taneli reçel oluyor. Eskiden çikolata
olmadığı için Osmanlı döneminde bu şekilde
taneli reçeller ikram edilirmiş. Ben bunu
mutlaka gelen misafirlerimize tattırmaya
çalışıyorum. Bu da çok hoşlarına gidiyor. Şu
anda bu geleneğimizi devam ettiriyoruz ama
kahvenin hikayesini bir şekilde her gelen
misafire yaşatmaya çalışıyorum.” dedi.
“Restoran düz ayak olmalı, hatta
otelin içinde de olmamalı”
Demet Sabancı Çetindoğan, programın
soru-cevap kısmında Türkiye’de atıl
durumdaki otel restoranlarına ilişkin
görüşlerini de paylaştı. Otellerin üst
kısımlarına konumlandırılan restoranlara
müşterileri çıkartmanın zorluğuna
değinen Çetindoğan, “Bizim Türklerin
anlayışında restoranın düz ayak olması
lazım. Hatta otelin de içinde olmamalı.”
dedi. Türklerin yol üstünde yemek yemeyi
daha çok sevdiğini ifade eden Çetindoğan,
birbiriyle çakışan otel ve otel dışı restoran
menülerinden duyduğu rahatsızlığı dile
getirdi. Standardı korunmayan ete bir
eleştiri getirerek, et ithalatında bir sınırlama
olduğunu, mayıs, haziran aylarında St.
Regis Hotel mutfağı şefinin önderliğinde
et üreticileriyle bir araya gelmeyi
planladıklarını söyledi.
80
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Kahve profesyonelleri ve tutkunları
Coffex İstanbul’da buluştu…
Coffex İstanbul Kahve Endüstrisi Fuarı, ikinci kez kahve profesyonelleri ve tutkunlarını
İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda bir araya getirdi. ENC
Uluslararası Fuar ve Organizasyon Hizmetleri tarafından düzenlenen fuara bu yıl
150’ye yakın katılımcı ve 500’den fazla marka katılım gösterdi.
Türkiye’de kahve endüstrisi ve paydaş
ürünleri alanında düzenlenen tek ve
en önemli etkinlik özelliğine sahip olan
Coffex İstanbul Fuarı, ikincisini 27 Şubat - 1
Mart 2020 tarihleri arasında İstanbul Lütfi
Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda
gerçekleşti. Kahve profesyonellerini
ve tutkunlarını 6.000 metrekare alanda bir
araya getiren fuarda; profesyonel kahve
makinaları, coffee shoplar, 3. dalga kahve
akımı ve nitelikli kahve temsilcileri, kahve
çekirdeği toptancıları, roasterlar, kahve
kavurma makinaları, değirmen firmaları,
ev tipi kahve ve çay makinaları, geleneksel
Türk kahvecileri, kahve makinası ihracat ve
ithalatçıları, Cold Brew kahve ve içecekler,
kahve ve kafelerin yan ve destek ürün markaları,
ülkeler, çay markaları ve tasarımcılar
aynı platformda buluştu.
Coşkunsoy: “Tanıtım ve ticaret
platformu olduk”
Bu yıl ikincisi düzenlenen Coffex İstanbul’un
ulusal ve uluslararası kahve endüstrisi
ve yan ürünlere dair her türlü donanımı 4
gün süreyle İstanbul’da tek bir çatı altında
buluşturduğuna dikkat çeken ENC Uluslararası
Fuar ve Org. Hiz. Ltd Şti. Kurucusu ve
yönetim kurulu başkanı Niyazi Coşkunsoy,
“2010 yılından itibaren projesine hazırlık
yaptığımız bu fuar için kahveyle ilgili dünyada
12 farklı fuar ve organizasyon ziyaret
ettik. Global ticaret için körfez ülkelerinin
yanı sıra Rusya, Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan
ile Avrupa’nın diğer ülkeleri ve kahve
endüstrisinin başını çektiği tüm ülkelere fuarın
duyurusunu yaptık. Katılımcı firmalarımız,
sektörün geleceğine yön veren yenilikçi
ürünlerini fuarda İstanbul’da yerli ve yabancı
misafirlerimizin beğenisine sunarak ticari
ilişkilerin geliştirilmesi konusunda önemli
adımlar attılar. Bu yıl ve önümüzdeki yıllarda
ürün çeşitliliği ve fuara katılım konusunda
artışı bir adım daha öteye taşıyarak, yine
katılımcı ve ziyaretçilerimize maksimum
fayda sağlayan ideal bir iş, tanıtım ve ticaret
platformu sunduk” dedi.
Etkinlikler ilgiyle takip edildi
Kahve tutkunlarının ilgiyle takip ettiği etkinlikler
kapsamında; Coffex pro Marketing
Stage alanında firmaların ürün ve markaları
interaktif sunumlarla tanıtılırken, Coffex
Creative Konferansı kapsamında Global
Coffex Forum ile kahve endüstrinin her
noktası uluslararası konuşmacılar, uzmanlar
ve duayenler tarafından mercek altına
alındı. Kahve, çay ve kakao endüstrisinde
kahvenin marka konferansı niteliğine sahip
Coffex Creative duayenlerin, yöneticilerin,
ünlülerin panelleri, sunumları, sohbetlerinin
yanı sıra inovasyon, 3. nesil kahve ve sıra
dışı birçok marka ile yeni bir iş konferansı ve
başarı platformu oluşturdu. Coffex Kampüs
alanında yer alan kahve ve barista akademileri
ile eğitim, workshop ve tadım etkinlikleri,
espresso, Türk kahvesi ve dünya çayları
ile eğitimler, kurslar ziyaretçileri tarafından
büyük ilgiyle izlendi.
Toper Kavurma Akademisi’nden
ücretsiz kahve kavurma eğitimi
Fuarda ayrıca SCA Türkiye 2020 Şampiyonası
(SCA Turkey 2020 Championship) bu yıl ilk
kez düzenlenirken, Toper Kavurma Akademisi
katılımcılara ücretsiz kahve kavurma
kursu imkanı sundu. Eğitimler çerçevesinde
kahvenin nasıl kavrulması gerektiği, doğru
valf kullanımı, doğru ateş kullanımın nasıl
yapılması gerektiği, kavurma sırasında
asidite, acılık ve aroma değerlerinin dengesinin
nasıl sağlanabileceği ile ilgili bilgiler
aktarıldı.
82
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
GTD, İtalyan lezzetlerini
Qubbe'de tattırdı
İtalyan Lezzetleri Tadım Etkinliği’nin üçüncüsünü Qubbe Dedeman
ev sahipliğinde gerçekleştirdi.
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD),
İtalyan Lezzetleri Tadım Etkinliği’nin
üçüncüsünü 30 Ocak Perşembe
akşamı Qubbe Dedeman ev sahipliğinde
gerçekleştirdi. Atelier Rustico İtalya iş
birliği çerçevesinde düzenlenen davete
TÜRSAB Genel Sekreteri Melike Ertekin,
TÜRSAB Pazarlama Koordinatörü Levent
Demirel, TÜRSAB Gastronomi İhtisas
Başkanı Ömer Kartın, Türk Hava Yolları
(THY) Nepal Müdürü Abdullah Tuncer
Keçecioğlu, Sağlık ve Kültür Turizm E.
Bakanı Bülent Akarcalı, Özbekistan Turizm
Bakanlığı yetkilileri, Özbekistan Gastronomi
Turizm Derneği Başkanı Gulnoza Odilova,
Türkiye Rehberler Odası Başkanı Suat
Tural, Alaçatı Derneği Başkanı Ali
Kırmızıoğlu, İtalya’dan gelen lüks segment
oteller, organik gıda üreticileri, turizm ve
gıda sektörünün temsilcileri ve GTD üyeleri
katıldı.
Tadı damaklarda kaldı
İtalyan Konsolosluğu Ticari Ateşe Giovanni
Turturiello, Fahri Konsolos Oya İzmirli
ve İtalyan Ticaret Ofisi Başkanı Riccardo
Lendi'nin de yer aldığı tadım etkinliğinde
İtalya'nın farklı bölgelerine ait özel şaraplar,
organik ve biyolojik yöntemlerle üretilen
zengin peynir çeşitleri ve yöresel et ürünleri
konuklardan tam not aldı.
Boztepe: “Etkinliklerimiz hız
kesmeden devam edecek”
Köklü tarihi geçmişi ile bir lezzet mirası
olan Türk mutfak kültürünü dünyaya
tanıtmak misyonu ile kurulan Gastronomi
Turizmi Derneği (GTD), kültürel ilişkiler
kapsamında farklı ülkelerin yörelerine
özgü gastronomik zenginlikleri de
Türkiye’de tanıtarak iyi niyet ve dostlukların
gelişmesine katkıda bulunarak gönüllü
lezzet elçiliği yapıyor. Bu kapsamda
Gastronomi Turizmi Derneği olarak, İtalyan
Lezzetleri Tadım Etkinliği’nin üçüncüsünü
düzenlediklerini belirten GTD Başkanı
Gürkan Boztepe, Türkiye’de gastronomi
turizminin gelişmesine hizmet etmek
gayesiyle bu yıl içinde benzeri tadım
etkinlikleri ve yemek workshoplarının hız
kesmeden devam edeceğini ifade etti.
Atelier Rustico neler yapıyor?
Turizm, gıda, sanat ve sağlık sektörlerinin
önde gelen İtalyan markalarının
uluslararası tanıtımını ve pazarlamasını
üstlenen Atelier Rustico, aynı zamanda
merkezi Venedik’te bulunan etkinlik
şirketi aracılığıyla İtalya’nın tüm
bölgelerinde düğün, davet, toplantı ve tur
organizasyonları da yapıyor.
84
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
3. Global GastroEkonomi Zirvesi
25 Mart’ta gerçekleşiyor
Türkiye’de gastronomi kavramının
benimsenmesi ve gelişmesi
için çalışmalar yürüten TURYİD,
gastronominin yüksek katma değerli
etkisini turizme eklemek, restoranları, gıda
ürünlerini ve mutfağı ihraç ürünleri haline
getirmek, ülke ve şehirleri destinasyon
markalarına dönüştürmek, geniş istihdam
olanakları ile birlikte sosyal ve ekonomik
yükselme sağlayabilmek için her alanda
farklı çalışmalara imza atıyor. Kurulduğu
günden bu yana ortaya koyduğu yenilikler
ile sektöre öncülük eden ve gastronomiyi,
iç-dış turizmde katma değeri yüksek,
sürdürülebilir bir ekonomik büyüme
modeli olarak Türkiye’nin gündemine
taşımaya çalışan TURYİD, gastronomi
dünyasının en önemli isimlerini
İstanbul’da buluşturuyor. TURYİD’in ev
sahipliğinde, 25 Mart’a Lütfi Kırdar Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirilecek “3. Global
GastroEkonomi Zirvesi”nde, tüm dünyadaki
sektör profesyonelleri, gastronomi
meraklıları ve alanında çığır açan isimler
bir araya gelecek.
Ünlü şefler ve gastronomi
uzmanları eşlik edecek
Zirve kapsamında düzenlenecek
oturumlarda yabancı konuklara Türkiye’den
ünlü şefler Mehmet Gürs, Ebru Baybara
Demir’in yanı sıra The World 50 Best
Restaurant’s Akademi üyesi Cemre Narin,
şarap uzmanı Mehmet Yalçın, akademisyen
Anna Maria Beylunioğlu ve İşletmeci Sahir
Erozan gibi isimler eşlik edecek. “Gelişen
F&B Sektörü ile Değişen Gayrimenkul
Dünyasında Yeni İş Birlikleri” başlıklı
oturumda ise Jonathan Dougty ile TURYİD
Başkan Yardımcısı ve aynı zamanda Big
Chefs Kurucusu Gamze Cizreli büyüyen
restoran endüstrisini konuşacak.
Dünyanın en iyileri bilgi ve
deneyimlerini paylaşacak
Bu yıl “Gastronomi Her Yerdedir!” temasıyla
düzenlenecek zirveye; Dünya Turizm Örgütü
Turizm Pazarlaması ve İstihbarat Şefi
Sandra Carvao’nun yanı sıra gastronomi
dünyasının lider isimleri konuşmacı olarak
yer alacak. Katharina Unger, Leonor
Espinosa, Pierre Sanner, Sam Chapple,
Stefan Breg, Bill Knott, Furio Battelini
zirvede bilgi ve deneyimlerini paylaşacak
isimlerden bazıları.
