You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
maalesef <strong>hi</strong>ç de temiz değil! Yemek<br />
büfelerinde insanları adeta büyüleyen o<br />
görüntüler yok mu o görüntüler! Gelin<br />
görün ki ne kadar kaliteli sağlıklı olduğu<br />
da tam bir tartışma konusu. Kalitesini her<br />
anlamda kanıtlamış bir elin on parmağın<br />
geçmeyecek sayıdaki işletmeleri tenzih<br />
ederek söylüyorum, diğer bütün her<br />
şey da<strong>hi</strong>l otelleri sisteme yenik düşerek<br />
kalitelerinden ödün vermek zorunda<br />
kalmışlardır.<br />
Bundan 15 yıl öncesinde en kaliteli<br />
yemek dendiğinde ilk akla gelen 5 yıldızlı<br />
otellerin İtalyan ve Fransız restoranları<br />
olurken şimdilerde ne yazık ki bu kaliteli<br />
servisten ve yemeklerden söz etmek<br />
mümkün değildir. Büfedeki ürünlerin<br />
defalarca yıkanarak farklı soslarla tekrar<br />
sunulmasından tutun da bütün tatlıların<br />
karıştırılıp yaş pastaya iç malzemesi<br />
yapılması, kuzu eti diye <strong>hi</strong>ndi etinin<br />
servis edilmesi, içinde <strong>hi</strong>ç süt olmayan<br />
peynirler, tozlardan yapılmış sadece<br />
aromadan ibaret olan içeceklere kadar<br />
size daha neler neler sayabilirim.<br />
Peki soruyorum, bize tüm bunları<br />
yapmaya iten sebepler neler? Kendimizi<br />
göstermek mi? Pazarlama tarafında<br />
neden ilerleme kaydedemiyoruz, daha<br />
doğrusu <strong>hi</strong>çbir kimliği olmayan yemekleri<br />
sunarak sadece doyurma ve lezzet odaklı<br />
bir bakış açısı bizlere ne kazandırabilir<br />
soruyorum. Dünyada bütün gastronomi<br />
camiasının göz bebeği olan ülkemizin<br />
her tarafından ayrı güzellikler fışkırırken<br />
sabah akşam hazır soslarla yapılan<br />
yemekleri sunmak zorunda kalıyoruz,<br />
yetenekli aşçılarımız mı yok yoksa<br />
standartlaşmış yöneticiler bunlara<br />
müsaade mi etmiyor?<br />
Çalıştığım işletmelerde gördüğüm<br />
hatalardan biri de şu ki, otele Fransız<br />
misafirler geliyor diye menüye en<br />
alasından Fransız mutfağını sokmak<br />
isteyen yönetici yaklaşımları… İnsanlar<br />
ülke dışına seyahat ettiklerinde ilk<br />
ne yemek isterler? Elbette ki gittiği<br />
ülkenin mutfak kültürünü keşfetmek<br />
isterler öncelikle. Ayrıca sizin bir<br />
ülkenin yemeğini layıkıyla yapabilmeniz<br />
için o ülkenin orijinal malzemelerine<br />
ihtiyacınız vardır. Dünyanın neresine<br />
giderseniz gidin hatta İstanbul’da bile<br />
Gaziantep’teki yediğiniz baklavanın<br />
tadını alamazsınız. Böyle bir durumda<br />
Fransızlara, İtalyanlara kendi yemeklerini<br />
beğendirmeye çalışmak gibi bir gaflete<br />
düşüyorsunuz. Hem o mutfaklar<br />
bugünlere geldiyse, sırf kendilerine<br />
olan özgüvenlerinden ve geleneklerine<br />
bağlılıklarından kaynaklıdır. Bu iki<br />
ülkenin gastronomisine yön veren en<br />
önemli coğrafyada yaşadığımızı da<br />
unutmayalım derim.<br />
Benim bu konuda önerim şu olabilir,<br />
bir haftasını her şey dâ<strong>hi</strong>l otele ayıran<br />
