22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

abasının niyetini söyleyince, kızı da bu hususta her şeyi anne ve babasına bıraktığını bildirdi. Kadın kızın râzı<br />

olduğunu babasına anlatınca nikahları kıyıldı. Fakat Mübârek, kızın yanına gitmiyordu. Bu hâl kırk gün sürdü.<br />

Bir vesîle ile anne durumdan haberdâr olunca dayanamadı; "Kızımızı kölene verdin, aradan bunca zaman geçtiği<br />

halde dönüp yüzüne bile bakmadı, bu yaptığı nedir? Bu nasıl iş?" diye şikâyet ve sitemde bulundu. Bunun<br />

üzerine kâdı; "Ey Mübârek! Kızıma nâz mı ediyorsun? Niçin yanına gitmiyorsun?" demekten kendini alamadı.<br />

Buna karşılık dâmâd:<br />

"Ey müslümanların kâdısı! Ey efendim! Bu nasıl söz? Sizin kerîmenize nâz etmek ne haddime. Lâkin kâdısınız.<br />

Ola ki kızınız şüpheli bir şey yemiştir. Şüpheden uzak olmak için bu zamâna kadar bekledim ve ona helâl yemek<br />

yedirdim. Belki Allahü teâlâ bize sâlih bir evlâd verir. Bundan başka bir düşüncem yoktur." dedi.<br />

Kırk gün geçtikten sonra ehline yaklaştı. Haram ve helâle bu derece dikkat ettiği için Allahü teâlâ ona Abdullah<br />

isminde bir çocuk verdi.<br />

1) Tabakât-ı İbn-i Sa'd; c.7, s.372<br />

2) Hilyet-ül-Evliyâ; c.8, s.162<br />

3) Târih-i Bağdâd; c.10, s.152.<br />

4) Sıfat-üs-Safve; c.4, s.134.<br />

5) Vefeyât-ül-A'yân; c.3, s.33.<br />

6) Şezerât-üz-Zeheb; c.1, s.295<br />

7) Abdullah bin Mübârek Mervezi; (Abdülmecîd Muhtesib, Amman 1392)<br />

8) Tabakât-ül-Kübra (Şa'rânî); c.1, s.59<br />

9) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.2, s.104<br />

10) Tezkiret-ül-Evliyâ; c.1, s.166<br />

11) Nesâyim-ül-Mehabbe; s.15<br />

12) Rehber <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.1, s.14<br />

13) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.2, s.97<br />

14) İslam Târihi <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.1, s.60<br />

15) Ravd-ur-Reyyâhin; s.90<br />

16) Nevâdir-ül-Âlem; s. 6,65,83<br />

17) Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye; s.1027<br />

ABDULLAH-I ŞEMDÎNÎ;<br />

Anadolu'da yetişen büyük velîlerden. Kendilerine Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlim ve<br />

velîler silsilesinin otuzuncusudur. Bu diyârda Nakşibendî, Müceddidî, Hâlidî kolunun önde<br />

gelen temsilcisidir. İsmi Abdullah'tır. Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin onuncu<br />

torunu ve Seyyid Tâha-i Hakkârî'nin amcasıdır. Lakâbı, Sirâcüddîn ve Menba-ul-Hilm'dir.<br />

Doğum târihi bilinmemektedir. Şemdinli civârında dünyâya gelmiş, 1813 (H.1228) senesinde<br />

Şemdinli'nin Nehrî kasabasında vefât etmiştir. Kabri orada olup, ziyâret edilmekte ve<br />

bereketleri hâsıl olmaktadır.<br />

Şemdinli'de dünyâya gelen asîl, temiz ve şerefli bir âileye mensûb olan Seyyid Abdullah<br />

Şemdînî, küçük yaşta ilim tahsîline yöneldi. Zamânının usûlüne göre ilk tahsîlini gördükten<br />

sonra, Irak'ın Süleymâniye beldesine giderek oradaki medresede ilim öğrenmeye devâm etti.<br />

Aklî ve naklî ilimleri tahsîl edip büyük âlim oldu. Bu medresede ilim öğrenmekle meşgûl<br />

iken medrese arkadaşı Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ile bir kardeş gibi yaşadılar. Yüksek<br />

yaratılışı olan bu iki gönül dostu zâhirî ilimleri tahsîl ettikleri sırada kalb ve gönül ilmi olan<br />

tasavvufa karşı alâka duymaya başladılar. Bu alâka, muhabbet ve aşk derecesine ulaşıp,<br />

kendilerini mânevî olarak terbiye edip, bâtınî ilimleri öğreterek yetiştirecek bir rehber, yol<br />

gösterici aradılar.<br />

Sonunda aradıkları rehberi hangisi daha evvel bulursa, o büyük zâttan alacağı mânevî feyz ve<br />

bereketin aralarında müşterek olmasını kararlaştırdılar. Bu hususta birbirlerine söz verdiler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!