15.12.2012 Views

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

metisiline dirençli stafilokoklarda glikopeptid antibiyotiklere duyarlılık ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

32<br />

bulunan ve geniş spektrumlu/uzun süre antibiyotik tedavisine maruz kalan hastalar,<br />

hem endojen floranın hem de ortam bakterilerinin tehdidi altındadır. Bu koşullar<br />

<strong>dirençli</strong> bakteri suşlarının seçilmesine yol açarken, MRSA infeksiyon ve<br />

kolonizasyonunu da ön plana çıkarmaktadır.<br />

Son yıllarda stafilokok türlerinde giderek artan oranda <strong>glikopeptid</strong> direncinin<br />

bildirilmeye başlanması; stafilokok infeksiyonlarındaki son seçenek antibiyotikler<br />

olan vankomisin ve teikoplanin kullanımının kısıtlanmasının önemine bir kez daha<br />

dikkatleri çekmiştir. (85). Stafilokoklar, <strong>metisiline</strong> direnç kazanmaları için gerekli<br />

gen mutasyonunu 10 yılda oluşturdukları halde, enterokokların vankomisini yenmesi<br />

için sadece 2 yıl yetmiştir (86). Üstelik enterokokların sahip oldukları, vankomisine<br />

karşı direnç sağlayan genleri plazmidler aracılığı ile diğer türlere, örneğin<br />

stafılokoklara aktarmaları olasılığı vardır. Vankomisine <strong>dirençli</strong> enterokok (VRE)<br />

örneği, hem uygunsuz antibiyotik kullanımının oldukça tehlikeli<br />

mikroorganizmaların üremesine neden olabileceğini, hem de bu olgu karşısında<br />

hekimin tıpkı penisilin öncesi çağdaki gibi çaresiz kalabileceğini göstermesi<br />

bakımından çok önemlidir (86).<br />

Glikopeptid antibiyotiklerin uygun olmayan doz ve sürelerde kullanılması, bu<br />

ilaçlara direnç gelişmesine katkıda bulunan en önemli faktörler olmuşlardır (87).<br />

Glikopeptidlerin bu şekilde kullanımı, tam direnç oluşturmasa bile <strong>dirençli</strong> alt<br />

grupların oluşmasına katkıda bulunmuştur (7, 88–89). Ayrıca yetersiz doz nedeniyle<br />

düşük doku konsantrasyonu, diabetes mellitus, bağışıklık sisteminin baskılanması,<br />

maligniteler, son dönem böbrek yetmezliği, infeksiyon saptanmasından sekiz hafta<br />

önce geçirilmiş cerrahi müdahaleler, endokardit, abse, ortopedik cihaz infeksiyonu<br />

gibi bakteriyel yükün yüksek olduğu durumlar da bu faktörler arasında sayılmıştır.<br />

(22, 74, 80–94).<br />

Günümüzde dek S. aureus kökenlerinde üç farklı vankomisin direnci<br />

tanımlanmıştır. Bunlardan ikisi yukarıda anlatılan VISA ve h-VISA suşlarında<br />

saptanan, vankomisine homojen ve heterojen orta derecede dirençtir. Üçüncü direnç<br />

tipi ise günümüze dek sadece 3 S. aureus kökeninde saptanan ve enterokoklarda<br />

vankomisin direncine neden olan vanA genine bağlı olan dirençtir. Vankomisine tam<br />

direnç gösteren bu üç bakterideki (MİK > 32 mμg/ml) mekanizma, yüksek düzeyde

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!