Katharina Unger
Londra’daki yeni Türk mutfağı
konuşulacak
Zirvede Bill Knott’un Londra’da konuşacağı
‘Yeni Türk Mutfağı’ başlıklı oturumda,
Türk mutfağını İngilizlere sevdiren iki genç
Türk şef olarak dikkatleri üzerlerine çeken
Selin Kiazım ve Civan Er de katılacak.
Londralılar’ın zihninde gece yemeği
kebaptan öteye geçemeyen Türk mutfağını,
katmerden mantıya farklı Anadolu
yemekleri ile tanıştıran şefler Kiazım ve Er,
başarılarının sırlarını anlatacak.
Trakya’nın eşsiz sofrası
keşfedilecek
Zirvede gastronominin yeni rotalarından
biri olan Trakya bölgesi de ‘Trakya
Gastronomisi’ başlığıyla ele alınacak. Bakir
toprakları ile İstanbul’un yanı başında yeni
bir destinasyon alanı olarak dikkat çeken
ve mutfak kültürünün yanı sıra peynirleri,
tarımı, hayvancılığı, bağları, şarapçılığı,
üç denize açılan kıyıları, iki komşu ülkeye
Pierre Sanner
Jonathan Dougty
açılan kapıları ile Trakya adeta yeniden
keşfedilecek. Zirve kapsamında ayrıca
Trakya mutfağını yaratan kültürler
kuşağını anlamayı, tanıtmayı ve ona hak
ettiği saygıyı göstermeyi amaçlayan uzun
soluklu araştırmalar yapıldı. Uzmanlar
tarafından bölgede yapılan ve Türkiye’de
bu alanda bir ilk olan geniş kapsamlı saha
çalışması sonucunda hazırlanan ‘Rota
Trakya’ kitapçığı da zirvede katılımcılarla
buluşturulacak.
86
hotel restaurant
& hi-tech
etkinlik
Mutfakta 3. kez yetenek avı!
Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) ve Metro Türkiye iş birliğiyle düzenlenen
3. Turizm Meslek Liseleri Arası Aşçılık Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu. ‘Sektör
Yetenek Avında’ projesi kapsamında Metro Türkiye’nin bünyesinde yer alan Gastronometro’da
gerçekleşen yarışmada 12 okulun öğrencileri kıyasıya yarıştı. Yarışmanın birinciliğini Etiler
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi kazandı.
Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB),
gastronomi turizminin gelişmesine
katkı sağlamasının yanı sıra turizm
meslek liselerinden mezun olanlara da
istihdam sağlamak amacıyla başlattığı
”Sektör Yetenek Avında” projesi kapsamında
düzenlenen Turizm Meslek Liseleri
Arası Aşçılık Yarışması, 3. yılında da genç
yetenekleri bir araya getirdi. TÜROB’un
Milli Eğitim Bakanlığı ve Metro Türkiye iş
birliğiyle düzenlediği yarışmanın birinciliğini
Etiler Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi göğüsledi. Yarışma kapsamında
Kumburgaz Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi ikinci, Şişli Kervansaray Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi ise üçüncü oldu.
Eresin: “Okul – sektör işbirliğini
sürdürülebilir kılmak istiyoruz”
Metro Türkiye’nin bünyesinde yer alan
Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu
Gastronometro’da gerçekleştirilen ödül
töreninde, Sektör Yetenek Avında yarışmasını
üçüncü kez gerçekleştirmenin mutluluğunu
ve gururunu yaşadıklarını belirten
diyen TÜROB Başkanı Müberra Eresin
yarışmayla ilgili şunları söyledi: “Turizm
otelcilik sektörü ve meslek liseleri arasında
bir köprü oluşturmak üzere hayata geçirdiğimiz,
Sektör Yetenek Avında isimli liseler
arası yemek yarışmasını 2018 yılından beri
gerçekleştiriyoruz. Gastronomi şüphesiz son
yılların en cazibeli turizm ürünlerinden ve
seyahat motivasyonlarından biri. Ülkemizde
bu alanda çok güzel işler yapılıyor, harika
projelere ve girişimlere şahit oluyoruz. Geç
kalınmış bir farkındalık ama Türkiye gibi
gastronomi zengini bir ülke için başarmak
zor olmadı. Turizm sektörü içerisindeki her
alanda olduğu gibi gastronomi de fazlasıyla
nitelikli iş gücüne ve deneyime dayanıyor.
Dolayısıyla, gençler bu konuda en önemli
avantajımız ve güvencemiz. Hedefimiz bu
yarışmayı büyütmek, Türkiye geneline farklı
kategorilerle genişletmek, okul – sektör
işbirliğinin en güzel ve anlamlı örneğini
sürdürülebilir şekilde ortaya koymak.”
Minialai: “Anadolu lezzetleri gibi
kendi hikâyenizi yazın”
Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Boris
Minialai, etkinlikte yaptığı konuşmada genç
şefleri desteklemenin Türk mutfağının değerlerini
gelecek nesillere aktarma amacıyla
atılan en önemli adımlardan biri olduğunu
belirtti. Minialai, “2015 yılında eğitim, AR-GE
ve gastronomi dünyasını bir araya getiren bir
buluşma merkezi olarak Metro Türkiye bünyesinde
hayata geçirdiğimiz Türkiye’nin ilk
gastronomi keşif platformu Gastronometro’da
bugün genç şef adaylarımızın heyecanını
paylaşıyoruz. Türk mutfağının uluslararası
alanda tanıtılması için genç şeflerimizin
büyük bir sorumluluk taşıdığına inanıyorum.
Genç şeflerimiz, geleceğin şefleri olarak
Türkiye’nin zengin lezzetlerini tüm dünyaya
tanıtacak ve tattıracaklar. Türk mutfağını en
iyi şekilde öğrenerek, geleneklerini bilerek
ve reçetelerinde, menülerinde Coğrafi İşaretleri
ürünleri kullanarak Türk mutfağının
bilinirliğini sağlama yolunda önemli adımlar
atmaları gerekiyor. Genç şeflerimizin Türk
mutfağına sahip çıkmalarını ve Anadolu
lezzetleri gibi kendi hikâyelerini yazmalarını
arzu ediyorum.” dedi.
12 okula toplam 85 bin TL’lik ödül
‘Sektör Yetenek Avında’ yarışmasında
birinci olan Etiler Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi, İnoksan’dan 10 bin TL’lik
hediye çekiyle ödüllendirildi. İkinci olan
Kumburgaz Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi 6 bin TL, üçüncü olan Şişli
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ise 4
bin TL’lik hediye çekiyle ödüllendirildi.
Şile Borsa İstanbul Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi Ecolab’dan hijyen ödülü
alırken, katılımcı tüm okullara ayrıca
Ecolab’dan 4’er bin TL değerinde hijyen
ürünleri paketi hediye edildi. İlk üçe
giren okullara ayrıca Pirge tarafından
şef bıçağı hediye edildi.
Yarışmaya katılan okullar
Selahattin Eyyübi Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi, Kadıköy Mualla Selcanoğlu Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi, Kumburgaz Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi, Küçükçekmece
İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi,
Şişli Kervansaray Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi, Asım Kibar Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi, Etiler Mesleki ve Teknik Anadolu
Lisesi, Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi, M. İhsan Mermerci
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, Selimpaşa
İMKB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi,
Katip Mustafa Çelebi Mesleki ve Teknik
Anadolu Lisesi, Şile Borsa İstanbul Mesleki
ve Teknik Anadolu Lisesi.
88
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Dijital dünyada müşteri deneyimi
Gastronometro’da konuşuldu
Konaklama sektöründe dünyanın en prestijli okullarından biri olan Lozan Otelcilik
Okulu’nun (EHL) eğitmenleri, Metro Türkiye çalışanlarına müşteri deneyimini geliştirmek
üzere konaklama sektörünün gelişen ve değişen sırlarını paylaştı.
Türk mutfağı ve değerlerinin
daimiyetini sağlama, bunu gelecek
kuşaklara aktarma vizyonu ile
çalışmalarına güçlü bir şekilde devam
eden Metro Türkiye, müşterilerinin
deneyimini geliştirmek üzere
çalışanlarına yönelik düzenlediği eğitim
programlarına bir yenisini daha ekledi.
Dünyanın en prestijli okullarından
biri olan Lozan Otelcilik Okulu’nun
(EHL) uzman isimleri, Metro Türkiye
çalışanlarına konaklama sektöründe
“misafir ağırlama” yaklaşımıyla
uygulanan son trendleri ve müşteri
deneyimini geliştirmeye yönelik sırları
aktardı. Türkiye’nin ilk gastronomi
keşif platformu Gastronometro’da
düzenlenen eğitimler, EHL’nin İş
Yaratıcılığı Enstitüsü Direktörü
ve Servis Yönetimi Doçenti Marc
Stierand, EHL Girişimcilik ve İnovasyon
Departmanı Kıdemli Eğitmeni Ian
Millar, Georgian House Hotel Genel
Müdürü Adam Rowledge ve EHL Orta
ve Doğru Avrupa, Asya Gıda Servis
Müdürü Thomas Camenzind tarafından
verildi.
Misafir ağırlama yaklaşımı kapsamında
kaliteli hizmet sürecinin ve estetiğin
müşteri memnuniyeti üzerindeki
Esra Daver
Metro Türkiye İK Direktörü
etkisinin anlatıldığı eğitimlerde
ürün yönetimi için zorlu karar
süreçlerinden ve doğru tedarikçiyi
seçmenin öneminden bahsedildi. Ayrıca
konaklama sektöründe önemli rol
oynayan liderlik ve kültür ilişkisi üzerine
bir eğitim de düzenlendi.
Daver: "Müşterilerin alışveriş
deneyimini geliştirmek önemli"
Perakende sektöründe müşterilerin
alışveriş deneyimini geliştirmenin
önemine dikkat çeken ve müşterilerine
en iyi deneyimi yaşatmak istediklerini
belirten Metro Türkiye İK Direktörü
Esra Daver, “Lozan Otelcilik Okulu
ile yürüttüğümüz çalışmaların
temelinde misafir ağırlama
yaklaşımının inceliklerini en doğru
yerden, en iyi şekilde öğrenme
isteğimiz ve motivasyonumuz
yatıyor. Çalışanlarımızın bilgi ve
becerilerini yeni teknolojiler ve
pazar trendleri ışığında geliştirmek,
kariyer gelişimlerine destek vermek
önceliklerimiz arasında bulunuyor. Bu
sebeple dünyanın en önemli otelcilik
okullarından biri olan Lozan Otelcilik
Okulu (EHL) ile iş birliğinde yeni
dijital dünyada misafir ağırlamanın
dinamiklerini çalışanlarımız ile birlikte
ele almaktan mutluluk duyuyoruz.”
dedi.
Müşteriyle birebir ilişki önemli hale
gelecek
Lozan Otelcilik Okulu’ndan eğitmenler
konaklama sektöründe değişen
misafir ağırlama yaklaşımıyla
ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Günümüzde teknolojinin etkisiyle
daha fazla konuda bilgiye ulaşıldığını
söyleyen, EHL’nin İş Yaratıcılığı
Enstitüsü Direktörü ve Servis Yönetimi
Doçenti Marc Stierand, müşteriyle
birebir ilişki konusunun önemli hale
geleceğini belirtti. EHL Girişimcilik ve
İnovasyon Departmanı Kıdemli Eğitmeni
Ian Millar ise geçen yılların, teknoloji
nedeniyle konaklama sektöründe de ilgi
çekici yıllar olduğunu belirterek dijital
dönüşüm ile birlikte büyük oyuncuların
da sahneye girdiğine dikkat çekti.
Millar, “Artık otel ve restoranların
daha da fazla dijitalleşmesi gerekiyor.
Çünkü tüketiciler de dijitalleşiyor.
