27.10.2018 Views

Esgündem Ekim Sayısı

İstikbal Gazetesi Esgündem Dergisi Ekim 2018

İstikbal Gazetesi Esgündem Dergisi Ekim 2018

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EKİM 2018<br />

GAZETESİ’NİN<br />

AYLIK İŞ, SİYASET, SPOR<br />

VE YAŞAM DERGİSİ


10<br />

12<br />

16<br />

20<br />

26<br />

28<br />

30<br />

32<br />

34<br />

36<br />

37<br />

38<br />

41<br />

42<br />

44<br />

Senfoni’den sezona muhteşem<br />

bir merhaba<br />

Onlar: Hem öğretmen, hem<br />

anne, hem de girişimci kadınlar<br />

“Arabanıza verdiğiniz değeri<br />

kendinize de verin”<br />

Kadınlar niçin renkli saç istiyor?<br />

Cam’ın büyüsü tüm<br />

şehri kuşattı<br />

2 Sevgimi (Resim ve Çocuk)<br />

birleştirdim.<br />

Remourban ödüle doymuyor<br />

Atalarına olan aşklarını ilmek<br />

ilmek örüyorlar<br />

Babasının hastalığı Dünya<br />

ikinciliği getirdi<br />

Her sabah tezgahını bebeğiyle<br />

birlikte açıyor.<br />

Paran yoksa duan var!<br />

“Pistlerde rakip tanımam, ama<br />

trafikte çok sakinim”<br />

Salonlar şenlendi<br />

Beton adamlar tecrübe kazandı<br />

Zaman ödeştirecek<br />

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ<br />

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : EKİM 2018<br />

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA<br />

Sahibi : Burak TÜRKMEN<br />

4<br />

EDiTöR<br />

Murat Taşkın<br />

Hassasiyet-zafiyet…<br />

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN<br />

Gazete, Haber ve Reklam :<br />

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR<br />

Tel & Faks : 0.222. 220 19 06 - 220 19 08<br />

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com<br />

Merkez ve Reklam Bürosu :<br />

İstiklal Mah. Adalar Sk. No : 5 ESKİŞEHİR<br />

Baskı : OFSET FOTOMAT İvedik Organize Sanayi<br />

Sitesi 24. Cd. 2271 Sk. No:17 06370 İvedik/ANKARA<br />

Tel : 0.312. 395 37 38 - 395 33 78<br />

e-mail: fotomat06@gmail.com web:<br />

ofsetfotomat.com<br />

Taşıdığı pek çok özellik var<br />

elbette ama bize Eskişehir ve Eskişehirliler<br />

sorulduğunda kısaca<br />

“Hassasiyetleri ve zafiyetleri<br />

olan bir şehir ” diye bir tanımda<br />

bulunuyoruz genellikle…<br />

Meseleyi biraz açmamız istendiğinde<br />

ise söze bu şehrin taşıdığı<br />

hassasiyetlerden başlayıp:<br />

-“Bu şehirde yaşayanların<br />

hassasiyeti doğrudan sosyal ve<br />

kültürel yaşamlarıyla alakalı…<br />

Bu rahat, müdahaleden ve sınırlandırmadan<br />

uzak, mahalle<br />

baskısının hissedilir derecede<br />

olmadığı sosyal yaşamı adeta<br />

bir kazanım olarak görüyorlar.<br />

Kaybetme korkusu yaşıyorlar.<br />

Bu kazanımı tehlikeye düşüreceklerine<br />

inandıkları her düşüncenin<br />

de karşısında yer<br />

alıyorlar” diyoruz…<br />

Bunu dinleyen kısa bir düşünceye<br />

dalıp, söylediklerimizi<br />

beyin süzgecinden geçirdikten<br />

sonra “Ya zafiyetleri?” diye soruyorlar…<br />

“hadi onu da anlatalım”<br />

diyerek bu kez şehrin taşıdığı zafiyetleri<br />

başlıyoruz anlatmaya…<br />

-“Eskişehirli örneğin:<br />

-Hava atmayı sever ama<br />

hava atanı oldum olası sevmez.<br />

-Zenginliği ile övünmeyi<br />

sever ama zenginliği ile övüneni<br />

hiç haz etmez.<br />

-Eleştirilmekten nefret<br />

eder ama eleştirmekten bir<br />

türlü vazgeçmez.<br />

-Dedikodu yapanı sevmez<br />

örneğin, ama her ortamda dedikodu<br />

yapmak hoşuna gider.<br />

-Gerçeklerin yüzüne söylenilmesini<br />

ister ama kimsenin<br />

yüzüne bir şey söyleyemez.<br />

-Kendi işiyle ilgili olur<br />

olmaz konuşulmasından nefret<br />

eder ama başkasının işiyle ilgili<br />

olur olmaz konuşmaya bayılır.<br />

-Gece herhangi bir mekânda<br />

sanatçıya şampanya<br />

patlatmaktan acayip keyif alır<br />

ama bunu yapan başkaları için<br />

pek de iyi şeyler düşünmez.<br />

-Yeni aldığı arabasının her<br />

yerde konuşulmasını ister ama<br />

başkasının aldığı arabanın konuşulmasına<br />

tahammül bile<br />

edemez.<br />

-Aile yaşantısı ile ilgili<br />

çıkan söylentileri Allaha havale<br />

eder ama başkasının aile<br />

hayatı ile ilgili söylentilerin dibine<br />

vurur.<br />

-İstanbul’da aldığı evin her<br />

ortamda konuşulmasından<br />

keyif duyar ama başkasının aldığı<br />

ev konuşulurken burun<br />

kıvırır.<br />

-Gittiği tatilin kulaktan<br />

kulağa yayılmasını ister ama<br />

başkasının yaptığı tatili bilmiyormuş<br />

gibi davranır.<br />

Kısacası: kendisi için hak<br />

gördüğü ne kadar davranış<br />

varsa, aynı davranış ve düşünceleri<br />

başkası için mubah<br />

gören bir hastalığa yakalanmıştır<br />

Eskişehirli. Empati yoksunluğundan<br />

kurtulamadığı<br />

için de bu hastalığı bir türlü<br />

iyileşmez.” Tanımlaması yapıyoruz…<br />

Sonuç itibarıyla…<br />

Eskişehir ve Eskişehirlilerin<br />

yıllardır bu hassasiyet ve<br />

zafiyetlerle yaşadığı gibi bir<br />

gerçeğe sahiptir bu şehir ve bu<br />

şehirde yaşayanlar…<br />

Her ne kadar taşıdığı hassasiyet<br />

iyi, zafiyet ise kötü olsa<br />

da…


5


Eskişehir’in bir yol sorunu olduğu<br />

aşikâr!<br />

Özellikle yeni bir çevreyolu oluşturulması<br />

konusunda, siyasilerin bir bütün<br />

olarak hareket etmesi gerekiyor.<br />

Şehir içinden geçen çevreyolunun,<br />

bir kent içi imar yolu haline geldiğini<br />

kolayca söylemeliyiz.<br />

Yani yeni bir çevreyolu demek daha<br />

hızlı bir ulaşım demek!<br />

Yeni çevreyolu, mevcut çevreyolunun yükünün yarı yarıya azaltılması<br />

demek.<br />

Yeni çevreyolu demek, şehir içi trafiğine bile pozitif etki edecek<br />

kadar önemli bir proje demek.<br />

H H H<br />

Bu yüzden yeni bir çevreyolu beklentisine ilişkin yorumlarımıza<br />

devam edeceğiz.<br />

Bu eksikliğin ortadan kaldırılması için üzerimize düşeni yapmayı<br />

sürdüreceğiz.<br />

H H H<br />

TRAFİĞE<br />

BAKIŞ<br />

AÇIMIZ!<br />

Bakın, biraz örnek vereyim…<br />

İspanya’da ilginç bir çalışma başlamış.<br />

Yapılan çalışma hız limitleri ile ilgili.<br />

Öyle ki, şehir içindeki hız limitini 30 km’ye kadar düşürmek<br />

niyetindeler.<br />

İlk amaçları yaya güvenliğini korumak çünkü.<br />

Batılı ülkeler için en önce can güvenliği geldiği için, trafikteki<br />

kuralları da ona göre koyuyorlar.<br />

Amerika’da ise kurallar daha sıkı.<br />

Trafik sigortası primi bizim ülkemizdeki gibi kaza yapınca<br />

artmıyor.<br />

Hız limitini geçtiğinizde prim ücretiniz de o kadar artıyor.<br />

İskoçya’da kırmızı ışıkta geçtiyseniz yandınız.<br />

Gecenin bir saate olması ya da yolun boş olması önemli<br />

değil.<br />

Geçtiğiniz anda kendinizi karakolda bulursunuz.<br />

Ki işin sonu tutuklamaya kadar gidiyor.<br />

İrlanda’da, Avustralya’da trafik kuralları, kanunlar kadar etkili.<br />

Çiğnediğinizde, ülkenin yasalarını<br />

çiğnemiş kadar ceza görüyorsunuz.<br />

H H H<br />

Yeniden dönelim bizim çevreyoluna…<br />

İki yerde elektronik radar sistemi var.<br />

Ne kadar sağlıklı çalışıyorlar bilinmiyor.<br />

Ancak, sürücülerin gazdan ayaklarını çekmeleri için yeterli<br />

oluyor.<br />

Denetimin yapıldığı yere kadar 120 ile gelen sürücü, radarı<br />

gördüğü anda 70’e kadar iniyor.<br />

İkincisi, zaman zaman yapılan trafik denetimleri.<br />

Ekiplerin yol kenarlarında yaptığı hız denetimlerinden söz<br />

ediyoruz.<br />

Trafik aracını gören anında basıyor frene.<br />

Araçlar, polis aracının olduğu bölgede adeta kağnı gibi ilerlemeye<br />

başlıyor.<br />

Maksat nedir sizce?<br />

“Elbette ceza yememek”<br />

Ortada böylesine bir eksiklik varken, madalyonu bir de tersine<br />

çevirmek istiyoruz.<br />

Belki de yöneticilerin yapması gerekenler yanında, sürücüler<br />

olarak bizlerin de yapması gerekenler vardır.<br />

Şöyle ki;<br />

“Avrupa Şehriyiz” diye övündüğümüz kentimizde, trafikte<br />

neler yaptığımıza bir göz atsak hiçte fena olmayacak.<br />

H H H<br />

Çevreyolu dedik, çevreyolundan örnek verelim.<br />

Hız limiti 90’e çıkarıldığından bu yana ulaşım hızında bir<br />

ilerleme var.<br />

Ancak, limitin 90 olmasını maalesef ki yanlış anlıyoruz.<br />

100 km hızdan fazla giden araçların nasıl tehlikeler yarattığına<br />

hap birlikte tanıklık ediyoruz.<br />

Limitin arttığından bu yana çevreyolundaki ölümlü kazaların<br />

sayısı ortada.<br />

Canımızı yakan bu istatistik maalesef ki ekonomiye yansıyor.<br />

Takla atanlar, bariyerlere girenler, zincirleme kazalar neredeyse<br />

artık rutin hale geldi.<br />

Öyleyse, kabahati biraz da kendimizde aramaya başlarsak iyi<br />

olacak!<br />

H H H<br />

8<br />

H H H<br />

Batılı ülkeler ile bizim çevreyolunu kıyasladığımızda ortada<br />

büyük bir zihniyet çelişkisi olduğunu görüyoruz.<br />

Batı’da yöneticiler kuralları can güvenliğini sağlamak için koyuyor.<br />

Sıkı bir denetim mekanizması oluşturuyor.<br />

Sürücüler hangi saat, hangi cadde olduğu fark etmeksizin denetim<br />

altında olduklarını biliyorlar.<br />

Bizim yolda ise denetimlerin nerede yapıldığını zaten herkes<br />

bildiği için denetim noktalarından sonra gaza basmaya devam<br />

ediliyor.<br />

Yani bizim ülkemizde konulan kurallar maalesef ki yeterli olmuyor.<br />

Bununla birlikte sürücüler de bu sisteme adapte oluyor.<br />

Maksat can güvenliği değil de, ceza yememek olduğu için de<br />

başımız belalardan kurtulmuyor.<br />

H H H<br />

O yüzden trafik ile ilgili ülkemizde bir reform gerekli.<br />

Bunu yapan pek çok ülke var.<br />

Sıkı trafik denetimi ve kanun gibi trafik kuralları ile bu işi<br />

çözmüşler.<br />

Ve artık tam güvenli bir trafik için kafa patlatıyorlar.<br />

H H H<br />

Lafın kısası…<br />

Evet, Eskişehir’e bir çevreyolu şart ama…<br />

Bizler için de bir zihniyet değişimi de bir o kadar gerekli.<br />

Trafiğe çıktığımızda ilk amaç cezadan kaçmak yerine, kurallara<br />

uygun olarak araç kullanmak olduğu gün pek çok şeyi de aşacağız.<br />

Çevreyolumuz olmasa bile kimse aşırı hızdan bariyerlere toslamayacak.<br />

Hiç kimse araçların altında kalıp canından olmayacak.<br />

Hiçbir sokak canlısı hız tutkunlarının kurbanı olmayacak.<br />

Ve en önemlisi…<br />

Herkes güvenli bir trafik içinde gönül rahatlığı ile gideceği<br />

yere sapasağlam varacak.<br />

Ama bunu nasıl başarırız, nasıl yaparız, işte o çok büyük bir<br />

muamma…


Büyükşehir<br />

Belediyesi<br />

Senfoni<br />

Orkestrası<br />

18. yılına girdi<br />

Senfoni’den sezona<br />

muhteşem bir merhaba<br />

2001 yılında Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Yılmaz Büyükerşen’in girişimiyle kurulan<br />

ve 17 yıldır birbirinden önemli sanatçıları<br />

ağırlayan Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası,<br />

yeni sezona muhteşem bir konser ile<br />

merhaba dedi. Yeni sezonun ilk konserinde<br />

dünyada dokunulmadan çalınan tek çalgı olan<br />

tereminin dünyaca ünlü virtüözü Hollandalı<br />

Thorwald Jorgensen Eskişehirlilere unutulmaz<br />

bir gece yaşattı. Öte yandan Eskişehirli sanatseverlerin<br />

karşısına çıkan dünyaca ünlü Cumhurbaşkanlığı<br />

Senfoni Orkestrası solisti Gülsin<br />

Onay’da unutulmaz bir gece yaşattı.<br />

10<br />

Eskişehir’in kültür ve sanat hayatına<br />

büyük katkı sunan Büyükşehir Belediyesi<br />

Senfoni Orkestrası 18. sezonuna<br />

Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi’ndeki<br />

muhteşem konser ile merhaba<br />

dedi. Orkestra Şefliğini Ender Sakpınar’ın<br />

yaptığı konserde konuk solist teremin<br />

virtüözü Thorwald Jorgensen<br />

katıldı. Ses dalgaları sayesinde dokunulmadan<br />

çalınan tek çalgı olan teremin<br />

ile muhteşem bir performans<br />

sergileyen Jorgensen’i Eskişehirli sanatseverler<br />

ayakta alkışladı.<br />

Senfoni Orkestrası Sanat Danışmanı ve<br />

Orkestra Şefi Ender Sakpınar yaptığı<br />

konuşmada yeni sezonda da birbirinden<br />

özel konserlere imza atacaklarını<br />

belirterek “Sanata ve sanatçıya büyük<br />

kıymet veren bir belediye başkanına<br />

sahip olduğumuz için şehir olarak çok<br />

şanslıyız. Kendisi yurt dışı programı olduğu<br />

için bugün aramızda değil ancak<br />

ben sizin huzurunuzda kendisine Eskişehir’e<br />

böyle bir orkestra kazandırdığı<br />

için yürekten teşekkür ediyorum.<br />

2001 yılında 24 kişiyle başlayan yolculukta<br />

bugün her hafta dolu salonlarda<br />

çok özel konserlere imza<br />

atıyoruz. Bizim emeklerimiz kadar Eskişehirli<br />

sanatseverlerin salonları hınca<br />

hınç doldurması ve alkışlarıyla bizleri<br />

onore etmesi bu işi çok daha anlamlı<br />

kılıyor. Bu sezonda da birbirinden değerli<br />

konuk solistler ile karşınıza çıkacağız”<br />

dedi.<br />

DÜNYACA ÜNLÜ PİYANİST<br />

GÜLSİN ONAY<br />

ESKİŞEHİRLİLERİ BÜYÜLEDİ<br />

Senfonin muhteşem açılışın ardından<br />

devam eden konserlerde Dünyaca ünlü<br />

piyano virtüözü, UNICEF İyi Niyet Elçisi<br />

ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası<br />

solisti Gülsin Onay, Eskişehir’de<br />

Şef Patrick Souıllot yönetimindeki Büyükşehir<br />

Belediyesi Senfoni Orkestrası<br />

ile verdiği konserde, klasik müzikseverlere<br />

güzel bir akşam yaşattı.<br />

‘Harika Çocuk’ olarak başladığı müzik<br />

yaşamını dünyanın önemli orkestraları<br />

ve şefleriyle çalışmalar yaparak sürdüren<br />

piyano virtüözü Gülsin Onay, güzel<br />

bir sonbahar akşamında Eskişehirli klasik<br />

müzikseverleri Kuzey Denizi ülkeleri<br />

bestecilerinin eserleriyle müziğe<br />

doyurdu.<br />

Uluslararası alanda istisnai bir Chopin<br />

icracısı olarak kabul edilen Devlet Sanatçısı<br />

Gülsin Onay, Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Kültür ve Sanat<br />

Sarayı’nda Şef Patrick Souıllot yönetimindeki<br />

Büyükşehir Belediyesi Senfoni<br />

Orkestrası ile konser verdi. Uluslararası<br />

müzik kariyeri Arjantin’den Japonya’ya<br />

uzanan bir coğrafyada, 64 ülkeyi kapsayan<br />

Onay konserinde Norveçli besteci<br />

Edvard Grieg’in: Piyano<br />

Konçertosu.la minör ve İsveçli besteci<br />

Wilhelm Stenhammar’in Senfoni No.1<br />

adlı eserlerini seslendirdi.<br />

Paris Konservatuvarı yüksek bölümünden<br />

16 yaşında, “Premier Prix du-<br />

Piano” kazanarak mezun olan ve<br />

Marguerite Long–JacquesThibaud<br />

(Paris) ve Ferrucio Busoni (Bolzano) de<br />

dahil olmak üzere başlıca uluslararası<br />

yarışmalarda ödüller kazanan Gülsin<br />

Onay’ın sihirli parmaklarıyla verdiği<br />

konseri izleyenler sanatçıyı dakikalarca<br />

alkışladılar. Konser sonrası albümlerini<br />

imzalayan Gülsin Onay, hayranlarıyla<br />

fotoğraf çektirdi.<br />

BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR<br />

Eskişehir’de 2002 yılından bu yana<br />

kültür ve sanat hayatının en önemli<br />

unsurlarından biri olan Büyükşehir Belediyesi<br />

Senfoni Orkestrası her hafta<br />

gerçekleştirdiği konserlerine sezon boyunca<br />

devam edecek. Konser salonunu<br />

günler öncesinden dolduran Eskişehirli<br />

sanatseverler de konserlere gösterdikleri<br />

ilgi ile bir kez daha Eskişehir’in<br />

sanat kenti olduğunu ispat ediyor.


