22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Havada kala kalıp, düşmedi yere oğlan.<br />

Feryâd ediyordu ki, korkusundan o çocuk;<br />

"Düşüp de öleceğim, indirin beni çabuk!<br />

Çok uğraştılarsa da, papazların birçoğu,<br />

Hiç indiremediler, havadan o çocuğu.<br />

Oğlan bağırdı ki: "Sizin yanınızdaki,<br />

O zâtın duâsıyla, işbu hâl oldu vâki.<br />

Ancak onun duâsı, kurtarır beni bundan,<br />

Yoksa helâk olurum, yere düşüp buradan."<br />

Papazlar bil-mecbûri, ona gelip bu kere,<br />

Dediler: "Duâ et de, o çocuk düşsün yere."<br />

Buyurdu ki: "Hiçbir şey kurtarmaz o çocuğu,<br />

Kelime-i şehâdet, kurtarır yalnız onu."<br />

Oğlan bunu duyunca, sevinip bu habere,<br />

Kelime-i şehâdet, söyleyip indi yere.<br />

Papazlar bunu görüp, hayrette kaldı hepsi<br />

Ve insâfa gelerek, îmân etti cümlesi.<br />

"ALLAH, ALLAH" NİDÂLARIYLA<br />

Mevlânâ'nın Celâleddîn isminde bir talebesi vardı. Ticâretle uğraşır, at alıp satardı. O anlatır; "Bir gün<br />

Mevlânâ hazretleri sarığını sarıp, giyinmiş olduğu hâlde, bana bir at hazırlamamı emretti. Ben, atların<br />

içinden en güçlüsünü eğerlemek için huzûrundan ayrıldım. Fakat at huysuzluk yaptığından, bir türlü<br />

eğerleyemiyordum. Yanıma iki kişi daha alıp, atı zorla eğerledik. Buna rağmen at hâlâ huysuzluk<br />

yapıyordu. O hâliyle Mevlânâ'nın bulunduğu yere getirip, atın hazırlandığını bildirdik. Mevlânâ dışarı<br />

çıkar çıkmaz at sâkinleşti ve önceki huysuzluğu kalmadı. Mevlânâ ata binip, kıble istikâmetinde yola<br />

çıktı. Ancak akşama doğru, ter içinde, toza gark olmuş bir vaziyette döndü. At oldukça zayıflamış<br />

görünüyordu. Cesâret edip bir şey soramadık. Ertesi gün yine bir at hazırlamamı emretti. Başka bir atı<br />

eğerleyip getirdik. Dünkü gibi gitti, akşama doğru geldi. Üçüncü gün de aynı şekilde gitti. Akşama<br />

doğru geldiğinde; "Elhamdülillah! Ey cemâat! Müjdeler olsun ki, o kâfir, Cehennem'in dibini<br />

boyladı." dedi. Biz edebimizden yine bir şey soramadık. Aradan birkaç gün geçmişti. Şam tarafından<br />

bir kâfile gelip, o taraflarda, müslümanlar ile Moğolların yaptığı savaşı anlattılar. Dediler ki; "Düşman<br />

askeri oldukça çoktu. Müslümanlar mağlub olmak üzere idiler. Son üç günde, Mevlânâ hazretleri, bir<br />

atın üzerinde olduğu hâlde savaş meydanında göründü. En ön safta; "Allah, Allah" nidâlarıyla<br />

düşmana hücûm edip önüne geleni bir vuruşta ikiye bölüyordu. Müslümanlar, Mevlânâ'nın akıl almaz<br />

hâllerini ve yardımını görünce, bozulan moralleri düzeldi. Ard arda yaptıkları hücûmlarla düşmanı<br />

geriye püskürttüler. Mevlânâ hazretleri düşman komutanını öldürünce, kâfirler kaçmaya başladılar."<br />

Ben bu haberi işitince, doğruca hocam Mevlânâ'nın huzûruna çıktım. Beni görünce; "Müslüman<br />

askerlere yardım edilmiş ve zafere kavuşmalarına sebeb olunmuştur. Ey Celâleddîn! Bize cân u<br />

gönülden hizmet edenler dünyâ ve âhirette gam ve kederden kurtulur." buyurdu.<br />

BAŞKA BİR ŞEY BİLMİYORUM<br />

Mevlânâ'nın talebelerinden biri, hac vazîfesini yapmak üzere Hicaz'a gitti. O Hicaz'da iken, evinde<br />

hanımı, Arefe gecesi bir tepsi helva yapıp, Mevlânâ'nın talebelerine gönderdi. Mevlânâ, helvayı kabûl<br />

edip, orada bulunan bütün talebelerine bizzat kendi eliyle taksîm etti. Herkes hissesine düşeni aldığı<br />

hâlde, tepsiden hiçbir şey eksilmedi. Alanlar tekrar aldılar, doyuncaya kadar yediler, yine eksilmedi.<br />

Bunun üzerine helvâ dolu tepsiyi Mevlânâ mübârek eline alıp; "Bu tepsiyi sâhibine göndereyim."<br />

diyerek dışarı çıktı. İçeri girdiğinde, elinde tepsi yoktu. Ertesi gün helvayı getiren hanım, tepsisini<br />

medresenin mutfağında arattı, ancak, bulamadı. Mevlânâ'yı da bunun için rahatsız etmedi.<br />

Aradan günler geçti, hacca gidenler dönmeye başladılar. Bu hanımın da beyi Kâbe'den dönüp<br />

Konya'ya geldiğinde, o tepsi, eşyâlarının arasından çıktı. Kadın tepsiyi görür görmez tanıyıp,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!