Ancak hala misafir ağırlamanın
önemine inanıyorum. Misafirleri
iyi bir şekilde ağırlamak bana göre
misafirlerin ihtiyaçlarını doğru şekilde
anlayabilmekten ve empati kurmaktan
geçiyor. İster 18 yaşında olun isterseniz
80 yaşında, bu sektörde iseniz önemli
olan bu ihtiyaçları anlamak ve uygun
çözüm üretmek.” dedi.
Müşteri sadakati söz konusu olduğunda
müşteriye deneyim sunmak kadar
çalışanlara da iyi bir deneyim sunmanın
önemine değinen Georgian House Hotel
Genel Müdürü Adam Rowledge ise
çalışanlara doğru deneyim sunulduğu
takdirde, onların da müşterilere
mükemmel deneyimler sunacağını
paylaştı.
Artık ürünün kendisinden çok
hikâyesi satılıyor
“Tedarikçileriniz ile aranızda sorunsuz
bir bağ kurmalısınız. Tedarikçileriniz
ile kuracağınız bağ başlı başına bir
hikâye. Günümüzde artık fiyattan daha
farklı etkenler söz konusu.” diyen EHL
Orta ve Doğru Avrupa, Asya Gıda Servis
Müdürü Thomas Camenzind da şu
örneği gösterdi: “Örneğin bir portakalı
ele alalım. Tüketiciler portakal satın
almak için artık hikâyesine de önem
veriyor. Portakalların nereden geldiğini,
kimlerin topladığını, kimlerin sattığını
bilmek istiyor. Aslında artık tüketiciler
portakalın kendisi kadar portakalın
hikâyesine de büyük önem veriyor. Bu
sadece bir örnek. Bunu tüm ürünlere
genelleyebilirsiniz.“
90
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Gıda sektöründe dev iş birliği
Fuarcılık sektörünün öncü kuruluşu CNR Holding, gıda sektörünün en güçlü firmalarını
bünyesinde bulunduran TÜGİDER ve PAKDER ile önemli bir işbirliği protokolü imzaladı.
Gıda sektörünü CNR Expo çatısı altında buluşturan anlaşma ile CNR Food İstanbul,
dünyanın en büyük gıda fuarlarından biri konumuna gelecek.
Fuarcılık sektörünün lider kuruluşu CNR
Holding, Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği
(TÜGİDER) ve Tarım Ürünleri Hububat
Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri
Derneği (PAKDER) ile CNR Food İstanbul
Fuarı özelinde önemli bir iş birliğine imza
attı. CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ceyda Erem, TÜGİDER Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Manav ve PAKDER
Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Aral’ın
katılımı ile düzenlenen iş birliği protokolü
imza töreninde gıda sektörünü CNR Expo
çatısı altında buluşturan anlaşmanın, CNR
Food İstanbul’u dünyanın en büyük gıda
fuarından biri haline getireceği vurgulandı.
Gıda sektörü CNR Expo çatısı
altında buluştu
İmza töreninde konuşan CNR Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, yeni
işbirliğinin daha güçlü bir fuar anlamına
geldiğini belirterek, “Sektöre yön veren
TÜGİDER ve PAKDER gıda fuarı için CNR
Expo çatısı altında buluştu. Yaptığımız
anlaşma kapsamında her iki derneğimiz
de 2-5 Eylül 2020 tarihinde yapılacak CNR
Food İstanbul – Gıda ve İçecek Ürünleri,
Gıda İşleme Teknolojileri Fuarımızda
bizimle birlikte olacak. Türkiye’de
gıda fuarının tek çatı altında bulunma
zamanı çoktan gelmişti. Gıda sektöründe
gerçekleştirdiğimiz dev işbirliği sektöre ve
ülkemize hayırlı olsun” dedi. Kuruldukları
günden bu yana 1.500’ün üzerinde fuar
düzenlediklerini ve bu fuarlarda 150.000’i
aşkın firmayı 30.000.000’u aşan alıcı
grubuyla buluşturduklarını da açıklayan
Ceyda Erem, “Yakaladığımız bu başarıda
CNR Food İstanbul’un rolü oldukça büyük.
Yeni dönemde hem Business Intelligence
Agency - BIA (Global Pazar İstihbarat
Sistemi) big data yönetim sitemini hem de
yapay zeka destekli Data Yönetim Sistemi’ni
daha etkin kullanarak, fuarımızın başarısını
bir üst seviyeye taşıyacağız” dedi.
Aral: “CNR Food İstanbul’u dünyanın en
büyük fuarları arasına taşıyacağız”
PAKDER Başkanı İsmet Aral ise törende
yaptığı konuşmasında geleceği CNR’da
gördüklerini ifade ederek, “Yeniden
burada olduğumuz için çok mutluyuz. Gıda
sektörünü tek çatı altında toplamalıyız ve
bu çatı kesinlikle CNR Expo olmalı” dedi.
TÜGİDER Başkanı Mustafa Manav ise
yaptığı konuşmasında “CNR Food İstanbul
hiç uzak olmayan bir gelecekte dünyanın
en büyük fuarları arasında yerini alacaktır.
Bu işbirliği ile bunun için büyük bir adım
atılmış oldu” dedi.
92
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Güvenilir
Eller,
3 yılda 50
binden
fazla kişiye
ulaştı
Unilever Food Solutions’ın Gıda Güvenliği Derneği işbirliği ile
hazırladığı gıda güvenliği eğitim ve sertifika programı ‘Güvenilir
Eller’ üç yılda 50.000’den fazla kişiye ulaştı. Bu yıl ise, Diversey
Consulting ile Güvenilir Eller Projesi için özel olarak hazırlanan
“Denetim” konulu 6. video yayına alındı.
Dünya çapında şeflerin mutfaktaki
çözüm ortağı olan ve ev dışı gıda
sektöründe her iki işletmeden birine
ulaşan Unilever Food Solutions’dan ev
dışı tüketim sektöründe “bir ilk” olan, üç
yıldır devam eden çevrimiçi gıda güvenliği
eğitim ve sertifika programı “Güvenilir
Eller” ile 50.000’den fazla mutfak çalışanına
ulaştığını açıkladı. Projenin resmi web
sitesi guvenilireller.com web sitesinden
kayıt olanlar arasından 37 bin kişi isme
özel sertifikasını alırken projeye en çok
katılım gösterilen iller ise sırasıyla İstanbul
(12.582), Antalya (5467) ve Ankara (4929)
oldu.
Usal: “3 yılda 50 binden fazla
mutfak çalışanına ulaştık”
Unilever Ev Dışı Tüketim Pazarlama
Direktörü Bora Usal, “Mutfakta zaman
kazandıran ve her 2 mutfaktan 1’ine ulaşan
ürünlerimizle şeflerin yemek aşklarını
özgürce yaşamalarına katkı sağlamak
ve bu konuda projeler geliştirmeyi çok
önemsiyoruz. Sektörümüze yenilikler
getirmeyi alışkanlık haline getirmiş ve kalite
standartlarının yükseltilmesi konusunda
çalışmalar gerçekleştiren bir şirket olarak
2016 yılında hayata geçirdiğimiz ‘Güvenilir
Eller’ projesiyle 3 yılda hedeflerimizin
de üzerinde, 50.000’den fazla mutfak
çalışanına ulaşmanın gururunu yaşıyoruz.
Proje kapsamındaki iş birliklerimiz çok
daha fazla şefe ulaşmamızı sağladı. Bu
anlamda iş ortaklarımıza da kıymetli
katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Ev
dışı gıda sektörünün önemli oyuncularından
biri olarak tüketicilerin güvenliği ve
sağlığı noktasında bizim de önemli
sorumluluklarımız olduğu inancıyla bu
proje için harekete geçtik. Öte yandan
şeflerimizin profesyonel gelişimlerine de
katkı sağlayabildiğimiz ve gıda güvenliği
konusunda beklentilerini karşılaşabildiğimiz
için çok mutluyuz. Güvenilir Eller Gıda
Güvenliği eğitimlerimiz gibi birçok
servisimizle de sektörün gelişimine de
katkı sağlıyoruz. Önümüzdeki dönemde
daha fazla şefe eğitimlerimizle ulaşmayı
hedefliyoruz.” dedi.
Program, ‘Denetim’ modülü ile
zenginleştirildi
Güvenilir Eller projesi 2016 yılında TNS
araştırma şirketiyle birlikte gerçekleştirilen
‘Türkiye Şef Araştırması’nda şeflerin
%80’inin ‘gıda güvenliği’ alanında
eğitim almayı en öncelikli ihtiyacı olarak
tanımladığının belirlenmesinin ardından
hayata geçirilmişti. Gıda Güvenliği Derneği
iş birliği ile gıdaların hazırlanmasından,
depolanmasına, hammaddelerin
tüketim aşamasına kadar olan süreçte
karşılaşılabilecek tehlikeler konusunda
beş modülden oluşan programa bu yıl
Diversey Consulting işbirliği ile eklenen
ve gıda güvenliği denetimlerin sağlama
yöntemlerini içeren “Denetim” modülü
ile daha da zenginleşti. Proje Türkiye
genelindeki tüm mutfak çalışanlarına açık
olup; online eğitimleri tamamlayan mutfak
çalışanı, Gıda Güvenliği Derneği tarafından
onaylı isme özel sertifika almaya hak
kazanıyor.
MDD Başkanlığına yeniden
Zeynep Kakınç seçildi
Mutfak Dostları Derneği, 16’ıncı olağan genel kurulunu geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi.
2014 yılında derneğin ilk kadın başkanı olan Zeynep Kakınç, 2020-22 döneminde dördüncü
kez yönetim kurulu başkanı olarak görev yapacak.
1991 yılında kurulan Türkiye’nin köklü
sivil toplum kuruluşlarından Mutfak
Dostları Derneği, geçtiğimiz günlerde
gerçekleştirdiği genel kurulunda, 2020-22
dönemi yönetim kurulunu seçti. 2020-2022
dönemi yeni yönetim kuruluna 2014 yılından
bu yana başkanlık görevini yürüten Zeynep
Kakınç başkanlık etmeye devam edecek.
MDD Başkanı Zeynep Kakınç; “Ülkemizin
alanında en köklü sivil toplum kuruluşu
olan derneğimize dördüncü kez başkanlık
edecek olmaktan mutluluk duyuyorum.
Geçtiğimiz dönemlerde başladığımız ve
titizlikle yürüttüğümüz Anadolu Lezzet
Envanteri (ALE), Altın Kaşık Gastronomi
Ödülleri gibi süregelen projelerimizin
yanı sıra, ulusal ve uluslararası projeleri
daha etkin şekilde yürütmek üzere bu
alanlarda çalışma grupları oluşturarak
yönetim kurulumuzu oluşturan deneyimli
arkadaşlarımızla mutfak kültürünü
her alanda desteklemeye, ülkemizde
gastronomi yılı ilan edilen 2020 yılında da
devam edeceğiz” dedi.
Ülkemizin özgün lezzetlerini ve
yöresel üreticileri desteklemek adına
Anadolu Lezzet Envanteri’nin (ALE)
oluşturulmasında önemli çalışmalara
imza atan ve gastronomi alanında
uluslararası projelerle de gündeme
gelen Mutfak Dostları Derneği’nin yeni
yönetim kurulundaki diğer isimler ve görev
dağılımı ise şu şekilde gerçekleşti: Başkan
Yardımcıları Osman Serim, Nedim Atilla,
Genel Sekreter Esin Sungur, Sayman Oya
Emerk, Üyeler Alparslan Baloğlu, Ebru
Erke, Başar Eryöner, Yakup Şensoy, Sema
Targıt, Haluk Özyavuz, Filiz Hösükoğlu, Ülkü
Kahraman, Nazlı Kalmuk ve Murat Güllü.
MDD 30 yaşında
2020 yılında 30. yılını kutlayan Mutfak
Dostları Derneği, bilimsel araştırmalar
yaparak ve yaptırarak mutfak
zenginliklerimizi, ulusal ve uluslararası
yeme-içme ve sunma adabını ortaya
çıkarmak ve gastronomiyi sevdirmek
amacıyla kuruldu. Yurt içi ve yurt dışında
mutfağımızın tanıtılmasını sağlamak,
eğitimler düzenlemek, yeme-içme ile
ilgili gelişmeleri izlemek, çalışmaları
özendirmek de derneğin kuruluş amaçları
arasında.