Büyükşehir Belediyesi kadınlar için hazırladığı projelerle dikkat çekiyor<br />

Eskişehirli kadınların farkı!<br />

Sosyal<br />

projeleri<br />

ile toplumun<br />

pek çok<br />

kesiminin takdirini<br />

kazanan<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi, çocuklar<br />

ve kadınlar<br />

için özel<br />

çalışmalar yürütmeye<br />

devam ediyor.<br />

Özellikle kadınlar<br />

için fark<br />

yaratan projelere<br />

imza atan<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi,<br />

gerek eğitimleri,<br />

gerekse<br />

açtığı kursları<br />

ile Eskişehirli<br />

kadınların<br />

farklı olduğunu<br />

gösteriyor.<br />

Büyükşehir<br />

Belediyesi,<br />

özellikle toplumsal<br />

cinsiyet<br />

eşitliği üzerinde<br />

sıkça durarak<br />

kadınların toplum<br />

içinde<br />

kendilerini<br />

daha iyi ifade<br />

etmelerinin<br />

önünü açıyor.<br />

Eskişehirli kadınların cinsiyet ayrımından<br />

uzak yaşamalarını sağlamak amacıyla,<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

hazırlanan sosyal projeler sadece Eskişehir’de<br />

değil, ülkenin dört bir tarafında<br />

dikkat çekiyor.<br />

ESKİŞEHİRLİ KADINLAR ARABA BA-<br />

KIMINI ÖĞRENİYOR<br />

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Sosyal<br />

Hizmetler Dairesi Başkanlığı’na bağlı<br />

Eşitlik Birimi tarafından toplumsal cinsiyet<br />

temelinde eşitlik sağlamak amacıyla<br />

kadınlara özel olarak düzenlenen<br />

Araba Bakım Kursu’nda eğitimler başladı.<br />

Toplumsal cinsiyet temelinde eşitlik<br />

sağlamak amacıyla gerçekleştirdiği<br />

önemli çalışmalarla adından söz ettiren<br />

Büyükşehir Belediyesi Eşitlik Birimi’nin<br />

kadınlara özel düzenlediği Araba Bakım<br />

Kursu’nda eğitimler başladı. Kadınların<br />

günlük yaşam becerilerini güçlendirmelerini<br />

sağlama amacıyla Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Meslek Edindirme<br />

ve Eğitim Merkezi’nde düzenlenen eğitimlerde<br />

kadınlar motor bakımı, lastik<br />

değişimi, silecek, yağ ve far bakımı konularında<br />

bilgilendirilecekler. Araba<br />

Bakım Kursu sayesinde kadınların arabaları<br />

daha yakından tanıyacağını ifade<br />

eden Büyükşehir Belediyesi yetkilileri,<br />

verilen teorik bilgiler ışığında tüm eğitimlerin<br />

uygulamalı olarak yapılacağını<br />

belirttiler.<br />

Ücretsiz olarak düzenlenen Araba<br />

Bakım Kursu eğitimlerinin arasındaki 4<br />

haftalık dönemde tamamlandığını bildiren<br />

yetkililer, kadınları güçlendirecek<br />

eğitimlerin düzenlenmeye devam edileceğini<br />

ifade ettiler.<br />

TAMİR KURSU DA VAR<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından kadınların<br />

