15.12.2012 Views

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1<br />

1. GİRİŞ<br />

Stafilokoklar, insan normal florasında bulunmakla birlikte ciddi infeksiyona da<br />

neden olabilen bakterilerdir. Doğada, tozda, hayvanların çıkartılarında da yaygın<br />

olarak bulunabilir ve insanların deri, burun boşluğu ve lezyonlarında üreyebilirler.<br />

Son zamanlarda gittikçe artan oranda hastane ve toplum kaynaklı infeksiyon etkeni<br />

olmaya başlamışlardır. Gram pozitif kok morfolojisinde, boyalı preperatlarda üzüm<br />

salkımı şeklinde görülen, kanlı agarda S tipi koloni oluşturan bakterilerdir. Deri,<br />

yumuşak doku, yara infeksiyonu ve besin zehirlenmesi gibi tablolardan osteomiyelit,<br />

septik artrit, pnömoni ve endokardite uzanan geniş bir infeksiyon yelpazesine<br />

sahiptirler. Bu bakterilerden etken olarak en sık rastlananı S. aureus’tur. Ondan sonra<br />

sırasıyla S. epidermidis ve S. saprophyticus gelir. S. aureus’u diğerlerinden ayıran<br />

özellik koagülaz pozitifliğidir. Bu bakteri dışındakiler, genel olarak koagülaz negatif<br />

stafilokoklar (KNS) olarak adlandırılırlar. S. aureus insanda hastalık etkeni olarak sık<br />

rastlanan, virülansı yüksek bir mikroorganizmadır. Penisilinin tedaviye girdiği<br />

1945’ten itibaren S. aureus suşlarında β-laktamaza bağlı penisilin direnci 5 yıl içinde<br />

% 50’ye çıkmıştır. Bugün bu direnç % 95’in üstündedir.<br />

1960 yılında penisilinaza dayanıklı semisentetik penisilin olan metisilinin<br />

kullanıma girmesi ile birlikte bir yıl içinde <strong>metisiline</strong> <strong>dirençli</strong> S. aureus (MRSA)<br />

suşları saptanmaya başlanmış ve 1980’li yıllardan sonra tüm dünyada hastane<br />

infeksiyonu etkenleri arasında önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. MRSA<br />

suşları tüm β-laktam antibiyotiklele beraber β-laktam dışı antibiyotiklerin çoğuna da<br />

<strong>dirençli</strong> olduklarından, bu etkenlerle oluşan ağır infeksiyonların tedavisinde tek<br />

seçenek <strong>glikopeptid</strong> antibiyotiklerdir. Vankomisine <strong>dirençli</strong> koagülaz-negatif<br />

stafilokokların ve hemen ardından vankomisine <strong>dirençli</strong> enterokokların ortaya<br />

çıkmasından sonra, S. aureus suşlarında korkulan ve beklenen vankomisin direnci ile<br />

ilgili ilk bulgular Japonya’dan 1997 yılında gelmiş ve bunu ABD’de izole edilen<br />

suşlar takip etmiştir.<br />

MRSA suşları, <strong>metisiline</strong> duyarlı S. aureus (MSSA) suşlarında bulunmayan, βlaktam<br />

<strong>antibiyotiklere</strong> düşük afinite gösteren penisilin bağlayan protein 2a veya 2’<br />

(PBP2a) olarak adlandırılan bir protein üretmektedir. Bu protein, kromozomal bir<br />

gen olan mecA geni tarafından kodlanır. PBP2a proteini ve mecA genine sahip S.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!