Çeşitli yayınlar hazırlayan, panel, konferans
ve gastronomi gezileri düzenleyen dernek,
önceden belirlenen temalar çerçevesinde
gastronomik zenginliği olan yemekler de
organize ediyor. Gastronomi alanına bir
referans noktası olması ve başarılı kişi ve
kuruluşların teşvik edilmesi amacıyla Altın
Kaşık Gastronomi Ödülleri’ni düzenleyen
Mutfak Dostları Derneği, 30. yılını da
tematik gala yemeğinden 30 yıl ödüllerine,
panel ve konferanslara uzanan bir dizi
etkinlik ile kutlayacak.
94
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Cargill’de üst düzey atama
Cargill’in Türkiye’den yönettiği Ortadoğu, Türkiye & Afrika bölgesinin kurumsal
ilişkiler yolculuğuna liderlik edecek yeni isim Arzu Örsel oldu. Şubat 2020 itibarıyla
Cargill Orta Doğu, Türkiye, Afrika Kurumsal İlişkiler Direktörlüğü görevini üstlenen
Örsel, Cargill’in kurumsal ilişkiler, kurumsal sosyal sorumluluk ve kamu ilişkileri
alanındaki çalışmalarından sorumlu olacak. Pazarlama, stratejik planlama ve
iletişim alanında deneyimli üst düzey bir yönetici olan Örsel, kariyerine 1994 yılında
Eczacıbaşı Avon’da Marka Yöneticisi olarak başladı. Çalışma hayatına Colgate-
Palmolive’de Marka Müdürü pozisyonunda devam eden Örsel, daha sonra sırasıyla
Shell Türkiye’de Pazarlama ve Stratejik Planlama Müdürü, British American
Tobacco’da Kurumsal İletişim Müdürü, Ülker Komili’de Pazarlama Müdürü,
Türk Telekom’da İletişim Direktörü, Otokoç Otomotiv’de İş Geliştirme Başkanı,
Vakıfbank’ta Kurumsal İletişim Başkanı olarak görev aldı.
‘Şefin En İyi Tabağı Yarışması’nın birincisi
Ömer Faruk Yılmaz oldu
Dünyanın önde gelen şef, gurme, yemek yazarı, gazetecileri ve restoran işletmecilerinin üye olduğu
World Gourmet Society tarafından başlatılan ve şeflerin yaratıcı tabaklarının ödüllendirildiği Best
Plate Challenge (Şefin En İyi Tabağı Yarışması) Türkiye ayağını WorldFood İstanbul kapsamında
gerçekleştirdi. Türkiye’nin dört bir yanındaki şeflerin uluslararası platformda tanınmaları, yerel
ürünleri tanıtmaları, bölge ve kültürlerini paylaşmalarında bir köprü olmayı amaçlayan yarışmada 6
kategoride finale kalmayı başaran Ömer Faruk Yılmaz, ‘En Yaratıcı Tabak‘ ve ‘En İyi Pişirme Tekniği’
kategorilerinde Türkiye kazananı oldu. Global anlamda Türkiye’ye bu yarışma sayesinde ilk birinciliği
getiren şef unvanını elde eden Bolu Mengen doğumlu şef, Mersin HiltonSA Mutfak Şefliği’nin yanı
sıra Ulusal Aşçılar Federasyonu (ULAF) çerçevesinde da çalışmalarını sürdürüyor.
Monaco’da Türk Gecesi
T-ONE Derneği Gastronomi Komitesi tarafından, Türkiye'nin seçkin restoranları, mutfak okulları,
organizasyonları ve akademileri olmak üzere İmza Türk Yemeklerini tanıtmak amacıyla başlatılan
çalışmalara bir yenisi eklendi. Derneğin Gastronomi Komitesi çabalarıyla Sevgililer Günü’nde
Monte-Carlo Bay Hotel de Pera Palace Hotel'in yetenekli Executive Şefi Gökay Çakıroğlu ve ekibinin
hazırladıkları Türk yemeklerinden oluşan menü ikramı ile 14 Şubat 2020 tarihinde Monaco da
Türk Gecesi düzenlendi. Türk mutfağının enfes lezzetlerinin davetlilere sunulduğu ve konuklara
unutulmaz bir gece ve muhteşem kahvaltı keyfinin yaşatıldığı bu organizasyon, T-ONE Derneği’nden
Demet Sabancı Çetindoğan ve Dalia Garih ile SMS Delege Başkanının Özel Danışmanı Hülya Biren’in
ev sahipliğinde yapıldı. Executive Şef Gökay Çakıroğlu ve ekibinin Türk lezzetlerini, yöresel ve yerel
tarım ürünlerimizi kullanarak; modernize ederek hazırladıkları özel menüde Antep Kuru Patlıcan
Dolması, Kayseri’nin geleneksel Mantısı, Adana İçli Köftesi, Milli yemeğimiz olan Pastırmalı Kuru
Fasulye ve daha birçok Türk yemeği ile muhteşem Türk Tatlıları servis edildi.
İstanbul’da İskoç Gecesi
Dünyada İskoçya ve İskoç viski kültürünün onurlandırılması amacıyla hareket
eden ve sektörün en saygın kuruluşu olan İskoçya merkezli “Keepers of The
Quaich Society” Türkiye chapter açılışını 18 Şubat tarihinde Pera Palace
Hotel’de düzenlediği görkemli bir gece ile duyurdu. Bugüne kadar dünyada
yalnızca 9 ülkede “International Chapter” uluslararası şubesini açan dernek,
Amerika’dan sonra 10’uncu şubesini Türkiye’de açtı. İskoç viski endüstrisinde
en az 7 yıl hizmet eden kişilerin üye olabildiği derneğe en az 10 yıl hizmet
edenler İskoçya’daki yönetim kurulunun kararı ile “Master” unvanını alabiliyor.
Dünyada sayılı üyenin layık görüldüğü “Master” unvanını alan ilk ve tek Türk
Pernod Ricard’ın Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye Genel Müdürü Selçuk
Tümay oldu. Dünyada sayılı ülkede yer alan ve Türkiye’de de faaliyet gösterecek
derneğin Yönetim Kurulu Başkanlığında Selçuk Tümay yer alırken derneğin
yönetim kurulunda; Maddox İçki Satış Pazarlama ve Ticaret A.Ş. Yönetim
Kurulu Başkanı Burak Türeci ve ünlü Gastronomi Yazarı Teoman Hünal yer
alıyor.
Kadınları ve gençleri arıcılık
mesleğine kazandırıyor
KAGİDER, TurkishWIN, UPS ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliğiyle
gerçekleştirilen Kadın Liderlik Platformu Zirvesi, 20 Şubat tarihinde “Kapsayıcılık:
Egosistemden Ekosisteme” temasıyla İstanbul’da düzenlendi. Zirve kapsamında
gerçekleştirilen “Kalkınma Yatırımları Ekosistemi” başlıklı panelde, Balparmak da
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) katkılarıyla hayata geçirdiği Balparmak
Arıcılık Akademisi’ni tanıttı. Panelde projenin sunumunu Balparmak Ar-Ge ve
Kalite Direktörü Dr. Emel Damarlı yaptı. Eğitim programını başarı ile tamamlayan
tüm arıcı adaylarına Bal-Der (Arı Ürünleri ile Sağlıklı Yaşam Platformu) tarafından
katılım sertifikası veriliyor. Ayrıca Muğla’nın Ula ilçesinde yer alan eğitim merkezinde
gerçekleştirilen sabit ve uygulamalı eğitim programını başarıyla tamamlayan adaylara,
mesleğe ilk adımı atmaları için eğitim sonunda arılı iki adet kovan hediye ediliyor.
Balparmak, Nisan ayı sonunda sektöre 100 yeni kadın ve genç arıcı kazandırmayı
hedefliyor.
‘İNCİ’ kazanan restoranları açıkladı
Hürriyet ve Karaca iş birliği ile gastronomi dünyasına kazandırılan 2020
‘İncili Gastronomi Rehberi’ Hürriyet Kitap etiketiyle yayımlandı. Rehberde
yer alan ve ‘İnci’ kazanan restoranlara ödülleri Shangri-La Bosphorus’ta
gerçekleştirilen törenle takdim edildi. Gastronomi dünyasının prestiji kabul
edilen rehber; sektörün değerlendirilmesi, derecelendirilmesi, teşvik edilmesi
ve yemek severlere adil bir şekilde yol gösterilmesi amacıyla hazırlandı.
Ödül gecesi ise Türkiye’nin lezzet noktalarının adeta geçit töreni oldu. Her yıl
kapsamı genişletilen ve yeni lokasyonlar eklenen rehberde; Türkiye’nin dört
bir yanından restoranlar değerlendirildi. Maça Kızı, Mikla, Neolokal, Od Urla
ve Sunset Restaurant, İncili Gastronomi Rehberi kapsamında 5 İnci kazanan
toplan 518 restoran yer aldı.
Kahve Dünyası’ndan
Portakal Parçalı Bitter Dondurma
“Hepimizin ortak noktası” söylemiyle her yaştan misafirine doyumsuz tatlar sunan, ikram
ettiği tüm lezzetleri kendisi üreten Kahve Dünyası, her aya özel dondurma çeşitleriyle
dondurma severleri heyecanlı bir bekleyişe sürüklüyor. Kışın en sevilen meyvelerinden
biri olan portakalı bitter çikolatayla harmanladığı ve “ayın dondurmaları” arasında en
beğenilen dondurma olan Portakal Parçalı Bitter Dondurma ile mart ayında misafirlerine
seslenen Kahve Dünyası, dondurma severlerin damağında unutulmaz bir tat bırakıyor.
Kahve Dünyası şeflerinin özel reçetesinin yanı sıra Jersey inek sütü, süt kreması, taze
portakal parçaları ve bitter çikolatayla hayat bulan Portakal Parçalı Bitter Dondurma,
tamamen el yapımı tarzında hazırlanıyor.
TAB Gıda’ya
yeni pazarlama direktörü
Türkiye’nin hızlı servis restoran zinciri sektörü lideri TAB Gıda’nın Pazarlama
Direktörlüğü görevine, sektörünün tecrübeli isimlerinden Caner Alpaslan getirildi.
Caner Alpaslan, Şubat 2020 itibarıyla TAB Gıda Pazarlama Direktörü olarak görev
yapacak. Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümünden 2006 yılında mezun olan Alpaslan,
Galatasaray Üniversitesi İletişim Stratejileri ve Halkla ilişkiler Bölümünde master
yaptı. Kariyerine FedEx’te satış uzmanı olarak başlayan ve on yıla yakın süre Coca-Cola
İçecek Pazarlama Departmanında farklı roller üstlenen Alpaslan; Burger King, Popeyes,
Arby’s, Sbarro, Usta Dönerci ve Usta Pideci olmak üzere toplam 6 markayı bünyesinde
bulunduran hızlı servis restoran zinciri lideri TAB Gıda’nın pazarlama direktörü olarak
görev yapacak.
96
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
Ambiente 2020
Koronavirüs ve Ciara'dan etkilendi
Dünyanın en büyük tüketim malları fuarı, Ambiente, 310.240 metrekareyi kapsayan
alanda 93 ülkeden 4.635 katılımcıya eve sahipliği yaptı. 186 katılımcıyla Türkiye,
fuardaki en büyük milli katılımcı ülkelerden biri oldu.
Eğilimler, yeni ürünler ve
uluslararası ticaret konuları
geleneksel olarak 7-11 Şubat
2020 tarihleri arasında gerçekleşen
Frankfurt'taki Ambiente fuarının
odağını oluşturuyordu. Dünyanın
en büyük tüketim malları fuarı,
Ambiente, 310.240 metrekareyi
kapsayan alanda 93 ülkeden 4.635
katılımcıya eve sahipliği yaptı. Ama ne
yazık ki Ambiente bu yıl koronavirüs
salgınından etkilenen ilk lider fuar
olarak tarihe geçti. Ciara tayfunu da
işin cabası oldu. Ancak salonlardaki
işler korkulduğu katar kötü yürümedi,
trendler ve yeni ürünlerin gün yüzüne
çıktığı fuar boyunca firmalar çok sayıda
sipariş yazabildiler.
