15.12.2012 Views

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ...

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ...

2 TEMEL TIP BİLİMLERİ TESTİ AÇIKLAMALI CEVAPLAR 1 ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

www.tusem.com.tr<br />

<strong>TEMEL</strong> <strong>TIP</strong> <strong>BİLİMLERİ</strong> <strong>TESTİ</strong> <strong>AÇIKLAMALI</strong> <strong>CEVAPLAR</strong><br />

1. Humerus cisim kırıklarında aşağıdaki arterlerden hangisinin yaralanma olasılığı en fazladır?<br />

A) A. brachialis<br />

B) A. axillaris<br />

C) A. profunda brachii<br />

D) A. radialis<br />

E) A. ulnaris<br />

1 – C<br />

Humerus’un proksimal uç (collum chirurgicum) kırıklarında n. axillaris ve a.v. circumflexa humeri posterior’lar; cisim<br />

kırıklarında sulcus nervi radialis içersinde yer alan n. radialis ve a. profunda brachii; medial epikondil kırıklarında sulcus<br />

nervi ulnaris’den geçen n. ulnaris; lateral epikondil kırıklarında n. radialis; suprakondiler kırıklarında ise n. medianus ve<br />

a. brachialis basısı (kompartman sendromu) görülebilir.<br />

2. Aşağıdaki eklemlerden hangisinin “labrum articulare”si vardır?<br />

A) Art. temporomandibularis<br />

B) Art. cubiti<br />

C) Art. radiocarpea<br />

D) Art. genu<br />

E) Art. coxae<br />

2


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

2 – E<br />

Articulatio humeri (omuz eklemi)’de labrum glenoidale; art. coxae (kalça eklemi)’da labrum acetabulare adlı fibroelastik<br />

kıkırdak yapı yer alır. Omuzda cavitas glenoidalis’i kalçada ise facies lunata’yı genişleterek eklem yüzeyleri arasında<br />

uyum sağlar.<br />

3. Aşağıdakilerden hangisi kola adduksiyon yaptırmaz?<br />

A) M. pectoralis major<br />

B) M. supraspinatus<br />

C) M. coracobrachialis<br />

D) M. latissimus dorsi<br />

E) M. teres major<br />

3 – B<br />

M. supraspinatus rotator cuff kaslarından birisidir, 0 – 15 abduktordur. Diğer kasların tümü omuz eklemine adduktor<br />

etkilidir.<br />

4. Aşağıdakilerden hangisi uyluğa fleksiyon yaptırmaz?<br />

4 – A<br />

A) M. semitendinosus<br />

B) M. sartorius<br />

C) M. rectus femoris<br />

D) M. psoas major<br />

E) M. gracilis<br />

M. semitendinosus harmstring kaslarındandır, uyluğa ekstansiyon bacağa fleksiyon yaptırır.<br />

Uyluğun fleksör kasları ve sinirleri:<br />

- M. psoas major (lumbal pleksus lifleri)<br />

- M. iliacus (n. femoralis)<br />

- M. sartorius (n. femoralis)<br />

- M. gracilis (n. obturatorius)<br />

- M. rectus femoris veya m. quadriceps femoris (n. femoralis)<br />

- M. tensor fascia lata (n. gluteus superior)<br />

5. Os pisiforme aşağıdakilerden hangisinin kirişi içerisinde yer alır?<br />

A) M. brachialis<br />

B) M. brachioradialis<br />

C) M. flexor carpi radialis<br />

D) M. flexor carpi ulnaris<br />

E) M. pronator quadratus<br />

3<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

5 – D<br />

Psiform kemik sesamoid kemiktir, elbileğinde proksimal sırada yer alır, m. flexor carpi ulnaris’in kirişi içerisinde yer alır.<br />

6. Normal olarak trakeanın bifurkasyon seviyesi hangi vertebra hizasındadır?<br />

A) C4<br />

B) C6<br />

C) T4<br />

D) T6<br />

E) T10<br />

6 – C<br />

Bifurcatio trachea (lümenden bakıldığında carina) normal olarak T4 vertebra seviyesinde yer alır.<br />

7. Pars descendens duodeni ile aşağıdakilerden hangisinin komşuluğu yoktur?<br />

A) Sağ böbrek<br />

B) Karaciğer<br />

C) Ductus choledochus<br />

D) Cauda pancreatis<br />

E) Vena cava inferior<br />

7 – D<br />

Duodenum’un ikinci kısmı pankreasın kaudası ile değil kaputuyla komşudur.<br />

8. Erkek üretrasının en geniş kısmı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Pars intramuralis<br />

B) Pars prostatica<br />

C) Pars spongiosa<br />

D) Pars membranacea<br />

E) Orificium urethrum internum<br />

8 – B<br />

Prostatik üretra en geniş kısımdır, en kısa ve fonksiyonel olarak en dar kısmı ise membranöz bölümüdür.<br />

9. Aşağıdakilerden hangisi sağ ventriküle ait bir oluşumdur?<br />

A) Fossa ovalis<br />

B) Crista terminalis<br />

C) Falx septi<br />

D) Crista supraventricularis<br />

E) Mm. pectinati<br />

www.tusem.com.tr<br />

4


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

9 – D<br />

Crista supraventricularis sağ ventrikül çatısında pulmoner kapağın alt kısmında yer alan kabarıklıktır.<br />

Fossa ovalis foramane ovale’nin sağ atriumdaki kalıntısı, falx septi ise sol atriumdaki kalıntısıdır.<br />

Crista terminalis sağ atrium ön duvarı ile arka duvarı arasındaki embriyoner kalıntıdır.<br />

Mm. pectinati, atriumların ön duvarında yer alan miyokardial kabarıklardır, atrium sistolunde ejeksiyon fraksiyonunu<br />

arttırırlar, ventriküllerde bunların muadillerine trabeculae carneae adı verilir.<br />

10. Aşağıdakilerden hangisi arteria iliaca externa’nın dalıdır?<br />

A) A. epigastrica superficialis<br />

B) A. circumflexa ilium profunda<br />

C) A. profunda femoris<br />

D) A. pudenda interna<br />

E) A. pudenda externa superficialis<br />

10 – B<br />

Arteria iliaca externa’nın temel olarak iki dalı vardır.<br />

- a. circumflexa ilium profunda<br />

- a. epigastrica inferior<br />

11. Aşağıdakilerden arteria mesenterica superior’un dalı değildir?<br />

A) Arteria pancreaticoduodenalis inferior anterior<br />

B) Arteria pancreaticoduodenalis inferior posterior<br />

C) Arteriae jejunales<br />

D) Arteria colica dextra<br />

E) Arteria gastroduodenalis<br />

11 – E<br />

A. gastroduodenalis truncus coeliacus’un dalıdır. Arteria mesenterica superior dalları:<br />

- A. pancreaticoduodenalis inferior anterior ve posterior<br />

- A. colica dextra<br />

- A. colica media<br />

- Aa. jejunales<br />

- Aa. ileales<br />

- A. iliocolica<br />

12. Aşağıdaki sinir liflerinin hangisi plexus uterovaginalis’te bulunmaz?<br />

A) Sempatik<br />

B) Parasempatik<br />

C) Somatik efferent<br />

D) Visseral afferent<br />

E) Vazomotor<br />

5<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

12 – C<br />

Visserlere giden pleksuslar otonomdurlar visseral efferent lifler taşırlar (sempatik ve parasempatik) ayrıca visseral afferent<br />

liflerle duysal innervasyon alırlar, vazomotor lifleri de vardır ancak visserlerin somatik innervasyonu olmaz. İstemli<br />

çalışan çizgili kas kitlelerinin yani gövdenin genel somatik lifleri vardır.<br />

13. Önkolda supinasyon ve fleksiyon kaybı, kolda da abduksiyon ve dış rotasyon kaybı varsa lezyon nerededir?<br />

A) Plexus brachialis’in truncus superior’u B) Plexus brachialis’in truncus posterior’u<br />

C) Plexus brachialis’in truncus inferior’u<br />

E) Nervus medianus<br />

D) Nervus radialis<br />

13 – A<br />

Plexus brachialis C5-T1 spinal sinirlerin ön dalları tarafından oluşturulur. C5 ve C6’nın ön dalları birleşerek truncus<br />

superior’u, C7’nin ön dalı truncus medius’u, C8 ve T1’in ön dalları birleşip truncus inferior’u oluştururlar.<br />

Truncus superior (C5-C6) yaralanması Erb Duchenne paralizisine neden olur. Bahşiş bekleyen garson eli oluşur en<br />

ağır n.musculocutaneus, n.radialis, n.axillaris ve n.suprascapularis etkilenir. Ulnar sinir hariç tüm üst ekstremite sinirleri<br />

az veya çok etkilenmiştir.<br />

Truncus inferior yaralanması Klumpke paralizisi’ne neden olur ve en ağır n.ulnaris etkilenir, sıkı kavrama ve yakalama<br />

kaybı olur pençe el gelişir.<br />

14. Substantia albada nucleus caudatus’la nucleus lentiformis arasında aşağıdakilerden hangisi yer alır?<br />

A) Fasciculus gracilis B) Capsula interna<br />

C) Fasciculus longitudinalis medialis<br />

E) Commissura anterior<br />

D) Medial lemniscus<br />

14 – B<br />

www.tusem.com.tr<br />

6<br />

Substantia alba yapısı içinde<br />

nucleus caudatus ve<br />

nucleus lentiformis arasında<br />

dar bir beyaz cevher kitlesi<br />

olan capsula interna (corona<br />

radiata’nın bir kısmı) görülür.<br />

Bu bölge hipertansif anervizma<br />

kanamalarının (a.cerebri<br />

media) en çok görüldüğü<br />

bölümdür özellikle<br />

putamen bölümü. Ve tüm<br />

inen ve çıkan yollar burada<br />

bir arada ve dar bir demet<br />

halinde bulunduğundan<br />

kontrlateral hemipleji (motor<br />

ve duysal felç) görülür.


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

15. İntrauerin yaşamda bağırsak halkalarının göbek kordonu içine herniasyonu ne zaman başlar?<br />

A) 4. hafta<br />

B) 6. hafta<br />

C) 12. Hafta<br />

D) 20. hafta<br />

E) 28. Hafta<br />

15 – B<br />

Orta bağırsağın gelişimi; primer bağırsak halkasının oluşmasıyla karakterizedir. 5 haftalık embriyoda, orta bağırsak karın<br />

duvarına kısa bir mezenterle tutunur. Hızla uzayarak U şeklinde bir halka halini alır. Halkanın orta kısmında vitellin kanalla<br />

vitellüs kesesiyle ilişkidedir. Orta bağırsak halkasının hızla büyümesi, karaciğerin karın boşluğunda büyük yer kaplaması,<br />

bu sırada bir çift böbreğin gelişiyor olması nedeniyle bağırsaklar karın boşluğuna sığamaz. Bağırsak halkaları, 6. haftada<br />

göbek kordonu içindeki ekstraembriyonik kölom boşluğu içine doğru fıtıklaşır ve herni yapar. Bu sırada göbek kordonu<br />

içindeki fizyolojik herniasyon olduğu sırada, superior mezenterik arter etrafında, saatin tersi yönünde 90o dönerler, böylece<br />

bağırsak kıvrımlı bir hale gelir. 12. haftada bağırsaklar yeniden karın boşluğu içine dönerler.<br />

16. Hücrede glikojen metabolizması ile ilgili olan organel aşağıdakilerden hangisidir?<br />

16 – A<br />

A) Endoplazmik retikulum<br />

B) Mitokondri<br />

C) Golgi<br />

D) Ribozom<br />

E) Peroksizom<br />

Düz Endoplazmik Retikulumun Görevleri<br />

• Steroid yapıda madde sentezler<br />

• Hücre membranı için fosfolipit sentezler<br />

• Hücre içi madde taşınmasında rol oynar<br />

• Yağda eriyen ilaçların, alkolün ve barbitüratların detoksifikasyonunda rol oynar<br />

• Metilasyonda rol alır.<br />

• Karaciğerde safra yapımında rol alır<br />

• Midede HCL asit yapımında rol alır<br />

• Glikozun glikojene çevrilmesine ve tekrar glikoza yıkılımında rol alır (Glikoz ile ilgili enzimlerin çoğunu yapısında<br />

bulundurur)<br />

• Gözde koni ve basillerdeki opsinler DER’a tutunur<br />

• Kalsiyum deposu olarak iş görür (Sarkoplazmik retikulum)<br />

17. Genellikle mezenşimal kökenli hücrelerde görülen ara filaman aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Keratin<br />

B) Vimentin<br />

C) Desmin<br />

D) Periferin<br />

E) Nestin<br />

7<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

17 – B<br />

Ara Filamanlar<br />

Filaman Bulunduğu Önemli Yerler<br />

Asidik, nötral ya da bazik Keratinler Epitel Hücresi (desmozom ve hemidesmozom yapısında) (karsinomlarda)<br />

Vimentin Mezenşim kökenli hücrelerde (sarkomlarda)<br />

Desmin İskelet kası ve düz kas<br />

Glial Fibriler Asidik Protein Astrositler ve Schwann hücreleri<br />

Periferin Periferik sinir sistemi nöronları<br />

Nörofilamanlar Akson ve dendritlerde<br />

Alfa-İnterneksin Medulla spinalis, Optik sinir<br />

Nükleer Lamin (A,B ve C) Çekirdek zarı ( iç zarda)<br />

Nestin MSS kök hücrelerde<br />

18. Hücre bağlantı tiplerinin hangisi epitel dokusunun en bazolateral tarafında bulunur?<br />

A) Zonula occludens<br />

B) Zonula adherens<br />

C) Makula adherens<br />

D) Neksus<br />

E) Hemidesmozom<br />

18 – E<br />

Hemidesmozomlar hücreleri bazal laminaya bağlayan ve bu nedenle bazolateral yerleşimli bağlantı tipleridir.<br />

19. Damar endotelinden salgılanan nitrik oksitin interstisyel aralığa geçerek damar düz kasında gevşeme<br />

yapması hangi tip iletişime örnektir?<br />

A) Otokrin<br />

B) Parakrin<br />

C) Endokrin<br />

D) Sinaptik<br />

E) Jukstakrin<br />

www.tusem.com.tr<br />

8


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

19 – B<br />

Hücreler çeşitli moleküller ya da haberciler ile birbirleri arasında iletişim kurar;<br />

• Endokrin iletişim; Hormonların kan yoluyla uzaktaki bir hücreyle iletişime geçmesi<br />

• Otokrin iletişim; Salınan haberci aynı hücre üzerinde etkili olur.<br />

• Jukstakrin iletişim; hücre yüzeyinde beliren habercinin komşu hücredeki reseptörüne bağlanarak etkili olması.<br />

• Parakrin iletişim; İnterstisyel aralığa salınan habercinin hemen yakınındaki hücreyle iletişime geçmesi (Endotelden<br />

salgılanan NO’nun damar düz kasını etkilemesi)<br />

• Sinaptik iletişim; Sinaptik aralığa salgılanan nörotransmitter ile postsinaptik sinir hücresinin uyarılması.<br />

20. Aşağıdaki epitel veya ilişkili dokulardan hangisi mezodermal kökenlidir?<br />

A) Kornea epiteli<br />

B) Epidermis<br />

C) Sindirim sistemi epiteli<br />

D) Damar endoteli<br />

E) Meme bezleri<br />

20 – D<br />

Örtü Epiteli Embriyolojik Kökeni<br />

Embriyolojik Köken Erişkin Örnekleri<br />

Ektoderm − Deri epidermisi<br />

− Ter, yağ ve meme bezleri<br />

− Ağız, burun mukozası<br />

− Anüs epiteli<br />

− Kornea epiteli<br />

Mezoderm − Pleura, perikard, peritonu oluşturan mezotel<br />

− Kan damarı endoteli<br />

− Nefron, erkek ve kadın üreme organları epiteli<br />

− Mesanenin trigonu<br />

Endoderm − Sindirim ve solunum sistemlerinin iç yüzünü döşeye epitel<br />

− Karaciğer safra sistemi<br />

− Pankreas, mide ve bağırsak bezleri<br />

− Mesane epitelinin trigon dışındaki kısmı<br />

21. Aşağıdaki hücrelerin hangisindeki aksiyon potansiyeli oluşumu, bir hızlı sodyum kanal inhibitörü olan<br />

tetradotoksin verilmesinden etkilenmez?<br />

A) İskelet kası<br />

B) Ventrikül kası<br />

C) Serebellum purkinje hücresi<br />

D) Sinoatrial düğüm hücresi<br />

E) Piramidal nöronlar<br />

9<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

21 – D<br />

Aksiyon potansiyelinin faz0 oluşumundan hızlı sodyum kanalları sorumludur. Bu kanallar tetradotoksin tarafından inhibe<br />

edildiğinde aksiyon potansiyelinin faz0’ı oluşamaz. Buna karsın sinoatrial düğümdeki pacemaker hücrelerin aksiyon<br />

potansiyelinin oluşmasında hızlı sodyum kanallarının etkisi yoktur.<br />

Faz İsim<br />

Pacemaker Hücresinde Aksiyon Potansiyeli<br />

Mekanizma<br />

Faz 4 Prepotansiyel,<br />

If tipi yavaş sodyum kanalları ve T-Tipi kalsiyum kanallarından hücre içerisine<br />

Pacemaker potansiyeli sodyum ve kalsiyum sızması (yavaş sodyum-kalsiyum kanalları)<br />

Faz 0 Depolarizasyon L-Tipi kalsiyum kanallarından hücre içine kalsiyum girişi (hızlı sodyum<br />

kanalları yok)<br />

Faz 1 ve 2 Yoktur Yoktur<br />

Faz 3 Repolarizasyon Potasyum kanallarından hücre dışına potasyum çıkışı<br />

22. Aşağıdaki kalp döngüsü evrelerinin hangisinde ortalama sol ventrikül basıncı en düşük seviyededir?<br />

A) İzovolumetrik kasılma<br />

B) İzovolumetrik gevşeme<br />

C) Ejeksiyon<br />

D) Diastaz<br />

E) Diastolün 1/3 son bölümü<br />

22 – D<br />

www.tusem.com.tr<br />

10


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

23. Aşağıdaki ventilasyon/perfüzyon (V/Q) oranlarına sahip alveollerin hangisindeki pCO 2 değeri en yüksektir?<br />

A) 0.8<br />

B) 1<br />

C) 1.2<br />

D) 1.6<br />

E) 2.0<br />

23 – A<br />

Alveoldeki ventilasyon perfüzyona oranla azalırsa, bu alveole daha az oksijen geleceği için pO değeri düşer. Ayrıca, bu<br />