günlük yaşam ve el becerilerini<br />

güçlendirmelerini sağlamak amacıyla<br />

sürdürülen “Kadınlara Tamir Kursu” yeni<br />

dönem eğitimleri Büyükşehir Belediyesi<br />

Meslek Edindirme ve Eğitim Merkezi’nde<br />

devam ediyor.<br />

Yaklaşık 20 kadın dört hafta sürecek<br />

uygulamalı eğitimlerle kendilerini bu<br />

alanda güçlendirecekler. Büyükşehir<br />

Belediyesi Meslek Edindirme ve Eğitim<br />

Merkezi’nde düzenlenen kursta kadınlara,<br />

lamba ve sigorta tamiri, avize<br />

takma, sehpa tamiri ve montajı, çerçeve<br />

takma ve musluk tamiri gibi eğitimler<br />

verilecek.<br />

Kadınlara yönelik günlük yaşam becerilerini<br />

güçlendirme alanında verilen<br />

tamir kursunun yanı sıra kadınlar için<br />

Yaratıcı Yazma Atölyeleri de ESMEK<br />

bünyesinde devam edecek.<br />

Kadınları kursun ilk gününde ziyaret<br />

eden Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler<br />

Dairesi Başkanı Hale Kargın Kaynak,<br />

“Kadınları her alanda güçlendirmek<br />

için çalışmalarına devam eden Eşitlik<br />

Birimimizin faaliyetlerinden<br />

bir tanesi de Evde Tamir<br />

Kursu. Ev işlerinde erkeklerden<br />

destek isteyen ve bunu<br />

beklemek zorunda kalan kadınlar<br />

evde tamir işlerini kendilerinin<br />

de yapabileceğini<br />

belirterek Büyükşehir Belediyemizden<br />

eğitim desteği istediler.<br />

Ücretsiz olarak<br />

verdiğimiz bu kurs ile kadınların<br />

bilgi-beceri düzeylerini arttırmak<br />

suretiyle kendilerini<br />

güçlendirme hizmeti vermekteyiz.<br />

Bu yıl 5’incisini düzenlediğimiz<br />

tamir kursumuza ilgi<br />

gösteren kadınlarımıza teşekkür<br />

ediyor, kendilerine çalışmalarında<br />

başarılar diliyorum”<br />

şeklinde konuştu.<br />

BİR TARAFTAN DA EĞİTİM-<br />

LER SÜRÜYOR<br />

Kadınlara yönelik çeşitli eğitim programlarına<br />

da devam eden Büyükşehir<br />

Belediyesi, özellikle aile eğitimleri konusunda<br />

kadınları bilgilendiriyor. Son<br />

olarak Aile Eğitimi Semineri kapsamında<br />

kadınlara, aile eğitimi ve iletişimi,<br />

evlilik ve aile hayatı, okul ve aile, aile<br />

yaşam becerileri gibi başlıklar altında<br />

toplanan konular anlatıldı. Aile içi iletişim,<br />

doğru iletişim ve sözlü iletişimin<br />

yolları hakkında bilgi alan kadınlar aile<br />

içinde iletişim engelleri ve çözüm yollarını<br />

da öğrendi. Soru-cevap şeklinde<br />

gerçekleştirilen seminerde beden dilinin<br />

ve ‘ben’ dilinin önemine de dikkat<br />

çekildi.<br />

Büyükşehir Belediyesi yetkilileri, aile<br />

eğitiminin evlenmek isteyen çiftlere de<br />

verilmesi konusunda çalışmalarının<br />

başladığını ve aile içinde yaşanan iletişim<br />

problemlerinin daha evlenmeden<br />

önüne geçmek istediklerini belirttiler.<br />

11


ONLAR:<br />

HEM öğretmen<br />

Atayıldız<br />

Anaokulu sahibi<br />

4 kadın girişimci<br />

Onları gelin tanıyalım:<br />

Çocuk…<br />

Böyle anlattım.<br />

Satır aralarında vermeye<br />

çalıştım kalemim yettiğince…<br />

Atayıldız Anaokulu sahibi<br />

4 kadın girişimci ile röportaj<br />

yapmadan önce döküldü<br />

satırlarıma…<br />

O kadar önemli ve değerli<br />

bir iş yapıyorlar ki…<br />

En başta kadın olarak bu<br />

işe cesaret etmeleri takdiri<br />

şayan…<br />

Sonra okulda önce öğretmen<br />

sonra anneler…<br />

Kendi çocukları da aynı<br />

okul da eğitim görüyor<br />

çünkü…<br />

Bildiğiniz aile ortamı var…<br />

Gelin, görümce bu işe birlikte<br />

girmişler mesela…<br />

Seda ve Sedef Soysal’dan<br />

bahsediyorum.<br />

Dinlerken keyif aldım, gururlandım,<br />

takdir ettim.<br />

Yapılan işin büyüklüğü, niteliği<br />

önemli değil…<br />

Toplumsal fayda için uğraşmak,<br />

yaratıcı bir şeyler<br />

yapmak ve kadın olarak<br />

fark yaratmak yeterli…<br />

Hemen konuk ediyorum<br />

ve sizinle de tanıştırıyorum<br />

bu başarılı kadınlarımızı,<br />

annelerimizi,<br />

öğretmenlerimizi…<br />

Seda Soysal, Sedef Soysal,<br />

Zeren Şenyaşar,<br />

Emine Turan…<br />

Gelin hepsini yakından tanıyalım.<br />

12<br />

Mesela yaşam “oyun”<br />

olsa…<br />

Beton binalar değil, yemyeşil<br />

oyun parkları süslese<br />

bütün kenti…<br />

Yüksek katlı görkemli binaların<br />

yerine gökyüzüne havalanan<br />

bir uçurtma ne çok<br />

yakışırdı bu şehre…<br />

Kim bilir belki uzaya da götürür,<br />

yıldızlarla sohbet<br />

etme imkanımız olurdu.<br />

Hayal değil mi işte?<br />

Gerçek gibi güzel…<br />

Gerçek gibi yakın…<br />

Mesela koşsak, koşsak,<br />

koşsak…<br />

Nereye koştuğumuz, niçin<br />

anne<br />

de girişimci<br />

KADINLAR<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

koştuğumuz önemli değil…<br />

Canım öyle istiyorsa<br />

elimde uçurtmamla gökyüzüne<br />

de koşarım…<br />

Denizin üzerinde sonsuzluğa<br />

da…<br />

Kime ne?<br />

Özgürlüğü sokaklar da arayan<br />

budala büyüklerden<br />

daha özgürümdür belki…<br />

Mesela bir ağacın altına<br />

otursam, denize karşı…<br />

Elim, yüzüm toprak rengi…<br />

Ayağımda yırtık pabuçlar…<br />

Konuşsam, dertleşsem<br />

avucumun içindeki boynu<br />

bükük çiçekle…<br />

Yanımdan geçenler acınası<br />

bir ifadeyle<br />

kafamı okşayıp<br />

‘Çocuk’ işte<br />

deseler…<br />

Sadece<br />

gülsem…<br />

Mesela<br />

masal gibi<br />

yaşasak…<br />

Ben bir<br />

kahraman<br />

olsam…<br />

Elimde kılıcımla,<br />

dünyayı<br />

dize<br />

getiren bir<br />

kahraman…<br />

Kötülüklere<br />

karşı<br />

savaşan,<br />

dokunduğuna<br />

iyilik<br />

aşılayan o<br />

“kahraman…”<br />

Tuhaf…<br />

Hayalle gerçek birbirine<br />

karışıyor bazen…<br />

Suratıma garip bakıyorlar…<br />

O zaman uyanıyorum.<br />

Mesela büyükler biz çocuklara<br />

saygı gösterse…<br />

Hayatı doğru anlayan,<br />

doğru yaşayan bizken…<br />

Özgürlüğü çalan, hayatları<br />

egoları uğruna hoyratça<br />

yok eden kendileriyken…<br />

Neyse, boşver…<br />

Savaşı, savaşmayı da büyüklerden<br />

öğrenmedik mi?<br />

Sonra bize oyuncak tabancaları<br />

yasakladılar…<br />

Mesela zamanın kendisi<br />

olsak…<br />

Geçmiş, gelecek telaşı<br />

değil de şimdinin koşturmacası…<br />

Başımı göğe kaldırsam,<br />

meydan okusam düzene…<br />

Mesela karanlık olsa, kollarım<br />

başımın altında yıldızlara<br />

baksam…<br />

Herkes gecenin derinliğinde<br />

yumarken gözlerini...<br />

Ben yüksek sesle şarkı<br />

söylesem...<br />

Sonra yıldızlar uyansa,<br />

eşlik etseler ince sesime...<br />

Dans etsek...<br />

Ay dahil olsa gecemize...<br />

Değiştirsek, sevgi saçsak,<br />

ışık olsak...<br />

Yıldızların parlaklığı büyüklerin<br />

gözünü alsa, açsalar<br />

gözlerini...<br />

Uyansalar...<br />

Yepyeni bir dünya doğsa,<br />

biz çocukların yönettiği...<br />

Yıldızların dans ettiği...<br />

Çiçeklerin gülümsediği…


Sizi tanıyalım mı?<br />

Seda Soysal: 1989 Eskişehir doğumluyum.<br />

Anadolu Üniversitesi Okul öncesi öğretmenliği<br />

lisans mezunuyum. Mesleğime ilk olarak<br />

Kırka Şehit Halil Kara Çok programlı lisesinde<br />

branş derslerine girerek başladım. Mesleğimde<br />

10’uncu yılım. Daha önce ücretli öğretmenlik,<br />

özel kurumlarda öğretmenlik ve<br />

idarecilik vazifelerinde bulundum. Evliyim ve<br />

3,5 yaşında bir çocuğum var.<br />

Emine Turan: Merhabalar. Ben 1992 Eskişehir<br />

doğumluyum. Atatürk Üniversitesi ‘Çocuk<br />

gelişimi’ bölümü mezunuyum. Mesleğimde<br />

5’inci yılımı doldurdum. Mezun olduğumdan<br />

itibaren mesleğimi severek yapıyorum. Her<br />

alanda gelişim gösteren, sürekli büyüyen bir<br />

bölüm olan okul öncesi benimde kendimi sürekli<br />

yenilememi sağlıyor. Ve bu genç yaşımda<br />

4 kadın girişimci olarak anılan bir kuruluşun<br />

üyesi, kendi okulumun sahibiyim.<br />

Zeren Şenyaşar: Astsubay baba ve ev hanımı<br />

bir annenin ilk çocuğu olarak Burdur’da<br />

dünyaya geldim. İlk, orta ve lise dönemini<br />

doğduğum şehirde geçirdim. Burdur’da o dönemde<br />

dershane azlığından dolayı Eskişehir’de<br />

bir dershaneye yazıldım. Bu yıllarda<br />

içimde hep bir öğretmen olma hayali oluşmuştu.<br />

Aynı zamanda Güzel Sanatlara karşı da<br />

ilgim vardı. Üniversite sınavında Dumlupınar<br />

Üniversitesi Güzel Sanatlar Seramik bölümünü<br />

kazandım. Üniversite sınavında ise<br />

mezun olduğum bölüm ile ilgili kısa süre çalıştım.<br />

Dönemde ise ortaya çıkan ekonomik kriz<br />

nedeniyle bölümümden ayrılmak zorunda kaldım.<br />

Hayat beni çok istediğim işlerle çalışmadan<br />

başka sektörlere itti. Yaklaşık 10 yıl özel<br />

bir sektörde muhasebeci olarak çalışmak zorunda<br />

kaldım. Bu dönemde evlendim ve bir kız<br />

bir erkek çocuğu dünyaya getirdim. Küçük<br />

kızım 4 yaşına kadar büyüttükten sonra hayalim<br />

olan işlere hem de kendi işyerim olarak<br />

açma fırsatım oldu. Diğer bayan ortaklarımla<br />

beraber Atayıldız Anaokulunda Seramik ve<br />

Mutfak Atölyesi branş derslerine ve sınıfa giriyorum.<br />

Hayalim olan hem öğretmenlik hem<br />

güzel sanatları bir araya getirmenin keyfini<br />

yaşıyorum. Minik ellerle yapacağımız çalışmalar<br />

için heyecanlanıyorum.<br />

Sedef Soysal: Merhabalar. 1993 yılı Eskişehir<br />

doğumluyum. Atatürk Üniversite Çocuk<br />

gelişimi mezunuyum. Bu sene mesleğimin 4.<br />

Yılını kendi okulumda çalışıyorum. Ailemle yaşıyorum.<br />

Hayata her zaman olumlu bakıyorum,<br />

neşeli bir insanım. Alanımda kendimi<br />

geliştirmek benim için çok önemli. Böylece sınıfımda<br />

çocuklarımın her ihtiyacına cevap verebiliyorum.<br />

Burayı kurma amacınız nedir? Nasıl fikir<br />

gelişti?<br />

Seda Soysal: Ata yıldız Anaokulu olarak kuruluş<br />

amacımız çocuklarımıza olması gerektiği<br />

bir eğitim olanağı sunmak, her çocuğu kazanmak<br />

ve çocuklarımızın alanları keşfederek onları<br />

yönlendirmek. Eskişehir’de çok isimli<br />

okullarda da çalıştım ama çoğunda vitrin güzeldi<br />

içerisi ise tahmin edemeyeceğiniz kadar<br />

kötü durumdaydı. Bunlar bir okul öncesi kurumda<br />

asla olmaması gerekenlerdi ve biz o olması<br />

gereken şartlarda olan okulu açtık. Okul<br />

açmak her zaman hayalimdi. Bölümümü bitirdiğimden<br />

beri çok istediğim bir durumdu okul<br />

sahibi olmak. Ailemizde çoğu kişi okul öncesi<br />

mezunu aslında… Birlikte çalıştığımız kurumlarda<br />

oldu. Açıkçası okul açmak çok ani oldu.<br />

Fikir her zaman vardı, çalışma azmi her zaman<br />

vardı ama bu ateşi körükleyen her zaman yanımızda<br />

olan ve bize destek veren avukatımız,<br />

arkadaşımız, dayı öğretmenimiz Hüseyin<br />

Akçar oldu.<br />

Emine Turan: En önce bana bu mesleği sevdiren<br />

öğretmenim aynı zamanda şu an yengem<br />

olan Seda Soysal’a teşekkür ediyorum.<br />

Lise döneminde kendisiyle tanıştım ve bakış<br />

açımı çok farklılaştırdı. Eğitimimi üniversite ile<br />

tamamlamamı destekledi. Hayatımızda zaman<br />

zaman hep “keşke bizimde okulumuz olsa”<br />

fikri bu sene gerçekleşti. Harika ortaklarla birlikte<br />

çalışıyorum. Bu kadar güzel olacağını<br />

tahmin bile edemezdim.<br />

Sedef Soysal: Bizim okulumuzun en önemli<br />

özelliği hepimizin aile olması aslında. Seda<br />

Soysal benim yengem oluyor. Emine Turan<br />

kuzenim, Zeren Şenyaşar ablamdır. 4 kadın girişimciyi<br />

güçlü tutan bu sanırım. Bir araya gelerek<br />

okulumuzu açmamızın temelinde<br />

hayallerimiz vardı tabii de. Uzun yıllar okuyup<br />

mezun olduğumuz bölümümüz, elimize aldığımız<br />

bir mesleğimiz var ve ben şimdi bunları<br />

kendi okulumda yapıyorum. Bu çok gurur verici.<br />

Eskişehir’de çok ilgi çektik ve çok konuşulduk.<br />

4 kadın girişimci olarak, umarım<br />

bundan sonra da tamamen eğitim kalitemiz<br />

ile konuşulan bir kurum oluruz.<br />

Başka kurumda çalışan 4 öğretmendiniz, istifa<br />

ederek burayı açtınız. Biraz bahseder misiniz?<br />

Seda Soysal: Birkaçımız çalıştığı kurumdan<br />

ayrıldık. Aslında karşımıza hayatımızın fırsatı<br />

çıkmıştı. Bunu değerlendirmek, hayatımızı bu<br />

yönde devam etmek istiyorduk. 4 kadın girişimci<br />

olarak da bunu başardığımızı düşünüyorum.<br />

4 kadın bu yola girmeye nasıl cesaret ettiniz?<br />

Seda Soysal: “4 kadın” söylerken bile kulağa<br />

güçlü geliyor. Eskişehir, 4 kadın girişimcinin<br />

ve 2 annenin de işin içinde olduğu bu kurumu<br />

çok sevdi ve inandı. Kadınlar organize etme,<br />

sevme, düzenleme, yapıcı olma, destek olma<br />

gibi birçok konularda çok başarılıdır. Alanımızda<br />

hepimiz ayrı ayrı deneyimli ve üniversite<br />

mezunuyuz. Her zaman yaptığımız ve iyi<br />

olduğumuz bu işi bu sefer kendi okulumuzda<br />

yapıyoruz. Yılların tecrübesiyle işin içinde<br />

olan insanlarız. Alanımız da ve çevremiz de<br />

tanınan yapılardayız. Bu yüzden cesaret<br />

etmek hiç zor olmadı.<br />

Kaç öğrenciniz var?<br />

Sedef Soysal: Okul kapasitemiz 64. Şu an<br />

52 öğrencimiz var. Sürekli yeni kayıtlar için<br />

talep alıyoruz. Bazen seçici davranmamız gerekebiliyor.<br />

Öncelikle prensipleri olan bir okuluz.<br />

Ticari amaç güderek çocukların<br />

eğitimlerini aksatacak bir ortama kurum olarak<br />

sıcak bakmıyoruz.<br />

Çocuklarımız aslında o kadar ön görülü<br />

ve yaratıcılar ki… Minik çocuklarımızın<br />

sizlerden ilginç talepleri var mı?<br />

Zeren Şenyaşar: Olmaz mı hiç? Asla bitmek<br />

tükenmeyen hayal güçleri var, kalpleri çok<br />

güzel, zihinleri hep açık… Sınıf ortamında her<br />

ne kadar öğretmen otorite gibi görünse de<br />

çocuk odaklı çalışıyoruz. Çocuklar etkinlikleri,<br />

materyalleri tanıdıkça sürekli olarak fikirler<br />

üretmeye başlıyorlar. Bir gün birkaç malzemeyle<br />

gelip uzaya gidecek bir araç tasarlayalım<br />

derler. Bir gün ağaç sulama makinesi<br />

yapalım mı derler. Ve işte o anları çok iyi de-<br />

13


ğerlendirmek gerekir. Bize böyle gelen öğrencimize<br />

mutlaka üretmeye teşvik etmeliyiz ve<br />

bununla da kalmayıp diğer çocuklarımızı da<br />

dahil ederek projeleri desteklemeliyiz.<br />

Sizleri şaşırtıyorlar değil mi?<br />

Emine Turan: Tabi ki oluyor… Her gün yepyeni<br />

bir güne uyanıyorlar ve yeni heyecanlar<br />

yaşıyorlar. Okulda yaratıcılıklarını ve üreticiliklerini<br />

destekleyen birçok ortam var, malzemeler<br />

dolapların arkasında<br />

saklı değildir mesela… İsteyen<br />

istediği ürünle çalışabilir.<br />

Özgün ürünler<br />

ortaya çıkartabilir. Bazen<br />

bizden yardım isterler,<br />

bazen suyun içine pul<br />

biber katıp okula deney<br />

yaptım diyerek gelirler ve<br />

her zaman mutlu karşılanırlar,<br />

yaptıkları beğenilir<br />

ve desteklenir. Gün içinde<br />

mutlaka duydukları sorular<br />

vardır; Örneğin: Bununla<br />

başka ne<br />

üretebiliriz? Ne hissediyorsunuz?<br />

Neler katabiliriz<br />

gibi açık uçlu sorular,<br />

sınırsız ve bağımsız cevapları<br />

vardır ve gün gün<br />

farklı bakış açısıyla cevap<br />

verirler.<br />

Psikologlar çocukların<br />

hep anda olduğunu ve<br />

doğru psikolojide olduğunu<br />

söylüyor. Onları<br />

izliyor musunuz? Davranışları<br />

nasıl? Onlardan öğrendikleriniz<br />

oluyor mu?<br />

Sedef Soysal: Bunu hangi psikoloğun söylediğini<br />

bilmiyorum ama ben katılmıyorum. Evet,<br />

çocuklar anı yaşar ama aynı zaman da yaşantılarını<br />

katarak bir diğer oluşuma geçerler.<br />

Atayıldız anaokulunda biz her ay ailelerimize<br />

bültenler gönderiyoruz. Bu bültenler sınıf içi<br />

yapılan tüm etkinliklerde neler yapıldığını, İngilizce<br />

bültenleri, bir aylık İngilizce ders programını<br />

ve konularını içerir. Bunları eve<br />

göndermemizin sebebi çocukların yaşantılarını<br />

evlerde aile ile paylaşsın ve anlatsın. Ailenin<br />

de çocuğumuzun anlattıkları hakkında<br />

fikir sahibi olmasını ve sohbete katılmasını<br />

içerir. Her çocuğun karakteri farklıdır, gelişimi<br />

farklı seyir eder. Bu yüzden tabii çocuklarımızı<br />

izliyor, raporlar tutuyoruz. Davranışları dönem<br />

dönem değişiyor aslında 1 ay bile çok fark<br />

edebiliyor. Birde sendromlarımız devreye giriyor,<br />

davranış değişikliklerine sebep olabiliyor.<br />

Tuttuğumuz raporlar ve anekdotlar bizleri<br />

yönlendiriyor.<br />

Emine Turan: Evet aslında çocuklardan biz de<br />

çok şeyler öğreniyoruz. Öncelikle sürekli kendimizi<br />

geliştirmek durumundayız, inanılmaz<br />

sorularla karşımıza gelebiliyorlar ve cevap istiyorlar.<br />

Öğretmenler, anneler, babalar sanırım<br />

çocukların kahramanı her şeyi bilmemiz gerekiyor.<br />

Çocuklarınız burada okuyor ayrıca… Hem<br />

anne hem öğretmen olmak nasıl? Önce<br />

anne sonra öğretmen mi oluyorsunuz?<br />

Dengeyi nasıl kuruyorsunuz?<br />

Seda Soysal: Aramızda Zeren öğretmenimizin<br />

ve benim çocuğumuz var. Belis benim<br />

kızım. Geçen sene de Belis benimle birlikte<br />

okula gidiyordu açıkçası ilk başta korkmuştum<br />

nasıl tepki verecek diye düşünmüştüm ama<br />

kızımla biz çok güzel bir geçiş sağladık ne ben<br />

ne de kızım hiç zorlanmadı. Ben okulda öğretmenim,<br />

evde anneyim Belis de hep böyle biliyor.<br />

Arada okulda anne diyor sonra “ay öğretmenim”<br />

diye düzeltiyor. Bu sene benimle aynı<br />

sınıfta değil ve alışkın olduğu bir okul ortamında<br />

o yüzden hiç zorluk çekmiyoruz.<br />

Hem ev de hem okul da çocukla uğraşmak<br />

yormuyor mu?<br />

Seda Soysal: Tamamen alıştım sanırım hiçbir<br />

zorluk yaşamıyorum. Hayatım ev ve iş olarak<br />

çocuklar üzerine kurulu<br />

ve bu benim tercihim.<br />

Evde anneyim, okulda<br />

öğretmenim. İkisi de birbirinin<br />

içinde olgular<br />

bana göre yeri geliyor<br />

evde öğretmen oluyorsunuz,<br />

yeri gelince okulda<br />

da anne oluyorsunuz.<br />

İyi ve sağlıklı çocuk<br />

yetiştirmenin ince<br />

noktalarından bahseder<br />

misiniz? Çocuklarla<br />

iyi iletişim nasıl<br />

kurulur?<br />

Seda Soysal: Tamamen<br />

göreceli bir soru aslında…<br />

Herkesin doğrusu, yanlışı<br />

vardır ve hayatını buna<br />

göre şekillendiriyor. Bana<br />

göre iyi ve sağlıklı çocuk<br />

mutluluk içerir. Bir çocuk<br />

mutluysa ve güvendeyse<br />

kendini açar diye düşünüyorum.<br />

Aslında bu her<br />

yaş için geçerlidir. Çocuklarımızı<br />

özgür yetiştirmeliyiz.<br />

Kararlarına saygı duymalı, anlayışlı<br />

olmalıyız. Tüm ipleri çocuklarımıza verelim demiyorum<br />

ama doğru kararları almasını, bireysel<br />

başarılar sağlamasını desteklemeliyiz. Ben<br />

bütün velilerime şunu söylüyorum; çocuklarınızı<br />

mutlaka dinleyin vakit ayırın ve anlattıklarından<br />

bir şeyler yakalayın. Sorular sorun<br />

asla duymamazlıktan gelmeyin. Velilerimin<br />

hiçbirisi beni çocuğum bugün nasıl makas<br />

tuttu, Türkçe dil etkinliğinde katılımımız nasıldı<br />

vs. diye sormak için aramaz. Sordukları<br />

soru çocuğum nasıl iyi mi olur çünkü okulda<br />

da önemli olan öncelikle iyi ve güvende olmaları.<br />

Bu şartları sağlayamazsak zaten eğitim<br />

gerçekleştiremeyiz.<br />

Emine Turan<br />

Seda Soysal<br />

Zeren Şenyaşar<br />

Sedef Soysal<br />

14


Kaliteyi Ucuza<br />

Almanın Keyfini<br />

İle Yaşayın...<br />

ZARİF ŞIK<br />

ve EKONOMİK<br />

AZİZ MOBİLYA<br />

BAYİİ<br />

Yunusemre Cd. No: 82/B<br />

Odunpazarı / ESKİŞEHİR<br />

Tel : 0.222.233 31 18 - 231 05 01<br />

15


“Arabanıza verdiğiniz değeri<br />

kendinize de verin”<br />

Eskişehir Devlet Hastanesi Üroloji Uzmanı Op. Dr. Coşkun Kaya, erkeklerde<br />

prostat, kadınlarda da idrar kaçırma sorunlarını ESGÜNDEM’e anlattı. Kaya’nın<br />