Geniş bir ürün yelpazesiyle fuara
katılan 186 Türk firması ev ve kontrat
alanlarına hitap eden rekabet gücü
yüksek ürünlerle katıldılar ve Messe
Frankfurt’un hemen bütün ana
geçiş alanlarını Türk markalarının
reklamlarıyla doldurdular.
160 ülkeden 108.000 alıcı yer aldı
Toplamda, yaklaşık 160 ülkeden
108.000 alıcı, ilham almak ve yeni
koleksiyonları için ürün tedarik etmek
için Ambiente'ye geldi. Yüzde 62'si
Almanya dışındaki ülkelerden gelmişti.
Ziyaretçi sayısındaki azalmanın başlıca
nedenlerinden biri koronavirüs tehlikesi
yüzünden birçok Alman ve uluslararası
perakendeci şirket ve hatta büyük
şirketler çalışanlarının seyahatini
yasaklamasıydı. Ayrıca Pazar gününden
itibaren hava ve demiryolu trafiği zaman
zaman Almanya ve Avrupa genelinde
tamamen felç olmuştu.
Ziyaretçiler, fuardan yüzde 95
memnun ayrıldı
Messe Frankfurt İcra Kurulu Üyesi
Detlef Braun, fuar hakkında şunları
söyledi: “Bir fuar bu tür iki olaydan
etkilendiyse, durum gerçekten büyük
zorluklarla karşılaşıyor demektir.
“Ancak katılımcılarımız durumu doğru
değerlendirdi. Ziyaretçiler Frankfurt'a
olumlu bir beklentiyle geldiler ve
hepsi de sipariş vermeye hevesliydi.”
Fuar sonu değerlendirmelere göre,
ziyaretçiler arasındaki memnuniyet
oranları yüzde 95 gibi bir seviyede
olmaya devam etti. Olağanüstü
durumun etkisiyle ziyaretçi sayısı
itibariyle ilk on ülke sıralamasında
bariz değişiklikler gözlemlenmiştir.
Almanya’nın başı çektiği listede ilk
on sırayla, İtalya, Fransa, Hollanda,
İspanya, İngiltere, Türkiye, ABD, Rusya,
Japonya ve Çin olarak gerçekleşti. Bu
yıl Estonya, Japonya, Ürdün, Kolombiya,
Romanya ve Türkiye'den gelen ziyaretçi
sayısında artış gözlendi.
Alman Konut ve Ofisler Ticaret
Birliği'nin (HWB) Genel Müdürü
Thomas Grothkopp şunları ekliyordu:
“Ambiente, karşılıklı kazandıran
anlaşmalar yapmak için ürün, marka
ve insan üçlüsünün gerçek dünya
buluşmalarının önemini ortaya çıkardı.
Perakendeci firmalar da Messe
Frankfurt'un Ambiente'de sunduğu
fırsatları geniş ölçüde kullanma fırsatı
buldular.”
98
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
Mutfakçılar eyalet eyalet çalıştı
Rota ABD'ye döndü
Türk mutfak sektörü, Çin ile ABD arasında yaşanan ticari
anlaşmazlıklardan fayda sağlamak için atak yapmaya hazırlanıyor.
Uluslararası mutfak eşyaları, ev
dekorasyonu, züccaciye, aksesuar ve
hediyelik eşya fuarı Ambiente 2020
Frankfurt’ta 7 Şubat tarihinde kapılarını
açtı. İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı
Birlikleri (İMMİB) tarafından İstanbul Demir
ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği
(İDDMİB). İstanbul Kimyevi Maddeler ve
Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) ve
Elektrik ve Elektronik İhracatçıları Birliği
(TET) iş birliğinde 25 yıldır milli katılım
organizasyonu ile Türk ürünlerinin görücüye
çıkarıldığı Ambiente Fuarı’nda bu yıl toplam
184 Türk firması yer alıyor.
Öztiryaki: “2020’de ABD öne
çıkacak”
ABD'nin mutfak eşyasında yaklaşık 52
milyar dolar civarında ithalat yaptığına
işaret eden İstanbul Demir ve Demir Dışı
Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
Başkanı Tahsin Öztiryaki, bazı Türk
firmalarının ABD'de depo açmaya
başladığını, kendilerinin de Birlik olarak
bir yer açıp açmamayı değerlendirmeye
aldıklarını ifade etti. Öztiryaki, “Eyalet eyalet
çalışma yaptık. 2020’de bizim sektörümüzde
ABD öne çıkacak ve sektörümüz için yeni bir
çıkış olacak. ABD de buna hazır." dedi.
Türkiye, bu yıl Almanya’da 72'inci kez
düzenlenen Uluslararası Mutfak Eşyaları,
Ev Dekorasyonu, Züccaciye, Aksesuar ve
Hediyelik Eşya Fuarı Ambiente 2020'ye 184
firma ile katıldı. İstanbul Demir ve Demir
Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB)
Başkanı Tahsin Öztiryaki, fuara katılımın
geçtiğimiz yıla göre arttığını ve çok önemli
görüşmeler yaptıklarını söyledi. Türk
mutfak sektörünün yaklaşık 4,6 milyar
dolar ihracat yapan bir sektör olduğuna
işaret eden Öztiryaki, Avrupalıların
İtalya’dan Çin’e kadar olan bölgede en
doğru tedarik ülkesinin Türkiye olduğunu
artık anladıklarını belirtti. Türkiye'nin
Ambiente Fuarı’na ülke olarak 50 yıl geride
başlamasına karşın oldukça iyi durumda
olduğunu vurgulayan Öztiryaki, “Avrupa’da
bu işin endüstriyel mutfaktaki lideri
İtalyanlardır. Ev tipinde lider yine İtalya ve
arkasında Almanya var. Baktığımızda bu
ülkeler 10 milyar dolar ihracat yaparken
biz 4,6 milyar yapıyoruz. 50 yıllık farkı yarı
yarıya kapatmışız ki, bu gayet iyi bir durum.”
dedi.
Türkiye Avrupa’da ilk sıralarda
Türkiye'nin fiyatları, kalitesi, tasarıma olan
inancı ve taleplere vereceğimiz cevaplardan
dolayı çok doğru bir noktada olduğunu
kaydeden Öztiryaki, “Mesele bu işe ne
kadar gönül verdiğimiz. Sektörümüz bu
konuda çok iddialı. Yaklaşık 200 ülkeye
ihracat yapıyoruz. 10 bin dolar üzerinde
ihracat yapan yaklaşık 4.700 firma var.
Hepimiz tasarıma, güzel ambalaja ve satış
yapabilmek için dünyanın her köşesine
gitmek gerektiğine inanıyoruz. Türk
endüstriyel mutfak ve ev tipi mutfak sektörü
şu anda dünyanın önemli alternatiflerinden
biri. Endüstriyel mutfakta Almanya, İtalya,
İspanya ve Türkiye ihracatta öne çıkan
ülkeler arasındadır. Amerika’da Avrupa’dan
ihracat yapan da ilk 3 ülkenin içerisindeyiz.”
ifadelerini kullandı.
ABD’ye dört koldan markaj
Çin ile Amerika arasındaki anlaşmazlıkların
Türkiye'ye olumlu bir şekilde yansıdığını
kaydeden Öztiryaki, bu yıl ABD pazarında
ciddi bir hareketlilik beklediklerini söyledi.
Dünyada satın alma alışkanlıklarının
değiştiğini ve ekonominin yavaşlamasından
dolayı herkesin daha ekonomik ve doğru
mal almaya çalıştığını anlatan Öztiryaki,
şöyle devam etti:
"Türkiye hem ekonomisiyle hem doğru
malıyla hem de lojistiğiyle alım yapmak
için doğru bir ülke. Biz dünyanın önemli
bir alternatif ülkesiyiz. Amerika da önemli
alternatiflerden biri. Mutfak eşyasında
yaklaşık 52 milyar dolar civarında ithalat
yapıyorlar, bizim ihracatımız ise 150 milyon
dolar. Dolayısıyla ABD pazarında daha çok
yolumuz var. Çin ile ABD arasında uzun
zamandır kurulmuş olan hem ticari hem de
karşılıklı yatırım ilişkilerinin içine girmemiz
gerekiyor ve gireceğiz. Önümüzdeki ay
Şikago’da yapılacak olan IHHS Fuarı’na
40 firma ile katılacağız. ABD pazarında
ürünlerimizin algısını yükselteceğiz. Türk
ve yabancı aşçılar tarafından her yemeğin
Türk tenceresi, Türk kuzinesi ve Türk ocağı
ile yapıldığı bir mutfak kuracağız. Bunların
yanında sosyal medyada fenomenleri ve
bloggerlarla anlaşıp onları yönlendireceğiz.
Pazarı güncel iletişim araçlarıyla çözmemiz
gerekiyor. ABD sektörümüz için yeni bir
çıkış olacak."
ABD pazarını eyalet eyalet çalıştılar
ABD'de önemli olan tek şeyin malın tasarımı
ve kalitesi olmadığını anlatan Öztiryaki,
onların malları yakınlarında da istediklerini
ifade etti. Birçok Türk firmasının yavaş yavaş
ABD'deki depolarını açmaya başladığını
belirten Öztiryaki, "Biz de İDDMİB olarak
bir depo açabilir miyiz diye görüşmeler
yapıyoruz. 2020’de bizim sektörümüzde ABD
öne çıkacak. Onlar da buna hazır." dedi.
İDDMİB olarak Birlik bünyesindeki
firmalarla eşgüdümlerinin çok yüksek
olduğunu söyleyen Öztiryaki, yıllardır
yaptıkları UR-GE projelerinde hiç kimsenin
birbirinin rakibi olmadığını ifade ederek, "Biz
içimizde barışık, birbiriyle kavga etmeyen
bir sektörüz. Şu anda ABD'de hangi eyalette
ne alınıyor, ne satılıyor hepsinin bilgisi bizde
mevcut. İnceledik ve nerede hangi ürünü
satabileceğimizi saptadık. Dolayısıyla bilinçli
şekilde gideceğiz. Amerika’da örneğin
tencere ebatları, sapları farklı. Biz böyle
eyalet eyalet çalışma yaptık. Biz birliğimize
bütün ürünleri yapabilen bir fabrika olarak
bakıyoruz. Yönetim Kurulu olarak bu
fabrikanın ürünlerini dünyaya nasıl satarız
diye düşünüyoruz." dedi.
Pelister: “Dünyanın en önemli
organizasyonunda çeyrek asırdır
Türk markaları olarak yerimizi
alıyoruz”
Dünyanın en prestijli fuarı olan Ambiente’de
Türkiye olarak 25 yıldır yer alındığına
vurgu yapan İstanbul Kimyevi Maddeler
ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB)
Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister,
“230 milyar dolarlık ticaret hacmi olan
dünya mutfak sektöründe 9’uncu sırada
yer alan Türkiye, bu alanda dünyanın en
önemli organizasyonu olan Ambiente’de
çeyrek asırdır istikrarlı bir şekilde yerini
alıyor. Milli düzeyde ve bireysel olarak
katılan toplam 184 firmamız, Almanya
piyasasındaki bilinirliğini güçlendiriyor.
Katma değeri yüksek ürünler üretmek için
son teknolojileri görmek ve ihracatımızı
artırmak için yeni iş birlikleri kurmak
adına bu organizasyon büyük önem taşıyor.
2019 yılında sektörel olarak 3,75 milyar
dolar dış ticaret fazlası verdiğimiz mutfak
sektörümüzün ihracatı 4,6 milyar dolar
olarak gerçekleşti ve ithalatı 832 milyon
dolar oldu.
