07.05.2018 Views

Metod Dergi - Nisan 2018

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olduğu mimarlık ve tasarım firması o yıllarda<br />

dünyanın belli başlı büyük şehirlerine simgesel<br />

yapılar yapmakla ün kazanmıştı. Mesela New<br />

York’taki Özgürlük Heykeli ve hatta İzmir’deki<br />

Eski Gümrük Binası ya da diğer adıyla Konak<br />

Piyer gibi yapılarda hep Effiel’in imzasını buluyoruz.<br />

Aslında Eyfel Kulesi’nin tasarımı hiç<br />

de özgün bir tasarım değildir. Piramitler başta<br />

olmak üzere birçok ilham kaynağı vardır. Ama<br />

bunlardan özellikle bir tanesi daha da öne çıkar<br />

“Latting Rasathanesi.” Bu rasathane 1853 yılında<br />

NewYork’ta yapıldıktan sadece 3 yıl sonra<br />

yanarak yok oldu. Ama geriye bıraktığı ilham<br />

Eyfel Kulesi’ne dönüştü. Yani anlayacağınız ilham<br />

denilen bu şeyin herhangi bir sınırı yok<br />

ülkelerden ve medeniyetlerden bağımsız olarak<br />

hareket edebiliyor, insanlığın ortak mirası ve dileyen<br />

herkes onu kullanabiliyor. Tabii tek başına<br />

ilham işlerin bitirilmesi için asla yeterli değil.<br />

Evet, Eyfel Kulesi’nin çıkış noktası başka bir<br />

kule ama tasarımı birebir kopyalanmamış. Daha<br />

iyiye ulaşmak için yapılan çalışmalar defalarca<br />

revize edilmiş ve nihayet son haline getirildikten<br />

sonra yarışmaya gönderilmiş. Bu arada bir<br />

yarışma olduğundan bahsetmiş miydim? Evet;<br />

gerçekten de bir yarışma var ve oldukça popüler<br />

bir yarışma. O yıl yapılacak Dünya Fuarı’nın<br />

daha çok ses getirebilmesi için düzenlenmiş bu<br />

yarışmaya toplam 700 farklı tasarım katılmış.<br />

Aralarında 300 m yükseklikte bir granit taş yapı<br />

bile var ama kazanan Eyfel Kulesi olmuş peki<br />

kazanmış da ne olmuş. Fransız Hükümeti’nin o<br />

yarışma için ayırdığı bütçe kulenin yapım maliyetinin<br />

yalnızca beşte birini karşılayabiliyormuş<br />

geri kalan kısmını Gustave Eiffel kendisi<br />

finanse etmek zorunda kalmış. Yani parasını ve<br />

itibarını ortaya koymuş. Bir işe giriştiğinizde<br />

bazen böyle davranmanız gerekebilir; fedakarlık,<br />

risk alabilmek, cesur olabilmek …Bugün<br />

olduğu gibi o zamanlarda da girişimcilik aranan<br />

niteliklerdenmiş, anlayacağınız. Cesaret demişken<br />

körlemesine bir cesaretten bahsetmiyorum,<br />

riskleri çok iyi hesap etmeniz gerekebilir. Yoksa<br />

Franz Reichelt’in düştüğü duruma düşebilirsiniz.<br />

O da bir tasarımcıydı, paraşüt tasarlıyordu.<br />

Hatta kendisine uçan terzi diyorlardı. 1912’de<br />

yaptığı son paraşüt tasarımını Eyfel Kulesi’nde<br />

test etmeye karar verdi ve bu onun son kararı<br />

oldu.<br />

Eyfel Kulesi belli bir amaca hizmet etmek için<br />

ve geçici olarak inşa edilmişti, yapıldıktan 20<br />

yıl sonra 1909’da sökülmesi gerekiyordu. Oysa<br />

Gustave Eiffel onu geleceğin bilim ve teknolojisinin<br />

bir sembolü haline dönüştürmek istiyordu.<br />

O yüzden içine bir laboratuar kurdu ve üstüne<br />

telsiz ve radyo iletişimi için antenler eklendi<br />

böylece onun sökülmesinin önüne geçmiş oldu.<br />

Onu gerçekten de bir teknoloji sembolü haline<br />

dönüştürmeyi başardı. Buraya kadar her şey tamam<br />

yani onun bir teknoloji sembolü olmasını<br />

anlayabilirim. Hatta ona bir açıdan bakıldığında<br />

fallik bir sembol olduğu da söylenebilir. Bu<br />

durumda kuleyi erkek olarak kabul ettiğimize<br />

göre onunla 2007 yılında evlenen Erika LaTour<br />

Effiel’i bile anlayabilirim ama hangi ara ve ne<br />

şekilde onun aşk ve romantizm sembolü haline<br />

dönüştüğünü hala anlayabilmiş değilim.<br />

Emel YALÇINKAYA<br />

Türkçe Öğretmeni<br />

<strong>Metod</strong>ergi<br />

21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!