22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

kaldırıp baktığımda, içinde bulunduğumuz evin üzerine büyük bir taşın düştüğünü ve tavanın<br />

delinip taşın evin içine indiğini gördüm. Taş, evin içinde yerin dibine girip kayboldu. Bu<br />

şiddetli gürültüyü duyan ev halkı da uyandı. Gürültünün ne olduğunu birbirlerinden<br />

sorduktan sonra tekrar uyudular. Ben ise uyuyamadım, üzerimde bir hâl meydana geldi. Son<br />

derece heyecanlanıp korktum, kalbim duracak gibi çarpıyordu. Rahatlamak için oradan<br />

ayrıldım, fakat her geçen saat korkum ve heyecanım artıyordu. Nihâyet korku ve heyecan<br />

hâlim gidip, sâkinleştim. Aklım başıma geldiği zaman gördüklerimden aklımda hiçbir şey<br />

kalmamıştı.<br />

Bir gün babam beni çağırdı ve tasavvufa girmemi teklif etti. Onun teklifini önce kabûl etmek<br />

istemedim. Bu esnâda gözümden perde kaldırıldı ve bana kabir ehlinin hâlleri gösterildi.<br />

Kabir ehlinin yanında sabaha kadar kaldım. Arkadaş ve akrabâlarım üzüntü ve sıkıntı<br />

içindeydiler. Onlara iltifât etmedim ve sözlerinden yüz çevirdim." dedi. Talebesi Ali bin Bâlî<br />

ona kabir ehlinin hâlleriyle ilgili neler gördüğünü sorunca da; şöyle anlattı:<br />

"Allah onlara rahmet etsin. Onları kabirlerinde, evlerinde oturdukları gibi oturur hâlde<br />

gördüm. Bâzılarının kabri çok genişti. Kendileri sevinçli, refâh ve sürûr içinde idiler. Bir<br />

kısmı da oturduğu yerin darlığından ayağa kalkamıyordu. Bâzısının kabirleri dumanla<br />

dolmuş, bâzısının kabri ateşten kıpkırmızı idi. Bâzılarını zayıf ve ızdırap içinde gördüm.<br />

Onlarla konuşup hâllerini ve ölüm sebeplerini sordum. Hallerini anlattılar. Ayrıca bana gelip<br />

duâ istediler. Bu sırada kendimi bâzan İstanbul'da, bâzan Bursa'da, bâzan da hiç bilmediğim<br />

başka yerlerde görüyordum. Bütün bu hâlleri hayretle seyrettim. Bu hâl bir müddet devâm<br />

etti. Daha sonra anladım ki, babamın evindeyim. Aynı hâlim devâm ederken bir de baktım,<br />

bir kişi gelip elimden tuttu ve beni bir yere götürdü. Onunla berâber birçok garîb ve acâib<br />

yerlerden geçtikten sonra, bir dağın tepesine ulaştık. Orada bir zât oturuyordu. Adam beni o<br />

zâta takdim edip, size talebe getirdim dedi. O zâtın önünde diz çöktüm. O zât benim sağ<br />

elimden tuttu ve bir işâret koydu. Başka bir şahıs getirildi. Ona da bana yaptığının aynısını<br />

yaptıktan sonra, bize kalkmamızı ve bir kulübeye girmemizi emretti. Oraya gittiğimiz zaman,<br />

o kulübenin kapısı bize açıldı. İçeriye baktık. İçi, isi ve dumanı olmayan kor ateşle dolu idi.<br />

İçeri girmekten çekindik. Fakat zor ile içeriye sokulduk. Arkamızdan kapı kapatıldı. Orada,<br />

vücûdumuzun ateş değmedik yeri kalmayıncaya kadar yandık. Sonra kapı açıldı ve çıkmamız<br />

emredildi. Bizi getiren adam geldi, önceden geldiğimiz yere götürdü. Bu hâl üzerimden<br />

gittikten sonra, babam odama geldi. Sıkıntılı olduğumu görüp, sebebini sordu. Ona başıma<br />

gelenleri anlattım. Babam cevâbında; "O gördüğün ateş, ilâhî muhabbet ateşidir. Bu<br />

gördüklerin, senin Hak yoluna gireceğine ve tasavvufu seven kişilerden olacağına delâlet<br />

eder." dedi. Babamın huzûrunda tövbe ettim. O andan sonra mücâhede, nefsin istemediklerini<br />

yapmak ve zikirle meşgûl oldum.<br />

İşte bu geceden sonra, kendimi beğenmekten, kibirden kurtulup, âciz, muhtaç bir kul<br />

olduğumu anladım. Kendimden geçme ve bâzı hâller hâsıl olmaya başladı. Tasavvufa karşı<br />

meylim, isteğim ve Allahü teâlânın aşkının cezbesi fazlalaştı. Büyük bir teslimiyet ve<br />

sâkinlik hâline girip, çok ibâdet etmeye başladım. Allahü teâlâ bana çok şeyler ihsân etti.<br />

Daha sonra beni, kerâmetler hazînesi, Allahü teâlânın velî kulu olan Hacı Çelebi diye meşhûr<br />

olan Abdürrahîm el-Müeyyedî'nin hizmetine verdi. Uzun zaman onun hizmetinde bulunup,<br />

zikir ve mücâhede, nefsin istemediklerini yapma ile meşgûl oldum. Bana talebe yetiştirmek<br />

husûsunda icâzet, izin belgesi diploma verdi."<br />

Hocasının huzûrunda meydana gelen hâllerini de şöyle anlattı: "Hocamın hizmetinde halvette<br />

iken, zikre ve Kelime-i tevhîd söylemeye devâm ediyordum. Heybetli bir zât gelip, elleriyle,<br />

göğsümü yarıp, öyle bıraktı. Sonra göğsüm eski hâline döndü. Tekrar gelip, iki taraftan da<br />

vücûdumu yardı. Bu iş saatlerce sürdü. Bundan dolayı çok şiddetli acı ve ızdırap hissettim.<br />

Sonra, bende tasavvufta fenâ denilen hâl hâsıl oldu. Sâkinleşince, bu hâlimi hocama arz<br />

ettim. Çok sevindi, bana matlûba, sevgiliye kavuştuğumu müjdeledi. Bundan sonra bana

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!