“Kimya Teknoloji Geliştirme
Merkezi kurma hayalimizi
projelendiriyoruz”
Ev ve mutfak eşyaları sektörünün ihracatını
artırmak için tasarım ve markalaşmanın
önemine dikkat çeken Pelister, “Kalite
noktasında rekabet gücümüzün olduğu
kanaatindeyim. Tasarımdaki yenilik ve
yüksek teknoloji ise markalaşmada en
büyük itici güç olacaktır. Bu anlamda
tasarım konusunda biz İKMİB olarak
ihracatçılarımıza her türlü desteği vermeye
hazırız. İKMİB olarak büyük bir Kimya
Teknoloji Geliştirme Merkezi kurma
hayalimizi projelendiriyoruz. İçinde alt
sektörlerimize ait uluslararası akredite
referans laboratuvarları, kütüphaneler,
başarılı olmamız ve hedeflerimize
ulaşmamız için her türlü bilgi, beceri
ve tecrübelerin ortaya konarak bilimsel
gelişimin önünün açıldığı yetkinlik merkezi,
eğitim alanı, çeşitli alanlarda atölyeler
ve sektörel start up’lar için bir kuluçka
merkezinin de bulunacağı çok önemli ve
kalıcı bir eser olması için uğraşacağız.”
açıklamasında bulundu.
100
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
Yeni iş birliklerinin temeli
HORECA’da atıldı
İzmir ekonomisine ve ihracatına
katkı sağlayan HORECA Fair
Ege Uluslarası Otel Ekipmanları
Ağırlama Konaklama Teknolojileri
Fuarı, bu yıl Fuar İzmir’de ikinci kez
düzenlendi. Ege İhracatçı Birlikleri
Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi,
İzmir’in konaklama, ağırlama
endüstrisini içinde barındıran
bir zirveye ev sahipliği yaptığını
belirterek, “İzmir turizminin yol
haritasının çizildiği fuar 2019’da
11 bin 60 ziyaretçiye ulaştı. Bu
sene otelcilikten gıdaya kadar
tüm sektörlerde 400 markayı
buluşturacak. Fuara yurtdışından
küresel ölçekteki uluslararası 150
profesyonel satın almacı katılacak.
HORECA fuarı ihracat stratejimiz
doğrultusunda hedef ülkelerle
bir araya gelmemizi sağlıyor. Yeni
pazarlara girmek için mükemmel bir
fırsat.” dedi.
EİB’ten verimli başlangıç
Jak Eskinazi, Ticaret Bakanlığı
koordinesinde Ege İhracatçı
Birlikleri organizasyonuyla HORECA
fuarına alım heyeti organizasyonu
gerçekleştirildiğini anlattı. “Ege
Bölgesi'nde faaliyet gösteren
firmalarımız Bulgaristan, Sudan,
Bahreyn, Ürdün ve Filistin’den gelen
7 firmayla olumlu ve verimli ikili
görüşmelerde bulundu. İlgilendikleri
ürünler ağırlıklı olarak otel ve
restoran ekipmanları ve mobilyaları.
2020’deki 25 milyar dolarlık
hedefimize giden yolda potansiyeli
Metro Türkiye yerel lezzetleri taşıdı
HORECA FAIR Ege Uluslararası Otel
Ekipmanları ve Ağırlama Konaklama
Teknolojileri Fuarı’na katılan Metro
Türkiye, yerli üretim ve üreticiyi
destekleyen çalışmalarını sürdürüyor.
Yüzde 98 oranında Türkiye’de üretilen
ürünleri müşterisiyle buluşturan Metro
Türkiye, bu yaklaşımı doğrultusunda
2011 yılında başlattığı Coğrafi İşaretli
Ürünler Projesi’nde önemli işlere imza
atmaya devam ediyor. 150'den fazla
Coğrafi İşaretli ürünü mağazalarında
satışa sunan Metro Türkiye, 120
restoranın menüsünde de Coğrafi
İşaretli ürünler kullanılmasını sağladı.
yüksek olan bu ülkelerle önümüzdeki
süreçte ciddi bağlantılar kuracağız.
Ege İhracatçı Birlikleri olarak geçen
sene 5 ülkeye gerçekleştirilen toplam
275 milyon dolarlık ihracatımızı
300 milyon dolara çıkarmayı
hedefliyoruz.”
Ayrıca Metro’nun faaliyet gösterdiği 10
ülkeye 2018 ve 2019 yıllarında toplam
7.500 ton Coğrafi İşaretli ve yerel ürün
ihraç edildi. 19-22 Şubat tarihleri
arasında düzenlenecek fuar kapsamında
Gastronometro şefleri de Coğrafi İşaretli
ürünleri kullanarak yaptıkları lezzetli
yemekleri fuar ziyaretçilerine tanıtacak.
Gastronometro şeflerinin hazırlayacağı
lezzetler arasında, İzmir Tulumu ve
Bıldırcın yumurtası eşliğinde boyoz
çeşitleri, Ege otlu firik bulgur risotto,
Alanya avokado eşliğinde ton balığı
dolgulu tartolet, Seferihisar mandalina
şerbetli Kemalpaşa tatlısı, kinoalı
ekmek arasında palamut bulunuyor.
02
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Anadolu Yakası’nın gözde terası
Hood Moda
DoubleTree by Hilton İstanbul’un bünyesinde hizmet veren Hood Moda, dünya mutfağı ve
yerel tatlarla hazırlanan menüsüne Uzakdoğu lezzetlerini de ekledi.
Anadolu Yakası’nın buluşma noktası
Moda’da, gün batımının en güzel anlarını
sunan Hood Moda, konuklarını panoramik
İstanbul manzarası eşliğinde Uzakdoğu
lezzetlerini keşfetmeye çağırıyor.
Tuna tataki, mango soslu somon tartar veya
kremalı, sarımsaklı karidesle başlayan lezzet
keşfi ‘miso’ sosunda black cod, sebzeli dana etli
ramen veya ördek but confit’le devam ederek
damakta nefis tatlar bırakmaya hazır.
Tatlı gurmeleri de unutulmadı
Tatlı gurmelerinin gözünden kaçmayacak
kestaneli yaban mersinli sufle, balkabaklı
cheesecake ve tropikal meyveli milföy de,
sushi’yle birlikte, menüye eklenen diğer
lezzetler arasında.
DoubleTree by Hilton İstanbul’un bünyesinde hizmet veren Hood
Moda, dünya mutfağı ve yerel tatlarla hazırlanan menüsüne
Uzakdoğu lezzetlerini de ekledi.
04
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Toro Latin Gastrobar
Six Senses Kocataş Mansions, İstanbul’da açıldı
Dünyaca ünlü ödüllü şef Richard Sandoval'ın Latin Amerika’daki lezzetleri yorumladığı ikonik restoranı
Toro Latin GastroBar, Türkiye’deki ilk şubesini Sarıyer’de hizmete açtı. Latin ve Asya mutfaklarının
özgün şekilde yorumlanarak, özel pişirme teknikleriyle bir araya getirildiği Toro Latin GastroBar by Chef
Richard Sandoval, misafirlerine eşsiz bir gastronomi deneyimi yaşatıyor.
Japonca’daki ton balığı ve İspanyolca’daki
boğa sözcüklerinden
oluşturulmuş bir kelime
oyunundan adını alan Toro Latin
GastroBar, Sarıyer’deki Six Senses
Kocataş Mansions, İstanbul’da açıldı.
Dünyaca ünlü ödüllü şef Richard Sandoval’ın
Meksika kökenlerinden ilham
aldığı mekan; Meksika, Peru, Brezilya,
Arjantin ve Asya tatlarını içeren özel
lezzetleri İstanbul’a taşıyor. Güney
Amerika’nın neşeli yemek kültürünü
tanıtmayı amaçlayan mekan, bölgeye
özgü paylaşımlık yemekler ve egzotik
tatlarla lezzet tutkunlarına bir Latin &
Asya mutfağı şöleni yaşatıyor.
Egzotik kokteylleri ile iddialı
Şık dekorasyonu ve lezzetli menüsü
ile şehre yepyeni bir hava getiren Toro
Latin GastroBar’da hem göze hem de
damaklara hitap edilirken yetenekli
barmenler, hazırladıkları özel karışımlar
ile misafirleri egzotik kokteylleri
deneyimlemeye davet ediyor.
®
106
hotel restaurant
& hi-tech
hijyen
Tek bir yıkamayla
Koronavirüsü’ne son!
Hijyen uzmanları onaylıyor: Meiko bulaşık makinesinde yapılan tek
bir yıkama Koronavirüsü yok ediyor.
Meiko bulaşık yıkama teknolojilerinin
sunduğu hijyen güvenliği,
Koronavirüs'ün etkisiz hale
getirilmesi için güvenli bir yöntem olarak
kabul ediliyor ve bu nedenle yeni patojene
karşı son derece etkili bir çözüm olarak
görülüyor. Koronavirüslerin özellikleri,
makine içinde gerçekleşen dezenfeksiyon
etkili temizliğin ve proses koşullarının
virüse karşı son derece etkin olmasını
sağlıyor. Bu nedenle Meiko Çin, virüs
salgınından en çok etkilenen şehirlerden
biri olan Huanggang'a makine bağışı
yapmıştır.
An itibariyle, enfekte kişi sayısında
dramatik bir artış ve sınır ötesi yayılma
gözlemleniyor. Buna paralel olarak, yeni
patojenden kaynaklanan ölüm vakaları da
artış gösteriyor. Enfeksiyon riski de hala
yüksek olarak kabul ediliyor. Bu nedenle
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) uluslararası
acil durum ilan etti. Meiko CEO’su Dr. Müh.
Stefan Scheringer, konuyla ilgili şöyle diyor:
“Bu süreçle birlikte oluşan korku iklimi
ve dünya çapındaki Meiko çalışanlarının
sağlığına ilişkin endişelerimiz, bizi de
etkilemiş durumda. Teknolojimizi ve
uzmanlığımızı virüsün durdurulmasına katkı
sağlamak için seferber etmek istiyoruz ve
bunu yapabilecek güçteyiz. Sadece bulaşık
yıkama teknolojileri değil, 1930'lardan
itibaren tıbbi cihaz ve temizleme ve
dezenfeksiyon teknolojileriyle ilgili, şirketin
90 yılı aşan bilgi ve tecrübesi, bu ifadeyi
onaylar nitelikte.
Hijyen güvenliği en büyük önceliğe
sahip
Olası bir salgın durumunda insanlar
genellikle hastane ve kliniklere
odaklanırlar; oysa ki virüslerin restoran
ve yemekhane gibi kamuya açık alanlarda
yayılması da aynı derecede mümkündür.
Hijyen uzmanı ve virolog Doç. Dr. Friedrich
von Rheinbaben, tabak, bardak ve çatalbıçakların,
geçmişte olduğu gibi günümüzde
de gastronomi işletmelerinin kritik noktaları
olarak kabul edildiğini belirtiyor. Bu
nedenle restoran, yemekhane gibi yemek
servisi yapılan tüm tesislerde bulaşıkların
hijyenik açıdan güvenli bir şekilde yıkanması
gerekiyor.
Hijyenik açıdan güvenli bulaşıklar,
Meiko'nun temel yetkinlikleri arasında yer
almaktadır. Duruma Koronavirüs özelinde
bakıldığında, Meiko, bulaşıklarda hijyen
güvenliğini garanti edebiliyor. Hijyen uzmanı
Friedrich von Rheinbaben, bunu şu sözlerle
doğruluyor: “Yüksek su sıcaklığında özel
kimyasallar ve özel yıkama mekaniği
kullanılan Meiko endüstriyel bulaşık
makineleri için, virüslerle mücadele sorun
teşkil etmez. Meiko bulaşık makineleriyle
yıkanan bulaşıklar, daha önce enfekte
veya hasta kişiler tarafından kullanılmış
olsa bile, tereddütsüz tekrar kullanıma
sunulabilir. Koronavirüs salgınında, bulaşık
makinesinin yanı sıra bulaşıkhane personeli
için de artan hijyen ihtiyaçları ve önlemleri
geçerlidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO)
el hijyeni konusuna maksimum önem
veriyor ve ellerin sabunla veya alkol bazlı
kimyasallarla düzenli olarak iyi bir şekilde
yıkanmasını tavsiye ediyor. Profesyonel
bulaşıkhane personeli içinse, kullanılmış
ve kontaminasyon riski taşıyan bulaşıklara
dokunurken, özel iş kıyafetleri ve eldivenler
giyilmesi gibi ilave hijyen kuralları da söz
konusu.