her iki sıkıntının da yaşanmamasına yönelik tek ve en önemli uyarısı<br />

2 yılda bir düzenli yaptırılacak kontroller...<br />

Tıp alanı öyle hızlı ilerliyor<br />

ki…<br />

Her hastalığın, her sorunun,<br />

her derdin bir devası<br />

var.<br />

Ama bir şartla!<br />

Erken tanı!<br />

Üroloji Uzmanı Op. Dr. Coşkun<br />

Kaya ile son yıllarda<br />

iyice yaygınlaşan ve erkeklerin<br />

kabusu haline dönüşen<br />

prostat ve prostat<br />

kanseri üzerine keyifli bir<br />

sohbet gerçekleştirdik.<br />

Bütün hastalıklar da olduğu<br />

gibi prostat konusunda da<br />

erken tanının öneminden<br />

bahseden Kaya, “Arabanıza<br />

verdiğiniz değeri kendinize<br />

verin, 2 yıl da bir kontrollerinizi<br />

yaptırın” dedi.<br />

Öte yandan Kaya, kadınların<br />

da en büyük sorunlarından<br />

biri haline gelen idrar<br />

kaçırmanın da tedavisinin<br />

mümkün olduğunu söyledi.<br />

İşte ayrıntılar…<br />

Keyifli okumalar dileriz.<br />

Coşkun Bey ilk olarak sizi<br />

tanıyalım mı?<br />

1984 yılı Ankara doğumluyum. 2008<br />

yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

bitirdikten sonra 2014 yılında Eskişehir<br />

Osmangazi Üniversitesi Tıp<br />

Fakültesi Üroloji ABD’nden Üroloji uzmanlığını<br />

tamamladım. Yurt içi ve dışı<br />

birçok bilimsel çalışmam olup bu çalışmalarım<br />

hala devam etmektedir. 2014<br />

yılından beri de Eskişehir Devlet Hastanesi'nde<br />

Üroloji uzmanı olarak hizmet<br />

vermekteyim.<br />

Tıp mesleğini seçme nedeniniz<br />

nedir? Neden Üroloji?<br />

Ailemde ve çevremde hiç doktor yoktu.<br />

Aslında babamın çalıştığı fabrikada çok<br />

mühendis vardı, mühendis olmak istiyordum.<br />

ÖSS sonrası ise çevremin baskısı<br />

ile 'zorla' tıp fakültesini yazdım.<br />

Öğrencilik yıllarımda ise gün geçtikçe<br />

doktorluğa çok ısındım ve iyi ki de tıp<br />

fakültesini yazmışım dedim. Eğitimimiz<br />

sırasında ise özellikle kapalı yapılan<br />

ürolojik ameliyatlar çok ilgimi çekti. Bu<br />

yüzden uzmanlık sınavında sadece üroloji<br />

bölümünü yazdım. İyi ki de Üroloji<br />

uzmanı olmuşum...<br />

16<br />

Bu işin en zor yanı nedir?<br />

Bir kere çok yoğun bir çalışma temposu<br />

mevcut. Her gün onlarca insanla<br />

ilgileniyor, onlarca ameliyat<br />

yapıyorsunuz. Neredeyse günün<br />

çok büyük bir kısmın hastanede<br />

hastalarla ve diğer hastane çalışanları<br />

ile geçiriyorsunuz. Evde olsanız<br />

bile aklınız sürekli o gün<br />

ameliyat yaptığınız hastada kalıyor.<br />

Bu durumda ister istemez ailenizden<br />

fedakarlık yapmanıza neden<br />

oluyor. Fakat ağrıdan duramayan bir<br />

hastanın iyileştiğini görmek; idrar kaçırdığı<br />

için namaz kılamayan teyzeyi tedavi<br />

edip tekrar namaz kılmasını<br />

sağlayabilmek, o teyzenin her namazdan<br />

sonra bana dua ettiğini söylemesi<br />

çok farklı bir duygu açıkçası…<br />

Tıp dışında nelerle uğraşırsınız?<br />

Sosyal yaşantımın çoğunluğunu 4 yaşımdaki<br />

oğlumla geçiriyorum. Fırsat buldukça<br />

da saz çalıyorum.<br />

Biraz alanınıza geçelim o halde…<br />

Üroloji bölümü hangi hastalıklarla<br />

ilgileniyor?<br />

Kadınlarda boşaltım sistemi; erkeklerde<br />

hem boşaltım hem de üreme sistemi<br />

RÖPORTAJ<br />

Ali Naki Erdoğan<br />

hastalıklarıyla ilgilenen tıp bilimi Üroloji<br />

(halk arasında Bevliye) bölümüdür.<br />

Genel olarak idrar yolu (böbrek,idrar kanalı-üreter,mesane-idrar<br />

torbası) taş<br />

hastalıkları, iyi ve kötü huylu prostat<br />

hastalıkları, idrar kaçırma tanı ve tedavisi,<br />

erkeklerde kısırlık tanı ve tedavisi,<br />

sertleşme problemi ile varikosel günlük<br />

pratiğimizde sıkça karşılaştığımız ürolojik<br />

problemlerdir.<br />

“İDRAR KAÇIRMAK<br />

KADINLARIN KADERİ DEĞİL”<br />

Halk içinde üroloji hekimleri erkeklerin<br />

doktoru olarak algılanıyor.<br />

Kadın hastalarınız da var mı?<br />

Tabi var. Kadınlar da taş düşürüyor, kadınlarda<br />

idrar yolu enfeksiyonu yaşıyor.<br />

Özellikle yaşlanmayla beraber kadınlarda<br />

idrar kaçırma problemi çok sık kar-


şılaşılıyor. Fakat anneannesi-annesi ve<br />

kendisi idrar kaçırdığı için kadın idrar<br />

kaçırmayı kadınlığın bir kaderi olarak<br />

görüyor ve bu yüzden doktora başvurmuyor.<br />

Oysaki idrar kaçırmak kadınların<br />

bir kaderi değildir. Kadınlarda ise yaş aldıkça<br />

idrar tutmayı yarayan kaslarda<br />

gevşeklik meydana gelmesi ile aniden<br />

meydana gelen idrar kaçırma ve/veya<br />

öksürünce-hapşırınca-gülünce-yürüyünce<br />

meydana gelen idrar kaçırma sıklıkla<br />

karşılaşılmaktadır. İdrar kaçırma<br />

özellikle son yıllarda yaşanan gelişmelerle<br />

hem ilaçlarla hem de ameliyatlarla<br />

kadınların bir kaderi olmaktan çıkardığımızı<br />

rahatlıkla söyleyebilirim.<br />

“HER İKİ ERKEKTEN BİRİNDE<br />

PROSTAT BÜYÜMESİ VAR”<br />

Nüfus yaşlandıkça ürolojik<br />

hastalıkların görülme sıklığı daha<br />

da artıyor. Bunun nedeni nedir?<br />

Yapılan çalışmalarda 60 yaşındaki her 2<br />

erkekten bir tanesinde iyi huylu prostat<br />

büyümesi olduğu gösterilmiştir. Dünyada<br />

erkeklerde görülen en sık görülen<br />

kanser tipi ise prostat kanseridir fakat<br />

yine de toplumda görülme sıklığı ise<br />

%2-3 arasında değişmektedir. Yaş alan<br />

erkekte prostat büyümesinin nedeni<br />

tam olarak aydınlatılamasa da yıllar<br />

içinde meydana gelen hücre büyümesi<br />

ana etken olarak gösterilmektedir.<br />

Hocam nedir prostat?<br />

Bir kabus mudur?<br />

Prostat esas olarak üreme sistemi organıdır,<br />

başka bir anomali yoksa yeni<br />

doğan tüm erkek çocuklarında mevcuttur,<br />

sonradan oluşmaz. İdrar kesesinin<br />

hemen çıkışında yerleşmiştir. Hayati bir<br />

organ olmamakla beraber prostat salgıları<br />

erkek üreme hücresi olan spermin<br />

kadın üreme yollarında canlı kalmasını<br />

sağlar. Prostat kaynaklı bir hastalığa<br />

yakalanmamak için bilimsel olarak kanıtlanmış<br />

oturarak işemek, kabak çekirdeği<br />

gibi herhangi bir yöntem de<br />

bulunmamaktadır. Hastalarda idrar yapmada<br />

zorluk, kesik kesik idrar yapma,<br />

idrar yapmaya başlarken zorlanma,<br />

idrar hızında azalmaya neden olur. İlerleyen<br />

dönemlerinde de ani idrar hissi,<br />

gece idrara kalkma, tuvalete yetişememe<br />

ve hatta idrar kaçırmaya neden<br />

olabilir. İyi huylu prostat büyümesi<br />

varsa şikayetleri giderici prostat ilaçları,<br />

açık veya kapalı prostat (TUR-P) ameliyatı<br />

önerilmektedir. Bu tedavilerden<br />

birçok hastamız fayda görmektedir.<br />

“ERKEN TANI UYARISI!”<br />

Prostat kanseri nedir peki?<br />

Erkeklerde en sık görülen kanser olan<br />

Prostat kanseri, akciğer kanserinden<br />

sonra ikinci en sık ölüm sebebidir.<br />

Yaşam boyu prostat kanseri gelişme<br />

riski %30 iken prostat kanserinden<br />

ölme riski ise sadece %3’tür. Buradan<br />

da anlaşılacağı üzere prostat kanseri<br />

beklenen yaşam süresi uzun olan bir<br />

kanser türüdür. Özellikle erken tanı konulanlarda<br />

kanserden tamamen kurtulmak<br />

mümkündür. Parmak<br />

muayenesinde veya PSA’da şüpheli bir<br />

durum saptanırsa Ultrasonografi eşliğinde<br />

iğne biyopsisi yapılarak prostat<br />

doku örnekleri alınır. Hastalığın beklenen<br />

evresine göre Bilgisayarlı Tomografi,<br />

Kemik Sintigrafisi, MR gibi ek<br />

tetkikler istenebilir. Organa sınırlı kanserler<br />

cerrahi tedaviye çok iyi yanıt<br />

verir. Cerrahide BPH’dan farklı olarak<br />

organ kapsülüyle birlikte çıkarılır. Son<br />

yıllarda laparoskopik ve robotik yöntemlerin<br />

gelişmesiyle ameliyatların<br />

konforu artmıştır. Ayrıca seçilmiş hastalarda<br />

radyoterapi uygulanabilir. İlerleyen<br />

evrelerde hormonoterapi,<br />

radyoterapi, kemoterapi ve yine seçilmiş<br />

vakalarda cerrahi uygulanabilir.<br />

Kanserden korunmak için<br />

tavsiyeleriniz var mıdır?<br />

Prostat kanserinden korunmak için şu<br />

an net bir önerimiz ne yazık ki mevcut<br />

değil. Çok sinsi bir hastalık olduğu için<br />

ve kimi hastalarda erken dönemde<br />

semptom vermediğinden ailesinde prostat<br />

kanseri olan erkekler 40 yaşından<br />

sonra, ailesinde prostat kanseri öyküsü<br />

olmayan erkekler ise 50 yaşından sonra<br />

mutlaka Üroloji uzmanına uğrayıp rutin<br />

fizik muayene yaptırmalı, kan PSA dü-<br />

Uzm. Dr. Coşkun Kaya ve Üroloji Servisi ekibi ile<br />

birlikte başarılı çalışmalara imza atıyor<br />

17


zeylerinin kontrollerini yaptırmalıdırlar.<br />

“PROSTAT BÜYÜMESİ CİNSEL<br />

HAYATI ETKİLİYOR”<br />

Prostat sorunu başka ne gibi sorunlar<br />

yaratır?<br />

İyi huylu prostat büyümesinde erkeğin<br />

gece idrara kalkması eşinin de uykusunu<br />

böler. Ayrıca bu hastalıkta sadece<br />

erkeklerin işemeleri değil cinsel hayatları<br />

da olumsuz etkilenir. Bu yüzden<br />

hem erkeği hem de kadını etkileyen bir<br />

hastalıktır. İyi huylu prostat büyümesinde<br />

önemli olan ultrasonda ölçülen<br />

prostatın gramı değil şikayetlerin ciddiyetidir.<br />

İyi huylu prostat büyümesinde<br />

verilen ilaçlar prostatı yok etmez sadece<br />

şikayetleri iyileştirir, bu yüzden<br />

tansiyon ilaçları gibi düzenli kullanılmalıdır.<br />

İlaçlara rağmen şikayetleri geçemeyen<br />

hastalara prostatın gramına<br />

göre kapalı veya açık ameliyat yapılabilir.<br />

Kimler size<br />

gelmeli?<br />

Prostat kanseri<br />

sinsi bir hastalıktır,<br />

hiç bulgu vermeden<br />

tüm vücuda<br />

yayılabilir. Ailesinde<br />

prostat kanseri<br />

olanlar 40<br />

yaşından; olmayanlar<br />

50 yaşından<br />

sonra şikayetleri<br />

olmasa bile mutlaka<br />

Üroloji uzmanına<br />

gidip PSA<br />

tahlili yaptırmalıdır.<br />

Erken evrede prostat<br />

kanseri yakalandığında<br />

hastanın bu hastalıktan<br />

kurtulama<br />

şansı çok yüksek.<br />

Bu yüzden yıllık kontroller çok önemlidir.<br />

Her 10.000 km’de ve her 2 yılda<br />

arabamızı kontrole götürdüğümüz gibi<br />

belli yaştan sonra mutlaka düzenli doktor<br />

kontrolüne gitmeliyiz. Arabamıza<br />

verdiğimiz değeri kendimize de vermeyiz.<br />

Özellikle 40 yaşından sonra pıhtılı<br />

veya pıhtısız her türlü kanamada hele<br />

ki birde sigara içiliyorsa mutlaka üroloji<br />

uzmanına gidilmelidir. Mesane ve böbrek<br />

kanserinin bilinen en kesin nedeni<br />

sigara içmektir. Erken tanı sayesinde bu<br />

hastalıklardan kurtulma şansı çok yüksektir.<br />

Kadınlar da çok sık yaşanan idrar<br />

kaçırma hakkında bilgi alabilir<br />

miyiz?<br />

Zorlu doğum yapma, birden fazla<br />

doğum yapma, kilolu olma, sık kabız<br />

kalma, akciğer hastalığı nedeniyle sık<br />

sık öksürme kadınlarda idrar kaçırmaya<br />

neden olur. Kabaca 2 tip idrar kaçırma<br />

vardır: Yetişemeyip idrar kaçırma & öksürünce-gülünce-yürümeye<br />

başlayınca<br />

idrar kaçırma. Yetişemeyip idrar kaçırmanın<br />

nedeni tam olarak belli olmayıp<br />

özellikle kafeinli içecekleri çok tüketen;<br />

acılı, baharatlı yiyecekler ve turşuyu<br />

çok tüketip az su içen kadınlarda bu tip<br />

idrar kaçırma daha çok görülür. Tedavide<br />

bu tip yiyeceklerden ve içeceklerden<br />

uzak durmak ilk seçenek olup; bu<br />

tedaviye rağmen şikayetleri geçmeyen<br />

kadınlarda ilaç tedavisi denenmektedir.<br />

Öksürünce-gülünce-yürümeye başlayınca<br />

idrar kaçırmada (Stres tip idrar kaçırma)<br />

ise ana neden idrar tutmayı<br />

sağlayan kasların gevşemesi nedeni ile<br />

olur. Bu tip idrar kaçırmayı engellemek<br />

için bu kasları güçlendirecek egzersizler<br />

ilk tedaviyi oluşturur. Bu egzersizlere<br />

rağmen idrar kaçıran hastalara ilaç tedavisi<br />

başlanır. Eğer ilaca rağmen şikayetleri<br />

geçmediyse basit bir idrar<br />

kanalını yukarı asma operasyonu (TOT )<br />

uygulanıp<br />

idrar kaçırma<br />

tedavi edilebilir.<br />

Stres tip<br />

idrar kaçırmaya<br />

idrar<br />

torbası sarkması<br />

(sistosel)<br />

de eşlik<br />

ediyorsa idrar<br />

kanalını yukarı<br />

asma esnasında<br />

sistosel onarımı<br />

da başarı<br />

ile gerçekleştirilebilir.<br />

İdrar kaçıran<br />

her kadın ne<br />

kadar kaçırırsa<br />

kaçırsın<br />

mutlaka üroloji<br />

uzmanına<br />

uğramalıdır.<br />

“SİGARA İÇMEK KISIRLIĞIN BİRİNCİ NEDENİ”<br />

Kısırlık nedir? Kısırlığa neden olan etkenler nelerdir?<br />

Bir yıllık korunmasız cinsel ilişkiye rağmen<br />

çocuk sahibi olamamaya kısırlık (inifirtilite)<br />

denir. Kısırlık %50 kadından %50<br />

erkekten kaynaklanır. Bu yüzden kısırlık<br />

yaşayan her erkek mutlaka Üroloji uzmanına<br />

uğrayıp sperm testi yaptırmalıdır. Erkekte<br />

kısırlığın bilinen en sık nedeni<br />

sigara içmektir. Çocuk sahibi olamayan<br />

her erkek sigara içiyorsa mutlaka sigara<br />

içmeyi bırakmalıdır. Erkekte kısırlığın 2.<br />

nedeni ise varikoseldir. Varikosel, testisin<br />

kanını götüren damarlarda genişlemesi<br />

olup bu damarlarda genişleme testis içi<br />

18<br />

sıcaklığın artışına ve spermlerin ölmesine<br />

neden olur. Varikosel tanısı ultrason ile<br />

değil fizik muayene ile konur. Eğer fizik<br />

muayenede varikosel var ve sperm testinde<br />

bozukluk varsa o zaman hastaya<br />

küçük bir operasyon olan ve kasıktan yapılan<br />

varikoselektomi operasyonu yapılır.<br />

Bu operasyon sonrası sperm testinin normale<br />

gelme ihtimali %60-70dir. Bir erkekte<br />

bir sebep yok iken sperm testi<br />

bozuksa spermleri kaliteleştirip sayısını<br />

arttırmak için besin katkı maddeleri denenebilir.<br />

Bir erkek ve kadında yapılan araştırmalara<br />

rağmen kısır olmaları için bir<br />

neden bulunamadıysa buna ‘Sebebi Açıklanamayan<br />

Kısırlık’ denir ve bu tip kısırlık<br />

toplam kısırlık vakalarının %15'ini oluşturur.<br />

Bu çiftler sigara ve alkol tüketimini<br />

bırakmalı, ne çok zayıf ne de kilolu olmalı,<br />

düzenli hafif egzersiz yapmalı, günde 2<br />

bardaktan fazla çay ve kahve içmemeli,<br />

çocuk olmuyor stresini yaşamamalıdır. Bu<br />

tip yaşam biçimi davranışı değiştirme<br />

stratejisi yardımcı üreme tekniklerinin başarı<br />

şansını arttıracaktır.


KADINLAR NİÇİN<br />

RENKLİ SAÇ İSTİYOR<br />

Son yıllarda kadınlarda renkli saç tercihi büyük bir yaygınlık<br />

gösteriyor. Eskişehir’in tanınmış kuaförlerinden Gürkan Bayraktar<br />

kadınların hangi bakış açısıyla renkli saç tercih ettiklerini<br />

anlatırken, uzman psikolog Ziya Ünlütürk ise renkli saç<br />

tercihinin psikolojik nedenlerini ESGÜNDEM’e anlattı.<br />

Kadınlar rengârenk görünmeyi seviyor.<br />

Giyim tarzlarının yanı sıra saçlarında bile moru, maviyi, yeşili görür olduk.<br />

Renkli saç akımından bahsediyorum.<br />

Şöyle Adalar boyunca bir yürüyüşe çıksanız her adım başında rengarenk saçlı bir<br />

kadına rastlarsınız…<br />

Biz de bunun nedenini merak ediyoruz.<br />

2019 yılı trendleri arasında renkli saçlar mı var ki diye düşünürken bir de bunun<br />

psikolojik yönü aklımıza geliyor.<br />

Siz okuyucularımız için de iki uzman kişinin görüşünü alıyoruz.<br />

Renkli saç modasını Eskişehir’in ünlü kuaförlerinden Gürkan Bayraktar’dan dinlerken,<br />

kadınların neden renkli saçları tercih ettiğinin psikolojik yönünü ise<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk “<strong>Esgündem</strong>” için anlatıyor.<br />

İşte detaylar…<br />

Kuaför Bayraktar “Daha çok<br />

sanatla uğraşanlar tercih ediyor”<br />

2019 yılı trendleri içerisinde<br />

yer alan renkli saç modasını<br />

Eskişehir’in Ünlü Kuaförü<br />

Gürkan Bayraktar, <strong>Esgündem</strong><br />

okuyucuları için anlattı.<br />

20<br />

Kadınların renkli saça ilgisinin<br />

çok yüksek olduğunu söyleyen<br />

Kuaför Gürkan Bayraktar,<br />

“Bilhassa üniversite öğrencileri<br />

bu konuda çok istekliler.<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge Zaim Sarıoğlu<br />

Bizde mümkün olduğunca en<br />

renkli saçları uygulamaya çalışıyoruz”<br />

dedi.<br />

Kadınların en çok mavi, mor,<br />

yeşil rengini tercih ettiğini aktaran<br />

Bayraktar,<br />

“Yeşil bilhassa fazlasıyla<br />

isteniyor.<br />

Hatta gökkuşağı<br />

renkleri yapıyoruz.<br />

Birbirine karıştırarak<br />

ortaya<br />

çıkardığımız renkler<br />

de var” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

Güzellik uzmanı<br />

olarak kadınların<br />

neden saçlarını<br />

renkli yaptığını da<br />

yorumlayan Bayraktar,<br />

“Genelde<br />

üniversite şehri<br />

olduğu için, görsel<br />

sanatlar okuyan,<br />

sinema bölümü<br />

okuyanlar çok boyatıyor.<br />

Daha çok


sanatla uğraşan kişiler boyatıyor diyebiliriz.<br />

Ben öyle gözlemledim” şeklinde konuştu.<br />

“RENKLİ SAÇLARI DA<br />

OMBRE KURTARIYOR”<br />

2019 renkli saç modellerinden de bahseden<br />

Bayraktar, “Mavi boyatacaklarsa ense<br />

bölgesini boyatıyorlar. Alt kısmı kazıtıyorlar.<br />

Topladıkları zaman değişik<br />

figürler yaptırıyorlar. Saçların<br />

yan kısımlarına, kaküllere de renkli<br />

uygulama yaptırıyorlar. Tıpkı yeşil<br />

saç modellerinde olduğu gibi mavi<br />

saç modellerinde de ombre gibi bir<br />

kurtarıcı var. Siyah, kızıl, kahverengi<br />

fark etmeksizin, mavi ombreyle<br />

göz kamaştırmak mümkün.<br />

Yeşil saç uçları ve yeşil saç ombre,<br />

başlı başına tercih edilebilir model<br />

olmakla birlikte, saçının tamamını<br />

yeşile boyamaya cesaret edemeyenler<br />

için de bir deneme sürümü<br />

olarak düşünülebilir. Memnun kalınmadığı<br />

takdirde kurtulması çok<br />

daha kolay olacaktır. Özellikle koyu<br />

renk saçların uçlarına uygulanan<br />

yeşil renk hem modern hem etkileyici<br />

bir görünüm elde etmek isteyenlerin<br />

ilk tercihi olabilir. Daha<br />

farklı olmak isteyenlerse kırmızı ve<br />

yeşilin zıtlığından yararlanabilirler.<br />

Tabi kırmızı derken kızıldan bahsediyoruz.<br />

Bu iki rengin zıtlığı çok<br />

çarpıcı bir görünüm elde etmeyi<br />

sağlar. Koyu yeşil boya, açık tonlara<br />

oranla daha geç akacaktır. Çünkü<br />

boyalar saçtan akarken, öncelikle<br />

koyudan açığa doğru bir soluklaşma süreci<br />

geçirir. Boyadığınız koyu rengin açık tonlara<br />

dönmesi size yeşil rengin kalıcılığı anlamında<br />

fark edilir derecede zaman<br />

kazandırır. Yani yeşil tonlarını daha uzun<br />

süre koruyabilmek istiyorsanız yeşilin en<br />

koyu tonuna boyamanızı tavsiye ediyoruz”<br />

şeklinde konuştu.<br />

“NEON RENKLER REVAÇTA!”<br />

2019 trendleri arasında da yine renkli saç<br />

modasının olduğunu kaydeden Bayraktar,<br />

“Neon renkler var şimdi. Onlar da gene<br />

renkli saçlar ama gece daha çok dikkat<br />

çeken modeller. Gece kulüplerinde parlak<br />

gözüken neon renkler moda. Onlar bu sene<br />

daha da revaçta…” dedi.<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk<br />

“Kadınlar stresli olduklarında<br />

saçlarıyla oynar”<br />

Uzman Psikolog Ziya Ünlütürk ise kadınların saçlarını neden renkli yaptıklarının<br />

psikolojik yönlerini <strong>Esgündem</strong>’e anlattı.<br />

Kadınların kendini değiştirmek ve bunun sonucunda rahatladıkları gibi bazı<br />

araştırmalar olduğundan bahseden Ziya<br />

Ünlütürk, “Sembolik olarak bazı streslerini<br />

bunun üzerinden değerlendiriyor.<br />

Daha doğrusu bunların üzerinden<br />

rahatlamaya çalışıyorlar. Saçını boyatmak,<br />

saçını kestirmek onları rahatlatan<br />

bir şey. Bizim psikoloji de bir<br />

tabirimiz var, buna eyleme vurum diyoruz. Eyleme<br />

vurum kişilerin stresli olduklarında, gergin<br />

olduklarında, çevredeki bazı durum ve<br />

durumlarla baş edemediklerinde oluşturdukları<br />

bazı şeyler var. Mesela bunu<br />

21


daha çok erkekler üzerinden düşünelim.<br />

Erkekler stresli durumla karşı karşıya kaldıkları<br />

zaman alkol içebiliyorlar, mesela<br />

kahveye gidiyorlar, başka kadınlarla irtibata<br />

geçiyorlar, onlarla konuşmaya başlıyorlar.<br />

Sigara içebiliyorlar, oyun<br />

oynuyorlar, arkadaşlarıyla buluşup gezebiliyorlar.<br />

Bu aslında içimizdeki sıkıntı durumuyla<br />

baş etmek için<br />

oluşturduğumuz eylemler.<br />

Biz buna eyleme vurum<br />

diyoruz. Baş etme mekanizması<br />

olarak kullandığımız<br />

bir şey. Kadınlar da<br />

ise eyleme vurum dediğimiz<br />

şeylerden bir tanesi<br />

daha çok kendi bedenleri<br />

ile oynamak oluyor. Saçlarını<br />

boyatıyorlar, bakım<br />

yaptırıyorlar, estetik yaptırıyorlar<br />

ve bununla ilgili<br />

bir sürü operasyon geçiriyorlar.<br />

Alış veriş yapmak<br />

kadınlar da eyleme vurum<br />

yöntemlerinden bir tanesidir<br />

aslında… Erkeklerin<br />

canı sıkıldı diyelim, bir<br />

tane araba alıp geliyor.<br />

Kadınlar da gidiyor saçlarını<br />

boyatıyor. Kuaföre gidiyorlar”<br />

diye konuştu.<br />

Saçlarını çok sık değiştiren<br />

ya da çok fazla renkli<br />

yapan kişilere bakıldığı<br />

zaman Borderline kişilik<br />

örgütlenmesi denilen ve<br />

aynı zamanda bi polar bozukluk<br />

tanısı konulan kişiler<br />

olduğunu söylemenin<br />

mümkün olabileceğini kaydeden<br />

Ünlütürk, şunları<br />

söyledi:<br />

“Bu tarz kişiler bunu daha<br />

çok yapıyor. Her saçını boyatan<br />

kişinin böyle olduğu<br />

anlamına gelmiyor tabi ki.<br />

Her renkli saç kullanan da<br />

böyle bir yapıya sahip anlamına<br />

gelmiyor. Ama onların<br />

daha çok aktif olarak<br />

kullandığı şeyler bunlar.<br />

Bir bakıyorsunuz her gün<br />

farklı renk saçla gelen var.<br />

Yeşil boyatıyor, kızıl, mavi,<br />

sarıya boyatıyor. Onları<br />

birbirine karıştırıyor. Haftada<br />

bir, her gün bunu yapıyor. Rengarenk<br />

kıyafetler giyiyor. Şöyle bir baktığınız<br />

zaman kıyafetler de birbiriyle çok orantısız<br />

olabiliyor.”<br />

“RUHLARIN DA ÇOK FAZLA<br />

DALGALANMALAR<br />

YAŞIYORLAR”<br />

Görünme ihtiyacının da bunu yaptırabileceğini<br />

dile getiren Ünlütürk, “Görünme ihtiyacı<br />

çocuklukta ebeveynleri tarafından<br />

yeterli ilgiyi, sevgiyi, şefkati alamamış,<br />

22<br />

ebeveynleri tarafından anlaşılmamış çocukların<br />

kendilerini göstermek için kullandıkları<br />

araçlar haline geliyor. Görülmenin<br />

yolu. Nasıl görülebilirimin birçok yolu var.<br />

Bunlardan bir tanesi de dikkat çekici şekilde<br />

saçları boyatmak oluyor. Kıyafetler<br />

oluyor. Ya da bedenini teşhir ederek oluyor<br />

bunlar. Yüksek sesle kahkaha ile gülmek<br />

olabilir. Bir yere geç gitmek, erken<br />

gitmek olabiliyor. Bir sürü şeyler sıralanabilir.<br />

Bunlardan bir tanesi de saç. Bütün<br />

olarak bakılabilecek bir yapı aslında…”<br />

diye konuştu.<br />

Kadınların aynı zamanda saçları ve bedenleriyle<br />

daha çok ilgileniyor olmasının bir<br />

anlamda da kendini yatıştırması anlamına<br />

geldiğini kaydeden Ünlütürk, şöyle konuştu:<br />

“İçindeki stres ve sıkıntı ile baş etmenin<br />

bir yöntemi. Çok sıkıntılı oluyorlar, kuaföre<br />

gidiyorlar ve çok rahatladım ve çıktım<br />

diyorlar. Aslında saçını boyatmak, saçını<br />

kestirmek bir sembol. İçindeki sıkıntıyı<br />

atabilmenin sembolü. Sanki içinde, üzerinde<br />

birikmiş sıkıntıyı saçını kestirdiğinde<br />

kesilen parçalarla atıyormuş gibi geliyor.<br />

Bu kadar hızlı saç değişimleri, bunun üzerine<br />

bu kadar yatırım yapılması kişilerin<br />

duygularıyla ilgili de çok fazla yoğunluk<br />

gösterdiğini de sembolize<br />

edebilir. Ruhlarında<br />

çok fazla dalgalanmalar<br />

yaşıyorlar.”<br />

“HAYATLARINDA<br />

İNİŞ VE ÇIKIŞLAR<br />

ÇOK FAZLA OLUYOR”<br />

Saçlarını sık sık boyatıyorlarsa<br />

duygusal bir sıkıntı<br />

yaşadıklarının<br />

anlaşılabileceğini aktaran<br />

Ünlütürk,<br />

“Muhtemelen hayatlarına<br />

da şöyle bir baktığımız<br />

zaman çok hızlı<br />

duygu değişimleri yaşıyorlar.<br />

Çok ani iniş ve çıkışları<br />

olabiliyor. Çok ani<br />

kararlar verebiliyorlar.<br />

Üzüntüleri, öfkeleri çok<br />

uç boyutlarda olabiliyor.<br />

Hızlı geçişleri olabiliyor.<br />

Bunlarla ilgili birçok<br />

şeyin bir bütünü olabilir.<br />

Saç birçok şeyin belirtisi<br />

aslında… Aynı zamanda<br />

saçını boyatırken başka<br />

şeylerle de uğraşıyorlar.<br />

Bunlar birbiriyle çok ilişkili.<br />

Saçı kestirmekle sıkıntıyı<br />

attığını<br />

hissediyor ama öbür<br />

hafta gidiyor başka<br />

renge boyatıyor. Demek<br />

ki o kalıcı bir çözüm<br />

değil. Atamıyor. Sürekli<br />

bunu kullanıyor. Her<br />

canı sıkıldığında bir kişinin<br />

gidip alkol içmesine<br />

benziyor. İkisi de bakacak<br />

olursak çok külfetli<br />

bir şey. Hem maddi olarak<br />

hem de sağlık açısından.<br />

Hem duygusal hem<br />

de fiziksel olarak zarar<br />

veren şeyler.” şeklinde<br />

konuştu.<br />

Böyle sorun yaşayan kişilerin evde meditasyon<br />

uygulayarak rahatlayabileceğini<br />

söyleyen Ünlütürk, “Meditasyonla kendi<br />

duygularını, düşüncelerini dizginlemeyi,<br />

onları kontrol altına almayı, yatıştırmayı<br />

deneyebilirler. Meditasyon için de internet<br />

de çeşitli yöntemler var. Hem nasıl yapılacağı<br />

anlatılıyor hem de meditasyon müzikleri<br />

bulunuyor. Onları araştırabilirler. Evde<br />

mümkün olduğunca eylemlerini kontrol etmeye<br />

çalışabilirler” dedi.