2<br />

alveolden daha az CO atılacağından pCO yükselir. Bu nedenle, V/Q oranı nekadar az olursa o alveoldeki pCO 2 2 2<br />

oranı o kadar yükselir.<br />

24. Aşağıdakilerden hangisi olduğunda hemoglobinin oksijene afinitesi artar?<br />

A) 2,3 DPG artışı<br />

B) pCO2 artışı<br />

C) Asidoz<br />

D) Egzersiz<br />

E) Karbonmonoksit zehirlenmesi<br />

24 – E<br />

Hb-O2 disossiasyon eğrisinin sola kayması hemoglobinin oksijene afinitesinin artışını, sağa kayması ise azalmasını<br />

ifade eder.<br />

25. Günlük tükürük salgısının en fazla kısmı hangi bezde üretilir?<br />

A) Parotis<br />

B) Sublingual<br />

C) Submandibular<br />

D) Mukozal bezler<br />

E) Lingual bezler<br />

Hb-O2 Disossiasyon Eğrisi<br />

Eğriyi sola kaydıranlar Eğriyi sağa kaydıranlar<br />

• 2-3 DPG azalması<br />

• 2-3 DPG artışı<br />

• Karbondioksit azalması • Karbondioksit artışı<br />

• Hidrojen iyonu azalması • Hidrojen iyonu artışı<br />

(Alkaloz)<br />

(asidoz)<br />

• Sıcaklık azalması<br />

• Sıcaklık artışı<br />

• Karbonmonoksit<br />

zehirlenmesi<br />

• Egzersiz<br />

• Methemoglobinemi<br />

11<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

25 – C<br />

Tükürük salgısının %70’i submandibular bezde üretilirken, %25’i parotiste, %5’i de sublingual bezlerde üretilmektedir.<br />

26. Sindirim sistemi düz kasındaki ritmik membran potansiyeli değişikliklerinin oluşumundan sorumlu hücreler<br />

aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Paneth hücreleri<br />

B) G Hücreleri<br />

C) Clara hücreleri<br />

D) M Hücreleri<br />

E) Cajal hücreleri<br />

26 – E<br />

Bazal elektriksel ritm olarak bilinen sindirim sistemi düz kaslarının ritmik aktivitesi Cajal hücreleri tarafından başlatılır.<br />

27. Eritropoietin hormonu salgılanmasını artıran temel faktör aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Eritrosit sayısındaki azlık<br />

B) Hemoglobin miktarındaki azlık<br />

C) Hipoksi<br />

D) pCO2’de artış<br />

E) Asidoz<br />

27 – C<br />

Eritorpoietin salgısının temel düzenleyicisi hipoksidir. Bunun dışından androjenler, kobalt tuzları, yüksek irtifada oluşan<br />

alkaloz, katekolaminler (beta adrenerjik etkiyle) eritropoietin salgısını artırmaktadır.<br />

28. Sindirim sisteminden salgılanan ve büyüme hormonu salgısını artıran hormon aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Gastrin<br />

B) Kolesistokinin<br />

C) Sekretin<br />

D) Guanilin<br />

E) Ghrelin<br />

28 – E<br />

Hipotalamustan salınan GHRH, büyüme hormonu salınımını arttırırken, somatostatin (GHIH) büyüme hormonu salınımını<br />

azaltır. Büyüme hormonu üzerinde kontrole sahip üçüncü hormon temel olarak mideden ve hipotalamustan<br />

salınan ghrelin’dir. ghrelin belirgin bir büyüme hormonu salgılatıcıdır.<br />

29. Aşağıdaki hormonların hangisinin hücre içi etkilerinin ortaya çıkmasında G proteinleri rol oynamaz?<br />

A) Kalsitonin<br />

B) Noradrenalin<br />

C) Leptin<br />

D) ACTH<br />

E) Somatostatin<br />

www.tusem.com.tr<br />

12


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

29 – C<br />

Leptin hücre içindeki etkilerini ortaya çıkarırken JAK-STAT yolunu kullanır. Bu yolun etkinleşmesinde G proteinlerin rolü<br />

yoktur.<br />

30. Beyin-omurilik sıvısı üretiminde rol oynayan glial hücre aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Astrositler B) Ependim hücreleri<br />

C) Oligodendrositler D) Mikroglialar<br />

E) Satellit hücreler<br />

30 – B<br />

SSS’de BOS ile dolu boşlukların (ventriküller ve spinal kanal) duvarını (Ependim) döşeyen hücrelere Ependim hücreleri<br />

denir. Medulla spinaliste santral kanalın çevresinde bulunurlar. Ependim hücrelerinin bir başka görevi ise BOS üretmektir.<br />

Kapillerlerle beraber koroid pleksus denilen yapıları oluştururlar.<br />

31. Aşağıdaki nöronların hangisindeki aksiyon potansiyeli iletim hızı en fazladır?<br />

31 – A<br />

A) Kas iğciği afferent nöronu<br />

B) Kas iğciği motor nöronu<br />

C) Hızlı ağrı ileten nöron<br />

D) Hassas dokunma ileten nöron<br />

E) Postgangliyoner sempatik nöron<br />

Lif Tipi Duysal Sınıflandırma<br />

Karşılığı<br />

A Alfa Grup 1<br />

(a ve b)<br />

Fonksiyonu Önemi<br />

Somatik Motor nöron (A-alfa)<br />

Kas iğciği (1a) ve Golgi tendon organ<br />

(1b) afferenti<br />

Proprioseption<br />

Beta Grup 2 Hassas dokunma, basınç<br />

Kas iğciği<br />

13<br />

En hızlı iletim<br />

En kalın Lif<br />

Kas iğciği çekirdek<br />

zinciri tip lif afferenti<br />

Gama Yok Kas iğciği motor nöronu Kas tonüsünden<br />

sorumlu<br />

Delta Grup 3 Soğuk ve ağrı (hızlı ağrı)<br />

Kaba dokunma<br />

Hızlı ağrı<br />

B - Yok Otonom pregangliyoner Otonomik<br />

C Dorsal kök Grup 4 Sıcak ve ağrı (yavaş ağrı,acı) Ağrı, acı<br />

Sempatik Yok Postgangliyoner sempatik En ince, en yavaş<br />

32. Aşağıdakilerden hangisi sertoli hücresinin işlevlerinden değildir?<br />

A) Kan-testis bariyerinin yapısına katılmak<br />

B) Anti Mullerian Hormon salgılamak<br />

C) İnhibin salgılamak<br />

D) Testosteron salgılamak<br />

E) Spermatogenik hücrelere trofik destek vermek<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

32 – D<br />

Testosteron salgılayan Leydig hücreleridir. Sertoli hücresinin işlevleri şöyledir:<br />

Görevi<br />

Sertoli Hücresinin Görevleri<br />

Özelliği<br />

Kan-Testis bariyerini oluşturur Lateral yüz sıkı bağlantıları ile birbirilerine ve en altta bazal membrana<br />

bağlanırlar.<br />

Spermatogenik hücrelere trofik destek verirler Beslenme, fiziksel destek, koruyuculuk<br />

Fagositoz yapar Sperm sitoplazma artıklarını ve östrojenleri fagosite eder<br />

Sex Steroidleri salgılar Testosteronu östrodiyole çevirir<br />

Androjen Bağlayıcı Globülin sentezler Bu sayede çok fazla mikta testosteronu spermatogenik hücrelerin etrafında<br />

tutar. Sperm gelişimi için testosteron şarttır<br />

İnhibin sentezler Hipofiz bezinden FSH salınmasını baskılar<br />

Anti Mülleriyan Hormon sentezler İntrauterin hayatta sentezlenen bu hormon paramezonefrik duktusların<br />

kapanmasını sağlar<br />

Testiküler Transferrin sentezler Spermiyogenez için uygun ortam oluşturur<br />

Fruktozca zengin lüminal sıvı sentezler Spermlere besin sağlar<br />

İlişki kurar Salgıladığı proteinler Sertoli ve Leydig hücreleri arasında bağlantı kurar.<br />

33. Aşağıdaki sfingozin türevi lipidlerden hangisinin yapısında birden fazla monosakkarid ve sialik asit bulunur?<br />

A) Sfingomiyelin<br />

B) Serebrozid<br />

C) Sülfatid<br />

D) Seramid<br />

E) Gangliozid<br />

33 – E<br />

Gangliozidlerlerde seramide eklenmiş şeker zinciri birden fazladır ve şeker içeriği mutlaka sialik asit (N-asetil nöraminik<br />

asit) içerir.<br />

34. Aşağıdaki proteinlerden hangisi preproprotein olarak sentezlenmez?<br />

A) Albumin<br />

B) Kollagen<br />

C) İnsülin<br />

D) Piruvat karboksilaz<br />

E) İmmunglobulinler<br />

34 – D<br />

GER üzerinde bulunan ribozomlar; sekretuar proteinlerin, lizozomal proteinlerin ve membran proteinlerinin sentezini<br />

yaparlar. Bu proteinlerin hepsinin ortak özelliği N-terminal uçlarında taşıdıkları, küçük bir amino asit dizesinden oluşan<br />

sinyal peptididir (hepsi pre-pro-protein olarak sentezlenir). Bu proteinler GER lümenine alınırken sinyal peptidleri sinyal<br />

peptidaz enzimi tarafından kesilir. Bu proteinler GER lümenine atıldıktan sonra üç işleme tabi tutulurlar; 1-Glikozilasyon,<br />

2-Posttranslasyonel modifikasyon ve 3-Tersiyer yapının kazandırılması. GER lümeninde işleri biten proteinler ER<br />

membranından oluşan küçük veziküller şeklinde, veziküler transportla golgiye gönderilirler. Golgide bu proteinlerin tüm<br />

ileri modifikasyonları yapılır, adreslenir ve gidecekleri yere dağılımları yapılır.<br />

www.tusem.com.tr<br />

14


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

35. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi bir proteinin hatalı katlanması sonucu oluşur?<br />

35 – A<br />

A) Prion hastalıkları<br />

B) Wilson hastalığı<br />

C) Paroksismal nokturnal hemoglobinüri<br />

D) Dubin-Johnson sendromu<br />

E) Refsum hastalığı<br />

Hatalı protein katlanmasının yol açtığı hastalıklar, prion hastalıkları, Alzheimer hastalığı ve amilidozdur.<br />

36. Aşağıdaki hemoglobin formlarından hangisi, yapısındaki farklı alt birim nedeniyle 2,3-bisfosfogliseratı<br />

daha zayıf bağladığı için oksijene yüksek afinite gösterir?<br />

A) Hemoglobin A2 B) Hemoglobin F<br />

C) Hemoglobin S D) Hemoglobin C<br />

E) Glikozile hemoglobin<br />

36 – B<br />

Hemoglobin F’in γ zincirinde 2,3-BPG’nin bağlanacağı yerde lizin-histidin yerine lizi-serin amino asidi vardır.Böylece<br />

2,3-BPG hemoglobin F’e daha zayıf bağlanır. Dolayısı ile 2,3-BPG’nin hemoglobin F’in T formunu kararlı hale getirmesi<br />

üzerine etkisi daha azdır. Hemoglobin F’in HbA’ya göre oksijene daha yüksek bir afinite göstermesinin ve plasenta<br />

düzeyinde anne hemoglobininden oksijeni çalabilmesinin sebebi, hemoglobin F ‘deki 2,3-BPG lizin-serin bağlantısıdır.<br />

37. Aşağıdakilerden hangisinin idrarla atılımının artışı artmış kemik yıkımının göstergesidir?<br />

37 – A<br />

A) Hidroksilizin<br />

B) Glisin<br />

C) Prolin<br />

D) Alkalen fosfataz<br />

E) Osteokalsin<br />

Kemik yapım markırları:<br />

Osteokalsin: Kemikte en fazla bulunan nonkollajen protein<br />

Serumda Kemik ALP<br />

Kemik yıkım markırları:<br />

İdrar Ca<br />

Serum ve idrar ACP<br />

İdrar OH prolin<br />

İdrar OH lizin: Glikozil OH lizin, glukozil-galaktozil OH lizin sadece matür kollajende yer alırlar.<br />

N-terminal telopeptid (Ntx) (idrar)<br />

C-terminal telopeptid (Crosslaps) (idrar-serum)<br />

Pyridinyum ve deoksipyridinyum çapraz bağları<br />

15<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

38. Vücutta oluşan ferro demiri okside ederek ferritinin depolamasını sağlayan plazma proteini aşağıdakilerden<br />

hangisidir?<br />

A) Haptoglobin B) Transferrin<br />

C) Seruloplazmin D) Hemopeksin<br />

E) Prealbumin<br />

38 – C<br />

Seruloplazmin, ferro demiri (Fe +2 ), ferri (Fe +3 ) şekline yükseltgediği için ferro oksidaz olarak adlandırılır. Bu sayede<br />

demir organizmada transferrin ve feriitin tarafından taşınabilir.<br />

39. Aşağıdakilerden hangisi, antioksidan özelliği dışında aminoasitlerin hücre içine taşınmasında da rol alır?<br />

A) E vitamini B) Askorbik asit<br />

C) Taurin D) Glutatyon<br />

E) Karotenoidler<br />

39 – D<br />

GGT, temel olarak γ-glutamil grubunu, bu grubu taşıyan bir bileşikten bazı alıcılara aktarılmasını katalizler. GGT,<br />

hücre membranında önemli oranda bulunur, amino asitlerin ve peptidlerin,γ-glutamil peptidleri şeklinde hücre içine<br />

alınmasını sağlar. Aşağıdaki reaksiyonu katalizleyerek, glutatyonla birlikte amino asit ve küçük peptid taşınmasından<br />

sorumludur.<br />

Amino asit + Glutatyon à α-glutamil amino asit + sisteinilglisin<br />

40. 56 o C’de inkübe edildikten sonra hala düzeyi yüksek seyreden alkalen fosfataz (ALP) seviyeleri aşağıdaki<br />

durumlardan en çok hangisi ile ilişkilendirilebilir?<br />

A) Paget hastalığı B) Osteomalazi<br />

C) Gebelerde yükselmesi beklenen plasental ALP D) İnce barsak tümörü<br />

E) Kolestaz<br />

40 – E<br />

Karaciğer izoenzimi: Isıya kemik izoenziminden daha dayanıklıdır. Yüksek bulunan bir ALP düzeyi ayırım için 56oC’de inkübe edilir ve tekrar ölçülür. Eğer yine yüksek saptanırsa ALP’nin karaciğer izoenzimi olduğu düşünülür. Akut ve<br />

kronik pankreatit, siroz, hepatik konjesyonlu kalp yetmezliği, kolestaz, karaciğer tümörlerinde ALP’nin karaciğer izoenziminin<br />

düzeyi artar.<br />

41. Aşağıdaki maddelerden hangisi mitokondri iç zarıdan fosfat geçişini bloke eder?<br />

A) Atraktilozid B) Auroventin<br />

C) N-etilmaleimid D) Dimerkaprol<br />

E) Pierisidin-A<br />

41 – C<br />

N-etilmaleimid mitokondri iç zarından fosfat geçişini sağlayan fosfat translokazın inhibitörüdür.<br />

www.tusem.com.tr<br />

16


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

42. Glukoz taşıyıcılarından hangisinin glukoza ilgisi en fazladır?<br />

42 – C<br />

A) GLUT 1<br />

B) GLUT 2<br />

C) GLUT 3<br />

D) GLUT 4<br />

E) GLUT 5<br />

Taşıyıcı Lokalizasyon Fonksiyon<br />

GLUT1 Eritrosit, beyin, böbrek, kolon ve plasenta Glukozun bazal yakalanması.<br />

GLUT2 Karaciğer, pankreas, İnce barsak ve böbrek<br />

proksimal tüp hücreleri<br />

Glukozun hızlı yakalanması ve salınması.<br />

GLUT3 Beyin, böbrek ve plasenta Glukoz yakalanması (Glukoza affinitesi en yüksek).<br />

GLUT4 Yağ, kalp ve kas hücrelerin Glukozun insülinle uyarılan yakalanması.<br />

GLUT5 İnce barsak Glukoz, fruktoz, galaktoz’un lümenden inc<br />

enterosite taşınımı.<br />

SGLT1 İnce barsak ve böbrek Glukozun ince barsakta Na+’a bağlı etkin yakalanması,<br />

böbrek proksimal tübülünde<br />

konsantrasyon gradiyentine karşı emilimi.<br />

43. Aşağıdaki metabolik yolaklardan hangisinin allosterik enzimleri kovalent modifikasyon ile düzenlenemez?<br />

A) Krebs siklusu B) Glukoneogenez<br />

C) Glikojen sentezi<br />

E) Lipogenez<br />

D) Lipoliz<br />

43 – A<br />

Krebs döngüsündeki allosterik enzimler insülin ve glukagonun yaptığı defosforilasyon ve fosforilasyonla düzenlenmezler.<br />

44. Kas hücrelerinde glikojenin yıkımından açığa çıkan molekülden anaerobik şartlarda net olarak kaç ATP<br />

elde edilir?<br />

A) 2<br />

B) 3<br />

C) 8<br />

D) 30<br />

E) 32<br />

44 – B<br />

Glikojen yıkımında açığa çıkan ana ürün glukoz-6-fosfattır ve kasta glikolize dahil olur. Glikolizin hazırlık basamaklarında<br />

harcanan iki ATP’den ilki (hekzokinaz basamağında harcanan) böylece harcanmamış olur. Glukozdan<br />

anaerobik glikolizde net 2 ATP kazanç varken, glukoz-6-fosfat basamağından başlayan bir glikolizde net kazanç<br />

3 ATP’dir.<br />

17<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

45. Aşağıdakilerden hangisi ksenobiyotik metabolizmasının faz II reaksiyonlarında kullanılan bir bileşik değildir?<br />

A) UDP-glukuronik asit<br />

B) 3’-fosfo-adenozin-5’-fosfosülfat (PAPS)<br />

C) Glutatyon<br />

D) GABA<br />

E) Asetil-KoA<br />

45 – D<br />

Ksenobiyotiklerin metabolizasyonu (detoksifikasyon terimi de kullanılır) iki faz içerir. Faz I, ana reaksiyon olarak hidroksilasyonu<br />

içerir ve monooksijenaz sistem (sitokrom P450, 150’den fazla izoformu vardır) enzimleri tarafından katalizlenir.<br />