Meiko Çin’den Huanggang'a bağış
Meiko Çin, virüs salgınından en çok
etkilenen şehirlerden biri olan Huanggang'a
daha yüksek hijyen güvenliği için, iki
giyotin tip bulaşık makinesi ve üç ördek/
sürgü yıkama ve dezenfeksiyon makinesi
bağışladı. Meiko Çin Genel Müdürü Thomas
Hegenberg konuyla ilgili şöyle diyor:
“Yaşanan enfeksiyon dalgasına ve virüse
karşı her gün verilen savaşa yakından şahit
oluyoruz. Dolayısıyla hiç vakit kaybetmeden
sunduğumuz teknolojiyle sürecin
hafifletilmesine katkıda bulunmaya karar
verdik!”
Meiko, önceki salgınlarda da teknik
çözümler şeklinde bağışlar yapmış ve kriz
bölgelerine aktif destek sağlamıştır.
İşveren olarak Meiko
Yaşanan salgın, Meiko'yu bir işveren olarak
da etkiliyor. Sonuçta firmanın tüm dünyada
çalışanları var ve 200 civarında çalışanı,
süreçten birinci derecede etkilenen Çin'de
bulunuyor. Burada vücut sıcaklığı ölçümleri
ve ağız maskesi direktifleri de dahil olmak
üzere sıkı hijyen kuralları uygulanıyor. Dr.
Müh. Stefan Scheringer, diğer önlemleri
şöyle anlatıyor: “Bölgedeki çalışanlarımıza
destek vermek ve korumak amacıyla, en
yüksek koruma sınıfına sahip solunum
maskesini derhal bölgeye ulaştırdık. Kriz
bölgesine yapılacak seyahatler de şimdilik
Şubat ortasına kadar iptal edilmiş durumda.
Gerekirse, bu süreyi daha da uzatabiliriz.”
Diversey, akıllı temizlik ve
hijyen çözümlerini sergiledi
Diversey, bu yıl 5.’si 19-22 Şubat 2020 tarihleri arasında İzmir
Gaziemir’de gerçekleştirilen Horeca Fair Ege Uluslararası
Otel Ekipmanları, Ağırlama Konaklama Teknolojileri Fuarı’nda
TASKI, Soft Care, Suma, Clax, Divergard, Oxivir, Good Sense
gibi ürün gruplarıyla birlikte IntelliTrail, IntelliBot, IntelliDish,
IntelliLinen gibi Internet of Clean (IoC – Temizliğin İnterneti)
sistemlerini fuar ziyaretçileri ile buluşturdu. Fuar ile ilgili
düşüncelerini dile getiren Diversey MEA (Orta Doğu ve Afrika)
Profesyonel İş Birimi Bölge Başkan Yardımcısı Gökhan
Özdöl şunları söyledi: “Diversey olarak; tüm faaliyetlerimizin
merkezinde gelecek nesillere daha güvenli ve sağlıklı bir dünya
bırakmak yer alıyor ve sürdürülebilirlik vizyonumuzu yansıtan
yeni ürün ve hizmetlerimizi HORECA Fuarı’nda sektörle
buluşturmaktan dolayı mutluyuz. IntelliTrail, IntelliBot,
IntelliDish, IntelliLinen gibi IoC sistemlerimizle Türkiye’deki iş
ortaklarımızın da verimlilik ve sürdürülebilirliğe odaklı temizlik
ve hijyen teknolojilerimizle hayatını kolaylaştırmaya ve Türk
turizm ve otelcilik sektörüne katma değer üretmeye devam
edeceğiz.”
Küçük otellerden
en büyük beklenti hijyen
Türkiye Küçük Oteller Derneği’nin geleneksel buluşması
29 Ocak’ta Hocapaşa Kültür Merkezi’nde yapıldı.
Buluşmaya katılan küçük otellerin yetkilileri 2020 yılına
dair öngörülerini paylaşarak sezonu karşılarken, turizm
sektörünün temizlik ve hijyende en büyük çözüm ortağı
Eczacıbaşı Profesyonel de müşterilerinin ihtiyaçlarına
göre şekillenen danışmanlık ve destek hizmetleri
hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Eczacıbaşı
Profesyonel bünyesinde yer alan EP Akademi’nin
yöneticisi Gökçe Yılmaz, Türkiye’nin dört bir yanındaki
işletmelere ve sektör profesyonellerine uzaktan
eğitim ile de ulaştıklarını söyleyerek, “2019 itibariyle
220 işletmeden yaklaşık 1000 kayıtlı üyesi bulunan EP
Uzaktan Eğitim Programı ile küçük-büyük tüm sektör
paydaşlarına temizlik ve hijyen konularında merak
ettiklerini online olarak öğrenme imkanı sunuyoruz.
Yaptığımız araştırmalar gösteriyor ki, son yıllarda
müşteri ihtiyaç ve beklentileri sürekli değişim gösterse
de değişmeyen tek kriter temizlik ve hijyen. Müşteri
memnuniyetinin ve daha sonrasında sadakatinin
sürdürülebilir olmasının yolu hijyen ve temizliğe verilen
önemden geçiyor.” dedi.
08
hotel restaurant
& hi-tech
dekorasyon
Ege Vitrifiye Unicera Fuarı’na hazır!
10-14 Mart tarihleri arasında CNR Expo İstanbul’da gerçekleşecek Unicera Seramik
Banyo Mutfak Fuarı sektörün nabzını tutmaya hazırlanıyor.
Çeyrek asırdır kalite ve estetikten
taviz vermeyen Ege Vitrifiye,
her sene olduğu gibi bu sene
de Unicera’da yerini alıyor. Fuarda ilk
defa ziyaretçilerle buluşturacağı yeni
ürünleri, özenle tasarlanmış standında
profesyonellerin beğenisine sunmaya
hazırlanıyor.
Mottosunda insan sağlığı ve çevreye
duyarlılık var
İnsan sağlığını korumak ve çevreye
duyarlı ürünler geliştirmek mottosuyla
2020’de ürün portföyünü geliştiren
Ege Vitrifiye, daha hijyenik banyolar
yaratmak adına yeni tip kanalsız yıkama
sistemine sahip Knidos serisini, bu
yılın trendi dört farklı renk alternatifiyle
sunuyor. Farklı klozet tiplerini
içinde bulunduran Tarsos, hakkında
konuşturacak bir diğer seri; seramik
sağlık gereçleri modasına uygun güçlü,
zamansız bir tasarım…
Tüm ödüllü serileri ve detaylarını
incelemek için 4. Hol 4C04 standında
Ege Vitrifiye’yi ziyaret edebilirsiniz.
Banyolara Yeni Çözüm; Knidos
Serisi
Banyo çözümlerinin en iyi
örneklerinden biri olarak karışımıza
çıkan Ege Vitrifiye yeni Knidos Serisi,
mobilya kullanımına uygun; 2 adet 60
cm lavabo ve bir kanalsız klozetten
oluşuyor. Lavabolar şık çizgileriyle
modern banyolar için tercih sebebi
olurken, çevre dostu yüksek kalitede
üretimleri, ürün grubunu eşsiz hale
getiriyor. Serinin yeni tip kanalsız
klozeti ise yıkama sistemi sayesinde
kusursuz hijyen sağlıyor. Knidos banyo
serisinin beyaz renk seçeneği dışında
mat beyaz, latte ve antrasit renkleri
bulunuyor. Renkli serilerle ilkbaharın
enerjisi banyonuza yansıyor.
Tarsos Klozet Serisi: Kalite ve Estetik
Tarsos serisi 5 farklı klozetten oluşuyor ve tüm ürünlerin yüksek kalitede yıkama
özellikleri bulunuyor. Serinin sunduğu farklı klozet alternatifleri estetik ve
fonksiyonel açıdan banyonuzu tamamlıyor. Mimari projelerde banyonun kalitesini
artıracak klozetler yavaş kapanan duraplast klozet kapaklarına sahip…
Serinin en gözde ürünü ise entegre taharet musluklu asma klozeti; kolay kullanımı
ve zahmetsiz montajı ile fark yaratıyor. Banyo tasarımınıza göre istediğiniz Tarsos
modelini seçebilir ve yıllarca güvenle kullanabilirsiniz.
110
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Ingenico iCiro,
iş yerlerine birçok avantaj sunuyor
YazarkasaPOS’larında teknolojik altyapıya ve uygulama zenginliğine önem
veren Ingenico, kullanıcılarının yükünü hafifleten ciro takibi uygulaması iCiro ile
iş yerlerine avantaj sağlıyor.
Uçtan uca ödeme konusunda dünya
lideri olan Ingenico, Ingenico
yazarkasaPOS kullanıcılarının ciro
takibini kolaylıkla gerçekleştirmesi adına
geliştirdiği iCiro uygulamasıyla işletmelere
katma değer sağlıyor. iCiro MOBİL, iCiro
BASIC ve iCiro PLUS paketlerinden oluşan
iCiro ile Ingenico YazarkasaPOS’lardan
geçen ciro miktarı günlük, haftalık, aylık
ve seçilen tarih aralığında detaylı olarak
raporlanabilirken, uygulama sayesinde
işyerleri, ciro detaylarını kolayca takip
edebiliyor. Mobil uygulamanın yanı sıra
www.iciro.com.tr ve ikasa.com.tr web
sitelerinden de tüm işlemleri yapabilen iş
yeri sahipleri, iCiro’nun tüm paketlerine
1 aylık ücretsiz deneme paketi sayesinde
hızlıca ulaşabiliyor.
Cironuz elinizin altında
Ingenico yazarkasası olan iş yerlerinin anlık
Ciro takibi ve Z raporu detaylarını akıllı
cep telefonları aracılığıyla kolayca takip
etmesini sağlayan iCiro Mobil, cironun nakit
ve kredi kartı ödemelerine göre dağılımını,
toplam ciro tutarını ve yazarkasaların
üzerinde yer alan banka uygulamalarının
her birinden ne kadarlık işlem yapıldığını
raporluyor. Tüm bu hizmetler ise
kullanıcılara iş takibi açısından büyük
kolaylık sağlarken zaman kazandırıyor.
Tek tuşla birçok işlem
Kullanıcılardan alınan geri bildirimler
sonrası yeni özelliklerin eklendiği ve yeni
bir ara yüzü olan iCiro Basic ile nakit,
kredi kartı, yemek çeki ile yapılan ödeme
tutarları grafiklerle raporlanıyor. Ingenico
YazarkasaPOS üzerinde yer alan banka
uygulamalarının dışında kalan banka
kartlarının yönlendirileceği ana banka
seçimi merkezden yapılabiliyor. iCiro Basic
ile işyerleri yine Z raporu bilgileri, gün ve
saatlere göre satış bilgileri gibi raporlara
da erişebiliyor. Banka uygulamalarından
geçen adet ve ciro bilgisi, GİB’e gönderilen
aylık raporların durum bilgisi yeni eklenen
özellikler sayesinde alınabilirken, iCiro
Basic hizmetini alan iş yerleri iCiro Mobil
uygulamasından ücretsiz yararlanabiliyor.
A kalite hizmet
iCiro PLUS ile işyerleri sahadaki
yazarkasalarına farklı isimler vererek,
gruplandırarak ciro takibi yapabilirken,
KDV beyannamelerinde kolaylık sağlayan Z
raporlarına da ulaşılabiliyor. Fiş detaylarını
gösteren belge raporu, ödeme özetleri
raporu, banka işlemleri raporu, satılan
ürünler raporu, uygulama gün sonları gibi
raporları da kullanıcıya ileten iCiro PLUS,
aynı zamanda EKÜ doluluk bilgisini de tek
merkezden takip imkânı sunuyor. Günlük,
aylık, yıllık ve belirlenen tarih aralığında
ciro takibi yapılmasına olanak sağlayan
uygulamanın yeni özellikler arasında; banka
uygulamalarından geçen adet ve ciro bilgisi,
ana banka seçiminizde kolaylık sağlayan
ve banka komisyon oranlarının kontrolünü
sağlayan ciro ve adet bazında detaylı OnUS
ve NotOnUs grafiklerinin takibi, GİB’e
gönderilen aylık raporların sicil bazlı durum
bilgisi ve GİB’e gönderilen detaylı rapor
formatının görüntülenmesi yer alıyor.