Odunpazarı<br />

Belediyesi’nin<br />

Cam Festivali<br />

renkli<br />

görüntülere<br />

sahne oldu<br />

Cam'ın Büyüsü<br />

tüm şehri kuşattı<br />

Her yıl birbirinden özel festivallere imza atan Odunpazarı<br />

Belediyesi, ‘Sanatın Merkezi Odunpazarı’ iddiasıyla 2018<br />

yılının son festivali olan Uluslararası Cam Festivali’ni düzenledi.<br />

Odunpazarı Belediyesi tarafından ‘Camın Büyüsü’ sloganı<br />

ile düzenlenen Uluslararası Cam Festivali’nin bu yıl altıncısını<br />

gerçekleşti. 4 gün süren festival, Kurşunlu Külliyesi<br />

içinde yer alan sıcak cam atölyelerinde yapıldı. Uluslararası<br />

alanda isim yapmış 3 sanatçıyı ağırlayan Odunpazarı<br />

Belediyesi, bu yıl diğer festivallerden ayrı olarak, festival<br />

kapsamında Osman Yaşar Tanaçan Fotoğraf Galerisi’nde<br />

fotoğraf sergisi açtı. 5’inci Uluslararası Cam Festivali’nde<br />

Kadir İstifçi tarafından çekilen fotoğrafların yer aldığı fotoğraf<br />

sergisi, büyük beğeni kazandı.<br />

ODUNPAZARI SANATIN MERKEZİ OLDUĞU GİBİ,<br />

DEMOKRASİNİN VE BARIŞIN DA MERKEZİ OLMALI<br />

6. Uluslararası Cam Festivali’nin açılış konuşmasını yapan<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Av. Kazım Kurt, Odunpazarı’nın<br />

sanatın merkezi olduğu gibi, demokrasinin ve barışın<br />

da merkezi olması gerektiğini belirtti. Cam<br />

Festivali’nin yılın son festivali olduğunu söyleyen Başkan<br />

Kazım Kurt, “Şimdiye kadar örgütlü<br />

bir biçimde 4 tane ana festival yaptık.<br />

Birincisi Ahşap Heykel Festivali,<br />

ikincisi Seramik Çalıştayı,<br />

üçüncüsü Lületaşı, dördüncüsü<br />

de Cam Festivali oldu. Bu hem<br />

Eskişehir turizmi açısından<br />

hem Eskişehir’deki sanatçıların<br />

gelişimi açısından<br />

önemli<br />

saydığımız bir festival<br />

zinciri. Bunu<br />

yaparken<br />

şunu<br />

da<br />

26<br />

göz ardı etmemek lazım. Eskişehirlilerin barışa, demokrasiye<br />

ve insan haklarına saygılı ortam yaratan insanlar<br />

olduğunu bilmek lazım. Odunpazarı sanatın merkezi olduğu<br />

gibi aynı zamanda demokrasinin de, barışın da<br />

merkezi olmalıdır. Festivallerimizi, müzelerimizi, diğer<br />

etkinliklerimizi daha da geliştirerek, büyüterek çoğaltacağız.<br />

Buna tüm Eskişehirlilerin gözlemi ile takılmasını,<br />

eserleri izlemesini ve çalışmaları yerinde görmesini beklediğimizi<br />

de vurgulamak istiyorum. Katılan bütün sanatçılara<br />

hoş geldiniz demek istiyorum” dedi.<br />

6. Uluslararası Cam Festivali, sanatçıların atölye çalışmaları<br />

ile başladı. Amerika’dan Alexis Silk, Hollanda’dan<br />

Josja Caecilia Schepman, Almaya’dan Simone Fezer’in katıldığı<br />

6. Uluslararası Cam Festivali, konferans ve atölye<br />

çalışmalarına sahne oldu. Cam sanatının inceliklerinin anlatıldığı<br />

konferanslarının ardından sanatçılar gün boyu<br />

cama şekil verdi.<br />

Festival boyunca bilim insanları ve sanatçılar tarafından<br />

üretilen cam eserler, Çağdaş Sanatlar Galerisi’nde sergilenmeye<br />

başlandı. Sergi açılışına Odunpazarı Belediye<br />

Başkanı Av. Kazım Kurt yurt dışında olduğu katılamadı.<br />

Eskişehirli sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği açılışta<br />

konuşan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr.<br />

Yılmaz Büyükerşen, Odunpazarı Belediye Başkanı Av.<br />

Kazım Kurt’un Odunpazarı’nı sanatın merkezine haline<br />

getirdiğini söyleyerek Başkan Kurt’a teşekkür etti. Eskişehir’in<br />

açık hava müzesi olma yolunda iyi bir şekilde<br />

ilerlediğini söyleyen Büyükerşen, İtalya’nın cam konusunda<br />

büyük turistik gelirler elde eden, bütün dünyaya<br />

cam ve kristal üreten bir yer olduğunu hatırlattı. Eskişehir’in<br />

de yaklaşık 5 yıl sonra cam sanatları ile marka haline<br />

gelebileceğini kaydeden Büyükerşen, festivale<br />

katılan sanatçıları yaptıkları çalışmalardan dolayı kutladı.<br />

Eskişehirli sanatsever ve güzel sanatlar fakültesi öğrencileri<br />

tarafından sanatçıların çalışmalarının dikkatle izlendiğini<br />

ifade eden Büyükerşen, sanatçıların Eskişehir’de<br />

yeni bir sitil ve anlayışı başlattığını belirtti. “Eserleri bu<br />

bakımdan birer okul vazifesi görüyor. Birer öğretmen<br />

olarak onları alıyoruz” diyen Büyükerşen, sergiye katılan<br />

Türk Cam Sanatçılarının isimlerini tek tek okuyarak tebrik<br />

etti.<br />

Konuşmaların ardından katılımcılar, sergi alanını gezdi.<br />

Sergide yer alan cam eserler, sanatseverlerin büyük beğenisini<br />

kazandı.<br />

Sosyal ve<br />

kültürel<br />

projeleri<br />

ile dikkat çekmeye<br />

devam<br />

eden Odunpazarı<br />

Belediyesi,<br />

geleneksel olarak<br />

düzenlenen<br />

Cam Festivali’nin<br />

6.’sını gerçekleştirdi.<br />

Son<br />

derece renkli<br />

görüntülerle<br />

geçen festival,<br />

uluslar arası 3<br />

sanatçıyı da<br />

ağırladı. Festivalde<br />

farklı olarak<br />

bu yıl bir de<br />

fotoğraf sergisi<br />

sanatseverler<br />

ile buluşturuldu.<br />

Festivale dair<br />

konuşan Başkan<br />

Kazım Kurt<br />

ise, “Festivallerimizi,<br />

müzelerimizi,<br />

diğer<br />

etkinliklerimizi<br />

daha da geliştirerek,<br />

büyüterek<br />

çoğaltacağız.”<br />

İfadelerini kullandı.


Odunpazarı Belediyesi’nin Hamamyolu Projesi ödüle doymuyor<br />

Bir ödül de<br />

Cityscape<br />

Global’dan<br />

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’un Eskişehir’e<br />

kazandırdığı ödüllü Hamamyolu Park ve alırken, Londra’da gerçekleştirilen ve Dünya’nın<br />

World Architecture Community Awards'ta ödül<br />

Meydan Düzenleme Projesi, Dubai’de düzenlenen en iyi mimari projelerinin yarıştığı ‘Leaf International<br />

Awards 2017’de “Yılın Kentsel Tasarım<br />

Cityscape Global 2018 Awards'ta ödüle layık görüldü.<br />

Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi”, Yeni Arayışlar Girişimi Platformu<br />

Derneği (YAPDER) tarafın-<br />

Projesi, bu prestijli uluslararası yarışmadan<br />

'Kamusal & Kültürel Proje' ödülü aldı.<br />

dan düzenlenen 13'üncü Kent<br />

Hamamyolu Caddesi’ni Eskişehir’in<br />

ve Yaşam Ödülleri’nde ise<br />

yeni cazibe merkezi haline getiren<br />

“En Başarılı Tarihsel Dönüşüm”<br />

ödüllerini ka-<br />

Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi, ödüle doymuyor.<br />

Daha önce katıldığı<br />

HAMAMYOLU PARK<br />

zanmıştı.<br />

yarışmalardan eli boş dönmeyen<br />

proje, bu kez de<br />

ZENLEME PRO-<br />

VE MEYDAN DÜ-<br />

Dubai’de düzenlenen ve<br />

JESİ<br />

Dünyanın en önemli<br />

Geri dönüştürülebilir<br />

ahşap<br />

gayrimenkul ve mimarlık<br />

buluşmalarından<br />

biri olarak kabul<br />

lanılarak oluş-<br />

kompozit kul-<br />

edilen Cityscape Global<br />

turulan peyzaj<br />

2018 yarışmasında<br />

elemanlarından,<br />

su sis-<br />

'Kamusal & Kültürel<br />

Proje' ödülünü kazandı.<br />

temlerinden<br />

Bu yıl 16’ncısı düzenlenen Cityscape Global'de ve yoğun bitki dokusundan oluşan “yeşil yaya<br />

fuarın en gözde projeleri yarıştı. Cityscape Global aksı”, Odunpazarı’ndan Porsuk Nehri’ne doğru<br />

2018 Awards'da Hamamyolu Park ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi finale kaldı. Hamamyolu Park ve ratıyor. Proje bu bağlantıyı kentsel ölçekte güç-<br />

uzanan modern ve hareketli buluşma alanları ya-<br />

Meydan Düzenleme Projesi, bu prestijli uluslararası<br />

yarışmadan 'Kamusal & Kültürel Proje' ödülü ziyaretçilerine kent dokusunu farklı bir bakış açılendirirken,<br />

üç boyutlu topografyasıyla<br />

alarak yurda döndü.<br />

sıyla deneyimlemelerini sağlıyor. Odunpazarı’nın<br />

Odunpazarı Belediyesi’nin Hamamyolu Park ve en önemli turistik simgelerinden olan el yapımı<br />

Meydan Düzenleme Projesi daha önce Dünya’nın camların gömülmesiyle oluşturan 1.2 km uzunluğundaki<br />

lineer kentsel aksı ile yerel üretimin de<br />

en geniş kapsamlı mimari ödüllerinden birisi olan<br />

projenin içinde yer almasını sağlayan<br />

Hamamyolu Park ve Meydan<br />

Düzenleme Projesi -Hamamyolu<br />

Urban Deck, Odunpazarı Uluslararası<br />

Ahşap Heykel Festivali’nde<br />

tasarlanan heykellerinde yerleştirilmesiyle<br />

de kent için nitelikli bir<br />

sergi alanına dönüştürüyor. Aynı<br />

zamanda projede birçok kafe alanları,<br />

çocuk oyun alanları ve havuzlar<br />

yer alıyor, özel olarak<br />

tasarlanan aydınlatma elemanları<br />

gibi birçok fikrin projeye katılmasıyla<br />

Hamamyolu Caddesi kentsel<br />

dokuya entegre olarak, her yaştaki<br />

kent sakinine ve ziyaretçisine<br />

ev sahipliği yapıyor.<br />

Hamamyolu<br />

Caddesi’ni<br />

Eskişehir’in<br />

yeni cazibe merkezi<br />

haline getiren<br />

Hamamyolu Park<br />

ve Meydan Düzenleme<br />

Projesi,<br />

ardı ardına aldığı<br />

ödüllerle dikkat<br />

çekmeye devam<br />

ediyor. Hamamyolu<br />

Park ve Meydan<br />

Düzenleme<br />

Projesi daha önce<br />

Dünya’nın en<br />

geniş kapsamlı<br />

mimari ödüllerinden<br />

birisi olan<br />

World Architecture<br />

Community<br />

Awards'ta, Londra’da<br />

‘Leaf International<br />

Awards<br />

2017’de “Yılın<br />

Kentsel Tasarım<br />

Projesinde” ve<br />

Yeni Arayışlar Girişimi<br />

Platformu<br />

Derneği (YAP-<br />

DER) tarafından<br />

düzenlenen<br />

13'üncü Kent ve<br />

Yaşam Ödülleri’nde<br />

“En Başarılı<br />

Tarihsel Dönüşüm”<br />

ödüllerini kazanmıştı.<br />

Hamamyolu Projesi’nin<br />

yeni ödülü<br />

ise bu kez Dubai’den<br />

geldi.<br />

27


Resim ve seramik eğitmeni Sema Şirvan miniklerin boyalı parmaklarını eğitiyor<br />

2 Sevgimi (<br />

Resim<br />

ve ) birleştirdim<br />

çocuk<br />

Her çocuğun rengi farklı…<br />

Tuvallerinde başka gökyüzünün de<br />

denizin de mavisi…<br />

Bazısı açık seviyor gökyüzünü, bulutsuz…<br />

Bazısı ilhamını geceden alıyor…<br />

Hatta bazı çocuk isyankâr.<br />

Gökyüzü bambaşka bir renk olmalıymış.<br />

Boyuyor fırçasıyla beyaza, yeşile,<br />

pembeye…<br />

Onların elinden ne değse yakışır<br />

doğaya…<br />

Ellerinde fırçalar, onlarca çocuk…<br />

Yüzlerinde boya lekeleri…<br />

Lekelerin içerisinde gülümseyen<br />

yüzleri…<br />

Gülmezler mi hiç?<br />

En baştan yaratıyorlar çiçeği, güneşi,<br />

köyleri…<br />

O kadar güzeller ki…<br />

Eserleri ellerinde, gösterdiler her bir<br />

şeyi…<br />

Dediler ki güneş yeşil olmalı ya da<br />

çiçekler sadece pembe…<br />

Denize mavi yakışmıyormuş, dalgalarıyla<br />

birlikte bembeyaz bir manzara<br />

olmalıymış.<br />

Ne denir ki?<br />

Yaratıcı beyinleri, öyle istiyor<br />

demek ki…<br />

Kim bilir belki de renklerini gökkuşağından<br />

alıyordur.<br />

Hatta onların resminde gökkuşağı<br />

yağmurdan sonra çıkmıyordur<br />

belki…<br />

Güneşin yanına daha çok yakışmıştır.<br />

Batırıyorlardır fırçalarını gökkuşağına,<br />

yeryüzü rengârenk…<br />

Baştan sona fırça darbesi…<br />

Ne güzelsin hayat?<br />

Çocuğun eliyle, tuvaliyle, boyasıyla…<br />

Yaşam eski yaşam değil…<br />

Daha bir canlı, daha bir güzel<br />

artık…<br />

28<br />

Bu satırları neden mi yazıyorum?<br />

Sema Şirvan ile sohbet ediyorum…<br />

Çocuk söz konusu olunca sayfalarca yazarım<br />

herhalde…<br />

Sema Hanım, öğrenci koçu, ayrıca resim ve<br />

seramik eğitmeni…<br />

Kendisini anlatırken çok güzel bir ifadesi<br />

var: “Ressam doktor, ressam mühendis,<br />

ressam eğitimci, ressam politikacı olmalarını<br />

ve hedeflerine ulaşmaları için çalışmalarımıza<br />

aralıksız devam etmekteyim.”<br />

Yüzünde gülümseyişi, sevecenliği ile çocukların<br />

boyalı ellerinin gelişmesine katkısı<br />

olurken, ne gibi projeleri hayata kazandırdıklarını<br />

dinliyoruz zevkle…<br />

“RESİM SEVGİMLE ÇOCUK<br />

SEVGİMİ BİRLEŞTİRDİM”<br />

2007-2011 yılları arasında Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi Sanat ve Meslek edindirme<br />

kurlarında resim eğitimi aldığını<br />

anlatıyor Sema Hanım, şöyle ekliyor:<br />

“Sonrasında birçok atölye ve özel kurslarda<br />

resim ve seramik eğitimlerimi devam<br />

ettirdim. Resim ve sanat eğitimimin yanı<br />

sıra halen kişisel gelişim üzerine birçok eğitim<br />

alarak kendimi geliştirmeye devam etmekteyim.<br />

Birçok karma resim ve seramik<br />

sergisine katıma imkânım oldu. Hayatımın<br />

vazgeçilmezi olan resim sevgim ile diğer bir<br />

tutkum olan çocuk sevgimi birleştirmek<br />

üzere 2015 yılında Öğrenci Koçluğu eğitimi<br />

aldım.”<br />

Kısa bir düşünüyor ve yüzünde aynı tebessümle<br />

devam ediyor: “Çocukları sanatın<br />

ışığı ile aydınlanarak insanlara, tüm canlılara<br />

yüksek bir anlayış ve sevgi duygusu ile<br />

gelecek nesillere; küçük yaşlardan itibaren<br />

toplumsal ve politik sorunlar ile ilgilenen<br />

grup ve takım çalışmaların da kendi yaşam<br />

tarzımız ve kültürümüzün yanı sıra çeşitli<br />

kültürler ve çok yönlü yaşam tarzlarını anlatan<br />

özel eserleri ile farkındalık yaratan,<br />

çeşitli mekânlar da ortamlar da, yaşıtları ya<br />

da çeşitli yaş grupları ile resim yapmaktan<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

mutlu olan, öğrettikçe öğrenirsin sözünü<br />

ilke edinen gelecekte fark yaratan bu<br />

günün çocukları geleceğin: ‘Ressam doktor,<br />

ressam mühendis, ressam eğitimci, ressam<br />

politikacı’ olmalarını ve hedeflerine ulaşmaları<br />

için çalışmalarımıza aralıksız devam<br />

etmekteyim. Birçok çocuğun hayatına dokunabilmek<br />

ve resim sevgisi ile biz benliğini<br />

aşılayabilmek için düzenlediğimiz<br />

sergilerimiz de her zaman sosyal sorumluluk<br />

projelerini ön planda tuttuk.”<br />

“SAHİP OLDUĞUM EN DEĞERLİ<br />

NİTELİK ÇOCUKLAR DA<br />

RESİM YAPMA İSTEĞİ<br />

UYANDIRMAK”<br />

“Neden çocuk?” diye sorduğumuzda ise<br />

sakin tavırlarıyla şöyle anlatıyor:<br />

“Sahip olduğum en değerli niteliğin çocuklarda<br />

resim yapma isteği uyandırabilmek<br />

olduğunu düşünüyorum. Zaman kavramı<br />

olmaksızın güçlü bir motivasyon ile içlerindeki<br />

yeteneğin farkına vararak büyük bir<br />

coşku ile resim yapmalarını destekliyorum.<br />

Çocuklar resim yapmaktan<br />

zevk aldıkları sürece<br />

başarılı oluyorlar. Ben de eğlenmeleri<br />

için çaba sarf ediyorum. Diğer<br />

teknikleri her zaman her yerde öğrenebilirler<br />

önemli olan kendi tekniklerini<br />

keşfetmeleri… “<br />

Bu kısa ama rengarenk sohbetten<br />

büyük keyif alıyoruz.<br />

Yüzlerce çocuğumuzun hayatına<br />

renk kattığı için de kendisine teşekkür<br />

ediyoruz.