Monooksijenaz sistem enzimleri karaciğer başta olmak üzere, enterositlerinde dahil olduğu pek çok hücrenin düz<br />

endoplazmik retikulumunda (mikrozom) bulunur. Bu enzimler hidroksilasyon dışında, deaminasyon, dehalojenizasyon,<br />

desülfirasyon, epoksidasyon, peroksijenasyon ve redüksiyon tepkimelerini de katalizleyebilirler. Faz II’de, ise faz I’de<br />

ön işlemleri yapılmış moleküllere, polar moleküller konjuge (veya metilasyonda yapılabilir) edilerek suda çözünürlükleri<br />

arttırılır. Faz II’de konjugasyon işlemleri, glukronik asit, sülfat, asetat, glutatyon, bazı amino asitler (örn. glisin) gibi moleküllerle<br />

yapılır. Ksenobiyotik metabolizmasında amaç, yabancı molekülün polaritesini (su çözünürlüğünü) arttırmak<br />

ve idrar veya safra gibi bir sulu bileşenle itrah etmektir.<br />

46. Aşağıdaki bileşiklerden hangisi, izopren türevi değildir?<br />

A) E vitamini<br />

B) Ubikinon<br />

C) K vitamini<br />

D) Kolesterol<br />

E) Prostaglandin E<br />

46 – E<br />

İzopentenil pirofosfat kolesterol sentezinde kullanılan 5C’lu ilk izopren türevi bileşiktir. Kolesterol ve benzeri tüm moleküller<br />

bu yüzden izopren türevi olarak isimlendirilir. Yağda çözünen vitaminler (A, D, E, K vitaminleri) kolesterol türevidir.<br />

Ubikinon (Koenzim Q) ve dolikol kolesterol biyosentezinin 15 C’lu ara ürünü farnezilden sentezlenirler. Prostaglandinler<br />

ve lökotrienler ise araşidonik asitten sentezlenen kısa mesafeli habercilerdir.<br />

47. Serum total kolesterol miktarı 270 mg/dL, HDL miktarı 40 mg/dL ve trigliserit miktarı 200 mg/dL olarak<br />

ölçülen bir hastada LDL düzeyi kaç mg/dL’dir?<br />

A) 30<br />

B) 110<br />

C) 190<br />

D) 230<br />

E) 510<br />

47 – C<br />

Total kolesterol = LDL + HDL + Trigliserid/5 formülüyle hesaplanır. Biyokimya laboratuvarlarında LDL ölçümü rutin değildir,<br />

diğer değerler ölçülür ve LDL formüle göre hesaplanır. Trigliserid düzeyi 400 mg/dL üzerindeki hastalarda formül<br />

yanlış sonuç vereceği için LDL spektrofotometrik olarak ölçülmelidir.<br />

www.tusem.com.tr<br />

18


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

48. Aşağıdaki enzimlerden hangisi NADP’nin redüklenmesinde görevlidir?<br />

A) Süksinat dehidrogenaz<br />

B) Malik enzim<br />

C) Laktat dehidrogenaz<br />

D) Gliseraldehit-3-fosfat dehidrogenaz<br />

E) Sitrat liyaz<br />

48 – B<br />

Malik enzim sitozolde malat piruvat dönüşümü yapan enzimdir ve pentoz fosfat yolu dışında NADPH’ın bilinen diğer<br />

önemli kaynağıdır.<br />

49. Kolesterol ester transfer protein (CETP), kolesterol esterlerinin aşağıdaki lipoproteinlerden hangilerinin<br />

arasında taşınmasında sorumludur?<br />

49 – A<br />

A) HDL-LDL<br />

B) LDL-VLDL<br />

C) LDL-IDL<br />

D) Şilomikron-IDL<br />

E) VLDL-Şilomikron<br />

HDL ile VLDL ve LDL arasında kolesterol esterleri yer değiştirebilir. Transferi yapan kKolesterol ester transfer protein<br />

(CETP)’dir.<br />

50. Aşağıdaki pürin yıkım enzimlerinden hangisi reaktif oksijen türevi oluşturur?<br />

50 – A<br />

A) Ksantin oksidaz<br />

B) Adenozin deaminaz<br />

C) Guanin deaminaz<br />

D) 5’-nükleotidaz<br />

E) Nükleozidaz<br />

Ksantin oksidaz; hipoksantini ksantine ve ksantini ürik aside çeviren enzimdir ve her iki reaksiyonda da H 2 O 2 oluşturur.<br />

Pürin yıkımının hızlandığı durumlarda bu yüzden hücresel yaşlanma hızlanır.<br />

51. Aşağıdaki enzimlerden hangisini posttranskripsiyonel modifikasyonda rol alır?<br />

A) Prolil hidroksilaz<br />

B) Küçük nükleer RNA<br />

C) RNA primaz<br />

D) Ribonükleotid redüktaz<br />

E) RNA polimeraz II<br />

19<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

51 – B<br />

Transkripsiyon sonrası tüm RNA’lar modifiye edilirler. Özellikle mRNA’nın posttranskripsiyonel modifikasyonu 5’ ucu<br />

cap (şapka), 3’ ucu poli (A) kuyruğu ve splicing (intronların kesip çıkarılması ve eksonların uçuca eklenmesi) işlemleri<br />

ile önemlidir. Splicing işlemini yapan small nucleer RNA (Küçük nükleer RNA)’dır.<br />

52. Protein sentezinin enerji kaynakları aşağıdakilerden hangisidir?<br />

52 – C<br />

A) Sadece ATP<br />

B) Sadece GTP<br />

C) ATP ve GTP<br />

D) ATP, GTP, CTP<br />

E) ATP ve CTP<br />

Protein sentezi sırasında amino asidin tRNA’ya yüklenmesi sırasında bir ATP, AMP ve Ppi’a parçalanır. Ribozomda<br />

sentez sırasında EF1A ve EF2 ise birer GTP harcarlar. Bir proteine bir amino asit eklenmesi toplamda 4 yüksek enerjili<br />

fosfat bağına mal olur ve enerji kaynakları ATP ve GTP’dir.<br />

53. Aşağıdaki vitaminlerden hangisi karaciğerde trigliserid sentezini azaltır?<br />

53 – D<br />

A) Riboflavin<br />

B) Tiamin<br />

C) Askorbik asit<br />

D) Nikotinamid<br />

E) E vitamini<br />

Niasin (nikotinamid, nikotinik asit, B3 vitamini) karaciğerde trigliserid sentezini azaltır, VLDL çıkışını bu yüzden azaltır.<br />

VLDL yapımını azaltması sebebiyle tip2 dislipidemide kullanılabilir.<br />

54. Steroid hormonların özellikleri için aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />

54 – A<br />

A) Reseptörlerinin enzimatik etkisi DNA üzerindeki etkilerinden sorumludur<br />

B) Steroid hormon reseptörleri hücre içindedir<br />

C) Kanda bir taşıyıcıya bağlı olarak taşınırlar<br />

D) Hücre içinde ikinci haberci kullanmazlar<br />

E) Etkilerinin başlaması genellikle saatler ve günler içindedir<br />

Steroid hormonlar, sulu fazlarda büyük hidrofobik alanları sebebiyle bir proteine bağlı taşınırlar, membranları rahat<br />

geçerler ve reseptörleri hücre içindedir. İkinci haberci kullanmazlar, etkilerini genetik ekspresyon düzeyinde yaparlar bu<br />

yüzden etkileri geç başlar ve geç sonlanır. Steroid hormon reseptörlerinin enzimatik aktivitesinin olmaması da önemli<br />

özelliklerindendir.<br />

www.tusem.com.tr<br />

20


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

55. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisi prokaryot sınıfı mikroorganizmalar içerisinde yer almaz?<br />

A) Mycobacterium bovis<br />

B) Staphylococcus aureus<br />

C) Babesia microti<br />

D) Mycoplasma pneumoniae<br />

E) Bartonella henselae<br />

55 – C<br />

Seçeneklerden Babesia microti protozoa olup, protozoalar tek hücreli ökaryotik (çekirdek zarı ve çekirdekçiği olan)<br />

mikroorganizmalardır. Diğer seçenekler bakteriler olup, prokaryot grubu (çekirdek zarı ve çekirdekçiği olmayan) mikroorganizmalardır.<br />

56. Nonfermentatif Gram negatif basillerden hangisi oksidaz negatif, hareketsiz olup, koltuk altı, trakeostomi<br />

çevresi gibi nemli bölgelerde kolonizasyona, ventilatör, aspiratör gibi cihazlarda ise kontaminasyona neden<br />

olarak, yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda ventilatörle ilişkili pnömoniye neden olur?<br />

A) Enterobacter cloacae<br />

B) Stenotrophomonas maltophilia<br />

C) Pseudomonas aeruginosa<br />

D) Burkholderia cepacia<br />

E) Acinetobacter baumannii<br />

56 – E<br />

Soruda tarif edilen nonfermentatif, oksidaz negatif, hareketsiz basil (kokobasil) Acinetobacter baumannii olup, yoğun<br />

bakımda yatan hastalarda ventilatörle ilişkili pnömoninin (ilk 4 günden sonra gelişen) P. aeruginosa ile birlikte en sık<br />

etkenidir. Acinetobacter baumannii koltuk altı,trakeostomi çevresi gibi nemli bölgelerde kolonizasyona , ventilatör, aspiratör<br />

gibi cihazlarda ise kontaminasyona neden olabilir.<br />

57. Subklavian kateteri olan yoğun bakım hastasında ateş ve lökositoz olması üzerine alınan kan ve subklavian kateter<br />

kültürü sonucunda Gram(+), katalaz pozitif, koagülaz negatif, novobiosine duyarlı kok olarak rapor ediliyor.<br />

Bu hastada en olası etken aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Enterococcus faecium<br />

B) Staphylococcus saprophyticus<br />

C) Staphylococcus aureus<br />

D) Staphylococcus epidermidis<br />

E) Streptococcus pyogenes<br />

57 – D<br />

Seçeneklerde yer alan Staphylococcus epidermidis Gram pozitif(Gram (+)), katalaz pozitif, koagülaz negatif, novabiosine<br />

duyarlı stafilokok türüdür. Kateter gibi yüzeylere yapışmayı sağlayan slime faktör üretir. Katetere bağlı kan akımı<br />

infeksiyonları (kateter infeksiyonları), sürekli ayaktan periton diyalizi (CAPD) uygulanan hastalarda peritonit, prostetik<br />

kapaklı hastalarda endokardit, protez uygulanan ortopedi hastalarında protez infeksiyonlarına neden olur.<br />

21<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

58. Sirozlu bir hastada ani başlayan karın ağrısı, ateş, batında asit sıvısı ve lökositoz saptanması üzerine yapılan periton<br />

sıvısı ponksiyon mayiinde 500 polimorf lökosit/ml saptanıyor. Gram boyamada Gram (-), laktoz pozitif, indol(+),<br />

sitrat(-) koloniler rapor ediliyor.<br />

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Klebsiella pneumoniae<br />

B) Proteus vulgaris<br />

C) Pseudomonas aeruginosa<br />

D) Enterobacter cloacae<br />

E) E.coli<br />

58 – E<br />

E.coli,sirozlu hastalarda ve Sistemik lupus eritematozisli hastalarda en sık primer peritonit (spontan bakteriyel peritonit)<br />

etkenidir. E.coli, Enterobactericea familyası (ailesi) üyesi Gram negatif (Gram (-)) basil olup, laktoz pozitif, indol pozitif,<br />

sitrat (-), hareketli basildir.<br />

59. Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) infeksiyonlarının tedavisinde aşağıdaki antibiyotiklerden<br />

hangisi kullanılamaz?<br />

A) Teikoplanin B) Linezolid<br />

C) Fusidik asit D) Ampisilin-sulbaktam<br />

E) Vankomisin<br />

59 – D<br />

Metisiline dirençli Staphylococcus aureus (MRSA) en sık nozokomiyal (hastane) infeksiyonlarına neden olur.MRSA<br />

infeksiyonlarının tedavisinde hiçbir beta-laktam grubu antibiyotik (penisilinler, betalaktam+betalaktamaz inhibitörleri<br />

[ampislin-sulbaktam, amoksisilin-klavunat, Tikarsilin-klavunat, piperasilin-tazobaktam] sefalosporinler, aztreonam ve<br />

karbapenemler) kullanılmamalıdır.<br />

MRSA suşlarında, metisilin direncinden mec A geni sorumlu olup, bu gen Penisilin bağlayan protein –2a(PBP-2a)<br />

sentezine neden olur. Seçeneklerden ampisilin-sulbaktam beta-laktam+betalaktamaz inhibitörü antibiyotik olup, MRSA<br />

enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılmaz. Diğer seçenekler tedavide kullanılabilir.<br />

Ayrıca tedavide streptogramin grubunda yer alan dalfopristin-kinopristin, lipopeptid grubu antibiyotik olup, hücre<br />

membranı sentezini inhibe eden daptomisin ve glisiklin grubu antibiyotik (tetrasiklin türevi) olan tigesiklin de MRSA<br />

enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılabilir.<br />

60. Gastrointestinal sistem ve genital sistem florasında bulunan, üriner sistem infeksiyonu, intraabdominal<br />

apse (mikst infeksiyon şeklinde), endokardit ve pnömoniye neden olabilen, yüksek tuz konsantrasyonunda<br />

(% 6.5 NaCl) üreyebilen, katalaz negatif, eskülini hidrolize eden ve PYR testi pozitif olan, Gram pozitif<br />

bakteri aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Vibrio parahaemolyticus<br />

B) E. coli<br />

C) Bacteroides fragilis<br />

D) Enterococcus faecium<br />

E) Streptococcus agalactiae<br />

www.tusem.com.tr<br />

22


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

60 – D<br />

Soruda Enterococ türü Gram(+) kokların biyoşimik özellikleri (%6.5 NaCl’de üreme, eskülin hidrolizi ve PYR testi pozitifliği)<br />

ve neden olduğu infeksiyonlar (üriner sistem, intraabdominal infeksiyon vb.) tanımlanmıştır. Enterokoklar gastrointestinal<br />

sistem ve genital sistem florasında bulunur. Sefalosporinlere doğal direçlidir. Aminoglikozitlere yüksek düzey<br />

veya düşük düzey direnç gösterebilir. Vankomisine direnç geliştirebilmeleri (VRE) önemli özellikleridir. Yoğun bakım<br />

hastalarında VRE’ye bağlı sağlınlar, hastalarda ve personelde VRE rektal taşıyıcılığı ve çevredeki alet ve malzemelerde<br />

VRE kontaminasyonu saptanabilir.<br />

61. Ciltte eritema kronikum migrans isimli tanısal cilt lezyonuna neden olan ve kenelerle bulaşan mikroorganizma<br />

hangisidir?<br />

A) Borrelia burgdorferi<br />

B) Ricketsia ricketsii<br />

C) Babesia microti<br />

D) Streptococcus pyojenes<br />

E) Ehrlichia chaffeensis<br />

61 – A<br />

Borrelia burgdorferi’nin neden olduğu Lyme hastalığında 1. Evrede görülen eritema kronikum migrans patognomik cilt<br />

lezyonudur.<br />

Streptococcus pyojenes ciltte Eritema marginatum isimli cilt lezyonuna neden olur (Akut eklem romatizması tanısında<br />

Major Jones kriteridir)<br />

Diğer seçeneklerde yer alan Babesia microtii protozoa (tek hücreli ökaryot mikroorganizma) olup kenelerle bulaşır.<br />

Ricketsia ricketsii ve Ehrlichia chaffeensis kene kaynaklı bakteriyel enfeksiyonlardır, ancak eritema kronikum migrans<br />

olarak adlandırılan cilt lezyonuna neden olmazlar..<br />

Borrelia burgdorferi (Lyme hastalığı etkenidir)<br />

İxoides türü kenelerin ısırması ile bulaşan pekçok organ ve sistemi tutabilen zoonotik bir hastalıktır. Etken spiroket<br />

grubunda yer alan ürünlerinde uzun süre canlı kalabilir.<br />

Antikoagülanları enerji kaynağı olarak kullanabilir.<br />

Lyme hastalığının 3 evresi vardır<br />

1. Evre: Kenenin ısırdığı bölgede eritema kronikum migrans adı verilen karakteristik cilt lezyonu gelişir. Tanı koydurucudur.<br />

Öküz gözünü andıran ortası soluk, etrafı hiperemik geniş bir lezyon şeklindedir. Çapı 8-10 cm’ye kadar<br />

ulaşabilir. Bu lezyon 3-4 haftada kaybolur, sonrasında latent dönem ve diğer evreler görülür.<br />

2. Evre: Nörolojik tutulum ve karditin görüldüğü evredir.<br />

Nörolojik tutulum: Menenjit, meningoensefalit, nörit , meningoradikülonörit şeklinde olabilir.<br />

Kardiyak tutulum: kapak tutulumu olmadan AV blok, miyokardit, perikardit, konjestif kalp yetmezliği görülebilir.<br />

Meningoradikülonörit (Bannwart sendromu denir) şiddetli gece nöraljisi ile karakterizedir ve ensık nörolojik tutulum<br />

şeklidir.<br />

3. Evre: Önceki evrelerde tedavi edilmemiş hastalarda görülür. Otoimmun fenomene bağlı vaskülit ve artritle karakterize<br />

evredir. Sıklıkla tek taraflı ve en sık diz ekleminde olmak üzere poliartirt görülür. Birlikte vaskülit vardır<br />

(Vaskülitli artrit).<br />

Tanı: ELISA ve Indirekt floresan antikor en sık kullanılan testlerdir.<br />

Polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) yöntemi erken ve hızlı tanı sağlar.ELISA ile Ig M veIg G tipi Borrelia burgdorferi<br />

antikorları araştırılır.<br />

23<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

62. Üremeleri için besiyerinde hematin ve nikotinamid dinükleotide (NAD) ihtiyaç duyan, erişkinlerde pnömoni,<br />

KOAH alevlenmesine, yenidoğanda ise sepsise neden olabilen kapsüllü ve kapsülsüz formları bulunan<br />

Gram negatif kokobasil aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Klebsiella pneumoniae B) Moraxella catarrhalis<br />

