Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Urartu Krallığı<br />
Doğuda Urartu Devleti’nin yaptığı en önemli<br />
yatırımlardan biri MÖ VII. yüzyılda II. Rusa tarafından<br />
Kuzeybatı İran’da inşa ettirilen Bastam<br />
(Urartuca: Rusai-URU.TUR.) kentidir. Urmiye<br />
Havzası, içinde çok odalı kaya mezarı bulunan<br />
Kale Hodar, Şarik ve Rezaiye gibi yerel yönetim<br />
merkezleriyle denetlenmiştir. Urartu Krallığı, bu<br />
bölgede Assur ile sınırını, Urmiye Gölü’nün güneyinde<br />
Zagros Dağları olarak kabul etmiş ve yazıtlara<br />
da bunu yansıtmıştır. Urartu ordularının<br />
doğuda, kısa süreli ganimet elde etmek amacıyla<br />
Tebriz üzerinden Hazar Denizi yakınına kadar gittiği<br />
anlaşılmaktadır. Ancak bu uzak bölgede kalıcı<br />
bir denetim kurulamamıştır. Urartu Krallığı, <strong>tarihi</strong><br />
boyunca bir kara devleti olarak gelişmiş, Akdeniz<br />
ve Karadeniz gibi büyük denizlere ulaşamamıştır.<br />
Çok Odalı Kaya Mezarı<br />
Urartu krallarının ve aileden gelen diğer<br />
bireylerin gömülmesi için sitadelde kayalara<br />
oyularak yapılan bu uygarlığa ait<br />
mezar tipi. Yerel yöneticiler de egemen<br />
oldukları bölgede inşa ettikleri eyalet merkezi<br />
niteliğindeki kalelerde kendileri için<br />
çok odalı kaya mezarları yaptırmışlardır.<br />
Urartu Krallığı’nın, kurduğu kentler ve oluşturduğu<br />
eyalet merkezleriyle sahip olmaya çalıştığı sınırlar<br />
içinde denetlenmesi zor bölgeler bulunmaktadır.<br />
Bunların başında Toroslar, Nemrut, Süphan,<br />
Aladağlar, Ağrı, Aras Güneyi Dağları gibi yükseklikleri<br />
2500 ile 5000 m arasında değişen volkanik<br />
yükseltilerin yamaçlarındaki yaylalar gelmektedir.<br />
Bu bölgelerde saptanan kalıntılar, genellikle yarı<br />
göçebe toplumlarla ilişkili ve yerel karakterlidir.<br />
Urartu Devleti yatırımlarını genellikle tarım alanlarının<br />
bulunduğu bölgelere yapmış, yüksek ve ulaşılması<br />
zor bölgeleri ise hayvan ihtiyacını karşılamak<br />
amacıyla zaman zaman yağmalamıştır.<br />
Urartu Devleti Öncesinde Doğu<br />
Anadolu<br />
Urartu Krallığı’nın egemen olduğu, deniz seviyesinden<br />
yüksekliği 600-700 m civarında olan batıdaki<br />
Elazığ bölgesi ve doğudaki Aras havzası dışında<br />
kalan alan genellikle 1500 metrenin üzerinde<br />
yaylalardan oluşur. Bu yapı, tarımdan çok hayvancılık<br />
yapılmasına uygun olanaklar sunar. Bu nedenle<br />
bölgede, yerleşik tarım toplumlarından çok yarı<br />
göçebe hayvancılık yapan aşiretler yaygın olarak<br />
yaşamaktaydı. Urartu Devleti’nin kuruluşundan<br />
önceki bin yıla yakın süre boyunca bölgenin büyük<br />
bölümündeki höyükler (köyler) terk edilmiştir.<br />
Kuzeydoğu Anadolu’da höyüklerin ıssızlaştığı bu<br />
dönemde, kurgan türü mezar mimarisi ve bir bölümü<br />
çok renkli bezemelere sahip çanak çömleğiyle<br />
varlıklarından haberdar olduğumuz “yayla kültürü”<br />
yaygınlık kazanmıştır. Bu kültür, Ağrı Dağı’nın<br />
eteklerinde, Sütey Yaylası’nda, Süphan Dağı çevresinde<br />
ve Ardahan bölgesindeki kurgan türü mezarlardan<br />
tanınmaktadır. Taştan inşa edilmiş dikdörtgen<br />
bir mezar odası ve üzerindeki tepe görünümlü<br />
yükseltiden oluşan kurganların boyutları, gömülen<br />
kişinin statüsüne göre değişiyordu. Gelişmiş mezar<br />
mimarisine sahip bu toplumların sürekli bir yerleşim<br />
yerleri olduğunu gösteren izlerden yoksunuz.<br />
Bu durum söz konusu toplumların hayvancılık<br />
yaptığını, daha çok yaylak ve kışlaklar arasında yarı<br />
göçebe bir yaşam sürdüklerini göstermektedir.<br />
Höyük<br />
Aynı yerde, biri yıkılınca üzerine bir sonraki<br />
dönemde kurulmuş yerleşme veya<br />
yerleşmelerin kalıntılarından oluşan tepegörünümlü<br />
yükseltiler.<br />
Uruatri ve Nairi Aşiretleri<br />
Doğu Anadolu’ya MÖ ikinci binyılın sonlarından<br />
itibaren yeni toplumların geldiğini gösteren<br />
yazılı belgeler ve arkeolojik veriler bulunmaktadır.<br />
MÖ on üçüncü yüzyıldan itibaren Orta Assur yazıtları,<br />
Doğu Anadolu’ya yönelen seferler bağlamında<br />
bölgedeki yeni toplumlardan söz etmeye başlar. Assur<br />
kralı I. Şalmaneser (1274-1245) Torosların kuzeyinde<br />
karşılaştığı aşiretleri Uruatri (Urartu) olarak<br />
adlandırır. Dağlık coğrafyayı da tanımlayan bu isim,<br />
dokuzuncu yüzyılın ortalarında devleti kuran toplumun<br />
bölgedeki varlığını gösteren en erken kanıttır.<br />
Urartu yazıtlarında krallık kendini Biainili olarak adlandırmasına<br />
karşın Assur yazıtlarının onlara verdiği<br />
daha <strong>eski</strong> olan “Urartu” adı bu devleti tanımlamada<br />
kullanılır. Şalmaneser, en <strong>eski</strong> yazıtlarında Uruatri’yi<br />
oluşturan sekiz ülkeyi fethettiğini anlatmaktadır.<br />
I. Şalmaneser’den sonra I. Tukulti-Ninurta (1244-<br />
1208) Doğu Anadolu’da Nairi olarak adlandırdığı<br />
80