İŞTE SEMA ŞİRVAN’IN RESİM SERGİLERİ<br />

24 Kasım 2015 ‘BOYALI PARMAKLAR’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde Ağaç kardeşliği<br />

projesini başlattık, gelen konuklarımıza sedir fidanı hediye ederek…<br />

28 Kasım 2015 ‘FIRÇADAN HAYALLER’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimiz de ‘DÜNYAYI TU-<br />

RUNCUYA BOYA’ etkinliği kapsamında Kadına Karşı şiddete hayır diyen ressamlarımız<br />

bir workshop düzenledi. Aynı zamanda ‘Ağaç Kardeşliği’ projemiz<br />

kapsamında fidan dağıtımımın yanı sıra bugünün anısına Sazova Parkına ağaç bağışında<br />

bulunduk.<br />

24 Aralık 2016 ‘BOYALI PARMAKLAR YENİ YIL ÇOCUK SERGİSİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde birçok okulun<br />

öğrencileri ile birlikte atölye çalışmaları yaptık ve gelen 500 öğrenci ve öğretmenlere<br />

fidan hediye edip, sedir ağaçları hakkında bilgi verip doğayı ve ağaçları koruma<br />

sözü aldık.<br />

21 Nisan 2017 ‘BOYALI PARMAKLAR 23 NİSAN ÇOCUK RESİM ŞENLİĞİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergimizde iki gün boyunca<br />

çeşitli atölye çalışmaları ile ziyarete gelen tüm çocuklarımızı bu güzel atmosferde<br />

sanatla buluşturduk.<br />

23 Nisan 2017 ‘SANAT ŞEHRİNİN ÇOCUKLARI’<br />

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi Sergi Salonunda düzenlediğimiz sergimiz 23 NİSAN<br />

etkinlikleri kapsamında; İç İşleri Bakanlığı, Eskişehir Valiliği, Eskişehir Büyükşehir<br />

Belediyesi programında yer aldı. Eskişehir ve birçok şehirden düzenlenen okul<br />

gezilerinin yanı sıra 6000’den fazla turistin de beğenisini topladık. Ağaç kardeşliği<br />

projemiz kapsamında çocuklara hediye ettiğimiz fidanlarla 2000’den fazla ağaç<br />

kardeşine kavuştuk.<br />

13 Mayıs 2017 ‘FIRÇADAN HAYALLER’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz de lösemili çocukların tedavisi<br />

için ilik naklinin önemine dikkat çekerek ‘DONÖR OL HAYAT KURTAR’ diyerek<br />

sergimize anlam kattık. İlik nakli olan tedavi süresince uzaktan eğitim<br />

verdiğim Elif Öz’ün eserlerini büyük beğeni topladı. Sanatsever dostlarımız sayesinde<br />

geleceği için hem maddi hem de manevi destek buldu.<br />

16 NİSAN ‘EDA’DAN İZLER’<br />

Bu sergimizde ataksi rahatsızlığı olan minik ressamımız ile farkındalık sergisi düzenledik.<br />

23 Nisan 2018 ‘BOYALI PARMAKLAR RESİM SERGİSİ’<br />

Eskişehir Atila Özer Karikatürlü ev de düzenlediğimiz sergi de 1200 çocuk ile özgürce<br />

resim yapacakları imkân sağladık. 19 Mayıs 2018 sanat şehrinde büyümek<br />

sergimiz ile çocuklarımıza sergi bilincini aşılamak için her ay en çok sergi ziyaret<br />

eden çocuklarımıza ‘SANAT ELÇİSİ’ rozeti verip en çok rozeti alan çocuklarımıza<br />

sanat elçisi madalyası ile ödüllendirdik<br />

5 Kasım ‘ŞEHİRCİLİK GÜNÜ’ SERGİSİ<br />

Bu eserleri şehrimizin tarihi ve turistik yerlerinde çalışmalar yaparak çocuklarımızın<br />

hayalindeki şehrin resmini yapmalarını amaçlıyorum.<br />

29


Tepebaşı Belediyesi’nin projesi yeni bir ödül daha kazandı<br />

Remourban ödüle doymuyor<br />

Tepebaşı Belediyesi,<br />

Aşağısöğütönü<br />

Mahallesindeki<br />

Yaşam Köyü'nde uygulaması<br />

gerçekleştirilen<br />

Remourban<br />

Akıllı Kentsel Dönüşüm<br />

Modeli ile Avrupa’nın<br />

ve ülkenin<br />

pek çok noktasında<br />

dikkat çekmeye<br />

devam ediyor.<br />

Sağlıklı, yaşanabilir<br />

ve sürdürülebilir bir<br />

kent için çalışan Tepebaşı<br />

Belediyesi, bu<br />

doğrultuda enerji<br />

bağımsızlığının sağlanması,<br />

ekolojik<br />

dengenin korunması<br />

ve çevre konusunda<br />

bilinç düzeyinin arttırılması<br />

için Remourban<br />

Projesi’ni<br />

hayata geçiriyor.<br />

Tepebaşı Belediyesi,<br />

Remourban - Akıllı<br />

Kentsel Dönüşümün<br />

Hızlandırılması Projesi<br />

ile de ödül kazanmaya<br />

devam<br />

ediyor.<br />

30<br />

Tepebaşı Belediyesi Remourban - Akıllı Kentsel<br />

Dönüşümün Hızlandırılması Projesi ile ödül kazanmaya<br />

devam ediyor.<br />

Tepebaşı Belediyesi, bu yıl 5.’si düzenlenen Sürdürülebilir<br />

İş Ödülleri’nde Remourban - Akıllı Kentsel<br />

Dönüşümün Hızlandırılması Projesi ile Karbon ve<br />

Enerji Yönetimi - Yerel Yönetim kategorisinde ödüle<br />

layık görüldü.<br />

TEPEBAŞI’NIN PROJESİNE ÖDÜL<br />

Tepebaşı Belediyesi son olarak Sürdürülebilirlik<br />

Akademisi tarafından bu yıl 5.’si düzenlenen Sürdürülebilir<br />

İş Ödülleri 2018’de ödüle layık görüldü.<br />

Aşağı Söğütönü Mahallesi'nde bulunan Yaşam Köyü'nde<br />

uygulanan ve tamamlanmasında sona yaklaşılan<br />

proje ile Tepebaşı Belediyesi, 14 kategoride<br />

ödüllerin verildiği gecede Karbon ve Enerji Yönetimi<br />

– Yerel Yönetim kategorisinde ödül almayı başardı.<br />

Fairmont Quasar İstanbul Otel'de<br />

düzenlenen törende, 31 jüri üyesinin değerlendirmeleri<br />

neticesinde 14 kategoride ödül verildi.<br />

KARBON VE ENERJİ YÖNETİMİ 21. YÜZYILIN<br />

EN ÖNEMLİ ALANLARINDAN BİRİ<br />

Tepebaşı Belediyesi adına Başkan Yardımcısı Melih<br />

Savaş, Tepebaşı Belediyesi’nin genç ve başarılı<br />

proje ekibi ile birlikte ödülünü jüri üyesi Prof. Dr.<br />

Nilgün Karatepe Yavuz’un elinden alırken burada<br />

bir konuşma yaptı. Savaş konuşmasında, “Bu geceyi<br />

hazırlayan Sürdürülebilirlik Akademisi’ne ve<br />

jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Karbon ve<br />

enerji yönetimi 21. yüzyılın en önemli alanlarından<br />

biri. Bu alanda erken çalışmaya başlamak, biz yerel<br />

yönetimler için hayati bir önem kazanmış durumda”<br />

ifadelerini kullandı.<br />

Sürdürülebilir İş Ödülleri 2018’de değerlendirmeye<br />

alınan 14 kategori ise Karbon ve Enerji Yönetimi,<br />

Atık Yönetimi, Su Yönetimi, Sürdürülebilirlik Raporu,<br />

Sürdürülebilir İnovasyon, Sosyal Etki, Çeşitlilik ve<br />

Dahil Etme, İşbirliği, Sürdürülebilirlik İletişimi, Tedarik<br />

Zinciri Yönetimi, Startup, Kadının Güçlendirilmesi,<br />

Çalışan Katılımı ve Yılın Sosyal Girişimi oldu.<br />

REMOURBAN NEDİR?<br />

Avrupa Birliği, sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlamak<br />

üzere, bilimsel ve teknolojik araştırma kapasitesini<br />

arttırmak için dünyanın en büyük sivil<br />

Ar-Ge programları olan çerçeve programlarını oluşturmaktadır.<br />

Bunlardan 7. Çerçeve Programı’nın devamı<br />

olarak 2015-2020 yılları arasında yürütülmek<br />

üzere Avrupa Birliği Horizon 2020 - Araştırma ve<br />

İnovasyon Çerçeve Programı’nı açmıştır. Bu program<br />

kapsamında yapılan “Akıllı Şehirler ve Toplumlara<br />

Çözüm Üretmek” isimli proje çağrısına Tepebaşı Belediyesi<br />

yaptığı çalışmalarını, hedeflerini ve de stratejilerini<br />

referans göstererek cevap vermiş ve 7<br />

Mayıs 2014 tarihinde proje başvurusunu gerçekleştirmiştir.<br />

Başvuru <strong>Ekim</strong> 2014 tarihinde sonuçlanarak<br />

Kasım-Aralık 2014 tarihlerinde de hibe<br />

sözleşmesi çalışmaları tamamlanmıştır. Avrupa Birliği<br />

tarafından finanse edilecek olan projenin toplam<br />

bütçesi 23,8 Milyon Euro, belediyenin bu<br />

bütçeden almaya hak kazandığı miktar ise 5 Milyon<br />

Euro’dur. Uygulanacak olan projeye ismini veren<br />

REMOURBAN, dilimize ‘Akıllı Kentsel Dönüşümün<br />

Hızlandırılması için Yenileme Modeli’ olarak çevrilen<br />

‘REgeneration MOdel for accelerating the smart<br />

URBAN transformation’ açıklamasının kısaltmasıdır.


Tepebaşı Belediyesi’nin muhteşem çocukları, Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği'nce ödüle layık görüldü<br />