C) Streptococcus pneumoniae<br />

E) Haemophilus influenzae<br />

D) Neisseria meningitidis<br />

62 – E<br />

Üremeleri için besiyerinde hematin (X faktörü) ve nikotinamid dinükleotide [(NAD), V faktörü] ihtiyaç duyan, erişkinlerde<br />

pnömoni, KOAH alevlenmesine, yenidoğanda ise sepsise neden olabilen kapsüllü ve kapsülsüz formları bulunan Gram<br />

negatif kokobasil Haemophilus influenzae’dır.<br />

• H.influenzae’nin en önemli virülans faktörü kapsülüdür. Diğer virülans faktörleri IgA1 proteaz enzimi , fimbria ve<br />

adhezinler, bakteriosin (hemosin)’dir.<br />

• H.influenzae, pnömokok, meningokoklar tarafından salınan IgA1 proteaz enzimi solunum yolu mukozasında<br />

koruyucu fonksiyon yapan salgısal IgA’yı parçalayarak, bakteriyi fagositozdan korur.<br />

• H.influenzae’nin zenginleştirilmiş besiyerlerinde kan ve kan ürünleri ilavesi ile üremeleri sağlanır. Üremesi için besiyerinde<br />

X ve V faktörleri gerekir.<br />

• X faktörü (hematin, hemin) h emoglobin yapısında bulunur. Elektron transport sistemindeki sitokom, katalaz ve<br />

peroksidaz enzimlerinin sentezinde kullanılır. Isıya dayanıklıdır.<br />

• V faktörü (nikotin amid dinükleotid: NAD) olup oksidasyon redüksiyonda H + alıcısıdır. Eritrositlerde ve stafilokoklarda<br />

bulunur. Çikolatamsı agarda X veV faktörleri etkenin üremesi için gereklidir. Kanlı agar besiyerinde eritrositlerin<br />

hemolizi için (X ve V faktörleri için gereklidir) S.aureus ekilirse H.influenzae S.aureus ekim çizgisi etrafında ürer.<br />

Buna süt anne fenomeni denir.<br />

63. Aşağıdakilerden hangisi insandan insana kolayca bulaşabilir ve atipik pnömoniye neden olur?<br />

A) Ureaplasma urealyticum B) Listeria monocytogenes<br />

C) Mycoplasma pneumoniae<br />

E) Legionella pneumophila<br />

D) Nocardia asteroides<br />

63 – C<br />

Mycoplasma pneumoniae, en sık atipik pnömoni etkenidir. Pnömonilerin yaklaşık %20’sinden, 13-19 yaş arasında görülen<br />

pnömonilerin ise %35’inden sorumludur. Hastalık insandan insana bulaşır. İnsanlara solunum yoluyla geçer. Mikoplazma<br />

pnömonisi en bulaşıcı pnömonilerden biridir. Tanısında soğuk aglütinasyon testi (Eritrositlerdeki I antijeni karşı gelişen IgM<br />

antikorlarının +4 C’de saptanması esasına dayanır) tanıda kullanılır. Olguların yaklaşık %40’ında pozitiftir.<br />

Legionella pneumophilia, pnömoni (Lejyoner hastalığı veya pnömonisi) ve Pontiac ateşinin etkenidir. İnsanlara havalandırma<br />

sistemleri, klima, duş başlıklarından aerosol şeklindeki su veya toprak parçacıklarının solunması ile geçer.<br />

Nocardia astreoides, toprakta ve çevrede yaygındır. Çevreden kontamine olmuş maddelerin solunum yoluyla alınmasıyla<br />

geçer. Akciğer, beyin, tiroid bezi tutulumu yapabilir. İmmunsupresif hastalarda görülen fırsatçı bir infeksiyondur.<br />

Listeria monocytogenes: Yenidoğanlar ve immunsupresiflerde hastalığı neden olan Gram (+) basildir. Yeni doğanın intrauterin<br />

kolonizasyonu granülomatozis infantiseptika ile sonlanır. Düşük ve ölü doğum görülür. Fetüste yaygın abse ve<br />

granülomlar görülür. Doğumdan sonra menenjit, sepsis yapabilir. İmmunsupresifler ve alkolikler infeksiyona yatkındır.<br />

Yenidoğan, ileri yaşlar ve immunsupresif hastalarda menejit etkenidir.<br />

www.tusem.com.tr<br />

24


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

64. Şankroid etkeni aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Francisella tularensis<br />

B) Haemophilus aegyptius<br />

C) Yersinia pseudotuberculosis<br />

D) Haemophilus ducrei<br />

E) Clamydia trackomatis L1–L3 serotipleri<br />

64 – D<br />

Haemophilus ducrei şankroid (yumuşak şankr) etkeni olup, cinsel yolla geçen bir infeksiyondur. Şankr yumuşak, ağrılı<br />

ve çevresi ödemli bir lezyondur. Fransiella tularensis, kontamine gıda, su veya kene ısırması sonucu gelişen zoonotik<br />

bir infekisyon olan Tularemi etkenidir. Yersinia pseudotuberculosis apandisiti taklit eden bir tabloya neden olur. İnfekte<br />

hayvanla temas yada infekte gıdanın yenmesiyle bulaşır. Clamydia trachomatis L1, L2, L3 serotipleri Lenfogranuloma<br />

venereum isimli cinsel yolla bulaşan hastalığın etkenidir. Haemophilus aegyptius, konjuktivit (pembe göz) etkenidir.<br />

65. Mikobakterilerin asido rezistan boyanma özelliği hücre duvarındaki hangi komponetten kaynaklanır?<br />

65 – A<br />

A) Mikolik asit<br />

B) Lipipolisakkarit<br />

C) Lipid A<br />

D) N-.asetil müramik asit<br />

E) N-glikolil müramik asit<br />

Mikobakterilerin hücre duvarındaki mikolik asit aside dirençli (asidorezistan boyanma) boyanma özelliğini verir. Mikobakterilerin<br />

(örneğin Mycobacterium tuberculosis, M. Lepra) hücre duvarı diğer bakterilerden çok farklıdır. Mikrobakterilerin<br />

kuru ağırlığının %60’ını lipid bileşikler oluşturur ve bu bakteriye hidrofobik özellik kazandırır. Mikobakterilerin hücre duvarında<br />

N-asitilmüramik asit bulunmaz, N-glikolilmüramik asit bulunur. Mikobakteri hücre duvarındaki yüksek lipid kompozisyonu,<br />

bazik anilin boyalarının hücre içine girmesini engeller. Ziehl-Neelsen boyama en sık kullanılan asido boyama<br />

tekniğidir. Mikobakteriler Auramin–Rhodamin gibi floresan boyalarla da boyanabilir, floresan mikroskopla incelenebilir.<br />

66. Yenidoğanda sepsise, ileri yaştaki hastalar ve immunsupresif hastalarda menenjite neden olan Gram (+),<br />

katalaz (+), H2S negatif, CAMP testi (+), sporsuz, fakültatif anaerob basil aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Bacillus anthracis<br />

B) Corynebacterium urealyticum<br />

C) Erysipelothrix rhusiopathiae<br />

D) Listeria monocytogenes<br />

E) Rhodococcus egui<br />

66 – D<br />

Listeria monocytogenesis yenidoğanda ve immün yetmezliği olan erişkinlerde menenjine neden olur. Mikroorganizma<br />

plesentayı geçerek fetüsü infekte edebilir. Gram pozitif, küçük basillerdir.Katalaz (+), H2S negatif (Erysipelothrix rhusiopathiae,<br />

Gram(+) basil olup, H2S pozitifti) fakültatif anaerab, sporsuz basildir. Hareketsiz olup kanlı agar besiyerinde çok<br />

dar bir beta hemoliz zonu oluşturur. Konak hücresinde aktin polimerizasyonu ile hareket eder. Gebelikte gelişen infeksiyon<br />

abortus, erken doğum ve sepsise neden olabilir. Doğum esnasında infekte bebeklerde 1-4 hafta sonra menenjit gelişebilir.<br />

Tanı Gram boyama ve kültürden etkenin izolasyonu ile konur. Tedavide penisilin grubu antibiyotikler tercih edilir.<br />

25<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

67. Aşağıdaki sitokinlerden hangisi proinflamatuvar etkenliğe sahiptir?<br />

A) IL-4 B) IFN-γ<br />

C) IL-10 D) IL-13<br />

E) TGF-β<br />

67 – B<br />

IFN-γ, proinflamatuvar etkenliğe sahip bir sitokindir. Diğer proinflamatuvar sitokinler şunlardır: IL-1b 4, IL-8, IL-12 ve<br />

TGF-a TNF-β’dır. Antiinflamatuvar sitokinler ise IL-4, IL-10, IL-13 ve Transforming growth faktör -β (TGF-β)’dır.<br />

68. Aşağıdakilerden hangisi Tip II aşırı duyarlılık reaksiyonu değildir?<br />

A) Rh uyuşmazlığı<br />

B) Otoimmun hemolitik anemi<br />

C) Good Pasture sendromu<br />

D) PPD cilt testi<br />

E) Graves hastalığı<br />

68 – D<br />

PPD cilt testi (Tüberkülin veya Mantoux cilt testi) Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonu örneğidir. Ayrıca kontakt dermatit,<br />

doku reddi, granülomatöz lezyonlara neden olan infeksiyonlar (sifiliz, lepra, sarkoidoz, şistosomiyazis) bu grupta<br />

yer alır. Tip IV aşırı duyarlılık reaksiyonunda antikor yer almaz.*** T lenfositler ve makrofajlar görev alır.<br />

69. B lenfositler antijeni yüzeylerindeki hangi molekül aracılığıyla tanırlar?<br />

A) MHC Class I<br />

B) MHC Class I<br />

C) TCR<br />

D) CD2<br />

E) IgM<br />

69 – E<br />

B lenfositler antijenleri yüzeyindeki IgM molekülü aracılığıyla tanır.<br />

T lenfositler ise antijeni yüzeylerinde bulunan TCR (T hücresi reseptörü) ile tanırlar. Antijen sunan hücreler (örneğin<br />

makrofajlar) antijenleri Th lenfositlere (CD4+ T lenfosit) Class II molekülü aracılığı ile, Ts lenfositlere (CD8 +Tlenfositlere)<br />

ise Class I molekülü ile sunarlar (Sekizler kuralı)<br />

70. Aşağıdaki parazitler infeksiyonlardan hangisinin kesin tanısı kandan yapılan kalın ve ince damla yaymalarının<br />

Giamsa ile boyanmasında parazitin görülmesi ile konur?<br />

A) Leishmania donovani<br />

B) Naegleria fowlerii<br />

C) Blastocytis hominis<br />

D) Shistosoma mansoni<br />

E) Plasmodium ovale<br />

www.tusem.com.tr<br />

26


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

70 – E<br />

Seçeneklerden Plasmodium ovale sıtma etkenidir. Sıtma (Malarya), Plasmodium türü protozoaların neden olduğu eritrositler,<br />

karaciğer ve dalağın tutulduğu, sivrisineklerin ısırması ile bulaşan paraziter bir hastalıktır. Sıtmanın kesin tanısı<br />

parmak ucundan yapılan kalın damla (alkolle tespit edilmez) ve ince damla (alkolle tespit edilir) preparatların Giemsa<br />

ile boyanmasında parazitin ve değişik formlarının (trofozoit, gametosit vb.) görülmesi ile konulur.<br />

71. Aşağıdaki helmintlerden hangisi çiğ yenen balıktaki parazitin larvalarıyla bulaşarak B12 vitamini eksikliğine<br />

neden olur?<br />

A) Ascaris lumbricoides<br />

B) Enterobius vermicularis<br />

C) Trichuris trichiura<br />

D) Hymenolepsis nana<br />

E) Diphylobothrium latum<br />

71 – E<br />

Diphyllobothrium latum (Balık tenyası)<br />

• Diphylobotriosis etkeni olan sestod (şerit, tenya) infeksiyonudur. İnsanlara larva içeren balıkların çiğ yenmesiyle<br />

bulaşır. Birden çok ara konağı vardır. Asemptomatik infeksiyon veya B12 vitamin eksikliği yapar. B12 eksikliğine<br />

bağlı megaloblastik anemi, nörolojk bulgular, ishal ve karın ağrısı görülebilir. D.latum infeksiyonunda eozinofili<br />

sık görülür.<br />

• Tanı: Dışkıda şeritlerin veya kapaklı yumurtalarının saptanması ile konur.<br />

72. Saçı ve tırnağı tutmayan mantarlar aşağıdakilerden hangisidir?<br />

Saçı tutmayan Tırnağı tutmayan<br />

A) Epidermophyton Candida<br />

B) Epidermophyton Microsporum canis<br />

C) Trichophyton Candida<br />

D) Trichopyton Microsporum canis<br />

E) Epidermophyton Trichopyton<br />

72 – B<br />

Epidermophyton deri ve tırnağı tutar, saç tutulumu yapmaz. Microsporum türleri ise deri ve saçta infeksiyon<br />

oluştururken, tırnakta tutulum yapmaz. Trichopyton türleri ise saç, deri ve tırnakta tutulum yapabilir.<br />

Candida türleri hem fırsatçı hem de yüzeysel mikoz etkenidir. Saç tutulumu yapmaz. Deri, tırnak, mukoza (ağız, ösofagus)<br />

ve organ tutulumu (karaciğer, dalak, akciğer) yapabilir.<br />

73. Diyabetik ketoasidozdaki hastalarda aşağıdaki fungal infeksiyonlardan hangisi en sık görülür?<br />

A) Blastomikoz<br />

B) Sporotrikoz<br />

C) Kromoblastomikoz<br />

D) Zigomikoz<br />

E) Histoplazmoz<br />

27<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

73 – D<br />

Zigomikoz (mukormikoz), diyabetik ketoasidozlu hastalarda en sık karşılaşılan fırsatçı mantar enfeksiyonudur. Mukormikozis<br />

etkeni zigomiçes türü küf mantarlarıdır. Başlıca zigomikoz türleri; Mucor, Rhizopus ve Absidia’dır. Ketoasidozdaki<br />

diabetik hastalar ve immun sistemi baskılanmış hastalar bu infeksiyon açısından risk grubunda yer alır.<br />

Diyabetik ketoasidozdaki hastada tedaviye yanıtsız sinüzit ve akciğer infeksiyonunuda akla gelmelidir. Mukormikozun<br />

mortalite oranı yüksektir. Tedavisinde acil cerrahi eksizyon ve yüksek dozda amfoterisin B tedavisi uygulanır. Tanısı<br />

biyopsi materyalinin (paranazal sinüs veya akciğer biyopsisi) mikroskopik incelemesi ve kültürüyle konur. Mikroskopide<br />

sporanjiyosporlar, septasız, birbirine dik açı yapmış hifler şeklinde görülür.<br />

74. Aşağıdaki virüslerden hangisinin neden olduğu enfeksiyon hastalığının erken tanısında kanda P24 antijeni<br />

araştırılır?<br />

A) HIV<br />

B) RSV<br />

C) CMV<br />

D) EBV<br />

E) HTLV-I<br />

74 – A<br />

HIV virüsü (eski adı HTLV-III) erken tanısında kanda P24 antijeni araştırılır. HIV tanısında en sık ELISA testi ile AntiHIV<br />

antikoru araştırılır. AntiHIV antikoru infeksiyon bulaşından en erken 6-8 hafta sonra pozitifleşir. Erken tanıda P24 antijeni<br />

veya HIV-RNA kullanılabilir. Bu ikisi genellikle ilk haftalarda pozitif saptanır.<br />

75. Kapsid yapısında penton ve hekzon antijenleri ile dışa uzanan hemaglütinleri bulunan ve bu yönüyle diğer<br />

viruslerden ayrılan virus aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Rubeola (Kızamık)<br />

B) HPV- B19<br />

C) Variola virus<br />

D) Adenovirus<br />

E) Rubella (Kızamıkçık)<br />

75 – D<br />

Kapsid yapısında penton, hekzon antijenleri ile hemaglütinin bulunan virus Adenovirus olup, zarfsız DNA virusüdür.<br />

Adenoviruslerin grup spesifik antijenlerine Hekzon adı verilir. İnsan ve diğer canlılardaki adenoviruslerin ayrımında<br />

kullanılır. Adenovirusler kapsidinde hemaglutinin bulunan tek virustur. Adenovirusler hemaglutinine (fiber antijeni)<br />

göre tiplendirilir. Hemaglutininler hücre reseptörlerine tutunmayı sağlar. Penton antijeni ise kapsidin en önemli antijeni<br />

olup, adenoviruslerin göstergesidir.<br />

76. Aşağıdakilerden hangisi kızamık (Rubeola) enfeksiyonunun komplikasyonu değildir?<br />

A) Otitis media<br />

B) Pnömoni<br />

C) Subakut sklerozan panensefalit<br />

D) Hecht (Dev hücreli) pnömonisi<br />

E) Reye sendromu<br />

www.tusem.com.tr<br />

28


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

76 – E<br />

Reye sendromu Varisella zoster (suçiçeği) ve özellikle influenza B enfeksiyonu sırasında aspirin kullananlarda görülen<br />

karaciğer yağlanması ve ensefalit tablosudur. Kızamık(Rubeola) enfeksiyonunda görülen bir komplikasyon değildir.<br />

Otitis media kızamık enfeksiyonunun en sık görülen komplikasyonudur.<br />

Pnömoni kızamık enfeksiyona bağlı en sık ölüm nedenidir(Ölümlerin yaklaşık %60’ı).<br />

Subakut sklerozan panensefalit kızamık enfeksiyonundan yıllar sonra (ortalama 5 yıl) görülen nörolojik komplikasyon<br />

olup, mortalitesi yüksektir, iyileşenlerde nörolojik sekel bırakır.<br />

Hecht (Dev hücreli) pnömonisi immunsupresif hastalarda Kızamığa bağlı olarak gelişen Dev hücreli atipik pnömoni<br />

tablosudur.<br />

77. Aşağıdakilerden hangisi reversible (geri dönüşümlü) hücresel yanıtlardan değildir?<br />

77 – D<br />

A) Atrofi<br />

B) Hipertrofi<br />

C) Hiperplazi<br />

D) Anaplazi<br />

E) Metaplazi<br />

Hücreler ağır fizyolojik stresler ve bazı patolojik uyaranlarla karşılaştığında, canlılığını sürdürmek ve işlevlerini korumak<br />

için yeni bir denge durumuna gelirler. Buna adaptasyon denir. Hücrelerde görülebilen adaptasyon mekanizmaları;<br />

atrofi, hipertrofi, hiperplazi ve metaplazidir. Hücrede görülen adaptasyon mekanizmaları reversible’dir. Neden ortadan<br />

kaldırıldığında hücre normal fizyolojik ve morfolojik özelliklerini geri kazanabilir. Anaplazi malign tümörlerde görülen<br />

hücrelerin diferansiyasyonun tamamen kaybına denmektedir ve irrreversible’dir.<br />

