05.11.2018 Views

TAR101U-eski_anadolu_tarihi-2334-0-0-0-1809-V01

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Eski Anadolu Tarihi<br />

GİRİŞ<br />

Anadolu’nun coğrafi konumu bilindiği gibi<br />

iki kıtayı, Avrupa ve Asya’yı, birleştiren bir köprü<br />

durumundadır. Bu nedenle, tarih boyunca çeşitli<br />

medeniyetlerin uğrak ve yerleşim yeri olmuştur.<br />

Anadolu’nun fiziksel ve iklimsel özellikleri, her dönemde<br />

insan hayatını ve dolayısıyla tüm ekonomik<br />

hayatı etkilemiştir. Eskiçağ’da doğal zorlukları aşmak,<br />

uzun yolları kat etmek daha zordu. Bunun en<br />

güzel örneğini taşımacılıkta görmekteyiz. En <strong>eski</strong><br />

çağlarda mallar ya da eşyalar, yük hayvanları ile<br />

doğal yollar üzerinden taşınırken, bugün kara taşımacılığı<br />

trenler ve motorlu araçlar ile özel yapılmış<br />

viyadükler ve tünellerden geçen yollar üzerinden<br />

yapılmaktadır. Eskiçağ’da kış aylarında kesinlikle<br />

uzun yollara çıkılmazken, bugün mevsimin önemi,<br />

çoğu bölgede yok denecek kadar azdır. Bu nedenle,<br />

MÖ ikinci binyıl Anadolu’sunu incelerken bu gibi<br />

özellikleri, bugünden çok daha fazla göz önünde<br />

bulundurmamız gerekmektedir.<br />

Anadolu’nun fiziksel coğrafyasına baktığımızda,<br />

kuzeyinde, Karadeniz’e paralel olarak uzanan<br />

sıradağları görmekteyiz. Aynı şekilde, güneyde<br />

Akdeniz’e paralel, Toros Dağları yer alır. Böylece,<br />

Anadolu’nun iç kesimi kuzey ve güneyden bir şekilde<br />

ayrılmış ve bu yönlerden ulaşılması zor bir<br />

bölge haline gelmiştir. Anadolu, kıyı kesimi dışında,<br />

genellikle kışları sert geçen hava koşullarının<br />

hâkim olduğu bir iklime sahiptir. Bu durum<br />

Anadolu’nun ekonomisini ve ticaretini derinden<br />

etkilemiştir. Ancak şunu belirtmekte fayda vardır;<br />

Eskiçağ’da İç Anadolu Bölgesi’nde ormanlık arazi<br />

çok daha geniş yer kaplamalıydı. Buna bağlı olarak<br />

bölgenin o dönemde daha çok yağış aldığı söylenebilir.<br />

Ayrıca, bölge iklimi daha yumuşak ve toprak<br />

daha verimli olmalıydı. Ege kıyılarına gelince,<br />

burada dağlar denize dik uzandığından, kıyı ile İç<br />

Anadolu arasındaki temas nispeten daha kolaydır.<br />

Fakat Batı Anadolu’daki bu yer şekillerden dolayı<br />

kuzey-güney yönünde bir kopukluk mevcuttur.<br />

Anadolu ile Mezopotamya arasında MÖ ikinci<br />

binyılın başlarında (MÖ 1950-1750) bir ticaret<br />

köprüsü kurulmuştur. Bereketli Hilal olarak adlandırılan<br />

ve Zagros Dağları, Güneydoğu Toroslar ve<br />

Amanos Dağlarının çizdiği yayın güneyinde hammadde<br />

kaynaklarının olmaması, ticareti zorunlu<br />

hale getirmiştir. Daha çok Assur Devleti ve Assurlu<br />

tüccarların öncülük ettiği bu ticaret sürecine “Assur<br />

Ticaret Kolonileri” adı verilmektedir. Aşağıda da<br />

görüleceği gibi Assurlu tüccarlar güneydoğu yönünden<br />

gelerek, sadece Anadolu’nun orta ve kuzey kısımlarına<br />

kadar ilerlemişlerdir. Bu nedendir ki Batı<br />

Anadolu gibi bölgelerde Assur Ticaret Kolonileri<br />

Çağı’ndan bahsetmek yanlış olacaktır. Assurluların<br />

sadece bu bölgelerle ilgilenmeleri yine buralarda bulunan<br />

yeraltı kaynakları ile bağlantılı görünmektedir.<br />

Anadolu’nun Yeraltı Zenginlikleri<br />

Bugün de olduğu gibi, yeraltı zenginlikleri<br />

ekonomik açıdan önemli bir güç unsuru oluşturmaktaydı.<br />

Anadolu, yer altı zenginlikleri açısından<br />

oldukça zengindir. MÖ ikinci binyılda kullanılan<br />

ve dolayısıyla ihtiyaç duyulan metallerin çoğu,<br />

Anadolu’nun değişik yerlerinde bulunmaktaydı.<br />

Özellikle gümüş ve bakır yatakları Anadolu’da çok<br />

sayıda mevcuttu.<br />

Resim 2.1 Eski Önasya’nın en önemli yeraltı kaynaklarını gösteren harita. Özellikle Anadolu’daki bakır yatakları o<br />

dönemde büyük önem taşıyordu (Alparslan 2010).<br />

23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!