Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Eski Anadolu Tarihi<br />
Önceleri resim yazısı olarak başlayan yazı, evrimleşerek, özellikle kil tabletlerin yuvarlak hatlı resimler çizmeye<br />
pek elverişli olmaması nedeniyle daha linear (çizgisel) bir görüntü almıştır. Kil dışında deri, tahta, balmumu<br />
da tablet yapımında kullanılmıştır. Ancak dayanıksız malzemeler olduğu için günümüze ulaşmış çok<br />
fazla örneği yoktur. Bunların dışında örneği tek de olsa, bronzun da tablet yapımında kullanıldığını biliyoruz.<br />
Resim 3.4 Çivi yazısının kil tablet üzerine yazılma biçimi. Stylus’un henüz ıslak iken kil üzerine bastırılması sonucu<br />
ortaya çıkan işaretleri, bilim adamları çivi yazısı olarak adlandırmıştır.<br />
Hitit Çivi Yazısı<br />
Hititler, dillerini yazıya geçirmek amacıyla, bir hece yazısı sistemi olan çivi yazısını kullanmışlardır.<br />
Çivi yazısı o dönemde, yani MÖ on yedinci yüzyılda bin seneye aşkın bir zamandır Mezopotamya’da kullanılmaktaydı.<br />
Anadolu, çivi yazısı ile ilk defa Assur Ticaret Kolonileri Çağı’nda (yak. MÖ 1950-1750),<br />
Assur’dan gelen tüccarlar sayesinde tanışmıştır. Ancak ilginçtir ki, Hititler kendilerinden evvel Anadolu’da<br />
kullanılan bu yazı üslubunu (biçemini) değil, Eski Assur Çivi Yazısı’ndan farklılıklar gösteren Eski Babil<br />
Çivi Yazısı üslubunu kabul etmişlerdir.<br />
Genç bir bilim dalı olan Hititoloji, Hint-Avrupalı bir toplum olan Hititlerin (MÖ 1650-1200) dillerini<br />
ve çivi yazısı sistemini kullanarak kilden tabletler üzerine kaydettikleri yazılarını okuyarak, Hitit<br />
toplumunu anlamaya çalışan bilim dalıdır. Hititçe Hint-Avrupa Dil Ailesi’nin yazılı belge bırakmış en<br />
<strong>eski</strong> üyesidir. Bu dil ailesi ise, Hint Okyanusu’ndan Atlas Okyanusu kıyılarına kadar uzanan coğrafyada,<br />
Türkçe-Macarca-Fince dışında konuşulan tüm dilleri içine alır. Hititlerin, hemen her konuda yazdıkları<br />
tabletlerin sayısı, günümüzde halen devam eden pek çok kazı sayesinde binlerce sayıya ulaşmıştır.<br />
Hititoloji, pek çok bilim dalı ile beraber çalışmalar yapmak zorundadır. Çünkü çivi yazılı tabletlerden<br />
elde edilen verilerin konusu gereği bazen Dinler Tarihi, bazen Eskiçağ Tarihi, bazen Arkeoloji, Coğrafya,<br />
Tıp ve Anatomi, Biyoloji gibi bilim dalları ile çalışmak ve bu alanlardan yardım almak zorundadır. Örneğin<br />
bir doğum ya da ölüm ritüelini içeren çivi yazılı metni anlamak ve günümüzle karşılaştırmak için tıp ve<br />
anatomi bilgisine ihtiyaç vardır ya da <strong>tarihi</strong>-coğrafya çalışmalarını yürütebilmek için coğrafyadan yardım<br />
almak gerekir. Aynı şekilde ticaretle alakalı bir metni açıklayabilmek için, metinde geçen ticari mallardan<br />
örneğin kalayın, bakırın, demirin Anadolu ve çevresinde nerelerden elde edildiğini ve nasıl ergitilerek<br />
malzeme yapımında kullanıldığını açıklamak için metalurjiden, bir binanın yapımını anlatan metinler<br />
için mimarlık bilgilerine başvurmak gerekmektedir. Hititoloji, bunlar içerisinde en çok Arkeoloji bilimi<br />
ile beraber yol alır. Maddi kültürü (çanak çömlek, ev gereçleri, mimari kalıntılar gibi) inceleyerek Eskiçağ<br />
kültürlerini açıklamaya çalışan Arkeoloji, gerçekleştirdiği kazılar ile tabletlerin bulunmasını sağlar.<br />
Hititoloji gerçekleştirdiği filolojik çalışmalar sonucunda, diğer Hint-Avrupa Dilleri olan Latince ve<br />
Eski Yunanca ile günümüz İngilizce, Almanca, Fransızca dillerinin etimolojik problemlerinin anlaşılmasına<br />
yardımcı olmakta, bu diller ile Hititçenin ilişkisini araştırmaktadır. Tıpkı Latince ve Eski Yunanca gibi<br />
Hititçe de ölü bir dildir. Bugün konuşulmayan veya kullanılmayan diller, “Ölü Dil” olarak adlandırılır.<br />
Merkezi Anadolu’da bulunan Hititler, Mezopotamyalı Kültürler ve Avrupa Kültürünün temelini teşkil<br />
eden Eski Yunan ile Latin Kültürleri arasında bir köprü görevi görmüş ve Dünya Bilim Tarihi içerinde<br />
yerini almıştır.<br />
Hititler çivi yazısının yanı sıra ikinci bir yazı sistemini de kullanmışlardır. Kayalara yapılmış kabartmalardaki<br />
yazıtlarda, taş stellerdeki yazıtlarda, kral ve şahıs mühürlerinde, bazı kaplar üzerinde hiyeroglif<br />
41