78. İskemik hücre zedelenmesi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?<br />

A) Plazma membranında sodyum pompasının etkinliği azalır.<br />

B) Sitoplazmada kalsiyum artar.<br />

C) Protein sentezi azalır.<br />

D) Sitoplazmada lipid birikimi azalır.<br />

E) Hücrede pH düşer.<br />

78 – D<br />

Hipoksik/iskemik hücre zedelenmesinde hücre içine oksijen girişi azalır ve mitokondrilerde aerobik glikoliz bozulur. ATP<br />

miktarı azalmaya başlar. ATP miktarı azalmasıyla birçok kritik hücresel sistem etkilenir:<br />

• Plazma membranında sodyum pompasının etkinliği azalır ve hücre içinde sodyum artar. Buna bağlı olarak hücre<br />

içinde su birikimi (hücresel şişme) meydana gelir.<br />

• Ca pompasının yetersizliği sonucu hücre içinde kalsiyum artar. Artan kalsiyum birçok enzimi aktive ederek ciddi<br />

hasara neden olabilir.<br />

• Uzamış ATP azalması sonucu protein sentezi azalır.<br />

• Protein sentezi azaldıkça hücre içinde lipid birikimi başlar. (hücresel yağlanma)<br />

• Hücrelerde bir miktar anerobik glikolzile ATP sentezlenmeye çalışılır. Bu şekilde hücre içinde glikoz azalır ve laktik<br />

asit birikimi ile pH düşer.<br />

29<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

79. Aşağıdakilerden hangisi akut inflamasyonda lökositlerin damar duvarına adezyonunda majör rolü oynar?<br />

79 – B<br />

A) Selektinler<br />

B) İntegrinler<br />

C) PECAM<br />

D) Sialy Lewis X proteini<br />

E) C5a<br />

İnflamasyonda damarlarda mikrovasküler geçirgenlik artışından sonra lökositler damar duvarına yaklaşır ve dışarı<br />

çıkarak zedelenme alanına göç ederler. Lökositlerde sırasıyla marginasyon, adezyon, transmigrasyon ve kemotaksis<br />

hareketleri meydana gelir. Lökositlerin adezyonunda lökositlerden salgılanan integrinler görev yapmaktadır. 30’dan<br />

fazla integrin alt grubu vardır. Tüm integrinler 2 non-kovalent bağlı α ve β polipeptid zincirlerinden oluşan heterodimerik<br />

hücre yüzey proteinleridir. İnflamasyonda görev alan integrinler;<br />

• Β integrinlerden VLA-4(α β )<br />

1 4 1<br />

• Β integrinlerden LFA-1 (CD11a/18) ve Mac-1 (CD11b/18).<br />

2<br />

Lökosit yüzeyinde bulunan LFA-1 ve Mac-1, endotelde bulunan ICAM-1 (intraselüler hücre adezyon molekülü-1) ile,<br />

VLA-4 integrini ise VCAM-1 (vasküler hücre adezyon molekülü-1) ile etkileşerek adezyonu sağlar.<br />

80. Aşağıdakilerden hangisi lökositlerin infeksiyon alanına göçünde etkili moleküllerden değildir?<br />

A) Interlökin-8<br />

B) Lökotrien B4 C) Kompleman 5a (C5a)<br />

D) Soluble bakteriyal ürünler<br />

E) Kompleman 3b (C3b)<br />

80 – E<br />

Lökositler ekstraselüler alana çıkınca kimyasal uyarı boyunca infeksiyon veya zedelenme alanına göç ederler. Bu olaya<br />

kemotaksis denir. Kemotaksis, lökosit yüzeyindeki G protein ilişkili reseptörlere bağlanan çeşitli moleküllerce gerçekleştirilir.<br />

Bu moleküllere kemoatraktanlar denir. Bunlar G protein ilişkili reseptörlere bağlanınca ikincil haberciler oluşur<br />

ve bunlar sitoplazmik kalsiyumu arttırır. Kalsiyumun etkisi ile bağlanma olan bölgede aktin polimerize olur ve lökositler<br />

bağlanma olan tarafa doğru psödopodik hereket yaparlar.<br />

Kemotaksise neden olan moleküller<br />

• Solubl bakteriyal ürünler(özellikle N-formil methionin taşıyan peptidler)<br />

• Kompleman sisteminden C5a<br />

• Doku yıkım ürünleri<br />

• Lökotrienlerden LTB 4<br />

• Sitokinler: Kemokin ailesi (IL-8)<br />

81. Class I MHC ile antijenler sunulduğunda antijeni tanıyıp enfekte hücreyi lizisle yıkan veya apoptozisle<br />

öldüren hücre aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Sitotoksik T lenfositler (CD8+ T hücreler) B) Yardımcı T lenfositler (CD4+ T hücreler)<br />

C) B lenfositler<br />

E) Plazma hücreleri<br />

D) Makrofajlar<br />

www.tusem.com.tr<br />

30


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

81 – A<br />

MHC I ile hücre içinde sentezlenmiş peptid antijenler sitotoksik T lenfositlere sunulur. Antijenle TCR bağlanır. CD 8<br />

molekülü MHC I’e tutunur. CD 8+ T lenfositler aktive olur, perforin enzimi ile enfekte hücreyi parçalar veya perforin ve<br />

granzim enzimleri ile apoptozisi aktive edip enfekte hücreyi öldürür.<br />

82. İmmün kompleks hastalığında tutulan organlarda aşağıdakilerden hangisi görülmez?<br />

A) Dokularda immün komplekslerin birikimi<br />

B) Damar duvarlarında koagülasyon nekrozu<br />

C) Kompleman aktivasyonu sonucu vasküler geçirgenlik artışı ve ödem<br />

D) MAK (membran atak kompleks) oluşumuna bağlı hücre lizisi<br />

E) Dokularda mikrotrombüsler ve iskemik nekroz<br />

82 – B<br />

İmmün kompleks hastalığında patogenez 3 fazdan oluşur:<br />

Faz I: İmmun komplekslerin oluşumu<br />

Faz II: İmmun komplekslerin dokularda depolanması<br />

Faz III: Depolanan komplekslerin iltihabi yanıtı başlatması<br />

İmmün komplekslerin biriktiği dokularda komplemanın aktivasyonu ve Fc reseptör yolu ile nötrofil ve makrofaj aktivasyonu<br />

ile inflamasyon gelişir.<br />

Kompleman aktivasyonu ile C3a, C5a, C3b, MAK(C5b-9) oluşur. Vasküler permeabilite artar, ödem oluşur, nötrofiller,<br />

monositler bölgeye gelir ve aktive olur, MAK ile hücre lizisi sağlanır, hageman faktör aktivasyonu ile trombüsler oluşur<br />

ve buna bağlı dokularda iskemik nekrozlar görülebilir.<br />

İmmün kompleksler en sık böbrekler, eklemler, deri, kalp, serozal yüzeyler ve damarlarda toplanır. İmmun komplekslerin<br />

depolandığı organ böbrek ise glomerulonefrit, eklemler ise artrit ve damarlar ise vaskülite neden olur. Damar<br />

duvarında homojen, pembe materyal birikimiyle karekterize fibrinoid nekroz oluşur.<br />

83. Aşağıdakilerden hangisi senil amiloidozda özellikle kalpte biriken, aritmilere ve restriktif kardiyomyopatiye<br />

neden olabilen amiloid öncü proteinidir?<br />

A) Amiloid β mikroglobulin (A β m)<br />

2 2<br />

B) Amiloid light protein (AL protein)<br />

C) Amloid kalsitonin (A Cal)<br />

D) Amiloid transtiretin (ATTR)<br />

E) Amiloid β protein (Aβ protein)<br />

83 – D<br />

Senil sistemik amiloidozda transtiretin (TRR) en sık kalp dokusunda birikir. Biyopsi yapılırsa kalpte ekstraselüler<br />

alanlarda pembemsi aselüler birikim olarak izlenir. Birikim olan doku Kongo kırmızısı ile boyandığında kırmızımsı renk;<br />

polarize mikroskopta incelendiğinde çift kırıcılığı nedeni ile yeşil renk alır ve tanı konur. Kalpte biriken transtiretin aritmilere<br />

ve kardiyomyopatiye neden olabilir.<br />

31<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

84. Aşağıdakilerden hangisi kutanöz yara iyileşmesinde görülebilecek komplikasyonlardan değildir?<br />

A) Hipertrofik skar<br />

B) Desmoid<br />

C) Granülasyon dokusu oluşumu<br />

D) Kontraktür<br />

E) Ülser<br />

84 – C<br />

KUTANÖZ YARA İYİLEŞMESİNDE OLUŞAN KOMPLİKASYONLAR<br />

1- Hipertrofik skar ve keloid: Aşırı kollajen sentezlenmesidir. Eğer skar dokusu yara dudaklarının ötesine geçerse<br />

keloid denir<br />

2- Ülser<br />

3- Desmoid veya agresif fibromatozis<br />

4- Exuberant granülasyon dokusu veya proud flesh: Granülasyon dokusunun fazla sentezlenip yüzeyden kabarmasıdır.<br />

5- Yara açılması.<br />

6- Kontraktür: Avuç içi, ayak tabanı ve göğüs derisinde sık meydana gelir. Yanık bölgesinde sık oluşur. Deformitelere<br />

neden olabilir.<br />

85. Aşağıdakilerden hangisi malign epitelyal bir tümör değildir?<br />

A) Hepatom<br />

B) Seminom<br />

C) Yolk sak tümör<br />

D) Kolonda tübüler adenom<br />

E) Tiroid papiller karsinomu<br />

85 – D<br />

Benign epitelyal proliferasyonlar adenom, kistadenom, papiller kistadenom, papillom ve poliptir. Glandüler patern (tübül,<br />

bez, asini) oluşturan ve glandlardan köken aldığı halde glandüler patern oluşturması şart olmayan benign epitelyal tümörlere<br />

adenom denir. Adenom alanlarında kistik boşluklar varsa kistadenom, kistik boşluklarda papiller çıkıntılar oluşmuşsa papiller<br />

kistadenom denir. Epitel yüzeyinden makroskopik veya mikroskopik olarak parmak benzeri çıkıntılar oluşturan benign<br />

epitelyal neoplazmlara papillom denir. (larenkste ve özofagusta skuamöz papillom gibi) Bunun malign karşılığına papiller<br />

karsinom denir. Polip ise lümenli organlarda lümene doğru büyüyen düzgün yüzeyli benign kitlelere denir.<br />

86. Aşağıdakilerden hangisi, epitelin tüm katını tutan ancak subepitelyal stromal dokuya yayılmayan displastik<br />

hücre proliferasyonunu tanımlar?<br />

A) Metastaz<br />

B) Lokal inavzyon<br />

C) Karsinoma in situ<br />

D) İnfiltratif kanser<br />

E) Epitelyal hiperplazi<br />

www.tusem.com.tr<br />

32


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

86 – C<br />

Displazik değişiklikler epitelin tüm katlarında oluştuktan sonra bazal membranı aşarak subepitelyal stromal dokuya ilerler. Subepitelyal<br />

stromal dokuya yayılmamışsa in situ karsinom; subepitelyal stromaya geçerse invaziv (infiltratif) kanser denir.<br />

87. Aşağıdakilerden hangisi DNA hasarı olan hücrelerde hücre siklusunu durduran ve apoptozu başlatan<br />

gendir?<br />

A) RB B) BRCA-1<br />

C) p53 D) BCL-2<br />

E) BAX<br />

87 – C<br />

p53 geni 17p13.1’de lokalizedir ve insan tümörlerinin %50’sinden fazlasında mutasyon taşır. p53 proteinin majör fonksiyonu<br />

DNA hasarına yanıt olarak hücre siklusunu durdurması ve apoptozu başlatmasıdır.<br />

P53 fonksiyonları<br />

Mitozu durdurmak CDK’ları etkisizleştiren p21 proteinini kodlar<br />

DNA Onarımı P53→GADD 45 aktivasyonu ile DNA onarımını başlatır<br />

Apoptozis Hücrede DNA hasarı onarılmayacak kadar ağır ise p53 Bax genini aktive eder.<br />

Bax hasarlı hücreyi apoptozis ile öldürür<br />

Tümör anjiogenezi inhibisyonu Trombospondin I tümör hücrelerinde p53 tarafından kodlanan ve anjiogenezi<br />

inhibe eden bir moleküldür.<br />

88. Aşağıdakilerden hangisi çocukluk çağında en sık görülen ekstrakranial solid malign tümördür?<br />

A) Retinoblastom B) Hepatoblastom<br />

C) Wilm’s tümör<br />

E) Nöroblastom<br />

D) Ewing sarkom<br />

88 – E<br />

Nöroblastik tümör, primitif nöral krest hücrelerinden köken alan, adrenal medulla ve sempatik ganglionların tümörlerini<br />

içerir. Nöroblastik tümörlerin kendine özgü özellikleri vardır.<br />

� Primitif nöroblastların spontan veya tedaviyle matür elemanlara diferansiye olmaları<br />

� Klinik davranış ve prognoz açısından geniş bir yelpaze içermeleri<br />

Bu gruptaki en önemli tümör nöroblastomdur. Nöroblastom çocukluk çağı ekstrakranial solid malign tümörlerin en<br />

sık görülenidir. Bebeklik çağında tanı alan malignitelerin yarısını oluşturur. Ortalama tanı alma yaşı 18 aydır. Vakaların<br />

çoğu sporadiktir, %1-2’si familyaldir ve bunlarda her iki adrenalde ya da multipl primer otonomik odakta tutulum olabilir.<br />

Familyal vakalarda ALK mutasyonları görülebilir.<br />

Nöroblastomda klinik bulgular<br />

• En sık adrenal medulladan (%40), ikinci sıklıkta batında paravertebral zincir (Zukkerlandl organı), üçüncü sıklıkta<br />

posterior mediastenden gelişir.<br />

• İnfantlarda genellikle karında orta hattı geçen büyük kitle, ateş ve kilo kaybı, daha büyük çocuklarda metastaz bulguları<br />

görülebilir.<br />

• Nöroblastom lokal infiltrasyonla böbreği, böbrek venini, vena cavayı infiltre edebilir, aortayı sarabilir.<br />

33<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

• Hematojen ve lenfatik yayılımla regional LN’larına, karaciğer, akciğer, kemik ve kemik iliğine yaygın metastaz yapar.<br />

Metastaz bulguları solunum sıkıntısı, GİS rahatsızlıkları, kemik ağrısı, pansitopeni olabilir.<br />

• Periorbital bölge metastazlarında proptozis ve periorbital ekimoz görülür. (rakun gözü)<br />

• Subkutan metastazlarda cilde koyu mavi renk değişikliği (blueberry muffin bebek) görülür.<br />

• Paraneoplastik sendromlar: Opsomyoklonus sendromu; hızlı göz hareketleri, ataksi ve myoklonus nöbetleri görülür.<br />

Bu bulguları olan bebeklerde nöroblastom araştırılmalıdır. VIP salınımına bağlı sulu diyare, hipokalemi ve<br />

dehidratasyon görülebilir.<br />

• Labaratuar: kanda katekolaminler, idrarda yıkım ürünleri (VMA, HVA) artar.<br />

Nöroblastomda prognozu belirleyen en önemli faktörler evre ve hastanın yaşıdır. 1 yaşın altında prognoz, evreden<br />

bağımsız olarak çok iyidir.<br />

89. Dört yaşında erkek çocuk paranteral antibiyotik tedavisine rağmen düşmeyen ateş, dudaklarında kızarıklık ve<br />

çatlamalar, orofarenkste hiperemi, bilateral non pürülan bulber konjonktivit, sol üst servikal bölgede üzeri hiperemik<br />

lenfadenopati, el ve ayak bileklerinde makülopapüler döküntüler izleniyor. Ekokardiografide sol ana koroner<br />

arterde dilatasyon ve perikardial sıvı görülüyor.<br />

Bu hastada en olası ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Kızamık<br />

B) Jüvenil romatoid artrit<br />

C) Kızıl<br />

D) Toksik şok sendromu<br />

E) Kawasaki hastalığı<br />

89 – E<br />

Kawasaki Hastalığı çocukluk döneminde koroner arterleri tutan vaskülittir. Hastalığın akut fazında ateş, konjonktival<br />

ve oral eritem, el ve ayaklarda ödem, avuç içi ve ayak tabanında eritem, deri döküntüleri ve büyümüş “servikal”<br />

lenf nodu saptanır.( Mukokutanöz Lenf Nodu Sendromu )<br />

• Koroner arterlerde vaskülit gelişir. Spontan iyileşebilir veya çoğu hastada koroner arterlerde anevrizma oluşumuna<br />

yol açar.<br />

• Koroner arterlerin tutulduğu geç evrede myokardit, perikardit ve valvülit, aritmiler, mitral yetmezlik, kalp dilatasyonu<br />

ve myokard infarktüsü görülebilir.<br />

90. On bir yaşında erkek çocuk karın ağrısı, bulantı, kusma şikayetleri nedeniyle araştırılıyor ve ileçekal ve peritoneal<br />

kitle saptanıyor. Yapılan biyopside bazofilik sitoplazmalı, oval nükleuslu, kaba kromatinli, nükleolleri izlenen lenfositlerden<br />

hafif büyük diffüz infiltrasyon izleniyor. Hastadan yapılan immünohistokimyasal incelemede hücreler<br />

CD10,19,20 ile pozitif boyanıyor. Parafin bloklardan yapılan FISH (floresan in situ hibridizasyon) incelemde t(8;14)<br />

saptanıyor.<br />

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Burkitt lenfoma<br />

B) MALToma<br />

C) Ekstra nodal NK hücreli lenfoma<br />

D) Diffüz büyük B hücreli lenfoma<br />

E) Lenfoblastik lenfoma<br />

www.tusem.com.tr<br />

34


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

90 – A<br />

Burkitt lenfomanın 3 formu bulunmaktadır:<br />

� Afrika (endemik) tipi: Sıklıkla mandibulayı tutan kitle şeklindedir ve böbrekler, adrenal glandlar ve overler tutulabilir.<br />

Endemik tümörlerin hepsinde latent EBV infeksiyonu vardır.<br />

� Sporadik tip: En sık ileoçekal ve peritoneal kitle şeklinde ortaya çıkar. %15-20 EBV ile ilişkilidir.<br />

