05.11.2018 Views

TAR101U-eski_anadolu_tarihi-2334-0-0-0-1809-V01

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eski Anadolu Tarihi<br />

organlarını sakatlama cezaları da sadece kölelere verilebiliyordu.<br />

Toplumda bir de yabancı ülkelerden<br />

sürülüp getirilmiş ve “ucuz iş gücü” olarak kullanılan<br />

sivil esirler vardı. Bunlar toplumsal bir sınıf<br />

veya kast değillerdi ve diğer insanlarla kaynaşma<br />

şansları vardı. Bunların Hitit kültür sentezine katkı<br />

yapmış olduğunu söylemek herhalde yanlış olmaz.<br />

Hitit Ekonomisi<br />

Hitit ekonomisinin temelinde toprağa bağlı<br />

üretim, yani tarım ve hayvancılık vardır. Hitit devletinde<br />

toprak üçe ayrılır: en büyük grubu, saraya<br />

ait olanlar oluşturmaktadır. Bu topraklara, devlet<br />

için bazı görevleri yerine getirerek sahip olunması<br />

mümkündü. İkinci toprak grubu tapınağa ait olanlar<br />

oluşturmaktadır. Üçüncü grup ise, şahsa ait topraklardır.<br />

Bu toprakların oldukça az olduğu, yine<br />

yazılı kaynaklardan bilinmektedir. Görüldüğü gibi,<br />

devlet, kamu arazisine hâkimdi, onu düzenleyebilir<br />

ve satabilirdi. Halkın büyük bir kısmı çiftçilik ve<br />

hayvancılıkla uğraşırdı. Çiftçiler, aslında tam anlamıyla<br />

bağımsız hareket edememekte ve devlet için<br />

bazı angaryaları yerine getirmektedir. Bir bağımsız<br />

çiftçi dört gün kendisi için, dört gün kendi tarlasına<br />

yakın olan bir tımar arazisi için çalışırdı. Bu<br />

bağımsız çiftçilerin yanı sıra bir de tapınak ve saray<br />

arazisinde sürekli çalışan işçiler vardı. Hayvancılık<br />

sayesinde et, süt, deri ve yün üretiminin gerçekleşmesi<br />

sağlanıyordu. Ülkedeki hayvan varlığının çokluğu,<br />

bir zenginlik kaynağı sayılıyordu. Bu bakımdan<br />

kralların yaptığı başarılı askeri seferler sonunda<br />

elde edilen ganimet içinde sığır ve koyunların sayısı<br />

da bildiriliyordu. Hititler bundan başka özellikle<br />

askeri alanda kullanmak üzere at yetiştiriyorlardı.<br />

Tapınaklar, sahip olduğu büyük tarım arazisinin<br />

yanı sıra çalıştırdığı çeşitli becerileri olan işçi ve<br />

zanaatkârlar sayesinde önemli bir ekonomik güce<br />

ulaşmıştı. Bunun da en iyi göstergesi, Hattuşa’da<br />

Büyük Tapınak olarak adlandırılan yapının çevresinde<br />

yer alan, ekonomik faaliyetler için ayrılmış<br />

mekânlardır. Büyük Tapınağı oluşturan yapı kompleksi,<br />

asıl kutsal yapı ve bunu çevreleyen seksenden<br />

fazla dar ve uzun odalar halinde depo ve atölye<br />

mekânlarından meydana gelir. Bu yapılarda ortaya<br />

çıkartılmış maden ve başka küçük buluntular ile<br />

yazılı belgelerin içeriği, bu mekânlarda zanaatkâr<br />

ve esnafların konumlandığını gösterir.<br />

1906 yılından beri Hattuşa’da yürütülen kazılar<br />

sonucunda on binlerce çiviyazılı tablet gün ışığına<br />

çıkarılmıştır. Yazılı belgelerin bolluğuna rağmen,<br />

ekonomi ve ticaret hakkında pek az yazılı kaynak<br />

bulunmuştur. Özellikle ticarete ilişkin metinlerin<br />

az olması, araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bu<br />

soruna bir neden aramalarına yol açmıştır. En sık<br />

önerilen nedenlerinden biri, ticaretin devletin tekelinde<br />

olmasıdır. Hititler döneminde uzun mesafeli<br />

ticaret oldukça canlı, tüm Akdeniz ve çevre bölgelerini<br />

kapsayan bir ticarettir. Bu ticaret ağı içinde,<br />

özellikle coğrafi konumlarından dolayı, bazı merkezler<br />

öne çıkmış ve zenginleşmişti. Bu kentler<br />

arasında öncelikli olarak Ugarit (Ras Şamra), Ura<br />

(Mersin-Kızkalesi), Halep, Alaşiya (Kıbrıs), Alalah,<br />

Troia ve Mikenai sayılabilir.<br />

Hitit İmparatorluğu’nda Hukuk Düzeni<br />

Hititlerde de yazılı yasaların varlığı, Boğazköy’de<br />

bulunan yazılı belgeler arasında, kanun maddelerini<br />

içeren iki tablet ve bu tabletlerin çeşitli zamanlarda<br />

kopyaları yapılarak çoğaltılmış versiyonlarının<br />

ve Hitit İmparatorluğu’nun son dönemlerinde<br />

yazılmış bir paralelinin ortaya çıkarılması sonucu<br />

anlaşılmıştır. Sözünü ettiğimiz bu iki tabletin birincisi<br />

“eğer bir adam”, ikincisi ise “eğer bir bağ”<br />

sözleriyle başlamakta ve toplam 200 kanun maddesini<br />

içermektedir. İlk tablet bireylerin hukukunu<br />

ve mülkiyetini koruyan konuları; ikincisi ise, arazi<br />

edinme ve tarım gereçlerine sahip olma ile ilgili<br />

konuları kapsamakta, bir fiyat tarifesi içermekte ve<br />

cinsiyete ilişkin suçlara verilecek cezaları saymaktadır.<br />

Tabletin kendisi ele geçmemiş olmakla birlikte,<br />

arşiv dışında bulunmuş bir kitaplık etiketi üzerinde<br />

“üçüncü tablet: eğer bir adam” şeklindeki bir içerik<br />

özetinin varlığı, muhtemelen bulunan iki tablete<br />

ek olarak bir üçüncünün daha yazıldığını kanıtlamaktadır.<br />

Hitit toplumu gibi, oldukça gelişkin bir<br />

yapıya sahip bir insan topluluğunda, meydana gelebilecek<br />

bütün suçları ve düzene sokulması gerekli<br />

bütün sosyal ilişkileri, sadece 200 madde ile karşılamanın<br />

imkânsızlığı açıktır. Bu bakımdan kuşkusuz,<br />

başka tabletlerin de aynı konuları ele almış<br />

olması gerekir.<br />

Hitit kanunlarının genel olarak dört aşamadan<br />

geçtiği söylenebilir:<br />

1. İlk önce geleneksel düzenlemeler toplanmıştır.<br />

2. İşkence cezaları (suçlunun ayrı yönlere sürülen<br />

öküzlere bağlanıp, parçalatılması gibi)<br />

yerine tazminat olarak hayvan kurbanları<br />

konmuştur.<br />

49

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!