Sidal: “İş yerlerine pek çok avantaj
sunuyoruz”
Ingenico Türkiye Genel Müdürü Alpay
Sidal, iCiro’ya eklenen yeni özellikler
ile ilgili olarak şu şekilde konuştu:
“Ingenico olarak yeni bir ürün geliştirirken
müşterilerimizden gelen bildirimleri
dikkate almaya önem gösteriyoruz.
Geliştirdiğimiz ve yeni özellikler eklediğimiz
iCiro uygulamasının temelinde iş
yerleri sahiplerine daha fazla zaman
kazandırmak ve onların merkezden ciro
takibi yapabilmelerini sağlamak bulunuyor.
Ingenico Yazarkasası olan iş yerlerinin anlık
ciro takibi ve Z raporu detaylarını akıllı
cep telefonları aracılığıyla kolayca takip
etmesini sağlayan yenilenen kullanıcı dostu
tasarımı ve arayüzü ile mobil uygulamamızı
Google Play ve Apple Store’dan indirebilir ya
da www.iciro.com.tr adresinden siteye giriş
yaparak kullanmaya başlayabilirsiniz” dedi.
112
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Endüstriyel tesislerde %65’e varan
enerji tasarrufu
Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, “Endüstriyel tesislerin ısıtmasında kullanılan radyant
ısıtma sistemleri, boru, kanal vb. transfer elemanlarına ihtiyaç duymadığı için ilk yatırım maliyeti, klasik
ısıtma sistemlerine göre ortalama %25 - %30 daha düşüktür. Radyant ısıtma sistemlerinin işletme
giderleri de klasik sistemlerden %30 - %65 daha tasarrufludur ve sistem, düşük işletme giderleri
sayesinde 1 - 3 yıl kadar kısa bir sürede kendini amorti eder.” diyor.
30 yıla yaklaşan tecrübesi ve 20.000’den
fazla referansıyla ısıtma sektörünün
lider markası konumunda olan
Çukurova Isı, endüstriyel tesisler için enerji
verimliliğini maksimize edecek radyant
ısıtma sistemleri ile hem ilk yatırımda hem
de işletmede kazandırıyor. Endüstriyel
tesislerde kullanılan radyant ısıtma
sistemlerinin, klasik ısıtma sistemlerinde
olduğu gibi boru, kanal vb. transfer
elemanlarına ihtiyaç duymadığını ve bu
nedenle ilk yatırım maliyetinin, klasik
sistemlere göre ortalama %25 - %30 daha
düşük olduğunu belirten Çukurova Isı
Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, radyant
ısıtma sistemlerinin işletme giderlerinde
de büyük avantajlar sağladığını belirtti.
Ünlü, “Radyant ısıtma sistemleri ile
transfer elemanlarından kaynaklı ısı kaybı
yaşanmaz. Ayrıca radyant ısıtıcı, mekan
içerisinde belirlenen bölgeleri ısıtır.
Ortamdaki havayı ısıtmayı hedeflemediği
için uygulama yapılacak binanın yüksekliği,
izolasyon durumu vb. etkenlere göre
değişmekle birlikte işletme giderleri de
klasik sistemlerden %30 - %65 daha
düşüktür ve sistem düşük işletme giderleri
sayesinde 1 - 3 yıl kadar kısa bir sürede
kendini amorti eder. Raylı sistemler
sektöründe faaliyet gösteren ve alanında
lider olan bir müşterimizin, buharlı ısıtma
sisteminden, radyant ısıtma sistemine
döndükten sonra işletmede sağladığı
avantajları içeren raporuna göre; Soğuk
havalarda buharlı ısıtma sistemi ile ortam
sıcaklığı, 10-13 derecelerde çalışırken,
radyant ısıtma sistemleri ile ortam sıcaklığı
17 dereceye çıkmıştır. Ayrıca ışınım yoluyla
üretim alanındaki malzemelerde ısınmış
ve çalışanların üşüyerek üfürücü altında
öbeklenmeleri durumu da ortadan kalkmış
ve çalışanların performansları da artmıştır.
Tesisin bir saatlik doğalgaz sarfiyatı 615
metreküpten, 415 metreküpe düşmüştür.
Tesisin bir saatlik doğalgaz tüketimi
%32 azalmıştır. Günde 12 saat yerine 7
saatlik çalışmayla gerekli konfor şartlarını
sağlayan radyant ısıtma sistemiyle günlük
enerji tasarrufu ise %60 seviyelerine
ulaşmıştır. Suya ihtiyaç duymayan radyant
ısıtma ile işletmenin bir günlük su
sarfiyatı 120 ton, elektrik sarfiyatı ise %95
azalmıştır.” dedi.
“Endüstriyel tesislerde doğru
projelendirme önemli”
30 yıla yaklaşan tecrübeleri ve
projelendirme konusunda uzman
mühendisleri ile yatırımcılara ve işletme
sahiplerine, kullanılan teknoloji sayesinde
verimleri maksimize edilmiş radyant ısıtma
sistemleri sunduklarını belirten Ünlü,
endüstriyel tesislere uygulanacak ısıtma
sistemlerinde doğru projelendirmenin
önemine dikkat çekti: “Endüstriyel
tesislerde projelendirme büyük önem arz
ediyor. Teklif verdiğimiz birçok projede
sadece iletimsel ısı kaybı hesapları ile
yapılan projelerle karşılaşıyoruz. Bu şekilde
hazırlanan projelerin, işletme sırasında
yani uygulama yapıldıktan sonra beklenen
sonucu vermediğini görüyoruz. Halbuki
endüstriyel tesislerde hava değişimi (açılıp
kapanan kapılar, cebri havalandırma vb.)
hesaplamalarının da ısı kayıplarına dahil
edilmesi gerekiyor. Bunların yanı sıra
uygulama noktasında, gerek iş güvenliği
gerekse doğru montaj için tecrübe de
önem arz ediyor. 15-20 metre yükseklikte
hatta bazen daha yüksek fabrikalarda cihaz
montajı yapılıyor. Bu noktada yatırımcıların
işin ehli olmayan, tecrübesi olmayan
firmalardan destek almamasını tavsiye
ediyoruz. Ayrıca yatırımcıların marka tercihi
yaparken dikkat etmeleri gereken önemli
hususlardan bir diğeri de firmaların “satış
sonrası hizmetler” konusunda sundukları
hizmet kalitesidir. Biz, Çukurova Isı olarak
ürün kalitesinin yanı sıra satış sonrasında
da güçlü bir yapı oluşturduk. Türkiye’nin 81
ilinde en geniş satış ve servis ağına sahip
firmayız. Projelendirme konusunda da
ücretsiz keşif yapıyoruz ve projeyi hızlı bir
şekilde hazırlayıp, sunabiliyoruz.”
Konfor şartlarını maksimum
seviyelere çıkarıyor
Radyant ısıtma sistemlerinde bakım ve arıza
hallerinde sorunun çözümünün oldukça
kolay olduğunu da belirten Ünlü, arıza
hallerinde, klasik ısıtma sistemlerdeki gibi
sistemin tamamen durmasının söz konusu
olmadığını, bir veya birkaç cihaz arızalansa
dahi ortamdaki diğer cihazların çalışmasına
engel bir durum oluşmayacağı için konfor
şartlarının olumsuz etkilenmediğini
belirtti. Klasik ısıtma sistemlerinde, ısıtma
esnasında hava hareketine bağlı olarak
ortamda toz kalktığını belirten Ünlü, radyant
ısıtma sistemlerinde ise ısıtma, ışınlar ile
sağlandığı için ısıtma esnasında ortamda
toz kalkmadığını ve konfor şartlarının
maksimum seviyelerde sağlandığını söyledi.
114
hotel restaurant
& hi-tech
ürün
Seracılıkta devrim
Aydınlatma teknolojilerinde dünyanın lider şirketlerinden OSRAM, bitkilerin
güçlü ve sağlıklı büyümeleri için ihtiyacı olan aydınlatmayı OT FIT 380 D NFC HC
LED sürücü ile sağlıyor. Serasına güçlü aydınlatma sistemi kurmak ya da bahçe
aydınlatmasını yenilemek isteyenler için gereken tüm özel kriterleri karşılayan OT
FIT 380 D NFC HC ile OSRAM, endüstriyel tesislerdeki sorunların da üstesinden
gelecek, özel olarak üretilmiş LED sürücüsünü piyasaya sürüyor. OSRAM’ın
yeni OT FIT 380 D NFC HC lineer LED sürücüleri 380 W'a kadar yüksek güç ve
150 ila 550 V aralığında nominal çıkış gerilimi sağlıyor. Böylece yüksek güçlü
LED modülleri seri olarak bağlanabiliyor ve 400 ila 1400 mA çıkış akımı aralığı
sayesinde, çeşitli modüllere ve akımlara kolayca uyarlanabiliyor. OSRAM OT
FIT 380 D NFC HC, uzun vadede oldukça yüksek bir oranda enerji tasarrufu da
sağlıyor.
Yüksek teknoloji, kusursuz sadelik
Dünya artık dijital çağda. Akıllı teknolojiler ise artık herkesin hayatının
bir parçası olma yolunda. Alanında dünyanın önde gelen markalarından
Panasonic tarafından geliştirilen Thea IQ KNX Multi Fonksiyonel Anahtarlar
ile tüm kontrol parmakların ucunda. Thea IQ KNX Multi Fonksiyonel
Anahtar; aydınlatma, perde-panjur ve iklimlendirme kontrolünü tek bir
noktadan yaparak mekânlarda konfor ve enerji tasarrufu sunuyor. Dünyanın
ilk LED’li elektrik anahtarı olan Thea Blu’nun yalın çizgilerini koruyan ürün,
Panasonic’in yüksek teknolojisi ile donatılmış bulunuyor. Sadelik ve şıklığı ön
planda tutmasının yanı sıra mekânlardaki birçok fonksiyonu yönetebilmesi
sayesinde de hem evlerde ve ofislerde hem otel, restoran gibi ticari
işletmelerde rahatlıkla kullanılabiliyor.
Çok şubeli şubelere
yeni güvenlik çözümü
Ağ teknolojileri alanında lider şirketlerden biri olan Zyxel, yeni VPN
çözümü ZyWall VPN1000'i pazara sundu. Hepsi bir arada güvenlik
çözümü olan ürün, küçük ve orta ölçekli işletme sahiplerinin,
birden çok lokasyonda yer alan şubeleri ile güvenli bir şekilde
bilgi alışverişi yapmalarına imkan tanıyor. Uzak lokasyonlarda
ofisleri/şubeleri bulunan işletmelere kurulumu kolay ve iletişim
maliyetlerini azaltacak VPN çözümleri sunan Zyxel, destek
verdiği kurumların mobil saha personeline ise güvenilir ve stabil
bağlantı sağlıyor. Tüm VPN bağlantı türlerini destekleyen ZyWALL
VPN1000’in IPSec, L2TP, SSL & TLS ve PPTP'nin desteği bulunuyor.
TOMRA Food,
yeni teknolojilerini sergiledi
Gıda endüstrisinde sensör tabanlı ayıklama çözümlerinin lider üreticisi TOMRA Food,
Compac ve BBC Technologies, Fruit Logistica Berlin Fuarı’ndaki TOMRA Food standında
yeni teknolojilerini sergiledi. Yeni çözüm ve konseptleri öne çıkarmasıyla tanınan dünyanın
lider taze ürün endüstrisi fuarı, 120'den fazla ülkeden 80.000'e yakın ziyaretçiyi ağırladı.
Patates, meyve ve tüketime hazır sebze-meyve için geliştirilen TOMRA 5B, benzersiz bir
kontrol hassasiyeti sağlayan, verimliliği ve kârlılığı artıran yeni özellikler sunuyor. Taze
gıda endüstrisi için hasat sonrası çözümlerin lider tedarikçisi olan Compac ise, fuarda
yeni nesil ayıklama platformunu tanıttı. Compac'ın piyasa lideri olan Çok Bantlı Ayıklayıcısı
üzerine geliştirilen platform, daha iyi hijyen ve gıda güvenilirliği, hassas işleme, güvenlik ve
performans için yeni özellikler sunuyor.