� HIV infekte kişilerde görülen tip: Daha ileri yaşlarda görülebilir. %25’inde EBV infeksiyonu vardır.<br />

Çocuk hastada ileoçekal kitle olması, tanımlanan morfolojik özellikler ve immünuhistokimya özellikleri Burkitt lenfomayı<br />

düşündürmektedir. t(8;14) translokasyonu tüm vakalarda izlenir.<br />

91. CD 15 ve CD 30 pozitif laküner varyant Reed Stenberg hücrelerinin görüldüğü, genç kadınlarda mediastinal,<br />

servikal ve supraklavikular tutulumun izlendiği Hodgkin lenfoma tipi aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Lenfositten zengin Hodgkin lenfoma<br />

B) Nodüler sklerozan Hodgkin lenfoma<br />

C) Karışık hücreli (mikst selüler) Hodgkin lenfoma<br />

D) Lenfosit predominant Hodgkin lenfoma<br />

E) Lenfositten fakir tip Hodgkin lenfoma<br />

91 – B<br />

Nodüler sklerozan Tip Hodgkin lenfoma, en sık görülen Hodgkin lenfoma formdur (%65-70). Genç kadınlarda<br />

mediastinal tutulum sıktır. Lenf nodunda reaktif komponent T lenfositleri, eozinofiller, plazma hücreleri ve histiositler<br />

vardır. (polimorfik zemin) Laküner tipte RS hücreleri görülür. RS hücreleri CD15 ve CD 30 (+), CD 3-20-45 (-) . EBV<br />

ile ilişkisi yoktur. Mediastinal, alt servikal ve supraklavikular lenf nodlarında tutulum yapar. Histolojik incelemede lenf<br />

nodlarında fibröz bantlarla ayrılmış nödüller gözlenir. Prognozu iyidir.<br />

HODGKİN LENFOMA SPOT BİLGİLER<br />

• Görülme sıklığı (sıklık sırasına göre)→Nodüler sklerozan-mikst selüler-lenfositten zengin-lenfosit predominantlenfositten<br />

fakir<br />

• Prognoz (iyiden kötüye) → lenfosit predmonant-lenfositten zengin-nodüler sklerozan-mikst selüler-lenfositten<br />

fakir tip<br />

• Laküner tip RS hücreleri → Nodüler sklerozan tip<br />

• Popcorn varyant RS hücreleri → lenfosit predominant<br />

• Klasik RS hücreleri → karışık hücreli (mikst selüler) tip<br />

• HIV ile ilişkisi yüksek → Lenfositten fakir tip<br />

• EBV ile en yüksek ilişki → Lenfositten fakir tip<br />

• Hodgkin lenfoma en sık LN’larında izlenir.<br />

92. Respiratuar bronşiollerin tutulduğu distal alveollerin nadiren etkilendiği amfizem tipi aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Sentriasiner amfizem<br />

B) Distal asiner amfizem<br />

C) Panasiner amfizem<br />

D) İrregüler amfizem<br />

E) İntertisyel amfizem<br />

35<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

92 – A<br />

Sentriasiner (sentrilobüler) amfizemde respiratuar bronşiollerden oluşan santral kısım tutulurken, distal alveoller etkilenmez.<br />

Aynı asinus içinde hem sağlam hemde amfizematöz hava boşluları izlenir. Sentriasiner amfizemin en sık nedeni<br />

sigaradır. Kömür işçilerinde de sık oluşur. En önemli neden sigara olduğu için sıklıkla kronik bronşit ile beraber izlenir.<br />

Sentriasiner amfizemin özellikleri:<br />

• Klinikte en sık izlenen amfizem tipidir. (%95)<br />

• En sık nedeni sigaradır. Kömür işçilerinde de sık izlenir.<br />

• Genellikle kronik bronşitle beraber izlenir.<br />

• Asinuslerin proksimal kısımları etkilenir, distal kısım normaldir.<br />

• Amfizematöz alveol duvarında sıklıkla siyah pigment birikimi izlenir.<br />

• Genellikle üst loblarda, özellikle apikal segmentlerde daha sık ve şiddetlidir.<br />

93. Elli sekiz yaşında erkek hasta rutin kontrolleri sırasında serum PSA düzeyi 22 ng/mlt ölçülüyor ve rektal muayenede<br />

prostat dokusunda sertlik saptanıyor. Yapılan transrektal biyopsinin incelenmesinde, stromaya invaze olmuş<br />

sırt sırta vermiş küçük asiner yapılar, asiner yapılarda bazal hücrelerin izlenmediği tek tabakalı nükleolleri belirgin<br />

amfobilik sitoplazmalı hücreler izleniyor.<br />

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Prostatik intraepitelyal neoplazi<br />

B) Nodüler hiperplazi<br />

C) Prostatik adenokarsinom<br />

D) Skuamöz hücreli karsinom<br />

E) Granülomatöz prostatit<br />

93 – C<br />

Erkeklerde en sık izlenen ve akciğerden sonra ikini sıklıkta ölüme neden olan kanser prostat kanseridir. Genellikle 50<br />

yaş üstünde gelişir ve yaşla sıklığı artar. Etiyolojide yaş, ırk, aile öyküsü, hormon düzeyi (androjen) ve çevresel etkiler<br />

sorumlu tutulmaktadır. Diyette yüksek oranda yağ bulunmasının riski arttırdığı; likopenler, A ve E vitamini, selenyum ve<br />

soya ürünlerinin riski azalttığı düşünülmektedir. Prostat kanserlerinin yaklaşık %95’i asiner (konvansiyonel/klasik)<br />

adenokarsinomdur. Prostat adenokarsinomu terimi aksi belirtlmedikçe asiner adenokarsinomu tanımlar.<br />

Prostat adenokarsinomun histolojik özellikleri;<br />

• Neoplastik glandlar daha küçüktür ve daha kalabalıktır. (sırt sırta vermiş görünüm)<br />

• Glandlar tek sıralı epitelle döşelidir, myoepitelyal (bazal) hücre tabakası izlenmez.<br />

• Hücrelerde nüvelerde büyüklük ve özellikle nükleol belirginliği tanıda önemlidir. (Nüvelerde pleomorfizm azdır ve<br />

mitoz seyrek olabilir.)<br />

• Perinöral invazyon<br />

• Neoplastik glandların lümeninde musinöz mavimsı materyal veya eozinofilik amorf materyal veya kristaloid yapıları<br />

malignite lehinedir.<br />

• Corpora amylacea, prostat kanserinde nadirdir. Daha çok BPH’de izlenir.<br />

• Ekstraprostatik yayılım<br />

• Çevre dokuda yüksek grade’li PIN odakları<br />

www.tusem.com.tr<br />

36


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

94. Overin en sık malign germ hücreli tümörü aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) İmmatür teratom<br />

B) Disgerminom<br />

C) Yolk sac tümör<br />

D) Koryokarsinom<br />

E) Embryonel karsinom<br />

94 – B<br />

Overde en sık izlenen germ hücreli tümörleri matür teratomlardır. En sık izlenen malign germ hücreli tümörü ise disgerminomdur.<br />

2-3. dekatlarda sık izlenir. Disgerminom, testiste izlenen seminomun eşdeğeridir. Genellikle tek taraflı<br />

solid yumuşak vasıflı bir tümördür. Morfolojisi seminoma benzer. Fibröz stromayla ayrılmış, uniform nestler, kordlar<br />

ve kümeler yapan berrak sitoplazmalı, santalde yerleşmiş veziküler nüveli hücrelerden oluşur. Stromada lenfositik<br />

infiltrasyon görülebilir. Disgerminom, gonadal disgenezisi olan hastalarda sıktır ve bu hastalarda genellikle bilateraldir.<br />

Radyosensitif ve iyi prognozlu tümörlerdir. Kemoterapiye de iyi cevap verirler.<br />

95. Aşağıdakilerden hangisi kolorektal karsinogenezde ilk gözlenen genetik değişikliktir?<br />

A) 5q21 delesyonu<br />

B) SMAD kaybı<br />

C) P53 mutasyonu<br />

D) K-RAS mutasyonu<br />

E) DCC kaybı<br />

95 - A<br />

Kolorektal karsinogenezde normal kolonik epitelin adenomatöz ve displazik epitele dönüşmesinde ilk genomik değişiklik<br />

APC mutasyonu (5q21 delesyonu)’dur. FAP’lı hastaların hepsinde, sporadik kolon kanserlerinin %80’de görülür.<br />

Bunu bir dizi başka gen anomalileri izler ve kanser gelişir. Adenom ve karsinomlarda onkogenlerden ise en sık K-RAS<br />

mutasyonu izlenir.<br />

37<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

96. Kırk sekiz yaşında rutin kontrolleri sırasında memede mikrokalsifikasyon izlenen kadın hastada işaretlenerek eksizyon<br />

yapılıyor. Meme kesitlerinde lobülosentrik paternde, fibrotik stromada distrosiyone, komprese ve elonge<br />

tübüller ile mikrokalsifikasyonlar izleniyor. Asinüslerde myoepitelyal hücre tabakası net seçiliyor.<br />

Bu hastada en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir?<br />

A) Basit adenozis<br />

B) Sklerozan adenozis<br />

C) Radial skar<br />

D) Tübüler karsinom<br />

E) İntraduktal papillom<br />

96 – B<br />

Sklerozan adenozis, adenozis tiplerinin en sık varyantıdır. Sklerotik paterninden dolayı invaziv meme kanseri ile<br />

(özellikle tübüler karsinom ve duktal karsinom) karışabilir. Çoğu hasta perimenapozal yaşlardadır. Lezyon sklerotik<br />

olduğundan kalsifikasyonlar içerir ve mamografide arşitektüel distorsiyon ve/veya mikrokalsifikasyonlar görülebilir. Lezyon<br />

TDLÜ’den köken alır. Lobülosentrik paterndedir. Fibrotik stromada distrosiyone, komprese ve elonge tübüller ile<br />

mikrokalsifikasyonlar görülür. Daha periferdeki asinüslerde genişleme olabilir. Myoepitelyal hücreler belirgindir. Meme<br />

kanseri riskinde artış söz konusudur.<br />

97. Aşağıdaki tümörlerden hangisi sıklıkla NF2 (22q delesyonu) mutasyonu içerir ve nörofibromatozis tip 2’de<br />

multiple görülebilir?<br />

A) Astrositom<br />

B) Oligodendrogliom<br />

C) Epandimom<br />

D) Menengiom<br />

E) Pineositom<br />

97 – D<br />

Menengiomlar araknoidin meningiotelyal hücrelerinden gelişen, genellikle duraya tutunan, sıklıkla erişkinlerde görülen<br />

tümörlerdir. Çok sayıda histolojik tipi vardır. Grade I tümörlerde histolojik tipler arasında prognoz açısından fark yoktur.<br />

En sık transizyonel varyant klasik menengiom subtipi izlenir. Menegiomlarda %60 oranında NF2 (22q delesyonu)<br />

mutasyonu vardır. Nörofibromatozis tip 2 sendromunda multiple görülebilirler. Progesteron reseptörü içerdiğinden<br />

gebelerde hızla büyüyebilirler. Menengiomlar meningiotelyal hücrelerden gelişen çoğu grade I tümörlerdir. Neoplastik<br />

hücrelerde girdap yapıları şeklinde dizilim izlenir. Yuvarlak intranükleer inklüzyonlar ve psammom cismi sıktır. Sekretuar<br />

menengiomlarda PAS pozitif sitoplazmik hyalin yapılar da izlenenbilir. Menengiomların çoğu grade I tümörlerdir.<br />

Nüks oranı düşüktür. Grade I, grade II (atipik menengiom) ve grade III (anaplastik menengiom) menengiom ayrımında<br />

morfolojik bazı özelliklerin yanında tümörün mitoz oranına bakılır. Mitoz oranı arttıkça grade yükselir. Tümörde mitoz<br />

sayısı (proliferasyon indeksi) Ki-67 (Mib-1) boyası ile değerlendirilir.<br />

www.tusem.com.tr<br />

38


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

98. Stratum korneumda immatür keratinositlerin çoğalması ve skuamoz hücre çekirdeklerinin tam kaybolmaması<br />

nasıl tanımlanır?<br />

A) Akantoz B) Akantoliz<br />

C) Parakeratoz D) Ortokeratoz<br />

E) Ülserasyon<br />

98 – C<br />

Deri hastalıklarında kullanılan mikroskopik terimlerin tanımı:<br />

Akantoz: Epidermisin hiperplazisidir.<br />

Akantoliz: Dezmozomların parçalanması sonucu keratinositlerin birbirinden ayrışmasına denir. Akantoliz pemfigus<br />

hastalıklarında gözlenir<br />

Hiperkeratoz: Stratum korneum tabakasının kalınlaşmasıdır<br />

Ortokeratoz: Stratum korneumuda matur keratinositlerin hiperplazisidir.<br />

Parakeratoz: Stratum korneumda immatür keratinositlerin çoğalması ve skuamoz hücre çekirdeklerinin tam kaybolmamasıdır.<br />

Mukozal membranlarda normaldir. Parakeratoz psöriyazis gibi hücre turnoverının arttığı hastalıklarda gözlenir.<br />

Erozyon: Epidermisin yüzeyel kaybıdır.<br />

Ülserasyon: Epidermis tüm katlarının bozulmasıdır.<br />

99. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, vazodilatasyon yapmamasına karşın antianjinal etkinlik gösterir?<br />

A) Amlodipin B) Nitrogliserin<br />

C) Propranolol<br />

E) Diltiazem<br />

D) Verapamil<br />

99 – C<br />

Antianginal İlaçlar<br />

Nitrat Bileşikleri<br />

Hücre içine geçebilen lipofilik ilaçlardır. SH- grubu içeren asetilsistein ve sistein gibi endojen maddelerle birleşerek nitrik<br />

okside (NO) metabolize edilirler. Açığa çıkan NO, guanilat siklazı aktive ederek hücre içinde cGMP derişimini artırır.<br />

Gevşetici etkilerine venüller, arteriyollere kıyasla daha duyarlıdır. Venülleri dilate ederek kalbin ön yükünü azaltmaları,<br />

antianjinal etkilerinde primer öneme sahiptir. Epikordiyal koroner arterlerde de gevşemeye neden olurlar. Kalbin oksijen<br />

gereksinimini azaltırlar.<br />

Beta Blokörler<br />

Labetolol, karvedilol ve nebivolol dışındakiler, vazodilatasyon yapmamalarına karşın antianjinal etkinlik gösterirler.<br />

Kalp hızını, kasılma gücünü ve kan basıncını azaltarak miyokardın oksijen gereksinimini düşürürler. Kalp hızında<br />

yaptıkları azalmaya bağlı koroner damarların diyastolde dolma süresini uzatırlar.<br />

Diyastol sonu hacmi artırmaları ve ejeksiyon süresini uzatmaları, antianginal tedavide istenmeyen etkileridir. İstenmeyen<br />

etkileri, birlikte nitrat kullanarak düzeltilebilir.<br />

Kalsiyum Kanal Blokörleri<br />

Voltaj bağımlı L-tipi kalsiyum kanallarını bloke ederek stabil, unstabil ve vazospastik anginada kullanılırlar. Vazospastik<br />

anjinada ilk tercih ilaçlardır. Miyokart enfarktüsünde kullanılmalarına karşın mortaliteyi azaltmazlar.<br />

Gevşetici etkilerini arteriyoller üzerinden yaparlar. Periferik vasküler direnci, koroner arter basıncını ve kalbin oksijen<br />

gereksinimini azaltırlar. Postural hipotansiyona neden olmazlar.<br />

39<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

100. Kronik alkol bağımlısı hastada aşağıdaki mekanizmalardan hangisine sahip bir ilaç, bulantı ve kusma<br />

yapmadan alkol arzusunu azaltır?<br />

A) Alkol dehidrogenaz inhibitörü<br />

B) Aldehit dehidrogenaz inhibitörü<br />

C) GABA A reseptör antagonisti<br />

D) Opiyat reseptör antagonisti<br />

E) Serotonin reseptör agonisti<br />

100 – D<br />

Alkol Bağımlılığı Tedavisi<br />

Disülfiram: Aldehid dehidrogenazı inhibe ederek asetaldehid birikimine neden olur. Asetaldehide bağlı; bulantı-kusma,<br />

flushing, başağrısı, terleme, hipotansiyon ve konfüzyon gibi bulgular görülür. Gebelerde teratojeniktir. Bebekte vertebra,<br />

gastointestinal ve trakea anomalileri ile karakterize VACTERL sendromu yapar.<br />

Naltrekson: Uzun etkili, oral verilebilen opioid reseptör antagonistidir. Bulantı-kusma yapmadan alkol arzusunu<br />

azaltır. Karaciğer enzimleri normal olanlarda kullanılır. Disülfiram ile birlikte verilmez.<br />

Akamprozat: GABA aktivatörü ve NMDA reseptör blokörü özelliği ile etanol bağımlılarının tedavisinde kullanılır.<br />

A<br />

Diğer İlaçlar: 5-HT blokörü ondansteron, GABA agonisti baklofen, CB antagonisti rimonabant ve antiepileptik topira-<br />

3 B 1<br />

matın alkol bağımlılarında kullanılabileceğine ilişkin yayınlar vardır.<br />

101. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisi, aneorobik bakteri infeksiyonlarında yeterli etkinlik göstermez?<br />

A) İmipenem<br />

B) Sefotetan<br />

C) Tinidazol<br />

D) Klindamisin<br />

E) Levofloksasin<br />

101 – E<br />

Tablo: Antianeorobik Antibiyotikler<br />

Antibiyotik Grubu Antibiyotik<br />

Linkozamidler Klindamisin / Linkomisin<br />

Nitroimidazol türevleri Metronidazol / Ornidazol / Tinidazol<br />

Sefalosporinler Sefoksitin / Sefotetan<br />

Karbapenemler İmipenem / Meropenem / Ertapenem<br />

Amfenikoller Kloramfenikol<br />

Florokinolonlar Moksifloksasin<br />

102. Aşağıdaki antipsikotik ilaçlardan hangisinin sedatif ve hipotansif etkisi, diğerlerine göre daha yüksektir?<br />

A) Klorpromazin<br />

B) Haloperidol<br />

C) Flufenazin<br />

D) Risperidon<br />

E) Ziprasidon<br />

www.tusem.com.tr<br />

40


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

102 – A<br />

Tablo: Antipsikotik İlaçlar<br />

Antipsikotik İlaç Etki Gücü Ekstrapiramidal Toksisite Sedasyon Hipotansiyon<br />

