<strong>Bilim</strong> ve <strong>Teknik</strong>’le Kırk Yıl Şubat 1971 Ayla İlgili Umulmayan 5 Buluş Apollo 11, 12 ve 13 yolculuklarını izleyen aylar içinde yapılan araştırmalar çeşitli soruların ortaya atılmasına sebep olmuştur. Tanınmış Amerikan dergisi Science Digest, Houston Uzay Merkezi’nin araştırmacılarıyla görüşmüş ve onlardan birçok yeni bilgiler toplamayı başarmıştır. İlk bitkisel incelemeler Ay toprağının bitkilere zararlı bir etkisi olup olmadığının anlaşılması için yapıldı. Tohumların ekildiği toprağa Ay toprağından biraz serpiliverince daha büyük ve daha yeşil bitkiler elde edildiği hayretle görüldü. Hücreler Alp Akoğlu <strong>Bilim</strong> ve <strong>Teknik</strong>’in 40 yıl önceki sayısı olan Şubat 1971’de yer alan başlıkların bazısı şöyle: Dünyada ve Bizde Elektrik Enerjisi, Keban Barajı, Bir Türk <strong>Bilim</strong>adamı Tanıtıyoruz: Dr. Temel Çakaloz, Ay’la İlgili Umulmayan 5 Buluş, Luna 16, Pastör’ün Bıraktığı Büyük Miras, Yapıştırıcı Maddeler, Mekanik İnekten Alınan Süt, Ay Arabası için Dev bir Adım, T. B. T. A. K. Burs Programları, Refleks Fotoğraf Makinesi, Harika Bir Sayı: 9 Derginin Şubat 1971 sayısında Keban Barajı kapak konusu olarak seçilmiş ve bu konuya geniş yer ayrılmış. Bu ayki köşemizde yine 40 yıl önceki dergide geniş yer ayrılan “Ayla İlgili Umulmayan 5 Buluş” başlıklı yazıdan bazı bölümleri derledik. daha büyük oluyordu ve Ay toprağı ile beslenen bitkiler yeryüzünde en iyi gübrelenmiş toprakta özel olarak yetiştirilenlerden bile daha kuvvetli ve büyük oluyorlardı. Laboratuvarın baş botanik uzmanı Dr. Walkingshow’a göre Ay toprağı ile gübrelenen bitkilerin böyle mükemmel bir şekilde gelişmesinin nedeni Ay’da atmosferin bulunmamasıdır. Oksijeni olmayan bir çevrede oluşmuş olan Ay toprağı oksijenden arınmış durumdadır. Bu niteliği yeryüzünün toprağında taklit etmeye imkan yoktur. Ay toprağının bu oksijenden arınmış durumunun bitki tarafından oluşturulan büyümeyi sınırlayıcı hormonların etkisini kaldırmış olması ihtimali vardır. Bu sınırlama ortadan kalkınca bitki de büyür, tıpkı “Alice Harikalar Diyarında”gibi. Apollo karantina deneylerinden alınan ikinci beklenmedik sonuç mikrobiyolojiktir. Apollo 11’in getirdiği toprağın bulunduğu tüpten alınan bir parça üzerine konulan Dünya bakterilerinden üç türü ölmüştür. Mikrobiyoloji uzmanı Dr. G. Taylor, üç bakteri türü Pseudomonas aeruginosa, Azobakter vinelandil ve Staphylococcus auerus, Apollo 11’in getirdiği alt toprağın bulunduğu tüpten alınan malzemeyi kapsayan sıvı kültürleri içine konulduktan sonra 20 saat içinde ölmüşlerdir demiştir. Aynı bakteri türleri aynı şekilde Apollo 11 ve Apollo 12’nin getirdiği alt tabakalara ait toprakla temasa getirildikleri zaman bir şey olmuyor ve yaşamaya devam ediyorlardı. Mikrobiyologlar artık durumu bildiklerine göre mesele bu ölümün sebeplerini meydana çıkarmaya kalıyordu. Bu husustaki çalışmalar hala devam etmektedir. Apollo 14’ün Ay’ın alt tabakalarından getireceği malzeme ele geçince onun da bakterileri aynı esrarlı şekilde öldürüp öldürmeyeceği araştırılacaktır. <strong>Bilim</strong> ve <strong>Teknik</strong> Şubat 2011 İnsanoğlu uzaya ilk adım atma cesaretini gösterince birçok bilgin kötü sonuçlardan bahsetmişti. Bunlardan çok azı doğru çıktı. Fakat hala anlaşılamayan ikinci trend astronotların her yolculukta ağırlıklarından bir miktar kaybetmeleridir. Tipik olarak bu 2,5 ila 5 kg kadardır. Dr. Fisher’e göre bu vücudun kendini ağırlıksızlığa uydurmasından ileri gelebilir, fakat bu durumdan herhangi bir problem meydana gelmiş değildir. Doktorlar ağırlık kaybının elektrolit denge probleminden ileri gelmesinden şüphelenmektedirler. Bu problemi çözme görevini ayrı bir laboratuar üzerine almıştır. Astronotlar tarafından toplanan torbalarca taş Dünya’ya erişmeden çok önce bütün dünya laboratuarları bu taşları incelemek için bir sürü plan hazırladı. Taşlar gelince parçalara bölündüler, kesildiler, kontrol edildiler, delindiler, zımparalandılar ve onlardan her türlü bilgiyi meydana çıkarabilecek her cins alet ve yöntemle denendiler. İlk raporlar pek yavandı, onlarla taşların içindeki mineraller ve 3,3 ila 3,5 milyar yıl arasında yaşları tespit edilebilmişti. Bununla beraber özel bir taş bulundu. Yaşı 4,6 milyar yıldı. Bilginlere göre bu Güneş Sistemi’nin başında meydana gelmişti. Bu taş Ay’ın Fırtınalar Denizi’nden alınmış ve bir milyar yıl daha genç taşlarla beraber aynı dolayda bulunmuştu. Daha önceki buluşlar birçok bilgini Ay’ın Güneş Sistemi’nin öteki üyeleriyle beraber oluşmuş olduğuna ikna etmişti, ki bu da 4,5 milyar yıl önceydi. Aynı zamanda 3,5 milyar yıl önce oldukça kısa bir devrede Ay’ın yüzeyindeki lavların aktığı da anlaşılmaktadır. Aynı çevrede 3,5 ve 4,6 milyar yaşındaki taşların bulunması birçok bilginin daha önceden tahmin ettiği gibi, 3,5 milyar yaşındaki lavlar 4,5 milyar yıllık Ay’ın yüzeyini ince bir katmanla örtmüştür. 107
Bu ay, dergi elinize geçtiğinde ara tatilde olacaksınız herhalde. Belki beyniniz gıdasız kalır diye, birlikte bir mantık sorusunu çözelim istedim. Soru şöyle: Aklımdan birden büyük, birbirinden farklı iki tam sayı tutacağım, x ve y. Toplamları 100’den az olacak; x+y