Çocuk Senfoni Tepebaşı'nın gururu<br />

Sanatsal etkinliklerin aranan<br />

orkestrası haline gelen Tepebaşı’nın<br />

muhteşem çocukları,<br />

büyük başarılara imza<br />

atmaya devam ediyor. Kurulduğu<br />

günden bu yana ortaya<br />

koydukları performans ile sanat<br />

çevrelerinin büyük takdirini kazanan<br />

“Tepebaşı Belediyesi İki<br />

Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası”<br />

yeni bir ödülün daha<br />

sahibi oldu. Sağlıklı Kentler Birliği,<br />

orkestranın başarılarını<br />

gündeme taşıyarak, sosyal sorumluluk<br />

kategorisinde Tepebaşı<br />

Belediyesi İki Elin Sesi Var<br />

Çocuk Senfoni Orkestrası’nı<br />

ödüle layık buldu. Kazanılan bu<br />

başarı hakkında konuşan Tepebaşı<br />

Belediye Başkanı Ahmet<br />

Ataç ise, “Çocuklarımızla gurur<br />

duyuyorum. Onlar için ne yapsak<br />

az" şeklinde konuştu.<br />

Tepebaşı Belediyesi<br />

İki Elin<br />

Sesi Var Çocuk<br />

Senfoni Orkestrası,<br />

Türkiye Sağlıklı<br />

Kentler Birliği'nce<br />

ödüle layık görüldü.<br />

Sağlıklı Kentler Birliği<br />

tarafından düzenlenen<br />

30.<br />

Olağan Meclis Toplantısı<br />

ve Aktif Yaşlanma<br />

Temalı<br />

Konferans, Kadıköy<br />

Belediyesi ev sahipliğince<br />

gerçekleşti.<br />

Türkiye Sağlıklı<br />

Kentler Birliği tarafından bu yıl 10.'su düzenlenen,<br />

32 üye belediyenin 91 projeyle<br />

başvurduğu Sağlıklı Kentler Birliği<br />

2018 Sağlıklı Şehirler En İyi Uygulama<br />

Ödülleri yarışması sahiplerini buldu.<br />

Büyük bir sosyal sorumluluk projesi olan,<br />

kurulduğu günden bu yana yurtiçi ve<br />

yurtdışında birçok konser veren Tepebaşı<br />

Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni<br />

Orkestrası, 2018 Sağlıklı Şehirler En İyi<br />

Uygulama ödüllerinde, Sosyal Sorumluluk<br />

kategorisinde ödüle layık görüldü.<br />

Ödülü, Sağlıklı Kentler Birliği Başkanı<br />

(Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı)<br />

Menderes Mehmet Tevfik Türel, Tepebaşı<br />

Belediye Başkanı Dt. Ahmet<br />

Ataç'a takdim etti.<br />

Başkan Ataç'a Tepebaşı Belediyesi<br />

Meclis Üyesi Turgut Doğandor ile<br />

Tepebaşı Belediyesi Sağlıklı<br />

Kentler<br />

Proje<br />

Koordinatörü İnci Çalışkan eşlik etti. Kazanılan<br />

bu başarı hakkında bir değerlendirme<br />

yapan Başkan Ataç, "Çocuklarımızı<br />

kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak, sanata<br />

yönlendirmek adına hayata geçirdiğimiz<br />

bu proje, gün geçtikçe büyüyor ve<br />

yeni başarılara imza atıyor. Çocuklarımız<br />

o kadar iyi çalışıyorlar ki yurtiçinde verdikleri<br />

onlarca konserin yanı sıra yurtdışından<br />

da davetler alıyorlar. Geçen yıl<br />

Mayıs ayında Belçika'nın Neerpelt kentinde<br />

düzenlenen Avrupa Genç Müzisyenler<br />

Festivali'nde aldıkları 3.'lük ödülü,<br />

bu başarının en güzel örneğidir. Ayrıca<br />

çocuklarımız, yine 2017’nin Mayıs<br />

ayında, dünyaca ünlü besteci ve piyanist<br />

Fazıl Say ile aynı sahneyi paylaşmanın,<br />

birlikte konser vermenin onurunu yaşadılar.<br />

Çocuklarımızla gurur duyuyorum.<br />

Onlar için ne yapsak az" şeklinde konuştu.<br />

31


Atalarına olan asklarını ,<br />

ilmek ilmek örüyorlar<br />

Örgü eğitmeni ve “Ör Sema Aşkla” atölye<br />

sahibi Sema Doyuran ile “Örgü” üzerine<br />

İlmek ilmek öreceksin mutluluğu…<br />

Her bir tondan rengin içerisinde hayat bulacak…<br />

Pembesiyle, moruyla, mavisiyle…<br />

Kadınların nasır tutan parmaklarıyla işlenecek…<br />

Emekçi elleriyle şekillenecek…<br />

Bir yandan zincir olurken bir yandan bir ve<br />

beraber olacaklar…<br />

İlmek ilmek büyüyecekler…<br />

Sema Doyran…<br />

Örgü eğitmeni…<br />

“Biz örgünün etrafında birleşen bir kadınlar<br />

kulübüyüz” diyor kendisini tanıtırken…<br />

Şirin mi şirin, güzel mi güzel bir işletme…<br />

Rengarenk…<br />

İsmini de “Ör Sema aşkla” koymuş…<br />

Ailece sıcaklığında, tam bir ev ortamı…<br />

Operanın tam karşısında bulunan örgü<br />

evine girdiğim an da kadınlar bir yandan<br />

örgülerini örüyor bir yandan da kahkahalar<br />

atıyor.<br />

Herkes halinden o kadar memnun ki…<br />

Konuşmalarına, anlatmalarına gerek yok.<br />

İfadelerine yansıyor.<br />

Tabi emekleri ve el becerilerinin yanına<br />

Cumhuriyet ve Mustafa Kemal Atatürk<br />

sevgilerini de eklemişler…<br />

Yüzlerce kadın Atamıza olan aşkını ilmek<br />

ilmek işlemeye karar vermiş.<br />

Az da değil öyle…<br />

Tamı tamına 2.852,496 ilmek.<br />

İlmekler bitince ortaya dev Atatürk imzası<br />

ortaya çıkacak.<br />

Dinlerken bile gururlanıyor insan…<br />

“ÖRÜYORUZ, ÜRETİYORUZ”<br />

Kendini anlatırken Sema Hanım naif ses<br />

tonuyla, “Dikiş öğretmeni olarak başlamıştım.<br />

10 yıldır sektörün içerisindeyim. 6 yıldır<br />

da profesyonel olarak yapıyorum.<br />

Yaklaşık 6 ay önce de burada kendi atöl-<br />

RÖPORTAJ<br />

32<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU


yemi açtım. Hanımlarla buluşuyoruz, örgüler<br />

örüyoruz. Sabah ayrı, öğleden sonra ayrı gruplarımız<br />

var. 165 hanımla buluşuyorum. Örüyoruz,<br />

üretiyoruz. Üretmekten de mutluyuz” diyor.<br />

Mutluyuz derken, gülümsüyor da…<br />

İşte o zaman gerçekten mutlu olduklarına inanıyorum.<br />

“ÖZGÜRLÜK ARAYIŞIYLA<br />

BU ATÖLYE DOĞDU!”<br />

Bu şirin atölyenin nasıl ortaya çıktığını merak<br />

ediyorum bir yandan…<br />

Yine aynı ses tonuyla anlatıyor: “Zaten buna<br />

yakın atölyelerde çalışıyordum. Böyle bir düzene<br />

zaten alışıklar. Kendi atölyemi açma fikri<br />

de biraz daha özgür hareket etme isteğimden<br />

dolayı ortaya çıktı. Bir firmaya bağlı olunca onların<br />

izni dahilinde yapmak zorunda oluyorsunuz.<br />

Özgürlük arayışla doğdu burası. 6 aydır<br />

burayım.”<br />

“BİRLİKTE HAYATI PAYLAŞIYORUZ”<br />

Kısa bir düşünmenin ardından devam ediyor<br />

konuşmasına:<br />

“Hem yün satışı var. Kursiyerler geliyor. Buradan<br />

ipleri alıyor, örüyorlar. Birlikte hayatı paylaşıyoruz.<br />

Örgü ortak noktamız oluyor bizim.<br />

Onun etrafında hayatı paylaşıyoruz. Sevinçlerimizi,<br />

üzüntülerimizi paylaşıyoruz. Yıllardır birlikte<br />

olduğum bir ekip. 6 yıldır birlikte olduğum<br />

hanımlar var. Kadınlar kulübü gibi düşünün.”<br />

Erkeklerden örgü örmeye gelenlerin olup olmadığını<br />

soruyorum bir an da…<br />

Gülüyor: “Bir dönem oldu aslında… Üniversite<br />

öğrencilerinden bir dönem ilgisi olan olmuştu.<br />

Kurs gibi değil de daha kısa süreli. Moda tasarım<br />

okuyanlar da örgü dersi yokmuş, onlar<br />

bazen danışmak için geliyorlar. Onun haricinde<br />

bizim yüzde 100’ümüz kadınlardan oluşuyor.<br />

Çoğu emekli hanımlar. Çalışan hanımlarımız<br />

için Cumartesi gruplarımız var. Her yaştan, her<br />

meslek grubundan hanımlarla burada buluşuyoruz.”<br />

Tabi burası sadece örgü örenlerin değil öğrenmek<br />

isteyenlerin de uğrak noktası. Ondan da<br />

bahsediyor Sema Hanım:<br />

“Tabi örgü örmeyi de öğretiyorum. Onlara yol<br />

gösteriyorum. Yeni modeller, yeni trendleri<br />

takip ediyoruz. Bizim ki klasik örgü değil daha<br />

modernize edilmiş örgü. Öyle olunca çocuklarına,<br />

gelinlerine, kızlarına da yapıyorlar. Onlar<br />

mağazadan gördükleri ve satın alamayacakları<br />

bir modeli getirip burada daha ekonomik bir şekilde<br />

yapıyoruz. Üretime katkısı da oluyor.”<br />

“LÖSEV’E ŞAPKALAR ÖRDÜK”<br />

“Sonra satıyor musunuz onları?” diye soruyorum.<br />

Suyundan bir yudum aldıktan sonra konuşuyor:<br />

“Bazıları satıyor ama satanlar azınlıkta. Yüzde<br />

10 gibi bir kesim diyelim. Geri kalanı kendileri<br />

için yapıyorlar. Burada sosyalleşiyoruz, dediğim<br />

gibi birlikte pikniklere gidiyoruz. Sosyal sorumluluk<br />

projeleri geliştiriyoruz. Daha önce<br />

LÖSEV’e şapkalar ördük. İhtiyaç sahipleri çocuklara<br />

hırkalar ördük. Van depreminde depremzedelere<br />

kalın hırkalar örüp göndermiştik.<br />

Bu tip sosyal sorumluluk projelerimiz oluyor.<br />

Birlikte şehir dışı gezileri, sinemalar, tiyatrolar<br />

dediğim gibi örgünün etrafında birleşen bir kadınlar<br />

kulübüyüz aslında.”<br />

Çok hoşuma gidiyor.<br />

“Kadınlar istese, birlik olsa ilmek ilmek değiştirirler<br />

düzeni” diye düşünüyorum. Devam ediyorum<br />

sonra: “Bu formatta bir örgü evi<br />

Eskişehir’de ilktir herhalde…”<br />

Kafasıyla onaylıyor: “Bu formda bir iki yerde<br />

daha var aslında. Bu kadar katılımcısı olan<br />

yok, böyle bir konsepte değil birde. Daha farklı<br />

konseptlerde. Biz üretmekten mutluyuz. Hanımlar<br />

da üreterek hayatın içerisine dahil oluyorlar.<br />

Bir kenarda oturup kalmıyorlar.<br />

Tekrardan hayatın içine girmiş oluyorlar. Örgü<br />

etrafında bu şekilde bir birleşmemiz oluyor.”<br />

“KADIN ÜRETMEDİĞİ<br />

ZAMAN HASTA OLUR,<br />

YOK OLUR”<br />

Ev hanımları kadınlarımıza<br />

bir çağrısının<br />

olup olmadığını<br />

merak ederken,<br />

düşünceler ağzımdan<br />

dökülüyor.<br />

Yüzün de<br />

yine naif<br />

gülümseme,<br />

“Bu<br />

örgü<br />

olabilir. Resim olabilir, farklı el sanatları, seramik,<br />

takı tasarımı olabilir. Lütfen evde oturmasınlar,<br />

hayatın içerisine girsinler. Özellikle belli<br />

bir yaştan sonra kabuklarına çekiliyorlar. Kendilerini<br />

dinliyorlar, hastalıklarını dinliyorlar.<br />

Kadın zaten üreten bir varlık. Üretmeden duramaz.<br />

Kadın üretmediği zaman hasta oluyor,<br />

yok oluyor. Kadın ürettiği zaman toplum da var<br />

oluyor. Bütün kadınları üretmeye davet ediyorum.”<br />

Son olarak bahsettiğim Atatürk için 2, 852, 496<br />

ilmek projesine geliyorum.<br />

Dinlerken tüylerim diken diken oluyor.<br />

Tabi biz bir yandan sohbet ederken kadınlarımızın<br />

elleri de durmuyor, örmeye, projeyi yetiştirmeye<br />

devam ediyorlar.<br />

“ATATÜRK’ÜN İMZASINI ÖRÜYORUZ”<br />

Sema Hanım hem onları izliyor hem anlatıyor:<br />

“Geçen yıl ördüklerim birikince bir 280 parça<br />

falan oldu. Bir sergi ile taçlandırayım istedim.<br />

Geçtiğimiz Ocak ayında bir kişisel el örgüsü<br />

sergisi açtım. O da belki bir ilkti. Kişisel olarak<br />

ilkti. Sergimde değişik ne olabilir diye düşünürken<br />

Türk bayrağı örmeye karar verdim. El örgüsü<br />

Türk bayrağı ördüm. Baya zor bir süreçti.<br />

Ölçüyü tutturmak çok zor. 80’e 120 ölçülerindeydi.<br />

Onu ördükten sonra Atatürk’ün imzasını<br />

yapabilir miyim diye düşündüm. Onu da yaptım.<br />

Sergim de benim için değeri ölçülemeyecek<br />

iki tane parçam olmuş oldu. Kültür<br />

Bakanlığımızdan da bayrağın telif haklarını<br />

aldım. El örgüsü bayrağı olarak. Geçen sene<br />

öyle bir çalışmam olmuştu. Bunu kadınlarımız<br />

görünce de keşke bizde böyle bir şey yapsaydık,<br />

bizde böyle bir şey örebilir miyiz gibi geri<br />

dönüşler oldu. Bu sene Atatürk’ün imzasını<br />

kursiyerlerimizle örüyoruz. 29 <strong>Ekim</strong> Cumhuriyet<br />

Bayramı’nın 95’inci yılı kutlamaları kapsamında.<br />

Tepebaşı Belediyesi’nin önderliğinde,<br />

Kartopu firması sponsorluğunda, bizim<br />

de emeğimiz birleşerek güzel bir iş çıkacak.<br />

100 metre karelik dev bir Atatürk<br />

imzası örüyoruz. 2.852,496 ilmek<br />

olacak. Onun hazırlıkları müthiş derece<br />

de devam ediyor. İnşallah yetiştireceğiz.<br />

Her kadın 15’er cm’lik<br />

kareler örüyor. Onları birleştireceğiz.”<br />

Alkışlıyorum.<br />

“Böyle kadınlarımız olduğu sürece<br />

kimsenin sırtı yere gelmez” diye düşünüyorum.<br />

33


Babasının hastalığı<br />

Dünya ikinciliği getirdi<br />

16 Yaşındaki<br />

lise öğrencisi<br />

Demiralp<br />

Uğurlu’nun<br />

büyük başarısı<br />

Eskişehir’de 16 yaşındaki öğrenci Demiralp<br />

Uğurlu, böbrek taşı rahatsızlığı yaşayan<br />

babasına önerilen geleneksel<br />

yöntemlerin doğruluğunu araştırırken geliştirdiği<br />

projeyle, geçen ay Paraguay'da<br />

düzenlenen "Fecitec Girasoles Science<br />

Fair 2018"in (Bilim Fuarı) "tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikinciliği elde etmenin<br />

sevincini yaşıyor.<br />

“KİMYA ÖĞRETMENİ<br />

DANIŞMANLIK YAPTI”<br />

Keneki özel bir okulun lise 3. sınıf öğrencisi<br />

Demiralp Uğurlu, babasının ve çevresindeki<br />

yakınlarının böbrek taşı nedeniyle<br />

yaşadıkları sıkıntılara tanık oldu. Bu sağlık<br />

sorunu için babasına sunulan geleneksel<br />

yöntemlerin doğruluğunu araştırmaya yönelik<br />

çalışmaya başlayan Uğurlu, kimya<br />

öğretmeni Sibel Pakdil'in danışmanlığında<br />

"Tıbbı bitki ekstrelerinin farklı türdeki<br />

böbrek taşlarına etkisi" adlı proje hazırladı.<br />

“ÖZEL BİR FORMÜL GELİŞTİRDİ”<br />

Böbrek taşları üzerinde çeşitli deneyler<br />

yapan Uğurlu, yaygın görülen taş üzerinde<br />

geleneksel yöntemlerin olumlu etki yaptığını<br />

ancak böbreğin içini saran taş üzerinde<br />

herhangi bir etkisinin olmadığını<br />

tespit ei. Böbrek taşının cerrahi yöntem<br />

dışında farklı bir yolla çözülmesini sağlamak<br />

için çalışmalarını yoğunlaştıran<br />

Uğurlu,<br />

danışman öğretmeni<br />

Pakdil ve bazı eczacılık<br />

fakültelerindeki öğretim<br />

üyelerinden yardım alarak<br />

özel bir kimyasal formül<br />

geliştirdi.<br />

“DÜNYA İKİNCİSİ<br />

OLDU”<br />

Projesiyle İzmir’deki<br />

"OKSEF 2018" yarışmasında<br />

dereceye girerek<br />

Paraguay'ın Encarnacion<br />

şehrinde 20-26 Ağustos'ta<br />

düzenlenen bilim<br />

fuarı "Fecitec Girasoles<br />

Science Fair 2018"e katılan<br />

Uğurlu'nun projesi<br />

"tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikinciliğine<br />

layık görüldü.<br />

34<br />

"HASTANELERDEN BÖBREK<br />

TAŞI TEMİN ETTİK"<br />

Lise öğrencisi Demiralp Uğurlu, yaptığı<br />

açıklamada, projede öncelikle böbrek taşlarının<br />

çeşitleri üzerinde<br />

bir çalışma yaptıklarını<br />

belirterek, "Kaç tip<br />

böbrek taşı olduğunu<br />

ve insanlarda en yaygın<br />

görülen ile ender görülenleri<br />

tespit eik.<br />

Proje için iki tip böbrek<br />

taşı belirledik. Birisi en<br />

yaygın görülen, diğeri<br />

ise böbreğin içini tamamen<br />

sarıp operasyon<br />

gerektiren<br />

böbrek taşlarıydı.<br />

Gerekli izinler<br />

karşılığında hastanelerden<br />

böbrek<br />

taşlarını temin eik" dedi.<br />

"BÖBREK TAŞININ KÜTLESİNDE<br />

KÜÇÜLME OLDUĞUNU TESPİT ETTİK"<br />

Uğurlu, taşların üzerinde çeşitli deneyler<br />

yaptıklarını anlatarak, yaygın görülen böbrek<br />

taşı üzerinde geleneksel yöntemlerin<br />

olumlu etki yaptığını belirlediklerini bildirdi.<br />

Böbreğin içini saran taş üzerinde "çeşitli<br />

bitkilerin kaynatılıp içilmesi" gibi geleneksel<br />

yöntemlerin herhangi bir etkisinin olmadığını<br />

tespit eiklerini anlatan Uğurlu,<br />

şunları söyledi:<br />

"Bunun üzerine söz konusu taşın böbrekte<br />

küçülmesini sağlayıcı farklı yöntemler denedik.<br />

Bazı konularda eczacılık fakültelerine<br />

danıştık. Laboratuvar ortamında<br />

çeşitli deneyler yaptık. Hazırladığımız<br />

kimyasal özütle böbrek taşının kütlesinde<br />

küçülme olduğunu tespit eik. Söz konusu<br />

maddeyi bir tablet yöntemiyle böbreğe<br />

gönderilmesini planladık. Projemizde<br />

elde eiğimiz aktif<br />

maddeler bu yöntemle böbrek<br />

taşını çözebilecek."<br />

Uğurlu, iki yıl süren projesiyle,<br />

dünyanın dört bir yanından<br />

lise öğrencilerini bilimsel ve<br />

teknolojik araştırmalarını sunmak<br />

ve kültürel paylaşımlar<br />

yapmalarını sağlamak için bir<br />

araya getiren "OKSEF" adlı yarışmaya<br />

katıldığını dile getirdi.<br />

Uğurlu, yarışma sonunda katılmaya<br />

hak kazandığı Paraguay'daki<br />

bilim fuarı "Fecitec<br />

Girasoles Science Fair 2018"in<br />

"tıp ve sağlık" kategorisinde<br />

dünya ikincisi olduğunu vurguladı.<br />

Uğurlu, projesiyle gelecek<br />

yıl Meksika'da<br />

düzenlenecek Fen Bilimleri<br />

Fuarı'nda da Türkiye'yi temsil<br />

edeceğini sözleri ekledi.


35


Her sabah tezgahını<br />

bebeğiyle birlikte açıyor<br />

Songül Demir simit satarak geçimini sağlayan ve ailesine bakan bir kadın.<br />

1 Yaşındaki oğlu Aziz ile birlikte açıyor her sabah tezgahını. Gün boyu sıcak<br />

simitlerini satarken oğlu ise kendisine yoldaş oluyor o tezgahın başında.<br />

Güneş yüzünü göstermeye yakın, kucağında<br />

bebeği düşüyor yollara…<br />

Sıcağı, soğuğu fark etmez…<br />

Ekmek parası değil mi?<br />

Kazanmak zorunda….<br />

Songül Demir…<br />

Kadın simitçi…<br />

Yolunuz düşmüşse Köprübaşı’na fark etmemeniz<br />

mümkün değil…<br />

Bir yaşındaki Aziz’iyle birlikte güneşin doğuşuyla<br />

birlikte açıyor tezgahını, satıyor sıcacık<br />

gevrek simitlerini…<br />

Adı gibi kutsal, değerli varlığını emanet edip<br />

gidemiyor, onu da yoldaşı yapıyor.<br />

Anne yüreği değil mi?<br />

Öyle güzel bir ifadesi var ki Songül Abla’nın,<br />

“Kadınlar kendi ayaklarının üzerinde durmak<br />

istiyorlarsa buna çocuk bile engel olamaz.”<br />

Gücünü buradan alsa gerek diye düşünüyorum.<br />

“HAYAT ŞARTLARI ZORLADI!”<br />

Yaklaşık bir yıldır simitçilik yaptığını anlatıyor.<br />

Değişiyor yeri, mekânı…<br />

Konuşurken gözlerinin uzaklara dalışından<br />

anlıyorum hayat mücadelesini ama yine de<br />

36<br />

RÖPORTAJ<br />

Özge ZAİM SARIOĞLU<br />

sakin sakin anlatıyor Songül Abla: “Hayat<br />

şartları beni buna zorladı. Üç çocuk annesiyim.<br />

En küçük oğlum 1 yaşında,<br />

ortanca oğlum engelli<br />

12 yaşında, en büyük oğlum<br />

15 yaşında. Buna rağmen<br />

hayat mücadelesi vermek zorundayım.<br />

Çalışmak zorundayım.<br />

Çocuklarıma bakmak<br />

zorundayım. Engelli olan<br />

oğlum okula gidiyor. 15 yaşındaki<br />

oğlum da açıktan<br />

okuyordu, sorunları olduğu<br />

için hastane de yatıyor. 1 yaşındaki<br />

oğlum da her sabah<br />

benimle işe geliyor.”<br />

“BAKACAK KİMSEM YOK”<br />

“Çocukla zor olmuyor mu?”<br />

diye soruyorum.<br />

Önce Aziz’ine bakıyor sonra<br />

yüzünde tebessüm kısa cümleler<br />

kuruyor: “Çocukla tabi ki<br />

zor oluyor ama bakacak kimsem<br />

olmadığı için mecburen<br />

getiriyorum.”<br />

“Neden simitçilik?” diye soruyorum.<br />

Kısa ama öz cümleleri var<br />

Songül ablanın: “Çocuğumla<br />

beraber olmak için…”<br />

Sonra geçmişe gidiyor: “Çocuğum dünyaya<br />

gelmeden önce ev temizliklerinde çalıştım. 9<br />

aylık hamile olana kadar da devam etmiştim.<br />

Çocuğum dünyaya geldikten 3 ay sonra bu işi<br />

seçtim. Başka seçenek bulamadım. Çocuğumla<br />

birlikte kabul eden olmadığı için buraya<br />

geldim.”<br />

“ÇOCUK BAHANE DEĞİL!”<br />

Bir yandan satarken simitlerini, bir yandan da<br />

anlatıyor: “Kadınlar kimseye muhtaç olmak istemiyorlarsa,<br />

kendi ayaklarının üzerinde durmak<br />

istiyorlarsa çoluk çocuk da bahane<br />

değildir. Bazı kadınlar eşine güveniyor, onlara<br />

sırtını dayıyor. Kaygısız davranıyor. Ben öyle<br />

değilim. Kendi ayaklarımın üzerinde durmak<br />

istiyorum. “<br />

Derinlerde kalan gülümsemesi yine gün yüzüne<br />

çıkıyor ve çevrenin tepkisinin çok güzel<br />

olduğundan bahsediyor: “ Kadın simitçi olmama<br />

çok güzel bakıyorlar. Beğeniyorlar.<br />

Takdir ediyorlar. Çalışmak isteyince çocuğun<br />

bahane olmadığını söylüyorlar. Erkek işini kadınların<br />

daha güzel yaptığını söylüyorlar. Başarılı<br />

olduğumu söylüyorlar. Bunu birçok<br />

müşterimizde duydum.”<br />

Gülümsüyorum, kutluyorum.<br />

Ayrılırken yanından, kucağında bebeğiyle ne<br />

de güzel duruyor diye düşünüyorum.<br />

Kadın!<br />

Mutluluk en çok sana yakışır, biliyorum!


PARAN YOKSA DUAN VAR !<br />

Bu lokantada yemek yemek için illa ki paranız olması gerekmiyor...<br />

Lokantanın camına asılı “Açsanız ve paranız yoksa çekinmeden söyleyin.<br />

Yolunuz düşer öder ya da bir dua ile insanlık ölmemiş dersiniz” yazısı zaten<br />

her şeyi açıklıyor.<br />

Eskişehir’de bir lokantanın camına asılı<br />

'Açsanız ve paranız yoksa çekinmeden<br />

söyleyin. Yolunuz düşer öder ya da bir<br />

dua ile insanlık ölmemiş dersiniz' yazısı,<br />

ilgi topladı.<br />

Maddi durumu iyi olmayan vatandaşlara<br />

ücretsiz yemek ikram eden lokanta sahibi<br />

Gökhan Bilgiç (35), "Fark ediyorum<br />

cebinde 3 lira çorba parası olmayan insanlar<br />

var. Bu zorlu zamanda, halkımıza<br />

destek olmak istiyoruz" dedi.<br />

Eski Bağlar Mahallesi Üniversite Caddesi'ndeki<br />

Bozan Çorbacısı adlı lokantanın<br />

sahibi Gökhan Bilgiç, uzun<br />

süre Rusya'da kaldığını söyledi.<br />

“İNSANLIK<br />

ÖLMEMİŞ DERSİNİZ!”<br />

Lokantasına gelen müşterilerin çoğunluğunu<br />

üniversite öğrencilerinin oluşturduğunu<br />

belirten Gökhan Bilgiç, iş yeri<br />

camına astığı 'Açsanız ve paranız yoksa<br />

çekinmeden söyleyin. Yolunuz düşer<br />

öder ya da bir dua ile insanlık ölmemiş<br />

dersiniz. Öğrenciler özellikle siz hiç çekinmeyin,<br />

bir gün okulunuz bittiğinde siz<br />

de bir yemeği başka bir öğrenciye ikram<br />

edin. Bizden yana helaldir' yazısının<br />

özellikle sosyal medyada büyük ilgili topladığını<br />

söyledi.<br />

“CEBİNDE 3 LİRASI<br />

OLMAYAN İNSANLAR VAR”<br />

Evli ve 2 çocuk babası Bilgiç şöyle konuştu:"Burası<br />

semt olarak öğrenci semti.<br />

Burada her türlü insan var. Eskişehir<br />

halkı da geziyor, öğrenci de geziyor.<br />

Kendi açımdan söyleyeyim, fark ediyorum;<br />

cebinde 3 lira çorba parası olmayan<br />

insanlar var. İsteyeni var, isteyemeyeni<br />

var. Herkesin kendi dertlerinden dolayı<br />

etrafına bakıp da onları görecek durumu<br />

da yok ya da görmek istemiyor diyelim.<br />

Ben de dedim ki kendi kendime, arkadaşlarla<br />

istişare de ettik, nasıl olur, derken,<br />

dedik ki bizim amel defterimize,<br />

sevap hanemize yazılsın, hem dualarını<br />

alalım hem de insanlara bir sosyal mesaj<br />

olur diye bu yazıyı yazdık."<br />

Halkın kendisine destek verdiğini belirten<br />

Gökhan Bilgiç, "Sağ olsun, Allah razı<br />

olsun halk da çok güzel destek veriyor.<br />

Sırf benimle kalan bir şey değil bu. Eskişehir<br />

dışından buraya gelenler, bu yazıyı<br />

gördükten sonra bir çorba içip 2 çorba<br />

parası bırakanlar, 'Şu parayı kasada tut,<br />

gelene gidene yedir' diyorlar. Genelde<br />

üniversite öğrencileri geliyor. Sonuçta<br />

burası öğrenci semti. Yerel halk genelde<br />

hafta sonları geziyor. Tabii biz ayrım yapmıyoruz.<br />

Herkes gelebilir. Yemeklerimiz<br />

ucuz. İnsanlar artık önce cebine bakıyor.<br />

Seçici olmak zorunda kalıyor. Biz lezzet<br />

kalitemizi ön planda tutup hem de insanların<br />

alım gücünü düşünerek bu şekilde<br />

menüler yaptık. Fiyatlarımız da ucuz. İnşallah<br />

bu zorlu zamanda, bu fiyatlarla<br />

halkımıza destek olmak istiyoruz. Olursak<br />

da ne mutlu. 24 saat açığız; çorba,<br />

sulu yemek, kavurma şeklinde hizmet<br />

vermekteyiz" dedi.<br />

37


“Bu spor imkan işi.<br />

Zaman para ve<br />

aile desteği çok<br />

önemli… Bunlar bir<br />

araya geldiği zaman<br />

bu sporu rahatça yapabiliyorsunuz.<br />

Meraklı<br />

olan gençleri<br />

öncelikle yarışlarda<br />

hakem ya da görevli<br />

olarak görev almalarını<br />

bu sporu daha<br />

yakından tanımalarını<br />

öneririm”<br />

“Eskişehir de<br />

biraz daha insanlar<br />

beni tanımaya<br />

başladı.<br />

Gördükleri zaman<br />

motor sporları hakkında<br />

sorular sormaya<br />

ve tebrik<br />

etmeye başladılar.<br />

Pistlerde hırslıyım<br />

ve rakip tanımam.<br />

Fakat trafikte çok<br />

sakin bir sürücüyüm”<br />

“Bir çok kupa<br />

kazandım.<br />

Ama hedefler<br />

bitmez. Kendime<br />

koyduğum en<br />

büyük hedef; hep<br />

söylediğim gibi<br />

Türkiye Ralli Şampiyonluğunu<br />

gerçekten<br />

çok<br />

istiyorum. İnşallah<br />

bir gün nasip olur.<br />

Bunun için çok çalışacağım”<br />

38<br />

Gündem dergimizin bu ay ki konuğu<br />

katıldığı yarışlarda tozu dumana<br />

katan başarılı pilot Buğra Banaz…<br />

Ufak yaşta motor sporları tutkunu olan<br />

Buğra şu anda 26 yaşında olmasına rağmen<br />

bir çok kupanın sahibi oldu. Castrol<br />

Ford Team Türkiye de ralli pilotu olan<br />

Buğra Banaz Eylül ayında Marmaris düzenlenen<br />

2018 Dünya Ralli Şampiyonasında<br />

ünlü pilotlar ile yarışarak Dünya<br />

Şampiyonası klasmanında 5. olurken,<br />

Türkiye klasmanında ise kendi sınıfında<br />

1.’liği elde etti. Daha büyük hedefleri<br />

olan Buğra sorularımızı da içtenlikle yanıtladı.<br />

RÖPORTAJ<br />

Erkan Midilli<br />

TÜRKİYE RALLİ<br />

ŞAMPİYONLUĞUNU<br />

ÇOK İSTİYORUM” “<br />

-İlk olarak Buğra Banaz’ı tanıyalım<br />

“26 yaşındayım. Başkent Üniversitesi Bilgisayar<br />

Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşımdan<br />

beri motor sporlarıyla<br />

ilgileniyorum. Şu an da Castrol Ford Team<br />

Türkiye de ralli pilotuyum ve aile şirketimiz<br />

de çalışmaktayım”<br />

-“Ralli sevginiz nereden geliyor ve<br />

spora nasıl başladınız?<br />

“Öncelikle Ailem bu spora çok meraklı ayrıca<br />

babam Ender Banaz’da uzun yıllar<br />

ralli sporunu yaptı. Küçük yaştan beri<br />

otomobillerin arasında büyüdüm o zamanlar<br />

en büyük zevkim eski yarış kasetlerini<br />

izlemekti. Bir şekilde bu spora<br />

başlamak istiyordum ve 1999 yılında ailemin<br />

desteği ile karting sporuyla motor<br />

sporları kariyerim başlamış oldu”