Klorpromazin Düşük Orta Yüksek Yüksek<br />

Flufenazin Yüksek Yüksek Düşük Çok düşük<br />

Tiotiksen Yüksek Orta Orta Orta<br />

Haloperidol Yüksek Çok yüksek Düşük Çok düşük<br />

Klozapin Orta Çok düşük Düşük Orta<br />

Ziprasidon Orta Çok düşük Düşük Çok düşük<br />

Aripiprazol Yüksek Çok düşük Çok düşük Düşük<br />

Risperidon Yüksek Çok düşük Düşük Düşük<br />

Ketiapin Düşük Çok düşük Orta Orta<br />

103. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, meme kanserinde östrojen sentezini azaltmak için kullanılır?<br />

A) Tamoksifen<br />

B) Anastrazol<br />

C) Fulvestrant<br />

D) Mifepriston<br />

E) Danazol<br />

103 – B<br />

Antiöstrojenik İlaçlar<br />

Tamoksifen<br />

Oral yoldan verilebilen, memede ve santral sinir sisteminde antagonist, endometrium, kemik ve lipitler üzerinde agonist<br />

etkili selektif östrojen reseptör modülatörüdür (SERM). Östrojen reseptörü pozitif meme kanserinde kullanılır. Osteoporoz<br />

ve ateroskleroz riskini azaltırken, endometrium kanseri riskini artırır.<br />

Raloksifen<br />

Endometrium, meme ve santral sinir sisteminde antagonist, kemikte ve lipitler üzerinde östrojen benzeri etki yapan<br />

selektif östrojen reseptör modülatörüdür (SERM). Postmenopozal osteoporoz tedavisinde ve yüksek riskli hastalarda<br />

meme kanserinin önlenmesinde kullanılır. Endometrium kanseri riskinde artış yapmaz. Bulantı, kusma ve sıcak<br />

basması en sık görülen yan tesirleridir.<br />

Klomifen<br />

Östrojen reseptörlerine parsiyel agonist etki ile hipotalamusta negatif feedbacki önler ve gonadotropin salgılanmasını<br />

artırır. Ovülasyonu indüklemek amaçlı kullanılır. En sık görülen yan tesiri sıcak basmalarıdır.<br />

Fulvestrant<br />

Tamoksifene dirençli meme kanserinde kullanılan pür (saf) östrojen reseptör antagonistidir.<br />

Aromataz inhibitörleri<br />

Androjen → östrojen dönüşümünde (östrojen sentezi) rol alan aromataz enzimini inhibe eden nonsteroid yapılı anastrazol,<br />

letrozol, vorozol ve fadrazol gibi ilaçlar, meme kanserinde ve endometriyozis tedavisinde kullanılırlar. Formestan<br />

ve eksemestan, aynı endikasyonda kullanılan steroid yapılı irreversibl aromataz inhibitörleridir.<br />

41<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

104. Aşağıdakilerden hangisi, birinci derece kinetiğe göre metabolize edilen bir ilacın plazma konsantrasyon<br />

zaman grafiğinden bulunabilir?<br />

A) İlacın efikasitesi B) İlacın terapötik indeksi<br />

C) İlacın potensi D) İlacın reseptöre afinitesi<br />

E) İlacın yarılanma ömrü<br />

104 – E<br />

Absorbsiyon Kinetiği<br />

Tek doz verilen ilaçların plazma-konsantrasyon zaman grafikleri çizilir. Absorpsiyon kinetiğini belirlemek için aşağıdaki<br />

parametreler kullanılır.<br />

C : Bir defada verilen ilacın plazmada ulaştığı en yüksek konsantrasyondur. İntravenöz uygulamada, yalnızca ilacın<br />

maks<br />

dozuna ve dağılım hacmine bağlıdır. Hastanın yaşı ve vücut ağırlığı gibi dağılım hacmini etkileyen faktörler tarafından<br />

etkilenir.<br />

T : Maksimum plazma konsantrasyonuna ulaşma süresidir. İntravenöz uygulamada T =0’dır. İlacın veriliş yolu,<br />

maks maks<br />

farmasötik şekli, birlikte başka ilaç kullanımı, besinler ve absorpsiyonu etkileyen faktörlerden etkilenir.<br />

Eğri altında kalan alan (EAA): İlacın biyoyararlanımını verir. Oral biyoyararlanım, EAA / EAA formülünden bulu-<br />

oral iv<br />

nur. İntravenöz uygulamada biyoyararlanım %100 olduğu için paydaya EAA yazılır.<br />

iv<br />

Yarılanma ömrü (t ): İlacın plazma derişiminin yarıya indiği süredir. Birinci derece kinetiğe göre metabolize edilen<br />

1/2<br />

ilaçlarda, ilacın dozuna bağlı değildir.<br />

105. Aşağıdaki intravenöz anesteziklerden hangisi, GABA’erjik etkinliği artırmaz?<br />

A) Ketamin B) Etomidat<br />

C) Midazolam D) Propofol<br />

E) Tiyopental<br />

105 – A<br />

İntravenöz Anestezikler<br />

Barbitüratlar<br />

Tiyopental ve metoheksital gibi kısa etkili barbitüratlar, GABA reseptörlerini uyararak etkinlik gösterirler. Anestezide<br />

A<br />

indüksiyon amaçlı kullanılırlar. Hiperaljezik etki gösterirler. Porfiriyalı hastalarda krize neden olurlar.<br />

Benzodiazepinler<br />

Midazolam en fazla olmak üzere lorazepam ve diazepam gibi benzodiazepinler, GABA reseptörlerini uyararak genel<br />

A<br />

anestezide kullanılırlar. Yüksek dozlarının tedavisinde flumazenil verilir.<br />

Propofol<br />

GABA reseptörlerini uyarır. Etkisi hızlı başlayıp çok hızlı biter. Kafa içi ve göz içi basıncını azaltır. İntraoperatif ve<br />

A<br />

postoperatif bulantı ve kusmayı önler.<br />

Etomidat<br />

GABA reseptörlerini uyarır. Uzun süre intravenöz infüzyonla verildiğinde, adrenokortikal baskılanmaya bağlı mortalite<br />

A<br />

artışına neden olabilir. Kısa süreli kortizol ve aldosteron sentezini inhibe eder.<br />

www.tusem.com.tr<br />

42


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

Ketamin<br />

NMDA reseptör antagonistidir. Katatoni, analjezi ve amnezi ile karakterize disosiyatif anestezi yapar. Anestezik ve<br />

analjezik özelliğe sahip tek intravenöz anesteziktir.<br />

Santral sinir sisteminde sempatik stimülasyon yaparak ve norepinefrinin presinaptik geri alımını inhibe ederek taşikardi,<br />

hipertansiyon ve kardiyak output artışına neden olur. Hipertansiyonlu hastalarda, kardiyojenik ve septik şok gibi<br />

durumlarda önerilmez.<br />

106. Aşağıdakilerden hangisi, karbonik anhidraz inhibitörlerinin kullanım endikasyonlarından biri değildir?<br />

A) Dağ hastalığı profilaksisi<br />

B) Nefrojenik diabetes insipidus<br />

C) İdrarın alkalinizasyonu<br />

D) Epilepsi<br />

E) Glokom<br />

106 – B<br />

Karbonik Anhidraz İnhibitörleri<br />

Bu grupta asetozolamid, metazolamid, diklorfenamid ve dorzolamid gibi ilaçlar vardır. Asetozolamid oral yoldan kullanılır.<br />

Dorzolamid ve brinzolamid glokom tedavisinde topikal olarak verilir.<br />

Primer olarak proksimal tubüle etki yaparlar. Potasyum ve sodyumun itrahını artırırlar. Etkilerine 2-3 gün içinde tolerans<br />

gelişir.<br />

Aköz humor sentezini azaltırlar. Böbreklerden bikarbonat iyonlarının kaybına, vücutta amonyak birikimine ve metabolik<br />

asidoza neden olurlar.<br />

İdrar alkalinizasyonu, metabolik alkaloz, glokom, epilepsi, dağ hastalığı profilaksisi ve hiperfosfatemide fosfat itrahını<br />

artırmak için kullanılırlar.<br />

Hiperkloremik metabolik alkaloz, parestezi, kalsiyum taşı riskinde artış, hipokalemi ve böbrek yetmezliği olanlarda<br />

santral sinir sistemi yan tesirlerine neden olabilirler.<br />

Hepatik ensefalopati (hipokalemi, asidoz, hipomagnezemi ve benzodiazepin kullanımı gibi durumlarda artar) ve sirozda<br />

kontrendikedirler.<br />

107. Aşağıdakilerden hangisi, parasempatik uyarı ve betanekol’un ortak etkilerinden biridir?<br />

A) Vazodilatasyon<br />

B) Taşikardi<br />

C) Bronkokonstriksiyon<br />

D) Gangliyon hücre depolarizasyonu<br />

E) Nöromusküler kavşak hücre depolarizasyonu<br />

107 – C<br />

Parasempatomimetik İlaçlar<br />

Parasempatik sistemin oluşturduğu etkiye benzer etki oluşturan ilaçlardır. Asetilkolin, kolinesteraz tarafından hızla elimine<br />

edildiği için ilaç değeri yoktur.<br />

Asetilkolinin oluşturduğu iskelet kası kasılması, adrenal medulla ve otonomik gangliyonların uyarılması gibi nikotinik<br />

reseptör aktivasyonuna bağlı etkiler atropin tarafından önlenemez.<br />

43<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

İskelet kası kasılması, otonomik uyarıya bağlı olmayıp somatik uçtan çıkan çıkan asetilkolinin etkisidir. Damar düz<br />

kaslarında muskarinik reseptörler olmasına karşın parasempatik uyarı yoktur.<br />

Parasempatik uyarı damar düz kasında etki oluşturmaz ama dışarıdan verilen asetilkolin, endotelden nitrik oksit sentezini<br />

artırarak vazodilatasyona neden olur.<br />

Damar endotelinin çıkarılması, nitrik oksit sentezinin inhibe edilmesi (L-NAME ile), nitrik oksitin bağlanması (hemoglobin<br />

ile) ve guanilat siklazın inhibe edilmesi (metilen mavisi ile) asetilkolinin vazodilatör etkisini önler.<br />

Sempatik uyarı sonucu ekrin ter bezlerine giden postsinaptik sempatik sinir ucundan açığa çıkan asetilkolin, muskarinik<br />

reseptörleri uyararak termoregulatuvar sekresyon artışına neden olur. Atropin ekrin ter bezi salgısını önler.<br />

Betanekol<br />

Lipit çözünürlüğü düşük, kolinesteraza dirençli, doğrudan etkili kolinerjik ilaçtır. Nikotinik reseptörleri uyarmadan yalnızca<br />

muskarinik reseptörlere agonist etki yapar. Farmakolojik etkileri atropin tarafından tamamen önlenir. Gangliyon<br />

ve nöromusküler kavşak gibi nikotinik reseptörlerin olduğu yerlerde etki yapmaz.<br />

Gastrointestinal ve üriner sistemde bulunan muskarinik reseptörlere afinitesi yüksektir. Taş veya tümör gibi organik<br />

nedenlere bağlı olmayan paralitik ileus ve atonik (nörojenik) mesane tedavisinde kullanılır.<br />

108. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, plazma serbest tiroksin düzeyini artırır?<br />

A) Rifampin B) Fenobarbital<br />

C) Östrojen analogları<br />

E) Levodopa<br />

D) Salisilatlar<br />

108 – D<br />

Tiroid Hormonları<br />

Karaciğer tarafından metabolize edilirler. Rifampin, fenitoin, fenobarbital, karbamazepin, imatinib ve nikardipin gibi<br />

ilaçlar, mikrozomal enzim indüksiyonu ile etkilerini azaltır.<br />

Tablo: Tiroid Hormonlarının Etkilerinin Değişmesi<br />

Mekanizma İlaç<br />

TRH veya TSH sekresyonunun inhibisyonu • L-dopa<br />

• Dopamin<br />

• Kortizol<br />

• Somatostatin<br />

• Metformin<br />

Tiroid hormonlarının sentez veya sekresyonunun inhibisyonu • Tioamid<br />

• Amiodaron<br />

• Yüksek doz iyodür<br />

• Lityum<br />

• Aminoglutetimid<br />

Tiroksin bağlayan globulin sentezinde artma • Östrojen<br />

• Tamoksifen<br />

• Metadon<br />

Tiroksin bağlayan globulin sentezinde azalma • Androjenler<br />

• Glukokortikoidler<br />

T ve T ’ün plazma proteinlerinden kovulması 3 4 • Salisilatlar<br />

• Mefanemik asit<br />

• Furosemid<br />

www.tusem.com.tr<br />

44


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

109. Aşağıdaki antihelmintik ilaçlardan hangisi, sestot ve trematod infestasyonlarında kullanılır?<br />

A) Levamizol<br />

B) Prazikuantel<br />

C) İvermektin<br />

D) Pirantel pamoat<br />

E) Piperazin<br />

109 – B<br />

Prazikuantel<br />

Duyarlı helmintlerde membranın kalsiyuma geçirgenliğini artırarak spastik paraliziye neden olur. Sestot ve trematod<br />

enfestasyonlarında kullanılır. Nematodlara yeterli etkinlik göstermez.<br />

T.saginata, T.solium, H.nana ve D.latum gibi sestot enfestasyonlarında ilk tercih ilaçlardandır. T.soliuma bağlı sistiserkosis<br />

tedavisinde albendazolun alternatifidir. Kist hidatik tedavisinde de oldukça etkilidir.<br />

S.mansoni, S.haematobium, P.westermani ve C.sinensis gibi trematod enfestasyonlarında en etkili antihelmintik ilaçtır.<br />

Tablo: Sestod Tedavisi<br />

Sestot İlk Tercih İlaç Alternatif İlaç<br />

T.saginata Prazikuantel / Niklozamid Paramomisin / Diklorofen / Mebendazol<br />

T.solium Prazikuantel Niklozamid<br />

Sistiserkosis Albendazol Prazikuantel<br />

H.nana Prazikuantel Niklozamid / Nitazoxanide<br />

D.latum Prazikuantel / Niklozamid Diklorofen<br />

E.granulosus / E.multilocularis Albendazol Prazikuantel<br />

Tablo: Trematod Tedavisi<br />

Trematod İlk Tercih İlaç Alternatif İlaç<br />

S.haematobium Prazikuantel Metrifonat<br />

S.mansoni Prazikuantel Oksamnikin<br />

S.japonicum Prazikuantel ---<br />

C.sinensis Prazikuantel Albendazol<br />

P.westermani Prazikuantel Bithinol<br />

F.hepatica Bithinol Prazikuantel<br />

F.buski Prazikuantel Niklozamid<br />

110. Aşağıdakilerden hangisi, prostaglandin F analoglarının kullanım endikasyonlarından biri değildir?<br />

2alfa<br />

A) Tıbbı abortus<br />

B) Ovülasyon senkronizasyonu<br />

C) Glokom<br />

D) Postpartum hemoraji<br />

E) Analjezik gastropatisi<br />

45<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

110 – E<br />

Tablo: Prostaglandinlerin Klinik Kullanımı<br />

PGE Preparatları 1 PGF Preparatları 2alfa PGI Preparatları<br />

2<br />

Analjezik gastropatisi Tıbbi abortus oluşturmak Pulmoner hipertansiyon<br />

Duktus arteriyozusu açık tutmak Glokom Antiagregan etki<br />

Tıbbi abortus oluşturmak Ovülasyon senkronizasyonu<br />

Erektil disfonksiyon Postpartum hemoraji<br />

111. Potensleri ve etkinlikleri eşit X ve Y agonistleri, aynı reseptör üzerinden aditif etki yapmaktadır.<br />

X ve Y ilaçlarının dozları yarıya indirilip birlikte kullanıldığında görülebilecek etki, aşağıdakilerden hangisi<br />

olabilir?<br />

A) Y ilacının başlangıçtaki etkisinden daha fazla etki<br />

B) Y ilacının başlangıçtaki etkisinden daha az etki<br />

C) X ilacının başlangıçtaki etkisi kadar etki<br />

D) X ilacının başlangıçtaki etkisinin 2 katı etki<br />

E) X ilacının başlangıçtaki etkisinin yarısı kadar etki<br />

111 – C<br />

Sumasyon (Aditif Etki): Eşit etkin dozdaki iki ilaç birlikte verilince toplam etkinin değişmemesidir (1 + 1 = 2). 1 gram<br />

aspirin veya 1 gram parasetamolun tek başlarına yapacağı analjezik etkiyi, 500 mg parasetamol + 500 mg aspirinin<br />

yapması örnek verilebilir.<br />

Sinerjizma: Eşit etkin dozdaki iki ilaç birlikte verilince toplam etkinin artmasıdır (1 + 1 > 2).<br />

Potansiyalizasyon: Tek başına etkinliği olmayan bir ilacın diğer ilacın etkinliğini artırmasıdır (0 + 1 >1). Asetilkolinesterazı<br />

inhibe eden edrofonyum, asetilkolinin veya re-uptake inhibitörü kokain, noradrenalinin etkinliğini artırır.<br />

112. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi, hipolipidemik etkisini primer olarak barsaklardan kolesterol absorpsiyonunu<br />

inhibe ederek yapar?<br />

A) Ezetimib B) Pravastatin<br />

C) Kolestipol<br />

E) Nikotinik asit<br />

D) Fenofibrat<br />

112 – A<br />

Statinler<br />

Kolesterol sentezinde hız kısıtlayan ve HMG-KoA mevolanat oluşumunu sağlayan HMG-KoA redüktazı kompetetif olarak<br />

inhibe ederler. LDL reseptör sayısını artırarak LDL’nin karaciğerde katabolizmasını da artırırlar. LDL reseptörlerinin<br />

genetik olarak olmadığı hastalarda etkinlikleri azalır.<br />

LDL kolesterolü en fazla azaltan ilaç grubudur. Trigliserid düzeyinde orta derecede azalmaya ve HDL kolesterol düzeyinde<br />

minimal artışa neden olurlar. Familyal hiperkolesterolemi tedavisinde ilk tercih ilaçlardır.<br />

