22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hocamın şalına hürmeten senin elini öptüm." dedi. Burhâneddîn hazretlerinin yanında bir<br />

müddet kaldım. Sohbetlerinde hep Celâleddîn hazretlerinden bahseder, onun çok büyük bir<br />

âlim ve velî olduğunu söylerdi. Bu durumdan sonra Celâleddîn hazretlerinin büyüklüğü<br />

kalbime daha çok yerleşti. Buradan yine onun bulunduğu dağlık bölgeye gittim ve onu<br />

ziyâret ettim. Beni görür görmez; "Yâ İbn-i Battûta! Şimdi de benim kardeşim olan<br />

Burhâneddîn'den anlat, onun durumu nasıldır acabâ?" dedi. Ben de iyi olduğunu ve selâmlar<br />

gönderdiğini söyledim. Sonra; "O, çok mübârek bir zâttır. Üzerinde hocasının şalı bulunan<br />

kimseye elini öptürmez ve o onun elini öper." dedi. Ben bu hâle çok hayret ettim ve şaşırdım.<br />

Bir müddet sonra yine ziyâretine gittiğimde; "Bundan birkaç ay evvel vefât etti." dediler."<br />

Celâleddîn-i Tebrîzî vefât etmeden önce, vefâtını haber verdi. Vefâtından bir gün önce<br />

yanına gelen talebelerine; "Yarın öğle vakti, inşâallah ebedî sefere çıkacağım, onun için<br />

vedâlaşmak isterim. Zîrâ, bu dünyâda bir daha birbirimizi görmeyeceğiz." buyurdu.<br />

Hakîkaten, ertesi gün öğle vakti, namaz kılarken, son rekatın son secdesinde rûhunu teslim<br />

etti.<br />

Köylüler yanına geldiklerinde kaldığı mağaranın yanında kazılmış bir mezar, üzerinde de<br />

kefen ve cenâze için gerekli şeyler durduğunu gördüler. Hemen cenâze işlerini tamamlayıp,<br />

namazını kıldıktan sonra kazılmış olan mezara defnettiler.<br />

Talebelerine vasıyyetinde; "Benim size nasîhatim, Allahü teâlâdan korkarak, O'nun emir<br />

ve yasaklarına riâyet etmenizdir." buyurdu.<br />

Celâleddîn-i Tebrîzî, Behâeddîn Zekeriyyâ'ya yazdığı bir mektubunda; "Allahü teâlâdan<br />

başka şeye gönül bağlamak, dünyâya tapmak demektir." buyurdu.<br />

BENDE BİR GÜMÜŞ KALDI<br />

Celâleddîn Tebrîzî hazretleri, Bedâyin şehrine vardığı sıralardaydı. Birgün evin önünde otururken,<br />

sokakta bir yoğurtçu göründü. O, yoğurt satmak behânesiyle eşkıyâlık yapıp milleti soyan bir adamdı.<br />

Celâleddîn-i Tebrîzî, ona acıdı. Merhametinden keskin nazarlarla bakıp; "Muhammed aleyhisselâmın<br />

dîninde, böyle adamlar da olur." buyurdu. Adam, hemen tövbe etti. Şeyh, ismini Ali koydu. Evine<br />

gidip yüz bin gümüş getirdi. Celâleddîn Tebrîzî hediyesini kabûl etti ve buyurdu ki: "Bu gümüşleri<br />

yine sen sakla, söylediğimiz yere harcarsın." Vel-hâsıl bu gümüşleri herkese, her muhtâca,<br />

verdiriyordu. Kimine yüz, kimine elli, kimine daha az, kimine daha çok verin diyordu. En az verdiği<br />

beş gümüş idi. Bu dağıtma işi bir müddet devâm etti. Bütün gümüşleri verdi. Sâdece bir gümüş kaldı.<br />

Tövbekâr olan bu talebesi, bundan sonrasını şöyle anlatır: Kalbimden; "Bende bir gümüş kaldı.<br />

Hocamın en az ikrâmı ise beş gümüştür, bir kimseye daha verin derse, ben ne yapacağım." diye<br />

düşünüyordum. Böyle düşünürken, bir dilenci çıka geldi. Şeyh bana: "Bir gümüşü de ona ver."<br />

buyurdu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.382<br />

2) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.50<br />

3) Rıhletü İbn-i Battûta, Beyrût-1960; s.612<br />

4) Persian Literature; c.2, s.971<br />

5) Siyer-ül-Ârifin; No. 12<br />

6) Sefînet-ül-Evliyâ; s.93<br />

7) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.1, s.278<br />

8) Nüzhet-ül-Havâtır; s.22<br />

9) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.10, s.66

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!