yabancı misafire her gün faklı bir yörenin<br />
yemekleri servis edilebilir. Misal bir gün<br />
Karadeniz mutfağı veriyorsanız diğer<br />
günler Ege, Akdeniz, Marmara, Doğu ve<br />
Osmanlı lezzetleriyle devam ettirilebilir.<br />
Hadi bir adım daha öteye geçelim,<br />
madem lezzetin bir <strong>hi</strong>kayesi olmalı, o<br />
<strong>hi</strong>kayeyi yaşatmak için sıra gecesi gibi<br />
bizlere özgü geleneksel ritüellerimizle<br />
tattırabiliriz lezzetlerimizi. Hadi siz<br />
söyleyin, çok daha iyi olmaz mı?<br />
Canlandırın bir kere kafanızda, o tabak<br />
tabak doldurduğunuz büfelerde bu defa<br />
yöre konseptini o yörenin kıyafetlerini<br />
giydirdiğiniz personeller, büfe<br />
aranjmanları, müzikleri, yemek sonrası<br />
kültürlerin tanıtıldığı tiyatro gösterileri<br />
ve eğlenceleri ile taçlandırın. Ne yalan<br />
söyleyeyim, ben bile yazarken kendimden<br />
geçiyorum ki, gelen misafir nasıl<br />
hayranlık duymasın, heyecanlanmasın?<br />
İstemez misiniz ki, tatil için sizi tercih<br />
eden bir aile bavulunda sadece deniz kum<br />
güneş rutiniyle değil, bu defa ballandıra<br />
ballandıra anlatacakları dolu dolu<br />
<strong>hi</strong>kâyeleri ile vatanlarına dönsünler?<br />
Bu elbette ki ülkemizin gastronomisine ve<br />
yerel mutfakları ve üreticileri için büyük<br />
bir katkı ve de destektir. Asıl önemli<br />
mevzu da bu zaten. Bir yörenin mutfağı<br />
geliştikçe üreticiler daha çok çalışıp<br />
daha az göç edeceklerdir. Ekilmeyen<br />
dikilmeyen toprak kalmayacak, ülkemiz<br />
bu kısır döngüden kurtulacak, daha<br />
müreffeh ve daha üretken bir toplum<br />
haline gelecektir. Bunu sakın göz ardı<br />
etmeyelim.<br />
Ne kadar çeşit o kadar düşük kalite!<br />
İnsanların hayalleri ve sağlığı ile<br />
oynamaya kimsenin hakkı yok! Tatilcilerin<br />
her şey dâ<strong>hi</strong>l sistemde kontrollü para<br />
harcayarak tatil yapmak istemeleri<br />
onlara açık büfelerde ne olduğu belirsiz<br />
yemekleri sunma hakkını vermez size,<br />
vermemeli!<br />
İş tabii ki evvela biz şeflere, aşçılara<br />
düşüyor, önceliğiniz lütfen misafirlerinize<br />
olan sorumluluğunuz olsun. Sonrasında<br />
işletmenize ve personelinize olan<br />
sorumluluğunuzu zaten yerine getirmiş<br />
olacaksınız. Kaliteli ve kontrollü büfeler<br />
kurulmalı, çeşit sayıları düşürülmeli,<br />
ürün kalitesi arttırılmalı talep oluştuğu<br />
takdirde emin olun kaliteli ürünlerin<br />
fiyatları da ucuzlayacaktır. Siz siz olun<br />
“en ucuzunu getir, kalitesi önemli değil”<br />
mantığından kendinizi ve personelinizi<br />
uzak tutun!<br />
Bunun bir çözümü var elbette, büfelerde<br />
yapılan israf ile otelinize gelen<br />
misafirlerinizin tamamını en yüksek<br />
kalitede ürünlerle yapılmış 10-15 çeşit<br />
son derece sağlıklı ve lezzetli yemeklerle<br />
mutlu edebilirsiniz. Büfeleri ağzına kadar<br />
doldurmanın <strong>hi</strong>çbir mantığı yok.<br />
Bilinçli olmaz bu ülke vatandaşlarının en<br />
asli görevi olmalıdır!..