-Birçok kupa ve madalya<br />

sahibisiniz… Bu<br />

nasıl bir duygu?<br />

“Eskişehir de yaşıyorum,<br />

biraz daha insanlar tanımaya<br />

başladı. Gördükleri<br />

zaman motor sporları<br />

hakkında sorular sorarak<br />

tebrik ediyolar. Bunlar<br />

tabi güzel hoş şeyler.<br />

Onun haricinde motor<br />

sporları ile ilgilenmek isteyen<br />

gençler de daha<br />

fazla ilgi göstermeye<br />

başladı. ‘Nasıl başlayabiliriz,<br />

bize yol gösterir<br />

misin, yardımcı olur<br />

musun?” gibi isteklerle<br />

geliyorlar, bende elimden<br />

geldiğince yardımcı<br />

olmaya çalışıyorum”<br />

-Sizce bu büyük başarıların<br />

sırrı nedir?<br />

“Genç yaşta başlamak<br />

gerçekten çok önemli…<br />

Ben 7 yaşımda başladım<br />

ve bunun etkisinin çok<br />

büyük olduğunu düşünüyorum.<br />

Yetenek ve<br />

şans faktörleri de bence<br />

çok önemli. Birde ben<br />

katıldığım bütün yarışlarda<br />

elimden gelenin en<br />

fazlasını yapmaya çalıştım.<br />

Hırslı bir insanım<br />

ama aşırıya kaçmasına<br />

engel olurum, öğrenmeye<br />

çok açık bir insanım<br />

ve görsel hafıza ve<br />

ezberim de bence çok iyi<br />

bunların hepsi bir araya<br />

gelince başarı da geliyor.<br />

-Bu spora hevesli<br />

olanlara tavsiyeleriniz<br />

olacak mı?<br />

“Şunu belirteyim ki bu<br />

spor imkân işi. Zaman<br />

para ve aile desteği çok<br />

önemli. Bunlar bir araya<br />

geldiği zaman bu sporu<br />

rahatça yapabiliyorsunuz.<br />

Meraklı olan gençleri<br />

öncelikle yarışlarda<br />

hakem ya da görevli olarak<br />

görev almalarını bu<br />

sporu daha yakından tanımlarını<br />

öneririm. Daha<br />

sonrasın da TOSFED’in<br />

çeşitli etkinlikleri bunlara<br />

katılarak bu spora<br />

adım atabilirler. Hiçbirini<br />

yapamıyorlarsa onları<br />

etaplara davet ediyorum<br />

yarışları izlemeleri için”<br />

-Her yarış ayrı bir tecrübe.<br />

Unutamadığınız<br />

anılarınız oluyor mu?<br />

“2014 Yılında İstanbul<br />

Rallisinde son etap ara-<br />

39


cımın sağ arka tekerleği tamamen kopmuştu.<br />

Bu şekilde etabı bitirdik ve 60km<br />

normal yolda giderek Pendik Pazar alanında<br />

yarışı tamamlamış ve birinci olmuştuk<br />

çok stresli bir o kadar da eğlenceli bir<br />

andı. Bu anımı unutamam”<br />

-Peki… Buğra Banaz trafikte nasıl bir<br />

sürücü?<br />

“Gayet sakin diyebilirim hatta çoğu<br />

zaman sıkılıyorum araç<br />

kullanmaktan. Kesinlikle<br />

trafik kurallarına<br />

uyarım. Zaten de böyle<br />

olması gerek”<br />

-Sence yarışlarda<br />

araçta en önemle<br />

şeyler nelerdir?<br />

“Bana göre lastik<br />

seçimi bir yarışta<br />

hayati<br />

önem taşıyor.<br />

Ralli sporu için konuşuyorum,<br />

aracınız ne kadar güçlü<br />

olursa olsun asfalt ya da toprak ile olan<br />

bağlantısı zayıf kalırsa bu hem zaman<br />

kaybı yaratır hem de kaza riski yaratabilir.<br />

Bu yüzden lastik seçerken parkurun asfalt<br />

ya da toprak mı olduğuna, hava sıcaklığı,<br />

etap uzunlukları, zeminin karakteri<br />

örnek olarak kaygan bir asfalt mı mıcırlı<br />

bir asfalt mı yoksa iyi tutunan bir asfalt<br />

mı sorularının cevabına göre lastik seçimi<br />

yapıyoruz”<br />

-Aynı zamanda güneş enerjisi merakın<br />

da var. Bu konuda neler söyleyeceksin?<br />

“2016 yılında Üniversiteden mezun olduktan<br />

sonra aklımda birkaç fikir vardı.<br />

Bunları ailemle paylaştım ve güneş enerji<br />

santrali yatırımı yapmaya karar verdik.<br />

Yaklaşık 18 aylık bir uğraş sonucunda<br />

1MW’lık bir güneş enerji santralini Eskişehir’in<br />

Nemli köyünde kurmayı başardık.<br />

Banaz GES 8 aydır sorunsuz bir şekilde<br />

çalışıyor ve yıllık yaklaşık olarak 1000<br />

evin tükettiği elektriği üretiyor”<br />

-En son Marmaris yarışı nasıl geçti?<br />

“Marmaris'teki 2018 Dünya Ralli Şampiyonasında<br />

bu yıl 22 ülkeden 58 otomobil,<br />

48'i Türk 116 yarışmacı katılım sağladı.<br />

Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu<br />

(TOSFED) mükemmel bir organizasyona<br />

imza attı. 3 günlük 300 km'lik zorlu yarışı<br />

Dünya Şampiyonası klasmanında 5. olarak<br />

bitirdim, Türkiye klasmanında ise kendi sınıfımda<br />

1. olarak yarışı tamamladım”<br />

-Bir kupa ve madalya alan Buğra’nın<br />

bundan sonraki<br />

hedefleri neler?<br />

“Bundan sonraki<br />

seneler için aslında<br />

net bir şey söylemek<br />

gerçekten<br />

zor. Şu an 2018<br />

sezonu yeni<br />

bitti. Castrol<br />

Ford Team<br />

Türkiye olarak yeni<br />

sezon planlamasına<br />

önümüzde ki aylarda<br />

başlarız. Bu yüzden net bir<br />

şey söyleyemiyorum. Kendime<br />

koyduğum hedefler olarak<br />

hep söylediğim gibi Türkiye<br />

Ralli Şampiyonluğunu gerçekten<br />

çok istiyorum inşallah bir gün nasip<br />

olur bunun için çok çalışacağım”<br />

-Buğra son olarak işyerinde<br />

birçok kupa ve araba koleksiyonu<br />

görüyoruz…<br />

“Evet. Bunca sene yarıştıktan<br />

sonra ve güncel işimizin de otomobil<br />

üzerine olması yüzünden<br />

normal hayatta da otomobil merakım<br />

bir hayli fazla. Babamın<br />

ufak bir araba koleksiyonu var.<br />

Peugeot marka eski ama değerli<br />

otomobillerden oluşan benim<br />

de ev ve işyerinde maket araba<br />

koleksiyonum mevcut. Bütün<br />

ölçekler de farklı farklı koleksiyonum<br />

var genelde Peugeot<br />

ve Ralli üzerine. Bunlara<br />

gözüm gibi bakarım”<br />

İŞTE GURURUMUZ<br />

BUĞRA’NIN BAŞARILARI<br />

▪ 2004 Türkiye Karting Şampiyonası Mini Kategori Şampiyonu<br />

▪ 2011 Türkiye Otokros Kategori-3 Şampiyonu<br />

▪ 2012 Fiesta Kupası Birincisi<br />

▪ 2014 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası Genç Pilotlar Birinciliği<br />

▪ 2015 Türkiye Ralli Şampiyonası RC4 Sınıf Birinciliği<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası İki Çeker Şampiyonluğu<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası Genç Pilotlar Birinciliği<br />

▪ 2016 Türkiye Ralli Şampiyonası RC4 Sınıf Birinciliği<br />

▪ 2017 Avrupa Ralli Şampiyonası Takımlar Şampiyonluğu<br />

▪ 2018 Dünya Ralli Şampiyonası Gençler Şampiyonası altıncısı<br />

40<br />

Buğra Banaz kupalarının<br />

yanısıra araba kolleksiyonunun<br />

önünde poz verdi.


Anadolu Voleybol<br />

SALONLAR ŞENLENDİ<br />

Hentbolda Selkaspor ve Anadolu<br />

Üniversitesi ile birlikte Voleybolda<br />

da 3 kulübümüz 4 farklı<br />

ligde ilimizi başarıyla temsil ediyor.<br />

Şehirde salon sporlarında yaşanan bu hareketlilik<br />

gelecek adına umutların tekrar yeşermesine<br />

de bir anlamda vesile oldu.<br />

Selka’nın göstermiş olduğu başarı yalnızca<br />

hentbol branşını değil, diğer branşları da<br />

tetiklemiş gibi duruyor.<br />

Öyle ki Erkekler 1.liginde Halkbank ile işbirliği<br />

çerçevesinde çalışarak boy gösteren<br />

Anadolu Üniversitesi sezona çok iyi bir<br />

giriş yaptı. Anadolu Üniversitesi Kadın voleybol<br />

takımı da yine 1.ligde iddialı bir<br />

kadro ile en az play-off oynamayı hedefliyor.<br />

Antrenör Muhsin Osmanoğlu’nun öğrencileri<br />

bu yarışın içinde olacağa benziyor.<br />

2.ligde bu sezon ilk kez boy gösteren<br />

Odunpazarı’nın farklı bir heyecan kattığı<br />

net. Odunpazarı Belediye başkanı Kazım<br />

Kurt’un da desteğini<br />

arkasına alan kulüp<br />

Play-Off’ları neden<br />

görmesin? Genel kaptan<br />

İsmail Kumru ve<br />

antrenör Levent Coşkun<br />

büyük emek veriyor.<br />

Zorlu grupta ilk<br />

4’e girerek finallerde<br />

olmak da büyük bir başarı<br />

sayılacak.<br />

Eskişehrli genç oyuncularla<br />

farklı bir misyon<br />

üstlenen Tepebaşı<br />

Gençlik ve Spor<br />

Kulübü de Tepebaşı<br />

Belediye<br />

başkanı Ahmet<br />

Ataç’ın desteğini<br />

arkasına<br />

almış durumda.<br />

Antrenörler Özkan Çimenli ve Fatma Çimenli<br />

çifti şehrimizin yetenekli voleybolcularını<br />

vitrine çıkartmak konusunda usta…<br />

Onlar alt yapı düzeyinde de de iddialılar.<br />

2.Ligde de sonuna kadar mücadelenin<br />

içinde olacaklar.<br />

Bu sezon Eskişehir salon sporlarını renkli<br />

günler bekliyor. Kulüplerimizin gösterecekleri<br />

başarı, gelecek sezonlar içinde umut<br />

kaynağımız olacak.<br />

Anadolu Voleybol<br />

Tepebaşı Gençlik<br />

Odunpazarı Gençlik<br />

41


AVRUPA<br />

ARENASINDA<br />

İLİMİZİ<br />

TEMSİL EDEN<br />

BETON ADAMLAR<br />

TECRÜBE KAZANDI<br />

Yıllar sonra hentbol’da Avrupa macerası yaşatan Selkaspor<br />

erkek hentbol takımı Challenge Kupası 2. Turunda Norveç<br />

ekibi OIF Arendal takımı ile karşılaştı. İlk maçında Eskişehirli<br />

sporseverlerin coşkusu ile 6 sayı farkla kazanan Beton Ardamlar<br />

rövanş maçında ise güçlü rakibi karşısında tutunamadı ve maçı 12<br />

sayı farkla kaybedip Avrupa’ya veda etti.<br />

Kaleci İbrahim ilk<br />

maça damga vurdu.<br />

İLK KEZ AVRUPA<br />

ARENASINDA<br />

Selka erkek<br />

hentbol takımı<br />

Avrupa arenasında<br />

tecrübe kazandı.<br />

Yıllar önce ETİ ile<br />

erkekler hentbol<br />

yaşanılan Avrupa<br />

macerası Selkaspor ile<br />

devam eti. Kurulduğu üçüncü<br />

yılında, tarihinde de ilk kez<br />

Avrupa kupalarında mücadele<br />

eden Selka Es- kişehir HSK,<br />

Challenge Kupası 2. tur ilk maçında<br />

Norveç ekibi OIF Arendal<br />

takımı ile karşılaştı.<br />

ESKİŞEHİR’DE MÜTHİŞ COŞKU<br />

İlk maç Eskişehir’de oynandı. Müthiş<br />

bir atmosferin yaşandığı Porsuk<br />

spor salonunda oynanan mücadelenin<br />

ilk devresini 18-16 önde kapatan<br />

temsilcimiz, ikinci yarıda farkı<br />

açtı ve maçı 34-28 kazandı. Yıllar<br />

sonra salonda Avrupa heyecanı<br />

yaşayan sporseverler<br />

hentbolculara<br />

müthiş destek verirken,<br />

galibiyette de pay sahibi<br />

oldu.<br />

NORVEÇ’DE İŞLER<br />

YOLUNDA GİT-<br />

MEDİ<br />

6 sayılık<br />

skor<br />

avantajı<br />

ile Norveç’e giden Beton<br />

Adamlar umduğunu bulamadı.<br />

Maçın ilk yarısında akıllıca<br />

bir oyun sergileyen<br />

Selkaspor, Norveç temsilcisinin<br />

farkı açmasına müsaade<br />

etmedi. Rakibin<br />

ataklarına anında karşılık<br />

veren temsilcimiz ilk yarıya<br />

1 sayı geride girdi. Ancak ne<br />

olduysa ikinci yarıda oldu…<br />

Jaballah iki<br />

maçta da etkili<br />

oldu.<br />

42<br />

İlk maçta Eskişehirli<br />

sporseverlerin desteği<br />

altında kazanan<br />

Selka erkek hentbolcular<br />

ikinci maçta<br />

umduğunu bulamadı.


Beton Adamlar<br />

Noveç’de ikinci<br />

yarı dağıldı.<br />

Arendal savunma hattını öne çıkardı ve Beton<br />

Adamlar’ı top kayıplarına zorladı. Top kayıplarıyla<br />

hızlı hücuma çıkan Arendal bu şekilde tam 12 sayı<br />

birden bularak farkı açtı ve turu geçen takım olurken,<br />

Selka’da Avrupa’ya veda etti.<br />

TECRÜBE KAZANDILAR<br />

Tarihinde ilk kez Avrupa deneyimi yaşayan Beton<br />

Adamlar ilk maçta 6 sayı farkla galip gelirken.<br />

İkinci maçta ise 12 sayı ile mağlup olarak elendi.<br />

Ama…<br />

Beton Adamların gönülleri fethederken, ilk Avrupa<br />

macerasında da tecrübe kazandı.<br />

Atatürk posteri<br />

ve bayrağımız<br />

gurur verdi<br />

HAKKINIZ<br />

ÖDENMEZ<br />

3 yıl önce takımı kuran ve ilk yılında<br />

1.lig şampiyonluğu, ikinci yılında ise<br />

süper ligde bir çok takımı geride bırakarak<br />

Avrupa kupalarına gitmeyi<br />

hak eden Selkasporda Mert, Yenal ve<br />

Selkan Kaya kardeşler başta olmak<br />

üzere güçlü Selka yönetimi Eskişehir’e<br />

büyük bir gurur yaşattı.<br />

İŞTE BU HİÇ BİR ŞEYE DEĞİŞİLMEZ<br />

Norveç’in Arendal kentinde oynayan rövanş maçında Beton Adamları<br />

gurbetçilerde destekleyerek tribünlerde Türk bayrağı açtı.<br />

Selka’yı Norveç’deki rövanş maçında gurbetçilerde<br />

yalnız bırakmadı. Challenge Kupası 2.<br />

tur ilk maçında Norveç ekibi OIF Arendal takımı<br />

ile rövanş maçını Norveç’de oynayan<br />

Beton Adamlar Türk taraftarlardan da destek<br />

aldı.Selka’yı destekleyen taraftarlar Türk<br />

bayrakları açarak Beton Adamların yanında<br />

oldu. Ayrıca Selkaspor’u yönetim de tribünden<br />

destekledi.Norveç’deki Atatürk posteri ve<br />

bayrağımız gurur verdi.<br />

İlk yılda tecrübe<br />

kazandılar.<br />

43


Devre arasında beklentiler<br />

sadece<br />

takım üzerinden<br />

değil… Transfer yasağının<br />

kaldırılıp, kaldırılmayacağı<br />

en büyük soru<br />

işareti. Şehirde meraklı<br />

bekleyiş ve seçim öncesi<br />

bir hareketlilik<br />

yaşanması umudu<br />

var. Eğer o da olmazsa<br />

kulübü bekleyen<br />

zor günler<br />

kapıda…<br />

Kulübün içinde<br />

bulunduğu bu<br />

çıkmazda sadece<br />

mevcut yönetime<br />

değil, tüm şehre görevler<br />

düşüyor. Bundan sonra<br />

bize gerekli olan<br />

ayrışma değil,<br />

güç birliği olacak.<br />

Bu siyasi<br />

kesimde de,<br />

spor camiasında<br />

da birinci<br />

öncelik<br />

olmalı…<br />

44


Neresinden bakarsak bakalım zor bir süreç…<br />

Bu yola baş koyanlarla, aynı kadere başkaldıranların<br />

yan yana omuz omuza verdiği bir mücadeleye tanıklık<br />

etmek belki de bizimkisi…<br />

Kendi kaderini kendi çizmeye çalışanların hikayesi…<br />

H H H<br />

Alacaklılar kapıda…<br />

Tesislerde yiyecek ekmek, içecek suyun dahi zor bulunduğu…<br />

Deplasmanların her anlamda kabusa döndüğü bir süreçte,<br />

umudunu kaybetmeyenlerin umudu olmaya çalışan<br />

bir futbolcu topluluğu…<br />

Kulübün imkanları gibi onlarında yapabilecekleri kısıtlı.<br />

Ama bugün verilen mücadele alınacak sonuçlar kadar<br />

önemli.<br />

Ortaya konulan tavır her şeyden daha değerli…<br />

H H H<br />

Devre arasına kadar umutlar sıcak tutulacak.<br />

Mücadele ruhu yine vitrine çıkarılacak.<br />

Alınacak her puan gelecek adına ışık sayılacak.<br />

İkinci yarıda akılcı bir politika izlemek adına bu şart…<br />

Sonra seçim girdabına ve elimizde kalanlara bakarız.<br />

Hesabımızı da ona göre yaparız.<br />

Bugün şartların oluşturduğu zorunluluktan ötürü yapacaklarımız<br />

ise belli.<br />

Klasik ama kenetlenmekten başka yok ki değerin başka<br />

bir ederi…<br />

H H H<br />

İnanacağız. Savaşacağız. Var olacağız…<br />

Eskişehirsporlu olmanın gerekliliklerini sonuna kadar<br />

taşıyacağız.<br />

Ama bugünleri unutmayarak geçmişten ders alacağız.<br />

Çünkü hatalar tekrarlandıkça hata olmaktan çıkar…<br />

H H H<br />

Kulübün bu noktalara gelmesinde başrol oynayanların<br />

hayata döndürmeye çalıştığı değerler en büyük ironi.<br />

Yapacakları geçmişte yapamadıklarının belki de en<br />

büyük ödeştirmesi.<br />

Kendi gerçekleriyle, kulübün gerçekleri arasında sıkışanların<br />

nedir yol haritası?<br />

Bunun cevabını alacağımız o gelecek günün de vardır<br />

bir zamanı…<br />

H H H<br />

45

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!