Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Eski Anadolu Tarihi<br />
Ubelluri’nin omuzlarına yerleştirir”. Ubelluri Eski Yunan Mitolojisi’nde dünyayı sırtında taşıyan Atlas gibi<br />
bir devdir (Kaynak: Doğan-Alparslan 2006, Hoffner 1998).<br />
Sonuç olarak, burada kısmen verilen Kumarbi Efsanesi’nde ve diğer efsanelerde, Eski Yunan Mitolojisi’ni<br />
etkileyen unsurları ön plana çıkarmaya, bu vesile ile Sümer ve Babil’den Hurriler aracılığı ile Hititlere geçen<br />
ve onlardan da Batı dünyasına yani Eski Yunan Dünyası’na aktarılan mitolojik öykülerin geçiş serüvenini<br />
sınırlı sayıda örnekle açıklamaya çalıştık. Eski Önasya Kültürleri birbirleriyle daima bir etkileşim<br />
içinde olmuşlardır. Hiçbiri diğerinden bağımsız olarak şekillenmemiştir. Hititlerin, yüksek Mezopotamya<br />
kültürlerinden aldıklarını Batı kültürlerine aktarmış olduklarına artık hiç şüphe yoktur.<br />
araştırmalarla<br />
ilişkilendir<br />
Hitit mitolojisi içerisinde Hatti kökenli olan<br />
Kaybolan Tanrı Mitolojisi, oldukça sevilen bir<br />
motif içeriyor olmalıdır ki, kaybolan tanrı rolünü<br />
üstlenen birden fazla tanrı vardır. Bu tanrılar<br />
zaman zaman bir kimseye ya da bazı olaylara kızar<br />
ve ortadan yok olurlardı. Tabii giderken beraberlerinde<br />
bereketi ve bolluğu da götürürlerdi.<br />
Doğanın verimden düşmesi anlamına gelen bu<br />
durum karşısında çaresiz kalan insanlar, kaybolan<br />
tanrının bulunması, dolayısıyla doğanın <strong>eski</strong><br />
gücüne kavuşması için bir dizi ritüel gerçekleştirir,<br />
tanrıyı geri getirmeye çalışırdı. Kaybolan<br />
Tanrı Mitolojilerinden en iyi bilineni Tanrı<br />
Telipinu’nun kayboluşudur.<br />
Kaybolan Tanrı Mitolojisi’nin kısa bir özeti<br />
şöyledir: “Pencereleri sis doldurdu, evi duman<br />
doldurdu... koyun kuzusunu, inek buzağısını istemedi,<br />
arpa ve buğday yetişmez oldu... dağlar,<br />
ağaçlar, çiçekler kurudu... Büyük Güneş Tanrısı<br />
bir ziyafet verip bin tanrıyı davet etti. Onlar yediler,<br />
içtiler ama doymadılar... Fırtına Tanrısı’nın<br />
babası, tanrılara, oğlunun öfkelendiğini ve gittiğini,<br />
beraberinde bolluğu ve bereketi götürdüğünü<br />
söyledi. Bunun üzerine onu aramaya<br />
başladılar ama bulamadılar. Onu bulması için<br />
hızlı kartalı gönderdiler, ancak o da bulamadı...<br />
Ana Tanrıça, Kaybolan Fırtına Tanrısı’nı bulması<br />
için arıyı görevlendirdi. Arı, kayıp tanrıyı bir<br />
ormanda uyurken bulur, onu sokarak uyandırır.<br />
Bu sefer daha çok sinirlenen Fırtına Tanrısı, etrafı<br />
kasıp kavurmaya başlar, ülke daha da zor duruma<br />
düşer. Ne yapacaklarını şaşıran tanrılar sonunda<br />
büyüye başvururlar ve Fırtına Tanrısı’nı sakinleştirirler.<br />
Tanrı evine döner ve ülkesi ile tekrar<br />
ilgilenir, pencerelerden sis kalkar. Ocakta ateş yanar...<br />
Ana çocuğuna, koyun kuzusuna kavuşur...”<br />
Benzer bir anlatım Mezopotamya ve Eski<br />
Yunan mitolojilerinde vardır. Mezopotamya’da<br />
Çoban Tanrı Dumuzi ve Eski Yunan’da Yeryüzü<br />
Tanrıçası Demeter’in kızı Persephone’nin yılın<br />
altı ayını yeraltı ülkesinde geçirmeleri ve yeryüzüne<br />
gelişleri ile doğanın canlanması, yani ilkbaharın<br />
başlaması ile mevsimsel döngüye mitolojik,<br />
simgesel bir anlam kazandırılmıştır. Ancak<br />
Hititlerde bu simgesel anlatım ile açıklanmak<br />
istenen; kışın kaybolan bereketin ilkbaharda<br />
geri gelmesinden ziyade, zaman zaman yaşanan<br />
doğal olumsuzluklar, kıtlık dönemleri ile doğanın<br />
insanlara küsmesi ve bu sorunların ortadan<br />
kalkması ile yeniden berekete kavuşulmasıdır.<br />
Çünkü Hititlerde tanrının kaybolması mitosunun<br />
farklı bir düzeni vardır. Hitit mitolojisinde<br />
tanrıyı kızdıran elle tutulur bir olay ya da kişilerden<br />
bahsedilmesidir. Bu da, Hititlerin daha önce<br />
de söylediğimiz gibi, pragmatik bir yapıya sahip<br />
olmalarına, somut düşündüklerine, günlük yaşamın<br />
sınırlarını zorlayan konularla fazlaca ilgilenmemelerine<br />
bir örnektir.<br />
Kaybolan Tanrı Mitolojisi’nden başka bir<br />
alıntı ise şu şekildedir: “Taht Tanrıçası kartalı<br />
çağırır ve ona gönderdiği yeşil ormanda kimin<br />
oturduğunu ve ne yaptıklarını sorar. Kartal,<br />
ormanda Yeraltı Tanrıçaları’nın oturduğunu ve<br />
bir iğ tuttuklarını ve kralın yıllarını eğirdiklerini<br />
söyler”. Bu anlatı aklımıza Eski Yunan mitolojisindeki<br />
Kader Tanrıçaları Moiraları getirir.<br />
Mitolojiye göre üç Moira her insanın ipliğini<br />
büker dururlar ve günün birinde keserler, o<br />
anda insan ölür (Kaynak: Doğan-Alparslan<br />
2006, Hoffner 1998).<br />
53