Fibrik Asit Türevleri (Fibratlar)<br />

Nükleer transkripsiyon reseptörüne (PPAR-α) agonist etki ile endotelde lipoprotein lipaz enzimini aktive ederler. VLDL<br />

ve trigliserit düzeyini en fazla azaltan ilaçlardır. Apoprotein E defektine bağlı gelişebilen, hipertrigliseridemi ile birlikte<br />

olan tip III hiperlipoproteinemi tedavisinde ilk tercihtirler.<br />

www.tusem.com.tr<br />

46


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

Nikotinik Asit (Niasin)<br />

Geniş spektrumludur. VLDL, trigliserit, LDL ve lipoprotein(a) düzeyini azaltırken, HDL düzeyini önemli ölçüde artırır.<br />

Kolestiramin / Kolestipol / Kolesevelam<br />

Mide barsak kanalından absorbe edilmeyen, yüksek molekül ağırlıklı anyon değiştirici reçinelerdir. Bağırsakta safra<br />

asitlerini kimyasal antagonizmayla bağlarlar ve safra asitlerinin feçesle itrahını artırırlar. İzole LDL yüksekliğinin tedavisinde<br />

kullanılırlar.<br />

Ezetimib<br />

Karaciğerde aktifleşen ön ilaçtır. Fitosterollerin ve kolesterolün barsaktan absorbsiyonunu yapan taşıyıcıyı inhibe<br />

eder. Kolesterol emilimindeki azalmaya bağlı olarak LDL reseptör sayısını artırır.<br />

Hiperkolesterolemi ve fitosterolemi tedavisinde kullanılır. Statinlerle birlikte verildiğinde, statinlerin myopati risklerini azaltır.<br />

113. Aşağıdakilerden hangisi, 5-HT reseptörlerine agonist etki yapan ilaçlardan biri değildir?<br />

A) Buspiron<br />

B) Metizerjid<br />

C) Sumatriptan<br />

D) Ketanserin<br />

E) Tegaserod<br />

113 – D<br />

Serotonin Agonistleri<br />

Buspiron: Serotonin 5-HT reseptörlerine parsiyel agonist etki ile, sedasyon ve bağımlılık yapmadan anksiyolitik<br />

1A<br />

etkinlik gösterir.<br />

Triptanlar: 5-HT reseptörlerine agonist etki yaparak, migren krizlerinin tedavisinde kullanılan ilaçlardır.<br />

1D<br />

Sisaprid / Tegaserod: Prokinetik etki ile, kronik kabızlık ve irritabl kolon tedavisinde kullanılan 5-HT agonisti ilaçlar-<br />

4<br />

dır. Sisaprid, diğer ilaçlarla ciddi etkileşmeler gösterdiği için piyasadan çekilmiştir.<br />

Metizerjit / Pizotifen: 5-HT reseptörlerine parsiyel agonist etki ile migren profilaksisinde kullanılırlar.<br />

2A<br />

Serotonin Antagonistleri<br />

Ketanserin : 5-HT ve α reseptörleri bloke ederek antihipertansif ve antiagregan etki yapar. Ritanserin, α reseptörleri<br />

2 1 1<br />

bloke etmeden 5-HT reseptör blokajına neden olur.<br />

2<br />

5-HT Antagonistleri (Setronlar): Area postremadaki 5-HT reseptörlerini bloke ederek, antineoplastik ilaçlara bağlı<br />

3 3<br />

emezis tedavisinde kullanılan ilaçlardır.<br />

Metoklopramid: Serotonin 5-HT ve dopamin D reseptörlerini bloke ederek antiemetik etki yapar. 5-HT reseptörlerini<br />

3 2 4<br />

uyararak ve asetilkolin salgısını artırarak prokinetik (gastrokinetik) etkinlik gösterir.<br />

114. Mirtazapin, antidepresan etkisini primer olarak aşağıdaki mekanizmalardan hangisi ile yapar?<br />

A) 5-HT re-uptake’ni yapan taşıyıcıyı selektif inhibe ederek<br />

B) Noradrenalin re-uptake’ni yapan taşıyıcıyı selektif inhibe ederek<br />

C) 5-HT ve noradrenalin re-uptake’ni birlikte inhibe ederek<br />

D) MAO enzimini inhibe ederek<br />

A<br />

E) Presinaptik α -reseptörleri bloke ederek<br />

2<br />

47<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

114 – E<br />

Antidepresan İlaç Grupları<br />

Trisiklik Antidepresan İlaçlar (TAD): Noradrenalin ve serotonin re-uptake’ni sağlayan taşıyıcıyı nonselektif şekilde<br />

inhibe ederler.<br />

Selektif Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SSRI): Beyinde serotonin geri alımını sağlayan taşıyıcıyı selektif olarak<br />

inhibe ederler.<br />

Selektif Noradrenalin Re-uptake İnhibitörleri (NSRI): Santral sinir sisteminde noradrenalin re-uptake’ni daha selektif<br />

inhibe ederler.<br />

Selektif Noradrenalin ve Serotonin Re-uptake İnhibitörleri (SNSRI): Muskarinik, histaminik ve alfa adrenerjik reseptörleri<br />

bloke etmeden, serotonin ve noradrenalin re-uptake’ni sağlayan taşıyıcıyı inhibe ederler.<br />

Tablo: Re-uptake İnhibitörleri<br />

TAD SSRI NSRI SNSRI<br />

Amitriptilin Fluoksetin Reboksetin Venlafaksin<br />

Klomipramin Paroksetin Atomoksetin Duloksetin<br />

İmipramin Sitalopram Milnasipran<br />

Desipramin Essitalopram<br />

Nortriptilin Sertralin<br />

Protriptilin<br />

Doksepin<br />

Fluvoksamin<br />

5-HT Reseptör Blokörleri: Trazodon ve nefazodon, 5-HT reseptörlerini bloke ederek ve zayıf serotonin re-uptake<br />

2 2<br />

inhibitörü özellikleri ile antidepresan etki yaparlar.<br />

Presinaptik α -reseptör Antagonistleri: Mianserin ve mirtazapin, antidepresan etkilerini presinaptik α -reseptörleri<br />

2 2<br />

bloke ederek yapar. Postsinaptik 5-HT reseptörlerini de inhibe ederler.<br />

Amfetamin Benzeri İlaçlar: Kimyasal yapı bakımından amfetaminlere benzeyen bupropion, antidepresan etkinlik<br />

gösterir. Nikotin bağımlılarının tedavisinde kullanılır.<br />

MAO inhibitörleri: Moklobemid, MAO enzimini selektif olarak inhibe ederken, tranilsipromin ve fenelzin gibi ilaçlar,<br />

A<br />

MAO ve MAO enzimini irreversibl baskılar. Nonselektif MAO inhibitörleri, şarap ve peynir gibi tiraminden zengin<br />

A B<br />

maddelerle alındığıklarında hipertansif krize neden olur.<br />

115. Aşağıdakilerden hangisi, dihidropiridin türevi kalsiyum kanal blokörlerinin kullanım endikasyonlarından<br />

biri değildir?<br />

A) Supraventriküler taşikardi<br />

B) Kronik hipertansiyon<br />

C) Raynaud fenomeni<br />

D) Variant angina<br />

E) Subaraknoid kanama sonrası vazospazm<br />

www.tusem.com.tr<br />

48


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

115 – A<br />

Dihidropiridin Türevleri (Dipinler)<br />

Voltaj bağımlı, yavaş çalışan L-tipi kalsiyum kanallarını bloke ederek damar, bronş, gastrointestinal ve uterus düz<br />

kaslarını dilate ederler. Gevşetici etkilerine arteriyoller, venlere göre daha duyarlıdır.<br />

Hipertansiyon, anjina pektoris, periferik damar hastalıkları, beyin kanaması sonrası vazospazm ve erken doğumun<br />

önlenmesi için kullanılırlar. Gebelerde güvenli ilaçlardır.<br />

Nifedipin ve benzeri dihidropiridin türevleri, terapötik dozlarda kalp üzerinde depresan etki yapmazlar. Hafif düzeyde<br />

refleks taşikardi ve kardiyak kontraktilite artışına neden olabilirler. Supraventriküler aritmi tedavisinde kullanılmazlar.<br />

Koroner arterlerde dilatasyon yaparak, kalbe oksijen sunumunu artırırlar. Anjina pektoris ve miyokart enfarktüsü profilaksisinde<br />

kullanılırlar. Miyokart enfarktüsünde kullanılmalarına karşın mortaliteyi azaltmazlar. Vazospastik anjinada<br />

nitratlardan daha değerli ilaçlardır.<br />

Kısa etkili nifedipin, miyokart enfarktüsünün akut tedavisinde kullanılırsa mortalite artışına neden olur. Nifedipin,<br />

tokolitik amaçlı verilebilir.<br />

Nimodipin, serebral damarlara selektiftir. En fazla putamende olan, spontan intraserebral kanama sonrası vazospazmı<br />

önlemek için kullanılır. Anjina tedavisinde uygun bir ilaç değildir.<br />

Amlodipin, en uzun etkili kalsiyum kanal blokörüdür. Hipertansiyon ve anjina tedavisinde sık kullanılan ilaçlardan biridir.<br />

En kısa etkili ve yalnızca intravenöz kullanılan klevidipin ve intravenöz de verilebilen nikardipin acil hipertansiyon<br />

tedavisinde yararlıdır.<br />

116. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin kalp hızında yaptığı değişiklik, gangliyon blokörü heksametonyum ve adrenerjik<br />

alfa reseptör blokörü fentolamin tarafından ortadan kaldırılır?<br />

116 – B<br />

A) Adrenalin<br />

B) Norepinefrin<br />

C) Prazosin<br />

D) Dobutamin<br />

E) İzoproterenol<br />

Noradrenalin (Norepinefrin / Levarterenol)<br />

α reseptörleri stimüle etmesine karşın β reseptörleri uyarma özelliği zayıftır. Metabolik etki göstermez. İntravenöz<br />

yoldan verilir. Direkt etki ile damarları kasarak sistolik ve diyastolik kan basıncını artırır.<br />

Vagal uyarı sonucu refleks bradikardi yapar. Önceden gangliyon blokörü (heksametonyum gibi), alfa blokör (fentolamin<br />

gibi) veya antimuskarinik (atropin gibi) verilmesi refleks bradikardiyi önler. Kalp nakli yapılan hastalarda ve in<br />

vitro kullanılışta bradikardiye neden olmaz.<br />

117. Aşağıdaki hastalıklardan hangisinde, hidroksiüre veya anagrelid kullanılabilir?<br />

A) Esansiyel trombositoz<br />

B) Pernisiyöz anemi<br />

C) Antikanserojen ilaçlara bağlı trombositopeni<br />

D) Antikanserojen ilaçlara bağlı nötropeni<br />

E) Kronik böbrek yetmezliğine bağlı anemi<br />

49<br />

www.tusem.com.tr


2012 - 02 - TUSEM - TTBT <strong>TEMEL</strong> BİLİMLER<br />

117 – A<br />

Hidroksiüre: Ribonükleotid redüktaz enzimini inhibe ederek polistemia vera, esansiyel trombositoz ve orak hücreli<br />

anemi krizlerinin tedavisinde kullanılır.<br />

İnterlökin-11 (Oprelvekin): Kanser kemoterapisi alan hastalarda gelişen trombositopeni tedavisinde kullanılır.<br />

Anagrelid: Megakaryositlerden, trombosit maturasyonunu inhibe ederek esansiyel trombositoz ve kronik myeloid lösemi<br />

tedavisinde kullanılır.<br />

Tablo: Hematopoetik Büyüme Faktörleri<br />

Preparat Endikasyon<br />

Eritropoetin • Kronik böbrek yetmezliğine bağlı anemi<br />

• Zidovudinle yapılan anti-HIV tedavide görülen anemi<br />

• Kanser tedavisi alan hastalarda myelosupresyon<br />

G-CSF (Filgrastim / Pegfilgrastim) • Kanser tedavisi alan hastalarda görülen nötropeni<br />

• Periferal kök hücre mobilizasyonu<br />

• Kemoterapi alan hastalarda sistemik infeksiyonların önlenmesi<br />

GM-CSF(Sargramostim) • Nötrofil üretimini artırmak<br />

• Kemik iliği transplantasyonu<br />

• Periferal kan elemanlarının mobilizasyonu<br />

• Non-myeloid malignensiler<br />

Interleukin-11 • Kanser tedavisi alan hastalarda trombositopeni<br />

Romiplostim • İdiopatik trombositopenik purpura<br />

118. Aşağıdakilerden hangisi, GnRH analoglarının kullanım endikasyonlarından biri değildir?<br />

A) Kontrollü over stimülasyonu B) Endometriyozis<br />

C) Postmenapozal osteoporoz<br />

E) İlerlemiş meme kanseri<br />

D) Uterus myomu<br />

118 – C<br />

GnRH Analogları<br />

Subkutan, intravenöz veya intranazal yoldan pulsatil olarak verildiklerinde ilk 7-10 gün, gonadotropin ve seks steroidlerinin<br />

sekresyonunu artırırlar. 10.günden sonra reseptörlerde down-regulasyon (reseptör duyarsızlaşması) sonucu,<br />

gonadotropin ve seks steroidlerinin sekresyonunu baskılayarak “tıbbi kastrasyona” neden olurlar.<br />

Tablo: GnRH Analogları<br />

Löprolid Goserelin Deslorelin<br />

Naferelin Histrelin Gonadarelin<br />

Buserelin Triptorelin<br />

Stimülasyon Amaçlı Kullanım<br />

İnfertilite tedavisinde kullanılırlar. Gonadarelin ve diğer GnRH analogları, kadın hastada LH pikine bağlı olarak ovulasyonu<br />

indükler. Bu endikasyonda beta-hCG preparatları da verilebilir. GnRH analoglarının verilişinden sonra LH düzeyi<br />

ölçülerek, tanısal amaçlı da verilebilirler.<br />

Supresyon Amaçlı Kullanım<br />

Kontrollü over stimülasyonu: Erken LH piki olan kadınlarda, endojen LH sekresyonunu baskılayarak in vitro fertilizasyonda<br />

kullanılırlar.<br />

Endometriyozis: Östrojen ve progesteron sekresyonunu inhibe ederek, endometriyozis tedavisinde yararlı ilaçlardır.<br />

Uzun dönem kullanımda osteoporoza neden olabilirler.<br />

www.tusem.com.tr<br />

50


<strong>TEMEL</strong> BİLİMLER 2012 - 02 - TUSEM TTBT<br />

Uterus myomu: Menoraji, ağrı ve anemiyle birlikte olan uterus myomunun medikal tedavisinde sıklıkla verilirler.<br />

Prostat kanseri: Prostat kanserinin medikal tedavisinde androjen reseptör blokörü flutamid ile birlikte kullanılırlar.<br />

Diğer kullanımları: Santral puberta prekoks, polikistik overli kadınlarda görülen amenore ve infertilite, ilerlemiş meme<br />

ve over kanseri ve disfonksiyone uterus kanaması gibi durumlarda yararlıdırlar.<br />

Yan Tesirleri<br />

Uzun süre kullanımda kadın hastada; sıcak basması, başağrısı, terleme, depresyon, libido azalması, meme atrofisi<br />

ve vajinada kuruma gibi menapoz sonrasına benzer bulgulara neden olurlar. Kemik dansitesini azaltabildikleri için,<br />

kullanımları süresince kemik dansitesi takip edilmelidir. Gebelerde ve laktasyonda kullanılmazlar.<br />

Uzun süre kullanımda erkek hastada; sıcak basması, terleme, libido azalması, osteoporoz, kas kitlesinde azalma,<br />

ödem, jinekomasti ve hematokrit azalması gibi yan tesirlere neden olurlar.<br />

119. Trastuzumab, aşağıdaki moleküler hedeflerden hangisine bağlanarak meme kanserinin medikal tedavisinde<br />

kullanılır?<br />

A) Bcr-abl tirozin kinaz B) DNA’da N7 üzerindeki guanin<br />

C) Tubülin proteini D) HER-2<br />

E) PML/RAR-α proteini<br />

119 – D<br />

Antikanserojen İlaçlar<br />

Alkilleyici İlaçlar: Nükleusta bulunan DNA bazlarına kovalent bağlanarak DNA’yı alkillerler. Alkilizasyonda majör bölge<br />

DNA üzerinde N7 pozisyonundaki guanindir.<br />

Vinkristin: M fazına selektif etkinlik gösteren vinka alkaloididir. Tubülin polimerizasyonunu inhibe ederek mitoz bölünmeyi<br />

metafazda durdurur (mitoz veya metafaz zehiri).<br />

İmatinib / Desatinib / Nilotinib: Bcr-abl tirozin kinazı (c-kit) inhibe ederek KML, cajal hücrelerinden gelişen gastrik<br />

stromal tümör ve Philadelphia kromozomu pozitif ALL tedavisinde kullanılırlar.<br />

Trastuzumab: HER-2’ye bağlanarak metastatik meme kanserinin tedavisinde kullanılan monoklonal antikordur.<br />

Arsenik trioksit: PML/RAR-α proteine bağlanarak akut promyelositik lösemi tedavisinde kullanılır.<br />

120. Aşağıdaki ilaçlardan hangisi anksiyete, insomnia ve depresyon tedavisinde kullanılabilir?<br />

A) Buspiron B) Primidon<br />

C) Karbamazepin<br />

E) Alprazolam<br />

D) Lityum<br />

120 – E<br />

Alprazolam: Anksiyolitik ve antidepresan etki yapar. Panik atak, insomnia, anksiyete ve depresyon agarafobi tedavisinde<br />

tercih edilir. Desmetildiazepama dönüşmez.<br />

Buspiron: Santral sinir sisteminde 5-HT reseptörlerinin parsiyel agonistidir. Sedasyon, hipnoz, amnezi, öfori ve ba-<br />

1A<br />

ğımlılık yapmadan anksiyolitik etki yapar.<br />

Primidon: Antiepileptik ilaçtır. Büyük kısmı fenobarbitale dönüşmesine karşın etki mekanizması daha çok fenitoine<br />

benzer. Metabolitleri antikonvulsan etkinlik gösterir. Kan düzeyi takip edilmelidir.<br />

Karbamazepin: Generalize tonik-klonik nöbet ve parsiyel nöbet tedavisinde kullanılır. Trigeminal nevralji tedavisinde<br />

oldukça etkilidir. ADH salgısını artırdığı için diabetes insipidus tedavisinde verilebilir. Antidepresan ve antimanik özelliğinden<br />

dolayı bipolar hastalıkta lityumun alternatiflerindendir. Myoklonik ve absans nöbette etkili değildir.<br />

Lityum: Manik-depresif hastalıkta kullanılır.<br />

51<br />

www.tusem.com.tr

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!